MÜSLÜMAN KELAMINDA PEYGAMBERİN GÖREVİ

Benzer belgeler
O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

5 Peygamberimiz in en çok bilinen dört ismi hangileridir? Muhammed, Mustafa, Mahmud, Ahmed.

3 Her çocuk Müslüman do ar.

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

Türkçeye Tercüme Edilen Hadis Kitaplarında Geçen Zayıf Hadislerin Numaraları

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Tefsir II ILH

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

İslam Hukukunun kaynaklarının neler olduğu, diğer bir ifadeyle şer î hükümlerin hangi kaynaklardan ve nasıl elde edileceği, Yemen e kadı tayin edilen

IÇERIK ÖNSÖZ. Giriş. Birinci Bölüm ALLAH A İMAN

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE)

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

Kadınların Dövülmesi. Konusuna Farklı Bir Bakış. (Nisa [4] 34)

KURAN YOLU- DERS 3. (Prof.Dr. Mehmet OKUYAN ın Envarul Kuran isimli 3 no lu dersinin ilk 50 dakikasının özeti)

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

Avrupa İslam Üniversitesi İSLAM ARAŞTIRMALARI. Journal of Islamic Research البحوث االسالمية

Question. Masumların (Allah ın selamı üzerlerine olsun) velayet hakkına sahip olduklarının delili Nedir?

Birinci İtiraz: Cevap:

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şu an hayatta ve yeryüzünde hazır mıdır? Abdulkerim el-hudayr

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır.

Kur an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok

TEFSİR TARİHİ VE USULÜ

14. BÖLÜMÜN DİPNOTLARI

KUR'AN SÛRELERİNİN RESMİ VE İNİŞ SIRALAMASI

Muharrem ayı nasıl değerlendirilmelidir?

LİVATA HADDİ (EŞCİNSELLİĞİN/HOMOSEKSÜELLİĞİN CEZASI)

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

Acaba İslam dini Kadın ın sünnet olması doğrultusunda bir destur vermiş midir?

Selamın Veriliş Şekli: Selam verildiği zaman daha güzeliyle veya aynısıyla karşılık vermek gerekmektedir. Allah

Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesin olarak inanırlar. Bakara suresi, 4. ayet.

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir;

Rahmet Ayı RAMAZAN Pazar, 07 Haziran :17

CİHADA DENKTİR Evet, içinde savaş olmayan bir cihad var ki hac ve umredir Küçüğün, büyüğün, zayıfın, kadının cihadı hac ve umredir.

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

TÂĞUT KELİMESİNİN ANLAMI

Dinlerin Buluşma Noktası. Antakya

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

Yaratanlar arasında şerefli bir yere sahip olan insanın yaşam hakkı da, Allah tarafından lutfedilmiş bir temel haktır.

Istılah olarak;peygamber Efebdimiz zamanında yaşamış ve de Peygamber Efendimizi görerek ona inanmış olan kişilere denir.

İLH107 HADİS TARİHİ VE USULÜ (ARAPÇA)

İmam Humeyni'nin vasiyetini okurken güzel ve ince bir noktayı gördüm ve o, Hz. Fatıma

EY İMAN EDENLER! Allah ın emrine uygun yaşayın

MERYEM SURESİNDEKİ MUKATTAA HARFLERİ كهيعص

İÇİNDEKİLER KISALTMALAR...10 ÖNSÖZ...12 GİRİŞ...16 I- İSRÂ VE MİRAÇ KELİMELERİNİN MANALARI...16 II- TARİH BOYUNCA MİRAÇ TASAVVURLARI...18 A.

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86)

Sunabihi (Rah Aly.) anlatıyor: Ölüm döşeğinde yatmakta olan Ubade b. Samit'i (R.A.) ziyarete gittim. Onu gürünce ağladım. Ubade, "Dur biraz!

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Hz Âmine, kocası Abdullah ın kabrini ziyaret etmiş, Hz Peygamber de Neccaroğulları ndan.


EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ.

EDİRNE İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 MERKEZ 4. DÖNEM VAAZ (EKİM, KASIM, ARALIK) VE İRŞAT PROGRAMI

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]

Yazar= Soner DUMAN. Soru:

UMRE YAPMANIN FAZİLETİ

İÇİNDEKİLER. G r 17 I. YÖNTEM ve KONUNUN SINIRLANDIRILMASI 17 II. TERMİNOLOJİ 23

Rafıziler Hakkındaki Hadislerin Durumu. Ebu Muaz Seyfullah el-çubukâbâdî

Tevrat ta Dabbe İncil de Dabbe İslam Kültüründe Dabbe Hadislerde Dabbetül-Arz Kur an da Dabbetül-Arz Kaynakça. Dabbetül-Arz دابة االرض

Muhammed Salih el-muneccid

6. SINIF DERS: DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÜNİTE:1 KONU: DEĞERLENDİRME SORU VE CEVAPLARI

Kur'an ve Anlam. Yazarlar Mürsel Ethem Yusuf Topyay Mehmet Akın. Editörler İsmet Eşmeli Mehmet Akın ISBN:

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya

Tevrat ta Dabbe İncil de Dabbe İslam Kültüründe Dabbe Hadislerde Dabbetü l-arz Kur an da Dabbetü l-arz Kaynakça. Dabbetü l-arz

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

KUR AN ve SAHÂBE SEMPOZYUMU

İsimleri ilk önce Berre idi, Zatı saadetleri ile evlendikten sonra ismini değiştirip Meymune koydular.

HADİS DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI HADİS DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

KUREYŞ SÛRESİ Nuzul 21 / Mushaf 106

Asr-ı Saadette İçtihat

Gençlik Eğitim Programları DAVET

Hafta Konu Ön Hazırlık Öğretme Metodu

ISLAM Kim, Îslâm'dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden (böyle bir din) asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır.

5. Peygamberimizin Medine'ye hicret ettikten sonra yaptırdığı caminin adı nedir? 1. Aşağıdakilerden hangisi dinin faydalarından biri değildir?

EFENDİ BABASI BÜTÜN MÜRİDLERİNDEN HABERDAR İMİŞ!

Hz. Mehdinin (A.S.) geleceği ile ilgili olarak üzerinde durmamız gereken bir konu daha vardır.

Rahmân ve Rahîm Ne Demektir?

Eşhedü en lâ iâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve rasûlüh.

ŞİRK VE ÇEŞİTLERİ EBU SEYF

İLAHİ KİTAPLARA İNANÇ

Gıybet (Hadis, Tirmizi, Birr 23)

KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

TARİHTE İSLAM BİLİM GELENEĞİ

İÇİNDEKİLER İTİKAD ÜNİTESİ. Sorular

KUR AN I KERİM HAKKINDA KISA BİLGİLER. Soru 2 : Allah(c.c.) ın dilediği şeyleri Peygamberlerine bildirmesine ne denir? Cevap : Vahy denir.

Abdullah b. Abdurrahman el-cibrîn

İÇİNDEKİLER. Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili. Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan

1- Aşağıdakilerden hangisi suhuf gönderilen peygamberlerden biri değildir?

Şüphesiz ki Allah a, ahiret gününe iman edenlerle Allah ı çok anan kimseler için Allah ın elçisinde güzel bir örnek vardır.

OKUNMAMIŞ ÜÇ MESAJINIZ VAR

Kur ân da Hz. Meryem in Adının Geçmesi


Spor (Asr-ı Saadette) Prof.Dr. Vecdi AKYÜZ

GADİR ESİNTİLERİ -10- Şiir: İsmail Bendiderya

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

namazı kılmaları hususunda şöylesi bir yanlış ve tehlikeli bir uygulama vardır.

Transkript:

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TEMEL İSLAM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI KELAM BİLİM DALI MÜSLÜMAN KELAMINDA PEYGAMBERİN GÖREVİ DOKTORA TEZİ Mustafa KAHRAMAN Ankara-2007

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TEMEL İSLAM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI KELAM BİLİM DALI MÜSLÜMAN KELAMINDA PEYGAMBERİN GÖREVİ DOKTORA TEZİ Mustafa KAHRAMAN DANIŞMAN Prof. Dr. Ahmet AKBULUT Ankara-2007

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... 3 KISALTMALAR... 5 GİRİŞ... 6 I. BÖLÜM... 25 ELÇİ VE GÖREVİ... 25 A-NÜBÜVVET VE RİSALET KAVRAMLARI... 25 1-Nebi... 25 2- Resul... 27 3. Nebi ve Resul arasındaki fark... 29 B. PEYGAMBERLERİN İNSANLARDAN SEÇİLMESİ... 33 1. Peygamberin Örnekliği... 40 2. Peygamberlikte Cinsiyet Sorunu... 47 3. Cinlerin Peygamberliği Sorunu... 50 C. PEYGAMBERİN GÖREVİ... 58 1- ELÇİ OLMASI... 58 a. Tebliğ... 62 b. Beyan... 73 2. PEYGAMBERİN VEKİL OLMAMASI... 76 3. ŞARİ OLMASI... 80 a. Şari Ne Demektir?... 80 b. Allah ın Şari Olması... 81 c. Peygamberin Şari Olması... 83 d. İnsanların Şari Olması... 100 II. BÖLÜM... 103 PEYGAMBERLİKLE İLGİLİ YANLIŞ ANLAYIŞLAR... 103 A. PEYGAMBERE İTAAT... 103 B. HZ. PEYGAMBER İN MUCİZE GÖSTERMESİ... 113 1

C. PEYGAMBERLER ARASINDAKİ ÜSTÜNLÜK... 132 D. PEYGAMBERİN GAYBI BİLMESİ SORUNU... 144 E. PEYGAMBER VE İKRAH... 156 F. PEYGAMBERİN KORUYUCULUĞU... 158 SONUÇ... 162 KAYNAKÇA... 166 2

ÖNSÖZ Tarih boyunca farklı zaman ve bölgelerde ilahi mesajlara muhatap olan insanlar Tanrı yı hep aynı şekilde tasavvur etmemişlerdir. İlahi mesajlarda belirtilen nitelikleriyle Tanrı yı olması gerektiği gibi yaratılmışlardan tamamen farklı bir varlık olarak tasavvur edenler olduğu gibi O nu insana benzer biçimde somutlaştırarak tasavvur edeler de olagelmiştir. O nun somut niteliklere sahip insan biçiminde tasavvur edilmesi, çoğunlukla ilahi mesajların özgünlüğünü yitirmesi ya da ilahi mesajların muhataplarına ulaşmaması sonucunda ortaya çıkmaktadır. Tanrı nın şu ya da bu şekilde tasavvur edilmesi bir yana, sonuçta insanların büyük çoğunluğunun yüce bir yaratıcı fikrine sahip olduğu bilinen bir gerçektir. Teistik dinler başta olmak üzere belli başlı büyük dinler, birbirinden farklı yaklaşımlara sahip olsalar da Tanrı ya Peygamber e ve Ahiret e imanı temel inanç ilkeleri olarak kabul etmede ortaktırlar. Tanrı düşüncesinin en ilkel toplumlardan en modern toplumlara kadar bir şekilde var olduğu görülmektedir. Buradaki en temel sorun Peygamberlik olmaktadır. Çünkü bir kimsenin ahirete inanabilmesi için, önce ahiret inancı ile ilgili temel bilgileri kendisine ulaştıran kişinin, peygamber olduğuna inanması lazımdır ki O nun ahiret hakkında getirmiş olduğu bilgilere inansın. Müslümanlar çeşitli sebeplerle Kur an da ortaya konan peygamberlik anlayışından farklı bir peygamberlik tasavvuru oluşturmuşlardır. Peygamberlik çok önemli görüldüğünden, tez konusunu onunla ilgili seçtik. Bu çalışmada peygamberliğin ne olduğundan ziyade nasıl anlaşıldığı ve nasıl anlaşılması gerektiği üzerinde durulacaktır. Peygamberliğin neliği konusuna ana hatlarıyla değinilecektir. 3

Kur an da, İslam ın temel prensipleri yer ve zamana bağlı kalınmadan kendi sistemi içerisinde açıklanmaktadır. İlahi mesajın bütünlüğü içerisinde ele alınan konular, Kur an ın gelişindeki temel hedef, gaye ve prensiplere aykırılık teşkil edemez. Eğer Kur an a bütüncül ve her zaman ve zeminde genel geçer prensipleri çerçevesinde yaklaşılmaz da, parçacı bir yaklaşımla yaklaşılırsa herkes kendi düşüncesine Kur an dan destek bulabilir. Böyle olursa da aynı ilahi kitabı referans alan adı İslam olan, ama içerik, anlayış ve yaşayışta farklı farklı din anlayışları ortaya çıkar. İşte bu sebeple Müslümanların peygamberi nasıl tanımladıkları ve algıladıkları ve peygamberlikle ilgili yanlış tasavvurların neler olduğunu ortaya konulmaya çalışılacaktır. Müslüman Kelamında Peygamberin Görevi ismini taşıyan bu araştırmamız giriş ve iki bölümden oluşmaktadır. Girişte Müslümanların peygamberi neden yücelttikleri, bunu nasıl yaptıkları ve bu konuda yanlış anlamalara ve algılamalara değinilmiştir. Birinci bölümde nebi ve resul kavramları, nebi ile resul arasındaki fark, peygamberlerin insan olması, cinsiyeti ve cinlerden peygamber gelip gelmediği ve Allah ın peygamberi ne ile görevlendirdiği konuları irdelenmektedir. İkinci bölümde ise peygamberlikle ilgili yanlış anlayışlar incelenmektedir. Bu araştırma süresince, bana her türlü desteği esirgemeyen, karşılaştığım tüm problemlerde moral verip, yol gösteren, çalışmamda büyük katkıları olan kıymetli hocam sayın Prof. Dr. Ahmet AKBULUT a şükranlarımı sunarım. Değerli katkıları için saygı değer hocalarım Prof. Dr. İlhami GÜLER e, Prof. Dr. Şaban Ali DÜZGÜN e, Prof. Dr. Recep KILIÇ a, Doç. Dr. Muhit MERT e ve burada ismini zikredemediğim diğer hocalarıma teşekkür ederim. Ankara-2007 Mustafa KAHRAMAN 4

KISALTMALAR Age : Adı geçen eser Agm : Adı geçen müellif A.Ü.İ.F.D. :Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Bkz. : Bakınız b. : İbn (Oğlu) Bdt. : Basılmamış doktora tezi c. : Cilt çev : Çeviren DİA : Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi h. : Hicri Hz. : Hazreti İA : İslam Ansiklopedisi İİED : Ankara Üni. İlahiyat F. İslami İlimler Enstitüsü Dergisi ktb. : kütüphanesi m. : Miladi mad. : Maddesi s. : Sayfa sy : Sayı ty. : Yayın tarihi belli değil vr. : Varak vb. : Ve benzeri vd. : Ve diğerleri yy. : Basım yeri belli değil 5

GİRİŞ Peygamberlik konusu İslam ın en önemli inanç esaslarından birini hatta bir bakıma en önemlisini oluşturur. Zira peygamberliği anlama ve algılama biçimi dini anlayışların temelini oluşturur. İslam dünyasındaki en temel sorunların başında Müslümanların peygamberlik anlayışları gelmektedir. Çünkü İslam dünyasındaki en önemli sapma, Peygamberlik konusunda olmuştur. Hz. Peygamberin hayatı bütün detayları ile ortada dururken, Müslümanlar çeşitli nedenlerle Hz. Peygamber hakkında farklı anlayışlara sahip olmuşlardır. Peygamberlikle ilgili yanlış algılamalar, özellikle Hz. Peygamber in vefatından sonra asırlar ilerledikçe katlanarak büyümüştür. Hz. Peygamber hayatta iken bazı yanlış algılamalar olmuşsa da O, şahsı ile ilgili yanlış algılamaları gördüğü zaman hemen müdahale edip onları düzeltmiştir. 1 Yine aynı şekilde Hz. Peygamberin vefatında sonra da Peygamberi yakından tanıyan sahabeler, Hz. Peygamberle ilgili herhangi yanlış algılama olduğu zaman hemen müdahale etmişler ve bu yanlışları düzeltmişlerdir. 2 Ancak ilk dönemden uzaklaşıldıkça ve Müslümanlar yeni kültür ve dinlerle karşılaştıkça İslam dininin aslında olmayan bazı fikirler İslam a girmeye başlamıştır. Bunun sonucunda da saf İslam inancında bazı bozulmalar meydana getirmiştir. İşte bu bozulmaların başında da Müslümanların peygamberlik anlayışları gelmektedir. Hz. Muhammed e duyulan aşırı sevgi ve idealleştirme, onu diğer peygamberlerden üstün ve olduğundan farklı bir şekilde görmeye götürmüştür. Bu sebeple Müslümanlar Hz. Peygamberi yüceltme yarışı içerisine girmişler ve bu konuda sınır tanımamışlardır. 1 2 Müslim, İmam ebi l-huseyn Müslim b. El-Haccac, Sahihi Müslim, İstanbul, 1992, Fedail, 150; İbn Mace, Sünen, Et ıme, 30; Şatıbi, Ebu İshak İbrahim b. Musa el-lahmi, el-muvafakat fi Usuli ş-şeria, Mısır, ty, III, 64; Ahmed b. Hanbel, Müsned, İstanbul, 1992, II, s. 17, 22, 102; Darimi, Ebu Muhammed Abdullah Abdurrahman, Sünen, İstanbul, 1992, İsti zan, 24. İbn Sa d, Ebu Abdullah Muhammed, et-tabakatü l-kübra, Kahire, 1358, III, s.145; Müslim, Sahih, Hac, 338-341; Tirmizi, Sünen, İstanbul, 1992, Tefsir, 6; Müslim, Sahih, İman, 287. 6

Aslında Peygamberi olduğundan farklı görme yaklaşımları farkında olmadan onu hayatın dışına atmaya neden olmakta, onu sağlıklı bir şekilde anlamaya engel olmaktadır. Konu ile alakalı bazı örnekler ele alınarak bu tür düşünce sahiplerinin yaklaşımlarının ortaya konulması yararlı olacaktır. Yüceltme anlayışıyla ilgili ilk örnek Hz. Muhammed (sav) in öldükten sonra yeniden dirildiği ve halen aramızda yaşadığı fikridir. 3 Bu düşüncenin temel hareket noktasını, hemen her konuda Hz Muhammed in diğer peygamberlerden üstün olduğu anlayışı oluşturmaktadır. Bu düşünce sahipleri Hz. Muhammed i Hz. İsa ile yarıştırmışlardır. Bu yarışın sonucunda da Hz Muhammed i birkaç adım daha öne geçirerek kendilerince onun az olan şanını yükseltme gayreti içinde olmuşlardır. Yüceltme anlayışına sahip olan bilginlerden biri olan Suyuti, Hz. Muhammed in öldükten sonra yeniden dirildiğini ve halen hayatta aramızda olduğunu iddia etmektedir. O nun bu konuyla ilgili değerlendirmeleri şöyledir: Peygamberlerin ruhları alındıktan sonra geri iade olunur. Onlar aynen şehitler gibi yaşamaya devam etmektedirler Allah, yer yüzüne peygamberlerin etlerini yemeyi haram kıldı. Günümüzdeki ve geçmişte yaşamış olan bazı evliyalar Hz. Muhammed vefat ettikten sonra O nu canlı olarak görmüşlerdir. 4 Hz. Muhammed in öldükten sonra yeniden dirildiği ve halen aramızda yaşadığı yönündeki iddia, Hıristiyanların İsa hakkındaki anlayışları ile paralellik taşımaktadır. İşte burada Hz. Muhammed, Hz. İsa dan bir adım öne çıkarılmış 3 4 Suyuti, Abdurrahman Celaleddin, Tenviru l-halek fi İmkani Ru yeti n-nebiyyi ve l-melek, İstanbul, 1994, (el-mihnetü l-vehbiyye li Reddi l-vehhabiyye içerisinde Beşinci Risale), s. 5-6. Suyuti, Tenvir, s. 5-6. Hıristiyanlık inancına göre Hz. İsa çarmıha gerilerek öldürülmüş, bir mezara defnedilmiş, daha sonra dirilmiş, önce annesiyle buluşmuş, akabinde havarileriyle görüşmeler yapmış, en sonunda onların gözleri önünde, daha sonra aşağı inmek üzere göğe kaldırılmıştır. Anlatıldığına göre İsa (as) tebliğ görevini yaptığı için Yahudiler ve Romalı askerler tarafından tutuklanmıştır. Önce Baş kahin tarafından yargılanmış, sonra Vali Pilatus a yargılanmak üzere teslim edilmiştir. Vali onu suçsuz bulmasına rağmen, Yahudilerin ısrarlı talepleri doğrultusunda ölüme mahkum edilmiş, daha sonra da çarmıha gerilerek öldürülmüş ve bir havarisi tarafından gömülmüştür. Ertesi gün annesi Hz. Meryem mezarın başına varınca İsa nın cesedini bulamamıştır. Fakat az sonra arkasında İsa belirmiş, onunla konuşmuş, Havarileriyle değişik yerlerde üç defa buluşmuştur. (İncil, Yuhanna, Bölüm 18-21, İstanbul, 1991, s.238-249;) Bu dirilişinden kırk gün sonra öğrencilerinin gözleri önünde onlara bir kısım öğüt verdikten sonra göğe yükseltilmiştir. Bu durum İncil de şöyle anlatılır. İsa bunları söyledikten sonra onların gözleri önünde yukarı alındı. Bir bulut O nu alıp gözlerinin önünden uzaklaştırdı. İsa giderken onlar gözlerini dikmiş bakıyorlardı. Tam o sırada, beyaz giysiler içinde iki adam yanlarında beliriverdi. Ey Celileliler! Neden göğe bakıp duruyorsunuz? diye sordular. Sizden göğe alınan bu İsa, göğe çıktığını nasıl gördünüzse, aynı şekilde geri gelecektir. (İncil, Resullerin İşleri, 1; 9-11) 7

olmaktadır. Çünkü bu düşünce sahiplerine göre Hz. İsa şu an itibarıyla göktedir, fakat Hz. Muhammed hala yaşamaya devam etmektedir. Yüceltmeci anlayışa göre peygamberler ruh ve ceset olarak diridir. Melekut aleminde ve dünyada istediği gibi dolaşmaktadırlar. 5 Allah, Peygamberi görmeyi ikram ettiği kullarına O nu göstermek istediği zaman perdeyi kaldırır; onlar da Peygamberi gerçek kimliği ile görürler. Bu kimseler Allah ın veli kullarıdır. 6 Suyuti ye göre, nasıl Muhammed sağ iken Musa yı gördü ise, Muhammed de öldükten sonra semadan yeryüzünü görmektedir. 7 Geleneksel Müslüman kültüründe Hz. Muhammed in belirli şahısların suretinde görüldüğü de iddia edilmiştir. 8 Kaynaklarda Abdullah İbn Sebe ye ait olduğu söylenen şu söz Peygamberi bu tarzda algılayan Müslümanların bu konudaki düşüncelerinin arka planını ele vermektedir. İsa nın döneceğini iddia eden ve Muhammed in döneceğine inanmayan kimseye şaşılır. Zira Yüce Allah şöyle buyurmuştur. Okumayı sana farz kılan Allah, seni döneceğin yere döndürecektir. 9 Muhammed dönüşe İsa dan daha layıktır. 10 Konu ile ilgili bir başka örnek de Hz. Muhammed in sırtında iki gözünün olduğu iddiasıdır. Hz. Muhammed in Saflarınızı düz ve sık tutunuz. Çünkü ben arkamdan sizi görüyorum 11 sözü bu iddialarına delil olarak getirilmiş peşinden de peygamberin sırtındaki gözü ile arkasını gördüğü iddia edilmiştir. 12 5 6 7 8 9 10 11 12 Suyuti, Tenvir, s. 6; Hadimi, Ebu Said Muhammed b. Muhammed, el-berikatü l- Muhammediyye fi Şerhi t-tarikati l-muhammediyye, İstanbul, 1266, I, 143. Ebu Abdullah el-kuraşi Şam a gelince Peygamber onu karşılamış, onunla konuşmuş ve onun için dua etmiştir. ( Suyuti, Age, s. 6.) Suyuti, Age, s. 6. Hz. Muhammed Şibli nin suretine de girmiştir. Şibli öğrencisine Şehadet ederim ki ben Allah ın elçisiyim demiştir. Öğrencisi ise keşf sahibi birisi idi. O nu tanıdı ve: Ben de şehadet ederim ki sen Allah ın resulüsün, dedi. Bu inkar edilemeyecek bir iştir. Çünkü Hz. Muhammed in girmek istediği her surete girmeye kudreti vardır. Cili, Abdülkerim b. İbrahim, el-insanü l-kamil fi Ma rifeti l-evahır ve l-evail, Beyrut, 1997, 210-211. Kasas, 28/85. Taberi, Ebu Cafer Muhammed b. Cerir, Tarihu l-ümem ve l-müluk, Beyrut, ty, IV, s. 340; İbn Asakir, Ebi l-kasım Ali b. El-Hasen, Tarihu Medineti Dımeşk, Beyrut, 1995, XXIX, s. 4; Osman, Abdürrauf Muhammed, Muhabbetü r-rasül beyne l-ittibba ve l-ibtida, Riyad, 1414, s. 152. Buhari, İmam Ebi Abdullah Muhammed b. İsmail, Sahih, İstanbul, 1992, Ezan, 71, 72, 76, 88, Salat, 40; Müslim, Sahih, Salat, 125. Buhari şarihlerinden İbn Hacer el-askalani, Hz. Muhammed in Saflarınızı düz ve sık tutunuz. Çünkü ben arkamdan sizi görüyorum ( Buhari, Sahih, Ezan, 71, 72, 76, 88, Salat, 40; Müslim, Sahih, Salat, 125) hadisini şerhederken çeşitli görüşleri sıraladıktan sonra Hz. Muhammed in sırtında iki kürek kemiği arasında iğne deliği büyüklüğünde iki gözü olduğunu ve o iki gözle arkasını gördüğünü, sırtındaki elbiselerin de arkasını görmeyi engellemediğini 8

Hz. Muhammed in safların düzeniyle ilgili olarak söylediği bir söz, daha sonra sınır tanımayan bir yüceltme anlayışı doğrultusunda gerçekmiş gibi nakledilmiştir. 13 Bir başka örnek ise Peygamber in okuma yazma bilmezken mucizevi bir şekilde yazmayı öğrendiği iddiasıdır. 14 Müslümanların geleneksel peygamber anlayışını şekillendiren Hadis kaynakları Hz. Muhammed i insan üstü bir varlık olarak sunma eğilimi göstermektedir. Bu bağlamda insan bedeninin doğal yapısına ve işleyişine ilişkin bir takım hususlar Hz. Muhammed söz konusu olduğunda doğallığından çıkarılarak olağanüstülük atfedilmiştir. Örneğin onun terinin ve idrarının insanlardan farklı olarak temiz olduğu ve olağanüstülük taşıdığı iddia edilmiştir. 15 13 14 15 nakletmektedir. (İbn Hacer el-askalani, Ahmed b. Ali, Fethu l-bari bi Şerhi Sahihi l-buhari, Beyrut, 1996-1997, II, 76) Ayni ve diğerleri de aynı iddiayı seslendirmişlerdir. (Ayni, Bedrüddin Ebu Muhammed Mahmud b. Ahmed, Umdetü l-kari Şerhu Sahihi l-buhari, İstanbul, 1308, II, s. 333; Aliyyü l-kari, Ali b. Sultan Muhammed, Mirkatü l-mefatih Şerhu Mişkati l-mesabih, Beyrut, 1994, II, 155; Suyuti, Celaleddin, Şerhu Süneni n-nesai, Beyrut, 1986, II, 91; Şami, Mahmud b. Yusuf es-salihi, Sübülü -Hüda ve r-reşad fi Sireti Hayri l- Ibad, Beyrut, 1993, X, 450) Ayni ve İbn Hacer aynı hadisten yola çıkarak Hz. Muhammed in gecenin zifiri karanlığında gündüzün aydınlığında gördüğü gibi gördüğünü de iddia etmekte ve sırtındaki gözüyle arkasını görmesinin Hz. Muhammed in harikulade hallerinden biri olduğunu iddia etmektedirler. ( İbn Hacer el-askalani, Fethu l-bari, II, 77; Ayni, Umde, II, 334, 879) Şifa nın şarihlerinden Şumunni, İbn Hacer in Hz Muhammed in sırtında iğne deliği büyüklüğünde iki gözü olduğunu ve elbiselerin de görmeye engel olmadığı şeklindeki rivayetinden naklin zayıf olduğu anlamına gelen denildi ki kısmını bir tarafa atarak haberi nakletmiş ve bu haberin gerçek olduğunu iddia etmiştir. Şumunni ayrıca konu ile alakalı olmayan secde edenler arasında dolandığını da (Şuara, 26/219) ayetini bağlamından kopararak yanlış bir şekilde yorumlamıştır. Bu ayet bir önceki ayetle beraber değerlendirildiğinde ayette failin yani görenin Allah olduğu açık bir şekilde görülmektedir. (Elmalılı, Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur an Dili, İstanbul, ty, VI, s. 119) Şumunni nin yaklaşımında ise ayetin anlamı ters yüz edilmiştir. Ayette görenin Peygamber olduğu iddia edilmiştir. (Şumunni, Ahmed b. Muhammed b. Muhammed, Muzilü l-hafa an Elfazı ş-şifa, Beyrut, 1988, I, s. 67.) İbn Hacer in naklettiği yukarıdaki hadisteki görme olayı Tecridi Sarih te de şu şekilde yorumlanmıştır. Bir de Çünkü ben arkamdan sizi görüyorum kelam-ı sadıkı, hasaisi celileyi Muhammediyye den (sav) birini haber veriyor ki, bu rü yet her halde kör gibi bir aleti mu tadeye muhtaç olmaksızın vaki olan bir ru yet idi (Naim, Ahmed-Miras, Kamil, Sahihi Buhari Muhtasarı ve Tecridi Sarih ve Tercemesi, Ankara, 1976, II, s. 689) Bu satırlar bize bazı Müslümanların Peygambere bakış açılarını göstermesi açısından oldukça önemlidir. Ayni, Hudeybiye anlaşmasındaki olayı naklederek Peygamberin mucizevi bir şekilde yazmayı öğrendiğini iddia etmektedir. (Ayni, Umdetü l-kari, VIII, s. 328) Kadı Iyad, Hz. Muhammed in teri, idrarı ve dışkısının temiz olduğunu iddia etmiştir. (Kadı Iyad, Ebu l-fadl Iyad b. Musa b. Iyad el-yahsubi, eş-şifa bi Ta rifi Hukuki l-mustafa, ty, yy, I, s. 52-53 ) Suyuti de, Hasais isimli eserinde bununla yetinmeyip, bir kısım rivayetlere dayanarak Hz. Muhammed in dışkısının ve idrarının mucize olduğunu iddia etmiştir. Hz Aişe den: Peygamber tuvalete çıktığı zaman onun arkasından ben de giderdim fakat geride bir şey bulamayınca peygambere bu durumu sordum. O da: Ey Aişe! Sen yerin 9

Hz. Muhammed in yüceltilmesi öyle bir noktaya taşınmıştır ki, isimleri Muhammed olan kimselerin sadece bu ismi taşımaları sebebiyle herhangi bir sorgulamaya tabi tutulmaksızın cennete girecekleri iddia edilmiştir. 16 16 peygamberlerin dışkılarını yuttuğunu bilmiyor musun dedi. (Suyuti, Ebu l-fadl Abdurrahman Celaleddin b. Ebi Bekr, el-hasaisü l-kübra, Haydarabad, 1319 h, I, s. 70) Suyuti, bu nakli yaptıktan sonra şöyle demiştir: Beyhaki bu rivayetin İbn Halvan ın uydurma hadislerinden olduğunu belirtmiştir. Hayır kesinlikle böyle bir şey yoktur. Hadis ona aittir. Hadisin başka rivayetleri de vardır. Suyuti böyle demekle kendini haklı çıkarmaya çalışmıştır. Ancak bu rivayet sahih kabul edilen hiçbir eserde yer almamıştır. Aynı rivayeti eserine alan Kadı Iyad da bu durumun farkındadır ve bu konuda yukarıdaki rivayeti yaptıktan sonra şöyle demektedir. Her ne kadar bu haber meşhur değilse de ilim ehlinden bir gurup peygamberin idrar ve gaitasının temiz olduğunu söylemişlerdir ( Kadı Iyad, Şifa, I, s. 53) Ama bu durum aynı düşüncelere sahip kimseler için aslında hiç de önemli değildir. Çünkü bu vb kişiler peygamberi her ne pahasına olursa olsun, dinin hangi temellerini yıktığına bakmasızın onu yüceltme anlayışı ile eserlerini kaleme aldığından bu vb ifadelerin sahih kabul edilen eserlerde geçip geçmemesinin onlar için bir önemi yoktur. Aynı şekilde İbn Sa d da Tabakat ında aynı rivayete yer vermiştir. (İbn Sa d, et-tabakatü l-kübra, I, s.171) Konuyla ilgili bir başka örnekte ise kan aldıran Peygamber, bu kanı Abdullah b. Zübeyr e vermiş; Bunu al, insanların, yırtıcı kuşların ve köpeklerin ulaşamayacağı bir yere dök diye emretmiştir. Abdullah b. Zübeyr ise bunu yapmayıp tam tersine kanı içmiştir. Bunun üzerine Abdullah ın bu sebeple güçlü kuvvetli olduğu iddia edilmiştir. (Kadı Iyad, Şifa, I, s. 53-54; Suyuti, Hasais, I, s. 68; Heysemi, Nuruddin Ali b. Ebi Bekr, Mecmeu z-zevaid ve Menbeu l- Fevaid, Beyrut, 1986, VIII, s. 273). Buradaki bu örnek bırakın insan kanının içilmesini hiçbir canlının kanının içilmesi dinen caiz değilken, (Allah size ancak ölüyü, kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesileni haram kıldı. Bakara, 2/173) hacamat için kan aldıran Hz. Peygamberin, kanını içtiği iddia edilen Abdullah b. Zübeyr e, bu hareketinin yanlış olduğunu ifade eden sözlerinin bile olaya bakanın bakış açısı yanlış olunca ne tür değerlendirmeler yapılabileceğinin garip ve açık bir örneğidir. Ayrıca hadisin devamına ilave edilen Vay senin yüzünden insanların başına geleceklere ve vay insanların yüzünden senin başına geleceklere. Bu kanı içmesi ile Abdullah taki kuvvet görülmüştür. (Suyuti, Hasais, I, s. 68) sözü ile bir taşla iki kuş vurulmuştur. Bununla bir yandan Hz. Muhammed in kanının içilmesi normal ve hatta insana güç kuvvet veren mucizevi bir davranışmış gibi gösterilmekte ve bu yüzden Abdullah b. Zübeyr in bundan sonra çok güçlü olduğu vurgulanmakta, diğer taraftan Emevilere karşı isyan bayrağı açan ve bu sebeple hem Kabe nin iki defa taşlanmasına yol açan olaylar, hem de Abdullah b. Zübeyr in Haccac tarafından hunharca başı kesilerek öldürülüp başının Şam a gönderilmesi ve kesik başlı cesedin günlerce darağacında bekletilmesi (Yıldız, Hakkı Dursun, Abdullah b. Zübeyr DİA, İstanbul, 1988, I, s. 145-146) olayları temize çıkarılmış olmaktadır. Ayrıca yine bu hadis olduğu iddia edilen sözle Emevilerin bu konudaki suçsuzluğu, onlarca müslümanı öldürmesi ve Kabe yi yıkmasının ilahi kader olduğu dolaylı olarak kotarılmış olmaktadır. Kıyamet günü bir münadi çağıracak, Size söylüyorum Adı Muhammed olan kimse kalksın! O peygamberin adının kerametinden dolayı cennete girsin (Kadı Iyad, Şifa, I, s. 139). Yıllarca İslam dünyasında elden ele dolaşan ve büyük kıymet atfedilen bir kitabın, müslümaların zihni yapısının oluşmasında ne tür yanlışlara sebep olabileceğini, yukarıdaki sözden daha iyi başka bir şey gösteremez. Bu sözün mefhumu muhalifinden, eğer bir kimsenin adı Muhammed ise, o kimsenin dinin her türlü yasağını işlemesi ve her türlü emrini ise yapmaması, o kimse için çok normal bir davranış olması lazımdır. Çünkü sonuçta herkes yaptıklarından dolayı yargılanıp bir kısmı cehenneme gidip, diğer bir kısmı da cennete gidecekken, ismi Muhammed olanlar ne kadar günah işlemiş olurlarsa olsunlar doğrudan cennete gireceklerinden dolayı, bu isme sahip olanlar kendilerinde her türlü günahı işleme hakkını göreceklerdir. Zaten bu anlayış konu ile ilgili bir başka uydurma hadisde kendisini göstermiştir. İki kul Allah ın huzurunda duracaklar, Allah onlara cennete girmelerini emredecektir. O kişiler: Ey Rabbimiz! Biz cenneti hak edecek hiçbir amel işlemediğimiz 10

Geleneksel Müslüman kültüründe oluşturulan Peygamber imajının Kur an daki peygamber imajından ayrıldığı temel noktalardan biri de Hz. Muhammed in insani kapasitesinin zorlanmasıdır. Bu bağlamda Kur an da öznesi sadece Allah olan olgu ve olaylara Hz. Muhammed in ortak edilmesidir. Örneğin Kıyametin ne zaman kopacağı ve ruhun ne olduğuna dair bilginin Hz. Muhammed e verildiği ancak Allah ın, O ndan bunu gizlemesini istediği ifade edilmiştir. 17 Böyle bir anlayışı dinin hiçbir yerine koyma imkanı yoktur. Çünkü konuyla ilgili açık ayetler varken, böyle bir düşünceyi akıldan geçirebilmenin imkanı yoktur. Zira müşrikler defalarca Hz. Muhammed i zor durumda bırakmak için Kıyametin ne zaman kopacağını sormuşlar, 18 Peygamber de O nun ancak Allah tarafından bilinebileceğini ifade etmiştir. Bu urum Kur an da açık bir şekilde ifade edilmiştir. 19 17 18 19 halde sen bizi neden cennetine koyuyorsun, derler. Allah cevaben: Ey iki kulum! Ben ismi Ahmet yada Muhammed olan hiçbir kimseyi cehenneme koymayacağımı kendi üzerime vacip kıldım, der. Aynı yerde bir başka rivayette Peygamber in şöyle dediği iddia edilmiştir: Her kimin bir çocuğu olurda onun adını benim sevgimden ve benim ismimin mübarekliğinden dolayı Muhammed ismini verirse, kendisi ve çocuğu cennette olur. (İbn Iraki el-kinani, Ebu l-hasen Ali b. Muhammed, Tenzihü ş-şeriati l-merfua ani l-ahbari ş-şeniati l-mevzua, Beyrut, 1981, I, 173-174; Münavi, Muhammed Abdurrauf, Feyzü l-kadir bi Şerhı l-camii s- Sağır, Mısır, 1357, V, 453) Bu anlayışın benzerini belki de bu anlayıştan yola çıkarak seyyid ya da şeriflik meselesinde görmekteyiz. Bir şekilde kendilerinin seyyid yada şerif olduklarını kabul ettiren kimseler, diğerlerinin gözleri önünde dinin yasaklamış olduğu her türlü işleri yapmış olsalar da, yine onlara aynı saygı ve hürmet gösterilmektedir. Aynı anlayışa şeyhmürid ilişkisi içinde de rastlanılmaktadır. Bütün bu anlayış ve yaklaşımlar ise Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür (Zilzal, 99/7-8) ilahi prensibine taban tabana zıttır. Onları bu tür düşüncelere sevk eden amillerin başında onların yanlış peygamber anlayışları gelmektedir. Nebhani Huccetullahi ale l-alemin isimli eserinde bu konuda şöyle demektedir. Beş şey hariç her şeyin ilmi Hz. Muhammed e verilmiştir. Denildi ki bu beş şeyin ilmi de ona verilmiştir. Ruhun ne olduğu ve kıyametin ne zaman kopacağının bilgisi Hz.Muhammed e verilmiştir. Ama Allah ondan bu bilgiyi gizlemesini emretmiştir. (Nebhani, Yusuf b. İsmail, Huccetullahi Ale l-alemin fi Mucizati Seyyidi l-mürselin, yy, ty, s. 61) Müellif, yukarıda ifade ettiği bu beş şeyle Lokman suresi otuz dördüncü ayetinde belirtilen kıyametin ne zaman kopacağı, yağmurun ne zaman yağacağı, rahimlerde bulunanı, kişinin yarın ne kazanacağını ve nerede öleceğini bilmediğini bildiren ayetten yola çıkılarak oluşturulan ve Müslüman literatürüne Muğayyebatı hamse olarak giren bu beş şeyin Allah tan başka kimse tarafından bilinemeyeceğine işaret etmiştir. Ancak müellif daha sonra kıle, denildi ki diyerek Kıyametin bilgisinin Hz. Muhammed e verildiğini, ama bunu gizlemekle görevli olduğunu söylemiştir. Zikredilen ayette şöyle buyurulmuştur. Kıyamet saatini bilmek ancak Allah'a mahsustur. Yağmuru O indirir, rahimlerde bulunanı O bilir, kimse yarin ne kazanacağını bilmez ve hiç kimse nerede öleceğini bilemez. Allah şüphesiz bilendir, her şeyden haberdardır. Lokman, 31/34. Elmalılı, Hak Dini, IV, s. 183-184; Nesefi, Ebu l-berekat, Medarikü t-tenzil, II, s. 88. Sana kıyameti, ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. De ki: Onun ilmi ancak Rabbimin katındadır. Onun vaktini O'ndan başkası açıklayamaz. O göklere de yere de ağır gelmiştir. O size ansızın gelecektir. Sanki sen onu biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: Onun bilgisi 11

Yüceltmeciliğe diğer bir örnek ise Beni rüyasında gören, uyanıklık halinde de görecektir. Çünkü şeytan benim suretime giremez 20 ifadesidir. Bu ifadeden yola çıkılarak, sünnete uyan herkesin peygamberi hayattayken göreceği ve bunun da daha ziyade ölümden önceki bir zamanda gerçekleşeceği iddia edilmiştir. Çünkü bu Peygamber in vaadidir ve mutlaka gerçekleşecektir. Bu vaad eğer kişi hayatta iken gerçekleşmezse, hayatın son anı olan ölümden önce muhakkak gerçekleşecektir ve Peygamber i görmeden ruh cesedi terk etmeyecektir. 21 Yukarıdaki iddiaya paralel olarak Kim beni rüyasında görürse, o kişi cehenneme girmez 22 hadisine dayanılarak Peygamber i rüyada gören kimselerin cehenneme girmeyeceği ifade edilmiştir. Konuyla ilgili bir başka örnek ise hayatında Peygamberi, Sahabeyi veya Tabiun u gören Müslüman kimselerin cehenneme girmeyeceğinin ifade edilmesidir. Bu düşünce sahiplerine göre Peygamber şöyle buyurmuştur. Beni gören, beni göreni gören ve beni göreni göreni gören Müslüman kimse cehenneme girmez. 23 Yüceltmeciliğin sınır tanımazlığına verilebilecek en çarpıcı örnek Hz. Muhammed in cinsel gücü hakkındaki değerlendirmelerdir. Konu hakkındaki rivayetlerin, sağlamlığı ve güvenilirliği ile tanınan hadis eserlerinde yer alması dikkat çekicidir. Katade nin rivayetinde Enes b. Malik şöyle demiştir: Hz. Muhammed gece ve gündüz bir saatte bütün hanımlarını dolaşırdı. Onların sayısı on bir idi. Katade Enes e: Buna güç yetirebiliyor muydu? diye sordu. O cevaben: 20 21 22 23 ancak Allah'ın katındadır; ama insanların çoğu bilmezler. (A raf, 7/187) Sana kıyameti sorarlar: Gelip çatması ne zamandır? derler. Sen onu nereden bilip bildireceksin! Onun nihaî ilmi yalnız Rabbine aittir. (Naziat, 79/42-44) Ey Muhammed! De ki: Ben size, Allah'ın hazineleri benim yanımdadır, demiyorum. Ben gaybı da bilmem. (En am, 6/50) De ki: "Ben, Allah'ın dilediğinden başka kendime herhangi bir fayda veya zarar verecek güce sahip değilim. Eğer ben gaybı bilseydim elbette daha çok hayır yapmak isterdim ve bana hiçbir fenalık dokunmazdı. Ben sadece inanan bir kavim için bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim." (A raf, 7/188) De ki: Göklerde ve yerde, Allah'tan başka kimse gaybı bilmez. (Neml, 27/65) Konuyla ilgili diğer ayetler için bkz. Nahl, 16/77; Ahzab, 33/63; 43/85; 79/42-46. Buhari, Sahih, Ta bir, 10. Hadisin pek çok değişik rivayeti vardır. Diğer rivayetler için bkz. Buhari, Sahih, İlim, 38, Edeb, 109; Müslim, Sahih, Rü ya, 10-11; Ebu Davud, Süleyman b. Eş as, Sünen, İstanbul, 1992, Edeb, 88; Tirmizi, Ebu İsa Muhammed b. İsa b. Sevra, Sünen, İstanbul, 1992, Rü ya, 4; İbn Mace, Ebu Abdullah Muhammed b. Yezid, Sünen, İstanbul, 1992, Sünen, Rü ya, 2; Darimi, Sünen, Rü ya, 4; Ahmed, Müsned, I, 279, 361. Suyuti, Tenvir, s. 3. İbn Asakir, Tarihu Medineti Dımeşk, XXIII, s. 385. Taberani, Ebi l-kasım Süleyman b. Ahmed, el-mu cemu l-kebir, Kahire, 1404-1414, XVII, s. 357; Taberani, Ebi l-kasım Süleyman b. Ahmed, el- Mu cemu l-evsat, Riyad, 1985-1995, II, s. 25. 12

Biz aramızda Hz. Muhammed e otuz erkeklik gücü verildiğini konuşurduk, dedi. 24 Bu hadisi zihinsel bir eleştiriye tabi tutmadan bu durumdan Hz. Muhammed e üstünlük çıkarmak Müslümanların zihin yapısını ortaya koymaktadır. 25 Bu eserler Müslümanların zihin yapılarının oluşmasında önemli bir yer tutmuştur. Bu sebeple Müslümanlar hadis ile ilgili zihniyetlerini ciddi manada sorgulamalıdırlar. Yüceltmeci anlayışa göre otuz erkeklik gücü az gelmiş olmalı ki İbn Sa d da Tabakat ında Cima kuvveti konusunda peygambere verilenlerin zikri babı diye bir bölüm ayırmış ve bu bölümde Hz. Muhammed e kırk erkeklik gücü verildiğini bildirmiş, başkaları da benzer rivayetleri eserlerine taşımıştır. Safvan bin Süleym den rivayet edilen bir haberde Peygamber in, Cebrail bana bir tencere getirdi. Ben ondaki yiyeceği yedim. Bunun akabinde bana cima kuvveti olarak kırk erkeklik güç verildi diye söylediği yer almıştır. 26 İbn Abbas tan yapılan rivayette de Cebrail tarafından Hz. Muhammed e herise isimli yiyeceğin cennetten getirildiği, Peygamberin bu yiyeceği yediği ve bunun akabinde Peygambere kırk erkeklik gücü verildiği ifade edilmiştir 27 Enes den yapılan bir başka rivayette de Peygamberin şöyle dediği iddia edilmiştir: Tüm 24 25 26 27 Buhari, Sahih, Gusül, 12. Bu rivayet ve benzerleri başka pek çok kaynak tarafından da nakledilmiştir. Ahmed, Müsned, III, 291; İbn Hacer el-askalani, Fethu l-bari, I, 503; Beyhaki, Ebu Bekir Ahmed b. El-Hüseyn, Es-Sünenü l-kübra, Haydarabad, 1344, VII, 54; Ebu Ya la el- Mevsılı, Ahmed b. Ali b. El-Mesna et-temimi, Müsned, Beyrut, 1992, V, 318-319; İbn Receb, Zeyneddi Ebu l-ferec el-hanbeli, Fethu l-bari Şerhu Sahihi l-buhari, 1996, Medine, I, 298-301; Alaaddin Ali b. Balaban b. El-Farisi, Sahihi İbn Hıbban bi Tertibi Balaban, Beyrut, 1993, IV, 9-10; İbn Huzeyme, Ebu Bekir Muhammed b. Muhammed b. İshak es-sülemi en-nisaburi, Sahih, Riyad, 1981, I, 115-116; İbd Udey el-cürcani, Ebu Ahmed Abdullah, el-kamil fi Duafai r-rical, Beyrut, 1997, I, 9; Zehebi, Şemseddin Muhammed b. Ahmed b. Osman, Siyeru Alami n-nübela, Beyrut, 1986, XVI, 99-100. Aynı rivayet Sübül l-hüda isimli eserde de yer almış ancak burada Enes in rivayetinden başka Mücahid ve Tavus tan da aynı şeyin nakledildiği bildirilmektedir. (Şami, Sübülü -Hüda, X, 449) Tecridi sarihte bu hadisin şerhinde, Peygamberin bünye bakımından herkesten üstün ve erkeklik gücü bakımından insanların en kuvvetlisi olduğu vurgusu yapılmış ve buradan da Hz. Muhammed e üstünlük çıkarılmaya çalışılmıştır. (Naim-Miras, Tecrid, I, s. 209) İbn Sa d, et-tabakatü l-kübra, II, s. 135-136. Diğer rivayetler için bkz. Hindi, Alaaddin Ali el-müttaki b. Hüsameddin el-hindi el-burhanfuri, Kenzü l-ummal fi Süneni l-akval ve l- Ef al, Beyrut, 1974, XI, s. 406; Acluni, İsmail b. Muhammed, Keşfu l-hafa ve Muzilu l-elbas amma İştehera mine l-hadis, Beyrut, 1351-1352 h, I, 175; Şami, Sübülü l-hüda, X, 450. Bazı İslam bilginler bu sözün mevzu olduğunu ifade etmişse de (Elbani, Muhammed Nasıruddin, Silsiletü l-ehadisi d-daife ve l-mevzua ve Esereha s-seyyi fi l-ümem, Riyad, 1988, IV, 179-180) bu vb rivayetler halk arasında kulaktan kulağa doğruymuş gibi yaygınlaşmakta ve insanlar arasında yerleşme eğilimi göstermiş belli bir zaman sonra reddedilemez bir gerçekmiş gibi addedilmeye başlamıştır. İbn Udey el-cürcani, Kamil, IV, 328. 13

insanlara karşı dört şey hususunda üstün kılındım. Bunlar herkese karşı müsamahalı olmak, kahramanlığım, düşmanları ele geçirmem ve çokça cima yapmamdır. 28 İslam kültüründe bu anlayışa sahip olanlar hiçbir sınır tanımamışlar, yukarıdaki rakamları da az görmüş olduklarından peygambere kırk küsur ve yetmiş küsur erkeklik gücü verildiğini iddia etmişlerdir. 29 Bu sayı da az gelmiş, Hz. Süleyman ın yüz ya da bin erkeklik gücünde olduğu rivayetinden etkilenerek; Hz. Süleyman a yüz yada bin erkeklik gücü verilmişken nasıl olurda Hz. Muhammed e kırk erkeklik gücü verilebilir? diyerek, bir formülle Hz. Muhammed e dört bin erkeklik gücü verildiğini iddia etmekten çekinmemişlerdir. 30 Bu örnekler, Müslümanların Peygamberi yüceltmek isterken İslam a ne kadar zarar verdiklerinin farkında olmadıklarını göstermesi açısından oldukça ilginç örneklerdir. Bu konuyla ilgili rivayetleri eserlerine alan bilginler bu olayı daha çok Hz. Muhammed in cünüpken başka hanımlarıyla beraber olduğu, ayrı ayrı gusül abdesti almadığı, Hz. Muhammed in üstünlüğü ve erkeklik gücünün çok olduğu bağlamında ele almışlardır. Şerhlere ve yorumlara bakıldığında bu açık bir şekilde görülmektedir. Bunu bazı rivayetlerde bir seferden sonra şehre geldiği zaman yaptığına yani hanımlarını bir saat içinde ziyaret ettiğine dair rivayetler ortaya koymaktadır. 31 İslam bilginleri buradan hemen hepsiyle bir saat içerisinde cima ettiği anlamını çıkarmışlardır. 32 Peygamberin bir saat içinde bazı rivayetlerde 28 29 30 31 32 Aliyyü l-kari, Mirkatü l-mefatih, II, 155; Şami, Sübülü l-hüda, X, 449; İbn Hacer el- Askalani, Fethu l-bari, I, 503. Şami, Sübülü l-hüda, X, 450. Hz. Muhammed e dört bin erkeklik gücü verildiği şu şekilde izah edilmeye çalışılmıştır. Haris b. Üsame Mücahid den nakletmektedir: Hz. Muhammed e cennet ehlinin kırk küsur erkeklik gücü verildi. Her bir erkeklik gücü de cennet ehlinin erkeklik gücüne denkti. Cennet ehlinin erkeklik gücü dünya insanlarının erkeklik gücünün yüz katıdır. Buna göre kırkı yüz ile çarparsak dört bin eder.bu durumda Hz. Muhammed in erkeklik gücü dörtbin olmuş olur. Buna göre bazılarının sorun olarak gördüğü: Hz. Süleyman a yüz yada bin erkeklik gücü verilmişken nasıl olurda Hz. Muhammed e kırk erkeklik gücü verilmiş olabilir sorusuna cevap verilmiş olmaktadır. (Şami, Age, IX, 75, X, 450). Bkz. İbn Hacer el-askalani, Fethu l- Bari, I, 503; Ayni, Umdetü l-kari, I, 34; Aliyyü l-kari, Mirkatü l-mefatih, II, 155. İbn Hacer el-askalani, Fethu l-bari, I, 503; Alaaddin Ali b. Balaban, Sahihi İbn Hıbban, IV, 10; Zehebi, Siyer, XVI, 99-100. Hadis kitaplarına ve şerhlerine bakıldığında muhaddsilerin Cünüpken eşe yaklaşmak veya benzeri başlıkları attıkları görülmektedir. Muhammed Eşref, Ebu Abdurrahman Şerefü l-hak, 14

dokuz diğer bazı rivayetlerde ise on bir hanımıyla hem beraber olup, hem de gusletmesinin mümkün olmadığını belirtmişlerdir. 33 Bu nakli duyanlar Peygamberin bir saatte bu kadar hanımıyla cima yapıp yapamayacağını sormuşlar raviler bu işi açıklayabilmek için Hz. Muhammed e otuz, kırk, yetmiş ve hatta dört bin erkeklik gücü verildiğini iddia etmeye kadar sözü götürmüşlerdir. Bu rivayetlerden Hz. Muhammed in uzun bir seferden şehre gelince bütün hanımlarının hatırını sormak için onları beşer-onar dakika ziyaret edip hallerini hatırlarını sorduğu anlaşılmaktadır. Bu durum ister gece ister gündüz olsun fark etmemektedir. 34 Bakış açısı yanlış olunca olayların nerelere kadar varabileceğine bu olay açık bir örnektir. Doğrusu bu örnekler Hz. Muhammed in yanlış anlaşılmasına sebep olmuştur. Yüceltmeci anlayışın bir başka tezahürü ise Kur an ın muhtelif yerlerinde peygamberin değişik olaylara takındığı tavırların akabinde Allah ın, elçisini uyaran ifadelerinin göz ardı edilerek ve tarihi hakikatler ters yüz edilerek peygamberin bir bütün olarak insani zaaf ve hatalardan arınmış olduğunu ortaya koymaktır. 35 Konu ile ilgili olaylardan 36 Abdullah İbn Ümmi Mektum 37 ve Bedir esirleri olaylarını örnek vererek bu olaylar karşısında takınılan yanlış bakış 33 34 35 36 Avnu l-ma bud Haşiyetü Süneni Ebi Davud, Beyrut, ts, I, 87; Mübarekfuri, Ebu l-meali Muhammed Abdurrahman b. Abdürrahim, Tuhfetü l-ahvezi bi Şerhi Camii t-tirmizi, 1979, yy, I, 431-433; İbn Abdilber, Ebu Ömer Yusuf b. Abdillah b. Muhammed, el-istizkar el-cami li Mezahibi Fukahai l-emsar ve Ulemai l-ektar fima Tedammenehu l-muvatta min Meani r- Re yi ve l-asar ve Şerhu Zalike Küllehu bi l-icaz ve l-ihtisar, Kahire, 1993, III, 138; Münavi, Feyzü l-kadir, V, 228; Sindi, Nureddin b. Abdulhadi, Haşiyetü Sindi ala Süneni n-nesai, Beyrut, 1986, I, 143. İbn Receb, Zeyneddi Ebu l-ferec el-hanbeli, Fethu l-bari Şerhu Sahihi l-buhari, 1996, Medine, I, 298-299. Mübarekfuri, Tuhfetü l-ahvezi, I, 432; İbn Abdilber, el-istizkar, III, 138; Münavi, Feyzü l- Kadir, V, 228; Sindi, Haşiyetü Sindi ala Süneni n-nesai, I, 143; Suyuti, Şerhu Süneni n- Nesai, I, 144. Bu tür aşırı yüceltmeci anlayışa sahip olanlar, açık bir şekilde peygamberin uyarıldığı ayetlerden bile ayeti tersyüz etme pahasına olsa da, Peygambere bir ayrıcalık ve üstünlük çıkarma yoluna girmişlerdir. Bunlardan birisi de Fahreddin er-razi dir. O, ilgisiz bir kısım deliller getirerek Abese suresinin 1-10 ayetlerinde uyarılanın Hz. Muhammed olmadığını iddia etmektedir. (Razi, Fahruddin Muhammed b. Ömer b. Hasan b. Hüseyin, İsmetü l- Enbiya, yy, 1355, s. 104-105). Bu olaylar şunlardır. Bedir esirlerine yapılacak muamele, (Enfal 8/67-69); Peygamber in savaşta münafıklara izin vermesi, (Tevbe 9/41-49); Peygamberin helal olan şeyleri kendisine haram kılması, (Tahrim, 66/1-3); Peygamber in münafıklara istiğfarı, (Tevbe, 9/80-84; Münafikun, 63/6). Bu vb. için bkz. Razi, İsmetü l-enbiya, s. 87-110; Akgül, Muhittin, Kur an da Hz. Muhammed in (SAV) Özellikleri, İzmir, 2002, s. 31-68. 15

açılarına işaret etmek istiyoruz. Hz. Muhammed Mekke müşriklerinin ileri gelenlerinden Utbe bin Rebia, Ebu Cehil bin Hısam, Ümeyye bin Halef ve Abbas bin Halef ile konuştuğu bir sırada yanlarına gözleri görmeyen Abdullah İbn Ümmi Mektum gelir ve Ya Rasulellah! Allah ın sana öğrettiğinden bana öğret der ve bunu tekrar eder. Peygamber ona aldırmaz ve yüzünü buruşturup döner. Peygamber konuşmasını tamamlayıp kalkacağı sırada vahiy gelir. Bu tecrübeyi yaşadıktan ve Allah ın uyarısına maruz kaldıktan sonra Hz. Muhammed onunla karşılaştığında ona ikram eder, meclisine geldiği zaman elbisesini onun altına serer ve Merhaba, hakkında Rabbimin beni azarladığı kişi derdi. 38 Razi bu olayda uyarılan kişinin Hz. Muhammed olmadığını iddia etmektedir. 39 Başkaları ise buradaki Abese ve tevella nın muhatabının o anda orada bulunan Mekke müşriklerinin ileri gelenleri olduğunu iddia etmektedirler. 40 Bu olayda uyarılan kimsenin Hz. Muhammed olmadığını iddia edenler peygamberi kurtardıklarını düşünmektedirler. Ayetler bir bütün olarak ve dikkatlice analiz edildiğinde ilahi ikaza maruz kalan kişinin Hz. Muhammed olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır. Aynı şekilde Kurtubi de Bedir esirleri konusunda ayetin muhatabının ayette azarlanan kişinin Hz. Muhammed değil onun ashabı olduğunu ifade ederek Hz. Muhammed i kurtardığını düşünmektedir. O bu konuda şöyle demektedir : Bu ayet Hz. Muhammed in ashabını azarlamak için Bedir günü inmiştir. Bu durumda ayetin manası şöyle olmaktadır: Ey Peygamberin Ashabı! Yeryüzüne hakim olmadan önce Peygamberin esir almasına sebep olmanız size yakışmaz. 41 37 38 39 40 41 Bu ayetlerde Allah, yanlış bir davranışından dolayı Peygamberini çok ciddi bir şekilde ikaz etmiştir. Ayetlerde durum şöyle yer almıştır. Yanına kör bir kimse geldi diye kaşlarını çattı, yüzünü ekşitti ve geri döndü. Ne bilirsin belki de arınacak; Yahut öğüt alacak da bu öğüt kendisine yarayacak. Ama sen kendisini öğüt almaktan üstün gören kimseyi karşına alıp ilgileniyorsun. Arınmak istememesinden sana ne? Allah a saygı duyup sana koşarak gelen kimseye sen aldırmıyorsun. Abese, 1-10. Taberi, Ebu Cafer Muhammed b. Cerir, Camiu l-beyan fi Te vili l-kur an, Beyrut, 1999, XII, s. 443-445; Elmalılı, Hak Dini, VIII, s.525; Beyzavi, Nasıruddin Ebi Said Abdullah b. Ömer b. Muhammed eş-şirazi, Envaru t-tenzil ve Esraru t-te vil, Beyrut, 1988, II, s. 568; Nesefi, Ebu l-berekat, Abdullah b. Ahmed b. Mahmud, Medarikü t-tenzil ve Hakaiku t-te vil, Beyrut, 1988, IV, s.332. Sabuni, Muhammed Ali, Safvetü t-tefasir, Beyrut, 1980, III, s. 518-520. Razi, İsmetü l-enbiya, s. 104. Muhammed b. Alevi el-maliki Haseni, Muhammed: el-insanü l-kamil, Cidde, 1984, s. 104; Hadidi, Muhammed Ebunnur, İsmetü l-enbiya, Mısır, 1979, s. 441; Akgül, Hz. Muhammed, s. 40. Kurtubi, Ebu Abdullah Muhammed b. Ahmed el-ensari, el-cami li Ahkami l-kur an, 1988, Beyrut, VIII, s. 30. 16

Böyle zorlama bir yoruma gitmek herhalde önyargının dışa vurumundan başka bir şey olmasa gerektir. Çünkü ayette muhatabın Hz. Muhammed olduğu yoruma mahal bırakmayacak şekilde açıktır. Ayette şöyle buyurulmaktadır. Küfrün belini kırıncaya kadar, hiçbir peygamberin esirlerinin bulunması yakışık almaz. 42 Kurtubi devamla esirlere ne yapılacağı konusunda Peygamberin ashabıyla istişaresi öncesinde Cebrail in gelip esirlere ne yapılması gerektiği hususunda Peygamberi serbest bıraktığını iddia ederek yine Hz. Muhammed i dolaylı olarak kurtardığını sanmaktadır. 43 Müslüman bilginler bu tür yorumlarla Hz. Peygamberi ikazdan kurtardıklarını düşünmektedirler. Ancak onlar farkında olmadan bu ve benzeri yorumlarla İslam toplumunda yanlış peygamber anlayışının oluşmasına ve yaygınlaşmasına sebep olmuşlardır. Çünkü bu ayette hitap kesinlikle peygamberedir. Onlar bu tür yorumlarıyla Peygamberi olduğundan farklı göstermişlerdir. Buradaki amaç Peygamberi Allah a azarlatmak değil, yüceltmeci bakış açısıyla bakıldığı zaman ortaya nasıl yanlış bir peygamber tasavvurunun çıktığını göstermektir. Allah ın kendi son mesajını insanlara ulaştırmakla görevlendirdiği peygamberini zaman zaman uyarmasından, bir kısım hatalarında onu ikaz edip doğruyu göstermesinden daha doğal ne olabilir. Hz. Muhammed i yüceltme ve o na üstünlük tanıma girişimlerinden biri de, Hz. Muhammed in Hz. Adem yaratılmazdan önce peygamber olduğu iddiasıdır. Çeşitli kaynaklarda Hz. Muhammed e Ya Resulellah! Sana peygamberlik ne zaman geldi diye sorulduğunda, O nun Adem daha ruh ile ceset arasında olduğu bir halde iken ben peygamber idim diye cevap verdiği 42 43 Enfal, 8/67. Kurtubi, Ahkamu l-kur an, VIII, s. 32. Abdurrezzak ve ondan rivayette bulunan Suyuti de Ebu Ubeyde den rivayet ettikleri bir haberde yukarıdaki görüşün bir benzerini aksettirmişlerdir. Bedir günü Cebrail Peygambere geldi ve ona dedi ki: Allah sana esirleri ister öldürmeni, istersen de fidye karşılığı serbest bırakabileceğini bildirmektedir. (Suyuti, Abdurrahman Celaleddin, ed-dürrü l-mensür fi t-tefsiri l-me sür, Beyrut, 1993, IV, s. 106; Bkz. İbn Seyyidünnas, Ebi l-feth Muhammed b. Muhammed b. Muhammed b. Seyyidünnas el-yağmuri, Uyunü l-eser fi Fünuni l-meğazi ve ş-şemail ve s-siyer, Medine, 1996, I, s. 434.) Ancak bu durumda Enfal suresi altmışyedinci ayetin nazil olmasını açıklamak mümkün değildir. 17

ifade edilmiştir. 44 Bu rivayette Hz. Muhammed, ilk insan ve ilk peygamber olan Adem den daha önce peygamber kılınmakla bütün peygamberlerin önüne geçirilmiş olmaktadır. Hz. Muhammed e ait olduğu iddia edilen bu ve benzer ifadeler Kur an ın ilk insan ve peygamber olarak sunduğu Hz. Adem hakkındaki değerlendirmelerine aykırılık teşkil etmektedir. Hz. Adem in yaratılışı ile ilgili onlarca ayet 45 ters yüz edilerek, Hz. Muhammed Hz. Adem in önüne geçirilmiş olmaktadır. Bir başka rivayette ise Hz. Muhammed in Ben yaratılışta insanların ilkiyim, diriltilmede ise insanların sonuncusuyum 46 dediği ifade edilmektedir. Çoğunlukla zayıf ve uydurma hadisleri içeren kaynaklarda yer alan ve Hz. Muhammed e atfedilen Ey Habibim! Sen olmasaydın iki cihanı yaratmazdım 47 şeklindeki söz de Peygamberi olağanüstü bir varlık gibi göstermeye ve o nu yüceltmeye yönelik girişimlerden biridir. Hiçbir ayette, böyle bir ifade, hatta bu anlayışa götürecek en küçük bir işaret olmazken, Müslümanların nasıl böyle bir anlayışa sahip oldukları geçekten bir bilmecedir. 48 44 45 46 47 48 İbn Sa d, et-tabakatü l-kübra, I, s. 129-130; Tirmizi, Sünen, Menakıb,1; Ahmed, Müsned, IV, 66, V, 59, 379; Cürcani, Seyyid Şerif Ali b. Muhammed, Şerhu l-mevakıf, Mısır, 1907, VIII, s. 226. (Cürcani nin rivayetinde su ile toprak arasında ifadesi yer almaktadır.) Bu ayetlerden bir kaçı şunlardır. Bakara, 2/30-39; Nisa, 4/1; A raf, 7/11-12, 189; Hicr, 15/28-35; İsra, 17/61. İbn Sa d, et-tabakatü l-kübra, I, s. 131. Bu söz ana hadis kaynaklarında yer almayıp, daha ziyade zayıf ve mevzu hadisleri ihtiva eden eserlerde ve bezerlerinde yer almaktadır. Bkz. Aliyyü l-kari, Mevzuatü Kübra, İstanbul, ty, s. 67-68; Nişancızade, Mehmet b. Ahmet b. Mehmet, Mir atü Kainat, ty, yy, I, 402; Acluni, Keşfu l-hafa, II, s.164. Acluni, yukarıdaki sözü rivayet ettikten sonra şöyle bir açıklamada bulunmaktadır: Sağani bu sözün mevzu olduğunu söyledi. Ben de derim ki: Bu söz hadis olmasa da manası sahihtir. Aliyyü l-kari de benzer ifadeleri kullanmaktadır. (Acluni, Age, II, s.164; Aliyyü l-kari, Mevzuat, s. 67-68 ) Peygamberin doğumu sırasında cereyan ettiği söylenen olaylar, Şam seyahatinde bir bulutun onu daima gölgelediğinin iddia edilmesi, nübüvvet mührünün sırtında olması ve bunu bir papazın bir defada bulması, onun doğumundan 12 yaşlarına kadar daima gözetleyen, başta dedesi Abdulmuttalip veya onu daima gözetleyip koruyan amcası Ebu Talib ve diğer yakınlarının görmemiş olması gibi anlayışlar, hep yüceltmeci düşüncenin ürünleri olsa gerektir. İbn Hişam, Abdülmelik b. Hişam, es-siretü n-nebeviyye, Beyrut, 1995, I, s. 218-220; Cevdet Paşa, Ahmed, Kısası Enbiya ve Tevarihi Hulefa, İstanbul, 1966, I, s. 56-73; Cevdet Paşa, Ahmed, Hz. Muhammed in Hayatı, İstanbul, 1981, s.16-33; Erul, Bünyamin, Hz. Peygamber in Risalet Öncesi Hayatına Farklı Bir Yaklaşım, Peygamberimiz Hz. Muhammed, Özel Sayı, Diyanet İlmi Dergi, Ankara, 2000, s. 49. Bu ve benzeri eserlerde Peygamberimizin doğumundan, nübüvvetine kadar geçen sürede vuku bulduğu iddia edilen olağanüstü olaylardan bahsedilmektedir. Kur an da İbrahim, İsmail, Yusuf, Yahya, Musa, İsa gibi pek çok peygamberin doğumu veya peygamberlik öncesi hayatından örnekler verilmiştir. Ama Hz. Muhammed in hayatının nübüvvet öncesine Kur an da değinilmemiştir. Fakat müslümanlar kendilerince görmüş oldukları bu boşluğu biraz olağanüstü olaylar da ekleyerek doldurmaları yüceltmeciliğin başka bir ürünü olsa gerektir. Konu ile ilgili bilimsel bir 18

Yüceltmeliğin bir başka tezahürü ise, bir kısım sıradan, normal, peygamberliğin gereği olan meleklerin yardım etmesi, 49 Makamı Mahmud un verilmesi, 50 ganimetlerin helal kılınması, 51 peygambere itaatin emredilmiş olması, 52 hayatına ve beldesine yemin edilmesi, 53 Kevser in verilmesi, 54 Cenabı Hak tarafından savunulması 55 vb olayların abartılmasıdır. Bir başka ve akıl almaz iddia ise oğlu İbrahim öldükten sonra, Peygamberin Eğer İbrahim yaşasaydı sıddık bir nebi olacaktı 56 dediğinin iddia edilmesidir. Bu tür rivayetleri eserlerine alanlar konu ile ilgili ayet ortada dururken, 57 Hz. Muhammed i ve oğlunu yüceltmek için, o peygamberin getirmiş olduğu ilahi mesaja aykırı düşündüklerinin farkına varamamış olmalarını anlamak mümkün değildir. Yüceltmeci anlayış kendi kendinin edebiyatını da oluşturmuştur. Bunlar a lam, delail, hasais, şemail, fezail 58 şeklinde ortaya çıkan eserlerdir. Peygamber in Bilerek bana yalan atfeden kimse cehennemdeki yerini hazırlasın 59 hadisi en sağlam hadislerden birisidir. Ancak bazı kimseler helal-haram hüküm 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 makalede bu gerçek ortaya konmaktadır. Bkz. Erul, Bünyamin, Hz. Peygamber in Risalet öncesi Hayatına Farklı Bir Yaklaşım, Peygamberimiz Hz. Muhammed, Özel Sayı, Diyanet İlmi Dergi, Ankara, 2000, s.33-66. Enfal, 8/9-12. Ahzab, 33/9-15. Tevbe 9/25-26. İsra, 17/79. Enfal, 8/1, 41; Haşr, 59/7. Konu ile ilgili çok ayet vardır. Bunlardan bir kaçı şunlardır. A raf, 7/158; Ali İmran, 3/31-32; Nisa, 4/80. Hıcr, 15/72; Beled, 90/1-2. Kevser, 112/1. A raf, 7/66-67; Hakka, 69/38-43; Tekvir, 81/22. İbn Mace, Sünen, Cenaiz, 27; Ahmed, Müsned, III, 281; Suyuti, Hasais, II, s. 265. İbn Sa d da ki rivayette ise bu söz Enes b. Malik in sözü olarak rivayet edilmektedir. ( İbn Sa d, et-tabakatü l-kübra, I, s. 122 ) Bu tür rivayetleri bile eserlerine sorgusuz sualsiz alan eski ulemanın mantığı ve bu mantıktan hareketle kendilerine yön veren günümüz insanının geçmişe bakışı yeniden gözden geçirilmelidir. Muhammed sizden hiçbirinizin babası değildir, Ancak Allah ın elçisi ve peygamberlerin sonuncusudur. Ahzab, 33/40. A lam, delail, hasais, şemail ve fezail kelimeleri Hz. Muhammed in vefatından sonra O nun belli başlı özelliklerini ihtiva eden eserlerin özel ismi haline gelmiştir. A lam, alametler; Delail, deliller; Hasais, özellikler; Şemail, fiziki özellikler ve fezail de faziletler anlamına gelmektedir. Bu kelimeler Hz. Muhammed hakkında kullanıldığı zaman Hz. Muhammed in peygamber olacağını bildiren alametler, deliller, Hz. Muhammed e mahsus özellikler, Hz. Muhammed in fiziki özellikleri ve Hz. Muhammed in faziletleri anlamına gelmektedir. Hadis değişik varyantlarıyla yaklaşık elli ayrı yerde geçmektedir. Buhari, Sahih, İlim, 38, Cenaiz, 33, Enbiya, 50, Edeb, 109; Müslim, Sahih, Zühd, 72; Ebu Davud, Sünen, İlim, 4; Tirmizi, Sünen, Fiten, 70, İlim, 8, 13; İbn Mace, Sünen, Mukaddime, 4; Darimi, Sünen, Mukaddime, 25, 46; Ahmed, Müsned, II, 49. 19

bildiren konuların dışında kalan başta ahlak 60 ve peygamberin şahsı ile ilgili konularda zayıf hadis kullanılabileceğini ifade etmişlerdir. 61 Bu sebeple özellikle özendirme ve korkutma konularında İslam dininin temellerini sarsan, dinin gönderiliş gayesini tamamen ters yüz eden eserler ve düşünceler ortaya çıkmıştır. Hz. Peygamberin vefatından itibaren başlayan ve her asırda birçok inanç, kültür ve medeniyetlerle karşılaşan Müslümanların sahabe asrından uzaklaştıkça, Kur an i bir peygamber anlayışından da uzaklaştıkları görülmektedir. İster rahmet elçisine olan aşk, muhabbet ve hasret sebebi ile olsun, isterse farklı din ve kültürlerden etkilenerek olsun, ilerleyen asırlarda ümmet, duygusal, muhayyile gücüne dayalı efsanevi, esrarengiz, neredeyse beşeri hüviyetinden tecrit edilmiş, adeta melekleştirilmiş bir peygamber anlayışı sergilemişlerdir. Zaman içerisinde bu anlayışların rivayetlere dönüşmesi de fazla gecikmemiştir. Neredeyse her asırda, her bölgede Hz. peygamber hakkında farklı bir siret, farklı bir edebiyat, farklı bir kültür oluşmuştur. O kadar ki, sahabedeki saf peygamber anlayışı ile tabiun dönemi peygamber anlayışı bile birbirinden farklılık arz etmektedir. Aynı şekilde ikinci asrın peygamber anlayışı başka, üçüncü asrınki daha başkadır. Günümüzde yazılı veya görsel bir çok yayınlarda, fevkalade zengin olan kültür, edebiyat ve tasavvuf tarihimizdeki büyük-küçük pek çok şahsiyetin dahi menkıbelerini, kerametlerini ve faziletlerini anlatma adına, onların beşeri özelliklerinin göz ardı edilip, adeta beşer üstü kutsal bir varlık gibi takdim edildikleri görülmektedir. Dolayısıyla bugün temel eğitimden itibaren yetişen nesillerimiz, Kur an ın bizzat anlattığı peygamberi değil; kültür ve edebiyatımızın takdim ettiği neredeyse her şeyi bilen her şeyi gören, her şeyi işiten, her an mucizeler göstererek her derde deva olan, her müşkülatı çözen bir peygamberi öğrenmektedirler. 62 Hz. Muhammed henüz Peygamber hayatta iken peygamberlikle ilgili yanlış anlamalara karşı çıkmıştır. O kendisinin yüceltilmesine karşı çıkmış, böyle 60 61 62 Hz. Peygamber in şu hadisi bu durumu gayet iyi açıklamaktadır. Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim Malik b. Enes, el-muvatta, İstanbul, 1992, Husnü l-huluk, 8; Ahmed, Müsned, II, 381; Benzer hadisler için bkz. Ebu Davud, Sünen, Sünne, 14; Ahmed, Müsned, II; 185, 369; Buhari, Sahih, Fedailü s-sahabe, 27; Tirmizi, Sünen, İman, 6; İbn Mace, Sünen, Zühd, 31; Darimi, Sünen, Rikak, 74. Tuleydi, eş-şeyh Abdullah, Tehzibü el-hasaisü n-nebeviyyetü l-kübra li s-suyuti, Beyrut, 1410 h, s. 6-7. Erul, Bünyamin, Sahabenin Sünnet Anlayışı, Ankara, 2000, s. 149-150. 20