Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Muhakemesi Hukuku 2011-2012 II. Dönem Vize Sınavı (09.04.2012 Saat:09.00 ) Açıklamalar: 1-Sınav süresi 75 dakikadır. 2-Mevzuat kullanılabilir. 3-Soruların sırasını değiştirmeyiniz. 4-Başka kağıt alınabilir. 5-Yazılar okunaklı ve yazım kurallarına uygun olmalıdır. 6- Açıklamalarınızı bir hükme dayandırdığınızda bu hükmün numarasını yazınız ve hükmü olaya uygulayarak bir değerlendirme yapmaya özen gösteriniz. Başarılar Dileriz Prof.Dr. Hamide Zafer/Arş.Gör.Gülfem Pamuk/Arş.Gör.Kerim Çakır SORU ve CEVAPLAR -I- Yoklukta tutuklama kararı verilebilir mi? Verilebilirse bu halleri sayınız ve tutuklulukta geçecek olan süreleri belirtiniz. (Yargıtay içtihadını da eleştirerek değerlendiriniz). 5271 Sayılı CMK ya göre kural olarak şüpheli veya sanığın yokluğunda tutuklama kararı verilemez. İstisna olarak, 1-yabancı ülkede bulunan kaçaklar hakkında sulh ceza hakimi veya mahkeme tarafından yokluklarında tutuklama kararı verilebilir (CMK m. 248/5). 2-tutuklama talebinin reddedildiği hallerde, ret kararına karşı C.savcısının itiraz etmesi durumunda, tutuklama talebini reddeden makam, eski kararını kaldırarak tutuklama kararı verme imkanına sahiptir. Bu halde tutuklam kararı vermeye yetkili olan makam, yoklukta tutuklama kararı vermiş olur. 3-Ayrıca, tutuklama talebini reddetmiş olan makamın itirazı yerinde görmeyip en çok üç gün içinde dosyayı itiraz merciine göndermesi halinde itiraz mercii de yoklukta tutuklama kararı verecektir (CMK m. 271). Tutuklulukta geçecek süreler şu şekildedir: Sulh ve asliye cezalık suçlarda tutukluluk süresi en çok 1 yıldır. Bu süre zorunlu hallerde gerekçesi gösterilerek altı ay daha uzatılabilir. Genel yetkili ağır ceza mahkemelerinin görevine giren işlerde tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde gerekçesi gösterilerek uzatılabilir. Uzatma süresi toplam 3 yılı geçemez. Bu durumda uzatma ile birlikte en fazla beş yıl olabilir. CMK m. 250/1-c de gösterilen ve özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin görev alanına giren suçlar bakımından tutukluluk süresi, diğer ağır cezalık suçlar için öngörülen sürenin iki katı olup en çok 4 yıldır. Bu süre zorunlu hallerde gerekçesi gösterilerek uzatılabilir. Uzatma süresi toplam 6 yılı geçemez. Bu durumda toplam tutukluluk süresi en fazla 10 yıl olacaktır. CMK m. 250/1-a ve b de gösterilen suçlar bakımından genel yetkili ağır ceza mahkemeleri için geçerli olan tutukluluk süreleri geçerlidir. Yani özel yetkili mahkemelerde görülen davalarda iki tip tutukluluk süresi uygulanmaktadır. Tutukluluk sürelerinin hesaplanmasında, kanun yolu aşamasında geçen tutukluluk sürelerinin hesaba katılıp katılmayacağı konusu tartışmalıdır. Yargıtay ın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nin kararlarını gerekçe göstererek temyizde geçen süreyi, tutukluluk süresinden saymadığı kararlarına rastlanmaktadır ( bkz. Y3CD, 18.01.2011, 14175/20). Ancak belirtilmelidir ki, temyiz aşaması da kovuşturma evresine dahildir ve temyiz aşamasında da kişi halen sanık statüsündedir. Bu nedenle, Yargıtay ın, kanun yolu aşamasında geçen tutukluluk sürelerinin hesaba katılmayacağını ifade eden kararı yerinde değildir. -II-
Telefon yoluyla gerçekleştirilen tehdit ve hakaret suçlarıyla ilgili bir soruşturma sırasında Cumhuriyet savcısı sulh ceza hakiminden şikayetçiye ait telefonla yapılan iletişimin tespitine kararı vermesini talep eder. Soru: İletişimin tespiti ne demektir açıklayınız? Sulh ceza hakimi olarak Cumhuriyet savcısının talebi hakkında hangi gerekçeyle ne karar verirsiniz? Belirtiniz. (10 puan) İletişimin tespiti: Ceza Muhakemesi Kanunu m.135/1 kapsamında yer alan iletişimin tespiti, TBMM Adalet Komisyonu gerekçesinde belli bir telefon numarasından kimlerin ne zaman arandığı, konuşmanın ne kadar süreyle yapıldığı, elektronik posta yoluyla kimlerle iletişim kurulduğu hususlarının tespitinden ibarettir şeklinde tanımlanmıştır. Telekomünikasyon araçları vasıtasıyla yapılan haberleşmenin denetlenmesi tedbiri iletişimin tespiti, dinlenmesi, kayda alınması ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi şeklinde uygulanabilir (CMK m. 135). İletişimin tespiti 135/1. maddeye göre mümkündür. Dinleme, kayma alma ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine CMK m. 135/6 da sayılan suçlar hakkında başvurulabilir. İletişimin tespiti hiçbir suç sınırlaması olmadan uygulanabilen bir tedbirdir. Yani bu tedbire başvurulabilmesi için soruşturulan suçun katalog suçlardan olması zorunlu değildir. Olaydaki soruşturma konusu suçlar iletişimin denetlenmesi tedbirinin uygulanmasına engel değildir. Ancak, delil elde edilmesi amacıyla telekomünikasyon araçları vasıtasıyla yapılan haberleşmenin yani iletişimin denetlenmesine yönelik, belli suçlar için başvurulabilen, şüpheli ve sanığa uygulanan, gizli bir koruma tedbiridir. Olayda mağdurun iletişiminin tespit edilmesi söz konusudur. Dolayısıyla mağdurun iletişimin tespiti CMK m.135 e göre uygulanabilecek bir tedbir değildir. Bu tedbire bir soruşturma işlemi olarak Cumhuriyet savcısı CMK m.160 dan doğan genel araştırma yükümlülüğü kapsamında hakim kararı almadan başvurabilir. Bu gerekçelerle sulh ceza hakimi Cumhuriyet savcısının iletişimin tespiti talebini reddeder. Soruşturma evresinde kurala bağlı olmama ilkesi geçerlidir. Soruşturma evresinde araştırmaların nasıl yapılacağı, hangi sırayla yürütüleceği düzenlenmemiştir. Kurala bağlı olmayış savcılık ve kolluğun ifade alma dışında araştırmalarında belli kurallara bağlı olmamasını, duruma uygun işlemlerin yapılmasını ifade eder. Bu ilke bu evrede yetkili olan adli organların faaliyetlerini güvence altına alır. Ayrıca mahkemede yapılan yargılamanın sıkı şekil kurallarına bağlı olması, önceki evrenin kurala bağlı olmamasını gerekli kılar. Kurala bağlı olmayışın sınırını soruşturmanın amacı ve konusu belirler. CMK m.160 gereğince, Cumhuriyet savcısı suç ihbarı üzerine maddi gerçeği araştırmak ve şüphelinin lehine ve aleyhine olan delileri toplamakla yükümlüdür. Bu hükümle savcıya genel bir araştırma yükümlülüğü yüklenmiştir. Cumhuriyet savcısı, genel araştırma yükümlülüğü kapsamında yasada tanımlanmamış olan yeni araştırma işlemleri yaratabilir. Ancak bu savcının yasada yer almayan keyfi işlemler yapabileceği anlamına gelmez. Diğer bir söyleyişle, soruşturma evresinin kurala bağlı olmaması ilkesi hukuk devleti ve yasallık ilkeleri ile sınırlıdır. CMK 135 kapsamına alınmamış olmasına rağmen mağdurun telefonunun dinlenmesi de aynı kural gereğince mümkündür. (Kurala bağlı olmayıştan bahsedene +2 verebiliriz) -III- Hırsızlık yaptığı iddiası ile (A), ifade vermek üzere Cumhuriyet savcılığına davet edilir. Savcı (A) nın ifadesini aldıktan sonra gözaltına alma kararı vererek (A) yı bir polis eşliğinde Karakola gönderir ve kolluğa teşhis işlemi yapmasını emreder. Bir süre müştekinin gelmesi beklenir. İşlem tamamlanır ve (A) Cumhuriyet savcılığına başvurduğu andan itibaren geçen 23. saatte serbest bırakılır. Soru: Olayı değerlendiriniz. (10 puan) Cevap: Davet üzerine ifadede gözaltı söz konusu değildir. İfadesi alınan şüphelinin gitmesine izin verilir. Diğer bir söyleyişle davet üzerine ifade vermek üzere savcılığa başvurma halinde hürriyet kısıtlaması söz konusu değildir. Rıza ile yapılan bir soruşturma işlemi söz konusudur. Gözaltına almanın koşulları CMK m.90 da belirtilmiştir. Bu haller söz konusu olmadığı için davet üzerine ifade vermeye gelen şüpheli hakkında gözaltı kararı verilemez ve teşhis işlemi de yapılamaz. Teşhis bir
gözaltı işlemidir (PVSK ek m.6/9). Gözaltı koşulları gerçekleşmeden ve gözaltı kararı verilmeden teşhis yapılmak isteniyorsa bu işlem için gün ve saat belirlenir ve şüpheli teşhise davet edilir. Gelirse işlem rıza ile tamamlanır. Gelmezse bu işlem yargılama aşamasına bırakılır. Yasa da teşhis için zorla getirme de düzenlenmemiştir. -IV- Töre saikiyle insan öldürmekten dolayı (A) hakkında Adana Cumhuriyet başsavcılığınca soruşturma başlatılır. (A) ya bir türlü ulaşılamadığı için Cumhuriyet savcısı sulh ceza hakiminden yakalama emri talep eder. İstanbul-Kartal da bir kontrol sırasında (A) nın GBT sorgusunda yakalama emri çıkar. Soru: 1-Bu yakalama işleminden sonra yapılacak olan işlemleri gerekçeli olarak belirtiniz. 2-Bu işlemlere karşı başvurulabilecek olan bir kanun yolu varsa onu da gerekçesini yazarak belirtiniz. 3-Yakalama emri çıkartılmasının nedeni nedir? Mevzuatımıza göre şüphelinin yetkili yargı çevresine sevk edilmeden telekonferans sistemi ile dinlenmesi mümkün müdür? 1- Olayda şüphelinin önüne çıkartılacağı yetkili sulh ceza hakimliği Adana adliyesindeki sulh ceza hakimliğidir. Kural olarak yakalanan kişinin 24 saat içinde yakalama emrini veren yetkili sulh ceza hakiminin önüne çıkartılması gerekir. Ancak kişi İstanbul-Kartal da yakalanmıştır. Dolayısıyla kişi yetkili hakimin yargı çevresi dışında yakalandığından 24 saat içinde yetkili hakimin önüne çıkartılma imkanı yoktur. CMK m.94 e göre, en geç 24 saat içinde yetkili sulh ceza hakiminin önüne çıkartılamayacak olursa, bu süre içinde yakalama yerine en yakın sulh ceza hakiminin önüne çıkartılır. Yetkisiz olan bu hakim, yakalanan kişinin yakalama emrinde gösterilen kişi olup olmadığını denetler. Yani kimlik kontrolü yapar. Yakalanan kişi sulh ceza hakimi tarafından serbest bırakılmadığı takdirde, yani yakalama emrinde belirtilen kişi olduğu tespit edilirse yetkili hâkim veya mahkemeye en kısa zamanda gönderilmek üzere tutuklanır. Teknik anlamda bir tutuklama olmayan bu tutuklamaya yol tutuklaması adı verilir. Bu kararı veren hakim tutuklamanın koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğini denetlemez. 2- Yol tutuklaması teknik anlamda bir tutuklama değildir. Bu nedenle tutuklamaya itiraz kanun yolu, yol tutuklaması bakımından geçerli değildir. CMK 267/1 hükmüne göre hakim kararları ile kanunun gösterdiği hallerde, mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir. Yol tutuklaması kararı da bir hakimlik kararı olduğundan bu karara karşı itiraz kanun yoluna gidilmesi mümkündür. Ancak bu itirazı tutuklama kararına itirazla karıştırmamak gerekir. Tutuklamaya itirazda tutuklama nedenlerinin gerçekleşmediği ileri sürülebilirken yol tutuklaması kararına itirazda sadece yakalanan kişinin, hakkında müzekkere ile yakalama kararı bulunan kişi olmadığı ileri sürülebilir. Zaten yol tutuklaması kararı veren sulh ceza hakiminin elinde dosya bulunmadığından, kimlik tespitinden başka bir değerlendirme yapması da mümkün değildir. 3-Cumhuriyet savcı kişinin ifadesini almak için sulh ceza hakiminden yakalama emri vermesini ve bu emirle kişinin önüne getirtilmesini sağlamak ister. Eylül 2011 tarihinde yürürlüğe giren Ceza Muhakemesinde Ses ve Görüntü Bilişim Sisteminin Kullanılması Hakkında Yönetmelik uyarınca, suçun işlendiği yer yargı çevresi dışında yakalanan kişinin telekonferans sistemi yoluyla sorguya çekilmesi mümkün olmalıdır. Müdafi ifade almak isteyen Cumhuriyet savcısından bu yöntemle ifade almasını talep edebilir. -V- Terör örgütüne üye olduğundan ve 1 Mayıs ta eylem yapmaya hazırlandığından şüphelenilen (A) yı ele geçirmek ve örgüt üyesi olduğunu veya eylem yapmaya hazırlandığını gösteren bir delil elde etmek için (A) nın evinde arama yapılır. Saat 17.00 da (A) evinde ele geçirilir. Ancak örgüt üyesi olduğuna ve eylem hazırlığına dair hiçbir delil ele geçirilemez. Ancak evde üzerinde (B) nin emaneti yazılı olan bir kutu içinde tarihi sikkeler bulunur. (A) bu eşyaların kendisine ait olmadığını babasının arkadaşı (C) ye ait olduğunu söyler ise de kolluk dinlemez ve bu eşyalara da el koyar. Cumhuriyet savcısı
gözaltına alma kararı verir. (Terör örgütü kuranlar ve bu örgüte üye olanlar TCK m.314 e göre cezalandırılır (Terörle MK m.7/1). Soru:1- (A) hakkında uygulanacak olan gözaltı süresi ne kadar olabilir? Neden? 1- TCK m. 314 de düzenlenen silahlı örgüt suçu, CMK m. 250 de sayılan suçlardandır. Bu suçlar bireysel olarak işlendiklerinde gözaltı süresi, en fazla 12 saatlik yol süresi hariç 48 saattir. Toplu olarak işlendiklerinde, 48 saatlik bu süre 4 güne kadar uzatılabilir. Toplu suç üç veya daha fazla kişinin aralarında iştirak iradesi olsun veya olmasın birlikte işlediği bir suçtur (CMK m.2/1-k). Olayda örgüt suçu olduğuna göre toplu olarak işlenen bir suç söz konusudur ve olayda gözaltı süresi 4 gün olarak uygulanacaktır. 2-Olaydaki arama kararını kim vermiş olabilir? Olayda arama A nın konutunda yapılmaktadır. Konutta, işyerinde ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda, hakim kararı veya gecikmesinde sakında olan hallerde C.savcısının yazılı emriyle arama yapılabilir (CMK m.119/1). Olaydaki suç CMK m.250 ye göre kurulmuş özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde yargılanan bir suçtur. Bu nedenle olayda, arama kararı CMK m. 250 ye göre kurulmuş olan özel yetkili ağır ceza mahkemesinin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu nca bu işlerde görevlendirilen üyesi tarafından verilecektir. Gecikmede sakınca olması halinde ise, özel yetkili C. savcısının yazılı emriyle arama kararı verilecektir (CMK m.251/2). 3-(B) ye ait olduğu söylenen sikkelere el koyulmasını değerlendiriniz. Arama koruma tedbirinin uygulanması sırasında, yapılmakta olan soruşturma veya kovuşturmayla ilgisi olmayan ancak, diğer bir suçun işlendiği şüphesini uyandırabilecek bir delil elde edilirse; bu delil muhafaza altına alınır ve durum Cumhuriyet savcılığına derhâl bildirilir (CMK m. 138). Tarihi sikkeler başka bir suçun konusunu teşkil eden tesadüfi delil niteliğindedir. Bu delile dayanılarak B hakkında soruşturma başlatılabilir. Ve arama hukuka uygun olmak koşuluyla tesadüfen elde edilen bu delil başlatılan yeni soruşturma-kovuşturma kapsamında da delil olarak kullanılabilir. -VI- 13 yaşındaki (A) hakkında, hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçunu işlediği (TCK m.160) iddiası ile soruşturma başlatılır. Çocuk savcısının talebi üzerine çocuk hakimi tarafından, (A) hakkında üç sene süreyle kendisine kötü örnek olan amcası ile görüşmeme yükümlülüğünü içeren adli kontrole karar verilir. (A) nın adli kontrol tedbirine uymadığının anlaşılması üzerine çocuk savcısının talebi üzerine çocuk hakimi tarafından (A) hakkında tutuklama kararı verilir. Soru: 1-(A) hakkında verilen adli kontrol tedbirini, adli kontrolün şartları, tedbire hükmeden merci ve hükmedilen tedbir bakımından değerlendiriniz. (ÇKK m.20/1-c, CMK m.109) TCK m. 160 da düzenlenen hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçunun cezası bir yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır. Bu ceza CMK m.100/4 gereğince tutuklama yasağı kapsamında kalmaktadır. Olayda A 13 yaşındadır. ÇKK m. 21 e göre, onbeş yaşını doldurmamış çocuklar hakkında üst sınırı 5 yılı aşmayan hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı tutuklama kararı verilemez. Ancak tutuklama yasağı bulunan hallerde tutuklama koşulları gerçekleştiğinde tutuklamaya alternatif olarak adli kontrol kararı verilebilir. Ayrıca belirtelim ki, adli kontrole üst sınırı üç yıl hapis cezasını gerektirmeyen suçlarda adli kontrole başvurulabilir. Dolayısıyla bu yönüyle de suç adli kontrol uygulanabilecek bir suçtur. Çocuklar hakkında verilecek adli kontrol tedbirini düzenleyen ÇKK m.20 de bu tedbire hangi merci tarafından hükmedileceği belirtilmemiştir. ÇKK m. 42 gereğince ÇKK nda hüküm bulunmayan hallerde CMK hükümleri uygulanır. ÇKK m.5 de belirtilen güvenlik tedbirlerinin çocuk hakimi tarafından uygulanması kabul edilmiştir. Ancak adli kontrol tedbiri yaptırım çeşidi olan bir güvenlik
tedbiri olmayıp bir soruşturma sürecinde başvurulan koruma tedbiri niteliğindedir. ÇKK da soruşturma evresinde başvurulacak olan koruma tedbirlerine çocuk hakimi tarafından başvurulup başvurulamayacağı gösterilmemiştir. Bu nedenle bu tedbire C. savcısının talebi üzerine genel adli yargı teşkilatında görev yapan sulh ceza hakimi tarafından karar verilmelidir. ÇKK m. 20 de CMK m. 109 da düzenlenen adli kontrol tedbirlerine ek bazı tedbirler düzenlenmiştir. Bu madde uyarınca adli kontrol tedbiri olarak, çocuğun belirlenen kişilerle ilişki kurmamasına karar verilebilir. 2-Adli kontrol tedbirine uymayan 13 yaşındaki (A) hakkında verilen tutuklama kararını değerlendiriniz. (CMK m.112, 101, ÇKK m.5). ÇKK m. 21 e göre, onbeş yaşını doldurmamış çocuklar hakkında üst sınırı 5 yılı aşmayan hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı tutuklama kararı verilemez. Ancak tutuklama yasağı olan hallerde adli kontrole hükmedilmesi mümkündür. ÇKK m. 20/2 de çocuklar hakkında uygulanan adli kontrol tedbirlerinden sonuç alınamaması halinde tutuklama kararı verilebileceği ifade edildiğinden, olayda amcası ile görüşmemesine karar verilen A nın bu tedbire uymaması halinde hakkında tutuklama kararı verilebilmesi mümkündür. Bu durumda çocuklar bakımından getirilen tutuklama yasağı bir nevi dolanılmış olmaktadır. -VII (Sorulmadı) (B) hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma (TCK m.314) suçundan dava açılır. Asliye ceza mahkemesi duruşmayı açar ancak sanığın davete uymadığını ve celsede hazır bulunmadığını görür. Sınır kapılarında yapılan sorgulamalarda operasyonlar başladıktan sonra (B) nin Fransa ya kaçtığı tespit edilir. Birkaç celse geçmesine rağmen ihzar kararı yerine getirilemez. Asliye Ceza Mahkemesi (B) hakkında duruşmalara devam ederek delilleri değerlendirmeye alır. Yargılama neticesinde (B) hakkında mahkûmiyet kararı verilir. Soru: Muhakemedeki eksiklikleri ve hatalı işlemleri tespit ediniz. 1- Öncelikle, suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu CMK m.250 kapsamında olduğundan özel yetkili ağır ceza mahkemeleri yetkilidir. Olayda davanın Asliye Ceza Mahkemesi nde açılması hukuka aykırıdır. 2- Hakkındaki kovuşturmanın sonuçsuz kalmasını sağlamak amacıyla yurt içinde saklanan veya yabancı ülkede bulunan ve bu nedenle mahkeme tarafından kendisine ulaşılamayan kişiye kaçak denir. Kural olarak, sanığın yokluğunda yargılama yapılamaz. Ancak istisnai olarak kaçak sanıkların bazı hallerde yargılanmaları mümkündür. Kaçaklık bir statüdür ve ancak kovuşturma evresinde geçerlidir. Hakkında, 248/2 de belirtilen suçlardan dolayı kovuşturma başlatılmış olan sanığın, yetkili mahkemece usulüne göre yapılan tebligata uymamasından dolayı verilen zorla getirilme kararı da yerine getirilemez ise, mahkeme; çağrının bir gazete ile sanığın bilinen konutunun kapısına asılmak suretiyle ilanına karar vermeli; yapılacak ilanlarda, onbeş gün içinde gelmediği takdirde 248. maddede gösterilen tedbirlere hükmedilebileceği ayrıca açıklanmalıdır. Ancak, bu işlemlerin yerine getirildiğinin bir tutanak ile saptanmasından itibaren onbeş gün içinde başvurmayan sanığın kaçak olduğuna karar verilebilir. 3-Kaçak sanık hakkında CMK m.248/2 de gösterilen katalog suçlar bakımından bağışık tutulma kararı olmadan kovuşturma yapılabilir ve daha önce sorgusu yapılmış olması koşulu ile mahkumiyet kararı da verilebilir. Olayda, TCK m.220 de düzenlenen suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu CMK m.248/2 de gösterilen katalog suçlardan olduğundan kaçak hakkında kovuşturma yapılabilir. Ancak, daha önce sorgusu yapılmamış olduğundan, mahkumiyet kararı verilemez.