DANIŞMA VE YAYIN KURULU Prof. Dr. Gökhan ANTALYA Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Ana Bilim Dalı Prof. Dr.



Benzer belgeler
İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE. Stj. Av. Belce BARIŞ ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

DANIŞTAYIN SÜRESİNDE AÇILMAYAN DAVAYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ S. BK/100

İlgili Kanun / Madde 3201 YHBK/3

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU RET KARARI :F.Y.

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /88

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

Trabzon üçüncü noteri olan davalı ise, süresinde zamanaşımı itirazında bulunmuştur.

Yeni İş Mahkemeleri Kanununun Getirdiği Değişiklikler

Yargıtay 13, Hukuk Dairesinden:

Yargıtay Kararları. İlgili Kanun / Madde 3201S.YHBK/3

T.C. D A N I Ş T A Y Yedinci Daire

EMLAK VERGİSİNDEN MUAF OLAN TAŞINMAZLA İLGİLİ DÜZENLENEN ÖDEME EMRİNE İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZMA KARARI

T.C. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

T.C. D A N I Ş T A Y Dördüncü Daire. Anahtar Kelimeler: Abonelik Sözleşmesi, Gecikme Faizi, Tahsil Edilince Beyanname Verilmesi

ONÜÇÜNCÜ DAİRE USUL KARARLARI. Anahtar Kelimeler : Dava Açma Süresi, Yazılı Bildirim, Başvuru Mercii ve Süresi, Hak Arama Hürriyeti

İlgili Kanun / Madde 506.S.SSK/61 YAŞLILIK AYLIĞININ HESAPLANMA YÖNTEMİ

T.C. DANIŞTAY Yedinci Daire. Anahtar Kelimeler : Katma Değer Vergisi, Müteselsil Sorumluluk, Ek Tahakkuk, İdari İşlemin İcrailiği

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGSK. /53

İlgili Kanun / Madde 506 S.SSK. /80

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BARIŞ DERİN BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/13462)

Sirküler Rapor /70-1 ANAYASA MAHKEMESİNİN ÖZEL USULSUZLUK CEZASIYLA İLGİLİ BAŞVURUYA İLİŞKİN KARARI

Uzun Sok. Kolotoğlu İşhanı Kat: 3 No:75 - TRABZON Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davalı) : Karayolları Genel Müdürlüğü - ANKARA

: Av.Tezcan ÇAKIR Meşrutiyet Cd. N:3/15 - ANKARA

DAVACI : Nesrin Orhan Şahin vekilleri Av.Serap Yerlikaya ve Av.İlter Yılmaz

İlgili Kanun / Madde 818 S.BK /125 İŞ KAZASI ZAMAN AŞIMININ BAŞLANGICININ MALULİYET ORANIN KESİN OLARAK TESPİT EDİLDİĞİ TARİH OLDUĞU

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /5,41

Sirküler Rapor /108-1

T.C. SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü GENELGE NO: 2007/02....VALİLİĞİNE (Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü)

İlgili Kanun / Madde 3201 S.YHBK./3

T.C. D A N I Ş T A Y Üçüncü Daire Esas No : 2010/5785. Karar No : 2012/3582

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2013/ K. 2015/1159 T

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR NURAN CEYLAN ÖZBUDAK BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/2890)

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ

T.C. D A N I Ş T A Y Dördüncü Daire Esas No : 2010/8630 Karar No : 2013/4481 Anahtar Kelimeler : Haciz, Ödeme Emri, (BS) Formu Özeti : sayılı

"Tüketici Aleyhine Başlatılacak İcra Takibinde Parasal Sınır" "Tüketici Aleynine Ba~latllacak icra Takibinde Parasal ~ınırn

T Ü R M O B TÜRKİYE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER ODALARI BİRLİĞİ SİRKÜLER RAPOR MEVZUAT

İlgili Kanun / Madde 4853 S.TTHK/8

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, S. TSK/25

ANAYASA MAHKEMESİNDEN VERGİ USUL KANUNUYLA İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/32 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ. Esas No. 2008/14944 Karar No. 2010/2311 Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/18-21

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK/115,120

İÇİNDEKİLER GİRİŞ KONUYLA İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR.1) KONUNUN TAKDİMİ, ÖNEMİ

T.C. DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU E. 2011/76 K. 2014/1397 T

İlgili Kanun / Madde 5434 S.ESK/ S. SGK/101

İlgili Kanun / Madde 506.S.SSK/Ek-47

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2014/3-686 K. 2016/18 T

Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 2010

Anahtar Kelimeler : Yargılamanın yenilenmesi, kesinleşen mahkeme kararı, özel tüketim

VERGİ SORUMLUSUNUN İDARİ DAVA AÇMA HAKKININ BULUNDUĞUNA İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZULMASINA İLİŞKİN KARAR YAYIMLANDI

TRAFİK KAZASINDAN DOĞAN TAZMİNAT TALEPLERİNDE ZAMANAŞIMI

Prof. Dr. ALİ CEM BUDAK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Usul ve İcra-İflas Hukuku Anabilim Dalı İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUYLA TAKİP

Ba ve Bs FORMLARININ VERİLMEMESİ NEDENİYLE ADİ ORTAKLIK ADINA KESİLEN CEZAYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI YAYIMLANDI

CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ 2, 18-21

BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİ VE GEÇİCİ HUKUKİ KORUMA KARARLARI. DR. ADEM ASLAN Yargıtay 11.HD. Üyesi

İlgili Kanun / Madde 2821 S. SK/45

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /81

2017 DİYARBAKIR BAROSU ASGARİ ÜCRET ÇİZELGESİ

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK. /Geç. 3.

BANKA ALACAKLARININ İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUYLA TAKİBİ

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş.K. /18-21 DAVACI YARARINA KAZANILMIŞ HAK

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 2007

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK/27

SİGORTACIYA KARŞI DAVALARDA FAİZ BAŞLANGICI

MAYIS 2010 HAZİRAN 2010 ÖDENEN TUTAR

ÖDEMEDEN MAHKEME KARARIYLA ÖLÜM AYLIĞI ALABİLİRLER

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Ümit KAYMAK İsmail ERCAN THEMIS İDARİ YARGI

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

NİSAN 2010 MAYIS 2010 ÖDENEN TUTAR

2018 DİYARBAKIR BAROSU ASGARİ ÜCRET ÇİZELGESİ

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STK/25

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGI KARARLARININ UYGULANMASI

ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURU YOLU AÇILDI

AVUKAT YASİN GİRGİN

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/6 İŞYERİ DEVRİ İŞYERİ DEVRİNİN İŞÇİ ALACAKLARINA ETKİSİ

T.C. DANIŞTAY Sekizinci Daire Esas No : 1992/2271 Karar No : 1993/1754

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21,25

ALACAK OCAK 2011 (TL)

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /54,57 T.C YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİ. Esas No. 2014/15897 Karar No. 2015/6846 Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, 18-21

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGININ GÖREV ALANI

3- ÖLÜM VE YARALANMALARDA ZAMANAŞIMI SÜRELERİ

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /112

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ 2 ALT İŞVEREN MUVAZAA

ALACAK ARALIK 2010 (TL)

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Ümit KAYMAK İsmail ERCAN THEMIS İDARİ YARGI

Derece Alan Üniversite Yıl. Lisans Hukuk Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi

AVUKAT - İŞ SAHİBİ ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ

İlgili Kanun / Madde 4847 S. İşK/22

SİLME TUŞUNU KULLANMADAN VE EKRANA BAKARAK YAZMA PDF

DAVALI : Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı (.. Vergi Dairesi Müdürlüğü) Tutarı : TL Damga Vergisi,. Vergi Ziyaı Cezası

T.C. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

İlgili Kanun / Madde 6356 S. TSK/41-43

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. / S. İTÖHK/1

UZUN SÜRELİ ARAÇ KİRALAMA - FİNANSAL KİRALAMA

: HÜSEYİN DARTAL İl Sağlık Müdürlüğü, Merkeı/ŞANLIURF A TÜRK MİLLETİ ADINA

Transkript:

LEGAL Hukuk Dergisi KARARLARI, DANIŞTAY KARARLARI VE DİĞER YÜKSEK MAHKEME KARARLARI, HUKUK HABERLERİ, HUKUKÎ MAKALELER, GÜNCEL MEVZUAT, RESMÎ GAZETE ÖZETLERİ, ÖNEMLİ BİLGİLER LEGAL

LEGAL Hukuk Dergisi Hakemli Dergidir Derginin Önerilen Kısa (Atıf) Adı: LHD Legal Yayıncılık San. ve Tic. Ltd. Şti. adına Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Av. Lütfürrahman BAŞÖZ Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Av. Ramazan ÇAKMAKCI ramazancakmakci@legal.com.tr İzmir Temsilcisi Av. İsmet KÖYMEN ISSN: Yıl: Cilt: Sayı: Yayımcının Adı: Basımcının Adı: Basıldığı Yer: Basıldığı Tarih: Yönetim Yeri: Yayın Türü: Mersin Temsilcisi Av. H. Hulki ÖZEL 1303-9210 2011 9 107 Legal Yayıncılık San. ve Tic. Ltd. Şti. (Sertifika No: 16191) Tel.: 0216 449 04 86 Kitap Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti. (Sertifika No: 16053) Tel.: 0212 482 99 10 Davutpaşa Cad. No: 123, Kat:1 Topkapı/İstanbul 2011 Bahariye Cad. No: 63/6 Kadıköy/İstanbul Yerel, Süreli, Aylık Hukuk Dergisi Copyright 2011 Bu derginin tüm yayın hakları LEGAL YAYINCILIK SAN. ve TİC. LTD. ŞTİ. ne aittir. Yayınevinin izni alınmadan eğitim ve tanıtım amaçlı kısmi alıntılar hariç olmak üzere hiçbir şekilde kopya edilemez, çoğaltılamaz ve yayınlanamaz. Dergimize gönderilecek makaleler başka bir yerde yayınlanmamış olmalıdır. Yazarlar akademik veya mesleki ünvanları ile iletişim bilgilerini makalelerine eklemeli, makalelerinin hakem onayından geçmesini istedikleri takdirde bu hususu belirtmeleri gerekmektedir. Gönderilen makalelerin yayınlanması uygun görüldüğünde makaleler dergimizin biçimsel formatına uygun olarak yayınlanmakta ve makalelerin basılı ve elektronik ortamdaki tüm yayın hakları Legal Yayıncılık a ait olmaktadır. Dergimize gönderilen makalelerin yayınlanıp yayınlanmayacağı hususunda yazarlara bilgi verilmektedir. LEGAL HUKUK DERGİSİ Bahariye Cad. Çam Apt. No: 63 D. 6 Kadıköy - İstanbul Tel: (216) 449 04 85-449 04 86 Faks: (216) 449 04 87 İnternet adresi: www.legal.com.tr E-mail: legal@legal.com.tr

DANIŞMA VE YAYIN KURULU Prof. Dr. Gökhan ANTALYA Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Ana Bilim Dalı Prof. Dr. Abdülkadir ARPACI Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Özel Hukuk Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Emin ARTUK Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Oğuz ATALAY Dokuzeylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Usul ve İcra-İflâs Hukuku Ana Bilim Dalı Prof. Dr. Mehmet BAHTİYAR Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Özel Hukuk Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süheyl BATUM Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Prof. Dr. Ali Cem BUDAK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Erdoğan BÜLBÜL Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Ana Bilim Dalı Prof. Dr. Gürsel ÇETİN İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adlî Tıp Ana Bilim Dalı Prof. Dr. Osman DOĞRU Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Genel Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ömer EKMEKÇİ İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Ana Bilim Dalı Prof. Dr. Nuray EKŞİ İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Nüvit GEREK Eskişehir Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sibel İNCEOĞLU Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Ana Bilim Dalı Prof. Dr. Eser KARAKAŞ Bahçeşehir Üniversitesi AB İlişkileri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Işıl KARAKAŞ Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Üyesi - Devletler Umumi Hukuku Prof. Dr. Mustafa KOÇAK Okan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Anayasa Hukuku Prof. Dr. Muharrem KILIÇ Akdeniz Üniversitesi Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Necip ORTAN İstanbul Kültür Üniversitesi Fikri Haklar Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hayrettin ÖKÇESİZ Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Anabilim Dalı Prof. Dr. Ayhan ÖNDER Ceza ve Ceza Usul Hukuku Prof. Dr. Selçuk Öztek Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Usul ve İcra-İflâs Hukuku Ana Bilim Dalı Prof. Dr. Saba ÖZMEN Okan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Ana Bilim Dalı Prof. Dr. Bahri ÖZTÜRK İstanbul Kültür Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Adem SÖZÜER İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cumhur ŞAHİN Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usul Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şükran ŞIPKA İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı

Prof. Dr. Güzin ÜÇIŞIK Beykent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakan ÜZELTÜRK Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Vergi Hukuku Ana Bilim Dalı Prof. Dr. Hamdi YILMAZ Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Ana Bilim Dalı Prof. Dr. Serap YAZICI Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Ana Bilim Dalı Doç. Dr. Faruk ACAR Marmara Üniversitesi Hukuk Medeni Hukuk Ana Bilim Dalı Doç. Dr. Müslüm AKINCI Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Öğretim Üyesi Doç. Dr. Osman CAN Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Doç. Dr. Mustafa ÇEKER Çukurova Üniversitesi İİB Fakültesi İşletme Bölümü Ticaret Hukuku Anabilim Dalı Doç. Dr. Tevfik GÜLSOY Atatürk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Alper GÜMÜŞ Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Ana Bilim Dalı Doç. Dr. Pelin GÜVEN Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Devletler Özel Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Sultan ÜZELTÜRK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Ana Bilim Dalı Doç. Dr. Ahmet Caner YENİDÜNYA Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. İlhan YILMAZ Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Devletler Özel Hukuku Ana Bilim Dalı Doç. Dr. Sevtap YOKUŞ Kocaeli Üniversitesi Anayasa Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Mustafa Erdem CAN Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Ana Bilim Dalı Yrd. Doç. Dr. Ebru CEYLAN İstanbul Aydın Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Medeni Hukuk Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Özlem YENERER ÇAKMUT Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usul Hukuku Ana Bilim Dalı Yrd. Doç. Dr. Birgül SOPACI Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Ana Bilim Dalı Yrd. Doç. Dr. Taner AYANOĞLU İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Ana Bilim Dalı Dr. Ahmet M. Güneş İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Haşmet Sırrı AKŞENER İstanbul 10. Ticaret Mahkemesi E. Başkanı Hasan ÖZKAN Em. İstanbul Hukuk Hâkimi İzzet DOĞAN Em. İstanbul Hukuk Hâkimi Ar. Gör. Mustafa Ünlütepe Sakarya Üniversitesi Hukuk Faükltesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Av. Atilla COŞKUN, Av. Çelik Ahmet ÇELİK, Av. Süleyman ÇETİN, Av. İbrahim Murat HAZNEDAR, Av. Recep KAHRAMAN, Av. Dr. Filiz KESKİN, Av. Fikret İLKİZ, Av. Hasan KÖROĞLU, Av. Mehmet UÇUM, Av. Talih UYAR

EDİTÖRDEN Değerli abonelerimiz, 2011 yılının onbirinci sayısıyla sizlerle birlikte olmanın mutluluğu içindeyiz. Dergimizin makaleler kısmında yine çok değerli yazarların makalelerini sizinle paylaşıyoruz. Bu sayımızda Yrd. Doç. Dr. Özlem KARAMAN COŞGUN un Havayolu Taşımacılığında Yer Hizmetleri Sağlayıcıları, Tarafı Oldukları Hukuki İlişkiler ve Sorumlulukları, Dr. Yavuz ERDOĞAN ın Türk Ceza Kanunu nda Banka ve Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması Suçu, Arş. Gör. Arman ÖZDEMİR in Yeni TTK Uyarınca Ticaret Sicili ve Ayhan KÜÇÜK - Mehmet KARADAĞ ın Düzenleyici ve Denetleyici Kurumların Tabi Olduğu Disiplin Hukuku isimli makaleleri yeralmaktadır. Dergilerimizin 2012 yılı abonelik yenilemeleri devam etmektedir. Her biri alanında uzman hukukçulardan oluşan yayın ve danışma kurullarının hukuka katkı amacıyla gönüllü olarak çalıştığı zengin içeriğe sahip hukuk dergilerimiz sadece sizlerin abonelikleri ile yayın hayatına devam etmektedir. Dergilerimize abone olarak verdiğiniz destek ile hukukun gelişmesine ve yaygınlaşmasına yapmış olduğunuz katkıların bu yılda devamın etmesini beklemekteyiz. Legalbank elektronik hukuk programımız sizlerin değerli desteği ile güçlenerek ve abone sayısını hızla arttırarak yoluna devam etmektedir. Önümüzdeki günlerde Dergilerimizi de elektronik ortama aktarmayı planlamaktayız. Legalbank sitemizden ücretsiz 5 günlük tam kullanım imkanı devam etmektedir. Programımızı denememiş abonlerimizin www.legalbank.net internet adresinden sitemizi ziyaret etmelerini beklemekteyiz. Saygılarımızla Av. Lütfürrahman BAŞÖZ

İÇİNDEKİLER Yüksek Mahkeme Kararları Kısa Özetleri... 4201 Hukuk Haberleri... 4217 Hukukî Makaleler... 4251 Havayolu Taşımacılığında Yer Hizmetleri Sağlayıcıları, Tarafı Oldukları Hukuki İlişkiler ve Sorumlulukları Yrd. Doç. Dr. Özlem KARAMAN COŞGUN... 4253 Türk Ceza Kanunu nda Banka ve Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması Suçu Dr. Yavuz ERDOĞAN... 4271 Yeni TTK Uyarınca Ticaret Sicili Arş. Gör. Arman ÖZDEMİR... 4331 Düzenleyici ve Denetleyici Kurumların Tabi Olduğu Disiplin Hukuku Ayhan Küçük Mehmet KARADAĞ... 4341 Yargıtay Hukuk Kararları... 4357 Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararları... 4359 Yargıtay Hukuk Daire Kararları... 4409 Yargıtay Ceza Kararları... 4483 Yargıtay Ceza Genel Kurul Kararları... 4485 Yargıtay Ceza Daire Kararları... 4496 Danıştay Kararları... 4519 Danıştay Daire Kararları... 4521 Anayasa Mahkemesi Kararları... 4539 Güncel Mevzuat... 4555 Kanunlar... 4557 Kanun Hükmünde Kararnameler... 4559 Resmî Gazete Özetleri... 4561 Önemli Bilgiler... 4575 Kıdem Tazminatı Tavanı... 4577 Asgari Ücret... 4577 Yıllık Ücretli İzin Süreleri... 4580 İhbar Tazminatı... 4581 İşsizlik Sigortası Primi... 4581 2011 Yılı Gelir Vergisi Tarifesi... 4581 2010 Yılı Gelir Vergisi Tarifesi... 4581

2009 Yılı Gelir Vergisi Tarifesi... 4581 2008 Yılı Gelir Vergisi Tarifesi... 4582 2007 Yılı Gelir Vergisi Tarifesi... 4582 Kurumlar Vergisi Oranı... 4582 Geçici Vergi Oranları... 4582 Katma Değer Vergisi Oranları... 4582 Yeniden Değerleme Oranı... 4582 Değerli Kâğıtlar (2011)... 4582 Yasal Faizler ve Yürürlük Süreleri... 4583 Ticari Temerrüt (Avans) Faiz Oranları... 4584 Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun a Göre Gecikme Zammı Oranları... 4584 Damga Vergisi (2011)... 4585 Harç Tarifesi (2011)... 4587 Kira Artışına Yargıtay ca Uygulanan Endeksler... 4608 Enflasyon Oranları (%) (TUİK Verilerine Göre)... 4608 Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesi... 4612 CMK Avukatlık Ücret Tarifesi (2011)... 4617 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası... 4619 Döviz Kurları... 4619 LEGAL HUKUK DERGİLERİ ABONELİK FORMU... 4622 Yüksek Mahkeme Kararları Arama Dizinleri... 4623 Kavramlara Göre Arama Dizini... 4625 Kanun Maddelerine Göre Arama Dizini... 4631 LEGALBANK ABONELİK FORMU... 4637

YÜKSEK MAHKEME KARARLARI KISA ÖZETLERİ AİLE HUKUKU Ana ve Baba Evli İse Velayetin Kullanımı- Davacı vekilinin açtığı davada, davacının velayeti altında bulunan oğlu H. nın 12.11.2004 olan doğum tarihinin ay ve günü baki kalmak kaydıyla 2007 olarak düzeltilmesini istediği, küçüğün annesinin davaya katılımının sağlanmadığı, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır. Mahkemece davacıya, eşinin davaya katılmak ya da duruşmada hazır bulunmak suretiyle icazetini bildirmesi veya icazetini gösteren imzası noterden onaylı belge ibraz etmesi için süre verilip, bunun sonucuna göre karar verilmesi gerekir... 4474 ANAYASA HUKUKU Anayasa Mahkemesinin İptal Kararı- Eldeki dava sonuçlanıp kesinleşmeden bu davaya uygulanabilecek olan yasa metni Anayasa Mahkemesince iptal edilip, yürürlüğünün durdurulmasına karar verildiğine göre, iptal kararı sonucu oluşan durumun maddi anlamda kesinleşmemiş ve derdest olan eldeki davaya da uygulanması zorunludur. Bu durumda, Özel Dairesince Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni durum dikkate alınarak davanın incelenip karara bağlanması gerekir.... 4377 BORÇLAR HUKUKU Eser Sözleşmesi Bakiye İş Bedeli- Mahkemece konusunda uzman bir tekstil mühendisi ve yorumda yardımcı olmak üzere bir hukukçudan oluşturulacak bilirkişi kurulundan imalat formunda sipariş edilip geç teslim edilen kumaşlarla ilgili bunların miktarı, gecikme süresi, davalının müşterisinin gönderdiği reklâmasyon faturası ve bu faturanın sipariş edilen kumaşlarla bağlantısı da göz önünde tutulup tartışılmak suretiyle davalının B.K.'nın 106/1. maddesine göre istemekte haklı olduğu gecikme tazminatı hesaplattırılıp bulunacak bu miktar ile ayıplı imalat nedeniyle kesildiği anlaşılan reklâmasyon faturasındaki bedel toplanıp davacının cari hesap alacağından mahsup edilerek davanın sonuçlandırılması gerekir... 4465 Bütün kararlar bu şekilde özetli olarak dergimizin Kasım 2011 tarihli 107. sayısından ulaşabilirsiniz

HUKUK HABERLERİ * Yargıtay Ceza Genel Kurulu Zorunlu Müdafinin Duruşmalarda Bulunmasının Şart Olduğuna Karar Verdi * Cemaat Vakıflarına İlişkin Yönetmelik Yayınlandı * Mirasçılık Belgesi Verilmesi ve Terk Eden Eşin Ortak Konuta Davet Edilmesi İşlemlerinin Noterler Tarafından Yapılmasına İlişkin Yönetmelik Yayınlandı * Gümrük ve Ticaret Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK Yayınlandı * Türk Ceza Kanunu nun 278. Maddesi İptal Edildi * Marka Tescil Başvurularına Ait Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğ Değiştirildi * Adlî Tıp Kurumu Kanunu Uygulama Yönetmeliği Değiştirildi * Dernekler Yönetmeliği Değiştirildi * Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Yönetmeliği Yayınlandı * Vergi İncelemelerinde Uyulacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik Yayınlandı Haberlerin tamamına, dergimizin Kasım 2011 tarihli 107. sayısından ulaşabilirsiniz

HUKUKÎ MAKALELER * Havayolu Taşımacılığında Yer Hizmetleri Sağlayıcıları, Tarafı Oldukları Hukuki İlişkiler ve Sorumlulukları Yrd. Doç. Dr. Özlem KARAMAN COŞGUN * Türk Ceza Kanunu nda Banka ve Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması Suçu Dr. Yavuz ERDOĞAN * Yeni TTK Uyarınca Ticaret Sicili Arş. Gör. Arman ÖZDEMİR * Düzenleyici ve Denetleyici Kurumların Tabi Olduğu Disiplin Hukuku Ayhan KÜÇÜK - Mehmet KARADAĞ

H HAVAYOLU TAŞIMACILIĞINDA YER HİZMETLERİ SAĞLAYICILARI, TARAFI OLDUKLARI HUKUKİ İLİŞKİLER VE SORUMLULUKLARI Yrd. Doç. Dr. Özlem KARAMAN COŞGUN * Hava yolu taşıyıcılarının yer hizmetleri kuruluşlarından ifa yardımcısı olarak yararlanmaları, yolculara ve eşya sahiplerine karşı ne havayolu taşıyıcısının ne de yer hizmeti kuruluşunun sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır. Hava yolu taşıyıcıları hizmeti bizzat kendilerinin yerine getirmediğini, yer hizmetleri kuruluşları da yolcu ya da eşya sahibi ile aralarında sözleşmesel bir ilişki bulunmadığını ileri sürerek sorumluluktan kurutulamayacaklardır. Havayolu ile seyahat eden yolcu ya da eşyası bu yol ile taşınan eşya sahibi havayolu taşıyıcısı ile bir taşıma sözleşmesi akdederek bu taşıma faaliyetinden yaralanacaktır. Taşıma sırasında bizzat yolcunun, bagajının ya da taşınan emtianın zarar görmesi ya da gecikme durumunda, bu sözleşmesel ilişkiye dayanak havayolu taşıyıcısından talepte bulunulabileceği gibi, haksız fiil hükümlerine dayanarak yer hizmetleri kuruluşuna müracaat edilmesi de mümkündür. 818 sayılı BK m. 100, 6098 sayılı, 11.01.2011 tarihli BK m. 116 hükmüne göre, borçlu borcun ifasını veya bir borçtan doğan hakkın kullanılmasını beraber yaşadığı kişilere ya da yanında çalışanlar gibi yardımcılarına kanuna uygun şekilde bırakmışsa, bu kişilerin işi yürüttükleri sırada karşı tarafa verdikleri zararı gidermekle yükümlüdür. Genel nitelikteki bu hükmün yanı sıra, havayolu ile eşya ve yolcu taşımacılığını düzenleyen Varşova Konvansiyonu 1 hükümlerinde de bu durum kabul edilmektedir. Varşova Konvansiyonu m. 17 hükmüne göre, havayolu taşıyıcısı bir yolcunun uçakta, uçağa inme veya binme sırasında meydana gelen bir kaza sebebiyle ölümü, yaralanması veya herhangi bir bedeni zarara uğraması durumunda, doğan zarardan sorumludur. M. 18 hükmüne göre ise, zarara sebep olan olayın hava taşıması sırasında meydana gelmesi şartı ile, havayolu taşıyıcısı bagajın ve taşınan emtianın tahrip, kayıp veya hasara uğramasından doğan zarardan sorumludur. Hava taşıması kavramının ifade ettiği süreç yine aynı maddede düzenlenmiş, bu sürecin bagaj veya yükün bir havaalanında veya bir hava aracında veya havaalanı dışına iniş yapılması durumunda herhangi bir yerde taşıyıcının koruması altında bulun- H Hakem denetiminden geçmiştir. * Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Anabilim Dalı' 1 29.08.1977 tarih ve 7/13874 sayılı BKK, 03.12.1977 tarih ve 16128 sayılı RG

16 Legal Hukuk Dergisi Kasım 2011 duğu süreyi kapsayacağı ifade edilmiştir. M. 19 ise, yolcunun, bagajın veya taşınan emtianın havayolu ile taşınmasındaki gecikmeden doğan zarardan da havayolu taşıyıcısının sorumlu olduğunu hükme bağlamıştır. Konvansiyon havayolu taşıyıcısının söz konusu süreçteki zararlardan sorumluluğunu asıl kabul ettikten sonra, m. 18 ve 20 de taşıyanı bu sorumluluklardan kurtaran sebeplerin neler olduğu düzenlenmiştir. Ancak bu hükümlerde de havayolu taşıyıcısının hizmetlerinden yararlandığı ifa yardımcılarının ediminden kaynaklanan zararlardan sorumlu olmayacağına ilişkin bir düzenleme yoktur. Yukarıda da belirtildiği üzere yolcu ve eşya sahibi ile havayolu taşımasını taahhüt eden taşıyıcı arasında bir taşıma sözleşmesi kurulmakta, havayolu taşıyıcısının hizmetlerinden yararlandığı yer hizmetleri kuruluşları ile yolcu ya da eşya sahibi arasında herhangi bir sözleşmesel ilişki bulunmamaktadır. Ancak bu durum yolcu ya da eşya sahibinin zarara kusuru ile sebep olan yer hizmetleri kuruluşuna müracaatına engel değildir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, sözleşmeye aykırılık hükümlerinin değil, BK m. 41 vd ndaki haksız fiil hükümlerinin uygulanacak olmasıdır. Bu durumun önemli bir neticesi de, Varşova Konvansiyonu nda taşıyan bakımından kabul edilen sorumluluğun asıl olduğu, sorumluluktan kurtuluş sebeplerinin taşıyanca ispatı gerektiği prensibinin geçerli olmaması, haksız fiil hükümlerine dayanan kişinin yer hizmetleri kuruluşunun kusurlu olduğunu da ispat yükü altında bulunduğudur. Yer hizmetleri kuruluşunun sorumluluğuna müracaat edilmesi durumunda dikkat edilmesi gereken hususlardan biri de, Varşova Konvansiyonu nun taşıyan bakımından kabul ettiği sınırlı sorumluluk prensibini ifa yardımcısı konumundaki yer hizmetleri kuruluşları bakımından da getirmiş olmasıdır. Varşova Konvansiyonu kapsamında bulunan bir zarar sebebiyle havayolu taşıyıcısının bir işçisi veya temsilcisine karşı dava açıldığında, görevi çerçevesinde hareket ettiğini ispatlamak kaydı ile kendisine karşı dava açılan kişi Varşova Konvansiyonu m. 22 deki sorumluluk sınırlamalarından yararlanma imkanına sahip olacaktır (m. 25-A) 2. Bu sınırlama, yolcu taşımasında 250.000 frank, bagaj taşımasında kilogram başına 250 frank, eşya taşımasında ise 17 SDR dir. Yolcu ve bagaj taşımasında zarar verme kastı ile veya zararın doğması ihtimalini bilerek pervasızca yapılan hareketler veya ihmaller neticesinde zararın doğması durumunda ise bu sınırlamalar artık geçerliliğini kaybedecek, zararın tamamından sorumluluk gündeme gelecektir (m. 25). Makalenin devamına, dergimizin dergimizin Kasım 2011 tarihli 107. sayısından ulaşabilirsiniz 2 Detaylı bilgi için bkz. Ülgen, Hüseyin, Hava Taşıma Sözleşmesi, 1987, s. 206-208

TÜRK CEZA KANUNU NDA BANKA VE KREDİ KARTLARININ KÖTÜYE KULLANILMASI SUÇU Dr. Yavuz ERDOĞAN * Türk Ceza Kanunu nun (TCK) 245 nci maddesinde Banka ve Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması eylemi ayrı bir suç olarak düzenlenmiştir. 765 sayılı eski Türk Ceza Kanunu (ETCK) zamanında bu hususta düzenlenmiş özel bir hüküm yoktu; ancak ETCK nın 525b/2 maddesindeki bilgileri otomatik işleme tabi tutmuş bir sistemi kullanarak kendisi veya başkası lehine hukuka aykırı yarar sağlamak suçuna ait hüküm banka ve kredi kartları içinde kullanılıyordu... Kanaatimizce banka ve kredi kartlarının sosyal hayatımızdaki önemi, globalleşen dünyada gitgide paranın yerini alması, hayatımızı oldukça kolaylaştırmasına karşın kolaylıkla suça konu yapılabilmesi nedeniyle yapılan ayrık düzenleme yerinde olmuştur Doktrinde ayrı bir yasa maddesinin bulunmasının gerekliliği konusunda görüş ayrılığı bulunmamakta ise de; suçun koruduğu hukuki değer ve dolayısıyla da TCK da bulunduğu yer tartışma konusu olmuştur.... Makalemizin içeriğinde ayrıntılı olarak belirttiğimiz üzere, öncelikle TCK nın 245 inci maddesiyle korunan hukuki değer ve madde metninde yapılan yasal değişiklikler dikkate alınarak maddenin bulunduğu yer değiştirilmeli ve malvarlığına karşı suçlar bölümüne taşınmalıdır. Ayrıca taşındığı yerde banka ve kredi kartlarının günümüz sosyal ve ekonomik hayattaki önemi dikkate alınarak BKKK nda yer alan suçlarda TCK kapsamına alınmalı, kovuşturma usulleri aynı sisteme tabi tutulmalıdır. TCK nın 245 (1) nci maddesine dönük olarak dördüncü fıkrada düzenlenen şahsi cezasızlık halleri yeniden düzenlenmeli ve kart sahibinin herhangi bir nedenle failin cezalandırılmasını isteyebileceği dikkate alınarak, belirtilen haller şahsi cezasızlık hali olmaktan çıkartılıp eylem en azından şikayete tabi kılınmalıdır. TCK nın 245 nci maddesinin malvarlığına karşı suçlar arasında düzenlenmesi halinde dahi (eylemin sosyal ve ekonomik sonuçları dikkate alınarak) eylemin tüzel kişiler için haksız yarar sağlamak düşüncesiyle yapılması hali (TCK nın 246 ncı maddesinde belirtildiği üzere) yaptırım altına alınmalıdır. TCK nın 245 (2) ve (3) ncü fıkralarında esasında aynı suçun düzenlenmiş olunması nedeniyle, bu fıkralar birleştirilerek üçüncü fıkra ikinci fıkranın nitelikli hali olarak düzenlenmelidir. * Erzurum 9 uncu Kolordu Komutanlığı Askeri Savcısı (Hakim Binbaşı)

18 Legal Hukuk Dergisi Kasım 2011 BKKK nda banka kartları ile kredi kartları tanımlanırken kredi kartları için kullanılan fiziki varlığı bulunmayan kart numarası kavramına banka kartları içinde yer verilmelidir. Zira, özellikle internet alanında banka kart numaraları da tıpkı kredi kart numaraları gibi kullanılarak ekonomik işlemler yapılabilmektedir. Makalenin devamına, dergimizin dergimizin Kasım 2011 tarihli 107. sayısından ulaşabilirsiniz

YENİ TTK UYARINCA TİCARET SİCİLİ Arş. Gör. Arman ÖZDEMİR * Ticari hayatta güven ve aleniyetin sağlanmasında en önemli kurumlardan bir tanesi de muhakkak ki ticaret sicilidir. Her resmi kütükte olduğu üzere ticaret siciline de önemli fonksiyonlar bağlanmıştır. YTTK çerçevesinde bu kurumda önemli değişiklikler yapıldığını söylemek mümkündür. Şöyle ki elektronik ortamda kayıtların tutulabilir hale gelmesi ve bu yolla sicilin üçüncü kişiler tarafından takibinin kolaylaştırılması öncelikle mevcut toplumsal yaşamın ve bilgi çağının gereği olarak ön plana çıkmaktadır. Bunun yanı sıra sicil kayıtlarının işlevlerinin genişletilmesi ve bu konuda ki AET direktifine uyum sağlanması muhakkak ki sadece ulusal değil uluslar arası ticaret açısından da önemlidir. Makale içeriğinde asıl olarak aleniyet fonksiyonunun sonucu olan olumlu ve olumsuz etkileri üzerinde durulmuş ve doktrinde çokça eleştirilen sicilin söz konusu etkilerini kısıtlayan mevcut kanunun değişen hükümlerine de yer verilmeye çalışılmıştır. Sicilin bu fonksiyonlarıyla doğrudan ilgili olan hukuki görünüşün korunması konusuna da değinilmeye çalışılmıştır.... Olumsuz etkinin şartlarını özetleyecek olursak; 1. Sicile kaydedilebilir bir konu mevcut olmalıdır: Bununla ilgili açıklamalara olumlu etkide değinmiştim. Ancak belirtilmesi gereken tescili zorunlu olan hususlar kadar ihtiyari olan hususlarda da sicilin olumsuz etkisi söz konusu olabilir. 2. Kayıt ve ilan yapılmamış olmalıdır: Tescili yada ilanı gereken bir durum kendi hukuki alanında oluşan ilgilinin, üçüncü kişinin mevcut hukuki duruma olan güveninin korunmasından kurtulabilmesi için söz konusu hususu tescil ve ilan ettirmesi gereklidir. 3. Sicil kaydının açıklayıcı nitelikte olması: Sicile kaydın kurucu olduğu hallerde üçüncü kişilerin bilebileceği bir husus söz konusu olmadığı için olumsuz etki ancak açıklayıcı noktalarda önem kazanmaktadır. Ancak tescil ve ilan arasında geçen sürede üçüncü kişilerin iyi niyetlerinin korunması gerekliliği ortaya çıkacaktır. Bu halde ikinci bir konu olarak tescilden önce üçüncü kişinin tescilin kurucu olduğu hallerde durumu bilmesi hali bir görüş olarak ileri sürülse de sicile kayıt ve ilan öncesinde hukuk alanında doğmamış bir husus nedeniyle üçüncü kişinin iyi niyetinin bertaraf edilemeyeceği belirtilmektedir. 1 Sicile kaydın olumsuz etkisi kanunda kendine özgü bir şekilde açıklanmıştır. Gerçekten de hukuki görünüş açısından burada bir olgunun mevcut olma- * Yalova Üniversitesi İİBF İngilizce İşletme Bölümü Ticaret Hukuku 1 BİLGE, op. cit. pp. 191-204.

20 Legal Hukuk Dergisi Kasım 2011 dığı yönünde ki sicil kaydına (hukuki görünüş olgusu) üçüncü kişinin güveni korunmaktadır. Üçüncü kişini mevcut hukuki görünüşe güveni asıl olarak sadece ilgiliye karşı değildir ve burada tescili yaptırma iktidarı üçüncü kişilere de ait olduğundan sadece ilgiliye değil üçüncü kişiye karşı da koruma söz konusu olacaktır. 2... Yer bakımından etki konusuna değinilmekle birlikte sicilin aynı zamanda üçüncü kişiler açısından zaman bakımından da etkileri bulunmaktadır. Söz konusu etkiler yine YTTK açısından 36. maddede düzenlenmiş ve etkilerin hüküm ifade ettiği tarih esas olarak TTK ile aynı olarak belirlemiştir. Bu hükümlere göre sicil kayıtları ilan ile ve ilanın hepsi aynı nüshada yayınlanmamışsa son kısmın yayınlandığı günü takip eden iş gününden itibaren üçüncü kişiler hakkında hüküm ifade edecektir. Ancak mevcut TTK açısından doktrinde eleştirilen 515. madde hükmünün YTTK ile kaldırıldığını belirtmek gereklidir. Şöyle ki TTK açısından limited ortaklık ana sözleşmesinin değiştirilmesine ilişkin genel kurul kararının ticaret siciline tescil ile hüküm ifade edeceği şeklinde ki düzenleme şirket sözleşmesinde yapılan her değişikliğin tescil ve ilan edileceği (YTTK md. 589/2) uyarınca değiştirilmiş ve üçüncü kişilerle ilgili düzenleme genel hükümlere bırakılmıştır. Aynı şekilde örneğin kolektif şirketin tescil ile tüzel kişilik kazanacağını düzenleyen madde 232 nin de zikredilmesi gereklidir. Bu halde de şirket ancak şirket tescille tüzel kişilik kazanacak aksi sözleşmeler üçüncü kişilere karşı hüküm ifade etmeyecektir.... YTTK ile asıl olarak sicilin üçüncü kişilere karşı etkisi TTK nın aksine tek bir hüküm içerisinde birleştirilmiştir. Ancak doktrinde eleştirilen kayıtların olumlu ve olumsuz etkisi konusunda ki düzenlemelerde belirttiğim üzere önemli değişikler yapılmış ve sicilin olumlu ve olumsuz işlevi genişletilmiş ve görünüşe güven kuramı sicilin merkezi haline getirilmiştir. Gerekçede de belirtildiği üzere ilan edilen hususla tescil edilen içerik arasında ki fark olması halinde bu durum üçüncü kişileri etkilemeyecek üçüncü kişiler kanun korumasından yararlanabilecektir. Makalenin devamına, dergimizin dergimizin Kasım 2011 tarihli 107. sayısından ulaşabilirsiniz 2 ÜLGEN, op. cit. pp. 162-165.

DÜZENLEYİCİ VE DENETLEYİCİ KURUMLARIN TABİ OLDUĞU DİSİPLİN HUKUKU Ayhan KÜÇÜK Mehmet KARADAĞ **... Ülkemizde son yıllarda gittikçe artan sayıda düzenleyici ve denetleyici kurum (DDK lar) kurulmuştur. Bu kurumlar idari, mali, personel rejimleri ile disiplin hukuku gibi konularda, diğer kamu kurum ve kuruluşlarından farklı düzenlemelere tabi tutulmaktadır. Çalışmamızın konusunu teşkil eden DDK ların tabi olduğu disiplin hukuku ile ilgili olarak da, DDK ların kendi arasında da tek bir yaklaşım söz konusu değildir. Bu bağlamda disiplin hukuku yönünden DDK ların Başkan ve Üyeleri ile Kurum personelinin tabi olduğu personel rejiminin ortaya konulması ve bunlar hakkında uygulanacak disiplin hukuku ve disiplin soruşturma usulünün belirlenmesi önem arz etmektedir.... Tüm DDK ların Başkan ve Üyeleri hakkında uygulanacak herhangi bir disiplin mevzuatı bulunmamaktadır. Bu nedenle, bunların disiplin cezalarına konu fiillerine ilişkin herhangi bir disiplin yaptırımı uygulanamamakla birlikte konunun Kamu Görevlileri Etik Kurulu tarafından değerlendirilmesinin uygun olacağı, bu kişilerin haklarında inceleme, soruşturma veya ön inceleme yapanlar tarafından bunların disiplin cezasını gerektiren fiillerinin tespiti üzerine konunun Kamu Görevlileri Etik Kurulu na intikal ettirilmesi gerektiği düşünülmektedir. Bununla birlikte, tüm DDK ların personeli hakkında uygulanacak disiplin mevzuatında da bir bütünlük bulunmamaktadır. TAPDK, BDDK, KİK ve EPDK personeli için her ne kadar personel yönetmeliği veya insan kaynakları yönetmeliği bulunsa da disiplin hukuku yönünden bu düzenlemelerde disiplin suç ve cezaları ile disiplin soruşturma usulüne ilişkin hükümler bulunmadığından anılan Kurumların personeli hakkında yapılacak disiplin soruşturmaları 657 sayılı Kanuna göre yürütülecek ve 657 sayılı Kanundaki disiplin yaptırımları uygulanacaktır. Ancak, disiplin hukuku yönünden yanlış bir uygulama olduğu düşünülen husus ise, RK ve BTİK personelinin ücret ve mali haklar dışında 657 sayılı Kanuna tâbi olduğu ilgili kanunlarında açıkça yazılı olmasına rağmen, 657 sayılı Kanunda açıkça yazılı bulunan Disiplin Cezalarının Çeşitleri ile Ceza Başbakanlık Teftiş Kurulu, Başbakanlık Müfettişi ** Başbakanlık Teftiş Kurulu, Başbakanlık Müfettişi

22 Legal Hukuk Dergisi Kasım 2011 Uygulanacak Fiil ve Haller, Cezayı Hafifleten Sebepler ve Zamanaşımı gibi disiplin hukukuna ilişkin temel düzenlemeleri içeren kendi personel yönetmeliği veya insan kaynakları yönetmeliği çıkarılmış olmasıdır. Hatta 657 sayılı Kanunda Aylıktan Kesme cezası ile tecziyeyi gerektiren yasaklanmış her türlü yayını görev yerinde bulundurmak ve ikamet ettiği ilin hudutlarını izinsiz terk etmek gibi disiplin suçları 6111 sayılı Kanun ile kaldırılmış olmasına rağmen, anılan Kurumların personel yönetmeliklerinde bu cezalar muhafaza edilmeye devam edilmiştir. Bu nedenle bu fiilleri işleyen RK ve BTİK personeline fiilin karşılığı olan cezaların verilebileceği söylenebilir. Netice itibariyle, tüm DDK Başkan ve Üyeleri hakkında uygulanacak bir disiplin mevzuatı bulunmaması, kurum personeli hakkında ise uygulanacak ortak bir disiplin mevzuatı bulunmaması nedeniyle yaşanan karışıklığı önlemek amacıyla bunlar hakkında disiplin hukukuna ilişkin ortak bir düzenleme yapılması gerekmektedir. 5237 sayılı TCK daki kamu görevlisi tanımına girdiğinde şüphe bulunmayan, nitekim Anayasa Mahkemesi kararları 1 ile de kamu görevlisi oldukları ve kamusal faaliyet yürüttükleri netleşen DDK Başkan ve Üyeleri ile Kurum personelinin gerek statü, görev ve yetki gerekse yürütülen hizmet ve faaliyetler açısından merkezi idari bünyesinde çalışan memur ve diğer kamu görevlilerinden pek de farklı olmamaları nedeniyle, ilgili kanunlarında açık olarak disiplin hukuku yönünden 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi olmalarını ve anılan kanuna göre yapılacak disiplin soruşturmaları sonunda haklarında yine anılan kanundaki yaptırımların uygulanmasını sağlayacak değişiklikler yapılmalıdır. Makalenin devamına, dergimizin dergimizin Kasım 2011 tarihli 107. sayısından ulaşabilirsiniz 1 Anayasa Mahkemesinin 22 Ocak 2008 tarihli Resmi Gazete de yayımlanan 12.12.2007 tarihli, 2002/35 E. 2007/95 K. sayılı kararı

HUKUK KARARLARI * Yargıtay Hukuk Genel Kurul Kararları * Yargıtay Hukuk Daire Kararları

HUKUK GENEL KURULU KARARLARI HUKUK GENEL KURULU Esas No. 2011/5-377 Karar No. 2011/492 1086 s. HUMK/429 Tarihi: 06.07.2011 2942 s. KamulaştırmaK/38 4721 s. TMK/705 6100 s. HMK/363 KAMULAŞTIRMADA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE YENİ BİR HÜKÜM OLUŞTURAN DİRENME KARARI TAŞINMAZ MÜLKİYETİNİN KAZANILMASINDA TESCİL ÖZETİ: Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir. Eş söyleyişle; mahkemenin yeni bir delile dayanarak ve gerekçesini değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez. Somut olayda da; yerel mahkemece, bozma kararından sonra yürürlüğe giren 5999 sayılı Yasa ile Kamulaştırma Kanununa eklenen geçici 6.maddeye dayanılarak ilk kararda direnilmiştir. Bu durumda, Yerel Mahkemece direnme kararı olarak nitelendirilen temyize konu kararın, gerçekte bir direnme kararı değil yeni bir hüküm niteliğinde olduğu kabul edilmelidir. Kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenme görevi Hukuk Genel Kuruluna ait olmayıp, Özel Daireye aittir. Bu nedenle dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmiştir. HUKUK GENEL KURULU Esas No. 2011/2-109 Karar No. 2011/481 Tarihi: 06.07.2011 1086 s. HUMK/573, 576 2004 s. İİK/72, 150 2709 s. AY/2, 9, 10, 138 2802 s. HakimlerSavcılarK/93 5271 s. CMK/194 6100 s. HMK/46, 49 HAKİMLERİN HUKUKİ SORUMLULUĞU

26 Legal Hukuk Dergisi Kasım 2011 ÖZETİ: HAKİMDEN TAZMİNAT TALEP EDİLMESİ Dava, hakimlerin hukuki sorumluluğunu düzenleyen Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 573-576. maddelerinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Davacı tarafça davalı Hakim aleyhine tazminat istemiyle açılan davada, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi nce ilk derece mahkemesi sıfatıyla, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 573. maddesinde sayılan sorumluluk hallerinin gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir. Hükmün verilmesinden sonra, 14 Şubat 2011 tarihinde yürürlüğe giren 09 Şubat 2011 tarih ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile, hakim ve savcıların bir soruşturma, kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptıkları işlem, yürüttükleri faaliyet ve kararları nedeniyle açılacak tazminat davalarında uygulanacak esas ve usule ilişkin yeni düzenlemeler yapılmıştır. Buna göre, hakim ve savcıların bir soruşturma, kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptıkları işlem, yürüttükleri faaliyet ve kararları nedeniyle ancak Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği; kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk sebeplerine dayanılarak da olsa hakim veya savcı aleyhine tazminat davası açılamayacağı her türlü kuşku ve duraksamadan uzaktır. Somut olayda, hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun hükümleri gereğince davaya, davalı hakim aleyhine devam edilmesi imkanı kalmamıştır. Bu düzenlemeye göre yasal hasım devlet olup; hakimin ise ancak zorunlu ihbar olunan sıfatıyla davada yer alması olanaklıdır. Hal böyle olunca; ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 2. Hukuk Dairesi nce yapılacak iş, yeni yasal düzenleme doğrultusunda davaya Devlet aleyhine devam edilmesine imkan tanınmasının sağlanması ve Hazine nin davaya dahil edilmesi için davacı tarafa süre verilip, halen davalı konumunda olan hakimin ise zorunlu ihbar olunan sıfatını taşıdığı da gözetilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi olmalıdır. Açıklanan nedenlerle; Özel Dairenin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararları 27 HUKUK GENEL KURULU Esas No. 2011/21-315 Karar No. 2011/465 Tarihi: 06.07.2011 ÖZETİ: 506 s. SSK/60, Gç81 4447 s. İşsizlikSK/17 4759 s. İllerBankasıK/3 YAŞLILIK AYLIĞI YURTDIŞI BORÇLANMASI Dava, yurtdışı borçlanması nedeniyle sigortalı başlangıcının 16.07.1977 tarihi olduğunun ve 01.01.2008 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; davacının (kadın), yurtdışına çıkmadan önce Türkiye de herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi hizmeti ve tescili bulunmamakta olup, Alman rant sigortasına girişinin ise 16.07.1977 tarihi olduğu anlaşılmaktadır. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Yurtdışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanuna dayalı olarak, 4759 sayılı Kanunun yürürlük tarihinden sonra borçlanma yapılması halinde; yaşlılık aylığı tahsis koşullarının 506 sayılı Kanunun Geçici 81. maddedeki kademeli geçiş şartlarına göre belirlenip belirlenemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Uyuşmazlığın kaynağını 506 sayılı Kanuna 4447 sayılı Kanun ile eklenen, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ve sonrasında 4759 sayılı Kanun ile bir bölümü değişikliğe uğrayan Geçici 81. madde oluşturmaktadır. Yaşlılık aylığı tahsisi için aranan koşullardan biri olan sigortalılık süresi, sigortalının sosyal güvenlik mevzuatına tabi olarak ilk defa çalışılmaya başladığı sigortalılık başlangıç tarihi ile aylık talep tarihi arasındaki süredir. 3201 Sayılı Kanun uyarınca yurt dışı hizmet borçlanması, yurt dışında geçmiş sürelerin Türkiye de geçmiş gibi değerlendirilmesi imkanını tanımaktadır. Bu Kanun hükümlerine göre borçlanılan yurt dışı çalışma süresi, bedelinin ödenmesi halinde, ait olduğu devrede dikkate alınarak, tahsis istemi yönünden bir değerlendirme yapılmalıdır. Açıklanan hukuksal nedenler karşısında; Yerel Mahkemenin, davacının yaşlılık aylığına esas sigortalılık süresinin hesabında, daha önce sigortalı olarak Türkiye de tescili olmayanların 506 Sayılı Kanunun Geçici 81. maddesinin yürürlük tarihinden sonra, yürürlük tarihinden öncesine ait dev-

28 Legal Hukuk Dergisi Kasım 2011 HUKUK GENEL KURULU Esas No. 2011/1-293 Karar No. 2011/424 Tarihi: 15.06.2011 ÖZETİ: sonra, yürürlük tarihinden öncesine ait devreye ilişkin olarak yapacakları borçlanmaların, Geçici 81. madde uygulamasında gözetilmesi gerektiğini kabulle ve bu yolla 3201 sayılı Kanun uyarınca borçlanarak kazandığı sigortalılık süresini de dikkate alarak, davacının yaşlılık aylığına hak kazanıp kazanmadığını 506 sayılı Kanunun Geçici 81. maddesindeki koşullara göre belirlemesi ve bu değerlendirme ile ilk kararda direnmesi usul ve yasaya uygun olup, kararın onanmasına karar verilmiştir. 2709 s. AY/153 3402 s. KadastroK/12, Gç10 3621 s. KıyıK/4 ANAYASA MAHKEMESİNİN İPTAL KARARI KIYI KANUNUNA DAYALI TAPU İPTALİ Dava, Kıyı Kanunu na dayalı tapu iptali ve terkin isteğine ilişkindir. Öncelikle üzerinde durulması gereken husus, yerel mahkeme kararının kısmen Yargıtay Özel Dairesince onanmasında, temyiz kapsamı dışında bırakılan hususların Anayasa Mahkemesinin iptal kararına konu olması üzerine yeniden esastan inceleme konusu yapılıp yapılamayacağı meselesidir. Zira, Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulü kazanılmış hakların istisnasını teşkil ederler. Her ne kadar Yerel Mahkemece eldeki davada 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş ve Özel Dairece bu husus bozma kapsamı dışında bırakılmışsa da, davanın reddine gerekçe yapılan yasa metni Anayasa Mahkemesince yukarıda değinildiği üzere iptal edilmiş ancak gerekçeli karar Resmi Gazete de yayımlanmamış ise de yasanın yürürlüğünün durdurulmasına yargılama sırasında karar verilmekle bu durumun ilgili taraf lehine usulü kazanılmış hakkın gerçekleşmesine neden olduğu söylenemeyecektir. Eldeki dava sonuçlanıp kesinleşmeden bu davaya uygulanabilecek olan yasa metni Anayasa Mahkemesince iptal edilip, yürürlüğünün durdurulmasına karar verildiğine göre, iptal kararı sonucu oluşan durumun maddi anlamda kesinleşmemiş ve derdest olan eldeki davaya da uygulanması zo-

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararları 29 HUKUK GENEL KURULU Esas No. 2011/21-316 Karar No. 2011/414 Tarihi: 15.06.2011 dest olan eldeki davaya da uygulanması zorunludur. Bu durumda, Özel Dairesince Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni durum dikkate alınarak davanın incelenip karara bağlanması gerekir. O halde işin esasının incelenmesi için dosya Özel Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir. 506 s. SSK/60, Gç81 4447 s. İşsizlikSK/17 YAŞLILIK AYLIĞINDAN YARARLANMA KOŞULLARI YURTDIŞI BORÇLANMASI ÖZETİ: Dava, yurtdışı borçlanması nedeniyle 01.11.2007 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; davacının (kadın), yurtdışına çıkmadan önce Türkiye de herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi hizmeti ve tescili bulunmamakta olup, Alman rant sigortasına girişinin ise 04.10.1976 tarihi olduğu anlaşılmaktadır. Davalı Kurum, borçlanılan yurt dışı çalışma sürelerini dikkate alarak, 3201 Sayılı Kanunun 5. maddesi uyarınca sigortalılığın başlangıç tarihini, borcun tamamen ödendiği tarihten borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülerek bulmuş, bulduğu bu sigorta başlangıç tarihinden itibaren 506 Sayılı Kanunun Geçici 81. maddesinde yapılan değişikliğin uygulanmaya başlandığı 23.05.2002 tarihine kadar ki sigortalılık süresini gözeterek, kademeli geçişte (yaşlılık aylığı tahsisine) esas alınacak sigortalılık süresini belirlemiştir. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Yurtdışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanuna dayalı olarak, 4759 sayılı Kanunun yürürlük tarihinden sonra borçlanma yapılması halinde; yaşlılık aylığı tahsis koşullarının 506 sayılı Kanunun Geçici 81. maddedeki kademeli geçiş şartlarına göre belirlenip belirlenemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Hukuk Genel Kurulu nda yapılan görüşmede bir kısım üyeler, borçlanma bedelinin ödendiği tarihte yürürlükte bulunan yasal hükümlerin uygulanması gerektiğini, bu ne-

30 Legal Hukuk Dergisi Kasım 2011 HUKUK GENEL KURULU Esas No. 2011/4-359 Karar No. 2011/405 Tarihi: 08.06.2011 ÖZETİ: kümlerin uygulanması gerektiğini, bu nedenle Özel Daire bozma ilamının yerinde bulunduğunu ileri sürmüşler ise de, çoğunluk bu görüşü benimsememiştir. Açıklanan hukuksal nedenler karşısında; Yerel Mahkemenin, davacının yaşlılık aylığına esas sigortalılık süresinin hesabında, daha önce sigortalı olarak Türkiye de tescili olmayanların 506 Sayılı Kanunun Geçici 81. maddesinin yürürlük tarihinden sonra, yürürlük tarihinden öncesine ait devreye ilişkin olarak yapacakları borçlanmaların; Geçici 81. madde uygulamasında gözetilmesi gerektiğini kabulle ve bu yolla 3201 sayılı Kanun uyarınca borçlanarak kazandığı sigortalılık süresini de dikkate alarak, davacının yaşlılık aylığına hak kazanıp kazanmadığının 506 sayılı Kanunun Geçici 81. maddesindeki koşullara göre belirlemesi ve bu değerlendirme ile ilk kararda direnmesi usul ve yasaya uygundur. Ne var ki, Yüksek Özel Daire bozma nedenine göre, somut uyuşmazlıkta yaşlılık aylığı tahsis koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğini ve diğer temyiz itirazlarını incelemediğinden, bu yönde inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmiştir. MURİS MUVAZAASI EDA HÜKMÜ 818 s. BK/18 4721 s. TMK/2, 507, 603 6098 s. TBK/19 Dava, muvazaalı satış işleminin iptali ile satılan traktörün miras bırakanın terekesine iadesi, istem kabul edilmediği takdirde, traktör bedelinin miras payları oranında davacılara ödetilmesi istemine ilişkindir. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, yerel mahkemece danışıklı olduğu kabul edilen işlem ile satılan traktör üzerinde davacıların miras payları oranında pay sahibi olduklarının tespitine de karar verilmesinin zorunlu olup olmadığı ile, eda hükmünün tespit hükmünü de içerip içermeyeceği, tazminata hükmedilmiş olmasının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Dava konusu uyuşmazlığa konu traktör, miras bırakan tarafından, gerçekte bağışlandığı halde, sanki

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararları 31 HUKUK GENEL KURULU Esas No. 2011/7-248 Karar No. 2011/396 Tarihi: 08.06.2011 ÖZETİ: rafından, gerçekte bağışlandığı halde, sanki bir satış yapılmış gibi davalılara kat i satış senedi ile devredilmiştir. Bu durum, kamu düzenine ilişkin olmadığından davacı yararına usulü kazanılmış hak doğmuş ve somut olayın özelliği dikkate alınarak muris muvazaasının olaya uygulanması hali salt bu somut olay yönüyle kesinlik kazanmıştır. Hal böyle olunca; mahkemenin muris muvazaasının kabulüne ilişkin nitelemesi kesinleştiğinden, davacı da tazminata ilişkin kararı temyiz etmemekle pay isteminden dönüp, tazminat hükmüne razı olmakla talebini tazminata dönüştürmüş olduğundan; mahkemece buna bağlı olarak oluşturulan eda davasının çözümü gerektiği gerekçesine dayalı tazmine ilişkin karar; salt bu nedenlerle sonucu itibariyle doğrudur.ne var ki, mahkemece davalılardan tahsiline karar verilen tazminat miktarı hakkında Yüksek Özel Dairece bir inceleme yapılmamış olduğundan bu yöne ilişkin davalılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir. 2577 s. İYUK/2 3095 s. FaizK/2 TAM YARGI DAVASI TACİRLER ARASI HAKSIZ FİİLDEN KAYNAKLANAN TAZMİNAT DAVASI Dava, niteliği ve içeriği itibariyle tacirler arasında haksız fiilden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; maddi tazminatı gerektiren haksız eylemin davalı Belediye Başkanlığı yönünden tam yargı davasının konusunu oluşturup oluşturmadığı; dolayısıyla davalı Belediye Başkanlığı aleyhine açılan dava yönünden mahkemenin yargı yolu bakımından görevsizliğine karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. Davalı Belediye Başkanlığı ile hakkındaki hüküm kesinleşmiş bulunan diğer davalı şirket arasında akdedilmiş bulunan sözleşme gereğince yapılan menfez inşaatları temizliği çalışmaları sebebiyle davacı şirkete ait tesislere zarar verildiği ve davacı tarafça eldeki davada, haksız fiil

32 Legal Hukuk Dergisi Kasım 2011 ve davacı tarafça eldeki davada, haksız fiil iddiasıyla Borçlar Kanunu hükümlerine dayanılarak, her iki davalıdan da maddi tazminat talep edildiği belirgindir. O halde, uyuşmazlık idari bir eylemden değil, haksız fiil iddiasından kaynaklanmaktadır. Haksız fiil niteliğindeki eylem nedeni ile uğranıldığı ileri sürülen zararın giderilmesi istemi ile açılan davanın, adli yargı yerinde görülerek çözüme bağlanması gerekmektedir. Hal böyle olunca; davalı Belediye Başkanlığı aleyhine açılan dava yönünden de uyuşmazlığın çözüm yerinin adli yargı yeri olduğu sonucuna varıldığından, buna ilişkin direnme kararı yerindedir. Ne var ki, davalı Belediye Başkanlığı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daire sine gönderilmesine karar verilmiştir. HUKUK GENEL KURULU Esas No. 2011/3-340 Karar No. 2011/380 Tarihi: 01.06.2011 818 s. BK/249, 256, 257, 266 1086 s. HUMK/288, 289 6098 s. TBK/301, 304, 305, 306, 307, 314, 316, 318, 334 6100 s. HMK/200 KİRALANANI TESLİM BORCU KİRACININ ÖZENLE KULLANMA VE KOMŞULARA SAYGI GÖSTERME BORCU KİRA BEDELİNİN İFA ZAMANI SENETLE İSPAT ZORUNLULUĞU SENETLE İSPATI ZORUNLU HUSUSLARDA TANIK DİNLENEBİLMESİ ÖZETİ: Dava, muacceliyet şartına dayalı olarak kira alacağının tahsiline yönelik icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; takipten sonra ve yargılama sırasında davalı-kiracının taşınmazı tahliye edip etmediğinin mahkemece usulünce araştırılıp araştırılmadığı; kira sözleşmesinde yer alan muacceliyet şartına dayalı olarak kira bedelinin istenip istenemeyeceği, noktasında toplanmaktadır. Hemen belirtmelidir ki, karşılıklı iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerden olan kira sözleşmesinde kiralayan, Borçlar Kanunu (BK) nun 249. maddesi gereğince kiralananı kiracıya teslim etmek ve kira süresi boyunca onu kiracının kullanımına elverişli şekilde bulundurmak; kiracı ise, B.K nun 256, 257 ve

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararları 33 HUKUK GENEL KURULU Esas No. 2011/14-281 Karar No. 2011/373 Tarihi: 01.06.2011 lundurmak; kiracı ise, B.K nun 256, 257 ve 266. maddeleri gereğince kira paralarını ödemek, kiralananı sözleşmeye uygun şekilde kullanıp, süre sonunda iade etmek borcu altındadır. Somut olayda; Takipte ve davada dayanılan ve hükme esas alınan kira sözleşmesinin varlığı ve içeriği hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Mahkemece, davalı kiracının 14.02.2009 tarihinde kiralananı tahliye edip etmediği üzerinde durulmakla birlikte takip ve yargılama sürecinde kiralananın tahliyesinin gerçekleşip gerçekleşmediği anlaşılamamaktadır. Bu tür davalarda, kiralananın iddia ve savunma çerçevesinde hukuken hangi tarihte tahliye edilmiş olduğunun açık bir şekilde saptanması, uyuşmazlığın sağlıklı bir çözüme kavuşturulması için zorunludur. Zira, kiracı tahliye tarihinden sonra kira sözleşmesinden kaynaklanan kira parasından değil koşulları bulunduğu takdirde yeniden kiralama için gereken makul sürenin kira parasından sorumlu tutulabilir. Mahkemece, tahliye hususu yeterince araştırılmaksızın yeni bir davaya neden olacak şekilde davalı kiracının tahliye hususunu kanıtlaması halinde istirdat davası açabileceği ya da makul süre kirası istenmediğinden davanın reddi ve bu kararda da direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir. 818 s. BK/28, 31, 125 1512 s. NoterlikK/84 6098 s. TBK/36, 39, 146 HİLE HUKUKSAL NEDENİNDEN KAYNAKLANAN TAPU İPTAL VE TESCİL SATIŞ VAADİ SÖZLEŞMESİ ÖZETİ: Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay dikkate alındığında hak düşürücü sürenin başlangıç tarihinin ne olduğu ve buna göre eldeki davanın hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığı, noktasında toplanmaktadır. Şu hale göre; BK nun 31. maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü sürenin hileye maruz kalan kimsenin bunu öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağı, mağdurun öğrenme tarihi olarak ileri sürdüğü tarihin

34 Legal Hukuk Dergisi Kasım 2011 HUKUK GENEL KURULU Esas No. 2010/12-724 Karar No. 2011/289 Tarihi: 11.05.2011 öğrenme tarihi olarak ileri sürdüğü tarihin esas alınacağı belirgin olup; diğer tarafın öğrenmenin bu tarih değil de daha önce olduğunu iddia etmesi durumunda, bu iddiasını ispat zorunluluğunda olduğunda da kuşku bulunmamaktadır. Bu nedenledir ki; özel dairenin, taraflar arasındaki sözleşmenin salt şekle bağlı sözleşme olması nedeni ile, sözleşme tarihinde hilenin öğrenildiği karinesinden yola çıkılarak hak düşürücü sürenin geçtiği yönündeki kabulüne Hukuk Genel Kurulunca iştirak edilmemiş; şekle tabi bir sözleşme olsa da hileye ıttıla tarihinin bir başka tarih olabileceği kabul edilmiştir. Somut olayda da davalı-karşı davacı da hileyi ileri bir tarihte öğrendiğini iddia etmiş, mahkeme bunu kabulle, davanın esasını incelemiştir. Bu yön, bozma nedenine göre Özel Dairece incelenmemiştir. Hal böyle olunca; mahkemenin 1 (bir) yıllık hak düşürücü sürenin öğrenme tarihinden başlayacağı yönündeki direnme gerekçesi yerindedir. Ne var ki, davalı karşı davacının hileye ıttıla tarihinin belirlenmesi ve işin esasına yönelik olarak Özel Dairece inceleme yapılmadığından, bu incelemelerin yapılabilmesi için dosyanın 14.Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir. 2004 s. İİK/16, 42, 46, 58, 144, 155, 156, 166 İCRA VE İFLAS İŞLEMLERİNİ ŞİKAYET VE ŞARTLARI PARA BORCU VE TEMİNAT İÇİN İCRA TAKİBİ HACİZ YOLUYLA İCRA TAKİBİ İCRA TAKİP TALEBİ VE İÇERİĞİ SENEDİN GERİ VERİLMESİ VE İLAMIN İCRASI BELGESİ ALACAĞI TAMAMEN ÖDENMİŞ OLAN ALACAKLIYA AİT SENET İCRA DAİRESİNCE BORÇLUYA VERİLİR ÖZETİ: Somut olayda; Karşı taraf/alacaklı vekilince, şikayetçi/borçlular aleyhine girişilen iflas yolu ile adi takipte, ödeme emrinin borçlular vekillerine tebliği üzerine takibe ve borca itiraz edilmiş, aynı gün icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiştir.