denizlere, yani Akdeniz e inme çabaları ortalığı iyice karıştırmıştır. Önce Kırım da ve sonra Kafkasya da Müslüman halklara karşı sürdürülen Rus



Benzer belgeler
ÇAR II. ALEKSANDR IN ABZEHLERLE GÖRÜŞMESİ

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

KÖKSAV E-Bülten. Hassas Konular KÖK SOSYAL VE STRATEJİK ARAŞTIRMALAR VAKFI. 2 Aralık 2007 Rusya Federasyonu DUMA seçimleri ve Kafkasya

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU

Kafkasya da Etnik Grupların Boru Hatları Üzerindeki Etkisi

Şehir devletlerinin merkezlerinde tapınak bulunurdu. Yönetim binası, resmî yapılar ve pazar meydanları tapınağın etrafında yer alırdı.

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

TÜRK DÜNYASINI TANIYALIM

KFAR KAMA -AA- İsrail'in kuzeyinde, Aşağı Celile bölgesindeki köylerden biri olan Kfar Kama'da (Kama Köyü) 3 bin Çerkes yaşıyor.

ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI:

ETKİNLİKLER/KONFERSANS

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak Üçlü İtilaf...

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

2. Sınıf Kazanım Değerlendirme Testi -1

Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

ABD NİN KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti

YUNAN'A BEŞ BEŞ BAKİ SARISAKAL

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde

K A N A Y A N Y A R A K A R A B A Ğ

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI

Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri için göç bir ihtiyaçtır.

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir?

HAKAN ÇAVUŞOĞLU: YUNANİSTAN İÇİN ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYMAYA HER ZAMAN HAZIRIZ" Cumartesi, 04 Kasım :31

MİLLİ MÜCADELE TRENİ

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Defne Öztürk: Atatürk ün herkes mutlu ve özgür olsun diye hediye ettiği bayramdır.

25. Aşağıdaki deyimlerle anlamca üçlü bir grup oluşturulduğunda hangisi dışta kalır? A) eli bol B) eli açık C) eli geniş D) eli kulağında

tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI

5. SINIF EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SENE BAŞI SEVİYE TESPİT SINAVI

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Sultan Abdulhamit in hayali gerçek oldu BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU B İ L G İ. NOTU BALKANLAR 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

2. ISRAIL VE YAHUDILIK KONFERANSI BANDIRMA DA GERÇEKLESTI

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH

Berkalp Kaya KASIM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

"Yaşayan Bahar", ilkbahar mevsiminin gelişini kutlamak üzere tüm Avrupa ülkelerinde gerçekleştirilen bir etkinlik.

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

TARİH BOYUNCA ANADOLU

Kafiristan nasıl Nuristan oldu?

ANADOLU TOPRAKLARINDA MEHMETÇİĞİN İMZASI: SİPER HATLARI

ve AHLAK BÝLGÝSÝ TESTÝ

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?


Dünya üzümden sadece şarap yaparken, biz ise üzümden sadece şarap değil, başka neler yapacağımızı göstermeye devam edeceğiz.

25. YILINDA HOCALI SOYKIRIMI ULUSLARARASI SEMPOZYUMU

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları

YAZILI SINAV SORU ÖRNEKLERİ TARİH

Gümüşlükspor Futbol Okulu açıldı

Bodrum Belediye Başkanları Kitabı Yayınlandı

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI 6. SINIF SOSYAL BİLGİLER DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU PLANI, KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Bu kitabın sahibi:...

Türk araçlarının taşıma yaptığı ülkelere göre yoğunlukları gösterilmektedir. Siyah: ilk 15 ülke

KOPENHAG ZİRVESİ IŞIĞINDA TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ

DÜŞÜN (Düşünce Özgürlüğü Derneği) Nacak Sok. 21/11 TR ISTANBUL

İÇİNDEKİLER GİRİŞ BİRİNCİ KİTAP

Gürkan Genç, 1979 yılının Ocak ayında dünyaya geldi. Hemen hemen her çocuk gibi en büyük tutkusu bisikletiydi. Radyo-Televizyon-Sinema bölümünden

Kütahya Gazeteciler Cemiyeti Ziyareti:

9 EYLÜL 1922 BAKİ SARISAKAL

Türkmenistan ata yurdumuz

2.8 milyon TL harcanarak 8 ayda tamamlanan Alucra Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okulu (MYO) binasının açılışı Kültür Bakanı Ertuğrul GÜNAY yaptı.

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA)

MADAM CURIE VE 2011 KİMYA YILI

BATI CEPHESİ'NDE SAVAŞ

ilkokulu E-DERGi si 23 Nisan ın Önemi Sorumluluk Okulumuzda 23 Nisan Hedef Siir: Egemenlik Ulusundur 2017 Nisan Sayısı Bu Sayımızda:

Avrupa da Yerelleşen İslam

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ. Doç.Dr. Yunus KOÇ

15 Ekim 2014 Genel Merkez

Yrd. Doç. Dr. Bahadır Bumin ÖZARSLAN

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

Aile Bülteni. ANKA Çocuk Destek Programı nın Tanıtımı Yapıldı. aile.gov.tr

SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ ABDULLAH GÜL ÜN YILI TÜBİTAK BİLİM, HİZMET, TEŞVİK ÖDÜLLERİ ve TÜBİTAK ÖZEL ÖDÜLÜ TÖRENİ KONUŞMA METNİ 23 ARALIK 2008

MART 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

KURUCULARIMIZDAN SAYIN CEMİL PARMAN ANISINA

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

MAYIS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

Uluslararası İpek Yolu'nun Yükselişi ve Türk Dünyası Bilgi Şöleni Gerçekleştirildi

Yenilenen Geçici Hayvan Bakım Merkezi açıldı

NİSAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

Lozan Barış Antlaşması

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı

Yazan : Osman Batuhan Pekcan. Ülke : FRANSA. Şehir: Paris. Kuruluş : Vir volt. Başlama Tarihi : Bitiş Tarihi :

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV.

ÖZEL KIRAÇ ORTAOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DEĞERLER EĞİTİMİ RAPORU (NİSAN 2015) KARŞILIKSIZ İYİLİK YAPMAK

AĞUSTOS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

Transkript:

ÖNSÖZ Dünya nın bazı bölgeleri, çeşitli yönlerden gelen kara ve deniz yollarının kesişme yerlerinde bulunur ve kavşak özelliği gösterirler. Buraları binlerce yıldan beri çeşitli insan topluluklarının, ulusların, kavimlerin, orduların geçiş yeri olmuştur. Kimileri buraları yalnızca yol olarak kullanmış ve geçip gitmiştir. Kimileri yakıp yıkıp, tahrip edip, yerli halkı öldürüp, esir alıp, ganimet toplayıp talan etmişler ve gitmişlerdir. Kimileri ise daha önce yerleşmiş olan insanları ya öldürmüşler, yok etmişler, ya da onları başka yerlere sürüp bu bölgelere yerleşmişlerdir. Bu tür bölgelere en güzel örnek Yurdumuz Anadolu dur. Asya ile Avrupa arasında yer alan Anadolu Yarımadası; iki kıtayı birbirine bağlayan bir köprüdür ve Karadeniz i Akdeniz e bağlayan bir suyolunun kavşağında yer almaktadır. Tarih öncesi çağlarda, Dünya nüfusunun hızla artması ile Ortadoğu dan Anadolu ya ve oradan da batıya ve kuzeye geçişler başlamıştır. Yazının bulunmasından ve İlkçağ uygarlıkların gelişmesinden sonra, insan toplulukları Dünya nın dört bir yanına Anadolu dan geçerek yayılmıştır. Demir Çağı nda Anadolu Yarımadası çeşitli topluluklara ait büyüklü küçüklü beyliklerin yönetiminde idi. İlk defa devlet düzeninde yerleşme Hititlerle başlamıştır. Bu kavim, Kafkasya üzerinden gelerek Anadolu ya yerleşmiş ve yerli Anadolu halkını egemenlikleri altına almıştır. Sonra Frigler, Urartulular, Lidyalılar ve diğerleri Anadolu ya gelmişler, devletler kurmuşlar ve sonra gelenler tarafından ya göç edip sürülmüşler, ya da o ulusların içinde eriyip yok olmuşlardır. Anadolu dan Yunanistan a giden Akalar, Yunan kent devletlerinin ilk kurucularıdır. Daha sonra birleşen ve güçlenen Yunanlılar, Çanakkale Boğazı nı geçerek Truvalılarla savaşmışlar ve onları yenerek egemenlikleri altına almışlardır. Persler, doğudan gelip Anadolu yu istila etmişler, sonra da Büyük İskender onları İran a sürmüştür. Sonra Romalılar Anadolu yu istila edip burayı eyalet yapmışlar ve İlkçağ ın sonu olarak kabul edilen ikiye bölünmeleri ile Bizanslılar, onların mirasçıları olmuşlardır. 11.Yüzyıldan itibaren Orta Asya dan akan Türk boyları dalgalar halinde Anadolu ya yerleşmişler, Anadolu Selçuklu Devletini ve sonra Osmanlı İmparatorluğunu kurmuşlardır. İstanbul un Fethi ile Bizans İmparatorluğu yıkılmış, Yeni Çağ sona ermiş ve Yakın Çağ başlamıştır. Bizans Devleti sona ermiştir ama Anadolu Rumlarının ve Ermenilerinin bu topraklardaki yaşamları devam etmiştir. Daha sonra İspanya zulmünden kaçan Yahudileri de Osmanlı İmparatorluğu bağrına basmıştır. Osmanlı Devleti nin İslamiyet ten kazandığı hoşgörü iklimi, bu Hıristiyan ve Yahudi toplulukların asırlarca Anadolu da yaşamlarını sürdürmelerine olanak tanımıştır. Beş asır süren bu birliktelik, Fransız Devrimi nin yaydığı milliyetçilik akımlarıyla çatırdamaya başlamıştır. 19.Yüzyıla gelindiğinde, Rusların Osmanlı topraklarındaki Hıristiyan unsurları himaye altına alma görüntüsü altında, sıcak 2

denizlere, yani Akdeniz e inme çabaları ortalığı iyice karıştırmıştır. Önce Kırım da ve sonra Kafkasya da Müslüman halklara karşı sürdürülen Rus baskısı ve zulmü sonunda, Anadolu ya Müslüman Çerkes ve Tatarların göçü gerçekleşmiştir. Bunu Mora ve Girit teki Yunan isyanları ile başlayan Türk göçleri izlemiştir. Sonra Balkanlardan Müslüman Boşnaklar, Arnavutlar, Pomaklar, Evladı Fatihan adı verilen Türkler Anadolu ya göç etmişlerdir. Balkan Savaşı nda Osmanlı Devleti nin yenilmesinin ardından, Bulgaristan dan, Yunanistan dan ve diğer Balkan devletlerinden Balkanlı Türkler yığınlar halinde Anadolu ya sığınmışlardır. Mora ve Girit ten Anadolu ya sığınan Türkler, Anadolu nun yerlilerinden olan Egeli Rumları çok tedirgin etmişti. Çünkü göçle gelen Türkler, Anadolu Rumlarının soydaşları olan Yunanlıların yaptıkları zulüm ve vahşeti anlattıkça, huzurları bozuluyordu. Sıranın kendilerine geleceğinden korkuyorlardı. Ama Osmanlının hoşgörüsü öyle derine kazınmıştı ki, kolay kolay çıkarılamazdı. Korkulan olmadı ama araya bir soğuklu ta girmedi denilemez. Kırım dan ve Kafkaslardan gelenler de Rusların zulüm ve vahşetini anlatıyorlardı. Anadolu Ermeniler de bu yüzden tedirgindiler. Ama hoşgörü ikliminden onlar da yararlandılar. Ne olduysa Birinci Dünya Savaşı ve onun devamındaki Türk Kurtuluş Savaşı nda oldu. Anadolu Ermenileri doğuda Rusları, Egeli Rumlar batıda Yunanistan ı desteklediler. Bu bardağı taşıran son damla oldu. Mustafa Kemal Atatürk ün önderliğinde; Türk, Kürt, Çerkes, Tatar, Boşnak, Arnavut tüm Anadolu ayaklandı, Misak-ı Milli sınırlarına ulaşıldı ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti kuruldu. Ermeniler, Çarlık Rusyası ile işbirliği yapmalarının bedelini çok ağır ödediler. Adına tehcir denilen Ermeni Göçü, eğer sözde soykırım ise, Rusların Çerkeslere ve Tatarlara yaptıklarına ifade etmede kelimeler yetersiz kalır. Tarihin kısa bir dönemini alır da sonuç çıkarmaya çalışırsak yanlış olur. O kısa dönemin öncesini de araştırmak ve ona göre karar vermek daha doğru olur. Anadolu Ermenilerinin göçünü yargılarken, daha önce meydana gelen Tatar ve Çerkes göçlerini de yargılamak gerekir. Bu yapılırsa Emperyalist Çarlık Rusyası nın tarihteki bozuk sicili de ortaya çıkar. Aynı durum Rumlar için de söz konusudur. Emperyalist Avrupa devletlerinin maşası Yunan Ordusu, İzmir e ayak bastığında ve Ankara önlerine kadar ilerlediğinde Anadolu Rumları onları Yunan bayraklarıyla, çiçeklerle, coşkuyla karşılamışlardı. Yunan askerleri ve Rum çeteleri, işgal ettikleri Batı Anadolu da halka zulüm ve eziyet ederken Anadolu Rumları sessiz kalmışlardı. Tabii ki Anadolu Rumlarının bir bölümü, Osmanlı Devleti ne vatandaşlık bağı ile bağlı sadık yurttaşlardı. Onlar Anadolu da rahat bir biçimde yaşıyorlardı ve hallerinden memnunlardı. Ama kurunun yanında yaş ta yanacoktı. Moralı, Giritli, Balkanlı Türklerin yıllar önce başına gelenler şimdi de Anadolu Rumlarının başına gelmişti. Asırlardır Anadolu da birlikte yaşayan iki ulus için ayrılık vakti geldi. Artık sadık Osmanlı vatandaşı Rum azınlık mensubu olmak ta yeterli değildi. Sonuçta Rum değiller miydi, isteseler bile kalamazlardı Anadolu da. Yunanca bilmeyen, Anadolu nun coğrafi koşullarına alışkın, Türklerle birlikte asırlar boyu yaşayan Egeli Rumlar, bilmedikleri yabancı bir diyara, Yunanistan a yerleşmek için yollara 3

döküldüler. Bazıları durumun önemini pek kavrayamamışlardı. Yeniden döneriz ümidi ile evini kilitleyip, anahtarını Türk komşusuna bırakanlar vardı. Nasıl olsa iki tarafın devlet adamları anlaşırlar da biz tekrar evlerimize döneriz diye ümit edenler de vardı. Ama Mora dan Girit ten Balkanlardan, Kırım dan, Kafkaslardan ayrılarak Anadolu ya göç eden Türkler, yıllar geçtiği halde geri dönememişlerdi. Egeli Rumların da geri dönmeleri bir hayaldi. Çünkü emperyalist Avrupa bir kumar oynamış ve kaybetmişti. Artık hiçbir şey eskisi gibi olamazdı. Anadolu mozaiğinin bazı parçaları Anadolu dan uzaklara gitmişti. Kitabımda, yüz elli yıldır Anadolu da yaşanan bu göçleri, tarihi roman tekniği ile siz değerli okuyucularıma aktarma yolunu seçtim. Kütahya daki hayali Germiyan Üniversitesi nde hayali akademisyenlerle hayali bir uluslararası sempozyum düzenledim. Niye Kütahya yı seçtiğimi sorarsanız; doğduğum, büyüdüğüm, yaşadığım ve yaşlandığım yerdir Kütahya, burası Kurtuluş Savaşı nın en önemli olaylarının geçtiği topraklardır, göçlerin yoğun olarak yaşandığı bir yerdir Kütahya. Kişi ve yer adları tamamıyla hayali adlardır. Romanda anlattığım olaylar, çeşitli kaynaklardan öğrendiğim olayların, hayalimde canlandırdığım kurgularıdır. Dipnotlarda verdiğim kaynaklardaki yazar adlarının, romandaki kişilerle bir bağlantısı yoktur. Kendilerine, bilgi dağarcıklarını internet aracılığıyla bize sundukları için minnettarım ve teşekkürlerimi sunuyorum. Saygılarımla! Sevgili Torunum, Kayra Tarık Güngör e sevgilerimle 21 Mayıs 2012 Cengiz ÇETİNTAŞ 4

1.BÖLÜM: KAFKAS GÖÇÜ ULUSLARARASI ANADOLU GÖÇLERİ SEMPOZYUMU Germiyan Üniversitesi nin büyük konferans salonu hemen hemen dolmuştu. Beş gün sürecek olan uluslararası sempozyumun açılış programı başlamak üzereydi. Çeşitli ülkelerden elliye yakın akademisyen, konu ile ilgili bildiriler sunacaklardı. Türkiye den göç alan ve göç veren komşu ülkelerden çok sayıda politikacılar, iş adamları, gazeteciler, yazarlar, araştırmacılar dinleyici olarak salonda hazır bulunuyorlardı. Göç ve göçmenler ile ilgili sivil toplum kuruluşları, dernek ve vakıf temsilcileri de izleyiciler arasındaydı. Bu uluslararası sempozyum neden Kütahya da, Germiyan Üniversitesi nde yapılıyordu? Çünkü İç Ege nin önemli bir kenti olan Kütahya ve çevresi, yakın tarihte önemli olayların geçtiği, göç alan ve göç veren bir yöredir. Tarih ve Kültür Laboratuarı gibidir. Sanki toplumsal ve siyasal deneyler burada uygulanmış ve sonuçları burada incelenmiş gibidir. Sempozyumun başlamasına az bir zaman kala, sahnede ve salonda herkes yerini almış, koltuklarında rahat otururken, bir kişi vardı ki, hiç de rahat değildi. Oradan oraya koşturuyor, görevlilere emirler veriyor, hocalarından emirler alıyordu. Bu kişi sempozyumun sekretaryasını yöneten Araştırma Görevlisi Hâle Altaylıoğlu ydu. Hâle Kütahyalı bir ailenin kızıydı ve lisans eğitimini tamamladığı Germiyan Üniversitesi nin Sosyal Bilimler Enstitüsü nde yüksek lisans öğrencisiydi. Çok başarılı bir öğrenciydi ve geçen yıl Tarih Bölümünü birincilikle bitirmişti. Bu nedenle kendisine araştırma görevlisi kadrosu verilmiş olan Hâle, başarılı bir gelecek vadeden öğretim üyesi adayı idi. Sempozyumun sunucusu olduğu için, o da konuşmacı kürsüsünde yerini aldı ve ön sırada oturan Rektör ün başıyla onaylamasından sonra açışı yaptı. Kısa bir bilgilendirme sunumundan sonra, ev sahibi Üniversitenin Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Moralı açış konuşmasını yapmak üzere kürsüye çıktı. -Çok değerli konuklarımız hoş geldiniz. Sizlerin katılımlarıyla onurlandırdığınız bu salon bir insan mozaiği sanki. Siz değerli konuklar; Yunanistan, Bulgaristan, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Romanya gibi Balkan ülkelerinden, Rusya, Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan gibi Kafkaslardan aramıza katılarak Anadolu Mozaiğinin eksik parçalarını tamamladınız. Sizlerin iki, üç kuşak öncesi komşularınız veya atalarınız, bu toprakların insanıydılar. Onlar o günlerdeki siyasal konjonktürde meydana gelen çalkantılar yüzünden kendi yurtlarından ayrılmak zorunda kaldılar. Aynı nedenlerden dolayı Girit ten, Mora dan, Selanik ten, Bosna dan, Kafkasya dan göç edip bu topraklara yerleşenler de oldu. Olan oldu. Kim önce kovdu? Suç kimindi? Artık geriye dönüp bunun oldusunu, bittisini tartışacak değiliz. Bu sempozyumum amacı da bu değil. Peki, ne yapacağız? O günlerde olanı biteni 5

hatırlayıp dersler çıkartacağız. Dünya nın bu stratejik bölgesinde birlikte el ele yürümenin yollarını arayacağız. Rektör konuşmasını sürdürürken, salonda bulunan Eskişehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Janset Akarcalı daldı gitti. Janset Hanım, Göç Sosyolojisi dalında doktora tezi hazırlamış, sosyoloji bölümü öğretim üyesidir. Öğleden sonra Kafkas Göçü konusunda bir bildiri sunacaktır. Biran için Dedesinin otuz yıl önce ona anlattıkları belleğinde tekrar belirdi. GÖKÇAYIR KÖYÜ NDE DEDE İLE TORUN Yıl 1980. Eskişehir Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğrencisi Janset, yaz tatilinin bir bölümünü geçirmek için Seyitgazi İlçesi ne bağlı Gökçayır Köyü ne gitti. Bu köyde genç kızın Dedesi ve Anneannesi kalıyordu. Köy 1865 yılında gerçekleşen Kafkas göçünden sonra, Hazine arazisi olan büyük bir meranın üzerine kurulmuştu. Gökçayır, Kafkasya'daki köy yerleşmelerinin bir kopyası görünümünde. Konut tipi olarak Kafkasya daki konutlara benzer konutlar yapmışlar. Konutlar, kerpiç duvar ve ağaç tavandan oluşmakta. İç ve dış cephelerinin sıvaları beyaz kireçten. Son 10-15 yıldır yapılan evler betondan ve çatılı olarak yapılmaktadır. Evlerin çoğunluğu tek katlı, Sulak ve nemli yerlerde olmamasına dikkat edilmiş. Konutlar büyük bir aile yapısına uygun olarak çok odalı. Bir arada bulunan bütün bina uzunca oda kapılarının açıldığı bir holden, üç-dört oda ve mutfaktan oluşuyor. Çerkesler de, Anadolu köy evlerindeki gibi avlu geleneği yoktur. Janset in Dedesi Mahmut Altınova nın evi, babası tarafından yapılmış seksen yıllık bir ev. 1870 yılında yapılan ilk ev 1900 yılında yıkılmış ve yerine bu ev yapılmış. Çünkü ilk yapılan ev, yoklukta bin bir güçlükle yapılmış basit bir evdi. Gene de kırk yıl ailenin barınağı olmuştur. Mahmut Bey in evi geniş, yemyeşil bir bahçenin tam ortasında bulunuyor. Yol ile ev arasında bir bahçe duvarı yok. Kafkasyalılar, evlerinin ve geniş bahçesinin dışarıdan görünmemesine değil, aksine görülmesine özen gösterirler. Bahçenin yolla ilgisini duvarla kesmeye asla çalışmazlar. Hayvan ahırı, arka planda ve yoldan görülmeyecek şekilde gizlenir. Hayvanların evin bahçesiyle irtibatı olmaz, ahıra gidişler ayrı bir yoldan sağlanır ve her zaman konuk ağırlamaya hazır olarak bekletilir. 1 Janset, Dedesi ile evin önündeki verandada her zaman olduğu gibi koyu bir sohbete başladılar. Söze genç kız başladı. 1 Mehmet Eser, Türkiye Çerkeslerinde Sosyo-Kültürel Değişme, Kaf-Der Yayınları, Ankara, 1999. (http://www.circassianworld.com/sosyokulturel.html) 6

-Dedeciğim. Sömestre başında, Yakın Dönem Rus-Osmanlı İlişkileri dersi Hocamız, 19.Yüzyılın ortalarında başlayan Kafkas Göçü nü anlatmaya başladı. Bu konu sömestre sonuna kadar anca bitti. Kafkas kökenli bir aileden geldiğim için konu benim çok ilgimi çekti ve Hocamın anlatımlarına yeri geldiğinde katkıda bulundum. Sizin bugüne kadar anlattıklarınız çok işime yaradı. Ama anlattıklarının bazılarını unuttum, zor hatırlıyorum. -Sevgili kızım, sen, ben, annen, anneannen, benim babam Anadolu da doğduk. Ama benim Dedem ve Babaannem, sana daha önce anlattığım gibi Abhazya da doğmuşlar ve aileleri ile birlikte 115 yıl önce bu topraklara göç etmek zorunda kalmışlar. Benim Babam 1885 Yılında doğduğu zaman, Kafkasya dan köyümüze ikinci bir göç dalgası daha meydana gelmiş. Daha önce Abhazya dan ayrılmayan akrabalarımız da köyümüze göç etmişler. Dedem ve daha sonra Babam çok güçlük çekmişler. Dedem ve ailesi bu topraklara geldiklerinde adeta tırnaklarıyla toprağı işlemişler. Beraberlerinde getirdikleri sınırlı miktardaki para hemen tükenmiş. Topraklarını sürmüşler ama tohum alacak paraları kalmamış. Dedem Kütahya Mutasarrıflığına bir dilekçe ile başvurmuş. O zaman Köyümüz Kütahya Sancağı na bağlı imiş. Mutasarrıf Halil Paşa Mutasarrıflık Bütçesinden tohumluk alımı için para yardımında bulunmuş. 1 -Evet Dede. Sadece Devlet değil, halk ta yardım etmiş. Hocamız bir örnekle bunu açıkladı. Göç sırasında Batum dan İstanbul a gemi ile getirilen göçmen aileleri için at arabaları tahsis edilmiş. Araba sahipleri, göçmen aileleri kalacakları topraklara eşyaları ile birlikte taşımışlar. Devlet Hazinesinden paralarını alır almaz, bu paraları Muhacirler Komisyonuna bağışlamışlar. Komisyon da bağışlanan paraları göçmenlerin iskân edilmesinde kullanmış. Göçmenler düzenlerini kurup üretken hale gelinceye kadar da yerli halk sürekli ekmek ve yiyecek yardımında bulunmuş. 2 1 Doç.Dr. Jülide Akyüz (Kars Kafkas Üniversitesi), Göç Yollarında Kafkaslardan Anadolu ya Göç Hareketleri(Makale), Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanlığı (http://www.yayinlar.yesevi.edu.tr/) 2 a.g.e. 7

KAFKAS GÖÇÜ ÖNCESİ RUSYA NIN EMPERYALİST EMELLERİ Janset Hanım düşüncelerinden sıyrılıp dikkatini kürsüye yönelttiğinde Rektör ün konuşması sona ermişti. Sempozyumun açılış programı sona erdi ve ilk oturuma geçmeden önce on dakika ara verildi. Akademik toplantılarda verilen aralar çok önemlidir. Bildiri sunacak akademisyenlerle salondaki konuklar salon dışında birbirleriyle tanışırlar ve ayaküstü sohbet ederler. Salondan dışarı çıktı. Kendisine bir bardak çay aldı ve ileride kümelenmiş olan topluluğa doğru yürüdü. Ev sahibi Rektör ve Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı konuklarla ayaküstü sohbet ediyorlardı. İçlerinde Gürcistanlı ünlü Tarihçi Giorgi Gorokhi de vardı. Onu tanıdı ve yaklaşarak kendisini tanıttı. -Sayın Gorokhi, Ben Eskişehir Üniversitesi nden Janset Akarcalı. Ülkemize hoş geldiniz. -Hoş bulduk Sayın Akarcalı. -Sizinle tanışmak benim için bir onur. Sizin Kafkas göçleri ile ilgili kitaplarınızı okudum. Her şeyi çok ayrıntılı anlatmışsınız. -Ben de tanışmaktan onur duydum, Hanımefendi. Adınıza bakılırsa herhalde bizim oralardansınız. -Dedemin Dedesi Abhazya dan buraya göç etmiş. -Ben de Abhazyalı bir Gürcü ailesindenim. Aranın sona erdiğini duyuran el çanının sesi sohbetlerini yarıda kesti. Salona girdiler. Sempozyumun ilk oturumu başladı. Bu oturumda Giorgi Gorokhi bildirisini sunacaktı. Konu; Kafkas Göçü Öncesi Rusya nın Emperyalist Emelleri ve Kafkas Göçünün Başlangıcı idi. Program Sunucusu Hâle oturumu açtı. Sonra Gorokhi bildirisini sunmaya başladı. -Değerli konuklar, Kafkasya, denilince sadece Güney Kafkasya yı oluşturan Gürcistan, Azerbaycan, Ermenistan, Karabağ ve Nahçıvan akla gelir. Oysa 1200 kilometrelik bir alana yayılmış Kafkas sıra dağlarının hemen kuzeyinde Kuzey Kafkasya yani bizlerin tarihi vatanı yer almaktadır. Kuzey Kafkasya nın; tarihin bilinen ilk zamanından beri yerleşik halkları; Abazalar; Adıgeler, Wubıhlar, Çeçenler, İnguşlar, Osetler, Dağıstanlılardır. Binlerce yıldır bu halklarla birlikte yaşayıp ortak Kafkas Kültürünün oluşmasına katkıda bulunan Karaçay, Balkar, Nogay ve Kumuk gibi Türk kökenli halklar da dâhil hepsine birden Çerkezler denilmektedir. Dünya var olalı insanoğlu pek çok nüfus hareketi yaşamıştır. Kimi 8

gönüllü olarak, kimi geçici olarak kimisi de sürekli olmak üzere yer değiştirmiştir. Ne var ki tarihin kaydettiği hiç bir nüfus hareketi, Özellikle Kuzey Kafkasyalıların yaşadığı sürgün dramıyla kabili kıyas değildir. 1 1783 yılında Kırım ı ilhak eden Ruslar, II. Katerina zamanında Kafkasya daki ilerlemeyi milli bir politika haline getirmişler, ele geçirilen yerlere Ukraynalıların bir kısmını yerleştirmişlerdi. Bu gelişmeler üzerine Osmanlı Devleti, Kafkasya da yeni bir politika izlemeye başlamıştır. Bu politikaya göre Çerkesistan, Osmanlı Devleti nin Asya daki topraklarını muhafaza etmek üzere bir serhat ülkesi haline getirilecekti. Osmanlılar, Kafkas halklarını kendi taraflarına çekmek için siyasi, özellikle dini faaliyette bulunarak bölgeye gönderilen din adamlarının çabalarıyla Çerkesler, Çeçenler, Lezgiler ve Gürcüler arasında İslamiyet in yayılmasına çalıştılar. 1829 Edirne Antlaşması yla Karadeniz kıyılarındaki Poti, Anapa kaleleri, Kafkasya da Çıldır ve Ahıska havalisi Ruslara bırakılınca, bu bölgelerden Anadolu nun içlerine doğru yeni bir Müslüman göçü dalgası meydana geldi. Modern çağın ilk Dünya savaşı olarak kabul edilen, 1853 Yılında başlayan ve üç yıl süren Kırım Savaşı neticesinde Balkanlar a ve Anadolu ya doğru Rus yayılışı geçici olarak durduktan sonra Rusya, aktif Balkan politikasını terk ederek Asya da Çarlık sınırları boyunca yaşayan Müslümanlara karşı şiddet ve baskı siyasetini artırdı. Osmanlı Devleti nin siyasî hudutları haricinde Kırım, Kafkasya, Türkistan, Azerbaycan, Dağıstan ve diğer yerlerden yüz binlerce Müslüman göç etmek zorunda kaldı. Siyasi ve dini nedenlerden kaynaklanan büyük göçlerin tamamı Müslümanları kapsamaktadır. Bu şekildeki göçler Kırım ın Rusya ya ilhakıyla bazen hızlanarak, bazen yavaşlayarak devam etti. Çerkeslerin 1863 yılı başlarında Kafkaslardan Osmanlı topraklarına kitleler halinde zorunlu göçü, Osmanlı Devleti nin toplumsal, etnik ve dini bileşimini derinden etkilemiş önemli bir nüfus hareketidir. 2 Gürcü Tarihçi Giorgi Gorokhi kürsüde bildirisini sunarken, sahnede bulunan beyaz perdede Rus Çarı nın Kafkasya yı ziyareti ile ilgili görseller gösteriliyordu. Grokhi zaman zaman bildiri metninin dışına çıkarak fotoğraf ve filmlerdeki görüntüleri açıklıyordu. 1 Muhittin ÜNAL,135 Yılın Ardından Kafkas Sürgünü (Makale), Kafkas Dernekleri Federasyonu Nart Dergisi (http://www.kafkasfederasyonu.org/) 2 Doç.Dr. Jülide Akyüz (Kars Kafkas Ünivesitesi), Göç Yollarında Kafkaslardan Anadolu ya Göç Hareketleri (Makale), Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanlığı (http://www.yayinlar.yesevi.edu.tr/) 9

RUS ÇARI II. ALEKSANDR ABHAZYA DA 1861 yılı sonbaharında, Rus-Kafkas Savaşı'nın son aşamasında Rus Çarı, Abhazya ileri gelenleriyle görüşmek için özel olarak Kuban'a gitti. Önce askeri istihkâmları ve birlikleri denetledi. Çar istihkâmda dinlenirken ve komutanlarla görüşürken, istihkâmının iki üç kilometre uzağındaki vadide Çerkes grupları toplandılar ve başlarında Ubıhların önderi Hacı Berzeg'in bulunduğu 50 kişilik bir heyet ile Çar ın bulunduğu istihkâma geldiler. Hacı Berzeg hükümdara yazılı bir dilekçe sundu ve sözlü olarak ta isteklerini Çar a bildirdi. -Büyük Çar; biz Çerkes halkları olarak, Rusya'nın hâkimiyetini tanıyoruz. Fakat bunun yanında, tek bir bayrak altında birleşmiş ve tüm haklara sahip bir devlet olarak egemenliğimizin korunmasını istiyoruz. Rus birliklerinin Ülkemiz içlerine yaptıkları yıkıcı seferlere son verilmeli, henüz işgal edilmemiş topraklara dokunulmamalı, buralarda kaleler yapılması, Kazak köyleri kurulması durdurulmalıdır. Çarın cevabı kısa ve katiydi: -Bir ay içinde bu toprakları terk edip, Kuban ötesine yerleşiniz ya da Türkiye'ye göç ediniz. Aksi takdirde ordularımız hepinizi zorla Kuban a sürecektir. Çerkes heyetinde bulunanlar Çar ın cevabına şaşırıp donakaldılar ve istihkâmdan halkın arasına geri döndüler. Halka herhangi bir açıklamada bulunmadılar. Açıklamayı Çar ın bizzat kendisinin yapmasını beklediler. Ardından toplanan halkla konuşmak üzere Çar da istikamdan ayrıldı. Görüşme yeri Çerkesler tarafından belirlenmişti. Toplantının kutsal koruluk olarak bilinen Mamıkoçey vadisinde olması tesadüf değildi. Abazaların ve diğer Çerkes boylarının önemli halk toplantılarının tümü asırlık ağaçların çevrelediği bu alanda yapılıyordu. Muhtemelen Abazalar kutsal koruluğun kendilerine uğur getireceğini, görüşmenin başarıyla geçmesini sağlayacağını ümit ediyorlardı. Toplanan kalabalığın ucu bucağı görünmüyordu. Yaya olarak gelenler daire şeklinde ayakta duruyor, onları atlılar çevreliyordu. Ortada boş bir alan bırakılmıştı. En önde halkın temsilcileri bulunuyordu. Bunlar en tanınmış, saygın kişilerdi. Sakin, açık bir gündü, öğle olmuştu. Uzaktan kalabalığa doğru gelen atlılar göründü. Bir süre sonra bütün atlılar açık seçik görünür oldu. En önde üç atlı ilerliyordu. İngiliz safkan atının üzerinde Çar, onun sağında General Loris- Melikov ve solunda da Çar ın tercümanı Çerkes asıllı Albay Mamat Girey Loo. Arkalarından da şeref kıtası olan Dragon Süvari Bölüğü geliyordu. Albay Mamat Girey Loo eğitim almış (kadet okulunu bitirmiş), muvazzaf bir subaydı. Abazaların soylu ailelerinden bir prensti. Rusçayı ve Çerkesçeyi çok iyi konuşuyordu. Dış görünüşüyle hemen göze çarpıyordu. Ortadan uzunca boylu, güçlü ifadeli ve enerjik yüzlü, kısa siyah sakallı, 40 45 yaşlarında biriydi. Zarif bir tarzda ama sade giyinmişti. Üzerinde gri renkli çerkeskası, kılıf içinde silahı, kaması, koyu kırmızı fişeklikleri, başında çok yüksek olmayan astragan Kafkas 10

kalpağı, ayağında sahtiyan Dağlı dolamaları ve ayaklarını sıkı sıkı saran zıhsız çizmeler vardı. Bu adam, çarın bütün maiyeti içinde zarif fiziği, ince yüzü ve vakur hareketleriyle en çok göze çarpan kişiydi. Orada toplanan insan kalabalığı kaynaşan karınca yuvasını andırıyordu. Herkes düzene ve sessizliğe davet edildi. Kalabalık sustu ve beklemeye başladı. Çar yaklaşınca atını hızlandırdı. Onunla birlikte bütün maiyeti de hızlandı. Kalabalık açıldı, Çar refakatçileriyle birlikte dairenin içine girdi ve daire kapandı. Çar, -Merhaba Abzehler! dedi. Görüşmeleri yürütmekle yetkili öndeki grup cevap verdi. -Merhaba! İyilikler dileriz! Ardından Çar konuşmaya başladı. -Ben size düşman olarak değil, iyi niyetli bir dost olarak geldim. Halkınızın baki kalmasını, ata topraklarını terk etmemesini, bizimle barış ve dostluk içinde yaşamayı kabul etmesini istiyorum. Rusya, önünde önemli tarihi görevleri olan, büyük bir devlettir. Sınırlarımızı güçlendirmemiz, diğer ülkelere açılmak için denizleri elde etmemiz elzemdir. Diğer milletlerle ticaretimiz denizden olmak zorundadır. Karadeniz olmadan yapamayız. Topraklarınızdan Karadeniz'e üç yol geçmesine onay vermenizi teklif ediyorum: Anapa'ya, Novorossiysk'e ve Tuapse'ye. Bu yolların üzerinde olup yer değiştirmek zorunda kalacak köylere hazinem tazminat ödeyecektir. Rusya nın taabiyetini tanımak zorundasınız. Bu sizin milli değerlerinize zarar vermeyecek. Kendi geleneklerinize göre yaşayacaksınız ve idare edileceksiniz. Dininize dokunulmayacak, kimse iç işlerinize karışmayacak. İdare ve mahkeme sizin seçtiğiniz kişilerden oluşacak. Onlarca yıldır cesaretle savaşıyorsunuz, ama en iyi insanlarınız ölüyor ve bağımsızlığınızı koruyamayacaksınız, çünkü benim ordum çok büyük ve güçlü. Son artık açıkça görünüyor. Kafkasya Rus olacak. İnsanları daha fazla heba etmenin gereği yok. Bu yıkıcı savaşı bırakırsanız halkınız baki kalacak ve daha iyi yaşayacak. Rus devleti sizi düşmanlarınızdan koruyacak ve çıkarlarınızı savunacak, yaralarınızı saracak, düşmanlık bitecek ve kırgınlıklar unutulacak. Yarım asır sonra da devlet hayatıyla yaşıyor olacaksınız ve adil yasalarla yönetileceksiniz. Çocuklarınız ve torunlarınız okuma yazma ve yeni ziraat usulleri öğrenecekler, onların yaşamı sizinkinden kolay olacak. Bu tarihi anda sizden Kafkasya'nın Ruslar tarafından fethinin kaçınılmaz olduğunu anlamanızı ve şartlarımı kabul etmenizi istiyorum. Bu şartlarda halkınız bütün olarak korunacak ve kendisinin yararına olacak şekilde yaşama ve gelişme imkânına sahip olacaktır. Eğer şartlarımı kabul etmezseniz generallerime, ne kadar cana mal olursa olsun en yakın zamanda savaşı bitirmeleri 11

için emir vermek zorunda kalacağım. Emrim yerine getirilecek, ama bu size telafisi imkânsız, sayısız felaketler ve halkınızın yok olmasını da getirecek. Sağduyulu olun ve tarihi kaderinize razı olun. Ben herkesin huzurunda ilan ediyorum ki sözüm kutsaldır ve bozulmayacaktır. Bütün bunları Çarlık fermanıyla da tasdik edeceğim. Albay Loo saygılı bir ifadeyle çarın söylediklerini dinledikten sonra yüzünü Çerkes temsilcilere döndü ve temiz, canlı bir Çerkesçeyle acı ve tehditkâr sözleri çevirmeye başladı. Önce kısa bir sessizlik oldu. Sonra, ilk sözü söyleme görevi verilen Hacemuko Hace birkaç adım öne çıktı ve konuşmaya başladı. -Vatanıma duyduğum sevgi o kadar büyük ki, neye mal olursa olsun onu çocuklarımız adına korumaya kararlıydım. Ama şimdi görüyorum ki silahla topraklarımızı korumaya gücümüz yetmiyor. Komşu devletlerden birine katılmak zorunda olduğumuz an geldi. Din olarak Türkiye bize daha yakın, ama o bize askeri yardımda bulunmak istemiyor. Ruslar çok, biz ise azız. Güçlerimiz eşit değil ve direnemeyeceğiz. Benim düşüncem, Rus çarının teklifini kabul etmek ve kadere razı olmak. Bunun için Allah bizi suçlamaz. Kalabalığın arka sıralarında mırıldanmalar başladı, sonra bu artmaya başladı ve uğultulu bir homurdanmaya dönüştü. Çarın rengi değişti ve tercümanına bu yaşlının ne dediğini sordu. Sözlerinin halkı heyecanlandırdığı görülüyordu. Tercüman Hacemuko'nun sözlerini tercüme ettiğinde çar, -İhtiyar doğru söylüyor, ama görülüyor ki bu sözler halkın hoşuna gitmedi. dedi. İkinci ve son olarak Tlışe Şutsejuko Tseyko konuştu. Kısa aksakallı, sert ifadeli, uzun boylu, zayıf bir adamdı. Tseyko ünlü bir hatip, hiçbir zaman kimseden korkmayan, düşündüğünü açıkça söyleyen biriydi. Önce dönüp kalabalığa baktı, sonra Çar a döndü ve konuşmaya başladı. -Rus çarı bize görevi gereği ne söylemesi gerekiyorsa onu söyledi, onu kınamıyorum. Ama benim sözlerim onun arzusuna uygun olmayacak. Her insan gibi her halk da bir kez doğar. Her insan gibi o da büyür, yaşlanır ve ölür. İnsanın en uzun ömrü yüz yıldır, halk ise binlerce yıl yaşar. Güneşin altında ebedi hiçbir şey yoktur. Ruslar Kafkasya'yı beğendi ve işte altmış yıldır onu fethetmek için savaşıyor. Ama bizim için de vatanımız sevdiğimizdir ve değerlidir, canımız pahasına onu koruyoruz ve savunuyoruz. Bu kutsal dava için Allah'ın ve atalarımızın önünde sorumluyuz. Kimse bizi canımızı esirgemekle suçlayamaz. Hayır, biz hiç çekinmeden kanımızı akıtıyoruz ve canımızı veriyoruz. Biz ölürüz, ama ölüm köle olmaktan iyidir. Rus Çar ı geleneklerimize ve dinimize dokunmayacağına söz veriyor. Ama bu mümkün mü? Bir fıçı suya bir avuç tuz atın ve bakın ne oluyor; tuz eriyor... Büyük halk tarafından fethedilen küçük halk da onun içinde erir. Özgürlüğümüz biterse biz de biteriz, başka türlü olması mümkün 12

değil. Cesaretle ve fedakârca savaşa devam etmek zorundayız. Allah güçten değil haktan yanadır. Sonuna kadar dövüşeceğiz. Vatanımız, halkımız, inancımız, onurumuz için ölsek de utancımız olmayacak. Belki Kafkasya Rus olacak ama Çerkesler damarlarında kan aktıkça Rus Çarı nın kölesi olmayacaklar. Rus Çarı kendini bizim iyilik meleğimiz sayıyor. Ne tuhaftır ki iyilik meleğimiz altmış yıldır zalimce kanımızı akıtıyor. Hayır, Kafkasya ya bizim sevgili beşiğimiz ya da mezarımız olacak, ama sağken onu teslim etmeyeceğiz. Ölüm köle hayatından iyidir. Atalarımızın savaşçı şanına leke sürdürmeyeceğiz ve en başta gelen düsturumuzu unutmayacağız. Ya kahraman ol ya öl! Acı gerçeği yüzüne karşı söylemek hoş olmaz ama yine de söylemeden edemeyeceğim. Rus çarı asla bizim dostumuz değil, gerçek ve ebedi düşmanımız ve kanlımızdır. O boşuna bizi boyun eğmeye çağırıyor. Ruhu güçlü olanlar ölürler ama boyun eğmezler. Hacemuko Hace gibi ruhu zayıf olanlar boyun eğebilirler ama bu Çerkes halkının kahramanlarını küçük düşürmez. İşgalci düşmanlarımıza ölüm! Yaşasın gazavat! Yaşlı adam sustu. Yakın sıralardan birkaç kişi "doğru" diye bağırdı. Bu sözler yüzlerce ve binlerce kişiyi coşturmuştu. Kısa süre sonra meydanda tehditkâr, korkutucu sesler yükselmeye başladı. Çar endişeyle etrafına bakıyordu. Maiyeti de halkın öfkesinden ürkerek tedirgin olmuştu. Fakat Şutsejuko Tseyko eliyle bir işaret yaptı ve yavaş yavaş herkes sustu. O zaman Tseyko, -Çar şu an misafirimizdir, misafir de kutsaldır. Kimse Çerkeslerin misafirperverlik kuralını bozacağını düşünmesin. Halk dağılsın ve temsilcilerin talimatını beklesin. dedi. Halk umduğunu bulamadı ve üzgün bir şekilde dağılmaya başladı. Çar temsilcilerle vedalaştı ve karargâhına döndü. Yirmi sekiz kişiden oluşan temsilciler yakındaki Kurcıps köyüne gittiler ve savaşla ilgili görüşmelere başladılar. 1 RUS BİRLİKLERİ ÇERKESLERİ SÜRGÜN EDİYOR Çar ın Çerkezlere verdiği ültimatomdan sonra, Rus Kafkas Ordusu Çerkeslerin Osmanlı İmparatorluğu'na göçünün ilk aşamasını gerçekleştirmeye girişti. Bu boyların hepsi sürgün edilmeye inatla direndiler, ancak aniden kuşatıldıklarında teslim olmak zorunda kaldılar. Böylece Ruslar Çerkeslerin Osmanlı İmparatorluğu'na göçünün ilk aşamasını gerçekleştirmeye başladı. 1 Temmuz 1861 tarihinde, Kafkas Ordusu Başkomutanı Prens Mihail, Savunma Bakanı'na şu bilgileri veriyordu. -Çerkeslerin dağ boyları, kendilerine Türkiye'ye taşınma izninin verilmesi talebiyle Komutanlığımıza başvurmuşlardır. Bize düşmanlık besleyen ve yağmalama 1 Rus-Kafkas Savaşları ve Çerkez Göçleri (http://www.turkforum.net/612978-rus-kafkas-savaslari-cerkez-gocleri.html) 13

alışkanlığı olan bu boyların, dağlardaki bize ait Kazak yerleşimlerini sürekli endişe ve kaygı içinde bırakan üstünlükleri dikkate alınarak, ücra dağlık yerlerden düzlüklere sürülmeleri ancak silah gücü kullanarak mümkün oldu. Bu Çerkes boylarından Türkiye'ye gitmeyi isteyecek olanlara yol almaları iznini, insan ve zaman kaybı olduğunda sorulacağı açık olduğu için, ben verdim. Ayrıca Karadeniz kıyılarındaki ve Osmanlı sınırındaki görevlilere, onların Türkiye sınırlarına geçirilmesine yönelik üzerine düşen bütün önlemleri almaları için de emirler verdim. 1 Gürcü Tarihçi Gorokhi, Rus Başkomutan Prens Mihail in Rus Savunma Bakanı'na verdiği bilgiyi aktardıktan sonra, konuşmasını şu sözlerle bitirdi. -Ruslar 18. asır başlarından başlayarak Kafkasya nın işgalini tamamladıkları tarih olan 1860 yılına kadar Kırım ve Kafkasya da büyük bir katliam, sürgün, yok etme ve tehcir hareketine girişmişlerdir. Bu süre zarfında yüz binlerce Kırım ve Kafkasyalı yerli Müslüman ahali katledilirken, milyonları aşan rakamlarda insanlar da Osmanlı devletine göç etmek zorlunda kalmışlardır. Ruslar, işgale başladıkları Kırım ve Kafkasya da yerlerinden sürdükleri veya katlettikleri yerli ahalinin yerine bölge dışından Hıristiyan unsurları getirerek bir plan dâhilinde buralara yerleştirmişlerdir. Kafkasyalıların yaşamadığı bir Kafkasya tasarlayan Ruslar bu maksadı temin için oldukça sistemli bir çalışma içerisine girmişlerdir. Güç kullanarak ele geçirdikleri bölgelerin yerli halkını göçe zorlayarak etnik temizlik yapmakta ardından da Ortodoks-Slav unsurları bu yeni ele geçirilen bölgelerin kolonizasyonu maksadıyla yerleştirmekteydiler. Bu unsurların en önemlisi hiç şüphesiz Kazaklardır. Ruslar Hıristiyan Kazakları iskân ederken, daha sonraki tarihlerde özellikle Rus göçmenleri ve Avrupa dan getirdikleri Hıristiyan unsurları da Kafkaslara yerleştirmişlerdir. Bu şekilde Kırım ve Kafkasya nın demografik yapısı 19. asra gelindiğinde Rusya nın istekleri ve planları doğrultusunda büyük oranda değişmiştir. 2 Gorokki biraz duraklayınca salondaki konuklar konuşmasının bittiğini düşünerek alkışlamaya başladılar. Alkışların azalmasını bekledikten sonra, son cümlesini söyleyerek konuşmasını bitirdi. 1 Rus-Kafkas Savaşları ve Çerkez Göçleri (http://www.turkforum.net/612978-rus-kafkas-savaslari-cerkez-gocleri.html) 2 Doç. Dr. Osman Köse (Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi), Rusya'nın Kırım ve Kafkasya'da Hıristiyan Nüfusu İskân Siyaseti (Bildiri), 146. Yılında 1864 Kafkas Göçü Sempozyumu (6-7 Aralık 2010,İstanbul) (http://balkar.eminuzun.com/files/pdf/1864-bildirikitapcigi.pdf) 14

-Bildiğiniz gibi ben Gürcü Hıristiyan bir ailedenim. Ama Rusların bu emperyalist emellerinin haklı olduğuna katılmam mümkün değil. O zamanki Rus siyasetçileri din faktörünü öne sürerek Kafkasya da Slav egemenliğini gerçekleştirme yoluna gitmişlerdir. Bu yalnızca Müslüman Çerkeslere değil, biz Hıristiyan Gürcülere de zarar vermiştir. Yüzyıllarca birlikte yaşadığımız Gürcü Müslüman soydaşlarımız Anadolu ya göç ederek aramızdan ayrılmak zorunda kaldılar ve bizler de Rus Egemenliğini kabul etmek zorunda kaldık. Gorokhi kürsüden inerken, salondakiler tekrar ama daha şiddetli alkışladılar. Sempozyumun sabahki oturumu 12.30 da sona erdi ve öğle yemeği için bir saat ara verildi. ADI : SEMPOZYUM PROGRAMI ULUSLARARASI ANADOLU GÖÇLERİ SEMPOZYUMU TARİH..: 21 Mayıs 2012 25 Mayıs 2012 YER.... : SUNUMLAR 21 Haziran 2012 GERMİYAN ÜNİVERSİTESİ / KÜTAHYA 10.30-11.00 AÇILIŞ (Prof.Dr. Ahmet Saim Moralı, Germiyan Üniversitesi Rektörü) 11.00-11.15 Ara 11.25-12.30 KAFKAS GÖÇÜ ÖNCESİ RUSYA NIN EMPERYALİST EMELLERİ VE GÖÇÜN BAŞLAMASI (Giorgi Gorokhi, Tarihçi, Gürcistan) 12.30-13.30 Öğle Yemeği Arası 13.30-15.00 KAFKASYA DAN ANADOLU YA ÇERKESLERİN ZORLU YOLCULUĞU (Doç.Dr. Janset Akarcalı, Sosyolog, Eskişehir Üniversitesi Öğretim Üyesi) 15.00-15.15 Ara 15

KAYNAKLAR -AKYÜZ Jülide Doç.Dr. (Kars Kafkas Üniversitesi), Göç Yollarında Kafkaslardan Anadolu ya Göç Hareketleri(Makale), Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanlığı (http://www.yayinlar.yesevi.edu.tr/) -ESER Mehmet, Türkiye Çerkeslerinde Sosyo-Kültürel Değişme, Kaf-Der Yayınları, Ankara, 1999. (http://www.circassianworld.com/sosyokulturel.html) -KÖSE Osman Doç. Dr. (Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi), Rusya'nın Kırım ve Kafkasya'da Hıristiyan Nüfusu İskân Siyaseti (Bildiri), 146. Yılında 1864 Kafkas Göçü Sempozyumu (6-7 Aralık 2010, İstanbul), (http://balkar.eminuzun.com/ files/pdf/1864-bildiri-kitapcigi.pdf) -ÜNAL Muhittin,135 Yılın Ardından Kafkas Sürgünü (Makale), Kafkas Dernekleri Federasyonu Nart Dergisi (http://www.kafkasfederasyonu.org/) -Rus-Kafkas Savaşları ve Çerkez Göçleri (http://www.turkforum.net/612978-ruskafkas-savaslari-cerkez-gocleri.html) İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... 2 1.BÖLÜM: KAFKAS GÖÇÜ... 5 ULUSLARARASI ANADOLU GÖÇLERİ SEMPOZYUMU... 5 GÖKÇAYIR KÖYÜ NDE DEDE İLE TORUN... 6 KAFKAS GÖÇÜ ÖNCESİ RUSYA NIN EMPERYALİST EMELLERİ... 8 RUS BİRLİKLERİ ÇERKESLERİ SÜRGÜN EDİYOR... 13 KAYNAKLAR... 16 DEVAMI HAZIRLANIYOR 16