NO. 4_TR BGSS WORKSHOP DOCUMENTATION. Türkiye de Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Hakkında Bazı Sosyolojik Değinimler. Prof. Dr.



Benzer belgeler
Necla Akgökçe den bilgi aldık. - İlk olarak ülkede kadınların iş gücüne katılım ve istihdam konusuyla başlayalım isterseniz

E İTLİK VE ÇALI MA YA AMINDA KADINLAR

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

NO. 10_TR BGSS WORKSHOP DOCUMENTATION. Bir Örnek: Mor Çatı Đstanbul. Esra Erbaş

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

Kadına Yönelik Şiddet mi? Aile İçi Şiddet mi? Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet

KADIN DAYANIŞMA VAKFI 2014 YILI KADIN DANIŞMA MERKEZİ FAALİYET RAPORU 1 OCAK 31 ARALIK 2014

TÜRKİYE DE KADIN İŞÇİ GERÇEĞİ: DAHA FAZLA AYRIMCILIK, DÜŞÜK ÜCRET, GÜVENCESİZ İSTİHDAM

SÖYLEŞİ H /PROF.DR. SEZA REİSOĞLU**

GMO 1. KADIN ÇALIŞTAYI

KADININ İNSAN HAKLARI YENİ ÇÖZÜMLER DERNEĞİ Kuruluş: Ocak 2012

TÜRKİYE DE KADIN İSTİHDAMI

NO. 9_TR BGSS WORKSHOP DOCUMENTATION. Kadın Hakları Çalışma Grubu KAHDEM WEB/KAHDEM DERNEĞĐ Türk Hukuk SitesĐ

TÜRKİYE DE KADINLARIN SİYASAL HAYATA KATILIM MÜCADELESİ VE POZİTİF AYRIMCILIK

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

TOPLUMSAL CİNSİYET TOPLUMDA KADINA BİÇİLEN ROLLER VE ÇÖZÜMLERİ

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

2013 YILI Faaliyet Raporu

Türkiye de Kadın Alanındaki Koordinasyon Mekanizmalarının Analizi. Ülker Şener Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

Türkiye de Kadın İstihdam Sorununa Çözümler LİZBON SÜRECİ ve KADIN GİRİŞİMCİLİĞİ

SAĞLIKLI ŞEHİR HAREKETİ KADIN ÇALIŞMALARI Kasım Eylül 2011

TÜRKIYE NIN EN BÜYÜK KULLANıLMAYAN

8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ 1 MAYIS 10 KASIM ATATÜRK Ü ANMA ETKİNLİĞİ SANATSAL ETKİNLİKLER

BAĞIŞÇILAR VAKFI MODELİNİ DESTEKLEME PROGRAMI

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE NİN DEMOKRATİKLEŞME SINAVINI DERİNLEMESİNE TARTIŞTI!

Buca da kadınlar yalnız değil Çaresiz Değiliz Çare Biziz

Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği. Sürdürülebilir Kalkınma Ders Notu

TÜRKİYE DE KADIN VE SİVİL TOPLUM: ÖRGÜTLENME VE SON EĞİLİMLER. Yönetici Özeti

ENEL HİZMETLER İŞÇİLERİ SE

İşsizlik İstikrarlı Biçimde Yükseliyor! Son 10 Yılın En Yüksek İşsiz Sayısı

Genel Eşit Muamele Yasası

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

KADIN DOSTU AKDENİZ PROJESİ

İsyanım. Suskunluğumda. Şiddetin. Başucumda ŞİDDET VERİLERİ

Murat Çokgezen. Prof. Dr. Marmara Üniversitesi

İş Yeri Hakları Politikası

Amasya da Kadın İstihdamının Artırılmasına Destek Projesi (KADES) Kadın Emeği Konferansı Kadın istihdamı 3 Mayıs 2011 Ankara

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

Yavuz Bayülken Tarafından Hazırlanıp Sunulan Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi İşletmeleri Başlıklı Rapor Üzerine Görüşler

Türkiye de Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Sağlamaya Yönelik Ortamın Desteklenmesi Projesi DAHA ADİL BİR DÜNYA İÇİN, YANIMDA OL

ÇALIŞMA HAYATINDA KADINLAR: DAHA ÇOK ÇALIŞIYOR, DAHA AZ KAZANIYOR

Türkiye de Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

TÜSİAD KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ ÇALIŞMA GRUBU BAŞKANI NUR GER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

HAZIRLIK VE İSTİŞARE TOPLANTISI

İşgücü Piyasasında Gelişmeler: Döneminde Kadınlar ve Erkeklerin İstihdamı ve İşsizliği Ne Yönde Değişti? 1

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

Sentez Araştırma Verileri

21. Yüzy lda Yafll l k Yeni Bir ktisadi Güç

2 Aile yapısı ve yaşam şekli, yaşam evresi merasimleri ve dini bayramlar. 5 Çocuk hakları ve aile rolü. 8 Demokrasi ve değerler

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

tepav Tasarruf kamudan başlar Nisan2012 N DEĞERLENDİRMENOTU Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

Fark Ettikçe, Birlikte Güçleniyoruz...

Ben bir yazarım demek, kullanacağım kelimeleri ben seçerim demektir.


CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı

ÇALIŞMA YAŞAMININ GELECEĞİ GİRİŞİMİNDEN SORUMLU BİRİM 2017

Almanya daki slam Konferans - Müslümanlar n Durumu ve Uyumlar

NO. 1_TR BGSS WORKSHOP DOCUMENTATION

MÜSİAD İSVİÇRE Değerli Yönetim Kurulu Üyelerim, Şube Başkanlarım,

Türkiye ye Yönelik Beklentiler Olumsuz Olamaz

14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ

Canan Ercan Çelik TEİD, Yönetim Kurulu Üyesi Borusan Holding Kurumsal Fonksiyonlar Başkanı

tepav Ocak2013 N TÜRKİYE DE YOLSUZLUK ALGISI ÜZERİNE NOTLAR DEĞERLENDİRMENOTU Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

CURRICULUM VITAE. 4. Uyruk : Avusturya (Mavi Kart dolayısıyla çalışma ve oturma serbestisi

25 KASIM KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI DAYANIŞMA GÜNÜ

A. Buğra : Konuşmadığımız süre içinde asgari ücret tespit edildi.

Yrd.Doç.Dr.Ebru Z.BOYACIOĞLU Kadın Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi

KOPENHAG ZİRVESİ IŞIĞINDA TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ

Eğitimde ve Toplumsal Katılımda Cinsiyet Eşitliğinin Sağlanması Projesi

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

İş yerinde anne ve babalık: Dünya da hukuk ve uygulamadaki yansımaları 1

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELE İÇİN KADIN KONUKEVLERİ PROJESİ 7 MAYIS 2014-ANKARA. Saygıdeğer Misafirler, Değerli Basın Mensupları

Eşit? Son 20 yılda üniversiteye kaydolan kadın sayısı 7 kat arttı 2009 da kadınların %51 i yükseköğretim öğrencisi

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Kadına YÖNELİK ŞİDDET ve Ev İçİ Şİddetİn Mücadeleye İlİşkİn. Sözleşmesi. İstanbul. Sözleşmesİ. Korkudan uzak Şİddetten uzak

Kadın İstihdamı: Sorun Alanları, Çözüm Önerileri. Ülker Şener

Cumhuriyet Halk Partisi

Neyi Amaçlamaktadır?

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

Türkler Kendi işinin patronu olmak istiyor!

Kahraman Kit ve Akıllı Can. Technical Assistance for Promoting Registered Employment. Kayıtlı İstihdamın Teşviki için Teknik Destek Projesi

İşsizlik Dikiş Tutmuyor İşsizlikte Kriz Günlerine Dönüş

KAMU POLİTİKASI BELGELERİ

2011 KADIN İSTATİSTİKLERİ

ÖZGEÇMİŞ. 02/2014 devam etmekte: Yrd.Doç.Dr.; Avrasya Üniversitesi, Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi

Cinsiyet Eşitliği ~ Türkiye de Kadın ~

Maaşlar Arasında Uçurum Var!

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ

Ahmet Pura: Dijitaldeki kontrolsüz büyüme korkutuyor

Bu çalışma sırasında bize yardımcı olan tercümanımız Habibe Biber e de ayrıca teşekkür ediyoruz.

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, Kapitalist Sömürü Sistemini Yıkmak için Örgütlenme ve Mücadelenin adıdır!

Bir gün Pepe yi görmeye gittim ve ona : Anlayamıyorum her zaman bu kadar pozitif olmak mümkün değil, Bunu nasıl yapıyorsun? diye sordum.

PİYASAYA BAKIŞ 24 Temmuz 2013

Size karşı bir şey yapılmaya çalışılıyor, bir şey dayatılıyor ve siz de bunu kabul etmiyor ve direniyorsunuz.

"Kentsel Dönüşümün Anahtarı Kooperatiflerde"

Almanya daki slam Konferans ve Federal Alman Hükümetinin Entegrasyon Politikas

Transkript:

BGSS WORKSHOP DOCUMENTATION NO. 4_TR Türkiye de Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Hakkında Bazı Sosyolojik Değinimler NO. 2010 1 Prof. Dr. Yıldız Ecevit Uluslararası Çalışma Atölyesi Hukuksal Normların Uygulanması: Türkiye de ve Almanya da Kadına Yönelik Şiddet The BGSS is funded by BGSS WORKSHOP DOCUMENTATION BERLIN GRADUATE SCHOOL OF SOCIAL SCIENCES INSTITUTE OF SOCIAL SCIENCES HUMBOLDT - UNIVERSITÄT ZU BERLIN LUISENSTR. 56 10117 BERLIN BGSS WORKING PAPER SERIES WWW.BGSS.HU-BERLIN.DE/BGSSONLINEPUBLICATIONS CONTACT: BGSSPUBL@CMS.HU-BERLIN.DE

BGSS WORKSHOP DOCUMENTATION Published by the Berlin Graduate School of Social Sciences (BGSS), Institute of Social Sciences at the Humboldt-Universität zu Berlin. Publication on this website does not preclude a later publication elsewhere. Any opinions expressed in this paper are those of the author(s) and not those of BGSS. The copyright stays with the author. Copyright for this paper: Prof. Dr. Yıldız Ecevit Please cite in the following format: Ecevit, Yıldız (2010): Türkiye de Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Hakkında Bazı Sosyolojik Değinimler. BGSS Workshop Documentation Implementierung von Rechtsnormen: Gewalt gegen Frauen in der Türkei und in Deutschland, Institut für Sozialwissenschaften, Humboldt-Universität zu Berlin. Prof. Dr. Yıldız Ecevit, Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Sosyoloji Bölümü Öğretim Görevlisi ve ODTÜ Kadın Çalışmaları Ana Bilim Dalı Başkanı. Dieser Beitrag ist eine Transkription des Redebeitrages von Prof. Dr. Ecevit und der anschließenden Diskussion im Rahmen des BGSS Workshops Implementierung von Rechtsnormen: Gewalt gegen Frauen in der Türkei und in Deutschland vom Januar 2009. BGSS Workshop Documentation Berlin Graduate School of Social Sciences Institute of Social Sciences Humboldt-Universität zu Berlin Mail Address: Unter den Linden 6 10099 Berlin, Germany Offices at: Luisenstr. 56 10117 Berlin www.bgss.hu-berlin.de/bgssonlinepublications Email: bgsspubl@cms.hu-berlin.de 1

Türkiye de Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Hakkında Bazı Sosyolojik Değinimler Prof. Dr. Yıldız Ecevit, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Tekrar merhaba. Dün, kendi adıma ve Türkiye den arkadaşlarım adına bu toplantı çağrısı için tam olarak teşekkür edemedim. Bu toplantı ile ilgili olarak, önemli, doğru zamanlı ve nadir yapılan toplantılardan biri diye düşünüyorum. Onun için dünkü konuşmaların üzerinden kısa bir değerlendirme yapmaya ve bütün tartışmaları elimden geldiğince bir bağlama oturtmaya çalışacağım. Dün sabah Dr. Schweikert in başlattığı tartışmadan itibaren Almanya Türkiye karşılaştırması yaptık. Sonra bir arkadaşımız, sanırım Carol dı, bu karşılaştırmanın doğru olmadığını söyledi. Haklı olduğu taraf vardı tabii!... Ama yine de mademki burada Almanya yı ve Türkiye yi konuşuyoruz, böyle bir karşılaştırmanın bir parça yararlı olduğunu düşünüyorum. Burada dün bize Türkiye ve Almanya örnekleri kadına yönelik şiddetle mücadelenin iki cephesini gösterdi; iki açıdan mücadele edilebildiğini gösterdi. Almanya dakini kavramsallaştırırsak daha çok yukarıdan aşağıya, Türkiye dekini kavramsallaştırırsak daha çok aşağıdan yukarıya... Türkiye de şiddetle mücadele 80 lerin başından itibaren, yani biz bilinç yükseltme gruplarını kurduğumuz andan itibaren başladı. Yani şiddeti 80 lerden beri tartışıyoruz. Önce kavramlara ne diyeceğimize karar verdiğimiz, şiddeti nasıl tanımladığımız bir süreci yaşadık. Sonra dün arkadaşlarımın anlattığı gibi kampanyalarla devam ettik, kadın hareketi ve örgütleri olarak kadınların yaşadığı şiddete dikkat çektik. Bugün şiddetle mücadele kurumsallaşma düzeyine geldi. Dolayısıyla bizimki aşağıdan yukarı ve öyle olmaya devam ediyor. Yani şiddetle mücadelede kadın örgütlenmesinin rolü çok fazla. Üstelik Türkiye de kadın örgütlenmesi, 1980 lerden itibaren inanılmaz boyutlarda genişledi. Öyle ki 2003 yılında yaptığım bir araştırmada şubeler de dahil olmak üzere, 332 örgüte ulaştım. Kimi güçlü, kimi değil, kimi küçük, kimi grup ya da inisiyatif ama Türkiye de tahmininizin ötesinde bir kadın örgütlenmesi var. Bu bizim pozitif yanımız. Türkiye de kadınlar örgütlenmeye devam ediyor ve kadın hareketi birçok ülkeden hala daha aktif. Deniyor ki dünyada feminizmde bir gerileme var. Bence Türkiye de bunu söylemek biraz yanlış. Şunun için yanlış: Türkiye de hala kadın konusunda, 2

toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda yapılacak çok şey var. Bu anlamda kadın örgütlenmesi de ayakta durmak zorunda; kadın örgütleri çoğalmak çeşitlenmek ve güçlenmek zorunda. Peki, bu pozitif yanımız ise negatif yanımız nedir? Türkiye de bir paradigma değişikliği var. Uzun yıllar modernleşme ve kalkınma bağlamında konuştuk. Bugünse, eğer bir kavramla ifade etmem gerekirse, bunun adı muhafazakârlıktır. Her şeye egemen olan bir muhafazakarlık ve yeni liberal söylem, ideoloji... Muhafazakârlık bu hükümetin, yani AKP hükümetinin güçlendirdiği bir eğilim olmakla beraber yeni bir şey değil Türkiye de. Zaten her zaman muhafazakârlık vardı ama bu kadar güçlü değildi. Şimdi biz bunu çok çeşitli boyutlarıyla yaşıyoruz. Örnekler vermem gerekirse, Medeni Kanun, Türk Ceza Kanunu, ve Anayasa nın 10. Maddesi değişikliklerinde ciddi bir parlamenter dirençle karşılaştık, feminist kadınlar ve kadın örgütleri olarak. Ayrımcılık!... Evet, Türkiye de kadına yönelik ayrımcılık da var. En iyi örneklerini çalışma yaşamından gösterebiliriz. Bu da her zaman vardı ama son yıllarda arttı, örneğin kamu kuruluşlarına kadın personel alınmakta ciddi engeller konuldu, iş ilanlarında mesela sadece erkek alınır gibi ifadelerle karşılaşıyoruz ve bunların mücadelesini yapıyoruz. Kadını aile ile özdeşleştirmek, kadın ve aileyi birlikte düşünmek eğilimi de zaten vardı, daha fazla arttı. Bu artışta bugünkü hükümetin temsilcileri, başbakan, bazı bakanlar açık olarak kadının aile içindeki yerini rolünü vurguluyorlar ve kadını kamusal yaşamdan daha geriye çekmeye yönelik söylemleri var. Bunlardan bir tanesi, sayın başbakanın sık sık tekrarladığı, her ailenin en az üç çocuğa sahip olması.... Đkincisi, yasalar. Değişen yasalarda, kadınların yine bağımlı statüsünün devam ettiğini görüyoruz. Sosyal güvenlik yasasında yapılan değişiklikler bunun çok güzel örnekleridir. Detayına girmeyeceğim ama bir taraftan da kadını erkeğe daha bağımlı kılmak için yapılan değişiklikler var. Türkiye de çocuk bakımı hizmetleri gelişmiş değil, kreşler kapanıyor, Bu anlamda çocuk bakımı ve yaşlı bakımı, kadınları daha çok eve bağlayan hizmetler olarak ağırlığını koruyor. Beklerdik ki, tersine gelişecek. Öyle değil mi? Oysa beklediğimizin farklı bir biçimde daha geri gidiyor çocuk bakımı ve yaşlı bakımı, kadının üzerine kalıyor. Sağlık sistemi de çöküyor ve hasta bakımı da kadının üzerine kalıyor. Kadının çalışmasının önünde pek çok engel var. Türkiye de kadının iş gücüne katılımı Cumhuriyet kurulduğundan beri görülmemiş bir düzeyde. Her 100 kadından 25 i işgücüne katılıyor. Bu, ülke ortalaması Kentlere gittiğimizde her 100 kadından 19 u çalışmakta ve bu bütün Avrupa Birliği ülkelerinin, Türkiye de konuyla ilgi kişi ve kurumların dikkatini çekmektedir. Kadınların işgücüne katılımı OECD ortalamasının ve Avrupa Birliği ülkeleri ortalamasının en 3

altındadır. Bu bağlamda, eğer biz şiddet ile kadının ekonomik özgürlüğü ve ücretli çalışması arasında bir ilişki kuracaksak bu ortalamaya dikkat etmemiz lazım. Cinsiyetçilik, ataerkil ideoloji, ataerkil yapı dediğimiz şeyi gözden kaçırmamamız lazım. Bunu çoğu zaman gözden kaçırıyoruz. Kentleşme ataerkil ideolojinin zayıflamasına yardımcı olabilirdi ama çok ciddi köy nüfusu büyük kitleler halinde kentlere geldiği için ataerkil ideoloji kentlerde yaşamaya, varlığını sürdürmeye devam ediyor. Göç, bu anlamda ataerkil ideolojinin güçlü bir şekilde devamının en büyük aracı oldu. Dinin günlük yaşamdaki etkisi devam ediyor. Din adamları kadının toplumdaki rolü, evdeki rolü, çalışma hayatında olup olmaması konusunda açıklamalarda bulunuyorlar. Örneğin, Đstanbul da bir caminin imamı kadınlar nefislerine sahip değillerdir, çalışma hayatında nefislerine hakim olamazlar, bu nedenle çalıştırılmamalıdırlar, çalışmamalıdırlar diyebiliyor. Kadın örgütleri ve onların çalışmalarına çok sıcak bakıldığı söylenemez. Bugün, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü yle kadın örgütleri arasındaki ilişki zayıflamıştır, eskisi gibi güçlü değildir. Aynı zamanda sığınaklar kapatılıyor. Đstanbul Barosu içinde problemler var. Bunlar bizim yaşadığımız önemli problemler. Peki kabaca çizmeye çalıştığım bu çerçeve içinde Türkiye de kadına yönelik şiddetle nasıl mücadele edilecek? Ben kadına yönelik şiddetle mücadeleyi bir özel mücadele alanı olarak görüyorum. Bu elbette vardı ve var olmaya devam edecek. Bu özel mücadeleden hiç bir şekilde vaz geçmemeliyiz ama bir de kadına yönelik şiddeti doğuran temel nedenlere bakarak toplumsal cinsiyet eşitsizliği mücadelesi yapmalıyız; yani topyekun bir mücadele. Dünya Ekonomik Forumu nun yaptığı toplumsal cinsiyet uçurumu indekslerinde Türkiye maalesef son zamanlarda bütün ülkelerin çok altında, çok gerisinde. Örneğin 2008 yılı sonuçlarına göre kadın erkek eşitliği açısından 130 ülkenin iyiden kötüye doğru yapılan sıralamasında 123. geliyoruz. Dolayısıyla, iki alanda mücadeleden bahsediyorum. Şiddetle mücadele için özel müdahalelerden, ama daha genel bir çerçevede de toplumsal cinsiyet eşitliği için genel bir mücadeleden bahsediyorum, bir güçlenmeden bahsediyorum. Feminist bir tarihimiz var. Bu tarihi hatırlamalıyız ve bilinç yükseltme mücadelesine, her yerde ve her kesimle devam etmeliyiz. Türkiye toplumu genç bir toplumdur, genç nüfusu çok fazladır. Toplumsal cinsiyet eşitliği ve ataerkillikle mücadele konusunda bilinç yükseltme için özellikle genç nüfusu hedef almalıyız. Eğitim demiyorum, özellikle demiyorum! Çünkü eğitim Türkiye de aşınmış bir kavramdır. Bugün herkes kadın erkek eşitliği dendiğinde reçetenin ilk maddesi 4

olarak eğitim diyor. Eğitim, evet ancak bunun çok daha ötesine geçerek, farkındalık yaratmaktan ve bilinç yükseltmekten bahsediyorum. Formel bir eğitimin ötesinde bir zihniyet değişikliğinden bahsediyorum. Kadın örgütlerinin kararlı ve sürekli mücadelesi devam etmelidir ve bu örgütlerin feminist bir bakış açısına sahip olmaları için her zaman destek olmalıyız, çünkü ben hâlâ çıkış yolunu kadın örgütlenmesinde buluyorum. Çünkü biraz önce anlattığım gibi, devlet henüz kadının yanında değil. Yapılan çalışmalar var ama ben bunları oldukça yüzeysel buluyorum ve güçlü bir siyasi iradenin yokluğuna dikkatinizi çekmek istiyorum.. Dün burada söylendi, bir siyasi irade eksikliği var ve siyasetçiler samimiyetsiz. Siyasi iradede bir kurumsallaşma yok ve kadın konularına da yeterince bütçe ayrılmıyor. Buna çok özel olarak kendi yaptığım çalışmalardan da örnekler verebilirim. Mesela kadın emeği konusunda ciddi bir kadın istihdamı politikası yoktur ama Türkiye nin Avrupa Birliği ne giriş sürecinde hazırladığı Đlerleme Raporları nda daima kadının iş gücüne katılımını arttırmak için çalışmalar yapılacaktır şeklinde ifadeler yer alır. Bu tür ifadeleri bütün ilerleme raporlarında görürsünüz ama ciddi bir kadın istihdamı politikası yoktur. Sadece kadın istihdamı ile ilgili olarak değil, kadın ile ilgili daha birçok konuda ciddi bir siyasi irade eksikliği vardır Türkiye de ve bu çok önemlidir. Şimdi bitiriyorum ve bir bilim insanı, bir feminist sosyolog olarak da şunları söylemek istiyorum. Kadına yönelik şiddet, Türkiye nin önemli bir sorunudur. Bir sorunu görünür kılmak için önce istatistikleri konuşturmamız lazım. Đstatistiklerimiz eksik, olanlar da güvenilir ve tutarlı değil. Aynı zamanda nicel ve nitel olarak yaptığımız bilimsel araştırmalarımız da zayıf. Dolayısıyla araştırmalarımızı güçlendirmeliyiz. Ancak, kadına yönelik şiddet öyle hassas bir konudur ki, araştırma yapmanız başka bir alandakinden daha zordur. Halen küçük ölçekli az sayıda araştırmamız var ama daha genişlerini, daha kapsamlılarını yapmak durumundayız. Bunun için Türkiye de üniversiteler arası kadın araştırmaları merkezleri ve yüksek lisans programları arası ortaklaşarak yapılacak şiddet konulu feminist çalışmalar öneriyorum; Ayrıca bugün burada olmaktan kaynaklanan bir arzuyla, uluslararası ortak çalışmalar öneriyorum. Türkiye ve Almanya veya Türkiye ile başka ülkelerin katılımıyla yapılacak ortak ve karşılaştırmalı çalışmalar,şiddet konusundaki bilimsel bilgi eksikliğimizi ciddi şekilde tamamlayacaktır. Teşekkür ederim. SORULARA CEVAPLAR SORU 1: Uluslararası işbirliği konusundaki analiz ve sonuçlara tamamen katılıyorum. Yalnızca 5

şuna değinmek istiyorum; siz, dünkü konuşmalardan Almanya da kadına yönelik şiddetle mücadelenin yukarıdan aşağıya olduğu yönünde bir izlenim edindiğinizi söylediniz. Ancak benim algılamama göre burada da mücadele sizin anlattığınız şekilde Türkiye de olduğu gibi kadın hareketiyle başlamıştır. Şiddet üzerindeki örtünün kaldırılması, özel yaşam politiktir sloganıyla aile içi şiddetle, cinsel şiddetle, çocuklara cinsel tacizle ve 218. Maddeyle mücadele hep güçlü bir şekilde aşağıdan gelmiştir ve sonuçta kurumsallaştırılmış, politika tarafından sahip çıkılmıştır. Öyle ki bugün politik aşamada uygulamaya konulan pek çok şey aslında kadın hareketinin talepleridir. Ben şimdi bunun paralel bir etki olarak bizde çok geniş bir alana yayılmış ve farklılaşmış olan projelerden gelen tepkilerle eşit düzeylerde sürdüğünü düşünüyorum. Özellikle kadın evleri hareketinden biz Almanya da çok önemli güç alıyoruz. Dün Bayan Schweikert örneğin Kasım ayında bakanlığın kadın komisyonunda kadın evlerinin finansmanı konusunda danışma toplantısı yapıldığını söyledi. Ben Almanya daki gelişmeyi yukarıdan aşağıya değil, daha çok paralel düzeyde tanımlıyorum. Kısaca değinmek istediğim bir konu var. Berlin de kamu yönetiminde gender budgeting yöntemi (toplumsal cinsiyet temelinde bütçeleme ) uygulanıyor. Bu kamu harcamalarının cinsiyet üzerindeki etkilerinin ispat edilmesini öngörüyor ve tek tek kurumlarda değişik modeller şeklinde uygulanıyor. Henüz işin başlangıcındayız, ama bu yöntemin kamu kaynaklarını kadınlara eşitlik sağlama yönünde kullanılması için iyi bir yol olduğu düşüncesindeyim. CEVAP 1: Teşekkür ederim açıklamanız için. Haklısınız, ben de yıllar önce Almanya nın kadın hareketi tarihini okuduğumda, neredeyse köylere kasabalara kadar kadın örgütlenmesinin olduğunu öğrendiğimde çok etkilendiğimi hatırlıyorum. Şöyle anlatayım o zaman ne demek istediğimi: Almanya da kurumsallaşma görece hızlı oldu; kadın örgütlerinin faaliyetleri, talepleri kurumsallaşmaya daha hızlı yansıyabildi, yukarıdan cevap geldi ve sığınaklar yaygınlaştı diyebilirim. Türkiye de bu süreç zahmetli, uzun zamandır sürüyor ve hâlâ başı kadın örgütleri ve onların inisiyatifleri çekiyor. Bunu söylemeye çalıştım. Sancılı bir süreç Türkiye deki. Yıllar önce Đstanbul da Şişli Belediyesi nce, Bakırköy Belediyesi nce açılmış sığınaklar vardı, kapatıldı. Türkiye de hızlı bir momentum yok. Sesimizi yukarıya duyurmakta güçlük çekiyoruz. Bunu söylemek istiyorum. SORU 2: Sevgili hocam, öncelikle bu güzel toparlamanız için çok teşekkür ediyorum size. Bir hususa dikkat çekmek istiyorum. Türkiye de evet, 80 lerden itibaren kadınlar kadına yönelik şiddeti konuşmaya tartışmaya ve örgütlenmeye başladılar. Bu dönem için bizim söylemimiz oldukça radikaldi. Bu söylem bazı kadın örgütleri tarafından hala sürdürülüyor. Fakat gelinen şu 6

noktada aslında devlet görünürde bizim söylemimizi benimsiyor. Bu da oldukça tehlikeli bir şey diye düşünüyorum. Çünkü esasında bizim söylediklerimiz benimsenirken bunlar bir şekilde içerikten yoksun olarak, politik olarak kullanılıyor. Başka bir deyişle feminizm ehlileştiriliyor. Devlet kadına yönelik şiddetle mücadelenin sınırlarını da kurallarını da kendi koymaya başlıyor. Buna dikkat çekmek istedim. Teşekkür ederim. CEVAP 2: Çok katılıyorum. Dün de böyle bir saptama yaptınız zaten. Elbette feminizmin ehlileştirilmesi tehlikesi Türkiye de, en çok kadına yönelik şiddet konusunda var. Çünkü kadına yönelik şiddet devlet kurumlarının en çok el attığı bir alan. Orada da bir ehlileştirme söz konusu. Elbette burada çok haklısınız. Ama ben şöyle bir görüşten hareket ediyorum. Bizim bir feminist geçmişimiz var, bir mirasımız var. Mor Çatı, burada sizin temsil ettiğiniz Mor Çatı, bu mirasın en güzel taşıyıcılarından biri. Dolayısıyla, eğer bizim böyle bir mirasımız varsa, biz bu geçmişi, bu bakış açısını yeni kurulan kadın örgütlerine, devlete yakın görünen kadın örgütlerine taşıyabiliriz, aktarabiliriz, böyle bir yeniden uyanış yaratabiliriz diye düşünüyorum. Aksi takdirde, sizin de değindiğiniz gibi, bir tehlike var ki o da devletin, ben şiddete uğramış kadını koruyorum, onun için koruma evleri açıyorum diyerek yeni bir kontrol boyutu getirmesidir. Bundan ben her zaman tabi ki endişe duyarım ama hala kadın örgütleriyle daha yakın çalışırsak, önceki kadın örgütlerinin, yani feminist kadın örgütlerinin bakış açısını, geleneğini, mirasını özellikle yeni kurulan kadın örgütlerine taşıyabiliriz diye düşünüyorum. Teşekkür ederim. SORU 3: Ben Almanya da son otuz yılı ve öncesini düşündüğümde ve geri baktığımda, başlangıçta ne parlamenterlerin ne de partilerin bir rol oynamadığını görüyorum. Ama kamu yönetiminde çalışan kadınlar, daha kadın politikası kurumsallaşmadan önce, örneğin kadın evlerinin birşeyleri değiştirebileceğini anladılar ve değişimde çok önemli bir rol oynadılar. Bunu söylemek zorundayım, çünkü tartışmalarda kadın hareketi, kadın örgütleri bir yanda, devlet ve politikacılar öbür yanda ve karşı karşıya duruyorlarmış gibi algılıyorum; ama bence bu daha çok bir üçgen. Burada bürokratik bir devlette politik bir kamu yönetimi var ve bu sadece politik değil, aynı zamanda kamu yönetimi. Ve burada çok önemli bir soru akla geliyor: kamu yönetiminde görevli kadınların oranı. Uzun vadede birşeyleri değiştirmek için bu alanda mücadele etmek çok önemli. Gözlemlerim bana şunu gösteriyor, politikanın tepesinde bakanlıklarda oturanlar bu konulara saçmalık olarak bakabilirler. Ancak kamu yönetiminde yüksek düzeyde çalışan bir kadının bana söylediği gibi, bu kişiler muhafazakar olarak, şiddetten yana olduklarını söyleyemezler, dolayısıyla şiddete karşı önlemleri desteklemek zorunda kalırlar; bu da bazı şeyleri harekete geçirir ve politikayı da peşinden çeker, ayrıca kamu oyu yaratır. Kamu 7

yönetiminin üst ve orta düzeyindeki kadınlar çok önemlidir. Öğrendiğime göre Türkiye de kamuda çalışan kadınların oranı azalıyor. Bunu çok düşündürücü buluyorum. Belki AB ye üyelik sürecinde Türkiye de kamu yönetiminde kadın oranını arttırmak için birşeyler yapılabilir, Avrupa ya uyum sağlama şansını arttırır. Bazı şeyleri harekete geçirmek ve değiştirmek yönünden kamudaki kadın çalışanlar parlamento ve politik partilerden dahi daha önemlidir. Onlar iyi açıklanmış haklı bir talebi üstlerine kabul ettirebilirler. Zamanında kadın evleri açma talebimiz karşısında bir model kadın evi açmayı kabul ettirdiler ve bu konuda yaygın bir dinamiğe yol açtılar. Ben bu yüzden kamudaki kadınları çok önemli buluyorum. CEVAP 3: Kısa kısa cevaplar vereyim çünkü sorular çok. Sevgili Carol teşekkür ederim, çok hak veriyorum ama dün de Hülya istatistikleri gösterdi; Türkiye de kamu kuruluşlarında çalışan, özellikle orta ve üst kademede, kadınların sayısı az, giderek de azalıyor. Bunun birinci nedeni kamu iktisadi kuruluşlarının pek çoğunun özelleştirilmesidir. Özelleştirmeler erkekler kadar kadınların da işten çıkarılmalarına neden oldu. Bu anlamda kamu sektörü artık kadınlar için güçlü bir işveren değil şu anda Türkiye de. Ayrıca biraz önce bahsettiğim muhafazakar dalga ve bu dalganın temsilcisi olarak kamu kurumlarında kadınların çalışmasına çok da sıcak bakmayan bir hükümet var. Bu anlamda oradan bir ümidimiz olabileceğini kısa vadede düşünmüyorum. Kaldı ki, kamu sektöründe kadınların çalışması yetmez. Bu kadınların, erkekler gibi ataerkil ideolojiyi benimsememiş kadınlar olması gerekir. Bu kadınların, kadın özgürleşmesine inanmış kadınlar olması lazım. Kadın kamu personelinin, sadece cinsiyetlerinin kadın olması yetmez. O anlamda ben bir topyekün feminist anlayışın nasıl nüfuz edebileceğini düşünüp duruyorum. Kamu görevlileri, kadın olarak, yeterli değil sayıca. Ayrıca onlar da ataerkil görüşün taşıyıcıları ve yeniden üreticileri olabiliyorlar. Bu anlamda kamu kuruluşları ile feminist kadınların birlikte çalışma yapabilmeleri çok zor görünüyor gözüme. SORU 4: Ben Türkiye den STK lar ve devletin işbirliği konusunda bir örnek vermek istiyorum. Benim örgütüm on yıldır Ankara daki SHÇEK Genel Müdürlüğü ile çalışıyor. Kadınlar için, feminist aydınlanma programının Türkiye de yaygınlaştırılması için, bu kurumun yönetim kadrosundaki kadınların verdiği mücadele güzel bir örnektir. Kadının Đnsan Hakları adını taşıyan bu program için Genel Müdürlük ile anlaşma imzaladığımız zaman, erkek bir sosyal danışman, bu feminist programın cinsellik ve cinsel şiddet bölümü dahil tamamını onaylıyorum dedi. Bu programı yıllarca yürüten ve savunan Kurumun kadın elemanlarıydı. Her yeni hükümet kurulduğunda, ki Türkiye de sık sık hükümet değişir, yeni bakanlara, özellikle ailenin namus anlayışına zarar veriyor diyenlere karşı programı sonuna kadar savunmuşlardır. Bu program 8

sosyal danışmanlarla yürütülüyordu; sosyal danışmanlar devlete bağlıydı; şimdi STK ların bağımsız sosyal danışmanlıkları da var. Sosyal danışmanlar arasında marksist eğilimliler, radikal feministler ya da muhafazakar olanlar vardı; ama bizim için böyle geniş bir teşkilatla çalışmak büyük şanstı ve bu kadın sorunları üzerinde düşünme ve ön çalışma açısından büyük bir açılım sağladı. Her zaman en üst düzeydekilere ulaşmak gerekmiyor; bu daha zor; ama programın uygulanması Türk kamu yönetiminde birşeyleri değiştirmek isteyen kadınların olduğunu gösterdi; onlarla çalışmak gerçekten güzel. Selma Acuner KSGM başkanıyken birlikte çok güzel çalışmalar yaptık. Şimdi böyle çalışmaları devam ettirmek için yeni platformlar ve işbirlikleri aramalıyız. CEVAP 4: Karin teşekkür ederim. Buna hiç hayır demeyeceğim, iyiler var ama iyi olmayan durumlar da var. Mesela çocuk bakımı politikasına baktığım zaman çok olumsuzluk görüyorum. Bu anlamda karamsarım. Tabi ki SHÇEK de güzel şeyler yapıldı ve yapılmaya devam ediliyor ama olumlu olanların yanında olumsuzlara da bakıp bunları nasıl değiştirebiliriz diye, düşünmek lazım. Genel olarak Türkiye nereye gidiyor diye bakmak lazım. Sen de biliyorsun, birlikte çalışacağız ve çalışıyoruz şimdi, bu çocuk bakımı meselesinde gerçek bir geri adım atışı var. Kamu kreşlerinin kapandığını ve yenilerinin de bu krizde kolay kolay açılamayacağını zannediyorum. 2008 yılında açılan istihdam paketi işverenlerin üzerinden kreş sorumluluğunu kaldırdı büyük ölçüde. Bu anlamda, hangi devlet kurumundan, hangi bakanlıktan destek alınması gerektiğini bilmiyorum çünkü Çalışma Bakanlığı, Đşveren Sendikaları Konfederasyonu, Sosyal Hizmetler, Milli Eğitim Bakanlığı, bütün bunlara baktığımızda çocuk bakımını destekleyici, ailenin yükünü hafifletici bir eğilim görmüyoruz. Teşekkür ederim. SORU 5: Aslında bu konuda hemen herşey söylendi. Dorthea Hecht in dünkü konuşmasında bir çizim gördük, ortada aile içi şiddet yer alıyor, çevresinde kadına karşı şiddeti önleyen yasal normların uygulanmasında rol oynaması gereken ve rol oynamak zorunda olan aktörler yer alıyor. Ben de STK lar ya da bilimin devletle karşı karşıya gelmesinin ve kutuplaşmasının interaksiyonu ve uygulamayı yapılandırmaya engel olacağı görüşüne katılıyorum. Aksi halde kadına yönelik şiddetle mücadele etmenin zor olacağı kanısındayım. Bu çalıştayda ülkelerarası ve çalışma alanlarını birleştiren tartışma olanağı bulmamız beni çok sevindirdi. Çalıştayın esas amacı da buydu. Bu olanağı sağlayan herkese teşekkür ederim. 9