2025 için Küresel Trendlerin Değerlendirmesi Ropörtaj: Patrick Tucker / THE FUTURIST dergisinde yayınlanmıştır. Fütüristler Derneği Tarafından üyeleri için derlenmiştir. İzin almadan kaynak gösterilse dahi kullanılamaz. info@futurizm.org Kasım 2008 de, ABD Ulusal İstihbarat Konseyi, dönüm noktası niteliğinde bir rapor yayınladı, Küresel Trendler 2025: Dönüşen Dünya. Rapor, dünyanın büyük bölümünün alışık olduğu gerçeklikten çok farklı bir gelecek olasılığı ortaya koyuyor. Dört politika uzmanı, ABD nin ulusal güvenlik raporunun etkilerini inceledi ve ABD nin gelecekte küresel ekonomi üzerinde sahip olabileceği olası etkiler hakkında farklı sonuçlara vardı. THE FUTURIST dört uzmana, raporun en önemli tahminleri ile küresel mali krizin ardından ABD, Asya ve küresel ekonominin geleceğinin şimdi nasıl göründüğü hakkındaki görüşlerini sordu: Newt Gingrich, eski ABD Parlamento sözcüsü; Elaine C. Kamarck, Demokrat Al Gore un 2000 Başkanlık kampanyasının kıdemli politika danışmanı; Peter Schiff, Cumhuriyetçi parlamento üyesi Ron Paul ün 2008 başkanlık kampanyasında ekonomi danışmanı; Dennis Kucinich, Demokrat parlamento üyesi
Kasım 2008 de, Ulusal İstihbarat Konseyi, dönüm noktası niteliğinde bir rapor yayınladı, Küresel Trendler 2025: Dönüşen Dünya. Rapor, dünyanın büyük bölümünün alışık olduğu gerçeklikten çok farklı bir gelecek olasılığı ortaya koyuyor. Başlıca olası gelecekler arasında şunlar yer alıyor: 1. ABD nin etkisi ve gücü azalacak ve ABD 2025 te sınırlanmış özgürlük ve eylemle karşı karşıya kalacak. Çin ve Rusya nın etkisi büyüyecek. Zenginlik de ABD den Rusya ve Çin e doğru kayacak. 2. Hindistan ve Pakistan arasında daha geniş çatışma, muhtemelen bir nükleer savaş çıkabilir. Bu, başka ulusların kendilerini korumak için var olan nükleer güçlerle aynı tarafa yönelmesine neden olacak. 3. Artan dünya nüfusu, zenginlik ve Batı nın beslenme alışkanlıklarındaki değişiklikler, gıda talebini 2030 a kadar %50 artıracak (Dünya Bankası istatistiği). 1,4 milyar kadar insan güvenli içme suyuna erişimden mahrum olacak. Rapor, tarihi finans krizinin ortalarında yayınlandığından, bu senaryoların bazıları şimdi, kesin olan yakın geleceğin ileri görüşlü betimlemeleri kadar tahmin edilemeyen bir faktör değil. Diğerleri, geriye dönüp bakıldığında daha uzak görünüyor. Çin in bir zamanlar yılmaz olan büyüme motoru artık belirgin biçimde daha az sağlam görünüyor. %6 seviyesinde, ülkenin GSYİH sinin geçen yılın hızının yarısı kadar ama yine de ABD den daha hızlı büyümesi planlanıyor. Soru artık, hangi senaryolar inanılır olmaya devam edecek, hangileri artık uygulanmayacak? Newt Gingirch: Küresel Zorluklara Karşılık Vermek için Global Bakış THE FUTURIST: Küresel Trendler 2025 raporunda altı çizilen dört kilit noktaya hangi ölçüde katılıyorsunuz? Newt Gingrich: ABD nin etkisi ve gücü azalabilir ama bu bizim ekonomik, politik ya da askeri gücümüzde bir düşüş olmayacaktır. Bugün yaptığımız gibi, dünyanın tek süpergücü olma rolünden zevk alan ABD den ziyade Hindistan ve Çin gibi başka ülkelerin etkisi göreli olarak artacaktır. En büyük nüfusa sahip ülkeler olarak Çin ve Hindistan ın gelecek yüzyılda kesinlikle sesi çıkacak ve şu anki ekonomik büyümeleri, askeri güçlerindeki adam artışıyla bu sesi destekleyecek.
Hindistan ve Pakistan konusunda, ABD aralarındaki gerilimleri azaltma yolunda daha fazla şey yapabilir. Tanık olduğumuz şey, her iki ülkenin stratejik öneminde artan hâkimiyettir. Mumbai de Kasım 2008 de meydana gelen terörist saldırılar, Hindistan ve Pakistan arasındaki gerilimleri önemli ölçüde artırdı. ABD, bu gerilimleri azaltmak için her iki ülkeyle çalışmaya, mümkün olan yerlerde ortak zemin bulmaya ve aralarında işbirlikçi bir ilişki tesis etmeye devam edebilir. THE FUTURIST: Raporda ortaya konan olaylar kaçınılmaz mı? Gingrich: Hiçbir şey kaçınılmaz değildir. Implementing the Art of Transformation isimli kitabımda, önümüzdeki yılların neye benzeyeceğini değerlendirmek için bir referans noktası veriyorum. Gelecek 25 yılda, bilimsel bilgi birikiminde geçmiş 100 yıldakinden daha fazla artış olacak. Son 25 yılın değişim hızını dört ila yedi kere geçiyoruz. Bu demektir ki, en tutucu tahminlerle bile, gelecek 25 yılda 1909 ve 2009 arasında yaşanan değişim skalasını yaşayacağız. THE FUTURIST: Olumsuz senaryolar nasıl başka yöne çevrilebilir? Gingrich: Doğal kaynaklara ve enerjiye erişim, gelecek çeyrek yüzyılda dünyanın karşılaşacağı en önemli zorluk olabilir. Global enerji zenginliği için, hem üretimi hem de enerjinin kullanım etkinliğini en üst noktaya çıkaran bir strateji geliştirmek zorundayız. Bu tür bir strateji gelecekteki anlaşmazlıkları azaltma ya da önleme yönünde kayda değer olumlu etkiye sahip olacaktır. THE FUTURIST: ABD hükümeti ve ABD vatandaşları azalan etki, daha zengin ve daha güçlü bir Asya ve kaynaklar üzerinde yoğunlaşan rekabetle nasıl başa çıkabilir? Gingrich: Eğitim, Çin ve Hindistan ın artan bir etkiye sahip olduğu bir dünyada, gücümüzün ve refah düzeyimizin devam etmesini belirleyen kilit konu olacaktır. 25 yıldan daha uzun bir süre önce yayınlanan A Nation At Risk kitabını okursanız, çocuklarımızın eğitiminin ciddi bir ulusal konu olduğu ve ebeveynlerin, idarecilerin, öğretmenlerin, kanun koyucuların ve bu ülkenin liderlerinin bu şekilde görmesi ve ona göre karşılık vermesi gerektiği açıktır. Çocuklarımızın öğrenme biçimi özellikle matematik ve bilimde etkili biçimde iyileştirmek için inovatif yollar bulmak, geleceğimiz için en büyük farkı yaratacaktır. THE FUTURIST: Yukarıdaki olaylarda neleri en kötü durum senaryosu ve en iyi durum senaryosu olarak görüyorsunuz? Gingrich: Verdiğiniz kilit noktalar içinde, en kötü durum senaryosu saldırgan bir Çin ve yeniden dirilen saldırgan bir Rusya olacaktır. Benzer şekilde, Hindistan ve Pakistan arasındaki ilişkilerde tam bir kopma ve bununla ilişkili bir nükleer savaş tehdidi tüm dünyanın istikrarını bozacaktır.
Açık şekilde, en iyi durum senaryosu, ABD, Çin, Rusya, Hindistan ve Pakistan arasında işbirliği ve daha güçlü, daha yakın ilişkiler olacaktır. Küresel topluluğun nüfuslarımız arttıkça ve enerji ihtiyaçlarımız daha fazla miktarlarda arttıkça, geçimimizi sağlamamızı gelecekte tehdit edecek şeylerin yaygın biçimde farkına varılması zorunludur. Bugün herkeste bu farkındalığın olması ve çözümlere ulaşmak için işbirliği, küresel ekonomiyi büyütmek ve herkes için sağlık ve refahın sağlanması açısından daha fazla şey yapacaktır. THE FUTURIST: Azalan jeopolitik etki, Çin de artan güçle birlikte, aslında ABD için bir şekilde iyi olabilir mi? Gingrich: Duruma göre değişir. Çin konusunda seçim yapmamız gerek: işbirliği ya da rekabet. Hiç şüphesiz, eğer Çin ile ilişkimizi güçlendirirsek, ekonomik ve askeri açıdan güçlü bir Çin, Batı Pasifik bölgesinde istikrarı korumak için ulusal çıkarlarımız içinde olacaktır. THE FUTURIST: Rapor neyi gözden kaçırıyor? Gingrich: Rapor, başarısız olan bir Meksika nın etkisine yeterince yakından bakmıyor. Kuzey sınırımızda başarısız olan bir ülke, ABD nin ulusal güvenliği açısından ciddi bir tehdittir. THE FUTURIST: Yukarıdaki kilit noktalara neleri eklersiniz? Gingrich: Sibergüvenlik. Bilgisayarları yaşamlarımızın her bir yönüne entegre etmeye devam ettikçe, geçimimizi sağlama konusunda önemli bir kırılganlık yaratıyoruz. Bugün ihtiyacımız olan şey, bugünün elektronik dünyada yaşayan ve nefes alan neslin yer aldığı bir siber think-thank tir. Ağlarımızın ve verilerimizin hayatta kalmasını sağlamak özel amacıyla, kurum, RAND şirketinin eskiden olduğu şeye çok benzemelidir. THE FUTURIST: Önümüzdeki 20 içinde ABD politikasını şekillendirecek en önemli trend nedir? Gingrich: Azalan kaynaklarla dünya çapında artan enerji talebi. Enerjiden bağımsız hale gelmek için bugün sağlam adımlar atmak zorundayız. THE FUTURIST: Yeni dünyaya geçişimizi kolaylaştırmak için bugün ne yapmaya başlayabiliriz? Gingrich: Bugün, geleceğimize yatırım niteliğinde akıllı seçimler yapmalıyız. Hukuki ihtilafı, düzenlemeyi, vergilendirmeyi, eğitimi, sağlığı, enerjiyi, altyapıyı ve ulusal güvenlik araçlarımızı temelden dönüştürmemiz gerek. Bugün var olan politikalar, yirminci yüzyılın gerçeklerini yansıtıyor. Mevcut yasalarımız, sistemlerimiz ve modası geçmiş bürokrasilerimizle küresel rekabette yer alamayız; bunlar, bugünün meselelerini yönetmek için gerekli esneklik ya da etkililiğe sahip değiller. Tüm bunlar büyük bir girişim gibi görünüyor ve öyle de ama yapılabilir. Yapılmak zorunda.
Elaine Kamarck: İnovasyon ve Bilgi Birikimiyle İlerlemek THE FUTURIST: Yukarıda altı çizilen noktaları ABD den Asya ya refah göçü, Hindistan ve Pakistan arasında olası bir savaş gibi ne ölçüde olası görüyorsunuz? Kamarck: ABD den Rusya ya da Çin e doğru, özellikle Rusya ya doğru bir zenginlik kayışı görmüyorum. Bu kesinlikle çok kötümser bir görüş, çünkü ABD de inovasyonun yapısal bileşenleri kültürel, yasal çok güçlü. Dünyanın geri kalanında inovasyonun kültürel ve yasal bileşenleri, dürüst olmak gerekirse, çok zayıf. Hindistan ve Pakistan arasında daha büyük bir çatışma mı? ABD nin bunun olmasına izin vereceğini sanmıyorum. Asimetrik savaş durumu söz konusu olduğunda ABD kötü olduğu kadar, daha geleneksel savaş durumları konusunda da hazırlıklı ve uzmandır. Tüm dünyadaki nükleer malzemeleri dikkatle izliyoruz. Artan dünya nüfusu ve zenginlik konusuna gelince, tabii ki Batı nın beslenme alışkanlıklarında değişiklikler görmeye başladık bile. Dünya nüfusunda, gıda ihtiyacında ve zenginlikte artışlar olacak ama bunlar Batı nın beslenme alışkanlıklarının olumsuz yönleriyle obezite ve obeziteden kaynaklanan bütün hastalıklar gibi engellenecek ve tüm bu gıda maddelerinin tedarik edilmesinden kaynaklanan önemli çevre sorunları çıkacak. Oldukça karmaşık bir durum söz konusu. Ülkeler, hem çevre hem de insan sağlığı için Batı nın beslenme standartlarını benimsemek yerine karşı önlemler alabilir. THE FUTURIST: ABD deki birinci odak noktasının, inovasyon ve ekonomik açıklık kültürünü sürdürmek olduğunu mu söylüyorsunuz? Kamarck: Bu, kurallara uygun serbest göçü sürdürmek gibi tartışmalı şeyleri kapsıyor. Göç, Amerika nın yeteneğinin en iyi kaynaklarından biridir, bu nedenle göçü durdurabileceklere teslim olmamak için dikkatli olmak zorundayız. Eğitimden inovasyona, Amerika nın ekonomik avantajı sayılabilecek çok sayıda şey var. Temel olarak, biz dünyadaki en inovatif ekonomiyiz. Diğer büyük ekonomilerin herhangi birinin inovasyon konusunda ABD yi geçeceğine dair çok az işaret var. THE FUTURIST: Ekonomik olarak inovatif olmanın ve başka bir yerde üretilen mallardan daha yüksek değere sahip mallar üretmenin önemli olmadığı kıyamet gibi bir senaryoya ne dersiniz? Bunun olma olasılığı nedir? Kamarck: Ekonomik büyümenin temeli de bu değil mi? Ciddi bir resesyon dışında büyüme neden gerilesin ki? Eğer zaman aralığınız 2025 ise, o tarihe kadar ciddi bir resesyon içinde olmayacağız. Kısa vadede, herkesin bir sorunu var ama şimdi ve 2025 arasında yeni iş döngüleri olacak. Büyük olasılıkla, dünyanın ekonomik darboğazdan çıkmasına biz önderlik edeceğiz.
THE FUTURIST: Peki ama gelişmekte olan bu ülkelerden herhangi biri, önümüzdeki yıllarda ABD nin inovasyon modeline uymak için bir inovasyon modeli geliştiremez mi? Kamarck: Burada büyük sorun Çin, çünkü Çin kesinlikle girişimci insanlara ve kültüre sahip. Ancak yine de komünist dönemlerinden gelen bir tehlikeleri var. Çin de hâlâ olduğu gibi konuşma özgürlüğü üzerinde bu kadar çok kısıtlama varken hakikaten inovatif bir toplum düşünmek zor. Eğer bu, çarpıcı biçimde değişirse, ki İnternet bu değişimi zorluyor, Çin çok inovatif olabilir. Çin ile ilgili bir diğer konu, hâlâ ciddi yıkılma sorunları olması ve sözleşmelere saygı gösteren bir hukuk ilkeleri olmaması. Yatırımcıların paralarını çıkarma konusunda şüpheleri olduğunda ya da sanayinin devletleştirmesi sorunu olduğunda, insanlardan ciddi yatırımlar çekmek zordur. İnovasyonu teşvik eden yasal yapı değildir. Bu dünyanın başka yerlerinde değişene kadar, insanlar yeni ürünler geliştirmek için yine ABD ye gelecek. THE FUTURIST: ABD tüketici piyasasının yüklenmiş olduğu ve gerçek tüketici büyümesinin diğer ülkelere bağlı olduğu, çünkü ABD nin borç miktarının ülke olarak büyüdüğü teorisi hakkında ne diyorsunuz? ABD nin bir tüketici piyasası olarak tükendiğini düşünmek aşırı kötümser mi? Kamarck: Kısa vadede aşırı kötümser değil. ABD ekonomisinde üstesinden gelinmesi gereken çok miktarda borç var hâlâ. Ancak, bin yıllık çok büyük bir nesil geliyor. Doğum oranının yüksek olduğu dönemde doğanlardan daha çoklar. Şimdi lisede ya da yüksek okullardalar. Hepsinin ev satın alması ve dayanıklı tüketim malları tüketmesi gerekecek. Çocukları olacak. İnsanlar borçlarından kurtulduğunda ve böyle borcu olmayan (çünkü çocuklar) yeni nesil erişkin olduğunda, ekonomide daha normal bir dizi tüketim modeline geri dönüş görebilirsiniz. Umarım, aşırı tüketime bir geri dönüş görmeyiz. Çarpıcı biçimde, sahip olmadığımız parayla her şeyi satın almaktan hiçbir şey satın almamaya dönüyoruz. Şüphesiz, ortada bir yer var. THE FUTURIST: Genç nesillerin sırtına yüklenen borç miktarı konusu benim için büyük bir endişe kaynağı. Ortalama bir yüksek okul mezunu, mezun olmadan önce okul kredilerine 19.000$ ve kredi kartına da 12.000$ borçlanıyor. Doğum oranının yüksek olduğu zamanda doğanlar emekli olduğunda, gelecekte almaya hak sahibi oldukları parayı (Sosyal Güvenlik ve Sağlık) topladığınızda, maliyet ciddi olmaya başlıyor. Birçok genç okuldan, kendilerinden önceki neslin sahip olmadığı kötü iş beklentileri ve ağır yüklerle ayrılıyor. İleri giden ABD için bunu bir zorluk olarak nasıl derecelendirirsiniz? Kamarck: Bir bütün olarak ABD ekonomisinde gelecek nesillerin borcundan söz ettiğinizde, bu okul kredilerinden farklıdır. İnsanlar krediler konusunda mutsuz oluyor ama krediler politik ve pratik olarak farklı bir şeydir. 10 zor yıl olacağını düşünüyorum. Aşırı harcamanın bitmesi bu kadar sürecektir. En sonunda, insanların yine araba, buzdolabı ve ev satın alması gerekecek. Bu,
artı Obama yönetiminin hükümet harcamasıyla yaptıkları, genç insanların okuldan mezun olduğunda iş sahibi olmalarını sağlamalıdır. THE FUTURIST: Şimdiki düşüşten tam anlamıyla çıkmanın 10 yıl süreceğini mi düşünüyorsunuz? Kamarck: Canlandırma paketinin ne kadar etkili olduğuna ve iki şeyi yapmada ne kadar başarılı olduğuna bağlı: İşsizlikteki artışı durdurmalı ve kredi piyasalarının bankalar insanlara güvenip yeni iş kurmaları için borç vermeye başlayacak şekilde yeniden hareketlenmesini sağlamalıdır. O zaman daha normal bir ekonomiye sahip olmaya başlarsınız. Açıkçası, şu dönemde, harcamanın borçları düşünmekten daha önemli olmasının nedeni de budur. Ekonomi hareketlenmeye başladığında, bütçe açığı krizine göğüs germeniz gerekecek. Canlandırma, ekonominin yeniden büyümesini gerçekten sağlarsa, bir miktar bütçe açığıyla büyüyeceksiniz. Soru, GSYİH nın bir yönü olarak kabul edilebilir borç düzeyi nedir? Clinton dönemi düzeylerine bir gün dönüp dönemeyeceğimizi kim bilebilir? Ancak şu kesin ki, bu resesyondan çıkacağımız zamana kadar, umarım bir sonraki idare, hükümeti yeni oluşturmak ve hükümetteki verimsizlikleri ortadan kaldırmak için hazır olacaktır. THE FUTURIST: Gelecek 15 yılda, kesinlikle hiçbir şeyi doğru yapmadığımızı varsayarsak, 2025 hakkındaki istihbarat raporu, çok kötü bir en kötü durum senaryosunun neye benzeyeceğinin altını çizdi. Sizin en kötü durum senaryonuz nedir? Kamarck: Kısa vadede eğer her şeyi kötü yaparsak, uzun bir para darlığı ve işsizlik dönemiyle karşı karşıya kalırız. Uluslararası zorunluluklarımızı yerine getirmek ve askeri gücümüzü korumak daha zor olur. O zaman, bu sohbetin başında konuştuğumuz daha karanlık senaryoların bazılarını görmeye başlarsınız. Ancak, ABD ekonomisinin, insanların şimdiki durumdan çıkmasına yetecek kadar esnekliğe sahip olduğu şeklinde bir düşünce de var. THE FUTURIST: Gelecek 20 yılda ABD politikasını şekillendirecek en önemli trend sizce nedir? Kamarck: Yurtiçi mi uluslararası mı? THE FUTURIST: Yurtiçiyle başlayalım. Kamarck: Yaşlanan nüfus. Bu, hükümet harcamasının büyük bölümünü belirleyecek çünkü yaşlı insanlar oy verecek ve hükümeti etkileme konusunda da görmüş geçirmişler. Sağlık ya da Sosyal Güvenlik ten önemli bir tasarruf sağlayabilme olasılığı oldukça az. Bu nedenle en önemli yurtiçi problem olacak. Uluslararası olarak, en büyük zorluk, terörizmi daha çok bir istihbarat meselesi gibi, daha az askeri bir mesele gibi ele almaktır. Bush idaresi, terörle savaşı, ülkelere saldırmak da dahil bir savaşmış gibi ele aldı. Terörizmin durduğu gördüğümüzde, bu neredeyse her zaman askeri bir hareketten ziyade etkili polis ve dedektif hareketine benzer bir şeyin sonucudur. ABD askeri,
bütün yeteneklerine rağmen, terörist komploların önlenmesine uygun değildir. Daha iyi bağlantılar kurmamız ve komploları önlemek için daha iyi uluslararası polis ve istihbarat çalışması yapmamız gerek. Bu, Bush idaresinin sorunu ele alma yolundan farklıdır. Peter Schiff: Amerika-Sonrası Ekonomi THE FUTURIST: Televizyon röportajlarınızda ve kitaplarınızda, Asya ya refah transferi hakkında çokça konuşuyorsunuz. Web sitenize göre, bu sizin EuroPacific Capital deki yatırım stratejinizin temel bileşenlerinden biridir. Küresel Trendler 2025 raporundaki senaryoların bazılarına ne kadar katılıyorsunuz? Peter Schiff: Asya da yükselen etki? Buna kesinlikle katılıyorum, Çin Rusya dan daha fazla. Ancak denklemde Hindistan gibi başka ülkeler de var. 2025 te Japonya da daha fazla güce sahip olacak. Etkisinde ve zenginliğinde artış görülecek ülkeler sadece Çin ve Rusya olmayacak. ABD nin ekonomik, politik ve askeri gücünde bir düşüş göreceğini düşüyorum. Ciddi bir sıkıntının içindeyiz. Ekonomimiz karışık ancak daha da endişe verici olan, ABD hükümetinin bunu tamamen yıkmaya hazır olması. Obama nın yapmaya çalıştığı şey, ekonomiyi çökertebilir. Ekonomi, önceki yıllarda izlenen kötü mali ve para politikası yüzünden altüst. Ancak düzelmek için ihtiyacımız olan şey, daha fazla kapitalizm, daha fazla serbest piyasalardır. Daha çok fabrika kurmak ve endüstriyel temeli onarmak amacıyla yeniden üretmeye başlamak amacıyla borç alabilecek işletmelere daha fazla kredi sağlamak için daha çok tasarrufa ihtiyacımız var. Altyapımızı da onarmak zorundayız ama ancak buna gücümüz yettiğinde. Yapılması gereken çok fazla ciddi iş var. Ne yazık ki Obama, sadece piyasa güçlerinin ekonomimizdeki problemleri düzeltmesini engelleyecek bariyerler inşa etmeye niyetli görüyor. Daha fazla kontrole sahip olunduğunda ve ekonomimizi mikro düzeyde yönetildiğinde, hükümet daha da büyütüldüğünde, ekonomimiz çok az dinamik olacak. Yaşam standardı, başka bir durumda olmayacağı kadar hızla düşmeye devam edecek. Bir başka büyük depresyon daha yaratacağız ve bu hükümetin 1930 larda yarattığından daha da kötü olacak. THE FUTURIST: Bireyler, özellikle ABD deki insanlar, ortaya koyduğunuz trendlerle nasıl başa çıkabilirler? Onlar için eylem planı nedir? Schiff: Eylem planları ABD varlıklarından tamamen çıkmaktır. Ellerinde hisse senedi ya da ABD parası bulundurmasınlar. ABD emlaklarından kurtulsunlar. ABD varlıkları, özellikle dünyanın başka yerlerindeki varlıklara ve bazı mallara nazaran ciddi biçimde değer kaybedecek. İnsanların, ABD varlıklarının esaslı biçimde düşeceğini anlaması gerek.
THE FUTURIST: Bu, ilerleyen bir jeopolitik ve askeri etkiye sahip olacak bir şey mi? Schiff: Elbette. Dolar değer kaybettikçe, askeri birliği korumak daha pahalı hale geliyor gıda, yakıt ve mühimmat sağlamak. ABD askeri ekipmanının büyük kısmı, ithal maddeler ve parçalarla çalışıyor. Eğer uçaklarımızı havada tutmaya, tanklarımızı ve gemilerimizi çalıştırmaya devam edeceksek, daha pahalı yabancı maddeler ithal etmemiz gerekecek. Tüm dünyada askeri üslerimiz var. Dolar değer kaybettikçe, bu üsleri korumak daha pahalı oluyor. THE FUTURIST: Dünyanın en iyi üniversiteleriyle eşi olmayan bir inovasyon kültürüne sahip olduğu için ABD nin hakimiyetini koruyacağı argümanı hakkında ne düşünüyorsunuz? Schiff: Bir hiçbir konuda eşi olmayan bir kültüre sahip değiliz. Amerikan vatandaşları doğuştan, başka bir yerdeki insanlardan daha zeki ya da daha çalışkan değildir. İtalyanlardan, Fransızlardan, Meksikalılardan ya da Çinlilerden daha iyi değiliz. Amerikalıların başka ülkelerin insanlarından bu kadar daha fazla başarılı olmasının nedeni, daha özgür olmamızdı. Daha iyi bir hükümet sistemimiz vardı çünkü hükümetin gücünü sınırlayan bir yapımız vardı, böylece dünyanın geri kalanına göre daha az düzenlememiz ve vergilerimiz vardı. Şimdi, düşünüyorum da, Çin gibi yerlerde ABD dekinden daha fazla kapitalizm var. THE FUTURIST: Gelişmekte olan birçok ülke, çok büyük politik belirsizlikle karşı karşıya. Ne ölçüde daha açık olacaklar? Ne ölçüde daha demokratik olacaklar? Toplumsal ayaklanmalar olacak mı? Schiff: ABD de toplumsal ayaklanmalar olacak. Bu ülkede ciddi ekonomik zorluların olduğu bir duruma giriyoruz. ABD hükümetinin serbest bıraktığı enflasyon, yaşam maliyetinde büyük artışlara neden olacak. En sonunda, Obama idaresini, gıda ve enerji dahil, ürünler için fiyat kontrolleri uygulamaya zorlayacak, bunun sonucunda gıda ve enerji fiyatı savaşları olacak. İnsanlar üşüdüğünde ve aç olduğunda suç işleme eğilimi vardır ve bu da toplumsal huzursuzluğa neden olur. Bu açıdan ABD ye gelen birçok problem var. ABD hükümetinin çok daha baskıcı şekillerde hareket etme olasılığı da var. ABD hükümetinin vatandaşlarından değerli madenler ve yabancı hisse senetleri gibi varlıkları gasp etmeye başlayabileceğini de düşünüyorum. Bu düpedüz müsadere ve gasptır. Parayı ülkeden dışarı çıkarmak çok zor olabilir. THE FUTURIST: ABD hükümetinin bir açık piyasa ekonomisi izleme olasılığı olduğunu düşünüyor musunuz? Schiff: Bunun yakın vadede olacağını sanmıyorum. Obama bu konuya vakıf önce, ben ekonomimizde birçok hasar meydana geldiğini görüyorum. Ancak iyi bir şekilde bu konuyu zamanında anladı. Bunun aksi, hiperenflasyona neden olacak. Dolar tamamen silinecek. O ekonomik kriz, bugün uğraştığımızdan çok daha kötü olacak. ABD, 2025 ten çok önce, GSYİH ye göre en büyük ekonomi olmayacak. Çin bu konuma gelecektir. ABD yine Çin in arkasında yer
alacak ve artık kişi başına düşen GSYİH ye göre en büyük 20 ülke arasında olmayacak. Dünyadaki itibarımızda önemli bir düşüş göreceğiz. THE FUTURIST: Çin ve Japonya nın ihracat ekonomilerinden yurtiçi tüketim harcamasını canlandıran ekonomilere geçebileceğini düşünüyor musunuz? Schiff: Kesinlikle yurtiçinde daha fazla tüketiyor olacaklar, özellikle de Çin. Ancak Japonya ve şu anda ABD ye ihracat yapan birçok ülke, başka ülkelere ihracat yapacak. Örneğin Japonya nın Çin e ihracatı önemli ölçüde gelişecek. Yurtiçi tüketimde en çarpıcı artışları görecek ülkelerden biri, kesinlikle Çin gibi bir ülke olacak. THE FUTURIST: Durum ne zaman ABD için çok kötü olur? Schiff: ABD nin borcu için kalan tek alıcı Federal Rezerv olduğunda yani hiperenflasyon faaliyete geçtiğinde. Yani, hisse senedi fiyatları düştüğünde ve tüketici fiyatları yükseldiğinde. Bizler ciddi bir krizi gerçekten iyi anladığımızda. THE FUTURIST: Bu şimdi ile ne zaman asında gerçekleşebilir? Schiff: Her an olabilir. Yarın sabah da, gelecek yıl da veya iki yıl sonra da olabilir. Bilemezsiniz. Ancak olacak. Bernie Madoff bile en sonunda ortaya çıkarılacağını biliyordu. Ponzi şemaları sonsuza dek süremez. Yasa dışı olmalarının nedeni de budur. Eğer çalışmasını sağlayabilseydiniz, yasadışı olmazdı. Dennis Kucinich: Barış ve Zenginliği Güvence Altına Almak THE FUTURIST: Bu senaryoların ne derece güvenilir olduğunu düşünüyorsunuz? Dennis Kucinich: Bu tür raporların ilginç olduğunu ama olayların yönünü değiştirmememize imkân tanımadıkları için yapıcı olmadıklarını düşünüyorum. ABD, ekonomik kaderinin kontrolünü eline almazsa ve savaşlara para harcamaya ve hızla maddi zenginlik yaratılmasına izin vermeye devam ederse hükümetin enstrümentasyonu aracılığıyla ya da Wall Street hırsızlığı nedeniyle elbette ülke riskli bir konumda olacaktır. Söz konusu dünya olduğunda, kendimize başka ülkelerden farklı bir ülke olarak ama ülkelerin arasında bir ülke olarak bakmamız lazım. Bu ülkenin temel prensipleri ve ilk mottosuyla (E Pluribus Unum birçok araasında, bir) uyumlu olmamız gerek. Biz elli eyalet değil bir halkız, ama aynı zamanda artan bir şekilde birbirine bağlanan bir dünyada bir taneyiz. Dünyayı kıtlıktan, kuraklıktan ve açlıktan kurtarmak için neden bu fikirler etrafında toplanmayalım? Bunu 2025 te değil şimdi yapmamız lazım. Ekonomistlerden, çevrecilerden, küresel trendleri inceleyen insanlardan aldığımız bu uyarılar, geleceği tahmin ettikleri için değil, bize bugün
olanların anlık fotoğrafını verdikleri için dikkat etmemiz gereken uyarılardır. Sonucu değiştirebiliriz. THE FUTURIST: Daha spesifik olmak için, gelecek yirmi yıl boyunca ABD nin politikasını değiştirecek en önemli trend olarak neyi görüyorsunuz? Kucinich: Daha eşit refah dağılımına doğru bir gidiş. Son birkaç on yıldır, ABD, hükümetin içindeki bütün enstrümanların zenginliğin yaratılmasını ve biriktirilmesini hızlandırmayı amaçladığı büyük bir makine haline geldi. Son idare, vergi kesintilerine bir trilyon dolardan fazla koydu ve bu, Amerikan halkının en zengin %1 ine gitti. Askeri harcamamız, ülkenin zenginliğini savaş ve büyük miktarda savunma harcamalarıyla hızlandırmak için kullanıldı. Çevre politikalarımız, havamızın ve suyumuzun kalitesini bozdu ve çevremizi kirleten şirketlerin finansal varlıklarına değer verdi. Enerji politikalarımız, enerji arzımızı petrol şirketlerine teslim ederek servet birikimini hızlandırdı. Bu şirketler sahip olduğumuz enerji türlerini belirliyor [belirleyebilirdi]. Sigorta şirketlerinin sağlık sistemlerimizi işletmelerine izin veriyoruz. ABD deki yüz milyon insan ya düşük sigortalanmış ya da sigortalanmamıştır. İnsanların sağlık bakımına gücü yetmediği için, ekonomik olarak toplu çıkışlar oluyor. Hükümetin bütün sistemlerine son birkaç on yıl için bakarsanız, özel çıkarların zenginliğin hızla yaratılmasına nasıl imkân tanıdığını görebilirsiniz. Bu eksiklik sonucunda yolsuzluk çıktı ortaya. Daha eşit bir dağılıma neden olan bir sisteme sahip olmalıyız. THE FUTURIST: Küresel işbirliği sizin odak noktalarınızdan biri gibi görünüyor. Geleceği iyileştirmek için ABD nin gelişmekte olan ülkelerle işbirliği yapması için gelecekte nasıl fırsatlar hayal ediyorsunuz? Kucinich: Bu ülkelere gelişmesi gereken bir dünyaymış gibi bakmayı bırakma fırsatına sahibiz. Bu ayrımlarla mücadele edilmesi gerek. Bir yerin coğrafyası gibi, gelişmiş dünya hakkında özellikle kabul edilebilir bulmadığım o kadar çok şey var ki. Bu, her şeyin birbirine benzediği, yerel kültürlerin betonla yok edildiği bir yer. Bu, sözde gelişmiş dünyanın bir yönü. Doğal dünyanın ritmini yakalamalıyız. Gelişmekte olan dünyadan değil doğal dünyadan bahsetmeliyiz. THE FUTURIST: Bahsettiğiniz bu dengeye ulaşmak ve arz yanlı ekonomik sistemi korumak için tasarladığınız bir yol var mı? Kucinich: Şu anda sahip olduğumuz sistemi sürdüremeyiz. Bunu zaten biliyoruz. Bu yağmacı bir sistem. Çöktü neden yeniden canlandıralım? THE FUTURIST: Bazıları, arz yanlı ekonomilerin, özellikle de dünyanın ABD dışındaki kısımlarında, son birkaç on yıldır yaşam kalitesinde bir artışa neden olduğunu savunabilir. Bunun
üzerine, Küresel Trendler raporundaki temel konulardan biri, dünyanın birçok bölgesinde, özellikle de Asya da Batı nın beslenme alışkanlıklarına geçişin, insanlar daha fazla et yedikçe yeraltı suyunu tükettikleri için, nasıl temiz su üzerinde baskı kuran temel nedenlerden biri olduğudur. Bence bu, sizin bahsettiğiniz daha genel bir konuya değiniyor: İnsanları, ABD nin kurduğu büyüme yolunu izlememeye nasıl ikna edersiniz? Kucinich: Dünyanın geri kalanının büyük kısmının, arz yanlı ekonomiyi bir başarısızlık olarak gördüğünü düşünüyorum. Eğer güvenilirliğimizi başka ulusların insanlarıyla yeniden kurmak istiyorsak, geçmişin yanlış haberlerini bir tarafa bırakmamız ve sürdürülebilir olduğunu kanıtlamış insani değerler hakkında konuşmamız gerekiyor. Herkese iş, ev, eğitim, sağlık bakımı, emeklilik güvencesi, temiz su, temiz hava, sürdürülebilir gıda arzı ve barışın olduğu bir yola girmeliyiz. Bu, boş hayal değil. Bunların hepsini elde edebiliriz. Bunlar bizim ulaşabileceğimiz şeylerdir ama kurumlarımızı insanın potansiyeline karşılık verebilecek ve gelişebilecek şekilde değiştirmek zorundayız. THE FUTURIST: Özellikle hangi kurumlar? Kucinich: Bütün kurumlar. Jefferson, kurumların insan aklından çıktığı ve insan aklıyla geliştiği olgusundan bahsetti. Değişmeleri gerek. Bunlar bizim ürünlerimiz. Onlar bizi değil, biz onları yaptık. THE FUTURIST: Neden bireylerin geleceklerini ciddiye almalarının önemli olduğunu düşünüyorsunuz? Kucinich: İnsanların keyifli yaşamasının önemli olduğunu düşünüyorum. Gelecek korkusu olmadan yaşamamız ve andan keyif almamız, en sonuna kadar, cömertlik, sevgi ve cesaretle yaşamamız gerektiğini düşünüyorum. Bence yapmamız gereken budur. Eğer bunu yaparsanız, gelecek kendisine iyi bakacaktır.