Benzer belgeler
TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ

TÜRKİYE - İTALYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Uluslararası İlişkiler Ana Gazi Üniversitesi 2004

Vekiller Heyeti Kararı, Sıkıyönetim Komutanlığı ve Milli Güvenlik Konseyi'nce Kapatılan Siyasi Partiler

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

ÖZGEÇMİŞ. Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans Yönetim Kara Harp Okulu 1985 Yüksek Lisans Uluslararası ilişkiler Beykent Üniversitesi 2005

Amerika Birleşik Devletleri İstihbarat Topluluğu na Genel Bir Bakış. Doç. Dr. Ahmet KOLTUKSUZ

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI DERS PLANLARI Z ULI5302 ULI5328

YBÜ SBF Uluslararası İlişkiler Bölümü Lisans Programı Department of International Relations Undergraduate Curriculum

Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/program Üniversite Yıl

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir.

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜRKİYE - ARJANTİN YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

4. ULUSLARARASI ORTA DOĞU KONGRESİ

Doç. Dr. Aylin GÜNEY Yaşar Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü

DÜŞÜNCE KURULUŞLARI. Şubat 2018

Amerika Küresel Politikasını Değiştiriyor mu?

İSLAM ÜLKELERİNDE NÜFUS ÖNGÖRÜLERİ 2050 ARALIK 2011

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI 6. SINIF SOSYAL BİLGİLER DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU PLANI, KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Merkez Strateji Enstitüsü. Türkiye-Rusya İlişkileri Mevcut Durumu ve Geleceği

JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI GÜVENLİK VE TERÖRİZM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI

AZERBAYCAN MİLLİ GÜVENLİK STRATEJİSİ BELGESİ

Amerikan Stratejik Yazımından...

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

ADANA ÜNİVERSİTE SANAYİ ORTAK ARAŞTIRMA MERKEZİ SWOT

SİVİL SAVUNMANIN AMAÇLARI: * Savaş zamanlarında halkın can ve mal güvenliğinin

TÜRK - ARAP İLİŞKİLERİ ÇOK BOYUTLU GÜVENLİK İNŞASI

interview INTERVIEW Ernst WELTEKE Haziran 99

ULUSAL (MİLLİ) GÜVENLİK. Olgun YAZICI İstanbul Sağlık Müdürlüğü İnsan Kaynakları Şube Müdürü

ÖZGEÇMİŞ (Güncelleme: 12 Eylül 2014)

RIO+20 ışığında KOBİ ler için yenilikçi alternatifler. Tolga YAKAR UNDP Turkey

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

Sayın Büyükelçi, Değerli Konuklar, Kıymetli Basın Mensupları,

SAYIN TAKİPÇİLERİMİZ,

BM Güvenlik Konseyi nin Yeniden Yapılandırılması

Dr. Öğr. Üyesi İsmail SAFİ

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

Küresel Rekabetin ARGE ve İnovasyon Boyutu

Türk Elitlerinin Türk Dış Politikası ve Türk-Yunan İlişkileri Algıları Anketi

ÖZGEÇMİŞ. Russian Foreign Policy in South Caucasus under Putin, Perceptions (Journal of International Affairs) 13, no.4 (Kış 2008), s

Öncelikle KalDer in kuruluşundan bu yana varlığının sürdürülmesinde emeği geçen herkese teşekkür ederim.

5. İİT ÜYESİ ÜLKELER DÜŞÜNCE KURULUŞLARI FORUMU

YENİ YAYIN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER HUKUKU: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİ

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

Atatürk ün Dış Politika Stratejisi: Hedefler ve Prensipler

Güncel Jeo-Politik ve D-8 Cuma, 08 Aralık :55

TÜRKİYE - KATAR STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

IV. Uluslararası Türk-Asya Kongresi Sonuç Raporu

ÖZGEÇMİŞ Uluslararası bilimsel toplantılarda sunulan ve bildiri kitabında (Proceedings) basılan bildiriler

SAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası

ÖZGEÇMĐŞ. 1. Adı Soyadı: Sait YILMAZ 2. Doğum Tarihi: Ünvanı: Yard.Doç.Dr. 4. Öğrenim Durumu:

VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE - MALEZYA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

Yrd.Doç.Dr. MERVE İREM YAPICI

Salvador, Guatemala, Kamboçya ve Namibya gibi yerlerde 1990 ların barış anlaşmaları ile ortaya çıkan fırsatları en iyi şekilde kullanabilmek için

Bireyler ve Toplumlar Öykü ve Öğretim

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

KITASINDA ETKİN BÖLGESİNDE LİDER ÖNSÖZ

KUZEYDOĞU ASYA DA GÜVENLİK. Yrd. Doç. Dr. Emine Akçadağ Alagöz

İZMİR TİCARET ODASI GÜRCİSTAN ÜLKE RAPORU

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

CORPORATE GOVERNANCE

İSO YÖNETİM KURULU BAŞKANI ERDAL BAHÇIVAN IN KONUŞMASI

ZORLUKLAR, FIRSATLAR VE STRATEJĐLER

TÜRKİYE - ÇİN STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK?

İSLAM DÜNYASI İSTANBUL ÖDÜLLERİ SUNUŞ

DEMOKRASİ VE SAYDAMLIK ENSTİTÜSÜ

Rus Dış Politikası: Güncel Sorunlar (IR418) Ders Detayları

EGE ÜNİVERSİTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ÖĞRENCİ KONGRESİ

Title of Presentation. Hazar Havzası nda Enerji Mücadelesi Dr. Azime TELLİ 2015 ISTANBUL

6. İSLAM ÜLKELERİ DÜŞÜNCE KURULUŞLARI FORUMU

ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI Ve TÜRKİYE ÜZERİNE ETKİLERİ

2. Gün: Finlandiya Maliye Bakanlığı ve Birimleri

ENERJİ GÜVENLİĞİ ÇALIŞTAYI Türkiye Nükleer Güç Programı 2030

Birleşmiş Milletler Asya ve Pasifik Ekonomik ve Sosyal Komisyonu (UNESCAP)

İlköğretim Fen ve Teknoloji Öğretim Programı. Fen ve Teknoloji Program ve Planlama Dersi

TÜRKIYE NİN MEVCUT ENERJİ DURUMU

1. ABD Silahlı Kuvvetleri dünyanın en güçlü ordusu

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

(09-11 Mayıs 2016, Ankara) Kıymetli İslam İşbirliği Teşkilatı Üye Ülkeleri Temsilcileri, Değerli Katılımcılar,

Original Sin olgusu ve BRIC-T ülkelerinin Dış finansmana Dayalı Kalkınması. Tahsin BAKIRTAŞ

1979 İRAN İSLAM DEVRİMİ SONRASI TÜRKİYE-İRAN İLİŞKİLERİ. Ömer Faruk GÖRÇÜN

İSLAM DÜNYASI İSTANBUL ÖDÜLLERİ

TÜRK - ARAP STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI

Enerji Yatırımları ve Belirsizliklerin Önemi

CERRAHPASA TIP FAKÜLTESI 50. YILINI KUTLADI

İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ

TÜRK DÜNYASI KIZIL ELMA ÖDÜLLERİ SUNUŞ

TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE HIRVATİSTAN CUMHURİYETİ ARASİNDA DOSTLUK VE İŞBİRLİĞİ ANTLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN

ULUSAL ÇALIŞTAY SONUÇLARI

SPORDA STRATEJİK YÖNETİM. Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER

TÜSİAD Gençlik Platformu

I.YIL HAFTALIK DERS AKTS

KAMU DİPLOMASİSİ ARACI OLARAK ÖĞRENCİ DEĞİŞİM PROGRAMLARI VE TÜRKİYE UYGULAMALARI. M. Musa BUDAK 11 Mayıs 2014

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI

Transkript:

Policy Brief KÜRESEL SİYASAL EĞİLİMLER MERKEZİ CUMHURİYETİMİZİN YÜZÜNCÜ YILDÖNÜMÜ İÇİN BİR ÖNGÖRÜ Şadi Ergüvenç Türkiye Cumhuriyeti nin yüzüncü yıldönümünü kutlamamıza on beş yıldan daha az kaldı. İnsanlığın geride bıraktığımız son yüz yıla iki - üç dünya harbi sığdırdığına, birkaç ideoloji eskittiğine, yeryüzü kaynaklarını tükenme noktasına getirip ateşini yükselttiğine bakılacak olursa, önümüzdeki on beş yıl sonunda bugün içinde bulunulan konumdan çok değişik bir yerde olacağımız kuşkusuz Üstelik, değişim hızı önceki yıllarla kıyaslanamayacak ölçüde artmış; öngörülemeyen teknolojik ve toplumsal olayların gerçekleşme olasılığı çok daha yükselmiş bulunuyor. Son ekonomik kriz ve bu krizin karakteri çok çarpıcı bir durum sergiliyor. Para piyasalarını ve ekonomileri şiddetli bir deprem gibi aniden sarsan bu krizden nasıl ve ne zaman çıkılacağını ve kriz sonrası ortamın nasıl şekilleneceğini bile henüz hiç kimse bilemezken, Yirmi birinci yüzyılın ilk çeyreğinin sonuna ilişkin varsayımlarda bulunmak, eskilerin deyişiyle abesle iştigal boşuna bir uğraş - gibi görünüyor. SUMMARY This Policy Brief emphasizes the need for Turkey to formulate and endorse a new vision as we are slowly approaching the 100th year anniversary of the Turkish Republic. The study while talking about the conflicts and disagreements constituting a threat on a global scale, also claims that the worst case scenario that come to one s mind is a deep confrontation resulting from religious and regional polarizations boosted by global imbalances and energy problem. It is also stated that despite global problems necessitating global approaches, the impossibility to find comprehensive solutions in today s context makes it even more plausible for a multipolar structure to win over the other alternative scenarios. The study also highlights that Russia, Central Asia and Middle East will have special strategic significance in the future and that Turkey s position will be more crutial than ever. On a final note, the author expresses the need for Turkey to digest fully the rising global values such as human rights, rule of law and democracy and embrace a vision that will aim to overcome its internal imbalances within the next 15 years.

ÖZET Bu çalışma, Türkiye Cumhuriyeti nin yüzüncü yıldönümünü kutlamasına on beş yıldan daha az bir süre kala, Türkiye nin acilen bir öngörü (vizyon) oluşturması ve bu öngörüye kilitlenmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Dünyada yıllardır süregelen çatışma ve anlaşmazlıkların küresel ölçüde tehlike potansiyeli oluşturduğunun anlatıldığı yazıda, bu çerçevede düşünülebilecek en kötü senaryonun, küresel dengesizlikler ve enerji sorunları ile beslenen dini ve bölgesel kutuplaşmaların derin bir cepheleşmeye dönüşmesi olduğu belirtilmektedir. Küresel sorunların küresel yaklaşımlar gerektirmesine rağmen bunun günümüz koşullarındaki olanaksızlığı ve dolayısıyla güç dengelerine dayalı, küresel uzlaşmaları kolaylaştırabilecek çok kutuplu bir yapılaşmanın daha uygun ve gerçekçi bir seçenek olduğu da ayrıca söylenmektedir. Çalışmada Rusya nın, Orta Asya nın ve Orta Doğu nun geleceğinin önem taşıyacağı; Türkiye nin konumunun ise başlı başına bir özellik kazanacağı iletilmekte, insan haklarına saygı, hukuka dayalı yönetim, demokrasi gibi artık küreselleşmiş değerlerin özümsenmesi gerekliliğinden hareketle Türkiye nin kendi içindeki dengesizlikleri gidermeyi on beş yıllık vizyonunun ana hedefi yapması gerektiği savunulmaktadır. Sayfa 2 Ne var ki, geleceğimizi şansa bırakmamak ve güvenceye almak için bir öngörü (vizyon) oluşturmak ve bu öngörüye kilitlenmek gerekiyor. Geleceğin şekillenmesinde belirleyici olacak eğilim ve değişkenleri sorgulayarak ne gibi olumsuzluklar karşısında kalabileceğimizi, bunlardan kaçınmanın yollarını araştırmak; daha da önemlisi, önümüzdeki on beş yıl sonrasında nasıl bir dünyada, nasıl bir Türkiye de yaşamak istediğimizi kararlaştırmak ve bu öngörüyü olabildiğince yaygın biçimde paylaşmak ve sahiplenmek zorundayız. Bu yazıda böyle bir öngörü tasarımı için basite indirgenmiş, öznel bir fikir jimnastiği yer almaktadır. Küresel düzeyde ana değişkenler ve seçenekler: Parasal ve ekonomik krizin bir anda dünyayı sarışı küreselleşmenin boyutlarına ve olumsuzluklarına çarpıcı bir örnek oluşturarak insanlığı yeni bir yol ayrımına taşımış bulunmaktadır. Devletler krizden kurtulup tekrarını önleyecek ortak yöntemlerde ve bu kapsamda yeni küresel yönetim düzenlemelerinde bir anlaşmaya varabilirlerse, küreselleşme sağlıklı bir ivme kazanabilecek; aksi takdirde yeni bir korumacılık dönemine girilmesi söz konusu olabilecek; ulusalcılık ve bölgeselleşme yaygınlaşıp derinleşebilecektir. Kısaca, devletçilik, bölgeselleşme ve küreselleşme olarak tanımlanabilecek bu üç eğilimden ilk ikisi çatışmayı, sonuncusu ise anarşiyi çağrıştıran tehlikeler/sakıncalar gizlemektedir. Günümüz dünyasında küreselleşmenin, devletçilik ve bölgeselciliğin bir arada var oluşu, devletler düzeyinde uyumsuzluğun, dolayısıyla belirsizliklerin ana nedenlerinden birini oluşturmaktadır. Bu siyasal alt yapıda on beş yıl içinde köklü bir değişiklik olması beklenemez. Bu nedenle, ekonomik krizin aşılması çerçevesinde bu alandaki başıbozukluğa disiplin getirecek küresel düzeyde yönetimsel düzenlemeler hedeflenmesi uygun bir yaklaşım olarak görünmektedir. Avrupa Birliği nin doğuşu nasıl II. Dünya Harbi sonrasında Kömür - Çelik Birliği gibi ekonomik bağlamda bölgesel düzenlemeler sonrasında gerçekleşti ise, şimdi de dizginlenemeyen bir küreselleşmenin sancıları yaşanırken kurumsal düzenlemeler arayışına girilmesi doğaldır. Küresel ısınma, enerji ve su kaynaklarının daralması, dengesiz nüfus artışı ve hareketlerinin yaratacağı sorunlar da zaten küresel yaklaşımları gerekli kılmaktadır.bu ya-

Sayfa 3 pılırken, kapitalist paradigmaların da sorgulanması, dünyamızın ömrünü kısaltan tüketim alışkanlıklarına dayalı sürdürülebilir kalkınma yerine sağlıklı ve dengeli kalkınma benzeri formüller arayışına girilmesi yararlı olabilir. Bütün istikrarsızlık, anlaşmazlık ve çatışmaların kaynağını; hazmedilemeyen dengesizlik ve farklılıklar oluşturduğuna göre, küreselleşme bunları yönetip kabullenilebilir kılabildiği ölçüde gerçek anlamını kazanacak; yoksa bugün olduğu gibi çekilen sancıların nedenini oluşturacaktır. Önder güçler çıkar güdüsüyle başkaları üzerinde hakimiyet kurarak, sert veya yumuşak güç kullanarak herkesi kendilerine benzetme hevesinden vazgeçmeli; bunun yerine, savunuculuğunu yaptıkları insan hakları, eşitlik, hukukun üstünlüğü gibi değerleri çift değil tek standarda bağlayan bir tutuma yönelmelidirler. Bu çerçevede, Birleşmiş Milletler in daha demokratik ve etkin bir yapıya kavuşturulması, Milenyum Hedefleri ne daha samimi olarak sahip çıkılması önümüzdeki on beş yılda uluslararası toplumun gündeminde ilk sıralardaki konular olmalıdır. Ne var ki, dünya vatandaşlığı deyimi giderek daha sık duyulur olsa da, kişisel ve ulusal çıkarlar yerine, insanlığın çıkarlarının öne çıktığı bir dünya, Plato nun Ütopya sı gibi, bir hayal olmaktan ileri gidememektedir. Dünyamız yıllardır süregelen çatışma ve anlaşmazlıklarla doludur. Filistin sorunu, görünür cephesiyle Afganistan ve Pakistan odaklı silahlı İslamcı hareketle ABD arasındaki harp, nükleer silahlar ve askeri güç dengesizliği ile bunlar karşısında ortaya çıkan asimetrik tehditler, devlet-dışı oluşumlar ekonomik ve sosyal dengesizliklerle birleştiğinde küresel ölçüde tehlike potansiyeli oluşturmaktadır. Küreselleşmeye uyum sağlayamayan, rekabet gücü kazanamayan devletler birbiri ardına zora düşmektedir. Gelişmiş ülkeler çoğu zaman böyle sorunlu ülkelere yönelik zorlayıcı veya biçimleyici yaklaşımlarıyla durumun daha da kötüleşmesine katkıda bulunmaktadırlar. Anlaşmazlıkların barışçı yollarla çözülmesi, hudutların değişmezliği gibi ilkeler kolayca kabul görse de, aynı kolaylıkla uygulanamamaktadır. Öte yandan, anlaşmazlıkların kaynağı olan dengesizlik ve farklılıklar azalmak bir yana, giderek artmaya devam etmektedir. Zengin daha zengin olmakta, fakir ise daha fakirleşmektedir. Bilgi çağı, insanların ve toplumların davranış biçimlerinin çok daha kolay yönlendirilmesine olanak vermektedir. Orta vadede bu sorunların çözümleneceğine ilişkin ümit verici bir açılım ufukta görünmemektedir. Güncel eğilimlere ve özellikle küresel sorunların ağırlığına bakarak 2023 yılına gelindiğinde dünyamızın bugünkü tablodan çok daha tehlikeli bir güvenlik ortamına sahip olacağını varsaymak doğru olacaktır. Böylesi bir ortamda, küreselleşmenin de olumsuz etkileneceği ortadadır. Bu çerçevede düşünülebilecek en kötü senaryo, küresel dengesizlikler ve enerji sorunları ile beslenen dini ve bölgesel kutuplaşmaların derin bir cepheleşmeye dönüşmesidir. Teknolojik ve askeri alandaki gelişmelerle birlikte düşünüldüğünde, böyle bir cepheleşmenin insanlık için ne denli korkunç tehlikeler taşıdığı açıktır. İnsanın ve ulusların çıkarcılığını küresel bazda dizginleyip yöneten bir küresel idare ve hukuk sisteminin yokluğunda, ezilmişlik duygusuna kapılan ve iyi yönetilemeyen toplumlarda, bu boşluğun dini inançlar, kin ve şiddet yanlısı kitleler tarafından doldurulmak istenmesine şaşmamak gerekir. Bu nedenle, medeniyetler çatışması olasılığı ciddiye alınmalı; medeniyetler ittifakına duyarlılık gösterilmelidir. Küresel sorunlar küresel yaklaşımlar gerektirmesine rağmen bunun günümüz koşullarındaki olanaksızlığı karşısında güç dengelerine dayalı, küresel uzlaşmaları kolaylaştırabilecek çok kutuplu bir yapılaşma daha uygun ve gerçekçi bir seçenek olmaktadır. Demografik ve ekonomik etkenler paralelinde dünyadaki güncel eğilimin de bu yönde olduğu söylenebilir. Bu durumda, yaşamsal önem taşıyan kriter, kutuplar arasındaki dengelerin güvenilir, anlamlı ve elle tutu-

Sayfa 4 lur boyutlara sahip olması; kutuplaşmanın düşmanlık üzerine değil karşılıklı bağımlılıklar temelinde kurulması olmalıdır. Söz konusu dengeler, rekabetle işbirliğinin birlikte götürülmesine olanak vermelidir. Çok kutuplu dünyanın güç odakları şimdiden ABD/Kanada, Avrupa Birliği (AB), Çin, Hindistan ve Brezilya olarak sıralanmaktadır. Bunlara kaynak veya ideoloji bazında bazı devlet dışı güç odaklarının eklenmesi de düşünülebilir. Kutupların çekim alanlarının bütün ülkeleri ve toplumları kapsaması olanaksızdır. Barındırdığı kaynaklar veya jeostratejik açıdan dengeleri etkileyebilecek özellikler taşıyan kutup dışı alanlar üzerinde kutuplar arası rekabetin önlenmesi bu senaryo çerçevesinde en çetin sorun olmaya namzettir. Her koşulda Rusya nın, Orta Asya nın, Orta Doğu nun geleceği önem taşıyacak; Türkiye - nin konumu başlı başına bir özellik kazanacaktır. İslam dünyası tek bir kimlik altında kurumsallaşamadığı sürece belki bir güç odağı oluşturamayacak, ancak bu yönde kendi içinde ve Batı dünyası ile sürekli bir çekişme/çatışma içerisinde olabilecektir. Güç odaklarının bu çekişme/çatışmaya yönelik yaklaşımlarının güvenlik ortamını belirleyici bir etken olacağını düşünmek hatalı olmayacaktır. Türkiye nin Konumu: Türkiye siyasi, kültürel, ideolojik, ekonomik açıdan dünyadaki en kırılgan fay hatlarından birisi üzerinde bulunmaktadır. Kendi içinde de gelişmişlik, gelir dağılımı ve anayasal oydaşma açısından kırılganlıklar taşımaktadır. İstikrarsızlık ve çatışma odakları ile çevrilmiş olması yanında giderek bir enerji terminali olarak gelişmesi Türkiye yi hayati bir jeostratejik merkez haline getirmektedir. Hızla büyüyerek, başkalarına olan bağımlılıklarını dengelemeye çalışan ve çok yönlü bir dış politika izleyen Türkiye giderek bölgesel etkinliğini arttırıp stratejik ilgi alanını genişletmiş bulunmaktadır. Ancak, Türkiye nin başta enerji olmak üzere, teknolojik, ticari ve parasal bağımlılıkları henüz kendisini güçlü ve güvende hissetmesine olanak tanımamaktadır. Türkiye insan hakları, hukukun üstünlüğü, demokrasi gibi yükselen küresel değerleri resmen (!) paylaşan bir ülkedir. Avrupa Birliği ne tam üye olma ve çağdaş medeniyet düzeyini yakalama hedefi doğrultusunda ilerlemeye çalışmaktadır. AB üyeliği yukarıda sözü edilen bağımlılıkları dengeleyebilecek stratejik bir seçenektir. Ancak, bu yönde karşılaşılan zorluklar, uyumsuzluklar veya terslikler Türk toplumunu duraksamalara yöneltirken, tepkisel olarak AB veya Batı karşıtlığını beslemektedir. AB ile Türkiye arasında arada sırada böylece parlayıveren güven bunalımları, Batı düşmanlığını ateşlerken Türkiye nin konumunda adeta bir belirsizlik yaratarak, muhafazakar ve milliyetçi eğilimlere güç kazandırmaktadır. Bu bağlamda Türkiye, derin bir uluslararası fay hattı kenarında tek demokratik ve laik Müslüman ülke oluşu nedeniyle İslam âlemindeki radikal hareketlerin asli hedeflerinden biri olduğunu varsaymak zorundadır. Bu koşullarda Türkiye, dünyada oluşmakta olan yeni dengeleri, geçmişte olduğundan çok daha ağırlıkla etkileyebileceğinin bilincinde olmak zorundadır. Fay hattında kalmanın veya hattın yanlış tarafında yer almanın tehlikelerinden korunmak için 2023 yılına gelindiğinde nasıl bir dünyada ve bu dünyada nasıl bir konumda, nasıl bir Türkiye de olmak istediğimizi bir an önce tasarlamak ve bunu ortak bir vizyon olarak sahiplenmek gerekmektedir. Nasıl bir dünya, nasıl bir Türkiye sorularına yanıt aranırken öncelikle mutlu yaşamın vazgeçilmez ölçütleri olacak değerleri saptamak ve bunlar üzerinde uzlaşmak şarttır. Sevgi, doğruluk, şiddete başvurmama / barış, sorumluluk, eşitlik gibi insani değerlerden başlayarak, yaşam biçimimizi şekillendiren milli

Sayfa 5 değerler ve anayasal vazgeçilmezler üzerinde aynı çizgide buluşmayı başarmış bir Türkiye bu vizyonun çekirdeğini oluşturmalıdır. Bunu başaramayan bir Türkiye çıkarlarını tanımlamada ve dünyadaki yerini belirlemekte ikilemler karşısında kalmaktan kurtulamayacaktır. İnsan haklarına saygı, hukuka dayalı yönetim, demokrasi gibi artık küreselleşmiş değerlerin, ancak bu ülkede yaşamanın nimet ve külfetinin olabildiğince eşit paylaşılmasıyla özümsenebileceği gerçeğinden hareketle, Türkiye kendi içindeki dengesizlikleri gidermeyi on beş yıllık vizyonun ana hedefi yapmalıdır. Bu vizyon, esasında Türkiye Cumhuriyeti nin kuruluş vizyonudur. Modern cumhuriyetin eğitime, kadın haklarına, ulaştırmaya, çağdaş yaşama, bağımsızlığa, barışa ve hepsinden önce hukuk düzeninin kurulmasına verdiği öncelik bunun göstergesidir. Bugün nerede olduğumuzun açıklaması ise, demokrasimizin alt yapı ve kurumsal eksiklikleri ile bugüne kadar yönetimlerin bunları giderecek uygulamalara öncelik ve süreklilik kazandıramamış olmalarında saklıdır. Açığını kapatmak için Türkiye kendisini kültürel yozlaşmalardan kurtarmalı, aklın ve ilmin rehberliğinde bilgili ve bilinçli, ortak milli değerlere sahip nesiller yetiştirmenin yolunu bulmalıdır. Atatürkçülük; O nun anayasamızın değişmezleri olmuş ilkelerini benimsemekten öteye Türklük, doğruluk, çalışkanlık, vatan ve milletseverlik, özgürlük, akılcılık, barışçılık, çağdaşlık, yenilikçilik, eşitlik gibi değer ve hasletleri sözde kalmayacak şekilde davranış biçimi olarak özümsemeye ölçeklenmelidir. Devlet adamlarının yetişmesi şansa bırakılmamalıdır. Bugüne kadar olduğundan daha iyi yönetilmek ve bunu sağlıklı bir demokratik sistem içinde gerçekleştirmek hedeflenmeli ve bu hedef bir vatandaşlık görevi olarak benimsenmeli ve benimsetilmelidir. Bu çerçevede, saldırgan değil barışçıl, düşmanca değil dostane ilişkilerden yana, uluslararası hukuka saygılı, ahdine vefalı, BM in Milenyum hedeflerine gönülden bağlı bir Türkiye görüntüsü bulunur. Böyle bir Türkiye nin kendisini dünyadaki benzerlerine daha yakın, kendisi gibi olmayanlara daha uzak görmesi de doğaldır. Kuşkusuz bu yakınlık ve uzaklık dostluk ve düşmanlıkla eşitlenecek kavramlar olmamalıdır. Türkiye dış politikasını bütün diğer devletler gibi çıkarlarına göre belirlemek ve güvenliğini, özellikle belirsizliklerin egemen olduğu bir dönemde, NATO da uzlaşma ve dayanışma zorlaşmış, AB nin derinlik ve genişliği kendi içinde sorgulanıp durur iken, kendi gücüne ve sağlam dengelere dayandırmalıdır. Bu anlayışla 2023 yılı Türkiye si; AB üyeliğini AB için bir dış politika aracı olmaktan çıkartıp kendi seçeneği haline indirgemiş, Komşuları ile sorunlarını çözümlemiş, barış çemberi ile çevrili, Avrasya da etkinlik ve itibarını perçinlemiş, Bağımlılıklarını dengelemiş, Üretim ve rekabet gücü yüksek, Uluslararası barış ve istikrara katkıda bulunan, Savunmasını ve caydırıcılığını öz gücüne dayandıran bir ülke olarak biçimlenmelidir. Böylesi bir vizyonun Türkiye nin uluslararası ilişkilerine doğrudan yansıması çok doğaldır.

Sayfa 6 Şadi ERGÜVENÇ Şadi Ergüvenç is a Lieutenant General (Rt d) of the Turkish Air Force. He has graduated from the Air War School in 1957 and as a combat pilot he served in several units. He completed his academic education at the Air Force Academy, the Armed Forces Academy and the RAF (UK) Staff College. Once a General, he served as the Head of Intelligence Department at The National Sequrity Council Secreteriat and the Strategy and Force Planning Division at the General Staff, as the Turkish Military Representative at NATO Military Committee and the Commander of the 2. Tactical Air Force. After retiring at 1992, he held positions such as the Assistant Secretary General of the National Security Board in charge of Public Security, a member of the Academic Advisory Board of the NATO Defense College, Head of Strategic Studies of the Foreign Policy Institute and participated in national and international study groups and mediation efforts. He is currently a member of the GPoT High Advisory Board. Şadi ERGÜVENÇ Hava Harp Okulu ndan 1957 yılında mezun oldu. Pilot olarak çeşitli birliklerde görev yaptı. Akademik eğitimini Hava Harp Akademisi, Silahlı Kuvvetler Akademisi ve Birleşik Kraliyet Hava Kuvvetleri Kurmay Kolejinde tamamladı. General oluşunun ardından Milli Güvenlik Konseyi Genel Sekreterliğinde İstihbarat Daire Başkanlığı, Genelkurmay Strateji ve Kuvvet Planlama Daire Başkanlığı, NATO Askeri Komitede Milli Temsil Heyeti Başkanlığı ve 2nci Taktik Hava Kuvveti Komutanlığı görevlerinde bulundu. Korgeneral rütbesinde iken 1992 yılında emekli olduktan sonra Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreter Yardımcısı olarak Kamu Güvenliği Başkanlığı, NATO Savunma Koleji Akademik Danışma Kurulu üyeliği, Dış Politika Enstitüsü Stratejik İncelemeler Başkanlığı yaptı, ulusal ve uluslar arası çalışma gruplarına katıldı. Güvenlik konularında çeşitli yayın organlarında yayınlanmış çok sayıda makale ve bildirisi bulunmaktadır. Şadi Ergüvenç halen GPoT Yüksek Danışma Kurulu Üyesidir. About GPoT Global Political Trends Center (GPoT) was established as a research unit uder the auspices of in 2008. GPoT Center aims to produce innovative and distinctive policy recommendations by analyzing the contemporary trends in regional and international politics. GPoT Hakkında Küresel Siyasal Eğilimler Merkezi (GPoT), 2008 yılında İstanbul Kültür Üniversitesi çatısı altında bağımsız bir araştırma birimi olarak kurulmuştur. GPoT bünyesinde yapılan çalışmalar ile bölgesel ve uluslararası güncel siyasal eğilimler analiz edilmekte ve bu konularda öneriler sunulmaktadır. *The opinions and conclusion expressed herein are those of the individual author and does not necessarily reflect the views of GPoT or. *Bu çalışmada belirtilen fikirler ve sonuçlar yazarın kendi görüşleridir, GPoT ve İstanbul Kültür Üniversitesi nin görüşlerini bağlayıcı nitelikte değildir.