3.10. Cesaretli Olmak Reychem Corporation Kurucusu Paul Cook emekli olurken kendisinden sonra görevi alacak kişiye bir şilt verdi ve şu tavsiyede bulundu. "Risk al, cesur ol, şansları kullan." Cesaretli olmak, risk almak anlamına gelmektedir bu para, strateji, plan, işlemler ve insanlar konusunda olabilir. Dağcı olacak tırmanıcılar çok yükseklere çıkma cesaretini göstermelidir. "Ben 'hiç kimsenin anlaşamayacağı' biri olarak tanımlanan yeni bir patron ile çalışmaya başlayacaktım. İki gün içinde işler arap saçına dönmüştü. İşten onun bürosuna gittim ve 'ben işi tahmin edici bir şekilde yapamıyorsam, kendinize başka birini bulun!" dedim. Gülümsedi. Ve bir daha asla sorun yaşamadık," diye anlatmıştır Jim Rupp. O daha sonra bu zorlu patronun bir rakibi olmuştu. Rupp ekledi, "Bir kişi kendi cesareti kadar iyidir. Ben kendimi sınamak için korkunun üzerine giderim. Ben belirsizliği severim. Siz ne olacağını asla bilemezsiniz. Ben işi bitirirken daha sonrasında ne olacağını bilmem." Cesaret, mükemmele yakın şefleri tanımlarken mutlaka olması gereken bir özelliktir. Cesaret her türlü eleştiri, saldırı ve alaya karşın tehlike ile yüz yüze kalma durumunu anlatmaktadır. Cesaretin hiçbir alternatifi yoktur. Ve siz onu kalbinizde hissedersiniz. O size ne yapmanız ve ne söylemeniz gerektiğini anlatacaktır. "Cesaretli olmazsanız, zafer kazanamazsınız." Benim insanlarda görmek istediğim şey insanların kendilerini bilmedikleri bir şey tarafından sınırlandırmalarıdır. Bu onların yukarı doğru bir adım atması ve ödülü kazanması anlamına gelmektedir onlar bunu nasıl yaptıklarının ayrıntısını bilmeseler bile. Daha sonra onlar bunun nasıl olduğunu anlar. Başka bir deyişle onlar bir şey başaracaklardır ve onlar onu elde ederler. Onlar cesarete sahiptir.-richard MCCORMICK Başkan ve CEO, US West- Kaygılanmayarak, gereksiz stresler yaşamayarak ya da yapılması gerekeni ertelemeyerek cesaretinizi geliştirebilirsiniz. Onu başkalarının yapmaya korktukları şeyi yaparak geliştirebilirsiniz. Yalnızca azimli olarak bile bakış açınızı değiştirebilirsiniz. Sorunlarla yüz yüze geleceksiniz. Onları çözmeye çalışın. Bir şeyler yapın ve bir şeyler değişinceye kadar bunu sürdürün. Ben etkin bir strateji olmaksızın cesaretli davranmaktan bahsetmiyorum. Hokia'nın (Motorola'dan sonra cep telefonu üretiminde ikinci büyük şirket) eski CEO'su Kari Kairamo bazen büyük paraların kaybedildiği çok riskli hamleler yapmasıyla tanınmaktadır. Odaklanma ve amaç olmaksızın cesaret, cesaret değil, kayıtsızlıktır. Siz durumu yeni bir tarzda ele almalısınız. Gerçek cesaret içgüdü olduğu kadar uslamlamadan gelmektedir. Düşüncesiz korkaklık ya da kayıtsızlık yerine mantıklı cesareti koymalısınız.
İkinci olarak, dürüst olun. Dürüstlük sizi risk almaya yönlendirir. Dürüst olduğunuz zaman davranışlarınızın sonucunu daha çabuk alacaksınız ve daha ivi seçeneklere sahip olursunuz. Üçüncü olarak, kararlarınızı verirken doğru inamlardan doğru verileri alın. Doğru ve güvenebileceğiniz insanların tavsiyesine ihtiyacınız olacaktır. Dördüncü olarak, neşeli olun. Ölüm gibi durumlar dışında neşenizi sürekli olarak korumaya çalışın. Keyif alacak bir şeyler bulduğunuzda işinizde daha verimli olursunuz. Cesur olmanın alternatifi iş konusunda korkak olmaktır. Ve iş konusunda Korkak olanlar hiçbir şeyden keyif almayacaklardır. Çok sayıda iş hızlı bir şekilde değişim göstermektedir ve sürekli olarak büyük riskler alınmasını gerekli kılmaktadır. Eğer risk alma konusunda isteksiz davranırsanız şirketi daha ileri taşıyacak kararlar alamazsınız. Bana McCaw şirketini satın almam teklif edilmişti. Şirketin değeri 18 milyon dolardı. Şirketi aldığımda pek çok kişi çok büyük bir risk aldığımı söylemişti. Ancak kısa zamanda şirket satın aldığımız değerin yirmi katı bir değere sahip olacaktı.-alex MANDL CEO, Communication Services Group/AT&T- İş yaşantısı -genel yaşantı gibi- daha önce hiç düşünülmemiş şeyler hakkında bir şeyler yapmak anlamına gelmektedir. Yüksek düzeydeki insanlar her zaman için bazı yeni yeni mücadeleler ile karşı Karşıya gelmektedir. Herhangi bir yüksekliğe ulaşabilmek için lades kemiği değil, omurga gerekmektedir. Siz bir seçeneğe sahip olursunuz, böylece cesareti seçmiş olabilirsiniz. Küçük küçük adımlarla bunu günlük temele oturtabilirsiniz. Ben cesaretli olmak hakkında konuştuğum zaman, herkes kendi kendine, "Şey, ben cesaretliyim. Tabii ki sağduyumu kullanırım. Ben aptal değilim," değilim. Bu çok iyi. Bu bizi mutlu kılar. Bu sizi daha başarılı yapacak şeydir. Cesaret skalasında hangi seviyede olursanız olun, bir adım daha yukarıya çıkmaya çalışın. Cesaret skalası ile ne demek istediğimi açıklamama izin verin. Diyelim ki bir şirkette orta düzeyde bir yöneticisiniz. Üç yıllık bir çalışmadan sonra üç haftalık bir tatil yapma şansınız var. Son altıay siz ve aileniz Kanada'da bir balık tutma ve kano ile gezme planı yapıyorsunuz. Patrona bunu onaylattınız, gerekli olan tüm ayarlamaları hallettiniz ve gitmeye hazırsınız. Patronunuz ayrılış gününden iki gün önce sizi bürosuna çağırdı ve bazı önemli fakat kritik olmayan bir iş programı nedeniyle üçhafta yerine iki hafta sonra geri dönmenizi istedi. Onun sözlerini "iki hafta sonra dönersin ya da kovulursun," diye bitirdiğini düşünelim. Aşağıdaki tepkilerden bir tanesini seçebilirsiniz: Cesaret Seviyesi 1: Tamamen kabullenme. Ben planlarımı yaparken program değişikliğini göz önünde bulundurmamıştım. Tabii ki tatil programımı değiştireceğim. Onu tamamen iptal etmemi ister misiniz? İsterseniz bunu da yapabilirim.
Cesaret Seviyesi 2: Mücadele etmeden kabul etmemek. "Aslında bu tatil için böyle bir sorun çıkabileceğini düşünmemiştim, fakat ne yapalım! Tabii ki ben bir haftayı kesebilirim. Gerekli olan başka bir şey var mı?" Cesaret Seviyesi 5: Kaygınızı ifade edin ve alternatifler önerin. "Şimdi programlama sorunu üzerine konuşalım. Benim planlarımı değiştirmeksizin yapılabilecek bir şey var mı? Cesaret Seviyesi 4: Savunmaya geçmek ve taviz vermemek. "Ben tatile planlandığı gibi gideceğim. Eğer beni kovmak istiyorsanız bunu şimdiden yapın, dönmemi beklemeyin." Cesaret Seviyesi 5, 6 ve 7: Size bağlıdır ve sizin yüz yüze kaldığınız seviyeye bağlıdır. Hangi seviyeyi seçmiş olursanız olun, bir dahaki sefere daha yüksek bir seviyeye çıkın. 4. seviyeye nasıl ulaştığınıza şaşırabilirsiniz. Bunun yalnızca bir blöf olduğunu görebilirsiniz. Diğer taraftan siz kovulabilirsiniz. Sizi tehdit eden bir patron iyi bir patron değildir. Başka durumlarda kendi cesaret skalanızda yukarı çıkmak, şirket kafeteryasında CEO ile konuşmak, sizin işinizi kapmaya çalışan bir iş arkadaşınızla tartışmak, başka bölümlerle dostça rekabet etmekten baskın bir tarzda mücadeleye girişmek anlamına gelebilir. Herkese uyan tek bir cesaret seviyesi bulunmamaktadır. Her insan kendi skala- sına sahiptir. Ancak nerede olursanız olun, siz yukarı çıkmalısınız. Siz benim tavsiye ettiğim 4. cesaret seviyesinin mantıksız ya da usa aykırı olduğuna dikkat etmişsinizdir. Gerçekten de kişiler arası davranışlar açısından düşünüldüğünde bu kabul edilebilir bir durum değildir. Ancak çok sayıda insanın tepkisi hâlâ "ben bunu asla yapmazdım," olacaktır. Evet yapabilirsiniz ve kendi gücünüzü arttırmak yapmanız gereken şeydir. Sıklıkla cesaret derecesinde yukarı çıkmak ile hiçbir şey kaybetmez ve her şeyi kazanırsınız. "Hayır" sözcüğü genellikle elinizde olan en önemli kozdur. "Ben aptal değilim. Bu cesaret değil. Bir haftalık tatil neden bu kadar önemli olsun ki!" dediğinizi duyar gibiyim. Ancak siz ne kadar güçlü olursanız, başkalarının o kadar saygısını kazanırsınız. Kendinize olan saygınız artar, ve zamanı geldiğinde insanları yönetebilme yeteneği kazanmış olursunuz. Birkaç yıl önce Denver'da bir binanın yirmi altıncı katına çıkmak için asansöre binmiştim. Üçüncü katta bir yerel politikacı asansöre bindi. 26. katın düğmesine basmıştı. Beşinci katta başka bir topluluk lideri içeri girdi ve 26'ya bastı. Onuncu katta Jim Baldwin asansöre bindi ve 26. katın düğmesine bastı. Baldwin büyük bir mağaza zincirinin başkanıydı. O basın organlarında sıkça görünür ve iş ve topluluk etkinlikleri dünyasında saygınlık görürdü. Diğer iki kişi onu hemen tanıdı ve hevesli bir şekilde kendilerini tanıttılar, el sıkıştılar. Onlardan hiçbiri kendilerini bana tanıtma konusunda
bir şey yapmamışlardı. Ve ben asansördeki rahat köşemde kolayca kalabilirdim, fakat eğer saygı duyulan insanlar arasında olmak istiyorsan, onların yaptıkları şeyi yapmak zorundasın diye düşündüm. Böylece kendi cesaret skalamda yukarı doğru çıkmak isteyerek kendimi tanıttım, diğer iki adamın yaptıkları gibi onun elini sıktım. O benim elimi uzun bir süre bırakmadı ve "Debra, seninle karşılaşmak bir zevk. Ben senin hakkında çok sayıda iyi makale okudum. Konuşmak için biraz zamanın var mı? Ben şirketimin bazı işleri nedeniyle seninle tartışmak istiyorum," dedi. Dördümüz yirmi altıncı kata çıktık ve Baldwin ile on dakika boyunca konuştuk. Bu durum bir parça şans ve zamanlama durumuydu, fakat aynı zamanda cesaret işiydi. Siz kendi yazgınızı kendiniz yaratırsınız. Şans, zamanlama ya da cesaret hakkında hangisinin daha önemli olduğu sorulduğu zaman, mükemmele yakın şefler cesaret olmaksızın şans ve zamanlamanın iyi bir iş başaramayacağı konusunda fikir birliği içindedirler. Siz bir kez kendi cesaret yeteneğinizden faydalandığınız zaman, bunun ne kadar kolay olduğuna şaşıracaksınız ve ne Kadar değerli olduğuna. Bazen siz insanlara beyinleri olup olmadığı Konusunda kuşku ile bakabilirsiniz. Ben gökyüzü dalışı yapmaya çalışan bir bölüm başkanı hatırlıyorum. Onun hiçbir kılavuzu yoktu. AncaK bir uçağa hindi ve ondan aşağıya atladı. Daha sonrasında Kırık bir kol ile bana söylediği şey "Bir dahaki sefere kılavuz alacağım" olmuştu. Fiziksel cesaret sizi bir şekilde cesur yapacaktır. Fakat değerlendirme yapmaya da ihtiyacınız vardır. Başka bir paraşütçü olan Parker şirketinin başkanı John Krebbs, yaklaşık olarak elli yaşındadır. O gökyüzü dalışı yapmıştır. Bu bir heyecandır, içten gelen bir duygudur. Siz kendinizi havada yürürken hissedersiniz. O yaşanması gereken bir deneyimdir. "İki yıl önce bir sakatlığım vardı. Kırık bir bilek ve ayağımda çok sayıda kırık kemikle yaşamama neden olacak bir Kaza geçirdim. Ancak bu bile benim paraşüt sevdama engel olmadı." Vahşi olmak iş dünyası için güçlü bir sözcüktür. Sözlüklerde o "evcil olmayan ya da uysal olmayan" olarak tanımlanmıştır. Ayrıca "dizginlenmeyen" ve "terk edilmiş, bırakılmış" anlamına gelmektedir. Ve tüm bu sözcükler zaman zaman tam olarak olmanız gereken sözcüklerdir. O geleneksel iş çevresi içinde bunları yapabilmek için cesaret gerektirmektedir. Ancak bunlar en yüksek zirveye ulaşabilmek için yapılması gereken şeylerdir. Cesaretli olmak ve bir miktar vahşi olmak, risk alma isteği hakkındadır bu sınırları zorlayarak hareket alanını genişletme isteğidir. Ross Perot'un İki KDS çalışanını bir İran hapishanesinden kurtarmasını organize etmesi böylesine sıra dışı bir durumdur. Glenn Armbruster çalışanların yüzlerine bir parça krema atmalarına izin veriyordu çünkü onlar biraz sıra dışı olan bir üretim programı ile karşı karşıya idiler (Gerçekte, biz burada elmalardan bahsetmiyoruz, fakat biraz vahşiliğe sahip olan farklı insanlar ve normların dışına çıkılan durumlardan bahsediyoruz).
Sizin gündelik yaşantınız içinde ve iş dünyasında, sınırlar, sınırlamalar, engeller, düzenlemeler ve beklenen davranışlar vardır. Onların dışına çıkılan her durumda bir tepki ile karşılaşılabilir. En başarılı şeflerin bazıları bana onların her zaman metinlerin söylediklerinin üzerlerine gittiklerini ifade etmişlerdir. Vahşilik bir zamanlar olduğu gibi "vahşilik" anlamına gelmemektedir. O, basit bir şekilde yeni engel, sınır ve beklenen davranışlara karşı koymak anlamına gelmektedir. Siz bir CEO olduğunuzu hayal edin. Kalabalık arasında size karşı duran kim olacaktır? Geri kalanından biraz farklı olarak bireysel olanlar bunu yapacaktır. Bu, esrarlı, anlaşılması güç, budalaca ya da ekstrem davranış anlamına gelmemektedir. Siz kendi sağduyunuzu kullanmak istersiniz. Ancak gerçek olan şey herhangi bir grubun liderinin her zaman orada olduğudur. Eğer birbirinize benzerseniz, birbirinize benzer olarak hareket ederseniz, insanlar sizin yaratıcılıktan yoksun olduğunuzu düşüneceklerdir. Eğer biraz vahşi değilseniz her zaman için biraz daha fazla sıkıntı ve zorluk yaşarsınız. Birazcık dizginlenemez olmak yapması en kolay şeydir. Pek çok insanın yaptığı şeyi dikkatli bir şekilde gözlemleyin ve onların yaptıklarını yapmayın. Bir CEO bana bir örnek vermişti: "Benim bankacım bana geldi ve faiz oranlarını yüzde 5 arttırdıklarını söyledi. Sinirlenmek yerine rahat ve içten bir ses tonu ile 'şirketin anahtarını alabilirsiniz,' dedim. Böylece toplantının sona ermiş olduğunu anlatmış oldum. Buna karşılık fazla bir şey söylemediler, ve kısa bir süre sonra izin isteyerek ayrıldılar. Ben ekibimle toplantı yaptım ve iflas olasılığını tartıştım. Golf oynamak için birkaç günlüğüne şehrin dışına çıktım. Ertesi gün bankacı ümitsizce hana ulaşmaya çalışıyordu ve hiçbir değişikliğin olmayacağına dair bir taahhütte bulunmuştu." Bu kişi bankacının talebini onun beklediğinden farklı bir şekilde basitçe yanıtlayarak potansiyel olarak kötü bir durumdan kurtulmuştu. Şirketin "anahtarlarını" önermek biraz cesaret ve biraz da vahşilik gerektirmektedir-ancak o inanılmaz bir ince zeka ve özgünlük de gerektirir. Biraz farklı bir şey yapmak sizin biraz vahşi biri olarak algılanmanızı sağlayacaktır. "Vahşi" bireysel ve göreceli bir şeydir. Benim iyi dini okul eğitimim (otoriteye saygı, yasalara boyun eğme, anne ve bahaya itaat) bana kibar, alçakgönüllü olmayı ve soru sormamayı öğretti. Aşağıdaki öyküde yaptığımı yapmak benim özgün doğam değildir. Ancak ben şeyleri nasıl farklı yapmam gerektiğini biliyorum. Bir iletişim şirketinin CEO'su ile buluşmak için bir randevu almıştım. İş yoğunluğu nedeniyle onunla buluşma zamanını ayarlamak hiç de kolay olmamıştı. Biz sonunda üç hafta sonra çarşamba günü öğle yemeği için planlama yapmıştık. O çarşamba günü sabah 10.00'da sekreteri toplantıyı 2.00'ye almak için beni aradı. "O öğle yemeği yerine, yürüyüşe çıkmak istiyor," diyerek açıklama yapmıştı. "Tamam," diye onayladım "2.00." (Başka ne yapabilirdim ki) Saat 2.00 olduğunda bekleme odasında başka birinin de onu beklediğini gördüm. Sonunda saat 2.20 olduğunda sekreteri CEO'nun odasına kadar refakat
etmek üzere benim yanıma geldi. CEO yanlışlıkla saat 2.00 için iki insana randevu vermişti. Diğer adam içeride oturmasına Karşın ben onun kalkmasını beklemeden CEO'nun bürosuna girdim. Yüzümde rahat bir gülümseme ile yürüdüm ve CEO'nun elini sıkmadan oturdum. Dostça bir ses tonuyla şöyle dedim. "Sanırım bu randevu sizin için çok önemli değil, öyle değil mi?" "A, evet. Çok önemli. Kesinlikle. Ben bu karışıklık nedeniyle özür dilerim. Ben gerçekten üzgünüm. Bu durumu düzeltmek için ne yapabilirim," diye yanıtladı içtenlikle. Benim yanıtım "sorun yok" demek oldu. Bu kibarca sitem etmek anlamına geliyordu, biraz vahşice davranarak benim toplantıya katılmak için gösterdiğim çabanın görmezden gelinmesine izin vermemiş oldum. Ben onunla neden görüşmek istediğimi açıklayarak konuşmamı sürdürdüm, ve o benim danışmanlık firmam ile çalışma yönünde bir sözleşme imzaladı. Aylar sonra bana "Bizim buluştuğumuz gün yaşanan karışıklık sıklıkla benim başıma geliyor. Ancak sen bu davranışımı yüzüme vuran ilk kişisin. Ben bunu saygıyla karşıladım," dedi. Bu örnek hoşnutsuzluğunuzu ifade etmek için onun penceresine bir taş fırlatmanız gerekmediğini göstermektedir. Daha uygun, kibar ve rahat bir yolla sıkıntınızı belirtebilirsiniz (Bu benim için Cesaret skalamda bir basamak yukarı çıkmak anlamına geliyordu). Cesaret bir lüks değildir. O bir gerekliliktir. Bazı insanlar asla korkusuz olamazlar; belki bu onların kendi kişiliklerinin bir parçasıdır. Bir CEO olarak, ben organizasyon içindeki insanlara çok uzak olamam. Biz bu tarzda davranan kişilerin seviyelerini aşağı indiririz.-tim DAY CEO ve Başkan, Bar.S Foods-