KURUMLARDA ÖZKAYNAKLA FĠNANSMAN TEġVĠKĠ (SERMAYEDE AMORTĠSMAN) UYGULAMASINA ĠLĠġKĠN SORUNLAR

Benzer belgeler
KURUMLARDA ÖZKAYNAKLA FİNANSMAN TEŞVİKİ (SERMAYEDE AMORTİSMAN) UYGULAMASINA İLİŞKİN SORUNLAR

SİRKÜLER. TARİH : SAYI : 2015 / 07 / 1 KONU : Kurumlar Vergisi Kanununa ilişkin 2015/7910 sayılı BKK ÖZETİ

Sirküler Rapor Mevzuat /128-2 SERMAYE ŞİRKETLERİNDE SERMAYE ÜZERİNDEN HESAPLANAN FAİZİN VERGİ MATRAHINDAN İNDİRİMİNE İLİŞKİN BKK YAYIMLANDI

SİNERJİ SİRKÜLER RAPOR

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2016/34 TARİH: 25/03/2016

Sirküler Rapor Mevzuat /51-1 KURUMLAR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 1) NDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ (SERİ NO: 9) YAYIMLANDI

NAKDİ SERMAYE ARTIŞINA SAĞLANAN KURUMLAR VERGİSİ AVANTAJI HAKKINDA GENEL TEBLİĞ:

ADINIZ - SOYADINIZ E-BÜLTEN NAKİT SERMAYE ARTIRIMI

DUYURU: /11

KURUMLAR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 1) NDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ (SERİ NO: 9)

İSTANBUL DENETİM ve YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A. Ş.

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2015/122 Ref: 4/122


SİRKÜLER 2016/14. : Nakit Sermaye Artırımında Kurumlar Vergisi İndirimine İlişkin Tebliğ Yayımlandı.

SİRKÜLER 2016/16. Nakit sermaye artırımında faiz indirim uygulamasına ilişkin açıklamaların yer aldığı Tebliğ Resmi Gazete de yayımlandı.

DUYURU. Söz konusu tebliğin tam metni ekte yer almaktadır. Üyelerimize ve Kamuoyuna önemle duyurulur. Ali VAROL. Genel Sekreter

MÜKELLEF BĐLGĐLENDĐRME NOTU

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2019/029 Ref: 4/029

ERTÜRK YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş. 2015/78. Konu: Kurumların Sermaye Artırımında Yapılacak İndirime Ait Tebliğ Taslağı Yayınlandı

1 SERİ NO.LU KURUMLAR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ TASLAĞI (SERİ NO: 9)

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2018/027 Ref: 4/027

Nakit Sermaye Artırımında Faiz İndirimi uygulamasında Dikkate Alınacak Oran

Konu: 6637 Sayılı Kanunla Nakdi Sermaye Artışına Getirilen Teşvik Uygulamasının Detayları.

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2016/056 Ref: 4/056

DUYURU: /7

NAKDÎ SERMAYE ÖDEMELERİNİN KURUMLAR VERGİSİ MATRAHINDAN İNDİRİLMESİNDE ZAMANIN VE TUTARIN ÖNEMİ

NAKİT SERMAYE ÖDEMESİNDE İNDİRİM UYGULAMASI

SERMAYE ARTIRIMI TEŞVİĞİNE. 10 uncu. şirketlerinin. sermaye

YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK LTD.ŞTİ.

MALİ MEVZUAT SİRKÜLERİ NO : 2016 / 31

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2016/37. Nakit Sermaye Artırımı Uygulamasının Detayları Belli Oldu.

Nakit Sermaye Artırımında Faiz İndirimiyle İlgili Genel Tebliğ

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2015/44. Nakit Sermaye Artırımlarına Teşvik Getiren Düzenlemenin De Yer Aldığı 6637 Sayılı Yasa Resmi Gazetede Yayımlandı.

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2015/33. Bazı Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılmasını Da Öngören Kanun Teklifi TBMM ye Sunuldu.

DUYURU: / tarihli Resmi Gazete de yayımlanan 10 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği nde;

Nakdi sermaye artırımında indirim uygulamasında tereddüt edilen hususlar

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2012/36 Ref: 4/36

6728 SAYILI KANUNLA KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU İLE DİĞER BAZI VERGİ KANUNLARINDA YAPILAN DÜZENLEMELER 09/08/2016 tarih ve sayılı Resmi Gazete

Özet: Gelir Vergisi Genel Tebliğ Taslağında; 6009 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına

FİNANSAL KİRALAMADA SAT GERİ KİRALA İŞLEMLERİNİN VERGİ UYGULAMALARI AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ (II)

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2009/24 TARİH: Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanuna İlişkin 2 Seri Numaralı Genel Tebliğ

denetim güç katar Yeminli Mali Müşavirlik & Denetim & Danışmanlık

mali açıklamalar YÖNTEM YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK ve BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş.

BÖLGESEL TEġVĠKLĠ YATIRIMLARDA ĠNDĠRĠMLĠ KURUMLAR VERGĠSĠ UYGULAMASI

karar vermiş ve bu Karar, 8 Ocak 2010 tarihinde yürürlüğe girmişti.

SİRKÜLER RAPOR 5225 SAYILI KANUN GENEL TEBLİĞİ. ( Seri No : 1 )

ESKİŞEHİR TİCARET ODASI

YÖNTEM YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK ve BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş.

Sirküler no: 044 İstanbul, 27 Mayıs 2010

MALİ MEVZUAT SİRKÜLERİ NO : 2010 / 60

Levent Cad. Tekirler Sok. No:4 1. LEVENT/İSTANBUL Tel: Fax:

6736 SAYILI KANUN KAPSAMINDA GV, KV VE KDV MATRAH ARTIRIMINDA BULUNAN FİRMALARDA VERGİ İNCELEMESİ YAPILIP YAPILAMAYACAĞI

YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER TARAFINDAN DÜZENLENMESİ GEREKEN SERBEST BÖLGE FAALİYET TASDİK RAPORU NA İLİŞKİN TEBLİĞ YAYIMLANDI

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2010/52 TARİH: Yatırım İndirimi İstisnası Uygulamasına İlişkin 276 Seri No lu Gelir Vergisi Tebliği

SİRKÜLER 2016/41. Söz konusu Tebliğ ile de sermaye avanslarının indirim şartları örnekli açıklamalarla ele alınmıştır.

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2016/224 Ref: 4/224. Konu: 295 SERİ NUMARALI GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ YAYINLANMIŞTIR

2003 YILINDA YARARLANILAN YATIRIM İNDİRİMİ İSTİSNASI ÜZERİNDEN GVK. NUN GEÇİCİ 61. MADDESİ GEREĞİNCE YAPILAN TEVKİFATIN ÖDEME ZAMANINDA BİR SORUN

ERTÜRK YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş. SİRKÜLER 2016/147

YATIRIM İNDİRİMİ İLE İLGİLİ GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ YAYIMLANDI

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2016/145 Ref: 4/145

1. KONU: 2. KONUYLA İLGİLİ YASAL DÜZENLEMELER: 2.1. Vergi Mevzuatında Yer Alan Düzenlemeler:

DUYURU. Üyelerimize ve Kamuoyuna önemle duyurulur.

TAŞINMAZ SATIŞLARINDA KDV İSTİSNASI KONUSUNDA KDV GUT NDE YAPILAN DÜZENLEME VE AÇIKLAMALARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sirküler no: 013 İstanbul, 3 Şubat 2009

Nakit Sermaye Arttırımında Faiz İndirimine İlişkin 9 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği Resmi Gazetede Yayımlandı

KURUMLAR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 1) NDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ (SERİ NO: 10)

VERGİYE UYUMLU BAZI MÜKELLEFLERE GELİR/KURUMLAR VERGİSİ İNDİRİMİ GETİRİLDİ:

1. Sınai mülkiyet haklarından elde edilen kazanç ve iratların kapsamı

Resmi Gazete Tarihi: Resmi Gazete Sayısı: 27147

Matrah Ve Vergi Artırımı (Madde: 5)

DÖNEM SONU VERGİ VE MUHASEBE İŞLEMLERİNDE ÖZELLİK ARZ EDEN KONULAR

278 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği Yayımlandı DUYURU NO:2011/08

ANKARA YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI MEVZUAT İZLEME VE DEĞERLENDİRME KOMİSYONU KARARI

42 Sıra No.lu Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu Genel Tebliği Yayımlandı DUYURU NO:2010/01

KOBİ BİRLEŞMELERİNDE İNDİRİMLİ KURUMLAR VERGİSİ ORANI UYGULAMASI. Ali ÇAKMAKCI. Yeminli Mali Müşavir. Bağımsız Denetçi

6728 VE 6745 SAYILI KANUNLARLA GELİR VERGİSİ KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLERİ AÇIKLAYAN GENEL TEBLİĞ YAYIMLANDI:

Buluşların Devir, Satış veya Kiralanmasına İlişkin Kurumlar Vergisi İstisnasının Uygulanma Esasları

Ö z e t B ü l t e n Tarih : Sayı : 2019/15

DENET VERGİ DUYURU. Emek KURT Yeminli Mali Müşavir

GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ (Seri No:266)

mali açıklamalar YÖNTEM YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK ve BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş.

TEBLİĞ GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 301)

BANKALARCA KAMUYA AÇIKLANACAK FĠNANSAL TABLOLAR ĠLE BUNLARA

KOBİ BİRLEŞMELERİNE SAĞLANAN İNDİRİMLİ KURUMLAR VERGİSİ UYGULAMA REHBERİ

Sirküler Rapor Mevzuat /5-1 GELİR VERGİSİ KANUNU NDA YER ALAN MAKTU TUTARLAR ARTIRILDI

YATIRIM İNDİRİMİ İSTİSNASINI KALDIRAN GVK NUN GEÇİCİ 69.MADDESİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

SĐRKÜLER Đstanbul, Sayı: 2011/112 Ref: 4/112

S İ R K Ü L E R : / 2 8

sayılı Kanunun Geçici 19 uncu Maddesi Kapsamında İşe Alınan Ücretlilere İlişkin Gelir Vergisi Stopajı Teşviki Uygulaması

GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ TASLAĞI (SERİ NO: )

GELĠR VERGĠSĠ GENEL TEBLĠĞĠ TASLAĞI (SERĠ NO: )

2016 Yılında Gelir Vergisi Kanunu Kapsamında Uygulanacak Had ve Tutarlara İlişkin 290 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği Resmi Gazetede Yayımlandı

GEÇMİŞ YIL ZARARLARININ BİLANÇO KALEMLERİNDEN MAHSUP EDİLMESİ HALİNDE BEYANNAME ÜZERİNDE İNDİRİM HAKKI ORTADAN KALKAR MI?

AR-GE MEVZUATI VE HİBE ŞEKLİNDEKİ AR-GE DESTEKLERİNİN TABİ OLMASI GEREKTİĞİ İŞLEM

MEVZUAT SİRKÜLERİ /

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2015/184 Ref: 4/184

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNDA 2016 YILINDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

Ö z e t B ü l t e n Tarih : Sayı : 2015/11

Transkript:

KURUMLARDA ÖZKAYNAKLA FĠNANSMAN TEġVĠKĠ (SERMAYEDE AMORTĠSMAN) UYGULAMASINA ĠLĠġKĠN SORUNLAR 1. KONU Bilindiği üzere, 07/04/2015 tarih ve 29319 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan 6637 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu nun diğer indirimler başlıklı 10 uncu maddesinin birinci fıkrasına eklenen (ı) bendi ile sermaye şirketlerinin nakit arttırılan sermaye üzerinden belli kriterler esas alınarak hesaplanacak faizin kurumlar vergisi matrahından indirilebilmesine imkan sağlanmıştır. Konuyla ilgili olarak anılan Kanun maddesinde verilen yetkiye istinaden 30/06/2015 tarih ve 29402 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan 2015/7910 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 01/07/2015 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere bazı düzenlemeler yapılmıştır. Öte yandan, şirket faaliyetlerinin özkaynakla finansmanının teşvik edilmesini sağlayan düzenlemeye ilişkin olarak Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı) tarafından bir tebliğ taslağı hazırlanmıştır. Adı geçen Başkanlığın internet sitesinde yer verilen ve 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair 9 Seri No.lu Tebliğ Taslağında; söz konusu düzenlemenin uygulamasına ilişkin açıklamalar yapılmıştır. Kurumların özkaynakla finansmanını teşvik etmek amacıyla getirilen ve 01/07/2015 tarihinden itibaren geçerli olacak söz konusu düzenlemenin uygulaması ile ilgili olarak tartışmalı ve açıklığa kavuşturulması gereken çok sayıda sorun bulunmakta olup, bu çalışmamızda söz konusu sorunlar gündeme getirilip değerlendirilecektir. 2. YASAL DÜZENLEMELER 2. 1. Kurumlar Vergisi Kanunu nun 10/ı Maddesi: 6637 sayılı Kanunla Kurumlar Vergisi Kanunu nun diğer indirimler başlıklı 10 uncu maddesinin birinci fıkrasına eklenen (ı) bendi aşağıdaki gibidir. Finans, bankacılık ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar ile kamu iktisadi teşebbüsleri hariç olmak üzere sermaye şirketlerinin ilgili hesap dönemi içinde, ticaret siciline tescil edilmiş olan ödenmiş veya çıkarılmış sermaye tutarlarındaki nakdi sermaye artışları veya yeni kurulan sermaye şirketlerinde ödenmiş sermayenin nakit olarak karşılanan kısmı üzerinden Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından indirimden yararlanılan yıl için en son açıklanan "Bankalarca açılan TL cinsinden ticari kredilere uygulanan ağırlıklı yıllık ortalama faiz oranı" dikkate alınarak, ilgili hesap döneminin sonuna kadar hesaplanan tutarın %50'si. Bu indirimden, sermaye artırımına ilişkin kararın veya ilk kuruluş aşamasında ana sözleşmenin tescil edildiği hesap döneminden itibaren başlamak üzere izleyen her bir dönem

için ayrı ayrı yararlanılır. Sonraki dönemlerde sermaye azaltımı yapılması hâlinde azaltılan sermaye tutarı indirim hesaplamasında dikkate alınmaz. Bu bent hükümlerine göre hesaplanacak indirim tutarı, nakdi sermayenin ödendiği ay kesri tam ay sayılmak suretiyle hesap döneminin kalan ay süresi kadar hesaplanır. Matrahın yetersiz olması nedeniyle ilgili dönemde indirim konusu yapılamayan tutarlar, sonraki hesap dönemlerine devreder. Bu bendin uygulanmasında sermaye şirketlerine nakit dışındaki varlık devirlerinden kaynaklananlar dâhil olmak üzere, sermaye şirketlerinin birleşme, devir ve bölünme işlemlerine taraf olmalarından veya bilançoda yer alan öz sermaye kalemlerinin sermayeye eklenmesinden kaynaklanan ya da ortaklar veya bu Kanunun 12 nci maddesi kapsamında ortaklarla ilişkili olan kişilerce kredi kullanılmak veya borç alınmak suretiyle gerçekleştirilen sermaye artırımları, indirim hesaplamasında dikkate alınmaz. Bu bentte yer alan oranı, şirketlerin aktif büyüklükleri, ortaklarının hukuki niteliği, çalışan personel sayıları ve yıllık net satış hasılatlarına göre veya sermayenin kullanıldığı yatırımdan elde edilen gelirlerin kurumun esas faaliyeti kapsamında olmayan faiz, kâr payı, kira, lisans ücreti, menkul kıymet satış geliri gibi pasif nitelikli gelirlerden oluşmasına göre ya da sermayenin kullanıldığı yatırımların teşvik belgeli olup olmadığına veyahut makine ve teçhizat veya arsa ve arazi yatırımları için sermayenin kullanıldığı alanlar itibarıyla ya da bölgeler, sektörler ve iş kolları itibarıyla ayrı ayrı sıfıra kadar indirmeye veya %100'e kadar artırmaya; halka açık sermaye şirketleri için halka açıklık oranına göre %150'ye kadar farklı uygulatmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir. 2. 2. Bakanlar Kurulu Kararı ile Yapılan Düzenlemeler: KVK nun 10/ı maddesinde verilen yetkiye istinaden Bakanlar Kurulu yayımladığı 2015/7910 sayılı Karar ile belli durumlar için farklı oran belirlemiş, bazı durumlarda oranı yükseltmiş, bazı durumlarda ise yüzde 0 (yüzde sıfır) olarak belirlemiştir. Yapılan düzenlemenin esasları şu şekildedir. Kararın 1 inci maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendi uyarınca uygulanacak genel indirim oranı %50 olarak belirlenmiş ve daha sonra bu oranın farklı uygulanacağı durumlar belirtilmiştir. Buna göre; a) Birinci fıkrada belirlenen %50 oranı; Payları borsada işlem gören halka açık sermaye şirketlerinden, indirimden yararlanılan yılın son günü itibarıyla, Merkezi Kayıt Kuruluşu A.Ş. nezdinde borsada işlem görebilir nitelikte pay olarak izlenen payların nominal tutarının ticaret siciline tescil edilmiş olan ödenmiş veya çıkarılmış sermayeye oranı; - %50 ve daha az olanlar için 25 puan, - %50 nin üzerinde olanlar için 50 puan, ilave edilmek suretiyle söz konusu indirim uygulanacaktır. Örneğin, indirimden yararlanılan yılın son günü itibarıyla, Merkezi Kayıt Kuruluşu A.Ş. nezdinde borsada işlem görebilir nitelikte pay olarak izlenen payların nominal tutarının ticaret

siciline tescil edilmiş olan ödenmiş veya çıkarılmış sermayeye oranı %30 olan bir şirkette indirim oranı (%50 + %25) =% 75 olarak uygulanacaktır. b) Yine Birinci fıkrada belirlenen %50 oranı; nakdi olarak artırılan sermayenin, yatırım teşvik belgeli üretim ve sanayi tesisleri ile bu tesislere ait makine ve teçhizat yatırımlarında ve/veya bu tesislerin inşasına tahsis edilen arsa ve arazi yatırımlarında kullanılması durumunda, yatırım teşvik belgesinde yer alan sabit yatırım tutarı ile sınırlı olmak üzere 25 puan ilave edilmek suretiyle uygulanacaktır. Örneğin, 2016 yılında sermayesini nakit olarak 5.000.000 TL arttıran bir anonim şirket, bu tutarın 3.000.000 TL sını yatırım teşvik belgesi kapsamında makine teçhizat alımında kullanması halinde; 2.000.000 TL üzerinden KVK nun 10/ı maddesinde belirtildiği şekilde hesaplanacak faizin %50 sini kurum kazancından indirebilecek, buna karşılık 3.000.000 TL üzerinden hesaplanacak faizin ise (%50+25)= %75 ini kurum kazancından indirebilecektir. c) Bakanlar Kurulu, bazı işlemlerde uygulanacak indirim oranını % 0 olarak belirlemek suretiyle bu durumların mevcudiyeti halinde indirim uygulamasını fiilen ortadan kaldırmıştır. İndirim oranının % 0 olarak uygulanacak olduğu şirketler ya da işlemler şunlardır: Gelirlerinin %25 veya fazlası şirket faaliyeti ile orantılı sermaye, organizasyon ve personel istihdamı suretiyle yürütülen ticarî, ziraî veya serbest meslek faaliyeti dışındaki faiz, kâr payı, kira, lisans ücreti, menkul kıymet satış geliri gibi pasif nitelikli gelirlerden oluşan sermaye şirketleri. (Örneğin, gelirlerinin % 40 ı menkul kıymet satış geliri ve kar payından oluşan bir şirket için indirim oranı % 0 olarak uygulanacaktır yani bu şirket, nakit olarak sermaye arttırmış bile olsa indirimden faydalanamayacaktır) Aktif toplamının %50 veya daha fazlası bağlı menkul kıymetler, bağlı ortaklıklar ve iştirak paylarından oluşan sermaye şirketleri, Artırılan nakdi sermayenin başka şirketlere sermaye olarak konulan veya kredi olarak kullandırılan kısmına tekabül eden tutar. (Örneğin nakit olarak sermayesini 2.000.000 TL arttıran ancak arttırdığı sermaye tutarının 1.200.000 TL lik kısmını grup şirketine kredi olarak veren bir şirket sadece 800.000 TL için hesaplanacak faiz üzerinden indirim uygulayabilecektir.) Arsa ve arazi yatırımı yapan sermaye şirketlerinde arsa ve arazi yatırımına tekabül eden tutar. d) Diğer taraftan, BKK nda da vurgulandığı üzere, Kanunda yapılan düzenleme uyarınca, finans, bankacılık ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar ile kamu iktisadi teşebbüsleri anılan indirim uygulamasından faydalanamamaktadır. e) Yine Kanunda yer alan düzenleme uyarınca; Sermaye şirketlerine nakit dışındaki varlık devirlerinden kaynaklananlar dâhil olmak üzere, sermaye şirketlerinin birleşme, devir ve bölünme işlemlerine taraf olmalarından, Bilançoda yer alan öz sermaye kalemlerinin sermayeye eklenmesinden kaynaklanan,

Ortaklar veya 5520 sayılı Kanunun 12 nci maddesi kapsamında ortaklarla ilişkili kişilerce kredi kullanılmak veya borç alınmak suretiyle gerçekleştirilen sermaye artırımları, İndirim hesaplamasında dikkate alınmaz. Öte yandan, söz konusu BKK nda, 9/3/2015 tarihinden, 5520 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinin yürürlüğe girdiği 1/7/2015 tarihine kadar olan dönemde, sermaye azaltımına gidilmiş olması halinde, azaltılan sermaye tutarına tekabül eden tutarın da indirim hesabında dikkate alınmasının mümkün bulunmadığı belirtilmiştir. 2. 3. Kurumlar Vergisi Genel Tebliğ Taslağında Yapılan Açıklamalar: 6637 sayılı Kanunla KVK nun 10 uncu maddesine eklenen (ı) bendindeki düzenleme konusunda Bakanlar Kurulu tarafından yayımlanan Karardan sonra, Maliye Bakanlığı tarafından da konuya ilişkin açıklamalar yapmak üzere bir genel tebliğ taslağı hazırlanmış ve Gelir İdaresi Başkanlığı nın internet sitesine konulmuştur. Anılan tebliğ taslağında, genel olarak Kanunda ve BKK nda yapılan düzenlemelere ilişkin açıklamalar ve örnekler yer almaktadır. Söz konusu açıklamalar, çalışmamızın izleyen bölümlerinde konuya ilişkin sorunların tartışıldığı bölümlerde ele alınacak olduğundan, bu bölümde ayrıntılı açıklamaya gidilmemiştir. 3. KONUYLA ĠLGĠLĠ TARTIġMALI HUSUSLAR 6637 sayılı Kanunla KVK nun 10 uncu maddesine eklenen (ı) bendindeki düzenleme konusunda, gerek kanunda eyr alan düzenlemeler, gerek Bakanlar Kurulu tarafından yapılan düzenlemeler ve gerekse de GİB tarafından hazırlanan genel tebliğ taslağında yer alan açıklamalara ana hatlarıyla yukarıda yer verilmiş bulunmaktadır. Ancak konunun yeni bir uygulama olması, hem kanun metninde ve hem de BKK nda yeterli açıklama ve bilgilerin bulunmaması nedeniyle uygulamanın nasıl yapılacağı konusunda bazı tereddütler bulunmaktadır. Bir kısmına aşağıda yer vereceğimiz bu tereddütlerin, Maliye Bakanlığı tarafından çıkarılacak bir genel tebliğde açıklığa kavuşturulacağını umuyor ve diliyoruz. 3. 1. Ġlave Puanların Uygulaması ile Ġlgili Tereddütler: KVK nun 10/ı maddesinde arttırılan sermaye üzerinden hesaplanacak ve kurum kazancından indirilecek faizin oranı % 50 olarak belirlenmiş bulunmaktadır. Bakanlar kurulu ise 2015/7910 sayılı Kararı ile bu oranı bazı sektör ve işlemlerde farklılaştırmış; bazılarında ilave oran belirlerken, bazılarında ise sıfırlamıştır. Buna göre, durumları ilave puan gerektiren birden fazla şartı haiz olan şirketlerin puanlarının nasıl hesaplanacağı sorunu ortaya çıkmaktadır. Örneğin, halka açıklık oranı % 50 nin üzerinde olan şirketlerin indirim oranına 50 puan ilave edilmektedir. Buna karşılık, nakdi olarak artırılan sermayenin, yatırım teşvik belgeli üretim ve sanayi tesisleri ile bu tesislere ait makine ve teçhizat yatırımlarında ve/veya bu tesislerin inşasına tahsis edilen arsa

ve arazi yatırımlarında kullanılması durumunda, yatırım teşvik belgesinde yer alan sabit yatırım tutarı ile sınırlı olmak üzere indirim oranına 25 puan ilave edilmektedir. Bu durumda % 50 den fazlası halka açık olan bir şirket sermaye arttırır ve arttırılan sermayeyi de teşvik belgesi kapsamında makine teçhizat alımında kullanırsa, halka açıklık oranı için alacağı ilave 50 puana, yatırım teşvik belgesi kapsamındaki makine teçhizat alımı nedeniyle ilave 25 puan daha alabilecek midir? Konunun Platformda tartışılması sonucunda, mükelleflerin gerek Kanunda yer alan ve gerekse de BK tarafından belirlenen oranlardan, gerekli şartları taşıması durumunda yararlanması gerektiği yani yukarıdaki örneğe göre %125 indirim oranı uygulaması gerektiği konusunda görüş birliği oluşmuştur. Konuya ilişkin olarak hazırlanan genel tebliğ taslağında da Platformda benimsenen görüş doğrultusunda açıklama yapılmış ve örnekler verilmiştir. 3. 2. Hem Ġlave Puan Hakkı Bulunan ve Hem de Ġndirim Oranı (0) Olarak Uygulanacak ġirketlerin Durumu: BKK nda bazı işlem ve sektörler için ilave puan öngörülmüşken, bazı sektör ve durumlar için ise indirim oranı sıfır olarak belirlenmiştir. Bu noktada da karşımıza indirim oranı sıfır olarak belirlenen şirketlerin, her halükarda bu indirimden faydalanamayacakları mı, yoksa sadece genel orandan faydalanamayıp, şartları taşımaları halinde ilave puanlar nedeniyle indirim uygulamasından yararlanabilecekler midir sorunu çıkmaktadır. Örneğin BKK ile gelirlerinin %25 veya fazlası şirket faaliyeti ile orantılı sermaye, organizasyon ve personel istihdamı suretiyle yürütülen ticarî, ziraî veya serbest meslek faaliyeti dışındaki faiz, kâr payı, kira, lisans ücreti, menkul kıymet satış geliri gibi pasif nitelikli gelirlerden oluşan sermaye şirketleri için indirim oranı sıfır olarak belirlenmiştir. Yani bu şirketler anılan uygulama kapsamında kazançlarından herhangi bir tutar indiremeyeceklerdir. Ancak aynı şirketin aynı zamanda halka açık olması halinde, halka açık olma için belirlenen ilave 25 veya 50 puanlık indirim oranından faydalanması mümkün olabilecek midir? Bu konuda anılan Kararda bir hüküm bulunmamaktadır. Konunun Platformda tartışılması sonucunda; BKK ile kanunda yer alan genel indirim oranının (0) olarak belirlendiği, oranın (0) olarak belirlendiği sektörlerde ve işkollarında faaliyette bulunan şirketlerin Kanunda yer alan genel indirim oranı olan % 50 den faydalanamayacakları ancak gerekli şartları taşımaları kaydıyla yine BK tarafından belirlenen ilave indirim oranından faydalanabilecekleri konusunda görüş birliği oluşmuştur. Buna göre, gelirlerinin %25 veya fazlası şirket faaliyeti ile orantılı sermaye, organizasyon ve personel istihdamı suretiyle yürütülen ticarî, ziraî veya serbest meslek faaliyeti dışındaki faiz, kâr payı, kira, lisans ücreti, menkul kıymet satış geliri gibi pasif nitelikli gelirlerden oluşan sermaye şirketleri genel indirim oranından faydalanamayacak ancak bu şirketinin aynı zamanda sermayesinin % 50 ve üzerinde halka açık olması halinde bu durum için BK tarafından belirlenen ilave % 50 indirim oranından faydalanması mümkün olacaktır.

3. 3. Geçici Vergi Dönemlerinde Uygulama: Uygulamayla ilgili olarak tereddüt duyulan bir başka husus da, hem uygulamanın geçici vergi dönemleri için nasıl yapılacağı ve hem de geçici vergi dönemlerinde uygulanan indirim tutarı ile yılsonunda uygulanacak indirim tutarı arasından farklılık olması halinde nasıl bir işlem yapılacağıdır. Kanunda ve BKK nda uygulamada esas alınacak bazı kriterlerin yılsonu itibariyle belirlenmesi öngörülmüştür. Örneğin, kanunda indirim oranının Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından indirimden yararlanılan yıl için en son açıklanan "Bankalarca açılan TL cinsinden ticari kredilere uygulanan ağırlıklı yıllık ortalama faiz oranı" dikkate alınarak belirlenmesi öngörülmüştür. BKK nda ise halka açıklık oranının indirimden yararlanılan yılın son günü itibariyle belirleneceği ifade edilmiştir. Bu durumda karşımıza; - Geçici vergi dönemlerinde uygulanacak indirim oranının nasıl belirleneceği? - Herhangi bir geçici vergi döneminde indirim uygulandıktan sonra, özellikle ilave oran uygulanmasını gerektiren şartların değişmesi ve ilave oran hakkının kaybedilmesi durumunda, daha önce gerçekleştirilen indirimler hakkında nasıl bir işlem yapılacağı, Sorunu çıkmaktadır. Konunun Platformda tartışılması sırasında iki farklı görüş ortaya çıkmıştır. Birinci görüş sahipleri, yasal düzenlemenin açık olduğunu ve hesaplamanın yıl sonu itibariyle yapılması gerektiğini dolayısıyla geçici vergi dönemleri itibariyle indirim tutarının hesaplanmasında gerekli olan faiz oranının tespiti mümkün olmadığından, söz konusu indirimin geçici vergi dönemlerinde uygulanamayacağını savunmuşlardır. İkinci görüş sahipleri ise, geçici verginin yıllık kurumlar vergisine mahsuben alındığını, kurumlar vergisinin hesabında dikkate alınacak herhangi bir indirimin geçici verginin hesabında da dikkate alınması gerektiğini, aksi halde yıl içinde fazladan ödenen geçici vergi nedeniyle her zaman geçici verginin iadesinin gerekeceği, bunun ise mükelleflere ilave yük getireceği ve düzenlemeden öngörülen amaca aykırı olacağını, kaldı ki Kanunda da anılan indirimin geçice vergi dönemlerinde uygulanmayacağına ilişkin bir düzenleme bulunmadığını, uygulanacak oranla ilgili sorunun bir şekilde aşılabileceğini, kanunda yer alan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından indirimden yararlanılan yıl için en son açıklanan "Bankalarca açılan TL cinsinden ticari kredilere uygulanan ağırlıklı yıllık ortalama faiz oranı" ibaresinin, geçici vergi dönemi içinde açıklanan oran olarak da anlaşılabileceğini, bu nedenle de uygulamanın geçici vergi dönemlerinde de geçerli olması gerektiğini ifade etmişlerdir. Öte yandan konuya ilişkin olarak hazırlanan Tebliğ taslağında; geçici vergilendirme dönemleri itibarıyla bu indirimden yararlanılması mümkün bulunmamaktadır. Öte yandan kazancın yetersiz olması nedeniyle ilgili hesap döneminde indirim konusu yapılamayan

tutarlar, izleyen hesap dönemine ilişkin geçici vergilendirme dönemlerine ait geçici vergi matrahlarının tespitinde indirim konusu yapılabilecektir denilmek suretiyle geçici vergilendirme dönemleri itibariyle anılan indirimin uygulanmayacağı belirtilmiştir. Platformda yapılan değerlendirme sonucunda yukarıda belirtilen ikinci görüş ağırlık kazanmakla birlikte, konuyla n sorunların olduğu ve yasal düzenleme yapılması gerektiği, en azından dördüncü geçici vergi dönemi için uygulama yapılmasının sağlanması gerektiği şeklinde görüş birliği oluşmuştur. 3. 4. Arttırılan Sermayenin Kullanım Alanının Belirlenmesi ve Kaynağına ĠliĢkin Tereddütler: Şirketlerin arttırdıkları sermaye nedeniyle belli şartlarla kurum kazancından indirim yapabilmelerine yönelik uygulama ile ilgili olarak en çok tartışılacak konulardan biri de BKK ile yapılan düzenlemeye bağlı olarak indirim uygulaması için gerekli olan arttırılan sermayenin belli işlemlerde kullanılması şartı ile arttırılan sermayenin kaynağına ilişkin kısıtlamaların nasıl belirleneceği konusudur. Örneğin BKK nda yapılan açıklamaya göre, nakdi olarak artırılan sermayenin, yatırım teşvik belgeli üretim ve sanayi tesisleri ile bu tesislere ait makine ve teçhizat yatırımlarında ve/veya bu tesislerin inşasına tahsis edilen arsa ve arazi yatırımlarında kullanılması durumunda, yatırım teşvik belgesinde yer alan sabit yatırım tutarı ile sınırlı olmak üzere indirim oranına 25 puan ilave edilmektedir. Ya da artırılan nakdi sermayenin başka şirketlere sermaye olarak konulan veya kredi olarak kullandırılan kısmı veya arsa ve arazi yatırımı yapan sermaye şirketlerinde arsa ve arazi yatırımına tekabül eden kısmı için indirim oranı sıfır olarak uygulanacaktır. Öte yandan, Kanunda ve BKK nda, ortaklar veya 5520 sayılı Kanunun 12 nci maddesi kapsamında ortaklarla ilişkili kişilerce kredi kullanılmak veya borç alınmak suretiyle gerçekleştirilen sermaye artırımlarının indirim hesaplamasında dikkate alınmayacağı belirtilmiştir. Yani şirketin arttırılan sermayesinin, sermaye koyanların öz kaynaklarından karşılanmış olması, kredi kullanılarak yapılmamış olması gerekmektedir. Bir başka ifade ile yukarıda arttırılan sermayenin kullanım alanına yönelik olarak yaptığımız tespitler, sermaye artışına katılan kişilerin artırımda bulundukları sermayenin kaynağı açısından da gündeme gelmektedir. Konunun Platformda tartışılması sırasında, aşağıda açıklanan gerekçelerle bu düzenleme ve kısıtlamanın kontrol ve takibinin son derece zor hatta imkansız olduğu, hiç bir işletmede bunun sağlıklı olarak yapılamayacağı dolayısıyla bu düzenlemelerin, getirilen sistemin amacına aykırı olacağı ve sistemi uygulanamaz hale getireceği belirtilerek, bu kısıtlamalardan vazgeçilmesi gerektiği görüşü ön plana çıkmıştır. Bilindiği üzere işletmelerin nakit girişleri çok çeşitli kaynaklardan (mal ve hizmet satışı, sermaye artışı, kredi kullanılması vb) olabilmektedir. Böyle bir durumda, söz konusu harcamaların hangi kaynaktan yapıldığı nasıl tespit edilecektir? Yani işletmenin satın aldığı

makine teçhizat ya da arsa için ödediği tutarların kaynağı başka bir ifade ile bu harcamaların arttırılan sermayeden ödenip ödenmediğinin tespiti nasıl yapılacaktır? Ayrıca bu takip işlemi hangi tarihe kadar yapılacaktır? Harcama kısıtlaması, sadece sermayenin arttırıldığı yıl için mi geçerli olacaktır, yoksa daha sonraki yıllar için de bu kısıtlama geçerli midir? Şirketlerin, indirim uygulamasından faydalanabilmeleri için, sermaye artırımına katılan kişilerin, arttırdıkları sermaye tutarını kendi öz kaynaklarından karşıladığını da ispat etmeleri gerekecektir ki, bu husus uygulama açısından birçok noktada tartışmaları da gündeme getirmeye açıktır. Bir kere; sermaye arttıran şirketin, sermaye artışına katılan ortağın bu sermayeyi hangi kaynaktan karşıladığını bilebilmesi her zaman mümkün olmadığı gibi, bazı durumlarda imkansızdır. Örneğin sermaye artırımına katılan ortağın yabancı olması halinde, bu nasıl ve ne şekilde tevsik edilebilecektir. İkinci olarak; sermaye artırımına katılan ortağın da çok çeşitli kaynaklardan sağlamış olduğu nakit girişleri bulunabilir. Arttırılan sermayeyi, bu nakit girişlerinin hangisinden finanse ettiğinin tespiti de çok kolay olmayacaktır. Ayrıca burada suç ve ceza ilkesi de uyuşmuyor. Sermaye arttırımına katılan ortağın, bu sermayeyi nasıl finanse ettiğinin tespiti için ortağın işlemlerinin incelenmesi gerekmektedir. bu inceleme sonucunda ortağın sermaye artırımında kullandığı kaynağı kredi alarak temin ettiğinin tespiti halinde şirket eğer yararlanmışsa, yararlandığı indirim tutarı için ceza ödemek durumunda kalacaktır. Yani, ortak incelenecek, ortağın kredi kullandığı tespit edilirse, ceza şirkete kesecek. Bu durumda cezai eylemle muhatap farklı olmaktadır. Şirket diyebilir ki, adam geldi sermaye artırımına katıldı. Ben bankalara, şuraya, buraya yazı yazamam ki, kaynağını soramam ki, cezayı gidin ona yazın. Bu durum çok ihtilaf yaratacaktır. Düzenlemenin Kanun maddesi olması da uygulamaya haklılık kazandırmaz. Böyle bir kanun yani kredi kullanmak veya borç almayı yasaklayan bir kanun olmaz. İnsanların kredi kullanma özgürlüğü ve kullandığı krediyi de istediği gibi tasarruf etme hakkı var. Bunu isterse hissedar olduğu şirkete sermayeye olarak koyar, isterse araba alır. Sermaye artırımı yapan şirketin temsilcisi, sermaye koyan ortağa soracak, diyecek ki, kredi mi aldın, borç mu aldın, yani taahhüt verecek. Borç almayı nasıl kanıtlayacak, ya da böyle bir soru sorma hakkı var mı? Burada Anayasa ya aykırılık sorunu da var. Ortağın bir eylemi, şirketin bilgisi dışında gerçekleşebilecek eyleminden dolayı şirketin cezalanması, cezaların şahsiliğiyle ilgili olmayacağı, şirketinde de kontrolünün dışında olacağı için düzenleme Anayasa ya aykırı olabilir. İkincisi, ortaklar çok çeşitli olabilir. Bunların içerisinde yabancı ortaklar, kurum ortaklar da olabilir ve bunların da kontrol dışında olması ve bu artırımın nereden kaynaklandığını, indirimden yararlanan şirketin kontrol edemeyeceği gerçeğinden yola çıkarak, kontrol

edilebilir olmayan bir kural koyulması da bir başka Anayasa ya aykırılık sorunu. Anayasa daki belirlilik ve eşitlik kurallarına aykırı bir durum ortaya çıkmaktadır. Geçmişte yatırım indirimi sistemi ile ilgili olarak mevcut olan benzer bir uygulama; böyle bir tespitin yani paranın kaynağının ve harcama yerinin araştırılmasının yapılabilmesinin son derece güç, karmaşık ve tam ve doğru olarak belirlenebilmesinin neredeyse imkansız olduğunu bizlere göstermiştir. Dolayısıyla çıkarılacak Tebliğde bu konuda da açıklama yapılmasında fayda bulunmaktadır. Platformda, yukarıda açıklanan görüş büyük çoğunlukla kabul görmekle birlikte, aksi yönde görüşler de gündeme getirilmiş olup, bu görüşleri de aşağıdaki gibi özetleyebiliriz. Borçla karşılanan sermaye, şirketin özkaynağı değil. Ortak kredi aldıysa kredi verenlere karşı kendi yükümlülüğü var. Ya da borç aldıysa borç verenlere karşı kendi şahsi yükümlülüğü var. Ama bu parayı tasarruf etme hakkı da var. Şimdi burada devlet bir avantaj veriyor. Avantaj sağlamak istiyor. Bunun özgürlükle falan alakası yok. Burada dediği şu; yastık altında veya kendi hesabında bir birikimin varsa, bunun dışında sen gidip de bankadan borç alırsan, aynen borç için de şirketler, bankalara kredi sınırlaması getiriliyor. Dolayısıyla burada önemli olan, yani atıl duran, ortakların evindeki parayı kastediyor sadece Buradaki gerekçe tamamen ortağın şahsi parasını çekmek. Ortak, ister bankada olsun, ister yastık altında, kendi mevcut parasını verecek. Çünkü burada bir avantaj vermektedir şirkete. Eğer bunu istemiyorsan yapma demektedir. Aksi yorum, olayı yanlış yere çekmektir. Burada böyle kısıtlıyoruz falan diye bir şey yok. Diyor ki, faydalanacaksan benim şartım bu. Kanunla getirilmiş bir düzenleme yasalara uygundur. Ancak Anayasa ya aykırılığı tartışılabilir. Anayasa ya aykırılık da şu anda söz konusu değil. Hukuksal bazı sorunların yaşanması bunun Anayasa ya aykırı olması anlamına gelmez. Şöyle ki; Bu düzenleme özel bir düzenleme olup, özel bir amaç taşımaktadır, yani istisna hakkı tanıyan bir düzenlemedir. Yoksa bu düzenleme diğer sermaye artışı kapılarını kapatmamaktadır. İster özkaynaktan, ister kredi yoluyla, ister ortaklar cariden, sizin her zaman sermaye artışı hakkınız vardır. Yapılan düzenleme, özel bir amaç taşıyıp, bir istisna hakkı tanımaktadır. Burada da özkaynak kelimesinin altının çizilmesinin nedeni, bir dayanak aramaktadır. Bir sebep aramaktadır. Dolayısıyla Anayasa ya da gidildiğinde diyecektir ki, bu size bir Kurumlar Vergisi hakkı tanıdığından ayrıcalıklı özel bir düzenleme olması ve özkaynağa dayandırılması doğaldır. Çünkü özkaynak da yasal bir düzenlemedir. Düzenleme, tüzel kişi ortaklar açısından doğrudur. Zaten Kanunun 12 nci maddesine atıfta bulunmasının da nedeni budur. Çünkü ortak tüzel kişiyse şirkete iştirak edilmiş olacak. İştirak edinilmesi için kredi alması durumunda, kredi faizlerini gider yazacak ve iştirak ettiği kurum da burada bu indirimden yararlanacak. Matrah aşındırmasının sonsuz olabileceği, kötüye kullanılabileceği endişesi, böyle bir yaklaşıma dayanak olabilir. Ancak gerçek kişide bunun

takibinin imkanı olmadığından, kanundaki ifadenin tüzel kişi ortaklarca şeklinde değiştirilmesi yerinde olacaktır. 3. 5. Ġndirimin Uygulama Süresi Konusundaki Tereddütler: Arttırılan sermaye tutarı üzerinden hesaplanacak belli bir tutarın kurum kazancından indirim konusu yapılması uygulamasında açıklığa kavuşturulması gereken başka bir konu ise uygulamada herhangi bir süre ya da tutar kısıtlamasının olup olmadığı hususudur. Yani uygulama, sermaye artırımında bulunulmasından sonra şirket faaliyetini sürdürdüğü sürece devam edecek midir ve yapılacak indirim tutarının hesabında bir üst sınır (örneğin arttırılan sermaye tutarı kadar) bulunmakta mıdır? Yapılan değerlendirme sonucunda, Kanunda yer alan düzenlemeden, uygulamayla ilgili olarak gerek süre ve gerekse de tutar açısından herhangi bir kısıtlamanın bulunmadığı, dolayısıyla gerekli şartları taşımak kaydıyla uygulamadan herhangi bir süre ya da tutar sınırlaması olmaksızın yararlanılabileceği görüşü benimsenmiştir. Nitekim tebliğ taslağında da bu doğrultuda açıklama yer almaktadır. 3. 6. Sermaye Azaltılması Halinde Önceki Yıllarda Uygulanan Ġndirimler Hakkında Yapılacak ĠĢlem: KVK nun 10/ı maddesinde yer alan düzenlemede, sonraki dönemlerde sermaye azaltımı yapılması hâlinde azaltılan sermaye tutarı indirim hesaplamasında dikkate alınmaz denilmek suretiyle, sermaye artırımında bulunulduktan sonra sermaye azaltımı yapılması halinde, azaltılan sermaye tutarının indirim hesaplanmasında dikkate alınmayacağı belirtilmiştir. Ancak bu gibi durumlarda, daha önce uygulanmış indirim tutarının azaltılan sermayeye isabet eden kısmı için yapılacak işlem konusunda herhangi bir belirleme yapılmamıştır. Dolayısıyla, böyle bir durumda azaltılan sermaye nedeniyle daha önce indirim konusu yapılmış tutarlar için geriye dönük olarak herhangi bir işlem yapılmaması ya da yaptırım uygulanmaması gerekir. Yani söz konusu tutarlar nedeniyle ödenmemiş olan vergiler için vergi ziyaı oluşmuş kabul edilmemelidir. Tebliğ taslağında, bu durumda sadece sermaye azaltımından sonraki dönemlerde uygulanacak indirim tutarı konusunda açıklama var. Ayrıca sermaye artırımından önce sermaye azaltımı yapılması halinde, indirim hesaplanmasında azaltılan sermaye tutarı kadarlık kısmın dikkate alınmayacağı belirtilmiştir. 3. 7. BirleĢme, Devir ve Bölünme ĠĢlemlerindeki Uygulama Konusundaki Tereddütler: Gerek Kanunda ve gerekse de BKK nda; sermaye şirketlerine nakit dışındaki varlık devirlerinden kaynaklananlar dâhil olmak üzere, sermaye şirketlerinin birleşme, devir ve bölünme işlemlerine taraf olmalarından kaynaklanan sermaye artırımlarının indirim hesaplamasında dikkate alınmayacağı ifade edilmiştir. Buna göre, bir sermaye şirketinin başka bir şirketi devir alması ya da bu şirketle birleşmesi nedeniyle artan sermaye tutarları için herhangi bir indirim uygulaması söz konusu olmayacaktır.

Ancak devir alınan şirketin, önceki dönemlerde gerçekleştirdiği sermaye artırımları nedeniyle hak kazandığı bir indirim tutarının bulunması halinde bu hakkın devralan kurum tarafından da genel esaslara göre kullanılmaya devam edilmesi gerekir. Yani birleşme, devir ve bölünme işlemleriyle ilgili olarak mevcut olan kısıtlamanın, sadece bu işlemlerle ilgili olarak yapılan sermaye artışları için geçerli olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle konunun yine de Maliye Bakanlığı tarafından özellikle kısmi bölünme durumunda uygulamanın nasıl olacağının da belirtilmek suretiyle açıklığa kavuşturulmasında fayda bulunmaktadır. 3. 8. GeçmiĢ Yıl Karlarından ve Ortaklara Borçlar Hesabından KarĢılanan Sermaye Arttırımları: Kanunda yer alan düzenlemeye göre, bilançoda yer alan öz sermaye kalemlerinin sermayeye eklenmesinden kaynaklanan sermaye artırımları da indirim hesaplamasında dikkate alınmaz. Buna göre şirketlerin geçmiş yıl karlarını sermayeye eklemek suretiyle yaptıkları sermaye artışları nedeniyle herhangi bir indirim uygulamasından faydalanmaları söz konusu olmayacaktır. Aynı durum, ortaklara borçlar hesabında yer alan tutarların sermayeye eklenmek istenilmesi durumunda da söz konusu olabilecektir. Ancak geçmiş yıl karlarının önce ortaklara dağıtılıp, sonra sermaye artırımında bulunulması halinde bu şekilde ortaklar tarafından nakit olarak şirkete konulacak sermaye tutarları için indirim uygulamasından faydalanmak mümkün olabilecektir. Konunun tartışılmasında Platformda iki farklı görüş ortaya çıkmıştır. Birinci görüş ve gerekçesi şu şekildedir: Türkiye de kurulu şirketlerin sermaye artışlarının önemli bir kısmı, geçmiş yıl karlarının sermayeye eklenmesinden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla getirilen düzenlemenin amaca hizmet edebilmesi açısından bu hususun dikkate alınmasında fayda bulunmaktadır. Ayrıca, geçmiş yıl karlarının önce ortaklara dağıtılıp, sonra ortaklar tarafından bunun sermaye olarak şirkete konulmasında ve bu şekilde konulan sermayenin de uygulamadan faydalanmasına herhangi bir engel bulunmamaktadır. Dolayısıyla böyle dolambaçlı yollara gidilmeden işlemin doğrudan yapılmasına imkan tanınması, amaca daha fazla hizmet edecektir. Eğer sorun kar dağıtımına bağlı gelir vergisi stopajı ise bu konuda da farklı düzenleme yapılabilir. Aynı durum, ortakların şirketten olan alacağının sermayeye eklenmesinde de geçerlidir. Ortak, şirketten olan alacağını doğrudan sermayeye eklerse uygulamadan faydalanamamakta ancak önce alacağını şirketten tahsil edip, sonra bunu sermaye olarak şirkete koyarsa uygulamadan faydalanabilmektedir. Hatta ortağın şirketten olan alacağının, şirket tarafından kredi alınarak ödenmesi durumunda da aynı doğrultuda işlem yapılabilecektir. Kişileri böyle dolambaçlı işlemlere sevk etmek yerine, olayın gerçek mahiyetini esas alarak doğrudan yapılan bu işlemlerin de kabul edilmesinde fayda bulunmaktadır.

İkinci görüş ve gerekçesi ise şu şekildedir: Ortaklara olan borçların sermayeye eklenmesi konusunda birinci görüş sahiplerinin eleştirisine katılmakla birlikte, geçmiş yıl karlarının sermayeye eklenmesi ile ilgili düzenlemeyi doğru buluyoruz. Şöyle ki; Yapılan düzenlemenin amacı, şirket özkaynaklarının arttırılmasını sağlamaktır. Geçmiş yıl karları, zaten şirket bünyesinde ve özkaynakları arasında yer almaktadır. Dolayısıyla bunların sermayeye eklenmesini ayrıca teşvik etmenin bir amacı bulunmamaktadır. Kaldı ki, geçmiş yıl karlarının sermayeye eklenmesi konusunda vergi mevzuatında, bunların kar dağıtımı sayılmaması ve stopaja tabi tutulmaması gibi başka teşvikler de bulunmaktadır. 3. 9. 9/3/2015 Tarihinden, 1/7/2015 Tarihine Kadar Olan Dönemde, Sermaye Azaltımı YapmıĢ Olanlarla Ġlgili Kısıtlamanın Yasal Dayanak Sorunu: BKK nda, 9/3/2015 tarihinden, 5520 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinin yürürlüğe girdiği 1/7/2015 tarihine kadar olan dönemde, sermaye azaltanına gidilmiş olması halinde, azaltılan sermaye tutarına tekabül eden tutarla sınırlı olmak üzere indirim oranının sıfır olarak uygulanması öngörülmüştür. Söz konusu Kararda yer alan 9/3/2015 tarihi, anılan düzenlemenin yapıldığı 6637 sayılı Kanunun TBMM gündemine geldiği tarihtir. Bakanlar Kurulu, anılan Kanunun gündeme geldiği tarih ile düzenlemenin yürürlüğe gireceği tarih arasında yapılabilecek muvazaalı işlemlerle önce sermaye azaltımı yapıp, düzenleme yürürlüğe girdikten sonra tekrar sermaye artırımı yapmak suretiyle uygulamadan haksız bir şekilde yararlanılmasını önlemek amacıyla, ara dönemde bu işlemleri yapanları uygulamadan faydalandırmamayı öngören bir düzenleme yapmıştır. Platformda, kanunda yer almayan böyle bir düzenlemenin BKK ile yapılmak istenmesinin, doğru ve yasal dayanağı olan bir düzenleme olmadığı ve yapılacak bir itiraz sonucunda da iptal edilebileceği şeklinde görüş oluşmuştur. 3. 10. Kanunun Yayımından Önce Sermaye Arttırılması Ancak Ödemenin Bu Tarihten Sonra Yapılması: 6637 sayılı Kanunla KVK nun 10 uncu maddesine eklenen (ı) bendindeki düzenleme, 01.07.2015 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir. Dolayısıyla, anılan Kanunla getirilen indirim hakkının da ancak bu tarihten sonra gerçekleştirilecek sermaye artırımları için uygulanabilmesinin mümkün olacağı söylenebilir. Ancak platformda yapılan değerlendirmeler sonucunda, Kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2015 tarihinden önce sermayenin arttırılmış olmasına rağmen, arttırılan sermayenin bir kısmının bu tarihten sonra ödenmiş olması halinde, bu tarihten sonra ödenen sermaye tutarları için de indirim hesaplanabilmesine imkan sağlanmasının doğru ve düzenlemenin de amacına uygun bir uygulama olacağı konusunda görüş oluşmuştur. 3. 11. Tam Tasdik Raporunda YMM Sorumluluğunun Durumu:

Bilindiği üzere, YMM ler tarafından düzenlenen tam tasdik raporlarında, ilgili dönem kurumlar vergisi matrahının doğu olarak belirlenip belirlenmediğinin tespiti ve bu amaçla da mükelleflerce uygulanmış olan indirim ve istisnaların da doğru olduğunun araştırılıp onaylanması gerekmektedir. Bu bağlamda, KVK nun 10/1 maddesinde yapılan düzenleme uyarınca indirim uygulayan şirketlerin uyguladıkları indirimin doğruluğunun da tespitinin yapılması gerekecektir. Bu tespit yapılırken; Arttırdıkları sermaye nedeniyle indirim uygulayan mükellefler nezdinde düzenlenecek tam tasdik raporlarında, YMM ler, diğer şartların yanında, gerek artırılan sermayenin kaynağı ve gerekse de kullanım alanı konusunda araştırma yapmak zorundalar mı? Arttırılan sermayenin ortak tarafından borç alınarak ödendiğinin daha sonra yapılan vergi incelemesinde ortaya çıkması halinde YMM sorumlu tutulabilir mi? gibi sorular gündeme gelmektedir. Konuyla ilgili olarak Platformda yapılan tartışma ve değerlendirme soncunda aşağıdaki görüş ortaya çıkmış ve benimsenmiştir. Yeminli Mali Müşavirlerin tam tasdik kapsamında yapabilecekleri incelemelerin kapsamı bellidir ve bu inceleme yetkisi sınırlı bir yetkidir. YMM lerin, işlemlerini tasdik ettikleri şirketlerin ortaklarının işlemlerini inceleme yetkisi ise bulunmamaktadır. Kaldı ki, özellikle yabancı ortağı olan şirketlerde veya halka açık şirketlerde bu incelemeyi yapmak fiilen de mümkün olmayabilir. Ortakların şirkete sermaye olarak koydukları paraların kaynağının araştırılması, kişilere nereden buldun sorusunu sormayı da gerektirmektedir ve mevcut durum itibariyle Devletin inceleme elemanlarının bile böyle bir yetkisi yoktur. Dolayısıyla böyle bir durumda YMM lere arttırılan sermayenin kaynağının araştırılması gibi bir zorunluluk yükleme, hakkaniyete uygun olmayacağı gibi, yasal düzenlemelere de uygun olmayacaktır. YMM olarak bizlerin sorumluluğu, işlemlerini tasdik ettiğimiz şirketleri konu hakkında bilgilendirmek, olabilecek avantaj ve riskleri hatırlatmaktır. Bunun sonucunda şirket yetkililerince verilecek kararın sorumluluğunun da şirket yetkililerinde olması gerekir. Çünkü zaten belirsizliğin ve gri alanların çok fazla olduğu bir konuda, fiilen ve hukuken tespit etmesinin imkansız olduğu bir işlem için YMM leri sorumlu tutulması düşünülemez ve kabul edilemez. YMM lerin sorumlu tutulabilmesi için, yapılacak işlemlerin ve yönteminin belli olması gerekir. Kamu İdaresinin konuyla ilgili düzenlemeleri yapıp, kuralları belirleyip, buna göre ne yapılacağını da tespiti halinde ancak bunlara uyulmaması durumunda YMM ler sorumlu tutulabilir. Oysa belirtilen işlemde, ne bir standart vardır ne de yapılacakları belirleyen bir kural. Dolayısıyla, ne yapılacağı ve nasıl yapılacağı belli olmayan bir işleme uyulmadığı için YMM lerin sorumlu tutulması da söz konusu olmamalıdır. 4. DEĞERLENDĠRME VE SONUÇ Bu çalışmamızda, 6637 sayılı Kanunla KVK nun 10 uncu maddesine eklenen (ı) bendindeki düzenleme kapsamında şirketlerin arttırdıkları sermaye üzerinden hesaplanacak

belli bir tutarın kurum kazancından indirilmesine yönelik uygulama ele alınmış ve konuyla ilgili olarak ortaya çıkabilecek sorunlar tartışılarak değerlendirilmiştir. Çalışmamızın önceki bölümlerinde ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, kurumların öz kaynaklarının güçlendirilmesi ve özkaynak artışını teşvik etmek amacıyla getirilen söz konusu düzenlemenin uygulaması ile ilgili olarak çözümlenmesi gereken çok sayıda sorun bulunmaktadır. Bu sorunların bir kısmı, yasal düzenlemedeki ifade ya da eksikliklerden kaynaklanmakta olup, çözümünün de yine yasal düzenlemeyle yapılması gerekmektedir. Örneğin, arttırılan sermayenin kaynağı ya da bu sermayenin kullanım alanına yönelik bazı kısıtlama ve düzenlemeler, yasadan kaynaklanmakta ve getirdiği yükümlülükler itibariyle düzenlemeyi uygulanamaz hale getirmek suretiyle düzenlemenin amacına da ters düşmektedir. Bu sorunların çözülememesi halinde uzun vadede uygulamayla ilgili çok fazla ihtilafın ortaya çıkacağı ve şirketlerce söz konusu uygulamadan vazgeçilme yolunun tercih edileceğini söylemek çok da yanlış ve iddialı olmayacaktır. Buna karşılık yine uygulamada gündeme gelebilecek bazı sorunlar ise idari düzenlemelerle aşılabilecek sorunlar olup, çalışmamızın ilgili bölümlerinde dile getirdiğimiz bu sorunların Mali İdare tarafından çıkarılması öngörülen genel tebliğde ele alınarak, çözüme kavuşturulması gerektiğini ifade etmek istiyoruz.