Çevre ticaret ilişkisi



Benzer belgeler
Küreselleşme. Ticaretin Küreselleşmesi. Dünya Ticaretinin Serbestleşmesi: Küreselleşme ve Ekonomik Birleşmeler

TÜRKİYE DE FİKRİ MÜLKİYET HAKLARININ KORUNMASI : ULUSLARARASI DOĞRUDAN YATIRIMLARA ETKİLER RAPORU

Dış Ticaret Politikası. Temel İki Politika. Dış Ticaret Politikası Araçları Korumacılık / İthal İkameciliği

DÜNYA TARIM ÜRÜNLERİ TİCARETİ

PAZARA GİRİŞ ENGELLERİ ve ÇÖZÜM YOLLARI

DIŞ TİCARETTE KÜRESEL EĞİLİMLER VE TÜRKİYE EKONOMİSİ

BÖLÜM 9. Giriş. Tarifeler ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT) ve Dünya Ticaret Örgütü (WTO) Çok Taraflı Ticaret Sistemi

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

Chapter 10. Ticaret politikasının uluslararası müzakereleri ve Dünya Ticaret Örgütü (WTO) Slides prepared by Thomas Bishop

TÜRKĠYE DÜNYANIN BOYA ÜRETĠM ÜSSÜ OLMA YOLUNDA

İÇİNDEKİLER. ÖN SÖZ...i GİRİŞ...1. Birinci Bölüm MİLLETLERARASI ÖRGÜT TEORİSİ

Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşmaları: Yatırım Kavramı ve En Çok Gözetilen Ulus Kayıtları

Dış Ticaret Politikasının Amaçları

TTYO Çıkmazına Karşı, Farklı Bir Öneri NİTELİKLİ SANAYİ BÖLGELERİ MEHMET ÖZÇELİK

izlenmiştir. Çin Halk Cumhuriyeti 1949 yılında kurulmuştur. IMF'ye bağlıbirimler: Guvernörler Konseyi, İcra Kurulu, Geçici Kurul, Kalkınma Kurulu

Tarife Dışı Politika Araçları

Türkiye-Kosova Serbest Ticaret Anlaşması IV. Tur Müzakereleri. Caner ERDEM AB Uzman Yardımcısı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü

İÇİNDEKİLER GİRİŞ:... 1

İŞLETME 2020 MANİFESTOSU AVRUPA DA İHTİYACIMIZ OLAN GELECEK

Örgütsel Yenilik Süreci

TARIM POLİTİKASININ ARAÇLARI Ulusal Tarım Politikası Araçları

G20 BİLGİLENDİRME NOTU

Rusya nın DTÖ Üyeliğinin Türk-Rus Ticari İlişkilerine Olası Etkileri

Trans-Pasifik Ortaklığı Anlaşmasının Türkiye Ekonomisine ve Dış Ticaretine Etkileri

Uluslararası Tarım ve Gıda Politikası II

TÜRKİYE AÇISINDAN EURO NUN ROLÜ

Tarımsal Gelir Politikası/Amaç

ULUSLAR ARASI TARIMSAL İLİŞKİLER. Prof.Dr.Emine Olhan

6. Aile İşletmeleri Kongresi 10 Nisan Mustafa MENTE Türkiye İhracatçılar Meclisi Genel Sekreter

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...1 I. BÖLÜM İKTİSADİ BÜTÜNLEŞME OLGUSU: KAVRAM VE BÜTÜNLEŞME BİÇİMLERİ

Dünya ekonomisinde kartlar yeniden karılıyor!

KAMU POLİTİKASI BELGELERİ

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

İTKİB Genel Sekreterliği AR&GE ve Mevzuat Şubesi

DTÖ DOHA MÜZAKERELERİ VE TARIM POLİTİKALARI. Prof. Dr. Ahmet ŞAHİNÖZ Başkent Üniversitesi

TÜRKİYE TARIMI, GELİŞMELER ve GENÇ TARIMCILAR

Yerelleşme, en genel anlamda, kamu hizmetleri sorumluluk ve yetkilerinin merkezi hükümetten yarı-bağımsız hükümet veya organizasyonlara veya özel

OECD Tarım Komitesi 163. Oturum

Bölüm 3. Dış Çevre Analizi

DERS ÖĞRETİM PLANI. Uluslararası İktisadi Kuruluşlar

GIDA GÜVENCESİ-GIDA GÜVENLİĞİ

MESLEK KOMİTELERİ ORTAK TOPLANTISI 17 Haziran 2014

FİNANSAL KURUMLAR PARA PİYASASI KURUMLARI

1 MEKÂN-EKOSİSTEM-ÇEVRE-EKOLOJİ- ÇEVREBİLİM: KAVRAMSAL TARTIŞMA

Dünya Ticaret Örgütü Çok Taraflı Ticareti Kolaylaştırma Anlaşması Yönetici Özeti

AB-ABD SERBEST TİCARET ANLAŞMASI VE TÜRKİYE ÜZERİNE ETKİLERİ

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ

tepav Mart2011 N POLİTİKANOTU Cari Açığın Sebebini Merak Eden Bütçeye Baksın Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

DÜNYA TİCARET ÖRGÜTÜ ÇEVRESEL ÜRÜNLER ÇOKLU GİRİŞİMİ

R KARLILIK VE SÜRDÜRÜLEB

TÜRKİYE ABD ARASINDAKİ EKONOMİK VE TİCARİ İŞBİRLİĞİ FIRSATLARI

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK?

T.C. TİCARET BAKANLIĞI

TARIM POLİTİKALARI VE DTÖ

ZORLUKLAR, FIRSATLAR VE STRATEJĐLER

HAZİRAN 2016 Gebze Ticaret Odası Ticaret Bölümü

PAZAR BÜYÜKLÜĞÜ YATIRIM MALĐYETLERĐ AÇIKLIK EKO OMĐK VE POLĐTĐK ĐSTĐKRAR FĐ A SAL ĐSTĐKRAR

Sağlık Sektörünün Olmazsa Olmazı: Tıbbi Malzeme Alt Sektörü

İÇİNDEKİLER. Önsöz... iii İçindekiler... v Giriş... 1 BİRİNCİ BÖLÜM DIŞ TİCARET TEORİLERİ

SAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası

ULUSAL KURULUŞLARIN İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ UYGULAMALARI VE ULUSLARARASI KURULUŞLARLA KARŞILAŞTIRILMASI

Tarife Dışı Politika Araçları. İthal Kotaları. İthal Kotaları

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ, AB SÜRECİ VE ÇEVRE

TÜRKİYE DE EKONOMİK KRİZLER VE TARIMA YANSIMALARI

TEB KOBİ AKADEMİ İLLER GELECEKLERİNİŞEKİLLENDİRİYOR: ADANA GELECEK STRATEJİSİ KONFERANSI 5 ARALIK 2007

Sektör Haberleri 06 NİSAN 2018

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

Sektör Haberleri 02 MAYIS 2018

Finansal Piyasa Dinamikleri. Yekta NAZLI

Küreşelleşme X Kutuplaşma. Dr.Dilek Seymen Dr. Aslı Seda Bilman

EKONOMİ BAKANLIĞI Gümrük Birliği Kapsamında Kimyasalların Ticaretine Etki Eden Teknik Düzenlemeler Duygu YAYGIR Dış Ticaret Uzmanı

Tedarik Zinciri Yönetimi

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

Dr. Binhan OĞUZ IKV-Konuşma notu 14 Haziran 2007

Kuruluş 843 (Verdun Anlaşması) ( 1958 Cumhuriyet ) Tarım %1,8, Endüstri %19,3, Hizmetler %78,9

T.C. TİCARET BAKANLIĞI

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE İRAN İSLAM CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA ÇEVRE ALANINDA MUTABAKAT ZAPTI

RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU. Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu

Tarım & gıda alanlarında küreselleşme düzeyi. Hareket planları / çözüm önerileri. Uluslararası yatırımlar ve Türkiye

Politika Notu Nisan ve 2008 Krizlerinin Karşılaştırması. Müge Adalet Sumru Altuğ

FİNANSAL YÖNETİME İLİŞKİN GENEL İLKELER. Prof. Dr. Ramazan AKTAŞ

Turizm Ekim Özge YALÇIN - Mali Analiz. TSKB Araştırma

Ekonomi Bülteni. 17 Ağustos 2015, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

ÜSİMP UNİVERSİTE SANAYİ İŞBİRLİĞİ DENEYİMLERİ ÇALIŞTAYI, 9-10 Ocak 2013, Ankara

HOLLANDA ÜLKE RAPORU

WORLD FOOD DAY 2010 UNITED AGAINST HUNGER

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS ULUSLARARASI İKTİSAT I UİK

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ NE ÜYELİK SÜRECİNDE SAĞLIKTA İNOVASYON

ANKET-FİRMA. Soruları yanıtlarken firmanızla/sektörünüzle ilgili olmadığını düşündüğünüz sorulara yanıt vermeyiniz.

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

ÇEVRESEL TARIM POLİTİKASI

Teknoloji Geliştirmede ve Eğitimde Üniversite Sanayi İşbirliği

DERS BİLGİLERİ ULUSLARARASI İKTİSAT TPB

2014 YILI EYLÜL AYI TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

Transkript:

Çevre ticaret ilişkisi Necla YIKILMAZ Çankaya Belediyesi ÇEVRE TİCARET İLİŞKİSİ Dünya ticareti ile çevre ilişkileri neden bu denli ağırlık kazanmıştır: Herşeyden önce çevresel bozulmayla ilgili kavrayış ve anlayışlar, gerek ulusal, gerekse global düzeyde çarpıcı bir biçimde artmıştır.özellikle gelişmiş ülkelerde hem kamuoyu hem de karar alıcılar düzeyinde çevre bilinci yükselmiştir. Çevre bilincinin yükselmesi sonucu, özellikle kuzey Amerika ve Avrupa topluluğu üyeleri ile Japonya'da, üstelikte global bir bakış açısıyla, güçlü,etkili, kapsamlı ve giderek kısıtlayıcı bir çevre politikası seti oluşması ve uygulanması süreci ön plana çıkmıştır. Burada unutulmaması gereken bir nokta vardır ki o da şudur: yukarıda adı geçen gelişmiş ülkeler dünya ticaretinin üçte ikisinden fazlasını gerçekleştirmekte ve bu ülkeler aynı zamanda ülkemiz ihracatının da temel pazarını oluşturmaktadırlar. Günümüzde, dünya ticaret sistemi giderek daha yüksek ölçüde, tarife dışı engeller üzerinde yoğunlaşmaktadır. Geçtiğimiz yıllarda çevre kurallarının uygulanmasıyla ilgili ulusal farklılıklardan kaynaklanan anlaşmazlıkların sayısında çarpıcı artışlar olduğu dikkati çekmektedir. Diğer taraftan, dünyanın birçok bölgesinde, özellikle daha gelişmiş ülkeler arasında bölgesel ticaret anlaşmaları giderek güç kazanmaktadır. Bu bölgesel oluşumlar, kendi içinde serbest ticareti teşvik ederken, bir yandan da, özellikle çevre politikalarını ve uygulamalarını ön plana çıkarmaya gayret ettiği de dikkati çekmektedir. Bu tür gelişmelerin dünya ticareti konusunda yeni baskılar ortaya çıkaracağı, belli bölgesel anlaşmaların çerçevesinde bir araya gelmiş ülkelerin, bu anlaşmaların dışında kalan ülkelerle, ilişkilerinde ortaya çıkmış olan çekişmelerin önümüzdeki dönemde büyüyeceği açıktır. Çevre ve Ticaret tartışmasının önemli çıkış noktası ise, serbest dünya ticaretinin çevresel açıdan sürdürülebilir bir büyüme ve gelişme düşüncesi ile uyumlu olup olmadığı, başka açıdan bakılınca, çevre kökenli kısıtlamaların serbest ticaret düşüncesi ile uyumlu olup olmadığıdır. Çevre ile serbest ticaret arasındaki ilişkiye açıklık getirilmesi için iki temel noktanın gözönüne alınması gerekmektedir. Birincisi, çevre konusundaki kurallar ve kısıtlamalar bir tarife dışı-teknikbir engel olarak mı?, yoksa iktisadi korumacılıkla hiçbir ilgisi olmayan bir toplumsal-hatta dünyanın tamamının ilgilendiren-globalkoruma ve korunma mekanizması biçiminde mi algılanacaktır. İkinci nokta ise, ulusal ve global kaynakların yönetimiyle ilgili politikaların, serbest ticaret politkalarıyla bütünleşme seviyesini sorgulamaktadır. TİCARET -ÇEVRE POLİTİKALARININ ETKİLEŞİMİ Günümüzde ticaret politikalarının çevre amaçlı kullanılması, aynı şekilde çevrenin de ticari amaçlarla kullanılması yaklaşımı güç kazanmaya başlamıştır. Gelişme ve ticaretle ilgili uluslararası kurum ve kurallar hızla çevre çerçevesi içine girmektedir. Son yıllarda uluslararası konular arasında yer alan çevre sorunları, ekonomik, sanayi ve ticari yapılanmaları etkilemekte ve aynı zamanda da bu yapılanmalardan da etkilenmektedir. Bundan dolayı, dünya ekonomisi ve ticaretindeki ve buna bağlantılı kurumsal yapıda gözlenen oluşum ve gelişmelerin göz önüne alınması gerekmektedir. Çünkü çevre konusundaki düşünce ve faaliyetlerin ulaştığı boyut, gelişme ve ticaret konularının, özellikle strateji düzeyinde ele alınması olanığını ortadan kaldırmaktadır. Gelişme ve ticaret ve çevre ilişkisini yeni bir yapı içine sokacak kuramsal ve teknik konular hızla çözümlenmekte ve giderek artan bir oranda uygulama alanı bulmaktadırlar.çevre ile ilgili kurallar ve gelişmeler, başka bir deyişle çevre ile ilgili uluslararası düzenlemeler, piyasaya dayalı yönlendirme çabaları, standartlar, çok kısa sayılabilecek bir süre içinde, bir yandan uluslararası ticaretin, bir yandanda uluslararası ticaretle ilgili görüşme, tartışma ve anlaşmaların önde gelen parçaları olmuştur. Üstelik bu eğilimlerin önümüzdeki yıllar da daha da güçleneceği açıkça anlaşılmaktadır. Çevre, dünya ekonomisinde global bir mesele olarak ortaya çıkarken, bir yandanda tek tek ülkeleri ilgilendirmektedir. Özellikle de ülkemiz gibi ihracat potansiyeli yüksek olan ve ihracat için gayret gösteren ekonomimizi ve ülke ekonomisinde önemli ihracat potansiyeline sahip metalürji sektörünü de yakından ilgilendiren sonuçlar yaratmaktadır.

ÇEVRE VE TİCARET İLİŞKİSİNDE KURUMLAR VE KURALLAR Çevre ve ticaret tartışmasındaki kurumsal aktörlerin sayısı artmaktadır. Yani ekonomik gelişmeyi, dünya ticaretini ve çevre meselelerin bir arada ele almaya başlayan uluslararası kurumların sayısı hızla artmaktadır. Bunlara örnek olarak,undp, UNCTAD, DB, OECD, GATT (DTÖ) verebiliriz. Çevre ve ticaret ilişkilerini incelerken, bu ilişkilerin ülkemiz üzerindeki etkilerini araştırırken, bu kuruluşların ve uygulamalarının gözönüne alınması ve dikkatle incelenmesi gerekmektedir. Bu anlamda, dünya ticaretini düzenleyen GATT (Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Anlaşması) ve onun kurumsal yapısı olan DTÖ (Dünya Ticaret Örgütü) üzerinde duracağız. Uzun süre kendisini çevre sorunlarının dışında tutan ve sadece dünya ticaretini belirli prensipler çerçevesinde yönetmeye ve yönlendirmeye çaba gösteren GATT'da artık,ticaret ile çevreyi birlikte ele almaktadır. Bilindiği gibi, Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Anlaşmasının amacı, uluslararası ticaretin önündeki engellerin kaldırılması ve ticaretin serbestleştirilmesidir. Uruguay Roundunun sonucunda, 1994 yılında imzalanan Marekeş Nihahi Senedi ile kurulan Dünya Ticaret Örgütü ( DTÖ)'nün görevi ise dünya ticaretinin kurallarını ve işleyişini denetlemektir. Diğer anlamıyla, DTÖ, dünya ticaretini yönetmektedir. DTÖ, şu anda dünyadaki en yetkili ve etkin kunıluştur. DTÖ'nün elinde tahkim gibi güçlü bir yaptırım yetkisi vardır. Nihai senedi oluşturan Dünya Ticaret örgütünü kuran anlaşmanın eki niteliğinde olan, birçok anlaşma arasında yer alan çevre-ticaret açısından önemli olan anlaşmalar ise şunlardır: Ticarette Teknik Engeller Anlaşması, Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması (TRIPS) ve Sübvansiyonlar ve Telafi Edici Tedbirler Anlaşması TİCARETTE TEKNİK ENGELLER ANLAŞMASI Bu anlaşma,endüstriyel ve tarımsal ürünler dahil olmak üzere bütün ürünlere ilişkin teknik düzenlemeleri, standartları ve uygunluk değerlendirmesi sistemlerini düzenlemektedir. Anlaşmaya göre, üye ülkeler ilke olarak standartlarını ve test yöntemlerini uluslararası standartlara uygun olarak geliştirmekle yükümlüdürler. Yine anlaşmaya göre standartlar konusunda uygulamalarda yerli ve yabancı ürünlerin aynı kurallara tabii olması esastır. Ayrıca anlaşmaya göre, üretim teknolojilerine ilişkin standartlar ve kriterler de getirebilecektir. Son yıllarda, çevre korunması ve politikaları ile ilgili standartların, kısıtlamaların, kriterlerin ticarette teknik engellerin ağırlıklı bir parçasını oluşturmaya başladığını görmekteyiz. Özellikle Türkiye ihracatının da esas hedefi olan Batı Avrupa ve Kuzey Amerika ülkeleri ithalatçı firmaları alış verişlerinde yaygın biçimde-kalite, sağlık,vb yanı sıra-çeşitli çevre standartları koymakta ve uygulamaktadırlar. Söz konusu standartlarda dikkat çeken nokta bunların birer ürün teknolojisi olmakla yetinmediği, üretim teknolojileri ile ilgili beklentilerin de ortaya çıktığıdır. Bu firmaların büyük bir bölümü kontrol denetleme, laboratuvar testlerini de kendileri yapmakta ya da kendileri belirledikleri kurumların onayında ısrarlı olmaktadırlar. Bir ülkenin bir başkasının üretim teknolojilerine müdahale etmesi ve bu konudaki beklentilerini ticarette kısıtlamalar biçiminde zorlaması, ülkeler arasında bugüne kadar alışık olunmayan yeni ekonomik hatta siyasi ilişkilerin hatta anlaşmazlıkların ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Çevre konusundaki standartları genellikle daha yüksek olan ABD gibi bazı ülkelerin bakışları, diğer ülkelerinde kendi standartları düzeyinde kurallar getirmesi biçimindedir. Burada çevrenin korunmasının yanısıra, uluslararası ticaret açısından çevre korumasından daha önemli bir tartışma gündeme gelmektedir. Çevre standartları yüksek olan ülkeler bu durumu kendi firmalarının maliyetlerin yükseltici etki yaptığını ve düşük standart uygulayan ülkelerin firmaları karşısında ticarette bir haksız rekabet durumunun ortaya çıktığını ve bunun kabul edilemez olduğunu savunmaktadırlar. Olaya başka bir açıdan baktığımızda kabul edilemez bir durumun olduğunu görmekteyiz. Dünya kaynaklarının dörtte üçünü dünya nüfusunun %16'sını oluşturan gelişmiş ülkeler kullanmaktadır. Dünya nüfusunun %20'si tüm metalin üçte ikisini, dünya çapında üretilen enerjinin dörtte uçununu tüketmektedir. Dolayısıyla gelişmiş ülkeler kirlenmenin de başlıca kaynağıdırlar. Bu durumda, doğanın tahribinin önlenmesinde gelişmiş ülkelere herkesten fazla sorumluluk düşmektedir. Ama ne var ki gelişmiş ülkeler bu sorumluluğu gelişmekte olan ülkelere yükleme çabası içindedirler. Bu durumda, doğa tahribini önlemeyen, önleyemeyen ülkeler için yaptırımlar gündeme gelmektedir. Doğanın tahribinin önlenmesinin, çevrenin korunmasının iki yönü bulunmaktadır. Çevre kirliliğini önleme, kirliliği yaratan firmaya çoğu zaman önemli ölçüde maliyet artışı getirmektedir. Eğer gelişmiş ülkeler bu amaçla firmalarına

yaptırım getirip maliyetlerini yükseltiyorken, gelişmekte olan ülkeler aynı ölçüde sorumlu davranmıyorsa, bu kez gelişmiş ülkeler rekabet gücünü kaybederken, gelişmekte olan ülkeler rekabet üstünlüğü sağlamış olmaktadır. Soruna bu denli önem verilmesinin bir kaynağı budur.gelişmiş ülkeler bakımından ticari açıdan üzerinde durulan konu, çevre sorunlarını çözmeye yönelik yatırımlar ve uygulanacak yüksek standartları nedeniyle "karşılaştırmalı üstünlüklerini" kaybetmeleri olacağıdır. Özellikle çevre standartlarının yüksekliğinden kaynaklanan maliyet artışının ithal mallar karşısında ve dış pazarlarda haksız rekabete neden olmasının engellenmesine çalışılmaktadır. Bu nedenle çevre damping'i kavramı geliştirilmiştir. İkincisi, gelişmiş ülkeler aynı gerekçelerle çok rahat dış ticaret koruması yaratabiliyorlar. Ürün standartları arasında ambalaj maddeleriyle ilgili olanlar uluslar arası ticareti önemli ölçüde etkilemektedir. Batı Avrupa Ülkelerinin uygulamaya koyduğu "Yeşil nokta" politikası buna iyi bir örnek; ihracatçıya ambalaj maddesini toplayıp geri götürme, tekrar işleyip kullanıma sokma gibi bir sorumluluk yüklenince maliyet o denli artabiliyor ki, ihracattan vazgeçebiliyor. Bu uygulamanın getirdiği, metal ürünlerinin genelde sevk edildiği geri dönmesiz ahşap sandıkların imhasında yaşanan zorluklar ambalajda naylon yasağı gibi konular sektörümüzü zor duruma sokmaktadır. Bu durumda çevrecilik hareketi, tarife dışı engellerden birine dönüşüyor. Yani gelişmiş ülkelerin kendilerine yapılan ihracatı sınırlama için getirdikleri yeni tip bir engel söz konusu olabiliyor. Diğer bir olgu ise, Gelişmiş ülkeler ve Şirketleri, maliyet - kar hesaplarını küresel çapta yapabiliyorlar. Eğer kendi ülkelerinde çevresel kirlenmeyi önlemek için harcama gerekirken, bu konuda titiz davranmayan, azgelişmiş ülkenin birinde bu koşul olmadığından maliyetin düşmesini sağlıyorsa; o faaliyet bu ülkeye taşınmaktadır. Başta kimya ve metalürji sanayiyi, bu nedenle azgelişmiş ülkelere taşınmaktadır. Bu durumda da az gelişmiş ülkeler son yıllarda bir ikilem ile karşı karşıya kaldılar: Doğa tahribine boş verirlerse, yeni sanayilere kavuşacaklar, vermez iseler, bundan yoksun kalacaklar. Gelişmiş ülkelerdeki firmalar hükümetlerin getirdiği doğa tahribini önleme-çevreyi koruma kurallarına uzun vadeli firma planlan çerçevesinde, hiç olmazsa bir ölçüde uyum sağlıyorlar. Az gelişmiş ülkelerde ise durum farklı, 1980'lerden sonra şiddetlenen rekabet karşısında yeni yatırım yapma gücünün sınırlanması, nedeniyle, maliyet düşürme baskısını diğer alanlarda arar oldular. Doğadan varolanı alıp yarını düşünmeme bunun başında gelmektedir. Özellikle küçük ve orta boy firmalarda bu çok yaygındır. Metalürji sektörünün orta ve küçük boy işletmelerden oluştuğu göz önüne alınrsa durum daha iyi kavranabilir. Ancak rekabet arttıkça, teknolojik değişme için yatırım yapamayan, zaten düşük olan ücretleri düşüremeyen bu firmaların daha sorumlu davranmalannın kolay olmadığı da açıktır. Gelişmiş ülkeler kamu oylarında çevre koruma bilinci arttıkça, çevreye zaran önlemek için çeşitli yöntemler ve kontrol mekanizmalan geliştirmektedirler. Atıkların temizlenmesinin yanısıra, bunlann oluşmasını önleyecek temiz üretim teknikleri ve geri kazanım ön plana çıkmaktadır.metaller yerine diğer malzemelerin ileri teknoloji ürünlerinin kullanımı söz konusu olmaktadır. Batı ülkelerinde çevre bilincinin yüksek olması ve metalürji sektöründeki birçok tesisin yerleşim alanları içinde kalması nedeniyle fabrikalar kapanmaktadır. Diğer taraftan, metalürji sektörünün kirli bir yapıda olması nedeniyle, üretim için gerekli olan çevre yatırımları çok yüksek olduğundan birçok batı ülkesinde metalürji sektörü terkedilmektedir. TİCARETLE İLGİLİ FİKRİ MÜLKİYET ANLAŞMASI (TRIPS) Ticaretle İlgili Fikri Mülkiyet Anlaşması ile entellektüel haklar, yani patent ve telif hakları korunmaya alınmıştır. Yeni düzenlemeye göre, bilgisayar programlan 50 yıl, patentler ve telif hakları 10-30 yıl arasında korunmaktadır.yani gelişmekte olan ülkelerin, yeni teknoloji, markalar, modeller vb alanlarda taklit yoluyla bir atılım yapabilmesi bu süreçler içinde olanaksızlaşmaktadır. Anlaşma ile zamanında belli bir malın niteliksel olarak iyileştirilmesi veya yeni bir malın üretimi için gerekli olan araştırma geliştirme harcamalarına katlanmış ülkelerin piyasada rekabet şanslarının koruması amaçlanmaktadır. Bu düzenlemeler ile, uyarlama ve ters mühendislik uygulamaları sonucunda elde edilen teknolojiler ile mal üreten; taklit mallar yapan; herhangi bir lisans ve copy right maliyetine katlanmaksızın ticari faaliyette bulunan ülkeler engellenmek istenmektedir. Bu ülkeler taklit ve uyarlama teknolojileri için herhangi bir maliyete katlanmamaktadırlar. Bundan dolayı bu ülkeler, ürettikleri ve ticaretini gerçekleştirdikleri mallar maliyet açısından bir avantaj kazanmaktadır. Bu ise bu malların üretimi için gerekli AR-GE harcamalarını gerçekleştiren ülkeler karşısında haksızlık

yaratmaktadır. Ancak, genel olarak bakılırsa, bu anlaşma, teknoloji transferini durdurmakta veya engel olmakta ve gelişmiş ülkelerin lehine ve gelişmekte olan ülkeler aleyhine bir durum yaratmaktadır. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin ağırlık taşıdığı metalürji sektöründe, fikri mülkiyet haklan uygulamasının getireceği maliyet yükünün bertaraf etme eğiliminin ağır basması olasığı da bulunmaktadır. Yeni ve temiz teknolojilerin, lisans anlaşmalarına konu olması nedeniyle ek bir maliyet yükü getireceği açıktır. Bu nedenle, daha düşük maliyetli eski ama çevre kirliliğine yolaçan teknolojilere doğru muhtemel bir kayma ortaya çıkabilecektir. Diğer taraftan,ülkemizdeki kayıt dışı ekonominin %25 ile %35 arası bir hacmi, olduğu, yani bu kesimin aktif olarak kontrol edilemediği göz önüne alınırsa teknolojilere ait patent ve lisanslar açısından takip zorluğu yaşanması da olasıdır. Bu durum ise, çarpık ve belirli standartların dışında, çevre koruma anlayışından uzak üretim yapan birimlerin ekonomi genelinde ağırlık kazanması beklenebilir. SÜBVANSİYONLAR VE TELAFFİ EDİCİ TEDBİRLER ANLAŞMASI Bu anlaşmaya göre, Ar-Ge ve çevre korumaya yönelik yatırımlar dışında diğer sanayi kesimlerinde olduğu gibi, metalürji sektöründe de, bütün devlet teşvikleri kaldırılacaktır. Sübvansiyonlar ve telaffi edici tedbirler anlaşması çerçevesinde, çevre amaçlı sübvansiyonlar karşı önlem alınmayan sübvansiyonlar sınıfındadırlar. Ancak metalürji sektöründeki kuruluşların, çevre temizleme teknolojilerinin çok pahalı olması ve teknoloji yenileme olanaklarının az olması nedeniyle, bu sübvansiyondan yararlanma olanakları da çok sınırhdır.çevreye ilişkin sübvansiyonlardan ise, yine daha çok gelişmiş ülkelerin yararlanabilecekleri açıktır. DÜNYA TİCARET ÖRGÜTÜ'NDE ÇEVREYE İLİŞKİN SON GELİŞMELER 30 Kasım-3 Aralık 1999 tarihlerinde ABD'nin Seattle kentinde yapılan DTÖ'nün 3. Bakanlar Konferansının gündem maddeleri arasında yer alan, ancak sonuçlanmayan, yatırımları düzenleyen Çok Taraflı Yatırım Anlaşması ((ÇTYA)-MAI (Mulilateral Agreement on Investment)) ile ise, daha önce yapılan uluslararası anlaşmaların ve ulus devletlerin yasalarındaki çevrenin korunmasına yönelik madelerin kaldırılmasının amaçlandığı görülmektedir. Bu anlaşma ile, Hükümetler yabancı yatırımcıları cezbedebilmek için, uluslarası standartlardan vazgeçmeek zorunda kalacaklardır. Gelişmiş ülkelerin elindeki tüm geri teknoloji ve kirli üretim tesisleri Gelişmekte olan ve Az gelişmiş ülkelere aktanlarılması, bu arada da bu ülkelerdeki kirli üretimin önündeki tüm engellerin kaldırılması hedeflenmektedir. MAI, Yatırım için, devletlere, çevre ile ilgili koruyucu yasaları dolaylı olarak ortadan kaldırılmasını şart koşmaktadır. Bu dayatma, çevre politikalarını temelden etkileyecektir. Yabancı yatırımı çekme konusunda yaşanacak rekabet, tüm çevresel normların düşürülmesini, mevcut kanunların gevşetilmesini, yönetmeliklerin işlemez hale getirilmesini, laçkalaşmasını beraberinde getirecektir. MAI'de getirilen tahkim ve tazminat zorunluluğu ilkeleri, yatırımcı şirkete, tahkime gitme ve ev sahibi ülkeyi tazminat ödeme zorunlulğu getirdiği için, yatırım yapılan ülkenin hükümeti, ya çevreye ilişkin standartlarını yükseltmekten ve düzenlemelerden vazgeçmek veya şirketlere çok yüksek miktarlarda tazminat ödemek durumunda kalacaktır. SONUÇ Gelişmiş Ülkeler çok çeşitli yollarla tarife dışı engeller uygulayarak dış ticareti ve pazarlık gücünü engellemektedirler. Çevresel nedenler ve kirlilik nedenleri en önemli engelleyiciler arasında yer almaktadır. Diğer taraftan, TRIPS anlaşması teknoloji transferini durdurmakta veya engel olmaktadır.teknolojinin az gelişmiş ülkelere açık olması, kullanımının önünde büyük engeller olmaması gerekmektedir. Çevreye duyarlı teknolojiye ulaşmada kolaylık sağlanması ve bu teknolojilerin pattentten muaf tutulacak şekilde düzenlenmesi gerekmektedir.özellikle çevreyi temizleme teknolojilerinin büyük engeller olmadan ve sermaye sıkıntısı olmadan az gelişmiş ülkeler tarafından kullanılabilmesi, bunun gelişmiş ülkeler tarafından teknik ve fınansal olarak desteklenmesi gerekmektedir. Çevre yatırımları uluslararası sermaye için çok önemli bir yatırım alanı olmuştur. Çevre bozulmasından türeyen müthiş karlı bir alan ortaya çıkmıştır. Çevre temizleme teknojisi ve yatırımları şu anda dünyanın en hızlı genişleyen, en moda, en acil faaliyet alanları arasındadır. Çevreyi kirletenlerin, sonra çevreyi temizlemek için müthiş karlı alanlar yaratığını görmekteyiz. Diğer taraftan temiz teknolojiler çevre sorunlarının önlenmesinde yenilerinin ortaya çıkmamasında da yardımcı olacakları yadsınamaz.ancak, teknolojinin sahibi, gelişmiş ülkeler, onlar ise, teknolojiyi transfer etmeye çok fazla taraftar değiller. Daha çok, eski olan, kirletici olan teknolojiyi azgelişmiş

ülkelere transfer ediyorlar. Teknoloji gelişmiş ülkelerin tekelinde, ancak parasını öderseniz alırsınız, çünkü fikri haklan, patent yasaları var. Bir taraftan çevre sorunlarının global sorunlar olduğu ortaya konulmaktadır. Çevre sorunlarının küresel olduğu açıktır. Ancak, bu küresel sorunların niteliğini kavrayıp da dünyaya ilan eden ülkeler, sanki bu doğru değilmiş gibi, ellerindeki kirletici teknolojiyi dünyanın başka yerlerine transfer edip, kendi sınırları içerisinde mevzuatları gereği, tüzel düzenlemeler gereği yapamadığı faaliyetleri diğer ülkelerde yapmaktadırlar. Dünyanın kirlenmesi sahiden temel sorunsa, bunu önlemek gerekiyorsa, dünyanın kirlendiği noktanın ABD de veya Türkiye olması aynı derecede önemsenmek durumundadır. Çevre teknojileri belki gelişmiş ülkeler için sorun çözebilecek noktada, ama Ülkemize ne ölçüde yansıdığı ayrı bir tartışma konusudur. Çünkü gelişmiş ülkeler yeni teknolojileri, ucuza ve iyi niyetli bir şekilde bizim ülkemiz gibi ülkelere vermiyorlar. Bu konunun "sürdürülebilir kalkınma" ve teknoloji ilişkisi içerisinde ayrıca tartışılması gerekmektedir. Günümüzde, çevre, ülkeler arasındaki ilişkileri, başta ticari değişimler olmak üzere etkilemektedir. Uluslararsı ticarette en büyük tehdit gelen alanlardan biri, çevre sorunlardır.görüldüğü gibi çevre bir rekabet gücü ve aracı olmuş,diğer taraftan da, ticaret politikalarının da, çevre amaçlı kullanılması yaklaşımı da güç kazanmaya başlamıştır. Son yıllarda uluslararası konular arasında yer alan çevre sorunları, ekonomik, sanayi ve ticari yapılanmaları etkilemekte ve aynı zamanda da bu ya p ılanmalardan da etkilenmektedir. Günümüzde çevre sorunu, sadece teknik bir sorun değil, ciddi ideolojik boyutları olan bir siyasal ve ekonomik mücadele alanı haline gelmiştir. Ülkemizin ise, ekonomik gelişme, sanayileşme-dış ticaret gibi konuların çevre ile ilişkilendirilerek planlanması sürecinden hala uzakta olduğu görülmektedir. KAYNAKÇA Alpar, İstiklal, Ekonomi Ve Çevre Politikalarının Entegrasyonu, Yeni Türkiye Dergisi, Çevre Özel Sayısı, Temmuz- Ağustos,1995, S.325-329 Arda, Mehmet, "Uluslararası Ticaret Çevre İlişkileri", Yeni Türkiye Dergisi, Çevre Özel Sayısı, Temmuz- Ağustos, 1995, S.357-362 Arıoba, Çelik, "Ticaret Ve Çevre Politikaları", GATT Ve Çevre, TÇV Yayım, Ankara, 1995 Ankara, 1995, S.17-41 DPT, Türkiye Ulusal Çevre Stratejisi Ve Eylem Planı, 1999 Dünya Ticaret Örgütü Anlaşması, Resmi Gazete, 25 Şubat 1995 Tarihli Mükerrer SayıNo:22213 Kaplan, Ayşegül, Küresel Çevre Sorunları Ve Politikaları, Mülkiyeliler Birliği Vakfı Yayınları, Yayın No: 18, Ankara, 1997 Kazgan, Gülten, Küreselleşme Ve Yeni Ekonomik Düzen, Altın Kitaplar Yayınevi, 1. Basım, 1997, İstanbul TMMOB, Sürdürülebilir Kalkınma Sempozyumu, Ankara, 1996 Türkiye Çevre Vakfı, Ortak Geleceğimiz-Dünya Çevre Ve Kalkınma Komisyonu Raporu, Çev. Belkıs Çorakçı, Ankara, 1991 Yürekli, Sıtkı, "GATT Ve Çevre İlişkisi Üzerine Fikri Mülkiyet Hakları Ve Çevre Koruması Bağlamında Bir Değerlendirme", GATT Ve Çevre, TÇV Yayım, Ankara, 1995,8.49-64 TMMOB 37. GENEL KURULU 31 MAYIS - 1 / 2 HAZİRAN 2002 TARİHLERİNDE ANKARA'DA YAPILACAK.