KIYI KENAR ÇİZGİSİ İÇERİSİNDE KALDIĞI GEREKÇESİYLE TAPUSU İPTAL EDİLEN MALİKLERİN TAZMİNAT HAKKI

Benzer belgeler
İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGININ GÖREV ALANI

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR NURAN CEYLAN ÖZBUDAK BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/2890)

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BARIŞ DERİN BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/13462)

CONSEIL DE L'EUROPE AVRUPA KONSEYİ AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARAMAN VE BEYAZIT - TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no: 73739/01) KARAR STRAZBURG

AİHM KARARLARI IŞIĞINDA ORMAN ARAZİLERİNİN BEDELSİZ TAPU İPTAL KARARLARININ MÜLKİYET HAKKINI İHLAL SORUNU

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. ZEYTİNLİ/TÜRKİYE (Başvuru no /04) KARAR STRAZBURG. 26 Ocak 2010

Yeni İş Mahkemeleri Kanununun Getirdiği Değişiklikler

TAZMİNAT HESAPLARINDA ASGARİ ÜCRETLERİN UYGULANMASI

ORMAN VE ARAZİ MÜLKİYETİ UYUŞMAZLIKLARI

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI. Resmi Gazete: Anayasa Mahkemesi Başkanlığından: Esas Sayısı : 2009/59. Karar Sayısı : 2011/69

BORÇLAR HUKUKU KISA ÖZET HUK110U

Orman Tahdit Sınırları İçine Almak Suretiyle Tapulu Taşınmaza K amulaştırmasız El Atma

Bazı makalelerde, bu iptal kararı ile kanuni temsilcilerin geçmişe yönelik sorumluluklarının kalktığına dair yorumlar okuyoruz.

Anahtar Kelimeler : İmar Planının Yargı Kararıyla İptali, İmar Hukukunda Kazanılmış Hak, Yapı Ruhsatı

EVLİLİK BİRLİĞİ DEVAM EDERKEN EŞLERİN GENEL HÜKÜMLER ÇERÇEVESİNDE AÇTIĞI MANEVİ TAZMİNAT DAVASI. Av. Nur Işın KÖROĞLU ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR ŞEHRİBAN COŞKUN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası:2014/11376)

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

İDARİ YARGI DERSİ (VİZE SINAVI)

İdari Yargının Geleceği

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /88

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM DÜRRÜ MAZHAR ÇEVİK VE ASUMAN MÜNİRE ÇEVİK DAĞDELEN / TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru No. 2705/05) KARAR (esas)

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİNE YAPILMIŞ BAZI BAŞVURULARIN TAZMİNAT ÖDENMEK SURETİYLE ÇÖZÜMÜNE DAİR KANUN YAYIMLANDI

İlgili Kanun / Madde 2821 S. SK/45

KİTABIN SİSTEMATİĞİNE DAİR AÇIKLAMA (ÖRNEK)

Anahtar Kelimeler : Türkiye İş Bankası Anonim Şirketi, bireysel başvuru, Anayasa Mahkemesi, ücret

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. MEHMET YILDIZ vd.-türkiye DAVASI (Basvuru no:14155/02) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ

VERGİ SORUMLUSUNUN İDARİ DAVA AÇMA HAKKININ BULUNDUĞUNA İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZULMASINA İLİŞKİN KARAR YAYIMLANDI

Türkiye Büyük Millet Meclisi nde ( TBMM ) 26 Mart 2015 tarihinde 688 Sıra Sayılı Kanun ( 688 Sıra Sayılı Kanun ) teklifi kabul edilmiştir.

İÇİNDEKİLER GİRİŞ KONUYLA İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR.1) KONUNUN TAKDİMİ, ÖNEMİ

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2015/088 Ref: 4/088

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE MEHMET SELÇUK - TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no: 13090/04 ) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG.

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/6 İŞYERİ DEVRİ İŞYERİ DEVRİNİN İŞÇİ ALACAKLARINA ETKİSİ

EMLAK VERGİSİNDEN MUAF OLAN TAŞINMAZLA İLGİLİ DÜZENLENEN ÖDEME EMRİNE İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZMA KARARI

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

15 ve 16 ncı MADDE GEREĞİNCE YAPILAN TERKLERİN İHDASI (1)

MÜLKİYET HAKKI VE TOPLUMSAL ETKİSİ. Prof. Dr. Şebnem AKİPEK ÖCAL Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2009/57 TARİH:

ANAYASA MAHKEMESİNDEN GVK GEÇİCİ 73 ÜNCÜ MADDEYLE İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI

YÜKSEK YARGI KURUMLARININ AVRUPA STANDARTLARI BAKIMINDAN ROLLERĠNĠN GÜÇLENDĠRĠLMESĠ ORTAK PROJESĠ KAMULAġTIRMA KONFERANSI

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ

TRAFİK KAZASINDAN DOĞAN TAZMİNAT TALEPLERİNDE ZAMANAŞIMI

Munzam Sandıklara İşverenlerce Yapılan Katkı Payı Ödemelerine İlişkin Anayasa Mahkemesi Kararı

Hukuk Muhakemeleri Kanunu nun 3. Maddesinin Anayasa Mahkemesi 217

- Resmi Evrakta Sahtecilik suçundan 5237 S.K.nun 204/1. maddesinin yönünden 80 kez, diğer sanıklar yönünden 212 kez tatbiki,

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Yabancı İşler Dairesi Başkanlığı

ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR S. R. BAŞVURUSU

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU HUKUKİ MÜZAKERE TOPLANTILARI MALATYA

KATILIMCILARA TAHSİSLİ VE TAPUSU VERİLMİŞ ARSALARIN DEVİR VE SATIŞINDA KURUMLAR VERGİSİ İSTİSNASI

Dr. Hediye BAHAR SAYIN. Pay Sahibi Haklarının Korunması Kapsamında Anonim Şirket Yönetim Kurulu Kararlarının Butlanı

EŞYA HUKUKU ZİLYETLİK VE TAPU SİCİLİ

Anahtar Kelimeler : Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Ek 1 Nolu Protokol

ÖDEME EMRİNE KARŞI AÇILAN DAVANIN REDDEDİLMESİ HALİNDE DOĞAN HAKSIZ ÇIKMA ZAMMININ ANAYASA YA AYKIRILIK VE UYGUNLUK ÇERÇEVESİNDE DEĞERLENDİRİLMESİ

Ek 2: Dava Dilekçesi. İstanbul Nöbetçi İdare Mahkemesi. Sayın Başkanlığına. İstanbul 2. İdare Mahkemesi 2008/1445 E

KAMU İDARELERİNE AİT TAŞINMAZLARIN KAYDINA İLİŞKİN YÖNETMELİK

Sirküler No: 049 İstanbul, 17 Haziran 2016

A V R U P A K O N S E Y Đ

İlgili Kanun / Madde 5521 S. İşMK. /1

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGIDA DAVA AÇMA SÜRESİ

COU N CI L OF KONSEYĐ

I- Anayasa ya Aykırılığı İtiraz Yoluyla İleri Sürülen Hüküm

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGI KARARLARININ UYGULANMASI

EŞYA HUKUKU ZİLYETLİK VE TAPU SİCİLİ

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /9

T.C. D A N I Ş T A Y ALTINCI DAİRE Esas No : 2011/8152 Karar No : 2013/2702. Temyiz Eden (Davacı) : Vekili : Karşı Taraf (Davalı) : Vekili :

T.C. D A N I Ş T A Y Yedinci Daire

İçindekiler İkinci Baskıya Önsöz 7 Kısaltmalar Cetveli 19 Giriş 21 Birinci Bölüm AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİNDE MÜLKİYET HAKKI I.

A V R U P A K O N S E Y Đ OF EUROPE AVRUPA ĐNSAN HAKLARI MAHKEMESĐ DÖRDÜNCÜ DAĐRE. (Başvuru no /99) KARAR STRAZBURG.

TÜRK SANAYİCİLERİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ Sayılı Tapu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hakkında TÜSİAD Görüşü

64 NO LU KATMA DEĞER VERGİSİ SİRKÜLERİ YAYIMLANDI

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. ZÖHRE AKYOL/TÜRKİYE (Başvuru no /03) KARAR STRAZBURG. 4 Kasım 2008

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ S. BK/100

AVRUPA ĐNSAN HAKLARI MAHKEMESĐ

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BURSA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü. Sayı : [I

Anahtar Kelimeler : Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Hakan Arı/Türkiye Davası, Kamulaştırma Olanağının Kalmaması

YÖNETMELİK KARAYOLU YAPIMI AMAÇLI KAMULAŞTIRMALARDA HAZİNE TAŞINMAZLARININ TRAMPASI HAKKINDA YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KAHRAMAN KORKMAZ VE DİĞERLERİ - TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no:47354/99 ) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG.

T.C. D A N I Ş T A Y İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU YD İtiraz No : 2016/1256

Sermaye Şirketleri Özelinde ŞİRKETLER HUKUKU UYUŞMAZLIKLARININ ÇÖZÜMÜNDE TAHKİM

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE GÜNGİL TÜRKİYE. (Başvuru no /03 ) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG. 10 Mart 2009

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, S. TSK/25

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK/115,120

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/18-21

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ 2, 18-21

ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURU YOLU AÇILDI

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM KARAR. Başvuru Numarası: 2013/8492. Karar Tarihi: 8/9/2014 İKİNCİ BÖLÜM KARAR

BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİ VE GEÇİCİ HUKUKİ KORUMA KARARLARI. DR. ADEM ASLAN Yargıtay 11.HD. Üyesi

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

T.C. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

Uzun Sok. Kolotoğlu İşhanı Kat: 3 No:75 - TRABZON Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davalı) : Karayolları Genel Müdürlüğü - ANKARA

Dr. Öğr. Üyesi Gülşah VARDAR HAMAMCIOĞLU Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medenî Hukuk Anabilim Dalı

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21

İMAR HUKUKUNDAN KAYNAKLANAN TAZMİNAT DAVALARI

SİRKÜLER NO: POZ-2009 / 52 İST, MALİYE; VADELİ ÇEKLERDE REEKONTU KABUL ETMİYOR

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

TÜM YÖNLERİYLE ÖDEME EMRİ

YÖNETMELİK. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç ve Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

KAMU GÖREVLİLERİNİN AĞIR KUSURU TAZMİNAT--VATANDAŞIN DEVLETE KARŞI SORUMLULARDAN RÜCU İSTEMİ HAKKI

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE TOK VE DİĞERLERİ - TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no:37054/03, 37082/03, 37231/03 ve 37238/03 )

Transkript:

KIYI KENAR ÇİZGİSİ İÇERİSİNDE KALDIĞI GEREKÇESİYLE TAPUSU İPTAL EDİLEN MALİKLERİN TAZMİNAT HAKKI GİRİŞ Kıyılar, herhangi bir tahsis işlemine gerek kalmaksızın herkesin ortak kullanımına ait olan sahipsiz kamu mallarındandır. Sahipsiz yerlerin kimsenin mülkiyetinde olmadığı, üzerinde hiçbir şekilde özel mülkiyet tesis edilemeyeceği Medeni Kanun un 715. Maddesinde düzenlenmiştir. Medeni Kanun da bir kısım sahipsiz kamu malları sayılmış olmasına rağmen özel öneminden dolayı kıyılar Anayasa da düzenlenmiştir. Anayasa nın Kamu Yararı başlıklı ve Kıyılardan Yararlanma alt başlıklı 43. Maddesine kıyıların özel mülkiyete konu olamayacağı şu şekilde ifade edilmiştir: Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyılarla sahil şeritlerinin, kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkân ve şartları kanunla düzenlenir. Görüldüğü üzere Anayasa da kıyıların Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu belirtildikten sonra, kişilerin bu yerden yararlanma imkân ve şartlarının kanunla düzenleneceği ifade edilmiş, bu kapsamda 04.04.1990 tarih ve 3621 sayılı Kıyı Kanunu kabul edilmiştir. Anılan kanunun 4 üncü maddesinde Kıyı; Kıyı çizgisi ile kıyı kenar çizgisi arasındaki alan olarak tanımlanmıştır. Kanunun 5.maddesinde de genel esaslar tespit edilmiştir. Buna göre; Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır. Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyıda ve sahil şeridinde planlama ve uygulama yapılabilmesi için kıyı kenar çizgisinin tespiti zorunludur. KIYILARIN ÖZEL KİŞİ ADINA TESPİTİ Anayasa, Medeni Kanun ve Kıyı Kanununda açıkça ifade edildiği üzere kıyıların tapuya tescili ile üzerinde özel mülkiyet tesisi mümkün değildir. Fakat idare tarafından yapılan hata sonucu özel kişi adına tapuya kaydedilmiş ya da kıyı kenar çizgisinin henüz tespit edilmemiş olması dolayısıyla özel mülkiyete konu olmuş fakat daha sonra tespit çalışmaları ile kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı anlaşılan taşınmazlar olabilir. Her iki durumda da idare tarafından özel kişi adına tapunun iptali için dava açılmakta ve kıyıların Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu ve kişilerin kıyı üzerinde mülkiyet iddiası olamayacağı, adına tesis edilen tapu kaydının hiçbir değer taşımadığı gerekçesiyle kişiler aslında hiç edinilmesine müsaade edilmemesi gereken mülkünden yoksun bırakılmaktadır. İdare tarafından kişilerin mülkünden yoksun bırakılması sonucu açılan tazminat davalarında önceleri neticeye ulaşılamamış, sonraki aşamada yaşanan içtihat değişikliği ile kişilerin tazminat hakkı olduğu kabul edilmiştir.

HUKUKİ DAYANAK Mülkiyet hakkı temel hak ve hürriyetlerden olup Anayasa nın 35. maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu hüküm: Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz. şeklindedir. Yine Anayasa nın temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasının öngörüldüğü 13. maddesine göre de: Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz. Yani temel hak ve hürriyetlerden olan mülkiyet hakkı ancak kanunla sınırlanabilecek ve bu sınırlama da yalnızca Anayasa da öngörülen sebeplere bağlı olarak mümkün olabilecektir. Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğu gerekçesiyle mülkiyete yapılan sınırlandırma kamu yararı amacına hizmet ettiği söylenebilse de yine bu şekilde bir sınırlandırmada kamu yararının bulunması yeterli olmayıp sınırlandırılırken Anayasanın 13. maddesinde öngörülen hususlara uyulmalıdır. Şöyle ki bu sınırlama hakkın özüne dokunmamalı, Anayasa nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmamalıdır. Ne var ki kamunun hüküm ve tasarrufu altında olduğu gerekçesiyle kişilerin adına kayıtlı tapuların hiçbir bedel ödemeksizin iptali ve ilgililerin adına kayıtlı tapuların iptalinde orantılılık bulunduğundan söz edilemez. Mülkiyet hakkı Anayasa ve iç hukukta korunduğu gibi ayrıca AİHS ek 1 nolu protokol 1. madde ile de korunmuştur. AİHS ek 1 nolu protokolün 1. maddesi hükümlerince AİHM tarafından oluşturulan içtihatlar 1 gereği bir kişiyi mülkünden yoksun bırakan önlemin kamu yararına meşru bir amaç gütmesi gerektiği gibi, bu önlem alınırken başvurulan araçlar ve hedeflenen amaç arasında makul bir dengenin olması gerekir. Kişinin haddinden fazla yük taşımak zorunda kalması halinde ise gereken dengenin kurulamayacağı açıktır. Bedelsiz olarak kişilerin ellerindeki tapunun iptal edilmesi durumunda da kişinin haddinden fazla yük taşımak zorunda kaldığı tartışmasız bir gerçektir. Mülkiyet hakkı sınırlandırılırken, kamu yararı ile mülkiyet hakkından tamamen ya da kısmen yoksun bırakılan kişinin hakkı arasında makul, kabul edilebilir hak ve adalet dengesini sağlayacak bir orantının kurulması asıldır. Kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle bedelsiz olarak tapunun iptal edilip idare adına tescilin sağlandığı durumlarda mülkiyet hakkından yoksun bırakılan kişi ile kamu yararı arasındaki dengenin tapusu iptal edilen kişi aleyhine bozulduğu kuşkusuzdur. Yargıtay ın da bir kararında 2 haklı olarak belirttiği gibi üzerinde durulması gereken konulardan biri de çekişme yaratılan tapu kaydına bağlanan ve böylece kişi adına mülkiyet hakkına oluşturulan yerel tapunun niteliğinin belirlenmesidir. Devlet tarafından verilen, doğru esasa ve geçerli kayda dayalı tapu ile sağlanan mülkiyet hakkına değer verileceği kuşkusuzdur. Böyle bir yer, temel vasfı yani kamu malı olma niteliği değişmemekle birlikte, kişinin söz konusu tapuya dayalı hakkının yukarıda ifade edildiği gibi korunması gerekeceği 1 AİHM, 30.5.2006 tarih ve 1262/02 sayılı karar 2 Yargıtay 1. hukuk dairesinin 27.09.2011 gün, 2011/4667 Esas, 2011/9468 karar

muhakkaktır. Aksi düşünce tarzının, Devletin verdiği tapunun geçersizliğini ileri sürerek, hiçbir karşılık ödemeksizin iptalini istemesi, geçerli kayda dayalı mülkiyet hakkı ile bağdaşmayacağı gibi, Devletin saygınlığını zedeler nitelikte bir tutum olacaktır Anayasa ve AİHS dışında ayrıca Medeni Kanunun 683. maddesinde de Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir. şeklinde mülkiyet hakkı düzenlenmiş MedeniKkanunun 1007. maddesine göre de Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder. Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür. Tapu işlemleri kadastro işlemlerinden başlayarak bir bütün teşkil eder ve herhangi bir aşamada yapılan yanlışlık devletin sorumluluğunu gerektirir. Yargıtay bir kararında 3 bu hususu şu şekilde ifade etmiştir: Tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak birbirini izleyen işlemler olup tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleriyle tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda oluşan hatalardan da Devlet, Medeni Kanunun 1007. maddesi gereğince kusursuz olarak sorumludur. Kusursuz sorumluluk, tapu siciline bağlı çıkarların ve mal varlığına dair (ayni) hakların, yanlış tescil sonucu sicile güven ilkesi yönünden değişmesi ya da yitirilmesi, bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen Devlet, sicillerdeki yanlış kayıtlardan doğan zararları ödemeyi de üstlenmektedir. Dayanaksız ya da hukuki duruma uymayan kayıtlar düzenlemek, taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmak da aynı kapsamda düşünülmüştür. Yargıtay tarafından da belirtildiği gibi tapu kaydının oluşumu aşamalarından birinde yapılan yanlışlık Devlet in sorumluluğunu doğurur. Kıyılar devletin hüküm ve tasarrufunda olduğuna ve üzerinde özel mülkiyet tesis edilemeyeceğine, kamunun yararlanmasına sunulduğuna ve miras yoluyla ya da başka şekillerde temlik edilemeyeceğine göre özel mülkiyete konu olmaması gereken bir taşınmazın özel mülkiyete tabi tutulması, adına tapu kaydı tesis edilmesi devir ve temliklere müsaade edilmesi ve daha sonra da tapu kayıtlarında hata yapıldığı ve belirtilen kısımların kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle verilen tapuların iptal edilmesi tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan bir zarar ve kamu yararı ile mülkiyet hakkı arasındaki dengeyi birey aleyhine bozan orantısız bir müdahale olduğundan Devletçe sebebiyet verilen zararlarının tazmini gerekir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de benzer olaylarda verdiği kararlarda aynı hususu vurgulanmıştır. TURGUT VE DİĞERLERİ-TÜRKİYE davası kararında Devlet tarafından tazminat ödenmeksizin taşınmazın geri alınmasının, orantısız bir müdahale olduğunu ve söz konusu davada tazminat ödememeyi gerektirecek istisnai şartların bulunmadığına işaret ederek, kamu yararı ile bireysel haklar arasındaki adil dengenin kurulmamasını ihlal nedeni olarak saymış, KÖKTEPE-TÜRKİYE davasında ise, başvuranlara uygulanan mülkiyetten yoksun bırakma işlemine gerekçe olarak gösterilen tabiatın korunması amacının 1 No lu Ek Protokol ün 1. maddesi anlamında kamu yararı kapsamına girdiğine dikkat çekmekle birlikte, mülkiyetten yoksun bırakma halinde, ihtilaf konusu tedbirin arzu edilen dengeye riayet edip etmediğinin ve bilhassa da başvuranlara orantısız bir yük yüklemediğinin belirlenmesi için, iç 3 Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E.2012/20-249, K 2012/596 ve 19.09.2012 tarihli kararı

hukukta öngörülen telafi yöntemlerinin dikkate alınması gerektiği hatırlatılarak, mülkün değerine karşılık gelen bir meblağın ödenmeden mülkten yoksun bırakmanın aşırı bir müdahale teşkil edeceğini ifade etmiştir. TAZMİNATIN BELİRLENMESİ Tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle, zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin malvarlığı ne durumda olacak ise, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. 4 Bu kapsamda ödenecek tazminat miktarı taşınmazın değerlendirme tarihi olan dava tarihindeki (tapunun iptal edildiği dava tarihindeki değil, tapu iptali nedeniyle açılan tazminat davasının dava tarihindeki) karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle belirlenen meblağ olmalıdır. 5 SORUMLULUK TÜRÜ Kıyı kenar çizgisi içinde kalan ve özel mülkiyete konu olmaması gereken taşınmazın özel mülkiyete konu edilerek daha sonra tapunun iptal edildiği olayda Medeni Kanun un 1007. maddesi anlamında tapu sicilinin tutulmasından doğan sorumluluk söz konusudur. Devletin söz konusu zarardan sorumluluğu ise kusursuz sorumluluktur. Kusursuz sorumluluk tapu siciline bağlı çıkarların ve ayni hakların yanlış tescili sonucu değişmesi yâda yitilmesi ile bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen ve taahhüt eden Devlet, gerçeğe aykırı ve dayanaksız kayıtlardan doğan zararları da ödemekle yükümlüdür. 6 Devlet, bu kapsamda kişilerin uğradığı zararı herhangi bir kusuru olmasa dahi tazmin etmek zorundadır. GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME TMK 1007. maddesi uyarınca açılacak tazminat davalarında adli yargı yerleri görevli olup yetkili mahkeme taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir. ZAMANAŞIMI Kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle tapunun iptali durumunda maliklerin tazminat taleplerinde 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanır. Zamanaşımı süresinin de kişi adına tesis edilmiş tapunun iptal davasının kesinleştiği tarihte işlemeye başlamaktadır. 4 Yargıtay hukuk genel kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E, 2003/125 K;29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E, 2010/427K;15.12.2010 gün ve 2010/13-618E, 2010/668 K. sayılı kararı 5 Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, 15.04.2014 tarih, 2013/19231E, 2014/10771K, Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 16.09.2014 tarih, 2014/3418E, 2014/21072 K 6 Yargıtay HGK, E.2009/4 383 K 2009/517 T:18.11.2009

Yargıtay ın bir kararında 7 da bu husus şöyle ifade edilmiştir: TMK nın 1007. maddesinde düzenlenen objektif (kusursuz) sorumluluk halinin 6098 sayılı Borçlar Kanununun 41. ve devamı maddesinde düzenlenen haksız fiil sorumluluğu ile ilgilisi bulunmadığından, aynı kanunun 42. maddesindeki zamanaşımı kurallarının uygulanma imkânı olmadığı gibi, TMK nın 1007. maddesine dayanılarak açılan davalar için de, ayrıca zamanaşımı süresi belirlenmemiştir. Bu itibarla, 6098 sayılı Borçlar Kanununun 146. maddesindeki 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması esastır. Av. Abdullah Bilici 7 Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 16.09.2014 tarih, 2014/3418E, 2014/21072K