Barış Uğruna Mücadele Edilebilir; Barış Kalıcı Olabilir



Benzer belgeler
TÜRKİYE DE ENERJİ SEKTÖRÜ SORUNLAR ve ÇÖZÜM ÖNERİLERİ. 25 Kasım 2015

Ülkemizde Elektrik Enerjisi:

Doç. Dr. Mehmet Azmi AKTACİR HARRAN ÜNİVERSİTESİ GAP-YENEV MERKEZİ OSMANBEY KAMPÜSÜ ŞANLIURFA. Yenilenebilir Enerji Kaynakları

ENERJİ VERİMLİLİĞİ MÜCAHİT COŞKUN

Türkiye nin Elektrik Enerjisi Üretimi Kaynaklı Sera Gazı Emisyonunda Beklenen Değişimler ve Karbon Vergisi Uygulaması. Mustafa ÖZCAN, Semra ÖZTÜRK

Ekonomiyi Etkileyen Etmenler (Faktörler): 1- Coğrafi Etmenler. 2- Doğal Kaynaklar. 3- Teknolojik Gelişmeler. 4- İhtiyaç ve İstekler

Türkiye nin Enerji Teknolojileri Vizyonu

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI

3. TÜRKİYE ULAŞTIRMA SİSTEMİNE GENEL BAKIŞ

TÜRKIYE NİN MEVCUT ENERJİ DURUMU

Halka açık seminer Elektrik Mühendisleri Odası Trabzon Şubesi Organizasyonu 22 Nisan 2000, saat 18:00 Hamamizade İhsan Bey Kültür Merkezi - Trabzon

İÇİNDEKİLER TABLO VE ŞEKİLLER...

Enerji ve İklim Haritası

ENERJİ VERİMLİLİĞİ MEVZUATI VE KOJENERASYONUN YERİ

ENERJİ. KÜTAHYA

ELEKTRİK ve PLANLAMA 21. YÜZYILDA PLANLAMAYI DÜŞÜNMEK. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Cengiz GÖLTAŞ 14 Mayıs 2011

Hidroelektrik Enerji. Enerji Kaynakları

Bakan Güler, "Türkiye rüzgar enerjisinde AB ülkeleri arasında 1'inci, olacak" dedi

KÖMÜRÜN TÜRK EKONOMİSİNDEKİ YERİ. Güler YÜKSEL (*)

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARIMIZ VE ELEKTRİK ÜRETİMİ. Prof. Dr. Zafer DEMİR --

İhracatımızda hangi ürünlerin ağır bastığını Tablo 18'den Miyoruz. Aynı tablo bazı az gelişmiş ülkeler ile Türkiye'yi kıyaslamasını da yapıyor.

TMMOB Maden Mühendisleri Odası

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

4. Ünite 2. Konu Enerji Kaynakları. A nın Yanıtları

Yakın n Gelecekte Enerji

ÜLKEMİZDE ENERJİ ARZ GÜVENLİĞİ VE ALINAN TEDBİRLER

Kartal USLUEL. Yönetim Kurulu Başkanı

Enerjide yüksek ithalat ekonomiye büyük risk

ANKARA İLİ ELEKTRİK ÜRETİM-TÜKETİM DURUMU

5 Mayıs 2010 Mersin Üniversitesi. KORAY TUNCER MMO Enerji Birimi / Teknik Görevli Makina Yüksek Mühendisi

ELEKTRİK ENERJİSİ TALEP TAHMİNLERİ, PLANLAMASI ve ELEKTRİK SİSTEMİNİN DETAYLI İNCELENMESİ

qwertyuiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçq wertyuiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçqw ertyuiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçqwer tyuiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçqwerty

Elektrikte bir yıllık 'denge' zararı; 800 milyon YTL

DÜNYA ENERJİ SEKTÖRÜNDE 2040 A BAKIŞ

TÜRKİYE 2013 YILLIK ENERJİ İSTATİSTİKLERİ RAPORU

Güneşten Elektrik Üretme Zamanı! Etik Olarak Doğru, Finansal Olarak Akılcı, Çocuklarımızın Geleceği için Kritik Bu Yatırımı Yapmalıyız!

KÖMÜRÜN ENERJİDEKİ YERİ

Tesisatlarda Enerji Verimliliği & Isı Yalıtımı

Yenilenebilir olmayan enerji kaynakları (Birincil yahut Fosil) :

BULGARİSTAN ÜLKE RAPORU

TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI. 31 Ocak 2019

RUSYA FEDERASYONU ÜLKE RAPORU

Türkiye de Rüzgar Enerjisi. 1

AR& GE BÜLTEN Yılına Girerken Enerji Sektörü Öngörüleri

TÜRKİYE NİN HİDROLİK ENERJİ KAYNAKLARI VE EÜAŞ IN BÖLGEMİZE KATKISI

2016 FİNANSAL SONUÇLARI KARDEMİR A.Ş. MART 2017

LİNYİTLERİMİZ ENERJİ İHTİYACIMIZI KARŞILAR MI?

Körfez Petrol Ürünleri ve Sanayicileri Derneği (KPÜSD)

Kömür, karbon, hidrojen, oksijen ve azottan oluşan, kükürt ve mineral maddeler içeren, fiziksel ve kimyasal olarak farklı yapıya sahip bir maddedir.

mmo bülteni þubat 2005/sayý 81 doðalgaz temin ve tüketim politikalarý raporu da basýn mensuplarýna daðýtýlmýþtýr.

LOJİSTİK SEKTÖRÜ BÜYÜME ORANLARI

NEC Direktifi Emisyon Envanteri, Tasarıların ve Olası Tavan Değerlerinin Tamamlanmasına ilişkin Planlar

Türkiye nin Elektrik Üretimi ve Tüketimi

2012 SEKTÖR RAPORU TEMSAN TÜRKİYE ELEKTROMEKANİK SANAYİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

AYLIK ENERJİ İSTATİSTİKLERİ RAPORU-7

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

AYLIK ENERJİ İSTATİSTİKLERİ RAPORU-1

ENERJİ STRATEJİLERİ VE YATIRIM PLANLAMA KRİTERLERİ. 01 KASIM 2014 İZMİR N.Bülent DAMAR EMO Enerji Çalışma Grubu Bşk.

Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi TÜRKİYE 10. ENERJİ KONGRESİ

AYLIK ENERJİ İSTATİSTİKLERİ RAPORU-5

2013 SEKTÖR RAPORU TEMSAN TÜRKİYE ELEKTROMEKANİK SANAYİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

İktisat Tarihi

Türkiye nin Enerji Politikalarına ve Planlamasına Genel Bakış

RÜZGAR ENERJĐSĐ. Erdinç TEZCAN FNSS

İZMİR İLİ ENERJİ TESİSLERİNİN ÇEVRESEL ETKİLERİ (Aliağa Bölgesi) TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi

PLASTİK ÜRÜNLERİ SANAYİİ RAPORU

Afşin-Elbistan Termik Santralleri Elektrik Üretiminden Çok İklimi Değiştiriyor

Mars Enerji Hakkında

AR& GE BÜLTEN. Türkiye de Maden Sektörü

Enervis H o ş g e l d i n i z Ekim 2015

World Energy Outlook Dr. Fatih BİROL UEA Baş Ekonomisti İstanbul, 1 Aralık 2011

İzmir İli Enerji Tesislerinin Çevresel Etkileri - RES

Biliyor musunuz? Enerji. İklim Değişikliği İle. Mücadelede. En Kritik Alan

AYLIK ENERJİ İSTATİSTİKLERİ RAPORU-3

Kur artışının ekonomiye olumlu ve olumsuz etkileri var

Ranteko. Çevre Çözümleri Ve Danışmanlık Hizmetleri. Çamur Kurutma ve Yakma Teknolojileri. Anaerobik Çürütme ve Biyogaz Tesisleri

Yenilebilir Enerji Kaynağı Olarak Rüzgar Enerjisi

2014 SEKTÖR RAPORU TEMSAN TÜRKİYE ELEKTROMEKANİK SANAYİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

CARİ AÇIK NEREYE KADAR?

ENERJĠDE DIġA BAĞIMLILIK 2 Nisan 2010 MMO Adana ġube. Koray TUNCER MMO Enerji Birimi Teknik Görevli Mak. Yük. Müh.

ANKARA İLİ T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI ANKARA İL MÜDÜRLÜĞÜ. Ankara da bilinçli. Çevre Gönüllüleri Yetişiyor

RAKAMLARLA DENİZLİ Eylül 2012

(1) Türkiye Sanayisinin Dünya İçindeki Yeri Üzerine Bazı Sayısal Bilgiler, Orhan Silier, Mimarlık Sayı 11, Kasım 1072

KÜRESELLEŞEN DÜNYA GERÇEKLERİ TÜRKİYE NİN ENERJİ GÖRÜNÜMÜ VE TEMİZ TEKNOLOJİLER

FAKTORİNG SEKTÖR DEĞERLENDİRMESİ Dönem:2011/09 09/ /2011

Elektrik Üretiminde Enerji Verimliliği için KOJENERASYON VE TRİJENERASYON

MALİYE POLİTİKASI II

Title of Presentation. Hazar Havzası nda Enerji Mücadelesi Dr. Azime TELLİ 2015 ISTANBUL

KAYSERİ SANAYİ ODASI RUSYA ÜLKE RAPORU

Dünya Enerji Görünümü Dr. Fatih Birol Baş Ekonomist, Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) İstanbul, 20 Aralık 2013

ELEKTRİKTE DOĞAL GAZIN ARTAN STRATEJİK ÖNEMİ ve SU KAYNAKLARIMIZ. Dursun YILDIZ USİAD Genel Başkan Danışmanı

KÖMÜRÜN GÖRÜNÜMÜ, Mehmet GÜLER Maden Mühendisleri Odas Yönetim Kurulu Üyesi

tepav Tasarruf kamudan başlar Nisan2012 N DEĞERLENDİRMENOTU Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

İÇİNDEKİLER SUNUŞ... XIII 1. GENEL ENERJİ...1

TÜRKİYE KÖMÜR İŞLETMELERİ KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ PAZARLAMA SATIŞ DAİRE BAŞKANLIĞI 2006; EYLÜL ANKARA. Mustafa AKTAŞ

Enerji Yatırımları ve Belirsizliklerin Önemi

TÜRKİYE KÖMÜR ARAMALARI

Türkiye ve Kitle İmha Silahları. Genel Bilgiler

AR& GE BÜLTEN. Ülkemiz önemli maden yataklarına sahip olup belirli madenlerde kendine yetebilen ender ülkelerden birisidir.

TÜRKİYE DEMİRYOLU ULAŞTIRMASININ SERBESTLEŞTİRİLMESİ HAKKINDA KANUN

Transkript:

Barış Uğruna Mücadele Edilebilir; Barış Kalıcı Olabilir Sınıflı toplumların ortaya çıkışından I. Paylaşım Savaşı bitimine kadar olan dönemde uluslararası ilişkileri belirleyen temel yasa, her ülkenin sömürgen güçlerinin hammadde kaynakları, sürüm pazarları ve ticaret yolları üzerindeki rekabetleriydi. Oluşan yeni koşullar içinde her ülkenin pazarlanan sömürgen gücü yeni bir dünya düzeni istiyor, diplomasinin bittiği yerde ise çözüme savaşlar yolu ile ulaşıyordu. 19'ncu yüzyılda acımasız boyutlara ulaşan savaşlara karşı barış hareketi de paralel yürüdü. Bu dönemde sadece savaşta şiddetin sınırlandırılmasına yönelik olan bu hareket somut ürünler verdi. Yaralıların korunması, esirlerin öidürülmemesi, sivil hedeflerin saldırı dışı tutulması, kadın ve çocukların korunması, zehirleyici maddeler gibi bazı silah türlerinin yasaklanması gibi kazanımlar elde edildi. I. Paylaşım Savaşı'ndan sonra kurulan bugünkü Birleşmiş Milletler'in nüvesi Cemiyet-! Akvam ile barış hareketi sürdü. Ancak bu yıllarda barış hareketi önemli bir nitelik değişimine uğradı. Ekim devrimi ile tarih sahnesine çıkan Sovyetler Birliği ve nihayet Dünya Sosyalist Ülkeler Topluluğu ile barış hareketinin önünde yeni bir perspektif açılmıştır. Dünya sosyalist sisteminin, güçler dengesinde ağırlık kazanmasıyla, Dünya Kapitalist sisteminhı kendi yapısal çelişkilerini savaş yoluyla dünya halklarına dayatması olanakları da oldukça kısıtlanmıştır. Bugün barış mücadelesinin temeli olan silahlanmanın frenlenmesi, nükleer silâhların sınırlandırılması ancak Sosyalist Sistem'in varlığı ile mümkün olabilir. SALT görüşmelerinden Helsinki ve Belgrat'a kadar uzanan sayısız konferans'- da bu faktörü görmemek olanaksızdır. Dünya barış hareketi dün'e nazaran bugün çok daha fazla güçleniyor. Dünya Barış Konseyi'nin ağrısıyla nükleer tehlikeye karşı bir barış anlaşması imzalanması için yüzmilyonlarca imza toplanıyor. Milyonlarca İnsan açlıktan ölürken veya yeterli derecede beslenemezken silah tüccarlarının kışkırttığı silahlanma yarışına tepkiler büyüyor. Giderek ülkeler arasındaki barış, güvenlik ve işbirliği olanakları artıyor. Dünya Barış Konseyi'nin Barış Günü olarak ilan ettiği 1 Eylül tüm dünyada kutlanıyor. Ülkemizde de her geçen gün bu konuda daha somut adımlar atılıyor. Barış Derneği'nin kurulmasıyla bu çabalar daha bir etkinlik kazanıyor. Silahlanma kışkırtıcıları, ölüm tüccarlar? da güçlerini kısmen sürdürüyorlar. Ülkeler arasında gerginlik yaratıp şoven duy-

guları körüklüyorlar. «Dış Tehlikeler» yaratıp ülkeleri silahlanmaya itiyorlar, halkların alın terlerini, özellikle A.B.D. silah tekellerinin kasalarına akıtıyorlar. Ülkemiz gibi tam bağımsızlığını kazanamamış ülkeleri askeri bloklara sokarak hem iç işlerine karışıyor, hem de o ülkeleri üsleriyle, atom yığınaklarıyia dolduruyorlar. Böylesi bir boyunduruk altına giren ülkeler silaha para yetiştiremez oluyor, ekonomik - kültürel kalkınmaları baltalanıyor. Sosyalist ülkelerin, tüm dünya barışçı güçlerinin genel ve tam silahsızlanma, askeri blokların kaldırılması çağrılarına NA- TO'oular ve Carter yönetimi «Creuise» kanatlı füzeleri ve Nötron bombasının yapımı ile cevap veriyor. Carter seçilmeden önce silahlanma harcamalarını kısacağına dair halkına verdiği sözü tutmuyor. Tüm dünya silahlanma harcamaları 1950'- dekl 50 milyar dolardan 1974'de 250 milyar dolar gibi akıl almaz boyutlara ulaşıyor. Bizler, Maden Mühendisleri için bu durum daha bir anlam kazanıyor. Bilimsel gelişmeleri yakından takip edenler ve silah sanayinin ana girdileri olan demirin, bakırın, aliminyumun, kromun, volframın, nikelin, kobaltın, vanadyumun, boraksın, uranyumun ve toryumun üretiminden sorumlu olarak ölüm tüccarlarının çökmekte olan soygun düzenlerini sürdürebilmek amacıyla kurdukları ağı daha bir gözümüze çarpıyor. Bunun İçin tüm dünya barışsever güçlerinin, 1976 Stockholm Konferansında belirttikleri savunma bütçelerinin ilk adımda % 10 indirilmesi ve Birleşmiş Milletler Dünya Silahsızlanma Konferansının en kısa zamanda toplanmasının sağlanması yolundaki önerilerine katılıyoruz. Genel ve Tam bir Silahsızlanma için EL- ELE. YÖNETİM KURULU

TMMOB ve 18 ODASI ENERJİ BUNALIMI KONUSUN DA YAPTIKLARI AÇIKLAMADA, «ÜLKEMİZİN ENERJİ SORUNUNA SERMAYE İKTİDARI ÇÖZÜM GETİR MEZ» DEDİLER. Enerji bunalımının yoğunlukla kendini hissettirdiği günler yaşıyoruz. Burdan, Ülkemizde varolan çarpık kapitalist yapının sürekli bunalımlarının bir sonucudur. Karanlıkta gözgözü görmez olunca yönetim kadrolarında ve iş çevrelerinde bir telaş tır başlıyor. Elektrik enerjisi tüketiminde kişi başına 448 kwh gibi ortalamayla Avrupa'da son sıralarda yer alan ülkemizde, bir yandan ağır sanayi hamleleri için lüks lambalar ışığında toplantılar yapılırken, bir yandan da acil çözüm önlemi olarak «üç lambadan birini söndür» önerisi getiriliyor. Ağır bunalımlı dönemlerin paket çözümlerinden biri yenileniyor; gaz türbini. Bu zor günleri özellikle sanayi çevrelerine hissettirmeden geçirmek için iş saatlerini değiştirilmesi ise bir başka önlem olarak ileri sürülüyor. Sermayenin yetkili ağızları nedenler üzerinde durmanın anlamsız olduğunu, acil çözüm yolları bulunması gerektiğini belirtiyor. Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Sayın İnan da bu yaklaşıma katılıyor ve 1 Ağustos tarihînden itibaren tüm sorumluluğun kendisine ait olduğunu açıklıyor. Oysa sorumluluklardan böylesi kolay kurtuluş olası değildir. Kaldı ki sorumluluk birey olarak kişilerin değil o kişilerin mensubu oldukları, yıllardır dışa bağımlı bir enerji politikası izleyen egemen sınıflardır. Üzerinde konuşulmaktan kaçınılan nedenler var oldukça, sonuç değişik boyutlarda da olsa hep yenilenecektir. TMMOB ve ilgili Odaları olarak yıllardan beri bu konuda yöneticileri uyarıcı, kamuoyunu aydınlatıcı açıklamalar yapmaktayız. Mevcut ekonomik ve politik ortamda köklü özümlerln getirilmeyeceği olgusuna karşın, yinede 1977 ortasında Türkiye'nin gene! enerji durumunu gerçek boyutlarıyla kamuoyuna duyurmayı borç biliyoruz. KÖMÜR REZERVLERİMİZ TAM OLARAK BİLİNMİYOR. Türkiye'nin birincil enerji tüketiminde 1975 yılı dağılımı, kömür % 22, petrol % 47, hidrolik % 5 ve Odun-tezek % 26 olarak gerçekleşmiştir. Enerji kaynaklarımız incelendiğinde tüketimde ki dağılımın sağlıksızlığı ortaya çîkar. Kömür kaynaklarımız her ne kadar bu maddece zengin ülkelerin kadar bol değilse de, gereksinimlerimizi karşılayabilecek olanaklar yaratabilecek durumdadır. Gerçekte kömür rezervlerimiz tam olarak bilinmemektedir. En fazla, bilinen rezervler kamu kesimi elindedirler. Kamuca aranan bir kaç saha dışında özel kesim rezervleri konusundaki bilgiler olasılıklara dayanmaktadır. Kamu ve özel kesim üretimleri ellerinde bulunan rezervlere göre karşılaştırıldığında özel kesimde önemlimiktarda atıl kapasite olduğu dikkati çekmektedir. Bu güne dek ülkemizde sağlıklı ve gerçekçi bir kömür politikası, üretim-tüket! m planlaması uygulanmamış, gereken yatırımlar zamanında yapılmamıştır. Kömür güncel yönlendirmelere göre kullanılmış, ısınma-ısıtma gereksinimi açığı büyük boyutlara ulaşmıştır. Isınma-ısıtma kesiminin ihmali sonucu bu gün yakacak olan potansiyelinin iki katı ısınmada kullanılmakta, tarımda büyük değer yaratabilecek hayvan gübresi tezek olarak yakılmaktadır. 1979 yılında devreye alınması planlanan Soma, Yatağan, Çan, Kangal ve Or-

haneli termik santral sahalarının özel mülkiyetten kamuya devrinin gerçekleştirilmemiş olması, santrallerin yapımları tamamlansa bile işleyecek kömür bulamamaları sonucunu doğuracaktır. Kömür yataklarımız kamulaştırılman, miktar ve özellikleri saptanmalı, bunlara göre kullanım yerleri belirlenmeli ve özkaynaklarımıza dayalı, akılcı ve uygulama olanağı olan bir merkezi plan uyarınca değerlendirilmelidir. İHRACAT GELİRLERİNİN YÜZDE 60'ı PETROL İTHALİNE AYRILIYOR. Ülkemiz 75 milyar kwh ile Avrupa ülkeleri arasında su potansiyeli yönünden 4. gel-. mekte ancak bu potansiyelin yalnızca % 9'ündan yararlanabilmektedir. Bu arada halen kullanılmakta olan su potansiyelinin % 60'ını Keban'ın oluşturduğunu söylemekte yarar var. Sugücü kaynaklarımız böylesine bol İken ve bu yolla elektrik üretimi, diğer kaynaklara oranla cok daha ucuz iken, enerji üretimimiz büyük ölçüde petrole dayandırılmıştır. Petrol hakim sınıflar için kolay enerji, emekçi halkımız için pahalı enerjidir. Petrol üretimimiz uzun süredir 3 milyon ton düzeyindedir. Bu kısıtlı üretime karşın, AP'nin damgasını vurduğu 1965-1975 döneminde enerji tüketimi % 27 artarken, petrol tüketimi % 80 artmıştır. Günümüzde ihracat gelirlerinin % 60'm! petrol İthaline yatıran Türkiye, paramızın sürekli değer kaybetmesini de gözönünde tutan kaba bir hesapla, 1980'de ihracat gelirlerinin % 75-80'ini petrole vermek.zorunda kalacaktır. Türkiye enerji gereksiniminin yarısını petrole bağlamakla öyle bir kapana girmiştir ki Batı ülkelerinde uygulanan geçici kısıtlama önlemlerinin hiç biri enerji bunalımına çözüm getirmeyecektir. Petrole yapılan zam tüketicilere büyük oranlarda yansıyacaktır. Gerçekte petrol fiyatlarının yıllardır sübvansiye edilmesi sonucu halkın cebinden çjkan para, şimdi zamh fiyätfaria doğrudan görünür şekilde halka ödetrcelektir. Yıllardır hohâkı sirtondan desteklenen ucuz petrol'ün 1/4 ini ve ayrıca pefrol'den üretilen elektriğin (ki toplam elektrik üretiminin 1/3*i eder) 3/4'ünü kullanan sanayi kesitti ise <mcak kârdan zarar etme durumundadır. Şurası da acıktır ki, tekelci sermaye petrole gelen zammı öne sürüp. Ürettiği mallara aşırı zamlar yaparak kârını arttırma yoluna gidecektir. DOĞU ANADOLU BÖLGESİ ÜRETİMİN YÜZDE 20'İSİNİ KARŞILARKEN, ELEKTRİK ENEJİSİ TÜKETİMİNDE ANCAK YÜZDE 3 ORANA SAHİP. Türkiye'de elektrik enerjisi istemi yaklaşık olarak her yıl % 15'lik bir artış göstermektedir. Bu artış elektrik üretim tesislerinin iki katına çıkarılmasını gerektirir. Yıllardır izlenen yanlış enerji politikası sonucu bugün ülkemizde halkımızın ancak % 50 sine. elektrik enerjisinden yararlanma olanağı sağlanmıştır. Aslında elektrik enerjisi üretimi için önemli parasal kaynaklar ayrılmaktadır. 1976 yılında elektrik üretiminin % 30'unun gerçekleştirildiği petrol ürünleri için 1.6 milyar TL. döviz olarak dışarıya aktarılmıştır. Gene aynı yıl gaz türbinlerinde kuhartlian motorin için ödenen para, yakıta ödenen tüm paranın (2.1 milyar TL) % 22.5'uğunu oluşturmakta, buna karşılık" sağlanan öre^ tim de tüm elektrik üretiminde ancak % 4'lük bir pay almaktadır. Bölgelere göre üretim ve tüketimin karşılaştırması da yanlış enerji politikasının bir başka görünümünü vermektedir. Toplam tüketimde % 38 pay alan Marmara bölgesi, toplam enerji üretiminin arrcak % 20*sİni karşılamakta, buna karşın toplam tüketimdeki yeri % 3 olan Doğu Anadolu'da, üretimin % 20'sİ.yapılmaktadır. Sermaye iktidarlarının yanlış üretim tercihi, dengesiz tüketim politikası, sektörü bu gün içinden çıkılmaz bir darboğaza sokmuştur. Bu durum ortadayken «bir

ayda elektrik enerjisi sorunu ortadan kalkacaktır» demek gerçekçilikten uzaktır. Yukarıda özetlenen enerji kaynaklarının durumunu değerlendirdikten sonra bu kaynakların belli başlı kullanıcısı olan ulaşım ve sanayi kesimlerini de kısaca irdelemekte yarar vardır. YANLIŞ ULAŞIM POLİTİKASI VE ÇARPIK SANAYİLEŞME ENERJİ TÜKETİMİNDE İSRAFA YOL AÇIYOR. Ülkemizde büyüyen otomontaj sanayiinin bir sonucu olarak karayolu taşımacılığı büyük bir akaryakıt israfına yol açmaktadır. Maliyet yönünden avantajı açık olan demiryolunun yoiou taşımacılığındaki payı % 8, yük taşımacılığındaki payı ise % 26, gibi düşük düzeylerdedir. Özendirilen özel oto İle seyahat ise ülke ekonomisine otobüs ve trenden 5-6 kat fazlaya mal olmaktadır. Linyitin % 19'unu, petrolün % 25'ini, elektriğin de % 74'ünü tüketen sanayi kesimi dışa bağımlı, tekelci, montajı ve tüketim malları üretimine dönük bir yapıdadır. Sanayi kesiminde elektriğin en _ çok kullanıldığı alanlar özel kesimin egemen olduğu gıda meşrubat, tekstil, deri giyim vb. dallardır. Temel sanayi diyebileceğimiz yerlere, sanayi elektrik kultanımının % 36' sı düşmektedir. Bir başka deyişle devletçe maliyetinden ucuz olarak satılan enerji aslında tüketim sanayiini geliştirmek için kullanılmaktadır. Üstelik bu tür sanayi ardından zorunlu olarak yeni enerji israf alanları da getirmektedir. Öte yandan en çok elektrfk enerjisi gereksinimi duyan ağır sanayi kuruluşlarından biri olan Seydişehir Alüminyum Tesisleri ise bir türlü çalıştırılmamaktadır. Sermaye bu gün üretim yapabilmek İçin istediği enerjiyi aslında uluslararası tekelci sermayeyle birlikte kendi kârını korumak İçin istemektedir. Sermaye gücünü üretim niteliğinden değil, emperyalist-kapitalist dünyadan almaktadır. Sermaye sınıfının kalkınmaya katkısı olmadığı gibi, onun en büyük engelidir. SONUÇ VE ÖNERİLER. Öz kaynaklarımıza dayalı bir enerji politikası İzlenmelidir: Enerji üretiminde kullanılan tüm kaynaklar kamulaştırılmalıdır. ^ Kaynaklarımızın rezerv ve özellikleri bilimsel bulgularla İvedilikle saptanmalı»/e bunlara göre en uygun kullanım yerleri belirlenmelidir. Enerji üretimi yurt gerçeklerine uygun bir merkezi plan uyarınca ve kamuca gerçekleştirilmelidir. Isınma - ısıtmaya gereken önem verilerek, yakacak odun potansiyeli üstündeki ocrunun yakıt olarak kullanılmasını engelleyecek önlemler getirilmeli, hayvan gübresinin tarımda kullanılması amacıyla diğer yakıtlarla İkamesi sağlanmalıdır. Lüks ve pahalı ulaşım yöntemleri terkedilerek, demir ve denizyolu taşımacılığı geliştirilmelidir. Enerji kayıplarını azaltmak ve bölgeler, arası dengeyi sağlamak amacıyla sanayi planlamasında enerji üretim merkezlerinin yeri gözönüne alınmalıdır. Elektrik enerjisi üretiminde fuel-oii santraltarı ve gaz türbinleri gibi dışa bağımlı ve pahalı üretim maddeleri terkedilmelidir. Tüm bu öneriler gerçekleştirilmeden enerji sorununa kalıcı çözümlerin getirilmesi beklenemez. Kolay ve kısa vadeli çözümler peşinden koşan sermaye iktidarldrınca enerji sorununun giderilmeyeceği açrktır.