AYIN MAKALESĠ. Sabahattin KAġIKÇI BaĢkan Yardımcısı. Yeni Yılı KarĢılarken



Benzer belgeler
KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNDA AR-GE İNDİRİMİ UYGULAMASI ve TÜBİTAK

KURUMLAR VERGİSİNDE ARGE İNDİRİMİ KARŞILAŞTIRILMASI

YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER TARAFINDAN DÜZENLENMESİ GEREKEN SERBEST BÖLGE FAALİYET TASDİK RAPORU NA İLİŞKİN TEBLİĞ YAYIMLANDI

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2009/24 TARİH: Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanuna İlişkin 2 Seri Numaralı Genel Tebliğ

86 NO LU KURUMLAR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

Sirküler no: 106 İstanbul, 10 Aralık 2009

SİRKÜLER 2009 / 21. T.C. Merkez Bankası tarafından 1990 yılından bu güne kadar yayımlanan iskonto ve faiz oranları ise aşağıdaki gibidir.

AR-GE MEVZUATI VE HİBE ŞEKLİNDEKİ AR-GE DESTEKLERİNİN TABİ OLMASI GEREKTİĞİ İŞLEM

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

MALİ MEVZUAT SİRKÜLERİ

42 Sıra No.lu Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu Genel Tebliği Yayımlandı DUYURU NO:2010/01

Ön Ödemeli Konut Satışlarında Sözleşmeden Dönme Hakkında Değişiklik

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü. Sayı : KDV /07/2014

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK LTD.ŞTİ.

SİRKÜLER NO: 2016 / 34

DUYURU: /7

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2016/165 Ref: 4/165

Döneminde Türk Bankacılık Sektörü

Merkez Bankası 1998 Yılı İlk Üç Aylık Para Programı Gerçekleşmesi ve İkinci Üç Aylık Para Programı Uygulaması

İTHALAT SONRASI KDV DÜZELTMELERİNDE YENİ MİLAT

ARGE HİBE DESTEKLERİ SAYILI KANUN KAPSAMINDA YAPILAN AR-GE HARCAMALARINA İLİŞKİN HİBE DESTEKLERİNİN TABİ TUTULACAĞI İŞLEMLER

FİNANSAL EKSEN E-BÜLTEN LİSTESİ

No: 2016/45 Tarih:

4 TEMMUZ /2. DÖNEM SERBEST MUHASEBECĐ MALĐ MÜŞAVĐRLĐK VERGĐ MEVZUATI VE UYGULAMASI SINAVI SORULAR

KURUMLAR VERGİSİ BEYANNAMESİ ÜZERİNDE YAPILACAK SOSYAL İNDİRİMLER

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI MERSİN VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü. Sayı : [ /9]

SİRKÜLER NO: POZ-2009 / 52 İST, MALİYE; VADELİ ÇEKLERDE REEKONTU KABUL ETMİYOR

6728 SAYILI KANUNLA KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU İLE DİĞER BAZI VERGİ KANUNLARINDA YAPILAN DÜZENLEMELER 09/08/2016 tarih ve sayılı Resmi Gazete

Varlık Barışında Süre Uzatımı

5520 VE 5746 VE SAYILI KANUN ÇERÇEVESİNDE AR-GE İNDİRİMİ UYGULAMASINDA DESTEK KAPSAMINA ALINAN GİDERLERE İLİŞKİN FARKLILIKLAR

Ekonomik Göstergeler Neyi Gösteriyor? 2013 e Bakış ve 2014 Beklentileri

DÖNEM SONU VERGİ VE MUHASEBE İŞLEMLERİNDE ÖZELLİK ARZ EDEN KONULAR

NAKDİ SERMAYE ARTIŞINA SAĞLANAN KURUMLAR VERGİSİ AVANTAJI HAKKINDA GENEL TEBLİĞ:

2012 yılı merkezi yönetim bütçesine bakış

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

İstanbul, DUYURU 376

Ö z e t B ü l t e n Tarih : Sayı : 2017/9

Özelge: AR-GE harcamalarında istisna uygulaması ve söz konusu harcamaların muhasebeleştirilmesi hk.

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

Makro Veri. Cari açık yeni rekorda. Tablo 1: Cari Denge (milyon $) -month,

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

KONU: SERBEST BÖLGELERDE İSTİHDAM EDİLEN HİZMET ERBABININ

SİNERJİ SİRKÜLER RAPOR

SİRKÜLER: 2014/021 BURSA, Konu: E-Beyanname Sistemindeki 2013 Yılı Kurumlar Vergisi Bildirimindeki Yenilikler Hakkında

Ö z e t B ü l t e n Tarih : Sayı : 2018/88

Ö z e t B ü l t e n Tarih : Sayı : 2019/4

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2013/127. Bazı Mükelleflere Belirli Konularda Elektronik Kayıt Tutma Zorunluluğu Getirilmiştir.

Konu: YABANCI PARA CİNSİNDEN DÜZENLENEN FATURALAR VE TAHSİLATLARI AŞAMASINDA OLUŞAN KUR FARKLARI İÇİN İZLENECEK YOL.

SAYI : 2014 / 26 İstanbul,

TRANSFER FİYATLANDIRMASINDA HAZİNE ZARARI. Ramazan BİÇER. I. Giriş

Kurumlar Vergisi Kanununun Diğer İndirimler başlıklı 10 uncu maddesinde yer alan;

DÜNYA BANKASI TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU TEMMUZ Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer. Uluslararası İlişkiler Müdürlüğü

Türkiye de Bankacılık Sektörü

TÜRKİYE DE YERLEŞİK OLMAYAN KİŞİLERE VERİLEN HİZMETLER NEDENİYLE VERGİ İNDİRİMİ UYGULAMASI

AR-GE İNDİRİMİ AR-GE İNDİRİMİ. (86 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği)

2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

KURUMLAR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 7) Türkiye'den Yurtdışı Mukimi Kişi ve Kurumlara Verilen Hizmetler

Ö z e t B ü l t e n Tarih : Sayı : 2018/40

TOPLAM TEKNOLOJİ GELİŞTİRME BÖLGESİ SAYISI

2010 ŞUBAT AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

2010 OCAK AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

30 SERİ NO.LU ÖTV GENEL TEBLİĞİ İLE ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ İÇİN GÜMRÜKTE ALINACAK TEMİNAT UYGULAMASI KONUSUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

No: 2015/67 Tarih: Konu: 2016 yılında kullanılacak yasal defterlerin tasdikine ilişkin açıklamalar Hk.

Konu: Vergiden Müstesna Olarak Ödenebilecek Yurt İçi ve Yurt Dışı Harcırah Gündelikleri Hk

ISI YALITIMI VE ENERJİ TASARRUFU SAĞLAMAYA YÖNELİK HARCAMALARIN GİDER YAZILABİLME DURUMU?

PAZAR BÜYÜKLÜĞÜ YATIRIM MALĐYETLERĐ AÇIKLIK EKO OMĐK VE POLĐTĐK ĐSTĐKRAR FĐ A SAL ĐSTĐKRAR

1. Yurt dışında sahip olunan varlıkları süresi içinde Türkiye'ye getirmeyenlerin durumu

S İ R K Ü L E R : / 3

KİRACI AÇISINDAN FİNANSAL KİRALAMA İŞLEMLERİ

Konu: ARAŞTIRMA, GELİŞTİRME VE TASARIM FAALİYETLERİNİN DESTEKLENMESİNE İLİŞKİN UYGULAMA VE DENETİM YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİKLER YAPILMIŞTIR.

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

01 OCAK 31 ARALIK 2017 VE 2016 DÖNEMLERİNE AİT AYRINTILI BİLANÇO V.U.K. hükümlerine göre düzenlenmiş (Tutarlar TL olarak ifade edilmiştir) Bağımsız

Sirküler no: 043 İstanbul, 8 Nisan 2011

Finansal Krizler ve Türkiye Deneyimi. Nazlı Çalıkoğlu Aslı Kazdağlı

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2013/62 TARİH:

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI KOCAELİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü. Sayı : [ /5]

AR&GE BÜLTEN. Ülkemizde Vergi Gelirleri ve Yeni Uygulamalar

ERTÜRK YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş. SİRKÜLER 2016/147

Sirküler no: 035 İstanbul, 25 Mart 2009

MENKUL KIYMET SATIŞ KAZANCININ TESPİTİNDE ENDEKSLEME SONUCU OLUŞAN ZARARLARIN MAHSUBU MÜMKÜN MÜDÜR?

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

HALKA ARZ FĠYAT TESPĠT RAPORUNA ĠLĠġKĠN DEĞERLENDĠRME RAPORU

Küresel Kriz Sonrası Türkiye de Finansal Sistem Bankacılık Sektörü

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Gazi Üniversitesi Fakültesi/Yüksekokulu/. Bölümü Başkanlığına. Gazi Üniversitesi Döner Sermaye İşletmesi aracılığı ile Üniversite-Sanayi işbirliği

İSTANBUL DENETİM ve YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A. Ş.

F. Gülçin Özkan York Üniversitesi

ADİ ŞİRKETLERİN GENEL ÖZELLİKLERİ VE BU ŞİRKETLERİN VERGİLENDİRİLMESİ

2006 YILI EGE BÖLGESİ NİN 100 BÜYÜK FİRMASI

Sirküler no: 044 İstanbul, 27 Mayıs 2010

denetim güç katar Yeminli Mali Müşavirlik & Denetim & Danışmanlık

Türkiye de Bankacılık Sektörü Aralık

Ekonomi Bülteni. 17 Ekim 2016, Sayı: 40. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü

ÇEKLERDE REESKONT UYGULANIP UYGULANMAYACAĞINA İLİŞKİN OLARAK VUK SİRKÜLERİ YAYIMLANDI

1. Sınai mülkiyet haklarından elde edilen kazanç ve iratların kapsamı

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2014/073 Ref: 4/073

Transkript:

AYIN MAKALESĠ Sabahattin KAġIKÇI BaĢkan Yardımcısı Yeni Yılı KarĢılarken Birden sekiz yıl olmuş, yeni bir bin yıla (millennium) gireli Söylendiği gibi zaman gerçekten su gibi akıp gidiyor. Durduramıyorsun, tasarruf edemiyorsun. Meslektaşlarımın, tam tasdik sözleşmesi düzenledikleri şu günlerde yoğun bir telaş ve koşturmaca içerisinde olduklarını biliyorum. 2007 yılına ülkemiz açısından özellikle seçimler ve terör damga vurdu. Parlamento ve hükümet yenilendi, uzun tartışmalardan sonra yeni cumhurbaşkanı seçildi. Ancak, yatırımlar ve büyüme yavaşlıyor, nüfus ve işsizlik sürekli artıyor, elektrik, su, akaryakıt, gıda, kira v.b. mal ve hizmet fiyatları zamlanıyor, enflasyon öngörülen hedefleri aşma eğilimi gösteriyor, cari açık büyüyor, global bir kriz (buhran) ülkemizi de tehdit ediyor. Dünya Çalışma Örgütü (ILO) yayınladığı raporda 2008 `in kriz yılı olacağını belirtiyor. Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi sonuçlarına göre; Türkiye`nin gerçek nüfusu 70,5 milyon, nüfusun ortalama yaşı 28 şeklinde açıklanmıştır. Özellikle doğu ve güneydoğu illerinde ve kırsal kesimlerde nüfus artış hızı yüksektir ve otuz-kırk (gibi rekor sayıda) çocuklu ailelerin (çok eşli aileler) varlığı zaman zaman gazete manşetlerine taşınmaktadır. Hızlı nüfus artışının tabii ki ekonomik ve sosyal nedenlerle insanları büyük şehirlere göçe zorladığı, büyük şehirlerin etrafında varoşlar diye isimlendirdiğimiz mahallelerin, plansız, programsız, imarsız, kaçak yapılaşmaların oluştuğunu, bilhassa seçim zamanları öncesinde çıkarılan aflarla bunların legal hale geldiğini, buralara elektrik, su, ulaşım gibi belediye hizmetlerinin götürüldüğünü, bir kısmının da yıktırıldığını biliyoruz. 1

Eğer milli gelirdeki artış, nüfus artışının altında kalıyorsa fert başına düşen gelirimiz bir önceki yıla göre azalıyor ve fakirleşiyoruz demektir. 31.12.2007 itibariyle fert başına düşen gelir 6913 dolar olmuştur. İstanbul 12,6 milyon nüfusuyla, hem en kalabalık ilimizdir, hem de bu bakımdan bir kısım Avrupa ülkelerini geride bırakmaktadır. Zaman zaman nüfus artışını teşvik edici söylemlere rastlanıldığı gibi, tam aksine mesela İstanbul`a göçün kontrol altına alınması, bir anlamda vize uygulanması gibi konular aynı kesim tarafından gündeme gelebilmektedir. Kuşkusuz nüfusun niceliği kadar, niteliği de (genç-yaşlı, kadınerkek, okur yazar; şehirli-köylü, mesleklere dağılımı v.s.) önem arz etmektedir. Üzülerek belirtmek gerekir ki, halen okur yazar olmayan bir hayli vatandaş bulunmaktadır. Aslında ülkemizde nüfus artışının teşviki bir tarafa, frenlenmesi gerekir. Aileler yapabildikleri kadar değil, bakabilecekleri kadar çocuk yapmaları konusunda uyarılmalı ve bilgilendirilmelidir. Ne yazık ki bu konudaki çalışma ve çabalar yeterli olmamaktadır. Ülkemizde ciddi bir nüfus planlaması ve politikası yoktur. Kürtaj dini yönden sakıncası olmadığı belirtilerek, daha üç-beş yıldan beri serbest bırakılmıştır. Gelir Vergisi Kanunundaki asgari geçim indirimi, ücretin yıllık brüt tutarının; ilk iki çocuk için %7,5 diğer çocuklar için %5`idir. şeklindeki hüküm bile, ne kadar etkili olur bilemeyiz ama maddenin değişmeden önceki hükmüne göre doğurganlığı teşvik edebilir. Dolayısıyla ülkemizin nüfus artış hızı ve adaletsiz gelir dağılımı öteden beri karşımıza bir sorun olarak çıkmaktadır. Ve ne yazık ki sorunun çözümü zor gözükmektedir. 3568 Sayılı Kanun Tasarısına İlişkin Görüşler Bilindiği gibi Maliye Bakanlığı 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde çalışmalar yapmaktadır. Hazırlanan tasarı incelenerek görüşünün bildirilmesi için geçen yılın aralık ayında Türmob`a gönderilmiştir. 2

Bu maksatla 12 Ocak 2008 tarihinde birlik merkezinde yapılan Olağanüstü Başkanlar Kurulu Toplantısına ve 11 Ocak 2008 tarihinde yapılan YMM Oda Başkanları Toplantısına da Başkan Sayın Ü.Aydın ile birlikte katıldım. YMM Oda Başkanları Toplantısında Tasarı maddeleri tek tek irdelenerek, özellikle Odalar ve Birlik organlarının seçiminde süre ve sistem bakımından yeni düzenlemeler eleştiri konusu yapılmış, ayrıca bu Tasarı vesilesiyle Kanunun 12. maddesinde yer alan müşterek ve müteselsil sorumluluğun kusur ve kasıt gibi objektif (nesnel) kriterlere bağlanarak sınırlandırılmasının önerilmesi benimsenmiştir. Türmob Olağanüstü Başkanlar Kurulu Toplantısında ise ilke ve ideolojisine (düşünce şekline) uygun düşmediği nedeniyle tasarının tümden reddedilmesi yönünde hazırlanan yazılı bir metnin Maliye Bakanlığı na sunulmasına karar verilmiştir. Temennim Odur Ki Bağımsız, laik, üniter, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı, demokrat, hukukun üstünlüğüne inanan, huzurlu, müreffeh bir Türkiye ile arkadaşlarıma sağlık, mutluluk ve başarılar dilerim. 3

AYLIK BÜLTEN DĠZĠNĠ Sayı: 82 OCAK- ġubat 2008 Ayda Bir Yayımlanır. Adres: Kıbrıs Şehitleri Cad. Kervan Apt. No:7 Alsancak/İZMİR Yazı DanıĢma ve Okuma Kurulu Ünal AYDIN (YMM) (Genel Yayın Sorumlusu) Hasan Zeki SÜZEN (YMM) (Genel Yayın Sorumlusu) Hazırlayan Ayşe AKAY (Yazı İşleri Sorumlusu) ODAMIZ BANKA HESAP NUMARALARI ZİRAAT BANK.ALSANCAK ŞB. 5004 6969135 YAPI KREDİ BANK.MUSTAFABEY ŞB. 283 65248362 Not: Bültenimizde yayımlanan makaleler Odamızın görüşü olmayıp yazanların kişisel görüşleridir. 4

ODAMIZDAN HABERLER Çeşitli zamanlarda sizlere ilettiğimiz üzere, ilk seçimde göreve geldiğimiz andan başlayarak Başkanımızın da oluruyla Şeffaf Oda anlayışına geçtik. Odamıza gelen ve üyelerimizi ilgilendiren tüm bilgi ve belgeleri anında sirküler gibi kağıt ortamında ilettik. Ayrıca, yeniden düzenlenen WEB sayfamız da gelişmeleri elektronik ortamda iletmeye çalışıyoruz. Belirtilen nedenlerle Odadan Haberler bölümü bazen tekrar olabiliyor. Ama yine de gelişmeleri bir kere de özet olarak görmek sanıyoruz yararlı oluyordur. Bu konuda bizleri doküman olarak destekleyen üyelerimize teşekkür ediyoruz. + YMM KANUNU DEĞĠġĠYOR: Bazı üyelerin YMM ruhsatlarının yargı tarafından iptal edilmesi dolayısıyla gündeme gelen kanun değişikliği ön görüşmeleri bugünlerde hızlandı. Başkanımız Ünal Aydın hemen hemen her hafta Ankara ve İstanbul a giderek tasarının yararımıza olması için sürdürülen çalışmalara katılıyor. Tasarıyla mağdur duruma düşen bazı YMM lerin durumu düzeltilmekle birlikte, seçimlerle ilgili düzenlemeler getiriliyor. Buna göre, seçime liste halinde gitme uygulaması kaldırılarak, yönetim kurulunun (4) yıl süreyle görev yapması öngörülmektedir. YMM oda başkanları sorumlulukla ilgili (12) nci maddenin yeniden düzenlenmesi için yoğun çalışmalar yapıyor. İzmir Odası olarak tasarı üzerinde gerekli hazırlıkları yaparak TÜRMOB a göndermiş bulunuyoruz. + YMM LERĠN ELEKTRONĠK ORTAMDA BĠLGĠ VERMESĠ: Vergi idaresi artık birçok bilgiyi elektronik ortamda alma gayreti içinde. Son olarak (1) nolu tebliğ ile YMM lerin yaptıkları sözleşmeler, YMM lerin yanında çalışanlar ve YMM nin kendisine veya şirket halinde faaliyet yapılıyor ise şirkete ve ortaklarına ait bilgiler elektronik ortamda isteniyor. 5

Bazı üyelerimizin de Odamıza ilettiği üzere, tam tasdik sözleşmesi dışındaki sözleşmelerin bildirimlerinden bir takım sıkıntıların yaşanacağı anlaşılmaktadır. Konu hakkındaki duraksamalar hızla Bakanlığa iletilmiştir. Yanıtı alındığında yine birlikte paylaşılacaktır. + EGE BÖLGE ODALARI TOPLANTISI: Öteden beri, zaman zaman yapılan Ege Bölgesi Odaları toplantısı geçtiğimiz günlerde Denizli de yapıldı. Toplantıda YMM Kanununda yapılması düşünülen değişiklikler ile disiplin uygulamaları, haksız rekabet ve etik yönetmeliği konuları görüşüldü. Odamızdan yönetim ve bazı disiplin kurulu üyelerinin katıldığı toplantıda yakın ilgilerini esirgemeyen üyemiz Ali Karamil e içten teşekkürlerimizi sunuyoruz. + YMM ODA BAġKANLARI TOPLANTISI: 07.02.2008 YMM Oda Başkanları toplantısı ve 08.02.2008 TÜRMOB da 19.Oda Başkanları toplantılarında şekillenen 3568 sayılı meslek yasamızın tadil tasarısı taslak metni Odamız WEB sitesine konmuştur. YMM Oda Başkanlarının 05.12.2007 günü kendi aralarında ve GİB bürokratlarıyla yaptığı toplantılarda son şeklini bulan tek meslek tebliğ metni Odamız WEB sitesine konmuştur. + YMM ODA BAġKANLARI ANTAKYA DA TOPLANIYOR: İki ayda bir, Anakara Odası nın sekretaryasının hazırladığı gündemle toplanan YMM Odaları, bu kez (21) Martta Adana Odası öncülüğünde Antakya da toplanıyor. Toplantının gündeminde yine YMM leri ilgilendiren konular olacak. + TĠCARET YASASI YÖNETMELĠKLERĠ: Bilindiği üzere Ticaret Yasa tasarısının Haziran ayından önce yasalaşması beklenmektedir. Bu çerçevede Sanayi ve Ticaret Bakanlığı çeşitli kurumların yanı sıra TÜRMOB dan da Bağımsız Denetim, Denetimin Denetimi ve Kobiler konusunda 6

yönetmelik taslağı hazırlığına katkıda bulunmasını istemiştir. TÜRMOB bünyesinde kurulan komisyonun ilk çalışmasına üyemiz Murat Çağlayan katılmıştır. Bundan sonraki çalışmalara üyemiz Ekrem Kayı katılacaktır. Tasarı yasalaşır ve yönetmelikler lehimize çıkarsa iş konusunda epeyce rahatlayacağımızı umuyoruz. + ODA YÖNETMELĠKLERĠ HAZIRLANIYOR: Geçtiğimiz günlerde başta disiplin yönetmeliği olmak üzere bir çok yönetmelik değişmiş ve haksız rekabet ile etik gibi yeni yönetmelikler yayınlanmıştır. Bu arada Odalara ilişkin yönetmelikler de bu yönetmeliklere paralel şekilde yeniden düzenlenecek ve Mayıs ayında yapılacak genel kurulda onaya sunulacaktır. Yönetmelikler bastırıldıktan sonra üyelerimize dağıtılacaktır. + TRANSFER FĠYATLANIRMASI YOLUYLA ÖRTÜLÜ KAZANÇ DAĞITIMI SEMĠNERĠ: Sözleşme dönemi olmasına rağmen (112) den fazla üyemizin katıldığı örtülü kazanç dağıtımı semineri Baş Hesap Uzmanı Tuncay Kapusuzoğlu tarafından üyelerimize sunuldu. Hemen hemen tüm müşterilerimizi ilgilendiren bu konuda ayrıntılı açıklamalarda bulunan arkadaşımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz. Seminerlerle ilgili kitapçık üyelerimize gönderilmiştir. + VERGĠ HAFTASI ETKĠNLĠĞĠ: (28) Şubatta Vergi Dairesi Başkanlığı ile birlikte yapacağımız vergi haftası etkinliği için Ekonomi Üniversitesinde olacağız. Vergi ihtilafı ve çözüm yolları ve öneriler başlıklı konunun irdeleneceği seminere Doç.Dr.Veysi Seviğ, Prof.Dr. Nevzat Saygılıoğlu, ve Doç.Dr.Bumin Doğrusöz konuşmacı olarak katılacak. Tüm üyelerimiz saat 10.00 da başlayacak etkinliğe davetlidir. 7

+ SEÇĠMLER YAKLAġIYOR: Mayıs ayında yapılacak olan genel kurulumuz seçimli olacaktır. Yasalaşması beklenen 3568 sayılı yasa değişiklikleri de dikkate alınarak genel kurulumuzun verimli geçmesi için hazırlıklara başlanacaktır. Ticaret Yasası hazırlıkları ve Basel II uygulamasının 2009 yılında başlayacak olması Odamıza düşen görevlerin önemini arttıracaktır. Bu bakımdan Odamızın idari ve teknik yapısı şimdiden hazır hale getirilmiş durumdadır. Bilindiği üzere, Odanın görevi üyeleri ile olan idari, disiplin ve benzeri işlemleri en hızlı ve adil biçimde yerine getirmektedir. + VEFAT VE BAġSAĞLIĞI Üyelerimizden Mehmet Tıkaç ın babası vefat etmiştir. Üyemize başsağlığı ve sabır dileriz. Üyelerimizden İsmail Pınar ın kayınpederi vefat etmiştir. Üyemize ve ailesine başsağlığı dileriz. Mart-Nisan sayısında görüşmek üzere 8

ODAMIZA GELEN YAZILAR ÖZÜRLÜLERĠN GÜNLÜK YAġAMLARINDA KULLANDIKLARI HER TÜRLÜ ARAÇ - GEREÇ TESLĠMLERĠNDE KDV ĠSTĠSNASI Enver ÇOBAN I-GĠRĠġ Özürlülerin hayat standartlarının iyileştirilmesi ve geliştirilmesi anayasal güvence altına alınmıştır. Nitekim anayasamızın 61. Maddesi; " Devlet, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle, malûl ve gazileri korur ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar. Devlet, sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır. Yaşlılar, Devletçe korunur. Yaşlılara Devlet yardımı ve sağlanacak diğer haklar ve kolaylıklar kanunla düzenlenir. Devlet, korunmaya muhtaç çocukların topluma kazandırılması için her türlü tedbiri alır. Bu amaçlarla gerekli teşkilat ve tesisleri kurar veya kurdurur." Hükümlerini içermektedir. Özürlü vatandaşların, içinde bulunduğu zor koşulların iyileştirilmesine katkıda bulunmak ve özürlüler ile özürlü olmayanlar arasındaki yaşamsal eşitsizliği gidermek amacıyla son zamanlarda birçok yasada olduğu gibi vergi hukukunda da Özürlüler lehine çeşitli düzenlemeler yapılmaktadır. Bunlardan birisi de, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17' nci maddesinin (4) numaralı fıkrasına 5378 sayılı Kanunun 32' nci maddesiyle 07.07.2005 tarihinden geçerli olmak üzere eklenen (s) bendi ile "Özürlülerin eğitimergileri, meslekleri, günlük yaşamları için özel olarak üretilmiş her türlü araç-gereç ve özel bilgisayar programları" teslimi katma değer vergisinden istisna edilmesine yönelik düzenlemedir. 9

Bu çalışmamızda KDV kanunun 17/4-s maddesi ile getirilen istisna hükümlerinin uygulanmasına yönelik açıklamalara yer verilecektir. II-ÖZÜRLÜLÜGÜN TANIMI 1-Özürlü kime denir? Özür (Disability); Herhangi bir bozukluk sonucunda, herhangi bir yeteneğin normale oranla azalması veya kaybedilmesidir. Bu tanım, bireysel düzeydeki fiziksel ve zihinsel yeti kaybını ifade eder. Kişinin bir bütün olarak hareketi yapabilme kapasitesi etkilenir. 2- Engelli kime denir? Engellilik (Handicap); Bozukluk veya özür nedeniyle yaş, cinsiyet, sosyal ve kültürel düzeyine göre normal kabul edilen yaşam gereklerini yerine getirememesi, engellenmesi, kişiye dezavantaj vermesidir. 3- Sakat kime denir? Sakat ülkemizde özellikle hukuki mevzuatta kullanılmış olup, özürlü ile aynı manaya gelmektedir. Ancak hukuki mevzuatta da özürlü kelimesinin kullanılması kanımca daha uygun düşecektir. III -ĠSTĠSNA ĠLE ĠLGĠLĠ YASAL DÜZENLEME Katma Değer Vergisi Kanununun 17' nci maddesinin (4) numaralı fıkrasına 5378 sayılı Kanunun 32' nci maddesiyle 07.07.2005 tarihinden geçerli olmak üzere eklenen (s) bendi ile "Özürlülerin eğitimleri, meslekleri, günlük yaşamları için özel olarak üretilmiş her türlü araç-gereç ve özel bilgisayar programları"teslimi katma değer vergisinden istisna edilmiştir. III-UYGULAMADA KARġILAġILAN SORUNLAR Uygulamada en çok karşılaşılan sorunların bazıları şunlardır. 1-İstisna kapsamına hangi araç-gereçler girecektir? 2-Söz konusu araçların ithali ile toptan veya perakende satışı sırasında özürlülüğe ilişkin herhangi bir belge aranacak mı dır? 10

3-Sosyal güvenlik kuruluşlarına fatura kesilirken KDV hesaplanacak mı dır? Bu madde ile getirilen istisna hükümleri, özürlülerin eğitimleri, meslekleri, özel bilgisayar programları ile günlük yaşamları için özel olarak üretilmiş her türlü araç gereçleri kapsamaktadır. Buradaki araç-gereç kavramı ise Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı (Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü) nün özelgesinde de belirtildiği gibi (1) "istisna hükmündeki kapsamı belirleyen ifade "araç gereç" şeklindedir. Buradaki "araç" kavramı, "tire" işaretiyle bağlandığı "gereç" benzeri aparat, edevat, aygıt gibi küçük aletleri kapsamakta olup, nakil vasıtalarının sözü edilen "araç-gereç" kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır." Bu yorumdan da anlaşılacağı gibi, istisnadan münhasıran özürlülerin eğitimleri, meslekleri, günlük yaşamlarında kullanmaları için özel olarak üretilmiş her türlü araç- gereç (örneğin işitme cihazı, görme özürlülerinin kullandığı baston, yazı makinesi, kabartma klavye, sesli kitap; ortopedik özürlülerin kullandıkları ortez-protez gibi cihazlar ile, özel bilgisayar programları) teslimleri yararlanabilecektir. Söz konusu araç-gereçlerin tesliminde alıcılar tarafından herhangi bir belge ibrazına gerek bulunmamaktadır. Öte yandan, özürlü yanında özürlü olmayanlarında kullanabilecekleri her türlü araç-gereç ile bilgisayar programlarının istisnadan yararlanması mümkün değildir. III- ĠSTĠSNADAN, SÖZ KONUSU MALLARIN ĠTHALĠ, TOPTAN VE PERAKENDE SAFHALARININ HER BĠRĠNDE YARARLANILABĠLECEKTĠR. Kanunun ilgili maddesinde toptan veya perakende safhasındaki teslimlerin herhangi birisinde kısıtlamaya yer verilmemiştir. Dolayısı ile KDV kanunun 17/4-s bendinde belirtilen malların her aşamadaki tesliminde istisnadan yararlanılabilecektir. Dolayısı ile Sosyal Güvenlik Kuruluşlarına Fatura kesilirken KDV hesaplanmayacaktır. 11

Bu konuda İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü'nün 22.11.2007 tarih ve 2500 sayılı özelgesinde " münhasıran özürlülerin eğitimleri, meslekleri, günlük yaşamlarında kullanmaları için özel olarak üretilmiş her türlü araç-gereç ile özel bilgisayar programları teslimleri istisna kapsamına alındığından işitme engellilerin günlük kullanımları için özel olarak üretilen işitme cihazlarının yurt içinde yerleşik satıcı firmalardan toptan veya perakende ayrımı yapılmaksızın alımı ve yurt dışından ithali ile yurt içinde gerek bayilere ve gerekse işitme engelli hastalara yapılan tesliminin katma değer vergisinden istisna tutulması, ancak söz konusu cihazların istisna kapsamında bulunmayan yedek parçaları ile bunlara ilişkin olarak verilen bakım-onarım hizmetlerine ise anılan kanunun 1/1 maddesi uyarınca KDV uygulanması gerekmektedir. Ayrıca, işitme cihazı teslimleri için istisna uygulamasından vazgeçildiğinin yazılı olarak ilgili vergi dairesine bildirilmesi suretiyle KDV ne tabi olarak teslimde bulunulması mümkün bulunmaktadır. Diğer taraftan, sosyal güvencesi bulunan hastalara ve bir kısmı sosyal güvenlik kurumuna fatura edilen işitme cihazı teslimleri KDV den istisna olduğundan ilgili kurumca ödenen miktar üzerinden KDV si hesaplanmayacaktır. Zira kanunda aranılan niteliklere sahip araç ve gereçlerin Sosyal Güvenlik kurumlarına ya da bunlara mensup olan veya olmayanlara tesliminin yapılmış olması istisna uygulamasına engel değildir. Öte yandan, söz konusu madde hükmünde yer alan istisna uygulamasında teslime konu araç ve gereçlerin yalnızca özürlülerin eğitimi ve meslekleri ve günlük yaşamlarında kullanılmaları için özel olarak üretilmiş olması zorunlu ve gerekli bir şart olup alıcılar tarafından herhangi bir belge ibrazına gerek bulunmamaktadır. Kanun da aranılan nitelikte olmayan araç ve gereçlerin istisna kapsamında KDV si tahsil edilmeksizin satıģa konu edilmesi halinde tahsil edilmeyen vergiye iliģkin sorumluluk satıcıya ait bulunmaktadır."ifadelerine yer verilmiģtir. 12

"Öte yandan Katma Değer Vergisi Kanununun 16/1-a maddesinde, bu kanuna göre teslimleri vergiden istisna edilen mal ve hizmetlerin ithalinin de katma değer vergisinden istisna edildiği hükme bağlanmıştır. Bu çerçevede Kanunun 17/4-s maddesi kapsamında değerlendirilecek araç ve gereç ile bilgisayar programlarının ithali de katma değer vergisinden istisna olacaktır. Katma değer vergisinden istisna olduğu halde ithalat esnasında ödenen katma değer vergisinin ise 91 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinin (I) bölümüne göre iadesinin talep edilmesi mümkündür."(l) Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Genel Müdürlüğü'nün Gümrük ve Muhafaza Baş Müdürlüklerine göndermiş olduğu 31.05. 2007 Tarih ve 16358 sayılı genel yazılarında (3)"Söz konusu istisnanın uygulanmasına yönelik olarak BĠLGE sisteminde; "KD17S" isimli muafiyet kodu oluģturulmuģtur. Söz konusu kodun seçilmesi durumunda sistem tarafından KDV hesaplanmaması, ayrıca bu kod kullanıldığında muayene memuruna "Dikkat! Yükümlü, eşyanın; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17. maddesinin 4. fıkrasının (s) bendi kapsamında katma değer vergisinden istisna olduğunu beyan etmektedir. Eşyanın söz konusu madde kapsamında olup olmadığına ilişkin gerekli kontrolleri yapınız." uyarı mesajının konulması için sistemde gerekli düzenlemeler yapılmıştır." denilerek söz konusu araç-gereçlerin ithalindeki sıkıntılarda ortadan kaldırılmıştır. SONUÇ Sonuç olarak, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17' nci maddesinin (4) numaralı fıkrasına 5378 sayılı Kanunun 32' nci maddesiyle 07.07.2005 tarihinden geçerli olmak üzere eklenen (s) bendi ile özürlü vatandaşlarımızın günlük yaşamlarında kullandıkları araç-gereçlerin KDV sinden istisna edilmesi uygulaması, yukarıda açıklamaya çalıştığımız özelgeler ve genel yazılarla aşılmaya çalışılmış ve bir nebzede olsa özürlülerin önlerindeki engeller aşılmaya çalışılmıştır. 13

Yararlanılan kaynaklar 1- Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 27.01.2006 tarihli özelgesi 2-İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 27.07.2003 tarih ve 2500 sayılı özelgesi 3-Gümrük Müsteşarlığı Genel Müdürlüğü'nün 31.05. 2007 Tarih ve 16358 sayılı genel yazısı 4-Gelir İdaresi Başkanlığı'nın 16.10.2007 tarih ve 090813 Sayılı özelgesi 5-3065 Sayılı KDV kanunu 14

ULUSLARARASI LĠKĠDĠTE KRĠZĠNE DOĞRU Sezer BOZKUġ KAHYAOĞLU Kıdemli Denetçi Özet Rusya ve Asya finansal krizlerinin ardından dünya ekonomisi yeni bir büyüme süreci yaşamaya başladı. 2001 yılının başlarından itibaren ortaya çıkan yeni trend aynı zamanda gelişmiş ülkelerin uyguladıkları politikalara bağlı finansal bir gelişmeyi ortaya çıkarmıştır. Bu dönem diğer dönemlerden farklı olarak temelinde finansal bir gelişmeye dayalı olmasından dolayı önemli bir farklılık göstermektedir. Dünya ekonomisinde 2006 yılının başından itibaren bir likidite daralması ortaya çıkmıştır. Bu likidite daralmasının temelinde finansal genişlemenin yine finansal işlemlere dayalı olması önemli bir nedendir. Bundan dolayı tüm ülkelerin finansal piyasalarında finansal köpükler oluşmaktadır. Söz konusu likidite daralması dünya ekonomisinde devam etmekte olup yeni bir finansal krizin kaynağını oluşturma eğilimini ortaya çıkarmıştır. Bu çalışmada dünya ekonomisinde likidite daralmasına bağlı olarak ortaya çıkan yeni dinamiğin farklılığı ortaya konmaya çalışılacaktır. Bunun için uluslararası finansal göstergelere dayalı finansal ekonometrik teknikler yoluyla yapılan analizlerden yararlanarak olası gelişmelere dayalı politika önerileri ortaya konacaktır. GiriĢ Dünya ekonomisinde arka arkaya yaşanan gelişmekte olan ülkeler olarak kabul edebileceğimiz kriz döneminden sonra dünya ekonomisinde finansal işlem ve finansal varlıklarda önemli bir artış ortaya çıktı. Bu artışı ortaya çıkaran etkiler ile artışın sonuçları başta ABD finansal piyasası ve bu piyasa yoluyla dünya finans sistemi üzerinde etkili olabilecek bir likidite krizinin riskinin kaynağı olmaktadır. Bu çalışmada söz konusu krizin kaynağı olabilecek etkiler tanımlayıcı verilerle ortaya konarak analiz edilecektir. 15

Söz konusu krizin nedeni olarak görülebilecek değişkenlere ait verilerin zaman aralığı ve dünya ekonomisindeki ortaya çıkan yeni eğilimler burada ele alınan konunun bir ekonometrik yöntemle analizinin yapılmasını engellemektedir. Ancak bu çalışma teorik yaklaşımlara dayalı yapılacak ekonometrik analizlere katkı sağlayacaktır. Dünya ekonomisinde 1980 yılından itibaren gelişmekte olan ülkeleri de içine alan bir finansal serbestleşme dönemi süreci yaşanmaya başlamıştır. Bu süreç, gelişmekte olan ülkelerin dış finansal serbestleşme politikalarını uygulamaya başlamasından itibaren, bu ülkelerde finansal genişlemeye dayalı bir milli gelir artışının nedeni olmuştur. Fakat aynı süreç daha sonradan yaşanacak kriz dönemlerinin de nedeni olmuştur. 1990 lı yılların sonunda yaşanmaya başlayan kriz süreci 2000 li yılların başından itibaren dünya ölçeğinde, IMF ve Dünya Bankasının, söz konusu kuruluşlara üye olan ülkelerde uygulanması zorunlu yeni düzenlemelerle önlenmeye çalışılmış ve yeni krizlerin çıkmasını engellemek için ülkelerin finansal sisteminin yapılanmasına yönelik kaynak sağlanmıştır. Finansal sistemin istikrarı, makro ekonomik istikrarın önemli bir göstergesi olarak kabul edilmiştir. Bu amaçla finansal sistemin istikrarının göstergesi olarak kabul edilen değişkenler aynı zamanda makroekonomik istikrarın göstergeleri olarak kullanılmaya başlanmıştır (Evans ve diğerleri,2000). Alınan tüm önlemlerin gelişmekte olan ülkelere yönelik olduğu dikkate alınırsa, gelişmiş ülkelerin finansal sisteminden kaynaklanabilecek bir finansal dalgalanmanın ortaya çıkaracağı finansal riskin etkisini azaltabilecek herhangi bir araç veya mekanizma oluşturulmamıştır. Gelişmiş ülkelerin hukuk ve siyasal ortamı dikkate alındığında bu ülkelerin finansal sistemine güven tamdır. Başka bir deyişle bu ülkelerin finansal sisteminin kredibilitesi yüksektir. Ancak gelişmiş ülkelerin finansal sistemi de likidite daralmasına karşı çok duyarlıdır. 2001 yılından sonra ortaya çıkan eğilim bu yöndedir. Bu açıdan bakıldığında 2006 Nisan-Mayıs ve 2007 yılı Eylül-Ekim aylarında ortaya çıkan finansal dalgalanmalar söz konusu eğilimin göstergesidir. Eğilimin ekonomi üzerindeki kalıcı etkileri ve söz konusu eğilimin devam edip etmeyeceği bu çalışmada tartışılmaktadır. 16

Tanımlayıcı verilerden yararlanılmış olsa da bu çalışmada bilânço kanalı yaklaşımına dayanılmıştır. Bu konudaki teorik yaklaşıma göre analiz ve sonuçlar ortaya konmuştur. Bilânço Kanalı YaklaĢımı Bilânço kanalı yaklaşımda, dışsal fon talep eden ekonomik birimlerin fon maliyeti söz konusu ekonomik birimin net değerinin fonksiyonudur. Bir ekonomik birimin net değerini de finansal piyasalarda oluşan faiz oranları tarafından belirlenmektedir. Faiz oranlarındaki bir yükselme ekonomik birimlerin net değerini düşürmektedir. Faiz oranı, bu nedenle ekonomik birimlerin harcama kararlarının oluşmasında ve verilmesinde zamanlar arası tercihlerin belirlenmesinde ana değişken olmaktadır. Ekonomik birimlerin borç oranın yüksekliği herhangi bir nedenle faiz oranlarının yükselmesi durumunda net değerinin düşmesine yol açmaktadır. Bu durum ekonomik birimlerin borçlanma maliyetini yükseltmektedir. Bu da ekonomik birimlerin harcamalarını azaltmasına yol açmaktadır. Bilânço kanalı yaklaşımı finansal krizlerin nedenlerini ve özellikle ekonomide finansal piyasalarda ortaya çıkan dalgalanmaların etkilerini açıklamada önemli bir yaklaşımdır. Bilanço kanalı yaklaşımına göre bir ekonomik birimin bilanço yapısı, söz konusu ekonomik birimin iktisadi açıdan güvenirliliğini belirlemektedir. Bu nedenle bir ekonomik birimin varlık ve yükümlülük yapısı ortaya çıkabilecek bir likidite krizinin şiddetini ve büyüklüğünü etkilemektedir. Finansal serbestleşme politikaları ekonomik birimlerin varlık yükümlülük yapısının değişmesine yol açarak finansal yükümlülüklerin artmasına neden olmuştur. Bu süreç gelişmekte olan ülkelerde yaşanan istikrasız iktisadi yapıdan dolayı yabancı paranın işlemlerde kullanılmasına yol açmıştır. Ekonomik birimler tasarruflarını yabancı para cinsinden tutmaya başlamışlardır. Bunun sonucunda gelişmekte olan ülkelerin yükümlülükleri dolarize olmuştur. Bilânçoların yabancı para cinsinden varlık/yükümlülük oranı, yerli paranın değer kaybının ortaya çıkaracağı etkinin derecesini belirlemektedir. Eğer ekonomide nominal katılıklar var ise, yerli paradaki değer kaybı reel etkilere neden olacaktır. 17

Finansal kurumların bilânçolarında daralmaya neden olabilecek etkiler ekonomide likiditenin azalmasına yol açar. Bu da, ekonominin harcama düzeyinin düşmesine neden olur. Bilânço kanalı, ekonomideki herhangi bir likidite sıkışıklığının ortaya çıkaracağı etkilerin analizi için farklı aktarım mekanizmalarından oluşmaktadır. Bu mekanizmalar nakit akışı, hane halkı bilânçosu ve beklenmeyen fiyat düzeyi kanalları olarak tanımlanmaktadır. Hane halkı bilânço kanalından ortaya çıkabilecek etkiler, toplam talebin değişiminden izlenebilir. Finansal piyasalardaki özellikle faiz oranlarındaki değişiklikler, hane halkının borç-servet ve gelir düzeylerine göre toplam talep üzerinde etkili olmaktadır. Firmalar için de aynı etkiler ortaya çıkmaktadır. Firmaların bilanço yapısı yani varlık ve yükümlülük yapısı da yatırım harcamalarını belirlemektedir. Likidite kısıtı firmaların nakit akışı ve değerliliği üzerinde etkiler ortaya çıkarmaktadır. Bilanço kanalı yaklaşımı çerçevesinde dünya ekonomisinin bir likidite kriziyle karşı karşıya kaldığı ortaya konabilir. Dünya Finansal Piyasasında DeğiĢim: 2001 Sonrası Dönem Dünya finansal sistemindeki 2001 sonrası dönemdeki en önemli değişim uluslararası finansal sermayenin kaynağı ve kullanımı oluşturan ülkelerin uluslararası sermayenin oluşumundaki katkısının değişimidir. Uluslararası finansal sistemdeki bu değişimin üzerinde genel olarak durulmamakta ve bu konunun dünya ekonomisi üzerindeki olası etkileri analiz edilmemektedir. Uluslararası finansal sistemdeki bu değişim likidite bolluğu olarak tanımlanmasına karşın, likidite genişlemesi kendi kendini besleyen bir finansal birikim ve şişkinlik sürecini ortaya çıkarmıştır. Aşağıdaki tablolar ortaya çıkan yeni durumun analizi açısından önemli bilgiler sunmaktadır. Tablo 1 de Uluslararası sermayenin kaynağını oluşturan ülkelerin sözkonusu kaynağın oluşumundaki payı görülmektedir. 18

TABLO 1: Uluslararası Sermayenin Oluşumunda Ülkelerin Payı (Kaynaklar) 2002 2003 2004 2005 2006 Çin 6.6 7.1 7.9 19.9 17.3 Japonya 20.9 21 19.7 14.4 11.08 Almanya 9.2 8.2 11.9 10 10.1 Suudi Arabistan 2.2 4.6 5.9 7.9 6.6 Rusya 5.7 5.5 6.9 7.2 6.6 İşviçre 6.1 5 4.9 4.4 4.6 Hollanda - - 2.3 3.5 4 Norveç 4.7 4.4 3.9 4.3 3.8 Kuveyt 2.9 2.8 2.9 Singapur 3.5 4.3 3.2 2.3 2.5 Birleşik Arap - - 2.5 2.5 Emirlikleri Cezayir - - 1.9 2 İsveç - 3 3.3-1.9 Diğer Ülkeler 23.6 25.2 22.2 22.3 23.4 Kanada 2.6 2.5 22.3 Venezuela 2.2 Kaynak: Global Stability Report, 2007 ve 2006, 2005, 2004, 2003, IMF, yararlanarak tarafımızdan hazırlanmıştır. Tablo1 de yer almayan bazı ülkelerinde söz konusu sermayenin oluşumuna katkıları olmuştur. Ancak bu süreklilik göstermemiştir. Örneğin 2003 yılında Fransa % 4.8, Hong Kong %3 ve Belçika %2.2 oranında uluslararası sermayeye katkıda bulunmuşlardır. 2004 yılında yine Hong Kong % 2.5, Malezya % 2.1 oranında sermaye ihracında bulunmuştur. 2001 yılından sonra uluslararası sermayenin oluşumunda en büyük katkıyı Çin yapmaya başlamıştır. Japonya nın katkısı ise azalmıştır. Tablodan izlendiği gibi bu değişim çarpıcıdır. 2002 yılında Çin in payı %6.6 iken bu oran 2006 yılında % 17.3 düzeyine çıkmıştır. 19

Uluslararası sermayenin kaynağındaki bu değişime karşılık kullanımda büyük bir değişim ortaya çıkmıştır. Son yaşanan tutsat (mortgage) krizinin dünya ekonomisi üzerindeki etkisinin büyük olmasının da nedeni budur. Uluslararası finansal piyasalarda likiditenin artması piyasaların birbirindeki gelişmelere karşı duyarlılığın artmasına yol açmıştır. Bununla birlikte artan likidite finansal sistemin yarattığı kaydi para yoluyla finansal piyasalarda şişkinliği ortaya çıkarmıştır. Tablo 2 de açıklanan sürecin yaşanmasına yol açan değişim görülmektedir. TABLO 2: Dünya Ekonomisindeki Uluslararası Sermayenin Kullanımında Ülkelerin Payı (kullanım) 2002 2003 2004 2005 2006 ABD 75.5 71.5 70 65.4 59.6 İspanya 2.5 3.2 5.8 6.9 7.8 İngiltere 2.3 4.5 4.4 4 6.5 İtalya 1.5 3 1.6 2.4 3.3 Avustralya 2.8 4.1 4.2 3.5 3 Turkey - 1.6 1.9 2.3 Yunanistan 1.3 - - 2.2 Diğer Ülkeler 12 11.2 11 13.1 15.2 Portekiz 1.4 1.3 - - Kaynak: Global Stability Report, 2007 ve 2006, 2005, 2004, 2003, IMF, yararlanarak tarafımızdan hazırlanmıştır. Tablo 2 de yer alan Meksika 2003 yılında uluslar arası sermayenin % 2.2, 2004 yılında da %1.2 ni kullanmıştır. Meksika nın uluslararası sermayeye olan talebindeki azalmanın nedeni petrol fiyatlarındaki artışın ödemeler bilânçosunda ortaya çıkardığı olumlu etkidir. Uluslararası finansal piyasalar üzerinde etkili olan en önemli gelişme ABD nin uluslararası sermayedeki kullanımının 2001 sonrasındaki dönemde azalmasıdır. Dünya ekonomisinde likiditedeki bu artışın nedeni de söz konusu azalmadır. Bu azalmaya karşın ABD nin uluslararası fon piyasalarından kendi piyasasına giren sermaye miktarında çok büyük bir artış olmuştur. 20

Örneğin 2002 yılında ABD ye toplam 797,8 milyar $ lık bir sermaye girişi olmuşken, bu miktar 2006 yılının sonunda 1.859,6 milyar dolara çıkmıştır. Söz konusu veri ABD nin kullandığı sermayenin payındaki azalmayla birlikte yorumlanırsa uluslar arası finansal sistemdeki likidite artışının büyüklüğü ortaya çıkmaktadır. Bu durumun ortaya çıkardığı en önemli gelişme reel ekonomik faaliyetlerden daha hızlı bir biçimde borç birikiminin artmasıdır. Bu gelişim Tablo 3 de görülebilir. Ancak uluslar arası finansal sistemin büyüklüğü Tablo 3 den görülmesi mümkün değildir. Dünya finansal sistemindeki likidite talebinin hangi kaynaktan ortaya çıktığının anlaşılması için ekonomik birimlerin bilanço yapılarının ve türev piyasalarının analiz edilmesi gerekmektedir. TABLO 3: Dünya Finansal Sisteminin Büyüklüğü (milyar $) TABLO 3: Dünya Finansal Sisteminin Büyüklüğü (milyar $) Dünya GSMH Borçlanma Devlet Borçlanma Özel Top. Borçlanma Banka Varlıkları Top.Finan. Varlık TFV/GSMH (%) 2003 36.164 20.242 31.723 51.965 40.628 123.795 342.3 2004 40.890 23.065 34.897 57.963 49.578 144.708 353.9 2005 44.445 23.055 35.893 58.948 55.673 151.790 341.5 2006 48.205 25.635 43.100 68.735 70.861 190.421 395 Uluslararası finansal piyasalarında açıklanan gelişmelerle birlikte (sonucunda) ABD de ticarete konu olmayan mal piyasalarında önemli bir büyüme ortaya çıktı. Bu sektörün en başında da emlak sektörü gelmektedir. Emlak sektöründeki gelişmenin ana nedeni; bollaşan likidite sonucunda, mortgage fiyatlarında bir yükselmenin (faiz oranlarında bir düşmenin) ortaya çıkması ve buna bağlı olarak emlak talebindeki artıştır. Gerek emlak gerekse mortgage fiyatlarındaki artış ABD de hanehalkının borçlanmasını artırarak ekonomide talep artışını ve talep yönlü büyümeyi ortaya çıkarmıştır. Süreç ekonomik birimlerin bilânço yapısının bozulmasına yol açmış ve faiz oranlarındaki değişmeye karşı ekonominin kırılganlığını artırmıştır*. Bu süreç ABD nin ekonomik birimlerine ait bilânçoların analiziyle görülebilir. 21

Tablo 4 den görüldüğü gibi hane halkının net servetindeki artışın kullanılabilir gelire göre hızlı artışı yukarıda açıklanan süreci hızlandırmıştır. Buradaki önemli nokta, bu sürecin aynı zamanda bir likidite talebini ortaya çıkarmış olmasıdır. Bu likidite talebinin hangi mekanizma yoluyla karşılandığı açıklanmıştı. Likidite bolluğunun ortaya çıkardığı büyüme süreci ek likidite talebine neden olurken, finansal piyasaların faiz oranlarına karşı duyarlılığını artırmıştır. Tablo 4 de ABD ekonomisinin karar birimleri olarak kabul edilebilecek sektörlerin bilanço yapısı görülmektedir. 2003 yılından sonraki veriler firmalar kesimi açısından finansal risklerinin azaldığını göstermektedir. Kısa vadeli borçların toplam borçlar içindeki payının azalması, vergi öncesi gelire göre faiz ödemelerindeki azalmalar bunu göstermektedir. Bankacılık sektörü açısından da aynı durum geçerli olmakla birlikte bu sektörlerin 2006 sonrasındaki durumunu etkileyecek sektör hane halkıdır. Yukarıda yaptığımız bu yorumlar, ortaya çıkan likidite krizinin kaynağını belirlemek amacıyla yapılmıştır. Ancak likidite artışının ve krizinin göstergesi olabilecek değişkenler verilmemiştir. Uluslararası finansal piyasalarda likidite sıkışıklığını gösteren önemli bir gösterge kısa vadeli faiz oranlarının uzun vadeli faiz oranlarının da üzerine çıkması ve türev piyasalardaki işlem hacimlerindeki artışlardır. Tablo 5 de görüldüğü gibi 2006 yılı sonu itibariyle toplam türev yükümlülüklerin (karşı taraf riski) değeri 415 milyar dolar olup, bu değerin 291 milyar doları ise faize dayalı türev yükümlülüklerden oluşmaktadır. Söz konusu işlemlerin bilanço dışı olduğu dikkate alındığında finansal piyasalardaki likidite sıkışıklığının yalnızca bilançolara bakılarak anlaşılması mümkün olmayabilir. Tablo 5 Finansal piyasaların faiz oranlarına karşı ne kadar duyarlı hale geldiğinin önemli bir göstergesidir. 22

TABLO 4: ABD nin Ekonomik Karar Birimlerinin Bilanço Yapısı (%) 2001 2002 2003 2004 2005 2006 Firmalar borçlanma/net aktif değeri 50.8 49.7 47.6 44.3 42 40.7 kısa borçlar/toplam borç 33.3 30 27.1 26.9 27.4 27.1 Vergi Öncesi gelire göre faiz ödemeleri 17.7 14.4 11.8 8.7 8.1 8.4 Hane Halkı Net servet/varlık 82.8 80.2 92.4 89.2 80.9 80.7 Hisse senetleri/toplam varlık 26.8 20.6 27.3 26.5 23.3 23.8 Hisse senetleri/toplam Finansal varlık 41.7 34.3 38.7 39.1 38.4 39 Net Servetin/Kullanılabilir Gelire 539.4 495.7 538.7 552.5 560.4 583.4 Ev Tutsatlarının /toplam Borçlara 10.9 12.3 14.4 14.5 13.9 14.1 Tüketici Kredilerinin/ Toplam Borçlara 3.9 4.2 4.4 4.1 3.6 3.5 Toplam Borçların/ Toplam finansal Varlıklar 25.5 30.2 29.2 30.2 31.4 31.6 Faiz ödemelerinin/ kullanılabilir gelir 13.1 13.4 13.5 13.5 14.1 14.4 Bankacılık Sektörü Kredi Kalitesi Takipdeki alackalar/toplam alacaklar 1.4 1.5 1.2 0.9 0.8 0.8 Net Borçlardaki Kayıp/toplam Borçlanmadaki Kayıp 1 1.1 0.9 0.7 0.6 0.4 Takipdeki Alacaklar için Ayrılan Karşılıkların/ Toplam Kredilere Oranı 1.9 1.9 1.8 1.5 1.3 1.2 Loans 1 1.1 0.9 0.6 0.6 0.4 Sermaye Rasyoları Toplam risk Ağırlıklı Varlıklar/Toplam seramye 12.7 12.8 12.8 12.6 12.3 13 risk ağırlıklı varlıklar/sermaye 9.9 10 10.1 10 9.9 10.5 Özsermaye/Toplam varlıklar 9 9.2 9.2 10.1 10.3 10.5 kaldıraç rasyosu 7.8 7.8 7.9 7.8 7.9 7.9 Karlılık ROA 1.2 1.3 1.4 1.3 1.3 1.4 ROE 13.2 14.5 15.3 13.7 13.3 13.5 Net faiz Marjı 3.9 4.1 3.8 3.6 3.6 3.4 Etkinlik rasyosu 57.7 55.8 56.5 58 57.2 57.1 Kaynak: Global Stability Report, a.g.r 23

TABLO 5: Global Finansal Piyasalardaki Açık Pozisyon Değeri (Milyar $) 2001 2002 2003 2004 2005 2006 Toplam 111,178 141,679 197,177 257,894 297,670 415,183 Döviz 16,748 18,460 24,484 29.289 31.364 40.179 Faiz 77,568 101,658 141,991 190,502 211,971 291,987 Hisse Senetleri 1,881 2,799 3,787 4,385 5,793 7,485 Mal 598 1,040 1,406 1,443 5,435 6,938 Diğer 14,384 18,330 25,510 25.879 29.199 39.755 Kaynak: Global Stability Report, a.g.r Grafik 1 de ABD finansal piyasasının temel göstergesi olarak kabul edilebilen ve uluslararası finansal piyasalar için gösterge olan FED iskonto oranı, Bankalar arası Para Piyasası ve Mortgage oranları belirtilmiştir. Düz çizgiler bankalar arası para piyasındaki faiz oranlarındaki değişkenliğin (riskin) değiştiği zamanları göstermektedir. ABD piyasası için FED ve Mortgage oranları önemli olarak yorumlanmış olsa da para piyasaları açısından bankalar arası para piyasası likiditenin hem fiyatlaması hem de miktarı açısından daha temel bir göstergedir. Nitekim Grafik 1 den de görüldüğü gibi söz konusu (pembe renkli çizgi) veriye ait eğrideki değişim diğer iki orandan önce değişmiştir. Bu eğrideki yukarı doğru eğilimler diğer iki oranda aşağıya doğru bir eğilim olmadığı sürece likidite sıkışıklığının göstergesidir. Grafik 1: ABD Finansal Piyasalarında Kullanılan Temel Göstergeler Arası ĠliĢkiler 10.00 9.00 8.00 7.00 6.00 5.00 4.00 3.00 2.00 1.00 0.00 01.01.00 08.01.00 15.01.00 22.01.00 29.01.00 05.02.00 12.02.00 19.02.00 26.02.00 04.03.00 11.03.00 18.03.00 25.03.00 FED İskonta Faiz Oranı Bankalararası Mortgage Oranı 24

Kaynak: IMF, International Financial Statistics Veri Tabanından Yararlanarak Tarafımızdan hazırlanmıştır. Grafikte mayıs 2003 ve temmuz 2004 tarihlerinde bankalararası para piyasası faiz oranlarının değişkenliğinde bir değişim ortaya çıktığı görülmektedir. Bu durumun bir likidite sıkışıklığı olduğu diğer oranların da yükselmesinden anlaşılmaktadır. Söz konusu iki oranın artması ekonominin büyüme oranını düşürdüğü için likidite talebi azalmaktadır. Bundan dolayı Bankalar arası para piyasasında da oranlar aşırı bir dalgalanma göstermemektedir. Bu durum Grafik 1 de görülmektedir. ABD emlak piyasasında (ticarete konu olmayan mal sektörü) emlak fiyatlarındaki aşırı artışın ortaya çıkardığı kredi genişlemesi kullanılabilir gelir düzeyinin üzerinde bir geri ödeme sorununu ortaya çıkarmıştır. Bunun sonucunda bugün dünya ekonomisini etkileyen likidite krizi ortaya çıkmıştır. Likidite krizi kavramını kullanmamızın nedeni, finansal varlıkların fiyatlarındaki düşüş sonucunda, finansal aracı kurumların bu düşüşe karşılık sermayelerinin artırmak zorunda olmalarındandır. Bu ek likidite talebini ortaya çıkarmaktadır. Finansal piyasalar hacim olarak çok büyümüş olmalarından dolayı ortaya çıkan sermaye kayıp riski, likidite bolluğunun ortaya çıkardığı iktisadi büyümedeki artıştan daha büyüktür. ABD Merkez Bankası FED in faiz oranlarını düşürmesinin ana nedeni budur. Sözkonusu risk ortadan kalkmamıştır. Süreç dünya enflasyon oranında ve buna bağlı olarak faiz oranlarında yükselmeyle devam etme eğilimi göstermektedir. Uluslararası hammadde ve aramalı fiyatlarının artışı bu eğilimin önemli göstergesidir. Türkiye gibi ülkeler bu süreçten iki boyutta etkilenebilir. İlki uluslararası faiz oranlarındaki bir yükselme, dış borçların daha yüksek bir maliyetle ödenmesine yol açacaktır. İkinci boyut söz konusu süreç geçmişten gelen vadesi gelen ödemelerin ve dış ticaret açıklarının daha yüksek bir döviz likidite talebi ortaya çıkarmasıdır. Özel sektörün bilânço yapısı olası etkilerin şiddeti ve büyüklüğünü belirleyen en önemli değişken olacaktır. 25

Sonuç Dünya Ekonomisi bir likidite kriziyle karşı karşıya kalmıştır. Sözkonusu kriz riski gelişmiş ülkelerin finansal piyasalarında ortaya çıktığı için bütün dünya ekonomisinde daralmaya yol açabilecek etkiler yaratma eğilimindedir. Söz konusu ülkelerin finansal piyasaları hacim olarak büyük olmalarından dolayı küçük fiyat değişimleri miktar bazında büyük değişikliklere neden olmakta bu da gelişmiş ülkeler açısından aşırı dalgalanmaların yaşanmasına yol açmaktadır. Bu durumun reel etkileri sektörün bilânço yapısına bağlıdır. Finansal piyasalardaki gelişmelerin ortaya çıkardığı en önemli sonuç, likidite dalgalanmalarının reel etkilerinin nasıl azaltılacağıdır. Bu konuda Basel II gibi düzelmemeler olmakla birlikte uygulanması konusunda geç kalınmaktadır. Bu amaçla reel sektör için likidite riskleri çerçevesinde bir kredilendirmenin yapılmasına yönelik model geliştirilmelidir. Finansal kaynağın çeşitlendirilmesi için kurumsallaşma desteklenmelidir. Böylece kayıt dışılık da engellenebilecektir. Ülkelerin iktisat politika araçları borç oranlarının yüksekliği nedeniyle uluslararası likidite sorunları karşısında etkisiz kalmaktadır. Bundan dolayı yeni finansal dalgalanmalara hazırlıklı olmalıyız. Kaynakça Owen Evans, Alfredo M. Leone, Mahinder Gill, and Paul Hilbers, (2000) Macroprudential Indicators of Financial System Soundness, IMF, Occasional Paper, No:192 Mishkin, Transmission Channels Guillermo A. Calvo, On Dollarization, Economics of Transition, Vol.10, No.2, 2002 Guillermo A. Calvo ve Carmen Reinhart, Fear Of Floating, NBER Working Paper, No.7993, 2000, http://www.nber.org/papers/w7993.pdf. IMF, Global Stability Report 2007, 2006, 2005, 2004, 2003. 26

AR-GE HARCAMALARININ VERGĠ MEVZUATI AÇISINDAN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ VE MUHASEBELEġTĠRĠLMESĠ 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu na Göre: 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu nun Diğer indirimler başlıklı 10/1-a maddesi aşağıdaki gibidir: Madde 10-(1) Kurumlar vergisi matrahının tespitinde; kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla, kurum kazancından sırasıyla aşağıdaki indirimler yapılır: a) Mükelleflerin, işletmeleri bünyesinde gerçekleştirdikleri münhasıran yeni teknoloji ve bilgi arayışına yönelik araştırma ve geliştirme harcamaları tutarının % 40'ı oranında hesaplanacak "Ar-Ge indirimi". Araştırma ve geliştirme faaliyetleri ile doğrudan ilişkili olmayan giderlerden ve tamamen araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde kullanılmayan amortismana tâbi iktisadî kıymetler için hesaplanan amortisman tutarlarından verilen paylar üzerinden Ar-Ge indirimi hesaplanmaz. Matrahın yetersiz olması nedeniyle ilgili dönemde indirim konusu yapılamayan tutar, sonraki hesap dönemlerine devreder. Ar-Ge indiriminden yararlanılacak harcamaların kapsamını ve uygulamadan yararlanılabilmesi için gerekli belgeler ile usulleri belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir. 5422 Sayılı Mülga Kurumlar Vergisi Kanunu na göre zarar olsa dahi indirilecek istisnalar bölümünde yer alan Ar-Ge indirimi yeni KVK ile kazancın bulunması halinde indirilecek istisnalar bölümüne alınmıştır. Bu kapsamda Ar-Ge indiriminin, eski uygulamaya göre zarar olması halinde dahi kurum kazancından indirilerek geçmiş yıl zararlarının sonraki yıllara devredilmesi suretiyle 5 yıl içerisinde mahsup edilmesine imkân tanınmaktaydı. Mevcut uygulamayla; kurumlar vergisi beyannamesinde kazancın bulunması halinde indirilecek istisnalar kısmında gösterilecek olan Ar-Ge indirimi, kazancın bulunmaması halinde beyannameye dahil edilmeyeceği ve kazancın bulunması durumuna kadar beyannamede 27

gösterilmeyeceği için, indirim hakkının sonraki yıllardaki kazançlardan mahsup edilmesi hususundaki 5 yıllık sınırlayıcı süre ortadan kalkmış durumdadır. 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu 1 Sıra No.lu Genel Tebliği Çerçevesinde Yapılan Açıklamalar Tebliğe göre araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) faaliyeti; bilim ve teknolojinin gelişmesini sağlayacak yeni bilgileri elde etmek veya mevcut bilgilerle yeni malzeme, ürün ve araçlar üretmek, yazılım üretimi dahil olmak üzere yeni sistem, süreç ve hizmetler oluşturmak veya mevcut olanları geliştirmek amacıyla yapılan düzenli çalışmaları ifade etmektedir. Ar-Ge projesi ise amacı, kapsamı (genel ve teknik tanımı), süresi, bütçesi, özel şartları, diğer kurum, kuruluş, gerçek ve tüzel kişilerce sağlanacak ayni ve/veya nakdi destek tutarları, sonuçta doğacak ihtira haklarının paylaşım esasları belirlenmiş ve Ar-Ge faaliyetlerinin her safhasını belirleyecek mahiyette ve bilimsel esaslar çerçevesinde hazırlanan proje olarak tanımlanmıştır. Tebliğde; 10.2.2. Ar-Ge faaliyetleri bölümünde belirtilen faaliyetlerle ilgili olarak yapılan ve aktifleştirilerek amortisman yoluyla itfa edilen veya doğrudan gider kaydedilen harcamaların Ar-Ge harcamaları olduğu ve bu harcamalar üzerinden % 40 oranında hesaplanarak kurum kazancından indirilecek tutarın da Ar-Ge indirimi olduğuna hükmolunmuştur. Anılan düzenleme uyarınca; Ar-Ge indiriminden yararlanmak için, ilgili harcamaların aktifleştirilmesi ya da gider yazılması konusunda bir şart öngörülmemiş olup, harcamaların Ar-Ge faaliyeti kapsamında olması ve mahiyetlerinin gerektirdiği şekilde kayıtlara alınması koşuluyla ilgili tutarların Ar-Ge indirimine konu edilebileceği belirtilmiştir. Aşağıda belirtilen amaçlara yönelik faaliyetler ise Ar-Ge faaliyetleri olarak değerlendirilmektedir: 28

Bilimsel ve teknolojik alanlardaki belirsizlikleri gidermek ve bunları aydınlatmak amacıyla, bilim ve teknolojinin gelişmesini sağlayacak yeni teknik bilgilerin elde edilmesi, Yeni yöntemlerle yeni ürünler, madde ve malzemeler, araçlar, gereçler, işlemler, sistemler geliştirilmesi, tasarım ve çizim çalışmaları ile yeni teknikler ve prototipler üretilmesi, Yeni ve özgün tasarıma dayanan yazılım faaliyetleri, Yeni üretim yöntem, süreç ve işlemlerinin araştırılması veya geliştirilmesi, Bir ürünün maliyetini düşürücü, kalite, standart veya performansını yükseltici yeni tekniklerin/teknolojilerin araştırılması. Tebliğde hangi amaçlara haiz faaliyetlerin Ar-Ge faaliyeti olarak değerlendirileceğini müteakip aşağıda sayılan faaliyetler ise Ar-Ge sayılmayan faaliyetler olarak belirlenmiştir. Pazar araştırması ya da satış promosyonu, Kalite kontrol, Sosyal bilimlerdeki araştırmalar, Petrol, doğalgaz, maden rezervleri arama ve sondaj faaliyetleri, İcat edilmiş ya da mevcut geliştirilmiş süreçlerin kullanımı, Biçimsel değişiklikler (Tebliğin 10.2.2. Ar-Ge faaliyetleri bölümündeki amaçlara yönelik olmayan şekil, renk, dekorasyon v.b., estetik ve görsel değişiklikler), Bilimsel ve teknolojik yenilik doğurmayan rutin faaliyetler (rutin veri toplama, rutin analizler için kullanılan program, yazılım gibi üretilen prototiplerin rutin ayarlamaları), İlk kuruluş aşamasında kuruluş ve örgütlenmeyle ilgili araştırma giderleri, Proje sonucunda geliştirilen ürüne ilişkin fikri mülkiyet haklarının korunmasına yönelik çalışmalar, Numune verilmek amacıyla prototiplerden kopyalar çıkarılıp dağıtılması ve reklam amaçlı tüketici testleri. 29

AR-GE HARCAMALARI Mükelleflerin Ar-Ge harcamalarının Ar-Ge indirimine konu harcama olarak değerlendirilebilmesi için işletmelerin ayrı bir Ar-Ge departmanı kurmaları zorunlu olup, mükellefler aşağıda sayılan harcama kalemleri kapsamındaki harcamaları indirime konu edilebilecektir. İlgili harcama kalemlerine ilişkin detaylı açıklamalara Kurumlar Vergisi Kanunu 1 Sıra No.lu Genel Tebliği nde yer verilmiştir. İlk Madde ve Malzeme Giderleri Personel Giderleri Genel Giderler Dışarıdan Sağlanan Fayda ve Hizmetler Vergi, Resim ve Harçlar Amortisman ve Tükenme Payları Finansman Giderleri AR-GE HARCAMALARININ MUHASEBELEġTĠRĠLMESĠ Tebliğ e göre, mükelleflerin gayri maddi hakka yönelik olarak gerçekleştirdikleri Ar-Ge harcamalarını aktifleştirmeleri zorunlu kılınmış, gayri maddi hakka yönelik olmayan ve VUK uyarınca aktifleştirilmesi zorunlu olmayan harcamalar ise doğrudan gider yazılabilecektir. Ar-Ge indiriminden yararlanma esnasında ilgili harcamaların aktifleştirilmiş ya da doğrudan gider yazılmış olması faklılık yaratmasa da harcamaların gider yazılmak yerine aktifleştirilmesi ya da aktifleştirilmek yerine gider yazılması kurumlar vergisi tutarında önemli değişiklikler meydana getirmektedir. Her Ar-Ge projesinin başlangıcında, projenin gayri maddi hakka yönelik olup olmadığı hususu dikkatleri üzerine çekmektedir. Maliye Bakanlığı nın bu konudaki yaklaşımı, her Ar-Ge projesini önce aktifleştirmek, projenin gidişat ve sonucunda göre de kayıt nizamını devam ettirmek yönündedir. Zaten Tebliğ de de belirtildiği üzere başarısız sonuçlanan projelerin ya da sürdürülme aşamasında devamından vazgeçilen projelerin doğrudan gider yazılması mümkün bulunmaktadır. 30

Bu bağlamda mükelleflerin her Ar-Ge projesiyle ilgili harcamalarını önce aktifleştirmeleri gerekmektedir. Projeden, daha sonraki yıllarda vazgeçilmesi veya projenin tamamlanmasına imkân kalmaması durumunda ve projenin başarısızlıkla sonuçlanması hallerinde kurumun Ar-Ge faaliyeti kapsamında yapmış olduğu ve önceki yıllarda aktifleştirilmiş olduğu tutarların doğrudan gider yazılabilmesi mümkün bulunmaktadır. Projenin maddi ya da gayri maddi bir çıktıyla sonuçlanması durumunda, ilgili çıktı 339 ve 365 Sıra Numaralı VUK Genel Tebliğleriyle revize edilen 333 Sıra Numaralı VUK Genel Tebliği uyarınca belirlenen itfa ömrüne göre amorti edilecektir. Örneğin; proje sonucunda işletmenin şerefiyesini artıracak bir know-how ortaya çıkmışsa aktifleştirilen harcamalar 15 yılda, yeni bir yazılım elde edilmişse 3 yılda, proje başarısız sonuçlanmayıp herhangi bir çıktı da elde edilememişse anılan tebliğin 57. sırasında belirtildiği üzere 5 yılda itfa edilecektir. Aktifleştirilen harcamaların % 50 yi geçmemek üzere istenirse azalan bakiyeler yöntemi kullanılmak suretiyle de itfa edilebileceği tabiidir. Gelecekteki faydanın ölçülemediği ve belirsizliğin yüksek olduğu harcamalar gider yazılmalıdır. Yapılan harcamanın ne kadarının hangi dönemde fayda sağladığının ölçülmesi genelde zor olmaktadır. Eğer fayda ile harcama arasında ilişki kurulamıyorsa bu tip harcamalar gider olarak yazılır. Bu tür harcamaların varlık olarak tanımlanabilmeleri için güvenilir şekilde ölçülebilir olmaları gerekmektedir. Araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde belirsizlik söz konusu ise, bu tür harcamalar gelecek dönemlere taşınmaz ve o dönemin gideri olarak yazılır. Eğer yapılan harcamanın gelecekte ekonomik fayda sağlayacağı tahmin ediliyorsa aktifleştirilecek ve fayda sağlanacak dönemlerle ilişkilendirilerek, amortisman yolu ile gidere dönüģtürülecektir. 31