TEFSiR EGiTiM ve ögretiminin PROBLEMLERi [SEMPOZYUM TESLiG ve MÜZAKERELERi] 11-12 Haziran 2005, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Nihat Bayşu Konferans Salonu, VAN
KURAVYAYINLARI 011 Sempozyum Dizisi 008 ISBN: 978-975-01351-1-8 KlıRAV Yayınlan bir Kur'an Araşbrmalan Vakfı kuruluşudur. 1. baskı, Bursa Mayıs 2007 Baskı-Cilt Bayrak Matbaacılık, Davut Paşa Cad. No:14 Kat: 2 Topkapı 1 İSTANBUL Yayın Koordinatörü ilmi Redaksiyon Abdulhamit BİRIŞIK Editör ÖmerKARA Kapak Tasanmı Pointgraf, İSTANBUUKurav BURSA "iç Tasarım Abdurrahman Y ALNIZ, Mücahit BİLGİN [Tefsir Eğitim ve Öğretiminin Problemleri Sempozyumu (11-12 Haziran 2005), VAN)) Tefsir eğitim ve öğretiminin problemleri (sempozyum tebliğ ve mii2<thereleri) 1 editör Ömer KARA Buısa: Kur'an Araştırmalan Vakfı (KURA V), 2005, 256 s.; 24 cm. -(KURA V Yayınlan; 011. Sempozyum Dizisi; 008) 1. Tefsir_Kongreler 2.lslam dini_ Eğitim ve Öğretim 1. Kara, Ömer 2007 297.1227 dc20 ISBN 978-975-01351-1-8 [Bibliyografik nitelernede Angio-American Cataloging Rules 2 (AACR2) esas alınml br.] Copyright: KURAVYayınlan Kitap, yayıncının imi olmaksızın hiçbir soretle (baskı veya fotokopi yoluyla, elektronik, manyetik, mekanik ve sesli oriamlarda, ya da baııka bir ekilde) kısmen veya tamamen çoğalblamaz. Merkez Satış-Dağıtım Kur'an Ara brmalan Vakfı, KURAVYayınlan Tahtakale Mah. Veziri Cad. Sevinç Çıkınazı Temel!ş Merkezi No: 6/1 Osmangazi-BURSA Tel: (0224) 223 14 70 Faks: 223 26 72 Web: www.kurav.com E-mail: yayinevi@kurav.com istanbul Satış-Dağıtım Ensar Ne ıiyat Tıc. A.Ş. Süleymaniye Cad. No: 13 Eminönü-lST ANBUL Tel: (0212) 513 43 41, 513 03 09 Faks: 522 46 02 internetten Satış: www.kitapyurdu.com ----------------------~
.KUR'AN'I ANLAMA VE YORUMLAMADA ARAP DİLİ EGiTiM VE ÖÖRETİMİNİN YETERSİZLİÖİ PROBLEMi (LiSANS) Do~.Dr. Ahmet ÇEl.IK EAÜ llôhiyat Fakültesi Sayın Dekarum, kıymetli hocalanm, konuşmama başlamadan önce hepinizi saygıyla selaınlıyorum. Bu tebliğin amacı, Temel İslam Bilimleri alanına giren derslerin, temel kaynaklardan öğrenimine yardımcı olabilecek bazı düşünceler aktarmak, öğrencilerimizin karşılaştıklan zorluklann giderilmesi için nelerin yapılabileceği konusunda öneriler sunmak, özellikle Arapça öğrenimi bağlamında tesbit edilen menfi hususlann belirlenmesine yardımcı olmak, imam- Hatip Liselerinde, ilahiyat Fakültelerinde ve hatta Ülke çapında Arapça öğreniminin daha iyi bir seviyeye çıkmasını sağlayabilecek öneriler ve çözümler geliştirmektir. Her ne kadar sempozyum ilahiyat Fakültelerine yönelik ise.de, olayı sadece bu Fakülteler kapsamında düşünmenin de yeterli olmayacağı kidusındayız.. Zira konu, imam Hatipleri de son derece yakından ilgilendirmektedir. Onian bunun dışında tutmak mümkün değildir. Çünkü imam-hatip Uselerinde iyi seviyede Arapça ve meslek dersleri öğrenimi göremeyen öğrenciler, bu boşluğu ilahiyat Fakültelerinde doldurabileceklerini umarak buralara gelmektedirler. ve böyle düşünmekte de haklıdırlar. islami bilgileri elde etmede söz sahibi olan veya olması gereken yegane ve en yüksek kılrumlar bu Fakültelerdir. öte yandan milletimizin manevi dertlerine deva olacak din bilginierinin de bu müesseselerde yetişmesi gerekmektedir. ilahiyat Fakültelerinin bu boşluğu dolduramaması halinde başkalannın bunu yapmaya kalkışması sonucu bir takım olumsuzluklann ve istenmeyen durumlann ortaya çıkınası ve Fakülteterin prestij kaybına uğraması. doğaldır. Hal böyle olunca bu kılrumiann ülkemiz ve milletimiz açısından ne kadar hayati bir öneme sahip olduğu açıkça görülmektedir. Bu itibarla bu konunun çeşitli platformlarda tartışılmasının yararlı olacağını düşünmekteyiz. Zira buralarda elde edilen sonuçlar, Fakülte yöneticilerinin bu gibi konularda karşılaştıklan problemlere çözüm getirebileceği gibi, ders veren öğretim elemanianna da yardımcı olacaktır. 193
T efsir Eğitim ve Öğretiminin Problemleri Sempozyumu Problem Bilindiği gibi dil, insan hayatında önemli bir yer tutmaktadır. Çünkü kişi duygu, düşünce ve hayallerini hep onunla dışanya vurur. Diğer bir ifade ile dil, başkalanyla iletişim kurmanın temel vasıtasıdır. Bundan dolayı dil konusu bugüne kadar pek çok bilim adanunı, toplum bilimcisini düşündüren bir konu olmuştur. Zira dil, insan, toplum, kültür ve eğitim bağlantısı içinde koruyucu ve örgütleyici bir öğedir. ı Allah (c.c), insanlarla kendi arasında bir iletişim vesilesi olarak insanlardan peygamberler seçmiş, mahiyetini bilemediğimiz kendine has diliyle, Cebrail vasıtasıyla peygamberlere hitap etmiştir. Allah (c.c), semavi dinlerin son Peygamberi olan Hz. Muhammed (s.a.v)'i elçi olarak görevlendirdiğinde ise, Arap Dilini son semavi kitabın ve dinin dili seçmiştir. Arapça'ya böyle bir misyonun yüklenmesi, onu ebediyete kadar sürecek bir lisan haline getirmiş, yeryüzündeki diller arasındaki itibannı artırmış ve bu gün yaklaşık bir milyardan fazla müslümanın ortak dili halini almıştır. Bu itibacia Arap Dilini konuşabilen bir müslüman, kullanma. alanı yani coğrafyası gözönüne alındığında, dünyanın çok büyük bir kara parçasında, genelde inanç birliği olan insanlarla, özelde ise bu konuda çalışma yapan, dünyanın çok farklı bölgelerindeki insanlarla anlaşma imkfuıını elde etmektedir. Arapça'nın Müslümanlar arasındaki önem kazanması, şüphesiz onun.kur'an'ı ve Slin.rıeti ve İslfun kültürüne ait çok sayıdaki eserleri, orijinal kaynaklardan öğrenme ve anlamaya giden yolda büyük bir paya sahip olmasına dayanır. özellikle Kur'an'ı anlamak için mutlakçı iyi bir Arapça eğitimine ve bilgisine ihtiyaç duyulduğu bilinen bir gerçektir. Nitekim islam alimleri bir müfessirin niteliklerini sayaiken onun, Arap diline, belağatına, üslup özelliklerine vb.hususlara vakıf olmasını şart koşarlar. 2 Bu da gösteriyor ki bir Tefsircinin sahip olması gereken niteliklerin en önemlisi, Arap diline olan hakimiyetidir. Çünkü o ancak bu sayede Kur'an'da yer alan mecaz 1 istiare, kinaye, cinas, tevriye, müşakele vb. üslup özelliklerini kavrayabilir ve daha sonra bunu muhataplanrıa aktanr. Türk tarihi boyunca ecdadımızın kaleme aldığı yüzlerce Arapça eser, bu dile karşı gösterilen alaka ve ilginin en büyük delilidir. Onlan buna iten en büyük saik ise, Kur'an'ı ve onunla alakaiı ilimleri okumak ve okutma iştiyakı, yani islanı'a ve Kur'an'a hizmet etme arzusudur Bu arzu ve iştiyakın semeresi olan çok sayıdaki eser halen isianı dünyasının temel başvuru kitapları arasındaki yerini korumaktadır. Bir türk müfessiri olan Ebu's-Suud'un Tefsirinin günümüz Arap Üniversitelerinde okutulmasını buna bir örnek olarak verebiliriz.. 1 Demirel, özcan, Yabana DU Öğretimi, Arıimm ı 987, s. 3. El-Akk. Halid Abdunahınan, Usülü't-Tefsir ve Kavaiduhu, Beyrut ı 994, s. ı 86- ı 87 194
Kur'ôn'ı Anlama ve Yorumlamada Arap Dili Eğitim ve...: Doç. Dr.. Ahmet Çelik... Oruann to~~n olarak bizler de aynı hizmeti sürdürebilinek için, dünyadaki yeni gelişmeleri de göz önune alarak, Arap dili eğitiminde yeniden bir sistem geliştirmek zorunda olduğumuzu belirtmeliyiz. Bu, bizim ulusal menfaatlerimizle de yakından ilişkilidir. Zira isıarn ülkeleri ~ında ticari ve siyasi ilişkiler geliştikçe, Ar~pça'nın. ülkemiz açısından önemi daha da artmaktadır. Arapça birçok kelime, ve ıstılalu ile bizim gün1ük hayatıniızda kullandığımız dile yerleşmiştir. Başta namaz olmak üzere diğer birçok ibadet ve adederimizde Arapça'nın brraktığı izler açıkça görülmektedir. Millet olarak gün1ük hayatımızda Arapça sözcük, deyim ve özdeyişleri çok yoğun bir şekilde kullanmamıza ve bu iki millet arasında böylesine sıkı kültürel ilişkiye rağmen öğrencilerimiz, dört yıl imamhatip liseleri, dört veya beş yıl ilahiyat Fakültelerinde Arapça dersi görmelerine rağmen, mezun olduklannda "istisnalar hariç" ne Arapça kaynaklara inebilmekte ve ne de Arapça konuşabilmektedirler. Dilde bu uzun süre içerisinde böyle basit bir düzeyi yakalayamayan öğrenciden, ana kaynaklara müracaatla Kur'an Tefsirini yapmalannı beklemenin mümkün olmadığı kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Bilindiği gibi son beş yıldan beri ilahiyat Fakültelerine daha kaliteli ve daha zeki öğrenciler, çok yüksek puahlar alarak gelmektedirler. Arıcak hazırlık sınıflannın kaldırılması sonucu, öğrencilerin dil seviyesinin ve Arapça Dili gramer bilgisinin önceki yıllara göre iyice zayıfladığı müşahede edilmektedir. Şüphesiz bu başansızlıkta öğrencilerin payı olduğu gibi, öğretim eleman1annın, eğitim kurumlarının ve hatta bu dili konuşan Arapların da payları olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü Araplar, sahip olduklan mali irnkfuılara rağmen kendi dillerini ve bu kanalla kültürlerini yaymak için, batılılann geliştirdiği tekniklerden de istifade etmek suretiyle, bir dil eğitim ve öğretim metodu geliştiremeınişlerdir. Hatta üzülerek görmekteyiz ki, Batı dilleri öğretimi için kullarıılan kitaplar seviyesinde hazırlanmış Arapça ders kitapları dahi bulınamız en azından şu anda mümkün değildir. Türkiye'de de biz, genelde Araplar'ın hazırladıklan kitaplan okumakta ve okutmaktayız. Halbuki dini ve kültürel ilişki itibariyle daha zayıf bağlarımızın bulunduğu bir takım milletierin dilleri, Arıadolu Liselerinde veya diğer bazı üniversitelerin (Ortadoğu, Boğaziçi vs) hazırlık sınıflannda daha kolay öğretilebilmektedir. Bu okullardaki öğrenciler yabancı dil açısından belirli bir seviyeye gelebilmekte veya en azından daha somaki sınıflarda okutıılan dersleri, öğrendikleri bu yabancı dil yardımıyla takib edebilmekte ve hatta konuşabilmektedirler. Böyle bir başanyı, dil eğitiminde geliştirilen tekniklerin haricinde ne ile izah edebiliriz? Teklifler Kur'an'ı anlayabilmek için Arapça eğitimin şart olduğu tezinden hareketle Arapça eğitiminin yeniden incelenmesi ve bu konuda atılması gerekli adımlann neler olabileceği yeniden gözden geçirilmelidir. Çünkü Kur'an'ın an1amını öğretmek isteyen bir öğretim elemanının karşısına çıkan en büyük problemlerden biri, özellikle Tefsir 195
T efsir Eğitim ve Öğretiminin Problemleri Sempozyumu metin dersi alan öğrencilerin Arapça seviyesinin çok zayıf olmasıdır. Böyle bir durumda öğrenci dersi gereği gibi dirılememekte, hoca dersi anlatırken o, hocanın yaptığı tercümeyi yazmakla meşgul olmaktadır. Bu durumda, sınıfta hoca ile öğrenci ararsındaki diyalog adeta kopmakta, hocanın söylediği her şeyi öğrenci not etmektedir. Halbuki öğrenci ile hoca Tefsir metni ve diğer metin derslerini beraber çözmeli, birlikte yürütmeli ve karşılıklı olarak tercüme etmelidirler. Zaman zamarı öğrenci, hocanın yaptığı tercümeye itiraz edebilmeli veya en azındarı kendi görüşünü öne sürmelidir. Arapça eğitiminin zayıf olması ve öğrencilerin bu konuda yeterli seviyeye gelememesi, mezuniyet sonraki yıllarda da etkisini sürdürmekte, öğrenciler, öğretmen olduklannda Arapça derslerinden, master veya doktora yapmak istediklerinde ise, Temel isıarn Bilimlerinden adeta kaçarak diğer branşlara yönelmekte ve bunun sebebini dil seviyelerinin zayıflığına bağlamaktadırlar. Tefsir veya diğer dersler için Arapça metirıler seçilirken, öğrencirıirı dildeki seviyesirıe göre belirlenmeli, gittikçe metirılerin seviyesi yükseltilmelidir. Aynca seçilen metirılerirı Türkçe'ye tercüme edilmemiş olmasına dikkat edilmelidir. Çünkü tercümesi yapılmış Tefsir metirıleri (safvetu't-terasir vb.) öğrenciler tarafından ciddi olarak dirılenmemektedir. Zira öğrenci, eserirı tercümesirıe başvurup irntihana hazırlanmaktadır. Bugün genel anlamda ilahiyat Fakültelerirıde, Tefsir, hadis ve fıkıh gibi dersler ön plarıda değildir. Ders saatleri daha çok diğer formasyon alanianna tahsis edilmiş durumdadır. Bu itibarta Temel isıarn Bilimleri bölümü derslerirıde, Arapça metin akutulacağı da göz önüne alındığında, Tefsir ders saatlerinin çoğaltılmasının öğrencirıirı dil seviyesini yükseltınesme önemli bir katkı yapacağı muhakkaktır. ilahiyat çının öncelikli olarak donanımlı olması gereken temel sahalar, Tefsir, Hadis ve Fıkıh alanlandır. Çünkü halkımız, birirıci derecede bu dallardaki bilgilere ihtiyaç duymaktadır. Bu düşüncemizden diğer alanlar önemsizdir anlamı çıkanlmamalıdır. Ancak Fakültelerde uygulanmakta olan müfredat programlan şu durumda böyle bir beklentiye cevap verebilecek durumda değildir. Burada şu konunun da tartışılmasının yararlı olacağını düşünmekteyiz. ilahiyat Fakültelerirıde mutlaka branşlaşmaya gidilmeli ve böylelikle her öğrenci istediği branşı seçebilmelidir. Öğrenciye zorla Arapça, Tefsir, fıkıh ve hadis öğretmenirı mümkün olmadığı görülmüştür. Kaldıki branşlaşma olayı bazı ilahiyat Fakültelerinde uygulanmaktadır. Daha önce de ifade edildiği gibi, yabancı dil eğitimi ve öğretimi, bizim ülke çapında genel olarak başanlı olamadığımız konutardarı birisidir. Bu gerçeğin üzerinde durularak, ilgililerce kurulacak bir komisyon tarafından diğer ülkelerde uygulanmış ve başarılı neticeler alınmış programiann araştınlıp bulunması ve irıcelenmesi, problemirı çözümüne yarar sağlayacağı kanaatindeyiz. 196
Kur'ôn'ı Anlama ve Yorumlamada Arap Dili Eğitim ve... : Doç.Dr. Ahmet Çelik Bilindiği gibi eğitim fedakarlık isteyen bir meslektir. Bu durum, kendisini dil öğretiminde daha fazla hissettirir. Dersler zevkli bir hale getirilmedikçe istenilen verim elde edilemez. Bu Arapça eğitiminde olduğu gibi diğer dersler için de söz konusudur. Elbette Arap Dili'nin zevkine varamayanlar, Kur'an'ın Tefsirinden zevk alamazlar. Diğer bir ifade ile Arap Dil üslubunu tanımayan, Kur'an'ın da dil özelliklerini ~ tamyamaz ve onu Tefsir edemez. Fakültelerde gramer kurallanna çok fazla ağırlık verilmesi, dersleri monoton hale getirmekte ve öğrencileri sıkrnaktadır. Öğrenciyi böyle bir durumdan kurtarmak için görsel imkanlardan yararlanılmalıdır. Ama üzülerek ifade etmeliyiz ki bildiğimiz kadaoyla hiçbir ilahiyat Fakültesinde modern tarzda bir dil eğitim Iabaratuan bulunmamaktadır. Böyle bir imkan sunulduğunda, öğrencilere cd ler vasıtasıyla öğrendikleri kurallann nasıl kullanıldığı imkanı verilebilir ve hem de Kur'an'da arılatılan bazı kıssalar, onlara çizgi film halinde Arapça olarak izlettirilebilir ve böylelikle de konu, öğrencilerin zihninde yerleşir. Mesela ben bir Arap uydu karıalında, Kur'an'da Kalem suresi, 17. ayetinde yer alan "Bahçe sahipleri" kıssasının izledim ve çok yararlı ve ~cı olduğunu gördüm. Esasında bunlar, gerçekleşmesi zor olan teklifler değillerdir. Sadece uygulamaya ve hayata geçirilmeği beklemektedirler. Eğitim ve öğretiinde başarılı olmak için öğrenci ve öğretim elemanına büyük görevler düşmektedir. Dolayısıylz Fakültelerdeki eğitim sisteminin ve onun uygulayıcısı durumundaki öğretmenlerin, öğrencilerin yetişmesinde çok önemli bir rol üstlendikleri tartışmasızdır. Bu itibarla öğretim elemanlan, eğitim ve öğretimin en önemli unsurlarındandır. Çünkü eğitimin başanlı veya başansız olması büyük çapta hocaya bağlıdır. 3 Binaenaleyh o, eğitimin üç ayağından birisidir. Belirli bir eğitimi gerçekleştirmek isteyen her eğitim sistemi, öğretmenlerini çok titiz bir seçimle almak ve onlan yetiştirmek zorundadır. 4 Öğretim elemanının dersi zevkli bir hale getirebilmesi için de öncelikli olarak kendi sahasını çok iyi bilmesi ve derse iyi hazırlanması gerekir. Hocanın öğrenci karşısında bocalaması, öğrenciye. güvensizlik aşılamakta "Hocam öğrenememiş ki ben öğreneyim" şeklinde bir kanaate onu sürüklemektedir. Şüphesiz böyle bir durumun bütün dersler için geçerli olduğunu söyleyebiliriz. üst sınıflarda Arapça ve mesleki derslerden daha iyi bir başan elde edebilmek ve özellikle de "çift anada!." programlannın ilahiyat Fakültelerinde açıiabilmesi için hazırlık sınıflannın tekrar hayatiyere geçirilmesinin gerekliliğine inanmaktayız. Böylelikle de Arıkara'da uygulanmakta olan tezsiz yüksek lisans programının kaldırılması, buradan doğabilecek eksikliği giderecek programiann müfredata koyulmasının daha uygun olacağını düşünmekteyiz. Zira taşra Üniversitelerinden Arıkara'da ki programa katılan öğrenci sayısı çok azdır. Aynca böyle bir program er-rikiibi, Cevdet, Tiııııku Tedıisi1-Lugad1-Ambiyye, Dımaşk, 1986, s. ll. el-meydfıni, Abdurrahman Habanneke, Gazvun fi's-samim, Dımaşk, 1985, s. 63. 197
T efsir Eğitim ve Öğretiminin Problemleri Sempozyumu öğrencileri not peşinde koşmaya ve hocalan da zor duruma sokmaktadır. Çünkü belli bir not ortalamasını yakalayamayan öğrenciler, tezsiz yüksek lisans programına katılamamaktadırlar. Aynca böyle bir durum Fakülte.ler arsında not açısından eşitsizliğe sebep olmaktadır. Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. Prof.Dr. Ömer DUMl.U Ahmet beye çok teşekkür ediyorum. Zamanında bitirdi. Ahmet beyin müzakerecisi (Prof.Dr. H. Mehmet Soysald.ı) gelemedi. Dolayısıyla bu beş dakikayı sona ekleyeceğim. Sorular faslında sizlere söz hakkı vereceğim. O zaman Ahmet Beyin tebliği üzerine konuşmak isteyen olursa onlara bu hakkı tanıyacağım. Şimdi son konuşmacınuz Doç.Dr. Veysel Güllüce. Tebliği, Tefsirle ilgilenenler arasında iletişimi geliştirmeye yönelik bazı düşünceler. Buyurun 198