BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 11. DÖNEM



Benzer belgeler
BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 7. DÖNEM

DUYGU ODAKLI ÇİFT TERAPİSİ

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 8. DÖNEM

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 8. DÖNEM

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 7. DÖNEM

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 10. DÖNEM

ERGENLERDE İNTERNET BAĞIMLILIĞI

BİRLEŞTİRİLMİŞ PSİKOTERAPİ. Jeffrey J. MAGNAVITA, PhD, ABPP

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

GELİŞİMSEL NÖROBİYOLOJİ VE BAĞLANMA KURAMI. Dr. Allan N. SCHORE

RUH SAĞLIĞI ALANINDA ÇALIŞAN MESLEKLER

ÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE İNTİHAR GİRİŞİMİ

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

TRSM de Rehabilitasyonun

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI AİLE İÇİ ŞİDDET

DANIŞANLAR İÇİN DEĞERLENDİRME ANKETİ:

TABURCUYUZ, YA SONRASI?

(PAT) ROSENHAN DENEYİ

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

Bağımlılık-Bağımsızlık. Prof. Dr. Sibel ERKAL İLHAN

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi

1 of 5 14/10/2010. Stresle Başa Çıkma

Hani annemin en büyük yardımcısı olacaktım? Hani birlikte çok eğlenecektik? Kardeşime dokunmama bile izin vermiyor. Kucağıma almak da yasak.

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

KLİNİK PSİKOLOJİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ

PSİKİYATRİDE KÜLTÜREL FORMÜLASYON. Prof. Dr. Can Cimilli DEÜTF Psikiyatri AD

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ

TEMEL, İLK 3 YILDA ATILIYOR!

ÖZEL GÜNLER. Doğum günü/kadınlar günü/anneler günü/babalar günü/sevgililer günü/ Öğretmenler günü

BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 9. DÖNEM

ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ

Aşık olduğumuz kişiyi neden unutamayız?

5 Yaş : En sevdiğim arkadaşım Yaş : Kurallar ve törenler 9-11 yaş : Kuvvetlenen Arkadaşlık Bağları

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Bu yaklaşımlar anne babaların kafasını oldukça meşgul eden şu soruyu akla getiriyor:

Şimdi olayı şöyle düşünün. Temel ile Dursun iddiaya giriyor. Temel diyor ki

SINAV KAYGISI. Sınav Kaygısının Belirtileri Nelerdir? * Fiziksel Belirtiler

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

Bilgilendirme Toplantısı Boşanma ve Çocuk

EĞİTİME İLK ADIM MODERN PDR


Doç. Dr. Fatih Öncü. Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Birimi Aile Bülteni SINIRLAR VE DİSİPLİN

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

SAĞLIKLI YAŞAM VE BESLENME ALIŞKANLIKLARI BİLGİ FORMU

Hipnoz durumu nedir? H İ P N O Z NE DEĞİLDİR? NEDİR? Uyku Uyanık bir durum. Bilinçsiz bir durum Rahatlama durumu. Aldanma Hayalinizde canlandırma

Bir gün Pepe yi görmeye gittim ve ona : Anlayamıyorum her zaman bu kadar pozitif olmak mümkün değil, Bunu nasıl yapıyorsun? diye sordum.

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi

MASTERSON YAKLAŞIMINA GENEL BAKIŞ. Tahir ÖZAKKAŞ M.D., Ph.D.

YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ

PSİKOLOJİK BOZUKLUKLARIN TEDAVİSİ. PSİ154-PSİ162 Psikolojiye Giriş II

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

Dinamik Formülasyon Üzerine Bir Olgu Sunumu. Dr. Abdullah AKGÜN Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi

14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ

Histeri. Histeri, Konversiyonun kelime anlamı döndürmedir.

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Kısa Süreli Dinamik Psikoterapi (TLDP) Eğitimi Modül-I Ağustos 2016 İbrahim Sarı MD, MSc

Koçluk Sürecini Amaçlara ve Sonuçlara Göre Yönetir. R. ŞAFAK KEKLİK

HARRAN ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ HEMŞİRELİK BÖLÜMÜ

Beraberliğimizin ne kadar süreceğini bilmediğimizin farkına vararak, birbirimizin değerini bilelim. - Joshua Loth Liebman

Örnek Tarot Okuması

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

Ruhsal Bozukluklar ile İlgili Sık Görülen Yanlış İnançlar ve Gerçekler. Osman SEZGİN

UFACIK TEFECİK KURBAĞACIK

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye:

KERNBERG GÜNLERİ-I. John F. CLARKIN. Borderline Kişilik Bozukluğunda Aktarım Odaklı Psikoterapi. Atölye Çalışması Metinleri. Psikoterapi Enstitüsü

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

ÖZEL ATACAN EĞİTİM KURUMLARI ANAOKULU PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK SERVİSİ EYLÜL 2012 VELİ BÜLTENİ ÇOCUKLARDA OKUL KORKUSU

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 12. DÖNEM

ISBN :

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 10. DÖNEM

ERGENDE AİLE KRİZLERİNE MÜDAHALE. Prof. Dr. Emine Zinnur Kılıç

Kardeş Kıskançlığı Nedir?

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 10. DÖNEM

İZMİR YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ

ÇOCUKLAR İÇİN OYUN TERAPİSİ BİLGİLENDİRİCİ EL KİTABI. Oyun Terapisi Nedir? Oyun Terapisti Kimdir?

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 10. DÖNEM

DANIŞMANLIK TEDBİRİ UYGULAMALARI ÇOCUK TANIMA FORMU

Psikoloji Doktoru Ve Psikiyatristin Farkı

ÖFKENİZLE BAŞ ETMEYİ ÖĞRENEBİLİRSİNİZ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

1. BÖLÜM ÇOCUK PSİKOLOJİSİNE GİRİŞ

Otizmli Eymen 10 Okuldan Geri Çevrildi

HAREKETLİ ÇOCUK DOÇ. DR.AYLİN ÖZBEK DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK PSİKİYATRİSİ AD. ÖĞRETİM ÜYESİ

SRA Versiyon Şubat 2001

Zorbalık Türleri Nelerdir?

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

Rehabilitasyonda Sanatın Kullanımı. Doç.Dr.Aslı Sarandöl Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD

Yaşamın ilk 6 ayı çok önemli

RORSCHACH TESTİ GENEL BİLGİ EĞİTİMİN AMACI EĞİTİMİN YARARLARI EĞİTİM PROGRAMI

Yazarla ilgili detaylı bilgiye adresinden erişilebilir.

Transkript:

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 11. DÖNEM MART DERS NOTLARI Editör Dr. Tahir ÖZAKKAŞ Dr. Ahmet ÇORAK i

Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları: 158 Bütüncül Psikoterapi 11. Dönem Mart 2013 Ders Notları ISBN 978-605-4817-28-3 Copyright Psikoterapi Enstitüsü Tüm hakları saklıdır. Yayıncının izni olmaksızın tümüyle veya kısmen yayımlanamaz, kısmen de olsa çoğaltılamaz ve elektronik ortamlarda yayımlanamaz. Birinci baskı: Haziran 2014 Editör: Tahir Özakkaş Yayıma hazırlayan: Sevgi Akkoyun & Menekşe Arık Katkıda Bulunanlar: Esin Pekin, Sibel Kaytaz Baskı: Acar Matbaacılık Prom. ve Yayın. San. ve Tic. Ltd. Şti. Litros Yolu Fatih Sanayi Sitesi No:12/243 Zeytinburnu - İstanbul Tel: 0212 613 40 41 PSİKOTERAPİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM ARAŞTIRMA SAĞLIK ORGANİZASYON VE DANIŞMANLIK LTD. ŞTİ. Eğitim ve Kongre Merkezi: Fatih Sultan Mehmet Cad. No:285 Darıca-KOCAELİ Tel : 0262 653 6699 Fax : 0262 653 5345 Merkez: Bağdat Caddesi No: 540/8 Bostancı-İSTANBUL / TÜRKİYE Tel : 0216 464 3119 Fax : 0216 464 3102 www.psikoterapi.com - www.psikoterapi.org - www.hipnoz.com ii

SUNUŞ nsanlık tarihi boyunca, her toplumda psikolojik rahatsızlıkları İ tedavi etmeye yönelik girişimler olmuştur. Bu alanda yapılan girişimler sonucu ortaya çıkan pek çok farklı ekolün savunucuları, kendi ekollerini yüceltme ve diğer ekolleri küçümseyerek ötekileştirme yoluna gitmiştir. Ancak buna rağmen farklı yaklaşımlardan bilgiler edinerek kuramını zenginleştirmeye ve bu alanda çalışmalar yapmaya başlayan öncü terapistler, psikoterapide bütünleşmeyi sağlayarak alandaki bölünmeleri büyük oranda azaltmıştır. Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişiliğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı olmak için pek çok farklı ekolden faydalanarak daha gerçekçi, uyumlu ve esnek bir çalışma alanı sunar. Eğitimini verdiğimiz bütüncül psikoterapi, zamanzaman eklektik ve asimilatif, genellikle de entegratif ve ortak faktörler üzerine kurulmuş bütüncül bir yaklaşımı içerir. Bireye, teori odaklı değil danışan odaklı bakmaya çalışan bütüncül psikoterapiler, farklı yaklaşımların bileşenlerini bir araya getirerek terapisti geniş bir vizyona ulaştırır. Bu amaçtan yola çıkarak, çeşitli bilimsel etkinlik, araştırma, eğitim ve yayın çalışmalarıyla, ülkemizde bütüncül psikoterapi uygulamalarının gelişimine öncülük etmekten gurur duyuyoruz. Elinizdeki bu ders notları, ruhsal bozuklukların tedavisinde tek bir psikoterapi yaklaşımına bağlı kalmaktansa elindeki veriyi kullanarak uygulanabilecek en iyi tekniği ve teoriyi arayan bütüncül yaklaşımlı terapistler yetiştirme adına verilen Bütüncül Psikoterapi Teorik iii

Eğitimi 11. Grubunun mart ayı deşifrelerini sunmaktadır. Bu ders notları, eğitim deşifresinin derlemesi olma özelliğiyle dünyada eşi benzeri görülmemiş bir yayın niteliği de taşımaktadır. Bu ders notlarında Masterson kuramı ve kendilik bozuklukları konuları ele alınmaktadır. Bütüncül psikoterapiler de insanın ruhsal yapısının gelişiminde olduğu gibi zamanla özerkleşecek, bireyselleşecek ve ayrışarak psikoterapi ruhunu ayakta tutacaktır. Psikoterapi uygulayıcıları için önemli olduğunu düşündüğümüz bu eğitim ders notlarını, sizlerin ilgisine sunmaktan kıvanç duymaktayız. Keyifli okumalar dileriz Tahir ÖZAKKAŞ Psikoterapi Enstitüsü Başkanı iv

İ Ç İ N D E K İ L E R MART 2013 1. GÜN 1 MASTERSON YAKLAŞIMINA GENEL BAKIŞ... 3 2 BORDERLİNE YAPILAR... 42 3 BORDERLİNE KİŞİLİK ÖRGÜTLENMESİ ÜNİTLERİ... 63 4 NARSİSİSTİK KİŞİLİK ÖRGÜTLENMESİ... 103 MART 2013 2. GÜN 5 BİR NESNE İLİŞKİLERİ KURAMI OLARAK MASTERSON YAKLAŞIMI... 155 6 KENDİLİK BOZUKLUKLARINA TERAPÖTİK YAKLAŞIM... 231 7 KİŞİLİK BOZUKLUKLARINA YAKLAŞIM YÖNTEMLERİ... 268 MART 2013 3. GÜN 8 KİŞİLİK BOZUKLUĞU TEDAVİ YÖNTEMLERİ... 289 9 SORULARLA MASTERSON YAKLAŞIMININ GENEL TEKRARI... 336 10 VAKALAR ÜZERİNDEN MASTERSON YAKLAŞIMI... 373 11 KENDİLİK KAPASİTELERİ... 417 D İ Z İ N... 453 v

Mart 2013 1. GÜN

1 MASTERSON YAKLAŞIMINA GENEL BAKIŞ T ahir Özakkaş: Evet, arkadaşlar hoş geldiniz. Yeni bir ayda yeniden buluştuk. Nasıl geçti bir ayınız? Dolu dolu okuyarak, dolu dolu öğrenerek, hazır bir şekilde geldiğinize iman ediyorum. Bir kısmınız doğal yollardan bunu sağladı, yani okuyarak, kitap açarak. Bir kısmınız ise rüyalarında download yaparak. (Gülüşmeler). Gülmelerden daha çok bu download yapan sistem olduğunu anlıyoruz. Bugün ve bu ay yine enstitünün eğitim programı içerisinde önemli virajlardan birisi olan Masterson yaklaşımını göreceğiz. Bugüne kadar anlattıklarımın ve anlattıklarımızın bir özetini, bir birleştirilmesini içeren ve bazı şeyleri tekrarlayarak pişirilmesine aracılık eden bir kuramsal yaklaşımı sizlerle paylaşacağız. Slaytlara baktırarak ders anlatmayacağım, kafanızı karıştırmayacağım. Biraz daha doğal süreçler içerisinde interaktif bir şekilde deneyerek, öğrenerek ve yaşayarak gidelim. Hani söz vermiştiniz ya, burada dersi bizim üzerimizden de anlatabilirsiniz diye her biriniz. Ona inanarak ve güvenerek sizlerle Masterson yaklaşımını öğrenelim istiyorum. Var mısınız?

Kursiyer: Varız. Tahir Özakkaş: Tamam, çok güzel. Zayıf da olsa var, yani ses zayıf da gelse. Bana dokunmasın, yanımdakine dokunsun dediğini hissediyorum herkesin. Kısaca bir Masterson dan bahsedeyim. Yahudi kökenli olan bir psikiyatrist Amerika da. Bin dokuz yüz altmışlı yılların ortalarında psikiyatri uzmanı olarak göreve başlamış. Daha çok ergenlerin yatırıldığı ve ergenlerin problemlerinin halledildiği bir hastanede göreve başlıyor. Bildiğiniz gibi ergenlik dönemi çok ciddi kriz dönemi. Bu adolesan döneminde hem ergenlerin doğal süreçleri içinde kendilik tasarımlarında bedensel ve ruhsal olarak bir kaynama, karışma, kompleks bir değişim sürecini içerir hem de çok ciddi hastalıklar olan şizofreni gibi, bipolar gibi, obsesif kompulsif bozukluk gibi hastalıkların ilk ayak seslerinin geldiği dönemdir. Bu nedenle bu dönemdeki çocukların ciddi olarak incelenmesi, irdelenmesi ve takip edilmesi gerekir. Şizofreni durumuyla karşı karşıya bulunan ergenler bir takım psikotik belirtilerle diğer gruplardan kolaylıkla ayırt edilebilir. Alınacak anamnez ve ruhsal muayeneleri sonucunda onların ciddi hastalıkları olduğuna dair bir takım belirtiler gelir ve bu grup ayrılarak daha uzun süreli bir terapi, medikal tedavi programına alınır. İkinci grupta ise ergenlik krizi dediğimiz bir kriz döneminin yapısı itibariyle bütün uluslarda, bütün toplumlarda on iki - on üç yaşlarında başlayıp yirmi iki yirmi üç yaşına kadar devam eden bu çalkantılı, değişken, stabil olmayan, labil olan yapıyla karşı karşıya kalırız. Yeme bozuklukları olur, davranış değişiklikleri olur. Bir gün inanır bir gün inanmaz, bir gün sever ertesi gün vazgeçer, bir gün yakındır ertesi gün uzaktır, bir gün küser ertesi gün barışır. Çocuk gibidir. Fakat psikiyatristler bu tip tablolara baktıklarında, ergenlik krizidir, ergendir, kanı deli akar bunların. Dolayısıyla bunlara delikanlı derler diyerek bu süreci olağan hale getirerek, çevrenin biraz destekleyip, biraz daha sakin bir yaklaşımıyla bu çocukların bu çalkantılı dönemlerini anlayışla 4 11. BPT MART DERS NOTLARI

karşılayan bir ebeveyn ve çevre sayesinde bu çalkantılı dönemler yatışır ve biter diyorlar. Dolayısıyla ergenlik döneminde ağır ruhsal bozukluklar dışında gelen bu çalkantılı ve çok değişik semptomtolojiye sahip olan gençlerimizin bu döneminin geçici olduğuna inanırlar ve bu dönem için derler ki çok yoğun çalkantıların olduğu dönemler için hastanede misafir edilerek evlerine gönderilir. Psikiyatristler bunlarla ilgili kendi aralarında konuştuklarında, ya bildiğin gibi sen de yaşadın bilmiyor musun, evden kaçtık, sigara içtik, esrar denedik kafayı bulduk, kustuk bilmem ne. Yani kızlara aşık olduk, oğlanlara aşık olduk. Yapmadık mı bunları? Yaptık. Bunlar hepimizin geçtiği gibi doğal bir süreç denerek ergenlerin de bu süreçten geçtiğine inanılır. Bir de bazı ergenlerin hassasiyetleri nedeniyle bir hafta on gün, bir iki ay hastanede tutulması gerektiğine inanılır. İşte biraz daha bileklerini derin kesenler, uyuşturucu ve alkolü denemekten biraz daha öteye geçenler hastanede misafir edilirler. Evet, bu rutin bir uygulama iken Masterson bu uygulamaya diğerleri gibi düşünerek bakmıyor hastanedeki genç bir psikiyatrist olarak. Diyor ki, bu ergenlerin geçici ve çalkantılı olan döneminin çalkantılı ve geçici bir dönem olduğuna dair bilimsel kanıtlar ve yapılmış bilimsel çalışmalar nerede diyor. Ergen hastanede kalıyor, bir ay sonra, iki ay sonra, on beş gün sonra taburcu ediyorlar. Niye taburcu ediyorsunuz? Ya bu ergendir yani gitsin diyorlar. Masterson diyor ki bu başka bir tablo, başka bir hastalık, başka bir sıkıntı olmasın. Hayır, efendim, bilmiyor musun ergen bu deniyor. Masterson, biliyorum da sizin elinizde bu şekilde uzun süreli şikayetlerinin devam etmediğine dair, bunun ayrı bir klinik tablo olmadığına dair yapılmış bir çalışma var mı? Buraya yatırılan ergenleri iki yıl, üç yıl, beş yıl sonra bu çocuk ne yapıyor diye takip ettiniz mi? Diyorlar ki etraf literatür dolu, git literatüre bak bu dünyanın her yerinde aynı. Dedikleri şeye gittiğinde bir şehir efsanesiyle karşılaştı Masterson. Bu tür ergenlerin uzun süreli takibiyle ilgili hiçbir çalışma literatürde yoktu. Herkes kafadan atarak Masterson Yaklaşımına Genel Bakış 5

bir iddiada bulunuyordu. Biliyorsunuz biz buna mitler diyoruz, hayali tasarımlar diyoruz. Herhangi bir kanıta dayanmadan ortaya atılan iddialar diyoruz. Şehir efsaneleri diyoruz. Bir bilim adamı bu soruyu soracak, olaya bakacak, altının bilimsel olarak boş olduğunu görecek, bunun doğru olabilmesi için bununla ilgili yapılan çalışmalar ortaya çıktığında belki diğerlerinin ergenlerle ilgili söylediği iddialar doğru çıkacak veya yanlış çıkacak. Masterson dedi ki sizin bana veremediğiniz literatürü ben kendim yaparım. Manyakça bir projeye girdi. Çalıştığı hastane Amerika da tanınmış ve büyük bir hastaneydi. Daha sonra Kernberg falan da o hastaneden geçecekler, yolları orada kesişecek. Hastanenin arşivine girdi, hastanede daha önce benzer şikayetlerle yatırılmış olan gençlerin takibine başladı. Üç yıl, beş yıl önce tedavi olan ergenleri çağırdı. Bu çağrılan ergenlerin bir kısmı düzelip hayatlarına devam ederek iş kurmuşlar, okul okumuşlar, evlenmişler, çoluk çocuk sahibi olmuşlarken ergenlerin bir kısmının aradan yıllar geçmesine rağmen aynı sıkıntılar, aynı patolojiler, uyuşturucu, intihar teşebbüsleri, yeme bozukluklar, takıntılar vs. gibi bir takım hastalıklarla karşı karşıya kaldığını görüyor. Tabi Masterson olaya bilimsel olarak yaklaşıp geçmişteki, buna retrospektif inceleme diyoruz, dosyaları alıp, o insanların bugünkü hallerini inceleyip ortaya çıkarması bir proje ve araştırmayken, bu proje ve araştırma sonucunda meslektaşlarının iddia ettiği gibi bunların gelip geçici bir ergenlik krizi değil, en azından bu grubun içinde belirli bir kümenin yıllarca süren acı ve ızdıraplarla dolu bir hayatının olduğu ve semptomlarının durması azalması değil tam tersine artmasıyla hayatlarının mahvolduğu bir gerçekle karşılaştı. Projenin ikinci ayağında prospektif, ileriye yönelik bir araştırma planladı. O günden itibaren kendi kliniğine yatırmış olduğu ergenlerin uzun süreli takibi projesini başlattı. Ve buna yıllarını verdi Masterson. Arşive kapandı, istatistiklere kapandı. Bir grup meslektaşıyla beraber çok ciddi, on yıl süren inanılmaz bir proje ortaya çıktı ve bu projenin 6 11. BPT MART DERS NOTLARI

sonunda bir kitap yayımlandı. Üçlü kitap, borderline ergenlerin yapısını işleyen birinci-ikinci-üçüncü kitap diye tanımladığı üç temel kitabını ortaya koydu. Birinci kitap genellikle ergenlik krizi olarak adlandırılan krizin ergenlik krizi olmadığını, daha derin bir psikopatoloji olduğunu, bu patolojinin ne olduğu anlaşılmadan ona müdahale edilemeyeceği ve bu insanların hayatlarının çok ciddi zararlar içerisinde olduğunu gösterdi. Eğer siz bir hastalığa teşhir koyamazsanız onu tedavi edemezsiniz. Hele hele ergenlerin yaşamış olduğu bu şeyi bir hastalık olarak değerlendirmiyorsanız zaten bunlara hasta gözüyle bakmadığınız için de onlara bir yardımınız olması mümkün değildir. Dünyanın altmışlı yıllardaki ki modernizasyonun en yoğun olduğu, hastalıkların teşhislerinin konulduğu, Dünya Sağlık Teşkilatının ve Amerika Psikiyatri Birliğinin yoğun araştırmalarını yaptığı, üniversitelerin araştırmalarını yaptığı yerde çok ciddi bir küme hastalık olarak incelenmemiştir. Hemen bin dokuz yüz yetmişli seksenli yıllara gelelim. AIDS in çıktığı ilk grup Amerika da New York taki daha çok zenginlerin bulunduğu bir bölgedeki alanda ortaya çıkıyor. O bölgede de Kernberg in ekibi çalışıyor. Dahiliye klinikleri var, cerrahi klinikleri var, psikiyatri klinikleri var. Böyle bir insan polikliniklere müracaat ediyor bölgede. Grip, nezle, döküntü, bir takım rahatsızlıklar var. Bunlar inceleniyor, bunlara bir şeyin yoksun denip gönderiliyor. Çünkü gelen tabloyu izah edecek bir hastalık kitabın içerisinde yok. Gribe uymuyor, çünkü mikrop analizi yapman lazım. Hastalığa uymuyor, mikrop analizi yapman lazım. Klinik tabloya uymuyor. Yok, böyle bir hastalık deniyor, siz biraz üşütmüşsünüz evde dinlenin anlamına gelecek bir yaklaşımla insanlar evlerine gönderiliyor. Bir müddet sonra bu grup insanların üzerinde yapılan çalışmalarla anlaşılıyor ki aynı Masterson ın kaderi gibi bu insanlar HİV virüsüne sahip AIDS hastaları. Ama dünya henüz AIDS hastalığını tanımıyor. Dolayısıyla doktorların kafasında da AIDS ile ilgili bir semptomoloji yok. Koskoca kalın kitapların içerisinde bu hastalıkla ilgili bilgi yok ise gelen hastanın AIDS teşhisini koyacak bir Masterson Yaklaşımına Genel Bakış 7

mantalite asla olmayacak. Ergenlerle ilgili de altmışlı yıllara gittiğimizde doktorların kafasında ergenlerin bu konuyla ilgili bir problemi olmadığı için bunlar ergenlik krizidir dersen, üşütmüşsün git biraz dinlen der gibi teşhis konmamıştır. İşte Masterson ın bilim dünyasına kazandırdığı şey bu yapıların ne olduğuyla ilgili bilimsel araştırmaları ortaya koymasıdır. İnsanlar bu klinik tabloları zaman zaman tanımıyorlar ama bunun ne olduğu nasıl bir süreç olduğuyla ilgili bir bilgi sahibi değiller. İşte bu ergenlerin üzerinde çalışmalar devam ederken, bu ergenlerin patolojisini anlamaya başladı. Ya insanlar sıkıntılanır, sıkıntısını giderici ilaç verirsiniz, uykuları bozulur, uyku giderici ilaç verirsiniz, depresyonda ise depresyonunu giderici ilaç verirsiniz, psikozdaysa psikozunu yatıştırıcı ilaç verirsiniz. Ama burada bir başka tablo var, bu tablonun kaynağı ne? Bunları incelemeye başladı. Orada tabi tarihi tesadüflerle karşı karşıya kaldı. Okuyup, inceleyip bu klinik tabloları anlamaya çalışırken Mahler in yayımladığı kitabıyla karşı karşıya kaldı ve Mahler in bir konferansına katıldı. Mahler üzerine kafa yordu. Mahler bebeklerin gelişimleriyle ilgili, otistik, simbiyotik, ayrışma ve bireyleşme, tam nesne ve tam kendilik ilişkisi geliştirme dediğimiz bütünleşme dönemlerini içeren subfazların olduğu bir araştırmadan bahsediyor. Bu araştırmalara kulak kabartınca ayrışma bireyleşme sürecinin üçüncü alt evresi olan yeniden yakınlaşma evresinde çocuklarının anneleriyle ilişkilerinin ne kadar ikircikli olduğunu anladı. Gel diyorsun gelmiyor, git diyorsun gitmiyor, bir seviyor bir nefret ediyor. Bir kızıyor, bir sakinleşiyor. Bir kabarıyor bir yatışıyor. Ne ondan memnun oluyor, ne bundan memnun oluyor. Kliniğine yatırmış olduğu ergenlerinde aynı yeniden yakınlaşma evresindeki bebekler gibi aynı tepkileri verdiğini gördü. Şimdi bilim adamının mantığına bakıyoruz. Tesadüfen burada bir makale okuyor, bir kitap okuyor, tesadüfen bir konferansa gidiyor. Kafasında gece gündüz ergenler var, bu ergenlerin patolojilerini açık- 8 11. BPT MART DERS NOTLARI

lamaya yönelik olarak zihinsel bir aktivite gösteriyor. Bu zihinsel aktiviteler esnasında Mahler ile tanışıyor. Bunları zihinsel olarak birleştiriyor ve aktive ediyor. Diyor ki acaba ergenler bu dönemde takılıp kalmış ve ilerleyememiş, kişilik ve kimlik yapıları burada kilitlenmiş bireyler olabilir mi? Başlıyor Mahler in çalışmalarını daha yakından incelemeye. Niye Mahler i ilk aylardan itibaren anlatıyoruz şimdi anlayabiliyor musunuz? Bir kuramın doğuşu yapılmış olan bir başka bilimsel çalışmaya bağlı. O çalışmada birileri bebeklerin sıfır üç yaş arası dönemini anlatıyor. Gözleme dayalı olarak raporlarını yayımlıyor. Bir başka bilim adamı da o tuğlayı alıyor, yeni bir inşaat yapmak için yapısının altına koyuyor. Yeniden yakınlaşma dönemindeki ambivalans içerisindeki ikircikli durumunu ergenlerde birebir gördüğünde bunun üzerine ergenlerin bu patolojisinin kaynağını anlamaya çalışıyor. Burada ilginç bir gözlem yapıyor. Nasıl Mahler ve ekibi bebekler üzerinde gözlem yapmışsa Masterson ın şansı da kendisine ait bir klinik olması, bir devlet hastanesi kliniği olması, oraya hasta yatabilmiş olması, orada bol miktarda ergenleri gözlemleme fırsatı bulmuş olması. Hem ilk muayene, hem hastaneye yatırma hem hastaneden sonra da takip aşamalarında ergenlerin tepkilerini anlama ve kavrama konusunda elinde çok büyük datalar mevcut. Ergenler dışarıdayken alkol alıyorlardı. Ergenler dışarıdayken seks yapıyorlardı. Ergenler dışarıdayken davranış bozuklukları sergiliyorlardı, agresif bir tutum içerisine giriyorlardı. Masterson ın ergenleri hastaneye yatırdıktan sonra ilginç bir gözlemi oldu. Ergenlerin daha önce eyleme vurma olarak adlandırılan davranışları bloke edildiğinde, dışarıyla kavgalı ve gürültülü olduklarından dolayı tepki koyduklarında, al sevgilinden de anandan da babandan da seni uzaklaştırıyoruz, şöyle rahat, huzur içerisinde bir dünyaya gel dediğinde onların mutlu ve huzurlu olacağını düşünmüştü. Çünkü ergenler dünya ile kavgalıydı. Al dünyayı çekiyoruz, sana huzurlu bir alan veriyoruz dediğinde ergenlerin sakinleşeceklerini, dinginleşeceklerini bekliyordu. Çünkü dünya ile kavga halinden onları ayırıyordu. Fakat beklediği tablo orta- Masterson Yaklaşımına Genel Bakış 9

ya çıkmadı. Depresyona girdiler. Ergenleri hastaneye yatırdıklarında acıları kat be kat arttı. Şimdi bu çok karmaşık bir tabloydu. Dünyaya küfrediyorsunuz, adama küfrediyorsunuz, diyorsunuz ki tamam adamla muhatap olmanı engelliyorum. Gel şurada huzur içerisinde kal. Madem dünya pis, kötü al sana güzel bir dünya. Burada sabah kalk, terapilerini yap, ilacını al, akşam da yat. Bak kolay bir dünya sana. Ama böyle bir yapı içerisinde ergenler depresyona girdiler. (Hoca burada Masterson ın üçleme denilen ilk kitaplarını tanıtıyor.) Ergenliğe yaklaşımda psikiyatrinin ikilemi 1 ergenler hasta mı, ergenlik krizinde mi? Ergenliğe psikiyatristler nasıl yaklaşıyor? Psikiyatristler karar veremiyor. Birinci kitap, psikiyatristlerin problemi. Adam gibi psikiyatrist olun, bu ergenler tedavi edilebilir, bırakmayın onları diyor. Bu bir ergenlik krizi değildir diyor. Yıllarca izledim, zaman onlarda uyguladığım tedavi yöntemini doğru çıkardı diyor. Zaman test etti bu terapi tekniğini ve ergenlerin o daha önce belki ömür boyu sürecek olan yapılandırılmış süreçlerini benim uyguladığım tedavi yöntemiyle tedavi olduklarını kanıtlıyor. Zamanın testinden geçtiler diyor. İlk kuramı başlatırken üç kitap. Şimdi tabi neden ergenler hastaneye yattıklarında bunalıma giriyorlar, soru bu? Normalde dış dünyadan şikayetçi olan ergenler, sıkıntı duyan ergenler daha korunaklı, daha hoş bir ortama alınmalarına rağmen yatışmaları, sakinleşmeleri, mutlu olmaları gerekirken neden depresyona giriyorlar. Hem de acı bir depresyona giriyorlar. Görülmemiş bir depresyona, sıkıntıya giriyorlar. 1 http://yayin.psikoterapi.com/psikoterapi-enstitusu-yayinlari/kitaplar/ergenlige-yaklasimpsikiyatrinin-ikilemi-james-fmasterson 10 11. BPT MART DERS NOTLARI

Kendinizi Masterson ın yerine koyun, burada taşların oturması lazım. Bir hastaneye gidiyorsunuz, okula gidiyorsunuz görevlisiniz, arkadaşlar geliyor. Bunlar ergenlik krizinde bilmiyor musun diyorlar, gönderiyorsunuz. Yine geldi iki ergen diyorsunuz. Hala deniyor bu. Hala Rehberlik Araştırma Merkezlerine, polikliniklere gidin, hastanelere gidin, psikoloji merkezlerine gidin, ya ergen ya gönder gitsin, fazla uğraşmayın, geçer iki gün sonra onun krizi deniyor. Amerika daki dalga elli yıl oldu hala bize gelmedi. Gelir inşallah. Peki, bunun ergenlerde geçici bir durum olmadığını anladık. Nereden anladık? Retrospektif çalışmadan anladık, girdik arşive geçmişte beş yıl önce, on yıl önce bu vakalarla ilgili incelemeler, ilk kitap onunla ilgili, inceledik ve ergenlerin bir kısmının tablolarının devam ettiğini gördük. Ardından biz kendi aldığımız ergenleri takip ettik. Onların da klinik tabloları devam ediyordu. Birinci kısım bu. Bir grup var ki ergen krizinin dışında bir patoloji taşıyorlar. Peki, bu ne? Şimdi AİDS in mikrobunu bulmaya doğru gidiyor Masterson. Bir grup hasta var ki diğerlerinden farklı ama bunlar tedavi olmuyorlar, gittikçe de kötüleşiyorlar. Bu hastalığın adı ne? AİDS mikrobunu bulana kadar bunun adını koyamayacağız. Şimdi ikinci adım; bir mikrop buna neden oluyor. Evet, bu hastalar depresyona giriyorlar. Ne zaman? Hastaneye yatırıp tedaviye başladığımız zaman. Dışarıdayken böyle bir depresyon tabloları yok. Bağırıyorlar, çağırıyorlar, kızıyorlar rahatlıyorlar ama hastaneye alınca depresyona giriyorlar. Peki, neden depresyona giriyorlar bu çocuklar, bu sorunun cevabı. Dışarı ile içeri arasında ne fark var diye soruyor. Orada Masterson bakıyor ki dışardayken bu çocuklar intihar teşebbüsünde bulunabiliyorlar, alkol alabiliyorlar, seks yapabiliyorlar, istedikleri gibi alışveriş yapabiliyorlar, istediği gibi saldırabiliyorlar. Yani dışarıdan farkı bir takım eyleme vurmalar dediğimiz kendine zarar veren davranışlarını engelleyici bir ortama alınmış olması. Yani çocukların ellerinden kendilerine zarar verici davranışları alınca bu çocuklar depresyona giriyor. Masterson Yaklaşımına Genel Bakış 11

O zaman yine bilimsel bir mantıkla Masterson düşünüyor. Demek ki çocuklar dışarıda bileklerini keserken, seks yaparken, çılgınca yemek yiyip blumik davranırken, alış veriş çılgınlığında bulunurken, babasının arabasını kaçırırken rahatlıyorlar. Yapılan bu eylemler bir rahatlama fonksiyonu görüyor. Nasıl ki bir takım savunma düzeneklerinde bu fonksiyon görülüyorsa burada da acaba bu davranışlar çocuğun depresyona girmesini önleyen bir fonksiyon görüyor mu diye soruyor. Eyleme vurmalar bu grup ergenlerin depresyona girmesini, kendilerini çok derin kötü hissetmesini engelleyen bir fonksiyon görüyor mu diye soruyor. Kıyasladığında ergenlerin dışarıda yaptıklarının hepsinin aslında daha derin bir depresyon haline girmekten onları koruyan bir araç olduğuna karar veriyor. Peki, bu depresyonun yanında ergenlerin eyleme vurmalarını engelleyici her hangi bir tedbir alındığında ne oluyor? Başka hangi şikayetler ortaya çıkıyor? Buna baktığımızda mahşerin altı atlısı olarak daha sonra isimlendireceği ergenlerin düşmüş olduğu, acı ve sıkıntılı duygusal alanları tespit ediyor. Ergenler anankastik depresyon diye tanımlanan bir insanın organını kaybetme hissiyle eş değer olan depresif bir duygu durumuna giriyor. Normal depresyonda mutsuzluk, huzursuzluk içerisinde hayatı devam ettirme ve umutsuzluk hüküm sürer. Ama anankastik depresyonda kolunuzu, bacağınızı kaybetmiş gibi organınızı kaybetmiş olmanın getirmiş olduğu çok ağır bir depresif duygudur. Daha çok bir şeyin kaybıyla ilintilidir depresif duygu. Ardından cinai öfke, ardından gelen boşluk ve hiçlik, ardından umutsuzluk ve atalet duyguları, değersizlik hisleri, suçluluk duyguları gibi daha sonra konuşacağımız mahşerin altı atlısının duygularının da bu depresyona eşlik ettiğini görüyoruz. İşte bu süreçte yeniden yakınlaşma evresindeki bebeklerin davranışlarıyla ergenlerin davranışlarının nasıl birbiriyle paralel olduğuyla ilgili bilgi sahibi olunca bu sefer de bu bebeklerin bu şikayetleri veya bu ergenlerin bu şikayetleri biyolojik bir kaynaktan beslenen bir beyin bozukluğu mu yoksa çevreyle kurulan ilişkilerde bir hata ve kusurun 12 11. BPT MART DERS NOTLARI

sonucunda mı şeklinde iki soru var. Daha sonra iki temel kuram ortaya çıkacak karşınıza. Bunlardan bir tanesi Kernberg in ağırlıklı olarak anlattığı, geçen ay anlatmış olduğumuz aktarım odaklı terapinin borderline organizasyonda daha çok genetik faktörlere bağlı olarak ağırlıklı olarak agresyon yüklü bireylerin agresyonlarını kontrol altına alamaması sonucu bölmenin uzun süreli ve savunma amaçlı olarak hayatta kullanılmasını içeren yaklaşım tarzı. İkincisi de daha çok Masterson ın ve bir takım kuramcıların iddia ettiği çevrenin yeterli destek ve bakımı vermediği, bakım veren anne ve türevlerinin çocuğu bu dönemde yeteri kadar ihtiyacı olan işlevleri görmediklerinden dolayı klinik tabloların kalıcı hale gelmiş olduğunu iddia eden ikinci yaklaşım tarzı. Yeniden yakınlaşma evresinde krizle karşı karşıya kaldığımızda sistemde bu dönem kalıcı hale geliyorsa. Bu kalıcı hale gelmenin nedeni genetik faktörlere bağlı olan çocuktaki biyolojik bozukluk mu yoksa bu dönemde ihtiyaç duydukları anne bakımının yeteri kadar olmaması sonucu ortaya çıkan bir yetersizlik duygusu mu? Gelişimsel yapının duraklaması mı veya patolojik hatta gitmesi mi? Anlıyoruz ki artık yavaş yavaş yemeğin kıvamı oluşuyor. Unu, şekeri, yağı bir araya getirip helva yapmaya çalışıyor Masterson, bunu görebiliyor musunuz? 1- Ergenlik dönemi iki tane alt dönemden oluşuyor. Gerçekten ergenlik döneminde bir kriz yaşayan ve o dönemin kendilik tasarımlarının yeniden yapılanmasında sıkıntı yaşayan gençlerin hali. Ergenlik döneminde patlak veren bir klinik tablo, bu klinik tablonun anlaşılması ve bu klinik tablonun geçici mi kalıcı mı olduğuna dair yapı. Bunu netleştirdik mi? 2- Bu ergenler tedavi amaçlı hastaneye alındıklarında daha mutlu ve huzurlu olmaları gerekirken hastaneye kapatıldıklarında bu ergenlerin daha sıkıntılı bir hal almaları, depresif ve mahşerin altı atlısı dediğimiz tablolarıyla karşı karşıya kalması, bunu da tespit ettik. Masterson Yaklaşımına Genel Bakış 13

Bu klinik tablo nedir diye araştırmalar yaparken Mahler in araştırmasıyla karşı karşıya kaldı. Mahler bebeğin gelişim evrelerini dört aşamaya ayırmış. Ayrışma ve bireyleşme aşamasının üçüncü alt evresi olan yeniden yakınlaşma evresinde çocukların ikircikli davranışlarını tanımlamış. Orada tanımlanan çalışmalar, bir de film çekmişler, filmi de izliyor Masterson. Oradaki çocukların anneleriyle olan tavırlarıyla kendi kliniğine yatırmış olduğu ergenlerin tavırlarının birebir örtüşmesi. O zaman Masterson ın ilgi alanı normal psikiyatriden nereye kayıyor? Mahler e doğru ve klasik psikoanalize doğru. O güne kadar psikoanalitik literatürle herhangi bir bağlantısı yok. Normal organik bir psikiyatrist olarak sistemdeki hastalıkları kategorize ederek ilaç tedavisiyle tedavi eden bir yapı. Ama klinik tabloları izah etmeye çalışırken bu yapıyı izah etmeye çalışabilecek tek çalışmanın Mahler in çalışması olduğunu düşünüyor. Ve yavaş yavaş şöyle bir tavırda bulunuyor. Bu tablolar her ne kadar karışık olsa da bu çocuklar şizofren olmuyorlar, bu çocuklar psikotik bir tabloya girmiyorlar. Bu çocuklar iyileşmiyorlar da. Bu çocuklar ayrı bir klinik tablo içerisindeler. İşte bu ayrı klinik tabloya borderline yapılar diyor. Sınır durum. Yani sınır durum yapılar çok çeşitli anlamlarda kullanılmıştır. Psikoz ve nevrozun arasında zaman zaman psikoza dahil edilebilecek, zaman zaman nevroza dahil edilebilecek bir ara geçiş tablosu olarak tanımlanıyor. Bir kısım literatürde şizofreni gelişecek ama henüz şizofreni gelişmedi. Şizofreni gelişene kadar şu anki klinik tablo borderline diyelim. Borderline klinik tablolar içerisinde bulunan insanlara pseudo şizofreni diyelim gibi farklı isimlerle tanımlanmış olan bir tablo görüyoruz. Ama Masterson bu klinik tabloların ne şizofreni olduğu, ne şizofreniye benzer bir hal olduğu, ne pseudo şizofreniyle izah edilebileceği, bu tabloların ayrı bir klinik antite olduğu ve kişilik örgütlenmesi şekli olduğunu ifade ediyor. Burada da çocuklar bu klinik tablo içerisinde derin bir depresyon duygusuna düşmemek için kendilerini korumaya yönelik olarak ergenlik krizi gibi tepkiler ortaya koyduklarını, intihar girişimlerinde bulunduklarını, alkol, uyuşturucu ve sekse yöneldikle- 14 11. BPT MART DERS NOTLARI

rini vs. bir takım eyleme vurmalar diye tanımlanacak savunmalarla kendisini bu depresyondan korumaya çalıştığını ifade ediyor. Aynı dönemde Mahler in çalışmasını görünce orada çocukların yeniden yakınlaşma evresindeki yapıların kendi ergenleriyle uyuştuğunu görünce psikoanalitik literatüre doğru eğilmeye başlıyor. Burada ikinci bir faktör çıkıyor. Acaba bu çocukların problemleri biyolojik bir yatkınlıktan mı kaynaklanıyor yoksa bakım veren kişilerin bakım eksikliğinden mi kaynaklanıyor. Literatüre biraz daha eğilince, filmleri seyredince ve kendi ergenleriyle yaptığı çalışmaları görünce ergenlerin krizine bebeklerin yenide yakınlaşma evresine olgunlukla yaklaşan, onları kapsayan ve kuşatan bakım vericilerin kontrollü çalışmalarında o ergenlerin tepkilerinin yatıştığını görüyor. Diyor ki ergenlerin problemleri içten gelen biyolojik bir kaynaktan ziyade etrafında bakım veren kişilerin ona uygun davranış modülleri geliştirememesinden kaynaklanıyor olabilir mi diyor? İşte tam bu sırada ergenlerin klinik tablolarını izah etmeye çalışırken bir makale hazırlıyor ve makalesini Rinsley ile paylaşıyor. Diyor ki ergenlerin bu durumu ayrı bir antite, ben bunu gördüm. Gelip geçici bir durum değil. Bunların problemleri de hastaneye yatırıldıklarında depresyon dediğimiz klinik bir tabloyla ortaya çıkıyor. Bu ergenler dışarıda eyleme vurma olarak adlandırdığımız eyleme vurmalarının önüne geçilirse ayrı bir tablo görünüyor. Bu tabloyu görmek ancak bunları hastaneye yatırdıktan sonra mümkün olabilecek bir yapıdır. Bunu da ben gördüm diyor. Bu da Mahler in gelişimsel süreçlerinde yeniden yakınlaşma evresinde bir problem olduğunu gösteren bir yapı. Bunu anlamaya ve bu problemi çözmeye çalışıyorum dediğinde makalesini Rinsley çok beğeniyor. Diyor ki Rinsley bu makalenin bir ayağı eksik. Nedir o ayak? Bu makaleyi nesne ilişkileriyle bütünleştirmen lazım diyor. Çok güzel yapmışsın, klinik gözlemlerin var, psikiyatrik bilgin var, gelişimsel psikoloji olan Mahler in gözleme dayalı çalışmalarıyla birleştirmişsin fakat bunu gel nesne ilişkileri kavramıyla entegre et diyor. Masterson Yaklaşımına Genel Bakış 15

Nedir bu nesne ilişkileri kavramı? Karşımıza Melanie Klein çıkıyor. Ne yaptık? Bu da ikinci temel kaynağımız. İnsanların birbirleriyle kurmuş olduğu ilişkiler bugünkü bağlamdaki ötekiyle kurulan ilişkiler değildir. Bakım veren kişilerle ilk üç yıl kurulmuş olan ilişki modelleri içselleştirilip daha sonra içselleştirilen bu ilişki modelleri ömür boyu ötekine yüklenerek hayatta o ilişki modelleri habire tekrarlanır. Yaşlar büyür, mekanlar değişir, coğrafya değişir, kültür değişir, meslek olur, anne-baba-dede olur ama içeride anne ve babasıyla kurmuş olduğu ilk nesne ilişkilerinin aynısın şeklinde davranan tipik insanlar olur. Bu da Melanie Klein ın içselleştirilmiş nesne ilişkileri kuramı argümanının gündeme getirilmesidir. Masterson bu sefer nesne ilişkilerine yöneldi ve nesne ilişkilerini anlamaya ve kavramaya çalıştı. Makalesini tekrardan yapılandırdı. Burada bu sefer gözlemleri, tespitleri, gelişimsel psikoloji ve nesne ilişkilerini içeren bir makale hazırladı. Fakat bu makalenin nesne ilişkileri ayağını Rinsley e rica etti ve karşılıklı makaleyi birlikte düzenlediler ve bu makaleyi birlikte yayımladılar. Nesne ilişkilerinde onların odaklandığı kişi Fairbairn idi. Fairbairn klinik tabloyu içselleştirilmiş nesne ilişkilerini ünitler halinde tanımlıyordu. Ünitlerin bir kısmında libidinal ünit vardı. Ünitlerin diğer kısmında agresyon ünit vardı. Ego iki parçalıydı. Anti libidinal ünit ve libidinal ünit diye geçer Fairbairn in makalesinde. Splitting bölme mekanizması ana mekanizmadır. Ego da ikiye ayrılmıştır. Birisi pleasure ego birisi reel ego diye. Bunlar Masterson ın kuramına dahil edilir. Masterson ın o zaman yavaş yavaş helvası hazırlanıyor. Bu ölme anlamında değil yemeğin pişmesi anlamında. Gelişimsel psikolojiyle ilgili kaynakları okudu. Nesne ilişkileriyle ilgili kaynakları okudu. Kendisinin psikiyatrik gözlemlerini yaptı. Bunları birleştirerek bir çıkarımda bulundu. İşte bu çıkarım Masterson ın kuramsal temelini attığı, bir kuramcı olma iddiasının doğumuydu. Bu makalede Masterson kuramının ilk meyvelerini ortaya koydu. İnsanlarla ilgilenmedi, hastalarla ilgilenmedi, sadece hastaların içerisinde bir grupla ilgilendi. Ergenlerle ilgilendi. Ergenlerin içerisinde de bir grupla ilgilendi. Hastaneye yatırıldığında sakinleşmeyen, huzur 16 11. BPT MART DERS NOTLARI

bulmayan, depresyona giren bir grup, bunlara borderline kişilik örgütlenmesi ismini verdi. Bunlar borderline kişilik bozukluğu olan ergenlerdir. Bu kişilik bozukluğu yeniden yakınlaşma evresine takılıp kalmalarına bağlıdır. Ağırlıklı olarak da anneleriyle kurmuş olduğu ilişkideki annelerinin patolojileri nedeniyle çocuklar bu klinik tabloları ortaya koymaktadırlar diyerek kuramını bütünleştirdi. Dedi ki borderline ergenler anneleriyle bebeklik döneminde kurmuş olduğu ilişkilerde yeniden yakınlaşma evresinde annelerinin yeteri kadar bakım vermemesi sonucunda kendiliklerini geliştiremeyen, tam nesne tam kendilik haline gelemeyen, splitting mekanizması sayesinde savunma amaçlı olarak splitting mekanizmasını kullanmaya devam eden bireylerdir dedi. Annelerinden yeteri kadar libidinal desteği alamaması da bunun temel nedenidir dedi. Mahler in çalışmasını içeren filmleri izlediğimde çocukların anneden birkaç metre uzaklaşıp anneye baktıklarını. Bazılarının gelip anneye dokunup tekrar gittiklerini ve anne olmadığı, ilgilenmediği veya uzakta olduğunda çocukların sıkıntılanarak krize girdiğini, ağlama tepkilerini ortaya koyduğunu ve kötü hissettiklerini gözleyen bir yapıdan ergenlerin tablosunun anne yerine ikame edilecek insanlara dokunmak, bakmak, onların orada olduğundan emin olmak istediler. Evet. Bir çocuk, bir bebek on sekiz yirmi dördüncü aylar arasında annesine ulaşamadığında nasıl bir kriz doğar, nasıl korkar, nasıl sıkıntılanır, nasıl kendini kötü hissederse ergen de anne yerine ikame ettiği nesneyi bulamadığında kendini kötü hisseder. Bu çocuk ve bu anne arasında güzel bir ilişki var. Bu çocuk genetiği nedeniyle sekiz dokuz aya kadar anneyle beraberken. Sekiz dokuzuncu aydan sonra ki altıncı aydan başlıyor, kafasını geriye atarak anneden ayrışma sürecine başlar. Onuncu, on birinci, on ikinci aylarda öyle yılan gibi annenin göğsünden inip emekleyerek kaçmak ister. Bu aylarda yavaş yavaş da dik durarak mental ve motor yapısına göre yürüme eylemine de başlar. İşte çocuğun ayrışma süreçlerinin başladığı ilk Masterson Yaklaşımına Genel Bakış 17

denemeler. İnsanoğlu doğal olarak altı sekizinci aya kadar anneye yapışır. Altıncı sekizinci aydan sonra anneden kopma eğilimindedir. Bütün genetiğimiz böyledir. O ayrışma dönemi çocuğun belirli bir miktar anneden uzaklaşmasını sağlar. Hem motor hem mental. Daha sonra dönüp anneye bakar. Anne oradaysa birkaç adım daha atar. Anneler peşlerini kovalarlar, kovaladıkça o büyük bir keyifle kaçmaya devam eder. Kıymetli, değerli bebektir. Ama anne geri dönerse korku ve panikle o da geri döner. Marketlerde bir - bir buçuk iki yaşında bu tip çocukları görmüşsünüzdür. Koşturur, annede peşinden koşturur. Koşma kadın ya, geri dönüp o gelecek. Değil, o annenin sevgisini yaşayacak, anne onu sevdiğini gösterecek, karşılıklı bir aşk hali aslında bu, çok hoş da bir tablo. Çocuk kaçar keyifle kaçar, anne de keyifle kovalar peşinden. Bu aslında borderline ın ergenlik döneminde karşılaşacağımız ve hayat boyu da karşılaşacağımız tablosu. Hep birilerinin peşinden koştuğunu hissetmesi, birilerinin onu sevdiğini hissetmesi, sevilmediğinde veya anne geri döndüğü zaman da kendisini bombok hissetmesi klinik tablonun özü bu. Şimdi bu çocuk ayrışma ve bireyleşme çabaları nedeniyle anneden uzaklaşır. Hem anneden ayrışır hem de kafasına göre karar verir. Pek çok yöne gidebilir. Gittiği yönde mutfak olsun evde. Diğerinde banyo olsun, bir tanesinde de soba olsun. Çocuk burada iki eylem gerçekleştiriyor. Birinci olarak anneden ayrılıyor. Fiziksel olarak uzaklaşıyor. İkinci olarak da karar veriyor. Bireyselleşiyor. Otonomi kazanıyor. İşte öldünüz arkadaşlar. Bütün hikaye bu. Hayatınızda kaynağınızdan ayrılmaya karar verirseniz, karar verdikten sonra da kendi başınıza ne yapacağınızı belirlerseniz etrafınızdaki herkes öldürür sizi. İnsanoğlunun temel trajedisi bu aslında. Anne, kendi annesiyle kurduğu ilişkide kopyayı çocuğuna aktarır. Çocuğu kendi annesi olur aslında. Çocuğunun kendisini kendi rızası olmadan bırakıp gitmesi denemeleri kendi annesinin kendisini terk ettiği dönemlere göndermedir. Ve yüreği çok yanar. Onun için, annesinin kendisini terk etmemesi için her türlü tedbiri alması lazımdır. Şimdi bu çocuğun doğal sürecinde olan ayrılma ve karar verme mekanizmalarını uyguladığında annenin bir parçası 18 11. BPT MART DERS NOTLARI

kopuyor, kendi annesini kaybediyor anne. Dolayısıyla kendi yavrusunun kendinden ayrılmaya doğru bir eğilim içerisine girmesi eğer anneye bağımlıysa çocuk anneleri ürkütmez. Ama çocuk annenin kararına aykırı bir şekilde ayrılmayla ilgili yürüme eylemini ve mutfak banyo ve sobaya yönelme eylemini gerçekleştirmeye başladığında anne içinde sıkıntı hisseder. İşte bu sıkıntı terk sıkıntısıdır. Sevdiği, bağlı ve bağımlı olduğu nesnenin kendisini terk etmesi karşısında hissettiği sıkıntı terk sıkıntısıdır. Şimdi anne çocuğunu kendinde tutarsa mucuk mucuk bunlar birlikte hayatı sürdürecekler. Ama çocuğun doğasında anneden ayrılma ve karar verme dediğimiz iki olayın gerçekleşmesi zorunlu. Bunu yapabilmesi için bu çocuğun tek bir şeye ihtiyacı var, benzine- yakıta. Ayrışabilmesi için bir yakıta ihtiyacı var. Bu yakıt annenin libidinal desteğidir. Anne çocuk çocuk kendisinden uzaklaşırken geriye dönüp baktığında o libidinal destek gözlerine gider, yüz ifadesiyle gider, beden postürüyle gider ve sesle gider. Giderse öldü o çocuk. Şimdi aynı ilişkileri bugün arkadaş ilişkilerinizde, anne baba ilişkilerinizde, evlilik ilişkilerinizdedir. Sizden habersiz bir şekilde yarım saat geç kalan eşinize, sizden habersiz bir şekilde yarım saat başka işlerle meşgul olan evladınıza, sizden habersiz bir şekilde başkalarıyla vakit geçiren ve onları tercih eden arkadaşınıza karşı içerden hissettiğiniz öfke ve kızgınlık terk edilme depresyonundan başka bir şey değildir. Hangi oranda bunu ne kadar yaşıyorsanız sizin içinizdeki anneyle kurduğunuz ve anneyi terk edemediğiniz tablo o kadar derin ve yoğundur. İşte bu çocuk ayrılma kararı verdiği andan itibaren geriye dönüp annenin gözüne bakmak, dokunmak zorundadır. Geriye dönüp baktığında anne kendi annesiyle yaşamış olduğu terk sıkıntısını yaşamamak için elindeki tek güç olan zalim gücü kullanır. Libidinal enerjiyi keser. Şalteri indirir. Çocuk bombok kalır. Çocuk felç olur, anankastik depresyon dediğimiz ölümcül bir depresyon, terk edildiği için inanılmaz öfke, annenin olmadığı bir yerde elektrikleri çekilmiş bir şekilde olduğu gibi boşluk ve hiçlik duyguları. Bir daha anne hiç gelmeyecekmiş gibi umutsuzluk ve pasiflik duyguları. Buna neden olup da halt yiyerek Masterson Yaklaşımına Genel Bakış 19