ADANA İL GENELİNDE İÇME SUYU DAĞITIM ŞEBEKESİNDE BAKTERİYOLOJİK KİRLENME POTANSİYELİNİN İNCELENMESİ * Investigation of Bacteriological Pollution Potential of Drinking-Water in Water Distribution Network of Adana Region 1 Gökhan ACEHAN Çevre Mühendisliği Anabilim Dalı Ahmet YÜCEER Çevre Mühendisliği Anabilim Dalı ÖZET Bu çalışmada, İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik (EU İçme Suyu Direktifleri 98/83/EC) hükümlerine göre Adana il genelinde içme suları bakteriyolojik özelliklerini yansıtacak şekilde köylerde 514, il merkezi ve beldelerde 142 içme suyu odağı belirlenmiştir. Bu odaklardan muhtelif tarihlerde köylerden 899, il merkezi ve beldelerden 2058 bakteriyolojik su numunesi alınmıştır. Numune sonuçlarına göre kırsal bölgelerde alınan numunelerin %17 si temiz %83 ü kirli İlçe merkezi ve beldelerde %86.4 ü temiz %13.6 sı kirli çıkmıştır. Daha sonra bakteriyolojik olarak kirli çıkan bölgelerin su temin sistemlerinde toplam 407 noktada bakteriyolojik kirlilik tespit edilmiştir. Bu kirliliğin su temini sistemindeki dağılımı; kaynakta %9.8, isale hattında %17.6, ana su deposunda %41.7, ana şebeke sisteminde % 14.25, bina deposunda %7.6 ve iç şebeke sisteminde %8.8 olarak tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Bakteriyolojik Kirlilik, Koliform Bakteri, Su Dağıtım Sistemi, Su Deposu, Su ile Bulaşan Hastalıklar ABSTRACT In this study, for a total of 656 settlement areas were chosen in Adana City (514 in the villages, 142 in the city centre and towns) to determine the bacteriological characteristics of drinking water based on the criteria proposed by the Waters For Human Consumption Regulation (The EU drinking water directive 98/83/EC). From these points, at certain dates, 899 and 2058 bacteriological water samples, respectively, have been taken and analyzed. The bacteriological analyses conducted pointed out the level of bacteriological pollution in the water distribution networks in and around the areas. Only 17% of the samples taken in the rural areas were determined to be clean while the remaining 83% were contaminated. As for the urbanized areas, 86.4% of the water samples were clean and 13.6% of the samples were contaminated. As a result, 407 sampling points were found to be bacteriologically polluted as well as the water network systems around these points. The distribution of contamination can be distributed as 9.8% at the water supply source, 17.6% at the water distribution systems, 41.7% at the main water storage, 14.25% at the main water network, 7.6% at the building storage, and 8.8% at the internal piping system of the buildings. Keywords: Bacteriological Pollution, Coliform Bacteria, Water Distribution Systems, Water Storage, Waterborne Diseases. * Yüksek Lisans Tezi-MSc. Thesis 141
Giriş Günümüzde dünya nüfusunun hızla artmasının bir sonucu olarak içme ve kullanma suyu ihtiyacı da giderek artmaktadır (Hawkins,1996). Su canlıların yaşaması için hayati öneme sahiptir. En küçük canlı organizmadan en büyük canlı varlığa kadar bütün biyolojik yaşamı ve bütün insan faaliyetlerini ayakta tutan sudur. Dünyamızın %70 ini kaplayan su, bedenimizin de önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Ancak yeryüzündeki su kaynaklarının yaklaşık %0,3 ü kullanılabilir ve içilebilir özelliktedir(glesson ve Gray 1997). Bu nedenle kısıtlı olan içme sularının mikrobiyolojik kirlenme potansiyellerinin tespit edilerek bu olumsuz durumun ortadan kaldırılması büyük öneme sahiptir. Elverişli su kaynaklarının bulunması durumunda ise, içme sularının arıtımındaki ve dağıtımındaki aksaklıklar, su kaynaklarının gereğince korunamaması gibi nedenlerle içme suyu kalitesi olumsuz yönde etkilenmektedir (Yüceer, 1996; Kumbur,1997)). Yeraltı suları, bileşimi sabit, yüksek mineral içerikli bulanıklık oranı az, renksiz, mikroorganizma yok/az, sertliği yüksek, demir ve mangan içeriği yüksek sulardır (Howard, 2002).Yağmur suları yeryüzüne indiği andan itibaren kirlilik oranında ani bir artış gösterir (Kumbur, 1997). Yeraltı sularının mikrobiyolojik olarak kirlenmesinin en büyük nedeni evsel ve endüstriyel atıkların arıtılmadan alıcı ortama verilmesi ve düzensiz katı atık sahalarında meydana gelen sızıntı sularının iklimsel faktörlerle yeraltı sularına karışmasıdır. Bu durum özellikle yaz aylarında ölümlere yol açan bulaşıcı hastalıklara sebep olmaktadır (Anonymous, 1980; Howard, 2003). Yüzeysel suların mikrobiyolojik olarak kirlenmesi evsel ve endüstriyel atıksuların arıtılmadan su yataklarına verilmesi, katı atıkların düzensiz olarak alıcı ortama bırakılması ve atmosferde asılı halde bulunan zararlı mikroorganizmaların yağışlar, rüzgârlar ve diğer atmosferik olaylar sonucunda uzun mesafelere taşınarak yüzeysel sulara karışması sonucunda meydana gelir (WHO, 1997). Yüzeysel veya yeraltı suları temiz olsa dahi içme suları su temin sistemlerinde çeşitli ajanlar tarafından kontamine olabilmektedir (Fewtrell, 2001). Bir içme suyu temini sistemi; kaptaj, arıtma tesisi, isale hattı, ana su deposu, şebeke sistemi, bina deposu, iç şebeke sistemi ve musluktan oluşur. İçme suyu temini sistemlerinde mikrobiyolojik kirlenme kaptajdan musluğa kadar her aşamada karşımıza çıkabilmektedir. Kaptajda mikrobiyolojik kirlilik olmaması için bu bölgelerin koruma altına alınması gerekmektedir (Tickner, 2004). Kaptaj malzemelerinin mikrobiyolojik kirlenmeye neden olmayacak malzemelerden yapılması büyük önem arz etmektedir. Arıtma tesislerinde mikrobiyolojik kirlenme daha çok gün ışığından, savaklardan ve ölü bölgelerden etkilenerek ortaya çıkar. Usulüne uygun dizayn edilemeyen arıtma tesislerinde Crytosporidium ve Giardia gb. mikroorganizmalara yaygın olarak rastlanabilmektedir (Gibson, 1998). İsale hatlarında mikrobiyolojik kirlenme, yanlış boru malzemelerinin kullanılması, isale hattının bakım ve onarımının zamanında yapılamaması ve çeşitli taşkınlar sonucunda mikroorganizmaların boru içerisine bir şekilde taşınıp çoğalması sonucunda ortaya çıkabilmektedir (Hooda ve Anderson, 2000; Parent,1996). Ana 142
su depolarında mikrobiyolojik kirlenme özellikle sızıntı suları, depo malzemelerinin kırılması ve çatlaklar sonucu ortaya çıkar (Novatny,1994). Ayrıca içme suyu depolarında kullanılan malzemelerin mikrobiyolojik gelişmeye yer vermeyecek malzemelerden yapılması da büyük önem arz etmektedir (Howard,2003). Uygun şekilde projelendirilmiş inşası tamamlanmış bir içme suyu dağıtım şebekesinde su kalitesindeki değişimlerin minimumda tutulması amaçlanmaktadır (AWWA, 1998). Şebeke sistemlerinin bakım ve onarımları uygun şekilde yapılmadığı zaman su temin sistemlerinin bu bölümlerinde biofilm tabakaları oluşmakta ve bu tabakalar mikroorganizmaların gelişip çoğalmasına neden olmaktadır (Lee,1991). Bu durumda bakteriler dezenfeksiyon işleminden etkilenmemekte ve su ile ilişkili hastalıklar ortaya çıkabilmektedir (Lee,2005). Bazı durumlarda içme suyu bina deposu ve musluğa kadar kontamine olmadan gelmesine rağmen bu bölgelerde mikrobiyolojik kirliliğe maruz kalabilmektedir (Çep,2002). Bu durumların önlenebilmesi için bina depolarının usulüne uygun dizayn edilmeleri ve elle teması çok fazla olan muslukların seçiminden kaçınılmasına özen gösterilmelidir. (Ashboult, 2004). Bunun nedeni özellikle içme suyu ile bulaşan; kıl kurdu, barsak solucanı ve diğer parazitlerin bu şekilde kişiden kişiye bulaşmasıdır Bu çalışmanın amacı; Adana il genelindeki mikrobiyolojik kirlenme potansiyelini ortaya koyarak içme sularının su temin sistemlerinin daha çok hangi bölgelerde kirliliğe maruz kaldığını tespit edip etkilerini araştırmak ve çözüm önerileri getirmektir. Materyal ve Metot Materyal Çalışma alanı; Adana il genelinde içme sularının bakteriyolojik olarak kontamine olup olmadığını belirlemek amacıyla tespit edilen 514 köy, 142 merkez ve bu merkezlere bağlı beldelerin numune alma odaklarıdır. Ayrıca odak noktalarından alınan bakteriyolojik numunelerden kirli çıkan bölgelerden hat boyu alınan ve yerleşim yerlerinin ortak özelliklerini yansıtan su dağıtım sistemleri üniteleri de materyal olarak değerlendirilmiştir. Metot Bu çalışmada öncelikle Adana il genelinin bakteriyolojik olarak kirlilik profilini ortaya çıkarmak amacı ile 656 odak belirlenmiş ve sağlık müdürlüğü ekipleriyle koordineli olarak bakteriyolojik numuneler alınmıştır. Alınan numunelerin kirlilik değerlendirilmesi yapılarak su temini sistemlerinden hat boyu odak dışı numune alma noktaları belirlenmiş ve bakteriyolojik kirliliğin su hattının hangi kısımlarında ne oranda ortaya çıktığı tespit edilmeye çalışılmıştır. Ancak çalışılan bölgenin çok geniş olması ve odak dışı numune alma noktalarının ulaşılabilirliği göz önüne alındığında yaklaşık 500 yerleşim yerinin her birinin su temin sisteminde hat boyunca kirlilik araştırılması yapılamamıştır. Su temin sistemlerinin kirlilik araştırılması çalışılan bölgeleri homojen şekilde yansıtacak rasgele hatlardan alınan numunelerle belirlenmeye çalışılmıştır. 143
Kaynak Arıtma Tesisi İsale Hattı Depo Musluk İç Şebeke Sistemi Bina Deposu Ana Şebeke Sistemi Şekil 1. İçme suyunun izlediği yol Hat boyunca numuneler Şekil 1 de içme suyunun izlediği yol dikkate alınarak yapılmıştır. Örneğin kirlilik tespiti yapılırken, kaynakta herhangi bir kirliliğe rastlandığında kaynak kirli olarak değerlendirilmiş ve hat boyu numune alma işlemi durdurulmuştur. Şayet ana su deposunda bir kirliliğe rastlanmışsa, kaynaktan ana su deposuna kadar temiz, ana su deposu kirli olarak değerlendirilmiştir. Bu uygulama takip edilen tüm su temini sistemlerine aynı şekilde uygulanmıştır. Alınan numunelerin bakteriyolojik kirliliğini tespit etmek amacıyla standartlara uygun olarak Membran Filtre Yöntemi kullanılarak analizler yapılmıştır. Genel veya özel bir besiyerine yerleştirilen bir membran vasıtasıyla içme suyundaki mikrobiyolojik kirlenme tespit edilmiştir. Membran filtre yöntemi; membran besiyerine yerleştirildikten ve inkübasyon sonucu oluşan koloniler sayıldıktan sonra örnekteki mikroorganizma sayısının hesaplanması esasına dayanan bir yöntemdir (Durham, 1998). Suların bakteriyolojik kontrollerinde suyun hijyenik kalitesinin tayini bakımından yapılması gerekli olan bir seri muayene ve kontrol zincirinin ilk halkasını KOLİFORM BAKTERİLER in aranması teşkil etmektedir (AWWA, 1999). İnsan ve hayvanların dışkılarındaki bakterilerin çoğunluğunu koli grubu bakteriler oluşturmaktadır. Tehlikeli su epidemilerine sebep olan salmonella lar, vibriolar, shigellalar ve leptospirallar idrarla, diğer patojen bakterileri ve virüsleri taşıyan (portör) kişilerin dışkıları ile sulara karışabilir (Ryneveld ve Fourie, 1997). Sularda koliform grubu bakterilerin varlığı yukarıda sözü edilen patojen bakterilerinde olabileceğinin göstergesidir. İndikatör mikroorganizma olarak seçilen koliform bakterilerin tespiti, patojen etkenlerin tespitinden daha kolay olması, sularda yaşayan patojen etkenlerle koliform grubu bakterilerin yaşama sürelerinin aynı olması, sularda fiziksel ve kimyasal faktörlere karşı dayanma sürelerinin aynı olması gibi nedenlerle çalışılması standart hale getirilmiş koliformların tespitinin bakteriyolojik su çalışmalarında öncelikli kılmıştır. İçme sularında koliform bakterilerin varlığı tehlike arz ettiğinden dolayı. İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre içme sularında koliform bakteri grubu istenmemektedir. Araştırma Bulguları ve Tartışma 2006 yılında il genelinde İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre Adana İl Sağlık Müdürlüğü ekipleriyle birlikte 144
köylerde 514 odak, ilçe merkezlerinde ve beldelerde 142 odak belirlenmiştir. Bu odaklardan alınan bakteriyolojik numune sayısı ve sonuçları Çizelge 1 de verilmiştir. Çizelge 1. Adana il geneli odak sayıları ve bakteriyolojik kirlilik durumu İlçe ODAK SAYISI KÖY MERKEZ Köy Merkez/ Belde Alınan Numune Sayısı Temiz Kirli Alınan Numune Sayısı Temiz Kirli Aladağ 38 4 39 4 35 20 7 13 Ceyhan 44 23 131 23 108 345 312 33 Feke 38 2 41 9 32 7 0 7 İmamoğlu 21 4 43 4 39 24 5 19 Karaisalı 62 8 99 11 88 34 5 29 Karataş 24 7 35 3 32 48 25 23 Kozan 85 10 85 13 72 65 56 9 Pozantı 16 5 47 46 1 27 25 2 Saimbeyli 23 2 23 0 23 6 0 6 Seyhan 23 34 90 14 76 714 687 27 Tufanbeyli 48 7 85 13 72 19 11 8 Yumurtalık 9 8 20 0 20 33 9 24 Yüreğir 83 28 161 13 148 716 636 80 Toplam 514 142 899 153 746 2058 1778 280 Bu sonuçlara göre genel olarak en yaygın bakteriyolojik kirliliğe Saimbeyli, Tufanbeyli, Aladağ, Karaisalı, Feke gibi kırsal kesimlerde rastlanmıştır. Bu duruma yol açan ana sebeplerin başında kırsal bölgelerdeki içme suyu kaynaklarının korunmaması, evsel atık su ve katı atıkların gelişigüzel etrafa bırakılması, kırsal bölgelere etkin çevre sağlığı hizmetlerinin götürülmemesi gibi nedenlerin sebep olduğu düşünülmektedir. İlimize ait bir çok ilçede katı atıklar düzenli olarak depolanamamakta ve vahşi depolama yapılmaktadır. Belde ve köylerde ise durum çok daha kötüdür. Bu bölgelerde katı atıklar ve evsel atık sular gelişi güzel bahçelere veya köy ortak alanlarına bırakılmaktadır. Alt yapı sistemindeki yetersizliklerden dolayı halk sızdırmasız foseptikleri kullanmakta ve bunların boşaltılıp dezenfekte edilmesinde aksaklıklar ortaya çıkmaktadır. Bu sorunlar özellikle içme sularının belde ve köylerde bakteriyolojik olarak kontamine olmasına neden olabilmektedir. Bu durumun engellenmesi için yerel yöneticiler tarafından ivedilikle alınması gereken önlemler; - Su temin sistemlerinin bakım ve onarımları düzenli olarak yapılmalı. Su temin sistemlerinin herhangi bir bölümünde arıza olması halinde İl Sağlık Müdürlükleri ile koordinasyon sağlanmalıdır. 145
- Su kesintileri süresince kontroller sıklaştırılmalı, suyun bakteriyolojik analizleri, bakiye klor ölçümleri aksatılmadan yapılmalıdır. Dezenfeksiyon cihazlarının periyodik bakımları yapılarak sürekliliği sağlanmalıdır. - Su ile bulaşan salgın hastalıklara zamanında ve etkin bir şekilde müdahale etmek için su temin sisteminin ve kanalizasyon sisteminin bilgilerini içeren plan ve krokiler yerel yönetimlerce hazır bulundurulmalı ve bunların bir örneği sağlık teşkilatlarına gönderilmelidir. - Okul, hastane, otel, cami, resmi binalar vb. yerlerin su depolarının ve iç şebeke sistemlerinin bakım ve kontrolü konusunda ilgililere yardımcı olunmalı gerekli uyarılar yapılmalıdır. Kuyu sularından yararlanılan bölgelerde, kuyular kayıt altına alınmalı bu kayıtlar için DSİ ve özel idareler tarafından verilen kuyu ruhsatları esas alınmalı ruhsatsız kuyu kullanımına müsaade edilmemelidir. - Bakteriyolojik kirlilik içeren ve ıslahı mümkün olmayan mahalle, köy, belediye çeşmelerinin üzerlerine içilmez ibareli tabela veya levha asılmalıdır. Adana il genelinde kirli çıkan bölgelerden kirliliğin hangi bölümde meydana geldiğini tespit etmek amacıyla belirlenen toplam 164 hattan muhtelif sayılarda alınan bakteriyolojik numunelerinin su temin sistemindeki kirlilik dağılımı incelendiğinde, içme sularının, su temin sisteminin her aşamasında bir miktar bakteriyolojik kontaminasyona maruz kaldığı tespit edilmiştir. Şekil 2 de Adana il geneli su temin sistemleri bakteriyolojik kirlilik sayıları verilmiştir. Kaynak 58 31 36 40 72 İsale Hattı Su Deposu Şebeke Bina Deposu 171 170 İç Şebeke Sistemi Şekil 2. Adana il geneli içme sularının bakteriyolojik kirlenme potansiyeli Şekil 2 incelendiğinde, İlimizde içme suyu kirliliği yeterince takip edilememektedir. Bazı bölgelerde kaynakta herhangi bir bakteriyolojik kirliliğe rastlanmazken isale hattında, içme suyu deposunda, şehir şebekesinde, iç şebeke sisteminde, bina deposunda ve muslukta bakteriyolojik kirlenmeye rastlanmıştır. Ayrıca 2006 yılı ilk 6 aylık periyotta 575 amipli dizanteri vakasının kaydedilmesi kirlenmenin boyutunu gözler önüne sermektedir. İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında 146
Yönetmelik Hükümlerine göre su temin sistemlerinde kullanılacak malzemenin bakteriyolojik kirliliğin oluşmasına yer vermeyecek malzemelerden seçilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Yapılan bu çalışmada su temini sisteminde bakteriyolojik kirlilik miktarı oranı kaynakta %9.8, isale hattında %17.6, ana depoda %41.7, şebekede %14.25, bina deposunda %7.6, iç şebeke sisteminde %8.8 olarak tespit edilmiştir. İlimizde bakteriyolojik kirlenme potansiyelinin en fazla olduğu kısımların ana depolar olduğu görülmüştür. Çizelge 2. Adana il geneli bakteriyolojik olarak kirli çıkan odakların su temini sistemlerinde bakteriyolojik kirlilik dağılımı Adana İl Geneli Odak dışı bakteriyolojik olarak kirli numune sayısı 407 40 Kaynak İsale hattı Ana su deposu Ana şebeke sistemi Bina deposu İç şebeke sistemi % 9.8 72 % 17.6 170 % 41.7 58 % 14.25 31 % 7.6 36 % 8.8 2003 yılı Adana İl Umumi Hıfzısıhha Kurulunun aldığı karara göre; depoların usulüne uygun dizayn edilmesi ve 6 ayda bir temizliğinin yapılması kararı alınmıştır. Depoların bakteriyolojik olarak kirlenmesine yol açan sebeplerin özellikle depo temizliği ve bakımının düzenli periyotlarda yapılmaması ve depoların usulüne uygun dizayn edilmemiş olmasından kaynaklandığı görülmüştür. İlimizin kırsal bölgelerinde içme suları kaynaklarının yeterince korunmadığı görülmüştür. Ayrıca evsel atık suların gelişi güzel etrafa yayıldığı ve katı atık deponi sahalarının bulunmadığı tespit edilmiştir. Bu durumun sonucu olarak kaynaktan musluğa kadar her aşamada bakteriyolojik kirliliğe rastlanmıştır. Dünya genelinde içilebilir su kaynaklarının hızla tükendiği düşünülebilirse varolan temiz su kaynaklarımızın çok daha titizlikle ve sürdürülebilir master planları ile korunması gerektiği düşünülmektedir. Sonuçlar Yapılan çalışma ile ilgili elde edilen sonuçlar maddeler halinde aşağıda verilmiştir. 1- Adana il merkezinde ortaya çıkan kirliliğin önemli bir kısmı, su deposu veya hidrofor deposu olan binaların depolarının usulüne uygun dizayn edilmemesinden kaynaklandığı görülmüştür. İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulunun aldığı karalara ve İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak bina depolarının inşa edilmesi gerektiği ve en az yılda bir kez depo temizliği ve bakımının yapılması gerektiği düşünülmektedir. 147
2- İç şebeke sistemlerinin ve muslukların uzun yıllar kullanılması sonucunda potansiyel olarak mikrobiyolojik kirlilik kaynakları olduğu gözlenmiştir. Muslukların mümkün olduğu kadar mikrobiyolojik gelişmeye yer vermeyecek malzemelerden yapılması gerekmektedir. Ayrıca musluk ağızlarına elle temas etmekten kaçınılmalı ve çok uzun süre kullanımda olan muslukların mikrobiyolojik kirlilik bakımından potansiyel bir risk taşıdığı unutulmamalıdır. 3- Tüm belediye ve köylerin yeterince dezenfeksiyon yapmaları (temiz içme suyu sağlamaları) halk sağlığı açısından gerekli bir zorunluluktur. Bazı ilçe, belde ve köylerde suların yeterince dezenfeksiyonunun yapılmamasından dolayı geniş miktarda bakteriyolojik kirliliğe rastlanmıştır. Dezenfeksiyon işleminin ve takibinin sistematik olarak yapılmasının bakteriyoklojik kirliliğin büyük ölçüde azalmasını sağlayacağı bilinen bir gerçektir. 4- Su depolarının ve kaynaklarının bulundukları bölgelerin yeterince korunamamasından dolayı bu bölgeler evcil veya vahşi hayvanların dışkıları ile kirlenmekte bu yapılarda fekal kirlilikler ortaya çıkabilmektedir. Bu yapıların Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğine göre koruma altına alınması gerekmektedir. Aksi durumda kirlenme ve her türlü olumsuz etkiye açık olabileceği aşikardır. 5- Bazı köy ve beldelerde hayvan dışkılarının köy ortak alanlarına veya kişilerin kendi evinin bahçesine dökülerek belirli bir süre orada bekletildiği, daha sonra bahçe ve tarlalarda gübre olarak kullanıldığı görülmüştür. Ayrıca banyolavabo suları da aynı şekilde köy ortak alanlarına veya gelişigüzel etrafa akıtıldığı tespit edilmiştir. Bu durum, köylerdeki bir çok kaynağın ve şebeke sistemlerinin mikrobiyolojik olarak kirlenmesine ve yer yer fekal kirliliklerin gözlenmesine neden olduğu düşünülmektedir. Aynı zaman da bir çok bulaşıcı hastalığın etkenin özellikle fekal kirliliğe maruz kalmış sular olduğu unutulmamalıdır. 6- İlçe merkezi ve tüm köylerin su temini sistemlerinin sızıntı sularından etkilenmemesi için evsel katı atıkların uygun şekilde toplanıp depolanacağı alanların belirlenerek, atıkların bu bölgelerde depolanmasının sağlanması ve bu yerlerin kontrol altına alınmasının sağlanması gerekmektedir. Kanalizasyon sistemi olmayan bazı belde ve köylere kanalizasyon sistemi yapılması, arazi şartları uygun değilse sızdırmasız fosseptiklerde evsel atık suların toplanmasının uygun olacağı düşünülmektedir. 7- Bazı yerleşim birimlerimizde en büyük problemlerden biride ayaklı su depolarının olduğu görülmektedir. İller bankası tarafından daha önce yapılan bu depolar çok yüksek olmaları, bakım ve onarımlarının zamanında yapılamamsı gibi nedenlerden dolayı kaynaklardan gelen suların direk kirlilik nedeni olmuşlar ve bu kirlilik tüm su temini sistemine yayılmıştır. Bu depoların acil olarak bakım ve onarımlarının yapılması ve depo temizliğinin düzenli olarak sağlanması gerekmektedir. 8- Mikrobiyolojik kirliliğin bu kadar yoğun çıkmasında, kurumlar arasında ki koordinasyon eksikliğinin payının da olduğu düşünülmektedir. Ülkemizde halen su ile ilgili ortak bir Su Kanunu çıkarılmamış olması, kurumlar arası yetki karmaşasına yol açmıştır. Biran önce çelişkilere son verecek bir Su Kanununun çıkarılması su 148
temin sistemlerinin planlanmasında ve sürdürülebilir su kalitesi elde edilmesinde bir dönüm noktası olacaktır. 9- Yerel yönetimlerin su sanitasyonu konusunda ekipman eksikliği ve görevli personellerin eğitimsizliği mikrobiyolojik kirlilikle mücadelede önemli bir engel durumundadır. Bu durumu önlemek için ekipman eksiklikleri giderilmeli ve görevli personel düzenli olarak eğitimlere alınarak güncel gelişmelerden haberdar edilmelidir. 10- Bazı ilçe,belde ve köylerde temiz ve içilebilir kaynak bulmakta sıkıntılar olduğu tespit edilmiş. Temiz su sıkıntısı çeken bu bölgelerde içme suyu arıtma tesisi kurulması gerçeği ortaya çıkmıştır. 11- Mikrobiyolojik kirlilik potansiyeli tespit edilirken, bir diğer problemin İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkındaki yönetmelikte belirtilen parametrik değerlerin yapılacağı laboratuarların yetersiz kalması, numune alma, saklama ve zamanında laboratuara ulaştırılması esnasında ortaya çıkan mikrobiyolojik kontaminasyonlardır. Bu durumu önlemek için akredite olmuş laboratuarların sayısı arttırılmalı ve var olan laboratuarlar alet ve ekipmanlarla güçlendirilmelidir. 12-2006 yılı itibariyle 253 Hepatit B, 8 Tifo, 7 Basilli Dizanteri, 157 Hepatit A, 575 Amipli Dizanteri vakasının tespit edildiği Adana da kirlenmenin boyutu açıkça ortada olup, gerekli önlemler acil olarak alınmalıdır. 13- İçme suyu numunelerinin yapılan gözlem ve araştırmalarda halkımızın temiz ve içilebilir içme suyu temini konusunda yeterli bilgiye sahip olmadığı tespit edilmiştir. Unutulmamalıdır ki içme suyu ile ilgili takip ve bilinçlendirme sadece su idarelerinin görevi değildir. Bu konuda vatandaşlarımıza da büyük görevler düşmektedir. KAYNAKLAR ANONYMOUS, 1980. Drinking Water and Healt, Nat. Res. Council, Nat. Academy Press, Washington, pp. 79-83. ASHBOLT, N., 2004. Microbial Contamination of Drinking Water and Disease Outcomes in Developing Regions. Science Direct, Toxicology 198, pp. 229-238. AWWA, 1998. Water Treatment Plant Design 3rd Ed. Me Grow-Hill New York. pp. 38-40. AWWA, 1999. Water Quality and Treatment, A, Handbook of Community Water Supplies 5th. Ed., American Water Work Association, me Grow Hill, New York, pp.18-19. BRICK, T., 2004. Water Contamination in Urban South India: Household Storage Practices and Their İmplications for Water Safety and Enteric Infections. Int. J. Hyg. Environ. Healt pp.473-480. ÇEP, Ç., 2002. Türkiye Yerel Yönetimler Su Sorunları Kongresi, Su Havzalarının Korunması, s. 3-13. DURHAM, H.E., 1998. A Simple Method for Demonstrating the Production of Gas by Bacteria. BMJ. 1, 1387. 149
FEWTRELL, L.,2001. Uncertainties in Risk Assessment for the Determination of Drinking Water Pollutant Concentrations: Cryptosporidium Case Study. Water Res. 35, 441-447. GIBSON C.J., Statderman K.L., States S. And Sykora J., 1998. Combined Sewer Overflows: a Source of Cryptosporidium and Giardia, Wat. Sci. and Tech., 38 (12): pp.67-72 GLESSON, C., GRAY, N., 1997. The Coliform İndex and Waterborne Disease. London. Chapman & Hall, pp. 20. HAWKİNS,J.,1996. A Better Understanding of Risk. Water Environ.Manage. 1 (2), 3-6 HOODA, P.S., Edward, A.C., Anderson, H.A., Miller, A., 2000. Areview of Water Quality Concerns in livestock Farming Areas. Sci. Total Environ. 250 (1 3), 143 167. HOWARD, G., 2002. Urban Water Supply Surveillance in Developing Countries: a Reference Manual. WEDC/RCPEH, Loughborough University, UK pp.203-205. HOWARD,G.,Pedley,S.,2003.Risk Faktors Contributing to Microbiological Contamination of Shallow Ground Water in Kampala, Uganda. Water Res. 37, 3421-3429. KUMBUR, H., 1997. Yerel Yönetimlerde Kent Bilgi Sisteminin Uygulanması Çevre ve İnsan Dergisi, Sayı:3 sy. 32-33. LEE J.V, West AA. Survival and Growth of Legionella Species in The Environment. Society of Applied Bacteriology Symposium Series, 1991, 20:121 s. 129. LEE D.G, 2005. Diversity and Dynamics of Bacterial Species in a Biofilm at the end of the Seoul Water Distribution System. World Journal of Microbiology and Biotechnology 21 155-162. NOVOTNY, V., Olem, H., 1994. Water Quality, Prevention, Identification and Management of Diffuse Pollution. Van Nostrand Reinhold, New York. Novotny, pp. 128. PARENT, A., 1996. Control of Coliform Growth in Drinking Water Distribution Systems. Science Direct, Water Research, pp. 442-445. TICKNER, JA, Geiser K., 2004. The Precautionary Principle Stimulus for Solutionand Alternative Based Environmental Policy. Environmental Impact Assessment Review 2004, pp. 24. VAN RYNEVELD, MB., FOURİE, AB., 1997. A. Strategy for Evaluating the Enviromental İmpact of on Site Sanitation Systems. Watar SA, pp. 91. WHO, 1997. Guidelines For Drinking Water Quality, Volume 2, Health Criteria and Other Supporting Information, Second ed. WHO, Geneva, 1997, pp. 65. YÜCEER, A., ÖZAY, A., 1996. Adana Merkez İlçe Sınırları İçindeki Seyhan Nehrinin ve İçme Sularının Çevre ve İklimsel Faktörlere Bağlı Olarak Bakteriyolojik Kirlilik Düzeyi Yüksek Lisans Tezi, Çukurova Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü. 150