ÜNİTE 6: PARA TALEBİ VE PARA PİYASASINDA DENGE İŞLEM AMAÇLI PARA TALEBİ TEORİLERİ

Benzer belgeler
Ekonomi II. 20.Para Teorisi ve Politikası. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

M2 Para Tanımı: M1+Vadeli ticari ve tasarruf mevduatları (resmi mevduatlar hariç)

A. IS LM ANALİZİ A.1. IS

SORU SETİ 11 MİKTAR TEORİSİ TOPLAM ARZ VE TALEP ENFLASYON KLASİK VE KEYNEZYEN YAKLAŞIMLAR PARA

Bölüm 7. Para Talebi. 7.1 Klasik İktisat ve Paranın Miktar Teorisi

N VE PARA ARZININ ÖZELL

Para Piyasasında Denge: LM (Liquit Money) Modeli

1. KEYNESÇİ PARA TALEBİ TEORİSİ

DERS NOTU 09 DIŞLAMA ETKİSİ UYUMLU MALİYE VE PARA POLİTİKALARI PARA ARZI TANIMLARI KLASİK PARA VE FAİZ TEORİLERİ

TOPLAM TALEP I: IS-LM MODELİNİN OLUŞTURULMASI

9. DERS : IS LM EĞRİLERİ: MALİYE VE PARA POLİTİKALARI

Para talebi ekonomik bireylerinin yanlarında bulundurmak istedikleri para miktarıdır. Ekonomik bireylerin para talebine tesir eden iki neden vardır;

A İKTİSAT KPSS-AB-PS / Mikroiktisadi analizde, esas olarak reel ücretlerin dikkate alınmasının en önemli nedeni aşağıdakilerden

SORU SETİ 7 IS-LM MODELİ

Ayrım I. Genel Çerçeve 1

PARA TALEBİ VE KURAMLARI

-MAKROEKONOMİ KPSS SORULARI- 1) Nominal faiz oranı artarsa, reel para talebi nasıl değişir?( KPSS 2006)

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120

Para talebi teorisi bu yüzden önemlidir. Yunus Emre ERDOĞAN 1

ÜNİTE 5: DÖVİZ KURLARININ ANLAMI VE BELİRLENMESİ DÖVİZ KURLARININ ANLAMI

IS-LM MODELİNİN UYGULANMASI

PARA ARZI VE PARA TALEBİ

ÜNİTE 5: DÖVİZ KURLARININ ANLAMI VE BELİRLENMESİ DÖVİZ KURLARININ ANLAMI

IS LM MODELİ ÇALIŞMA SORULARI

8. DERS: IS/LM MODELİ

Servet değer biriktirme araçlarının tümüne (tahvil, bono, hisse senedi, ev, arsa vb. verilen bir isimdir.

ÜNİTE 3: FAİZ ORANLARININ ANLAMI, ÖLÇÜMÜ VE BELİRLENMESİ FAİZ ORANLARININ ANLAMI

BÖLÜM I MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ

PARA POLİTİKASI AMAÇLARI VE ARAÇLARI TÜRKİYE UYGULAMASI

Doç.Dr.Gülbiye Y. YAŞAR

PARA BANKA. Kariyermemur.com

M3 = M2 + Repo + Para Piyasası Fonları (B Tipi Likit Fonlar) + İhraç Edilen Menkul Değerler

TOPLAM TALEP VE TOPLAM ARZ: AD-AS MODELİ

FİYATLAR GENEL DÜZEYİ VE MİLLİ GELİR DENGESİ

2018/1. Dönem Deneme Sınavı.

SORU SETİ 7 IS-LM MODELİ

1 MAKRO EKONOMİNİN DOĞUŞU

ÜNİTE:1. Para ve Finansal Sistem ÜNİTE:2. Mali Varlık Fiyatlarının Belirlenmesi ÜNİTE:3. Finansal Kurumlar ve Piyasalar ÜNİTE:4

Ekonomi II. 23.Uluslararası Finans. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME PARA VE BANKA SORULAR

PARA, FAİZ VE MİLLİ GELİR: IS-LM MODELİ

ÜNİTE 4: FAİZ ORANLARININ YAPISI

PARA, FAİZ VE MİLLİ GELİR: IS-LM MODELİ

8.1 KLASİK (NEOKLASİK) MODEL Temel Varsayımlar: Rasyonellik; Para hayali yoktur; Piyasalar sürekli temizlenir.

ÇALIŞMA SORULARI. S a y f a 1 / 6

ÇALIŞMA SORULARI TOPLAM TALEP I: MAL-HİZMET (IS) VE PARA (LM) PİYASALARI

Tufan Samet ÖZDURAK THEMIS MAKRO İKTİSAT

DERS İÇERİĞİ. Para-Banka Teori ve Politikası. Zorunlu DERS HEDEFİ

FAİZ ORANLARININ ANLAMI, ÖLÇÜMÜ, BELİRLENMESİ ve YAPISI

1. Mal Piyasası ve Para Piyasası

MAKRO İKTİSAT KONUYA İLİŞKİN SORU ÖRNEKLERİ(KARMA)

SERMAYE PİYASALARI VE FİNANSAL KURUMLAR

İÇİNDEKİLER Sayfa ÖNSÖZ... v İÇİNDEKİLER... vi GENEL EKONOMİ 1. Ekonominin Tanımı ve Kapsamı Ekonomide Kıtlık ve Tercih

1 İKTİSAT İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

İÇİNDEKİLER III. Önsöz

PARA VE BANKA I.BÖLÜM. PARANIN TEMEL KAVRAMLARI ve TARİHSEL GELİŞİMİ

BÖLÜM 9. Ekonomik Dalgalanmalara Giriş

A) %1 B) %2 C) %3 D) %4 E) %5

1.PARA ARZI. a)para ARZI TANIMLARI :

Kamu bütçesi, Millet Meclisi tarafından onaylanıp kanunlaşan ve devletin planlanan gelir ve harcamalarını gösteren yıllık bir programdır.

M1 = Nakit + Vadesiz Mevduat + Diğer Çek Yazılabilir Mevduat (16.1)

1. Yatırımın Faiz Esnekliği

değildir?

2016 YILI I.DÖNEM AKTÜERLİK SINAVLARI EKONOMİ

Ekonomi II. 19.Para ve Bankacılık. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

Finansal Piyasa Dinamikleri. Yekta NAZLI

Ödemeler Bilançosunda Denge: BP Eğrisi

Orta Vadede (Dönemde) Piyasa Dengesi:

PARA, FAİZ VE MİLLİ GELİR: IS-LM MODELİ. Yrd. Doç. Dr. Hasan GÖCEN MELİKŞAH ÜNİVERSİTESİ

Para Teorisi ve Politikası Ders Notları

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME MALİYE POLİTİKASI 1 SORULAR

2. HAFTA DERS NOTLARI İKTİSADİ MATEMATİK MİKRO EKONOMİK YAKLAŞIM. Yazan SAYIN SAN

Ekonomi II. 21.Enflasyon. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

PARA TEORİSİ VE POLİTİKASI

DURGUNLUK VE MALİYE POLİTİKASI

MAL VE PARA PİYASALARINDA EŞ ANLI DENGE. Mal ve para piyasalarında eşanlı denge; IS ile LM in kesiştiği noktada gerçekleşir.

İçindekiler kısa tablosu

BAHAR DÖNEMİ MAKRO İKTİSAT 2 DERSİ KISA SINAV SORU VE CEVAPLARI

Merkez Bankası 1998 Yılı İlk Üç Aylık Para Programı Gerçekleşmesi ve İkinci Üç Aylık Para Programı Uygulaması

SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ

DENEME SINAVI A GRUBU / İKTİSAT


Temel Finans Matematiği Örnek Soru Çözümleri Sayfa. 1 Eylül 2009

Vahap Tolga KOTAN Murat İNCE Doruk ERGUN Fon Toplam Değeri ,49 Fonun Yatırım Amacı, Stratejisi ve Riskleri

BÖLÜM 6: PARA VE MALİYE POLİTİKASI ( )

8. Finansal Piyasalar. 8.1 Finansal Koşullar ve Para Politikası

MODERN MAKROEKONOMİNİN KÖKLERİ

Rasyonel Beklentiler Teorisinin Politika Yansımaları ve Enflasyonla Mücadele

V. Bölüm Dr. Vedat KAYA BÖLÜM V PLANLANAN HARCAMA, FAİZ HADDİ VE HÂSILA DÜZEYİ: IS-LM MODELİ ( ) Temel Varsayım: P=P i

7. BÖLÜM EKONOMİK İSTİKRARIN GERÇEKLEŞTİRİLMESİNDE PARA VE MALİYE POLİTİKALARININ ETKİNLİĞİ

YATIRIM. Ders 19: Menkul Kıymet Analizi. Bahar 2003

Modern Konjonktür Teorileri ve İktisat Politikası

Tufan Samet ÖZDURAK THEMIS MAKRO İKTİSAT

DENEME SINAVI A GRUBU / İKTİSAT

ÖDEMELER BİLANÇOSU VE DENGESİ

ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER... XI BİRİNCİ BÖLÜM MAKRO İKTİSADA GİRİŞ

Rapor N o : SYMM 116 /

ÜNİTE:1. Maliye Politikası: Kavramlar, Etkinliği ve Sınırları ÜNİTE:2. Maliye Politikasının Makroekonomik Temelleri ÜNİTE:3

Burada C tüketimi, I yatırımı ve G kamu harcamalarını temsil etmektedir. Bu üç harcamanın toplamı iç talebi temsil etmektedir.

Ekonominin Genel Dengesi

Transkript:

ÜNİTE 6: PARA TALEBİ VE PARA PİYASASINDA DENGE İŞLEM AMAÇLI PARA TALEBİ TEORİLERİ Paranın bir ekonomide yerine getirdiği birçok işlevi vardır. Para; bir değişim aracıdır, bir hesap birimidir ve bir değer muhafaza aracıdır. Para talebini, ekonomik birimlerin farklı amaçlarla ellerinde bulundurmak istedikleri nakit para veya ödeme aracı olarak kullanabileceğimiz para benzeri diğer varlıkların toplamı olarak tanımlayabiliriz. Para talebine ilişkin ilk geliştirilen teoriler paranın bir değişim aracı olma işlevi üzerine odaklanmışlardır. Bu teoriler; hisse senedi, tahvil gibi getirisi yüksek varlıklar yerine getirisi sıfıra yakın olan paranın neden talep edildiğini en iyi açıklayan teorilerdir. Klasik Para Talebi Teorisi o Para talebiyle ilgili klasik görüş, paranın işlemlerde kullanımı üzerinde durmakta ve para talebini belirleyen temel faktörün gelir olduğunu kabul etmektedir. o Klasik teori para miktarı ile fiyatlar genel düzeyi arasında doğru yönlü bir ilişki olduğunu kabul eder. o Klasik para talebi teorisinde iki farklı yaklaşım vardır: Fisher yaklaşımı ve Cambridge yaklaşımı. Fisher Yaklaşımı (Yale Üniversitesi, Irving Fisher) Paranın sadece değişim aracı olduğunu kabul eden Fisher yaklaşımı toplam harcamayla para arzı arasında bağlantı kuran bir özdeşliktir. Bu yaklaşımda, bir birim paranın yılda ortalama kaç kez el değiştirdiği hususu paranın dolaşım hızı (V) olarak kabul edilmektedir. Paranın dolaşım hızı gözlenebilen bir değişken değildir ve ölçülemez. Bu yaklaşımda, ölçülebildiği kabul edilen üç değişken yardımıyla paranın dolaşım hızı (V) türetilmiştir. Bu üç değişken; ekonomideki para miktarı (M), fiyatlar genel düzeyi (P) ve ekonomide yapılan toplam işlem miktarını (T) belirleyen gelir düzeyi (Y) olarak belirtilebilir. Fiyatlar genel düzeyi (P) ile ekonomide yapılan toplam işlem miktarının (T) çarpımı toplam harcama miktarını (P.T) vermektedir. Paranın dolaşım hızı şu şekildedir: V= P.T M Paranın değişim denklemi adı verilen özdeşliği şu şekilde yazabiliriz: MxV=PxT Paranın değişim denklemi, para miktarı ile bu paranın yılda kaç kere el değiştirdiğini gösteren rakam ile çarpılması sonu elde edilen değerin ekonomideki toplam harcamalar düzeyine eşit olması gerektiğini ifade etmektedir. 1

Bir ekonomideki toplam alışveriş miktarı aynı zamanda bu ekonomide elde edilen gelir düzeyini göstermektedir. Öyleyse toplam işlem miktarı (T) yerine gelir düzeyi (Y) yazılabilir. Fisher'e göre dolaşım hızını belirleyen faktörler zaman içerisinde oldukça yavaş bir değişim göstermektedir. Bu nedenle paranın dolaşım hızının sabit olduğunu iddia etmiştir. Değişim Denkleminden Paranın Miktar Teorisine Geçiş: Dolaşım hızının sabit olduğu yönünde yaptığımız bu varsayım ile birlikte miktar denklemi miktar teoremine, özdeşliğimiz ise eşitliğe dönüştürmüştür. Bu eşitliği ekonomideki toplam harcamalara bağlı olarak para talebinin nasıl belirlendiğini gösteren bir teoriye dönüştürmek için şu şekilde yazabiliriz: Para piyasasının dengede olması durumunda ekonomide var olan para arzı ile elde tutulan para miktarı tutarı birbirine eşit olacaktır. Bu bilginin ışığında değişim denkleminde yer alan toplam para miktarı (M) yerine toplam para talebi (M d ) kullanabiliriz. Fisher yaklaşımında paranın dolaşım hızı sabit kabul edildiği için, toplam harcamalarda meydana gelen bir artış para talebini arttıracak, toplam harcamaların azalması durumunda ise para talebi azalacaktır. Fisher yaklaşımında para talebi sadece harcamalar ile ilişkilendirilmiştir ve gelir düzeyinin bir fonksiyonu olarak kabul edilmiştir. Faiz oranlarının ise para talebi üzerinde bir etkisi bulunmamaktadır. Miktar Teorisi ve Fiyatlar: Fisher'e göre bir ekonomideki üretim düzeyi özellikle kısa dönemde sabit olarak kabul edilebilir. Değişim denklemimizdeki eşitliğin her iki yanında yer alan değişkenleri üretim düzeyini gösteren (Y) değişkenine bölersek, ekonomideki fiyat düzeyini aşağıdaki şekilde yeniden yazabiliriz: Fiyat düzeyini belirleyenleri gösteren yukarıdaki eşitlik dolaşım hızı (V) ve üretim düzeyinin (Y) sabit olması durumunda para arzında meydana gelen her türlü değişikliğin doğrudan fiyatlar düzeyine yansıyacağını göstermektedir. 2

Klasik iktisatçılar paranın miktar teorisini kullanarak fiyatlardaki değişimleri açıklamaktadırlar. Bu yaklaşıma göre para arzındaki artış oransal ve doğru yönlü olarak fiyatlara yansıyacaktır. Miktar Teorisi ve Enflasyon: Birbiri ile çarpılan iki değişkenin yüzde değişimleri bu iki değişkenin her birinin yüzde değişiminin toplamına eşittir. O halde değişim denklemini şu şekilde yazabiliriz: Klasik iktisadi görüşün temel varsayımlarına bağlı olarak dolaşım hızı (V) değişkeninin sabit olduğunu kabul edersek bu değişkenin yüzde değişimi sıfıra eşit olacaktır. Fiyatlardaki yüzde değişim ise enflasyon (π) oranına eşittir. Bu durumda klasik miktar teorisine göre para ile enflasyon arasındaki ilişkiyi açıklayan aşağıdaki eşitliğe ulaşabiliriz: Bu eşitliğe göre, para arzı miktarı reel GSYH'nin büyüme oranından daha hızlı artarsa enflasyona sebep olacaktır. Cambridge Yaklaşımı (Alfred Marshall ve A. Cecil Pigou) Fisher'in değişim denklemini kullanarak Cambridge yaklaşımının para talebi fonksiyonuna ulaşabiliriz: Bu eşitlikte toplam para miktarı yerine toplam para talebini kullanarak bu değğişkeni eşitliğin sol tarafında yalnız bırakırsak Fisher para talebi denklemini elde ederiz: k = 1 V dersek Cambridge yaklaşımının son halini elde etmiş oluruz: M d = kxp.y Cambridge'in k'si olarak da bilinen k değişkeni ise ekonomik birimlerin nominal gelirlerinden nakit olarak bulundurdukları miktarın oranını göstermektedir. 3

Cambridge yaklaşımı, Fisher yaklaşımından farklı olarak ekonomik bireylerin para tutmak istemelerini açıklarken onların tercih yapma davranışlarını da modele dâhil etmiştir. Ekonomik birimlerin ellerinde para tutmak istemelerinin iki temel nedeni vardır. Birincisi, paranın değişim aracı olma işlevine sahip olması ve ikincisi paranın servet biriktirme aracı olarak kullanılmasıdır. Ayrıca Cambridge yaklaşımı ve faiz oranlarının para talebi üzerindeki etkisini tamamen yok saymamıştır. Baumol ve Tobin'in Nakit Yönetimi Modeli William Baumol ve James Tobin 1950 lerde birbirlerinden bağımsız olarak para tutmanın maliyet ve faydalarını analiz eden benzer para talebi teorilerini geliştirmişler. Keynes in geliştirdiği görüşleri takip etmeleriyle bilinen bu iki iktisatçının teorileri zaman içinde Baumol ve Tobin in nakit yönetimi adıyla anılmaya başlanmıştır. Bu yaklaşımda, para tutmanın faydası rahatlık ve kolaylıktır. Bireyler günlük harcamalarında kullanmak için para tutarlar. Bu rahatlığın maliyeti ise kaybedilen faiz geliridir. Baumol ve Tobin'in geliştirdiği model ekonomik birimlerin bu fayda ve maliyetler arasında nasıl tercih yaptıklarını açıklamaya çalışmaktadır. Bu yaklaşımın kendisinden daha önce gelen diğer işlem teorilerinden en önemli farkı, ekonomik birimlerin işlemlerinde kullanmak için talep ettikleri para miktarının sadece gelir düzeylerinden değil aynı zamanda faiz oranlarının seviyesinden de etkilendiğini ortaya koymasıdır. Baumol ve Tobin modellerini geliştirirken dönemlik olarak bir kere gelir elde eden ve ardından dönem boyunca bu gelirini harcayan varsayımsal bir bireyi ele almışlardır. Bireyin gelirinin ne kadarını nakit ve ne kadarını bankada mevduat olarak tutacağı şunlara bağlıdır: ATM ye giderken harcadığı zaman ve paraya bağlı olarak oluşan maliyet, Bireyin harcamalarının miktarı, Geliri nakit olarak taşırsa parayı çaldırma ve kaybetme ihtimali, Elde nakit tutmanın fırsat maliyeti. Birey in ATM ye gitme sıklığı testere ağzına benzeyen Şekil 6.1 de gösterilmiştir. Birey her T günde bir ATM ye gitmekte ve para çekmektedir. 4

Şekil 6.1: Ay boyunca tüm parasını nakit tutan birinin nakit dengesi Birey bir ay boyunca ATM'ye kaç gere gitmesi gerektiğini hesaplamak için ATM'ye daha sık gitmenin maliyeti ile elde nakit tutmanın fırsat maliyeti arasında bir karşılaştırma yaparak karar verecektir. Ekonomik birimler elde para tutmanın faydaları ile maliyetlerini karşılaştıracak ve kendilerini için en ideal düzeyde ATM'ye gitme sıklığını bulacaklardır. Para talebini belirlerlerken bu fayda ve maliyetin karşılaştırılması sonucu oluşan fikir önemli olmaktadır. Tablo 6.1 de Baumol ve Tobin in Nakit Yönetimi modelinde para talebini belirleyen faktörler ve bu faktörlerin para talebi üzerindeki etkilerinin yönü gösterilmiştir. Tablo 6.1: Baumol ve Tobin in Nakit Yönetimi Modelinde Para Talebini Belirleyen Faktörler PORTFÖY TERCİHİ AMAÇLI PARA TALEBİ TEORİLERİ Portföy tercihi amaçlı para talebi teorileri başlığı altında ele alacağımız bu yaklaşımların ortak noktası, ekonomik birimlerin para talebinde bulunurken paranın değişim işlevinin yanı sıra paranın değer saklama işlevinden de faydalanmaya çalıştıklarını kabul etmeleridir. Ekonomik birimler değer saklama amacıyla elde tutmak istedikleri para miktarına, para ile para dışındaki varlıkların elde tutulmasının fayda ve maliyetine bağlı olarak karar vereceklerdir. Portföy Tercihini Belirleyen Etkenler: Daha önceki ünitelerde bahsettiğimiz gibi bu etkenler; servet, beklenen getiri, likidite ve risktir. Keynesyen Para Talebi Teorisi: Likidite Tercihleri Teorisi o Keynes miktar teorisinin paranın dolaşım hızının sabit olduğu görüşünü çürüten ve faiz oranlarının para talebi sürecindeki önemini ön plana çıkaran bir para talebi teorisi geliştirmiştir. 5

o Keynes ekonomik birimlerin üç amaçla para talebinde bulunduklarını varsaymaktadır: işlem amacıyla, ihtiyat (önlem) amacıyla, spekülasyon amacıyla. İşlem Amacıyla Para Talebi İşlem amacıyla para talebi, paranın değişim aracı olma işlevini ön plana çıkarmaktadır. Ekonomik birimler harcamalarında kullanmak için para talep ederler. Gelirle harcamalar arasında doğru yönlü bir ilişki olduğu için gelir arttıkça para talebi artacaktır. İşlem amacıyla para talebini belirleyen gelir dışındaki ikinci bir faktör de fiyat düzeyidir. Ancak Keynes reel para talebini incelemiştir bu sebeple Keynesyen para talebi teorisinde işlem amaçlı para talebini belirleyen temel ve tek faktör gelir düzeyidir. İhtiyat Amacıyla Para Talebi Keynes, günlük harcamalarda kullanma dışında, ekonomik birimlerin beklenmeyen harcamalarını karşılama amacıyla da para tutmak isteyeceklerini savunmuştur. Paranın ihtiyat amacıyla talebinin, gelir ile pozitif, faiz oranı ile de çok güçlü olmamakla beraber negatif ilişkisi vardır. Gelirleri arttıkça bireyler tedbirli olmak için daha fazla para tutarlar. Faiz oranının yükselmesi ile elde para tutmanın fırsat maliyeti artacaktır. Bu sebeple bireyler, bu amaçla tuttukları para miktarında azaltmaya gidebilirler. Spekülasyon Amacıyla Para Talebi Keynes, ekonomik birimlerin aynı zamanda paranın değer muhafaza işlevine bağlı olarak para talebinde bulunduklarını savunmuştur. Keynes bu amaçla para talebini spekülatif para talebi olarak isimlendirmiştir. Ekonomik birimlerin spekülasyon amacıyla tuttukları para miktarını belirleyen faktörlerin gelir ve faiz oranı olduğunu söylemiştir. Daha yüksek gelir daha fazla servet anlamına gelmektedir. Geliri artan ekonomik birimlerin spekülasyon amacıyla talep ettikleri para miktarı da artacaktır. Keynes'in yaklaşımında paranın getirisi sıfırdır. Keynes'e göre para tutmanın alternatif maliyeti arttıkça diğer koşullar sabit olmak üzere, reel para tutma talebi azalmaktadır. Para tutarak elde ettiğimiz faiz getirisi (sıfır) ile para yerine başka tahvil tutmamız durumunda elde edeceğimiz faiz getirisi arasındaki fark paranın alternatif maliyetidir. Bu durumda, Keynes'in spekülasyon amacıyla para talebinin faiz oranları ile negatif bir ilişkisinin olduğunu söyleyebiliriz. o Keynes nominal büyüklükler yerine reel büyüklükler üzerinde durmuştur. Keynes'in para talebi denklemi şu şekildedir: 6

Bu denklemde M d /P, reel para talebini göstermektedir. Buna göre reel para talebi gelir (Y) ve faiz oranının (i) bir fonksiyonudur. Para talebinin gelir ile pozitif yönlü, faiz oranı ile negatif yönlü bir ilişkisi vardır. Faiz oranlarındaki artış, paraya alternatif olarak gösteren tahvilin beklenen getirisini arttıracaktır. Bu durumda, paranın beklenen getirisinde bir değişme olmamasına karşın, paranın tahvile göre beklenen getirisi düşecektir. Bu da paranın talebini azaltacaktır. o Keynes'in para talebi teorisini klasik iktisadi görüşün para talebi teorisinden ayıran bir diğer özelliği ise paranın dolaşım hızına yaklaşımıdır. Klasik iktisatçılara göre paranın dolaşım hızı sabittir. Keynes ise likidite tercihi denklemine dayanarak elde ettiği dolaşım hızının sabit olmadığını, aksine faiz oranlarına bağlı olarak değiştiğini savunmuştur. Keynes'in likidite tercihi denklemi aşağıdaki şekilde yeniden yazılabilir: Bu denklemin her iki tarafını da Y değişkeni ile çarparsak ve Klasiklerin kabul ettiği gibi para piyasasında para talebinin piyasadaki para miktarına eşit olduğunu kabul edersek, dolaşım hızının değeri aşağıdaki gibi olacaktır: Yukarıdaki eşitlikte görüldüğü gibi faiz oranlarındaki değişiklik paranın dolaşım hızını değiştirecektir. o Keynes'e göre faiz oranlarının sıfır düzeyine indiği bir ekonomide, ekonomik birimlerin para talebi sonsuza yakın olacaktır. Keynes bu duruma likidite tuzağı adını vermiştir. Modern Miktar Teorisi o Milton Friedman ın 1956 yılında yazdığı Paranın Miktar Teorisi: Yeni Bir Yaklaşım isimli çalışmasına dayanmaktadır. o Milton Friedman tarafından geliştirilen bu analizde herhangi bir finansal varlığın talebini belirleyen faktörlerle para talebini belirleyen faktörlerin aynı olduğu savunulmuştur. o Friedman'm teorisi dar tanımlı para arzı olarak bilinen M1 yerine geniş tanımlı para arzı M2 üzerine kurulmuştur. o Friedman, ekonomik birimlerin para talep etmelerinin temelinde sürekli gelir (y*) ismini verdiği bir değişkenin ve para dışındaki varlıkların beklenen getirilerinin yer aldığını savunmaktadır. 7

Sürekli gelir: Ekonomik birimlerin uzun dönemde beklenen ortalama gelir veya gelecekte beklenen toplam gelirin bugünkü değeridir. o Modern miktar teorisi bireylerin servetleri ile sürekli gelirleri arasında ilişki kurmaktadır. Bireylerin sürekli gelirleri arttıkça elde tutmak isteyecekleri para miktarı da artmaktadır. o Para dışındaki varlıkların paraya göre nispi getirilerinin artması durumunda da para tutmanın alternatif maliyeti artacak ve para talebi olumsuz etkilenecektir. o Friedman'ın öngördüğü para talebi fonksiyonu şu şekildedir: M d /P: Talep edilen reel para miktarı, Y*: Sürekli gelir, i: Finansal varlıklardan beklenen getiri, im : Paradan beklenen getiri, π e : Beklenen enflasyona bağlı olarak reel varlıklardan beklenen getiri. o Talep edilen reel para miktarı (M d /P) ile sürekli gelir (Y*) arasında pozitif yönlü, para dışındaki varlıkların nispi getirileri (i - im) ve (π e - im) arasında negatif yönlü bir ilişki bulunmaktadır. Friedman'ın ve Keynes'in Teorileri Arasındaki Farklar o Friedman paraya alternatif teşkil eden diğer alternatifleri de para talebi fonksiyonuna dâhil ederek genel ekonominin işleyişinde birden fazla faiz oranının önem taşıdığın kabul etmektedir. Keynes ise paranın dışındaki aktiflerin hepsini tahvil kategorisi altında toplamıştır. o Friedman Keynes'den farklı olarak arsa, bina gibi reel varlıkları da para talebi fonksiyonuna dâhil etmektedir. o Keynes paranın getirisinin sıfır olduğunu kabul etmiştir. Buna karşılık, Friedman'ın analizinde elde para tutmanın getirisi pozitiftir ve bu getiriyi belirleyen iki faktörden söz etmek mümkündür. Birincisi, paraya ödenen faizdir. Ödenen bu faiz yükseldiği zaman paranın getirisi de artar. İkinci olarak bireylerin paralarını para arzına dâhil edilen mevduat hesaplarında tutmaları için bankalar birçok farklı hizmet geliştirmektedir. Sunulan hizmetlerin artmasına bağlı olarak paranın getirisi de artacaktır. o Keynes faiz oranları ile para talebi arasında negatif yönlü bir ilişkiyi olduğunu ortaya koymuştur. Friedman'ın yaklaşımı ise bu etkinin oldukça küçük olduğunu savunmaktadır. Bu durumda, Friedman'ın yaklaşımında sürekli gelir (Y*) para talebinin asıl belirleyicisi olacaktır. Böylece Friedman a göre Keynes in faize bağlı olarak V nin değişken olabileceği yönündeki teorisi de geçersizdir. 8

PARA TALEBİ FONKSİYONU İşlem amaçlı para talebi teorilerini ve portföy tercihi amaçlı para talebi teorilerini bir araya getirerek ekonomik birimlerin hemen harcanabilir durumda bulundurmak istedikleri para talebi miktarını belirleyen para talebi fonksiyonuna ulaşabiliriz. Para talebi fonksiyonuna ulaşırken kullanacağımız yaklaşım şu unsurları içermektedir: 1. Ekonomide gerçekleştirilmek istenen işlem miktarı gelir düzeyimiz ile temsil edilmektedir. 2. Ödemeler sistemindeki teknolojik gelişmeler para dışındaki varlıklarla ödeme yapabilme olanağımızı arttıracak ve para talebimizi azaltacaktır. 3. Paranın fırsat maliyeti arttıkça para talebimiz azalacaktır. Para Talebi Fonksiyonu o Bu eşitlik, talep edilen reel para miktarının (M d ), gelirin (Y), ödemeler teknolojisi faktörlerinin (S) ve para ile para dışındaki varlıkların beklenen getirilerinin bir fonksiyonu olduğunu ifade etmektedir. o Para talebini belirleyen faktörler Tablo 6.2'deki gibidir. Tablo 6.2: Para Talebini Belirleyen Değişkenler Para Talebi Eğrisi o Para talebi fonksiyonunu kullanarak talep edilen reel para miktarı ile faiz oranı arasındaki ilişkiyi gösteren para talebi eğrisini elde edebiliriz. 9

o.şekil 6.4'te faiz oranları ile ters yönlü bir ilişki içerisinde olan, para talebi eğrisi gösterilmektedir. o Faiz oranları, i0 düzeyinden i2 düzeyine düştüğü zaman, para tutmanın alternatif maliyet azalacak ve para talebimiz artacaktır (M1'dan M2'ye artmaktadır). Bu durumda para talebi eğrimizin üzerinde aşağıya doğru kayma şeklinde gösterilmiştir. Faiz artması durumunda da tam tersi bir etki olacaktır. Şekil 6.4: Para Talebi Eğrisi o Tabloda gösterdiğimiz, para talebi üzerinde etkili olan diğer faktörlerin devreye girmesi durumunda ise para talebi eğrimiz sağa veya sola doğru kayar. PARA PİYASASINDA DENGE Para Arzının Belirlenmesi Dar tanımlı para arzı olarak bilinen M1 para arzı tanımı dolaşımdaki para (C) ve vadesiz mevduatların (D) toplamından oluşurken geniş tanımlı para arzı olarak tanımlanan M2 para stoku M1 para arzına mevduat bankalarındaki, katılım bankalarındaki ve TC Merkez bankasındaki vadeli mevduatların eklenmesiyle bulunur. Görüldüğü gibi para arzı sadece merkez bankasının ihraç edip piyasaya sürdüğü emisyon hacminden oluşmamaktadır. Para arzı tanımı içerisinde bankaların ve banka müşterilerinin belirlediği vadesiz ve vadeli mevduat kalemleri de yer almaktadır. Bir ekonomideki para arzı miktarı; merkez bankaları, bankacılık sitemi ve birikimlerini bankalarda mevduat olarak tutmayı tercih eden mevduat sahiplerinin kararları sonucunda oluşur. Para arzını belirleme sürecinde etkili olan iki temel ekonomik aktör merkez bankası ve bankacılık sistemi iken para arzını belirleyen iki temel değişken parasal taban ve para çarpanıdır. Merkez Parası ve Para Arzının Kontrolü Merkez bankası para arzı üzerinde etkili olabilmek için parasal tabanı kullanır. Para arzını arttırmak istiyorsa parasal tabanın miktarını arttıracak, para arzını azaltmak içinse parasal tabanın miktarını azaltacaktır. Parasal taban (MB), dolaşımdaki para miktarı (C) ile bankaların rezervlerinin (R) toplamından oluşur. 10

Merkez bankasının parasal arzı üzerinde etkili olmak için başvurabileceği iki yöntem vardır: açık piyasa işlemleri ve reeskont kredileri. Açık Piyasa İşlemleri: Merkez bankasının tahvil ve bono piyasasından kamu kesimi kâğıtlarını alıp satmasıdır. o Parasal tabanı arttırmak isteyen bir merkez bankası, açık piyasa işlemleri aracılığıyla piyasalardan kamu kesimi kağıtlarını satın alacak ve karşılığında piyasaya ya nakit ödemede bulunacak ya da bankaların hesaplarına rezerv aktaracaktır. o Merkez bankası para arzını azaltmak istiyorsa bu sefer piyasalara kamu kesimi kâğıtlarını satacak ve piyasadan bu kağıtların karşılığında para alacaktır. Reeskont Kredileri: Merkez bankalarının, bankacılık sitemine kredi vererek rezerv aktarmasıdır. o Merkez bankası bankalara reeskont kredisi vererek, bankacılık sisteminin sahip olduğu rezerv miktarını arttırabileceği gibi, reeskont penceresi aracılığıyla bankaların sahip olduğu rezerv miktarını azaltabilir. Bankaların Para Arzı Üzerindeki Etkisi Para arzını etkileyen diğer bir önemli aktör ise bankacılık sektörüdür. Bankaların var olmadığı bir ekonomide vadesiz mevduatlar da olmayacağı için, bu ekonomide para arzı merkez bankasının ihraç edip piyasaya sürdüğü emisyon hacmine eşit olacaktır. Bankalar mevduat toplayıp kredi veren aracı kurumlardır ve kredi verirken aynı zamanda para yaratır. Bu paraya kaydi para veya banka parası denilmektedir. Burada para yaratmaktan kastettiğimiz bankaların, merkez bankası gibi para basıp piyasaya sürmesi değildir. Bankalar kredi vererek mevduat hesapları yaratır. Bankaların mevduat yarattığı her bir işlemi para arzını arttırmaktadır. Bankalar mevduat toplayıp bu mevduatı krediye dönüştürmektedir. Kredi olarak verilen tutar, ekonomilerde harcamalarda kullanılmakta ve ardından tekrar bankacılık sitemine mevduat olarak geri dönmektedir. Bankacılık sisteminin yarattığı kaydi paranın miktarını hesaplamada kaydi para çarpanı veya mevduat çarpanı kullanılır. Para Piyasasında Denge ve Faiz Oranının Belirlenmesi Para piyasasında denge para arzı ile para talebinin birbirine eşit olduğu noktada belirlenecektir. Şekil 6.5 te para piyasasında denge şartını gösteren para talebi ve para arzı eğrilerimiz yer almaktadır. Para arzı eğrisi, para tutmayı etkileyen diğer bütün faktörler sabitken, para arzı ile faiz oranı arasındaki ilişkiyi gösterir. Para arzı ile faiz arasında pozitif yönlü bir ilişki olduğundan eğri pozitif eğimlidir. 11

Grafikte görüldüğü gibi D0 noktasında denge oluşmuştur. Bu denge noktasının istikrarlı bir denge noktası olduğu ve faiz oranının herhangi bir sebeple bu noktadan ayrılması durumunda tekrar bu noktaya doğru yöneleceği kabul edilir. Şekil 6.5: Para Piyasasında Denge Para talebinde yaşanan bir değişmenin denge faiz oranı üzerindeki etkisini ele alalım (Şekil 6.6): o Ekonomideki reel gelir düzeyinin artması gibi faiz dışındaki bir sebebe bağlı olarak para talebimizin artması, para talebi eğrimizi sağa (yukarıya) doğru kaydıracak ve ekonomideki denge faiz oranı yükselecektir. o Reel gelir düzeyinin düşmesi ve ödemeler sitemindeki gelişmeler gibi faiz oranı dışındaki bir faktöre bağlı olarak para talebinin azalması, para talebi eğrisini sola (aşağıya) doğru kaydıracak ve denge faiz oranı düşecektir. Şekil 6.6:Para talebi eğrisindeki değişme ve denge faiz oranı Para arzında yaşanan değişmeler merkez bankasının yürüttüğü para politikalara bağlıdır. o Eğer merkez bankası genişletici para politikası (para arzının arttırılması) uygularsa, para arzı eğrisi sağa doğru kayacaktır. Bunun sonucunda denge faiz oranı düşecektir. (Şekil 6.7 (a)) o Merkez bankasının daraltıcı para politikası (para arzının azaltılması) uygulaması durumunda ise, para arzı eğrisi sola doğru kayacak ve denge faiz oranı artacaktır. (Şekil.7(b)) 12

Şekil 6.7: Para arzındaki değişmelerin denge faizi üzerindeki etkisi 13