Faiz Neden Düşmeli? ERDAL TANAS KARAGÖL, ÜLKÜ ISTIKLAL ORTAKAYA



Benzer belgeler
Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) 2016-III. Çeyrek (Temmuz, Ağustos, Eylül) Değerlendirmesi

Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla (GSYH) 2013-IV. Çeyrek (Ekim, Kasım, Aralık) ve 2013 Yılı Değerlendirmesi

Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla (GSYH) 2014-III. Çeyrek (Temmuz, Ağustos, Eylül) Değerlendirmesi

Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) 2014-IV. Çeyrek (Ekim, Kasım, Aralık) ve 2014 Yılı Değerlendirmesi

Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla (GSYH) 2014-II. Çeyrek (Nisan, Mayıs, Haziran) ve 2014 İlk Yarı Değerlendirmesi

Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) 2016 II. Çeyrek (Nisan, Mayıs, Haziran) ve 2016 İlk Yarı Değerlendirmesi

Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) 2014-I. Çeyrek (Ocak, Şubat, Mart) Değerlendirmesi

Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) 2016-IV. Çeyrek (Ekim, Kasım, Aralık) ve 2016 Yılı Değerlendirmesi

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) II. Çeyrek (Nisan, Mayıs, Haziran) ve 2015 İlk Yarı Değerlendirmesi

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYH) 2015-I. Çeyrek (Ocak, Şubat, Mart) Değerlendirmesi

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

Orta Vadeli Program ( ) Değerlendirmesi

24 Haziran a Doğru Türkiye Ekonomisini Doğru Anlamak

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ

Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

BASIN DUYURUSU PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Sayı: Mart Toplantı Tarihi: 24 Şubat 2015

Ekonomik Performansın Temel Taşı: Siyasi İstikrar

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU. Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu

BASIN DUYURUSU 30 Nisan 2015

Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) 2015-III. Çeyrek (Temmuz, Ağustos, Eylül) Değerlendirmesi

DÜNYA BANKASI TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU TEMMUZ Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer. Uluslararası İlişkiler Müdürlüğü

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 4 Ekim 2016

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

Ekonomi Bülteni. 22 Haziran 2015, Sayı: 16. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

-2.98% -7.3% 19.7% 13.5% % Şubat 19 Ocak 19 Şubat 19 Mart 19

A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ

Türkiye Ekonomisi 2014 Bütçe Büyüklükleri ve Bütçe Performansı Raporu

HALI SEKTÖRÜ 2015 ŞUBAT AYI İHRACAT PERFORMANSI

MAKROEKONOMİ BÜLTENİ MAYIS 2018

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ

TÜRKİYE DE MAHALLİ İDARELERİN MALİ YAPISI

TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU

2014 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE TASARISI

-2.98% -10.0% 19.7% 13.5% % Ocak 19 Ocak 19 Şubat 19 Şubat 19 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER.

2012 YILI OCAK-EYLÜL DÖNEMİ BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİ 2012 YIL SONU BÜTÇE TAHMİNLERİ 2013 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE TASARISI MEHMET ŞİMŞEK MALİYE BAKANI

PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Toplantı Tarihi: 17 Temmuz 2014

MAKROEKONOMİ BÜLTENİ OCAK 2018

Turkey Data Monitor. 1 Nisan Grafikte Büyüme Rakamları

7. Orta Vadeli Öngörüler

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Nisan 2013, No: 56

Türkiye Ekonomisinde Görünüm: Çeyrek Nasıl Geçti?

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Nisan 2015

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. PARA PİYASASI LİKİT KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU DÖNEMİ ALTI AYLIK RAPORU

T.C. AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI Ekonomik ve Mali Politikalar Başkanlığı

7. Orta Vadeli Öngörüler

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. GRUPLARA YÖNELİK ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU DÖNEMİ ALTI AYLIK RAPORU

TRC2 BÖLGESİ NDE İŞSİZLİK ORANI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

Ekonomi Bülteni. 17 Ağustos 2015, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Sayı: Mayıs PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ Toplantı Tarihi: 18 Mayıs 2010

Büyüme, Tasarruf-Yatırım ve Finansal Sektörün Rolü. Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı

BASIN DUYURUSU 2 Ekim 2014

Sayı: Haziran PARA POLĐTĐKASI KURULU TOPLANTI ÖZETĐ Toplantı Tarihi: 17 Haziran 2010

TEKSTİL VE HAMMADDELERİ SEKTÖRÜ 2015 YILI ŞUBAT AYI İHRACAT PERFORMANSI. Genel ve Sanayi İhracatında Tekstil ve Hammaddeleri Sektörünün Payı

5.21% -11.0% 25.2% 10.8% % Eylül 18 Ağustos 18 Eylül 18 Ekim 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

Ekonomi Bülteni. 5 Haziran 2017, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Sayı: Ocak 2014 PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Toplantı Tarihi: 21 Ocak 2014

Kıvanç Duru 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Programı Değerlendirmesi

Türkiye Ekonomisinde Görünüm: Çeyrek Nasıl Geçti?

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%)

ÜZERĠNE BĠR DEĞERLENDĠRME

Kamu Finansmanı ve Borç Göstergeleri

BASIN DUYURUSU PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Sayı: Mayıs Toplantı Tarihi: 24 Mayıs 2016

MAKROEKONOMİ BÜLTENİ TEMMUZ 2018

19 Eylül FOMC Kararları Öncesinde Dolarda Dalgalı Seyir Devam Ediyor. 19 Eylül 2017

Artış. Ocak-Haziran Oranı (Yüzde) Ocak-Haziran 2014

TÜRKİYE NİN CARİ AÇIK SORUNU VE CARİ AÇIĞIN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ SEDA AKSÜMER

FİNANSAL TREND RAPORU MART - NİSAN 2017


Türkiye de işsizler artık daha yaşlı

Türkiye Ekonomisi 2000 li yıllar

tepav Mart2011 N POLİTİKANOTU Cari Açığın Sebebini Merak Eden Bütçeye Baksın Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

Ekonomi Bülteni. 20 Şubat 2017, Sayı: 8. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

2017 Yılı Enflasyon Beklentisi

Finansal Krizler ve Türkiye Deneyimi. Nazlı Çalıkoğlu Aslı Kazdağlı

Politika Notu Nisan ve 2008 Krizlerinin Karşılaştırması. Müge Adalet Sumru Altuğ

HAFTALIK EKONOMİ RAPORU

A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ

Ekonomi Bülteni. 18 Temmuz 2016, Sayı: 28. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

A Y L I K EKONOMİ BÜLTEN İ

2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

İNŞAAT MALZEMELERİ SANAYİ ENDEKSLERİ SAYI-44 TEMMUZ 2018

Sayı: Temmuz PARA POLĐTĐKASI KURULU TOPLANTI ÖZETĐ Toplantı Tarihi: 21 Temmuz 2011

Ekonomi Bülteni. 17 Ekim 2016, Sayı: 40. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 14 Kasım 2016, Sayı: 44. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

KAMU FİNANSMANI VE BORÇ GÖSTERGELERİ

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 24 Şubat 2016 Ankara

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası

Ekonomi Bülteni. 6 Şubat 2017, Sayı: 6. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

MERCOSUR ÜLKELERİ - Ekonomik Genel Bilgi

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 71

Ekonomi Bülteni. 22 Ağustos 2016, Sayı: 33. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 27 Temmuz 2015, Sayı: 20. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

FİYAT İSTİKRARI ACI KAHVE

MAKROEKONOMİK GELİŞMELER 2011

Transkript:

SAYI: 47 NİSAN 2014 Faiz Neden Düşmeli? ERDAL TANAS KARAGÖL, ÜLKÜ ISTIKLAL ORTAKAYA Faiz ödemeleri ile ekonomik performans arasındaki ilişki nasıldır? Faizlerin düşmesi neden önemli? Faizler ile yapısal ekonomik problemler arasındaki ilişki var mı? GİRİŞ Türkiye nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkeler için ekonominin en önemli sorunlarından biri faiz ödemeleri olmuştur. Bu bağlamda, Türkiye de 2002 öncesindeki yıllarda artan borçlar, gelirin önemli bir kısmının borç faiz ödemelerine aktarılmasını, faizler arttıkça yükselen bütçe açıkları döngüsünü ve bunun tetiklediği ekonomik ve siyasi istikrarsızlığı beraberinde getirmiştir. 1994 ve 2001 krizleri ile 19 IMF stand-by anlaşmasının arkasında yatan en önemli nedenlerden biri de, bu doğrultuda yüksek faizler olmuştur. Genel itibariyle ele alındığında ise, yüksek faiz oranlarının, bir yandan yüksek maliyetlerin sebep olduğu talep düşüşüne, diğer taraftan da büyük projelerin ve altyapı yatırımlarının ertelenebilmesine ve yapısal sorunlara sebep olduğu düşünüldüğünde, faizin ekonomide meydana getirdiği tahribatın önemli seviyelerde olabileceğini anlamak zor değildir. Bu nedenle faizlerin yükselmesi sonucu ülkeye giren sermaye aracılığıyla kısa dönemde elde edilen kazanımları, yüksek faiz dolayısıyla gerçekleşmeyen ya da azalan yatırımlar ve ekonomide çözülemeyen yapısal problemlerin yüklediği maliyetle karşılaştırılmak anlamlıdır. Aslında, Türkiye 2023 hedef lerine ulaşmaya çalışan bir ülke olarak, önümüzdeki yıllarda, orta gelir tuzağında patinaj yapmaya başlayan bir ülke mi, yoksa düşük faizin de desteklediği bir ortamda yüksek büyüme oranlarını gerçekleştirerek bu tuzağa takılmadan bir üst sınıfa ulaşmış bir ülke mi olacaktır? İşte bu soruyu sormanın tam vaktidir. FAİZ ÖDEMELERİ VE EKONOMİK PERFORMANS Ekonomik büyüme performansının faizler ile ters orantılı bir ilişki sergilediği kabul edilmektedir. Büyüme ve faiz arasındaki söz konusu ilişki, çeşitli kanallar yoluyla farklı etkiler sergileyebilse de, genel olarak yüksek faizlerin GSYH artışına olumsuz etkisi olduğu sonucuna varılmaktadır. Zira faizlerin yüksek olduğu bir ortamda, tüketim ve yatırım talepleri dü- Erdal Tanas KARAGÖL 1992 de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinden mezun oldu. Yüksek lisansını ABD de Connecticut Üniversitesi nde, doktorasını İngiltere de York Üniversitesi nde tamamladı. Karagöl ün çeşitli gazete ve dergilerde dış borçlar, cari açık, ekonomik büyüme, savunma harcamaları, enerji, işsizlik, kamu harcamaları, yoksulluk ve sosyal yardım alanlarında makaleleri ve araştırma raporları yayımlanmıştır. TÜBİTAK taki çalışmalarının yanı sıra TÜBA asosiye üyesi olan Karagöl, halen Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi nde öğretim üyesi olarak çalışmakta ve SETA da ekonomi bölümünde çalışmalar yapmaktadır. Ülkü İstiklal ORTAKAYAAnkara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat bölümünden mezun oldu. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisat Anabilim dalında yüksek lisansına devam etmektedir. Enerji ekonomisi, ekonomik büyüme, istihdam, sosyal yardımlar ve yoksulluk alanlarında araştırmalarını sürdürmektedir. SETA da Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Direktörlüğü nde araştırma asistanı olarak çalışmaktadır.

şüşe geçmekte ve dolayısıyla iktisadi aktivite zayıf lamaktadır. Bu minvalde, Türkiye nin yakın geçmişini faizler ve ekonomik performans açısından sorgulamak önem taşımaktadır. 2002 yılı öncesi döneme bakıldığında, yüksek miktarlardaki Borç/GSYH oranının ve bütçe açığının yanı sıra, düşük tasarruf ve rezerv yetersizliği nedeniyle, gerek iç gerekse dış finansman kullanma zorunluluğu yaşandığı görülmektedir. Bu kapsamda, sermaye ihtiyacını karşılayabilmek için genel olarak yüksek faizin ya da faiz artışlarının hâkim olduğu bir ekonomik ortam söz konusu olmuştur. İç ve dış borçların yanı sıra, söz konusu dönemdeki faizlerin yüksek olmasında bir diğer etken ise, ekonomik ve siyasi istikrarsızlığın mevcudiyeti nedeniyle Türkiye nin risk priminin yüksek seviyelerde seyretmesi olmuştur. Dolayısıyla, ülkeye sermaye çekilmek istenen bir ortamda, yatırımcıların risk almasını sağlayabilmek için, faiz oranlarında risk primlerinin yukarı yönlü etkilerinin kaçınılmaz olarak gerçekleştiği gerçeğini göz ardı etmemek gerekmektedir. Söz konusu yıllarda büyüme performansı ise inişli çıkışlı olmuş; fahiş faizler ve sürdürülemez bütçe açığı kısır döngüsü içerisindeki ekonomi 2001 yılında sarsıcı bir kriz geçirmiştir. Bu dönemde, istikrarsızlık, risk, enf lasyon, faiz, bütçe açığı gibi birçok faktörün birbirini olumsuz yönde tetikleyerek ekonomiyi krize sürüklediği anlaşılmaktadır. Özellikle beklentileri şekillendirerek ekonomik performansın temelini oluşturan istikrarın, 2002 sonrası dönemde kazanılmasıyla birlikte, başta kamu maliyesi olmak üzere ekonomide yapılan çeşitli reformlar hem borçların düşüşünü hem de yatırımların artışını beraberinde getirmiş; daha istikrarlı bir yapıya kavuşan ekonomide faizler ve enf lasyon düşmüştür. Esas itibariyle, tüm bu başarılar birbirini olumlu etkilemiştir. Nitekim bütçe açıklarında ve kamu borçlanma gerekliliğinde meydana gelen azalma, enf lasyon ve faizlerdeki düşüşleri de tetiklemiştir. Bu bağlamda 2001 yılında merkezi yönetim bütçesi içerisindeki faiz giderlerinin GSYH oranı yüzde 17,1 iken 2013 yılında ise bu oran yüzde 3,4 e kadar düşmüştür. 2014 ve 2015 yılları içinse bu oranın sırasıyla yüzde 3,2 ve yüzde 3 e düşürülmesi hedef lenmektedir (Grafik 1). Diğer yandan, 2001 yılında toplanan vergilerin tamamına yakın kısmı faiz giderlerine harcanırken, 2009 yılında bu oranın yüzde 30,9 lara kadar düştüğü ve 2012 yılına gelindiğinde yüzde 17,4 e indiği gözlemlenmekte- GRAFIK 1. MERKEZI YÖNETIM BÜTÇE İÇERISINDEKI FAIZ GIDERLERININ GSYH YE ORANI (YÜZDE ) 18 16 14 12 10 17.1 14.8 12.3 12.9 10.1 8 6 4 7 6.1 5.8 5.3 5.6 4.4 3.3 3.4 3.4 3.2 3 2 0 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 Gerç- Tahmini 2015 Gerç- Tahmini Kaynak: Maliye Bakanlığı 2

FAIZ NEDEN DÜŞMELI? GRAFIK 2. FAIZ HARCAMALARI/VERGI GELIRLERI (YÜZDE ) 90 80 70 60 50 40 30 20 10 0 85.7 70.9 56.3 38.2 33.4 31.9 30.9 30.1 22.9 17.4 16.6 16.6 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 Kaynak: Maliye Bakanlığı dir (Grafik 2). Bu dönemde görülen iyileşmelerle birlikte, enf lasyon çift haneli rakamlardan tek haneli rakamlara düşmüş, ayrıca faizler de benzeri bir gelişim göstermiştir. 2002 yılında yüzde 64 seviyelerinde olan DİBS faizlerinin, sonraki 10 yıl içerisinde yüzde 6,5 seviyesine indiği gözlenmiştir. Söz konusu süreçte, faizlerin düşük seyretmesi, tüketim ve yatırımlar kanalıyla iç talebi destekleyerek Türkiye nin çarpıcı bir büyüme performansına imza atmasında da önemli rol oynamıştır. Dolayısıyla, faizlerin düşmüş olmasıyla ekonomik performansın kuvvetlenmesi arasındaki ilişki tesadüf değildir. Sonuç olarak bugün gelinen noktada, faizin durumu ve etkenleri itibariyle değerlendirilecek olduğunda, önceki dönemlerde var olan kamu borcu sorunuyla karşılaşılmadığı anlaşılmaktadır. Bununla birlikte, ithalat bağımlılığı kaynaklı olarak yüksek seyreden cari açığın finansmanı amacıyla dış sermayeye duyulan bağımlılık halen devam etmektedir. Bu ise, yukarıda da ifade edildiği gibi, faizlerin ülkenin riskiyle olan bağlantısını hatırlatmaktadır. Nitekim istikrarsızlık ya da belirsizlik gibi algıların oluştuğu bir ortamda yabancı sermaye giriş ve çıkışlar anlamında oynaklıklar gösterebilmektedir. Bu ise, cari açık finansmanı noktasında sıkıntı teşkil edebilmektedir. Dolayısıyla, cari açıktaki yapısal sorunlar giderilmediği takdirde halen ihtiyaç duyulan yabancı sermayenin ülkede kalabilmesi için faizlerin mevcut riski de içinde barındırması gerekmektedir. Öte yandan, 2013 yılında yaşanan Gezi olayları ve 17 Aralık sürecinin sonucunda oluşan belirsizlik ve karmaşanın, Türkiye nin risk primini önemli ölçüde yükselttiği, bunun da faiz oranlarına yansıdığı bilinmektedir (Grafik 3). Spekülatif müdahalelerin de önemli etkisi altında kalan sermaye hareketlerinin kurlar üzerinde kurduğu baskıyı yumuşatmak ve enf lasyonu kontrol altında tutmak amacıyla, bu süreçte, Merkez Bankası önemli bir faiz artışına gitmiştir. Bu artış sonrasında, piyasalardaki volatilite ve gerginlik kademeli olarak nispeten yatışmış, Mart ayındaki seçimlerden çıkan istikrar mesajıyla birlikte rahatlama belirgin bir şekilde artmıştır. Bu bağlamda, Nisan ın ikinci haftası itibariyle dolar kuru Aralık seviyesine geri dönerken, borsada da benzer olumlu gelişmeler yaşanmış; DİBS faizleri tek haneli seviyeleri görmüştür. Bütün bunlar, kaos ortamının büyük ölçüde geride kaldığı ve ekonomik performansın umut verici olduğu algısının işaretleri olarak görülebilir. Bu noktada, 3. grafikte de görüldüğü gibi, Türkiye nin CDS risk primlerinin de son haftalarda düşüş trendini sürdürdüğü gözlemlenmektedir. Aralık ayında baş gösteren olayların giderek tırmanmasıyla birlikte Şubat ayında 276 puan seviyesini gören risk primi, Nisan ın ilk haftası itibariyle Aralık olayları öncesindeki seviyeler civarına gerilemiştir. Faizlerin yüksek seviyelerde olmasının ekonomi için bir kayıp olduğu ve iktisadi aktiviteyi yavaşlattı- 3

GRAFIK 3. TÜRKIYE NIN RISK PRIMI (CDS, PUAN) 300 275 250 225 200 175 150 125 100 111 184 220 11.04.2013 18.04.2013 26.04.2013 08.05.2013 16.05.2013 24.05.2013 04.06.2013 14.06.2013 25.06.2013 04.07.2013 06.08.2013 14.08.2013 29.10.2013 06.11.2013 14.11.2013 22.11.2013 02.12.2013 11.12.2013 18.12.2013 31.12.2013 07.01.2014 14.01.2014 21.01.2014 28.01.2014 04.02.2014 11.02.2014 18.02.2014 25.02.2014 05.03.2014 13.03.2014 20.03.2014 27.03.2014 188 248 276 213 Kaynak: Deutsche Bundesbank ğı düşünüldüğünde, ideal büyüme rakamlarının arzu edildiği önümüzdeki dönemde faizlerin düşük seviyelere inmesi gerektiği aşikârdır. Bu doğrultuda, riskler ve bunun ilişkili olduğu sermaye girişleri anlamında ekonominin girmiş olduğu olumlu çizginin sürdürülmesi durumunda faizlerde bir düşüşe gidilmesi en doğal bir beklenti olacaktır. Zira, Türkiye nin önümüzdeki dönemde yüksek gelir grubu ülkeleri arasına girmesi, global değer zincirinde üst basamaklara çıkması, yoksulluk ve gelir dağılımı gibi toplumsal refahı etkileyen problemleri aşması, ancak düşük faizin hüküm sürdüğü bir ortamda gerçekleşecektir. FAİZ VE YENİ EKONOMİ 2000 li yıllarda Türkiye nin ekonomik performansı, gerçekleştirilen reformlarla ve başarılı ekonomi politikalarıyla birlikte gözle görülür bir biçimde yükselmiştir. Bugün gelinen noktada ise, Türkiye nin 2023 ve sonrasında ulaşmayı hedef lediği seviyeler için yeni bir dönüşüme ihtiyaç duyulduğu bir gerçektir. Söz konusu bu dönüşümün etkili, kaliteli ve sürdürülebilir olması için, yatırımların yanı sıra teknolojik gelişime öncelikli önem verilmesi şarttır. Ayrıca, dış sermayeye bağımlılığı körükleyen cari açık probleminin, ithalat bağımlılığını indirgemek anlamında çözüme ulaşması da bir anlamda bunlara bağlıdır. Bu sorunların çözülmesi durumunda ise, zaten riskler önemini kaybedecek ve faizler de sermayeye bağımlı bir seyir izlemeyecektir. Dolayısıyla, Türkiye ekonomisinin bundan sonraki rotasını belirleyecek tüm bu faktörler, uygulanacak politikalar çerçevesinde birbiriyle iç içe olacaktır. Öte yandan, bu unsurlar, Türkiye nin nispeten zayıf seyreden yatırımlar ve Ar-Ge konularında kaynaklara ve yeni politikalara öncelikli olarak ihtiyaç duyduğuna işaret etmektedir. Bu noktada, faizin mümkün olan en minimum seviyelerde seyretmesi önem taşımaktadır. Düşük faiz, 2023 hedef lerinin gerçekleştirilmesi ve Türkiye nin içinde bulunduğu orta gelirli ülke seviyesinden çıkması kapsamında en önemli adım olacaktır. Zira böylelikle, ekonominin yapısal problemlerini çözmeye destek olacak olan mega projelerin gerçekleşmesi çok daha mümkün olacaktır. Bu bağlamda, enerji, ulaşım, finans, altyapı ve savunma gibi alanlarda birçok dev projenin hayata geçirilmesi planlanmakta olup bu projelerin bir kısmı hayata geçirilmeye başlanmıştır. Söz konusu projeler hem yatırımcı çekme hem de ciddi istihdam ve kaynak yaratma kapasitesi ile Türkiye ekonomisinin gelecek dönemdeki performansına büyük ölçüde katkı yapacaktır. Bu nedenle, bu projelerin de maliyetler anlamında faizlerden olumsuz etkileneceğinin altını da çizmek gerekir. Özet olarak, Türkiye nin önündeki yeni ekonomi planında, gerek talebi canlı tutacak gerekse projelerin hayata geçmesini sağlayacak düşük bir faiz ortamına ihtiyaç duyulduğu ortadadır. 4

FAIZ NEDEN DÜŞMELI? SONUÇ Türkiye nin, ekonomide son 11 yıllık dönemde belirgin bir ilerleme kaydettiği iyileşmeleri ve elde ettiği kazanımları daha ileri boyutlara taşımak, ancak düşük faiz oranları ile mümkün olacaktır. Dolayısıyla bu süreçte yüksek faizlerin kalıcı olmasını istemek, tüketim ve yatırımların düşmesini, faiz giderlerinin bütçe içerisindeki payının artmasını, kaynakların faizlere transfer edilmesini ve dolayısıyla Orta Vadeli Program da belirlenen hedef lere ulaşılmasını engelleyecektir. Öte yandan, siyasi istikrarın, ekonomideki etkinliğini ve reformlarını sürdürmek amacıyla hedef lediği projeleri hayata geçireceği beklenmektedir. Dolayısıyla bu projelerin yüksek maliyetlerle karşılanması ekonomiye ciddi bir yük getirecektir. Bu yükten en uygun şekilde kaçınmak anlamında, para politikası mekanizmasının kararlarının da planlanan yeni ekonomik dönüşüm süreci ile uyumlu olması önem taşımaktadır. Sonuç olarak, Türkiye ekonomisinin 2000 li yıllarda tecrübe ettiği Yeni Ekonomi süreci ile birlikte makroekonomik göstergeler iyileşmiş, özellikle kamu maliyesi alanındaki disiplinin sürdürüldüğü gözlemlenmiştir. Bu durum Türkiye nin hem yatırımcılar açısından güvenilir bir liman olarak görülmesini sağlamış hem de Türkiye için hayati derecede önemli yeni ve dev projelerin gerçekleştirilmesine imkân vermiştir. Gelinen süreçte Türkiye ekonomisinin bölgesel bir ekonomik aktör olduğu kabul görmüş ve dünyanın en büyük ilk on ekonomi içerisinde yer alması için hedef ler belirlenmiştir. Son dönemde yaşanan olaylarla ekonomide artan belirsizlik algısı ise, yerel seçimler sonrasında çıkan istikrar mesajıyla birlikte yerini daha güvenli bir atmosfere bırakmıştır. Para piyasalarından gelen verilerin yanı sıra, düşen CDS risk primleri ve aynı zamanda iktisadi aktivitedeki temponun devam ettiğine dair makroekonomik göstergeler bunu ispatlamaktadır. Bundan sonra yapılması gerekenlerin başında, yatırımların ve ihracatın artırılması, ithalata olan bağımlılığın azaltılması ve bununla paralellik taşıyan teknolojik gelişimin sağlanması gelmektedir. Bu takdirde, cari açıkta da önemli düşüşler kaydedilecek ve dış sermayeye olan bağımlılık azalacaktır. Bu temel güzergâhlar üzerine çizilmesi gereken Türkiye nin 2023 e giden yeni yol haritasında hedef lenen noktaya ulaşabilmek ise, ancak ve ancak düşük faizin eşlik ettiği bir yolculukla sağlanabilecektir. www. info@ @setavakfi SETA Ankara Nenehatun Caddesi No: 66 GOP Çankaya 06700 Ankara TÜRKİYE Tel:+90 312.551 21 00 Faks :+90 312.551 21 90 SETA İstanbul Defterdar Mh. Savaklar Cd. Ayvansaray Kavşağı No: 41-43 Eyüp İstanbul TÜRKİYE Tel: +90 212 395 11 00 Faks: +90 212 395 11 11 SETA Washington D.C. 1025 Connecticut Avenue, N.W., Suite 1106 Washington, D.C., 20036 USA Tel: 202-223-9885 Faks: 202-223-6099 SETA Kahire 21 Fahmi Street Bab al Luq Abdeen 5 Flat No 19 Kahire MISIR Tel: 00202 279 56866 00202 279 56985