_~ëéä=ff= _~åâ~å¼ä¼â=aωòéåäéãéäéêáåáå bâçåçãáóé=îé=oééä=péâí êé v~åë¼ã~ä~ê¼k



Benzer belgeler
BASEL II BANKACILIK DÜZENLEMELERİ VE İÇ DENETİM Prof. Dr. Güler ARAS, Yıldız Teknik Üniversitesi

Basel II ve III nedir Basel II ve Türk Eximbank Semineri 2013

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI SN. ABDULLATİF ŞENER İN BASEL-II YE GEÇİŞE İLİŞKİN KONUŞMA METNİ. Değerli Basın Mensupları ve Konuklar;

Finansal Ekonometri. Ders 3 Risk ve Risk Ölçüleri

Basel II: Bankacılık sektöründe değişim rüzgarları. 4 Mayıs 2006

tarihli Bankaların İç Sistemleri Hakkında Yönetmelik in Risk Yönetimine İlişkin Düzenlemeleri

Kredi Değerlendirmenin Geleceği - Basel II Yaklaşımı

BANKALARDA OPERASYONEL RİSK DENETİMİ

BASEL II. RİSK AĞIRLIK FONKSİYONLARI (Beklenmeyen Kayıplar)

Şeffaflık, Sürdürülebilirlik ve Hesap Verilebilirlikte Yeni Yaklaşımlar: Finansal Raporlama ve Denetim Penceresinden Yeni TTK

BASEL II. Kurulu Bilgilendirme Sunumu Nisan 2007, Ankara

...Türev Piyasalarda Yılların Deneyimi......Etkin Kurumsal Risk Yönetimi Çözümleri......Sermaye Piyasalarında Stratejik Danışmanlık...

Basel II: Bankacılık sektöründe değişim rüzgarları. 4 Mayıs 2006

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

II. MALİ SEKTÖRÜN GENEL YAPISI

Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. Ücretlendirme Politikası

19 Ağustos 2015 ÇARŞAMBA Resmî Gazete Sayı: YÖNETMELİK

Bu makalede Bankacılık Gözetim ve Denetim Komitesi nce hazırlanan Basel I ve takiben Basel II standartları sunulmaktadır.

SINAV KONU BAŞLIKLARI

TÜRK BANKACILIK SİSTEMİ BASEL-II 1. ANKET ÇALIŞMASI SONUÇLARI

oluşturulmuş, finansal kuruluşa özel olmayan yöntemlerdir. Boş bırakılan yere aşağıdakilerden

SINAV ALT KONU BAŞLIKLARI

TEB PORTFÖY HİSSE SENEDİ FONU (HİSSE SENEDİ YOĞUN FON)

Doğal Gaz Dağıtım Sektöründe Kurumsal Risk Yönetimi. Mehmet Akif DEMİRTAŞ Stratejik Planlama ve Yönetim Sistemleri Müdürü İGDAŞ

BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ 31 MART 2015 ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

TEB PORTFÖY HİSSE SENEDİ FONU (HİSSE SENEDİ YOĞUN FON)

TEB PORTFÖY İKİNCİ DEĞİŞKEN FON

BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ 31 MART 2015 ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

SINAV ALT KONU BAŞLIKLARI

AKTİF YATIRIM BANKASI A.Ş. B TİPİ TAHVİL BONO FONU PERFORMANS SUNUM RAPORU

İÇİNDEKİLER. B. Basel-II ye Geçişe İlişkin Yol Haritası Konu Bazında. D. Basel-II ye Geçişe İlişkin Yol Haritası Kapsamında Üretilecek Ürünler

Fon'un Yatırım Amacı

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ ÜNİTE EKONOMİK VE FİNANSAL SİSTEM İKİNCİ ÜNİTE PARANIN ZAMAN DEĞERİ

Fon'un Yatırım Amacı

BANKACILIK DÜZEN LEME VE DENETLEME KUR UMU 10 SORUDA YENİ BASEL SERMAYE UZLAŞISI (BASEL-II)

BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ

SOLVENCY II ve OPERASYONEL RİSKLER AKTÜERYAL BAKIŞ AÇISI. Orhun Emre ÇELİK 3 Aralık 2012

BANK MELLAT Merkezi Tahran Türkiye Şubeleri 2013 I. ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

Dış Kırılganlık Göstergelerinde Bozulma Riski

TEB PORTFÖY BİRİNCİ DEĞİŞKEN FON

Yapı Kredi Finansal Kiralama A. O. Ücretlendirme Politikası

Operasyonel Risk ve Sigortacılık

SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ

TEB PORTFÖY HİSSE SENEDİ FONU (HİSSE SENEDİ YOĞUN FON)

Temel İlkeler: Genel Organizasyon İlke 1: Kanuni Temel İlke 2: Yönetim İlke 3: Kapsamlı Risk Yönetimi için Altyapı

OPSİYONLARDAN KAYNAKLANAN PİYASA RİSKİ İÇİN STANDART METODA GÖRE SERMAYE YÜKÜMLÜLÜĞÜ HESAPLANMASINA İLİŞKİN TEBLİĞ

SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN KAMU ALTYAPI YATIRIMLARININ SERMAYE PİYASALARI ARACILIĞIYLA FİNANSMANI KONULU

Vahap Tolga KOTAN Murat İNCE Doruk ERGUN Fon Toplam Değeri ,49 Fonun Yatırım Amacı, Stratejisi ve Riskleri

FİNANSAL YÖNETİME İLİŞKİN GENEL İLKELER. Prof. Dr. Ramazan AKTAŞ

Bankaların Raporlama Tebliğindeki Değişiklikler Set I: Dipnotlarda Değişiklikler

VİRTUS Serbest Yatırım Fonu. Finans Yatırım Bosphorus Capital A Tipi Risk Yönetimi Hisse Senedi Fonu

FİBA EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU NA AİT PERFORMANS SUNUŞ RAPORU

31 Aralık 2012 Tarihinde Sona Eren Hesap Dönemine Ait Finansal Tablolar ve Bağımsız Denetim Raporu

GENEL DEĞERLENDİRME TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI

KURUMSAL RİSK YÖNETİMİ (KRY) EĞİTİMİ KURUMSAL RİSK YÖNETİMİ: KAVRAMSAL VE TEORİK ÇERÇEVE

Banka Bilançosunun Özellikleri Pazar, 26 Aralık :24

TEB PORTFÖY PUSULA SERBEST FON

KAMU BORÇ İDARESİNDE OPERASYONEL RİSK VE İŞ SÜREKLİLİĞİ YÖNETİMİ

BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ. 31 Mart 2010 ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

TEB PORTFÖY MUTLAK GETİRİ HEDEFLİ DEĞİŞKEN FON

ING PORTFÖY YÖNETİMİ A.Ş. BİRİNCİ DEĞİŞKEN FON A AİT PERFORMANS SUNUM RAPORU. 30/12/2016 tarihi itibariyle Fonun Yatırım Amacı Portföy Yöneticileri

1 OCAK - 30 HAZİRAN 2015 HESAP DÖNEMİNE AİT YATIRIM PERFORMANSI KONUSUNDA KAMUYA AÇIKLANAN BİLGİLERE İLİŞKİN RAPOR

YATIRIM. Ders 19: Menkul Kıymet Analizi. Bahar 2003

Bankaların Raporlama Teblİğİndekİ

4) Merkezi takas kurumu na üye olabilmenin kriterleri aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak verilmiştir?

Genel Katılıma Açık Eğitimlerimiz Başlıyor!

SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI SN. DOÇ. DR. TURAN EROL UN

DENETİM KOÇLUĞU EĞİTİM SERİSİ

Bölüm 1 Firma, Finans Yöneticisi, Finansal Piyasalar ve Kurumlar

TEB PORTFÖY İKİNCİ ORTA VADELİ KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI FONU

31 Aralık 2011 Tarihinde Sona Eren Hesap Dönemine Ait Finansal Tablolar ve Bağımsız Denetim Raporu

BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ. 30 Haziran 2010 ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

İçindekiler. Yatırım Fonları. Şirket Profili IV. II. Kimler Varlık Yönetimi Servisi Alır? Şirket Bonosu III. Varlık Yönetimi Strateji

Evrensel Taşınmaz Geliştirme ve Ticaret Ltd. Şti.

Basel II nin KOBİ lere Etkileri

TEB PORTFÖY TEB GRUBU DEĞİŞKEN ÖZEL FON

PERFORMANS SUNUŞ RAPORU HAZIRLANMA ESASLARI

YAPISAL POZİSYON UYGULAMASINA İLİŞKİN GENELGE ( tarih ve 698 sayılı Kurul Kararı ile kabul edilmiştir.)

Kuruluşlarına İlişkin Esaslar Tebliği ne göre aşağıdakilerden hangisi doğru değildir?

SERMAYE PİYASALARI VE FİNANSAL KURUMLAR

1 OCAK - 31 ARALIK 2016 DÖNEMİNE AİT PERFORMANS SUNUŞ RAPORU VE YATIRIM PERFORMANSI KONUSUNDA KAMUYA AÇIKLANAN BİLGİLERE İLİŞKİN RAPOR

VAKIF EMEKLİLİK A.Ş. KATKI EMEKLİLİK YATIRIM FONU

Kurumsal Yönetim ve Kredi Derecelendirme Hizmetleri A.Ş. Kurumsal Yönetim Derecelendirmesi

BÜYÜME AMAÇLI HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU NA AİT PERFORMANS SUNUM RAPORU (Tüm tutarlar, Türk Lirasi ( TL ) olarak gösterilmiştir.

Finansal Risk Yönetimi Mevzuat Bilgilendirmesi

Yatırım Komitesi profesyonel yöneticilerden oluşan bir ekiple yapılandırılmıştır.

PARA PİYASASI LİKİT KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU NUN 31 ARALIK 2014 TARİHİ İTİBARİYLE BİTEN HESAP DÖNEMİNE AİT PERFORMANS SUNUŞ RAPORU

HEDEF PORTFÖY YÖNETİMİ A.Ş DÖNEMİ FAALİYET RAPORU

YENİ SERMAYE YETERLİLİĞİ UZLAŞISI NA (BASEL II) GEÇİŞE İLİŞKİN YOL HARİTASI1

Finansal Kesim Dışındaki Firmaların Yurtdışından Sağladıkları Döviz Krediler (Milyon ABD Doları)

Rapor N o : SYMM 116 /

Yerel Yönetim Derecelendirmeleri

KAFEİN YAZILIM HİZMETLERİ TİCARET ANONİM ŞİRKETİ DENETİM KOMİTESİ TARAFINDAN SERMAYE PİYASASI KURULU NUN VII-128

GÜNDEM : Sayısal Etki Çalışması (SEÇ) II. Best Estimate (En İyi Tahmin) Kavramı III. Solvency II Sisteminde Tanımlanan Riskler ve Ölçüm

FİBA EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU NA AİT PERFORMANS SUNUŞ RAPORU

ARACI KURULUŞ VARANTLARI

Fon'un Yatırım Amacı

T.C. Ziraat Bankası A.Ş.

Kurumsal Şeffaflık, Firma Değeri Ve Firma Performansları İlişkisi Bist İncelemesi

Transkript:

CEO / CFO Serisi _~ëéä=ff= _~åâ~å¼ä¼â=aωòéåäéãéäéêáåáå bâçåçãáóé=îé=oééä=péâí êé v~åë¼ã~ä~ê¼k aéåéíáãkséêöáka~å¼şã~åä¼âkhìêìãë~ä=cáå~åëã~åk

áåçéâáäéê Önsöz 1 I. Uluslararası Finansal Düzenlemelerin Gerekliliği 2 II. Basel Bankacılık Düzenlemelerinin Mimarı BIS ve Basel Komitesi 3 a. Basel I Düzenlemeleri b. Basel II Düzenlemeleri III. Basel II Sermaye Yeterliği Uzlaşısı na Duyulan İhtiyaç 5 IV. Basel II Sermaye Uzlaşısı nın Çerçevesi 6 a. Minimum Sermaye Yeterliliği b. Sermaye Yeterliliğinin Denetimi c. Piyasa Disiplini V. Basel II de Kredi Değerlemesinin Geleneksel Kredilendirmeden Farklılıkları 8 VI. Kredi Riskinin Ölçümünde Yaklaşımlar 10 a. Standart Yaklaşım b. İçsel Derecelendirme Yaklaşımı VII. Kredi Riskinin Ölçümünde Temel Alınan Göstergeler 14 VIII. Basel II Düzenlemelerinin Firmalara Etkileri 16 a. Raporlama Sistemi ve Kayıtdışılık b. Teminat Yapısı c. Risk Yönetim Kültürü d. Kurumsal Yönetim ve Kalitatif Göstergeler e. Derecelendirmenin Gerekleri IX. Basel II nin Ekonomiye ve Finans Sistemine Yansımaları 18 X. Sonuç ve Değerlendirme 20 v~ò~ê=e~ââ¼åç~ Prof. Dr. Güler Aras Yıldız Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümünde Finans Ana Bilim Dalında Profesör olarak görev yapan Güler ARAS, aynı zamanda, Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü görevini sürdürmekte, Lisans ve Master ve Doktora programlarında Finansal Yönetim, Finansal Karar Alma, Finansal Piyasalar ve Kurumlar ve Finansal Ekonomi derslerini vermektedir. İngiltere de kısa süreli misafir öğretim üyesi olarak bulunmuş ve çeşitli ulusararası akademik araştırma, yayın projelerine dahil olmuştur. ARAS, halen dördü uluslarası olmak üzere çok sayıda akademik derginin yayın kurulunda bulunmakta, çok sayıda uluslarası ve ulusal konfereransların sürekli bilim kurulu üyeliğini yapmaktadır. Güler ARAS ın; finans, bankacılık, sermaye piyasası, kurumsal yatırımcılar, stratejik sektör çalışmaları, kurumsal sosyal sorumluluk ve kurumsal yönetim alanlarında yayınlanmış; 6 kitabı, çok sayıda uluslararası kitapta bölümü, uluslararası ve ulusal makaleleri ve tebliğleri olmak üzere 100 e yakın eseri bulunmaktadır. Çok sayıda uluslarası ve Xulusal mesleki organizasyonun, araştırma merkezinin kurucusu, yönetim kurulu üyesi veya üyesi olan ARAS, aynı zamanda Uluslararası Finansal Yönetim Enstitüsü -IMA Turkish Chapter - kurucu üyesi olup halen başkan yardımcılığı görevini yürütmektedir.

åë ò Basel II sermaye yeterliği düzenlemeleri, hem sistemde öngördüğü köklü değişik nedeniyle bankaları, hem de bankalarla kredi ilişkileri nedeniyle firmaları etkileyen uluslararası kurallar bütünüdür. Bu düzenlemelerin altında yatan amaç, başlangıçta bankacılık sistemini sağlıklı bir yapıya kavuşturmak olarak görünse de, aslında nihai amaç evrensel standartlar belirleyerek bu yolla uluslararası finans sisteminin daha sağlıklı işleyişini sağlamaktır. Bu düzenlemenin otaya çıkış gerekçelerine baktığımızda ise, temelinde sistemin yeniden düzenlenmesini gerektiren nedenlerin olduğunu görmek çok güç değildir. Zira geçtiğimiz yüzyılın son çeyreğinden itibaren finansal piyasalarda birbiri ardına ve etkisi uzun süren krizler yaşanmıştır. Yaşanan krizlerin son dönemlerdeki en tipik özelliği globalleşmenin bir sonucu olarak, yaygın ve etkin ticaret kanallarıyla dünya piyasalarına da kolayca bulaşabilmesidir. Bu durum krizlerin sadece ülkelerin kendi sınırları içerisinde kalmayıp, global krizler haline dönüşmesine neden olmuştur. Elbette global bir sorunun önüne geçmenin yolu da yine global çözüm yolları ve çözüm ortaklarının bulunmasıdır. Böyle durumlarda alınan en temel önlem, gözetim ve denetim sisteminin etkinleştirilmesi ve uluslararası belirlenmiş standartların oluşturulmasının sağlanmasıdır. Finansal krizler sonrasında yapılan çok sayıda akademik çalışma, krizlerin, regülasyonlardaki eksiklikler ve finansal kurumlarda etkin risk yönetim sisteminin oluşturulamamasından kaynaklandığını göstermektedir. Bu tespitler ve yaşanan tecrübeler risk yönetimi konusunda uluslararası standartların belirlenmesini ve denetim mekanizmasının etkinliğinin artırılmasını gerektirmiştir. Uluslararası bankacılık standartlarını oluşturmak amacıyla öncelikle Basel I bankacılık düzenlemeleri, ardından da Basel I in uygulanması sonrasında karşılaşılan problemleri ortadan kaldırmak üzere daha üst standartlar getiren Basel II düzenlemeleri hazırlanmıştır. Gelişmiş ülkeler için hazırlanan bu düzenlemenin uygulanması sürecinde özellikle gelişmekte olan ülkeler ve Türkiye için bazı uyum maliyetleri ve düzenlemenin getirdiği yeni uygulamalardan kaynaklanan maliyetler sözkonusu olacaktır. Bununla birlikte, BDDK nın 2006-2008 stratejik planında da bahsedildiği gibi, bu düzenlemenin uygulanmaması finansal istikrar konusunda değerlendirilebilecek önemli bir fırsatın kaçırılması sonucunu doğurabilecektir. Bu çalışma, 2008 yılı Ocak ayından itibaren Türkiye de uygulaması başlayacak olan Basel II bankacılık düzenlemelerinin reel sektör ve ekonomi açısından ne ifade ettiğini ve getirdiği yeni koşulları ele almaktadır. Genel olarak, bankalar için getirilen bu düzenlemenin çerçevesi aktarılmakla birlikte, esas itibariyle reel sektörün kredilendirilmesi sürecinde nelerin farklılaşacağı üzerine odaklanılmaktadır. Bu çalışmaya katkıda bulunan yazarımıza teşekkür ederim. Sibel Türker Denetim Ortağı ve Finansal Hizmetler Sektörü Lideri Avrupa Birliği (AB) sürecinde Türk finans sektörünün AB standartlarına uyum sağlaması risk yönetimi kültürü nün yaygınlaştırılması ve etkin risk yönetiminin sağlanması için Basel II bir fırsat olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca, finans sektöründe daha etkin risk yönetimini ve sürdürülebilir bir istikrarı sağlamak için önemli bir araç olacaktır. Basel II Sermaye Uzlaşısı, G-10 ve AB ülkeleri ile bazı gelişmekte olan ülkelerde 2007 yılı başında uygulamaya konulmuştur. 2008 başında ise Türkiye de uygulanmaya başlayacaktır.

fk=räìëä~ê~ê~ë¼=cáå~åë~ä=aωòéåäéãéäéêáå déêéâäáäáğá Son yüzyılın ve içinde bulunduğumuz dönemin temel karakteristiğini oluşturan ve getirdiği avantaj ve dezavantajlarının tartışma konusu olarak sürekli gündemde kaldığı temel olgu globalleşmedir. Öyle ki, globalleşme sürecinde bütün dünyada mevcut sistemin işleyişinin yeniden düzenlenmesini gerektirecek kadar önemli gelişmeler, etkileri fark edilir bir dönüşüm sözkonusudur. Özellikle sistemdeki suistimallerin engellenmesi ve sürdürülebilir istikrarın korunması için uluslararası ortak kuralların ve denetimin önemini ortaya çıkaran bu dönem, aynı zamanda önemli bir değişim evresi olarak da bilinecektir. Bu sürecin sistemle ve bu sistem içerisinde yer alan birimlerle uyum içerisinde olmasının sağlanabilmesi içinde sürecin düzenlemelerle denetim altına alınması önem taşımaktadır. Zaman içinde yaşanan krizlerin yayılmasının engellenememesi ve bunların etkilerinin kontrol edilmesinin güçlüğü, sistemin daha sağlıklı işleyişinin sağlanması için çözümlerin üretilmesini de zorunlu kılmıştır. Genel yaklaşım, bu sorunların minimum düzeye indirilmesinin yolunun uluslararası düzenlemelerle gerekli denetim standartlarının oluşturulması ile gerçekleşeceği yönündedir. Geçtiğimiz yüzyılın son dönemlerinde yaşanan krizler ve bu krizlerin sistemik risk etkisi ile (contagion effect) diğer ülke ve ekonomilere de kolayca sıçrayabilmesi yaşanan krizlerin en önemli özelliğini oluşturmuştur. Son tecrübeler, bir ülkede yaşanan önemli ekonomik ve finansal sorunların sadece o ülke sınırları içerisinde kalmadığını, yaşanan krizin boyutuna göre ticaret kanalları ile diğer ülkeleri etkisi altına aldığını göstermiştir. Sermayenin serbest dolaşımı, sıcak paranın gelişmekte olan ülkelerin finans sistemlerine rahatça girip çıkabilmesi de özellikle bu ülkelerin finansal yapılarının daha kırılgan olması sonucunu doğurmuştur. Bu tür sorunların çözümü için önlem almanın ve yasal bariyerlerin uygulamasının da aslında yeterli ve önleyici olmadığı uygulamada görülmüştür. Dünyada belirli aralıklarla periyodik krizlerin yaşanmakta olması ve her kriz sonrasında yeni kriz senaryolarının üzerinde tartışılması, aslında önemli bir soruyu da gündeme getirmektedir. Eğer, krizlerin erken uyarı sinyallerinin var olduğunu biliniyorsa -ki bu konuda çok sayıda ampirik çalışma mevcuttur- krizleri önleyebilir miyiz? İşte bu sorunun yanıtı, sistemin yapısal olarak işleyişini düzenleyen ve denetleyen mekanizmanın sağlıklı ve etkin işletilip işletilemediği üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu sonuca ulaşmamızın nedeni ise, global ekonomideki sorunların büyük ölçüde regulasyonların yetersizliği ve ülkelerin kendi yapısal problemlerinin varlığından kaynaklandığının görülmesidir. Ayrıca global ekonomide hakim aktörlerin etkisi ve sistemde moral/etik sorunların giderek artması da yaşanan sorunların önemli nedenleri arasındadır. 2

ffk=_~ëéä=_~åâ~å¼ä¼â=aωòéåäéãéäéêáåáå jáã~ê¼=_fp=îé=_~ëéä=hçãáíéëá Basel II bankacılık düzenlemeleri, Uluslararası Ödemeler Bankası (Bank for International Settlement -BIS) bünyesinde oluşturulan Basel Bankacılık Gözetim ve Denetim Komitesi (Basel Committee on Banking Supervision) tarafından uluslararası bankacılık standartları olarak düzenlenmiştir. BIS bünyesinde bulunan Basel Komitesi 1975 yılında G-10 ülkeleri tarafından oluşturulmuştur. Komite, üye ülkeler arasında denetim konularında işbirliğine olanak sağlayacak bir forum oluşturarak, uluslararası bir denetim sisteminin geliştirilmesi ve bankacılık denetim kalitesinin artırılmasını sağlamayı hedeflemektedir. Bu amaçla, bankacılık sektöründe risk yönetiminin içeriğini yeniden tanımlamakta, mevcut bankacılık piyasa disiplinini geliştirerek, bankaların sermaye yeterliliğinin etkinliğini artırmayı sağlayacak düzenlemeler getirmektedir. Bu düzenlemeler yoluyla bankacılık siteminin yapısının sağlamlaştırılmasının esasında global ekonomideki finansal istikrarı da artıracağı düşünülmektedir. Basel Bankacılık Düzenleme Komitesi nin amacı, ortak bankacılık standartları tespit ederek, bunu global bir uygulamalar manzumesi olarak yaygınlaştırmaktır. Bu ortak standartların ise, ağırlıklı olarak, bankacılık sisteminin denetlenmesine yönelik düzenlemelerden oluştuğu gözlemlenmektedir. Komite nin önemli hedeflerinden birisi, bu anlamda uluslararası bankacılık denetim sistemindeki mevcut eksiklikleri gidermek ve boşlukları doldurmaktır. Öyle ki, Komite nin yaptığı düzenlemelerin dayanağı olan iki temel ilke; bankaların denetlemeden kaçmaması gerektiği ve yapılan denetlemenin yeterliliğine ilişkindir. Komite temel amacına ulaşabilmek ve sürekli denetlenebilir sistem altyapısı oluşturmak amacıyla çok sayıda esaslar belirlemiş ve ilk temel düzenleme, Basel I Sermaye Uzlaşısı, ardından da, bu düzenlemenin uygulanması sırasında tespit edilen eksikliklerini ve yetersizliklerini de göz önünde bulundurarak hazırlanan Basel II Sermaye Yeterliği Uzlaşısı adı altında yayınlanmıştır. Basel II, yalnızca gelişmekte olan ya da sadece gelişmiş ülkelere özgü değil, Dünyadaki bankacılık sektörünün tamamını ilgilendiren bir düzenlemedir. Basel Komitesi ni oluşturan G-10 ülkeleri ve diğer Avrupa ülkeleri bu düzenlemeyi en başta uygulayacak olan ülkelerdir. Gelişmekte olan ülkelerdeki uygulama süreci ise bir takvim çerçevesinde yine Komite tarafından belirlenmiştir. Komite bütün üyelerinden bu düzenlemeye uyum için gerekli süreçleri başlatmaları ve bu takvime uyum sağlamalarını beklemektedir. Bununla birlikte, düzenlemenin uygulanacağı ülkelerde uygulamanın etki değerlendirmeleri yapılarak uygulamanın taraflarının görüşlerinin de içerilmesine çalışılmıştır. Türkiye de de Bağımsız Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından (BDDK) Basel II Sayısal Etki Çalışması (Quantitative Impact Study QIS) yapılmış ve sonuçları değerlendirilmiştir. 3

~K=_~ëÉä=f=aΩòÉåäÉãÉäÉêá Basel I Sermaye Uzlaşısı, Basel Komitesi tarafından 1988 yılında yeni bankacılık standartları olarak yayınlanmıştır. Bu düzenleme ile bankaların uygulayacağı uluslararası sermaye yeterliliği standartları belirlenmiştir. Bu standartlar, uluslararası faaliyet gösteren bankalar tarafından uygulanması gereken, bankaların risk ağırlıklı aktiflerinin karşılığında bulunduracakları sermaye için alt sınırı belirlemiştir. Sermaye Yeterliği Rasyosu olarak bilinen ve minimum %8 olması öngörülen bu standart oran bankaların finansal sağlamlığının arttırılması, bir anlamda taşıdıkları risklerin kontrol edilerek o oranda yeterli sermaye bulundurması ilkesine dayanmaktadır. Bu amaçla da, Basel düzenlemelerinde bankaların finansal sağlamlığının göstergesi olarak bulundurmaları gereken asgari sermaye tutarı bir kriter olarak uygulanmıştır. ÄK=_~ëÉä=ff=aΩòÉåäÉãÉäÉêá Basel I bankacılık düzenlemelerinin uygulanması süresince çok sayıda bankacılık krizinin yaşanmış olması, bankacılık siteminin mevcut düzenlemelerinin, özellikle de sistemin denetiminin yetersizliklerini ortaya çıkarmıştır. Bu süreçte Basel I in yetersizlikleri tespit edilerek, bunları da içerecek yeni bir düzenlemenin yapılması gerekli hale gelmiştir. Basel Komitesi, bu amaçla Basel I de yer alan banka sermaye yeterliğini tekrar tanımlayarak, bunun hesaplanmasında temel alınan bileşenleri yeniden gözden geçirmiştir. Ortaya çıkan yeni düzenlemenin adına 1988 yılından itibaren kullanılan Basel I temeline dayanması nedeniyle Basel II Asgari Sermaye Yeterliği Uzlaşısı adı verilmiştir. Basel II, Basel I in devamı niteliğinde olması nedeniyle tamamen yeni bir düzenleme olarak algılanmamalı ancak, son derece önemli bir değişimi öngördüğü de gözardı edilmemelidir. Şekil 1. Basel I Sermaye Yeterliği Hesaplaması Banka Sermaye Katsayısı (minimum %8) Toplam Sermaye = Kredi Riski + Piyasa Riski Basel I de sermaye yeterliğinin hesaplanmasında temel alınan risk ağırlığının belirlenmesinde bankaların taşıdıkları toplam Kredi Riski ve Piyasa Riski hesaplanmakta ve temel olarak bankaların maruz kaldıkları riskleri daha doğru bir biçimde yansıtan bir uygulama alanı sağlamayı öngörmektedir. Bununla birlikte, daha sağlam ve istikrarlı bir finansal sistemin varlığının sadece asgari sermaye yeterliliğinin sağlanması ile olanaklı olmadığı Basel I in uygulama sürecinde açık bir şekilde görülmüştür. Minimum sermaye yeterliğini sağlayan bankaların her zaman finansal performanslarının çok iyi olmadığı, hatta bu tür bankaların iflasının da engellenemediği geçmiş yıllarda yaşanan örneklerde gözlemlenmiştir. Bu nedenle, düzenleyiciler tarafından bankaların finansal sağlamlık ve istikrarın sürdürülebilir olması, maruz kalınan risklerin tam ve doğru bir biçimde hesaplanabilmesi için, aynı zamanda etkin bir denetim ve gözetim sisteminin varlığının sağlanması ile piyasa disiplininin etkinliğinin arttırılmasının da gerekli olduğu anlaşılmıştır. 4

fffk=_~ëéä=ff=péêã~óé=véíéêäáğá ròä~ş¼ë¼ûå~=aìóìä~å= Üíáó~ Basel II düzenlemeleri, bankacılık sisteminin temelde yaptığı işin öneminin gerektirdiği bir sonuç olarak ortaya çıkmıştır. Minimum banka sermaye yeterliği temeline dayanan bu düzenlemeyi tam olarak kavramak için mevcut sistemin işleyişini ve banka sermayesine ihtiyacın temel nedeninin kısaca aktarılmasında yarar vardır. Bankalar mevduat adı altında tasarruf sahiplerinden topladığı fonları, kredi talep eden kişi ya da kurumlara kullandıran finansal aracılardır. Bankaların ana faaliyet konusu kredi vermektir. Kredi adı altında verdikleri fonları vadesi dolduğu zaman anapara ve faizi ile birlikte tam olarak tahsil etmeleri gereklidir ki tasarruf sahiplerine vadesi dolan mevduatları faizi ile birlikte geri ödenebilsin. Bankaların burada taşıdığı risk kredinin geri dönmemesi, sorunlu kredilerin ortaya çıkması olasılığıdır. Bankanın buradaki esas riski ise, başkasının parasını kullanarak kredi vermiş olmaları ve zamanı geldiğinde kendi yükümlülüklerini yerine getirememe olasılığıdır. Bu durumun da bir ölçüde ortaya çıkması her zaman muhtemeldir. İşte bankanın taşıdığı bu kredi riskini, bununla birlikte, bankayı etkileyen piyasa riskini ve faaliyetlerinin sürdürülmesi sırasında maruz kaldığı riskleri karşılayabilmek, ödemelerini ve diğer yükümlülüklerini yerine getirebilmek için kendisine ait kaynakların varlığı, yani kendi sermayesinin bulunması gereklidir. Bankanın problemli krediler ve taşıdığı diğer riskler karşısında güvenli olabilmesi için yükümlükleri karşılığında bulunduracakları sermayenin ne kadar olması gerektiği ve bunun alt sınırının nasıl hesaplanacağı önem kazanmaktadır. Basel II düzenlemesi, bankacılık sisteminin güvenle ve sağlıklı bir şekilde işletilebilmesi için ihtiyaç duyduğu minimum sermayeyi ve bunun hesaplama sistemini yeniden düzenlemiştir. Basel II bu anlamada, Basel I de içerilmeyen bazı riskleri de kapsamına alarak daha gelişmiş ve hassas bir uygulama alanı sunmaktadır. Uygulamada, Basel I de mevcut olan asgari sermaye yeterliği yeniden tanımlanarak içeriği yeniden düzenlenmiştir. Basel I bankacılık düzenlemelerinin bankaların finansal yeterliğinin tek başına sağlayamadığının görülmesi ve mali piyasalardaki hızlı değişim sürecine zamanla düzenlemelerin yetersiz ve etkinsiz kalması yeni sermaye yeterliği uzlaşısı olan Basel II standartlarının getirilmesini gerekli hale getirmiştir. Üstelik son dönemlerde finansal piyasalarda işlem gören enstrümanların çeşitlenmesi, işlemlerin karmaşıklaşması ve sık sık yaşanan finansal krizler yeni standartların oluşturulmasının geçerli nedenlerini oluşturmuştur. Asya da başlayan ve ardından global bir hal alan krizin nedenleri arasında, bankacılık sistemindeki regülasyonların yetersizliği ve kötü yönetim gösterilmektedir. Basel II Sermaye Uzlaşısı nda, global krizden alınmış derslerin etkisiyle özellikle uluslararası piyasalarda varlık gösteren büyük bankaların riske duyarlılıkları artırılarak, kötü bankacılık uygulamaları önlenmeye çalışılmaktadır. Bu bağlamda Basel II Sermaye Yeterliği Uzlaşısı nın uygulanmasının temel nedenlerinin şu şekilde sıralamak olanaklıdır; Basel I asgari sermaye yeterliğinin bankanın taşıdığı risklerin tamamını içermemesi, Finansal sitemin yapısının değişmesi, Finansal enstrümanların çeşitlenmesi, Finansal işlemlerin karmaşıklaşması, Teknolojinin etkisi, Gelişmekte olan ülkelerde sık sık yaşanan bankacılık krizleri, Krizlerin global krizler haline dönüşme eğilimi. Bütün bu sayılan nedenlerle sistemde mevcut olan sorunların ve zorlukların çözümlenmesi öngörüsü ile Basel II bankacılık düzenlemesi hazırlanmıştır. Basel Komitesi tarafından Haziran 2004 yılında yapılan sayısal etki çalışması ile son şekli verilen Basel II standartlarının esası Risk odaklı sermaye yeterliliği temeline dayanmakta ve etkin risk yönetimini koşul olarak getirmektedir. Yeni düzenleme bankaların bulunduracakları asgari sermaye tutarının bankanın maruz kalacağı riske göre belirlenmesini öngörmektedir. Bu durumda bankaların alacağı her türlü riskin hesaplamasına ayrı önem yüklenmiştir. Bankaların ana faaliyet konusu olan kredilendirme işleminden doğan riskler belirlenirken riske göre kredi fiyatlaması temel alınmakta ve kredi talepleri kredinin riskine göre değerlendirilmektir. Geliştirilmiş sermaye yeterlik çerçevesi olan Basel II düzenlemesi bankaların risk yönetimini daha iyi gerçekleştirmelerini sağlamayı hedeflemektedir. Basel II nin, Basel I e göre bir dizi yenilik getirmesine rağmen, Basel Temel İlkelerinden tamamen farklı bir oluşum olmadığını da belirtmek gerekir. 5

fsk=_~ëéä=ff=péêã~óé=ròä~ş¼ë¼ûå¼å Éê ÉîÉëá Basel II de etkin risk yönetiminin teşvik edilerek sağlam ve istikrarlı bir finansal sistemin yapılandırılması için gerekli unsurların bir araya getirilmesi önem taşımaktadır. Bu amaçla Basel II, üç yapısal blok üzerine inşa edilmiştir. Birinci yapısal blok asgari sermaye yükümlülüğünü, İkinci yapısal blok denetim otoritesinin incelemesini, Üçüncü yapısal blok ise piyasa disiplinini esas almaktadır (Şekil 2). Kapsamına bakıldığında; Birinci yapısal blok, nicel değerlendirme yapılmasına olanak verir ve riske daha duyarlı asgari sermaye şartlarının ortaya koyar. İkinci yapısal blok, niteliksel değerlendirmenin yer aldığı denetim otoritesinin incelenmesi sürecini içerir. Üçüncü yapısal blok, kamuya açıklama yapma yoluyla piyasa disiplininin sağlanmasına ilişkindir. Basel II Basel I e göre bir çok yeniliği içermesine rağmen, ilk düzenlemeden tamamen farklı değildir. Özellikle birinci yapısal blokta bulunan ilkelerin bir kısmının ve ikinci yapısal blokta yer alanların ise önemli bir kısmının Basel I ve Basel II temel ilkeleri ile uyumlu olduğu görülmektedir. Üçüncü yapısal blokta ise daha farklı bir çerçeve mevcut olup, temel ilkelerle ortak yanı bulunmamaktadır. Şekil 2. Basel II Yapısal Bloklar ~K=jáåáãìã=pÉêã~óÉ=vÉíÉêäáäáğá En kapsamlı bileşen olan birinci yapısal blokta sermaye yeterliliği tanımlanmış ve sermaye yeterlilik rasyosunun hesaplanması yer almıştır. Yeni düzenlemede mevcut sermaye tanımı ve asgari sermaye yeterlilik oranının minimum yüzde 8 olması koşulu, Basel I de olduğu gibi aynı kalmıştır. Yeni uygulamada risk ağırlıklı kalemler değişmiş, rasyonun hesaplanmasında formülün paydasına kredi riski ve piyasa riskinin yanısıra operasyonel risk eklenmiştir (Şekil 3). Öte yandan piyasa riskinin hesaplanma mantığı aynı kalırken (standart yaklaşım ve riske maruz değer (VaR) yaklaşımı), kredi riskinin hesaplanmasına ilişkin bazı değişiklikler getirilerek daha detaylı tanımlanmıştır. Şekil 3. Basel II Sermaye Yeterliliği Rasyosu Banka Sermaye Katsayısı (minimum %8) = Toplam Sermaye Risk Ağırlıklı Aktifler Piyasa Riski (Kısmen değişti) Kredi Riski (Büyük ölçüde değişti) Operasyonel Risk (Yeni eklendi) Birinci Yapısal Blok Minimum Sermaye Yeterliği İkinci Yapısal Blok Denetim Otoritesinin İncelemesi Üçüncü Yapısal Blok Piyasa Disiplini Bu yapısal blokta, minimum sermaye yeterliğinin hesaplanabilmesi için kredi riski, piyasa riski ve operasyonel riskin hesaplanması gereklidir. Bu hesaplamalarda temelde iki yaklaşıma; standart veya içsel derecelendirme/modeller yaklaşımlarına göre bankaların sermaye yeterliliği hesaplamaları öngörülmüştür. Standart yaklaşım, içsel yaklaşımlara göre uygulanması daha kolay fakat, risklere karşı daha az duyarlı bir alternatiftir. Risklerin belirlenmesinde dışsal derecelendirme notunu temel alarak hesaplama yapar, daha az ayrıntı ve daha az veri gerektirir. İçsel derecelendirme yaklaşımı ise, risklere karşı daha duyarlı olmakla birlikte, standart yaklaşıma göre daha karmaşıktır, geriye dönük daha fazla veri ihtiyacı doğurur, uygulanması daha zordur ve teknik destek gerektirir. 6

ÄK=pÉêã~óÉ=vÉíÉêäáäáğáåáå=aÉåÉíáãá Sermaye yeterliğinin denetimini içeren ikinci yapısal blok, denetim otoritesinin bankanın risk yönetim yaklaşımını inceleme sürecini içermektedir. Bir anlamda güçlendirilmiş denetim otoritesinin incelemesi sürecidir. Bankanın sermaye yeterliliğinin değerlendirmesi, asgari sermaye sınırının gerektiğinde yukarı çekilmesi, riskin artması durumunda sermaye sınırı dışında diğer önlemlerin alınmasının sağlanması temeline dayanır. Öte yandan, bu süreçte bankanın iç kontrol sistemi, yönetsel yapısı ve kurumsal yönetim ilkelerine uyumu açısından denetiminin de yapılması ve bu alanlarda güçlendirici önlemlerin alınması amaçlanmaktadır. Yeni düzenlemede gözetim ve denetim süreci için çeşitli ilkeler belirlenmiştir. Bu ilkeler; bankaların risk profillerine ve stratejilerine uygun sermaye yeterliğini değerleyebilecekleri bir sürecin varlığı, ihtiyati sermaye oranlarının denetimi, sermayenin değerlendirilmesi, asgari sermaye yeterliği tutarı ile ilgili yasal otoritelerinin talepleri ve buna ilişkin resmi otoritelerce alınacak tedbirlerden oluşmaktadır. Belirlenen ilkelerin uygulanabilmesi için aynı zamanda, denetimcilerle bankalar arasında iletişimin sağlanmış olması ve gerekli durumlarda teknik bilgilendirmelerin yapılabilmesi de önem taşımaktadır. ÅK=máó~ë~=aáëáéäáåá Piyasa disiplini Basel II de finansal istikrar açısından her zaman hedeflenmesi gereken bir unsur olarak görülmüştür. Piyasa disiplininin içeren üçüncü yapısal blok birinci ve ikinci yapısal blokları tamamlayıcı olarak ortaya konulmuştur. Bankaların risk profilleri, mevcut sermayesi ve sermaye yeterliliği ile ilgili bilgi sahibi olmak ve bankalar arasında standardize bilgiye dayalı karşılaştırma yapabilmek için şeffaf bir yapının bulunması önemlidir. Böylece piyasa katılımcıları, kamuya açıklanacak bilgiye dayalı olarak alacakları kararlarda riske göre değerlendirme yapma ve karar verme olanağına sahip olacaklardır. Basel II nin üçüncü ayağını oluşturan piyasa disiplini ile amaçlanan bu şeffaflığın sürekli sağlanmasıdır. Üçüncü Blokta, bankaların kamuoyuna hangi bilgileri ne şekilde açıklayacakları, başka bir ifade ile, bankaların kendi finansal durumlarını ilgili kesimlere ne şekilde rapor edeceklerinin çerçevesi belirlenmiştir. Sermaye yapısı, portföy yapısı ve riskler dikkate alınarak, şu bilgilerin açıklanması istenmektedir. Sermaye yeterliği, Kredi riski, Hisse senedi yatırımlarının riski, Kredi riskini azaltma teknikleri, Piyasa riski, Menkul kıymetleştirme riski, Faiz riski, vb. Böylece kamuya açıklamak yoluyla sağlanacak piyasa disiplini yoluyla bankaların mevcut finansal sağlamlığı daha açık bir şekilde izlenebilecektir. Bunların bir sonucu olarak, aynı zamanda Basel II sonrası finansal aracılık fonksiyonunun etkinliğinin artması beklenen sonuçlardan bir diğeridir. 7

sk=_~ëéä=ffûçé=hêéçá=aéğéêäéãéëái déäéåéâëéä=hêéçáäéåçáêãéçéå c~êâä¼ä¼âä~ê Basel I de kredilendirme işlemi sonrası ortaya çıkan risk, başka bir ifade ile kredinin sorunlu kredi haline dönüşme olasılığı karşılığında bulundurulması istenen %8 asgari sermaye yükümlülüğü sözkonusudur. Örneğin, 100.000 YTL kredi için bulundurulacak sermaye karşılığı 8.000 YTL dir. Eğer bu kredi için ipotek alınmış ise, kredi karşılığında bulundurulması gereken sermaye tutarı yarısı kadardır. Alınan ipotek kredinin ödenmemesi riskini azaltmaya yönelik olarak teminat oluşturmaktadır. Basel II de ise bu tür bir kredi değerlemesi ve kredinin riski tamamen krediyi kullanan firmanın kredibilitesi ile ilişkilendirilmektedir. Bunun içinde Basel II düzenlemesinin içerisinde yer alan farklı yöntemler kullanılır. Basel II aynı zamanda kredinin bankanın toplam riskine olan etkisini de dikkate alarak bir değerleme yapmaktadır. Basel II esasında etkin risk yönetimini temel almaktadır. Etkin risk yönetimi ise, risk odaklı sermaye yönetimi ve risk odaklı kredi fiyatlaması na dayandırılmaktadır. Risk odaklı değerleme, bankaların yaptıkları işlerde taşıdıkları risklerin bankanın toplam riski üzerine etkisini dikkate alır. Bankaların temel faaliyet konusu kredi vermek olduğu için risk odaklı kredi fiyatlaması bankaların temel risk belirleme alanı olarak önem taşımaktadır. Kredinin ikinci tarafında işletmelerin olması nedeniyle, bankaların taşıdıkları kredi riskinin hesaplanması yani risk odaklı kredi fiyatlaması bankalarla kredi ilişkisi içinde olan bütün işletmeleri, özelliklede Kobi leri önemli ölçüde etkileyecek bir uygulamadır. Basel II de yer alan kredi değerlemesi yaklaşımında, kredi talepleri kredi riskine göre değerlendirilmektedir. Kredi riski yeni düzenlemede öngörülen farklı yaklaşımlara göre, değerlendirilmekle birlikte temelde, firma derecelendirme notu ile belirlenmektedir. Derecelendirme notu, firmanın finansal verileri yanında firma faaliyetleri ve yönetimini de içeren bütün göstergelerin birarada değerlendirilmesi sonucu tespit edilmektedir. Banka açısından yüklenilen riskin belirlenmesinde; tahsis edilen kredinin teminatı, vadesi, para birimi vb. gibi faktörler belirleyici olmaktadır. Temelde Basel II, kredi işleminin kendisinden kaynaklanan riski ve kredi kullanan firmanın riskini bir arada değerlemektedir. Bu değerleme sonrasında riske göre kredi fiyatlaması yapılmakta, diğer bir ifade ile, firma riski ve kredi riski doğrudan kredinin fiyatına yansıtılmaktadır. Bu şekilde bankalar tahsis ettikleri kredi dolayısıyla taşıyacakları riski fiyatlamaktadır. Kredi riskinin hesaplanması ve fiyatlanması Basel II de son derece önem taşımaktadır. Bankanın kredi verdiği firmanın riskinin yüksek olması, doğal olarak, kendisinin maruz kaldığı riski arttıracaktır. Böyle bir durumda banka, maruz kaldığı kredi riski arttıkça, riske göre daha fazla sermaye bulundurmak zorunluluğundadır. Bu kaybını da kredi fiyatına yansıtarak kendisini koruyacaktır. Sonuçta kredilendirmeden kaynaklanan firma ve kredi riski maliyetin temel faktörü olarak kredi kararında da belirleyici olacaktır. Şekil 4. Basel I ve Basel II de Kredi Değerlemesi Basel I Teminat Odaklı Basel II Risk Odaklı 8

Basel II de kredi değerlemesi ile ilgili yöntemlerin temelinde firma derecelendirmesi yer almaktadır. Basel II uygulaması ile birlikte, kredilendirmede sübjektif değerlendirmelerden çok, objektif faktörlere dayanan kriterlerin benimsenmesi sonucu, kredi sınıflandırma sistemleri ve kredi risk ölçümünün çok daha homojen bir yapıya kavuşmasının sağlanması beklenmektedir. Yeni düzenleme bankalara, hem kredi riski hem de operasyonel risk için çok daha geniş bir risk ölçme ve yönetme esnekliği vermektedir. Böylece daha geniş bir kapsamda sermayenin mevcut riske uyumlu hale getirilmesi ile bankacılık sisteminin daha güvenilir ve daha verimli bir yapıya kavuşması beklenmektedir. Öte yandan bankaların kredi müşterilerinin sağlamlığı ve bu tür müşterilerin kredi talep etmesi önem taşımaktadır. Daha önce de sözü edildiği gibi, firmaların riskinin yüksek olması bankaların kredi portföy riskini artırması nedeniyle karşılığında ek sermaye bulundurmalarını gerektirecektir. Bu durumda da bankalar riski yüksek firmalara kredi vermek istemeyeceklerdir. Burada vurgulanması gereken en önemli nokta, Basel II düzenlemelerinin sadece bankaları ve bankacılık sistemini etkileyen bir değişim olmadığıdır. Bu düzenleme bankaları olduğu kadar bankalarla kredi ilişkisi içerisinde olan firmaları büyük ölçüde etkileyecektir. Bu sürece sadece bankalar değil, aynı zamanda, firmalarında hazırlıklı olması gerekecektir. 9

sfk=hêéçá=oáëâáåáå= ä ΩãΩåÇÉ v~âä~ş¼ãä~ê Basel II de bankaların kredi riskinin değerlemesinde temelde iki farklı yaklaşım kullanılacaktır. Bunlar; Standart Yaklaşım (Standardized Approach-SA) - Standart Yaklaşım - Basitleştirilmiş Standart Yaklaşım İçsel Derecelendirmeye Dayalı Yaklaşım (Internal Ratings Based Approach-IRB) - Temel İçsel Derecelendirmeye Dayalı Yaklaşım - Gelişmiş İçsel Derecelendirmeye Dayalı Yaklaşım Standart yaklaşım ile içsel derecelendirme yaklaşımı arasındaki en temek fark; standart yaklaşımın bankaların kredi riskinin belirlenmesinde ve sermaye yükümlülüğünün belirlenmesinde dışsal derecelendirme notunu temel alarak derecelere göre standart risk ağırlıklarının kullanmasını gerektirirken, içsel derecelendirme yaklaşımında kredi riskinin belirlenmesinde bankanın kendi derecelendirme sistemini oluşturarak hesaplama yapmasıdır. Tablo 1. Basel Komitesi nin Önerdiği Risk Ölçüm Yaklaşımları Risk Ölçüm Yöntemleri Kredi Riski Standart Yaklaşım (Standardized Approach) İçsel Derecelendirme Yaklaşımı (Internal Ratings Based Approach-IRB) Temel Yaklaşım Gelişmiş Yaklaşım Piyasa Riski Standart Yaklaşım (Standardized Approach) İçsel Modeller Yaklaşımı (Internal Models Approach) Faaliyet Riski (Operasyonel Risk) Temel Gösterge Yaklaşımı (Basic Indicator Approach) İçsel Ölçüm Yaklaşımı (Internal Measurement Approach) BIS ~K=pí~åÇ~êí=v~âä~ş¼ã Basel II uygulaması ile birlikte bankalar tarafından verilen krediler karşılığında bulundurulması gereken sermaye miktarının hesaplanmasında, ilk kategoride yer alan değerlendirme yöntemleri, Standart Yaklaşım ve Basitleştirilmiş Standart Yaklaşım olmak üzere iki şekilde uygulanmaktadır. Standart yaklaşımda, kredi riskinin hesaplanması ve kredilendirme işleminin yapılabilmesi için dışsal derecelendirme kuruluşlarının (External Credit Assesment Institutions-ECAI) verdiği ratingler kullanılmaktadır (S&P, Moodys, Fitch vb.). Basitleştirilmiş standart yaklaşımda ise, standart yaklaşımdan farklı olarak, risk ağırlıklarını belirlenmesinde ihracat kredi kuruluşları (Export Credit Agencies-ECA) tarafından verilen notlar kullanılmaktadır. Sonuçta her iki yöntem risk değerlemesinde tamamen dışsal kredi notunu esas almaktadır. Standart yöntemde aynı zamanda şirketlere verilen borçların tamamı yüzde 100 risk ağırlığına tabi tutulmakta, kredi türevleri risk azaltıcı araçlar olarak risk yönetiminde değerlendirilememektedir (Tablo 2). Ayrıca bankalardan alacaklar için sadece bir numaralı opsiyona izin verilmekte ve risk ağırlığı yüzde 0 dan yüzde 150 ye kadar değişmektedir. 10

Tablo 2. Hazine ve Merkez Bankası Kredileri için Risk Ağırlıkları Varlıklar Opsiyonlar AAA/AA- A+/A- BBB+/BBB- BB+/B- B- nin Altı Derecesi Olmayan Hazine / Merkez Bankalarına Verilen Krediler BIS ECAI Notuna Göre %0 %20 %50 %100 %150 %100 Hazine ve Merkez Bankalarına verilen kredilerin risk ağırlıkları diğer kamu kurum ve kuruluşlarına verilen krediler ve bankalara verilen kredilerden faklı olabilmektedir. Burada riskin 0 olabilmesinde hazinenin ve kamunun güvencesi ön plana çıkmakta ve risk ağırlıkları ulusal otoritelerin tercihlerine bırakılmaktadır Bankalara verilen kredilerde risk ağırlığı %20 ile %150 arasında kredi derecesine göre değişmektedir (Tablo 2, Tablo 3). Bunların yanısıra uluslararası finansal kuruluşlara verilen kredilerin risk ağırlığı ise 0 olarak kabul edilmektedir. Tablo 3. Kamu Kurumlarına Verilen Krediler için Risk Ağırlıkları Varlıklar Opsiyonlar AAA/AA- A+/A- BBB+/BBB- BB+/B- B- nin Altı Derecesi Olmayan Diğer Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Verilen Krediler BIS Hazine Benzeri %0 %20 %50 %100 %150 %100 Opsiyon-1 %20 %50 %100 %100 %150 %100 Opsiyon-2 %20 %50 %50 %100 %150 %20 Risk ağırlıkları, bankaların verecekleri krediler karşılığında bulunduracakları sermaye tutarının hesaplanmasında kullanılmaktadır. Maruz kalınan kredi riski bankanın aktiflerinin ve bilanço dışı kalemlerinin %20 ile %100 arasındaki farkeden risk ağırlıkları ile çarpılması yoluyla bulunmaktadır (Tablo 4). Bu nedenle, risk ağırlıkları arttıkça bankalar verilen kredi karşılığında daha fazla sermaye bulunduracaklardır. Bu durum bankaların sermaye maliyetlerine de yansıyacak ve verilecek kredilerin maliyetini de etkileyecektir. Bu nedenle bankalar risk ağırlığı daha düşük olan kredileri kullandırmayı tercih edecektir. Tablo 4. Bankalara Verilen Krediler İçin Risk Ağırlıkları Varlıklar Opsiyonlar AAA/AA- A+/A- BBB+/BBB- BB+/B- B- nin Altı Derecesi Olmayan Opsiyon-1 %20 %50 %100 %100 %150 %100 Bankalara Verilen Krediler BIS Opsiyon-2 %20 %50 %50 %100 %150 %5x0 Ops.2 - Kısa Vade %20 %20 %20 %50 %150 %20 11

Tablo 5. Firma Kredilerinde Kullanılan Risk Ağırlıkları Varlıklar AAA/AA- A+/A- BBB+/BBB- B- nin Altı Derecesi Olmayan Şirketlere Verilen Krediler %20 %50 %100 %150 %100 Varlıklar Perakende Krediler İkamet Amaçlı Gayrimenkul Kredileri Takipteki Alacaklar BIS Risk Ağırlıkları %75 %35 Belli Koşullara göre %50, %100 veya %150 Basel II standart yaklaşımda firmalara verilecek kredilerin değerlemesi de dışsal derecelendirme kuruluşlarından alınan notlara göre yapılmaktadır. Firmalara verilecek kredilerin risk ağırlıları da alınan firma derecesine göre %20 ile %150 arasında değişmektedir (Tablo 5). Basel II burada kredileri ve firmaları kurumsal ve perakende olmak üzere iki kategoriye ayırmıştır. Perakende firmalar, bir bankadaki risk ağırlığı 1 milyon Euronun altında olan firmalar, kurumsal firmaları ise, bir bankadaki riski 1 milyon Euronun üzerinde olan firmalar olarak tanımlanmıştır. Bu ayrım, kurumsal ve perakende kredilerin risk ağırlıklarını belirlediği için, kredi maliyetlerinde de belirleyici olmaktadır. Kurumsal bir firmaya verilen kredi karşılığında %100 sermaye bulundurulması gerekirken, perakende bir firma için bu %75 olarak belirlenmiştir. Örneğin bir bankanın kurumsal bir firmaya verdiği Bin YTL karşılığında bulunduracağı sermaye bunun tamamı kadar, yani Bin YTL iken, aynı miktarda krediyi perakende bir firmaya kullandırması durumda bulunduracağı sermaye tutarı 750 YTL olacaktır. Bu durum bankanın ayıracağı toplam sermaye tutarını, dolayısıyla bankanın sermaye maliyetini etkileyerek, firma kredi fiyatının belirlenmesine de yansıyacaktır. Öte yandan, kredi karşılığında kullanılan teminatların türü de risk ağırlığı üzerinde etki etmektedir. Eğer firma ikamet amaçlı kullandığı bir gayrimenkulü teminat olarak göstermişse risk ağırlığı %35 kadar inebilmektedir. Takipte olan krediler için ise bu ağırlık %150 ye çıkabilmektedir. ÄK= ëéä=aéêéåéäéåçáêãé=v~âä~ş¼ã¼ Temel İçsel Derecelendirmeye Dayanan Yaklaşım (Foundation Internal Rating Based -IRB) ve Gelişmiş İçsel Derecelendirmeye (Advanced Internal Rating Based) Dayanan Yaklaşımı içeren ikinci kategori değerleme yöntemleri, bankaların sermaye yükümlülüklerinin hesaplanmasında bankanın bireysel ve kurumsal müşterilerine verdikleri derecelendirme notlarını dikkate alır. Bu nedenle de içsel derecelendirme yaklaşımı bankaların, kendi içsel değerleme modellerini oluşturmaları ve kendi veri setlerini kullanabilmelerine olanak sağlayarak daha duyarlı bir risk belirleme olanağı yaratır. Bu yöntemde bankalar riske karşı duyarlılığı daha yüksek içsel değerlendirmelerine göre varlıklarına risk ağırlığı saptayabilecekleri için sermaye karşılıklarının da optimum seviyede ayrılacağı düşünülür. Bu yönüyle yöntem, bankalar açısından standart yaklaşımdan daha kapsamlı ve bankanın kendi karakteristiğini temsil eden bir nitelik taşımaktadır. İçsel derecelendirme yaklaşımında kredi riskinin tespitinde banka kredi göstergelerini ve modelini üretir. Bu nedenle daha kapsamlı bir modelleme ve daha ayrıntılı veri seti gerektirir. İleri modelleme tekniklerinin kullanımını daha çok uzmanlık gerektiren bir metoddur. Bunun yanı sıra, içsel derecelendirme yaklaşımı bankalarda risk yönetimini teşvik eden bir yapı sunar. 12

Şekil 5. İçsel Derecelendirme Yaklaşımı Kredi Müşterisinin Riski Kredi İşlem Riski Beklenen Zarar (EL) Temerrüde = Düşmüş Kredide Temerrüde Teminatlardan Düşme Olasılığı x Tahsil (PD) Edilemeyen x Oran (LGD) Temerrüt Halindeki Risk Bakiyesi (EAD) Beklenmeyen Zarar (EL) Sermaye Gereksinimi İçsel derecelendirme yaklaşımında modelin uygulanabilmesi için temel girdileri oluşturan göstergeler şunlardır; Temerrüt Olasılığı (Probabilty of Default -PD) Temerrüt Halinde Kayıp (Loss Given Default -LGD) Temerrüt Halindeki Risk Tutarı (Exposure at Default EAD) Vade (Maturity -M) Bu göstergeler bankanın kredi riskini hesaplamak için kullanacağı risk ağırlığını belirlemekte kullanılmaktadır. Temel içsel derecelendirme yaklaşımında banka Temerrüde Düşme Olasılığını kendisi tahmin eder. Bu modelde kullanılan Temerrüt Halinde Kayıp oranı ve Temerrüt Halindeki Risk Tutarı ulusal gözetim otoritesince veri olarak sunulmaktadır. Gelişmiş ya da ileri düzey içsel derecelendirme yaklaşımında ise, banka Temerrüde Düşme Olasılığı yanısıra Temerrüt Halinde Kayıp Oranı, Temerrüt Halindeki Risk Tutarını ve Vadeyi kendisine ait tarihsel verilere dayanarak belirlemektedir. Modelin sağlıklı bir şekilde uygulanabilmesi için bu verilerin bankalar tarafından derlenmesi ve fonksiyonel hale getirilmesi gereklidir. Modelin uygulanması 2006 yılı sonundan itibaren belirlenen üç yıllık geçiş süresince kısmen esnetilmekle birlikte, niteliğine bağlı olarak, geçmişe dönük en az beş ya da yedi yıllık veriyi gerektirmektedir. Öte yandan standart yaklaşımda olduğu gibi içsel derecelendirme yaklaşımında da banka; teminatlar, bilanço iç netleşme anlaşmaları, garantiler, kredi türevleri vb. risk azaltıcı teknikleri kullanabilmektedir. 13

sffk=oáëâáåáå= ä ΩãΩåÇÉ=qÉãÉä ^ä¼å~å=d ëíéêöéäéê Basel II de kredi riskinin ölçümü için öngörülen yöntemlerin kullanılmasında iki farklı veri seti dikkate alınmaktadır (Şekil 1). Kredi borçlusunun kredi değerliliği o Finansal veriler - Mali tablolar - Diğer finansal göstergeler o Niteliksel veriler - Yönetim ve ortaklara ilişkin bilgiler, - Kurumsal yapısı, kurumsal yönetişim - Ürün ve hizmetin niteliği - Pazar payı, talep tahmini - Faaliyet süresi, yaşı Kredi işlem riski - İşlemin türü, (kredinin türü) - Kredinin teminatı, ve diğer garantiler - Kredinin vadesi - Kredi kullandırılacak para birimi Bu iki temel risk göstergesi ayrı ayrı hesaplanmakta, bu yolla maruz kalınan risk ve kredinin fiyatı belirlenmektedir. Aslında Basel II nin firmaları ilgilendiren yönü bu özelliği ile daha iyi anlaşılmaktadır. Geleneksel kredi değerlemesinde de önem taşıyan ve firmanın kredi değerliğini etkileyen finansal verilerin sağlamlığı ve finansal gücünü yansıtan göstergelerin varlığı kredi riskini azaltacaktır. Yani, firmanın finansal tablolarından elde edilen bilgiler ya da diğer finansal bilgilerine bakılarak ve analiz edilerek kredi değerliliği konusunda büyük ölçüde karar verilmesi sözkonusudur. Basel II de ise finansal veriler (kantitatif) kadar, finansal olmayan (kalitatif) veriler de dikkate alınmaktadır. Basel II ile amaçlanan risk bazlı kredi fiyatlamasının yapılabilmesinin firmaya ait kantitatif verilerin doğruluğu ve analize elverişli olması ile doğrudan ilişkili olduğu unutulmamalıdır. Öte yandan, Basel II ile kredinin işlem riskinin de hesaplamalara dahil edildiği görülmektedir. Bankanın maruz kalacağı riski belirleyen sadece firma ile ilgili değil, kredinin niteliği ile de ilgili göstergelerdir. Kredi riskinin tespitinde uygulanacak bütün yöntemlerde önem taşıyan bu konu aynı zamanda uluslararası raporlama sisteminin varlığına, finansal tabloların denetimine ve kayıt dışılığa atıfta bulunmaktadır. Bu nedenle Basel II süreci ile birlikte firmaların bilanço, gelir tablosu, v.b finansal raporlarının içeriği ve doğruluğu daha çok dikkate alınacak bir konu olacaktır. Şekil 6. Basel II de Kredi Değerlemesi (Kredi Riskinin Tespiti) Kredi Müşterisinin Riski Finansal Veriler - Mali Tablolar + Niteliksel Veriler - Kurumsal Yapı - Yönetim&Ortaklar - Firmanın Yaşı - Ürün&Hizmet - Pazar Payı Kredi İşlem Riski İşlemin Türü Teminatı Vade Para birimi 14

15

sfffk=_~ëéä=ff=aωòéåäéãéäéêáåáå cáêã~ä~ê~=bíâáäéêá Basel II bankacılık düzenlemesi olmakla birlikte, reel sektörün fonlama olanakları üzerine doğrudan etki eden ve bankalarla kredi ilişkisi içerisinde olan firmaların yapılarını bir anlamda yeniden tanımlayan bir düzenlemedir. Basel II uygulamasının firmalara yansımasını şu şekilde sıralamak olanaklıdır, Firmaların finansal raporlama sistemini etkileyecek, Firmalarda kayıt dışılığı azalmasını teşvik edecek, Firmaların teminat yapısı değişecek, Firmaların kredi riskinin azaltan faktörleri farklılaştıracak, Firmalarda risk yönetim kültürünü yerleşmesini teşvik edecek, Kalitatif verilerin önemi artacak, Kurumsal yönetim uygulamalarının varlığı kredi riskine yansıyacak, Firmalar iyi derece finansal not alabilmeyi hedefleyecek. ~Ko~éçêä~ã~=páëíÉãá=îÉ h~ó¼íç¼ş¼ä¼â Yukarıda da bahsettiğimiz gibi, Basel II ile amaçlanan risk bazlı kredi fiyatlamasının yapılabilmesi, firmaya ait kantitatif verilerin doğruluğu ve analize elverişli olması ile doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle, Basel II süreci ile birlikte firmaların ve özellikle de küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ); bilanço, gelir tablosu, mizan vb. kayıtlarının içeriği ve doğruluğu çok daha fazla önem taşımaktadır. Basel II nin kredi maliyetleri üzerindeki yansımaları aracılığıyla işletmelerin kayıt düzenlerinin geliştirilmesi ve ticari faaliyetlerinin kayıt altına alınmasında zorlayıcı bir unsur olacağı beklenmektedir. Bu etkileşimin derecesi, KOBİ lerin bankacılık sisteminden sağladığı kaynakların büyüklüğü ile doğru orantılı olacaktır. Bu noktada, düzenlemenin firmaların finansal raporlama sistemlerini iyileştirmelerine ve kayıt dışılığın önlenmesine yardımcı olması beklenmektedir. ÄK=qÉãáå~í=v~é¼ë¼ Basel II aynı zamanda teminat olarak kabul edilecek varlıkları da yeniden düzenlemiştir. Eskiden risk azaltıcı unsurlar ve teminat olarak kabul edilen değerler yeni düzenlemede sayılmamıştır. Ortak kefaleti, grup şirketi kefaleti, müşteri çek ve senetleri teminat gösterilebilecek değerler arasında sayılmamış, başka bir ifade ile, risk azaltıcı etki yaratmadıkları belirtilmiştir. Basel II düzenlemesinde geçerli olacak teminatlar şu şekilde sıralanmıştır; Nakit, mevduat, mevduat sertifikası vb, Altın, Borçlanma senetleri (belirli şartları taşıyan), Ana endeksteki hisse senetleri, Yatırım fonları, Ana Endeks dışında organize piyasalarda işlem gören hisse senetleri, Ana endeks dışında, organize piyasalarda işlem gören hisse senetlerini içeren fonlar, Taşınmaz mal ipoteği, Belirli şartları taşıyan garanti (A- ve üzeri ratinge sahip firmalar, tüm kamu ve banka garantileri) ve kredi türevleri. Basel II standart yöntemde herhangi bir teminatın bulunmadığı durumda krediler için uygulanacak risk ağırlığı % 100 dür. Öte yandan perakende ve kurumsal portföy tanımının dışında ipotek karşılığı kullandırılan kredilerde, eğer ipotek konusu gayrimenkul ikamet amaçlı kullanılıyorsa bu durumda, kullandırılacak kredi %35 risk ağırlığı ile değerlendirilmektedir. Ticari amaçlı kullanılan gayrimenkul ipoteklerinde risk ağırlığı ise %100 olarak belirlenmiştir. Ancak belli koşulların sağlanması halinde bu oranın %50 ye kadar inebileceği belirtilmektedir. 16

ÅK=oáëâ=v åéíáã=hωäíωêω Firmaların kredi derecelendirme firmalarından ya da bankalardan iyi kredi notu alabilmeleri aynı zamanda risklerini iyi yönetmeleri ile doğru orantılıdır. Firmaların finansal performansı artık sadece kar ya da zarara, yani faaliyet sonucuna bağlı olarak değil, hangi risk düzeyinde ne kadar performans gösterdiğine ve risklerini yönetip yönetemediğine bakılarak değerlendirilmektedir. Bu açıdan bakıldığında, firmalar sadece kar odaklı değil, taşıdıkları riskin farkında olarak hareket etmek ve o ölçüde bir başarı hedeflemek durumundadır. Bu da, bir risk yönetimi anlayışının varlığını ve risk yönetim sisteminin iyi yapılandırılmış olmasını gerektirmektedir. Aynı zamanda, firmanın karşılaşacağı finansal sıkıntıları ve krizleri daha kolay atlatmasını sağlaması açısından da önem taşımaktadır. Risk yönetim anlayışının yerleşmiş olması ve iyi bir risk yönetim sisteminin varlığı, risklerin tespit edilerek tanımlanabilmesini ve en önemlisi de risklerin yönetilmesini sağlamaktadır. ÇK=hìêìãë~ä=v åéíáã=îé=h~äáí~íáñ d ëíéêöéäéê Kurumsal Yönetim (Corporate Governance), Basel II sonrası kredi değerlendirmede öne çıkan bir diğer konudur. Kurumsal yönetim, firmalardaki yönetim ve kontrol sisteminin firmanın etkinliğini artırıcı, şeffaf, sorumlu, adil ve hesap verebilir nitelikte olmasını ifade eder. Firmaların iyi yönetilmesi ve denetlenmesini sağlamayı ve tüm paydaşların çıkarlarının sorumlu ve adil bir şekilde gözetilmesini hedefler. İyi kurumsal yönetim uygulamalarına sahip firmalar tüm menfaat sahiplerine (stakeholder) güven verir. Kurumsal yönetim uygulamalarının başarısı firmanın performansına yansıyarak kredi değerlemesini de etkilemektedir. Kurumsal yönetim uygulamalarının yetersiz olması ise, kredi kalitesini negatif yönde etkilemekte ve firmanın kredi maliyetini arttırmaktadır. Kredi derecelendirme notunun hesaplamasında firmaların kurumsal yönetim uygulamalarının kalitesinin ne zaman ve ne şekilde kredi kalitesini ve dolayısıyla kredi notunu etkilediği belirlenmektedir. Kurumsal yönetim uygulamalarında temel olan gösterge faktörler şu şekilde sıralanabilir; Yönetim kurulunun etkinliği, niteliği ve bağımsızlığı, Bağlı ortaklıklarla yapılan işlemler, Uluslararası raporlama standartlarına uyum ve açıklama, Denetim sürecinin gözetimi, İç denetim sisteminin varlığı, Kurul üyesi ve üst düzey yöneticiler için şirkete ortaklık hakkı, Personel politikasının varlığı, Şirketin sahiplik yapısı (hakim hissedar kontrolündeki şirketler, holding şirketler). Firmaların bu temel göstergelerle ilgili performanslarının derece notuna yansıtılarak kredi maliyetlerini düşürmeleri olanağı bulunmaktadır. Güçlü kurumsal yönetim kredi geri dönüşlerinde artışı sağlamakta, zayıf kurumsal yönetim uygulamasının ise, firmanın nakit akışını ve varlıklarını değerini azaltan etkide bulunduğu düşünülmektedir. ÉK=aÉêÉÅÉäÉåÇáêãÉåáå=dÉêÉâäÉêá Derecelendirme, Basel II de kredi değerlemesinin temelini oluşturmaktadır. Firmalar iyi bir derece notu alabilmek için çaba gösterecek ve bunu sağlamak için hangi yönlerini güçlendireceklerine odaklanacaklardır. Bu durum aynı zamanda, süreklilik içermesi nedeniyle firmayı disipline edecek ve geliştirecek bir etki yaratacaktır. İyi derece notu alabilmek, firmanın finansal yapısının sağlamlığına bağlı olduğu kadar, aynı zamanda yönetim performansı ve kurumsal yönetim uygulamalarının varlığına da bağlıdır. Bu durum firmaların her iki açıdan da zayıflıklarının üzerine gitmesinde bir faktör olacaktır. Derecelendirmede etken olan finansal kriterlerden firmanın notunu en fazla etkileyen göstergeler; firmanın borçluluk durumu, karlılık durumu, borç, alacak, stok devir hızları ve satışlarındaki gelişim olarak sıralanabilir. Finansal olmayan kriterler arasında ise; içinde bulunulan iş kolundaki deneyim, hakim ortağın niteliği ile ilgili bilgiler, üst yönetimin profesyonelliği, pazar payı, satın alma ve satış koşulları, ürünün kalitesi sayılabilir. Derecelendirmede aynı zamanda firma performansının sürdürülebilirliği ön plana çıkarmakta, karların sürekliliğinin sağlanabilmesine, kurumsal bir yapının varlığına önem verilmektedir. İyi bir performans, firmanın finansal, yönetsel ve diğer niteliksel göstergelerinin birlikte değerlendirilmesini gerektirir ve bunlarla doğru orantılıdır. Yukarıda sözü edilen, etkin risk yönetiminin varlığı, kurumsal yönetim uygulamaları, raporlama sisteminin iyileştirilmesi, teminat yapısının kuvvetlendirilmesi daha yüksek bir derece almak için de temel faktörleri oluşturmaktadır. 17

fuk=_~ëéä=ffûåáå=bâçåçãáóé= îé=cáå~åë=páëíéãáåé=v~åë¼ã~ä~ê¼ Basel II düzenlemelerinin ve uygulanmasının özellikle gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerine olumlu yansıyacağına ilişkin görüş birliği mevcuttur. Basel II Bankacılık Uzlaşısı gelişmekte olan ülkelerin bankacılık sistemini daha istikrarlı hale getirmeyi amaçlayan bir düzenlemedir. Düzenlemenin temelinde yer alan piyasa disiplini, finansal istikrarın sağlanması ve sürdürülebilirliği açısından önemli bir unsurdur. Bu anlamda sistemin işleyişini disipline ederek bankaların aşırı risk alma eğilimlerinin engellenmesi, dolayısıyla finansal sistemin daha kontrollü işleyişinin sağlanması amaçlanmaktadır. Aynı zamanda, daha sağlıklı bir bankacılık sistemi, dolayısıyla finansal sistem altyapısı ve etkin bir denetim mekanizması oluşturarak, finansal krizlerin ortaya çıkmasının engellemesi beklenmektedir. Basel II aynı zamanda sürekli denetim sistemi üzerine yapılandırılmış bir uygulamadır. Bu durumun özellikle gelişmekte olan ülke ekonomilerinin istikrarının sağlanması için çok önemli bir avantaj olacağı açıktır. Finansal sistemin yapısı ve işleyişi ile ilgili piyasadaki aktörlerin ve yatırımcıların doğru, tam ve zamanında bilgilendirilmesi de önem taşımaktadır. Bankaların taşıdıkları riskler, sermaye yeterlikleri, mali bünyelerinin sağlamlığı ile ilgili standart ve karşılaştırılabilir bilgilerin varlığı finansal sistemin şeffaflığını arttırarak, doğru değerlendirmelerin yapılmasını ve sağlıklı kararlar alınmasını sağlayacaktır. Bu da yine finansal ve ekonomik sistemin bütününe olumlu etki sağlayacaktır. Sistemin işleyişi aynı zamanda, bankaların sağlıklı bilgi altyapısı ve veri setine sahip olmasını zorunlu kılmaktadır. Bu durumun, ekonomide gerek reel sektör ile ilgili, gerekse bankacılık sisteminin kendisi ile ilgili sağlıklı veri envanterinin oluşturulması ve daha etkin kontrole olanak sağlaması beklenmektedir. Basel II de kredi riskinin tespiti ve operasyonel risk ölçümlerinde geriye dönük veri derleme ve saklama önem taşımaktadır. Uygulama, bankaların bilgi işlem altyapısı ve risk yönetimi süreçlerinin gerektirdiği organizasyonel ve kurumsal düzenlemelerin yapılmasını da kaçınılmaz kılmaktadır. Basel II de bankaların firmaları kredilendirme metotlarının değişmiş olması, firmaların finansal sağlamlığının daha fazla önemsenmesini gerektirmektedir. Yeni uygulama ile bankalar kredi verecekleri firmaların derecelendirme firmalarından aldıkları nota ya da kendi derecelendirmelerine göre kredi kararı vereceklerdir. Daha iyi derece notu alabilmek ve daha uygun koşullarda kredi sağlamak için reel sektörün finansal yapısını iyileştirmeye yönelik performans göstermesi beklenmektedir. Öte yandan, firmaların aldığı kredi derecelerinin aynı zamanda yatırımcıların ve diğer ilgililerinde firma hakkında sağlıklı kararlar alabilmelerinde yardımcı olması beklenmektedir. Bu sonucun ekonominin dinamiklerine olumlu yansımalarının olacağı ve daha sağlıklı bir reel sektör yapısının sağlanmasını destekleyeceği açıktır. Şekil 7. Basel II Uygulamasının Ekonomiye ve Finans Sistemine Yansıması Yüksek Rating Düşük Temerrüt Daha Güçlü Şirket (Reel Sektör) Daha Güçlü Banka (Finans Kesimi) 18