Yargı Kararları. HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN* * Ankara Barosu.

Benzer belgeler
Başvuru kararının tam metni için tıklayınız.

ANAYASA MAHKEMESİNDEN KATMA DEĞER KANUNUYLA İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ GENEL KURUL KARAR N.B.B. BAŞVURUSU (2) (Başvuru Numarası: 2014/17143) R.G. Tarih ve Sayı: 22/3/

TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI. Resmi Gazete: Anayasa Mahkemesi Başkanlığından: Esas Sayısı : 2009/59. Karar Sayısı : 2011/69

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR NURAN CEYLAN ÖZBUDAK BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/2890)

ANAYASA MAHKEMESİNDEN VERGİ USUL KANUNUYLA İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI

ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BARIŞ DERİN BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/13462)

MARKA GENEL BİLGİLER

ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM

İlgili Kanun / Madde 6356 S. TSK/41-43

556 SAYILI MARKALARIN KORUNMASI HAKKINDA K...

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ

ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM

ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR S. R. BAŞVURUSU

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

I- Anayasa ya Aykırılığı İtiraz Yoluyla İleri Sürülen Hüküm

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

Anahtar Kelimeler : Yargılamanın yenilenmesi, kesinleşen mahkeme kararı, özel tüketim

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR ŞEHRİBAN COŞKUN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası:2014/11376)

Sirküler Rapor /70-1 ANAYASA MAHKEMESİNİN ÖZEL USULSUZLUK CEZASIYLA İLGİLİ BAŞVURUYA İLİŞKİN KARARI

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BÜLENT UĞURLU VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/13364)

Endüstriyel Tasarım Tescilinde Yenilik ve Ayırt Edici Nitelik Değerlendirmesi. İç Mimarlık Ve Çevre Tasarımı Bölümü, Beytepe Kampusu Ankara,

YARGI KARARLARI. HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN* * Ankara Barosu.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BİLAL MÜŞTAK BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/233)

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK/27

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK/5, 41

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

YARGI KARARLARI. HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN* * Ankara Barosu.

İlgili Kanun / Madde 2821 S. SK/45

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /32,46

İlgili Kanun / Madde 6100 S.HMK. /176

Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü30 Mayıs 2009 CUMARTESİResmî GazeteSayı : ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI. İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Genç Asliye Ceza Mahkemesi

DANIŞTAYIN SÜRESİNDE AÇILMAYAN DAVAYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI

Yargıtay 13, Hukuk Dairesinden:

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, S. TSK/25

Hayatımız limitli ama öğrenebileceklerimiz limitsizdir

ONÜÇÜNCÜ DAİRE USUL KARARLARI. Anahtar Kelimeler : Dava Açma Süresi, Yazılı Bildirim, Başvuru Mercii ve Süresi, Hak Arama Hürriyeti

Marka Kavramı ve Marka Tescil İşlemleri

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /5,41

T.C. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

ANAYASA MAHKEMESİNDEN GVK GEÇİCİ 73 ÜNCÜ MADDEYLE İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21

İTİRAZIN KONUSU: günlü, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu nun;

T Ü R M O B TÜRKİYE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER ODALARI BİRLİĞİ SİRKÜLER RAPOR MEVZUAT

Ba ve Bs FORMLARININ VERİLMEMESİ NEDENİYLE ADİ ORTAKLIK ADINA KESİLEN CEZAYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI YAYIMLANDI

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU RET KARARI :F.Y.

Başvuru kararının tam metni için tıklayınız.

DEVLET MEMURLARININ TEDAVİ YARDIMINA İLİŞKİN ANAYASA MAHKEMESİ KARARI Cuma, 03 Nisan :58 -

ANAYASA MAHKEMESİNDEN KARAR VE İLAM HARCINA İLİŞKİN İPTAL KARARI

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş.K. /18-21 DAVACI YARARINA KAZANILMIŞ HAK

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ

DAVACI : Nesrin Orhan Şahin vekilleri Av.Serap Yerlikaya ve Av.İlter Yılmaz

işaretleri içerir. (1) (2)

KLİNİK BİYOKİMYA UZMANLARI DERNEĞİ

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/6 İŞYERİ DEVRİ İŞYERİ DEVRİNİN İŞÇİ ALACAKLARINA ETKİSİ

l.< TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ ikinci bolum KARAR TEKSER İNŞAAT SAN. VE TIC. A.Ş. BAŞVURUSU (Başvuru Numarası: 2014/638)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

SESSİZ KALMA SURETİYLE HAKKIN KAYBI İLKESİ & MARKANIN TANINMIŞLIK DÜZEYİNİN TESPİTİ & MARKAYI KULLANMA ZORUNLULUĞU

KARAR 1 (672 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarılmaya dair) Davalı : Başbakanlık /ANKARA

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /6, S. İşK/14 T.C YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/1888 Karar No. 2015/6201 Tarihi:

İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE. Stj. Av. Belce BARIŞ ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN MAHKEME : İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi

AVUKAT YASİN GİRGİN

Madde doğrultusunda, markanın tescil edilebilmesi için esas olarak iki temel unsurunun bulunduğu söylenebilir. Bunlar;

ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /26, 53 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/11497 Karar No. 2015/15217 Tarihi:

MARKA. Marka, belirli kişi yada firmalarca üretilen ürün veya hizmeti tanımlayan ayırt edici işarettir

T.C. D A N I Ş T A Y Yedinci Daire

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (OMBUDSMANLIK)

Anahtar Kelimeler : Türkiye İş Bankası Anonim Şirketi, bireysel başvuru, Anayasa Mahkemesi, ücret

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/18-21

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK. /Geç. 3.

Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:

KIDEM ZAMMI ÜCRETE UYGULANAN AYRI ZAMDIR ÖNCE KIDEM ZAMMI UYGULANIR DAHA SONRA TOPLU SÖZLEŞMEDEKİ NISBİ ZAM UYGULANIR Y A R G I T A Y İ L A M I

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Ümit KAYMAK İsmail ERCAN THEMIS İDARİ YARGI

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Ümit KAYMAK İsmail ERCAN THEMIS İDARİ YARGI

ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURU YOLU AÇILDI

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İŞK. /8

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2013/60 Ref: 4/60

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /112

T.C. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

T.C. ANKARA 17. İDARE MAHKEMESİ ESAS NO : 2011/963 KARAR NO : 2011/1582

Anayasa Mahkemesi ve Yargı Kararları

HEMŞİRELİK KANUNU İLE İLGİLİ ANAYASA MAHKEMESİ KARARI - 5 ŞUBAT

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Ümit KAYMAK İsmail ERCAN THEMIS İDARİ YARGI

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /54,57 T.C YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİ. Esas No. 2014/15897 Karar No. 2015/6846 Tarihi:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

Sirküler No: 049 İstanbul, 17 Haziran 2016

MARKA. Tolga ÇAYLAK

İstinaf Kanun Yolu ile Temyiz Kanun Yolu Arasındaki Fark Nedir? Hukuk Davası İçin İstinaf Mahkemesine Başvuru Şartları

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Ümit KAYMAK İsmail ERCAN THEMIS İDARİ YARGI

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/2

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/53,57

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2014/3-686 K. 2016/18 T

Transkript:

Yargı Kararları HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN* * Ankara Barosu.

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN YARGI KARARLARI Anayasa Mahkemesi ne 24.6.1995 tarihli ve 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname nin 7/1(b) maddesinin Anayasa ya aykırı olduğuna ilişkin itiraz yoluyla iptal başvurusu, iptal başvurusunun 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun un 40/4 ve 41/2. maddeleri gereğince yöntemine uygun olmaması nedeniyle reddine dair karar Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi, önüne gelen Türk Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa uygulanacak hüküm niteliğindeki 24.6.1995 tarihli ve 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname nin 7. maddesinin birinci fıkrasının, 22.6.2004 tarihli ve 5194 sayılı Kanun un 13. maddesiyle değiştirilen (b) bendinin Anayasa ya aykırı olduğu kanısına vararak Anayasa nın 10., 13., 35., 48. ve 91. maddelerine aykırı olduğunu ileri sürerek iptal davası açmıştır. Anayasa Mahkemesi, itiraz yoluna başvuran mahkemenin itiraz konusu kural hakkında daha önce de Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunduğu ve mahkemenin 2015/15 esasına kayıtlı olan bu başvurunun, bakılmakta olan dava dosyası için de bekletici mesele sayılması gerektiğini, ancak buna rağmen tekrar başvuruda bulundulduğuna, bu nedenle 6216 sayılı Kanun un 41/2. maddesine aykırı olan itiraz başvurusunun, aynı kanunun 40/4. maddesi gereğince yöntemine uygun olmadığından esas incelemeye geçilmeksizin reddedilme gerektiğine karar vermiştir. Anayasa Mahkemesi 12.11.2015 Esas Sayısı: 2015/93 Karar Sayısı: 2015/98 Anayasa Mahkemesi ne 24.6.1995 tarihli ve 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname nin 7/1(b) maddesinin Anayasa ya aykırı olduğuna ilişkin itiraz yoluyla iptal başvurusu, iptal başvurusunun 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun un 40/4 ve 41/2. maddeleri gereğince yöntemine uygun olmaması nedeniyle reddine dair karar Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi, önüne gelen Türk Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa uygulanacak hüküm niteliğindeki 24.6.1995 tarihli ve 556 sayılı Markaların 2016/1 FMR 93

Yargı Kararları Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname nin 7. maddesinin birinci fıkrasının, 22.6.2004 tarihli ve 5194 sayılı Kanun un 13. maddesiyle değiştirilen (b) bendinin Anayasa ya aykırı olduğu kanısına vararak Anayasa nın 10., 13., 35., 48. ve 91. maddelerine aykırı olduğunu ileri sürerek iptal davası açmıştır. Anayasa Mahkemesi, itiraz yoluna başvuran mahkemenin itiraz konusu kural hakkında daha önce de Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunduğu ve mahkemenin 2015/15 esasına kayıtlı olan bu başvurunun, bakılmakta olan dava dosyası için de bekletici mesele sayılması gerektiğini, bu nedenle 6216 sayılı Kanun un 41/2. maddesine aykırı olan itiraz başvurusunun, aynı kanunun 40/4. maddesi gereğince yöntemine uygun olmadığından esas incelemeye geçilmeksizin reddedilme gerektiğine karar vermiştir. Anayasa Mahkemesi 12.11.2015 Esas Sayısı: 2015/93 Karar Sayısı: 2015/99 Anayasa Mahkemesi ne itiraz yoluyla iptal başvurusu, Anayasa Mahkemesi nin 24.6.1995 tarihli ve 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname nin 7. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin, Anayasa nın 2., 5., 13., 48. ve 91. maddelerine aykırılığı gerekçesiyle iptali talebine ilişkin ilgili hükmün Anayasa ya aykırı olmadığına yönelik kararı Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi, önüne gelen Türk Patent Enstitüsü aleyhine açılan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ilişkin davada somut uyuşmazlığa uygulanacak hüküm niteliğindeki 24.6.1995 tarihli ve 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname nin 7. maddesinin birinci fıkrasının, 22.6.2004 tarihli ve 5194 sayılı Kanun un 13. maddesiyle değiştirilen (b) bendinin Anayasa ya aykırı olduğu kanısına vararak Anayasa nın 2., 5., 13., 48. ve 91. maddelerine aykırı olduğunu ileri sürerek iptal davası açmıştır. Anayasa Mahkemesi, başvurunun ilk incelemesi sonucunda eksiklik bulunmadığına karar vererek esastan incelemeye geçmiştir. Mahkeme işin esastan incelenmesinde, iptali istenen kuralın aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olan markaların tescil edilemeyeceğini düzenlediğini, Anayasa nın 35. maddesinde devletin mülkiyet hakkına ilişkin negatif yükümlülüklerinin yanı sıra üçüncü kişilerden gelebilecek müdahaleleri önleme şeklinde pozitif bir yükümlülüğe de sahip olduğunu, iptali istenen kuralın markanın tekliği, ayırt ediciliği, taklit edilememe ve belli ölçüde 94 FMR 2016/ 1

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN garanti sunma işlevini temin ettiğini, bu maddeyle kişiler adına daha önceden tescil edilmiş markaların taklit edilmesinin, tescilli marka ile aynı olan ya da karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasının ve tescilli markanın itibarından dolayı haksız bir yarar elde edecek veya tescilli markanın itibarına zarar verecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin kullanılmasının önlenmesinin amaçlandığını, bu kuralın hem daha önce kendisi adına tescil işlemi yapan marka sahiplerinin mülkiyet hakkını hem de markaya güvenerek iş ve işlem yapacak üçüncü kişileri korumaya yönelik olduğunu belirtmiştir. Son olarak söz konusu kural kanunla kabul edildiğinden Anayasa nın 91. maddesine aykırı olmadığını belirterek iptal isteminin reddine karar vermiştir. Bu karar Türk marka hukukunda mutlak ret gerekçeleri kapsamında yer alan ve TPE ye maddede belirtilen koşulları taşıyan markaları re sen reddetme hakkı veren hükmün Anayasa ya aykırı olmadığının tespiti ve bu nedenle uygulanmaya devam edecek olması bakımından önem arz etmektedir. Anayasa Mahkemesi 23.12.2015 Esas Sayısı: 2015/15 Karar Sayısı: 2015/118 R.G. Tarih- Sayı: 7.1.2016-29586 Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini davasında başvurucuya çıkarılan tebligatın usulsüz olması sebebiyle savunma ve delil sunma haklarının kullanılamaması, mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğine yönelik iddialar Başvuru, 24.04.2013 tarihinde İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla Anayasa Mahkemesi ne yapılmıştır. Başvurucu, kendisine ait özel eğitim faaliyet sürdürülen iş yerinin devri ve kiralanması hususunda davacı şirket ile eskiye dayalı hukuki ilişki ve uyuşmazlıklar bulunduğunu belirtmiştir. Davacı şirket, Fen Bilimleri Merkezi ibaresini on yıldır kullanmakta olduğunu, ayırt edicilik kazandırdığını, marka olarak tescil ettirmek istediğini belirterek, başvurucu adına TPE nezdinde tescilli FEB Fen Bilimleri Merkezi markası aleyhine hükümsüzlük davası açmıştır. İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi davanın kabulüne, markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar vermiştir. Başvurucu tarafından temyiz edilen Karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 7/6/2012 tarihli ve E.2010/8986, K.2012/9916 sayılı ilamı ile onanmıştır. Başvurucu, kendisine ait marka aleyhine açılan kullanmama nedeniyle iptal davasında taraf teşkili sağlanmadan usulsüz tebligat yapılarak karar verildiğini, adresi olarak gösterilen ve tebligat çıkarılan adresin davacıya 2016/1 FMR 95

Yargı Kararları ait olduğunu, mahkemece yeterli adres araştırması yapılmadığını, usulsüz tebligat nedeniyle savunma hakkını ve davada delillerini bildirme hakkını kullanamadığını, Yargıtay onama ilamının yeterli gerekçe içermediğini belirterek mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Anayasa Mahkemesi başvuruyu mahkemeye erişim hakkı ve gerekçeli karar hakkı yönlerinden incelemiştir. Somut olayda, davacı 27/4/2009 tarihli dava dilekçesinde davalı başvurucunun adresini Barbaros Bulvarı Hasfırın Caddesi Sinan Paşa İş Merkezi Kat: 4 Beşiktaş/İstanbul olarak göstermiş, mahkemece dava dilekçesi davalı başvurucunun bildirilen bu adresine tebliğe çıkarılmış, tebligat muhatabın adresten ayrıldığı, yeni adresi olmadığından çıkış merciine iade şeklinde ilgili mahalle muhtarlığının notu da düşülmek suretiyle iade edilmiştir. Davacı vekili davalı başvurucuya tebligat gönderilen adresin TPE de kayıtlı adresi olduğunu belirterek 7201 sayılı Kanun un 35. maddesine göre tebligat yapılmasını istemiş ve dava dilekçesi, tensip tutanağı ve davacı delil listesi aynı adrese bu maddeye göre tebliğ edilmiştir. Anayasa Mahkemesi, başvurucunun TPE nezdinde tescilli markaları olduğunu, başvuru formu ekinde yer alan marka tescil belgelerinden başvurucunun adresinin Barbaros Bulvarı Hasfırın Caddesi Sinan Paşa İş Merkezi Kat: 4 Beşiktaş/İstanbul şeklinde kayıtlı olduğunu, belirtilen adresin başvurucu adına vekâletname düzenlenmesi sırasında noterde ve yakın zamanda marka tescil işlemlerine ilişkin olarak resmî bir kurum olan TPE nezdinde kullanıldığı, başvurucunun resmî makamlar ve devlet kurumları nezdinde daha önce kullanmış olduğu adrese tebligat çıkarılmasına rağmen yargılamaya katılamaması sebebiyle İlk Derece Mahkemesinin yeterince özenli davranmadığının söylenemeyeceğini belirterek mahkemeye erişim hakkı ihlali iddiasının kabul edilemez olduğuna karar vermiştir. Bu karar, Fikri ve Sınaî Haklar Mahkemelerinde açılan davalarda, TPE nezdinde kayıtlı olan adreslere tebligat yapılabileceği ve bu adreslere yapılacak tebligatın geçerli olacağına hususunda önem arz etmektedir. Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvuru Kararı Başvuru Numarası:2013/2731 Karar Tarihi: 16.12.2015 Endüstriye tasarım belgelerinin hükümsüzlüğü ve sicilden terki davası, bozma üzerine verilen direnme kararı, direnme kararının Hukuk Genel Kurulu tarafından bozulması Karara konu olan uyuşmazlıkta, davacı, davalıların masa tasarımları için endüstriyel tasarım belgesi aldıklarını, tasarımların yenilik ve ayırt edicilik niteliklerinin bulunmadığı ve teknik bakımdan tasarımcıya seçenek bırakmadığını 96 FMR 2016/ 1

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN ileri sürmüş, davalılara ait masa ve masa ayağı profili isimli endüstriye tasarım belgelerinin hükümsüzlüğünü talep etmiştir. Mahkeme, sunulan deliller ve bilirkişi raporuna göre davanın reddine karar vermiştir. Temyiz üzerine Yargıtay tarafından, mahkemenin somut uyuşmazlığın çözümünün özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi görüşüne başvurduğunu, ancak bu yolda alınan hukukçu bilirkişi görüşü benimsenmek suretiyle davanın reddine karar verildiğini, oysa uyuşmazlığın, 554 sayılı KHK hükümlerinden kaynaklandığına göre dava konusu tasarımların yeni ve ayırt edici olup olmadığı hususunda tasarımcı bilirkişi görüşü alınması gerektiğini, uzman olmayan hukukçu bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulmasının doğru görülmediğini belirterek bozma kararı verilmiştir. Bozma kararı üzerine ilk derece mahkemesi direnme kararı vermiş, uyuşmazlık Yargıtay Hukuk Genel Kurulu önüne gelmiştir. HGK kararında, hükümsüzlüğü istenilen 2006/416 numaralı masa, 2005/8653 numaralı çoklu masa ve 2003/2992 numaralı masa ayağı profıli tasarım olarak davalılar adına tescil edildiğini, mahkemenin, tasarımların yenilik ve ayırt edicilik vasıflarının bulunup bulunmadığı ve teknik bakımdan tasarımcıya seçenek bırakmayan tasarımlardan olup olmadığı iddialarının tespiti yönünden hukukçu bilirkişiden görüş aldığını, bilirkişi raporunda bir kısım masa tasarımları yönünden yeni ve ayırt edicilik vasıflarının bulunmadığı hususunu kataloglarda sunulan masa görüntüleri karşılaştırılarak tespit edilmeye çalıştığını, ancak teknik özellikleri bakımından üreticiye seçenek bırakıp bırakmadığı, harc-ı alem olup olmadığı, tasarımların yeni ve ayırt edici özelliklerinin bulunup bulunmadığı hususunu belirtmediğini, esasen bu hususların bilirkişinin uzmanlık alanı dışında olduğunu, bu durumda mahkemece içinde tasarım konusunda uzman bilirkişi ya da bilirkişilerin bulunduğu yeni bir bilirkişi kurulundan dosyadaki raporlar arasındaki duraksamayı gideren ve davacıların itirazlarını da karşılayacak şekilde rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğini belirterek direnme kararının bozulmasına karar vermiştir. Bu karar bilirkişi incelemelerinde uyuşmazlık konusu özel ve teknik bilgiye sahip olan bilirkişilerin inceleme yapması gerektiği ve söz konusu teknik konuda uzman olmayan bilirkişi raporu ile hüküm kurulmasının isabetsiz olacağı hususunda önemli bir karardır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı 16.9.2015 E. 2013/11-2376 K. 2015/1762 Patent tecavüzünün tespiti davası, bolar istisnası, sözlü yargılama için taraflara süre verilmesi ve gün tayin edilmesi 2016/1 FMR 97

Yargı Kararları Somut uyuşmazlıkta, davacı vekili, müvekkilinin uzun süren emek ve çabalar sonucunda Tygacil ilacını geliştirdiğini, bu ilaçla ilgili incelemeli patentinin bulunduğunu, davalının bu ilacın tamamen aynısı/temelde benzeri için kısaltılmış ruhsat başvurusunda bulunduğunu, bu surette müvekkilinin patent haklarını ihlal ettiğini ileri sürerek patent tecavüzünün tespitini talep etmiştir. Davalı vekili, ruhsat başvurusunda bulunmanın ve bu başvuru için gereken analiz ve testleri yapmanın Bolar İstisnası olarak anılan serbesti nedeniyle patent ihlali oluşturmayacağını savunarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkeme, davalının ürününü henüz kullanmadığını, piyasaya sürmediğini, ticaret alanına çıkarmadığını, ilaçların ruhsatlandırılmasının bolar istisnası kapsamında olduğunu gerekçe göstererek davanın reddine karar vermiştir. Yargıtay, 6100 sayılı kanunun 186. maddesine göre mahkemenin tahkikatın bitiminden sonra sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet edeceğini, taraflara çıkartılacak olan davetiyede belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususunun bildirileceğini, sözlü yargılama aşamasında taraflara son sözleri sorularak hüküm tefhim edileceğini, sözlü yargılama safhasında tarafların kanıt sunmadan kendisi ve karşı tarafın iddia ve savunmaları ile kanıtlarıyla ilgili hukuki değerlendirme yaparak neden haklı olduklarını açıklama hakkı elde edeceklerini, hâkimin de gerektiğinde salt hukuki değerlendirmeye esas olmak üzere taraflara soru sorma ve tereddütlü noktaları son kez açıklığa kavuşturma imkanına sahip olacağını belirtmiştir. Olayda, 24.12.2014 tarihinde ön inceleme duruşması yapılmış, aynı duruşmada ön incelemenin bittiği belirtilerek tahkikat aşamasına geçilmesine dair ara karar tesis edilmiş, yine aynı celsede tahkikatın bittiği de belirtilerek sözlü yargılama aşamasına geçilmiş, tahkikatın bittiği tefhim edildikten sonra davacı vekili bu celse sözlü yargılama yapılmasına muvafakat etmediklerini beyan etmiş, mahkemece, 6100 sayılı HMK nın 186. maddesi uyarınca sözlü yargılama için gün tayin edilmeden ve taraflara süre verilmeden doğrudan davanın reddine karar verilmiştir. Yargıtay, HMK nın ilgili hükümlerine uyulmadan ve tarafların iddia ve savunma haklarını kısıtlayacak şekilde hüküm kurulması nedeniyle bozma kararı vermiştir. Bu karar, sözlü yargılama duruşması için ayrı bir gün tayin edilmesinin ve tarafların son kez dinlenmesinin, iddia ve savunma hakkının kısıtlanmaması açısından önem taşıdığını ve usul kurallarına aykırılığın bozma sebebi olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 16.11.2015 E. 2015/4951 K. 2015/12065 98 FMR 2016/ 1

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN Bilgisayar yazılımlarının ilk kullanıcıdan satın alınarak ikinci el ürün olarak satılması, bu satımın program üzerindeki telif haklarını ihlal etmiş sayılmaması, bilgisayar programlarının ikinci el satıcılığı ve lisanslanması, telif haklarının ihlali Somut uyuşmazlıkta, davacı OEM ( Orijinal Ürün Üreticisi Original Equipment Manufacturer ) satışı yoluyla yazılımın birlikte satıldığı bilgisayardan COA ( Özgünlük Belgesi Certificate of Authorization ) etiketinin sökülmesi halinde OEM lisansının kaçak, kopya veya korsan haline gelmediğini, bilgisayar alan kullanıcının OEM lisansını kaldırması, bilgisayarından silmesi veya bilgisayar üzerindeki COA etiketini sökmesinin davalının haklarını ihlal sayılmayacağını belirterek davalının piyasaya sürülen işletim sistemleri ile yazılımlarının hangi yollarla piyasaya sürüldüğüne bakılmaksızın ilk kullanıcı tarafından yasal yollarla satın alındıktan sonra ikinci el ürün olarak alınıp satılmasının davalının FSEK veya başka kanun, sözleşme ve düzenlemelerden doğan haklarına tecavüz etmediğinin, davalıya ait ürünlerin ikinci el olarak alınıp satılmasının hukuka uygun bir işlem olduğunun tespitini talep etmiştir. Davalı, dava konusu bilgisayar programlarının satışının değil, kullanım haklarının bilgisayar şirketlerine veya 3. kişilere lisansla verildiğini, bunun basit ruhsat devri olduğunu, lisans sözleşmesinde programların belirli şartlarda devredilebileceğine ilişkin hükümler yer aldığını, buna göre de program üzerinde iddia edildiği şekilde tahrifat yapılamayacağını, davacının eylemleri ile kendisinin lisans sözleşmesinden doğan haklarına zarar verdiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkeme, somut uyuşmazlıkta OEM isimli ikinci el bilgisayar programlarını bulundurma ve lisanslama hakkı bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiğini, davacının davalının bilgisayar programlarının ikinci el satıcılığını veya lisanslamasını yaptığının belirlendiğini, OEM lisans sözleşmesinin 16. maddesinde yazılımın 3. kişiye ancak lisanslı aygıtla birlikte doğrudan devredilebileceğinin düzenlendiğini, taklit söz konusu olmadığından orijinal programın bilgisayardan ayrı olarak devrini yasaklayan bu maddenin fikri mülkiyet korumasını değil ikinci el pazarını kontrol altında tutmayı amaçladığını, sözleşme hükmünün fikri mülkiyet bakımından yasal bir temeli bulunmadığını, yazılımların aynı zamanda başka bilgisayarlarda aktif olarak kullanılmakta olduğunun davalı tarafça ispatlanamadığı gerekçesiyle dava konusu programların ilk kullanıcıdan satın alınarak 2. el ürün olarak satılmasının davalının programlar üzerindeki telif haklarını ihlal etmediğinin tespitine karar vermiştir. Yargıtay, bilgisayar programının ikinci el satışını yasaklayan OEM lisans sözleşmesinin 16. maddesinin, 5846 sayılı FSEK in 23/2. maddesindeki emredici hükmü karşısında geçerli olmaması nedeniyle yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar vermiştir. Bu karar, telif hakları 2016/1 FMR 99

Yargı Kararları ile korunmakta olan bir bilgisayar programının ilk kullanıcıdan yasal yollarla satın alındıktan sonra 2. el ürün olarak satılmasının bu program üzerindeki telif haklarını ihlal etmemesi bakımından önemlidir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 27.06.2014 E. 2014/17376 K. 2015/8772 Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu Kararının iptali, markanın farklı mal ve hizmetlerde kullanılmasının tanınmış markanın itibarına zarar verip vermeyeceği, tanınmış marka, tanınmış markanın sulandırılması Somut uyuşmazlıkta, davalı şirket tarafından CROCODILE + ŞEKİL ibaresinin 11, 20, 21 ve 24. sınıflarda marka olarak tescil edilmesi için TPE ye başvuruda bulunulmuş, başvurunun Resmi Marka Bülteninde kısmen yayınlanması üzerine davacı şirket tarafından başvuruya karşı tanınmış Şekil (timsah) markasına dayanılarak 556 sayılı KHK nın 8/1(b), 8/4 ve 35. maddeleri uyarınca itirazda bulunulmuştur. TPE önündeki itiraz süreçlerinde davacı şirket tarafından yapılan itirazlar davalı şirket başvurusu ile itiraza gerekçe olarak gösterilen davacı şirkete ait markanın iltibasa yol açabilecek derecede benzer olmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Mahkeme aşamasında davacı şirket davalının müvekkilinin tanınmışlığından yararlanma amacında olduğunu iddia ederek TPE YİDK in ilgili kararının iptaline ve marka başvurusunun reddine, tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı şirket savunmasında markaların benzer olmadığını, Crocodile ibaresinin ülkemizde bilinirliğinin düşük olduğunu, plastik sektöründe faaliyet gösterdiğini ve markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, zira faaliyet alanlarının farklı olduğunu savunmuştur. Mahkemece, markaların kapsamında bulunan malların örtüşmediği, aynı sınıf içerisinde bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olmasının her koşulda ve başvuru kapsamındaki tüm mal ve hizmetler yönünden kendiliğinden tescil engeli olarak görülemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Temyiz üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, Crocodile sözcüğünün İngilizcede Timsah anlamına geldiğini, bu hususun ülkemizde de ortalama tüketici tarafından bilinen bir husus olduğunu, davacının Şekil (timsah) markasının özellikle giyim sektöründe çok tanınmış olduğunu, davalı markasındaki emtia listesindeki mal ve hizmetler farklı türden olsa dahi CROCODİLE ibaresinin davacı markası aleyhine haksız bir yarar sağlayacağı, markasının itibarına zarar vereceği veya ayırt edici karakterini zedeleyeceği gerekçesiyle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Bozma 100 FMR 2016/ 1

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN üzerine yerel mahkeme, CROCODİLE kelime markası ile TİMSAH ŞEKLİ tanınmış markası arasında zayıfta olsa bir benzerlik bulunduğunu, ancak bu benzerliğin her koşulda iltibas veya tanınmışlıktan kaynaklanan tescil engellerinin varlığını gerektirmeyeceğini, dava konusu başvuru kapsamındaki mal ve hizmetlerin davacı markaları kapsamındaki mal ve hizmetler ile örtüşmediğini, tanınmış markanın sahip olduğu imaj veya ünün, başvurudaki farklı mal veya hizmetlerin tümüne aktarılabileceğinin peşin olarak kabulünün tanınmış markaya hukuken sağlanan korumadan daha fazla bir koruma sağlamak anlamına geleceğini, başvuru kapsamındaki mal ve hizmetlerin inşaat/yapı sektörüne ve mutfak eşyaları ihtiyaçlarına yönelik mallar olduğunu, alıcıları, satış yerleri, karşıladıkları gereksinimler itibariyle davacının tanınmış olduğu tekstil/hazır giyim sektörüyle ilişkilendirme ihtimali olmayan ürünler olduğunu, davacı markalarının tanınmış olduğu bir kısım Avrupa Birliği ülkelerinde CRO- CODILE ibaresinin yalnızca farklı mal ve hizmetler için değil, davacının tanınmış olduğu giyim ve tekstil ürünlerini kapsayacak şekilde 25. sınıftaki mallar üzerinde dahi tescilli olduğunu, dolayısıyla AB uygulamasında CRO- CODILE ibaresinin davacı dışındaki kişiler adına tekstil ürünleri yönünden tescile engel oluşturacak şekilde yorumlanmadığını, davacı markasına menşe ülkesi olan Fransa ve AB de tanınmayan genişlikte bir korumanın ülkemizde tanınmasının uygun bir değerlendirme olmayacağı gerekçesiyle direnme kararı vermiştir. Direnme kararı üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu davacının TİMSAH ŞEKLİ markasının giyim sektöründe çok tanınmış olması karşısında CROCODILE ibareli marka başvurusunun farklı mal ve hizmetleri kapsasa dahi tanınmış markayı sulandıracağı gerekçesiyle direnme kararının bozulmasına karar vermiştir. Davalı şirketin karar düzeltme istemi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, davalı marka başvurusu kapsamındaki mal ve hizmetler ile tekstil/hazır giyim sektöründeki malların ilişkilendirme ihtimali olabilecek ürünler olmadığını, tanınmış markanın sulandırılma olasılığının somut olayda gerçekleşmediğine karar vererek yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına karar vermiştir. Bu karar, şekil markası ile o şeklin yazıyla ifadesi olan kelime markası arasında belirli bir benzerlik olduğunu, bir markanın belirli bir sektörde tanınmış olmasının, kendiliğinden farklı mal ve hizmetler yönünden tescil engeli oluşturmayacağını ve her somut olayda 556 sayılı KHK nın 8/4 maddesi koşullarının değerlendirilmesi gerektiğini karar verilmesi itibariyle önem arz etmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 29.01.2016 E. 2015/11-3127 K. 2016/114 2016/1 FMR 101

Yargı Kararları YARGI KARARLARI ANAYASA MAHKEMESİ KARARI Esas Sayısı: 2015/93 Karar Sayısı: 2015/98 Karar Tarihi: 12.11.2015 İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi İTİRAZIN KONUSU: 24.6.1995 tarihli ve 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 7. maddesinin birinci fıkrasının, 22.6.2004 tarihli ve 5194 sayılı Kanun un 13. maddesiyle değiştirilen (b) bendinin, Anayasa nın 10., 13., 35., 48. ve 91. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir. OLAY: Davacı tarafından marka tescili için yapılan başvurunun Türk Patent Enstitüsü tarafından reddedilmesi üzerine söz konusu kararın iptali talebiyle açılan davada, itiraz konusu kuralın Anayasa ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur. I- İPTALİ İSTENİLEN KANUN HÜKMÜ Kanun un itiraz konusu kuralın da yer aldığı 7. maddesi şöyledir: Madde 7- Aşağıda yazılı işaretler marka olarak tescil edilemez: 5 inci madde kapsamına girmeyen işaretler, b) (Değişik : 22/6/2004-5194/13 md.) Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olan markalar, c) Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin yapıldığı zamanı gösteren veya malların ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini belirten işaret ve adlandırmaları münhasıran veya esas unsur olarak içeren markalar. d) Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret ve adları münhasıran veya esas unsur olarak içeren markalar, 102 FMR 2016/ 1

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN e) Malın özgün doğal yapısından ortaya çıkan şeklini veya bir teknik sonucu elde etmek için zorunlu olan, kendine malın şeklini veya mala asli değerini veren şekli içeren işaretler, f) Mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya üretim yeri, coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak markalar, g) Yetkili mercilerden kullanmak için izin alınmamış ve dolayısıyla Paris Sözleşmesinin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesine göre reddedilecek markalar, h) Paris Sözleşmesinin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesi kapsamı dışında kalan ancak kamuyu ilgilendiren, tarihi, külterel değerler bakımından halka mal olmuş ve ilgili mercilerin tescil izni vermediği diğer armalar, amblemler veya nişanları içeren markalar, ı) (İptal: Anayasa Mahkemesi nin 27/5/2015 tarihli ve E.: 2015/33, K.: 2015/50 sayılı Kararı ile.) j) Dini değerleri ve sembolleri içeren markalar, k) Kamu düzenine ve genel ahlaka aykırı markalar. (Ek fıkra : 3/11/1995-4128/5 md.;değişik:22/6/2004 5194/13 md.) Bir marka tescil tarihinden önce kullanılmış ve tescile konu mallar veya hizmetlerle ilgili olarak bu kullanım sonucu ayırt edici bir nitelik kazanmış ise (a), (c) ve (d) bentlerine göre tescili reddedilemez. II- İLK İNCELEME 1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri gereğince yapılan ilk inceleme toplantısında, başvuru kararı ve ekleri, Raportör Ömer DURAN tarafından hazırlanan ilk inceleme raporu okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü: 2. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun un Başvuruya engel durumlar başlığını taşıyan 41. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, İtiraz yoluna başvuran mahkemede itiraz konusu kuralın uygulanacağı başka dava dosyalarının bulunması hâlinde, yapılmış olan itiraz başvurusu bu dosyalar için de bekletici mesele sayılır. denilmiştir. 3. 6216 sayılı Kanun un 40. maddesinin (4) numaralı fıkrasında ise...açık bir şekilde dayanaktan yoksun veya yöntemine uygun olmayan itiraz başvuruları, Mahkeme tarafından esas incelemeye geçilmeksizin gerekçeleriyle reddedilir. hükmüne yer verilmiştir. 2016/1 FMR 103

Yargı Kararları 4. İtiraz yoluna başvuran Mahkeme tarafından, itiraz konusu kural hakkında daha önce de Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunulduğu anlaşılmakta olup Mahkememizin E.2015/15 esasına kayıtlı olan bu başvurunun, bakılmakta olan dava dosyası için de bekletici mesele sayılması gerekirken, tekrar başvuruda bulunulduğu anlaşılmıştır. 5. Açıklanan nedenlerle, 6216 sayılı Kanun un 41. maddesinin (2) numaralı fıkrasına aykırı olduğu anlaşılan itiraz başvurusunun, Kanun un 40. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince yöntemine uygun olmadığından, esas incelemeye geçilmeksizin reddi gerekir. III- HÜKÜM 24.6.1995 tarihli ve 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname nin 7. maddesinin birinci fıkrasının, 22.6.2004 tarihli ve 5194 sayılı Kanun un 13. maddesiyle değiştirilen (b) bendinin iptaline karar verilmesi talebiyle yapılan itiraz başvurusunun, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun un 40. maddesinin (4) ve 41. maddesinin (2) numaralı fıkraları gereğince yöntemine uygun olmadığından REDDİNE, 12.11.2015 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi. Başkan Zühtü ARSLAN Serdar ÖZGÜLDÜR Recep KÖMÜRCÜ Hicabi DURSUN Muammer TOPAL Kadir ÖZKAYA Başkanvekili Burhan ÜSTÜN Serruh KALELİ Alparslan ALTAN Celal Mümtaz AKINCI M. Emin KUZ Başkanvekili Engin YILDIRIM Osman Alifeyyaz PAKSÜT Nuri NECİPOĞLU Erdal TERCAN Hasan Tahsin GÖKCAN Rıdvan GÜLEÇ 104 FMR 2016/ 1

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN ANAYASA MAHKEMESİ KARARI Esas Sayısı: 2015/93 Karar Sayısı: 2015/99 Karar Tarihi: 12.11.2015 İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi İTİRAZIN KONUSU: 24.6.1995 tarihli ve 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 7. maddesinin birinci fıkrasının, 22.6.2004 tarihli ve 5194 sayılı Kanun un 13. maddesiyle değiştirilen (b) bendinin, Anayasa nın 10., 13., 35., 48. ve 91. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir. OLAY: Davacı tarafından marka tescili için yapılan başvurunun Türk Patent Enstitüsü tarafından reddedilmesi üzerine söz konusu kararın iptali talebiyle açılan davada, itiraz konusu kuralın Anayasa ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur. I- İPTALİ İSTENİLEN KANUN HÜKMÜ Kanun un itiraz konusu kuralın da yer aldığı 7. maddesi şöyledir: Madde 7- Aşağıda yazılı işaretler marka olarak tescil edilemez: 5 inci madde kapsamına girmeyen işaretler, b) (Değişik : 22/6/2004-5194/13 md.) Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olan markalar, c) Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin yapıldığı zamanı gösteren veya malların ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini belirten işaret ve adlandırmaları münhasıran veya esas unsur olarak içeren markalar. d) Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret ve adları münhasıran veya esas unsur olarak içeren markalar, e) Malın özgün doğal yapısından ortaya çıkan şeklini veya bir teknik sonucu elde etmek için zorunlu olan, kendine malın şeklini veya mala asli değerini veren şekli içeren işaretler, 2016/1 FMR 105

Yargı Kararları f) Mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya üretim yeri, coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak markalar, g) Yetkili mercilerden kullanmak için izin alınmamış ve dolayısıyla Paris Sözleşmesinin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesine göre reddedilecek markalar, h) Paris Sözleşmesinin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesi kapsamı dışında kalan ancak kamuyu ilgilendiren, tarihi, külterel değerler bakımından halka mal olmuş ve ilgili mercilerin tescil izni vermediği diğer armalar, amblemler veya nişanları içeren markalar, ı) (İptal: Anayasa Mahkemesi nin 27/5/2015 tarihli ve E.: 2015/33, K.: 2015/50 sayılı Kararı ile.) j) Dini değerleri ve sembolleri içeren markalar, k) Kamu düzenine ve genel ahlaka aykırı markalar. (Ek fıkra : 3/11/1995-4128/5 md.;değişik:22/6/2004 5194/13 md.) Bir marka tescil tarihinden önce kullanılmış ve tescile konu mallar veya hizmetlerle ilgili olarak bu kullanım sonucu ayırt edici bir nitelik kazanmış ise (a), (c) ve (d) bentlerine göre tescili reddedilemez. II- İLK İNCELEME 1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri gereğince yapılan ilk inceleme toplantısında, başvuru kararı ve ekleri, Raportör Ömer DURAN tarafından hazırlanan ilk inceleme raporu okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü: 2. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun un Başvuruya engel durumlar başlığını taşıyan 41. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, İtiraz yoluna başvuran mahkemede itiraz konusu kuralın uygulanacağı başka dava dosyalarının bulunması hâlinde, yapılmış olan itiraz başvurusu bu dosyalar için de bekletici mesele sayılır. denilmiştir. 3. 6216 sayılı Kanun un 40. maddesinin (4) numaralı fıkrasında ise...açık bir şekilde dayanaktan yoksun veya yöntemine uygun olmayan itiraz başvuruları, Mahkeme tarafından esas incelemeye geçilmeksizin gerekçeleriyle reddedilir. hükmüne yer verilmiştir. 4. İtiraz yoluna başvuran Mahkeme tarafından, itiraz konusu kural hakkında daha önce de Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunulduğu anlaşılmakta olup Mahkememizin E. 2015/15 esasına kayıtlı olan bu başvurunun, bakılmakta 106 FMR 2016/ 1

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN olan dava dosyası için de bekletici mesele sayılması gerekirken, tekrar başvuruda bulunulduğu anlaşılmıştır. 5. Açıklanan nedenlerle, 6216 sayılı Kanun un 41. maddesinin (2) numaralı fıkrasına aykırı olduğu anlaşılan itiraz başvurusunun, Kanun un 40. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince yöntemine uygun olmadığından, esas incelemeye geçilmeksizin reddi gerekir. III- HÜKÜM 24.6.1995 tarihli ve 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname nin 7. maddesinin birinci fıkrasının, 22.6.2004 tarihli ve 5194 sayılı Kanun un 13. maddesiyle değiştirilen (b) bendinin iptaline karar verilmesi talebiyle yapılan itiraz başvurusunun, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun un 40. maddesinin (4) ve 41. maddesinin (2) numaralı fıkraları gereğince yöntemine uygun olmadığından REDDİNE, 12.11.2015 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi. Başkan Zühtü ARSLAN Serdar ÖZGÜLDÜR Recep KÖMÜRCÜ Başkanvekili Burhan ÜSTÜN Serruh KALELİ Alparslan ALTAN Başkanvekili Engin YILDIRIM Osman Alifeyyaz PAKSÜT Nuri NECİPOĞLU Hicabi DURSUN Muammer TOPAL Celal Mümtaz AKINCI M. Emin KUZ Erdal TERCAN Hasan Tahsin GÖKCAN Kadir ÖZKAYA Rıdvan GÜLEÇ 2016/1 FMR 107

Yargı Kararları ANAYASA MAHKEMESİ KARARI Esas Sayısı: 2015/93 Karar Sayısı: 2015/118 Karar Tarihi: 23.12.2015 R.G. Tarih-Sayısı: 7.1.2016-29586 İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi İTİRAZIN KONUSU: 24.6.1995 tarihli ve 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname nin 7. maddesinin birinci fıkrasının, 22.6.2004 tarihli ve 5194 sayılı Kanun un 13. maddesiyle değiştirilen (b) bendinin, Anayasa nın 2., 5., 13., 48. ve 91. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir. OLAY: Davacı tarafından marka tescili için yapılan başvurunun Türk Patent Enstitüsü tarafından reddi işleminin iptali talebiyle açılan davada, itiraz konusu kuralın Anayasa ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur. I- İPTALİ İSTENİLEN KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME HÜKMÜ Kanun Hükmünde Kararname nin itiraz konusu kuralın da yer aldığı 7. maddesi şöyledir: Marka tescilinde red için mutlak nedenler Madde 7- Aşağıda yazılı işaretler marka olarak tescil edilemez: a) 5 inci madde kapsamına girmeyen işaretler, b) (Değişik : 22/6/2004-5194/13 md.) Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olan markalar, c) Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin yapıldığı zamanı gösteren veya malların ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini belirten işaret ve adlandırmaları münhasıran veya esas unsur olarak içeren markalar. 108 FMR 2016/ 1

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN d) Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret ve adları münhasıran veya esas unsur olarak içeren markalar, e) Malın özgün doğal yapısından ortaya çıkan şeklini veya bir teknik sonucu elde etmek için zorunlu olan, kendine malın şeklini veya mala asli değerini veren şekli içeren işaretler, f) Mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya üretim yeri, coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak markalar, g) Yetkili mercilerden kullanmak için izin alınmamış ve dolayısıyla Paris Sözleşmesinin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesine göre reddedilecek markalar, h) Paris Sözleşmesinin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesi kapsamı dışında kalan ancak kamuyu ilgilendiren, tarihi, külterel değerler bakımından halka mal olmuş ve ilgili mercilerin tescil izni vermediği diğer armalar, amblemler veya nişanları içeren markalar, ı) (İptal: Anayasa Mahkemesi nin 27/5/2015 tarihli ve E.: 2015/33, K.: 2015/50 sayılı Kararı ile.) j) Dini değerleri ve sembolleri içeren markalar, k) Kamu düzenine ve genel ahlaka aykırı markalar. (Ek fıkra : 3/11/1995-4128/5 md.;değişik:22/6/2004 5194/13 md.) Bir marka tescil tarihinden önce kullanılmış ve tescile konu mallar veya hizmetlerle ilgili olarak bu kullanım sonucu ayırt edici bir nitelik kazanmış ise (a), (c) ve (d) bentlerine göre tescili reddedilemez. II- İLK İNCELEME 1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri gereğince Zühtü ARSLAN, Alparslan ALTAN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Recep KÖMÜRCÜ, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Erdal TERCAN, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Hasan Tahsin GÖKCAN ve Kadir ÖZKAYA nın katılmalarıyla 18.2.2015 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir. III- ESASIN İNCELENMESİ 2. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Ömer DURAN tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu kanun hükmünde kararname hükmü, 2016/1 FMR 109

Yargı Kararları dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü: A- İtirazın Gerekçesi 3. Başvuru kararında özetle, marka tekliği ilkesinin çağdaş hukukta karşılığının olmadığı, marka başvuru ve tescili ile önceki marka ya da hak sahiplerinin bu başvuruya yönelik itirazlarının günümüzde tamamen serbest piyasa koşullarına göre çalışma ve sözleşme hürriyeti çerçevesinde değerlendirildiği, hukuk devleti ilkesinin salt Anayasa da yer almasının yeterli olmadığı, devletin tüm organlarının yetkilerinin kanunlarda objektif, açık ve herkese eşit uygulanabilir bir biçimde düzenlenmesi gerektiği, Devletin temel amaç ve görevlerinin Anayasa da sayılmış olduğu, yasama yetkisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi ne ait olduğu, mülkiyet hakkı kapsamında bulunan ve bir sınai hak türü olan marka hakkına ilişkin düzenleme ve sınırlandırmaların kanun yerine kanun hükmünde kararname ile yapılamayacağı, marka hakkına ilişkin düzenlemelerde bu hakkın elde edilmesine getirilen sınırlandırmaların, açık, net, denetlenebilir, herkese eşit uygulanabilir ve ölçülülük ilkesi ile bağdaşır olması gerektiği, itiraza konu kuralla getirilen bir işaretin ancak tek bir kişiye marka olarak verilebileceği ilkesinin amacını aşan bir düzenleme olduğu, önceki marka ile iltibas teşkil eden ve ayırt edilemeyecek derecede benzer işaretlerin nisbi red nedenleri arasında bulunması gerekirken mutlak red nedeni olarak düzenlenmiş olduğu, daha önce tescil edilmiş veya başvurusu yapılmış marka ile aynı olma halinin, karşılaştırılan işaretlerin özdeş, farksız, tıpatıp taklit, aynen veya bire bir kopya olmalarını ifade ettiğini, ancak ayırt edilemeyecek kadar benzerlik ilkesinin orta düzeydeki alıcıda bıraktığı genel izlenimlerin hemen hemen aynı olma şeklinde tanımlandığı, müşteri kitlesi nezdinde markaların yazılış, okunuş, görsel veya işitsel olarak aynı imiş gibi algılanıp algılanmayacağı üzerinde Türk Patent Enstitüsü tarafından sübjektif bir değerlendirme yapıldığı, herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahip olduğu, dolayısıyla herkesin marka hukuku alanında serbestçe sözleşme yapma ve markasını dilediği gibi bir başkasına devretme sonucunu doğuran sözleşmeler yapma hürriyetine de sahip olduğu, başvuru sahipleri bakımından ancak itiraz halinde nispi red nedeni olarak tartışılması gereken durumların kamu otoritesince re sen dikkate alınarak reddedildiği, bu durumun marka hakkının elde edilmesi sürecinde hakkın özünü zedeleyen, kişi hak ve hürriyetlerine demokratik bir ülkede beklenebilecek müdahaleyi aşan bir sınırlamaya zemin oluşturduğu ve kuralın mutlak red nedeni olarak uygulanmasından ötürü önceki marka sahibinin başvurunun tesciline açıkça muvafakat vermesine rağmen markanın idarece tescil edilmediği, bu nedenle sadece başvuru sahibinin değil, tescile muvafakat veren marka sahibinin de sözleşme hürriyeti kapsamındaki ticari çalışmalarının 110 FMR 2016/ 1

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN engellendiği belirtilerek kuralın, Anayasa nın 2., 5., 13., 48. ve 91. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür. B- Anayasa ya Aykırılık Sorunu 4. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun un 43. maddesine göre, ilgisi nedeniyle itiraz konusu kural Anayasa nın 35. maddesi yönünden de incelenmiştir. 5. İtiraz konusu kural, aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olan markaların tescil edilemeyeceğini düzenlemektedir. 6. Anayasa nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir. hükmü yer almıştır. 7. Hukuki güvenlik ile belirlilik ilkeleri, hukuk devletinin önkoşullarındandır. Kişilerin hukuki güvenliğini sağlamayı amaçlayan hukuki güvenlik ilkesi, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde Devlete güven duyabilmesini, Devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Belirlilik ilkesi ise yalnızca yasal belirliliği değil, daha geniş anlamda hukuki belirliliği ifade etmektedir. Yasal düzenlemeye dayanarak erişilebilir, bilinebilir ve öngörülebilir gibi niteliksel gereklilikleri karşılaması koşuluyla, mahkeme içtihatları ve yürütmenin düzenleyici işlemleri ile de hukuki belirlilik sağlanabilir. Hukuki belirlilik ilkesinde asıl olan, bir hukuk normunun uygulanmasıyla ortaya çıkacak sonuçların o hukuk düzeninde öngörülebilir olmasıdır. 8. Anayasa nın 35. maddesinde, Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz. denilmek suretiyle mülkiyet hakkı güvenceye bağlanmıştır. Birey özgürlüğü ile doğrudan ilgili olan mülkiyet hakkı, bireye emeğinin karşılığına sahip olma ve geleceğe yönelik planlar yapma olanağı tanıyan temel bir hak olup maddi varlığı bulunan taşınır ve taşınmaz malvarlığını kapsadığı gibi maddi bir varlığı bulunmayan hak ve alacakları da içermektedir. 9. Anayasa nın 35. maddesiyle Devlete, bireylerin mülkiyet hakkına saygı gösterme ve haksız müdahalede bulunmama biçimindeki negatif yükümlülüğün 2016/1 FMR 111

Yargı Kararları yanında, üçüncü kişilerden gelebilecek müdahaleleri önleme şeklindeki pozitif bir yükümlülük de yüklenmektedir. 10. Mülkiyet hakkının konusunu, maddî ve gayrimaddî mallar oluşturmaktadır. Taşınır ve taşınmaz mallar maddî mallar kapsamında iken, fikrî ve sınaî mülkiyet hakları gayrimaddî mallar kapsamında bulunmaktadır. Bir markanın sahibine sağladığı haklar ise marka hakkı olarak adlandırılmakta ve marka hakkı, fikrî ve sınaî mülkiyet hakları kapsamında yer almaktadır. 11. Marka; bir işletmenin mal veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla kişi adları dâhil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayınlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işaretleri içerir. 12. Bu tanım ışığında marka temel olarak, işletmelerin üretimini yaptıkları malları veya sundukları hizmetleri diğer işletmelerinkinden ayırt etme işlevini üstlenmektedir. Marka, bu işlevi sayesinde, tüketicilerin bundan önceki tecrübelerinden dolayı memnun kaldıkları ürünleri diğer ürünlerden ayırmasını sağlayarak tüketicilerin satın alma kararlarını daha kolay vermelerini de sağlar. 13. Marka hakkı, markanın 556 sayılı KHK hükümlerine göre tescil edilmesi ile elde edilir. Tescilli veya başvuru halindeki bir marka başkasına devredilebilir, miras yoluyla intikal edebilir, kullanma hakkı lisans konusu olabilir, rehin edilebilir ve teminat olarak gösterebilir. 14. Markanın tekliği, ayırt ediciliği, taklit edilememe ve belli ölçüde garanti sunma işlevine sahip olabilmesi üçüncü kişilerin markadan bekledikleri temel özelliklerdir. Dava konusu kural bu özellikleri temin etmesinin yanı sıra, kişiler adına daha önceden tescil edilmiş markaların taklit edilmesinin, tescilli marka ile aynı olan ya da karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasının ve tescilli markanın itibarından dolayı haksız bir yarar elde edecek veya tescilli markanın itibarına zarar verecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin kullanılmasının önlenmesi amacıyla tesis edilmiştir. Söz konusu güvencelere aykırılık teşkil eden durumlarda yargı yerlerince gerekli denetimler yapılabilecek olup olası hak kaybı halinde de mahkemeler kuralda yer alan unsurlar çerçevesinde davaları çözümleyecektir. Dolayısıyla aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olan markaların kamu otoritesince tescil edilmemesini öngören kural, hem daha önce kendisi adına tescil işlemi 112 FMR 2016/ 1

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN yapan marka sahiplerinin mülkiyet hakkını hem de markaya güvenerek iş ve işlem yapacak üçüncü kişileri korumaya yöneliktir. 15. Anayasa nın 91. maddesinin ilk fıkrasında, Türkiye Büyük Millet Meclisi nin Bakanlar Kurulu na kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebileceği, ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasa nın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevlerin kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceği öngörülmüştür. 16. 556 sayılı KHK nın itiraz konusu 7. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi, 22.6.2004 tarihli ve 5194 sayılı Kanun un 13. maddesiyle değiştirilerek kanunla kabul edilmiş olduğu için Anayasa nın 91. maddesine aykırılığından söz edilemez. 17. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa nın 2., 35. ve 91. maddelerine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir. 18. Kuralın Anayasa nın 5., 13. ve 48. maddeleri ile ilgisi görülmemiştir. IV- HÜKÜM 24.6.1995 tarihli ve 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname nin 7. maddesinin birinci fıkrasının, 22.6.2004 tarihli ve 5194 sayılı Kanun un 13. maddesiyle değiştirilen (b) bendinin Anayasa ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 23.12.2015 tarihinde OYBİRLİ- ĞİYLE karar verildi. Başkan Zühtü ARSLAN Serdar ÖZGÜLDÜR Recep KÖMÜRCÜ Erdal TERCAN Hasan Tahsin GÖKCAN Başkanvekili Burhan ÜSTÜN Serruh KALELİ Alparslan ALTAN Muammer TOPAL Kadir ÖZKAYA Başkanvekili Engin YILDIRIM Osman Alifeyyaz PAKSÜT Hicabi DURSUN M. Emin KUZ Rıdvan GÜLEÇ 2016/1 FMR 113

Yargı Kararları TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ YUSUF İZZETTİN SİLİER BAŞVURUSU (Başvuru Numarası: 2013/2731) Karar Tarihi: 16/12/2015 Başkan ler Raportör : Burhan ÜSTÜN : Serruh KALELİ Hicabi DURSUN Erdal TERCAN BİRİNCİ BÖLÜM KARAR Hasan Tahsin GÖKCAN : Fatma KARAMAN ODABAŞI Başvurucu : Yusuf İzzettin SİLİER Vekili : Av. Selim BAKTIAYA I. BAŞVURUNUN KONUSU 1. Başvuru; markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini davasında başvurucuya çıkarılan tebligatın usulsüz olması sebebiyle savunma ve delil sunma haklarının kullanılamaması, Yargıtay onama ilamının yeterli gerekçe içermemesi ve dava sonunda markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiş olması nedenleriyle mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir. II. BAŞVURU SÜRECİ 2. Başvuru 24/4/2013 tarihinde İstanbul 3. Fikrî ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir. 3. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca 18/9/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir. 114 FMR 2016/ 1

HAZIRLAYAN: Av. Güldeniz DOĞAN ALKAN 4. Bölüm Başkanı tarafından 28/1/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir. 5. Adalet Bakanlığına (Bakanlık) başvuru konusu olay ve olgular bildirilmiş, başvuru belgelerinin bir örneği görüş için gönderilmiştir. Bakanlığın 30/3/2015 tarihli görüş yazısına karşı başvurucu beyanda bulunmamıştır. III. OLAY VE OLGULAR A. Olaylar 6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir: 7. Başvurucu, kendisine ait özel eğitim faaliyeti sürdürülen iş yerinin devri ve kiralanması hususunda davacı şirket ve davacı şirket ortağı/yönetim kurulu üyesi olan N.A. arasında eskiye dayalı hukuki ilişki ve bu ilişki çerçevesinde süregelen hukuki uyuşmazlıklar bulunduğunu belirtmiştir. 8. Davacı şirket; FEN BİLİMLERİ MERKEZİ ibaresinin on yılı aşkın süredir kullanılmakta olduğu, ibareye ayırt edicilik kazandırıldığı ve marka olarak tescil ettirilmek istendiği bu kapsamda başvurucunun Türk Patent Enstitüsü (TPE) nezdinde tescilli bulunan FEB FEN BİLİMLERİ MERKEZİ ibareli markasının gerek ilgili mevzuat gerek yargı kararlarınca belirtildiği şekilde kullanılmadığı gerekçesiyle 24/6/1995 tarihli ve 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname nin (556 sayılı KHK) 14. ve 42. maddeleri kapsamında markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesi istemiyle başvurucu aleyhine 27/4/2009 tarihinde İstanbul 3. Fikrî ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde dava açmıştır. 9. Mahkemece 17/3/2010 tarihli ve E.2009/50, K.2010/53 sayılı karar ile davanın kabulüne, markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir. Karar gerekçesi şöyledir: Davanın niteliği itibarıyla davalının, kullanılmaması sebebiyle iptali istenen markayı tescil edildiği 41. sınıftaki hizmetlerde kullandığını kanıtlaması gerektiğinden, ispat yükü davalıda olduğundan ve dava dilekçesi ile duruşma gün ve saati davalıya tebliğe çıkartıldığı halde adresten ayrıldığından bahisle iade edilmesi üzerine, davalının Ticaret Sicil Memurluğu nda kayıtlı adresine tebligat gönderildiği anlaşılmakla, aynı adrese Tebligat Kanununun 35. maddesi gereğince davetiye tebliğ edildiği halde duruşmaya katılmadığı, davaya cevap vermediği anlaşıldığından, bu kez davalıya 556 sayılı KHK nın 14. maddesinde belirtilen kapsamda markayı kullandığına 2016/1 FMR 115