" t T - Hayatta en sevdiği kadının ağzından ABDÜLHAMİT İN SON DAKİKALARI YAZAN: YILMAZ ÖZTUNA FOTOĞRAFLAR: KUTLU ERTUNA TAVANDAKİ TABLO - Beylerbeyi Sarayı'nda. Amiral Odası denilen, gemiyi andıran bu odanın tavanını ünlü Rus ressamı Ayvazovski nin bir tablosu süsler. Odanın eşyalarına uyan bu tabloda. bir savaş gemisi tasvir edilmektedir. Selanik'te hapis hayatı yaşayan Abdülhamit'in Beylerbeyi Sarayı'ndaki itibarlı hayatı... İmparatoriçe Eugenie'nin Sultan Aziz'e hediyesi ve iki hükümdar arasında aşk dedikoduları... AMİRAL ODASI Sultan Aziz, tutku derecesinde denize ve denizciliğe düşkün bir padişahtı. Havuzlu Salonun açıldığı iki odadan biri olan Amiral Odası'nda butun eşyalar denizcilikle ilgilidir. İskemle ve koltukların kenarları bile gemi halatlarını andırır. 9'UNCU FASİKÜL
SELÂMLIK GİBİSİ Saltanat kapısından girince, karşımıza Selâmlık gelir. Büyük bir salon olan Selâmlığın girişinde sağda ve solda yaldız kaplamalı geniş kaidelerin üzerinde elinde meşale tutan iki küçük heykel göze çarpar. Salonun tavan ve duvarları ince nakışlarla süslüdür. Üst katta da sarayın hamamı bulunmaktadır. Abdülhamit öldüğü zaman odasının eşyası; 3 karyola, 1 şezlong, 4 dolap, 1 konsol, 1 masa, 1 sobadan ibaretti. DENİZ KÖŞKÜ Sarayın denize bakan tarafında, bir basta Selâmlık, diğer basta ise Harem Deniz Köşkü bulunur. İki köşk, görünüşte hemen hemen aynıdır. İ KİNCİ. Abdülhamit'in Selanik'teki sıkı hapis hayatı, Beylerbeyi'nde kaldırılmış, bu son ikametgâhında,. ittihatçıların «hakanı sabık» dedikleri hükümdar, daha serbest, çok daha saygı görerek hayatını tamamlamıştır. Ailesinin ve birçok ferdin kendisini ziyaretine müsaade edilmiş, hatta buhranlı anlarda fikrini sormak için de imparatorluğun askerî diktatörü Enver Paşa, birkaç defa huzuruna çıkmıştır. Sultan Hamit in bu odada nasıl öldüğü birçok şahit tarafından hatıralarında çok teferruatlı şekilde anlatılmıştır. Bu odayı Sultan Abdülhamit, Beylerbeyine nakledilince, bizzat seçmişti. Odanın yanında bir dinlenme odası, karşı tarafında da tuvalet vardır. Servis merdivenine açılan kapısının önünde de banyo, bulunmaktadır. Yıldız da da basit bir odada yatan ll'nci Abdülhamit, Beylerbeyi'nde bu basit daireyi tercih etmişti. Odanın, üçü Boğaz a açılan dört penceresi vardır. Tavan ve duvarlar pembe ve yaldızlı nakışlarla süslüdür. Odayı 12 kollu mavi - beyaz renkli kristalden bir avize aydınlatır. Altın yaldızlı kornişlere, Hereke kumaşından bej üzerine toz pembe çiçekli perdeler asılmıştır. Tuvalet masası, beyaz lake bir dolap, başlıca eşyasıdır. Karyolanın etrafında kırmızı kadife kumaşla paravana bulunmaktadır. Abdülhamit Han öldüğü zaman odada daha iki karyola, şezlong, bir başka dolap, bir konsol, iki aynalı dolap, beyaz çini soba ve bir masa mevcuttu. Öleceği Abdülhamit'in içine Doğmuştu Ç OK kısa ölüm hastalığında Abdülhamit Han bu odada Dr. Âtıf Hüseyin Bey, Dr. Âkil Muhtar Bey, Dr. Neşet Ömer Bey, Dr. Selanikli Rıfat Bey, Dr. Nikolaki Efendi tarafından tedavi edilmiş, fakat bütün ihtimamlara rağmen kurtarılamamıştı. Son gününde, hayatında hiç bir sabah terk etmediği banyo ve duşa girmesi, ölümünü çabuklaştırmıştı. Son gününü Müşfika Dördüncü Kadınefendi şöyle anlatıyor: «O gün sabah banyosunu yaptı. Ben çamaşırlarını giydirdim. Fakat baktım ki sırtı durmadan terliyor: Aman efendlciğlm, çok terliyorsunuz dedim. Kadınefendi, bu, ecel teridir cevabını verdi. Çamaşırlarını, elbisesini giydi. Kahvesini verdik. Hamamdan sonra kahve İçmek itiyadında idi. Yarım bardak sütlü maden suyu da İçti. Oturduğu yerde İki rekât namaz kıldı. Bundan sonra ağırlaşmaya başladı.» Dr. Âtıf Bey, hükümdarın odasına son girişini şöyle anlatır: Hakanı Sabık ın odasına girdim. Abdülhamidl Sani vefat etmişti. Gözler açık, hadekalar büyümüş, nabız ve teneffüs durmuştu. Fakat boynu ve vücudu henüz sıcaktı. Sunî teneffüs maksadıyla kollarını aşağı, yukarı kaldırıp usulü dairesinde indirdim. Göğsünün İki tarafını parmaklarımla bastırdım. Çenesini açıp dilini çektim. Hepsi boş. Abdülhamidl Sanl nin yalnız cesedi biruhu kalmıştı.» Sultan Hamit ln yatak odasına yakın çalışma odası vardı. Burada bir kütüphane, bir yazıhane, bir masa, bir iskemle bulunmaktadır. Bunlar, altın yaldızlı, çok değerli tahtadan eşyalardır. Bilhassa yazıhanenin milyonlarca lira ettiği söylenmektedir. On İki Ayrı Müzik Çalan Nadide Saat Ü ST katta Harem le Selâmlık arasındaki Kabul Salonu da sarayın mühim yerlerinden biridir. Hereke halıları ve kıymetli eşya ile döşenmiştir. Sonra Süfera Kabul Salonu gelir. Salona dört oda açılır. Pek değerli eşyası vardır. Kırmızı döşeme ve billur avizelerle tefriş edilmiştir. Yıldız yapısı en bü- 62
Padişahların Huzur Köşesi: k u ş lu ona Koltuk ve kanepelerin arkalıkları çeşitli kuş motifleri ile süslenmiş olduğu için, odaya bu isim verilmiştir. Sultan Aziz, bir ara, sarayın bahçesine bir hayvanat bahçesi yaptırmıştı. Burada çeşitli hayvanlardan başka, kafeslerin içinde nadide kuşlar da vardı. Kuşlu oda, ilhamını (alttaki resim) buradan almıştır. Burası Havuzlu Salon'a açılan dört büyük odadan biridir. Oyma işçiliği bakımından Amiral Odası ndan sonra ikinci gelir. Kumaşları da kıymetli Hereke dokumasıdır. Yanda, kuş motifleriyle, altın yaldız kaplama süsleriyle işlenmiş bir koltuğun arkalığı, detay olarak görülmektedir. E. m s$ \\ p _ -------',1 >. : '.JS vffj 63
ÜST GİRİŞ SALONU - Beylerbeyi Sahilsarayı nın en büyük salonlarından biri olan Üst Giriş Salonu, ortada muazzam bir avize ve köşelerde kristal şamdanlar tarafından aydınlatılmıştır. Bu salondan Boğaziçi, tasvir edilemeyecek bir ihtişam ve güzellikte seyredilebilmektedir.
VEZİRLER ODASI... Bu oda, vezirlerin huzura girmeden önce dinlendikleri yerdi (1. resim). Duvarları cilalı lambri kaplı Kabul Salonundan bir köşe (sağda 2. resim). SÜFERA KABUL SA LONU... Çok ağır döşenmiş olan bu salonda. billur avizeler ve Yıldız işi büyük vazodan başka, salonun dikkate değer eşyası müzikli saattir. Şunlar yazılıdır: «İşbu saat Dersaadette imal edilmiştir. Makinesi gayet kuvvetli doğru gider. Haftada bir defa kurulur. Mızıkası 12 saatte bir kurulur. Her saat başı bir hava çalar. Hamidiye Marşı, Bülbül Peşrevi ve 10 kıta OsmanlI şarkısını havidir.» Saatin ön kısmında ise şu satırlar hemen dikkati çeker: «Duây-ı Sultân-Sebebü'l - gufran», yani «Sultan'a dua, suçların bağışlanmasına sebep olur.» yük vazo bu salondadır. Beyaz renktedir. Masa üzerindeki İstanbul yapısı bir saat tam 12 ayrı musiki parçası çalmaktadır. Her saat başında başka bir musiki eseri... Beylerbeyi Sarayı'nda Bir imparatoriçe O ARAYIN deniz tarafında Selâmlık ve Harem Yalıları bulunur. Bunlar, bir oda ve bir tuvaletten ibaret minyatür yapılardır. Harem Yalısı, hayli bakımsız haldedir. Bu yalılardan Boğaziçi, kalemle tasvir edilemeyecek bir ihtişam ve güzellikte seyredilebllmektedir. Sarayın her birine merdivenlerle çıkılan beş katlı bahçesi, Babil'in asma bahçelerine benzer. Büyük havuz, beşinci bahçededir ve burada 3 de köşk vardır. Büyük Havuz'un kenarındaki Mermer Köşk, ll'nci Mahmut devrinden kalmadır. Bunun sağında Sarı Köşk, solunda Ahır Köşkü yer alır. 1869 yılı ekim ayında Fransız imparatoriçesi F.ugénie, Sultan Aziz'i resmen ziyaret etmişti. Bir yıl sonra tahtını zevci 111'üncü Napoléon ile beraber kaybedecek olan imparatoriçe, o tarihte, 43 yaşında, henüz pek güzel ve çok zarif bir kadındı. Bu ziyaret, İstanbulluların nesiller boyu unutamadıkları hatıralardan biri oldu. Sarayda Aşk Dedikoduları U RANSIZ imparatoriçesinln ikametine, resmen Bey- *- lerbeyi Sahilsarayı tahsis edilmişti. Bugün Imparatoriçenin yatak odası Beylerbeyi Sarayı'nda hâlâ görülmektedir. Bahçeye bakan, İkinci katta, altın yaldızlı bir odadır. Karyola, kapının solundadır. Sedef kakmalı, sarı örtülüdür. Koltuklar, puf, tuvalet, boy aynaları ve başka eşya vardır. Odanın yanında banyo dairesi bulunmaktadır. Banyo dairesi, mermer kurnalı, gümüş musluklu bir Türk hamamıdır. Yatak odasının çevresinde üç odadan müteşekkil daire bulunmaktadır. Odaların hepsinin duvarları maunla kaplı ve işlemelidir. İmparatoriçe, bu dairede kalmış ve emrine tahsis edilen 20 çifte saltanat kayığı ile karşıya geçip padişahı ziyaret etmiştir. Sultan Aziz, bu sıralarda Dolmabahçe'de oturuyordu. İmparatoriçe, padişaha mücevherli bir çerçeve içinde resmini hediye etmişti. Halk, aralarında bir aşk olduğuna inanmış ve bu masal, yıllarca dillerde dolaşmıştı Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi