Müzikten kazandıklarını müziğe yatırarak üstün yetenekli çocukların eğitim gördüğü TEVİTÖL de müzik bölümü kuran, dünyanın en önemli piyanistlerinden Güher-Süher Pekinel kardeşler ile hem bu girişimlerini, hem müziği hem de hayata bakışlarını konuştuk Röportaj: ÖYKÜ YAZICIOĞLU oyku.yazicioglu@sabah.com.tr SOKAK YÜRÜYÜŞLERİ BİZ BAŞKA BİR DÜNYA OLD
E MÜZİĞİN DIŞINDA DA UĞUNU GÖSTERDİ
Türkiye den çıkıp dünyada klasik müziğin zirvesine oturan piyanist Güher-Süher Pekinel kardeşler, en son TEVİ- TÖL (Türk Eğitim Vakfı İnanç Türkeş Özel Lisesi) Müzik Bölümü öğrencileriyle birlikte verdikleri konserle gündeme geldi. TEVİ- TÖL deki Müzik Bölümü nün kurucusu olan Pekinel kardeşler, üstün yetenekli öğrencilere, müzik yoluyla kültürel ve küresel vizyon kazandırmaya çalışıyor. Bu amaç doğrultusunda maddi ve manevi ellerinden TEVİTÖL deki öğrencilerin yüzde 85 i, maddi durumu kısıtlı olan ailelerin çocuklarından oluşuyor. Müzik Bölümü nü bilinçli olarak burada kurduk. Çünkü müzik eğitiminin, genel eğitimin son derece önemli bir parçası olduğuna inanıyoruz. geleni yapan ünlü müzisyenlerle özel bir söyleşi gerçekleştirdik. Güher ve Süher Pekinel, TEVİTÖL Müzik Bölümü nden başlayıp politikaya bakışlarına, Türkiye ve dünyanın sorunlarından bu yıl içinde gerçekleştirecekleri projelerine kadar birçok konuda fikirlerini Şamdan Plus okurlarıyla paylaştı. TEVİTÖL de bir Müzik Bölümü kurdunuz, bölümünüzdeki hedefleriniz nelerdir ve nasıl gelişti? TEVİTÖL, Türkiye çapında üç etapta seçilen üstün yetenekli öğrencilere İngilizce bazında lise eğitimi veren yatılı bir okul. Okul öğrencilerinin yüzde 85 i maddi durumu kısıtlı olan ailelerin çocuklarından oluşuyor. Dolaysıyla bursla okuyorlar. Müzik bölümünü de bilinçli olarak burada kurduk. Çünkü müzik eğitiminin genel eğitimin son derece önemli bir parçası olduğuna inanıyoruz. Buna uygun bir sistemin tüm özellikleri ve ayrıntılarıyla
Tümü konservatuar mezunu öğretmenlerden oluşan bir kadro oluşturduk ve bu sayede bölümün öğrencilerine yarım gün konservatuar eğitimine yaklaşan bir eğitim verebiliyoruz. Fotoğraf: İSA ARSLAN
yapılandırılması hiç de kolay olmadı! Enstrüman seçiminden, çalışma odalarının yapımı, akustik ve havalandırma sisteminde oluşan sorunlardan tutun, öğretim sisteminin disiplinli bir şekilde işlemesi, öğrencilerin düzenli çalışma alışkanlığını geliştirmek, yönetimin disiplinli ve şeffaf olması, onları yalnızca müzik tekniği ile değil, evrensel müzik kültürünün derinliği ile tanıştırmak en öncelikli hedeflerimizdi. Bu eğitimi verebilecek kadroyu kurmak ve disiplinli bir şekilde çalışmasını sağlamak epeyce zamanımızı aldı. Sonunda, tümü konservatuar mezunu öğretmenlerden oluşan bir kadro oluşturduk ve bu sayede bölümün öğrencilerine yarım gün konservatuar eğitimine yaklaşan bir eğitim verebiliyoruz. Burada çıtayı yavaş ve anlamlı bir şekilde yükselterek, müzik otoritelerini Gebze ye davet etmek, birebir müzik analizinden dünya tarihine, genç bestecilerle modern müzik üzerine söyleşilerden kendi alanlarında otorite olan kişiliklerle tanıştırmak, programımızın bir diğer ayağı. Nitekim Prof. Filiz Ali yi büyük bir dikkatle dinleyen öğrencilerimiz, ekimde Prof. Evin İlyasoğlu nun ardından Zeynep Oral ile de tanışma ve onları dinleme fırsatını bulacaklar. Böyle girişimler öğrencilerimizde beklentilerimizin ötesinde pozitif reaksiyonlar yaratıyor. TEVİTÖL Müzik Bölümü nün Başından beri böyle bir bölümün finansal açıdan okula yük olmamasına özen gösteriyoruz. Sistemimizin doğal olarak okulun idari yapısı içine entegre olmasının yanı sıra, özgür olmasını son derece önemsiyoruz. maddi olarak da siz mi destekliyorsunuz? Başından beri böyle bir bölümün finansal açıdan okula yük olmamasına özen gösteriyoruz. Sistemimizin doğal olarak okulun idari yapısı içine entegre olmasının yanı sıra, özgür olmasını son derece önemsiyoruz. Zira gelişim için gerekli olan değişimleri çabuk, etkili ve öngördüğümüz şekilde gerçekleştirebilmek, sistemi daha iyi kontrol edebilmemizi sağlıyor. Bu açıdan kendi konserlerimizin yanı sıra, gerekli bütçenin diğer bir bölümünü de sponsorlarla karşılıyoruz. Şunu vurgulamak isteriz ki, inançla eğitimi destekleyen Koç Grubu nun okula ve müzik departmanına maddi ve manevi büyük desteği çok önemli oluyor. TEVİTÖL Müzik Bölümü ne öğrenci seçimini siz mi yapıyorsunuz, yoksa bir kurul mu var? Müzik bölümüne seçilen öğrencileri aynı konservatuarda olduğu gibi konservatuar kökenli, pedegojik yeteneği kuvvetli, tüm müzik hocalarımızla oluşturduğumuz bir jüriyle seçiyoruz. Kulak, ritim ve sesleri dışında şimdiye kadar
Öğrencilerimizin konserinden sonra gördüğümüz şu ki; müzik eğitimine, yeni amaca uygun bir sistem içerisinde 4 yaşlarında başlayacak bir öğrencinin, lise eğitminden sonra müzisyen olarak dünya çapında kariyer yapabileceğini görmek artık hiç de zor değil. Biz bunu zaten daima vurguladık. Ama ne yazık ki, şu an için TEVİTÖL ün böyle bir yuva ve ilkokulu yok.
müziğe olan ilgisini ve bilgilerini sorguluyoruz. Eğer bunlar beklediğimiz düzeydeyse el yapısından hangi enstrümana daha yatkın olabileceğine karar veriyoruz. İlk sömestrde 21 olan öğrencilerimizin bu yıl 85, önümüzdeki dönemde de 100 ün üstünde olacağını görüyoruz. Bu da okulun öğrenci sayısının yarısını oluşturuyor. Okuldaki öğrencilerin, çoğu müziğe hiçbir şey bilmeden başlayan arkadaşlarının en kısa zamanda enstrümanlara nasıl hakim olduklarını görünce, kendileri de bu duyguyu yaşamak ve paylaşmak istiyorlar. Şu anda müzik altyapısını belirleyen solfej nota okuma bilgisi, ritim ve genel dünya müzik tarihi dersleri okul öğrencilerinin çoğunluğu tarafından izleniyor. Müzik evrensel boyutu olan bir sanat ve bilinçli emek gerektiren bir uğraş. Yalnız nota öğrenip bir parçayı çalmak yeterli olmadığı gibi, o dönemin sanatsal, sosyal ve politik gelişmelerini de araştırarak takip etmek gerekiyor. TEVİTÖL e destek olmanızda, zamanında sizin de harika çocuk seçilip burs almanızın bir etkisi var mı? Biz Türkiye den herhangi bir burs almadık. İlköğrenimimize İstanbul ve Ankara da başladık, sonra ortaokulun ilk iki yılını Notre Dame de Sion da yatılı olarak devam ettik. Bu arada Konservatuarda Ferdi Statzer ve Ankara da Mithat Fenmen ile çalıştık. Daha sonra ilk önce Paris sonra Frankfurt a yöneldik. Almanya da, bir bakıma TEVİTÖL gibi üstün kabiliyetli çocuklara genel bir lise eğitimi veren ve yatılı bir okul olan Odenwaldschule Lisesi nde okurken, piyanoda Almanya birinciliğini solist olarak kazandık. Ödülü paylaşmamız ve ardından aldığımız birkaç birincilik bazında Alman hükümeti bize Amerika için burs vererek büyük destek verdi ve gelişimimizi uzun yıllar izledi. Müzikal desteği Fransa ve Amerika da da gördük. Dolayısıyla, kendimizde bu açıdan, doğru yerde doğru desteğin ne kadar önemli olduğunun bilincindeyiz. Bu yaptıklarımız gayet doğal ve bir ilk değil. 22 yaşımızdan beri sosyal dayanışma için inandıklarımızı yapmaya çalışmamız bizi bu günlere taşıdı. Öğrencilerimizin konserinden sonra gördüğümüz şu ki, müzik eğitimine yeni amaca uygun bir sistem içerisinde 4 yaşlarında başlayacak bir öğrencinin lise eğitiminden sonra müzisyen olarak dünya çapında bir kariyer yapabileceğini görmek artık hiç de zor değil. Biz bunu zaten daima vurguladık. Ama ne yazık ki şu an için TEVİTÖL ün böyle bir yuva ve ilkokulu yok. Türkiye nin dünyayla yarışması ve müzikal geleceği açısından böyle bir oluşumu kalpten destekliyoruz. TEVİTÖL Müzik Bölümü öğrencileriyle konser verdiniz? Sizin adınızı taşıyan bölümde eğitim görüp, sizle aynı sahneyi paylaşan öğrencileri görmek, onları dinlemek, onlarla çalmak nasıl bir duygu? Böyle bir paylaşım bizler için son derece tatminkâr, kalplerimize yumuşaklık ve huzur aşılayan bir beraberlik. Bunun öğrencilerimize olan etkisini de yüzlerinden okumak bambaşka bir mutluluk. TEVİTÖL den sizin gibi dünya çapında müzisyenlerin yetişeceğine inanıyor musunuz, böyle ışık gördüğünüz çocuklar var mı? Müzik bölümümüzdeki amacımız, başından beri geleceğin liderleri olarak yetiştirilen bu üstün yetenekli çocukların yaşamları boyunca kültürel altyapıya sahip, sosyal açıdan paylaşımcı, kendisiyle barışık, duygusal zekası gelişmiş bireyler olarak yetişmesini sağlamaktı. Bu açıdan çoğu öğrencilerimiz Müzik bölümümüzdeki amacımız, üstün yetenekli çocukların kültürel altyapıya sahip, sosyal açıdan paylaşımcı, kendisiyle barışık, duygusal zekası gelişmiş bireyler olarak yetişmesini sağlamak. ilk konserlerinde beklentilerimizin üstünde gösterdikleri performanslarıyla, hatta içlerinden bazıları, iki ayrı enstrüman çalmayı başararak kısa bir zamanda nerelere gelebileceklerini göstermiş oldular. Ancak bir kere daha vurgulamak gerekir ki, buradaki esas amacımız istisnalar dışında uluslararası çapta müzisyen yetiştirmek değil, müziğin genel eğitime sağlayacağı kültürel boyutu ve küresel vizyonu gerçekleştirmek. Okulu bitirseler de içlerinden bazılarını desteklemeyi sürdürmeyi düşünüyor musunuz? Bizim için bu vazifemizin bir parçası. Okyanusa açılan dalgalarla savaşacak küçük bir teknenin kaptanını yapayalnız bırakamazsınız!
Bu yıl mezun ettiğimiz öğrencilerimizin tümü ABD den okumak için tam burs aldı. Hepsi bir yere dağılırken aralarında koordinasyonu kurarak onlardan önce gitmiş olan arkadaşlarının yardımını sağlamayı son derece önemsiyoruz. Ayrıca, elimizden gelen her türlü yardımı yapmaya çalışıyoruz. Son yıllarda konser sayısını azaltmanıza rağmen zirvedesiniz. Zirvede kalmanın çok zor olduğunu biliyoruz, siz bunu nasıl başarıyorsunuz? Bunu bilinçli yaptık. Konser rutini içinde kaybolmak bir sanatçıyı bitirebiliyor. Bunu tanıdığımız bazı önemli sanatçılarda gördük. Önemli olan limitlerinizi zorlarken sınırlarını da görebilmek. Bu sizi tekrar içinizdeki dengeye yönlendiriyor. Şimdiki durumumuz bizim için ideal. Az ve öz çalarak dünyanın bir numaralı firmalarıyla çalışmak... Bu da kolay olmuyor, zira her yeni çalışma yılların birikimi ve çalışma disiplini ile yeni ve daha üstün bir yorum ve daha iyi bir kalite anlayışı getirmek mecburiyetinde. Birçok kişi sizi bir bütün olarak görüyor ama siz böyle olmamak için büyük çaba harcamışsınız. Adeta bir kişilik savaşı vermişsiniz. Bu savaşı ne zaman kazandınız? Bu savaşı kazanamazsınız ve de kazanmamalısınız da... Böyle bir birliktelikte diğer tarafı yenilgiye uğratmakla değil, onu kazanmakla ilerleyebilirsiniz. Önemli olan adımlarımızı daima ileriye doğru yöneltirken yüksek bir ip üzerinde yürürcesine dengeyi daima yeniden oturtmak. Üniversite döneminde bir ara kendinizi ülke ve dünya sorunlarına, buna paralele olarak da politikaya fazla kaptırmışsınız, hatta bu yüzden iki yıl piyano çalmamışsınız. Şimdi ülkemizin ve dünyamızın sorunlarına yaklaşımınız nasıl, çözümü için bir şeyler yapıyor musunuz, politik tavır alıyor musunuz? Üniversite yıllarımızda 68 kuşağının başlattığı ve 70 lerde devam eden daha liberal bir demokrasi anlayışının, yani şablonlara sıkışmış bir hukuk ve birey yapısının değişim süreci için, üniversite yoluyla başlayan sokak yürüyüşleri, bizleri de çok etkiledi. Öyle ki, üniversitenin ilk yıllarında Frankfurt Musikhochschule deki eğitimin yanı sıra Goethe Üniversitesi nde ek olarak başlamış olduğumuz psikoloji ve felsefe eğitimi sırasında kendimizi sosyal projelere adayarak, aynı şimdiki gibi iki yıl müzikten uzaklaştık. Orada da Anadolu dan gelen ve adaptasyon sorunlarıyla boğuşan bir jenerasyonun eğitimine ve günlük sorunlarına odaklanmıştık. Başka hiçbir şey için vaktimiz kalmıyordu. Ama bu bize asıl hayatın kapılarını açarak müziğin dışında da başka bir dünya olduğunu gösterdi
ve zannettiğimizin ötesinde müziğimizi başka boyutlara taşıdı. Kariyerimiz boyunca da bu faaliyetlerimizi devam ettirdik. Geriye dönüp baktığımızda, bazı taşların üst üste gelerek bir yapı oluşturduğunu görüyor; bunun konuşarak değil, tutarlı ve kalıcı çalışmalarla yapılarak gerçekleştiğine inanıyoruz. Bu açıdan,ciddi ve nitelikli eğitime inanan ve gönül veren başta ÇYDD, TEV, AÇEV, KARDELEN, TEMA VAKFI gibi vakıf ve sivil toplum örgütlerine büyük saygı duyuyoruz. Bilinçli vatandaşlık duygusunun da giderek daha geliştiğini görüyoruz. Müzikle bir şeyleri değiştirmek mümkün mü sizce? Giderek daha da rutinleşen dünyanın hiç olmadığı kadar çok manevi besine ihtiyacı var. Müziğin olumlu etkisi insanları birleştirebiliyor, yalnızlığı ve hüznü coşkuya dönüştürebiliyor. Etrafınıza baktığınızda, herkes her zaman ve her yerde müzik dinliyor. Önemli olan, ruhumuzu fetheden müziğe ulaşıp bunu paylaşabilmek. Bu da sadece eğitim ve genişletilmiş bir bilinçle mümkün. Zira, müzik daha hoşgörülü, yaratıcı olmayı ve şeffaf düşünmeyi sağlarken, akıl ve ruhu birleştirici yapısıyla düşünme şeklini de yepyeni bir sisteme oturtuyor. Nitekim sanatın her alanında aktif olanlar daha yaratıcı ve üretken oluyorlar. Sizce Türkiye nin ve dünyanın Üniversite yıllarımızda 68 kuşağının başlattığı ve 70 lerde devam eden daha liberal bir demokrasi anlayışının, yani şablonlara sıkışmış bir hukuk ve birey yapısının değişim süreci için, üniversite yoluyla başlayan sokak yürüyüşleri, bizleri de çok etkiledi. Ama bu bize asıl hayatın kapılarını açarak müziğin dışında da başka bir dünya olduğnu gösterdi.
Avrupa Kültür Başkenti Ajansı bizden bir destek istemedi. Bu çerçevede bizim değerli ve ilginç bulduğumuz ve bizzat İstanbul Festivali ne sunduğumuz bir projeye de hiç bir yanıt alamadık. en büyük sorunları neler, bu sorunlar nasıl çözülebilir? Yitirilmekte olan bireysel ve toplumsal değerlere yeniden kavuşmamız gerektiğine inanıyoruz. Küresel boyutta yeni bir etik anlayışına, demokrasi ve hukuk devleti normlarını içselleştirilmiş bir toplum yapısına süratle kavuşmamız gerektiği düşüncesindeyiz. Bunun yanı sıra teknolojik ve bilimsel gelişmeyi yönlendirecek, ekolojik değerlere saygılı bir nesil için çağdaş ve bilinçli yeni bir eğitim sistemin gerekliliğine inanıyoruz. Ayrıca öncelikli olarak Türkiye de gerçek demokrasinin işleyebilmesi için, hukuk sisteminin acilen dünya standartları bazında yenilenip, şeffaf ve adil bir konuma getirilmesi gerekiyor. Bu durum toplumumuzda haklı olarak büyük huzursuzluk yaratıyor. Bununla ilgili biz de büyük haksızlık yaşadık ve yaşıyoruz. Bu bağlamda Fazıl Say örneğini hatırlatmak istiyorum. Son zamanlarda Fazıl Say, müziğinden çok politik tavırlarıyla gündemde. Bu sizce doğru mu, sizlerin konumunda olan sanatçılar için bunun sınırı ne olmalı? Bir sanatçının toplumsal duyarlılığa sahip olması son derece normal. Ancak, bunu yaparken politika ile sanat arasındaki çizginin belirginleştirilmesi de son derece önemli. Ne sanat politikanın ne de politika sanatın aracı olmamalı. Aksi taktirde birbirlerini zehirleyebilirler. Sonunda ne politika kazanır ne de sanat! Önümüzdeki yıl, Avrupa Kültür Başkenti İstanbul olacak. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı, bu konuda sizden destek istedi mi, istediyse neler yapacaksınız? Eğer onlardan bir istek gelmediyse bunu nasıl karşılıyorsunuz? İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti için ne yapmak isterdiniz? Avrupa Kültür Başkenti Ajansı bizden bir destek istemedi. Bu çerçevede bizim değerli ve ilginç bulduğumuz ve bizzat İstanbul Festivali ne sunduğumuz bir projeye de hiç bir yanıt alamadık. Kimin neden sorumlu olduğunu ve ne bazda değer seçimi yapıldığını da pek anlayabilmiş değiliz. Bu ayrıca bu yıl Paris te yapılan Türk Yılı etkinlikleri için de geçerli. Son olarak önümüzdeki dönemde yeni albüm çalışmanız var mı? Müzik alanındaki çalışmalarımızı sergileyen DVD firması Arthaus Musik tarafından dünyada eş zamanlı olarak dört canlı konserlerimizi sergileyen iki DVD nin ilki Eylül 2009 da piyasada olacak. İlk DVD de: Luzern Piyano Festivali nin açılış konseri, Zürich Yeniyıl Konseri, London English Chamber Orkestra sıyla Sir Collin Davis yönetiminde Mozart ve Bach Konçertoları yer alacak, aynı zamanda Warner Classics CD firması tarafından, iki ayrı box tan oluşan, dokuz adet ikili piyano konçertoları ve beş resital programlarımızı içeren CD ler de satışa sunulacak. Müzik kariyerimizi konu alan Alman ve Fransız televizyonları tarafından çekilmiş üç film kısmen halen gösterimde, bunların kısaltılmış bir versiyonu DVD de yer alacak. Türkiye ye de gelecek albüm ve DVD lerimiz Ekim 2009 dan itibaren piyasada satışa sunulacak. Bu arada, TEVİTÖL müzik bölümü ve bizlerle ilgili bilgiler tekrar yenilenmiş olan web sitemizden 20 Haziran dan sonra alınabilecek (www.pekinel.com).í