ENERJİ SEKTÖRÜNDE YÖNETİM YAPISI A. Banu Demirbaş Sayın Başkan, teşekkür ediyorum... Enerji sektöründe serbestleşme ve özelleştirme uygulamaları gereği yeniden yapılanma sürecinde sektörün yönetim yapısı ve sorunlarına ilişkin görüşlerimi sizlerle paylaşmak istedim ve huzurlarınızdayım. Değerlendirmelerinizin sektör için çok önemli olduğunu biliyor ve şimdiden teşekkürlerimi sunuyorum. Ülkemizde enerji sektörünün yönetim yapısı ; enerji politikalarını belirleme, planlama ve uygulama süreçlerinde yasalarla görevlendirilmiş kamu ve özel sektör kuruluşlarının yetki ve sorumlulukları çerçevesinde görev birlikteliği olarak özetlenebilir. Sektör hizmetleri ile görevlendirilmiş kamu yönetimlerinin yetki ve sorumlulukları kuruluş yasalarında tanımlanmıştır. Enerji politikalarının belirlenmesi ve uygulanmasından sorumlu kamu yönetimi; T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı olup, 3154 sayılı kuruluş yasasında öngörüldüğü gibi Bakanlık bu sorumluluğunu ilişkili, bağlı ve ilgili olduğu kurumlar ile paylaşmaktadır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı nın kurulma amacı, yasanın birinci maddesinde : enerji ve tabii kaynaklarla ilgili hedef ve politikaların; ülkenin savunması, güvenliği ve refahı, milli ekonominin gelişmesi ve güçlenmesi doğrultusunda tespitine yardımcı olmak, enerji ve tabii kaynakların bu hedef ve politikalara uygun olarak araştırılmasını, geliştirilmesini, üretilmesini ve tüketilmesini sağlamak hükmü ile tanımlanmış olup, yasa ile belirlenen bu amaç için Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı nın bağlı, ilgili ve ilişkili bulunduğu kuruluşlar dışında işbirliği içerisinde bulunması gereken kamu otoritelerinin yetkilerine de, sektör hizmetlerine ilişkin yönetsel yapılanmada yer verilmesi gerekir. Bu bağlamda; sektörle ilgili yatırım kararlarında yetki ve sorumlulukları yönünden, Devlet Planlama Teşkilatı ve Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı önemli ve öncelikli kamu otoriteleridir. Sektör hizmetlerinin özelleştirilmesi ve serbestleşmesi politikaları çerçevesinde görevli ve yetkili kuruluşlar ise; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu ve Rekabet Kurumu dur.
Sektör hizmetleriyle yakından ilgili bir diğer kuruluş olan Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, 2690 sayılı yasa ile kurulmuş olup, Başbakanlığa bağlıdır. Kurumun kuruluş amacı yasada ; barışçıl amaçlarla Türkiye de atom enerjisinin kalkınma planlarına uygun olarak ülke yararına politikalarını belirleyerek önermek, bilimsel, teknik ve idari çalışmaları yapmak, düzenlemek, desteklemek ve koordine etmek olarak tanımlanmıştır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı organizasyon şemasına göre ; İlişkili Kuruluşlar : - Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu ve - Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü Başkanlıklarıdır. Bağlı kuruluşlar : - Elektrik İşleri Etüt İdaresi, - Devlet Su İşleri, - Türkiye Taşkömürü Kurumu, - Maden Tetkik Arama ve - Petrol İşleri Genel Müdürlükleridir. İlgili Kuruluşlar : Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş kamu şirketleri olup, - Elektrik Üretim A.Ş. - Türkiye Elektrik İletim, - Türkiye Elektrik Dağıtım, - Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketleri, - Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu - Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı - Boru Hatları ile Petrol Taşıma A.Ş. - ETİ Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve - Türkiye Elektromekanik Sanayii A.Ş.dir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında 3154 Sayılı Kanunun 3. Maddesinde; Bakanlık teşkilatının merkez ile bağlı ve ilgili kuruluşlardan oluştuğu hükme bağlanmıştır. Bu kuruluşların faaliyetlerini izlemek, yasal düzenlemeler gereğince yürütülmesini gözetmek, plan ve program ilke ve hedeflerine uygun olarak yürütülmesi için gerekli çalışmaları yapmak, uluslararası ilişkilerini düzenlemek ve yönlendirmek konularında, yasanın 11. Maddesi hükmü ile Bakanlık görevlendirilmiş ve yetkilendirilmiştir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, sektör hizmetlerine ilişkin politikaları ve planları belirleyen, yönlendiren, bağlı ve ilgili kuruluşların işlemlerini denetleyen ve gerektiğinde her türlü emri veren bir üst otorite olarak tanımlanabilir. Bağlı ve İlgili Kuruluşlar ise; kuruluş yasalarında belirlenen görev, yetki ve sorumlulukları çerçevesinde sektör hizmetlerini yerine getiren kamu kuruluşlarıdır.
Sektörde yönetim yapısı ve kurumlar arası görev dağılımı yasal düzenlemelerle biçimlenmiş ise de ; uygulama aşamasında oluşan sorunların, sektör hizmetlerinin yürütülmesinde olumsuz sonuçlara neden olduğu hususu yadsınamaz. Bakanlık ile, bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşlarının ve diğer ilgili kamu yönetimlerinin görevleri, yetki ve sorumluluk alanları Görev ve Teşkilat Kanunlarında veya Ana Statülerinde açık hükümlerle tanımlanmıştır. Ancak, kurumların yetki kullanmak ve sorumluluk üstlenmek konusundaki duraksamaları ile kamu denetim sistemi, yasalarla belirlenmiş görev paylaşımının gereği gibi kullanılması önünde ciddi bir engeldir. Sektörün kamu kesiminde görev dağılımı; kamu tüzel kişisi olan, idari ve mali özerkliğe sahip, yetki ve sorumlulukları yasal düzenlemelerle belirlenmiş kurumlar arasındadır. Yasal çerçevede görev dağılımına ilişkin bir sorun bulunmadığı söylenebilirse de; sektör hizmetlerinin niteliği gereği görevli ve yetkili kuruluş sayısının fazlalığı, uygulamada kaçınılmaz sorunları oluşturmaktadır. Kurumlar arası iletişim, işbirliği ve güven eksikliği, yetki ve sorumluluk tartışması sektörde yinelenen kriz durumunun nedenlerinden olup, sektör hizmetlerinden beklenen nitelik, verimlilik, yeterlilik ve süreklilik yönlerinden olumsuz etkenlerdir. Sunuma başlarken enerji sektörünü oluşturan kurumlar arası görev birlikteliği özellikle vurgulanmış ise de; beklenen birlikteliğin sağlanabildiği söylenemez. Kurumlar arası görev dağılımı yasalarla düzenlenmiştir. Ancak, görev paylaşımı konusundaki çekimserlik sektör faaliyetlerinin işleyişini zorlaştırmaktadır. Enerji sektörünü oluşturan kamu kuruluşları arasındaki uyum sorunu, sektörle ilgili karar yetkisi bulunan diğer kamu otoriteleri ile sektör kuruluşları arasında da söz konusu olup, sektör faaliyetlerinin yürütülmesine yansımaktadır. Sektör yatırımlarında ilgili kamu otoriteleri ve kuruluşlar arasında zaman zaman oluşabilen uzlaşmazlık, yatırımcı yönünden güven sorununa neden olduğu bilinmektedir. (Nitekim, bildiri metninde bulunmayan bir durumun konuşmamın bu noktasında sizlerin bilgisine sunulması gerekmiştir. Elektrik dağıtım özelleştirmelerinin gündemde olduğu bir dönemde Kongre oturumlarında bulunması ve sorularımızı yanıtlaması gerektiğine inandığımız Özelleştirme İdaresi Başkanlığı nın Kongremize katkıda bulunmaması, temsilcilerinin konuşmacılar arasında olmaması hususları düşündürücüdür.) Sektörde görev dağılımı, yetki ve sorumluluk paylaşımı sektör hizmetlerinin gereği ise de, uygulama sorunlarının otorite boşluğuna neden olduğu kabul edilmelidir. Ayrıca, sektör yönetiminden beklenen verimli ve ilkeli hizmet için siyasi otorite ile sektör çalışanlarının karşılıklı destek ve güvene dayanan uyumlu çalışması vazgeçilmez olup, görevde birliktelik anlayışı için ilgili sivil toplum kuruluşlarının sektör faaliyetlerine ilişkin yaklaşımları da göz ardı edilmemelidir.
Bu bağlamda; ulusal politika ve planlama, uygulamada kararlılık ve yönetimde süreklilik sektör yönetiminin öncelikleridir. Sektör hizmetlerinin belirlenen politika ve planlama gereğince yürütülmesi, siyasal kaygılar olmaksızın sektör kuruluşlarının ve ilgili kamu otoritelerinin yasal görevlerini yerine getirmesi, kararlı ve sürekli yönetim ilkelerinin gereğidir. Sektörde etkin ve verimli hizmet, kurumların görevleri çerçevesinde çalışma uyumunu gerektirmekte olup, bu anlamda kamu denetim sisteminin olumsuz yansımasına da değinmek gerekir. Denetimin, genel çerçevede ; ödenme olanağı dahi olmayan miktarlarda kamu zararı oluştuktan sonra suçlu adayı belirleyen değil, hatalı işlem ve eylemleri zarar oluşmadan engelleyen bir yapıya dönüştürülmesi, kamuda görev paylaşımına, uyumlu ve verimli çalışmaya zemin oluşturacaktır. Sektörde yeniden yapılanma ve serbestleşme sonuçlarının kısa süre içinde gerçekleşmesini beklemek haksızlık ise de; ilgili kamu yönetimlerinin uygulama duraksamaları ve neden olduğu kurumlar arası uzlaşmazlığın, yasanın uygulanmasını geciktirdiği kabul edilmelidir. Enerji sektöründe karar ve uygulama süreçleri, sektör kurumları arasında planlama ve uygulama uyumsuzluklarının olduğu ve işlemlerin görev birlikteliği anlayışı gereğince yapılmadığı kanısını oluşturmaktadır. Sektör yönetiminde başarı anahtarı, enerji oturumlarında yinelenen sözcüklerle; politik kararlılık ve profesyonel disiplindir. Sektör hizmetlerini üstlenmiş olan Kamu İktisadi Teşebbüsü statüsündeki kamu şirketlerinin alacak-borç ilişkisi ve buna bağlı olarak aralarında süregelen anlaşmazlık, mülkiyet konusunda ilgili kuruluşlar arasında yıllardır süren uzlaşmazlık, sektör hizmetlerinin fiyatlandırılmasına ilişkin farklı yaklaşımlar, saydam ve rekabetçi piyasa oluşumu konusunda uygulama boşlukları; sektör içi uyumsuzlukların bilinen önemli örnekleri olup, sektör yönetiminde karar otoritesi varlığını zorunlu kılmaktadır. Sektör hizmetleri ile doğrudan ilgili kamu otoritelerinin, yasalarla belirlenen görev ve yetki alanları özetlenir ise; - Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ülke gereksinimleri çerçevesinde enerji politikalarını belirlemek, plan ve program yapmakla görevli kuruluş olup; ilgili, bağlı ve ilişkili kuruluşların faaliyetlerinin belirlenen plan ve programlara uygunluğunu izlemek ve denetlemek konularında kuruluş yasası ile yetkilendirilmiştir. - Enerji sektörünün serbestleşmesi faaliyetlerinde, piyasanın oluşumunda, düzenlenmesi ve denetlenmesinde yetkili ve sorumlu kuruluş Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu dur. - Özelleştirme kapsamına alınan enerji kamu şirketleri ile ilgili karar ve uygulama yetkisi ise Özelleştirme İdaresi Başkanlığı nındır.
Sektörü yöneten kamu kuruluşlarının yasal düzenlemelerle belirlenen yetki ve sorumlulukları farklı görev alanlarında ise de, sektör hizmetleri teknik anlamda bütünlük gerektirdiğinden, yetki ve sorumluluk alanlarında kalmak koşuluyla yönetimler arası görev paylaşımı kaçınılmazdır. Sonuç olarak ; Enerji sektöründe görev ve yetki dağılımına dayalı çoklu yönetim yapısı, sektör hizmetleri çeşitliliğinin zorunlu sonucu ise de; bu yapılanma içerisinde kurumların yasal sorumluluklarının gerektirdiği görev paylaşımının yetki çatışmasına dönüşmemesi asıldır. Avrupa Birliği ne uyum sürecinde siyasal kaygılardan uzak, çağdaş yaklaşımlarla ulusal çıkarları gözeten kapsamlı ve sürdürülebilir politikaların belirlenmesinin, gerçekçi planlamaların yapılarak kararlılıkla uygulanmasının ve bu çerçevede güven ortamının sağlanmasının, çoklu yönetim yapısı sorunlarının çözümü olacağına inanmaktayım. Teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum.