A. COĞRAFİ KAPSAM. A.1. Giriş. A.1.1 Genel Tanım



Benzer belgeler
Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

Çaldıran daha önceleri Muradiye İlçesinin bir kazası konumundayken 1987 yılında çıkarılan kanunla ilçe statüsüne yükselmiştir.

2016 Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI. 14. Bölge Müdürlüğü MUŞ İLİ DOĞA TURİZMİ MASTER PLANI

2016 Özalp Tarihçesi: Özalp Coğrafyası: İlçe Nüfus Yapısı: Yaş Grubu Erkek Kadın Toplam 0-14 Yaş Yaş Yaş Yaş Yaş

ŞANLIURFA YI GEZELİM

Yazar Administrator Perşembe, 26 Nisan :25 - Son Güncelleme Cumartesi, 19 Mayıs :22

SARAY Saray İlçesinin Tarihçesi:

TARİH BOYUNCA ANADOLU

KURTALAN İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

MURADİYE Nüfus Erkek Kadın Toplam Gürpınar Oran %52 % Kaynak: Tüik

GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI:

İdari Durum. İklim ve Bitki Örtüsü. Ulaşım

5. SINIF SOSYAL BİLGİLER BÖLGEMİZİ TANIYALIM TESTİ. 1- VADİ: Akarsuların yataklarını derinleştirerek oluşturdukları uzun yarıklardır.

EDİRNE UZUNKÖPRÜ DOĞAL ORTAMI TEMİZ HAVASI İLE SÜPER BİR YAŞAM BURADA UZUNKÖPRÜ DE. MÜSTAKİL TAPULU İMARLI ARSA SATIŞI İSTER YATIRIM YAPIN KAZANIN

Ö:1/ /02/2015. Küçüksu Mah.Tekçam Cad.Söğütlü İş Mrk.No:4/7 ALTINOLUK TEL:

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı

BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ

Edirne Tarihi - Bizans Döneminde Edirne. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

BİRECİK İLÇEMİZ Fırat ta Gün Batımı

Samaruksayı Seyir olarak bilinen köyün eski adı, Cumhuriyetin ilk yıllarında,

Fiziki Özellikleri. Coğrafi Konumu Yer Şekilleri İklimi

COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ:

Türk İslam Tarihi Konu Anlatımı. Talas Savaşı (751)

MAĞARALARI VE YERLEŞİM ALANI

İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİ

ORTA ASYADAN TÜRK GÖÇLERİ

128 ADA 27 VE 32 PARSEL NUMARALI TAŞINMAZLARA YÖNELİK 1/5000 ÖLÇEKLİ AÇIKLAMA RAPORU

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA)

SURUÇ İLÇEMİZ. Suruç Meydanı

YÜKSELME DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

HALFETİ İLÇEMİZ. Halfeti

-İÇİNDEKİLER- 1.1.ANTALYA Tarihi Nüfus PLANLAMA ALAN TANIMI PLAN KARARLARI... 7

DOĞU ANADOLU BÖLGESİ KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI:

III.BÖLÜM A - KARADENİZ BÖLGESİ HAKKINDA

1- Çevresine göre alçakta kalmış ve vadilerle derin yarılmamış düzlüklere ne denir?


Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ

Sakarya ili kültür ve turizm bakımından önemli bir potansiyele ve çeşitliliğe sahiptir. İlde Taraklı Evleri gibi

COĞRAFYA ARAZİ KULLANIMI VE ETKİLERİ ASLIHAN TORUK 11/F-1701

Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir.

BÖLGE KAVRAMI VE TÜRLERİ

EMEVİLER VE ABBASİLER DÖNEMİ

ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİ ARAŞTIRMA PROJELERİ YARIŞMASI ŞENKAYA İLÇE MERKEZİNİN MEKAN OLARAK DEĞİŞTİRİLMESİ PROJESİ ONUR PARLAK TUĞÇE YAĞIZ

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur.

Şimdiye kadar özelliklerini belirtmeye çalıştığımız Kütahya Yöresi'nin kuzey kesimi içerisinde de farklı üniteler ayırd etmek mümkündür.

MEKANSAL BIR SENTEZ: TÜRKIYE. Türkiye nin İklim Elemanları Türkiye de İklim Çeşitleri

Asya Hun Devleti (Büyük Hun Devleti) Orta Asya da bilinen ilk teşkilatlı Türk devleti Hunlar tarafından kurulmuştur. Hunların ilk oturdukları yer

TRB2 BÖLGESİ MEVCUT DURUM ANALİZİ COĞRAFİ KONUM VE İKLİM

Finlandiya nın Tarihçesi

PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi

ÇEVRE İNCELEMESİ ESKİŞEHİR-TEPEBAŞI MUALLA ZEYREK İLKOKULU ÇEVRE İNCELEMESİ. HAZIRLAYAN: Cem ÖNER

BİRECİK REHBER KİTAP. Birecik Turizm Envanteri Projesi T.C. BİRECİK KAYMAKAMLIĞI 2011

TRB2 BÖLGESİ MEVCUT DURUM ANALİZİ. NÜFUS ve KENTLEŞME

İTALYA. Sanayi,Turizm,Ulaşım

Beşparmak, Karakümes ve Marçal Dağları'ndan oluşan dağlara "Batı Menteşe Dağları" denir.

DURAKLAMA DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 9.Ders. Dr. İsmail BAYTAK III. HAÇLI SEFERİ

ÖSYM. Diğer sayfaya geçiniz KPSS / GYGK-CS

YÜKSELME DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

c-1086 da Süleyman Şah ile Tutuş arasında yapılan savaşta Süleyman Şah yenildi ve intihar etti, oğulları esir alındı.

DEVLETİN ADI: Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı BAŞŞEHRİ: Londra YÜZÖLÇÜMÜ: km2 NÜFUSU: RESMİ DİLİ: İngilizce

SAINT BENOIT FRANSIZ LİSESİ

URARTU UYGARLIĞI. Gülsevilcansel YILDIRIM

SİVEREK'TE TARİHİ ESERLER VE CAMİLER

Edremit Tarihçesi: Edremit Coğrafyası: Edremit Nüfus Yapısı:

KÜTAHYA ADININ KÖKENİ VE TARİHİ

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI YATIRIM VE İŞLETMELER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

... i S TAT i S T i K L E R L E DiYAR BAKiR 2018

B-) Aşağıda verilen sözcüklerden uygun olanları ilgili cümlelere uygun biçimde yerleştiriniz.

İktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017

GÖLMARMARA MAHALLESİ, 234 ADA 1 PARSEL VE ÇEVRESİNE AİT

Yalova Hakkında Genel Bilgiler

COĞRAFYANIN PUSULASI HARİTALARLA COĞRAFYA 2018 KPSS BAYRAM MERAL

PLAN AÇIKLAMA RAPORU

KUDÜS TE BULUNAN TARİHİ OSMANLI ESERLERİ

1 KAFKASYA TARİHİNE GİRİŞ...

2011 YILINDA DOĞU ANADOLU BÖLGESİN DE URARTU BARAJ, GÖLET ve SULAMA KANALLARININ ARAŞTIRILMASI ALİKÖSE KANALI

MANİSA İLİ SARUHANLI İLÇESİ

1844 te kimlik belgesi vermek amacıyla sayım yapılmıştır. Bu dönemde Anadolu da nüfus yaklaşık 10 milyondur.

PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi. 8. Sanherib Dönemi (Siyasi tarih, mimari ve kabartmalar).

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI COĞRAFYA

ERCİŞ Erciş in Tarihçesi:

2016 Gürpınar Tarihçesi: Coğrafi Yapı:

Türkiye nin Nüfus Özellikleri ve Dağılışı

KARTEPE-MAŞUKİYE-SAPANCA GEZİMİZ

T.C. MUŞ VALİLİĞİ İL ÇEVRE VE ORMAN MÜDÜRLÜĞÜ MUŞ İL ÇEVRE DURUM RAPORU II

Kemaliye nin (Eğin) Tarihçesi

PLAN AÇIKLAMA RAPORU

Kastamonu - Merkez İlçe

Edirne Köprüleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Türkiye'de Toprakların Kullanımı

Test. Beşeri Yapı BÖLÜM 7

Anadolu'da kurulan ilk Türk beylikleri

Tarım, yeryüzündeki belli başlı üretim şekillerinden en gerekli ve yaygın olanıdır. Tarımın yapılış şekli ve yoğunluğu, ülkelerin gelişmişlik

Türkiye de hayvancılık sektörünün önündeki sorunları iki ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar;

ÇALAPVERDİ KASABASI. Köyümüz 1995 yılında belediyelik olmuştur.

İspanya ve Portekiz de Tahıl ve Un Pazarı

Transkript:

A. COĞRAFİ KAPSAM A.1. Giriş Şekil 1. Muş İl Merkezinden Genel Görünüm A.1.1 Genel Tanım Muş un ilkçağ tarihi Urartular la başlar. Muş un Urartu devleti için önemi krallığın batı yolunun önemli bir merkezi durumunda olmasından geliyordu. Muş un ilkçağ tarihinde Urartuları Medler, Medleri de Persler izledi. Muş ve çevresi uzun yıllar Roma, Part, Ermeni, Bizans, Sasani müdahalelerine sahne oldu. Yöre Arap akınlarının döneminden başlayarak, Türklerin Bizans ordusunu Malazgirt te bozguna uğratmasına kadar Bizans hâkimiyetinde kaldı. Anadolu nun Türkleşmesi dönemini başlatan Malazgirt savaşı doğurduğu sonuçlar bakımından Muş ili tarihinin en önemli olayıdır. Muş ve çevresinde başlayan Türkleşme süreci yaklaşık bir yüzyıl kadar sürmüş ve Anadolu bu sürecin sonunda bir daha geri dönülmemek üzere bir Türk yurdu haline gelmiştir. Uzun yıllar Selçukluların ve çeşitli Anadolu beyliklerinin yönetiminde kalan Muş ve çevresi 1514 Çaldıran savaşından sonra Osmanlı egemenliği altına girdi. I. Dünya Savaşı yıllarında bir süre Rus işgali altında kalan Muş ve çevresi Mayıs 1917 de kesin olarak Türklerin eline geçti. Cumhuriyetin ilanından sonra 1924 te il yapıldı. Muş ili bugünkü idari statüsüne 1935 te kavuştu.

Muş İli, Doğu Anadolu Bölgesindedir. 39 29 Ve 38 29 kuzey enlemleriyle 41 06 ve 41 47 doğu boylamlarının arasındadır. Yüzölçümü 8196 km 2 dir. Türkiye yüz ölçümünün yüzde 1,1 ini kaplar. Muş ili, doğuda Ağrının Patnos ve Tutak, Bitlis in Ahlât ve Adilcevaz, kuzeyden Erzurum un Karayazı, Hınıs, Tekman, Karaçoban, batıdan Bingöl ün Karlıova ve Solhan, güneyden ise Diyarbakır ın Kulp, Siirt in Sason ve Bitlis in Güroymak ve Mutki ilçeleri ile çevrilidir. Muş şehri Güney Doğu Toros Dağlarının uzantısı olan Haçreş dağlarının önemli zirvelerinden Kurtik Dağının kuzeye bakan yamaçlarında, Çar ve Karni derelerinin aktıkları vadiler arasında kuruludur. A.1.2 Muş Adının Kaynağı Muş un ilk ne zaman kurulduğu ve adının kaynağı kesin olarak bilinmemektedir. Muş adına dair pek çok rivayet vardır. Bir rivayete göre, Muş adı, şehre, Asurlulardan kaçarak Muş yöresine gelen İbrani kabilelerinden biri tarafından verilmiştir. Nitekim 1914 Bitlis Vilayet salnamesinde Muş adının İbrani ce Sulak, verimli ve otlak anlamına gelen Muşa kelimesinden geldiği ileri sürülmüştür. Muşun, geçmişten günümüze yemyeşil ve sulak bir ovaya sahip olması, bu rivayetin tümüyle asılsız olmadığını, nispeten belirli bir gerçeğe dayandığını gösterir. Şekil 2. 1923 ün Muş undan Bir Görünüm Bir diğer rivayete göre Muş adı, İÖ. 12 yy. Ege Göçlerinden sonra ilk kez Asur kaynaklarında adı geçen ve Yukarı Dicle Vadisine yerleştikleri bildirilen Muşkiler den gelmektedir. M.Ö. II. Binin ikinci yarısında Orta Anadolu da Hatti egemenliğine son vererek doğuya doğru genişleyen Muşkiler in bir kolu Muş yöresine gelerek şehrin

temelini atmıştır. Daha sonradan buradan Asur topraklarına girmişlerdir. Asur kaynaklarında İÖ. 12-8 yy. arasında adlarından sık, sık bahsedilen Muşkiler in İÖ. 12 yy. ilk yarısında büyük bir ordu ile Toros dağlarını aşarak güneye indikleri ve Asur un sınır kentlerini tehdit ettikleri biliniyor. Bu dönemde Muşkiler in bir kolu Muş kentini kurarak buraya yerleşmiş olabilirler. Muş un kuruluşu ve adına dair diğer bir rivayet ise dini kaynaklıdır. Buna göre, Muş un Hz. Nuh un oğlu Yasef in (Yusuf) torunu Muş oğullarınca kurulduğu rivayet edilmektedir. Öte yandan, Muş Arapçada Şeffaf, Parlak Farsçada ise Nehirlerde yolcu taşıyan küçük gemi anlamlarına gelmektedir İlk çağda Muş'u da içine alan bölgeye Taronitit deniyordu. Bu bölgenin merkezi durumundaki Muşun adı da kimlik kaynaklarda Taron olarak geçmektedir. Aynı kelime, islam çağlarında Taron olarak kullanılmıştır. A.1.3 Muş un Tarihi Muş un ilk çağ tarihi Urartu larla başlar, ne var ki Muşun dâhil olduğu Doğu Anadolu nun yüksek düzlüklerindeki M.Ö. II. bin e ait yerleşmeleri, henüz yeterince gün ışığına çıkarılamadığından, Urartu ların atalarının kimler olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Şekil 3. Haspet Kalesi Doğu Anadolu nun bilinmeyenlerle dolu karanlık tarihi dönemleri, Asur kaynakları ve kitabeleriyle bir ölçüde aydınlanmıştır. İlk çiviyazılı kaynaklar Asur Kralı 1. Salmanassar (M.Ö.1274-1245) dönemine aittir. Asur kaynaklarına göre Doğu

Anadolu nun dağlık yörelerinde Nairi Konfederasyonu adı altında birbirinden bağımsız küçük beylikler vardı. Asurluların baskısı altında yaşayan bu beylikler 1. Salmanassar dan önceki Asur Kralının ölümünü fırsat bilerek ayaklandılar. 1. Salmanassar bu başkaldırıyı bastırmak amacıyla Urartu topraklarına girdi. Asur luların Urartu-Nairi ayaklanmalarına karşı giriştiği saldırılar aralıklarla 400 yıl kadar sürdü. Urartu ların tarih sahnesine çıkışları M.Ö. XIII. yy. a rastlamakla birlikte devlet olarak teşkilatlanmaları MÖ. IX. yy dadır. Önceleri dağınık bir konfederasyon durumunda olan Urartu lar Asur Kralı III. Salmanassar ın çağdaşı olan ilk Urartu Kralı Aramu (MÖ.850-840) dan sonra birleşik bir krallık durumuna geldiler. Urartu devletinin gerçek kurucusu Aramu dan sonra kral olan I. Sarduri (MÖ.840-830) dir. Kral İşpuini dönemi (MÖ.830-810) Urartuların büyük Bayındırlık işlerine giriştikleri, Menuas dönemi (MÖ. 810-786) Urartu devletinin Ön Asya nın en güçlü devleti durumuna geldiği ve devletin egemenlik alanının genişlediği dönemdir. MÖ. VIII. YY. ortalarında, Urartu Devletinin egemenliği tüm Doğu Anadolu Bölgesine yayıldı. 1. Argişti (MÖ. 786-764) den sonra yerine geçen oğlu II. Sarduri nin dönemi (MÖ. 764-735) Urartu Devletinin zirvesi sayılmaktadır. Muş Varto nun Kayalıdere mevkiinde 1965 te yapılan kazılarda ortaya çıkarılan Urartu kalesi bu Kralın dönemine aittir. Şekil 4. Varto-Kayalı Dere Urartu Devletinin bundan sonraki tarihi Asurlular, Kimmerler ve İskitlerin bitmez tükenmez saldırılarıyla sürdü, Urartu Devleti, MÖ. 585 te İskit akınları sonunda yıkıldı. Muş un Urartu Devleti için önemi krallığın batı yolunun önemli bir merkezi durumunda olmasından geliyordu. Başkent Tuşpa dan batıya giden yol Malazgirt Ovasını geçtikten sonra Murat ırmağı vadisi boyunca Varto nun güneyinden Muş Ovasına varıyor.

Buradan batıya yöneliyor, Bingöl üstünden Elazığ-Malatya yolu ile de Orta Anadolu ve Kuzey Suriye ye uzanıyordu. Muş un ilk çağ tarihinde Urartular ı Medler takip etti. Günümüz İran Azerbaycan ında yaşamakta olan Medler, Asur Devleti ni ortadan kaldırdıktan (MÖ 609) sonra Muş Ovası na yöneldiler. Medler, Kimmer- İskit saldırılarından yorgun düşen Urartu Devleti ni, tarih sahnesinden silmekte zorlukla karşılaşmadılar. Ne var ki, Medler in Doğu Anadolu daki hâkimiyetleri fazla uzun sürmedi. Persler, Med ordusunu yenerek (M.Ö. 550) bu devleti ortadan kaldırdılar. Persler in Doğu Anadolu daki hâkimiyetleri yaklaşık 200 yüzyıl kadar sürdü. Persler, I.Dareios zamanında güçlerinin zirvesine çıktılar. Muş ve çevresi Pers hâkimiyetinde Babil Büyük Satraplığı içinde yer aldı Pers döneminin en önemli gelişmesi, İmparator II. Artakserkses e karşı baş kaldıran küçük kardeşi Kiros un, savaşı kaybetmesi ve Onbinler diye anılan yenik ordusuyla ünlü Anabasis yürüyüşünü gerçekleştirmesidir. (MÖ 401) Onbinler Aras ve Kelkit vadilerine doğru çekilirken Bingöl ile Muş arasındaki alanları geçmişlerdir. Bu ordunun çekilişini yöneten Yunanlı komutan ve tarihçi Ksenofon, Muş ve çevre yaylalarında yaşayan halkın oymak hayatı sürdürdüğünü, ordusuna buğday, arpa, sebze, et ve binek atı sağladığını anlatır. Muş ve çevresi, uzun yüzyıllar Roma, Part ve Ermeni devletlerinin hâkimiyet mücadelelerine sahne oldu. Doğu Anadolu nun bu bölgesi adı geçen devletlerarasında sık sık el değiştirmesine rağmen, bu mücadelelerden üstün çıkan taraf Partlar oldu, Roma İmparatorluğu nun üstünlüğü hiçbir zaman kalıcı olmadı. Partlar la Romalılar arasındaki bitmez tükenmez savaşların sonuncusu 215-216 da gerçekleşti. Roma İmparatoru Macrinus, Nisibis, (bugünkü Nusaybin) i bırakarak geri çekilince, Güney Doğu Anadolu dan Fırat ın batısına kadar olan Roma hâkimiyeti sona erdi (217). Part ve Pers kökenli Sasani hanedanından gelen I. Ardeşir in İran da kurduğu Sasaniler Devleti (MS 226), Doğu Anadolu nun tarihinde yeni bir güç olarak ortaya çıktı. Sasaniler, çok kısa bir süre içinde hâkimiyet alanlarını genişleterek Roma İmparatorluğunun en büyük rakipleri oldular. Geçmiş yüzyıllardaki Roma-Part mücadeleleri yerini artık Roma- Sasani mücadelelerine bırakmıştı. Sasani lerin hâkimiyeti yaklaşık 400 yıl sürdü. Roma İmparatorluğu nun ikiye ayrılmasıyla ilkçağ sona erdiğinde Doğu Anadolu, bu kez uzun yıllar sürecek Bizans- Sasani mücadelelerine sahne olacaktı. Muş ve çevresindeki Sasani hâkimiyeti İmparator Heraklios döneminde Bizans Ordularının Sasani kralı Şahbaraz ı yenmesiyle sona erdi. Bu arada, VII. yy başında gelişen Arap akınları sırasında Arap Komutanlarından Saad ibn Vakkas, Sasani ordusunu bozguna uğratınca (637), Sasani devleti de çöktü. Araplar Muş un güneyine kadar gelmelerine rağmen Muş ve çevresine Bizans ordusu sahip çıktı. Muş ve çevresi Arap akınları döneminden başlayarak Türklerin Bizans ordusunu Malazgirt te bozguna uğratmasına kadar (1071) Bizans hâkimiyetinde, Taron (Taran) Theması idari bölgesinde yer aldı. Bölge bütün ortaçağ boyunca bu adla anıldı. Müslüman Arap ordularının Anadolu ya akınları 640 da başladı. Halife Hz. Ömer devrinin sonlarına doğru 641 de İyaz Bin Ganın komutasında bir Arap ordusu Bitlis, Ahlat ve Muş u aldı. Habib Bin Mesleme ve Salman Bin Rabia bu bölgeye ikinci bir sefer düzenlediler. (642) Ahlât ve çevresindeki beyleri idareleri altına aldılar. Ne var ki Arap Müslümanlarının

hâkimiyeti sürekli olmadı, sık, sık kesintiye uğradı. Muş, Bitlis ve çevresi, Muaviye zamanında bir ara Bizans hâkimiyetine geçtiyse de Emevi ler yöreyi yeniden denetimleri altına almakta gecikmediler. Halife Abdulmelik zamanında Muhammet bin Mervan, Muş ve çevresini Diyarbakır amirliğine bu amirliği de El Cezire Genel Valiliğine bağladı. Muş ve çevresi Emevi lerden sonra Halifeliği ellerine geçiren Abbasilerin ilk yıllarında Avasım bölgesi sınırları içinde yer aldı. Sonraki yıllarda Abbasilerin yöredeki hâkimiyetleri zayıflayınca Muş ve çevresi Bagradiler den Bagrad adlı prensin yönetim merkezi oldu. Bagrad ın Bağdat a gönderilmesi üzerine bu prensin yönetiminden hoşnut olmayan Muş lular ayaklandılar. Ayaklanma sırasında Vali Yusuf Bin Abi Said Al- Marvazi öldürüldü. Bu olaydan sonra Muş Bagrat Krallığına bağlandı. X. yy ın ikinci yarısı ile XI. yy ın ilk yarısında Muş, Ahlât ve çevresi doğuya doğru genişlemek isteyen Bizans İmparatorluğu ile Doğu Anadolu ya hâkim olan Abbasiler arasında sık, sık el değiştirdi. Şekil 5. Malazgirt te Alparslan Heykeli Selçuklular Dandanakan Savaşında (1040) Gaznelileri yenip bir devlet olarak tarih sahnesine çıkınca Tuğrul Bey in sultanlığı devrinde Abbasiler Selçukluların koruması altına girdiler. Tuğrul Bey Selçukluların Doğu Anadolu ya düzenledikleri seferlerden birinde Malazgirt i kuşattı (1054) Bu seferle birlikte Selçuklu larla Bizanslılar arasında Doğu Anadolu daki hâkimiyet mücadelesi başlamış oluyordu. Sultan Tuğrul Bey in ölümünden sonra Selçukluların başına geçen Sultan Alparslan Malazgirt Kalesini ele geçirip, Suriye ye yönelince Bizanslılar Selçuklu Türk lerini kesin yenilgiye uğratmak için Imparator Diogenes komutasında büyük bir orduyla Doğu

Anadolu ya bir sefer düzenlediler. Bizans Ordusu Malazgirt i kuşatıp ele geçirdi ve kaledeki bütün Müslümanları kılıçtan geçirdi. Bizans ordusunun Doğuya yöneldiğini haber alan Sultan Alparslan Güneye seferinden vazgeçti, hızla Anadolu ya yöneldi. Malazgirt önlerine geldiğinde kalenin Bizanslıların eline geçtiğini görünce savaş hazırlıklarına başladı. Romanos Diogenes e bir elçi yollayarak barış teklifinde bulundu. O yüzyılın en kalabalık ordusunu toplamış olan İmparator, Sultan Alparslan ın barış teklifini reddetti. Alparslan Türklerin Turan diye anılan klasik savaş taktiğini uygulayarak ordusunu dörde ayırdı. Bu taktiğe göre Selçuklu ordusu biri merkezde ikisi yanlarda, biride merkezdeki birliklerin önünde olacak şekilde mevzilendi. Sultan Alparslan merkezdeki kuvvetin önündeki az sayıdaki birlikle birlikte saldırıya geçti. Bu kuvvet kısa süren bir çatışmanın ardından yenilmiş görünerek geriye merkeze doğru çekildi. Türklerin yenilgiye uğrayıp geri çekildikleri sanan Bizans ordusu karşı saldırıya geçince sağ ve sol tarafta mevzilenmiş olan Selçuklu kuvvetleri, Bizans ordusunun artlarına sarkarak kıskaç içine aldılar savaş kısa sürede sona erdi. Bizans ordusu büyük kayıplar verdi. Imparator Romanos Diogenes esir edildi. Sultan Alparslan Romanos Diogenes le antlaşma yaptı ve daha sonra onu serbest bıraktı. Şekil 6. Mezar Taşları Malazgirt savaşının sonuçları büyük oldu. Bu savaşla Anadolu nun Türkleşmesi dönemi başladı. Sultan Alparslan komutanlarından Anadolu içlerine seferler yapmalarını istedi. Böylece Muş ve çevresi kesin olarak Türklerin hâkimiyeti altına girdi.

Muş ve çevresi 1100 de Selçuklu hanedanlarından Melikşah ın amcası Yakuti nin oğlu olan Kutbettin İsmail in kölesi Sökmen El-Kutbi Ahlât lıların daveti üzerine Ahlât a gelerek Van Gölü çevresinde Ahlatşahlar Beyliği ni kurunca bu beyliğin sınırları içerisine katıldı. Ahlatşahlar zamanında Muş, Malazgirt ve çevresi tamamen Türkleşirken Muş da doğunun kalkınmış ve zengin şehirleri arasında yerini aldı. Muş ve çevresi Ahlatşahlar, Artuklular ve Eyyubilerin hâkimiyet mücadeleleri sırasında birkaç defa el değiştirdi. 1191 de Eyyubi Meliki, Malazgirt Kalesini kuşattı ve kaleyi mancınıklarla döğmeye başladı. Erzurum Hükümdarı Saltuk un kızı Mama Hatun, başında bulunduğu askeri kuvvetlerle Ahlatşahların yardımına gelince kuşatma kaldırıldı. Muş ve çevresi, tekrar Sökmenliler in idaresine geçti.1196 da Ahlatşahı Beg Timur u öldürerek yerine geçen kölesi ve damadı Ak Sungur, hükümdarın karısını ve oğlunu Muş Kalesine hapsetti. Ahlâtlılar Ak Sungurun ölümünden sonra Beg-Timur un oğlu Muhammet i hapisten çıkararak 1197 de hükümdar ilan ettiler. Ahlatşahlar daki bu karışıklıklardan yararlanmak isteyen Suriye Eyyübileri nden Necmettin Eyyüb, Muş şehrini ele geçirince Ahlatşahlar da Erzurum Meliki Tuğrulşah tan yardım istediler. Tuğrulşah, Eyyübileri Muş tan çıkarıp Ahlatşahlar ın hükümdarı Balaban i öldürerek bu ülkeye sahip olmak istediyse de halk Tuğrulşaha ayaklandı. Tuğrulşah önce Malazgirt e çekildi ve burada da tutunamayarak Erzurum a geri döndü. Muş ve çevresi, Ahlatşahlar Devleti nin 1207 de yıkılmasından sonra Necmettin Eyyubi nin eline geçti. Necmettin Eyyübi Ahlât halkına kendisini kabul ettiremedi. Ahlatşahlar ülkesi, Gürcüler in baskınlarıyla perişan edildi. Moğol tehlikesinden kaçan Celaleddin Harzemşah Doğu Anadolu ya girdiği sırada Van, Ahlât, Erciş, Muş, Malazgirt ve Bitlis çevresi Suriye Eyyübileri nin kontrolü altında idi. Gürcüleri ezerek Ahlât a gelen Celaleddin Harzemşah, Ahlâtı kuşattı ve o devirde Kutbet Al-Islam sıfatını taşıyan Ahlât a girerek, şehri üç gün boyunca yağmalattı. Bu arada Malazgirt ve Muş çevresi de bu yağmadan kurtulamadı. Ahlatşahlar ın bir kültür merkezi haline getirdiği belde böylece, bir diğer Türk hükümdarı tarafından perişan edilmiş oldu. Harzemşah ın Islam Türk dünyasındaki yanlış politikası üzerine harekete geçen Anadolu Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat, 10 Ağustos 1230 da Yassıçemen de Harzemşah ın ordusunu perişan etti. Harzemşah Celaleddin, kaçarken Dersim Dağlarında öldürüldü. Muş ve çevresi Anadolu Selçuklu idaresi altına girdi. Alâeddin Keykubat İran üzerinden gelen Moğol tehlikesine karşı topraklarını korumak için hazırlıklarda bulunurken Moğollar ın önünden kaçan Türkmenleri Malazgirt ve Muş çevresine yerleştirerek bunlardan yararlanmayı düşündü. Malazgirt ve Muş Kalelerine askerler yerleştirdi ve suları tamir ettirdi. Alâeddin Keykubat ın ölümünden sonra Anadolu Selçuklu Devletinde Alaeddinin yerini dolduracak değerli bir devlet adamı çıkmayınca Moğollar hızla Doğu Anadolu ya girdiler.1243 Kösedağ Savaşıyla Anadolu tamamen Moğollar ın egemenliğine girdi. Muş ve çevresi de Moğol tahribat ve katliamına uğradı. Muş ve Malazgirt Moğollar dan sonra İran, Doğu Anadolu ve Irak havalisinde kurulan İlhanlılar Devleti nin idaresine geçti. Ne var ki, Doğu Anadolu, hiçbir zaman Ahlat şahlar zamanındaki zenginliğine ve kültür yüksekliğine ulaşamadı. İlhanlılar ın İran da yıkılmasından sonra Muş ve çevresindeki Türkmenler, Bağdat ta hüküm süren Celayirliler in hanı Sultan Üveys (1356-1357) zamanında katliama uğradılar. Bu esnada, Doğu Anadolu da Karakoyun ve Akkoyun Türkmenleri hâkimiyet kurmak için mücadeleye başladılar. Doğu Anadolu ya hâkim olan Karakoyunlu lar zamanında Muş, bu

beyliğin sınırları içerisinde kaldı. Bu arada İran üzerinden batıya doğru ilerleyen Timur tehlikesi ortaya çıktı. Timur un önünden kaçan Türkmen boyları Karakoyunlu topraklarına girince Karakoyunlu hükümdarınca Muş, Bulanık Malazgirt ve Varto nun dağlık kesimlerine yerleştirildiler. Karakoyunlu hükümdarı Kara Yusuf, Timur a karşı koyamayınca Osmanlılara sığındı. Karakoyunlu topraklarına giren Timur girdiği her yerde yaptığı gibi Muş ve Malazgirt i de tahrip etti, halkı kılıçtan geçirdi. Evliya Çelebi seyahatnamesinde Muş şehrinden bahsederken Timur un Muş ta yaptığı tahribatın izlerinin hala mevcut olduğunu söyler. Timur Osmanlı Sultanı Yıldırım Beyazıt ı l402 yılında Ankara savaşında mağlup edince Anadolu tamamen Timur un kontrolü altına girdi. Timur Çin seferine gitmek için Anadolu dan ayrıldıktan sonra Anadolu da Osmanlı şehzadeleri arasında taht kavgaları başladı. Doğu Anadolu ya geri dönen Karakoyunlu Yusuf, beyliğini yeniden kurdu. Kara Yusuf un ölümünden sonra Akkoyunlular Karakoyunluları tehdit etmeye başladılar. Şekil 7. Selçuklu Dönemi Taş Kabartmaları Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan ordusunu Muş Ovası nı doğudan çeviren dağların gerisine gizleyerek Karakoyunlu hükümdarı Cihanşah ı beklemeye başladı. Pusudan habersiz ihtiyatsız hareket eden Cihanşah bir gece baskınında ele geçirilip öldürüldü. Uzun Hasan böylece Karakoyunlu Devleti nin çöküşüne zemin hazırladı ve Doğu Anadolu yu hâkimiyeti altına aldı. Osmanlılarla komşu olan Akkoyunlu hükümdarı, bütün Anadolu ya hâkim olmak için Osmanlı Sultanı Fatih Sultan Mehmet le 2 Ağustos l473 de Otlukbeli nde savaşa tutuştu. Uzun Hasan, bu savaşta yenilince ülkesi sarsıldı. Uzun Hasan, l478 de ölünce Akkoyunlular da iç karışıklıklar baş gösterdi. İran da Şeyh Seyfettin Erdebili neslinden şeyh Haydar ın oğlu olan Şah İsmail, İran ve Akkoyunluların toprakları üzerinde Safeviler Devleti ni kurdu. Şah İsmail in annesi Alemşahbanu Uzun Hasan ın kızıdır. Şii itikadını

benimseyen Şah İsmail, Doğu Anadolu da Sünni Türkmenlerin arasında katliama başladı. Akkoyunlu Türkmenleriyle Şah İsmail arasındaki mücadeleden en çok Doğu Anadolu halkı acı çekti. Muş ve çevresi Ahlât şahlar yönetimindeyken tamamen Türkleşmiş ve Ahlatşahlar ın imar faaliyetleriyle de Doğu Anadolu nun zengin yörelerinden biri haline gelmişti. Marco Polo XIII yy ortalarında Muş ve Mardin de pamuk baharat ve çeşitli kumaşların çok miktarda imal edildiği kaydeder. Muş ve çevresi Moğolların ve Timur un tahribatından bir hayli etkilendi ve geriledi. Şehirleri terk eden Türkler köylere ve yaylalara doğru çekilip çiftçiliği bırakarak hayvan beslemeye başladılar. Akkoyunlu Uzun Hasan zamanında, Uzun Hasanı ziyaret eden İtalyan elçisi Barbaro Muş tan bahsederken şehrin meskûn ve kalesinin müstahkem olduğundan söz eder. Osmanlı Sultanı II Beyazıt zamanında kuvvetlenen Şah İsmail Anadolu da hâkimiyetinin kurmaya çalışılırken aynı zamanda müritlerini de el altında Anadolu nun çeşitli yerlerine göndererek Osmanlılar aleyhine isyanlar çıkartmaya başladı. Şehzade Yavuz Trabzon Valiliğinde bulunduğu yıllarda Şah İsmail in durumu yakından takip ederek tehlikenin farkına vardı. Babasıyla girdiği taht mücadelesinde galip çıkıp Osmanlı tahtını ele geçirdiğinde ilk işi büyük bir orduyla Doğu Anadolu ya yürümek oldu. 23 Ağustos 1514 de Çaldıran da Şah İsmail i bozguna uğrattı. Böylece Doğu Anadolu ve Tebriz Osmanlıların hâkimiyetine girdi. Şekil 8.Selçuklu Dönemi Taş Kabartmaları Yavuz Sultan Selim Doğu Anadolu da iken bu bölgedeki aşiretler İdris i Bitlisi nin önderliğinde Yavuz un emrine girdiler. Yavuz Sultan Selim Doğu Anadolu yu İran a karşı korumak için bu aşiretleri birtakım derebeyliklere ayırarak onlara geniş imtiyazlar verdi bu aşiretlerden İran a karşı uç beyleri olarak yararlanmaya çalıştı. Kanuni zamanında Safeviler Doğuya saldırıp Erzincan a kadar olan yerleşim bölgelerinde yağma ve katliama girişince Muş ve Malazgirt çevresi de tahrip oldu. Doğu seferine çıkan Kanuni İran içlerine sefer yaptı ise de da Doğu Anadolu daki sınır çatışmaları Sultan IV Murat zamanında 1639 da yapılan Kasrı Şirin antlaşmasına kadar devam etti. Osmanlı Devletinin mülki taksimatında Muş ve çevresi bazen Van eyaletine bağlı sancak merkezi bazen de eyaletin Bitlis Hanlığına bağlı bir nahiye oldu. Bitlis hanlığının ortadan kalkmasından sonra Muş Erzurum eyaletine bağlı sancağın merkezi olurken, Bitlis de Muş a bağlandı. 1700 yılları sonrasında Muş ve çevresinde bir nevi babadan oğula geçen yerel paşalık vardı. Muşta yerel paşalık yapan Alâeddin Paşa zamanında 1794 te İran Şahı Doğu Anadolu ya girerek Muş ve Hınıs ı yağmalattı. İranlıların kışkırtmasıyla çıkan isyanları bastırmak için harekete geçen Osmanlı Devleti yardımcı kuvvet olarak yerel paşalardan

asker toplarken Muş Beylerbeyi Alâeddin paşanın oğlu Emin paşadan da yardım aldı ve isyancı aşiretler üzerine yürüdü. 1821 de Kaçar hanedanından Fatih Ali Şahın veliahdı ve İran Şahı Abbas Mirza Doğu Anadolu ya girerek Muş ve çevresini yağmaladı. 1826 da Sultan II. Mahmut Yeniçeri Ocağını kaldırırken Erzurum Eyaletinde Yeniçeri ağası olan Gürcü Osman Paşa, Muş Beylerbeyi Emin Paşa tarafından yakalanarak Varto ya getirilip idam edildi. Bu esnada Doğu Anadolu daki yerel paşalar, nüfuslarını artırarak merkezi otoriteye karşı ayaklanmaya başladılar. 1839 da ilan edilen Gülhane Hattı Hümayunu ile birlikte yerel beyliklere son verilmeye başlandı. Muş un Bağlar Köyü yakınındaki Alâeddin Paşa oğullarının konağına hücum eden halk, konağı yağmaladı. Devlet, Muş ta yerel paşalığa son vererek burayı Erzurum a bağlı sancak merkezi haline getirdi. 1889 da II. Abdülhamit, Doğu Anadolu da sükûneti sağlamak ve doğudan gelecek Rus tehlikesine karşı mahalli güçleri kullanmak için Hamidiye Alayları kurdurdu Hamidiye alaylarının paşaları yöredeki aşiret ağalarından seçildi. Aşiret ağalarının oğulları İstanbul da açılan askeri okullarda eğitilerek Hamidiye alaylarının başına getirildi. 1890 lı yıllardan itibaren Doğu Anadolu da Ermenilerin faaliyetleri başladı. Çeteler halinde hareket eden Ermeniler Muş, Bulanık, Malazgirt ve Varto köylerinde katliama giriştiler. Hıristiyan ve doğuda Rusların müttefikleri olmaları sebebiyle Ermeniler hem Avrupa âleminden hem de Çarlık Rusya sından yardım görerek komiteler kurmaya başladılar. Dışarıdan Osmanlı Devletine baskı yaptırarak Doğu Anadolu da bir Ermeni Devleti kurmak için harekete geçtiler. Hamidiye alayları doğuya dışarıdan gelecek tehlikelere karşı koymada yararlı olurken aşiret kavgalarında aynı başarıyı gösteremediler. Muş, Malazgirt, Varto ve Bulanıkta aşiret kavgaları alevlendi bazı Hamidiye alaylarının taraflı hareket etmesi üzerine yörede asayiş tamamen bozuldu ve aşiretler arası çatışmalar yoğunlaştı. Şekil 9. Selçuklu Dönemi Taş Kabartmaları XIX. yy.ın sonları ve XX yy.ın ilk yıllarında Muş bölgesi harici teşviklerle körüklenen Ermeni Taşnakları nın ihtilal hareketine sahne oldu. 1894 de Sason ihtilalını müteakip 1895 senesi içerisinde hükümetin kurduğu ve Erzurum daki Fransa, İngiltere ve Rus Konsoloslarının katıldığı bir heyet Muş ta toplanarak isyanın sebeplerini görüştü. 1901 senesinde Muş ovasında faaliyetlerde bulunan Ermeni çeteleri köyleri yağmaladılar ve hükümet kuvvetleri ile çarpıştılar. 1905 teki Ermeni baskınları Muş ve çevresine büyük zararlar verdi.

1914 de 1. Dünya savaşlarında Osmanlı Ordusu nun Kafkas seferi büyük hezimetle sonuçlandı. Rus orduları Doğu Anadolu yu işgal etmeğe başladı. 1915 yılında Ruslar Eleşkirt ve Pasinler üzerinden Malazgirt e doğru ilerlediler. Bundan cesaret alan Ermeniler Rus işgalini kolaylaştırmak için Muş Varto ve Bulanık ta Müslüman köylerine baskınlar düzenlemeğe başladılar. Rusların desteklediği Ermeni katliamlarından korkan halk Elazığ ve Diyarbakır tarafına kaçmağa başladı. 1915 yılının şubat ayında Varto, 1916 yılında da Muş Rus ordusunun eline geçti. Rus ordusu içerisinde gönüllü askerlik yapan Ermeniler Şekil 10. Bulanık İlçesi Yemişen Köyünde Bulunan Teymür Ağa Köşkü (250 yıllık olduğu tahmin ediliyor) Asırlar boyu beraber yaşadıkları Muş halkını katletmeğe başladılar. 1916 yılında Diyarbakır 16. Kolordu Komutanlığına Çanakkale de başarı kazanmış olan Mustafa Kemal Paşa atanınca buradaki çatışmaların seyri değişti. Kısa zamanda toparlanmağa başlayan 2. Ordunun 16. Kolordusuna ait 8 tümen Muş çevresinde toplanmış, gönüllülerle 3 Ağustosta saldırıya geçti ve Kurtik dağları üzerinden Muş şehrine girdi. Rus birlikleri kontrolleri altındaki köylerde katliam yaparak geri çekildiler. Ne var ki, Ruslar yeni birliklerin katılmasıyla yeniden saldırdılar ve Muş a girdiler. Ama Rus işgali fazla uzun sürmedi. Türk ordusu 1917 yılının bahar aylarında karşı saldırıya geçerek 30 Nisan günü şehri Ruslardan geri almağa muvaffak oldu. 18 Ağustos 1917 de yapılan ateşkes antlaşmasına göre Ruslar Doğu Anadolu dan çekildiler. Ruslar çekilirken ordunun ağırlıklarını Ermenilere bırakarak onları Türklere karşı harekete geçirmeğe çalıştılar.1. Dünya savaşının galipleri Mondros Mütarekesi Wilson prensipleri ve Sevr antlaşmasında açıkça görüldüğü gibi Doğuda Ermenilere devlet kurdurtmağa çalıştılar. Ermeniler de bu toprakları ele geçirmek özellikle Wilson prensiplerindeki maddeye göre bölgede çoğunluğu elde etmek için katliamlara giriştiler. Muş ve çevresi de bu katliamlara maruz kaldı. Sevr anlaşmasına dayanarak Doğuda devlet kurmak isteyen Ermeniler teşkilatlandırdıkları komitelerle katliamlarına devam ederken, Anadolu da işgal edilmeye başlanmıştı. 19 Mayıs 1919 da Samsuna çıkan Mustafa Kemal Paşa Amasya tamimini yayınladıktan sonra Erzurum a geçti. Bu sırada Doğu Anadolu halkı Ermeni katliamlarını

durdurma ve Ermenilere karşı mücadele kararı alırken civar vilayetlere dağılmış olan Muş halkı da yeniden şehre dönmeye başladı. Ermenistan üzerinden Doğu Anadolu ya giren Ermeni orduları, Kazım Karabekir Paşa komutasındaki Türk ordusunca yenilgiye uğratıldı. Gümrü Antlaşmasıyla da Doğu Anadolu işgal ve katliamlardan kurtuldu. Şekil 11. Murat Köprüsü A.1.4 Evliya Çelebi nin Gözü İle Muş Van eyaleti hükmünde Van deryası sahilindeki Tahtuvan Subaşılığına iki menzil ve Bitlis e bir menzil yakındır. Şerefname tarihinin dediğine göre bu Muş şehri, Azerbaycan şehirlerinden bir tanesi idi. Sonra Van deryasının kuzeyinde (Adilcevaz ) kalesi yakınındaki Süphan dağında halen mahfuz durup 40-50 senede bir ses duyulur, 70-80 senede bir kere 5-10 gün kadar Süphan kayasından kuyruğunu çıkarır bir yedi başlı ejder, o asırda fırsat bulup bütün Nemrutluları yiyerek Allah ın emriyle yine Süphan dağındaki mağarasına girip mahpus kalmıştır. Sonra yine Nemrut lain kavmine Cenab-ı Hak Muş sahrasında bir büyük fare hasıl edip bütün Nemrutluları yedirerek Muş ahalisini helak ettiği için şehrin adına (Muş) derler. Muşun çıktığı büyük mağara halen görülür. Bu mağara içinde olan fare ve sıçan başka bir diyarda yoktur. Allah ın emriyle İskender in Filkos namındaki hekiminin tılsımı sebebiyle Muş Sahrasında asla sıçan olmaz. Timurlenk al-i Osman üzerine hareket edince bu Muş şehrini ve kalesini harap, halkını kebap, evlerini turap eylemiştir ki halen haraplı eserleri görülür. Şehir, Muş sahrasının ağzında bir dağın eteğindedir.

A.2. İl ve İlçe Sınırları Harita 1. Muş İl Haritası

İle bağlı ilçeler; A.2.1 Hasköy İlçesi A.2.1.1 Tarihi ve Coğrafi Yapısı Şekil 12. Hasköy İlçe halkı Osmanlı imparatorluğu döneminde Irak tan göç ederek Batman İli Sason ilçesi ve Bitlis ili Mutki ilçesi üzerinden gelip ilçemize yerleşmiştir. Hasköy orta büyüklükte bir köy iken; 1968 yılında Belediye teşkilatı kurulmuş, 19.06.1987 tarih ve 3392 Sayılı Kanunla ilçe statüsüne kavuşmuştur. Batısında Muş il merkezi, kuzeyinde Korkut ilçesi, doğusunda Bitlis İli Güroymak İlçesi, güneyinde yine Bitlis ili Mutki ilçesi bulunmakta olup, toplam yüzölçümü 227 Km 2 dir. Arazi yapısı bakımından Muş ovası ve Karaçavuş dağları olarak ikiye ayrılır. İlçe arazisinin büyük bölümünü Muş ovası oluşturmaktadır. Ortalama yükseklik ovada 1300 metre civarında olup, dağlık kesiminde rakım 2.200 metreye kadar yükselmektedir. İklim yapısı itibariyle karasal iklim hüküm sürmekte, kışları çok soğuk ve kar yağışlı, yazları ise sıcak ve kurak geçmektedir. A.2.1.2 İdari Durum Hasköy ün ilçe olduğu 1987 tarihinde kendisine bağlı 1 kasaba ve 47 köy bulunmakta iken; Korkut un ilçe olması ve 30 köyün bu ilçeye bağlanması ile birlikte ilçemize bağlı köy sayısı l7 ye düşmüştür. Adrese dayalı nüfus kayıt sistemine göre ilçe merkezinin nüfusu 16.978, kasaba ve köylerle birlikte toplam nüfusu ise 32.385 olarak belirlenmiştir. İlçe merkezi ile Düzkışla Beldesi idari yönden 3 er mahalle muhtarlığına bölünmüştür.

A.2.1.3 Haberleşme, Ulaşım ve Altyapı Durumu İlçemiz, Muş Bitlis Van Devlet Karayolu üzerinde bulunmakta olup, il merkezinin uzaklığı 18 km.dir. İlçemize bağlı kasaba ve köylerde bu yolun sağına ve soluna dağılmış durumdadır. Düzkışla kasabası ile 12 köyümüzün ilçe merkezi ile bağlantısı asfalt yollarla, geri kalan 5 köyümüzün bağlantısı ise kısmen asfalt, kısmen stabilize yollarla yapılmaktadır. İlçemize bağlı tüm yerleşim birimlerinde elektrik ve telefon bağlantısı mevcuttur. İlçe Merkezi ile Düzkışla Beldesi, Elmabulak, Dağdibi, Büvetli ve Koğuktaş köylerinde içme suyu ihtiyacı içme suyu şebekelerinden karşılanmakta, diğerlerinde ise bu ihtiyaç köy çeşmelerinden karşılanmaktadır. A.2.1.4 Sağlık Durumu 1966 yılında sosyalizasyon kapsamına alınan ilçemizde 30 yataklı Devlet Hastanesi ile 1 i Düzkışla Beldesinde olmak üzere 2 sağlık ocağı; Gökyazı, Otaç, Sarıbahçe ve Dağdibi köylerinde sağlık evi mevcuttur. Ancak Gökyazı, Otaç ve Sarıbahçe köylerimizdeki sağlık evleri personel ataması yapılmadığından kapalı bulunmaktadır. A.2.1.5 Ekonomik Durum İlçe ekonomisi büyük oranda tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Bunun yanında şehirlerarası yolcu ve yük taşımacılığı da ilçe ekonomisine önemli katkı sağlamaktadır. İlçede istihdam sağlayacak sanayi ve ticari müesseseler bulunmadığından ilçe halkının bir kısmı zaman içerisinde büyük şehirlere anımsanmayacak bir kısmı da yurt dışına iş bulmak amacı ile göç etmiştir. İlçemizde yaklaşık olarak 91000 dekar ekilebilir arazi mevcut olup, bunun 50000 dekarlık losmı sulanabilir nitelikte düzlük arazidir. Söz konusu sulanabilir arazinin bugün itibari ile yaklaşık 14000 dekarlık kısmı sulanabilmektedir. Sulama çoğunlukla ilçemiz sınırları içerisinden geçen Karasu ırmağı üzerine D.S.İ. tarafından yaptırılan regülâtörden mevcut 11.750 metre uzunluğundaki ana kanal ve 4350 metre uzunluktaki yedek kanallar vasıtası ile yapılmaktadır. Ayrıca vatandaşlar kendi imkânları ile Irmaktan su almakta ve az da olsa yeraltı suyundan da faydalanılmaktadır. Büyük bir tarımsal potansiyele sahip ilçemiz arazisinin yapılacak yeni kanallarla sulu tarıma elverişli hale getirilmesi hem ilçe ekonomisine ve hem de Ülke ekonomisine büyük katkı sağlayacaktır. İlçemizdeki tarım alanlarında çoğunlukla şeker pancarı, tütün, buğday yem bitkileri ve karpuz ekimi yapılmakla beraber son yıllarda şeker pancarı ve tütün ekimine kota uygulanmasından dolayı çiftçilerimiz ilçe Tarım Müdürlüğümüzün yönlendirmeleri ile yonca ve korunga ekimine başlamışlardır. İlçe halkının önemli gelir kaynaklarından biri de hayvancılıktır. İlçemizde 13700 civarında büyükbaş, 45100 civarında küçükbaş hayvan olduğu tahmin edilmektedir. Hayvanlarda elde edilen et ve süt ürünleri çoğunlukla aile ihtiyaçları için kullanılmakta, geri kalanı da çevre pazarlarında satılmaktadır. İlçedeki mevcut hayvan potansiyelinin ekseriyeti et ve süt verimi düşük olan yerli ırktan müteşekkildir. İlçemizde en çok Doğu Anadolu kırmızısı ve yerli kara ırkları bulunmakta, bu ırklar toplam sığır varlığımızın

%75' en fazlasını oluşturmaktadır. Bunun yanında sıra ile esmer, siyah, beyaz, alaca ve simental kültür ırkları ve bunların melezlerinin sayıları her geçen gün artmakta olup, hayvan ırkının ıslahı için başta sun' tohumlama olmak üzere ıslah çalışmaları devam etmektedir. İlçemiz küçükbaş hayvan varlığı ise morkaraman ve akkaraman koyunları ile 7000 civarında kır keçisi oluşturmaktadır. Ayrıca ilçemize bağlı Azıklı, Böğürdelen, Büvetli, Dağdibi, Elmabulak, Karakütük, Koğuktaş, Ortanca, Otaç ve Yarkaya köylerimizin sınırları içerisinde toplam 47000 dekarlık orman alanı mevcuttur. Söz konusu bu orman alanlarımızın çok büyük bir kısmı bozuk meşeliklerden ve dağ kavağından oluşmaktadır. Orman alanlarımız bozuk ağaçlıklardan müteşekkil olduğundan ekonomik yönden sadece yakın köylerin aile ekonomisine çok az miktarda kurumuş ve yaşlı ağaçların kesilmesiyle katkı sağlanmaktadır. Şekil 13. Hasköy de Yapılan At Yarışları A.2.1.6 Eğitim ve Kültür Durumu İlçemizde eğitim-öğretim düzeyi geçmiş yıllarda düşük olmakla birlikte 1998 yılında zorunlu eğitim süresinin 8 yıla çıkması, arkasından okul ve derslik sayısının hızla artması halkın bilinç düzeyinin yükselmesi ile özellikle ilköğretim okullarımızdaki öğrenci sayısı hızla yükselmiştir. Ayrıca İlçe merkezinde 1997 yılında yapılan 15 derslikli Çok Programlı Lisede 517 öğrenci eğitim görmektedir. İlçemizde daha kaliteli bir eğitim verilebilmesi için ilçe merkezindeki Yatılı İlköğretim Bölge Okulunda 700 ve Kadir Rezan Has Kız YİBO da 765 olmak üzere toplam 1465 yatılı, 556 ortaöğretim öğrencisi bulunmaktadır.

MAHALLİ İDARELER: a)- Hasköy Belediyesi: 1968 tarihinde kurulmuştur. Sunay, Kültür ve Sayanlar Mahallesi olmak üzere toplam 3 mahalleye hizmet vermektedir. Adrese dayalı nüfus kayıt sistemi çalışmalarına göre ilçe Merkezinin nüfusu 16.978 dir. Belediye 2002 yılında yeni yapmış olduğu hizmet binasına taşınmıştır. İlçede ilk imar planı 31.11.1969 tarihinde, ikinci imar planı ise, 07.10.1999 tarihinde yapılmıştır. Belediyemizin en büyük sorunu yeterli içme suyunun olmayışı, şehir içi yollarının bozuk oluşu ve kanalizasyon şebekesinin eksik ve yetersiz oluşudur. Belediye gelirinin tamamı Genel idareden gelen paydan oluşmaktadır Belediye Başkanlığının kendi hizmet binasının dışında, Kaymakamlık olarak kullanılan iş hanı, 2 adet boş hizmet binası mezbahana, garaj ve 19 adet lojmanı bulunmaktadır. b)- Düzkışla Belediyesi: 1992 yılında kurulan Belediye Bahçelievler, Kültür ve Yeni Mahalle olarak üzere toplam 3 mahalleye hizmet vermektedir. Adrese dayalı nüfus kayıt sistemine göre, 3009 nüfusu olan kasabamız ilçemize bağlı en büyük yerleşim birimidir. İmar planı 2002 yılında yapılan Belediyenin yol ve içme suyu gibi alt yapı hizmetleri yeterli sayıla bilecek düzeyde olmakla birlikte kanalizasyon sistemi yetersizdir.

A.2.2 Malazgirt Şekil 14. Malazgirt Şehitlik Abidesi Doğu Anadolu Bölgesinde yer alan Malazgirt, Muş un en büyük ilçesi olup, il merkezine 138 km uzaklıktadır. Murat Nehri nin güneydoğu kesiminde bulunan ilçemiz, denizden 1550 m yüksekliktedir. Batıda Bulanık İlçesi, doğuda Ağrı nın Patnos ve Tutak İlçeleri, kuzeyde Erzurum un Karayazı İlçesi, güneyde Bitlis in Ahlât ve Adilcevaz İlçeleri ile komşu olan ilçemizin toplam yüzölçümü 1534 km² dır. Adrese dayalı nüfus kayıt sistemine göre ilçe merkezinin nüfusu 20.987, kasaba ve köylerle birlikte toplam nüfusu ise 60.263 olarak belirlenmiştir. İlçemiz geniş ova ve dağlarla kaplıdır. Malazgirt Ovası, Badişan Ovası ve Ulusu Ovasını, Murat Nehri, Hınıs Çayı ve Badişan Çayı sulamaktadır. Arazinin % 65 inin engebeli olduğu ilçemizin kuzeydoğu istikametinde Katevin Dağı, güneydoğu istikametinde ise Süphan Dağı yer almaktadır. İlçenin üzerinde kurulduğu Malazgirt Ovası yüksek bir plato görünümünde olup, yer yer volkanik kaya yığınlarına rastlanmaktadır. 1900 lü yıllardan itibaren birçok depreme sahne olan Malazgirt, 1. derece deprem kuşağı üzerinde yer almaktadır. Özellikle 1903 yılındaki deprem ilçe merkezini ve köyleri yerle bir etmiştir. Geçen yüzyılda ormanlarla kaplı olan ilçemizin kuzey kısmı ve zengin ağaç topluluklarına sahip Murat Havzasında günümüzde yeşillikten eser yoktur.

Bitki örtüsünün yok denecek kadar az olması ilçe genelindeki karasal iklimin tamamen hâkim olması sonucunu doğurmuştur. Kışlar uzun ve kar yağışlı, yazlar sıcak ve kurak geçmektedir. Kışın yer yer 2-3 metreyi bulan kar yağışı yanında 30 ile 35 ºC lere inen sıcaklık, hayatı olumsuz yönde etkilemekte ve ilçe yolu ile köy yollarının kapanmasına yol açmaktadır. Yağmurlar ise genellikle ilkbaharda Nisan ve Mayıs aylarında kısmen de sonbaharda görülür. Şekil 15. Malazgirt Kalesi İlçede maden bulunmamakta, ancak Aktuzla Köyü nde tuz çıkarılarak ilçe ve civar yerleşim birimlerinin tuz ihtiyacını karşılamaktadır.

Şekil 16. Malazgirt Kale Parkı Üstten Görünüşü A.2.3 Korkut İlçesi Şekil 17. Korkut tan Genel Görünüm Yerleşim yeri olarak yaklaşık 1000 yıllık bir geçmişi bulunduğu tahmin edilen Korkut un ilkçağda Urartu sınırları içinde yer aldığı bilinmektedir. 1071 Malazgirt Zaferinden sonra Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan ın komutanlarından Seyit İbrahim komutasındaki ordu yöreyi Selçuklu topraklarına ve bir süre İran hâkimiyeti altında kalmıştır. Bu dönemde ilçe Farsça Tepe anlamına gelen Til adıyla anılmıştır. 1514 tarihli Çaldıran Zaferinden sonra yöre Osmanlı hâkimiyeti altına girmiş ve uzun süre

nahiye statüsünde kalmıştır. 1964 yılında Korkut adını alan yöre 09.05.1990 tarih ve 3644 sayılı kanunla ilçe statüsü kazanmıştır. Korkut ilçesi, Kuzeybatı ve Kuzeyde Muş Merkez ilçesi, yine Kuzeyde Bulanık ilçesi, Doğuda Bitlis ili, Güneyde ise Hasköy ilçesiyle sınırlıdır. a)-yüzey Şekilleri: Korkut ilçesi Muş Ovasının doğusunda Van Gölü Çöküntüsünde komşu bir yerde bulunur. Rakımı 1300 metredir. b)-iklim: İlçede şiddetli bir karasal iklim hâkimdir. Doğal bitki örtüsü bozkır olup, yıllık ortalama yağış miktarı 700 mm. Civarındadır. Yıllık sıcaklık ortalaması 18.7 C. Yıllık yağış ortalaması ise 37 kg.dır. c)-dağ, Ova, Göl ve Akarsular: ilçe arazilerinin büyük bir bölümü Muş Ovası üzerinde yer alır. Şekil 18. Korkut Sulama Göleti Korkut İlçesi Muş İlinin en yeni ilçesidir. İlçede iki Kasaba,26 Köy ve bu Köylere bağlı 13 mezra bulunmaktadır. İlçe Merkezi 3,Altınova Kasabası da 4 Mahalleden oluşmaktadır. Yeni Belde olan Karakale de Mahalle organları henüz oluşturulmamıştır. Adrese dayalı nüfus kayıt sistemine göre ilçe merkezinin nüfusu 2.948, kasaba ve köylerle birlikte toplam nüfusu ise 26.064 olarak belirlenmiştir. Çevre ve sosyo-ekonomik şartlar nedeniyle İlçe merkezinde ve köylerde evler genellikle tek katlı olarak kerpiçten veya taştan yapılmıştır. İlçenin kurulmasıyla beraber

var olan konut sıkıntısı daha da artmıştır. Geleneksel yapı gereği çok çocuklu kalabalık aileler bir veya iki odalı evlerde yaşamaktadır. Muş yöresinin mahalli folkloru azda olsa görünmektedir. Genellikle düğünlerde oynayan oyunların isimleri aşırma, koçeri, bottani, gerandi dir. Evlilik öncesinde evliliğe aile büyükleri karar verir. Kız isteme töreninde yüzük takılır ve kolonya, şeker, sigara ikram edilir. Daha sonra Şerbet içme de denilen nişan töreni yapılır. Düğün genellikle çarşamba günü erkek tarafının evinde toplanmaya başlar, ertesi sabah gelinin götürülme töreniyle düğün son bulur. Ölü defnedildikten sonra ölünün birinci derece yakınları mezarlığında tek sıra dururlar ve mezarlığı gelenler baş sağlığı diler, ertesi sabah ölü evinde Kur an okunmasından sonra öğlene kadar yine başsağlığı dilenir. Öğleden sonra kadınların Şadu denen ağıt yakması başlar. İlçe genelinde Okuma-yazma oranı % 70 dir. Köylerde İlkokul düzeyinde bina sıkıntısı yoktur. Ancak Köy İlkokullarında mevcut binaların tamir edilmesi, araç-gereç ve teçhizat yönünden takviye edilmesi gerekmektedir. Kümbet Yunus Emre Yatılı İlköğretim Bölge Okulu ve Altınova Yatılı İlköğretim bölge Okulunun açılmasıyla, İlçe genellinde İlköğretim düzeyinde eğitim problemi kalmamıştır. İlçede eğitim-öğretim 3 YİBO. Pansiyonlu, Çok Programlı Lise, 4 İlköğretim okulu 23 birleştirilmiş sınıflı Köy ilköğretim okullarında toplam 6125 öğrenci 191 öğretmen 172 derslikle devam etmektedir. İlçe genelinde 2 sağlık ocağı ve 2 sağlık evi mevcuttur.

A.2.4 Varto İlçesi Şekil 19. Varto Kuşluk Köyü nden Bir Görünüm Adrese dayalı nüfus kayıt sistemine göre ilçe merkezinin nüfusu 10.764, köylerle birlikte toplam nüfusu ise 33.587 olarak belirlenmiştir. Varto tarihi eskilere dayanan bir yerleşim yeridir. İsmini Urartulardan almaktadır. 31 Mart 1918 yılında Rus işgalinden kurtarılan Varto 1926 yılında belediye olmuştur. Varto okuryazar oranının en fazla olduğu ilçelerimizden biridir. Tarihi ve Kültürel yapı bakımından zengin olan ilçede kış ayları oldukça soğuk ve kar yağışlı geçer, yazlar ise sıcak ve kuraktır. İlçe ilkbaharda yeşiliyle, kışın ise karla kaplı bembeyaz görüntüsü ile bir bütün olarak adeta doğal güzelliklerin simgesi durumundadır. İlçenin en önemli doğal güzellikleri arasında Koğ Dağı yer almaktadır. Koğ Dağında Güneşin doğuşu ve batısı Nemrut Dağı ile eşdeğer bir şekil de izlenmektedir. Bu güne kadar çok ay sayıda insan tarafından bilinen Koğ Dağı, Bingöl dağlarının en yüksek tepesidir. Koğ Dağının ülkemiz ve Dünya turizmine yeterince tanıtılmamasından dolayı buraya pek kimse uğramamaktadır. Bu da ilçenin gelir kaybına uğramasına neden olmaktadır. Ayrıca Koğ Dağının bulunduğu mevkilerde çok eskilere dayanan tarihi yapılarda mevcut bulunmaktadır.

1966 yılında büyük çaplı bir deprem geçiren Varto sonrasında yeni yapılanmaya başlamış fakat altyapısını henüz tam olarak oturtamamıştır. 1946-1966 Varto Depremleri: Birinci derece deprem kuşağında bulunan Varto da 1946, 1950, 1956, 1957, 1959 ve 1966 yıllarında çeşitli sarsıntılar olmuştur. Bunlardan en şiddetli ve en çok hasara yol açan 1946 ve 1966 depremleri olmuştur. 31 Mayıs 1946 yılında 5,7 şiddetinde meydana gelen depremde 839 kişi ölmüş ve 343 kişi yaralanmıştır. 3000 bina oturulmaz hale gelmiştir. 1966 da merkezi Varto olmak üzere 3 deprem olmuştur. 7 Mart, 12 Temmuz ve 19 Ağustos tarihlerinde meydana gelen depremlerde aletsel şiddeti en büyük olan ve en çok hasara yol açan deprem 19 Ağustos 1966 sarsıntısıdır. Saat 14:22 başlayan ve yaklaşık 20 saniye süren, aletsel büyüklüğü 6.9 şiddetindeki, deprem sonucu 20.007 konut yıkılmıştır. 85 km 2 lik alanda etkili olan deprem, önceleri hemen hemen her gün, daha sonra ise 3-4 günde bir, giderek azalan şiddetlerle 6 Aralık 1966 gününe kadar sürmüştür. 1966 daki depremler de 2394 kişi ölmüştür. 1966 Varto Depremi Sonucu Ortaya Çıkan Sosyal-Ekonomik Sorunlar: 1966 depremi sonucu oluşan fiziki ve sosyal hasar etkisini günümüzde de hissettirmektedir. 19 Ağustos depremi sonucu ilçenin uğradığı nüfus kaybına ek olarak deprem sonrası Varto ve köylerinde binaların büyük bir bölümü yıkıldığından ilçe nüfusunun büyük bir bölümü göç etmek zorunda kalmıştır. Göçün yöneldiği başlıca yerler Muş Merkezi ve çevre iller olmuştur. Varto nun 3 köyü olduğu gibi muşa yerleşmiştir. Varto ilçe merkezi hemen hemen tamamıyla yıkıldığı için ilçenin kadastrosu yenilenmiştir. Depremin akabinde ortaya çıkan en büyük sorun ilçede kalanlar için barınma ve yiyecek-giyecek ihtiyacı olmuştur. O tarihlerde İngiliz ve İsveç hükümetlerince Dünya kızıl Haç Teşkilatının sağladığı yardımlarla Varto ilçe merkezinde 459 hak sahibine deksiyon tipi barakalar yapılarak bir nebzede olsa barınma ihtiyacı giderilmeye çalışılmıştır. İlçeye İtalya, Danimarka, Hollanda İsveç vb. ülkeler gıda ve giyecek yardımında bulunmuş; ama bu yardımların birçoğu ilçeye ulaşmamıştır. Yine tıpkı 17 Ağustos 1999 depreminde medyadan takip ettiğimiz çirkin durumlar 19 Ağustos 1966 Varto depreminde görülmüştür. Yine bir takım insanlar, devletin afetzede halkın yaralarını sarmasını fırsat bilerek, o insanların hakkı olan yardımları çalmışlardır. 1966 dan günümüze ne değişti? Cevap verecek olursak hiç bir şey değişmedi. Bu gün aynı şiddetle bir deprem olursa can kaybı 1966 depremin den daha fazla olur. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından yapılan afet konutları yine Marmara Bölgesindeki konutları yapan müteahhitlerin zihniyetindeki müteahhitlerce yapılmış ve çok az bir denetime tabi tutularak yapılmış konutlardır. Herhalde Varto 1. derece deprem bölgesi değil; bir daha aynı şiddetle deprem olmaz düşüncesi ile hareket ediliyor ki bir dahaki 6.9 şiddetindeki depremlerle baş başa bırakılmış! Temennimiz o ki yöneticilerimiz 17 Ağustos 1999 depremini unutmasınlar. Gerekli mevzuat düzenlemelerini yapıp, denetimleri daha da artırsınlar.

1966 Depreminde Konutları Yıkılan Hak Sahipleri ve İlçedeki Konut Durumu: İlçe Merkezinde; 461 hak sahibi tespit edilmiş ve bu ailelerin hiç birinin hak sahipliği iptal edilmeyerek 461 olarak kabul edilmiştir. Bu hak sahibi ailelerden 245 aileye kendi tapulu mülkiyetlerinde 113 aileye hamur saha diye adlandırılan yerde ve 103 aileye de Hürriyet Mahallesinde konutları yapılarak teslim edilmiş ve tapuları verilmiştir İlçeye bağlı köylerde ise 4855 adet hak sahibi aile tespit edilmiştir. Bunlardan 914 ünün hak sahipliği iptal edilmiş. Hak sahipliği iptal edilen 914 aileden geriye 3941 ailenin 3211 ine 1998 yılı sonu itibarı ile konutları yapılarak teslim edilmiştir. Geri kalan 730 adet konutun ise bir an önce Bayındırlık ve İskân Bakanlığınca tamamlanıp hak sahibi ailelere teslim edilmesi ilçenin 33 yıldır çözülemeyen konut sorunu çözmede olumlu bir gelişme olur A.2.5 Bulanık İlçesi Bulanık, Muş merkezine 105 km uzaklıkta, 1.430 Km 2 yüz ölçümlü, deniz seviyesinden yüksekliği 1480 m olan, Adrese dayalı nüfus kayıt sistemine göre ilçe merkezinin nüfusu 20.727, kasaba ve köylerle birlikte 85.232 toplam nüfusu ile Muş ilinin en büyük ilçesidir. Bulanık ve çevresi; tarih olarak M.Ö. 3000 li yıllara kadar uzayan eski bir yerleşim yeridir. M.Ö. 2500-3000 yıllarında Bulanık ve civarında Nobiler yaşamış ve bu yörede Gobin adlı bir kasaba kurmuşlardır. Daha sonra bölgeye Urartular hâkim olmuşlardır. Bulanık zamanla Bizanslılarm hâkimiyeti altına girmiş ve bu durum 1071 Malazgirt zaferine kadar sürmüştür. Bu tarihten sonra ilçeyi Selçuklular idare etmiş, Büyük Selçuklu Imparatorluğunun parçalanmasmdan sonra 1555 yılında Muş un Kanuni Sultan Süleyman tarafından Akkoyunlulardan alınmasına kadar bölge Akkoyunlu Beyliğinin hâkimiyetinde kalmıştır. Bulanık 1884 yılında Bitlis Vilayeti Muş Sancağına bağlanmış, 1927 tarihinde Muş un il olmasından sonra Muş a bağlı bir ilçe statüsü kazanmıştır. Bulanık adının; ilçe sınırları içerisinde bulunan kazan (Haçlı) gölünün suyunun bulanık oluşundan kaynaklandığı rivayet olunur. Bu göl, Bilican dağından gelen kaynak ve kar suları ile beslenir. Göle kadar berrak gelen sular göle varır varmaz toprakla karıştırılmış gibi bulanır ve bulanık olarak gölden çıkar. Gölden çıktıktan sonra bu su Körsu adını alır ve ilçe merkezinin 200 m kuzeyinden geçerek Murat nehrine karışır. İlçenin adı: Urartular döneminde HORHORİKİ, Büyük Selçuklu ve Akkoyunlular döneminde de KOP olarak kullanılmış, daha sonra da BULANIK olarak değiştirilmiştir. İlçe Muş un yüzölçümü ve nüfusu bakımından en büyük ilçesidir. Bulanık ilçesi merkezi ve köylerinin çok büyük bir kısmı ovada kurulmuştur. İlçenin coğrafi karakteristikleri arasında Bilican dağları, Murat nehri, Heftrenk çayı ve Kazan (Haçlı)gölü yer almaktadır. İlçenin iklimi karasal olup, yılın 6 7 ayı karlarla kaplıdır.

Şekil 20. Bulanık İlçesinde flora Nüfusun büyük çoğunluğu henüz köy özelliği gösteren merkez dışındaki mahallelerden oluşmaktadır. İlçemizde 2010 yılı içerisinde ilk altı ayda 1.718 doğum, 430 evlenme ve 260 ölüm 14 boşanma olayı nüfusta tescil edilmiştir. Köylerin nüfusu il dışına ve ilçe merkezine sürekli göçlerden dolayı azalma göstermektedir. Halk daha çok batı ve güney illerine yerleşme eğilimindedir. İlçe merkezinden ve köylerden göç edenler başka illerde ikamet edip arazi ve aile bağlarını sürdürmektedirler. İlçe merkezi son yıllarda artan oranda göç almıştır. Merkezden dışarı giden göçleri köylerden merkeze yapılan göçler takip etmektedir. Bu olay ilçeyi sosyo-ekonomik olarak olumsuz etkilemektedir. İlçede mevcut nüfusun yaklaşık olarak; % 60 Çiftçi % 5 Esnaf % 4 Memur % 30 İşsiz % 1 Yurt Dışındadır.

Nüfusun dağılımından da görüldüğü gibi nüfusun çoğunluğunun geçim kaynağı tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. İlçede orman denebilecek nitelikte bitki örtüsüne sahip alan yoktur. İlçe merkezinin 2 km güneybatısında bir bataklığı andırır mahiyette Şorgöl kaplıcası bulunmaktadır. İlçenin diğer ilçe ve köylerle olan karayolu bağlantısı iyi durumdadır. Köylerle olan karayolu ulaşımında özellikle kış aylarında kar yağışı nedeniyle kapanmalar olsa da yolların en kısa zamanda ulaşıma açılması sağlanmaktadır. Belediyelere ait araçların seferleri yanı sıra ilçenin hemen her köyünden ilçe yada il merkezine her gün düzenli minibüs seferleri yapılmaktadır. İlçenin bütün köylerinde telefon ve elektrik mevcuttur ayrıca bugüne kadar bazı mezralara da telefon götürülmüştür. Sosyal Durum: Bulanık ilçesi şehirleşme açısından düzensiz bir yapıya sahiptir. İlçemizdeki evler genellikle betonarme olup, yer yer de kenar mahallelerde yığma evlere rastlanılmaktadır. İlçede ilk yapılanmalarda evler küçük, basit, ahşap, ahırlarla birleşik yapılırken bunların yerini katlı ve müstakil evler almış olup, bu yapılar Doğu Anadolu iklim tipine uygun, sert taşlardan yapılan evlerdir. İlçede sosyal yaşantı basit ve sadedir. Boş zamanlar genellikle, kış aylarında kahvehanelerde geçirilmektedir. İlçe halkının gelenek ve göreneklere bağlılığı nedeniyle birçok açıdan sosyolojik anlamda birincil ilişkilere dayalı geleneksel yapı devam etmektedir. Genellikle büyük aile tipi yaşantı geçerlidir. Evlenen gençler çoğunlukla aileleri ile birlikte yaşamaktadırlar. İş ve çalışma hayatı, yörenin iklim, arazi ve gelişmişlik düzeyi ile orantılı olarak % 60 oranında tarım ve hayvancılığa dayanır. İlçe merkezinde ticari yaşam canlıdır. Köylerde yaşayan vatandaşların bir kısmı da evlerinde ürettikleri peynir, çökelek, tereyağı, yumurta gibi gıda ürünleri ile küçük kümes hayvanlarını şehir merkezinde satarak geçimlerini temin ederler. İlçe merkezinde 4 adet; 1 i gençler için, 2 si aileler için 1 i ise çocuklar için park ve dinlenme yeri (Çay Bahçesi) mevcut olup fiziki koşulları yetersizdir. İlçe merkezinde yaşayan vatandaşlar, özellikle yaz aylarında ilçemize bağlı Güllüova Mahallesi, Kazan gölü civarı, Şorgöl mevkii, Sütlübulak mevkii, Alis ve Kırmızıkaya mevkilerinde bulunan mesire yerlerinde eğlenme ve dinlenme imkânına sahiptirler. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramlarında Erentepe Beldesinde at yarışları düzenlenmekte, bu yarışlar İlçe Kaymakamlığımız ve Erentepe Belediyesi ortaklığıyla tüm komşu il ve ilçelere açık tutularak halkın katılımı sağlanmaktadır.

İlçede basımevi, kitapevi, sinema ve tiyatro yoktur. Hemen her yaz ve önemli günlerde Ankara ve diğer çevre illerden gelen tiyatro gruplarınca sergilenen gösterilere katılım yüksek olup, bu etkinlikler Kaymakamlığımızca organize edilmektedir. İlçemizde gençlerin yararlandığı bir futbol ve basketbol sahası ile biri 2003 yılında diğeri 2008 yılında faaliyete geçen 2 adet halı saha tesisi bulunmaktadır.

İLÇEMİZ BELEDİYE VE KÖY İSTATİSTİKLERİ Nüfusu İl'e İlçe'ye Nüfusu İl'e İlçe'ye Uzaklığ Uzaklığı Uzaklığ Uzaklığ S.No Yerleşim Yerinin Adı Erkek Kadın Toplam ı (Km) (Km) S.No Yerleşim Yerinin Adı Erkek Kadın Toplam ı (Km) ı (Km) 1 Bulanık Belediyesi 10.568 10.159 20.727 110 0 33 Gümüşpınar Köyü 147 153 300 120 13 2 Elmakaya Belediyesi 1.351 1.323 2.674 23 34 Günbatmaz Köyü 362 382 744 72 35 3 Erentepe Belediyesi 2.096 2.087 4.183 75 27 35 Gündüzü Köyü 445 433 878 127 20 4 Karaağıl Belediyesi 1.201 1138 2.339 115 37 36 Günyurdu Köyü 447 424 871 132 25 5 Mollakent Belediyesi 1.398 1.331 2.729 35 37 Hanköyü 46 33 79 137 28 6 Rüstemgedik Belediyesi 1.905 1.884 3.789 118 8 38 Hoşgeldi Köyü ALPARSLAN 1 BARAJI SULARI ALTINDA KALDI 7 Sarıpınar Belediyesi 1.426 1.422 2.848 27 39 Karaburun Köyü 405 362 767 127 20 8 Uzgörür Belediyesi 1.711 1.824 3.535 42 40 Karacaören Köyü 30 23 53 136 29 9 Yemişen Belediyesi 1.057 1.016 2.073 32 41 Kırkgöze Köyü 1.194 1.071 2.265 125 18 10 Yoncalı Belediyesi 1.012 994 2.006 101 9 42 Kotanlı Köyü 309 317 626 113 6 11 Adıvar Köyü 701 671 1.372 126 21 43 Koyunağılı Köyü 75 61 136 150 35 12 Akçaarmut Köyü 306 325 631 75 43 44 Köprüyolu Köyü 453 345 798 115 28 13 Akçakaynak Köyü 66 42 108 126 35 45 Kurganlı Köyü 359 342 701 140 39 14 Altınoluk Köyü 240 191 431 130 32 46 Meşeiçi Köyü 463 373 836 100 39 15 Arakonak Köyü 459 423 882 93 14 47 Molladavut Köyü 216 203 419 80 59 16 Aşağıbüklü Köyü 260 257 517 100 56 48 Oğlakkaya Köyü 437 419 856 100 37 17 Balotu Köyü 1.048 919 1.967 92 14 49 Okçular Köyü 18 Bostancılar Köyü 363 317 680 125 34 50 Olurdere Köyü 541 540 1.081 85 42 19 Bingöldek Köyü 142 120 262 90 52 51 Örenket Köyü 615 543 1.158 115 8 20 Cankurtaran Köyü 369 384 753 81 32 52 Samanyolu Köyü 97 91 188 140 25 21 Çataklı Köyü 368 389 757 105 54 53 Seçme Köyü 278 297 575 150 45 22 Çaygeldi Köyü 310 333 643 122 20 54 Sıradere Köyü 72 69 141 180 41 23 Değirmensuyu Köyü 294 293 587 142 24 55 Söğütlü Köyü 549 455 1.004 124 17 ALPARSLAN 1 BARAJI SULARI ALTINDA KALDI 24 Demirkapı Köyü 56 Sultanlı Köyü 426 381 807 124 17 ALPARSLAN 1 BARAJI SULARI ALTINDA KALDI 25 Doğantepe Köyü 57 Şatırlar Köyü 144 110 254 145 38 ALPARSLAN 1 BARAJI SULARI ALTINDA KALDI ALPARSLAN 1 BARAJI SULARI ALTINDA KALDI 26 Dokuzpınar Köyü 58 Şehittahir Köyü 355 352 707 131 24 27 Ericek Köyü 153 156 309 127 25 59 Şehitveren Köyü 101 89 190 136 29 28 Esenlik Köyü 735 702 1.437 88 35 60 Toklular Köyü 53 35 88 150 29 29 Eskiyol Köyü 158 113 271 146 39 61 Üçtepe Köyü 124 137 261 115 7 30 Gölyanı Köyü 594 535 1.129 125 15 62 Yazbaşı Köyü 653 582 1.235 149 44 31 Göztepe Köyü 330 308 638 120 13 63 Yokuşbaşı Köyü 790 778 1.568 100 48 32 Gülçimen Köyü 292 308 600 84 24 TOPLAM İLÇE NÜFUSU 43.555 41.677 85.232

A.3. İlin Coğrafi Durumu İlimiz Doğu Anadolu Bölgesindedir. 39 29 ve 38 29 kuzey enlemleriyle 41 06 ve 41 47 doğu boylamlarının arasındadır. Yüzölçümü 8196 km2 dır. Türkiye yüzölçümünün yüzde 1,1 ini kaplar. Muş, doğudan Ağrının Patnos ve Tutak, Bitlis in Ahlat ve Adilcevaz, kuzeyden Erzurum un Karayazı, Hınıs, Tekman, Karaçoban, batıdan Bingöl ün Karlıova ve Solhan, güneyden ise Diyarbakır ın Kulp, Siirt in Sason ve Bitlis in Güroymak ve Mutki ilçeleri ile çevrilidir. Muş Güney Doğu Toros Dağlarının uzantısı olan Haçreş dağlarının önemli zirvelerinden Kurtik Dağının kuzeye bakan yamaçlarında, Çar ve Karni derelerinin aktıkları vadiler arasında kuruludur. Urartulardan başlayan köklü kültür tarihi, ilin hiç şüphesiz en önemli turizm kaynağıdır. Kış ve doğa sporları bakımından büyük bir potansiyele sahip Muş ilinde henüz bu yönde yeterli turizm yapılanması bulunmamakla beraber, çalışmalar sürdürülmektedir. A. 4. İlin Topoğrafyası ve Jeomorfolojik Durumu İlimiz yüksek ve dağlık bir yöredir. İl alanının % 34.9 unu kaplayan, Güneydoğu Torosların uzantısıdır. Bu dağlar, Alp-Himalaya kıvrım sistemiyle birlikte oluşmuş genç dağlardır. Rakım, genellikle 1250 metrenin üzerindedir. Genç ve verimli alüvyonlarla örtülü ovalar, il yüzölçümünün % 27.2 sini kaplar. Murat vadisi il topraklarını doğu-batı doğrultusunda parçalamıştır. Genellikle 1500-1700 metre rakımlı platolar il alanının % 37.9 unu kaplar. A.4.1. Yeryüzü Şekilleri Güneydoğu Toros dağlarının uzantıları Muş il alanın çevreler. Eskiden gür ormanlarla örtülü olan bu genç dağlar, zamanla çıplaklaşmıştır. İlimizin başlıca önemli dağları Akdoğan (Hamurpet), Şerafettin, Bilican, Bingöl, Haçreş(Karaçavuş,Çavuş), Otluk ve Yakupağa dağlarıdır. Şekil 21. Tuz Çıkarılan Tarlalar

A.4.1.1 Dağlar Şekil 22. Muş İlini Çevreleyen Dağlar 1- Akdoğan (Hamurpet) Dağı: Şekil 23. Akdoğan Dağı Muş un kuzeyinde yer alır. Doğrultusu kuzeydoğu-güneybatıdır. Bu doğrultudaki uzunluğu yaklaşık 30 km, genişliği ise kuzey güney doğrultuda 10 km. dır. En yüksek zirvesinin rakımı 2879m dır. Muş un önemli göllerinden olan Akdoğan (Hamurpet) Gölleri bu dağın üzerindedir.

1- Şerafettin Dağları: Muş il alanının batısında yer alan engebeli dağlardır. Büyük bölümü Bingöl ilinde kalan bu dağlar, doğu-batı doğrultulu çok yüksek ve düzenli bir sırt görünümündedir. 2- Bilican Dağları: Şekil 24. Bilican Dağı Bulanık ve Liz Ovaları arasında yer alır. Doğrultusu kuzeybatı-güneydoğudur. Haçlı (Kazan, Bulanık) Gölünün kuzeybatısında balıksırtı biçiminde uzanan bu dağlar daha sonra düzenli bir biçim alır. Rakım güneye inildikçe artar. Bilican Dağları, Bulanık ilçesine doğru düzenli biçimde alçalarak uzanır. Burada Laris Tepesini oluşturduktan sonra birden kesilir. Bilican Dağlarının en yüksek zirvesi 2950m. Rakımlı, Bilican Tepe (Ziyaret Tepe, Vangesor Tepesi) dir. Diğer önemli zirveleri Avni Kalesi Tepesi (2754m), Şeyhtokum (2300m), Karaburun (2500m) ve Hasan Tepeleridir. 3- Bingöl Dağları: Muş il alanının kuzey batısında yer alır. Bu dağların büyük bölümü Erzurum ilinde kalır. Doğu-batı doğrultusunda uzanan Bingöl dağları Muş il alanını çevreler. 4- Otluk Dağları: İl alanının ikiye ayırırcasına kuzey batı güneydoğu doğrultusunda uzanır. Rakım genellikle 2000 m dolayındadır. En yüksek zirvesi ise 2155m yüksekliğindedir.

5- Haçreş (Karaçavuş, Çavuş) Dağları: Şekil 25. Haçreş Dağları Muş ilçe merkezinin güney-batısında kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzanır. Muş şehri bu dağların önemli zirvelerinden olan Kurtik Dağı (2645m) nın kuzeye bakan yamaçlarında kurulmuştur. 6- Yakupağa Dağları: Muş il alanının güneydoğusunda uzanır. Doğrultusu doğu-batıdır. Muş-Van illeri arasında tabii bir sınır oluşturacak biçimde uzanan bu dağların önemli bölümü Van dadır. Muş ili yüksek ve dağlı bir yörededir. İl alanının yüzde 34,9 unu kaplayan dağlar, Güney Doğu Torosların uzantılarıdır. Bu dağlar, Alp-Himalaya kıvrım sistemiyle birlikte oluşmuş genç dağlardır. Rakım, genellikle 1250 metrenin üzerindedir. Genç ve verimli alüvyonlarla örtülü ovalar, il yüzölçümünün yüzde 27,2 sini kaplar. Murat vadisi il topraklarını doğu-batı doğrultusunda parçalamıştır. Genellikle 1500-1700m rakımlı platolar il alanının yüzde 37,9 unu kaplar. A.4.1.2 Platolar, Vadiler Ve Ovalar İl alanının kuzey ve kuzeybatısında yer alan bu platolar Murat vadisinin tavanı ile bu dağların zirveleri arasında sıralanır. Az dalgalı ve kalın bir toprak tabakası ile

örtülüdürler. Bol sulu ve otludurlar. Bu nedenle Muş tarımının en gelişmiş dalı hayvancılıktır. Muş ilindeki vadiler Murat Irmağı ve kollarınca açılmıştır. Bu vadilerin en önemlisi Murat Vadisidir. Muş il alanının yüzde 27,2 sini ovalar oluşturur. En önemlisi Muş, Bulanık, Malazgirt ve Liz Ovalarıdır. 1- Murat Vadisi İl alanının kuzey batısında başlar. Başlangıçta kuzey güney doğrultulu derin bir boğaz biçiminde olan vadi sonra batıya döner. Bulanık ovasına girer. Vadi tavanı Muş ovasında genişler. Ovanın çıkışında yeniden derinleşir. Murat Vadisi Ulukaya Köyünün güneyinden il sınırlarının dışına çıkar. 2- Muş Ovası Türkiye nin en büyük ovalarından biridir. Alanı yaklaşık 1650 km2 dır. Uzunluğu 80km, genişliği ise 30 km yi bulur. Basamaklı bir yapı gösterir. Ovanın güneyini Haçreş Dağları çevirir. Kuzeyde ise Şerafettin Dağları ve bu sıranın uzantıları vardır. Muş ovasının doğu ucunda Nemrut Dağı yer alır. Batı ucunda ise dağlık alanlar vardır. Muş ovası 3. Jeolojik zamanın miyosen dönemi ortalarına kadar bir birikinti iken yer kabuğu hareketleri sonucu bir çöküntü alanına dönüşmüştür. Bu alan sonraki jeolojik dönemlerde yeni alüvyonlarla da örtülerek verimli bir alan durumuna gelmiştir. Şekil 26. Muş Vadisinden Genel Görünüm

Şekil 27. Muş Ovası (Laleler) 3- Bulanık Ovası İlin doğusundadır. Yüzölçümü 525,2 km 2 dır. Bu ova Murat ırmağı boyunca uzanan ince bir şerit görünümündedir. Genişliği ancak birkaç km. olan ovanın uzunluğu yaklaşık 20km. kadardır. Bulanık ovasında genellikle tahıl ve bol miktarda koyun ve sığır yetiştirilmektedir. 4- Liz Ovası Bilican Dağlarının güneyinden başlar Murat Irmağına kadar uzanır. Yüzölçümü 160 km 2 dır. Dalgalı bir yapı gösterir. Rakım Murat Irmağına doğru artar. Geniş kesimi mera olan Liz Ovasında tahıl, koyun ve sığır yetiştirilir. 5- Malazgirt Ovası Muş il alanının doğusunda yer alır. Yüzölçümü yaklaşık 450 km 2 dir. Murat ırmağı ovanının kuzeybatısında geçer. Malazgirt ovası güneyde Süphan Dağı ve uzantıları ile Van Gölünden ayrılır. Yer yer bu dağlardan inen akarsularca yarılmış olan ova geniş bir bozkır görünümündedir.

A.4.1.3 Akarsular ve Göller Muş il alanı Fırat Havzası içindedir. İl topraklarını sulayan önemli akarsular Murat ile onun kolu olan Karasu dur. Murat Irmağı: Van Gölünün kuzeyindeki Aladağ dan doğar. Uzunluğu 600 km kadardır. Muş il sınırlarına kuzey doğudan girer. Kuzey-güney doğrultusunda bir süre akan ırmak bu sırada birkaç küçük dereyle ve doğuda da Karakaya Deresiyle birleşir. Debisi 200 300 m3 tür. Debi ırmağın kabardığı zamanlarda 2500m 3 bulur. Suyun azaldığı zamanlarda ise 50 70 m3 kadar düşer. Murat ırmağını besleyen diğer akarsular şunlardır: Badişah, Şehit, Heftreng, Körsuyu, Liz, Köşker dere ve çaylarıdır. Karasu: Güroymak dan doğar. Muş il sınırlarına güneyde girer. Uzunluğu 68 km kadardır. Kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda akar. Başlıca kolları Daralı ovadan kaynağını alan 27 km uzunluğundaki Abdulbahar, Kazana Tepesinden doğan 35 km uzunluğundaki Kelereş ile Çar ve Karni dir. Muş il sınırları içindeki diğer önemli akarsular şunlardır: Aynı adlı dağdan doğan Çiçekveren Deresi (13 km), Aktuzladan doğan Heronek suyu (24 km), Bilican dağından kaynağını alan Liz Suyu (32 km), Kımsoradan doğan Çılbuhur deresi (27 km) ve Hamurpet Dağından kaynağını alan Memanlı suyudur ( 24 km). Muş ili sınırları içinde kalan başlıca göller: Haçlı (Bulanık), Hamurpet (Akdogan), Küçük Hamurpet,Gaz(Kaz)gölleridir. Haçlı (Bulanık) Gölü: İlin güneydoğusunda Bulanık ilçesinin güneyindedir. Göl adını güneyindeki Haçlı Köyünden almıştır. Göl Bulanık adını ise suyun genellikle bulanık oluşundan almıştır. Bir lav seti gölüdür. Haçlı gölü de kuzeyindeki Kızkopan volkanının yükselmesi ile oluşmuştur. Yüzölçümü 10 km 2 kadardır. Gölde derinlik 7 m. aşmaz. Haçlı Gölü güneybatıdan akan Şeyhtokum Deresi ile birkaç kaynaktan beslenir. Gölün su düzeyi bütün yıl boyunca hemen, hemen aynı kalır. Kışın donduğunda göl sathında yürünebilmektedir. Gölde alabalık ve aynalı sazan bulunmaktadır. Büyük Hamurpet Gölü: Varto ilçesinin kuzeybatısında Hamurpet dağlarının batısında yer alır. 2149 Rakımda ve 21 metre derinliğindedir. Yüzölçümü 1088 km2 dır. Gölün her tarafı dik kayalarla çevrilidir. Derinliği küçük göle nazaran daha az olduğundan yeşil renktedir. Kaynak ve kar suları ile beslenir. Kış aylarında donar, su seviyesi tüm yıl boyunca pek değişmez. Gölde bol miktarda aynalı sazan balığı ile ördek, kaz, turna ve kunduz da bulunmaktadır. Gölün bulunduğu alan volkanik özellikler taşımaktadır. Fazla olan suyu yakınından geçen İskender çayına boşaltır. Küçük Hamurpet Gölü: Büyük Hamurpet gölünün yaklaşık 300 m kadar güneyinde ve 2173 rakımda küçük dairesel bir yapısı vardır. Gölün alanı 149 km 2 dir. 47 metre derinlikte olduğundan mavi bir görünüme sahiptir. Dipten Büyük Hamurpet e akıntısı bulunmaktadır. Gaz (Kaz) Gölü: Malazgirt ilçesine bağlı Aktuzla Bucağının yakınlarındaki bu göl Karstik bir göldür. Gölün suyu tuzlu ve acıdır. Derinliği azdır. Kenarları sazlıktır. Bu nedenle ilkbaharda burası göçmen kuşların akınına uğrar. Kaz, ördek, su tavuğu en çok rastlanılan hayvan türleridir.

A.5. Jeolojik yapı Stratigrafi Muş İli civarındaki formasyonların istiflenme durumları ve litolojik özellikler eskiden yeniye doğru aşağıda açıklanmıştır. 1- Palezoyik Metamorfikler Muş civarında en eski araziyi, Bingöl ve Genç in batısındaki Akdağlar ( 1561) kesiminden başlayıp Murat nehrinin bilhassa güney kesimlerini takip ederek, Muş ovasının güneyinde Kozma Haçres ve Kurtik dağları üzerinden Van Gölü nün güneyinden Hakkâri nin kuzeyindeki Karadağ ( 3630 ) kesimine kadar uzanan dağlık sahalar teşkil etmektedir. Aynı zamanda bu temel araziye Bitlis Masifi denilmektedir. Bu Masif kaledoniyen, hersiniyen ve Alp Orijenik hareketleri ve daha sonraki Kratojenik stildeki tektonik hareketler sonucunda bu Masif bir taraftan yükselirken diğer taraftan yer yer dislokasyonlara uğramıştır. Özellikle dislokasyonlar hatları boyunca tersiyer başlarından peitosen e kadar fasılalı olarak çıkan lavlar ise Masifi yer yer örtmüşlerdir. 2- Permiyen Muş şehrinin güney yamaçlarında doğuda Arak deresinin doğu ve batı yamaçlarında Hasköy deresinin doğusunda ayrıca batıda Kızılağaç dere havzasının güney yamaçlarında genellikle epimetamorfik temelin, temelin üstünde aşınmadan korunmuş lekeler halinde gri mavimsi, çok çatlaklı ve çatlaklarda yer yer kalsit bulunan oldukça sert kristalize kireç taşları görülmektedir. Bu kireç taşlarının hepsi muhtemelen permiyene aittir.

Harita 2: Muş İlinin Stratigrafik Kesiti 3- Tersiyer Muş civarında tersiyerler arazileri, Muş ovasının kuzeyinde Elçiler dağının güney yamaçları boyunca birkaç mostra halinde de ovanın güneyinde özellikle Kızılağaç ın doğu ve batısında görülmektedir. Elçiler dağının güney yamaçları boyunca tersiyerin bütün devirleri mevcuttur. Nitekim bu sahada ayrıntılı araştırma yapan KRANER (1957), Poleosen, Eosen, Oligosen ve Miyosen arazilerin varlığını tespit etmiştir. Paleosen : Paleosen formasyonu, ovanın kuzeyindeki dağlık alanlarının özellikle Elçiler dağının güney etekleri boyunca uzanmaktadır. Bu formasyon batıda, Ebulbahar köyünden başlayarak doğuya doğru devam eder ve iç boğaz köyü civarında bazaltların altına dalar. Güneyde ise Muş ovasının Alüviyal örtüleri, kuzeyde de Eosen flişleri ile sınırlanır.

Eosen (Lütesiyen) : Eosen arazisi, marn ve kumtaşı tabakalarından ibaret olup, genel olarak flişimsi bir manzara gösterirler. Bu araziler Elçiler dağının güney etekleri boyunca kabaca doğu-batı yönünde bir şerit halinde uzanır. Oligosen : Tipik bir flişimsi karakter gösteren oligosen formasyonunda, 10-12 cm kalınlığında yeşilimsi ve gri renkli marn ve kumtaşı tabakaları münavebeli olarak istiflenmiştir. Marn tabakaları genellikle orta derece sert ve saf kumtaşları ise sert ve kalker çimentoludur. Bu formasyonun temelinden itibaren başlayan kumtaşları, üst seviyelere doğru tedrici olarak sertleşir, hem de kalkerleşmeye yüz tutar ve üst seviyelerde ise tamamen kalkerler hâkim duruma geçer. Kalınlığı 1000 m civarında bulunan bu arazi, yine Elçiler dağının güney yamaçları boyunca doğu-batı yönünde bir şerit halinde uzanır. Kuzey ve kuzey doğuya doğru genellikle 15-25 derece dalımlıdırlar. Alt Miyosen : Bu formasyon Muş ovasının kuzey ve kuzey batısındaki Şerafettin ve Elçiler dağının ovaya bakan yamaçlarında yaygın olup, üst seviyelerde yer yer mercekler halinde tüf, aglomera, bazalt ve andezitlerinden müteşekkil volkanik malzemeler bulunur. Sözü edilen bu formasyon ovanın kuzey batısında Ziyaret nahiyesinden başlar, doğuya doğru Meşeli T. (1928 m), sergen T. (2015 m), Turtur T. (2124 m) ve Bahçeziyaret T. (1823 m) üzerinden doğuda Ebulbahar köyüne kadar uzanır. Neojen : Muş ovasında pre-neojen temel üzerinde kalınlığı yüzlerce depolar bulunmaktadır. Bölgenin tektonik bahsinde belirteceği gibi, tersiyer ortalamasından beri devamlı bir sedimantasyon havzası halinde bulunan Muş deprasyonuna, deprasyonu çevreleyen sahalarda taşınan metaryeller birikmişlerdir. Bu birikme olayları, havzanın kuvaterner bağlarında dış drenaja bağlanmasına kadar sürmüştür. 4- Kuvaterner : Muş civarında kuvaterner depoları özellikle Muş ovasını çevreleyen dağların eteklerindeki kollüviyal depolar birikinti konileri ve birikinti yelpazeleri ile Karasu ve Murat yatağındaki alüvyonlar temsil edilir. Özellikle Bitlis dağlarının kuzey eteklerinde, Muş ili Kızılağaç arasında kalın ve geniş birikinti yelpazeleri ve kollüviyal depoları bulunduğu halde ovanın kuzeyindeki dağlık alanların eteklerindeki kil, mil ve kumlardan ibaret ince bir şerit halinde birikinti yelpazeleri ve kollüviyal depolar yer alır. Bitlis dağlarının kuzey eteklerindeki birikinti konileri ve yelpazeleri ile kollüviyal depolar havzasının dış drenaja bağlanmasından sonra gerek Bitlis dağlarından ova açılan akarsular ve gerekse Karasu ve Murat nehri tarafından parçalanmış ve böylece muhtelif yüksekliklere taraçalar teşekkül etmiştir. A.5.1. Metamorfizma ve Mağmatizma Türkiye nin tektonik kökenli ovalarından biri olan Muş Ovası nın güneyinde paleozoik metamorfik şistler, kuzeyinde tersiyer in hemen bütün devirlerine ait tortul formasyonlar, doğusunda ve batısında ise volkanik araziler bulunmaktadır. Muş ovası Pre- Neojen temel üzerinde Neojene ait genellikle kireçli, killi, kumlu ve marnlı depolar, Karasu ve Murat vadileri boyunca alüvyonlar ile Bitlis dağları etekleri boyunca uzanan kollüviyal depolar yer almaktadır.

A.5.2. Tektonik ve Paleocoğrafya Harita 3. Muş İli Deprem Haritası Depremler, yer kabuğunun aktif faylar boyunca kırılması sonucunda meydana gelen doğal afetlerdir. Bir bölgenin depremselliği hesaplanırken depreme neden olabilecek fayın varlığı, cinsi, niteliği, boyu, doğrultusu, deprem periyotları incelenerek bölgenin fay zonuna olan uzaklığı ve zemin özellikleri birlikte alınarak değerlendirilmelidir. Muş ili dâhilinde tarihsel dönemlerde ve 20.yy da çok sayıda yıkıcı deprem olmuştur. Bunlardan son iki örnek Varto 1946 (M=6.9) ve 1966 (M=7.1) depremleridir. Çok sayıda can kaybı olmuştur. Bayındırlık ve İskân Bakanlığının 1966 deprem bölgeleri haritalanmasında Muş 1. derece bölge içinde gösterilmiştir. İl zemini ve yakın çevresinde sismik etkinliği yüksek aktif faylar mevcuttur. Bunların tamamı KAF zonu içindeki fay branşlarıdır. Fayların büyük kısmı yaklaşık KB- GD doğrultulu sağ y.anal atılımlıdır. Bu genel sistem KAF zonu için karakteristik hareket

tarzıdır. Buna ek olarak Muş ovasının kuzey güney yönünde dikine kesen kırık hatlarda bulunmaktadır. Bu faylar ovanın doğu-batı kesimlerini sınırlamaktadır. Kuzey Anadolu fayları 1. derecede sismik etkinliğe sahiptir. Diğer eşlenik faylar ise 2. derece etkindir. Sonuç olarak, Muş ve civarı tektonik yönde Anadolu nun ve ayrıca Anadolu ve Arabistan levhasının çarpışma kuşağı dâhilinde yer almaktadır. KAYNAKLAR: İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü-2010 Muş İl Çevre Durum Raporu 2010 Muş Belediye Başkanlığı-2010 İl Bayındırlık ve İskân Müdürlüğü-2010

B.1. Enerji Kaynakları B.1. 1. Güneş B. DOĞAL KAYNAKLAR Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünün verilerine (2006) göre; Muş Merkezinde yıllık ortalama güneşlenme süresi 6 saat 53 dakika, yıllık ortalama güneşlenme şiddeti ise 345,77 cal/cm 2.dak olarak ölçülmüştür. İlde alt bölgeler arasında farklılıklar olmakla birlikte hiçbir alt bölge yılda 2700 saatten fazla güneş almamaktadır. İl, (yılda 2000 veya daha fazla güneş alan) Ege ve Akdeniz illeri ile karşılaştırıldığında güneş enerjisi bakımından pek yeterli değildir. İlimiz güneş enerjisi kolektörler sayesinde su ısıtmakta kullanılmaktadır. Son yıllarda yapılan konut alanlarında güneş enerjisinden yararlanılmaktadır. Yıllık tüketilen güneş enerjisi hakkında her han gibi bir çalışma yoktur. B.1. 2. Su Gücü Sulama: Ekilebilir toplam arazi miktarımız 342198 ha olup 158215 ha sulanabilir tarım arazisidir. Sulanabilir tarım arazisi toplam tarım arazisinin %46 sına tekabül etmektedir. Ancak sulanabilir tarım alanlarımızın 64280 ha lık kısmı fiilen sulanabilmektedir. Bu alan sulanabilir tarım arazisinin %41ine, toplam tarım arazisinin ise %19 una tekabül etmektedir. Sulanan arazinin %12 si KHGM nün yapmış olduğu sulama kanalları ve göletleri ile, %12 si DSİ nin yapmış olduğu Baraj ve kanallarla,%17 si de halk sulaması şeklindedir. İlimizde bulunan ırmak, çay gibi enerjiye dönüşe bilecek su kaynaklarının debileri D.1. 3.(Akarsular) bölümünde detaylı bir şekilde verilmiştir. B.1. 3. Kömür Bknz. I.1. 3. Enerji madenleri. B.1. 4. Doğalgaz İlimizde doğalgaz rezervi olup olmadığına dair Müdürlüğümüze bilgi ulaşmamıştır. B.1. 5. Rüzgâr Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü verilerine (2009 yılı) göre yıllık ortalama rüzgâr hızı 1,4 m/s olarak gerçekleşmiştir. Düşük hızlarda çalışan rüzgâr jeneratörlerinin yapılması halinde ilimizde yararlanılabilecek bir rüzgâr enerjisi potansiyelinin olabileceği düşünülmektedir. B.1. 6. Biyokütle Biyogaz; gübre, bitkisel atık ve benzeri organik atıklarının oksijensiz ortamda fermante olması sonucu meydana gelen yanıcı bir gazdır.

Biomas; tabiri daha ziyade bitkisel ürünlerin, hayvan ve orman atıklarının, şehir ve endüstri atıklarının çevrimi yoluyla enerji elde etme metodudur. İlimizde biyogaz enerji türünden yararlanılmaktadır. Biyomastan ise çeşitli kesimlerce yararlanılmaktadır. Örneğin ilimizin kırsal kesimlerinde kısıtlı imkanlar nedeniyle hayvan gübresinden yapılan tezek yakacak olarak kullanılmaktadır. B.1. 7. Petrol İlimiz sınırları içerisinde petrol rezervinin bulunup bulunmadığına dair bilgi bulunmamaktadır. B.1. 8. Jeotermal Sahalar Bknz. J.1.10. Jeotermal. B.2. Biyolojik Çeşitlilik B.2. 1. Ormanlar Muş Orman İşletme Şefliğinden alınan veriler aşağıdaki şekildedir. Tablo 1. Orman Alanları Normal Orman (ha) Bozuk Orman (Ha) Toplam Orman (Ha) Ormansız (Ha) Genel Alan (Ha) 6786 66079,50 69415,5 812151,5 885017 Kaynak: Muş Orman İşletme Müdürlüğü-2011 B.2.1.1. Odun Üretimine Ayrılan Tarım Alanları İl Tarım Müdürlüğü verilerine göre İlimizde 11.600 da alanda Kavak ve Söğüt üretimi yapılmaktadır. B.2. 2 Çayır ve Mera İlimiz sınırları içinde toplam 279.564 ha mera alanı bulunmaktadır. Meralarımız genel olarak hayvan otlatmak amacıyla kullanılmaktadır. B.2. 3. Sulak Alanlar İlimizde sulak alanlar ile ilgi detaylı bilgiler Akarsular, Göller ve Göletler bölümünde verilmiştir. B.2. 4. Flora

Şekil 28. Muş Laleleri ( Sarı ve Kırmızı ) Konu hakkında bugüne kadar yapılan çalışmalar hakkında tarafımıza bilgi ulaşmamıştır. Ancak; Muş ilinin bitki örtüsü tiplerini genel olarak step (bozkır) bitkileri, çayır otları ve meşe ormanları oluşturur. Soğanlı bitkiler sınıfından olan lale endemik türlerdendir. (Bkz. Flora-Fauna ve Hassas Yöreler) B.2. 5. Fauna Bkz. Flora-Fauna ve Hassas Yöreler B.2. 6. Milli Parklar, Tabiat Parkları, Tabiat Anıtı, Tabiatı Koruma Alanları ve Diğer Hassas Yöreler: İşletmemiz arazileri bölgede korunan önemli bir büyüklükte alan olması sebebiyle doğal bitki örtüsü ve yaban hayvanları açısından önemli bir barınaktır. Son yıllarda anız yakılmasının yasaklanması bu doğal ekolojiyi destekler nitelikte olup bölge açısından önemli bir zenginlik oluşturmaktadır. Şekil 29. Kale Parkı ve Dinlence Yeri

Şekil 30. Muş Kalesinde Kale Parkında bulunan tarihi top B.3. Toprak İlimizdeki topraklar hakkındaki bilgiler E bölümünde verilmiştir. B.4. Su Kaynakları B.4.1. İçme Suyu Kaynakları ve Barajlar Bknz: L1.1, D.1. 3 B.4.2. Yeraltı Su Kaynakları D.1.1 bölümünde bilgiler verilmiştir. B.4.3. Akarsular Bknz D.1.3 B.4.4. Göller ve Göletler Bknz D.1.4 B.5. Mineral Kaynaklar İl sınırlarımız içerisinde Maden Kanunu ve Taş Ocakları Nizamnamesine tabi doğal kaynakların yerleri, rezerv miktarları, türleri ve nitelikleri hakkında veri elde edilememiştir. B.5.1. Sanayi Madenleri Bknz. I. Madencilik