FAİZ TUZAĞI. Prof. Dr. Mete Gündoğan. Hazırlayan: Mehmet Karaca

Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

BARKOD SİSTEMİ (Çizgi İm)

CHP İşveren Sendikaları ve Meslek Birlikleri Genel Başkan Yardımcılığı

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

MATEMATİK ÖYKÜLERİ BİLGİÇ İLE SAYGIÇ NEŞELİ

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik.

Matematikte Sonsuz. Mahmut Kuzucuoğlu. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Matematik Bölümü İlkyar-2017

İşsizlik Çeşitleri, Para Kavramı. Spor Bilimleri Anabilim Dalı

Koç Üniversitesi nde ders verme tecrübelerim BURAK ÖZBAĞCI 2013

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI

Şimdi olayı şöyle düşünün. Temel ile Dursun iddiaya giriyor. Temel diyor ki

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu

Sayı: 2009/18 Tarih: Aileler krize borçlu yakalandı; sorunu işsizlik katladı

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Bu testi yapın, kendinizi tanıyın!

ÇALIŞAN MEMNUNİYETİ ANKETİ

Çin in Avrupa da Pazar Kaybı Devam Ediyor Yazar: Mithat Aracı/Da Kong

İDEAL BİR EĞİTİMCİ. İdeal Bir Eğitimcinin İhmal Etmemesi Gerekenler

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ REHBERLİK POSTASI 2

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

20 Mart Vızıltı. Mercanlar Sınıfından Merhaba;

Murabaha Nedir? Murabahalı Satış Ne Demek?

10SORUDA AİLE SİGORTASI

İLETİŞİM TEKNİKLERİ UYGULAMALARI


NİTELİKLİ EĞİTİMİN TOPLUMUN REFAH SEVİYESİNE ETKİSİ. Prof.Dr. Muammer Kaya, ESOGÜ Rektör Adayı,

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası

TARIM ÜRÜNLERİ TİCARETİNİN ULUSLARARASI BOYUTU

İÇİNDEKİLER FARE İLE KIZI 5 YUMURTALAR 9 DÜNYANIN EN AĞIR ŞEYİ 13 DEĞİRMEN 23 GÜNEŞ İLE AY 29 YILAN 35 ÇINGIRAK 43 YENGEÇ İLE YILAN 47

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

MODÜL 1 // FİNANSAL FUTBOL PROGRAMI

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler.

Çoklu Zekâ Teorisi Ek 2

ISLAMIC FINANCE NEWS ROADSHOW 2013-TURKEY

BÖLGESEL TİCARET TOPLANTISI İZMİR

Küresel Katılım Finans Zirvesi (GPAS) Haliç Kongre Merkezi Kurum ve Sivil Toplum Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

ÇALIŞMANIN ÖNEMİ ÇALIŞ

Faik ÖZTRAK Tekirdağ Milletvekili

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Seyahatte Tasarruf Rehberi Yapmanız ve Yapmamanız Gerekenler

KADEM METE: MUĞLA DA 12 AY TURİZM HAYAL DEĞİL

AKP ye Soruyoruz CHP EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI

5 milyon kişi online ticarete 31 milyar lira harcıyor

ÇALIŞKANLIK NİSAN 2017

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

KASIM BÜLTENİ. 5-6 YAŞ 2. Kur. Chess Kids Academy

KADIKÖY ANADOLU LİSESİ

Zaman tercihinden dolayı paranın zaman değeri her zaman söz konusudur. Parayı şimdi yada gelecekte almanın tercihi hangisi daha avantajlı ise ona

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl

1-Mortgage sisteminin tüketiciye yararı ne olacak?

Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır

GİZLİ HİPNOZ TEKNİKLERİNE GİRİŞ Hüseyin Güngör NOT ALMA KISMI

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

Edwina Howard. Çeviri Elif Dinçer

Mustafa GÜZELGÖZ

Cennet, Tanrı nın Harika Evi

Bilgi Raporu. KONYA TİCARET ODASI Etüt Araştırma Servisi. Tarih:

Gürc r an n B ange g r

Hayata dair küçük notlar

Bakan ŞENER den temel hatlarıyla Mortgage

GUSTOLOJİ ÖN MUHASEBE PROGRAMI

14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ

MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI , LONDRA. İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri,

FİNANSAL HESAPLAMALAR

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

Radio D Teil 1. Deutsch lernen und unterrichten Arbeitsmaterialien. Ders 01 Köy ziyareti

Mortgage Nedir? Yeni Konut Finansman Sistemi Nasıl İşleyecek?

nevi den ( Mes 9şirli) r H i k â y ele

Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı. ALES / Sonbahar / Sayısal I / 16 Kasım Matematik Soruları ve Çözümleri 24 E) <

Adamın biri bir yolun kenarına dikenler ekmiş. Dikenler büyüyüp gelişince yoldan geçenleri rahatsız etmeye başlamış. Gelip geçenler, adama:


Doğru bildiğini her yerde haykıran, kimseye eğilip bükülmeyen birisiydi Neyzen Tevfik..

Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı. ALES / Sonbahar / Sayısal I / 16 Kasım Matematik Soruları ve Çözümleri 24 E) <

Öykü ile ilgili bitişik eğik yazı ile 5N1K soruları üretip çözünüz. nasıl : ne zaman:

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

TOPLAM TALEP I: IS-LM MODELİNİN OLUŞTURULMASI

MEHMET TİRE: BODRUM TRAFİĞİ NEFES ALACAK

MEZUNLARIMIZIN OKULUMUZ HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİ


BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

Ekonomi II. 19.Para ve Bankacılık. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

ASGARİ ÜCRET VE EKONOMİK BÜYÜME RAPORU RAPORU

Baharın müjdecisi Nevruz da kuş cıvıltısına dahi tahammülü kalmayan Erdoğan, kaybetmeye mahkum.

KOBİ ler Nefes alacak / Ankara. TOBB, Ziraat Bankası, Denizbank ve Kredi Garanti Fonu (KGF) ortaklığında hayata

ÖZEL OKAN İLKOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

Cumhuriyet Halk Partisi

Nasıl? Fark etmez! Ne kadar? Sonsuza kadar! Niçin? Çünkü böyle mutlu olabilirsin!

Başbakan Sayın Binali YILDIRIM KANAAT ÖNDERLERİ VE STK İLE BULUŞMASI KAYSERİ

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

Ekonomi I. Doç.Dr.Tufan BAL. 2.Bölüm: Piyasa Ekonomisine Genel Bir Bakış

Tarihi karanlık bir aile: Rockefeller

2006 YILI EGE BÖLGESİ NİN 100 BÜYÜK FİRMASI

IS-LM MODELİNİN UYGULANMASI

RAKAMLARLA KONYA İSTİHDAMI FEYZULLAH ALTAY

Transkript:

FAİZ TUZAĞI Prof. Dr. Mete Gündoğan www.metegundogan.com Hazırlayan: Mehmet Karaca www.mkaraca.com

İÇİNDEKİLER: ÖNSÖZ...4 1. BATAN GEMİDEN KURTULANLAR...5 2. BOLLUK VE BEREKET ADASI...6 3. GERÇEK ZENGİNLİK...7 4. TEKNİK BİR PROBLEM...8 5. DIŞARIDAN GELEN BİR KONUK...9 6. SİSTEM YERLEŞİYOR (TUZAK KURULUYOR)...10 7. PARANIN GERÇEK SAHİBİ KİM? (FAİZ MİKROBU)...11 8. ADA EKONOMİSİ CANLANIYOR...12 9. BU HESAP YANLIŞ: NASIL OLDU DA FARK EDEMEDİK! (HAKSIZ BİR VERGİ)...12 10. KAOS ADASI (BORÇ, VERGİ, BORÇ, VERGİ, BORÇ,... )...14 11. TAZE PARA: BORÇ (DARPHANE VE KREDİ SİSTEMİ!)...15 12. BASIN YAYIN KONTROLÜ VE İÇ HUZURSUZLUK...16 13. BORCA DAYALI PARA SİSTEMİ...17 14. KURTULUŞ VE BÜYÜK DERS...20

ÖNSÖZ İçinde bulunduğumuz ekonomik kriz, gün geçtikçe derinleşmekte ve başta ülkemiz olmak üzere bütün dünyayı bir felaketin eşiğine doğru sürüklemektedir. Mevcut problemler için, çözümün yine mevcut düşünce ve kurumsal yapıda bulunabileceğine inanan ve ortodoks ekonomi şeklinde adlandırabileceğimiz ekonomi anlayışı ile buna bağlı paradigmalar artık iflas etmiştir. Dahası, ortodoks ekonomi, günümüz problemlerinin bir parçası haline gelmiştir. Bu ekonomi anlayışının ana omurgasını ise içinde bulunduğumuz Borca Dayalı Para Sistemi oluşturmaktadır. Ancak bu sistemler anlatılırken kullanılan ekonomik jargon konuyu soğutmakta, anlaşılmasını zorlaştırmaktadır. Dolayısıyla, bunların ne anlama geldiklerini sade bir dil ve mantıkla ortaya koymak zarureti doğmaktadır. Problemleri net olarak tanımlamak ve göstermek çözümlerin ilk adımıdır. Çünkü sorunların net olarak görülebilmesi, çözümlerin de kavranabilmesine yardımcı olur. Aksi takdirde, çözümün nedeni dahi tartışılır hale gelebilir ve insanlar çözümün eleştirilerini gerçek problemlerden habersiz yaparak komik ve bilgisiz duruma düşebilirler. Bu çerçevede, yaşadığımız ekonomik problemlerin net olarak anlaşılabilmesi için, insanların içinde bulunduğumuz faiz tuzağı nı net olarak görebilmesi gerekir. İşte bu kitapçıkta, Borca Dayalı Para Sistemi nin, diğer bir ifade ile faizci düzenin, bizi nasıl körleştirdiğini herkesin anlayabileceği net bir şekilde izah etmeye çalışacağız. Bunu yaparken de bir hikâye anlatımını uygun gördük. Akademik modelleme düzeyinden ziyade, çok basit ve sade ifadelerle, ne tür inanılmaz mecralara sürüklendiğimizi anlatacağız. Özellikle de faizin nasıl türlü türlü belalara sebep olabilecek bir mikrop olduğunu en açık şekliyle göstermeye çalışacağız. Bugün Dünya da, faizci ekonomik sistemlerin insanlığı ne kadar tahrip ettiğini gören birçok araştırmacı var. Hatta Batı toplumlarında dahi bu tür örneklere rastlanmakladır. Çünkü faiz sadece ülkemizde değil, uygulandığı her yerde zulüme vesile olur. Bu zulmün net olarak ortaya konulabilmesi, çözümün de net olarak anlaşılabilmesi açısından oldukça önemlidir. Bu çabamızla, umarız ki faize dayalı zulüm kapısının kapanmasına ve Hokka dayalı adalet kapısının yeniden açılmasına bir nebze de olsa katkıda bulunuruz. Bu çalışmalarda bize çizgileriyle yardımcı olan sevgili Ekrem Yücel Bağlarlı, düşünce bazında katkıları olan değerli dostlarım D. Murtaza Ata, Dr. Hüsnü Demircan, sevgili Murat Ata, Muhittin Yıldırım ve dahi değişik vesilerle yardımcı olan diğer birçok arkadaşlarıma teşekkürü bir borç bilirim. Ayrıca ve öncelikle, kendisi ve ekibinden konu ile ilgili birçok ders ve örnek aldığım, kendi ifadesi ile, çıplak ayaklı Profesör Ken Palmerton ve kıymetli araştırmacı David M. Pidcock da teşekkürü hak edenlerin başında gelir. Mete Gündoğan, Ocak 2002, Ankara 4

1. BATAN GEMİDEN KURTULANLAR Türkiye den hareket eden yolcu gemisi Five Star ın önünde uzun bir tur programı vardı. Akdeniz i boydan boya kat ederek Atlas Okyanusu na açılacak orada bulunan çeşitli adalara turistik ziyaretler yapıp tekrar geri dönecekti. Yolcuları böyle bir seyahat için epey bir hazırlık yapmışlardı. Gemi programı da titizlikle düzenlenmiş, bu güzel tatil süresince yolcuların rahat etmesi için her türlü tedbir alınmıştı... Okyanus a kadar her şey planlandığı gibi gitti. Yolcular da hallerinden çok memnundular. Ancak, gemi okyanusa ulaştığında beklenmedik büyük bir fırtınaya tutuldu. Fırtına gittikçe şiddetlendi, dalgalar büyüdükçe büyüdü ve neticede deniz koca gemiyi yuttu. Kendilerini hiç beklemedikleri bir şekilde denizin ortasında bulan beş kazazede, dalgaların istediği yöne sürüklediği filikanın içinde günlerce sürüklendiler. Uzunca ve ümitsizce geçen gecelerden sonra bitkin vaziyette küçük bir odaya ulaşabildiler. Bir onda her şeylerini kaybetmişlerdi. Yanlarında, kazadan kurtarabildikleri çok az sayıda eşyadan başka bir şeyleri kalmamıştı. Bir müddet dinlenerek kendilerine gelmeye çalıştılar. Bir yandan kazanın şokunu yaşarlarken, diğer taraftan onca gelişmiş medeniyetten sonra bu ıssız adada ne yapabileceklerini düşünmeye başladılar. Kendilerini bekleyen zorluklar zihinlerini meşgul etmesine rağmen sağ salim kurtuldukları için de buruk da olsa bir sevinç duyuyorlardı. Bu arada birbirlerini daha yakından tanıma fırsatı da bulurlar. Ahmet usta, iriyarı ve enerji dolu bir marangozdur. Konuşkan ve herkese moral aşılamaya çalışan Abdullah, çiftçidir. Sonra Murat, hayvan yetiştiricisi, mülayim ve hoş sohbet bir insandır. Cemil meyve üreticisidir ve kazadan en çok o etkilenmişe benzemektedir. Son olarak da Sadullah, jeolog-madencidir, pek fazla konuşmayıp düşünceli bakışlarla etrafı süzmektedir. 5

2. BOLLUK VE BEREKET ADASI İyice kendilerine geldikten sonra ilk işleri uygarlıktan çok uzak olan bu adayı keşfe çıkmak olur. Hem yardım gelinceye kadar hayatlarını devam ettirmek zorundadırlar hem de nasıl bir yerde yaşayacaklarını keşfetmek durumundadırlar. Bunun için her biri bir yöne dağılarak keşif çalışmasına başlarlar. Bu keşif neticesinde moralleri çok yükselir. Çünkü oda, adeta bir bolluk ve bereket odasıdır. Adada Allah ın lütfu ile her türlü doğal kaynak ve zenginlik vardır. Yarı evcil hayvan sürülerinin varlığını da görünce, burada kendilerinden önce insanların yaşamış olabileceği sonucuna varırlar. Ada topraklarının çok büyük bir kısmı tarıma gayet elverişlidir. Birçok yerinde, biraz bakıldığı takdirde iyi ürün verebilecek nitelikte meyve ağaçları vardır. Her şeyden önemlisi, birçok türden tahta üretebilecek küçük bir orman vardır. Keresteye dayalı her türlü ihtiyaçlarını buradan karşılayabilirler. Sadullah ise yaptığı keşifte görür ki ada aynı zamanda zengin kömür ve kolay işlenebilir mineral yataklarına sahiptir. Çok gelişmiş aletleri olmamasına rağmen Sadullah, kendisinde cevherden metal üretecek hüner, güven ve hevesi hisseder. Çok geçmeden anlaşılır ki her birinin sahip olduğu özel yetenekler iyi kullanılırsa, bu odadan bir yolunu bulup geri dönünceye değin medeni bir toplum oluşturabilirler. Çünkü adada temel bir medeniyeti oluşturmak için gerekli olan her şeyleri vardır. İşlenebilir toprak, işgücü, bilgi, beceri, doğal kaynaklar ve istek. Yapılacak tek şey, kolları sıvayıp işe başlamaktır. Böylelikle bu odaya Bereket Adası ismini vermeyi kararlaştırırlar. 6

3. GERÇEK ZENGİNLİK Bereket Adasının yeni sakinleri hemen işe koyulurlar. Hep birlikte çalışarak kısa zamanda çok işler yaparlar. Marangoz, evler inşa edip gerekli temel ahşap işlerini, mobilyaları yapar. Öncelikle herkesin başını sokabileceği bir evi, kulübesi olur. Yollar, çevre düzenlemesi ve bahçeler derken yavaş yavaş odaya yerleşmeye başlarlar. Başlangıçta yiyeceklerini sağdan soldan toplarlar. Ama kısa sürede sürülüp ekilen tarlalardan ürünlerin alınmaya başlanması ile bu da düzene girer. Günler oyları, aylar mevsimleri, mevsimler yılları izledikçe bu beş adamın kaderi olan Bereket Adası sürekli zenginleşir. Herkes, hem kendisi hem de toplum için çalışır, üretir, tüketir ve birbirlerinin ihtiyaçlarını da takas yoluyla giderirler. Hayat her zaman diledikleri gibi kusursuz değildir. Medeniyete alıştıkları pek çok şeyden mahrumdurlar, lakin yine de işler iyidir. İçinde yaşadıkları Bereket Adasına ve yeni hayatlarına iyice alışmışlardır. Zaman zaman, arkalarında bırakıp geldikleri uygarlıkta yiyecek dolu mağazalar olmasına rağmen birçok insanın aç dolaştığını hatırlarlar. Adada ise böyle bir şey olmamaktadır. Uygarlıkta iken ihtiyaç duydukları şeylerin gözleri önünde çürüyüp yok olması gibi bir üzüntü ve şaşkınlıkları da yoktur bu odada. Sahip oldukları zenginlikleri kullanamamaları veya tüketememeleri sorunu da yoktur. Çok sıkı çalışırlar ve çalıştıklarının meyvelerini de alırlar. Hz. Allah a şükredip, ailelerine iki büyük nimet olan hayat ve sağlık ile dönmek umudu içerisinde adayı gün geçtikçe daha da geliştirip imar ederler, zenginleştirirler. Çalıştıkça, emek sarf ettikçe ve sahip oldukları kaynakları kullandıkça zenginlikleri artar. Belli bir zaman sonra herkes nispeten bolluk ve bereket içerisinde müreffeh bir yaşam sürdürmeye başlar. 7

4. TEKNİK BİR PROBLEM Ada sakinleri işlerini görüşmek için sık sık bir oraya gelip konuşurlardı. Geliştirdikleri basit ekonomik sistem içerisinde bir şey yardı ki canlarını çok sıkıyordu. O da, birbirleri ile alışverişlerinde kullanacakları değişim aracının yani para gibi bir şeyin olmamasıydı. Geldikleri memlekette para sistemi vardı. Para ile işleri oldukça rahattı. Adada ticari değişim için uyguladıkları basit bir takas sistemi vardır. Karşılıklı rızaya dayalı olarak sahip oldukları fazla malı, ihtiyacı olanlar ile değiştiriyorlardı. Ancak takasın, yani malın diğer bir mal ile değiştirilmesinin uygun olmayan birçok yönü vardı. Öncelikle, alışveriş yapılacağı zaman takas yapılacak ürünler her zaman elde bulunmuyordu. Sonra, kişi bazen çok büyük bir malı birkaç kişinin küçük mallarıyla değiştirmek isteyebiliyordu. Bu durumda ise işler iyice karışıyordu. Tüm bu karışıklıklar, ada halkının aralarındaki alışverişlere ayrı bir yük getirmişti. Bu çerçevede, geldikleri medeni dünyadan özledikleri en önemli şey, para ve para sistemi idi. Eğer adada bir para sistemi olsaydı, her biri emeğini veya ürünlerini diğerine para karşılığı verebilecekti. Parasıyla da istediği malı istediği zaman alabilecekti. Bir para sisteminin gerekliliği konusunda karar kıldılar oma hiçbiri böyle bir sistemin nasıl kurulacağını ve nasıl çalıştırılacağını bilmiyordu. Gerçek zenginliğin, refahın, nasıl üretileceğini biliyorlardı oma o zenginliğin bir sembolü olan paranın nasıl üretileceği ve sisteminin nasıl işletileceği konusu onların bilgisi dışında kalıyordu. Zaten geldikleri uygarlıkta da para sistemi oldukça karışıktı. Öyle kolay kolay çalıştırılıp idare edilebilecek bir şey de değildi. Devletleri de hep para sistemi ve 8

para bulamama sorunu ile karşı karşıyaydı. Onun için bu meselenin çok karmaşık ve çok bilgi isteyen bir şey olduğuna inanmışlardı. Kendi kendilerine hep; - Ah keşke içimizden biri bu meselelerden anlasaydı, bir bankacı olsaydı mesela, ne iyi olurdu diye hayıflanıp dururlardı. 5. DIŞARIDAN GELEN BİR KONUK Günlerden bir gün sahilde, tam da bu mevzuların konuşulduğu bir sırada, uzaktan küçük bir kayığın kendilerine doğru gelmekte olduğunu görürler. Kayıktaki kişi oldukça bitkin gözükmektedir. Hemen bu kişiye yardım edip sahile çıkarırlar. İsminin Salomon olduğunu öğrendikleri bu şahıs, iyice kendine geldikten sonra, onlara başından geçenleri anlatır. Ticari bir maksatla gemi yolculuğu yaparken bir fırtınaya yakalanmış ve gemisi batmıştır. Balon gemiden sadece kendisi kurtulabilmiştir. Yanında da, Sadece özel eşyalarım var dediği kapalı bir sandık vardır. Ada sakinleri de Salomon a, adanın durumunu ve kendi başlarından geçenleri anlatırlar. Kurdukları çalışma düzenini, yaptıkları işleri, sorunlarını kısacası her şeyi 9

anlatırlar. Bu orada O na mesleğini ve ne iş yaptığını sorarlar. Salomon onlara, Ben finansörüm, memlekette bir banka işletiyordum der. Bunu duyan oda sakinleri birbirlerine dönerek gülümserler. Çok sevinmişlerdir. Salomon da şaşırır bu sevince. Fazla meraklandırmadan hemen durumu Salomon a anlatırlar. Ona kurdukları sistemi, takası ve paraya olan ihtiyaçlarını bir bir ifade ederler. Ada sakinlerinden durumu öğrenen Salomon un da birden gözleri parlar ve, - Hakikaten çok şanslıymışsınız. Benim özel eşyalarımın bulunduğu şu sandıkta altın ve kağıt-kalem var der ve bunların da bir para sistemi yerleştirmek için yeterli olduğunu söyler. Artık ada sakinleri de ekonominin kanı olan paraya ve para sistemine kavuşacakları için çok sevinirler. Zaten bu para sisteminin mimarları bankacılar değil midir? Şimdi odada bir bankacı olduğu için kendilerini hakikaten şanslı hissederler. Dolayısıyla istedikleri ve gerekli olan her şeyleri vardır artık. 6. SİSTEM YERLEŞİYOR (TUZAK KURULUYOR) Elbirliği ile Salomon a hemen bir ev ve bir de işlerini yürütecek bir ofis yaparlar. O da ada halkına, yavaş yavaş para ve yerleştireceği sistemi anlatmaya başlar. Salomon a göre işler gayet kolaydır. Basılacak kâğıt paranın, gerçekte altın karşılığı olacağını ve bu altının da iyi muhafaza edilmesi gerektiğini söyler. Basılacak paranın özünün altın olduğunu ve piyasada altının kendisinin ticari ölçü aracı olarak dolaşması yerine onu temsilen paranın dolaşacağını ifade eder. Ama altının, bu kâğıt paralara karşılık bir güvence olarak emin bir yerde tutulacağını bildirir. Solomon ada sakinlerinden bir mühendislik yapmalarını ve adadaki ticareti çekip çevirmek için ne kadar paraya ihtiyaçları olduğunu birlikte hesaplamalarını ister. Ada sakinleri Salomon ile birlikte yaptıkları bir hesap ile adadaki ticaretin yaklaşık 1000 lira ile yürütülebileceğine karar verirler. Dolayısıyla başlangıç olarak herkese 200 er lira verilmesinin uygun olacağı sonucuna varırlar. Salomon da bu rakamı esas olarak kendi sisteminin çalışmalarına başlar. Ada sakinleri, para sisteminin getireceği canlılık ve rahatlığın hayali ile sabırsızlıkla Salomon u beklerler. O da hiç vakit kaybetmeden paranın karşılığı olan altını çok emin bir kasaya koyar ve kişi başı 200 lira olacak şekilde 1000 tane bir Iiralık basar. Arlık sistemle birlikte paralar da hazırdır. 10

7. PARANIN GERÇEK SAHİBİ KİM? (FAİZ MİKROBU) Salomon yeni bastığı paraları dağıtmadan önce ada sakinlerini toplayarak bir konuşma yapar. Der ki; - Arkadaşlar bu paranın karşılığı altındır. Altının sahibi de ben olduğuma göre, bu para benim paramdır. Lakin bu parayı hesapladığınız gibi 200 er lira olarak size ödünç vereceğim. Sizler onu istediğiniz gibi kullanacaksınız. Bu kullanım karşılığında paranın kirası (payı) olarak bana yıllık % 7 faiz vereceksiniz. Bu kadar faizin çok olduğunu sanmıyorum. Bunu duyan oda sakinleri sistemi hemen kabullenirler. % 7 yıllık faize de herhangi bir şekilde itiraz etmezler. Çünkü geldikleri yerde yıllık faiz rakamları % 100 leri aşmıştır. Bununla kıyaslandığında %7 önemsiz görünmektedir. Salomon devam eder; Arkadaşlar iş iştir. Dostluk başka alış veriş başka. Size ödünç verdiğim bu para karşılığında sizin anapara ve faiziyle birlikte geri ödemeyi kabul ettiğinizi, eğer ödemez iseniz sahip olduğunuz mal ve mülkünüzün haczedilmesini kabul ettiğinizi bildirir bir senet imzalamanızı istiyorum. Ada sakinleri bu şartları gayet anlamlı ve makul bulur ve hepsi parayı borç aldıklarına dair bir belge imzalarlar. Neticede herkes elleri para dolu olarak Salomon un oluşturduğu yeni banka dan ayrılırlar. Onlar elleri para dolu olarak ayrılırken, Salomon onlara çıkacak herhangi bir problemde mutlaka gelmelerini, onlara her konuda yardımcı olmaya hazır olduğunu, bu tür faaliyetlerin dostlukları pekiştirdiğini söylemeyi de ihmal etmez. 11

8. ADA EKONOMİSİ CANLANIYOR Salomon un parası ada ekonomisini birden canlandırır. TIcaret basitleşir ve hızlanır. Takas sisteminin verdiği problemlerin hiçbiri yaşanmaz olmuştur. Herkes bu yeni sistemden memnundur. Bankacılarına her gördüklerinde teşekkür ederler. Ne de olsa onları çok büyük bir dertten kurtarmıştır. Yeni sistem, hayatı oldukça kolaylaştırmıştır. Hem oldukça da basit bir sistem kurulmuştur. 9. BU HESAP YANLIŞ: NASIL OLDU DA FARK EDEMEDİK! (HAKSIZ BİR VERGİ) Adadaki ekonomik canlılık iyidir fakat çok uzun sürmez. Yılsonu yaklaşırken bazı suratlar asılmaya başlamıştır! Mesela Sadullah ın işleri iyi gitmemiştir. Yılsonuna gelindiğinde elinde Salomon a iade edecek kadar parası yoktur. Sürekli borcunu nasıl ödeyeceğini düşünmektedir. Yılsonunda 200 lirayı 14 lira faizi ile birlikte geri vermesi gerekmektedir. Hâlbuki bu kadar parası yoktur. Sadullah ın içini kemiren başka bir şey daha vardır. Bu para sistemi ile ilgili bir terslik hisseder ama ne olduğunu bir türlü bulamaz. Kendi hesabı başkalarının hesabı derken, olayı toplum açısından düşünmeye başlar. Bütün rakamları önüne koyduğunda, birden, çok enteresan bir şey fark eder. İçinde bulundukları para sistemi yanlış bir matematiğe oturtulmuştur. Sistem sakattır. Rakamları alt alta yazdığında olay gayet net olarak görülür; 12

Şahıslar Salomon un Verdiği Para Ödenecek Faiz %7 Ahmet 200 14 214 Abdullah 200 14 214 Murat 200 14 214 Cemil 200 14 214 Sadullah 200 14 214 Genel Toplam 1000 70 1070 Tablo 1: Bereket Adası hesap cetveli 1070 1000 = 70???! 13 Toplam Geri İstenen Miktar Salomon herkese 200 lira vermiş ve % 7 faiz koymuştu. Gerçi Sadullah 214 lirayı denkleştirememişti ama içlerinden birileri denkleştirebilirdi. Ama bu, o bir iki kişinin daha çalışkan olduğunu göstermez. Çünkü problem bu değildir. Problem şudur: Gerçekte, Salomon sisteme toplam 1000 lira sürmüş ve geriye 1070 lira istiyor ve aynı zamanda parayı sadece ben basarım diyor. Şimdi düşünelim bakalım bu mümkün müdür? Tüm oda sakinleri sahip oldukları paraların hepsini geri verseler bile ki bu 1000 lira yapar, Salomon un istediği 1070 Iiroyı denkleştiremeyeceklerdir. 70 lira her hâlükârda eksik kalacaktır. Adadaki toplam para olan 1000 lira, kendi kendine 1070 lira olmaz. O halde faizin sebep olduğu bu işte, bir sakatlık, bir hastalık var. Sisteme sürülen 1000 liranın, ne kadar ticaret yapılısa yapılsın 1070 lira olmayacağını bilmek için ekonomi profesörü olmaya gerek yok. Çünkü hesap ortada. Hemen bunu diğer arkadaşlarına da anlatan Sadullah, onları da alarak hep birıkte Saloman a gider ve durumu izah ederler. Aynı zamanda bu duruma kızgındırlar, Ada halkının bu halini gören Salomon onları yatıştırmaya çalışır. Der ki: - Dostlarım görüyorum ki 214 lirayı geri vermemiz imkânsız diye bir hesap hatasından bahsediyorsunuz. Pekâlâ, durumunuzu anlıyorum. Haklısınız. Bu durumda sizden anaparayı geri istemeyeceğim. O sizde kalsın ama kişi bağına düşen 14 liralık faiz borcunuzu ödeyin yeter. Mevcut durumda herkes bunu kolaylıkla öder herhalde! Bunu vergi gibi düşünün, memleketinizde de sürekli ödediğiniz bir vergi yok muydu zaten? Hakikaten, herkesin elinde 14 liralık faiz borcundan çok çok daha fazla para olduğu için bu yeni duruma hemen uyarlar. Salomon ada halkını, her ne kadar biraz şüpheleri kalsa da ikna edebilmiştir. Şimdi herkes sadece 14 lira gibi çok cazip bir yıllık faiz ödeyecektir. Diğer yandan Salomon keyifli keyifli gülümsemektedir. Uygulamış olduğu, temelde

hile üzerine kurulan bankacılığın ne kadar büyük bir silah olduğunu gün geçtikçe daha da iyi anlar. Hiçbir silah ya da başka bir araç kullanmadan, bu güç ile toplumu kendisine köle haline getirebilir. 10. KAOS ADASI (BORÇ, VERGİ, BORÇ, VERGİ, BORÇ,... ) Bundan sonra adada hayat her gün daha da çekilmez olmaktadır. Lakin Salomon düzenli olarak faizlerini alır. Para ticarete iyice girmiştir. Artık parasız yapamaz olurlar. İnsanlar borçlarını ödeyebilmek için kenara para koymaya başlarlar ve dolayısıyla önceden çok rahat tüketebildikleri ihtiyaç malzemelerini alamaz hale gelirler. Yine üreten düzenli olarak üretiyor ve yüksek miktarlardaki borcunu ödeyebilmek için ürününe yüksek fiyatlar uyguluyor ama malını istediği gibi satamıyordu. Eğer biri diğerine maaş ile iş yapacak ise, haklı olarak sürekli maaşının arttırılmasını talep ediyordu. Çünkü borçlarının yanında hayat da pahalılaşmaktaydı. Her geçen gün de, faizlere verilmek üzere, piyasadan para çekilmekteydi. Her şey pahalılaşmış ve adada hayat çekilmez olmuştu. O güzelim huzur ve bereket odası gitmiş yerini adeta kaos adası almıştı. Ada halkının morali çok kötüydü. Üretim de yavaş yavaş düşmeye başlamıştı. Kimsede üretim yapma şevki kalmamıştı. Hem neden üretsinlerdi ki, nasıl olsa ürünler ya alınamıyor ya da çok düşük bir fiyat veriliyordu. Hayata tam anlamıyla bir kriz hakim olmuştu. Ada halkı durumdan rahatsızdı. Ama hiç kimse de ne yapacağını bilemiyordu. Sebze-meyve üreticisi rençber Cemil; - Her şey bu para sistemiyle başladı. Bu sistemde bir terslik olmalı diyordu. Lakin ne olduğunu bir türü anlayamıyordu. Ada halkı tekrar bir oraya gelerek bankerleri Salomon ile bir kez daha görüşmeye karar verdiler. 14

11. TAZE PARA: BORÇ (DARPHANE VE KREDİ SİSTEMİ!) Ada halkı bu sefer daha da kızgındırlar. Her şeyin bu yeni sistemle kötü gitmeye başladığını, ne kadar çok çalışırlarsa çalışsınlar, yine de borçtan kurtulamadıklarını söylerler. - Borç, borç, borç. Her geçen gün daha kötü oluyor. Gırtlağımıza kadar borca battık. Ne kadar çok çalışırsak o kadar da borçlanıyoruz. derler. Salomon sakin bir şekilde onları dinledikten sonra, çözümün yine bu sistemde olduğunu, ülke ekonomilerinin de zaten bu şekilde işlediğini söyler. Salomon a göre ise asıl sorun anlayıştadır. Solomon şöyle izah eder; - Meraklanmayın ben de var olan altın daha fazla para basmaya yeterlidir. Madem para yok, parasız kaldık, sana borç, faiz ödeye ödeye paraları bitireceğiz diyorsanız, o halde size tekrar 200 er lira basayım. Ada sakinlerinin bu da yerli bir borç olacak diye kızmalarından önce Salomon devam eder ve; - Elbette, fakat sizin zenginliğiniz arttığı müddetçe ben o zenginliğinize (malınıza, mülkünüze) karşı size para vereceğim. Hiçbir zaman bana parayı geri ödemek zorunda da değilsiniz. Tüm borçlarınızı da da tek bir kalemde toplayıp buna konsolide borç deriz. Yıllar geçtikçe bu konsolide borcunuz artacak fakat aynı zamanda çok çalışmanız neticesinde gelirleriniz de artmış olacak. Dolayısıyla ada gittikçe, iş hacmi arttıkça borcun da artması gayet doğal olacaktır. Bu sistem her yerde böyledir. Bunda anlaşılmayacak bir şey yok. Siz, gelirleriniz ile borcunuzu dengeleyeceksiniz. Bu borcu zamanla eritmek için herkes tabii ki kendisine göre çeşitli tedbirler olacaktır. Bu, iyi bir para sistemidir der. Ada sakinleri kafalarında biraz soru işaretleri kalsa da bir kez daha ikna olmuş gibidirler. 15

12. BASIN YAYIN KONTROLÜ VE İÇ HUZURSUZLUK Salomon parayı kontrol etmenin ne kadar önemli olduğunu çok iyi bilmektedir. Ama insanlar yine de bazı şeylerin farkına varabilirler. Onun için ada halkının başka şeyler ile ilgilenmesi, temelde faizin sebep olduğu kaosa ve huzursuzluğa karşı duyarsız hale gelmesi gerekmektedir. Salomon oda sakinlerinin tavır ve davranışlarından, tartışmalarından, ikisinin muhafazakâr, diğer ikisinin ise liberal görüşlere sahip olduğunu anlar. İçlerinden çiftçi Abdullah biraz daha mülayim ve ilgisiz bir insandır. Adada bir seçim yapılmasını ve seçilecek kişinin her şeyden tek sorumlu olup işleri düzene koymasını ister. Bu gidişi görüp tedirgin olan Salomon, elindeki imkânları kullanarak, haftalık gazete çıkarmak için çalışmalar yapar. Liberal düşüncelere hitap etmesi için Liberal, muhafazakâr düşüncelere hitap etmesi için de Muhafazakâr isimli iki gazete hazırlar. 16

Liberal Gazete nin savunduğu ana fikir şudur; Her şey çok güzel. Bu yeni sistemle ticaret de zenginleşti. Şu anda bazı işlerin kötü gitmesinin sebebi muhafazakâr anlayıştır. Bu anlayış topluma bir türlü entegre olamamıştır. Gelişmenin önündeki en büyük engel bu gerici yaklaşımdır. Öte yandan Muhafazakar Gazete nin ana teması da şöyledir: İçinde bulunduğumuz tüm kaos, güya ilerici, öze uymayan ve sınır tanımaz liberal yaklaşımlardan kaynaklanmaktadır. Bunların hepsi yalancı ve dolandırıcıdır. Hâlbuki eskiden işler daha iyiydi ve daha mutlu idik. Ada sakinlerinden her biri zamanla kendi düşüncelerine uygun olan bu haftalık gazetelerden birini almaya başlar. Böylece hem kültürel gelişmelerini pekiştirirler, hem de içinde bulundukları konumun kendi yaklaşımlarına uygun bir şekilde nasıl çözüleceği konusunda bilgilenirler(!) Arada bir, birbirlerinin fikirlerini de gazetelerinde acımasızca eleştirirler. Böylelikle her şeyi ve özellikle de kendilerini köleleştiren hile rejimini unutup, Salomon un sahip ve hâkim olduğu gazetelerde birbirlerinin fikirlerini eleştirerek zamanla birbirlerini suçlar hale gelirler. Adada artık geri dönüşü çok zor görünen kamplaşmalar oluşmuştur. 13. BORCA DAYALI PARA SİSTEMİ SaduIIah, kurulduğundan beri bu para sistemindeki gariplikleri takip ediyor, sürekli, olayın ne olduğunu tam olarak anlamaya çalışıyordu. Bu durum, rüyalarında bile kendisini meşgul ediyordu. Nerede hata yapıldı? Yanlışlık nerede? Neden böyle oluyor? gibi sorular zihnini kemirip duruyordu. Yine günlerden bir gün, zihni tamamen bu problemlerle meşgul bir halde iken, kendi kendine hayıflandı; - Ne bekliyorduk, ne oldu. Ürettiğimiz mal ve hizmetleri takas ederken yaşadığımız 17

zorlukları ortadan kaldırmak için bir ölçü aracı arıyorduk, daha kötü bir duruma düştük. Hâlbuki olması gereken, sistemdeki paranın üretilen mal ve hizmetler temsil etmesiydi o kadar. Ama şu andaki para Solomon un altınlarını temsil ediyor. Peki, Solomon un altınlarını temsil eden bir malı biz niçin para diye kullanıyoruz? - Ölçü? Mal? Evet, evet bu işte bir yanlışlık var! Diyerek tekrar heyecanla çalışmaya başladı. Sistemi temelden sorguluyor, ona prensipleri ortaya koyarak adım adım içine düştükleri sorunları çözmeye ve hesabı anlamaya çalışıyordu. - Para, herhangi bir üretimi yapan kimseye bu üretimine eşdeğer tüketme hakkı olduğunu göstermek üzere verilen özel senet demektir. Dolayısıyla para sahip olunan zenginliğin ölçüsü ve değişim aracıdır. Para, değerini satın alabileceği üretimden alır. Kısacası para, sahip olunan zenginliği yansıtır. Bir semboldür, mal değildir Peki, sistemdeki parayı mal haline getiren olgu nedir? - Sistemdeki parayı mal haline getiren olgu faizdir. Çünkü faiz, sistemdeki paranın asıl fonksiyonunu yani ölçü ve değişim aracı olma özelliğini bozuyor. Faiz, sistemdeki parayı rakam olarak çoğaltmasına karşın, alım gücü olarak azaltıyor. Hem, para ile aynı formda olduğu için, para bir mal veya hizmeti temsil ederken, faiz reel olarak herhangi bir şeyi temsil etmemesine rağmen para gibi satın alma gücünü kullanıyor. O halde parada kesinlikle faiz olmamalıdır. Faiz haksızlıktır. Faiz zenginlik artmamasına rağmen parayı artırır ve dolayısıyla kişiye üretim yapmadan ilave bir tüketim hakkı verir ki bu çok büyük bir haksızlığa vesile olur. Neticede, faiz toplumu adım adım köleleştirir. Üzerinde uzunca çalıştıktan sonra Sadullah, içine düştükleri bu köle düzeninin kendilerini nasıl sömürdüğünü anlamış ve adadaki düzenin yeni bir zulüm düzeni olduğunu bundan bir an önce kurtulamazlar ise hepsinin Salomon a köle olacaklarının farkına varmıştır. 18

Hemen ada halkını toplar ve onlara içinde bulundukları faize dayalı zulüm düzenini net bir şekilde anlatmaya başlar. Bir tablo yaparak, adadaki paranın çoğalması ile zenginliğin ya da refahın artması arasındaki bağı heyecanlı bir şekilde izah etmeye çalışır; Ahmet Abdullah Murat Cemil Sadullah Harcama Kredi Harcama Kredi Harcama Kredi Harcama Kredi Harcama Kredi 10 200 15 200 200 50 200 200 190 195 215 150 250 Tablo 2: Bereket Adası Örnek Ticaret Cetveli - Başlangıçta herkesin 200 lirası yani kredisi vardır. Bu, kişilerin hanesine kredi olarak geçerken Salomon un bankasında borç olarak yazılmaktadır. Şimdi bizim kendi aramızda yaptığımız zenginlik değişimine yani alış verişimize bakalım. - Diyelim ki Ahmet Abdullah tan bazı mallar alır ve 10 lira öder. Dolayısıyla biz Ahmet in kredisini 10 lira düşürüp (190), Abdullah ın kredisini de 10 lira arttırıyoruz (210). Murat da, Abdullah a 15 liralık mal satarsa, Abdullah ın kredisinden 15 lira düşürür. (195), Murat ın kredisine 15 lira ekleriz (215). Cemil Sadullah tan 50 liralık mal alsa, Sadullah ın kredisini 50 lira arttırır, (250), Cemil in kredisinden 50 lira düşürürüz (150) 190 + 195 + 215 + 150 + 250 = 1000! - Şimdi dikkat edelim. Biz ne kadar alış veriş yaparsak yapalım her safhada adadaki toplam kredi (para) miktarı değişmiyor; 1000 lira. Hâlbuki geri faiz ödersek, bu durumda mal ve hizmet azalmamasına rağmen para miktarı azalıyor. Onun için, paranın miktarı sadece yeni zenginlik üretildiği zaman ya da mevcut parada çeşitli vesilelerle (yırtılma, kaybolma vs.) eksilme olduğu zaman artmalıdır - Dolayısıyla para sadece mal ve hizmetin değişim aracı yani her türlü emeğin karşılığıdır. Burada faizin hiçbir yeri ve fonksiyonu yoktur. Faiz sisteme girdiği anda zenginliğin ölçüsü olan para miktarı, faiz ile zenginlik artsa da artmasa da artar! Hâlbuki parayı biz zenginlik arttıkça arttırmalıyız ki zenginlik toplum içinde devir daim edebilsin, sahip olduğumuz ekonomik değerler (üretim ve tüketim kredileri) korunabilsin. Bu ölçüyü sulandıran faiz ise topluma yüklenen yük, haksızlık ve köleleştirme aracıdır. Bundan ve buna bağlı diğer mikroplardan kurtulmadığımız takdirde hepimiz köleleşiriz Sadullah bunları uzun uzadıya bu şekilde anlatınca ada halkı hem şaşırır hem de kızarlar. Salomon un sistemi ile Bereket Adası nda adeta bir köleleşme sürecinin yaşanmakta olduğunu anlarlar. Bu sürecin farkına varılmaması için de kendilerinin Salomon un gazeteleri ile yönlendirildiklerine ve adeta uyutulduklarına inanırlar. 19

Böylece hileyi net bir şekilde gören ada sakinleri ertesi gün oy birliği ile Salomon a bir ültimatom verirler. Derler ki; - Biz senin yerleştirdiğin bu köle düzen ve bunun kan emici hortumlarını oluşturan faize dayalı para sistemini istemiyoruz. Biz sahip olduğumuz zenginliği temsil eden parayı kendimiz basıp onu sadece bir ölçü ve değişim aracı olarak kullanacağız ve kesinlikle faiz uygulamayacağız. Eğer insanlar toplumun yararına üretim yapacak bir proje ile gelirse, biz onların üreteceği zenginliği çevirebilecek parayı da faizsiz olarak kendimiz basıp vereceğiz. Dolayısıyla para, zenginliğin yani varlığın göstergesi olacaktır. Ada halkı Salomon a insan olarak saygı duyduklarını ve kendisinin de tüketmek için üretime bir şeklide katkıda bulunması gerektiğini bildirir. Derler ki; - Sen bu ticari işlemleri takip etmede ve finans konularında oldukça yeteneklisin. Bu yeni faizsiz para sisteminde kayıt işlemlerini yapmaya devam et, biz bunun karşılığında sana emeğinin karşılığı olarak bir ücret vereceğiz. Böylelikle sen de bu işlemler ile topluma katkıda bulunmuş olacaksın ve faizden kaynaklanan haksız bir kazanç sağlamamış olacaksın. 14. KURTULUŞ VE BÜYÜK DERS Ada halkı ister ki Salomon da emeğiyle adadaki zenginlik üretimine katkıda bulunsun. O da ancak emeğinin karşılığını alsın. Haksız olarak herhangi bir kazanç sağlamasın. Tüm bu oyunu bozan Sadullah bir şeyi çok merak eder ve Salomon dan içinde altın 20

bulunan özel kasam dediği kasasını açmasını ister. Bu konuda Salomon çok istekli olmasa da kabul eder. Kasa açılınca Sadullah; - Tam düşündüğüm gibi. Tüm bu tuzağı kurmak için gerçekten altını olmasına da gerek yoktu. Bunun için sadece bizi inandırması yeterliydi diyerek kosanın içerisinde var olanları ada halkına gösterir. Kasada altın yoktur ve sadece ağırlık yapsın diye çakıl taşları ile doldurulmuştur. Bunu gören ada halkı bir kez daha onlar ki faiz oyunu bir köleleştirme düzeni ve bir hile rejimidir. Temelinde, açık olarak fark edilemese bile hile vardır. Faiz bu hilenin aslıdır ve var olduğu müddetçe her türlü felaket beklenir. Salomon parayı, hiçbir şeye dayanmadan havadan üretmesine rağmen onu insanlara borç olarak dağıtmış ve herkesi bir çırpıda kendisine geri dönüşü olmayacak bir şekilde borçlandırmıştı. Zamanla vermiş olduğu ek krediler ile de ada halkının gerçek zenginliğini ellerinden bir bir almaya başlamıştı. Eğer bu oyun bozulmasaydı, tüm zenginlikleri haksız olarak kendisine bağlayacak ve her şeyi köleleştirecekti. Ne ile? Bir avuç çakıl taşı ile! Tüm bunlar ortaya çıkınca Salomon ortadan kaybolur ve bir daha da gözükmez. Faize dayalı olmayan yeni bir ekonomik düzen ile ada tekrar eski zenginliğine, rahatına ve huzuruna kavuşmuştur. Çok geçmeden, günün birinde yakından geçen bir geminin dikkatini çekerek kurtulurlar. Ama gerçek kurtuluşları, aldıkları büyük ders ve faizin ne büyük bir bela olduğunu öğrenmeleridir şüphesiz. İşte şimdi günümüze baktığımızda, yıllardır bizi ezen senaryo da budur. Kişiler gelir gider, hükümetler gelir gider, lakin borcumuz hiç bitmez. Hep artan bir borç olur mu? Hiç kimse faize dayalı bu zulüm düzeninden kurtuluşa çıkamaz. Bu sistemde çalışıldığı müddetçe ekonomiyi çok iyi bilmek demek, en uygun ve bilimsel bir şekilde nasıl borç alınacağını bilmek demektir. Hâlbuki para sadece zenginliğin ölçüsüdür. Faiz sistemini kullanarak bu ölçüde hile yapıyorsunuz. Ölçüde hile yapan üstelik bunu kendi keyfine göre dilediği gibi yapan birisiyle nasıl ticaret yapabilirsiniz? Mesela uzunluk ölçüsü metreyi düşünün. Siz bugün metre bir karıştır, yarın bir arşındır, ertesi gün bir parmaktır diyen ve bunu ne zaman diyeceğini bilmediğiniz birinden kumaş alır mısınız? Böyle birinden tarlanızı ekip biçmesini ister misiniz? Böyle birine ev yaptırır mısınız? Siz bu zulüm düzeninde kazancınızın tek harcayıcısı (mutasarrıfı) değilsiniz. Siz akşama kadar çalışıp kazanacaksınız ve parayı cebinize koyacaksınız ama başka birileri bir yerlerde, (New York, Londra, Tokyo vs.) ölçüde hile yaparak adeta o parayı hak etmeden harcamaya başlayacak. Buna razı olur musunuz? İşte günümüz köle düzeninde bu yapılıyor. Bu oyun bozulmalıdır. Borca Dayalı Para Sistemi terk edilerek yerine reel ve adil bir sistem kurulmalıdır. 21