radyasyonlar olmak üzere iki sınıfta toplayabiliriz. İyonlaştırıcı radyasyonlar; kozmik radyasyonlar yada kozmik ışınları (uzaydan gelen X ve gama

Benzer belgeler
Kaynak: Forum Media Yayıncılık; İş Sağlığı ve Güvenliği için Eğitim Seti

Hayat Kurtaran Radyasyon

Radyasyon, Radyoaktivite, Doz, Birimler ve Tanımlar. Dr. Halil DEMİREL

1. Hafta. İzotop : Proton sayısı aynı nötron sayısı farklı olan çekirdeklere izotop denir. ÖRNEK = oksijenin izotoplarıdır.

KİM-117 TEMEL KİMYA Prof. Dr. Zeliha HAYVALI Ankara Üniversitesi Kimya Bölümü

3- KİMYASAL ELEMENTLER VE FONKSİYONLARI

Büyük Patlama ve Evrenin Oluşumu. Test 1 in Çözümleri

Radyoaktif elementin tek başına bulunması, bileşik içinde bulunması, katı, sıvı, gaz, iyon halinde bulunması radyoaktif özelliğini etkilemez.

NÜKLEER ATIKLARIN ĐDARESĐ VEYA YÖNETĐMĐ Ahmet Cangüzel Taner Fizik Yüksek Mühendisi Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (

Nötronlar kinetik enerjilerine göre aşağıdaki gibi sınıflandırılırlar

Fisyon,Füzyon, Nükleer Güç Santralleri ve Radyasyon. Prof. Dr. Niyazi MERİÇ A.Ü. Nükleer Bilimler Enstitüsü

ATOM ve İZOTOPLAR. Prof. Dr. Arif Altıntaş.

ATOM ve İZOTOPlar RADYOAKTİVİTE ve RADYASYON. Prof. Dr. Arif Altıntaş

Atomlar ve Moleküller

Prof. Dr. Niyazi MERİÇ Ankara Üniversitesi Nükleer Bilimler Enstitüsü

Prof. Dr. Niyazi MERİÇ Ankara Üniversitesi Nükleer Bilimler Enstitüsü

Malzeme Bilgisi Prof. Dr. Akgün ALSARAN. Temel kavramlar Atomsal yapı

RADYASYON FİZİĞİ 1. Prof. Dr. Kıvanç Kamburoğlu

ESM 309-Nükleer Mühendislik

Radyoaktivitenin Canlılar Üzerindeki Etkisi

ATOMİK YAPI. Elektron Yükü=-1,60x10-19 C Proton Yükü=+1,60x10-19 C Nötron Yükü=0

Prof. Dr. Niyazi MERİÇ

Geçen Süre/Yarı ömür. İlk madde miktarı. Kalan madde miktarı

RADYOAKTİVİTE Radyoaktivite (Radyoaktiflik / Işınetkinlik)

T. C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ GAZİ EĞİTİM FAKÜLTESİ FİZİK EĞİTİMİ A. B. D. PROJE ÖDEVİ

ATOMUN YAPISI ATOMUN ÖZELLİKLERİ

RADYONÜKLİTLERİN KİMYASI VE ANALİZİ

RADYASYON VE RADYASYONDAN KORUNMA

RADYOAKTİFLİK. Bu çalışmalar sonucunda radyoaktif olarak adlandırılan atomların yüksek enerjili tanecikler ve ışınlar yaydıkları belirlenmiştir.

Element atomlarının atom ve kütle numaraları element sembolleri üzerinde gösterilebilir. Element atom numarası sembolün sol alt köşesine yazılır.

İçerik. Temel Atom ve Çekirdek Yapısı RADYASYON TEMEL KAVRAMLAR. Çekirdek. Nötronlar (yüksüz) Elektronlar (-1)

İÇİNDEKİLER ANA BÖLÜM I: RADYASYON, RADYOAKTİVİTE,VÜCUDA ETKİLER VE RİSK KAVRAMI...1. Bölüm 1: Radyasyonla İlgili Kısa Açıklamalar...

MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ ATOM

BAKIR ATOMUNDA K,L,M ZARFLARI

6- RADYASYON KAYNAKLARI VE DOZU

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ "RADYASYON GÜVENLİĞİ ÜST KURULU KURULUŞ VE ÇALIŞMA ESASLARI YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Yasal Dayanak ve Tanımlar

4- RADYOAKTİF ELEMENTLER VE ÖZELLİKLERİ

GENEL BAKIŞ. Petrol ve Doğal Gaz Üretimi 2004 Senaryosu. Fosil Yakıt Rezervleri: Ekonomik olarak Kullanılabilir Kaynaklar Bilinen Tüm Kaynaklar

NÜKLEER FİSYON Doç. Dr. Turan OLĞAR

ATOMİK YAPI. Elektron Yükü=-1,60x10-19 C Proton Yükü=+1,60x10-19 C Nötron Yükü=0

RADYASYON ve RADYASYONDAN KORUNMA. Cansu Akbay Biyomedikal Yük. Mühendisi Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şubesi

Doz Birimleri. SI birim sisteminde doz birimi Gray dir.

ALARA RGD RKS SINAVI ÇALIŞMA SORULARI

NÜKLEER ENERJİ. Doç.Dr.M.Azmi AKTACİR. Harran Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü 2018-ŞANLIURFA. Bu sunu ders notu olarak hazırlanmıştır.

BİYOLOJİK MOLEKÜLLERDEKİ

Morötesi ışınlar (ultraviole ışınlar); güneş ışını içerisinde bulunduğu gibi yapay olarak da meydana getirilir ve x-ışınlarına göre dalga boyları

ATOM BİLGİSİ Atom Modelleri

AMERĐKA BĐRLEŞĐK DEVLETLERĐ NDE ÇEVRE KĐRLĐLĐĞĐ YASASI Ahmet Cangüzel Taner Fizik Yüksek Mühendisi Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ( acant@taek.gov.

ATOMUN YAPISI. Özhan ÇALIŞ. Bilgi İletişim ve Teknolojileri

FİZ314 Fizikte Güncel Konular

Bölüm 7 Radyasyon Güvenliği. Prof. Dr. Bahadır BOYACIOĞLU

CANLILARIN KİMYASAL İÇERİĞİ

RADYOAKT FL K. ALIfiTIRMALARIN ÇÖZÜMÜ. 5. a) Denklemi yazd m zda; 1. Yar lanma süresi T 1/2. 6. a) Madde miktar n 8 m gram al rsak 7 m gram

ATOM BİLGİSİ I ÖRNEK 1

İÇİNDEKİLER -BÖLÜM / 1- -BÖLÜM / 2- -BÖLÜM / 3- GİRİŞ... 1 ÖZEL GÖRELİLİK KUANTUM FİZİĞİ ÖNSÖZ... iii ŞEKİLLERİN LİSTESİ...

GÜNEŞİN ELEKTROMANYETİK SPEKTRUMU

Thorium Reactor LFTR) olarak adlandırılmaktadır. LFTR tipi toryum reaktörleri sistemlerinin en önemli özelliği, normal atmosferik basınç altında

Nükleer Enerji Üretim Teknolojilerinin Dünyadaki Gelecegi vetürkiye. Mehmet Tombakoglu Ph.D Nükleer Mühendislik Hacettepe Üniversitesi

MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ

ESM 309-Nükleer Mühendislik

UBT Foton Algılayıcıları Ara Sınav Cevap Anahtarı Tarih: 22 Nisan 2015 Süre: 90 dk. İsim:

ATOM ATOMUN YAPISI 7. S I N I F S U N U M U. Elementlerin tüm özelliğini gösteren en küçük parçasına atom denir.

Atomun Yapısı Boşlukta yer kaplayan, hacmi, kütlesi ve eylemsizliği olan her şeye madde denir. Maddeyi (elementi) oluşturan ve maddenin (elementin)

Radyasyon Uygulamalarının Fizik Mühendisliği ve Eğitiminden Beklentileri. Dr. Abdullah ZARARSIZ Fizik Mühendisleri Odası

DEMOCRİTUS. Atom hakkında ilk görüş M.Ö. 400 lü yıllarda Yunanlı filozof Democritus tarafından ortaya konmuştur.

DA KÜRESEL ISINMA ĐLE ĐKLĐM DEĞĐŞĐKLĐKLERĐ NEDENĐ OLAN SERA GAZI EMĐSYONLARI HAKKINDA ÇEVRE EYLEM PLANI POLĐTĐKALARI

ÜNİTE 13. Radyoaktivite. Amaçlar. İçindekiler. Öneriler

İşyeri ortamlarında, çalışanların sağlığını. ve güvenliğini korumak amacıyla yapılan bilimsel çalışmaların tümü diye tanımlanabilir.

GELECEĞİN NÜKLEER GÜÇ PROJEKSİYONLARI Ahmet Cangüzel Taner Fizik Yüksek Mühendisi Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ( acant@taek.gov.

ÇEKİRDEK KİMYASI. Kimya Ders Notu

veya yenilikçi reaktörler olarak anılan, üçüncü ve dördüncü nesil nükleer güç santralleri geliştirilmesine öncülük etmiştir.

BÖLÜM 3: (6,67x10 Nm kg )(1,67x10 kg)»10 36 F (9x10 Nm C )(1,6x10 C) NÜKLEONLAR ARASI KUVVET- NÜKLEER KUVVET

KARBONDĐOKSĐT EMĐSYONLARI

Radyoaktif Çekirdekler

RADYOAKTİVİTE. Radyasyon; iç dönüşüm geçiren atomlar tarafından yayımlanan, boşlukta ve madde içerisinde hareket edebilen enerjidir.

FİSYON. Ağır çekirdekler nötronla bombardıman edildiklerinde bölünürler.

KARBONDĐOKSĐT DÖNGÜSÜ ARAŞTIRMALARI

Japonya daki yeni bir deneme başarılı olduğu takdirde, dünyadaki uzun yarı ömürlü radyoaktif atıkları yoketmek mümkün olabilecektir.

Karbondioksit Emisyonları ve Salınımlarının Yok Edilmesi ya da Depolanması

Radyoaktivite - Büyük Patlama ve Evrenin Oluşumu

2: RADYOAKTİF ATIKLAR...11

ÇALIŞMA YAPRAĞI (KONU ANLATIMI)

Nükleer Füzyon Enerjisi (Nükleer Kaynaşma Birleşme Enerjisi) Termonükleer Füzyon Santralleri

Nötr (yüksüz) bir için, çekirdekte kaç proton varsa çekirdeğin etrafındaki yörüngelerde de o kadar elektron dolaşır.

Yrd. Doç. Dr. H. Hasan YOLCU. hasanyolcu.wordpress.com

Mars Gezegeni Keşifleri için Kızıl Gezegen Mars a Son Gönderilen Plutonyum-238 (Pu-238) Yakıtlı Uzay Araçları

T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

12. SINIF KONU ANLATIMLI

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

9- RADYASYONUN ETKİ MEKANİZMALARI 9.1- RADYASYONUN İNDİREKT (DOLAYLI) ETKİSİ

Radyoaktiflik ve Nükleer Enerji

Japonya Depremi Tsunami ve Nükleer Santraller Ahmet Cangüzel Taner Fizik Yüksek Mühendisi Fizik Mühendisleri Odası

Güneş in Kimlik Kartı: Doğum Yeri: Evren Annesi: Büyük Patlama (Big Bang) Kütlesi: 1,99 x kg Yarıçapı: 6.96x10 8 m Yaşı: 4.5 x 10 9 yıl Açısal

FOSĐL YAKITLI TERMĐK SANTRALLER Ahmet Cangüzel Taner Fizik Yüksek Mühendisi Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ( acant@taek.gov.tr )

FİZ406 NÜKLEER FİZİK DERS NOTLARI. Hazırlayan:

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI'

VIA GRUBU ELEMENTLERİ

RÖNTGEN FİZİĞİ X-Işını oluşumu. Doç. Dr. Zafer KOÇ Başkent Üniversitesi Tıp Fak

ELEMENTLERİN SEMBOLLERİ VE ATOM

Transkript:

ATOM, RADYOAKTİVİTE, RADYOİZOTOPLAR ve RADYASYON TÜRLERİ Ahmet Cangüzel Taner Fizik Yüksek Mühendisi Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ( acant@taek.gov.tr ) Radyasyon yaşamın gerçeği veya bir parçası kabul edilmek zorundadır. Doğal olarak, dünyanın her yerinde kaçınılamaz şekilde bulunan radyoaktif maddeler veya kaynaklar aracılıyla, hem dahili hem de harici (iç ve dış) olmak üzere radyasyonlarla ışınlanma sureti ile, yaşantımızı sürdürmekteyiz. Öte yandan, nükleer füzyon yada nükleer kaynaşma-birleşme şeklinde adlandırdığımız, güneşte vuku bulan nükleer reaksiyonlar vasıtasıyla oluşan güneş ışınları diğer bir deyimle güneş radyasyonları ve sıcaklık, insanoğlunun yaşamsal ihtiyaçları veya gereksinimleri olarak varlığımızın temelini oluşturmaktadır. Radyoaktif maddeler veya izotoplar ; kainatın yaratılması 13 milyar 700 milyon yıl, dünya ve güneş sistemimizin meydana gelmesi veya oluşumu olan yaklaşık 4.5 milyar yıldan beri mevcut olup, insan vücudu; tabii yada doğal radyasyon kaynakları, örneğin, karbon-14 (C-14), potasyum-40 (K-40) ve polonyum-210 (Po-210) gibi radyoaktif materyalleri doğası gereği içinde bulundurmaktadır. Yeryüzündeki tüm yaşam, bu radyasyonların varlığı veya mevcudiyeti ve de insanın vücuda gelmesi ile birlikte, eş zamanlı iç içe sürüp gitmektedir (*). X-ışınlarının yada Röntgen ışınlarının ve radyoaktivitenin keşfi olan takribi 100 yılı aşkın süredir, radyasyonları ve radyoaktif materyalleri yapay veya suni şekilde elde etme yolları bilim insanlarınca yoğun biçimde araştırılmaktadır. X ya da Röntgen ışınları; 1895 de keşfedilmelerinden 6 ay sonra, ilk defa tıbbi amaçlı olarak kullanıldı. Bu şekilde, X-ışınları ve iyonlaştırıcı radyasyon uygulamalarından yararlanma çok erken başlamasına rağmen, 1900 ün başlarında, tıp doktorlarının farkında olmadan yüksek dozda X-ışınlarına maruz kalmalarından dolayı, radyasyonların zararları ve olası tehlikeleri ile karşılaşıldı. O zamanlardan beri radyasyon kaynakları ve radyoaktif maddelerin çok farklı ileri düzeydeki teknolojik uygulamaları yoğun bir şekilde geliştirilmektedir. Radyasyonları; madde üzerinde oluşturdukları etkilere göre, iyonlaştırıcı ve iyonlaştırıcı olmayan 1

radyasyonlar olmak üzere iki sınıfta toplayabiliriz. İyonlaştırıcı radyasyonlar; kozmik radyasyonlar yada kozmik ışınları (uzaydan gelen X ve gama ışınları), Röntgen ışınları olarak adlandırdığımız X- ışınları ve radyoaktif maddelerden çıkan alfa, beta, nötron, gama ışınları gibi çeşitli türdeki radyasyonları kapsamaktadır. İyonlaştırıcı olmayan radyasyonlar; ultraviyole ışık (morötesi ışık), güneş ışınları, radyo dalgaları, cep telefonlarından yayılan elektromanyetik dalgalar, mikro dalgalar ve benzerlerini içermektedir. Bu yazıda, iyonlaştırıcı radyasyonlar gözönüne alınmakta olup, çok defa basit ve kısaltılmış şekli ile, sadece radyasyon veya ışın olarak ifade edilmektedir. İyonlaştırıcı radyasyonların, hem etkileri ve kullanımları hem de kullanıldıkları alanlarda alınacak emniyet, güvenlik ve de korunma önlemlerinin geniş şekilde gözden geçirilmesi, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ( International Atomic Energy Agency - IAEA ) ve İngiliz Ulusal Radyasyondan Korunma Kurumu ( National Radiological Protection Board NRPB United Kingdom ) işbirliği ile sağlanmaktadır. Nükleer bilimler ve bunların barışçıl amaçlı uygulamalarında Birleşmiş Milletler Ajansı olarak, IAEA, radyasyonun, uluslararası düzeyde güvenli kullanımını temin etmek için, uzmanlıklar ve çeşitli programlar yolu ile, kapsamlı bir hizmet sunmaktadır. IAEA, radyasyonların kullanımındaki yaygın içerikli uygulamaların idaresinde, tatbik edilebilir emniyet ve radyolojik güvenlik standardlarının geliştirilmesi için, yasal bir sorumluluğa sahiptir. Eğitim kurslarını ve danışmanlık hizmetlerini kapsayan teknik işbirliği projeleri vasıtasıyla, adı geçen standardların uygulanmasında üye ülkelere yardım temin etmektedir. Ayrıca, bu gibi projeler, yayınlar ve konferanslarla, bilgi alış verişini kolaylaştırmaktadır. Özetlemek gerekirse IAEA, uranyum madenciliğinden nükleer yakıt çevrimi, nükleer güç santrallerinin kurulması ve işletilmesi safhasından; yeni nesil reaktörler, nükleer santral kazaları, radyasyonun biyolojik etkileri, nükleer maddelerin taşınması, radyasyondan korunma, nükleer güç reaktörlerinde oluşan radyoaktif atıkların yok edilmesi veya nihai depolanması, nükleer santrallerde güvenlik felsefesi ve güvenlik sistemleri, nükleer santrallerde deprem güvenliği, nükleer santrallerde yer seçimi ve değerlendirmesi, nükleer santrallerin yer, inşaat ve işletme lisansları, nükleer emniyet ve güvenlik, nükleer madde denetimi (safeguard) konularına kadar, nükleeri içeren bilimsel ve teknolojik her dalda, üye 2

ülkeler arasında bilgi paylaşımı ve doküman tedarikine önderlik etmektedir. Radyasyonu içine alan her uygulamada, radyasyon güvenliği açısından doğabilecek tehlikeler ve kullanımın gerekçesi arasında, kârlar ve risklerle ilgili bir ilişkinin kurulması gerekmektedir. İyonlaştırıcı radyasyonların ve radyoaktif maddelerin keşfi, radyolojik tıbbi teşhis ve radyasyonla kanser tedavisi halk dili ile ışın tedavisi yöntemlerinde çarpıcı ilerlemelere öncülük etmiş olup; endüstri, tarım ve araştırmada yaygın biçimde kullanımına neden olmuştur. Buna karşılık, iyonlaştırıcı radyasyonlar yada ışınlar insanlara zarar vermekte olduğundan, kişiler; gereksiz ve aşırı şekilde yüksek dozda radyasyonla ışınlanma veya radyasyona maruz kalmalardan korunmalıdır. Böylece, kontrol edebileceğimiz durumlarda, insanların radyasyonlara maruz kalmalarında gözönüne alınan, kârlar ve riskler arasında, dikkatli bir dengeyi oluşturmamız zorunludur. Bu konunun daha iyi anlaşılabilmesi iyonlaştırıcı radyasyonların biyolojik etkileşme mekanizmaları hakkında bilgi sahibi olunmasını gerektirmektedir. İyonlaştırıcı radyasyonlar hakkında en büyük endişe, radyasyona maruz kalan kişilerde, kanser gibi habis hastalıklara neden olması ve radyasyonların genetik etkileri ve de gecikmiş etkileri olarak adlandırdığımız bu kusurların gelecek nesillere intikal ettirilmesi olasılıklarından kaynaklanmaktadır. Söz konusu kalıtsal etkilerin ihtimaliyeti; doğal, tabii yada yapay veya suni radyasyon kaynağı olup olmadığına bakmaksızın, kişinin aldığı radyasyon dozuna veya miktarına bağlı olmaktadır. Bu çalışmaların uzmanlık konuları, temel bilimleri de içeren çok geniş uygulamalı, kuramsal, ilmî sahalar ve disiplinler kapsamına girmektedir. Öte yandan, son yıllarda, iyonlaştırıcı radyasyonların biyolojik etkileri bilimsel açıdan daha iyi anlaşıldığından, radyasyon kaynakları ile ışınlanan veya radyasyona maruz kalan insanları korumak için, çok ayrıntılı radyolojik korunma sistemleri geliştirilmiştir. Diğer taraftan, çevre korunması için önemli olan nükleer yada radyoaktif atıkların bertarafı, nükleer atıkların idaresi veya yönetimi konularında bilimsel ve teknolojik her türlü önlemler en çağdaş yöntemlerle titiz şekilde alınmaktadır. Ne yazık ki, tüm bunlara rağmen, nükleer reaktörler ya da nükleer güç santralleri hakkında kamuoyunda oluşan radyasyon ve nükleer atıklar kaygısı hâlâ sürmektedir. Radyasyonun neden olduğu 3

hastalıklar veya rahatsızlıklar arasında, en korkutucu olanı kanser hastalığıdır. Maalesef kanser hastalığı da radyasyonun ve nükleerin adının geçtiği her yerde; iyonlaştırıcı radyasyonların tıbbi teşhisde aynı zamanda da onkoloji hastalarının tedavisinde kullanımı göz ardı edilmek sureti ile, özellikle entelektüel kesimde ve halk arasında çok bilen çok yanılır özdeyişimizi anımsatacak biçimde, bütün dünyada olduğu gibi Türkiye de de spekülasyon yada istismar konusu yapılmaktadır. Radyasyonları duyu organlarımızla algılayamadığımızdan ötürü, bu görülemez riskler, çok daha sinsi hale getirilmekte, ön yargılarımız ve kuşkularımız tetiklenmektedir. Bu şekilde müşterek kaygılarımız hafızalarımızda yer etmekte ve nükleer santraller ile diğer nükleer güç tesisleri gibi radyoizotop üretim merkezlerindeki kazalar kanalıyla oluşan radyasyon sızıntıları ve de radyoaktif kontaminasyonlar bir başka deyişle radyasyon kirliliği, bazı durumlarda da süre gelen etkilerin, nükleer materyaller, nükleer atık taşımacılığı veya radyoaktif atık nakliyesi, nükleer silahlar, atom bombaları yada nükleer bombalar dahil, nükleer içerikli tüm olaylar radyasyonla özleştirilerek, ortak eğilim yada radyasyonlara karşı olan endişe veya kaygı, bu şekilde tahrik edilmekte, yangına körükle gitmek atasözümüz geçerli kılınmaktadır. Radyasyonla ilgili korku duygusunun genel ve yaygın biçimde artmasında katkıda bulunan diğer bir önemli faktör de, güvenilebilir ve erişilebilir bilgi eksikliğinin yanında, ortaya çıkan yanlış anlaşılmalardan kaynaklanabilmesidir. Öte yandan, günümüzde ekolojik denge insan kaynaklı şekilde hızla bozulmaktadır. Sera gazı salınımları yada karbon emisyonları veya karbondioksit salınımları sonucu oluşan küresel ısınma ve iklim değişiklikleri için, fosil yakıtlar karşısında önemli bir alternatif konuma gelen ve de enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi yoluyla enerji arz güvenliği sorununda vazgeçilmez halini koruyan nükleer teknoloji çözümüne hükümetler sahip çıkmalarına rağmen, kamuoyu maalesef kuşku ile bakmayı sürdürmektedir. Diğer taraftan, petrol, doğal gaz gibi fosil yakıtlarda beliren fahiş fiyat artışları sayesinde; nükleer enerji santralleri veya nükleer reaktörlerin, fosil yakıtlı termik santrallere nazaran işletim maliyetleri açısından rekabet gücü de son derece yükselmiştir. Küresel boyutta karbon emisyonlarının veya karbondioksit emisyonlarının depolanması, karbon ticareti, karbon 4

ticaret borsası, karbon vergisi, karbon kredisi, karbon veya karbondioksit pazarlama sistemi, karbon fiyatlandırma sistemi, karbondioksit fiyat sistemi, emisyon pazarlama, emisyon pazarlama sistemi, emisyon ticareti, emisyon üst sınırı ve ticareti, emisyon ticaret sistemi, emisyon ticaret borsası, salınım üst sınırı adı altında karbon ve karbondioksit emisyonları veya salınımlarına getirilen yada getirilmesi tasarlanan çok yönlü teknolojik ve ticari düzenlemeler veya sınırlamalar, gelecekte fosil yakıtların kullanımlarındaki maliyet ve fiyat artışlarını gerekli kılacaktır. Konu hakkında hızlı gelişmeleri gözönüne alan yönetimler, nükleer güç santrallerinin kurulması ve işletilmesi ile ilgili enerji satışına ilişkin kanun gibi yasalarla çeşitli teşvikleri yürürlüğe koymaktadır. Bu yazının bir amacı da, çok az da olsa konunun uzmanı olmayan kişilere, atom, radyoaktivite, radyoizotoplar ve radyasyon çeşitleri veya türleri ve de nükleer konular hususunda genel bilgi vererek, bir nebze yardımcı olmaktır. Dünyamızdaki tüm maddeler, atomlardan ibarettir. Hidrojen, karbon, oksijen, demir ve kurşun gibi elementler temel yapı taşlarını oluşturmaktadır. Herbir atom; merkezinde pozitif olarak yüklü çok küçük bir çekirdek ve etrafında elektronları ihtiva etmektedir. Elektronlar; negatif elektrik yükü taşımakta ve bir bulut kümesi halinde yada sınırları gevşek olarak tariflenmiş yörüngelerde, çekirdek etrafında dönmektedir. Atom çekirdeği; tipik olarak elektron bulutu yada kümesinden 10 bin defa daha küçük olması yanında, hatta ve hatta elekronların kendisinden bile küçüktür. Aslında bu durum, atomun içinin hemen hemen boş olduğunu ve yaygın şekilde şematik olarak verilen diyagramlar haricinde tasvir etmenin güçlüğünü ifade etmektedir. Atomun çekirdeği; pozitif yüklü protonlar ile negatif yüklü elektronları ve yüksüz nötronları içermektedir. Burada; proton ve nötronların, temel yapısını daha fazla incelemeye yada çekirdeğe nasıl bağlandıklarını ayrıntılı araştırmaya gerek bulunmamaktadır. Herbir atom, eşit sayıda proton ve elektron ihtiva ettiğinden elektriksel olarak nötr dür. Aynı veya farklı atomlar, molekül olarak adlandırılan daha büyük yüksüz oluşumları teşkil etmek için birleşebilmektedir. Örneğin; iki oksijen atomu, bir oksijen molekülünü meydana getirmekte ve iki hidrojen atomu da bir oksijen atomu ile birleşmek sureti ile, bir su molekülünü oluşturmaktadır. Atomdaki elektron sayısı, bir başka deyişle çekirdekteki proton sayısı, atom numarası 5

olarak adlandırılmakta ve bir elementin eşsiz yada yegâne karakteristiğini temsil etmektedir. Meselâ, karbonun atom numarası 6, halbuki kurşunun 82 dir. Protonlar ve nötronlar eşit kütleye sahip bulunmaları ve de elektronlardan çok daha ağır olmaları nedeni ile, atomun kütlesinin büyük çoğunluğu çekirdekte yoğunlaşmakta ve protonlar artı nötronlar kütle numarası olarak adlandırılmaktadır. Elektriksel olarak nötr olan bir atomda, proton sayısı elektron sayısına eşit olması nedeni ile, protonları ve nötronları ihtiva eden sayı aracılıyla bir atomik türü, tam ve ayrıntılı biçimde açıklayabilmekteyiz. Diğer taraftan, her elementte proton sayısı farklı olduğundan, herbir tür yada çekirdeği belirtmek için, kütle numarası ile birlikte elementin adını basit şekilde kullanabilmekteyiz. Böylece; karbon-12 (C-12), 6 proton artı 6 nötronlu bir çekirdektir. Kurşun-208 (Pb-208) ile mukayese edildiğinde ise, 82 proton ve 126 nötron, bir atom çekirdeğini oluşturmaktadır. Proton sayıları aynı olmasına karşın, nötron sayıları farklı bir elementin atom çekirdekleri, o elementin izotopları olarak adlandırılmaktadır. Örneğin, hidrojenin üç izotopu vardır. Bunlar; hidrojen-1 (H-1) ( sadece bir proton çekirdekli çok yaygın şekli) hidrojen olarak, hidrojen-2 (H-2) ( bir proton ve bir nötronlu) döteryum olarak ve hidrojen-3 (H-3) ( bir proton ve iki nötronlu) trityum olarak isimlendirilmiştir. Demirin, demir-52 den (Fe-52) demir-61 e (Fe-61) kadar on izotopu, elementi karakterize eden 26 protona karşılık, 26 ila 35 arasında değişen nötronlara sahip bulunmaktadır. Radyoaktivite ve radyasyon Pek çok atom çekirdeği kararlı veya stabil olmakla beraber, çoğunluğu kararsız yada aktif durumdadır. İzotopun kararlılığı yada izotopun stabil olması, diğer bir deyimle radyoaktivitesiz, radyasyonsuz veya radyasyon yaymayan konumda bulunması ; esas itibariyle, bir atom çekirdeğinin ihtiva ettiği, nötron ve proton sayıları arasındaki denge ile saptanmaktadır. Daha küçük kararlı veya stabil atom çekirdekleri; eşit sayılarda proton ve nötronlara sahip iken, daha büyük stabil atom çekirdekleri ise; protonlardan biraz fazla nötronlara sahip bulunmaktadır. Çok fazla nötronu içinde bulunduran atom çekirdekleri; bir protonu bir nötrona dönüştürerek, kendilerini çok daha kararlı bir yapıya kavuşturma eğiliminde olup, beta bozunması 6

veya beta parçalanması olarak bilinen bu süreç, beta parçacığı şeklinde adlandırılmış negatif yüklü bir elektronun yayınımı yada bir başka deyişle elektron bozunması ile neticelenmektedir. Çok fazla oranda protonu olan atom çekirdekleri de; beta parçalanması veya bozunmasından farklı şekilde, fazla protonları nötronlara dönüştürerek, pozitif yüklü elektron olarak anılan bir pozitron yayınımı veya pozitron bozunması ile pozitif yükü kaybetmektedir. Bu nükleer transformasyonlar veya nükleer dönüşümler vasıtasıyla çok defa, yüksüz yada kütlesiz şekilde, farklı enerji aralıklarında bulunan ve de gama ışınları olarak anılan, yüksek enerjili fotonların salınması sureti ile, fazla enerjili atom çekirdeği terkedilmektedir. Atom çekirdeğinin ani transformasyonu veya dönüşümü radyoaktivite ve yayınlanan fazla enerji de iyonlayıcı radyasyon olarak adlandırılmaktadır. Nükleer dönüşüm yada nükleer transformasyon eylemi; radyoaktif bozunma veya nükleer parçalanma sözcüğü, atom çekirdeğindeki değişimler, dönüşümler, transformasyonlar ve tüm bunların sonucu meydana gelen radyasyon yayınlanması ise; radyonüklit ifadesi ile belirtilmektedir. Bazı ağır atom çekirdekleri; iki proton ve iki nötrondan ibaret bir alfa parçacığını oluşturarak bozunmakta veya parçalanmaktadır. Helyumun atom çekirdeği ile aynı olan alfa parçacığı, beta parçacığından çok daha ağır olup, iki değerlikli pozitif yük taşımaktadır. Doğal Radyoizotoplar veya Radyonüklidler Çoğu radyonüklidler veya radyoizotoplar yada radyoaktif materyaller doğada bulunmaktadır. Örneğin karbon izotopu, genellikle altı protonlu ve altı nötronlu karbon-12 (C-12) halinde olup, tamamen kararlı durumdadır. Bir başka deyişle, radyoaktivitesiz veya radyasyonsuz ya da radyasyon yaymayan konumdadır. Atmosferdeki kozmik ışınlarla etkileşme sonucunda, altı proton ve sekiz nötrondan ibaret bir radyonüklit olan, karbon-14 (C-14) oluşabilmektedir. Fazla nötronları bulunan karbon-14 (C-14), bir nötronu protona değiştirmek yada dönüştürmek ve beta parçacığı yayınlamak sureti ile bozunmakta veya parçalanmaktadır. Bu şekilde nüklit veya izotop; yedi protonla ve yedi nötrondan oluşan kararlı azot-14 e (N-14) dönüşmektedir. Karbon içerikli materyallerdeki radyoaktif 7

bozunmaları veya parçalanmaları ölçme, karbonla yaş tayini tekniğinin esasını teşkil etmektedir. Doğal olarak bulunan diğer radyonüklidler veya radyoizotoplar, uranyum ve toryum elementlerinden kaynaklanan nükleer bozunma veya radyoaktif parçalanma serileri yada zincirleme nükleer reaksiyonlar sayesinde oluşmaktadır. Bu parçalanma serilerinin her biri kararlı veya stabil nüklit yada izotop olan kurşun ile son bulmasına rağmen, diğer çok bilinen elementlerin radyonüklidleri veya radyoizotopları da, zincirleme reaksiyonlar içinde ayrıca bulunmaktadır. Radyasyon Enerjisi ve Radyoaktivite Birimleri Alfa, beta parçacıkları, nötronlar ve gama ışınları gibi, radyasyonun çeşitli türlerinin enerjileri, genellikle elektron volt birimi ile ev sembolü şeklinde ifade edilmektedir. Bu birimin katları çok defa MeV sembollü milyon yada 10 6 elektron volt olarak kullanılmaktadır. Örneğin, polonyum-214 (Po-214) tarafından yayınlanan alfa parçacığının enerjisi yaklaşık 7.7 MeV dur. Kurşun-214 den (Pb-214) çıkan beta parçacıkları, 1.0 MeV luk maksimum enerjiye sahip ayrı bir uranyum-238 (U-238) bozunma serisi teşkil etmekte ve bu arada 0.35 MeV luk enerjili gama ışınları oluşmaktadır. Son yıllarda, doğal elementlerin yüzlerce radyoaktif izotopu (radyoizotopu), örneğin stronsiyum-90 (Sr-90), teknesyum-99m (Tc-99m), sezyum-137 (Cs- 137) ve iyot-131 (I-131) dahil yapay olarak imal edilmektedir. Diğer taraftan, prometyum ve uranyum cevherinde doğal olarak eser oranda bulunan plutonyum gibi, pek çok yeni radyoaktif element büyük miktarlarda üretilmektedir. Radyoaktif materyalin belirli bir miktarında vuku bulan ani nükleer transformasyonların veya radyoaktif dönüşümlerin hızı, aktivite olarak bilinmektedir. Aktivite sembolü Bq olan ve bekerel olarak adlandırılan bir birim ile ifade edilmektedir. 1 Bq; saniyedeki bir radyoaktif dönüşüm, bozunma, parçalanma veya transformasyona eşittir. Diğer deyimle, radyoizotopun veya radyonüklidin saniyedeki radyoaktif parçalanma ve nükleer bozunma sayısı bir bekerel dir. Bekerel(becquerel); ünlü Fransız fizikçisi Henri Becquerel atfen isimlendirilmiştir. Birimin çok küçük olması nedeni ile, çoğunlukla 1 milyon bekerel ( megabekerel MBq) gibi katları kullanılmaktadır. Örneğin; 1 gram radyum-226 (Ra- 226) yaklaşık olarak 37000 MBq lik bir aktiviteye sahip olup, 8

saniyede takriben 37000 milyon veya 37 milyar alfa parçacığı yayınlamaktadır. Önceden kullanılan birim curie, Polonya doğumlu ünlü Fransız bilimcisi Maria Curie ye atfen adlandırılmış olup, esasında 1 gram radyumun aktivitesi olarak tariflenmiştir. Radyonüklidin saniyedeki 3.7 x 10 10 nükleer parçalanması bir curie (Ci) dir. 1 Ci = 3.7 x 10 10 parçalanma / saniye ve 1 parçalanma / saniye = 1 Bq yerine konulduğunda 1 Ci = 3.7 x 10 10 Bq kolayca bulunmaktadır. Radyoaktif Elementlerin veya Kaynakların Yarı Ömürleri Bir radyonüklidin aktivitesinin, asıl değerinin yarısına düşmesi için geçen süre, radyoizotopun fiziksel yarı ömrü olarak tariflenmekte ve t 1/2 sembolü ile gösterilmektedir. Diğer bir şekilde, gözönüne alınan atom çekirdeğinin yarısının bozunması veya parçalanması için geçen zaman, radyonüklidin fiziksel yarı ömrü olarak ifade edilmektedir. Radyoizotopların veya radyonüklidlerin yarı ömürleri saniyeden başlayarak milyar yıl mertebesine kadar değişmektedir. Bir başka deyişle, her radyonüklit kendine has yarı ömre sahiptir. Meselâ ; teknesyum-100 (Tc-100) için 15.8 saniye ; iyot-131 (I-131) için, 8 gün; sezyum-137 (Cs-137) için, 30 yıl ; karbon-14 (C-14) için, 5730 yıl ; plutonyum-239 (Pu-239) için, 24000 yıl olan yarı ömür ; uranyum-238 (U-238) için, 4470 milyon yıl olmaktadır. Birbirini art arda izleyen radyoaktif yarı ömürler gözönüne alındığında, bir radyonüklidin veya radyoizotopun aktivitesi, 1/2, 1/4, 1/8 vb. oranlarda bozunmaya yada parçalanmaya uğrayarak azalıp gitmektedir. Bu sayede, gelecekteki herhangi bir zaman için, geriye kalan aktiviteyi önceden tahmin edebilmekteyiz. Radyonüklidin miktarı azalırken, yayınlanan radyasyon miktarı veya radyasyon dozu da orantılı olarak düşmektedir. Radyasyonların çeşitleri veya türleri Radyasyonun ortak olan türlerinin büyük bir kısmı, radyoaktif materyallerden ortaya çıkmakla birlikte, radyasyonun bazı çeşitleri veya türleri de, farklı şekillerde oluşmaktadır. Normal şartlar altında, metal olan (genellikle tungsten ) hedefin, bir elektron demeti ile 9

bombardıman edilmesinden doğan X-ışınları veya Röntgen ışınları, en önemli örneği teşkil etmektedir. Metalin atomlarında bulunan elektronlar, elektron demetindeki enerjiyi soğurmakta (bilimsel ifade ile, metalin atomlarını uyarmakta) ve daha sonra bir tür durgunlaşmak veya önceki durumuna dönmek için, X-ışını ya da Röntgen ışını şeklindeki enerjinin açığa çıkmasına sebep olmaktadır. Bu nedenle, burada ortaya çıkan radyasyon, atom çekirdeğinden gelen radyoaktiviteye benzemeyen biçimde, metalin atomlarından oluşmaktadır. Oluşum biçimi nedeni ile, X-ışınları için herhangi bir yarı-ömür bulunmamaktadır. Demet bir defa kapatıldığı takdirde, X- ışınları tamamen kaybolmaktadır. Alfa radyasyonu veya alfa ışını (α) ; daha büyük kararsız atom çekirdeği tarafından yayınlanan, pozitif olarak yüklü bir helyum çekirdeğidir. Nispeten daha ağır bir parçacık olmasına rağmen alfa ışınları veya radyasyonları, havada sadece bir, iki cm. lik kısa menzile sahip olup, ince kağıt yüzeyi yada vücudun derisi tarafından tamamen soğurulabilmektedir. Bununla beraber, alfa parçacıkları, solunum yada sindirim yoluyla vücuda alındıklarında, akciğer veya mide çeperlerindeki dokuların, yüksek radyasyonla ışınlanması sureti ile ciddi radyasyon zararları veya radyasyon hasarları oluşturmaktadır. Beta radyasyonu veya beta ışını (β) ; kararsız bir atom çekirdeğinden yayınlanan bir elektrondur. Beta ışınları çok küçük olup, doku yada materyaller içine daha fazla girebilmektedir. Beta ışını; plastik, cam veya metal tabakalar tarafından tamamen soğurulabilmekte yada absorblanabilmektedir. Genellikle, beta radyasyonları vücudun derisinin üst kısmından öteye nüfuz edemezler. Her şeye rağmen, yüksek enerjili beta radyasyonlarına aşırı derecede maruz kalma veya yüksek dozda ışınlanma durumlarında, deri yanıkları görülebilmektedir. Bu şekildeki beta yayınlayıcılar, solunum yada sindirim yoluyla vücuda alındığı takdirde de tehlike yaratabilmektedir. Gama radyasyonu veya gama ışını (γ) ; çok defa, beta parçacığının yayınlanması esnasında, kararsız atom çekirdeğinden çıkan, ışığa benzeyen elektromanyetik dalga şeklinde, çok yüksek enerjili fotonlar, gama radyasyonları olarak adlandırılır. Gama ışınları; madde içinden 10

geçerken, birincil derecede, elektronlarla etkileştiğinden, atomlarda iyonlaşmaya neden olmaktadır. Çok girici olan gama radyasyonuna karşı, sadece kurşun yada çelik gibi, yoğunluğu oldukça yüksek ve kalın materyaller, iyi bir zırhlama sağlayabilmektedir. Bu nedenle, gama ışını ile, sindirilmeden yada solunum olmadan da, vücudun iç organları, önemli ölçüde doz alabilmektedir. X ışınları ( Röntgen ışınları ); bir elektron demetinin çok hızlı yavaşlaması ile, yapay olarak oluşan ve gama radyasyonuna benzer, yüksek enerjili fotonlardır. X-ışınları da aynı şekilde girici olup, yüksek yoğunluklu materyaller bulunmadığı takdirde, bu tür ışınlardan, vücudun iç organları, oldukça tehlikeli dozlar alabilmektedir. Nötron radyasyonu veya nötron ışını (n); özellikle atomik fisyon ( nükleer parçalanma-bölünme ) ve nükleer füzyon ( atomik kaynaşma-birleşme ) esnasında, kararsız yada aktif atom çekirdeği tarafından, bir nötronun yayınlanmasıdır. Kozmik ışınlardaki bileşeninden başka, nötronlar, genellikle yapay şekilde oluşmaktadır. Elektriksel olarak yüksüz parçacıklar olmalarından dolayı, nötron radyasyonları çok girici olabilmekte ve madde yada doku ile etkileştiklerinde, beta veya gama radyasyonlarının yayınlanmasına neden olmaktadır. Bu sebeple, nötron ışınları, bu ikincil ışınlanmaları da azaltmak için, son derece ciddi bir zırhlamaya gereksinim duymaktadır. Kozmik radyasyon veya kozmik ışınlar ( uzaydan gelen ışınlar yada radyasyonlar ); bu ışınlar uzayın derinliklerinden gelmektedir. Protonlar, alfa parçacıkları, elektronlar, X ışınları, gama ışınları ve diğer muhtelif alışılmadık yada bilinmedik (egzotik- exotic particles) (yüksek enerjili) parçacıklar dahil olmak üzere, pek çok farklı radyasyon türlerinin karışımından ibarettir. Uzay kaynaklı yada uzaydan gelen enerjik parçacıkların tamamı, atmosferde güçlü şekilde etkileşmekte, sonuçta temel seviyedeki kozmik radyasyonlar, birincil olarak, müonlar, nötronlar, elektronlar, pozitronlar ve fotonlar olmaktadır. Temel seviyedeki dozun çoğunluğu, müonlar ve elektronlardan kaynaklanmaktadır. 11

(*)Kaynaklar: İnsan, Radyasyon ve Çevre, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı yayını ( Radiation, People and the Environment IAEA publications ). Kainat, İnsan ve Radyasyon, Çağın Polisi Dergisi, 59.sayı, 2006. Nükleer Atıkların İdaresi veya Yönetimi, Çağın Polisi Dergisi, 69.sayı, 2007. Nükleer Reaktörler, Çağın Polisi Dergisi, 63.sayı, 2007. Nükleer Enerji, Çağın Polisi Dergisi, 62.sayı, 2007. Radyoaktif Atıkların Yok Edilmesi veya Nihai Depolanması, Çağın Polisi Dergisi, 58.sayı, 2006. Yeni Nesil Nükleer Güç Reaktörleri, Çağın Polisi Dergisi, 57.sayı, 2006. İyonlaştırıcı Radyasyonların Biyolojik Etkileşme Mekanizmaları, Çağın Polisi Dergisi, 55. ve 56. sayılar, 2006. İklim Değişiklikleri, Çağın Polisi Dergisi, 53.sayı,2006. Küresel Isınma, Çağın Polisi Dergisi, 60.sayı, 2006. Küresel Isınma Mekanizmaları, Çağın Polisi Dergisi, 61.sayı, 2007. İklim Değişikliklerinin Maliyeti, Çağın Polisi Dergisi, 64.sayı, 2007. Sera Gazı Emisyonları, Çağın Polisi Dergisi, 65.sayı, 2007. İklim Değişiklikleri ile ilgili IPCC nin Son Raporları, Çağın Polisi Dergisi, 67.sayı, 2007. Karbon Emisyonları ve Karbondioksitin Akiferlerde Depolanması, Çağın Polisi Dergisi, 68.sayı, 2007. Amerika da Küresel Isınma ile ilgili Politika Değişimi, Çağın Polisi Dergisi, 66.sayı, 2007. Haziran 2007 de bir araya gelen G8 lerin Gündemi: Küresel Isınma, İklim Değişikliği ve Sera Gazı Emisyonları, Çağın Polisi Dergisi, 70.sayı, 2007. Almanya da Nükleer Enerjinin Geleceği, Çağın Polisi Dergisi, 71.sayı, 2007. Nükleer Güç Santralleri ve Nükleer Enerjinin Geleceği, Çağın Polisi Dergisi, 72. sayı, 2007. İnternet site: www.caginpolisi.com.tr 12