93 Harbi Faciası HATIRA
DÜN BUGÜN YARIN YAYINLARI, 2010 DBY: 4 Hatıra: 4 Isbn: 978-605-61331-5-2 Sertifika No: 18188 93 Harbi Faciası Manastırlı Mehmet Rıfat Bey İstanbul, Ağustos 2010 Hazırlayan: Tahsin Yıldırım Editör: Ersan Güngör Yayın Yönetmeni: İrfan Güngörür Sayfa Düzeni: DBY 93 Harbi Faciası HATIRA Kapak Tasarım: Sercan Arslan Baskı/Cilt: Şenyıldız Yay. Matbaacılık Ltd. Şti. Gümüşsuyu Cad. No: 3, K: 2 Topkapı/İstanbul Tel: 0212 483 47 92 (Sertifika No: 11964) Manastırlı Mehmet Rıfat Bey Hazırlayan: Tahsin Yıldırım DÜN BUGÜN YARIN YAYINLARI Ticarethane Sokak Tevfikkuşoğlu İşhanı No: 11/36 Sultanahmet - Fatih / İstanbul / Türkiye Tel. - Faks: +90 212 526 98 06 www.dby.com.tr dby@dby.com.tr
. İçindekiler Sunuş... 9 Giriş... 11 Şark Meselesi Nedir? Nasıl Ortaya Çıkmıştır?... 17 Şark Meselesinin Ortaya Çıkışı...18 Şark Meselesi ile Yapılmak İstenenler...19 93 Harbi Öncesinde Osmanlı Devleti ve Avrupa... 21 93 Harbi ne Nasıl Girdik?... 27 Savaşa Giden Yol: Tersane Konferansı... 33 Londra Protokolü... 37 93 Harbi Öncesi Türk ve Rus Ordusu... 41 II. Abdülhamid in 93 Harbi Öncesi Görüşleri... 45 93 Harbi nde Büyük Devletlerin Tutumu... 49 Savaş Sırasında Sultan II. Abdülhamid in Valilere Gönderdiği Bir Emir: Gayrimüslimlere Özellikle Ermenilere Yönelik Bazı Mesajlar... 53 93 Harbi nde Tuna Cephesi... 59 Plevne Ordusu nun Teslim Oluşu... 65 5
Gazi Osman Paşa nın Esareti... 69 93 Harbi Harbi nde Kafkas Cephesi... 77 Ahmet Muhtar Paşa nın Kafkas Cephesi ne Varışı...78 Rusların Ani Baskını...79 Başkomutan Cephede Neyin Eksikliğini Gördü?...80 Gazi Ahmet Muhtar Paşa nın, Cephede İhtiyaçlar İçin Aldığı Bazı Tedbirler...82 Kafkas Cephesi nde Askerin Konumu...84 Kafkas Cephesi nde Yaşananlar...85 Halyaz Meydan Muharebesi...86 Sohumkale ye Çıkartma...87 Zivin Muharebesi...88 Karakilise Savaşı...90 Gedikler (Kızıltepe) Muharebesi...91 Yahniler Meydan Muharebesi...91 Alacadağ Muharebesi...92 Deveboynu Savaşı...93 Kars Savaşı...94 Delibaba Savaşı...95 Aziziye Müdafaası Öncesi...96 Aziziye Müdafaası...99 Kafkas Cephesi nde Sona Doğru... 101 Osmanlı Devleti nin Sulh Arayışları...103 Edirne Mütarekesi...107 Ayastefanos Antlaşması...109 İstanbul Antlaşması...113 Kıbrıs ın İngilizlere Devredilmesi...115 Berlin Antlaşması...119 93 Harbi nden Sonra Doğu Anadolu...123 93 Harbi Sonrası Göç...125 Göçmenlerin İskânı... 127 93 Harbi nin Sonuçları...133 93 Harbi Faciası Manastırlı Mehmet Rıfat Bey (1851-1907)...137 Mehmet Rıfat ın Edebi Şahsiyeti... 145 Eserleri:... 150 Birinci Bölüm...153 Kafkas Cephesi ne Tayinim... 153 Cepheye Yolculuk... 156 Said Paşa ile Tanışmam... 157 Trabzon daki İlk Günlerim... 161 Trabzon da Aldığım Mektup... 165 Trabzon dan Erzurum a... 167 Erzurum a Varış... 170 İlk Görev Yerim Soğanlı Dağı... 173 İstihkâmlar Arasında... 173 Cephede Beklenen Askerler... 176 Cepheye Gelen Muhacir Askerler... 177 Erzurum dan Kars a Hareket... 179 İkinci Bölüm...181 Bir Mukaddimecik... 181 Tahirgediği Muharebesi... 182 Hisarboğazı Yolunda... 185 Kars tan Gelen Yardım... 186 6 7
Rusların Kars a Kadar Sokulması... 188 Rusların Ardahan a Saldırısı... 189 Yardıma Gelen Çerkez Atlıları... 190 Düşman Karşısında Geri Çekilme... 191 Kars ın Kuşatılması... 193 Tahirgediği Muharebesi nden Büyük Gedikler Muharebesi ne... 194 Layiha Sureti... 196 Halyaz Muharebesi... 199 Ahmet Muhtar Paşa nın Delibaba ya Gelmesi... 201 Zivin Muharebesi... 203 Ekler...207 Dizin...241 Resimler...245 Sunuş Hatıralar kişilerin, aynı zamanda milletlerin hafızalarıdır. İşte hatıralar bu özellikleriyle yani bilinmeyenleri bilinir kıldığından çok önemlidir. 93 Harbi nde Kafkas Cephesi nde görev yapmış olan Mehmet Rıfat Bey in hatıraları da yaşanan Büyük Bozgun u birinci ağızdan anlattığı için tarihimiz açısından ciddi bir önem arz etmektedir. Elinizdeki kitap üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde tarafımızdan yazılan 93 Harbinin kısa tarihi bulunmaktadır. İkinci bölümde Mehmet Rıfat Bey in Tarih ve Coğrafya Dünyası dergisinde 1959 yılında yayınlanmış 93 Harbi Faciası başlıklı tefrikası yer almaktadır. Sutherland Dükü ve diğerleri tarafından Türk askerlerine tıbbi yardım yapmak amacıyla Aralık 1876 da oluşturulan Stafford House Committee adlı teşkilata gönüllü olarak katılıp Erzurum a gelen İskoç Doktor James Denniston un tanıklığını içeren iki mektup ve Kafkas Cephesi nde görev yapmış olan Kurmay Yarbay Atıf Bey in yayınladığı 1293 (H.) Senesinde Kars ın Düşme Sebepleri Hakkında Raporu u da son bölümde verilmiştir. 8 9
93 Harbi Faciası Eserin diline ve imlasına müdahale edilmemiştir. Anlamı bilinmeyen ya da açıklanma ihtiyacı duyulan ke lime, kavram, yer ve şahıs adları gerek dipnotlarla gerekse köşeli parantezler içindeki açıklamalar ile izah edilmiştir. Metinde ikilemeler arasına virgül konulması ya da virgüllerle, bağlaçlarla uzun cümleler kurulması gibi anlamı ve anlatımı güçleştiren hatalar düzeltilmiştir. Kitapta tefrika metinde yer almayan bazı başlıksız yazılara başlıklar tarafımızdan konmuştur. Eser ki taplaşırken yardımlarını gördüğüm Sayın Halil Özmen e, Sayın Turgay Anar a, Sayın İbrahim Öztürkçü ye ve özellikle kütüphanesinden yararlanmama imkân tanıyıp gözden kaçırdığım bazı kaynakları bana ulaştıran Sayın İsmail Toluay a hassaten teşekkür borçluyum. Kitabın kültür hayatımıza faydası en büyük temennimdir. Tahsin Yıldırım Çamlıca / 15 Temmuz 2010 Giriş Tarih daime gelişme ve değişme gösteren bir süreçtir. Bundan dolayı tarih kavramı ve kapsamı yıllardır tartışıla gelmiştir. 1 Bu tartışmalar arasında nelerin tarihin konusu olduğu hep muğlâk kalmıştır. Son dönem tarihçilerinin vardıkları aşağıda alıntılayacağım şu yargının doğruluğu bize göre bir hakikattir. Bir olayın tarihin konusu olabilmesi için, o olayın toplum hayatına birinci derecede tesir etmesi ve toplumun bütün kesimlerine derece derece nüfuz etmiş olması lazımdır. Bu itibarla geçmişten günümüze tarihi hadiselerin şu anda da toplumu etkilemekte ya da en azından ilgilendirmekte olan olaylar nevinden olması, tesirlerinin toplum üzerinde hâlâ devam etmesi, tarih ilminin faydacılık yönü göz önünde tutulduğunda şarttır. 2 * * * 1 Bu konuda bilgi için: E. Semih Yalçın, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi I, Kaynaklar, Siyasal Kitabevi, Ankara, 2004, s. 1-38. 2 E. Semih Yalçın, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi I, Kaynaklar, Siyasal Kitabevi, Ankara, 2004, s. 33. 10 11
93 Harbi Faciası Genel kabule göre 1299 ile 1922 yılında arasında hüküm süren Osmanlı Devleti her zaman ilginin merkezinde olmuştur. Osmanlı Devleti altı yüzyıl boyunca Doğu dünyası ile Batı dünyası arasında bir köprü işlevi görmüştür. Hâkimiyeti altında bulunan topraklarda yaşayan halklar zaman zaman, toplu ya da yerel ayaklanmalar ile Osmanlı iktidarına karşı çıkmışlardır. Genel olarak din, dil ve ırk ayrımından uzak durduğu için yüzyıllarca birçok devleti ve milleti hâkimiyeti altında tutmayı başarmıştır. Osmanlı Devleti, eski Türk örf ve âdetlerinin ve İslam kültürün yükümlülüklerinin doğrultusunda bir yönetim şekli belirlemiştir. Bu tavrından dolayı 600 yıl mümkün mertebe halkı adaletle yönetme çabasında olmuştur. Kuruluş ve yükselme dönemlerinde kendinden övgü ve korku ile bahsettiren Osmanlı için 1699 yılında yapılan Karlofça Anlaşması ndan sonra bu durum değişmeye başlamıştır. Karlofça Antlaşması Osmanlı Devleti nin batıda toprak kaybettiği ilk antlaşmadır. Karlofça Antlaşması ndan sonra Osmanlı Devleti kaybettiği toprakları geri alma siyaseti izlemeye başlamıştır. Ancak bunda da başarılı olamamıştır. Böylece duraklama dönemi biterken, gerileme dönemi başlamıştır. Rusya 1856 Paris Antlaşması ndan son ra Osmanlı Devleti ne karşı takip ettiği panslavizm siyasetiyle Balkanlar daki Slav ahali üzerinde faaliyetlerini arttırdı. Fran sa nın Almanya karşısında yenilmesin den (1870) sonra Avrupa dengesinde ortaya çıkan durumdan faydalanan Rus ya, Paris Antlaşması nın kendisiyle ilgili hükümlerinden kurtulmayı başardı ve Osmanlı Devleti ne karşı daha aktif bir siyaset takip etmeye başladı. Osmanlı Devleti nin tasfiyesi anlamına gelen Şark Meselesi ni halletmek üzere destekledi ği ve silâh yardımında Manastırlı Mehmet Rıfat Bey bulunduğu Bal kan milletlerini isyana teşvik etti. Bu yüzden ortaya çıkan Hersek ve Bulgar isyanlarını istismar ederek Babıâli yi Av rupa siyasetinde yalnız bırakmak için yoğun bir faaliyete girişti. Özellikle 1876 Mayısı nda meydana gelen Bulgar isya nında on binlerce Bulgar ın Türkler ta rafından katledildiğini iddia ederek ha diseye dinî bir mahiyet kazandırdı. Za ten dış borçların ödenememesi mesele si yüzünden Avrupa umumi efkârı da Türklere karşı infial içinde bulunuyordu. Rusya nın tahrikleri neticesinde İngilizler de buna katılınca Osmanlı Devleti Bulgar katliamı iddialarının faili olarak Avrupa siyaset sahnesinde yalnızlığa itildi. Diğer taraftan Rusya Babıâli nin başı na yeni gaileler açmak maksadıyla Sır bistan ve Karadağ ı Osmanlı Devleti ne karşı harbe sevk etti. Fakat muharebe lerin Osmanlı ordularının galibiyetiyle sonuçlanması üzerine hadiselere diplomatik yollardan bir çözüm bulmak için İngiltere, Fransa, Rusya, Almanya, Avusturya, İtalya ve Osmanlı Devleti nin iştirakiyle İstanbul da bir konferans düzen lendi (23 Aralık 1876). Daha önce Rus elçi liğinde belirlenen teklifler, İstanbul Konferansı nda alınan kararlar olarak Os manlı Devleti ne bildirildi. Buna göre Os manlı Devleti Sırbistan ve Karadağ ile antlaşma yapacak ve onlara toprak ve recekti. Bulgaristan, beşer yıllık süreler le tayin edilecek birer Hıristiyan vali tarafından yönetilecek ve muhtariyet ida resine sahip iki eyalet haline getirilecek ti. Ayrıca Bulgaristan da Bulgarca resmî dil olarak kabul edilecek, mahallî milis askeri oluşturulacak, yeni vergi ve mu hakeme usulü ihdas edilecek, Türk as keri yalnız büyük merkezlerde bulundu rulacak, Bulgarlar için genel af ilân edilecek, Müslüman ahalinin elindeki silâh lar toplatılacak ve bu hususların uygulanması için milletlerarası bir komisyon görevlendirilecekti. Osmanlı Devleti nin istiklâline ve toprak bütünlüğüne aykırı olan bu teklifler Babıâli de kurulan bir genel mecliste müzakere edildikten son ra redde- 12 13
93 Harbi Faciası dildi. Böylece Osmanlı Devleti nin içine düştüğü yalnızlığı iyi bir fırsat olarak değerlendiren Rusya, bir taraftan savaş hazırlıklarını hızlandırırken diğer taraftan da muhakkak gözüyle baktığı bir Osmanlı-Rus Harbi için Avusturya nın tarafsızlığını sağladı. Bu arada ilgili devletler Osmanlı Devleti ne karşı takip edilecek siyaseti tespit için Londra da toplanarak 31 Mart 1877 tarihinde Lond ra Protokolü nü imzalamışlarsa da İstanbul Konferansı ndan pek farklı olma yan bu protokolün kararları da bir sava şa girmek pahasına Babıâli tarafından reddedildi. Nihayet Avrupa nın hukuku nu müdafaa iddiasıyla harekete geçen Rusya, 24 Nisan 1877 tarihinde Osmanlı Devleti ne karşı savaş ilân etti. Rumî takvime göre 1293 yılına rast ladığı için Doksan üç Harbi olarak bili nen bu savaş, daha önce meydana ge len Osmanlı-Rus savaşları gibi Tuna da ve Doğu Anadolu da olmak üzere iki cephede cereyan etti. Tuna Cephesi ndeki Osmanlı ordusu, Serdârıekrem Abdülkerim Paşa nın kumandasında Tuna Nehri nin sol kıyısını birinci müdafaa hattı kabul ederken ikinci müdafaa hattını da Bal kan Dağları meydana getirmişti. Bu cep hede doğrudan doğruya savaşa katılan ve mevcudu yaklaşık 180.000 kişi olan Osmanlı kuvvetleri, merkez karargâh Şumnu da dâhil olmak üzere Silistre, Totrakan, Rusçuk, Ziştovi ve Vidin de top lanırken Rus Baltık donanmasının Ak deniz e inebileceği ihtimaline karşılık Ça nakkale Boğazı tahkim edildi. Buna mu kabil Grandük Nikola nın kumandasında ve yaklaşık 160.000 kişiden ibaret olan Rus ordusu Romanya sınırında toplanmış tı, Doğu Anadolu cephesinde ise 55.000 civarındaki Osmanlı ordusu Ahmet Muh tar Paşa nın idaresinde Ardahan - Doğu- Bayazıt arasında mevzilenirken 120.000 kişiden meydana gelen Rus ordusunun başında General Melikof bulunuyordu. 3 Manastırlı Mehmet Rıfat Bey Psikolojik eşiği aşan devletler Osmanlı yı artık parçalanıp yutulması gereken bir devlet olarak görmeye başlamışlardır. Bunu da her fırsatta denemişlerdir. Bu denemelerinden biri de 1877 1878 yılındaki Osmanlı-Rus Savaşı dır. Sultan II. Abdülhamid döneminde yapılan bir savaştır. Rumi takvime göre 1293 yılına denk geldiğinden Osmanlı tarihinde 93 Harbi olarak bilinir. Hem Tuna Cephesi nde, hem de Kafkasya Cephesi nde yapılan savaşlarda Osmanlı Devleti için büyük bir yenilgiye uğramıştır. Ayrıca bu savaş hem büyük bir toprak kaybına neden olmuş, hem de Rus ordusunun İstanbul un eşiğine (Yeşilköy) kadar ilerleyerek Osmanlı Devleti nin varlığını tehdit etmesiyle sonuçlanmıştır. Yapılan çeşitli anlaşmalarla sulh sağlanmış ancak bu bize pahalıya patlamıştır. 3 Diyanet İslam Ansiklopedisi, C. 9, s. 497 498. 14 15