EGE ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ (DOKTORA TEZİ)

Benzer belgeler
Pagrus pagrus (L., 1758) Yumurtalarının Gluteraldehit ile Dezenfeksiyonu ve Embriyolojik Gelişimi

Yeni Türlerin Yetiştiriciliği. Dr. C. Güngör MUHTAROĞLU Akvatek Su Ürünleri Ltd.

Canlılarda Üreme ve Gelişme 1.Üreme Hücreleri (Gametler) 1.1.Erkek Üreme Hücreleri Spermler akrozom 1.2.Dişi Üreme Hücreleri Yumurtalar vitellus

Türkiye Balıkları ve Temel Morfolojisi

PİSİ BALIĞININ KÜLTÜRE ALINABİLİRLİĞİNİN ARAŞTIRILMASI

DENİZ BALIKLARI YETİŞTİRİCİLİĞİNDE SU KALİTESİ

MAVRUŞGİL (Sciaena umbra) VE KÖTEK (Umbrina cirrosa) BALIKLARININ BİYOEKOLOJİK ÖZELLİKLERİNİN BELİRLENMESİ

SİVRİBURUN BALIĞI (Diplodus puntazzo) YUMURTALARININ EMBRİYOLOJİK GELİŞİMİ VE ERKEN DÖNEM (Lecithotrophic faz) LARVAL MORFOGENESİSİ

Bu doküman Kâtip Çelebi tarafından 1632 de yazılan ve İbrahim Müteferrika nın eklemeleri ile Matbaa-ı Amire de basılan Kitabı-ı Cihannüma nın

ADIM ADIM YGS-LYS 52. ADIM CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI-12 HAYVANLAR ALEMİ 3- OMURGALI HAYVANLAR SORU ÇÖZÜMÜ

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

ÜLKEMİZDE KALKAN BALIĞI ÜRETİMİNİN DÜNÜ BUGÜNÜ

BALIK HASTALIKLARININ KONTROLÜ

ANKARA KECİSİNİN TANIMLAYICI ÖZELLİKLERİ. Prof. Dr. Okan ERTUĞRUL Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Genetik Anabilim Dalı

10. SINIF KONU ANLATIMI. 16 ÜREME BÜYÜME GELİŞME Döllenme ve Aile Planlaması Soru Çözümü

Amphioxus ta Zigottan Sonraki Gelişmeler

Barbus conchonius (Rosy barb)

Atoller (mercan adaları) ve Resifler

LYS ANAHTAR SORULAR #6. Mitoz ve Mayoz Bölünme Eşeyli ve Eşeysiz Üreme İnsanda Üreme

AMPHİOXUS TA ZİGOT TAN SONRAKİ GELİŞMELER

KARİDESLER. Prof. Dr. Hasan Hüseyin ATAR HHA 1

Hangi balık ne zaman yenir? Çipura: Akdeniz ve Ege kıyılarında yaygın olan çipura ya seyrek de olsa Marmara da da rastlanır. Ege de Kasım, Akdeniz de

Balık Yemleri ve Teknolojisi Ders Notları

TÜRKİYE Su Ürünleri Üretimi

2003 ÖSS BİYOLOJİ SORULARI VE CEVAPLARI

Sperm sıvısı ve sperm sıvısının bileşimi

Subphylum Pisces. Perciformes. Dicentrarchus Species labrax (Linneaus, 1758) şekliyle sistematikteki yerini almıştır.

Gökkuşağı Alabalığı (Oncorhynchus mykiss Walbaum, 1792) Yavrularının İlk Dönemlerde Büyüme Performansı ve Ölüm Oranı Üzerine Tuzluluğun Etkisi

Türkiye de Kalkan Balığı Yetiştiriciliğinin Gelişimi

DETERJAN VE DEZENFEKTANLAR. Fırat ÖZEL, Gıda Mühendisi 2006

BEYAZ BENEK HASTALIĞI ( İCHTHYOPHTHİRİOSİS)

SUMAE YUNUS Araştırma Bülteni, 4:3, Eylül 2004

ÖZET OTOMATİK KÖKLENDİRME SİSTEMİNDE ORTAM NEMİNİN SENSÖRLERLE HASSAS KONTROLÜ. Murat ÇAĞLAR

TUBİTAK-BİDEP LİSE ÖĞRETMENLERİ FİZİK, KİMYA, BİYOLOJİ, MATEMATİK- PROJE DANIŞMANLIĞI EĞİTİMİ ÇALIŞTAYI LİSE 2 (Çalıştay 2012) BİYOLOJİ GRUP KILÇIK

Farklı Işık Yoğunluklarının Kırma Mercan (Pagellus erythrinus L., 1758) Larvalarında Gelişime Olan Etkileri

KURBAĞALARDA EMBRİYOLOJİK GELİŞİM PROF.DR. NURSEL GÜL

BİY455 OMURGASIZLAR BİYOLOJİSİ II

İNSANDA ÜREME, BÜYÜME VE GELİŞME

HÜCRE BÖLÜNMESİ A) MİTOZ BÖLÜNME a) Hazırlık evresi:

ANAHTAR SÖZCÜKLER: Tiryaki balığı, Boy-Ağırlık İlişkisi, Gökova Körfezi, Ege Denizi.

MAHMUT ASLAN - FEN BİLİMLERİ ÖĞRETMENİ

ADIM ADIM YGS LYS. 73. Adım ÜREME BÜYÜME GELİŞME EMBRİYONİK ZARLAR İNSAN EMBRİYOSUNUN GELİŞİMİ-1

KEMER BARAJ GÖLÜ'NDEKİ Cypr nus carpio L., 1758'NUN BAZI BİYOLOJİK ÖZELLİKLERİ

Homa Lagününden Elde Edilen Çipuraların (Sparus aurata L., 1758) Kıyısal ve Açıkdeniz Ağ Kafeslerde Gelişimlerinin Karşılaştırılması

BALIKÇILIK ve SU ÜRÜNLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

DNA ve Özellikleri. Şeker;

Alternatif Bir Tür Olan Granyöz Balığının (Argyrosomus regius) Besleme Rejiminin Belirlenmesi. Yalova Üniversitesi Armutlu Meslek Yüksekokulu YALOVA

DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma

RED PORGY LARVICULTURE IN DIFFERENT CULTURE SYSTEMS

Anahtar Kelimeler: Deniz Levreği (Dicentrarchus labrax), Karadeniz, Büyüme Oranı, Yem Değerlendirme Oranı

TEOG1 DENEME SINAVI 2 ( DNA, Mitoz,Mayoz Kapsamlı)

Turkuaz Ege de Yemden Balığa

SU ÜRÜNLERİ ANABİLİM DALI DOKTORA PROGRAMI DERSLERİ

zeytinist

BROKKOLİ (Brassica oleracea var. italica)

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #12

Innovation Transfer Network for Mediterranean Mariculture - INTRANEMMA Deliverable 1(e): Turkish Survey Template

KUTUPLARDAKİ OZON İNCELMESİ

RAPOR KAZ DAĞLARI KOÇERO DERESİ ALABALIK ÖLÜMLERİ İLE İLGİLİ ALAN ÇALIŞMASI. Prof. Dr. Mustafa SARI.

İzmir Körfezi nde (Ege Denizi) Isparoz (Diplodus annularis L., 1758) un Bir Defada Bıraktığı Yumurta Miktarının Belirlenmesi Üzerine Bir Ön Çalışma

12. SINIF KONU ANLATIMI 33 HAYATIN BAŞLANGICI

Ağır Ama Hissedemediğimiz Yük: Basınç

Kullanım Yerleri. İnsan beslenmesinde kullanılır. Şekerin hammadesidir. Küspesi hayvan yemi olarak kullanılır. İspirto elde edilir

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX!

YAZILIYA HAZIRLIK TEST SORULARI. 10. Sınıf

Mayoz Bölünmenin Oluşumu

ANKARA KEÇİSİ. Yayılma Alanı : Ankara ili başta olmak üzere, İç Anadolu bölgesi ile Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesinin bazı illeri

CANLI ALEMLERİ HAYVANLAR ALEMİ

Çamlı, BioAqua markası altında ürettiği balık yemleri ile müşterilerine çok geniş bir ürün segmenti sunmaktadır. Ağırlıklı olarak üretilen Levrek,

KARADENİZ ALABALIĞININ BİYO EKOLOJİK ÖZELLİKLERİ VE KÜLTÜRE ALINABİLİRLİĞİ

2 KTÜ Su Ürünleri Fakültesi-Rize. * Geliş Tarihi: Kabul Tarihi:


CANLILARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ Beslenme Boşaltım Üreme Büyüme Uyarıları algılama ve cevap verme Hareket Solunum Hücreli yapı

GİRİŞ PROF.DR. NURSEL GÜL

DENİZ BİYOLOJİSİ Prof. Dr. Ahmet ALTINDAĞ Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı

SU BİTKİLERİ 9. Prof. Dr. Nilsun DEMİR

TEKRAR DOLAŞIMLI ÜRETİM SİSTEMLERİNDE SU KALİTESİ ve YÖNETİMİ

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #20

CANLILARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ

Sığır Yetiştiriciliğinde Sinekle Mücadele Problemi. Prof. Dr. Serap GÖNCÜ

GELİŞİM İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

TEOG1 DENEME SINAVI 1 ( DNA, Mitoz, Mayoz Kapsamlı)

SU ÜRÜNLERİ SAĞLIĞI BÖLÜM BAŞKANLIĞI

HAMAMBÖCEKLERİ ve MÜCADELE YÖNTEMLERİ

BİTKİ TANIMA I. Yrd. Doç. Dr. Taki DEMİR

Arpada Hastalıklara Bağlı Olmayan Yaprak Lekeleri

HAYVANSAL HÜCRELER VE İŞLEVLERİ. YRD. DOÇ. DR. ASLI SADE MEMİŞOĞLU RESİM İŞ ZEMİN KAT ODA: 111

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #5

ÜNİTE:1 CANLILARDA ÜREME, BÜYÜME VE GELİŞME

EKİN KURDU (Zabrus Spp.) Özden Güngör Ziraat Mühendisleri Odası Genel Merkez Yönetim Kurulu Başkanı 23.Temmuz Ankara

ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİ BİTKİ TANIMI II

Spermatozoanın Dişi Genital Kanalındaki Hareketi. Üreme Biyolojisi ve Yapay Tohumlama Prof. Dr. Fatin CEDDEN


Simental sığır ırkının anavatanı İsviçre dir. Simental hem süt ve hemde etçi olmalarından dolayı kombine bir sığır ırkıdır. Dünyada bir çok ülkede

KARASİNEKLER SUNUM: İLKER KIRHAN ZİRAAT MÜHENDİSİ/ZOOTEKNİST

BAL ARILARININ EMBRİYONİK GELİŞİMİ:

ÇALIŞTAY V. OTURUM Oturum başkanı: Prof. Dr. Recep BİRCAN - Sinop Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi

İKLİM ELEMANLARI SICAKLIK

4. SINIF FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ II. DÖNEM GEZEGENİMİZ DÜNYA ÜNİTESİ SORU CEVAP ÇALIŞMASI

FERTİLİZASYON-Döllenme

Transkript:

EGE ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ (DOKTORA TEZİ) BAZI DEZENFEKTAN MADDELERİN ÇİPURA (Sparus aurata), LEVREK (Dicentrarchus labrax), SİNARİT (Dentex dentex) ve FANGRİ (Pagrus pagrus) YUMURTALARININ DEZENFEKSİYONUNA ETKİSİ Erkan CAN Su Ürünleri Yetiştiricilik Anabilim Dalı Bilim Dalı Kodu: 504.04.01 Sunuş Tarihi: 10/03/2006 Tez Danışmanı: Prof. Dr. Kürşat FIRAT Bornova-İZMİR

II

III KABUL VE ONAY LİSTESİ Sayın Erkan CAN tarafından DOKTORA TEZİ olarak sunulan " Bazı Dezenfektan Maddelerin Çipura (Sparus aurata), Levrek (Dicentrarchus labrax), Sinarit (Dentex dentex) ve Fangri (Pagrus pagrus) Yumurtalarının Dezenfeksiyonuna Etkisi" adlı bu çalışma, "Lisansüstü Eğitim ve Öğretim Yönetmeliği"nin 12 nci madde (c ) ve (d ) bentleri ve Enstitü yönergesinin ilgili hükümleri dikkate alınarak tarafımızdan değerlendirilmiş olup, yapılan sözlü savunma sınavında aday oy... ile başarılı bulunmuştur. Bu Erkan CAN'ın sunduğu metin doktora tezi olarak kabulüne oy...ile karar verilmiştir. X.../.../2000 İmza Jüri Başkanı;...... Üye ;...... Üye ;...... Bu tezin kabulü, Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Kurulu'nun.../.../... gün ve... sayılı kararıyla onaylanmıştır. Dr. Süleyman BORUZANLI Enstitü Sekreteri Prof. Dr. Alâettin TAYSUN Enstitü Müdürü

IV

V ÖZET Bazı Dezenfektan Maddelerin Çipura (Sparus aurata), Levrek (Dicentrarchus labrax), Sinarit (Dentex dentex) ve Fangri (Pagrus pagrus) Yumurtalarının Dezenfeksiyonuna Etkisi CAN, Erkan Doktora Tezi, Su Ürünleri Yetiştiricilik Bölümü Tez Yöneticisi: Prof. Dr. Kürşat FIRAT Mart 2006, 173 sayfa Bu çalışmada, yoğun (intensif) balık üretimi yapılan kuluçkahanelerde, yumurta ile larval üretime taşınan patojen mikroorganizmalarla mücadele olanakları araştırılarak, piyasada bulunan bazı kimyasalların yumurtaların yaşama oranına ve bakteri yüküne etkisi incelenmiştir. Çalışma kapsamında, çipura (Sparus aurata L.), levrek (Dicentrarchus labrax L.), fangri (Pagrus pagrus L.) ve sinarit (Dentex dentex L.) anaçlarından elde edilen yumurtalarda 4 farklı dezenfektanın etkileri ele alınmıştır. Yumurtalar sırasıyla, glutaraldehit; 300 ppm ve ozon; 0.5 ppm dozlarla 2, 4, 8, 16 dak., iyodin ve H 2 O 2 ; 300 er ppm dozla 5, 10, 15, 20 dak. dezenfeksiyon işlemine tabi tutulmuştur. Her denemede 3 er paralel olacak şekilde 1 lt lik inkübatörlerde açılım oranları bulunmuş ve yine 3 er paralelde TSA ve TCBS besi yerlerine mikrobiyolojik ekimleri yapılarak bakteri yükleri tespit edilmiştir. Aynı zamanda 3 er paralelde kontrol grubu oluşturularak karşılaştırmalar yapılmıştır. Deneme ve kontrol gruplarında kullanılacak olan yumurtalardan rasgele örnekler alınarak, ortalama ağırlık ve uzunlukları saptanmıştır.

VI Çalışmada optimal konsantrasyon ve süre (K*S) uygulaması olarak; 4 farklı türde gluteraldehit ile dezenfeksiyon sonucu 18 o C de çipura yumurtası için 800 (200 ppm*4 dak.), fangri ve sinarit için 1600 (200 ppm*8 dak.) ve 15 o C de levrek yumurtası için 1600 (200 ppm*8 dak.) olarak bulunmuştur. Çipura, levrek, sinarit ve fangri yumurtalarının glutaraldehit ile dezenfeksiyonu sonucunda, 400 ve üzeri K*S değerlerinde TCBS besi yerlerinde, 1600 ve 3200 K*S değerlerinde ise TSA besiyerlerinde bakteri gelişimi engellenmiştir. Ayrıca, 3200 K*S değerlerinde açılım oranının düştüğü bulunmuştur. Yumurtaların iyodin ile dezenfeksiyonu sonunda TCBS besiyerlerinde 4500 K*S (300 ppm*15 dak.) ve 6000 K*S (300 ppm*20 dak.) değerlerinde bakteriyel gelişim engellenmiş ancak TSA besiyerlerinde bakteri yükü azalmasına rağmen deney gruplarının hiçbirisinde koloni oluşumu engellenememiştir. Yaşama oranları bakımından da iyot uygulamalarının dört farklı deniz balığı yumurtasındaki etkisi önemlilik göstermemiştir. Ozonla yapılan dezenfeksiyon uygulamaları sonucunda ise optimal K*S değerleri; 18 o C de çipura ve fangri yumurtası için 2-4 (0.5 ppm*4-8 dak), sinarit için 2 (0.5 ppm*4 dak), 15 o C de levrek yumurtası için 4 (0.5 ppm*8 dak) olarak bulunmuştur. Ozonla yapılan dezenfeksiyon uygulamalarında K*S=1 değerinde TCBS besiyerlerinde tüm deney gruplarında bakteri gelişimi engellenmiş, K*S=2 değerlerinde levrek yumurtaları ile yapılan dezenfeksiyon uygulaması hariç tüm deneme gruplarında TSA besi yerlerinde koloni oluşumunun durduğu saptanmıştır. K*S=8 değerinde tüm yumurtaların yaşama oranı azalmıştır. Bununla birlikte sinarit yumurtalarının ozona en fazla

VII duyarlılık gösterdiği bulunmuş, levrek yumurtaları ise toleransı en yüksek uygulama olarak belirlenmiştir. H 2 O 2 ile yapılan dezenfeksiyonlarda, çipura ve fangri yumurtaları ile yapılan uygulamalar hariç bakteri gelişimi engellenememiştir. Levrek yumurtalarının H 2 O 2 e karşı toleransı en yüksek olarak bulunmuş, K*S 6000 değeri ile yapılan uygulamalarda bu tür hariç tüm gruplarda H 2 O 2 toksik etki göstermiştir. Yumurtalara olumsuz etki göstermeksizin bakteriyel yükü engelleyebilecek K*S değeri tespit edilemediğinden bu madde ile yapılan uygulama hedeflenen kriterleri sağlamamıştır. Araştırma kapsamında ele alınan 4 farklı dezenfektanın, çipura, levrek, sinarit ve fangri yumurtalarındaki etkileri ortamsal faktörler ve türlere özgü inkübasyon koşulları ile birlikte değerlendirildiğinde, glutaraldehit ve ozon uygulamaları iyodin ve H 2 O 2 uygulamalarına göre daha iyi sonuçlar vermiştir. Konsantrasyon ve süre değerlerinin türe özgü olarak değişebileceği göz önünde bulundurulursa; tür bazında ve türe özgü sıcaklıklarda uygun dezenfeksiyon maddeleri ile denemelerinin yapılarak dezenfeksiyon prosedürlerinin belirlenmesi akuakültür çalışmaları için büyük önem taşımaktadır. Anahtar Kelimeler : Sparus aurata, Dicentrarchus labrax, Dentex dentex, Pagrus pagrus, yumurta dezenfeksiyonu, glutaraldehit, iyodin, hidrojen peroksit ve ozon.

VIII

IX ABSTRACT Effect of the Certain Disinfectants to Sea Bream (Sparus aurata), Sea Bass (Dicentrarchus labrax), Common Dentex (Dentex dentex) and Red Porgy (Pagrus pagrus) Eggs Disinfection CAN, Erkan MSc in Aquaculture Eng. Supervisor Assoc. Prof. Dr. Kürşat FIRAT March 2006, 173 page In this study, it was investigated to fighting methods with the large number of pathogenic microorganisms which transferred the larval production from brood stock, and effect of the products that were used as the disinfectant to the hatching rate and the bacterial flora were researched. It is used four disinfectants on eggs provided from four fish species via; sea bream (Sparus aurata L.), sea bass (Dicentrarchus labrax L.), red porgy (Pagrus pagrus L.) and common dentex (Dentex dentex L.) eggs. The eggs were disinfected with 200 ppm glutaraldehyde and 0.5 ppm ozone (2, 4, 8, 16 min), 300 ppm iodine and H 2 O 2 (5, 10, 15, 20 min) at four different contact times. The hatching rate was determined with 3 triplicates for every treatment and bacteria colonies were counted by TSA and TCBS agar planting, as well. At the same time the control groups were established at triplicate and were made the comparisons. The control groups were included in all trials.

X In this study, it is found that the optimum C*T treatment for glutaraldehyde is 800 for sea bream and red porgy eggs and is 1600 for sea bass and common dentex eggs. In all 1600-3200 C*T treatments the bacterial growth were inhibited in TSA although in 800 and upper C*T values bacterial growth were inhibited in TCBS. In all 3200 C*T treatments the hatching rates were decreased. The disinfection of eggs with iodine the bacterial growths were inhibited at 4500 C*T (300 ppm*15 min) and 6000 C*T (300 ppm*20 min) values in TCBS agar medium although the colony growth were not inhibited in TSA mediums. The survival rates were not show importance, on iodine treatments, as well. As a result of ozone treatments, optimum C*T value are 2-4 (0.5 ppm*4-8 min) for sea bream and red porgy eggs, 2 (0.5 ppm*4 min) for common dentex at 18 o C and 4 (0.5 ppm*8 min) for sea bass eggs at 15 o C. In all C*T=1 value bacterial growth were inhibited in TCBS medium. In C*T=2 value except sea bass eggs treatment in all groups bacterial growth were stopped in TSA medium. The survival rate of all egg groups were decreased in value of C*T=8. However the common dentex eggs were found as the most sensitive group to ozone while the most tolerant group was the sea bass. Bacterial growths were not inhibited with H 2 O 2 disinfections except red porgy and sea bream in all trials. It was found that the most tolerant group were sea bass eggs against H 2 O 2 treatments, it was observed the toxic effect of H 2 O 2 except this group in C*T 6000 values. Hydrogen peroxide was not fit because of not providing optimal criterions for egg disinfection.

XI Extension of the research, effect of four different disinfectants investigated on sea bream, sea bass, common dentex and red porgy eggs, evaluating with environmental parameters and species-specific incubation conditions, glutaraldehyde and ozone treatments had given more suitable results according to iodine and H 2 O 2 disinfection treatments. Considering the C*T values change with the species, it is very important the determination of the disinfection procedures for different species on aquaculture. Key words : Sparus aurata, Dicentrarchus labrax, Dentex dentex, Pagrus pagrus, egg disinfection, glutaraldehyde, iodine, hydrogen peroxide and ozone.

XII

XIII TEŞEKKÜR Çalışmalarımda beni yönlendiren, gayretlendiren ve ümitlendiren tez danışmanım Prof. Dr. Kürşat FIRAT a, mikrobiyolojik çalışmaların kurulmasında büyük katkısı olan Prof. Dr. Haşmet ÇAĞIRGAN a, literatür taramalarımda ve metod belirlemede fikirlerinden faydalandığım Yard. Doç. Dr. Cüneyt SÜZER e ve Dr. Fatih BAŞARAN a, istatistiksel analizlerin yapılmasında yol gösteren Öğr. Gör. Hülya SAYGI ya, mikrobiyolojik analizlerin yapılmasında yardımlarını esirgemeyen Ar. Gör. Ulviye KARACALAR a, Araş. Gör. Gamze TURAN a ve Su Ürünleri Yüksek Mühendisi Şafak SEYHANEYILDIZ a teşekkür ederim. Aynı zamanda çalışmama ev sahipliği yapan, maddi manevi tam desteğini gördüğüm, gerekli tüm materyallerin teminini sağlayan Dr. Güngör MUHTAROĞLU na, AKVATEK SU ÜRÜNLERİ LTD. ŞTİ. de çalışmalarım süresince her türlü fedakarlığı göstererek katkıda bulunan Su Ürünleri Yüksek Mühendisi Serkan ILGAZ a, Su Ürünleri Mühendisi Özlem ILGAZ a, Alparslan KILIÇ a ve tesiste çalışan bütün personele, ayrıca hayatım boyunca maddi-manevi desteklerini esirgemeyen aileme sonsuz teşekkürü bir borç bilirim.

XIV

XV ÖZET ABSTRACT TEŞEKKÜR ŞEKİLLER DİZİNİ ÇİZELGELER DİZİNİ İÇİNDEKİLER Sayfa No V IX XIII XIX XXIII 1. GİRİŞ 1 2. LİTERATÜR 7 2.1. Çipura (Sparus aurata) Balığının Biyolojik Özellikleri 7 2.2. Levrek (Dicentrarchus labrax) Balığının Biyolojik Özelikleri10 2.3. Sinarit (Dentex dentex) Balığının Biyolojik Özellikleri 13 2.4. Fangri (Pagrus pagrus) Balığının Biyolojik Özellikleri 16 2.5. Deniz Balıkları Yumurtalarının Genel Özellikleri 19 2.5.1. Yumurtaların Embriyonik Gelişimi ve İnkübasyonu 21 2.5.1.1. Çipura Yumurtaları 25 2.5.1.2. Levrek Yumurtaları 31 2.5.1.3. Sinarit Yumurtaları 37 2.5.1.4. Fangri Yumurtaları 40 2.5.2. Yumurta Dezenfeksiyonu 42 2.5.2.1. Glutaraldehit Uygulamaları 44 2.5.2.2. İyot Uygulamaları 46 2.5.2.3. Ozon Uygulamaları 49 2.5.2.4. Hidrojen Peroksit Uygulamaları 53

XVI İÇİNDEKİLER (devam) Sayfa no 3. MATERYAL VE METOD 56 3.1. Çipura (Sparus aurata) Yumurtalarının Temini 56 3.2. Levrek (Dicentrarchus labrax) Yumurtalarının Temini 57 3.3. Fangri Mercan (Pagrus pagrus) Yumurtalarının Temini 57 3.4. Sinarit (Dentex dentex) Yumurtalarının Temini 58 3.5. Deneme Ortamı 59 3.6. Denemelerin Kuruluşu ve Yönetimi 60 3.6.1. Yumurtaların Dezenfeksiyonu 61 3.6.2. Yumurtaların İnkübasyonu ve Takibi 64 3.6.3. Mikrobiyolojik Analizler 67 3.7. İstatistik Değerlendirme 70 4. BULGULAR 72 4.1. Çipura Yumurtalarına Ait Bulgular 72 4.1.1. Yumurta Özellikleri ve Embriyolojik Gelişimi 72 4.1.2. Yumurtaların Dezenfeksiyonu 73 4.1.2.1. Glutaraldehit Uygulaması 73 4.1.2.2. İyodin Uygulamaları 75 4.1.2.3. Ozon Uygulaması 77 4.1.2.4. Hidrojen Peroksit Uygulaması 79 4.2. Levrek Yumurtalarıyla Yapılan Çalışmalara Ait Bulgular 82

XVII İÇİNDEKİLER (devam) Sayfa no 4.2.1. Yumurta Özellikleri Ve Embriyolojik Gelişimi 82 4.2.2. Yumurtaların Dezenfeksiyonu 83 4.2.2.1. Glutaraldehitin Uygulaması 83 4.2.2.2. İyodin Uygulaması 85 4.2.2.3. Ozon Uygulaması 88 4.2.2.4. Hidrojen Peroksit Uygulaması 91 4.3. Sinarit Yumurtalarıyla Yapılan Çalışmalara Ait Bulgular 93 4.3.1. Yumurta Özellikleri Ve Embriyolojik Gelişimi 93 4.3.2.Yumurtaların Dezenfeksiyonu 94 4.3.2.1. Glutaraldehitin Uygulaması 94 4.3.2.2. İyodin Uygulaması 96 4.3.2.3. Ozon Uygulaması 99 4.3.2.4. Hidrojen Peroksit Uygulaması 101 4.4. Fangri Yumurtalarıyla Yapılan Çalışmalara Ait Bulgular 104 4.4.1. Yumurta Özellikleri Ve Embriyolojik Gelişimi 104 4.4.2.Yumurtaların Dezenfeksiyonu 105 4.4.2.1. Glutaraldehitin Uygulaması 105 4.4.2.2. İyodin Uygulaması 108 4.4.2.3. Ozon Uygulaması 111 4.4.2.4. Hidrojen Peroksit Uygulaması 113

XVIII İÇİNDEKİLER (devam) Sayfa no 4.5. Farklı Dezenfektanlarla K*S Değerlerinde Çipura, Levrek, Sinarit ve Fangri Yumurtalarının Yüzey Dezenfeksiyonlarının Karşılaştırılması 116 4.5.1. Glutaraldehit Uygulaması 116 4.5.2. İyodin Uygulaması 117 4.5.3. Ozon Uygulamaları 119 4.5.4. H 2 O 2 Uygulaması 121 5. TARTIŞMA ve SONUÇ 124 6. KAYNAKLAR 147 ÖZGEÇMİŞ 173

XIX ŞEKİLLER DİZİNİ Sayfa no Şekil 1. Çipura (Sparus aurata) balığının genel görünüşü. 7 Şekil 2. Levrek (Dicentrarchus labrax) balığının genel görünüşü. 10 Şekil 3. Sinarit (Dentex dentex) balığının genel görünüşü. 13 Şekil 4. Fangri mercan (Pagrus pagrus) balığının genel görünüşü. 16 Şekil 5. Yumurtanın bölümleri. 19 Şekil 6. Yumurtaların dezenfeksiyon protokolü. 63 Şekil 7. Ozonlu su ile yumurta dezenfeksiyonunun yapıldığı sistem. 64 Şekil 8. Yumurta inkübasyonlarının gerçekleştirildiği 1 lt lik inkübatör 65 Şekil 9. Yumurta dezenfeksiyonu sonrasında uygulanan bakteriyel ekim prosedürü. 68 Şekil 10. Yumurta dezenfeksiyon sonrası bakteriyel ekimlerin yapılışı ve kullanılan ekipmanlar. 69 Şekil 11. Yumurta dezenfeksiyonu sonucunda bakteri faaliyetlerinin incelendiği TSA ve TCBS besi yerleri ve koloni oluşumları. 70 Şekil 12. Farklı sürelerde 200 ppm lik glutaraldehit ile çipura yumurtası dezenfeksiyon uygulamasının bakteri yüküne etkisi. 74 Şekil 13. Farklı sürelerde 200 ppm lik glutaraldehit ile çipura yumurtası dezenfeksiyon uygulamasının açılım oranına etkisi. 75 Şekil 14. Farklı sürelerde 300 ppm lik iyodin ile çipura yumurtası dezenfeksiyon uygulamasının bakteriyel gelişime etkisi. 76 Şekil 15. Farklı sürelerde 300 ppm lik iyodin ile çipura yumurtası dezenfeksiyon uygulamasının açılım oranına etkisi. 77 Şekil 16. Farklı sürelerde 0.5 ppm lik ozon ile çipura yumurtası dezenfeksiyon uygulamasının bakteri gelişimine etkisi. 78

XX ŞEKİLLER DİZİNİ (devam) Sayfa no Şekil 17. Farklı sürelerde 0.5 ppm lik ozon ile çipura yumurtası dezenfeksiyon uygulamasının açılım oranına etkisi. 79 Şekil 18. Farklı sürelerde 300 ppm lik H 2 O 2 ile çipura yumurtası dezenfeksiyon uygulamasının bakteri gelişimine etkisi. 80 Şekil 19. Farklı sürelerde 300 ppm lik H 2 O 2 ile çipura yumurtası dezenfeksiyon uygulamasının açılım oranına etkisi. 81 Şekil 20. Farklı sürelerde 200 ppm lik glutaraldehit ile levrek yumurtası dezenfeksiyon uygulamasının bakteri gelişimine etkisi. 84 Şekil 21. Farklı sürelerde 200 ppm lik glutaraldehit ile levrek yumurtası dezenfeksiyon uygulamasının açılım oranına etkisi. 85 Şekil 22. Farklı sürelerde 300 ppm lik iyodin ile levrek yumurtası dezenfeksiyon uygulamasının bakteri yüküne etkisi. 86 Şekil 23. Farklı sürelerde 300 ppm lik iyodin ile levrek yumurtası dezenfeksiyon uygulamasının açılım oranına etkisi. 87 Şekil 24. Farklı sürelerde 0.5 ppm lik ozon ile levrek yumurtası dezenfeksiyon uygulamasının bakteri gelişimine etkisi. 88 Şekil 25. Farklı sürelerde 0.5 ppm lik ozon ile levrek yumurtası dezenfeksiyon uygulamasının açılım oranına etkisi. 89 Şekil 26. Farklı sürelerde 200 ppm lik H 2 O 2 ile levrek yumurtası dezenfeksiyon uygulamasının total bakteri yüküne etkisi. 91 Şekil 27. Farklı sürelerde 300 ppm lik H2O2 ile levrek yumurtası dezenfeksiyon uygulamasının açılım oranına etkisi. 92 Şekil 28. Farklı sürelerde 200 ppm lik glutaraldehit ile sinarit yumurtası dezenfeksiyon uygulamasının bakteri yüküne etkisi. 94

XXI ŞEKİLLER DİZİNİ (devam) Sayfa no Şekil 29. Farklı sürelerde 200 ppm lik glutaraldehit ile sinarit yumurtası dezenfeksiyon uygulamasının açılım oranına etkisi. 95 Şekil 30. Farklı sürelerde 300 ppm lik iyodin ile sinarit yumurtası dezenfeksiyon uygulamasının bakteri yüküne etkisi. 96 Şekil 31. Farklı sürelerde 300 ppm lik iyodin ile sinarit yumurtası dezenfeksiyon uygulamasının açılım oranına etkisi. 97 Şekil 32. Farklı sürelerde 0.5 ppm lik ozon ile sinarit yumurtası dezenfeksiyon uygulamasının bakteri yüküne etkisi. 99 Şekil 33. Farklı sürelerde 0.5 ppm lik ozon ile sinarit yumurtası dezenfeksiyon uygulamasının açılım oranına etkisi. 100 Şekil 34. Farklı sürelerde 300 ppm lik H2O2 ile sinarit yumurtası dezenfeksiyon uygulamasının bakteri gelişimine etkisi. 101 Şekil 35. Farklı sürelerde 300 ppm lik H 2 O 2 ile sinarit yumurtası dezenfeksiyon uygulamasının açılım oranına etkisi. 102 Şekil 36. Farklı sürelerde 200 ppm lik glutaraldehit ile fangri yumurtası dezenfeksiyon uygulamasının bakteri gelişimine etkisi. 105 Şekil 37. Farklı sürelerde 200 ppm lik glutaraldehit ile fangri yumurtası dezenfeksiyon uygulamasının açılım oranına etkisi. 106 Şekil 38. Farklı sürelerde 300 ppm lik iyodin ile fangri mercan yumurtası dezenfeksiyon uygulamasının bakteri gelişimine etkisi. 107 Şekil 39. Farklı sürelerde 200 ppm lik iyodin ile fangri yumurtası dezenfeksiyon uygulamasının açılım oranına etkisi. 108 Şekil 40. Farklı sürelerde 0.5 ppm lik ozon ile fangri yumurtası dezenfeksiyon uygulamasının bakteri yüküne etkisi. 110

XXII ŞEKİLLER DİZİNİ (devam) Sayfa no Şekil 41. Farklı sürelerde 0.5 ppm lik ozon ile fangri yumurtası dezenfeksiyon uygulamasının açılım oranına etkisi. 111 Şekil 42. Farklı sürelerde 300 ppm lik H 2 O 2 ile fangri yumurtası dezenfeksiyon uygulamasının total bakteri yüküne etkisi. 112 Şekil 43. Farklı sürelerde 300 ppm lik H 2 O 2 ile fangri yumurtası dezenfeksiyon uygulamasının açılım oranına etkisi. 113 Şekil 44. Glutaraldehit uygulamasının farklı K*S değerlerinde bakteri yüküne etkisi. 114 Şekil 45. Farklı K*S değerlerinde glutaraldehit uygulamalarının çipura, levrek, fangri ve sinarit yumurtalarının açılım oranlarına etkisi. 115 Şekil 46. İyodin uygulamasının farklı K*S değerlerinde bakteri yüküne etkisi 116 Şekil 47. Farklı K*S değerlerinde iyodin uygulamalarının çipura, levrek, fangri ve sinarit yumurtalarının açılım oranlarına etkisi 117 Şekil 48. Çipura, levrek, sinarit ve fangri yumurtaları ile farklı K*S değerlerinde yapılan ozon dezenfeksiyonlarının bakteri gelişimine etkisi. 118 Şekil 49. Farklı K*S değerlerinde ozon uygulamalarının çipura, levrek, fangri ve sinarit yumurtalarının açılım oranlarına etkisi. 119 Şekil 50. H 2 O 2 uygulamasının farklı K*S değerlerinde bakteri yüküne etkisi. 120 Şekil 51. Farklı K*S değerlerinde H 2 O 2 uygulamalarının çipura, levrek, fangri ve sinarit yumurtalarının açılım oranlarına etkisi. 121

XXIII ÇİZELGELER DİZİNİ Sayfa no Çizelge 1. 1986-2003 yılları arasında Türkiye deki deniz ve iç su balıkları üretiminin toplam balık üretimine olan oranları 2 Çizelge 2. Farklı araştırıcıların tespit ettiği çipura yumurta ve yağ damlası boyutları 26 Çizelge 3. Çipura yumurtalarının farklı sıcaklıklarda embriyolojik gelişimi 29 Çizelge 4. Farklı araştırıcılar tarafından bildirilmiş inkübasyon sıcaklıkları ve larva çıkış süreleri. 30 Çizelge 5. Farklı araştırıcıların tespit ettiği levrek yumurta ve yağ damlası boyutları 31 Çizelge 6. Bazı araştırıcıların farklı sıcaklıklarda bulduğu açılım oranları 33 Çizelge 7. Levrek yumurtalarının farklı sıcaklıklarda embriyolojik gelişimi. 36 Çizelge 8. Farklı araştırıcıların tespit ettiği sinarit yumurta ve yağ damlası boyutları 37 Çizelge 9. Sinarit yumurtalarının farklı sıcaklıklarda embriyolojik gelişimi. 40 Çizelge 10. Farklı araştırıcıların tespit ettiği fangri yumurta ve yağ damlası boyutları 41 Çizelge 11. Glutaraldehitle yumurta dezenfeksiyonunda farklı türlerde ve sıcaklıklarda bulunan optimal dezenfeksiyon koşulları 46 Çizelge 12. Redox (mv)-ppm karşılıkları 51 Çizelge 13. Glutaraldehitle farklı türlerde bulunan optimal dezenfeksiyon koşulları. 130

XXIV 1. GİRİŞ Yüzyıllardan beri iç sulardan ve denizlerden avcılık yolu ile yararlanan insanoğlu geçen yüzyılın ikinci yarısından sonra yapay yollar ile su ürünleri üretimine yoğun ilgi göstermiştir. Özellikle bu yüzyılın sonlarında teknolojik gelişimlere paralel olarak insan eli altında su ürünleri üretimi başlı başına bir endüstri halini almıştır. Günümüzde, Akdeniz ülkelerinde ve Türkiye de su ürünleri yetiştiriciliği olarak en büyük payı çipura (Sparus aurata) ve levrek (Dicentrarchus labrax) balıkları almaktadır. Bu iki tür 502.8 milyon adet yavru balık üretimi ile dünyadaki deniz balıkları endüstrisinin en önemli kolu durumuna gelmiştir (FEAP, 2002). Ülkemizdeki son 20 yıllık su ürünleri üretimi değerlendirildiğinde, 1986 yılında toplam üretim 582.920 ton olarak gerçekleşmiştir (DİE, 2003). Bu üretimin içindeki toplam yetiştiricilik üretimi ise 3.075 tondur. Toplam yetiştiricilik üretimi düşünüldüğünde deniz balıkları yetiştiriciliğinin payı bu yıllarda çok düşük kalmıştır. 2003 yılına gelindiğinde ise toplam su ürünleri üretimi 1986 yılındaki toplam üretime benzer olarak 587.715 ton olarak gerçekleşmiştir. Bu üretimin içinde yetiştiricilikten gelen pay ise 87.165 tondur. 1986 yılında yetiştiricilik üretimi % 1 oranının altında iken, 2003 yılında bu oran % 10 un üzerine çıkmıştır. Deniz balıkları kültürü 1986 yılında toplam yetiştiriciliğin % 1.14 ünü oluştururken 2003 yılında oransal olarak iç su balıklarını geçmiş ve % 53.06 ya ulaşmıştır (Çizelge 1).

XXV Çizelge 1. 1986-2003 yılları arasında Türkiye deki deniz ve iç su balıkları üretiminin toplam balık üretimine olan oranları (DİE, 2003). Yıl Toplam Su Ürünleri Üretimi (ton/yıl) Toplam Yetiştiricilik Üretimi (ton/yıl) İç Su Balıkları Üretim Oranı (%) Deniz Balıkları Üretim Oranı (%) 1986 582.920 3.075 98.86 1.14 1987 627.913 3.300 97.12 2.88 1988 676.004 4.100 96.70 3.30 1989 457.116 4.354 80.47 19.53 1990 385.114 5.782 73.27 26.72 1991 364.661 7.835 57.56 42.44 1992 454.346 9.210 72.17 27.83 1993 556.044 12.438 59.43 40.57 1994 601.104 15.998 45.41 54.59 1995 649.200 21.607 60.68 39.32 1996 549.646 33.201 54.09 45.91 1997 500.260 45.450 60.06 39.94 1998 543.900 56.700 58.71 41.29 1999 636.824 63.000 59.95 40.05 2000 582.376 79.031 54.89 45.11 2001 594.977 67.244 55.78 44.22 2002 627.847 61.165 56.073 43.27 2003 587.715 87.165 46.138 53.062 Günümüzde faaliyetini devam ettiren 300 adetten fazla ruhsatlı deniz balıkları yetiştiricilik işletmesi bulunmaktadır. 1984 yılında kurulan ilk deniz balıkları kuluçkahanesinden sonra larva üretim tesisleri artmaya başlamış, 2000 yılında 21 adete yükselmiştir. Ancak girdilerin yükselmesi, ekonomik krizler ve teknik yetersizliklerden dolayı bu rakam 2004 yılında 9 adete kadar gerilemiştir. Bununla birlikte tesis sayısındaki düşüş üretilen yavru miktarında azalmaya neden olmamıştır. Sadece teknolojik olarak kendini yenileyemeyen küçük firmalar ortadan kalkmış, sistemde mevcut olan firmalar üretim kapasitelerini, teknolojilerini ve pazarlama sistemlerini düzenleyerek gelişimlerini sürdürmüşlerdir. Larva

XXVI üretimi özellikle 2000 li yıllardan sonra hızla artış göstermiş, 2000 yılında 29 milyon adet olan yavru üretimi, 2002-2003 yıllarında 70 milyona ulaşmış 2004 ve 2005 yıllarında ise bu rakam 130-150 milyon olarak gerçekleşmiştir. Üretim miktarlarındaki artış yavru fiyatlarında düşüşe neden olmak ile birlikte, yurt dışı balık fiyatlarının düşüklüğü ve hammadde maliyetlerindeki artış karlılığı azaltmıştır. Bu durum üreticiler arasında rekabeti artırmış, bununla birlikte üretimi yoğun olarak yapılan çipura ve levrek türlerinin kalitesinin yükseltilmesine yönelinmiştir. Aynı zamanda son yıllarda, tüketici ihtiyaçlarının artmasına paralel olarak farklı türlerin kültür çalışmaları hızla artmış, tür çeşitliliği yetiştiriciler için en önemli rekabet unsuru halini almıştır. Farklı türlerin kültüre alınması da, beraberinde birtakım üretim problemlerini getirmiştir. Bunlardan birisi, yoğun üretim koşullarında farklı türlerle üretim ortamlarına taşınan çeşitli patojen mikroorganizmaların oluşturduğu problemlerdir. Günümüz kuluçkahanelerinde kültürü yapılan balıkların larval safhalarında hava kesesi hipertrofisi, hava yutma vb. sebeplerle meydana gelen kayıpların önüne geçilebilmesi için bazı protokoller mevcut olmakla beraber, patojen mikroorganizmalar (vibrio, mixobacter, flexibacter, pseodomonas vb) sebebi ile meydana gelen ölümlerin önüne geçmek genellikle mümkün olmamaktadır (Can, 2001). Deniz balığı larva üretiminde üretimin kalitesi ve sürdürülebilirliği açısından ortam koşullarının optimuma getirilmesi oldukça önemlidir. Kuluçkahane üretimleri, yumurta temini ile başlayıp yavru balıkların yaklaşık 1-3 gr canlı ağırlığa ulaştırılması ile sona eren bir süreci kapsar. Bu süreç balığın türüne, sıcaklık, ışık gibi ortam koşullarına bağlı olarak

XXVII değişmekle beraber yaklaşık 3-4 ay kadar sürebilir. Bu şartlarda yavru balık üreten bir kuluçkahane yılda aynı hacimleri ve sistemleri kullanarak en az 4 kuşak yavru üretebilmektedir. Aynı zamanda iyi bir organizasyon ve planlama ile yılın her mevsimi toplam kapasitenin tamamını kullanarak sürekli üretim yapmak mümkündür. Son yıllarda ülkemizdeki çoğu kuluçkahane, teknolojisini geliştirmiş ve altyapısını sağlamlaştırarak yılın her mevsimi aralıksız yavru balık üretimi yapabilme yeteneğini kazanmıştır. Burada farklı türlerin kültüre alınma çalışmaları da doğal koşullarda üretimin sürekliliğine ve çeşitliliğine büyük katkı sağlamıştır. Tüm bu gelişmelere paralel olarak Türkiye deki yavru balık üretim tesisleri, tür çeşitliliğini artırmak amacıyla anaç stoklarını fangri (Pagrus pagrus), sinarit (Dentex dentex), sivri burun karagöz (Diplodus puntazzo), eşkine (Sciaena umbra), sargoz (Diplodus sargus) ve minakop (Umbrina cirrosa) gibi ülkemiz sahillerinde doğal olarak yayılım gösteren türlerle zenginleştirme yoluna gitmişlerdir. Kültüre alınmak için kuluçkahanelere getirilen bu anaçlarla yeni patojen mikroorganizma problemlerinin de sisteme taşınması atlanmaması gereken konulardandır. Yoğun üretim koşullarında gerçekleştirilen yıl boyu üretim, akuakültür tesislerinde patojen mikroorganizmaların artışına neden olmaktadır. Bu nedenle çoğu larva üretim tesisi sistemlerini en az bir ay boş ve kuru bir şekilde dinlendirerek bir sonraki üretim sezonlarını garantiye alma yoluna gitmektedir. Bu şekilde bir strateji izlemeyen kuluçkahaneler ise, yoğun üretim koşullarında artış gösteren patojen mikroorganizmalardan kaynaklanan problemlerle sıklıkla karşılaşmakta olup, bunlarla mücadele

XXVIII için yeni stratejiler geliştirmek zorunda kalmaktadırlar. Bu stratejiler genellikle filtrasyon sistemlerinde yenilikler, farklı sterilizasyon ve dezenfeksiyon teknikleri ile antibiyotik uygulamalarından oluşmaktadır. Teleost balık yumurtalarının yüzeylerinde bakteri ve virüs gibi mikroorganizmalar bulunmaktadır. Bu mikroorganizmaların bazıları yumurta ile bulaşan başlıca balık patojenleridir (Yoshimuzu et al., 1989). Ayrıca hastalıkların bölgesel ve uluslar arası yayılımında yumurtaların rolü çok büyüktür. Yumurta yüzeylerinin dezenfeksiyonu ile patojen mikroorganizmaların anaç balıklardan yeni nesillere transferi büyük ölçüde azaltılabilmekte ve engellenebilmektedir. Bu bakımdan uluslar arası uygulamalarda kullanılması uygun görülen dezenfektanların, yumurtaların yüzey dezenfeksiyonunda kullanılması, kalite ve kantite bakımından üretimin vazgeçilemez bir parçasını oluşturmaktadır. Ülkemiz sularında yetiştiriciliği yapılan farklı deniz balığı türlerinde, çeşitli dezenfektanların konsantrasyon ve süre çalışmalarının yapılarak türe özgü optimum değerlerin tespit edilmesi, intensif yetiştiricilik çalışmalarında üzerinde durulması gereken önemli konulardan biridir. Yoğun yetiştiriciliği yapılan çipura (Sparus aurata) ve levrek (Dicentrarchus labrax) larvalarının yanı sıra, alternatif türler kapsamında ele alınan sinarit ve mercan larvalarının üretim kalitesi ve kantitesi anaç yönetiminin yanı sıra yumurtaların geçirdiği inkübasyon kriterlerine de bağlıdır. Özellikle yumurta temininde nispeten zorluk çekilen sinarit ve mercan yumurtalarının hayatta kalması ve buna bağlı larval yaşama oranı oldukça önemli olup literatürde bu konuya ilişkin bulguya rastlanmamıştır. Bu çalışmada, inkübasyon sürecinin sorunsuz ve yüksek yaşama oranı ile geçirilmesi planlanmış olup 4 farklı türe ait 4

XXIX farklı dezenfektanın yumurtalar üzerindeki etkisi farklı sürelerde karşılaştırılarak uygun yumurta dezenfeksiyon protokolü çıkarılmaya çalışılmıştır.

XXX 2. LİTERATÜR 2.1. Çipura (Sparus aurata) Balığının Biyolojik Özellikleri Çipuralar, Regnum : Animale Subregnum : Metazoa Phylum : Chordata Subphylum : Vertabrata Superclassis : Gnathostamata Classis : Osteichtyes Ordo : Perciformes Subordo : Percoidei Familya : Sparidae Genus : Sparus Species : Sparus aurata L.1758 şekli ile sistematikteki yerini almıştır. Şekil 1. Çipura (Sparus aurata) balığının genel görünüşü (www.fishbase.org).

XXXI Ekonomik değeri yüksek olan çipura, demersal bölge balığı olup, tüm Akdeniz den İngiltere nin kuzey sahillerine kadar geniş bir yayılım gösterir. Karnivor beslenen çipuraların, özellikle ergin bireyleri Crustacea ve Mollusca familyasına ait türlerle beslenir. Çipuraların yüzgeç ışınları DXI+13-14, AIII+11-12 olarak formüle edilir. Linea lateralde 73-85 arasında pul bulunur. Vücut genellikle gümüşi gri olup, lateralden yassılaşmıştır. Karın beyaz veya beyazımsı-sarıdır. Linea lateralin üst kısmı koyu renklidir. Operkulumun arka sınırında kırmızı bir leke vardır. Başın ön kısmında gözlerin arasında altın sarısı bir bant bulunur. Dorsal yüzgecin orta kısmında özellikle ergin bireylerde siyah bir bant uzanır. Kaudal yüzgecin arka kenarı siyah renklidir. Dudaklar kalındır. Çipuralar demersal özellikte olup, 150 m derinliğe kadar olan sularda dağılım gösterirler. Bununla birlikte bir metreden daha sığ sulara kadar girip, kıyısal kumluk alanlarda yaşayabilirler (FAO, 1999). Posidonia yataklarında özellikle genç bireylere rastlanır. Tek veya küçük sürüler halinde dolaşırlar. Genellikle ergin bireyler 30-35 cm uzunluktadır. Euryhalin olan çipuraların, özellikle genç bireyleri acı sulara girme eğilimindedirler. Maksimum boyları 70 cm ye ulaşan çipuraların ortalama boyları 25 40 cm arasındadır. Ülkemiz sularında da doğal olarak bulunan çipuralarda, optimum gelişim için su sıcaklığı 22 25 C dir. 6 32 C ler arasında, 5 60 tuzlulukta yaşayabilirler. Çipuralar, protandrik hermafroditik üreme özelliği gösterirler (Zohar et al., 1984). Çipura anaçlarından kontrollü şartlarda yumurta alabilmek için yapılan ilk çalışmalarda, dişi ve erkek anaçlar arasında senkronizasyon

XXXII sağlanamamıştır. Halen günümüzde de anaçların ancak belli bir kısmı normal olarak yumurta bırakmaktadırlar. Bunun sebebinin elde tutulan anaçların kuluçkahane şartlarına adapte olmaması ile ilgili olduğu sanılmaktadır (Barbaro, 1997). Bununla beraber normal yumurtlayan anaçların oranı, daha da önemlisi yumurta bırakma zamanını tahmin etmek oldukça güçtür. Bu durum yıl boyunca yumurta ve yavru üretimi hedefleyen akuakültür tesislerinde problem teşkil etmektedir. Bu yüzden normal yumurta alımının gerçekleştirildiği çiftliklerde bile üretilen yumurta miktarını ve üreme zamanını kontrol edebilmek oldukça önemlidir. Dişi çipuralarda yumurtlama, kısmi olarak gerçekleşir. Çipuraların 3-4 aylık yumurtlama periyodunda ortalama yumurta verimi 20.000-30.000 yumurta.kg -1.gün -1 olabilmektedir (Zohar et al., 1989). Bir üreme sezonunda dişi çipuraların yumurta verimi, 2-3 milyon adet yumurta.kg -1 a ulaşabilir.

XXXIII 2.2. Levrek (Dicentrarchus labrax) Balığının Biyolojik Özellikleri Regnum Phylum Subphylum Classis Subordo Familia Genus Species almıştır. Levrek balığı, : Animale : Vertabrata : Pisces : Osteichthyes : Percoidei : Serranidae : Dicentrarchus : labrax (L. 1758) şekli ile sistematikteki yerini Şekil 2. Levrek (Dicentrarchus labrax) balığının genel görünüşü (www.fishbase.org). Levrekler, Akdeniz den, İngiltere nin kuzey sahillerine ve Kanarya Adaları na kadar geniş bir alanda yayılım gösterir. Levrek,

XXXIV çamurlu sığ biyotoplarda, sıcaklığa ve tuzluluğa karşı geniş toleransından dolayı nehir ağızlarında ve lagüner bölgelerde yaşayan littoral bölge balığıdır (Mayer et al., 1988). Bazen yalnız bazen de küçük sürüler halinde dolaşan levrekler karnivor bir tür olduklarından genç dönemlerinde eklem bacaklılardan Crangon, Gammarus ve Ligia gibi küçük karidesleri, ergin dönemlerinde küçük balıklardan özellikle Sardina türünü, kafadan bacaklılardan Seiola ve Loligo yu, eklem bacaklılardan Carnicus, Crangon sp. ve Macropipus türlerini tercih ettiği yakalanan bireylerin mide içeriklerinden alınan örneklerden ortaya çıkmaktadır (FAO, 1991). Vücudu lateralden hafif yassılaşmış olan levrek balığının derisi stenoid pullarla kaplıdır. Sikloid pullar ense ve yanaklar üzerindedir. Yanal çizgi üzerinde 65-80 arası pul bulunur. Birinci solungaç yayı üzerindeki branchiospin sayısı 18-27 arası değişir. Dorsal yüzgeç araları geniştir. Birinci dorsal yüzgeçte VIII-X adet diken ışın mevcuttur. II. dorsalde I diken ve X-XIV adet yumuşak ışın bulunur. Muzoda pul yoktur. Operkulumda gri-siyah leke mevcuttur. Preoperkulum ve operkulum üzerinde sert diken ışınlar vardır. Renk dorsalde koyu griesmer, ventralde beyazdır. Göz kemiğinin üstünde siyah lekeler mevcuttur. Ağız geniş, dişler damakta ve dilde bulunur. Renkleri sırt kısmında koyu gri-esmer, yanlarda gümüşi, karın bölgesinde beyazdır. Ergin bireylerin sırt kısmı lekesiz koyu renktedir. Genç bireylerde sırt kısmında siyah lekeler olabilir. 1 m ye kadar uzayabilen boyu ortalama 50 cm olup, ağırlığı da 12 kg a ulaşabilir (Uçal ve Benli, 1993 ). Levrekler tuzluluk değişimlerine karşı dayanıklı olup, 0-64 tuzluluğa kadar yayılım gösterir. Levreklerin düşük tuzluluk şartlarına

XXXV adaptasyonu üzerine birçok çalışma yapılmış olup, bunlar adaptasyon teknikleri, düşük tuzlulukta beslenmeleri ve gelişmeleri üzerinedir (Johnson ve Katavic, 1984; Dendrinos and Thorpe; 1985, Loy et al.,1996). Levrek gonadları bir yaşının sonunda gelişmeye başlar. 13-15. aylarda testiküllerde ve ovaryumlar da farklılaşma görülür. Doğal şartlar altında levrekler hayatlarının ikinci yılında sperm salgılayabilirler. Üçüncü yılda ise ergin bir birey gibi yüksek oranda sperm sağlayabilir. Ovaryumlardaki farklılaşma, erkeklerde olduğu gibi 13-15. aylar arasında başlar ve nispeten daha uzun sürer (Brusle and Roblin, 1984). Anaçların beslenme rejimleri, bulunduruldukları ortamın koşulları, boy-ağırlık ilişkileri, kalıtsal özellikleri ve aynı bölgelerden getirilmiş olmaları bu konudaki temel kriterlerdir. Anaç bireylerde temin edilen yumurtaların kalitesi ve kantitesi, yumurta alma yöntemleri ile doğrudan ilgilidir. Benzer bireylerin iki yada üç yıl üst üste kullanımı yumurta miktarını azaltır ve yumurta çapını düşürür (Girin and Devauchelle, 1978). Büyüme hızı bir yaş grubu bireylerinde en yüksektir. Cinsi olgunluk dönemlerinde ağırlık artışının dişilerde erkeklerden daha fazla olduğu saptanmıştır. Akdeniz de erkekler 2-3 yaş 25-30 cm boyda, dişiler 3-5 yaş 30-40 cm boyda, Atlantik te ise erkekler 4-7 yaş ve 32-37 cm boyda, dişiler ise 5-8 yaş ve 38-42 cm boyda cinsel olgunluğa ulaşırlar (Alpbaz, 1990). Levrekler 5-28 ºC arası sularda yaşayıp, 12-15 ºC arasında yumurta bırakırlar. Doğal ortamda 1 kg lık bir dişi 300-350.000 adet yumurta bırakabilir (Kennedy and Fitzmaurice, 1972).

XXXVI 2.3. Sinarit (Dentex dentex) Balığının Biyolojik Özellikleri Sinaritler, Regnum : Animale Subregnum : Metazoa Phylum : Chordata Subphylum :Vertabrata Superclassis : Osteichthyes Classis : Teleostei Ordo : Perciformes Familia : Sparidae Genus : Dentex Species : Dentex dentex, L. 1758 şeklindedir. Şekil 3. Sinarit (Dentex dentex) balığının genel görünüşü (www.fishbase.org). Tüm Akdeniz de, Atlas Okyanusu nun doğu kıyılarından İngiliz Adaları hariç, Biscay Körfezinden Maderia ya kadar dağılım gösteren sinarit balığı ülkemizde özellikle Akdeniz ve Ege Bölgesi nde yaygın

XXXVII olmasına karşın Marmara ve Batı Karadeniz Bölgesi nde nadiren yayılım göstermektedir (Bauchot and Hureau, 1986). Yüksek ticari değeri sebebiyle, akuakültür çalışmaları için çok önemli bir türdür (Pastor et al., 1997). Sparidae familyasına ait bu balıkların yetişkinleri sürü oluşturmazlar. Sadece genç olanlar sürü halinde gezerler. Bu balıklar 15 ile 50 m arasındaki sığ sularda kayalıklarda yaşarlar, ergin bireyler ise kış aylarında 200 m civarındaki derinliklerde dağılım gösterirler (Rueda and Martinez, 2001). Sinaritin gövdesi uzun, yüksek ve oldukça yassıdır. Vücudu elipse benzer şekildedir. Sırtının alına doğru olan kısmının hafifçe yükselmesi elips şeklini bozar. Başı vücuduna oranla iri, burnu sanki sırtından gelen kamburun devamı gibi hafifçe uzundur. Gözleri normal büyüklüktedir. Ağzı büyük, dudakları kalındır. Çeneleri çok kuvvetlidir. Alt ve üst çenelerin ön kısmında yer alan 4-6 adet eğri kanin diş bulunur. Kanin diş sırasından sonra bir sıra küçük ve sivri uçlu dişleri vardır. Genel olarak yüzgeç formülü DXΙ+11-12; AІІІ+7-9 olarak verilmektedir. Sırt yüzgeci tek ve uzundur. Enseden kuyruk yakınına kadar devam eder. Tüm yüzgeçleri iyi gelişmiştir. Göğüs yüzgeçlerinin sivri uçları hemen hemen anüs yüzgecine kadar uzanır. Anüs yüzgeci uzun, karın yüzgeçleri küçüktür. Yanal çizgi düzgündür. Vücudu kalın iri pullarla kaplıdır. Başında pul olmasına rağmen alnı pulsuzdur. Balık gümüş gri üzerine yeşil, pembe, altın sarısı ve parlak mavi renkli olup, canlı iken bunların üzerinde koyu renkli benekler bulunur. Her göğüs yüzgecinin sapında parlak mavi noktalar vardır. Büyük türler şarap pembesi rengindedir.

XXXVIII Yaşlı erkeklerin alın bölümünde öne doğru bir eğim görülür (Lozano- Rey,1930; Bauchot and Hureau, 1986). Sinarit balıkları için bazı araştırıcılar (Glamuzina et al., 1989) çipura gibi protandrik hermafrodit olduğunu belirtseler de birçok araştırıcı (Pastor et al., 1995; Efthimiou, 1996) bu türün gonokoristik hermafrodit bir tür olduğunu bildirmiştir. Buna göre bu türde 1 yaşından itibaren eşey karakterleri gelişim gösterir. Yumurtlama mevsimi bölgelere göre değişmekle beraber, Akdeniz de Mart-Mayıs aylarında yumurta bırakırlar. Deniz suyunun ısınmasına bağlı olarak kimi zaman Haziran ayında da yumurta alımı mümkündür. Sinarit anaçları tıpkı diğer Sparidae ailesi üyeleri gibi kısmi yumurtlama özelliği gösterirler (Bauchot and Hureau, 1986; Glamuzina et al.,1989; Riera at al., 1993). Kültür koşullarında sinaritte cinsel farklılaşma 5. ve 12. aylar arasında (Pavlidis et al., 2000b; Loir et al., 2001), 70 gr ağırlık ve 18-19 cm uzunluğunda (Abellán, 2000) başlar (Rueda and Martínez, 2001). Normal olarak dişiler iki ay süreyle hiçbir kesintiye uğramadan her gün yumurta bırakırlar. 1.4 kg ağırlığındaki bir dişi günde ortalama 20.000-35.000 adet yumurta verebilir (Riera et. al.,1993).

XXXIX 2.4. Fangri (Pagrus pagrus) Balığının Biyolojik Özellikleri Fangri mercanlar, Regnum : Animale Subregnum : Metazoa Phylum : Chordata Subphylum : Vertabrata Superclassis : Osteichthyes Ordo : Perciformes Class : Actinopterygii Family : Sparidae Genus : Pagrus Species : Pagrus pagrus (L. 1758) şeklinde sistematikte yer almaktadır. Şekil 4. Fangri mercan (Pagrus pagrus) balığının genel görünüşü (www.fishbase.com).

XL Demersal bir tür olan fangri mercan Akdeniz ülkelerinde ve Atlantik Okyanusu nda geniş bir yayılım alanına sahip olup, balıkçılık endüstrisinde yüksek ekonomik değeri vardır (Manooch and Hassler, 1978; Vassilopoulou and Papaconstantinou, 1992; Harrisand McGovern, 1997). Hızlı gelişim performansına sahip türler arasında yer aldığından intensif yetiştiriciliğe uygun bir türdür (Divanach et al., 1993; Stephanou et al., 1995; Kentouri et al., 1995). Geniş coğrafik dağılımı, yüksek pazar değeri ve iyi gelişim oranı ile akuakültür endüstrisinde hatırı sayılır bir paya sahiptir (Kentouri et al., 1995; Pajuelo and Lorenzo,1996; Maragoudaki et al., 1999). Mercan ailesi içinde yer alan fangri şekil olarak trança ile büyük benzerlik gösterir. Ortalama olarak 25-35 cm olan boyu, maksimum 80 cm ye kadar uzanabilir. Fangri sıcak denizlerde (Güney Ege ve Akdeniz de) yaygın bulunan kabuklular, yumuşakçalar ve küçük balıklarla beslenen karnivor bir türdür. Taşlık ve kayalıkların mağaralı oyuklarında yaşar (Kentouri et al., 1995). Vücut rengi dorsalde ve yanda koyu pembe, ventralde gümüşi beyazdır. Bir tanesi gözün tam altında bir tanesi de gözün tam üstünde 2 yatay çizgi bulunur. Kuyruk sapının arka kısmından başlayıp karın bölgesinde pektoral yüzgecin kaidesine kadar uzanan ve 11-12 sıradan oluşan mavi benekler karakteristiktir. Pelvik yüzgeçler açık mavi, pektoral yüzgeçler açık sarıdır. Kuyruk yüzgeç ışınları pembe, yumuşak dorsal ışınları sarıdır. Koyu bir bant gözün tam altından başlayıp çenelerin birleşme noktasına kadar uzanır (Kentouri et al., 1995a). Vücut lateralden yassılaşmış olup yüksekliği fazladır. Çeneler iyi gelişmiş ve ağız terminal durumludur. Üst çene gözün başladığı düzlemin

XLI hizasına kadar uzanır. Ağız içerisinde mandibulda 4, maksilde 6 kanin diş bulunur. Her iki çenede 2-3 sıra molar diş grubuna sahiptir. Gözler orta derecede gelişmiş olup göz çukuru önündeki mesafe, göz çapından 2 kat daha uzundur. Operkulum ve preoperkulum pullarla kaplıdır (Kentouri et al., 1995b). Pektoral yüzgecin kaidesi ile ventral yüzgecin kaidesi hemen hemen aynı hizadadır. Ventral yüzgeç 1 diken ışın ile 5 yumuşak ışından oluşur ve V I+5-5 olarak formüle edilir. Pektoral yüzgeç baş bölgesinden uzundur ve 15-16 yumuşak ışından oluşur. Uzun bir dorsal yüzgece sahiptir. Pektoral yüzgeç hizasından başlar ve pelvik yüzgecin kuyruğa doğru sonlandığı hizada son bulur. D XI+9-10 olarak formüle edilir. Anal yüzgeç 3 diken ışın ile 7-8 yumuşak ışından oluşur ve A III+7-9 olarak formüle edilir. Kaudal yüzgeç çatallıdır ve homoserk özellik gösterir (Palma et al., 1998). Mercan türlerinin çoğunda (Pagellus erythrinus, Pagrus pagrus, Pagrus ehrenbergi, Pagellus acarne) protogynous hermafroditlik görülmektedir (Alpbaz, 1990; Kokokiris et al., 1999; Fostier et al., 2000; Devlin, 2002). Fangri balıkları arasında 2 yaşında cinsel olgunluğa ulaşan bireylere çok az rastlanır. Bu yaşta cinsel olgunluğa ulaşmış tüm balıklar dişidir. Şubat ile Mayıs ayları arasında 3-4 ay boyunca sürekli yumurta bırakırlar. Bu dönemdeki su sıcaklığı 16-20 C arasındadır (Fostier et al., 2000).

XLII 2.5. Deniz Balıkları Yumurtalarının Genel Özellikleri Deniz balıkları yumurtaları koryon, perivitellin mesafe ve vitellüs olmak üzere üç temel bölümde incelenir (Şekil 5). Vitellüs aynı zamanda bir çok yumurtada bulunan yağ damlası ve germinal diski de içerir. Şekil 5. Yumurtanın bölümleri (Özden ve diğ., 2005) a) Koryon: Yumurtanın şeklini verir. Dış ortama karşı korur. Elastiki yapıdadır. Yarı geçirgen özellik gösterir. Koryonun üzerinde spermlerin nukleusa ulaşıp yumurtayı döllemesini sağlayan mikrofil bulunur. b) Vitellüs: Saydam özellik gösteren viskoz bir yapıdır. Kimyasal yapısı türlere ve damızlıkların beslenme özelliklerine göre değişim gösterir. Animal kutbunda embriyonun gelişeceği germinal diski taşır. Animal kutup hep aşağıdadır. Genellikle homojen özellik göstermekle beraber bazı türlerde heterojen özellik gösterebilir. İçinde yumurtanın

XLIII yüzebilirliğini kolaylaştıran bir veya birden fazla sayıda yağ damlası içerir. Bu sayı türlere göre değişim göstermektedir. c) Perivitellin Mesafe: Koryon ile vitellüs arasındaki mesafedir. Yumurta suya bırakıldıktan kısa bir süre sonra yumurta su alarak şişer. Bunun sonucunda koryon vitellüsten uzaklaşır. Vitellüs ile koryon arasında meydana gelen bu mesafe perivitellin mesafedir. Bu işlem sonucunda koryon sertleşir, mikrofil kapanır ve perivitellin mesafenin içi su ile dolar. Perivitellin mesafe ayrıca kortex alveollerini içerir. Kemikli balıkların yumurta çapları türlere ve türler içindeki bazı koşullara göre değişir. Aynı tür içindeki yumurtaların çapları arasındaki farklılıklar anaçların beslenmesine, büyüklüğüne, ortam koşullarına, genetik faktörlere ve bölgesel farklılıklara bağlanabilir (Mihelakakis et al., 2001). Aynı inkübasyon koşulları altında kalitesi aynı olan yumurtaların çaplarının büyük yada küçük olması yaşama ve larva çıkış yüzdesini etkilemez. Bunun yanında larva çalışmaları için yumurtanın büyüklüğü oldukça önemlidir. Çünkü büyük yumurtalardan çıkan larva daha büyük olacak ve ilk besini olan canlı yemi daha kolay alıp, diğerlerine göre daha hızlı gelişecektir (Nash and Kuo, 1975). Yumurta büyüklüğü bir çok faktörün etkisi altındadır. Yumurtlama periyodunun ileri veya geri kaydırılması büyüklüğe etki eder. Ayrıca yumurtlama periyodunun başında ve sonunda gelen yumurtaların boyutu diğerlerine göre daha küçüktür (Devauchelle, 1976). Anaçların iki sene üst üste kullanılması sonucu yumurtaların çaplarının küçüldüğü görülmüştür (Girin and Devauchelle, 1978). Hormon enjekte edilen anaçlardan alınan yumurtalarda ise yine boyutta küçülme söz konusudur (Boulineau, 1974). Bunun yanında yapılan çalışmalarda düşük

XLIV dozajda LH-Rha uygulanmasında yumurtlama periyodunun uzun, yumurta üretiminin yüksek ve anormalliklerinin düşük olduğu gözlenmiştir (Barbaro et al., 1991). Yumurtanın kalitesi ve kantitesi anaçların bulunduğu ortama göre değişir. Tank ortamında stresli çevresel koşullardan dolayı yumurtaların kalitesinde belirli bir düşme gözlenebilir. Yumurtanın toplam lipit düzeyi ortam koşullarından etkilenir. Normal zamanda elde edilen yumurtalar daha fazla lipid içerir ve yumurtaların içerikleri gonadlara daha yakındır. Çünkü, gametogenesis boyunca yumurta hücreleri ilk önce lipidi sonra da proteini akümüle ederler (Loir at al., 2001). Bununla birlikte, kaliteli bir yumurtanın bozulmasına etki eden faktörlerde bulunmaktadır. Bunlar bakteriyel enfeksiyonlar, inkübasyonda oksijen seviyesinin düşmesi, fiziko-kimyasal parametrelerin ani ve aşırı derecede değişmesi ve mekanik şoklardır (Hempel, 1979; Kjorsvisk et al., 1984). 2.5.1. Yumurtaların Embriyonik Gelişimi ve İnkübasyonu Balık türlerinin % 95 inden fazlasında dış döllenme vardır. Dişi balık tarafından bırakılan yumurtalar su içinde erkek balık tarafından döllenir. Embriyonik gelişim, spermatozoanın yumurtayı döllemesi ile başlar. Döllenme kalıtım özelliklerini bünyesinde bulunduran yumurta ve sperm nukleuslarının bir araya gelmesi ile oluşur. Döllenme sonucu her iki ebeveynin özellikleri yumurtaya aktarılmış olur (Mihelakakkis et al., 2001; Mylonas et al., 2004). İnkübasyon olarak adlandırılan evre, döllenme olayının gerçekleşmesinden larvanın yumurtadan çıkışına kadar sürmektedir.

XLV Döllenmenin gerçekleşmesini sağlayan spermler sperm kanallarının salgısı olan seminal plazma içinde dışarı bırakılırlar (Demir, 1992). Spermler ortama bırakıldıktan sonra 30-60 sn yaşayabilirler. Baş, boyun ve kamçı olarak üç bölümden oluşan spermlerde, kamçı sentrozom tarafından oluşturulur ve spermin hareketini sağlar. Çekirdeğin üst kısmında bulunan akrozom, mikrofilde bulunan koruyucu zarı delecek bir salgı üretir. Döllenme sırasında yumurtanın içine spermin baş ve boyun kısmı girer. Kuyruk kısmı dışarıda kalır. Spermin yumurtayı döllemesi, yumurta tarafından salgılanan ginogamon maddesi yardımı ile olur. Yumurtaya yönelen spermlerden sadece bir tanesi yumurta çekirdeği ile buluşur (Geldiay ve Geldiay, 1985). İnkübasyon sırasında stok yoğunluğu kullanılan sisteme göre değişir. Eğer üretim tanklarının içinde yapılıyorsa 100-200 yumurta l -1 ; olacak şekilde stoklanır (CEOM, 2001). Yumurta açılım inkübatörlerde yapılacaksa 2000-8000 yumurta l -1 olacak şekilde tutulur (Özden ve diğ., 2005). Ilık su balıklarının embriyolojik gelişimi soğuk su balıklarından daha kısa sürer. Embriyonik gelişimi uzun süren balıklarda yumurta sayısı nispeten daha azdır. Fakat bunların yaşama oranı ılık su balıklarına göre daha yüksektir. Aynı zamanda kemikli balıkların genelinde yumurta çapı ile sayısı arasında ters bir orantı vardır. Yumurtalarda çap büyüdükçe hayatta kalma oranı artar. Yumurtaların gelişiminde temel faktör sıcaklıktır (Hamasaki, 2003; Saka et al., 2004). Yumurta içindeki embriyonik gelişim, tüm yumurtanın bölünmesi veya yumurta içinde germinal diskte bölünme şeklinde meydana gelir. Kemikli balıklarda daha çok germinal diskte bölünme gözlenir. Kemikli

XLVI balıkların yumurtalarında ilk bölünmeleri boyuna ve birbirine diktir. 16 blastomerli evreden sonra bölünme merkez hücrelerde enine, kenar hücrelerde boyunadır. Belli sayıda bölünmeden sonra çıkıntılı bir disk şeklinde olan blastula evresi gözlenir. Blastodermi oluşturan üç tip hücre vardır. Bunlar dışta bir örtü tabakası oluşturan birbirine sıkıca bağlı hücreler (dış ektoderm), periblast tabakası ve bu iki tabaka arasında kalan aralıklı hücrelerdir (iç ektoderm). Embriyonun oluşumunu sağlayan hücreler son gruptur. Örtü tabakası premordial yüzgeci oluşturur ve ilerleyen larval aşamalarda dökülür. Periblast ise vitellüsteki besin maddesini harekete geçirir ve blastomere yapışkan bir substrat oluşturur (Özden et al., 2005). Gastrulasyon epiboli ve embriyoyu verecek olan içteki hücrelerin yer değiştirerek düzenlenmesi ile olur. Epiboli sırasında blastodiski oluşturan hücreler, giderek vitellüs üzerinde yayıldığından blastodermin merkezi kısmı incelenirken kenarları kalınlaşır. Bu halkanın giderek genişleyen dorsa-kaudal kısmında embriyonik kalkan oluşur. Embriyoyu verecek hücreler bu bölgede toplanarak embriyonik ekseni meydana getirirler. Epiboli ilerlerken iç ektodermin orta-dorsal kısmı embriyo boyunca önden arkaya doğru kalınlaşır ve giderek içeri doğru çökerek iç ektodermden ayrılır. Daha sonra boru biçimini alarak merkezi sinir sistemini oluşturacak nöral boru oluşumunu gerçekleştirir. Kemikli balıklarda nöral boru, nöral ektodermin önce karina biçimini oluşturup sonra boru biçimine dönüşmesi ile oluşur (Demir, 1992). Epiboli bittikten sonra somitler ve göz vesikülleri meydana gelir. Epibolinin tamamlanması ile germ halkasından kalan hücreler, kuyruk tomurcuğunu oluşturur. Gastrulasyonun bittiği bu aşamada embriyonun