ARAŞTIRMA MAKALESİ/RESEARCH ARTICLE



Benzer belgeler
Steatoda paykulliana (Araneae, Theridiidae) (Walckenaer, 1806) nın Zehir Aygıtının Morfolojisi Hakkında

ERESUS CINNABARINUS (OLIVIER, 1789) (ARANEAE, ERESIDAE) ÖRÜMCEĞİNİN ZEHİR AYGITI ÜZERİNE MORFOLOJİK BİR ÇALIŞMA. Kültiğin ÇAVUŞOĞLU*, Emine YALÇIN**

Alopecosa fabrilis (Clerck, 1757) (Araneae, Lycosidae) örümceğinin zehir bezi ve zehiri üzerine bir çalışma

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

Hücre. 1 µm = 0,001 mm (1000 µm = 1 mm)!

Prof. Dr. Ayşe Bora Tokçaer

Erbey, M., Bazı Dysmachus (Diptera: Asilidae) türlerinin spermateka yapıları.

Böceklerde Boşaltım Yapıları

ARI ZEHİRİ BİLEŞİMİ, ÖZELLİKLERİ, ETKİ MEKANİZMASI. Dr. Bioch.Cristina Mateescu APİTERAPİ KOMİSYONU

ZOOLOG TANIM A- GÖREVLER

CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI

BİYOKİMYA ANABİLİM DALI LİSANSÜSTÜ DERS PROGRAMI

CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER

CLASSİS: ARACHNİDA (ÖRÜMCEKGİLLER)

HAYVANSAL HÜCRELER VE İŞLEVLERİ. YRD. DOÇ. DR. ASLI SADE MEMİŞOĞLU RESİM İŞ ZEMİN KAT ODA: 111

ÇİNKO KATKILI ANTİBAKTERİYEL ÖZELLİKTE HİDROKSİAPATİT ÜRETİMİ VE KARAKTERİZASYONU

Aktif ve pasif iyon alımı

Ders Kodu Ders Adı Ders Türü AKTS Hafta Teorik

KULLANMA TALİMATI. Etkin Madde: Mepiramin maleat, lidokain hidroklorür, dekspantenol.

NANO KURġUN ÜRETĠMĠ VE KARAKTERĠZASYONU

Doç. Dr. Şahin Oruç. Doç. Dr. Halil TOKCAN. Prof. Dr. Hilmi DEMİRKAYA

Zehirlenmelerde İlkyardım. Zehirlenmeler. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın Acil Tıp AD

KAS SİNİR KAVŞAĞI. Oğuz Gözen

Hücreler arası Bağlantılar ve Sıkı bağlantı. İlhan Onaran

Otakoidler ve ergot alkaloidleri

CANLILARIN TEMEL BİLEŞENLERİ

Biyoloji = Canlı Bilimi. Biyoloji iki ana bölümden oluşur:

HÜCRE FİZYOLOJİSİ Hücrenin fiziksel yapısı. Hücre membranı proteinleri. Hücre membranı

DÜŞÜK SICAKLIK STRESİ

BALIKLARDA SİNDİRİM VE SİNDİRİM ENZİMLERİ. İlyas KUTLU Kimyager Su Ürünleri Sağlığı Bölümü. vücudun biyokimyasal süreçlerinin etkin bir şekilde

Hayvan Isırma/sokmaları OLGU

Fizyoloji. Vücut Sıvı Bölmeleri ve Özellikleri. Dr. Deniz Balcı.

KGP202 SÜT TEKNOLOJİSİ II

Kök Salgıları. Fotosentezde kullanılan karbonun ortalama % ı köklere ulaşır ve bunun büyük bir kısmı kök salgıları şeklinde rizosfere verilir.

Doz Birimleri. SI birim sisteminde doz birimi Gray dir.

RİBOZOM YAPI, FONKSİYON BİYOSENTEZİ

Toksikolojide Hemodiyaliz, Hemoperfüzyon, Hemofiltrasyon. Dr. Evvah Karakılıç Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Tıp Kliniği

1. ÜNİTE: YAŞAM BİLİMİ BİYOLOJİ...10

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

Çizelge 2.6. Farklı ph ve su sıcaklığı değerlerinde amonyak düzeyi (toplam amonyağın yüzdesi olarak) (Boyd 2008a)

SİNİR SİSTEMİ Sinir sistemi vücutta, kas kontraksiyonlarını, hızlı değişen viseral olayları ve bazı endokrin bezlerin sekresyon hızlarını kontrol eder

KİMYA BAKLAGİLLERİN AYÇİÇEK YAĞINA ETKİSİNİN SIVI DETERJANLA KIYASLANMASI GRUP PAK

BİYOKİMYAYA GİRİŞ: ATOM, MOLEKÜL, ORGANİK BİLEŞİKLER

SICAK ÇARPMASI ELEKTRİK-YILDIRIM ÇARPMASI. Dr. Mehmet TUĞRUL İ.Ü.İstanbul Tıp Fakültesi Anesteziyoloji AD.

TIBBİ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI LİSANSÜSTÜ DERS PROGRAMI

İSKELET YAPISI VE FONKSİYONLARI

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

Ayxmaz/biyoloji. Öğrencilerin sonuçlarına göre, katalaz hangi ph düzeyinde en iyi çalışır A) 1 B) 4 C) 7 D) 10 E) 14

İÇME SULARINDA YÜKSEK HASSASİYETTE SİYANOTOKSİN ANALİZİ

BİYOLOJİ VE BİLİMSEL YÖNTEM... 1 Bilim ve Bilimsel Yöntem... 2

KULLANMA TALĐMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALĐMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın

BİY455 OMURGASIZLAR BİYOLOJİSİ II

Tüm yaşayan organizmalar suya ihtiyaç duyarlar Çoğu hücre suyla çevrilidir ve hücrelerin yaklaşık %70 95 kadarı sudan oluşur. Yerküre içerdiği su ile

ABSTRACT ANAHTAR SÖZCÜKLER / KEY WORDS

TULAREMİ OLGU SORGULAMA FORMU. Dr. Güven ÇELEBİ Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD

DEHİDRE KÖPEKLERDE BİKARBONATLI SODYUM KLORÜR SOLÜSYONUNUN HEMATOLOJİK VE BİYOKİMYASAL PARAMETRELERE ETKİSİ

3) Oksijenin pek çok bileşiğindeki yükseltgenme sayısı -2 dir. Ancak, H 2. gibi peroksit bileşiklerinde oksijenin yükseltgenme sayısı -1 dir.

Renksiz, Kokusuz ve Tatsız Kimyasal Tehlike: Sarin

Biochemistry Chapter 4: Biomolecules. Hikmet Geçkil, Professor Department of Molecular Biology and Genetics Inonu University

FİZYOLOJİ LABORATUVAR BİLGİSİ VEYSEL TAHİROĞLU

BİYOLOJİ BÖLÜMÜ.

Hücre Üzerine Mikrocerrahi Uygulamaları Hücrenin altbirimlerine ayrılması Moleküllerin analizi. Prof. Dr. Müjgan Cengiz

Örümcek Zehirlerinin Antimikrobiyal Aktivitesi

ÇEV 219 Biyoçeşitlilik. Ekolojik Etkileşimler. Ekolojik Sistemler

Sayfa BİYOLOJİ VE BİLİMSEL YÖNTEM... 1 Bilim ve Bilimsel Yöntem... 2

KEMER BARAJ GÖLÜ'NDEKİ Cypr nus carpio L., 1758'NUN BAZI BİYOLOJİK ÖZELLİKLERİ

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI

BMM307-H02. Yrd.Doç.Dr. Ziynet PAMUK

KAS FİZYOLOJİSİ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

FTR 231 Fonksiyonel Nöroanatomi. Sinapslar. yrd.doç.dr. emin ulaş erdem

DOĞU KARADENİZ VE BATI KARADENİZ ATMOSFERİ AEROSOLLERİ KİMYASAL KOMPOZİSYONUNUN KARŞILAŞTIRILMASI

KUDUZ HASTALIĞINA KARŞI HAVADAN AŞILAMA VE KUDUZ HASTALIĞI İLE MÜCADELE

ADIM ADIM YGS-LYS 47. ADIM CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI-7 MANTARLAR ALEMİ

BESİN MADDELERİNİN KSİLEM VE FLOEMDE UZUN MESAFE

ÇEV 455 Tehlikeli Atık Yönetimi. Tehlikeli Kabul Edilen Atıkların Özellikleri Atık Yönetimi Yönetmeliği EK-III A

Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Haziran 2013

ER Golgi Lizozom Yönünde Vezikül Trafiği

Maskeli Hipertansiyonda Anormal Tiyol Disülfid Dengesi

00220 Gıda Biyokimyası

Uluslararası Spor Bilimleri Araştırma Dergisi (USBAD)

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... III

HAYVAN BESLEMEDE ENKAPSÜLASYON TEKNOLOJİSİ VE ÖZELLİKLERİ. Prof.Dr. Seher KÜÇÜKERSAN

MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ

VÜCUDUMUZDAKİ SİSTEMLER. Boşaltım Sistemi

KULLANMA TALİMATI. Etkin madde: Her bir ağızda dağılan tablet 24 mg Betahistin dihidroklorür içerir.

Hd 50. Hidrojen Molekülleri. Hidrojen bakımından zengin alkali su. Gerekli mineral takviyeleri. Üstün antioksidan etkisi

ASİT- BAZ DENGESİ VE DENGESİZLİKLERİ. Prof. Dr. Tülin BEDÜK 2016

EGZERSİZ VE TERMAL STRES. Prof.Dr.Fadıl ÖZYENER

NATURAZYME Naturazyme enzim grubu karbohidrazlar, proteaz ve fitaz enzimlerini içerir.

İLERİ ARITIM YÖNTEMLERİNDEN FENTON REAKTİFİ PROSESİ İLE ENDÜSTRİYEL BİR ATIK SUYUN ISLAK HAVA OKSİDASYONU

BOTULİNUM ANTİTOKSİN. Uzm. Dr. Ş Ömür Hıncal SBÜ Bağcılar EAH Acil Tıp Kliniği

BİYOİNORGANİK KİMYA. Prof. Dr. Ahmet KARADAĞ

Can boğazdan gelir.. Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur..

BİYOLOJİ BÖLÜMÜ ÖĞRETİM YILI GÜZ DÖNEMİ DERS GÖREVLENDİRMELERİ

7. Yarıyıl Farmasötik Kimya Prof. Dr. İlkay YILDIZ

DOZ hastada belli bir zamanda, beklenen biyolojik yanıtı oluşturabilmek için gerekli olan ilaç miktarıdır.

Atomlar ve Moleküller

Su / Hasta Değil Susuzsunuz adlı kitapta suyun önemi anlatılıyor ve yazara göre vücudumuz tam 46 nedenle suya ihtiyaç duyuyor.

Yeni Tanı Hipertansiyon Hastalarında Tiyol Disülfid Dengesi

Transkript:

ANADOLU ÜNİVERSİTESİ BİLİM VE TEKNOLOJİ DERGİSİ ANADOLU UNIVERSITY JOURNAL OF SCIENCE AND TECHNOLOGY Cilt/Vol.:6-Sayı/No: 1 : 45-50 (2005) ARAŞTIRMA MAKALESİ/RESEARCH ARTICLE LARINIOIDES CORNUTUS (Clerck, 1757 ARANEAE, ARANEIDAE) UN ZEHİR BEZİ VE ZEHİRİ ÜZERİNE BİR ÇALIŞMA Kültiğin ÇAVUŞOĞLU 1, Meltem MARAŞ, Abdullah BAYRAM ÖZ Larinioides cornutus (örümceğinin) un zehir bezinin morfolojik yapısı taramalı elektron mikroskobun (SEM) da incelenmiştir. Prosomada yer alan zehir bezi çift halde olup şekil bakımından bir topacı andırmaktadır. Bez silindir şeklinde bir gövde kısmı ve bununla irtibatlı bir kanaldan meydana gelmiştir. Bezin etrafı ise çizgili kas lifleri ile kuşatılmıştır. Zehir bezinde üretilen zehir gerek insanlar gerekse diğer canlılar için toksiktir. Zehirin elementer analizinde Na ve Ca zengin olduğu gözlenmiştir. Bu analiz sonuçları zehir içeriğinin sinir ve kas sistemi üzerinde etkili olduğunu göstermiştir. Anahtar kelimeler: Elementer analiz, Larinioides cornutus (Araneidae), Zehir, Zehir bezi, Taramalı elektron mikroskop (SEM). A STUDY ON THE VENOM GLAND AND THE VENOM OF THE LARINIOIDES CORNUTUS (Clerck, 1757 ARANEAE, ARANEIDAE) ABSTRACT The morphological structure of the venom gland of the spider Larinioides cornutus was investigated at scanning electron microscopy (SEM). The venom gland situated at the prosoma is a pair and is like a top in shape. The gland is composed of a stem part and a channel connected with it. The gland is surrounded by bundles of muscular fibers. The venom produced in the venom gland is toxic for humans and other living things. At elementarical analysis of the venom, it was observed to be rich for Na and Ca elements. This analysis results was demostrated that content of the venom is effective on nervous and muscular system. Key words: Elementarical analysis, Larinioides cornutus (Araneidae), Venom, Venom gland, Scanning electron microscope (SEM). 1 Kırıkkale Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, 71450, Yahşihan/ KIRIKKALE Geliş:15 Aralık 2003; Düzletme:10 Eylül 2004; Kabul:17 Aralık 2004

46 1. GİRİŞ Çevremize baktığımızda dağ, orman, step, bataklık, çayır, su kenarı ve su içi gibi çeşitli biyotoplarda örümceklerin yaşadıklarını görebiliriz. Bu kadar geniş biyotoplara yayılmış olan örümceklerin bazı türleri de, yaşam yeri olarak evlerimizi ve bahçelerimizi tercih etmektedir. Ayrıca göl, havuz ve 6000 m den fazla yüksekliğe sahip olan Everest tepesinde dahi örümcekler bulunmaktadır (Preston, 1998). Örümcekler şimdiye kadar tespit edilmiş 40.000 den fazla türle zehirli hayvanların en geniş grubunu temsil etmektedir (Caddington ve Levi, 1991; Escoubas, 2000; Lutz, 1985). Örümceklerin büyük çoğunluğu insanı etkileyebilecek zehire sahip olmadıkları gibi, keliserleri de insan derisini delebilecek güçte değildir. Buna rağmen örümceklerin 30 kadar türü insanlar için gerçekten zararlı olabilecek kadar tehlikelidir (Schimidt, 1973; Foelix, 1996). Zehir bezlerine sahip olmayan Uloboride ve Holarchaea familyaları dışında, tüm örümcekler zehirli olarak göz önünde bulundurulmalıdır. Çünkü bunlar insanlar için olmasa da en azından onların alışılmış avları olan böcekler için zehirlidirler (Foelix, 1996; Lebez, 1953). Örümcekler tarih boyunca insanlar için bir korku sembolü olmuştur. Eski çağların tarantizm korkusu bu duruma örnek olup, buna sadece eğitimsiz toplumlar değil, zamanın entelektüelleri bile inanmıştır (Nentwig, 1987). Örümcekler çok geniş habitatlarda yaşamaları nedeniyle insanlarla temas halindedir. Bu hayvanlar her ne kadar saldırgan değillerse de çeşitli sebeplerden dolayı insanları ısırmaktadırlar. (Futrell, 1992; Ori ve Ikeda, 1998). Örneğin zehirli bir örümcek olan Loxosceles intermedia (Loxoscelidae) yaşam ortamı olarak meskenleri de tercih ettiğinden insanlar arasında ısırılma olayları yüksek oranda görülmektedir. Bu örümcek türü giysiler ve ayakkabılar içerisine girmek suretiyle insanları ısırmaktadır (Schenone ve Suarez, 1978; Bucherl, 1969). Phoneutria nigriventer (Ctenidae) ısırılmalarının ise, daha çok kışın havanın soğumasından dolayı örümcek evlere girdiği zaman gerçekleştiği belirtilmektedir (Nentwig, 1987; Bucherl, 1969; Wasserman vd., 1984). Bu örümcek çoğunlukla elbiselerde, ayakkabılarda veya yatak örtülerinin altında saklanarak insanları ısırır. Örümceklerin sebep olduğu ısırılma olayları sonucunda meydana gelen klinik belirtiler örümcek türlerine göre farklılık göstermekle beraber genel olarak belirtiler; ısırılan bölgede kızarıklık, halsizlik, trombosit birikmesi, deri yaraları, zor kabuk bağlayan lokal iltihabi ülser, ödem, ısırılan bölgede şiddetli ağrılar, sinirsel şok, kalp rahatsızlığı, ısırılan bölgede çürüme, bakteriyel enfeksiyon, titreme, kas krampları, görme kaybı, solunum merkezinin felci, kaşıntı, kusma, ateş, kalp çarpıntısı, kan basıncının yükselmesi, solunum güçlüğü ve felç olarak belirtilebilir (Antunes vd., 1993; Khun vd., 1998). Anadolu Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Dergisi, 6 (1) Örümceklerin gerek çok değişik habitatlarda yaşamaları, gerekse zehirli hayvanların en zengin grubunu temsil etmeleri ve bazı türlerinin ise insanlar için gerçekten zararlı olmalarından dolayı son yıllarda ö- rümceklerin, özellikle zehirleri ve zehir bezleri üzerindeki araştırmalar artmıştır (Caddington ve Levi, 1991; Foelix, 1996; Khun vd., 1998). Araştırmalarda, halk tarafından çok zehirli olarak bilinen tarantula gibi büyük boylu bazı örümceklerin pek zehirli olmadığı, ancak o zamanlar zararsız olarak kabul edilen ve boyu 10 mm yi geçmeyen Latrodectus mactans (Theridiidae) gibi bazı örümcek türlerinin ise çok zehirli olduğu anlaşılmıştır (Lebez, 1953; Nentwig, 1987). Zehir, prosomanın ön tarafında yer alan bir çift zehir bezinde üretilmektedir. Örümcek zehir bezlerinin büyüklükleri ve şekilleri türlere göre oldukça farklılık gösterir. Araştırmalarda zehir bezlerinin Loxosceles intermedia, Laxosceles reclusa, Heteropoda venatoria, Lycosa narbonensis, Lampana cylindrata ve Agelena limbata gibi türlerde prosoma içerisinde (Lachlan vd., 2000; Moon, 1992). Hogna tarantula ve Plesiophirctus collinus gibi türlerde ise keliser içerisinde (Russel vd., 1973) yer aldığı tespit edilmiştir. Prosoma içerisinde bulunan zehir bezleri başın 1/3 lük veya 2/3 lük ön kısmında, keliser içerisinde yer alan zehir bezleri ise kelisere ait bazal eklem içerisinde yer almaktadır (Lutz, 1985; Gertsch, 1949). Çoğu örümcekler avlanmak için zehirlerini kullanan aktif predatörlerdir (Burcherl, 1969). Örümceklerin bilinen en eski fosil kayıtları 300 milyon yıl öncesi karfonifer periyoda aittir ve günümüze kadar morfolojilerinde ki değişim çok az olmuştur. Bu nedenle de zehirin kullanımının çok erken geliştiği olasıdır. Ö- rümcek zehirinin başlıca amacı kurbanı öldürmek yada paralize etmektir. Ayrıca yiyeceğin ön parçalanmasında da rol oynayabilir. Örümcekler zehirlerini predatörlerine karşı kendilerini savunma aracı olarak ta kullanırlar. Örümceklerin pek çoğu ağırlıklı olarak böcekler ve diğer arthropodlar ile beslenmelerine rağmen, bazı büyük türler kurbağaları, kertenkeleleri, yılanları, küçük kuşları ve kemirgen hayvanları kolayca yakalayıp yiyebilirler. Yakalama metodu ne olursa olsun kurbanın beklenen ölümü zehirin enjeksiyonu ile olur (Lachlan, 2002). Zehir, prosomanın ön kısmında yer alan bir çift zehir bezinde üretilmektedir. Zehirin enjekte edilen miktarı örümcek tarafından kontrol edilebilir ve bu miktar, örümceğin fizyolojik durumu ve yaşına göre değişebilir (Scherone ve Squarez, 1978; Ori ve Ikeda, 1998). Tarantulalar ve Latrodectus mactans gibi sadece birkaç örümcek türü insanlar için zararlı olabilecek kadar zehir üretir. Hem omurgalı hem de omurgasızlarda büyük etki yaratan bu zehir proteinlerin, peptidlerin, poliaminlerin, bioaminlerin, serbest aminoasitlerin, nörotransmiter maddelerin, inorganik iyonların ve tuzların bir karışımıdır (Escoubas, 2000). Zehir, bezdeki salgı epitel hücreleri tarafından üretilmekte ve holokrin tipteki salgılama olayıyla bezin lümenine salınmaktadır (Rezende vd., 1991).

Anadolu University Journal of Science and Technology, 6 (1) 47 Örümcek zehirleri, farmakolojik olarak çok etkin olan düşük veya yüksek molekül ağırlığa sahip olabilen bileşiklerdir. Çünkü zehirin büyük bir kısmını oluşturan proteinler yüksek molekül ağırlıklı (10.000Da) veya düşük molekül ağırlıklı (1000Da) olabilmektedirler. Örneğin Slveria (2002), Loxosceles intermedia nın zehirinde proteolitik aktivitesi olan 32-35 kda lık bir bileşenin varlığını; Silvio (2000) ise aynı türde 85-95 kda moleküler ağırlıktaki serin-proteazların varlığını göstermiştir. Zehir karışımında, protein benzeri yapılara ilaveten enzimatik ve enzimatik olmayan proteinlerde bulunmaktadır. Proteolitik enzimlerden fosfolipazlar ve hyaluronidazlar örümcek zehirinde en çok bulunan enzimlerdir (Moon, 1992). Diğer enzimler ise, kollajenazlar, laktat dehidrogenaz ve deoksiribonükleazlardır. Bütün bu enzimler normal hücre fonksiyonunu bozarak metabolizmanın çökmesine neden olmaktadırlar. Klinik olarak önemli olan Latrodectus ve Phoneutria cinsi örümcekler proteinaz içeren zehire sahiptirler. Phoneutria nigrivener in bir örneğinden kışın 1,8 mg yazın ise 2,5 mg kuru zehir elde edilebilir. Latrodectus un bir ısırığıyla enjekte edilen kuru zehir miktarı ise 20 mg ağırlığa sahiptir. Yazın zehirin ph sı 8.2 (alkali) ve toksikitesi yüksektir. Daha düşük sıcaklıklarda ise ph ı daha asidiktir ve zehir daha az toksiktir (Grishin vd., 1989; Antus vd., 1993). Bu toksik bileşenlerin hedefi, hayvanın sinir sistemindeki sodyum ve potasyum kanalları veya transmitter salınımı üzerinedir. Örneğin Latrodectus zehiri sinaptik keseler ve dış keseler yığınından taşıyıcı asetilkolini vermekle sorumlu olan nöromaskular nakilde rol oynar. Böylece presinaptik membrandan-post sinaptik membrana ve presinaptik nörondan-reseptöre uyarının taşınımını sağlar. Bu toksin Botulinus toksiniyle aynı yerde, fakat zıt yönde rol oynar. Çünkü Botulinus toksini asetilkolinin serbest bırakılmasını engellemektedir (Mali ve Kuhn, 2000). Elektrolitlerin serbest geçişine izin veren, hücre membranlarındaki kanalları açan nörotoksik zehirler ile sinir sistemi fazlaca aktive olmaktadır. Kanalları kilitleyen zehirler ise sinir sistemini felç etmektedir (Freidel ve Nendwing 1989). Sinir sistemindeki bazı hastalıklar düşük dozdaki zehirlerle uyarılırlar ve hastalığın önemli bir mekanizmasının açığa çıkmasını sağlayabilirler (Moon, 1996). Latrodectus zehiri; trombosit yoğunlaşmasına, böbrek bozukluklarına, hemolize ve ciddi deri lezyonlarına neden olmaktadır. Lasiodora cinsinin zehiri ise kalpte ritim bozuklukları ve kalp atım hızının düşmesine neden olmaktadır (Kalapothakis vd., 2003). Bütün canlı organizmalar hücresel membrana iyonların taşınımını düzenlemek için voltaj bağımlı iyon kanallarını kullanılmaktadırlar. Voltaj bağımlı K + kanalları, tarantula zehiriyle etkileşerek inhibe olmaktadır (Ruta vd., 2003). Yine Phoneutria nigriventer zehiri de nörotransmitter salınımını ve iyon kanallarını etkileyen toksinler içermektedir (Gomez, 2002). Bu çalışmada Larinioides cornutus un zehir bezinin morfolojik yapısı SEM de aydınlatılmaya çalışılmış, ayrıca zehirin elementer analizi yapılmıştır. 2. MATERYAL VE METOD Bu çalışmada incelenen 20 adet Larinoides cornutus örneği Isparta nın Eğirdir ilçesinin Barla Beldesinden Haziran aylarında toplanmışdır. Yakalanan örümcekler eterle bayıltılmış, prosoma içerisindeki zehir bezleri, stereo mikroskop altında bisturi yardımıyla çıkarılmıştır. Alınan zehir bezleri %3 lük glutaraldehitte +4 0 C de bir saat tespit edilmiştir. Sonra %1 lik osmiyum tetroksitte 1,5 saat süreyle +4 0 C de ikinci tespite alınmıştır. Daha sonra ise dehidrasyon işlemine geçilmiştir. Örnekler 10 ar dakika arayla %50, %60, %70, %80, %90, %95 ve %99 luk etil alkol serilerinden geçirilmiştir. Dehidrasyon aşamasından sonra numuneler petri kabına konularak 40 0 C deki etüvde bir gece kurumaya bırakılmıştır. Kurutma işlemi sonunda numuneler stamplar üzerine alınarak POLARON 500 kaplama cihazıyla 2 dakika süre ile kaplanmış ve SEM de incelenerek fotoğrafları çekilmiştir Elementer analiz için ise, aynı işlemler uygulanmış sadece stamplar üzerine örnekler alınmadan öce ortadan ikiye ayrılarak zehirin ortaya çıkması sağlanmıştır (Hayat, 1981). Sonra elementer analizler SEM e bağlı EDAX analiz cihazı ile yapılmıştır. 3. SONUÇLAR VE TARTIŞMA Bu çalışma sonucunda incelenen Larinioides cornutus türünde prosomada yer alan bir çift zehir bezinin varlığı SEM ile tespit edilmiştir. Zehir bezleri şekil bakımından bir topaca benzemektedir. Bezlerin etrafı tamamen çizgili kas lifleri ile sarılmıştır (Şekil 1). Bu kas liflerinin kasılmasıyla zehir bezinde üretilen zehir bir kanal vasıtasıyla zehir dişine gelmekte ve buradan da bir zehir deliğinden dışarıya salınmaktadır. Bez silindir şeklinde bir gövde kısmı ve bununla ilişkili bir kanaldan meydana gelmiş olup, kanal keliserin dış kısmına kadar uzanmaktadır. Bezlerin tek loblu olduğu ve kendi aralarında ayrıca lobcuklara bölünmediği de tespit edilmiştir. Dehidrasyon işleminden sonra bezin ortalama uzunluğu 712 µm ve çapı 258 µm olarak ölçülmüştür (Şekil 1). Şekil 1. Larinioides cornutus zehir bezinin genel görünümü

48 Mikroskobik olarak yapılan pek çok çalışmada, farklı örümcek türlerine ait zehir bezlerinin, şekil ve pozisyonlarının da farklılık gösterdiği belirtilmiştir (Bertkau, 1981). Örneğin, pozisyon itibariyle Atypus cinsi örümceklerdeki zehir bezlerin bileşik, Filistata da kilerin çok loplu, Scytodes içerisindekilerin ise iki veya çok loplu olduğu; şekil bakımından ise Loxosceles reclusa ve Loxosceles intermedia daki zehir bezlerinin soğan şeklinde, Heteropoda venatoria, Latrodectus mactans, Lycosa indagastrix dekilerin silindir, Ctnedus medius dakilerin kese, Plesiophirctus collinus dakilerin havuç şeklinde olduğu kaydedilmiştir (Santos vd., 2000; Kovoor ve Zlyberg, 1972; Kovoor ve Munoz, 2000). İncelediğimiz Larinioides cornutus da ise zehir bezlerinin pozisyon itibariyle Loxosceles intermedia, Ctnedus medius, Lycosa indagastrix, Heteropoda venatoria, Loxosceles reclusa, Cuppiennius salai, Dolomedes tenebrosus, Agelena limbata, Latrodectus mactans, Lycosa narbonensis (Santos, 2000; Kovoor, 1972; Kovoor, 2000) türleriyle benzerlik gösterecek biçimde tek loplu olduğu, şekil bakımından ise bir topacı andırdığından farklılık gösterdiği tespit edilmiştir. Anadolu Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Dergisi, 6 (1) Şekil 2. Larinioides cornutus zehirinin bez içindeki görünümü Araştırmalarda zehir bezlerinin büyüklüğü ile örümceğin büyüklüğü arasında bir ilişkinin olmadığı da saptanmıştır. Örneğin büyük tarantulalar oldukça küçük zehir bezine sahipken, küçük lobidognat örümcekler ise büyük zehir bezine sahiptirler (Schmidt, 1973; Foelix, 1982). Çalışmamızda incelenen Larinioides cornutus un küçük vücut yapısına sahip olmakla birlikte, zehir bezlerinin de oldukça küçük olduğu saptanmıştır. SEM de yapılan çalışma sonucunda Larinioides cornutus un zehir bezinin morfolojik yapısının diğer örümcek türlerine benzediği fakat ayrıntıda bazı farklılıklar içerdiği görülmüştür. Şekil 3. Larinioides cornutus zehirinin bez içindeki görünümü Zehir bezlerinin ortadan ikiye ayrılmasıyla elde edilen zehirin, dehidrasyon işleminden sonra lümende kristal bir yapı alarak biriktiği gözlenmiştir (Şekil 2 ve 3). Bu zehirin, SEM e bağlı EDAX analiz cihazı ile analiz edilmesi sonucunda yapısında temel olarak Na, Ca, Os ve Cu elementlerinin varlığı görülmüştür (Şekil 4). Bunlardan Os ve Cu ın zehirin yapısında bulunmayıp fiksasyon (tespit) işlemi sırasında kullanılan Osmium tetraoksit ve gluteraldehit gibi fiksatiflerden kaynaklandığı düşünülmektedir. Na ve Ca elementlerinin ise, zehirin temel elementleri olduğu tespit edilmiştir. Çünkü gerek Na gerekse de Ca elementleri özellikle zehirin yapısında bulunan nörotoksik peptitler yada enzimler gibi zehir bileşenlerinin stabilizasyonunu sağlayarak, zehirin sinir ve kas sistemi üzerinde etki göstermesine yardımcı olmaktadırlar. Bizim elde ettiğimiz bu sonuç daha önce yayınlanan benzer çalışmalara uygunluk göstermektedir (Rash, 2002, Davletov, 1996). Şekil 4. Larinioides cornutus zehirinin elementer analiz sonucu

Anadolu University Journal of Science and Technology, 6 (1) 49 KAYNAKÇA Antunes, E., Marangoni, R. A., Borges, N. C. C. ve Hyslop, S. (1993). Effects of Phoneutria nigriventer venom on rabbit vascular smooth muscle. Brezilian J. Med. Biol. Res. 26, 81-91. Bertkau, L. (1981). Bau der giftdrusen einheimscher spinnen. Verth. Nat. Ver. Bonn. 48, 59. Grishin, E.V., Volkona, T.M. ve Arseniev, A.S. (1989). Isolation and structure analysis of components from venom of the spider Argiope lobata. Toxicon 25(5), 541-549. Kalapothakis, E., Kushmerick, C., Gusmao, D.R., Favaron ve G. O. (2003). Effects of the venom of a Mygalomorph spider (Lasiodora sp.) on the isolated rat heart. Toxicon 41(1), 23-28. Bucherl, V. (1969). Biology and venoms of the most important South American spiders of the genera Phoneutria, Loxosceles, Lycosa and Latrodectus. Am. Zool., 9, 157. Davletov, B. A., Shamotienko, G. O., Lelianova V. G. ve Grishin, V.E. (1996). Isolation and biochemical characterization of Ca independent alpha- Latrotoxin-binding protein. The Journal of Biological Chemistry 271(38), 23339-23245. Dreyfuss, A. (2000). Identification of high molecular weight serine-proteases in Loxosceles intermedia (Brown spider) venom. Toxicon 38, 825-839. De Slveira R. B., Dos Santos Filho J. F. ve Mangili O. C. (2002). Identification of proteases in the extract of venom glands from brown spiders. Toxicon, 40(6), 815-52. Escouson, P., Diochotb, S. ve Corzoc, G. (2000). Structure and pharmaccology of spider venom neurotoxins. Biochimie 82, 893-907. Foelix, R. F. (1982). Biology of spiders. Harvard University Press, Cambridge, London, England, 43-47. Friedel, T. ve Nentwig, W. (1989). Immobilizing and lethal effects of spider venoms on the cockroach and the common meal beetle. Toxicon 27, (3) 305-316. Gomez, M. V., Kalapothakis, E., Guatimosim, C. Ve Prado, M. A. (2002). Phoneutria nigriventer venom: a cocktail of toxins that affect ion channels. Cell Mol. Neurobiol. 22(5-6), 579-88. Gertsch, W.J. (1949). American Spiders. D. Von Nostrand Company, Canada. Kaston, B. J. (1978). How to know the spiders? Third edition, Brown company publishers, San Diego State University press. s. 24-25. Khun, N. L., Bücheler, A., Studer ve W. Nentwig (1998). Taurine and histamine: low molecular compounds in prey hemolymph increase the killing power of spider venom. Naturwissenschaften 85, 136. Kovoor, J. ve Zylberg, L. (1972). Histologie et infrastructure de la glande chelicerine de Scytodes delicatula (Scytodidae). Ann. Sci. Nat. Zool. 14, 333. Kovoor, J. ve Munoz, A. (2000). Comparative histology of the venom glands in a Lycosid and several Oxyopid spiders (Areneae). Ekologia 19, 129. Lachlan, D. R., Roger, G. K. ve Wayne, C. H. (2000). Sex differences in the pharmacological activity of venom from the white-tailed spider (Lampana cylindrata). Toxicon 38, 1111. Lachlan,. D. R. ve Hodgson, C. W. (2000). Pharmacology and biochemistry of spider venoms. Toxicon, 40, 225-254. Lebez, D. (1953). Pripevki k. Studiju bstrupa tarantele. Biol. Vestn. 2, 27. Lucas, S. (1988). Spider in Brazil. Toxicon 26, 759-772. Lutz, P. E. (1985). Invertebrate Zoology. Univ. of North California Greensboro, America Malli, H. ve Kuhn, L. (2000). Immunocytochemical localization and secretion process of the toxin CSTX-1 in the venom gland of the wandering spider Cupiennius salei (Araneae: Ctenidae). Cell Tissue Res. 299, 417-426.

50 Moon, M.J. (1992). Venom production with in the poison secreting organ of the spider, Agelena Limbata (Agelenidae). Korean Journal of Zoology 35, 439. Moon, M.J. (1996). Fine structural analysis of the neuromuscular junction in the venomous organ of the spider, Agelena limbata (Araneae, Agelenidae). Korean Journal of Zoology 39, 223-230. Nentwig, W. (1987). Ecophysiology of spider. Springer, Heilderberg, Berlin, s. 1-9. Ori, M. ve Ikeda, H., (1998). Spiders venoms and spider toxins. J. Toxicology 17, 405-426. Özban, N. ve Özmutlu, O. (1991). Mikropreparasyon Yöntemleri. İ. Ü. Fen Fak. Basımevi, İstanbul, 67-85. Preston, K. P. (1998). Identifying Spiders. Chartwell Boks Publ., Mofhem. Rezende, J.R., Cordeiro, N.M., Oliveria, E.B. ve Carlos, D.R. (1991). Isolation of neurotoxic peptides from the spider Phoneutria nigriventer. Toxicon 29(10), 1225-1233. Russell, F.E Jalfors, U. ve Smith, D.S. (1973). Preliminary report on the fine structure of the venom gland of the tarantula. Toxicon 11, 439-440. Ruta, V., Jiang, Y., Lee, A. ve Chen, J. (2003). Functional analyses of an archaebacterial voltagedependent K + channel. Natura 13, 422 (6928), 180-185. Santos, V.L. P., Franco, C.R. F. ve Gremski, W. (2000). Structural and ultrastructural description of the venom gland of Loxosceles intermedi. Toxicon 38, 265-285. Schenone, V. ve Suarez, G. (1978). Venoms of Scytodidae genus Loxesceles. Springer, Berlin Heidelberg, ss. 247. Anadolu Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Dergisi, 6 (1) Kültiğin Çavuşoğlu, 1977 Yılında Bursa'da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Bursa'da tamamladı. 1995 yılında Süleyman Demirel Üniversitesi Fen- Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümünden Temmuz 1999'da birincilikle mezun oldu. Aynı yıl Kırkkale Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümünde Araştırma Görevlisi olarak göreve başladı. Yine aynı yıl girdiği Kırıkkale Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Programından Temmuz 2002'de mezun oldu. 2002 Eylülünde ise aynı Enstütüde Doktora öğrenimine başladı ve halen devam etmektedir. Meltem Maraş, 1972' de Ankara'da doğdu. Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümünü 1995 yılında bitirdikten sonra aynı bölümde Moleküler Biyoloji amabilim dalında yüksek lisansını tamamladı. 1999 yılında ise aynı üniversitede Moleküler Biyoloji anabilim dalında doktora programına başladı ve halen devam etmektedir. Halen Kırıkkale Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümünde Araştırma Görevlisi olarak çalışmaktadır. Abdullah Bayram, 1956 yılında Bingöl'de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Bingöl'de, lise öğrenimini Mersin' de İlköğretmen okulunda tamaladı. Bir yıl ilkokul öğretmenliği yapıp 1980' de Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümünden mezun oldu. 1980-1985 yılları arasında Ordu'da Lise Biyololji öğnetmeni olarak çalıştı. Sonra Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümüne Araştırma Görevlisi olarak atandı. 1987 yılında Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsünde "Doğu Canik Dağları Örümcekleri" adli Yüksek Lisans tezini, 1993 yılında da İngiltere-Newcstle upon Tyne Üniversitesinde "Tarımsal Ekonomide Kurt Örümceklerinin Ekolojisi (Lycosidae, Araneae)" adlı Doktora tezini tamamladı. Mart 1993'te Yüzüncü Yıl Üniversitesine Yardımcı Doçent olarak atandı. 1995'te Hacettepe Üniversitesinde Doçent ünvanını aldı. 2003'te Kırıkkale Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültsi Biyoloji Bölümü Zooloji Anabilim Dalına Profesör olarak atandı. Schmidt, H. (1973). Giftspinnen auch einproblem des ferntourismus. Med. Wschr, 115, 2237. Wasserman, W.J. ve Anderson, P.C. (1984). Loxoscelism and Arachnidism necrotic. Toxicol- Clin. 21, 451-472.