5 yıl TMMOB HARİTA VE KADASTRO MÜHENDİSLERİ ODASI ARAZİ TOPLULAŞTIRMASINDAN KIRSAL GELİŞİME...



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Sayın Mehmet CEYLAN BakanYardımcısı Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanlığı

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

YEREL ÇEVRESEL PLANLAMA

Sentez Araştırma Verileri

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLETİŞİM STRATEJİSİ

Türkiye ve Dünya, Marakeş te (COP22) Beklediğini Bulamadı!

Temiz üretimin altı çizilmeli ve algılanması sağlanmalıdır

Türkiye ve Dünya, Marakeş te (COP22) Beklediğini Bulamadı!

Yeni Büyükşehir Yasası ve Arazi Yönetimi

WORLD FOOD DAY 2010 UNITED AGAINST HUNGER

Cumhuriyet Halk Partisi

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

Dağlık alanda yaşayan insanlar ve yaşadıkları çevreler için birlikte çalışmak

T.C. İSTANBUL KALKINMA AJANSI

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

SAĞLIKLI ŞEHİR YAKLAŞIMI

Çevre ve tarım sorunu üzerine Ahmet Atalık ile söyleşi

Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve 2030 Sonrası Kalkınma Gündemi

Sivil Toplum Geliştirme Merkezi KATILIMCI DEMOKRASİDE YEREL YÖNETİM-STK İŞBİRLİĞİ 1. TOPLANTI

Eskişehir Sanayi Geliştirme Merkezi SANGEM 19 Ağustos 2009

Kadın Dostu Kentler Projesi. Proje Hedefleri. Genel Hedef: Amaçlar:

EK 10 YENİDEN YERLEŞİM EYLEM PLANI FORMATI

DenizBank Yatırım Hizmetleri Grubu Özel Bankacılık Araştırma İngiltere, Haziran 2017 Seçim Sunumu

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

AKDENİZ EYLEM PLANI SEKRETARYASI (AEP)

Milli geliri yükselterek, döviz rezervlerini artırarak, her yıl ortalama yüzde 5 büyüyerek bir ülkeyi değiştirmek mümkün olmuyormuş!

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

Sizleri şahsım ve TOBB adına saygıyla selamlıyorum. Biliyorsunuz başkasına gönderilen selam kişinin üzerine emanettir.

Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 60

* Kuruluşunuzun Adı. 1) STK ya İLİŞKİN BİLGİLER 2) 1. BAĞLANTI KİŞİSİNE İLİŞKİN BİLGİLER. Page 1

Bayraktar Kayıtdışı yüzde 53 ten yüzde 33 e düştü bu bir rekordur

FRANSA DA ÜNİVERSİTE SİSTEMİ

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SÖZLEŞMESİ 12. TARAFLAR KONFERANSI (COP12) EKİM 2015 TARİHLERİNDE ANKARA DA YAPILACAKTIR.

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

DİKMEN BÖLGESİ STRETEJİK GELİŞİM PLANI

TAIEX PROGRAMI BÖLGESEL EĞİTİM PROGRAMI (RTP)

Türkiye de Sivil Toplumu Geliştirme ve Sivil Toplum-Kamu Sektörü Diyaloğunu Güçlendirme Projesi

MADRID DE STRATEJİK ÇEVRESEL DEĞERLENDİRME. Mariano Oliveros Şube Müdürü Çevresel Değerlendirme Genel Müdürlüğü.

İzmir İktisat Kongresi, Ekim 2013 Oturum 7D: Tarım ve Gıda Sektöründe Dönüşüm. Panel Başkanı: Vedat Mirmahmutoğlları, GTHB Müsteşarı

HAZİRAN AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER. AB Liderleri Jean-Claude Juncker in AB Komisyonu Başkanı Olması İçin Uzlaştı

TÜRKİYE TARIMI, GELİŞMELER ve GENÇ TARIMCILAR

ÇOCUK EĞİTİMİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

AB MALİ YARDIMLARI VE TÜRKİYE

BÖLGE PLANI. Hazırlayan : Murat DOĞAN

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

Homer ve OEE. Hazırlayan : Cengiz Pak Bu sunum sadece cengizpak.com.tr site üyeleri içindir.

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

Konuşmamda sizlere birkaç gün önce açıklanan İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Stratejisi ve Eylem Planı hakkında bilgi vereceğim.

KAMU POLİTİKASI BELGELERİ

Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder..

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

T.C AKDENİZ BELEDİYELER BİRLİĞİ

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

AVRUPA BİRLİĞİ. Nispetiye Cad. Belediye Sitesi A4 Blok No:14A Etiler İstanbul Telefon: / Faks:

DİYARBAKIR TİCARET VE SANAYİ ODASI YENİ TEŞVİK MEVZUATI HAKKINDA EKONOMİ BAKANINA HAZIRLANAN RAPOR 2012

Genç Doğa Derneği Kapadokya sürdürülebilir kalkınma ve Gençlik Derneği SOSDER-Sosyal faaliyetleri engellenmiş çocuklar Derneği Genç Bilişim Derneği

Yılın Filo Yöneticisi ödüllerinde Jüri Özel Ödülü Genel Müdürlüğümüzün oldu.

Yükseköğretim Kurumlarımızın Mühendislik Fakültelerinin Kıymetli Dekanları ve Çok Değerli Hocalarım..

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası

EUROSTUDENT ULUSAL ARAŞTIRMASI: TÜRKİYE SONUÇLARI

BAŞBAKAN ERDOĞAN: KOPENHAG SİYASİ KRİTERLERİ NOKTASINDA EĞER HERHANGİ BİR SIKINTI DOĞACAK OLU

TÜSİAD Kayıtdışı Ekonomiyle Mücadele Çalışma Grubu Sunumu

LanguageCert AÜ TÖMER C2 TürkYet (Konuşma) Örnek Sınav 1

İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI (İİT) GENEL SEKRETERİ SAYIN YOUSEF BIN AHMAD AL-OTHAIMEEN İN İİT. EKONOMİK ve TİCARİ İŞBİRLİĞİ DAİMİ KOMİTESİ (İSEDAK)

SÜRDÜRÜLEBİLİR ŞEHİRLER ve TÜRKİYE. Rifat Ünal Sayman Direktör, REC Türkiye SBE16 Swissotel, İstanbul 14 Ekim 2016

KIRGIZİSTAN CUMHURİYETİ ORMANCILIK COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMİ TEKNOLOJİSİ

AB Bütçesi ve Ortak Tarım Politikası

OECD Tarım Komitesi 163. Oturum

Türkiye de Dünya Bankası: Öncelikler ve Programlar

ANKARA KALKINMA AJANSI.

AB ve Türkiye Sivil Toplum Diyaloğu - IV Tüketicinin ve Sağlığın Korunması Hibe Programı

İSLAM KALKINMA BANKASI SERMAYE PİYASASI KURULU ORTAK KONFERANSI

Almanya daki slam Konferans - Müslümanlar n Durumu ve Uyumlar

Ulusal Entegrasyon Plani: Ulusal Entegrasyon Entegrasyon siyasetinin motoru Plani: Entegrasyon siyasetinin motoru Ulusal Entegrasyon Plani:

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

ÜÇÜNCÜ TÜRK KENEŞİ İŞ FORUMU. (24 Ekim 2014, Nahçıvan) TÜRK KENEŞİ GENEL SEKRETERİ RAMİL HASANOV UN İŞ ADAMLARINA HİTABI

Yeni Göç Yasas Tecrübeleri

Jeotermal Projelerinde Sosyal Risk ve Etkiler Türkiye Jeotermal Geliştirme Projesi

DÜNYA GIDA GÜNÜ 2010 YENİ GIDA YASASI VE 12. FASIL MÜZAKERE SÜRECİ. Fatma CAN SAĞLIK Tarım ve Balıkçılık Başkanı Avrupa Birliği Genel Sekreterliği

BİR ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE GİRİŞİMİ DRYNET PROJESİ

Öğleden sonraki ana oturuma hoş geldiniz! Zeki Gündüz 10 Aralık 2012

Türkiye dönüşüm geçirerek kırsal bir tarım ekonomisinden küresel ölçekte yılında Türkiye nin kentsel nüfusu ülkenin toplam nüfusunun sadece

YÖNETİM KURULU BAŞKANI MUSTAFA GÜÇLÜ NÜN KONUŞMASI

Tarım & gıda alanlarında küreselleşme düzeyi. Hareket planları / çözüm önerileri. Uluslararası yatırımlar ve Türkiye

AVRUPA MİRAS GÜNLERİ. Umut Özdemir. Kültür ve Turizm Uzmanı T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı

2013 YILI Faaliyet Raporu

8. Türkiye Avrupa'nın en önemli ülkesi

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

2. ISRAIL VE YAHUDILIK KONFERANSI BANDIRMA DA GERÇEKLESTI

BAĞIŞÇILAR VAKFI MODELİNİ DESTEKLEME PROGRAMI

LanguageCert AÜ TÖMER B2 TürkYet (Konuşma) Örnek Sınav 1

8.0 PLANLAMA UYGULAMA ARAÇLARI

Birleşmiş Milletler Asya ve Pasifik Ekonomik ve Sosyal Komisyonu (UNESCAP)

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

Yeşil Kitap Çerçeve, Temel Bulgular ve Politika Önerileri

ÜLKE RAPORLARI ÇİN HALK CUMHURİYETİ Marksist-Leninist Tek Parti Devleti Yüzölçümü 9,7 milyon km 2

Anket`e katılan KOBİ lerin ait olduğu branş 10,02% 9,07% 5,25% 3,10% Enerji sanayi. Oto sanayi. Gıda sanayi. Ağaç sanayi. İnformasyon teknolojisi

Transkript:

5 yıl TMMOB HARİTA VE KADASTRO MÜHENDİSLERİ ODASI ARAZİ TOPLULAŞTIRMASINDAN KIRSAL GELİŞİME... Prof. Dr. Holger MAGEL Uluslararası Ölçmeciler Birliği (FIG) Başkanı Münih Teknik Üniversitesi Arazi Mülkiyeti ve Gelişimi Bölüm Başkanı 6 Temmuz 2005 Çarşamba Saat: 13:00 Ankara Serbest Muh. Mali Müş. Odası Toplantı Salonu Kumrular Caddesi 5.Kat No:26 Kızılay / ANKARA

İletişim Bilgileri TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Sümer 1 Sokak No : 12/10 06430 Kızılay / ANKARA Tel: 0312 232 57 77 (PBX) Faks: 0312 230 85 74 www.hkmo.org.tr - hkmo@hkmo.org.tr Teknik Hazırlık & Baskı Hermes Tanıtım Ofset Ltd. Şti. K. Karabekir Cad. 39/16 İskitler / ANKARA Tel: 0312 384 34 32-391 01 97 www.hermesofset.com - hermes@hermesofset.com

ÖNSÖZ Elinizdeki bu kitapcık, 6 Temmuz 2005 tarihinde Odamızca düzenlenen Arazi Toplulaştırmasından Kırsal Gelişime başlıklı Konferansın ses kayıt çözümlerini içermektedir. Bu Konferans, Münih Teknik Üniversitesi Arazi Mülkiyeti ve Gelişimi Bölüm Başkanı ve aynı zamanda Uluslararası Ölçmeciler Birliği (FIG) Başkanı da olan Sayın Prof. Dr. Holger MAGEL tarafından verilmiştir. Meslek alanımızda önemli yeri ve toplumsal yaşama yansımaları bakımından kalkınmış ve kalkınmakta olan ülkeler arasında önemli uygulama ve sonuç farklılıkları bulunan kırsal toprak düzenlemeleri konusunu çeren bu Konferansa, başta meslektaşlarımız olmak üzere, diğer bir çok meslek disiplininden de katılımlar olmuş, güncel mesleki ve sosyal bilgiler edinilmesinin yanısıra, bir tartışma ve paylaşım platformu yaratılmıştır. İçerik olarak; 1. Arazi Toplulaştırmasından Kırsal Gelişime; Kırsal Toprak Düzenlemesi Gelişim Süreci - Tüzel Dayanaklar (Yasa, Yönetmelik, Yönerge) - Örgütsel Yapı, İnsangücü, Donanım - Avrupa Ülkelerinde kırsal arazi planlama, uygulama, değerleme, derecelendirme yöntemleri (Genel İlkeler), projelerde yer alan uzman kişiler ve meslekleri 2. Avrupa Birliği'nin Kırsal Toprak Düzenlemelerine Bakışı (Genel Değerlendirme) - Dünyada ve AB'de geliştirilen tarım politikaları, - Tarımsal verim artışına yönelik önlemler, - Ekolojik nedenlerle sürekli tarım yapılması, - Karşılaşılan sosyal ve ekonomik sorunlar, - Türkiye'ye öneriler, olarak özetlenebilir. Konu başlıklarının ele alındığı konferansın elinizdeki bu bant çözümlerinin, Ülkemizde arazi toplulaştırması/kırsal gelişme projelerinin ana politikalarının belirlenmesinde yararlanılabilecek bir kaynak olmasını dileriz. Saygılarımızla. TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası 39. Dönem Yönetim Kurulu 3

4

5

6

HKMO Genel Sekreteri Cengiz DAĞDELEN: Sayın FIG Başkanım, Sayın Genel Müdürüm, Sayın Oda Genel Başkanım, değerli meslektaşlarım ve sevgili konuklar, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odamızca düzenlenen Arazi Toplulaştırmasından Kırsal Gelişime konulu konferansımıza hoş geldiniz. Konferansımız aynı zamanda Uluslararası Ölçmeciler Birliği Başkanı da olan, Münih Teknik Üniversitesi Arazi Mülkiyeti ve Gelişimi Bölüm Başkanı Sayın Prof. Dr. Holger Magel tarafından verilecek olup, meslek alanımızda da önemli bir yeri bulunan toplumsal yaşama yansımaları bakımından kalkınmış ve kalkınmakta olan ülkeler arasında önemli uygulama ve sonuç farklılıkları gözlenen kırsal toprak düzenlemeleri konusunda meslektaşlarımız ve diğer katılımcıların güncel ve sosyal bilgiler edinmesi hedeflenmiştir. Sayın Magel'in sunuşunun ardından saat 15.00'te bir alt katta çay arası verilecektir. Konferansın ikinci bölümü 15.30'da başlayacak olup, bu bölümde Sayın Magel siz katılımcıların sorularını yanıtlayacaktır. Prof. Dr. Müh. Holger Magel 3 Mayıs 1944 yılında Almanya'nın Neuburg, Donau kentinde doğdu. 1963-68 yılları arasında Münih Teknik Yüksek Okulunda Jeodezi eğitimi gördü. Meslekle ilgili ilk deneyimlerini Graz'da yeminli bir mühendislik bürosunda edindikten sonra Yukarı ve Aşağı Bavyera bölgelerinde arazi toplulaştırması alanında uzmanlaştı. 1975'te Münih Teknik Üniversitesinde yeni kurulan Kırsal Gelişim ve Arazi Toplulaştırması Bölümüne girdi. 1977'de doktor mühendis, 1978'de Ziraat ve Gıda Orman Bakanlığında köy yenilemesi, çevre koruma planları ve arazi düzenlemesi ile mevzi imar planlarının hazırlanması konusunda çalıştı. 1944 yılında Bavyera Kırsal Alanlar Akademisi Başkanı, 1995 yılında Kırsal Planlama ve Arazi Yönetimi Genel Müdürü, 1999'da FIG İkinci Başkanı, 2003 yılında FIG Başkanı oldu. Halen Münih Teknik Üniversitesi Arazi Mülkiyeti ve Geliştirme Bölüm Başkanı olan Holger Magel evlidir. Şimdi sunuşunu yapmak üzere Sayın Magel'i kürsüye davet ediyorum. Prof.Dr. Holger Magel: Herkese iyi günler. Konuşmamı rahat takip edebilmeniz için çok yavaş ve açık konuşmaya çalışacağım ve umuyorum ki tercümanlar teknik terimlerle ilgili herhangi bir sorun yaşamayacak. Benden sizlere iki konu hakkında iki bölümden oluşan bir konuşma yapmam istendi. 7

Bunlardan ilki bugünlerde çok gündemde olan bir konu; Türkiye'nin Avrupa Birliğine üyeliği konusunda gelecekte yapılacak toplantıların ve görüşmelerin çerçevesinde kırsal alanlara ve kırsal gelişime ilişkin Avrupa politikası. Bence bu konu çok ilginç ve Odanızın da bu çok önemli konu hakkında bir toplantı düzenlemeye karar vermiş olması çok iyi. Toplantıların ve müzakerelerin neler getireceğini hep birlikte göreceğiz; her ne olursa olsun Türkiye Avrupa'ya yakınlaşacaktır. Bu açık. Bana göre, yalnızca bunun ne şekilde olacağı açık değil. Bu nedenle sizin kırsal alanlarla ilgili böyle bir strateji politikası için iyi hazırlanmış olmanız son derece önemli. Bu birinci konu. İkincisi, sizin için bana göre daha açık ve net olan bir konu; Türkiye daha çok kırsal özelliklere sahip bir ülke, İstanbul ya da Ankara gibi bazı büyük şehirler olsa da, ülkenin kalbi, ruhu kırsal alanlarda yer almaktadır. Bu yüzden, tüm insanların şehirlere göç etmesini engellemek için elinizden geleni yapmalısınız. Eğer bu olursa, şehirler artık güzel yerler olmayacak, boğulacaklardır. Eğer tüm insanlar şehirlerde yaşarsa, şehirler canlı olamaz, çok korkunç bir görüntü olur. Avrupa'nın kırsal alanlar için daha fazla şey yapmaya karar vermesinin arkasında yatan neden budur. Bu konuşmanın ilk kısmı olacak, çay arasından ve tartışma kısmından sonra ise benden, kırsal gelişim politikasının önemli bir aracı olan arazi toplulaştırması ile ilgili ikinci bir konuşma yapmam istendi. Bu bir araç ve bence arazi toplulaştırması, özellikle de Türkiye'de, çok sıcak bir konu. Bu konu, kadastro ve her türlü harita ve kadastro ve GIS (Coğrafi Bilgi Sistemleri) konularıyla yakından ilişkili. Benim memleketimde, Bavyera'da arazi toplulaştırma kurumu, arazi toplulaştırma zamanında kadastro kurumudur. Yani hepimiz aynı eğitimden geçeriz, örneğin ben kadastro kurumuna gitmeyi de tercih edebilirdim, ancak ben arazi toplulaştırmaya, kırsal gelişime gitmeye karar verdim. Yani bu gerçekten ortak bir ilgi ve ortak bir alan. Peki, iki konuşmamız var ve ben ilkiyle başlayayım. Tabi bundan önce geçmişimi bilmeniz gerekir, CV'min bir kısmını az önce duydunuz. Bu benim şu anki akademik kariyerimin geçmişi. Bölümümün kapsadığı alanları görebilirsiniz, yalnızca kırsal alanlar değil. Aynı zamanda şehirler de var, 8

kentsel alanı da içeriyor. Çünkü bizim bakış açımıza göre hepsi bir arada bulunuyor. Şehirler kırsal alanlar olmadan, kırsal alanlar da şehirler olmadan varlıklarını sürdüremezler. Biz de bu yüzden ikisini birleştiriyoruz. Bu benim harita ve kadastro mühendisliği eğitimi ve jeodezi eğitimine ilişkin normal akademik alanım; daha sonra üniversiteye geçtiğimde, yeni bir İngilizce Uluslararası Master Programı oluşturdum. Buradan da okuyabileceğiniz gibi, Arazi Yönetimi ve Arazi Zilyetliği Yüksek Lisans Programı. Her sene, en azından lisans derecesinde olan ve bazen de kentsel planlama alanında yüksek lisans derecesi olan Türk master öğrencilerimin olmasından büyük mutluluk duyuyorum. Şimdi de bu öğrenciler arazi yönetiminde yüksek lisans yapmak için çalışıyorlar. Bütün Türk öğrenciler ülkenizdeki gecekondular ve resmi olmayan yerleşimler gibi sorunlardan bahsediyorlar ve hepsi de bu durumu değiştirmeye yardımcı olmaya hevesli. Sonuç olarak bu çok başarılı bir program ve uluslararası odaklı. Geçmişimin üçüncü alnına bakarsak; FIG. Az önce de duyduğunuz gibi aynı zamanda sizin de Başkanınız olma sevincini yaşıyorum, çünkü Türkiye de bir FIG üyesi. FIG çok güçlü bir global birlik. Şu anda 110'dan fazla ülkede varlığımızı sürdürüyoruz, tıpkı küçük bir Birleşmiş Milletler gibi. 110 ülke. FIG aynı zamanda tüm dünyanın deneyimlerini bünyesinde toplamıştır ve bizim bugün öğleden sonra konuşacaklarımız da çoğunlukla bu 7. Komisyonun alanında yoğunlaşmaktadır. Oda başkanlarıyla bir toplantı yaptık ve Türkiye ile FIG arasındaki mücadele ve işbirliğinden söz ettik. Bu 8. Komisyon da çok önemli çünkü mekansal planlama da ülkenizde çok gündemde olan bir konu, özellikle de kentselkırsal ilişkiler açısından. 9.'su değer tespiti ve mülk yönetimi. İşte bu benim geçmişim, artık başlayalım. Bu hepimiz için bir sorun ve güçlük: değişim her gün gerçekleşiyor. Kimse olduğu yerde kalamaz, hiç kimse görkemli geçmişe geri dönemez. Değişim oluyor, bu yüzden değişime hazırlıklı olmalıyız; bu özellikle şu anda sizin ülkenizde karşılaşılan bir sorun; değişimi izlemeliyiz, değişime hızlı bir şekilde ayak uydurmalıyız vs. Çok zor olan da, bazen değişimden zevk almalıyız. Hükümet idarelerde bir reform yapacak olsa, kimse gerçekten memnun olmaz. Bu sizin ülkenizde de oluyor, bizim 9

ülkemizde de oldu, nerde olursa olsun önemi yok. Değişikliklerle yüzleşmeye çalışmalıyız. Bazı Avrupa ülkeleri bu güçlüklerle, bu değişimlerle yüzleşmek durumunda kaldı. Bu haritaya bir bakın, Almanca yazıyor ama önemli değil, Avrupa Birliğini görüyorsunuz ve bunlar da Avrupa Birliğine henüz geçen yıl katılan yeni üye ülkeler. Kıbrıs da dahil olmak üzere on yeni ülke. Bu on ülkenin de üyelik için çok sıkı bir şekilde hazırlanması gerekti. Ben bu ülkelere defalarca gittim ve neye hazırlanmaları gerek, hangi standartlar için hazırlanmaları gerek bunlardan konuştuk. Sonuç olarak, değişimden zevk alabilmeleri için bu ülkelerin karşılarında duran bir güçlüktü. Görüyorsunuz, bu bir kitap ve üzerinde benim adım var. Bu muhtemelen şu anda sizin bilmediğiniz bir dil, Türkçe değil. Yunanca değil. Macarca? Hayır, değil. Lehçe? Kriz yaşıyoruz. Tartışmayı uzatmayayım. Bu Çek dili. O zamanlar Çekoslovakya hala vardı ve benim ve şu anda Meclis Başkanı olan Bavyeralı ikinci ünlü politikacının kitabını çevirdiler. Biz Kırsal Yerlerin Geleceği adında bir kitap yazdık. Ve gördüğünüz gibi daha iyi bir şekilde hazırlanmak için bu kitabı çevirdiler ve bu 1990'da oldu. Peki üyelik ne zaman gerçekleşti? 2004. On dört yıl sonra Çek Cumhuriyeti Avrupa Birliğine üye oldu. Bütün uzmanlar felsefe, strateji ve somut önlemler açısından en iyi şekilde hazırlanmıştı. Gördüğünüz gibi bu da başka bir Avrupa haritası. İki ülkenin renkli olduğu olduğunu görüyorsunuz, bildiğiniz gibi bunlar henüz Avrupa Birliği üyesi olmayan, ancak bir sonraki aday ülkeler, Bulgaristan ve Romanya. Eski ülkelerin durumunda olduğu gibi Avrupa ile ilgili hususlarda hazırlıklı olma sorumlulukları var ve gördüğünüz gibi, kırsal konularla ilgili tartışacak olsanız, ülkelerdeki nüfus yoğunluğunun çok farklı olduğunu görürsünüz. Özellikle nüfus yoğunluğunun çok fazla olmadığı Doğu Avrupa'daki yeni üye ülkeler daha kırsal. Bu nedenle kırsal nüfus geçen sene 1 Mayıs'tan sonra artmıştır. Burada da gördüğünüz gibi Hollanda gibi nüfus yoğunluğu fazla olan yerler var. Bunlar bilmemiz gerekenler. 10

Bu da sonuncusu, yine olası bir aday ülkeyi gösteriyor, bu hangi dilde? Biraz zor, Hırvatça, Sırp-Hırvat dili. Eski Çekoslavya. Köy yenileme ile ilgili bir makalemi çevirdiler. Görüyorsunuz Hırvatistan, Türkiye gibi somut bir tarihi yok, ancak Avrupa politikası için hazırlanıyor, Avrupa standartları için hazırlanıyor. Yani yalnız değilsiniz. Bu benim ilk mesajım. Bu doğru bir adım ve bu doğru adımı attığınız için de Odanızı kutluyorum. Şimdi ikinci mesajıma gelelim: Eğer geçmişi bilmez, geçmişi anlamazsanız, mevcut durumu da anlayamazsınız. Gelişimin nasıl olduğunu bilmeden birden bire şimdiki zamana atlayamazsınız. Bu benim her zaman öğrencilerime ve genç meslektaşlarıma verdiğim bir tavsiyedir; yabancı bir ülkeye giderseniz, tarihini çalışmalısınız. Kültürünü anlamaya çalışmalısınız. Aksi taktirde bir danışman olarak çalışamazsınız. Aynı şekilde Avrupa'daki kırsal gelişimin geçmişi çok çok uzundur; hatta Bavyera'da daha da uzundur. Biz Bavyera'da 70'li yıllarda başladık. Avrupa'da daha da uzun sürdü. Avrupa'nın tarım alanında çok başarılı bir politikası olmuştur. 1959 Roma Sözleşmesi ile başlamıştır ve 1988'e kadar tarım ve çiftçiler için çok başarılı bir politika gütmüşlerdir, 30 yıl sonra ilk kez yalnızca tarım ve çiftçilerle ilgilenmenin yeterli olmadığını söylemişlerdir. Kırsal alanlar yalnızca çiftçilerden çok daha fazlasıdır. Bunu bazen ben kızıma söylüyorum. Evde bir akvaryumu var. Her zaman balıklara yem verir ama yine de balıklar ölürdü, ben de yalnızca balıkları beslemenin yeterli olmadığını söylerdim ona. Çevreye bakmalısın, suyun temizliğiyle ilgilenmelisin vs. Avrupa'daki yeni fikir de buydu; yalnızca çiftçileri desteklemenin yeterli olmadığı. Kırsal alanlar yalnızca tarımdan ibaret değildir. Bu, ilk beyaz kitap tı, '88 tarihli Kırsal Alanın Geleceği. Şimdi ise bizim zamanımıza bakalım, 2005'teyiz. 1988'den 2005'e kadar on yedi yıl geçmiş. On yedi yıllık bir gelişme. İki adım öne, bir adım geriye. İki adım öne, bir adım geriye. Bazı lobilerin direncine bağlı olarak. Çiftçiler çok güçlü bir direnç göstermişlerdir. Tahmin edebilirsiniz. Tarıma odaklanmayı bir kenara bırakan bu politikayı pek sevmemişlerdi. 1990 yılında kırsal gelişimle ilgili ilk program başlatıldı. Bavyera ile ilgili bir örnek getirdim yanımda. 94'ten 99'a kadar Avrupa Birliğinin 11

yapısal yardımı çerçevesinde kırsal alanların gelişimi planı. Northern Westfehler ya da İspanya şehirleri, bölgeleri vs. ile ilgili diğer pek çok program gösterebilirim. İlk kez Tarım Bakanları yalnızca çiftçilerden çok daha fazlasını düşünmek zorunda kalmışlardı. Bu çok zor bir işti. Brüksel'deki Tarım ve Kırsal Gelişimden sorumlu Komisyon üyesi olan Avusturyalı Dr. Franz Fischler için bu daha kolaydı ve böylelikle 1996'da İrlanda'nın Cork şehrinde kırsal alanlarla ilgili bir konferans düzenledi. Çok ilham verici bir konferanstı. Benim bağlı bulunduğum kırsal alanlar akademisi de davet edilmişti, ben de bu konferansa Genel Sekreterimi gönderdim ve gördüğünüz gibi bir bildiri yayınlandı. Ben kırsal alanda yaşıyorum ve toplantıdan çıkan en önemli sonuç birinci madde birinci paragraftı, lütfen okuyun: Kırsal tercih. Bu şehirlere karşı bir savaş sinyali gibiydi. Kırsal alanların önceliği vardı, şehirlerin değil. Bir sonraki: bütünleşik yaklaşım. Üçüncüsü: çeşitlendirme, bu daha çok çiftçiler içindi. Yalnızca çiftlik ürünlerinin yetiştirilmesi yetmiyordu, örneğin dinlenme yerleri gibi daha fazlasının yapılması gerekiyordu. Ancak bunlardan ikincisi en çok tartışılanıydı. Bütünleşik yaklaşım ne demek? Çok hararetli bir şekilde tartışıldı. Çiftçi Birliği hayır, bu bizim için para kaybı demek. Eğer parayı yerel topluluklara, yerel yönetimlere veriyorsanız, o zaman bu para bizim için değil diyordu. Bu yanlış bir düşünce. Ama birisinin yanlış düşünmesi hiçbir işe yaramaz, çünkü her çiftçinin kırsal altyapıya ihtiyacı vardır. Kırsal alanda kalması gereken çiftçi çocuklarının kamu altyapısına ihtiyacı var. Bu nedenle ikisini ayırmak tamamen yanlış. Ama o zamanlar bunları bir araya getirmek mümkün değildi. Resmi politika şöyleydi. Kırsal alanların gelişimi Avrupa Topluluğunda öncelikli bir konudur. Bu resmi slogandı. Yine pek çok konferans düzenlendi, gördüğünüz gibi İngiltere Ortaklığı Yıllık Konferansı, Sürdürülebilir Kırsal Gelişim İçin Komisyon Ortaklığı Sonuç olarak, yalnızca kırsal gelişimden bahsetmek yeterli değildi, artık bütünleşik ya da sürdürülebilir gelişimden bahsediliyordu. Bu aynı, anlamsal olarak aynı. 12

Daha sonra Almanya Federal Hükümeti benden Rural21 adında dünya çapında bir kongre düzenlememi istedi. 2000 yılında Potsdam'da gerçekleşti. Bu tam olarak küresel toplumun kırsal alanlar konusunun giderek daha çok hatırlatıldığı ve hatırlandığı bir dönemdi. BM'nin raporlarını okursanız, ki okumalısınız, 21. yüzyılın kentlerin yüzyılı, kentleşen dünya yüzyılı olduğunu görürsünüz. 2050 yılında dünya nüfusunun yaklaşık % 60'ı şehirlerde yaşayacak. Ben her zaman onlara şunu sordum; biz bunu kaçınılmaz bir gelişim olarak mı kabul etmeliyiz ya da buna karşı ne yapabiliriz? Bütün insanların şehirlerde yaşaması gerektiği doğru mu? Olamaz. Sonuç olarak bu çok önemli bir toplantıydı. Gördüğünüz gibi FAO (Gıda ve Tarım Örgütü) Genel Müdürü Jacques Diouf da katıldı ve sürdürülebilir kırsal gelişim ile dünya gıda güvenliği hakkında konuştu. Bu konu hakkında çok önemli bir mesaj da şu: kırsal gelişimden bahsederken, gıda güvenliğini unutmamalıyız. Eğer çiftçilerin kendileri hakkında konuşmama hatasını yaparsak başarısız oluruz. Bu nedenle her ikisini de düşünmeliyiz. Kırsal gelişim bütünleşik bir bakış açısıdır, aynı zamanda gıda sektörünü de güçlendirmek içindir. Özellikle de nüfus artışı yaşayan ülkeler açısından ve Türkiye de bu ülkeler arasına giriyor. Dünya Mimari Kongresindeki bir bildiride okuduğuma göre, 2020 yılında Türkiye, Avrupa'nın en fazla nüfusuna sahip olan ülke olacak. Şu anda Almanya'dan sonra ikinci büyük nüfusa sahip ve artık siz birinci olacaksınız. '99 yılı, Avrupa'da kırsal gelişim açısından çok önemli bir yıl olmuştur. Fischler, gerçekten kırsal alanlara önem vermeleri gerektiği, aksi taktirde kırsal alanların boşalacağı konusunda tüm Başbakanları ve Devlet Başkanlarını ikna etmekte başarılı olmuştur. Bu pek çok Devlet Başkanı için korkunç bir görüntüdür; özellikle de Fransa Cumhurbaşkanı Chirac için, çünkü gerçekten Fransa'nın kalbinin kırsal alanlarda olduğu bir gerçektir. Ayrıca bu, Tony Blair ile Chirac arasında bir kargaşaya da neden oldu, hatta siz de okumuştunuz. Bu özellikle Chirac'ın kendisine verilen 13

desteğin kırsal alandan geldiğini bilmesinden kaynaklanıyordu, çiftçilerinden vazgeçemezdi. '99, Avrupa'daki kırsal gelişime ilişkin ilk düzenlemelerin doğum günüydü. Bu zamandan beri Avrupa'da bir kırsal gelişim politikasından resmi olarak söz edebiliyoruz. Bunun Avrupa politikasının ikinci ayağı olduğu söylendiği için bazı eleştirilerde bulunanlar vardı; ilki çiftçilik desteğine yönelik stratejik olanıydı, ikincisi ise kırsal gelişim idi. Bazıları ise finansman çok düşük olduğu için bunun küçük bir ayak olduğu yönünde eleştiriyordu; ancak para bazen az, bazen çok olur, bu bir sorun değil. Asıl konu, bizim gerçekten ayrı bir kırsal gelişim planımızın olmasıdır. Eğer Türkiye Avrupa Birliğine girer ya da Çek Cumhuriyeti ve Polonya gibi ülkelerde katılım öncesinde olduğu gibi ilk yardımları alırsa, siz de bu ayaktan finansman sağlayacaksınız, yani kırsal gelişimden. Ancak neler olup bittiğini anlamak için, 1999 yılında ortaya atılan bu Kırsal Gelişim politikasını okumalısınız. 33. maddeyi okuyabilirsiniz; Almanya'da her arazi toplulaştırma mühendisi, her planlamacı, her politikacı bu 33. maddeyi bilir ve yalnızca bu maddeden konuşurlar. Siz de bu maddenin ne olduğunu bilmelisiniz. Çok açık ve net, herkes 3. maddenin içeriğinin ne olduğunu bilir. 3. maddede şunlar yer almaktadır; arazi ıslahı, yeniden parselleme, yani arazi toplulaştırması, daha sonra bir çiftlik yardımının oluşturulması, kaliteli tarım ürünleri ve işte bu çok ilginç; kırsal ekonomi ve kırsal nüfus için temel hizmetler. Bu noktada temel hizmetin ne olduğunu tartışamaya başlayabilirsiniz? Bilerek belirsiz bırakılmış ki bunu doğru bir şekilde yorumlayabilmek için yaratıcı ve yenilikçi olabilesiniz. Daha sonra köylerimizin yenilenmesi ve geliştirilmesi geliyor, bu bizim köy yenileme yöntemimiz. Tarımsal faaliyetlerin çeşitlendirilmesi. Tarımsal su kaynakları yönetimi; Türkiye'deki arazi toplulaştırması türüne ve ülkenizdeki problemlere bakınca, bu konu Türkiye için çok çok önemli. Tarımın gelişmesi ile bağlantılı olarak altyapının geliştirilmesi ve iyileştirilmesi. Turizm ve zanaatkarlık faaliyetlerinin teşvik edilmesi. 14

Bütün bunlar, konunun tarımdan çok daha fazlası olduğunun açık bir göstergesi. Çevre ve tarımsal üretimin korunması, doğal afetlerden kaynaklanacak potansiyel hasar, ki bu konu şu anda oldukça gündemde olan bir konu, çünkü afetler giderek büyüyor. Pazartesi günü bütün İstanbul sular altındaydı, aynısı Almanya'da da oldu ve dünyanın her yerinde de oluyor, çok ani ve çok ciddi bir şekilde. Şimdiye kadar olan politika bu şekilde. Bir Avrupa ülkesinde arazi toplulaştırmasına başlasak referans olarak alacığımız şey şudur: 33. madde arazi toplulaştırması için bir referanstır. Köy yenilemesi yapacak olsak yine bu madde referans olarak alınacaktır ya da altyapı veya başka bir faaliyete. 33. maddenin bir çerçeve olduğunu bilmeniz yeterli, şimdi bazı teknik ifadelere değinelim; modern köy yenileme. Metin Birbudak birkaç yıl önce Manisa ilinin Bergama ilçesine bağlı Kadıköy'de ortak bir arazi toplulaştırma projesine başladığımızı biliyor. Pardon, İzmir'deydi. Ama Manisa'daki kurum tarafından yönetiliyordu. Arazi toplulaştırması ve köy yenilemeye ilişkin ortak bir proje başlattık ve ne yazık ki başarılı olamadık, bu yüzden tekrar başlamamız gerek. Çin'de başarılı olduk ve şimdi büyük bir ülke olan Çin, tüm ülke çapında büyük bir dalga gibi arazi toplulaştırma projelerine ve köy yenilemesine başlama kararı aldı. Gördüğünüz gibi bu, Komisyon üyesi yani Avrupa Bakanı tarafından köy yenilemenin bir tanımı; Köy yenileme, yalnızca basit bir güzelleştirme politikası değil; kapsamlı, ekonomik temeli olan ve geleceğe odaklı bir stratejidir. Gördüğünüz gibi köy yenileme gerçekten bir kente yönelik uygulaması ile birlikte tıpkı bir nazım plan gibidir. Benim memleketim olan, 12 milyon nüfusa sahip ve 70 milyon km2'lik yüzölçümü olan Bavyera'da yaklaşık 2000 köy, köy yenileme kapsamında yer almakta. Bu Bavyera'daki en popüler program. Başbakan'a ya da Bakanlara soracak olsanız, hepsi de bunun ülkemizdeki insanlara yönelik en başarılı program olduğunu söyleyeceklerdir. Fonlar 15

da o kadar yüksek değil üstelik. Bu aslında insanlara ilham veren bir program, çünkü insanlar daha iyi bir gelecek için kendi fikirlerini söyleyebiliyor ve katkıda bulunabiliyorlar. Politikacılara ihtiyacınız var. Yalnızca uzmanlar arasında bu konuların tartışılması yeterli değil. Politikacıları, karar vericileri etkilemelisiniz. Muhtemelen önümüzdeki haftalarda Alman Parlamentosundan çıkacak çok önemli bir mesajı okuyabilirsiniz. Bu mesaj, şu anki koalisyonun kararıdır; sosyal demokratlar ve Yeşillerin, muhtemelen artık iktidarda olmayacaklar. Ama önemli değil, herhangi bir farkı yok. Bir ülkenin tarımsal ve kırsal gelişiminin, arazi zilyetliği ile ilgili konulardan önemli ölçüde etkilendiğini dile getirdiler. Böylece politikacılar ilk kez açık ve net bir şekilde esas konunun arazi zilyetliği hususları olduğunu ifade etmiş oldular. Arazi toplulaştırması yaptığınızda arazi zilyetliğini değiştirmiş olursunuz. Ancak hepsinin temeli kadastrodur. Hepsinin temeli tapu sistemleridir ve bu nedenle de Almanya'da arazi toplulaştırması, kırsal gelişim, köy yenilemesi; arazi zilyetliği, kadastro ve tapu konuları ile derin bir şekilde ilişkilidir. Hepsinin uzman olması gerekir. Eğer bu gerçekleşirse sizi neyin beklediğini göstermek istiyorum; kırsal gelişim programları hazırlamalısınız. Her Avrupa ülkesinin kendi gelişim programını hazırlaması ve bu programın da, parayı ödeyen, yani başkan olan, Avrupa Komisyonu tarafından onaylanması gerekmektedir, bu kadar basit. Evet, Avrupa Komisyonu gerçekten ülke programlarını onaylıyor, pek hoş değil ama gerçek. Sizler de gururlu insanlarsınız, ama Brüksel'de birilerinin sizin programınız hakkında karar verecekleri gerçeğini kabul etmelisiniz. Haklıyız demek işe yaramaz. Güçlü olan onlar, onların Bu yeterli değil. Yanlış yoldasınız, çok tarım ağırlıklı olmuş, yeterince kapsamlı değil gibi şeyler söylemeye yetkileri var. Ama genellikle çok iyi uzmanlar var ve yalnızca yeşil bir masa üzerinde karar vermiyorlar. Ülkeye gelip yoğun incelemeler yapıyorlar. Ayrıca orada bazı Türkler de var, bu bir şans. Evet, 16

bunlar mevcut programlar, kısaca Almanya'nın önceliklerine bir göz atın. Almanya'da 16 tane eyalet var. İki farklı aşamadan bahsedebiliriz, federal yani ulusal olan ve eyalet düzeyi. Böylelikle iki kademeli bir programımız var ve ben sizlere önce Almanya programını göstereceğim, yalnızca öncelikleri görmek için. Şimdi görüyorsunuz 1 numaralı öncelik: kırsal yapıların iyileştirilmesi. Bu Alman Eyalet yönetimlerinin açık bir siyasi isteğidir, kırsal yapıların iyileştirilmesi. İkinci öncelik: üretim ve pazarlama yapılarının iyileştirilmesi. Üçüncüsü: sürdürülebilir tarım. Dördüncüsü: ormancılık. Gördüğünüz gibi Almanya çok açık bir şekilde insanların kırsal alanlarda kalmalarını sağlamak için tüm insanlar için bir şeyler yapamaya karar vermiştir. Çünkü Almanya'da da, özellikle eski komünist Doğu Almanya'da, göçten etkilenen kırsal alanlarımız var. Çok derin sorunlar var. Sizin ülkenizden hiç de farklı değil, hem de hiç. Tek fark, sizin insanlarınız daha çok büyük şehirlere gidiyor ve gecekondu, resmi olmayan yerleşimler yapıyorlar. Böyle bir durum Almanya'da söz konusu değil. Bu Almanya'da olamaz. Ben Almanya'da resmi olmayan tek bir konut bile bilmiyorum. Bu durum gerçekten sizin ülkenize ve birkaç başka ülkeye özgü bir durum. Şimdi de sizlere Bavyera'nın aldığı kararlardan bahsedeyim, Bavyera her zaman için özel bir bölge olmuştur. Ben Bavyeralıyım. Bavyera, öncelikleri arasında yapısal iyileştirmeyi, tarımsal-çevresel önlemleri ve daha sonra da kırsal gelişimi sıralamıştır. Şimdi bu konu üzerinde durabiliriz; her bir bölge '99 yönetmeliğini esas alarak belirli bir çerçeve dahilinde kendi önceliklerini belirleyebilir. Yanımda Acranet'in bir makalesini getirdim, nerede yayınlandığını bilmiyorum, çok ilginç bir makale İrlanda'nın patlayan kırsal ekonomisi çiftçilik sanayisini gölgeye düşürdü. İlginç, bunu anladınız mı? İrlanda, bir zamanlar Avrupa'nın en fakir ülkesiydi ve tüm İrlandalılar Amerika'ya giderdi; bu yüzden İrlanda kökenli pek çok Amerikalı vardır; örneğin John F. Kennedy İrlandalıydı. 17

Şimdi ise İrlanda tüm Avrupa ülkelerinin önünde geçti ve artık listenin başında yer alıyor. Şimdi de patlayan kırsal ekonomi çiftçilik sanayisini gölgeye düşürdü deniyor. Yani, yalnızca çiftçilik odaklı politikalarını başarılı bir şekilde çeşitlendirilmiş kırsal ekonomiye çevirdiler. Bu gerçekten en iyi uygulamalara bir örnek, bunun üzerinde durmalısınız. Bu kadar kötü bir başlangıç noktasından bu nasıl mümkün oldu? Postdam'daki Rural21 Dünya Kongresinden bahsetmiştim; bundan üç yıl sonra yine FIG'nin çabaları sayesinde 2003 Birleşmiş Milletler ECOSOC oturumunda kırsal alanların çok uzun bir süredir ihmal edilmiş olduğu doğrulanmıştır. Buradan da okuyabilirsiniz: Bir ihmal döneminden sonra kırsal gelişimin geri getirilmesi. Bu gerçekten dünyadaki tüm ülkelere kırsal konuları tekrar gündeme getirmelerine yönelik bir işaret ve hatta bir taleptir. Yalnızca kent merkezlerine odaklanmak yeterli değil. Ne yazık ki biz insanları ayırdık. Yalnıza kentler için çalışanlar var ve yalnızca kırsal alanlar için çalışanlar var. Birbirleriyle iletişim kurmuyorlar, bu da sorun yaratıyor. Sorunları ortaklaşa çözebilmek için bir araya gelmemiz gerek. Almanya'da ters bir etkiyle karşı karşıyayız; artık büyük şehirler insan kaybediyor. Münih her yıl insan kaybediyor, giderek küçülüyor. Ancak insanlar kırsal alanlara değil, banliyölere taşınıyorlar. Bu yüzden bizim şöyle bir sorunumuz oluyor; boş şehir merkezleri, ardından çok zengin şehir çevreleri ve kırsal alanlar. Çılgınca. Gördüğünüz gibi bunu artık BM de söylüyor. Çok başarılı bir Avrupa Komisyonu üyesi olan Fischler; kendisi dağlarda çiftçilik yapan bir Avusturyalının oğludur, çok güçlü bir iradesi vardır, asla pes etmez; görevinden ayrılırken, bir çeşit miras bırakır gibi şöyle demiştir; görevimden ayrılmadan önce (kendisi on yıl boyunca Komisyon Üyesi olarak çalışmıştır), bir çeşit miras bırakmak istiyorum. '96 Cork Konferansını hatırlayacaksınız, buna benzeyen, kırsal geleceğe yönelik ikinci bir Avrupa Kongresi düzenlemiştir. Ben de bu konferansa raportör olarak seçilme şansına sahip oldum ve bu sayede tam olarak merkezi bir konumda olabildim ve Fischler ile münazaralar 18

yaptık ve bildiriyi ben yazdım. Konferans 2003'te düzenlenmişti ve yeni ülkelerin katılımı da 2004'teydi. Tüm aday ülkeler; Polonya, Baltık ülkeleri, Macaristan vs.; toplantıda vardı ve tartışmalara o kadar zekice katkılarda bulundular ki biz eskiler, yaşlı uzmanlar gerçekten çok şaşırmıştık. Aynı kefedeydik. Bu gerçekten, o ülkelerin çok ciddi hazırlık yaptıklarının açık bir kanıtıydı ve gerçekten de bu tartışmalara en iyi uzmanlarını göndermişlerdi. Asla bunlar daha fakir olan ülkeler, siyasi nedenlerden ötürü onlara yardım etmeliyiz gibi bir izlenim yoktu. Asla. İlk toplantıdan itibaren izlenimimiz, gerçekten uzman oldukları yönündeydi. Neyi tartıştıklarını çok iyi biliyorlardı. Artık bu geleceğin planını yapmak zevk veriyor. Gördüğünüz gibi kırsal gelişimin tohumları ekiliyor. Şimdi size bildiriyi göstereyim. Çünkü artık zamanı geldi, Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki müzakerelerin asıl önemli olduğu konu. Salzburg esaslarını şu şekilde belirlemiştir. Bu tür bildirilerin klasik olarak başlangıcı böyledir. Size sonuçları göstereyim. Başlıca mesajlar neler? Bu, Cork'takinden bir adım öteye gidiyor. Cork'ta yedi yıl önce kırsal alanın sadece çiftçilerden daha fazlası olduğunu duymuştuk. Kırsal alanlarda yaşayan herkesi etkiliyor. Şimdiki mesaj ise, kırsal alanların kentlerde yaşayan herkesi etkilediği. Bu nokta, mali etki ve mali katkılar hakkında kentlerle yapılacak müzakereler için çok iyi bir temel oluşturuyor. Gördüğünüz gibi bir sonraki de, Avrupa'nın kırsal kesimlerinin çeşitliliğini korumak ve çok fonksiyonlu tarım tarafından sunulan hizmetleri teşvik etmek. Çok fonksiyonlu diye bir terim duydunuz. Bazen İngilizce'de çok amaçlı olarak da kullanılıyor. Bu terimi biliyorsunuz. Bu, çeşitlendirilmiş tarım anlamına geliyor. Bir sonraki kırsal gelişim politikasının, genişleyen Avrupa Birliğinin tüm kırsal alanlarında uygulanması gerekiyor, kırsal aktörler olarak çiftçilerin güçlüklere karşı koyabilmesi vs. için. Sonuç olarak üç temel mesajdan bahsedebiliriz: kırsal gelişim aynı zamanda kentsel nüfusun, kent toplumunun da bir sorunudur; ikincisi, tarım çok amaçlı olmalıdır ve üçüncüsü, kırsal alanlar hepimiz için bir hazinedir ve biz bu hazineye iyi 19

bakmalıyız. Tek fonksiyonlu bir tarımla ya da ormancılıkla veya madencilikle hazinelerimizi mahvetme riskini göze alamayız. Bu, arkeologlar, tarihi eser koruyucuları, doğa koruyucuları gibi insanlara yönelik bir mesajdır. Yani bu pek çok farklı disiplinin arasında köprü oluşturmaktır. O zaman onları dost olarak yanına alabilirsiniz, rakip olarak değil karşınıza değil. Bizim ülkemizde bu gerçekten böyledir; bu insanlar arazi toplulaştırmasının muhalifleri olmaktan ziyade bizim ortaklarımız haline gelmişlerdir, çünkü bunun çevreyi ve doğayı bozmasından korkuyorlar. Şimdi de ilk konuşmamı bitirmeden önce birkaç konuya kısaca değineceğim. Gördüğünüz gibi bu Almanya'nın bir haritası. Bazılarınız daha önce Almanya'da bulunmuş, bu yüzden benim geldiğim şehir Münih'in nerede olduğunu eminim biliyorsunuzdur, güneyde ve burası da Northern Westfehler, Berlin ve bunlar da Almanya'nın birleşmesinden sonra katılan diğer bölgeler. Hiç kimse, bizim geç bir şekilde öğrendiğimiz gibi, bu durumun bu kadar kötü olduğunu bilmiyordu. Çok geç demiyorum, çünkü başka seçenek yoktu. Birleşmeyi istedik ve bu tarihi bir şanstı, ancak kimse zihinlerde ve gerçekte olan hasarın boyutlarını gerçekten bilmiyordu. Ben, yeni katılan beş eyalette kırsal gelişimden sorumlu Avrupa Birliği danışmanıydım ve en büyük sorun ve güçlük gerçekten düşünce şekliydi. Kırk yıl süren komünist rejim bağımsız düşünmeyi öldürmüştü. Bu yüzden bu kadar uzun zaman alıyor, bu yüzden önümüzdeki seçimlerde muhtemelen yaklaşık yüzde on oy alacak bir siyasi partimiz var; PDS, eski komünist parti. Çünkü hala düşünce yapısını değiştiremeyen, konuşmanın en başında söylediğim değişimle yüzleşemeyen çok fazla insan var. Başarılı bir şekilde yüzleşemedikleri için geriye bakıp komünist rejim ne kadar güzeldi, oysa şimdi ne kadar kötü diyorlar. İşte sorun bu. Ama gençleri görüyorsunuz, yaptıkları şeyden şikayet etmiyorlar, hayatlarına devam ediyorlar. Burada mavi olarak gördükleriniz en kötü yerler. Bunlar nüfus kaybedecek olan bölgeler. Gördüğünüz gibi Berlin hariç, bunların hepsi mavi ya da koyu mavi. Bavyera'da bile mavi renkli olan bölgelerimiz var. Bu, tüm politikacılar için bir alarm sinyali. Sadece buna odaklanıyorlar; ne yapabiliriz, ne yapmamız gerekiyor, bu bölgede 20

gelecek seçimleri kaybeder miyiz, seçmenlerimizi mi kaybediyoruz? Çok zor bir durum. Bir sonrakine bakalım, bu çok eski bir slayt. Hatta bunu en son geldiğimde göstermiştim sanırım ama değiştirmiyorum, çünkü Broknos tarafından yapılmış. 1993 yılında, 2010 yılının trendleri üzerine hazırlanmış. Burada hangi alanlarda büyüyeceğimizi, hangi alanlarda kayıp yaşayacağımızı görüyorsunuz. En büyük kaybımız madencilikte, gördüğünüz gibi, tüm bölgelere bakarsanız, bunun belirtilerini görebilirsiniz, her yerde. Northern Westfahler'de yeni yönetim en sonunda kömür sanayisini kapatmaya karar verdi. Tarım da aynı şekilde. On yedi yılda % 45, bu çok yüksek bir rakam gibi görünüyor. Şimdi de sizlere mevcut istatistikleri göstereyim, Almanya 2003-2004. Burada görüyorsunuz, bir yıldan diğerine - % 4 gerileme var. Bunu 17 yılla çarpın, önceki verdiğim rakamdan daha bile fazla. Bavyera'da her yıl 5000 çiftçi, çoğunlukla yaştan dolayı ve varisleri olmadığı için mesleğine son veriyor, hatta genç insanlar bile. Ancak sorun şu ki, genç çiftçiler dışarıda iş bulamıyor; tıpkı o görkemli 60'larda ve 70'lerde olduğu gibi. Bu nedenle pek çok çiftçi çiftçilik işinde kalıyor. Bu karanlık bir işsizlik gibi. Çünkü işsiz insanlar olarak görülmek istemiyorlar. Yani onları da sayarsanız, rakam olduğundan daha da fazla. Bunlar gerçekten sorun. Peki Almanya, Avrupa çerçevesine nasıl yanıt veriyor? Bizim 2004-2007 çerçeve planımız var. Biz şimdi 2005'teyiz. Bu, tüm Alman kırsal gelişim uzmanlarına yönelik temel bir çerçeve. Hatta ben üniversitede bile bundan biraz bahsediyorum, tabi ki idari düzenlemeleri anlatmıyorum ama ana fikri ne, eleştirmeli mi eleştirmemeli mi, bunlardan bahsediyorum. Bu hepimiz için zorunlu olan çerçeve ve gördüğünüz gibi birinci sırada bütünleşik kırsal gelişim kavramlarının oluşturulması geliyor. Almanya'daki her arazi toplulaştırma projesi, her köy yenileme projesi ya da diğer altyapı projelerinin böyle bir bütünleşik kırsal gelişim kavramı üzerinde temellendirilmesi ve yerleştirilmesi gerekiyor. Bu gerçekten hassas bir konu. Yani hiçbir belediye başkanı gelip Ben bunu tam olarak biliyorum, bu yolu inşa etmelisiniz, finansman sağlayın 21

diyemez. Biz ona dur diyebiliriz. Öncelikle bizim genel bir kavrama ihtiyacımız var. Çünkü tek bir önlem, eğer genel bir kavrama oturtulmuyorsa, çok yanlış olabilir. Bu yüzden lütfen bunu dikkate alın, çünkü bu Türkiye için de zorunlu bir önkoşul olabilir. Avrupa Komisyonu, bugün öğlen arasından sonra konuşacağımız arazi toplulaştırması gibi somut önlemlerinize başlamadan önce bu kavrama ihtiyacımız var demektedir. Hatta gördüğünüz gibi içeriğin ne olması gerektiği bile açıklanmış. Ve sizler hoca olarak,oda olarak uzmanlarınızı bunu yapabilecek şekilde hazırlamalısınız. Planları kim yapıyor? Bunu yapabilecek, kapsamlı düşünebilen, bütünleşmiş bir şekilde düşünebilen ve gerçekten disiplinler arası iş yapmaya istekli, diğer bakanlıklarla konuşabilen insanlar bulmalısınız. Bu konu pek çok ülkede en büyük sorundur; bakanlıklar birlikte çalışmaz. Hatta birbirleriyle rekabet ederler. Bu yeni bir sorun. İkincisine gelelim, bu aralar çok popüler. O kadar popüler ki içeriğini ve tasarımını bile tartışıyoruz; bölgesel yönetim terimi ile gerçekte ne anlatılmak isteniyor? Bölgesel yönetim bir çeşit kılavuzluk anlamında kullanılıyor. Eğer bu projeye başlarsanız, tamam, şimdi durun, yönümüzü biraz değiştirmeliyiz, şimdi değerlendirme yapalım, başlangıçtaki hedeflerimize ulaştık mı, izleme konusunda ne deniyor diyecek birilerinin aracı, uygulayıcı, rehber olması gerekecektir. O halde, bölgesel yönetim proje yönetimine çok çok yakın bir kavramdır. Üniversitede öğrencilerimize öğrettiğimiz şey; proje yönetimi. Ancak bölgesel yönetim bunun da ötesinde. Bölgesel yönetim, bir moderatörün, gerçekte uzman olan ama planı kendisi yapmayan, ancak her zaman antrenörlük yapan ilham verici bir insanın karışımıdır. Tıpkı bir koç ya da bir futbol takımının antrenörü gibidir. Bu tamamen yeni bir kavram. Hatta yeni bir mesleğin doğmuş olmasını bile konuşabiliriz. Harita ve Kadastro Mühendisleri, şehir planlamacıları vs.nin yanı sıra yeni bir meslek olarak 22

bölgesel yöneticiler. Gördüğünüz gibi bağlam bu ve bunlar da somut önlemler; köylerin yenilenmesi ve geliştirilmesi. Almanya'da çok önemli, Türkiye'de de öyle ve Çin'de, Hırvatistan'da, Çek Cumhuriyetinde, Polonya'da vs. her yerde. Altyapı önlemleri, bölgedeki kırsal arazi holdinglerinin yeniden düzenlenmesi. Arazi toplulaştırmasının, Türkiye'ye değiştirilen, aktarılan, uygulanan ya da adapte edilen Avrupa politikasının önemli bir kısmı olacağından emin olabilirsiniz. Bu gayet açık. O yüzden tek bir çözüm yolu var; hazırlanmaya başlamalısınız, Avrupa'da neler olup bittiğini öğrenmelisiniz, yerinde çalışabilecek genç insanlarınızı Avrupa'ya göndermelisiniz. Yabancı dil konuşabilen pek çok genciniz var. Size, eski kırsal hizmet birimim ve eski arkadaşlarım aracılığıyla da size destek vereceğime söz verebilirim. Bu mevcut durum; şimdi ise dinamizm çok fazla. Bu program 2006'da bitiyor. Şu anda Avrupa, Türkiye konusunun dışında 2007-2013 dönemini kapsayan yeni yapısal fonu tartışıyor. Bu sizin zamanınız, sizin zamanınız olabilir, umuyorum ki olacak. Tartışmalar halihazırda başladı ve ben sizlere bir kez daha Brüksel'den bir haber göstereceğim. Başlık şöyle; Komisyon Kırsal Gelişime Yönelik Stratejik Kılavuz İlkeleri Yayınladı. Komisyon, Avrupa Komisyonu demek oluyor, kırsal gelişime yönelik kılavuz ilkeleri yayınladı. Burada ilginç bir yazı var: Kırsal nüfus geride kalıyor; Komisyon, Avrupa Birliği topraklarının % 92'sinin kırsal özellikte olduğunu ancak Avrupa'nın % 92'si kırsal. Türkiye'de ne kadar? Ne düşünüyorsunuz? Ne kadar? Bilen var mı? 40? O kadar az mı? Buna inanmıyorum. Bavyera'da % 85. Ormanlar dahil olmak üzere Bavyera'nın % 85'i resmi olarak kırsal. Her neyse, Komisyon Avrupa Birliği topraklarının % 92'sinin kırsal özellikte olduğunu ancak, bu alanlarda yaşayan nüfusun % 56'sının kentlerde yaşayanlara oranla pek çok ekonomik açıdan geri kaldığını vurguluyor. Bu ne anlama geliyor? Avrupa nüfusunun %'50 sinden fazlası kırsal kesimde. Kırsal alan olarak ise % 90'dan fazla. Bu rakam özellikle Polonya 23

ve Doğu Avrupa ülkelerinin katılmasından sonra artmıştır, çünkü bu yerler oldukça kırsaldır, hatta fazla kırsal. Ancak şimdi bir açık var, kırsal alanlarla kentsel alanlar arasında geçim kaynakları ve yaşam kalitesi açısından bir boşluk var. Bavyera'da yok. Yaşam kalitesi neredeyse aynı. Ancak diğer pek çok ülkede bu durum böyle. Sanıyorum Türkiye'de de aynı şekilde. Pek çok genç, genelde iş nedeniyle olsa da, yaşam kalitesinin düşük olmasından dolayı kırsal alanları terk ediyor. Amaç, bu durumu iyileştirmek. Artık yeni yönetmeliği, 1999 yönetmeliğinin varisini başlattılar. Eski yönetmelik yedi sene boyunca uygulandı. Bu da yedi sene uygulanacak, 2007'den 2013'e kadar. Gördüğünüz gibi geçen sene başladı, Temmuz 2004'te. Benim mesajım şu: Şimdi sanıyorum bazılarınız bunu okuyabiliyordur, Fransızca ve Almanca. Çünkü bunun yayınladığı yer Lüksemburg, küçük bir ülke ve Lüksemburg'da Almanca ve Fransızca konuşuluyor. Avrupa Birliğinin dönem başkanlığını yürüttükleri sırada bir konferans düzenlediler, dönem başkanı Lüksemburg Başbakanı Juncker idi, ama başarısız oldu. Blair ile Chirac'ı bir araya getiremedi. Bir STK olan Ruralité, Environement, Developement Avrupa'daki yeni politika üzerine bir konferans düzenledi ve aynısı benim Akademimde Bavyera'da da gerçekleşti. Tüm sivil toplum olarak biz tartışıyoruz, münazara ediyoruz, katkıda bulunuyoruz. Benim STK'mın, FIG'in değil Bavyera'da olanın, başkanı olarak Bakan'a bir yazı yazdım ve bazı yeni fikirlerin tamamen yanlış olduğunu söyledim ve bazı şeyleri değiştirebilmeleri için bunu Brüksel'e iletmelerini rica ettim. Böylece Avrupa'daki diğer tüm STK'lar katkıda bulunabildi. Biraz da başarılı olduk diyebilirim. Nerede başarılı olduğumuzu anlatmak çok fazla detay olacak, ama başarılıydık diyebilirim. Gördüğünüz gibi 27 Nisan'da, yalnızca iki ay önce, kırsal gelişime yönelik yeni Konsey Yönetmeliği Taslağı yayınlandı. Şimdi ise tartışmalar sürüyor. Bakanlar bu metin üzerinde anlaşmaya vardılar, şimdi de Avrupa Parlamentosuna gidiyor ve ulusal hükümetler tarafından onaylanması gerek. 24

Size ısrarla tavsiye edeceğim bir şey var; bu yeni politikanın içeriğini mutlaka okumalısınız. Bu çok daha açık ve net, daha iyi bir şekilde yapılandırılmış. Son olarak üç ana konudan bahsetmek istiyorum. Şimdi herkes buradan takip edebilir, karşılaştırabilir ve hangisi kendi alanına giriyor onu söyleyebilir. Kırsal gelişime destek şu hedeflere ulaşılmasına katkıda bulunacaktır. Üç hedef var, bunlara üç eksen diyorlar. Birkaç yıl önce ayak diyorlardı. Şimdi ise eksenlerimiz var, üç eksen. Gördüğünüz gibi; tarım ve ormancılığın rekabet gücünün arttırılması. Gayet açık. Şimdi Metin arazi toplulaştırması nerede diye soruyordur. Eksenin bu kısmında mı? Yoksa ikinci eksenin bir parçası mı? Arazi yönetimine destek yoluyla çevre ve kırsal alanların iyileştirilmesi ya da kırsal alanlarda yaşam kalitesinin arttırılması ve ekonomik faaliyetlerin çeşitlendirilmesinde mi? Şimdi kısaca bir husustan bahsetmek istiyorum; ben bu arazi yönetimi terimine karşı çıktım. Çünkü FIG'in anlayışına göre arazi yönetimi çok daha kapsamlı bir terim. Bu konuda başarılı olduk ki onlar bunu değiştirecekler. Evet, birinci eksen. Bu Türkiye'deki tüm arazi toplulaştırma uzmanları için. Türkiye'deki uzmanlar kim? Genelde ziraat uzmanları mı? Ziraat okumuşlardır ya da bazen Harita Kadastro Mühendisleridir. Ancak esas olarak Ziraat Mühendisleridir, değil mi? Bu çok kapsamlı birinci eksenin bu kısmını buradan da okuyabilirsiniz. Mesleki eğitim, bilgilendirme faaliyetleri vs., genç çiftçilerin iş kurması, erken emeklilik Görüyorsunuz, erken emeklilik getirilmiş; lütfen faaliyetlerinize bir son verin, lütfen emekli olun, gerçekten çılgınca ama danışmanlık hizmetlerinin çiftçileri ve orman sahipleri vs. tarafından kullanılmış. Biz arazi toplulaştırmasını arıyoruz. Şu ana kadar bulamadık. İkincisine gelelim; Fiziksel potansiyelin yeniden yapılandırılmasını ve geliştirilmesini ve çiftçilik aracılığıyla yenilikçiliği teşvik etmeyi ve ormanların ekonomik değerini arttırmayı vs. hedefleyen önlemler. Buradan okuyabilirsiniz. Yeni ürünler, yeni teknolojiler, tarım ve 25

ormancılığın geliştirilmesi ve uyumlaştırılmasıyla ilgili altyapının iyileştirilmesi ve geliştirilmesi. Bu bir çiftliğin yolu olabilir, altyapısı olabilir, hatta sıhhi tesisatı ya da kanalizasyon sistemi bile olabilir. Yine afet yönetimi. Hala arazi toplulaştırmasını bulamadık. Şimdi diğerine geçelim; Kalite. Tarımsal üretimin kalitesi. Son derece önemli. Bildiğiniz gibi Avrupa'da çok sıkı kalite kontrollerimiz var. Bunun için ayrı bakanlıklar kurduk. Ayrıca Türkiye'nin de kalite kriterlerini karşılaması çok önemli, aksi taktirde hiç kimse artık Türkiye'den domates almayacak ya da antepfıstığı ya da diğer güzel ürünlerden almayacak. Bazı özel yönetmelikler, geçici önlemler Sanırım eğer birkaç yıl ilerisini düşünürseniz, kırmızı bir Türkiye olabilir. En yeni, en genç üyeler için geçici önlemler. Sistemi bir gecede değiştiremezsiniz, o yüzden bir çeşit geçiş dönemine ihtiyacınız olacak. 19. maddede arazi toplulaştırmasını henüz bulamadık. Ama şimdi size cevabı verebilirim. Hala birinci eksendeyiz. Burada 28. madde var; tarım ve ormancılığın geliştirilmesi ve uyumlaştırılmasıyla ilgili altyapı. 19. maddeye yönelik sağlanan destek, ki bu oldukça uzun bir madde, özellikle çiftlik ve orman arazilerine erişim, arazi toplulaştırmasını içerebilir. Artık buldunuz. Yani arazi toplulaştırması bunun bir parçası. Çok zorlu bir savaştı bu. Çünkü arazi toplulaştırmasına ihtiyacı olmadığını söyleyen bazı ülkeler vardı. Fransa'nın yardımıyla biz bu değişikliği yapabildik. Gördüğünüz gibi yönetmelikler otomatik olarak ortaya çıkmıyor. Bu canlı bir sistem. Müdahale etmelisiniz, ittifak arayışlarına girmelisiniz. Hangi ülke daha güçlü? Hangi ülkenin daha fazla nüfusu var? Hangi ülkenin Brüksel bürokrasisinde daha fazla görevlisi var? Bunun gibi. Bu aslında hepimiz için bir ödün, ama arazi toplulaştırmasının yeniden kapsama alınmış olmasından çok mutluyuz. Gördüğünüz gibi bu ikinci eksen; şimdi değiştirilmiş halini görüyorsunuz, eskisi gibi arazi yönetimi denmiyor, artık çevrenin ve kırsal alanların iyileştirilmesi deniyor. Bunlar bizim yeşil alanlar 26

dediğimiz yerler için, doğa koruyucuları için, flora fauna habitat insanları için. Gördüğünüz gibi bu program aynı zamanda bu bilimlerin, disiplinlerin, bu tarafların da ilgi alanlarına hitap ediyor. Lütfen diğer disiplinlerden olan meslektaşlarınıza da bunu gerçekten okumaları gerektiğini söyleyin. Bu yalnızca tarımla ilgili bir şey değil. Program hala, bazı siyasi nedenlerden ötürü, tarım fonu çerçevesinde finanse ediliyor ve bütçelendiriliyor. Ancak daha ziyade söylediğim gibi. Kırsal alanlar, kısal gelişim hepimiz için. Burada görüyorsunuz doğal engel ödemeleri var. Sanırım sizin ülkenizde doğal engelleri olan pek çok yer var. Bundan sonra gelen ilk başlık, tarımsal arazinin ağaçlandırılması, bence bu sizin ülkeniz için de çok önemli. Orman sorunu. Natura 2000 ödemeleri vs. Hepsi de bu kısım için. Şimdi de üçüncü eksene geldik, sonuncusu: Yaşam kalitesi ve çeşitlendirme. Bu noktada özelliklerin iyileştirilmesi, köy yenileme, kırsal altyapı ile; bunu lütfen okuyun; kırsal mirasın korunması ve restorasyonu dahil olmak üzere altyapının iyileştirilmesi için bir dizi olası faaliyetleri bulacaksınız. Çok çok önemli. Üçüncü ve sonuncusu ise felsefe. Bu nasıl olmalı? Bu hırslı hedefleri nasıl uygulamaya koyabiliriz? Bunu ancak insanlarla yapabiliriz. Yalnızca uzmanlarla yapılamaz, yalnızca devletle, topluluklarla yapılamaz. İnsanlara ihtiyacımız var, bölge sakinlerine ihtiyacımız var. Onlar paydaşlarımız. Onlar kendi geleceklerinden sorumlu olan insanlar. Biz yalnızca kendilerine yardım edebilmeleri için yardım ediyoruz, felsefemiz bu. Bu yüzden Avrupa Birliği ikincillik ilkesine inanmaktadır. Umarım ikincillik ilkesini biliyorsunuzdur. Belki de çok merkezi bir idare ile yönetilen ülkelerde bu biraz güç olabilir. İkincillik ilkesi, sizin öncelikle kendinizden sorumlu olduğunuz anlamına geliyor. Hepimiz kendi hayatımızdan sorumluyuz. Hayatınızın ilk yıllarında ebeveynleriniz size bakıyor, ama siz kendinizden sorumlusunuz, hiç kimse sizden sorumlu değil. Siz kendinizden sorumlusunuz. Hayatınızı yönetmek durumundasınız ve eğer yardıma ihtiyacınız varsa, ikinci 27

aşama size yardım etme ya da etmeme kararının verilmesi olabilir. İşte bu da ikincillik ilkesi. İlk olarak en alt düzey kendinden sorumlu olmalıdır. Daha sonra eğer en alt düzey kendi kendine yapamıyorsa, bir üst düzey ona destek sağlar. Bu, aşağıdan yukarıya doğru olan bir yaklaşımdır. Bu yüzden Avrupa Birliği aşağıdan yukarıya doğru olan yaklaşımı teşvik etmektedir ve bu, yerel eylem grupları tarafından devam ettirilmesi gereken öncü bir fikirdir. Avrupa politikası ilgili yerlerde yaşayan insanlara hitap etmekte ve size finansman sağlayarak ve kendi geleceğinizi yönetebilmeniz için teşvik ederek size bir şans veriyoruz, demektedir. Bu harika bir fikir. Komünist düşünce ise bunun tamamen tersidir. Şimdi, eski komünist ülkelerin bu yaklaşımla ilgili ne gibi sorunlarla karşılaştıklarını tahmin edebilirsiniz. Düşünce yapısını değiştirmek zaman alıyor, davranışları değiştirmek zaman alıyor. Çünkü önceden devlet her şeyi insanlar için yapıyordu. Bağımsız düşünmelerine bile izin verilmiyordu. Şimdi ise biz gelip, siz her şeyden önce kendinizden sorumlusunuz diyoruz. Yapın. Biz sadece teşvik ediyoruz. Biz sadece kendinize yardım edebilmeniz için size yardım ediyoruz. İşte öncü bir yaklaşım ve harika bir fikir ve bu gerçekten Avrupa kırsal gelişim felsefesinin Türkiye'ye iletebileceği en önemli mesaj. Bu da ara vermeden önce göstereceğim son slayt. Bunu uygulayabilmek için doğru planlama süreçlerine ve uzmanlarına sahip olmamız gerek. Doğru idari yapıya sahip olmamız gerek, baskıcı ebeveynler gibi, her zaman doğrudan müdahale eden bir idareye değil. Üçüncü olarak da doğru katılımcılık kültürü ve bu da konuşmamın ikinci kısmında değinmek istediğim konu. Çok teşekkür ederim. Arazi toplulaştırması hakkında konuşurken daha çok yasal ve daha idari konulara değineceğiz, ama bundan önce, toplantının ev sahibi ile az önce görüştük ve 15 dakikalığına sözü size vermemiz gerektiğine karar verdik. Avrupa'daki kırsal gelişim politikası hakkındaki konuşmamın ilk kısmı ile ilgili olarak ne gibi sorularınız var? Sorusu olan var mı? Buyurun. 28

Enver Çetin : Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünde Tarımsal Ekonomi Şube Müdürü olarak görev yapmaktayım. Bundan bir ay önce bir toplantıya katıldım. Bu toplantı da Türkiye'nin kırsal kesiminin iyileştirilmesine yönelik bir toplantıydı. Bu toplantının amacı bu Avrupa Birliğine son üye olan 10 ülkede uygulanan kırsal kesimi ile ilgili SAPARD programıydı. SAPARD'ta 15 tane tedbir var. Bu SAPARD'ın 15 tedbirinden Türkiye'ye uyum sağlayacak tedbirler alınarak, sanıyorum 9 tedbiri alındı, bunun ismi de IPARD oldu. Sizin bu birinci bölümde anlattığınız konularla aynı konular, kırsal kesimin geliştirilmesine ilişkin konular. Bir ilişkiniz var mı SAPARD veya IPARD'la? Bir bağınız var mı? Prof.Dr. Magel: Size Avrupa Birliğindeki mevcut durumu anlattım. Benim amacım buydu; yani en son aşama nedir, tüm Avrupa ülkelerindeki standart nedir, bunlar hakkında genel bir fikir edinmeniz. Yeni ülkeler içinse hazırlık aşaması için ayrı programlar var. SAPARD ya da Doğu Avrupa ülkelerinde PHARE vardı. Programın bütününde biraz farklılıklar var. Size SAPARD ve PHARE'den bahsetmek istemedim, çünkü bu sadece geçiş süreci için olan bir şeydi. Ancak nihai amaç; ki sizin vizyonunuzun da bu olması gerek zaten; size gösterdiklerimdir. Yeni 2007 programını gördünüz, yeni üyeler için bir takım geçici önlemler vardı. Gördüğünüz gibi bu, katılımdan önceki uzun ve yavaş bir süreç, SAPARD ya da PHARE, sonra katılım geliyor, sonra da geçiş sürecine giriyorsunuz. Ama bundan sonra nihai amaca ve tam çerçeveye ulaşmış oluyorsunuz. Amacın da bu olması gerekiyor zaten. Örneğin 10.000 metrelik bir koşu yarışındaki amaç yarışın sonuna ulaşmak olacaktır. Başlangıç noktasından bitiş noktasına kadar arada olanlarsa bir çeşit stratejidir ve farklı bir durumdur. Sonuç olarak Türkiye'nin, sizin de belirttiğiniz gibi, karar vermesi gerekecek, ancak her zaman bunun nihai bir amaç olduğunu, nihai hedef olduğunu bilmeniz gerek. Katılımcı: Diğer arkadaşlar için Türkçe konuşmam daha iyi sanırım. Benim sorum çiftçi kayıt sistemi ile ilgili. Özellikle Avrupa'da çok yoğun olarak kullanılan ve sizin anlattığınız konuyla da çok yakından ilgili. Bugünlerde Türkiye'de de bu çiftçi kayıt sistemi oldukça güncel bir konu. Yalnız şunu fark ettik; Avrupa Birliğine aday ülkelere kadastro altlığını vazgeçerek arazi parseli tanımlama sistemi denilen bir 29