HERKES BİR ŞEYLERDEN KORKAR: Otodisomofobi: Kötü kokma korkusu



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir.

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap

C A NAVA R I N Ç AGR ISI

UÇUŞ KORKUSUNUN SEBEPLERİ. Kontrolü kaybetme korkusu. Kaçıp kurtulmanın mümkün olmadığı yerde panik atak geçirme korkusu.

TAVŞANCIK A DOĞUM GÜNÜ SÜRPRIZI

Ilgaz (14 Şubat 2010) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı (huseyinsari.net.tr)

Örnek alınacak en güzel insan Hz. Muhammed hayatı boyunca görüntüsüne ve hareketlerine dikkat etmiştir.

Sevda Üzerine Mektup

Havacılıkta İnsan Faktörleri. Uçak Müh.Tevfik Uyar, MBA

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

* Balede, ayak parmakları ucunda dans etmek. [Ç.N.] ** Balede, ayaklarını birbirine vurarak zıplamak; antrşa şeklinde okunur. [Ç.N.

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı.

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ VAKFI ADIGÜZEL ANAOKULU GÖKYÜZÜ SINIFI KASIM AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... 7 TUVALET EĞİTİMİNİN HANDİKAPLARI TUVALET İLETİŞİMİ N 1K (UYGULAMALI TUVALET İLETİŞİMİ)... 29

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Sayın (ebeveyn / bakıcı)

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

KORKU HAYAL GÜCÜNÜN MUHTEŞEM BİR HEDİYESİDİR

Eğitim Öğretim Yılı OKUL ÖNCESİ DÜŞÜNEN ÇOCUKLAR EĞİTİM SETİ YARIM GÜNLÜK PLAN ÇİZELGESİ

TEOG ÖNCESİ ÖĞRENCİLERİMİZE VE VELİLERİMİZE KÜÇÜK TAVSİYELER

Anksiyete ve gerginlik veya endişe. Eminim bunu son zamanlarda hepimiz yaşıyoruz.

YAPACAĞIMIZ SANAT ETKİNLİKLERİ

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler.

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

AİLE & YETİŞTİRME KONULU SORU LİSTELERİ

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Okuma- Yazmaya Hazırlık. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Ve Ritim. Fen Ve Doğa Etkinlikleri

SINAV KAYGISI ÖLÇEĞİ

DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU MAYIS AYI 1. HAFTASINDA NELER YAPTIK?

SINAV KAYGISI ÖLÇEĞİ

İLK ADIMLAR SINIFI HAFTALIK BÜLTENİ

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır

Ö.Ç BİLFEN ANAOKULU 5 YAŞ GRUBU GÜNLÜK EĞİTİM PROGRAMI

İçindekiler. Giriş. Bölüm 1: MINDFUCK ya da olasılıklarımız ve gerçek yaşamımız arasındaki boşluk 15

KASIM AYI 4 YAŞ GRUBU AYLIK BÜLTENİ

Öykü ile ilgili bitişik eğik yazı ile 5N1K soruları üretip çözünüz. nasıl : ne zaman:

Yüreğimize Dokunan Şarkılar

3. Zihinden atamadığınız tekrarlayan, hoşa gitmeyen düşünceler. 7. Herhangi bir kimsenin düşüncelerinizi kontrol edebileceği fikri

VÜCUDUMUZUN BİLMECESİNİ ÇÖZELİM

En Güzel Hediyesi Noel

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin

ÖN OYUN Yer, ağustos böceklerinin yuvası. Cici ve Mimi aynanın karşısında son hazırlıklarını yapmaktadır.

SARIGÖZLER ORMAN DEDEKTİFLİK AJANSI

Testversion Ej för ifyllnad

Kızım, evde köpek. bu köpeği eve? dedi. annesi. Zaten hep beni suçlarsın! dedi Cimcime. Mıyk! diye sızlandı köpek. Hemen gidecek bu köpek!

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

O Gün. mutluluğa. ömür boyu sürecek. adım atacaksınız

Edwina Howard. Çeviri Elif Dinçer

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer

Evlat Edinilen Çocuğa Multidisipliner Yaklaşım: Vaka Örnekleri Üzerinden Evlat Edinme. Psikolog Reyhan Bahçivan-Saydam

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

GÜZELLER GÜZELİ BAYAN COONEY

Bay Çiklet in Bahçesi

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Esrarengiz Olaylar. Dangg Dongg Dangg

Çok Mikroskobik Bir Hikâye

Bu konuda daha kim bilir ne yöntemler bulunacak? Tüm Kişisel Gelişim Uzmanı Meslektaşlarımı ve dostlarımı WC-TERAPİ çalışmalarına bekliyorum!

Ağlat Beni Klip Senaryosu Harun KOLÇAK

TEMA: OKULUMUZU TANIYALIM KONU: OKULUMUZ TARİH: 01 EYLÜL / 30 EYLÜL YAŞAYAN DEĞERLER: SEVGİ

9. Sigarayı bırakma zamanı

TEK TEK TEKERLEME. Havada bulut Sen bunu unut

Özgüven Nedir? Özgüven Eksikliği Nedir?

AFYONKARAHİSAR REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ MÜDÜRLÜĞÜ

Okuma- Yazmaya Hazırlık. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Ve Ritim. Fen Ve Doğa Etkinlikleri

1. Bölüm. Böbür Tepesi nde

Beynin Temelleri BEYNİN TEMELLERİ 1: BEYNİN İÇİNDE NE VAR?

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ

1. Bölüm. Uçağın kalkmasına bir saat vardı. Birkaç dakika içinde kapıya çağırılacaklardı. Eğer yapacaksa, şimdi yapması gerekiyordu.

Yazar : Didem Rumeysa Sezginer Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı Yağ ile bal ede bir söz Yunus Emre

T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM ANAOKULU DENİZ İNCİLERİ SINIFI

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi

NİSAN AYI BÜLTENİMİZ

Bir gün Pepe yi görmeye gittim ve ona : Anlayamıyorum her zaman bu kadar pozitif olmak mümkün değil, Bunu nasıl yapıyorsun? diye sordum.

SINAV ÖNCESİ SON UYARILAR...

ANLATIM BOZUKLUKLARI

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Verimli Çalışma Teknikleri

3 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, özelliklerim, görünümümdeki değişiklikler nelerdir?

Evren Nağmesinde Bir Gelincik Tarlası

SINAV KAYGISI. Sınav Kaygısının Belirtileri Nelerdir? * Fiziksel Belirtiler

YİNE YENİ KOMŞULAR. evine gidip Billy ile oynuyordu.

Araştırmalar, evli çiftlerin yarıdan fazlasının birbirini tam olarak tanımadıklarını gösteriyor. Peki siz eşinizi yeterince tanıyor musunuz?

MERSİN HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ ÇEKÜSH ŞUBESİ ÇOCUK GELİŞİMCİ DAMLA ATAMER

ÖZEL KIRAÇ ORTAOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DEĞERLER EĞİTİMİ RAPORU (NİSAN 2015) KARŞILIKSIZ İYİLİK YAPMAK

meslek seçmişim kendime! Her gün dolaş dur! Masa başında çalışmaktan beter sıkıntıları var bu işin; yolculukların çilesi de işin cabası: Değiştirilen

Elişa, Mucizeler Adamı

GÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU

Öğretmen: Başak Berna CORDAN. Duvarlar Konuşuyor, Pera nın Ziyaretçileri Dinliyor

Transkript:

1. BÖLÜM HERKES BİR ŞEYLERDEN KORKAR: Otodisomofobi: Kötü kokma korkusu

Son, son değildir. Ve bu, sonun başlangıç ya da orta olduğu anlamına da gelmiyor, çünkü bu yanlış olurdu. Son, bitiş noktası ya da bitiş çizgisinden çok daha fazlasıdır. Son, cesaret gerektirir ve bir sonraki yolculuğa hazır olanları bir araya getirir. On üç yaşındaki Madeleine Masterson derin uykudaydı, kapkara lülelerini duş bonesinin altına düzgünce sokmuş ve huzurlu mavi gözlerini dünyaya karşı sımsıkı kapatmıştı. Bir sene önce Korku Okulu na ilk geldiğinde tüm böcekleri ve korkunç sürüngenleri kendinden uzakta tutmak isteyen Madeleine, ağ bir peçe ve böceksavarlardan oluşan bir kemer takıyordu. Politik açıdan kendini yetiştirmiş olan Londralı, okulda geçirdiği ilk yazın ardından peçesini ve kemerini 9

çıkarmış olsa da, son zamanlarda yeniden eski haline dönmüştü. Birkaç gün önce kahverengi ve bordo renkli bir balili örümceğiyle girdiği çatışma, hayvancağızın Madeleine in alnının tam ortasında ölmesiyle sonuçlanmıştı. Bu sarsıcı olay panik duygusunun yeniden ortaya çıkmasına neden olduğu için Madeleine duş boneli hayatına geri dönmüştü. Ama bu sabah, her zamanki gibi sekiz yapışkan bacaklı bir şeyin kolunda dans ettiğini hayal ettiği için değil, çok daha zararsız bir şey yüzünden uyandı. Gözleri hâlâ kapalıyken, Madeleine berbat bir koku aldı. Duman ya da tehlike çağrıştıran tanıdık bir koku değildi. Ağzında ve burun deliklerinde yoğun, ağır ve aşırı derecede şekerli bir koku hissediyordu. Şekerli şeyler Madeleine in hoşuna gitse de, bu kokunun mide bulandırıcı bir yanı vardı. Başka bir gün olsaydı, gözlerini hemen açar ve merakını giderirdi. Ama özellikle bu sabah, Madeleine günün ilerleyen saatleriyle yüzleşmekten daha korkunç bir şey düşünemiyordu. Madeleine, diye fısıldadı tanıdık bir ses ve küçük kız yanaklarında sıcak bir nefes hissetti. Madeleine başka çaresi olmadığından, pes edip yavaşça gözlerini açtı. Yüzünün bir santimetre ötesinde Korku Okulu nun tuhaf müdiresi Bayan Wellington ı buldu. Bazı insanlar yakından güzel görünseler de, okul müdiresinin o insanlardan biri olmadığı kesindi. Yaşlı kadının derin kırışıklıklarına kötü bir şekilde çöken yoğun makyajı, zamanın hızla geçtiğinin acımasız bir kanıtıydı. Günaydın, Bayan Wellington, diye fısıldayan 10

Madeleine bir kez daha o berbat kokunun saldırısına uğradı. Küstahlık yapmak istemem ama bu koku da ne? Daha önce vücut kokusuna hiç önem vermedim, o yüzden Schmidty den ter bezlerimi marmelat ve balla değiştirmesini istedim. Çok hoş, değil mi? Ama Schmidty doktor değil ki! diye bağırdı Madeleine. Olabilir, ama çocukken sürekli doktor gibi davranırdı. Bunun önemi yok. Sessiz ol, diye karşılık verdi Bayan Wellington. Diğerlerini uyandıracaksın. Gevezelik etmek için vaktimiz yok; bir an önce benimle sınıfta buluşman gerekiyor. Madeleine yaşlı kadının yüzüne bakıp kafasını salladı. Bayan Wellington en büyük iki korkusuyla, Abernathy ve okulu kaybetmekle karşı karşıya olduğu için havaya anlaşılabilir bir telaş hâkimdi. Yabancılaştığı üvey oğlu olması dışında Abernathy, Bayan Wellington ın bir öğretmen olarak tek başarısızlığıydı ve bu gerçeği dünyaya itiraf etmek bir yana, kendisine bile itiraf etmekte zorlanıyordu. Bayan Wellington kadınsı bir yürüyüşle koridora çıkarken kedileri Fiona, Errol, Annabelle ve Ratty hızla ayaklarının arasında dolaşıp duruyordu. Madeleine dikkatle yataktan kalktı. Bu basit bir iş değildi, çünkü on yaşındaki Hyacinth Hicklebee-Riyatulle ve gelinciği Celery ayakucunda yatıyordu. Hyacinth -ya da tercih ettiği şekilde Hihi- yalnız kalmaktan korkmasının yanı sıra uygunsuz davranışlarıyla da tanınırdı. 11

Ayak parmaklarının ucuna basarak dikkatle manevra yapan Madeleine, yataktan uzaklaşıp on üç yaşındaki Rhode Islandlı Lucy Lulu Punchalower ın yatağının yanından geçti. Kızıl saçları çilli yüzünü örten derin uykudaki Lulu, uyanıkken nadiren rastlanan bir tatlılık sergiliyordu. Cesur genç kız, düşüncelerini söylemek ya da gözlerini devirmek konusunda hiç çekinmemesiyle tanınırdı. Elbette, kapalı mekânlar söz konusu olduğunda Lulu nun kendinden emin görünümünün anında ortadan kaybolduğunu söylemek gerekirdi. Asansöre binmeye ya da penceresiz bir odaya girmeye zorlandığında, Lulu dizginlenemeyen bir histeriye kapılırdı. Genç kız bir keresinde Boston daki bir otelde sırf asansöre binmemek için pencere temizleyen görevlinin arabasını çalmıştı. Ne yazık ki, Lulu aracı nasıl kullanacağını bilmediği için itfaiyeciler tarafından kurtarılmak zorunda kalmıştı. Olay, gece haberlerinde yer almış ve imajlarına dikkat eden ebeveynlerini oldukça üzmüştü. Şimdi, güneş Summerstone olarak bilinen bakımsız, kireçtaşı malikânenin üzerinde yükselirken, parmaklarının ucunda gıcırdayan merdivenlerden aşağı inen Madeleine in zihninde yeni günün önemi ağır basıyordu. Bayan Wellington ve Abernathy barışıp muhabir Sylvie Montgomery nin ifşasını baltalamazlarsa, Korku Okulu hızla ve hiç hoş olmayan bir şekilde ortadan kalkacaktı. Fazlasıyla deneysel olan Böceklere Karşı Beyin Yıkama semineri de dâhil hiçbir şey fobisini aşmasına yardımcı olmadığı için, Madeleine okulu kaybetmeyi göze alamazdı. Korku Okulu nun 12

tüm öğrencilerinin farkında olduğu bir gerçek vardı: Kursu tamamlayamazlarsa, kısıtlı ve panik dolu hayatlarına çabucak geri dönebilirlerdi. Madeleine pembe zambak desenleriyle süslenmiş antreden içeri girip Bayan Wellington ın güzellik yarışması fotoğraflarının önünden geçtiğinde, midesi çözülmesi imkânsız bir Kelt düğümü halini almıştı. Ana Salonun ve eşsiz kapıları olan geniş koridorun görüntüsü bile Madeleine in giderek artan gerginliğini dindirmeye yetmedi. Sınıfın ve kabul odasının bulunduğu balo salonunda ilerlerken uçak ambarı, çiftlik kapısı, zürafa biçimli portal ve sayısız yaratıcı sapkınlıkları hatırladı. Madeleine içeri girer girmez Bayan Wellington ı gördü, üzerinde göz farıyla kusursuz bir uyum içinde olan pembe saten pijamaları vardı ve kanepenin önünde telaşlı bir şekilde yürüyüp duruyordu. Korku Okulu na gelmeden önce Madeleine yatmadan evvel makyajını tazeleyen bir kadınla hiç karşılaşmamıştı. Ama Bayan Wellington böyle bir kadındı ve göz farı, allığı, takma kirpikleri ve rujuyla bunu kanıtlıyordu. Duş Komutanı. Tanrı ya şükür nihayet gelebildin! diye bağırdı Bayan Wellington. Madeleine yavaşça plastik duş bonesini düzelttikten sonra yaşlı kadına sinirle baktı. Bayan Wellington, böyle bir günde saygısızlık yapmak istemem, ama buraya gelmemi sadece otuz saniye önce istediniz. Ve lütfen bana Duş Komutanı demekten vazgeçin. Kendimi çizgi film karakteri gibi hissediyorum - üstelik hiç de hoş olmayan bir karakter gibi! 13

Görünüşe bakılırsa, biri yatağın ters tarafından kalkmış. Sormamam gerektiğini biliyorum, dedi Madeleine içini çekerek, ama yatağın ters tarafı ne demek oluyor? Yatağın yanlış tarafı oluyor, dedi Bayan Wellington ağzı renk değiştirirken. Yaşlı kadının bir tür genetik bozukluğu vardı; kızdığında, gerildiğinde ya da utandığında dudaklarındaki geniş kılcal damarları koyulaşıyordu. Formalite gereği odayı börtü böcek taramasından geçirmeyi bitirmek üzere olan Madeleine, karşılık vermekten çekindi. Genelde örümcek ağı olmayan yerler genç kızın kendini rahat hissetmesini sağlıyordu, ama bugün için aynı şey geçerli değildi. Kendisini rahat hissedemeyeceği kadar çok şey risk altındaydı. Rahatlama düşüncesi bile ona sorumsuzca, hatta neredeyse yasadışı geliyordu! Bayan Wellington zarifçe kanepeye oturup bacak bacak üstüne attı ve Madeleine e de aynı şeyi yapmasını işaret etti. Çok iyi düzenlenmiş bir dansı icra ediyormuş gibi dört kedi de kadının ayaklarının dibinde daire çizdikten sonra sfenks pozisyonunu aldı. Madeleine dört kuyruğun ve on altı patinin yerini iyice ezberledikten sonra Bayan Wellington ın yanındaki yerini alıp öğretmeninin dimdik duruşunu taklit etti. Genç kız sabah ziyaretinin sebebiyle ilgili sorular sormaya hazırlanırken, Bayan Wellington ın güneş lekeleriyle dolu uzun ve narin parmaklarına odaklandı. Bu güçlü kişiliğinin, zaman ve tecrübelerin yorduğu zayıf bir bedende yer aldığını unutmak çok kolaydı. 14

Madeleine, senden buraya gelmeni istedim, dedi Bayan Wellington, çünkü bana tuhaf şeyler oluyor. Sizi anladığıma oldukça eminim. Okulu kaybetme ihtimali sizin için çok korkutucu olmalı; bu korumak için çok uğraştığınız bir miras. Abernathy ile yüzleşmeye gelince, bunca yılın ardından korkmanızın normal olduğunu düşünüyorum. Korku Okulu nun müdiresi olduğumu sana hatırlatmama gerek var mı? Korkuyu herkesten daha iyi bilirim! Aslına bakarsan, kısa bir süre önce bu konu üzerine fahri doktoramı aldım, o nedenle meselenin korku olmadığını söyleyebilirim. Mesele çok daha üzüntü verici, dedi Bayan Wellington kesin bir şekilde. Sonra göğsünü tuttu, suratı asıldı ve işitilebilir bir şekilde yutkundu. Yine ölüyormuşsunuz gibi yapmayacaksınız, değil mi? Hayır! diye bağırdı Bayan Wellington. Sonra sesi yumuşadı, Lütfen, Madeleine, bana mantıklı bir İngiliz tavsiyesi vermen için sana danışıyorum. Yardıma ihtiyacım var. Çok ama çok büyük bir sorunum var Aklı başında bir İngiliz olsam da, bana kalırsa diğerlerini de uyandırmalıyım. Ne de olsa, Theo insanlara teşhis koymak konusunda son derece usta, ayrıca yürümek için yardıma ihtiyacınız olursa Garrison ın güçlü olduğunu, Lulu nun kalp masajı yapmayı bildiğini ama Hyacinth in yardımcı olmak yerine işinizi zorlaştıracağını unutmayın. O yüzden bırakalım o ve gelinciği uyusun, dedi Madeleine kendisine engel olamayarak, sesine panik işlerken arkadaşlarını toplamaya gitti. 15

Birkaç dakika sonra Madeleine uyku sersemi, pijamalı sınıf arkadaşları -Theo, Garrison ve Lulu- ile geri döndü. Ölüm ve hastalıklar konusunda uzmanlığını ilan eden on üç yaşındaki New Yorklu bodur Theo Bartholomew grubun önüne geçti. Dağınık kahverengi saçlarını hızla düzelttikten sonra, lekeli gözlüğünü düğme burnunda itip muayeneye başladı. Doktor geldi, dedi Theo kendinden emin bir şekilde Bayan Wellington ın bileğinden tutarak. Ve iyi haber, nabzınızı hissedebiliyorum, bu kesinlikle hayatta olduğunuzu gösteriyor. Ah, Maddie seni uyandırmamalıydı, diye homurdandı Lulu, şimdiden Theo nun abartılı tavırlarına sinir olmuştu. Şaşırtıcı bir şekilde Theo Lulu ya aldırmayıp dikkatini Bayan Wellington a verdi. Şiddetli ya da hafif baş ağrınız var mı? Hayır, diye karşılık verdi Bayan Wellington. Peruk yapıştırıcısı olarak katran kullanmayı bıraktığımdan beri o konuda hiçbir sorunum olmadı. O halde, ileri derecede beyin tümörü, anevrizma ya da kafatası apsesi ihtimallerini eleyebilirim, diye açıklayan Theo ciddiyetle devam etti. Ekstremitelerinizde karıncalanma hissediyor musunuz? Ekstremitelerim mi? Ekstremite, kollar ve bacaklara verilen süslü bir isim, diye açıkladı Madeleine. Felç, çoklu sertleşim, fibromiyalji - sıradan, hayat değiştiren hastalıklara dair belirti arıyorum, dedi Theo. 16

Doğrusunu söylemek gerekirse, kollarımı ve bacaklarımı hissetmek bir yana, onlara sahip olduğumu bile unutuyorum, diye yanıt verdi Bayan Wellington. İlginç, dedi Theo çıkardığı kirli gözlüğünü pijamasının üstüyle temizlerken. İlginç mi? Neden ilginç? diye sabırsız bir tonla sordu Bayan Wellington. Ah, hiç de ilginç değil. Sadece bu kelimeyi söylemek hoşuma gidiyor. Pekâlâ, son zamanlarda vücudunuzdan büyük ölçüde et kayboldu mu? Kesinlikle olmadı. Öyleyse et yiyen bakteri de değil, dedi Theo çenesini ovuşturarak. Bayan Wellington ın ayaklarının dibinde gezinen kedilere baktı. Kedilerden birinin sizi tırmalayıp kedi tırmığı hastalığına sebep olmuş olma ihtimali var mı? Lulu, Bu kesinlikle uydurma bir hastalık, diye mırıldandı. Aslına bakarsan, Lulu, bu kesinlikle gerçek bir hastalık, dedi Theo. Bana inanmıyorsan, itunes a bak - bunun hakkında bir şarkı bile var. Özür dilerim, hastalık teşhisi koyarken itunes un ne kadar güvenilir olabileceğini unutmuşum, diye onu iğneledi Lulu. Seni temin ederim ki, Tombul, bu kedilerin tırnakları hayatları boyunca hep pürüzsüz oldu. Bodrumdaki kedilere özel spa odasını görmedin mi? Tüylerinin yalanması için yapay bir dil bile var. Lulu gergin bir şekilde, Bodrumlardan nefret ederim penceresiz olurlar kötü haber, diye kendi kendine homurdandı. 17

Öyleyse kedi tırmığı hastalığı, et yiyen bakteri, beyin tümörü, anevrizma, kafatası apsesi, çoklu sertleşim, felç ve fibromiyalji olmadığı kesin. Beynimin durduğunu söylemeliyim. Bu rekor kitaplarına ya da İnternetDoktoru na girebilecek bir şey olmalı, ama internete erişimimiz olmadığına göre, tıbbi gizemlere ihtimal vermek zorundayım. Ciddi misin? dedi on dört yaşındaki Miamili Garrison Feldman, Theo nun önüne geçerken. Dağınık sarı saçlı, sudan korkan uzun boylu ve bronz çocuğun doğuştan gelen hükmeder gibi bir havası vardı. Neden bize neler olduğunu söylemiyorsunuz, Bayan Garrison? Bunun Theo nun sizi muayene etmesinden daha kolay olacağına eminim. Bayan Wellington kafasını sallayıp dudaklarını büzdükten sonra konuşmaya başladı. Sylvie Montgomery nin makalesini ve Abernathy ile yüzleşmem için plan kurduğunu duyduğumdan beri çok tuhaf şeyler hissediyorum. Ne tür şeyler? diye sordu Lulu merakla. Göğsümde bir ağırlık, gözlerimde yaşlar ve karın boşluğumda panik hissediyorum. En kötüsü de, geçmişi, Abernathy ile ilk tanıştığım günleri düşünmeye başlamış olmam Bir şempanzenin bile sayamayacağı kadar uzun yıllar önce, Bay Wellington adındaki bir dul, oğlu Abernathy yi Korku Okulu na getirmişti. Çocuğun noverkofobi olarak da bilinen üvey annelere karşı duyduğu yersiz korkuyu yenmesi için ciddi bir yardıma ihtiyacı vardı. Ama kaderin cilvesi sonucunda, o zamanlar Bayan Hesterfield olan Bayan Wellington ve Bay Wel- 18

lington birbirlerine delicesine âşık oldular. Elbette, hislerini Abernathy den gizlemeye çalıştılar, ama çok geçmeden aşk mektuplarını keşfeden Abernathy tam anlamıyla yıkıldı. O günden sonra Abernathy, babası ve üvey annesiyle aynı çatı altında bir gece bile geçirmedi. Aksine, doğaya çekilip sakin bir hayat sürmeyi tercih etti. Doğa Ana nın fazlasıyla hırpaladığı Abernathy son günlerde griye çalan, incelmiş derisi ve güneşten açılmış saçlarıyla oldukça bakımsız görünüyordu. Ancak en göze çarpan özelliği normal bir şekilde sosyalleşmesinin imkânsız olmasıydı. Müziğe karşı duyduğu büyük ama son derece tuhaf sevgi olmasaydı, hâlâ ağaçların ve sincapların arasında yaşıyor olurdu. İlginçtir ki, Abernathy yi Korku Okulu na geri getiren şey, müzik kulağı olmayan Hyacinth in söylediği şarkıydı. Uzun yıllarını ormandaki hayvanlarla tek taraflı sohbetler ederek geçirdiği için okula geri döner dönmez insanların arasında olmaktan hoşlanmaya başlamıştı. Adaylar, bana gerçeği söylemelisiniz, dedi Bayan Wellington öğrencilerine, ne de olsa onları hayatın güzellik yarışmasındaki adayları olarak görüyordu. Neyim var? Theo kaşlarını çatarak, Bunun hileli bir soru olduğunu düşünen tek kişi ben miyim? diye sordu. Balo salonunun arka tarafından Bayan Wellington ın hizmetkârı Schmidty nin sesi duyuldu. Polyester kaplı devasa karnı ve zarif bir şekilde yana taradığı saçlarını dengelemek adına Schmidty oldukça belirgin bir yürüyüş tarzı geliştirmişti. 19

Schmidty odanın diğer ucundan, Hanımefendi, size neler olduğunu yeniden açıklamam mı gerekiyor? diye seslendi, heybetli İngiliz buldogu Macaroni mavi çizgili pijamasıyla hemen arkasındaydı. Menenjit değil, öyle değil mi? diye sordu Theo, Bayan Wellington ın yanından uzaklaşarak. Çünkü şimdiden boğazım ağrımaya başladı. Hayır, Bay Theo, daha sık rastlanan bir şey Duygular, diye yanıtladı Schmidty. Bayan Wellington kızgınlıkla, Ona kulak asmayın; diş taşlarım ondan daha akıllıdır! dedi. Pekâlâ, evlere ziyarete giden bir dişçi bulmalıyız, diye homurdandı Lulu tiksintiyle. Hanımefendi yıllardır ilk kez üzüntü, pişmanlık ve melankoli gibi duygular yaşıyor ve anlaşılacağı üzere baskı altında, diye açıklayan Schmidty yaşlı kadının gözyaşlarını sildi. Abernathy benden nefret ediyor, diye homurdandı Bayan Wellington. Üvey oğlum da benden nefret ediyor ve yakında onu bir ebeveyn ve öğretmen olarak hayal kırıklığına uğrattığımı tüm dünya öğrenecek. Okul kapanacak ve bu hayatta yapabileceğim hiçbir şey kalmayacak! Hayır, Bayan Wellington! Bunun olmasına izin vermeyeceğiz, dedi Garrison kendinden emin bir şekilde. Siz ve Abernathy işleri yoluna koyacaksınız. Red Sox ve Yankee takımlarının rekabeti gibi; buna bir son vermenin vakti geldi. Bunu başardığınızda da, Sylvie Montgomery ye edindiği bilgilerin yanlış olduğunu göstereceğiz ve haberi yok etmekten başka şansı kalmayacak. 20

O sırada, odanın diğer tarafındaki pencereden hafif bir homurtu duyuldu. İlk önce kimse aldırış etmedi, ama homurtu giderek artınca, Bayan Wellington merakla sesin geldiği tarafa baktı. Domuz geri dönmüş! diye bağıran yaşlı kadın, hemen ayağa fırlayıp en yakınındaki lambayı alarak pencereye doğru fırlattı. 21