ÜNİTE TIBBİ SOSYAL HİZMET İÇİNDEKİLER HEDEFLER. Onkolojik Sosyal Hizmet

Benzer belgeler
KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

Kanserli Hasta Yönetiminde Danışman Hemşirenin Rolü

Yasemin ELİTOK. Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi. Pediatrik Hematoloji-Onkoloji BD, Erzurum

AKCİĞER KANSERİ TANISI KONULDUKTAN SONRA NE YAPILIR HASTA NASIL TAKİP VE İDARE EDİLİR

HEM501 (3,0)3 Sağlık Tanılaması

Kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri...

Böbrek Hastalıklarında Yaşanan Ruhsal Sıkıntılar; Yaşamı Nasıl Güzelleştirebiliriz? Prof.Dr.Oğuz Karamustafalıoğlu Üsküdar Üniversitesi

Hem. Dr. SONGÜL KAMIŞLI Hacettepe Üniversitesi Kanser Enstitüsü Prevantif Onkoloji A.B.D. Psikososyal Onkoloji Birimi

ONKOLOJİ HEMŞİRELİĞİ HEM AKTS 4. yıl 2. yarıyıl Lisans seçmeli. Dersle İlgili Görüşme Saati: Pazartesi :

14 Kasım Dünya Diyabet Günü. Kadınlar ve Diyabet: Sağlıklı bir gelecek hakkımız

Palyatif Bakım Hastalarında Sık Gözlenen Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yaklaşımları

Psiko-Onkoloji Onkoloji Hastalarına Psikolojik Yaklaşım

Yrd. Doç. Dr. Ayda ÇELEBİOĞLU Proje Araştırmacısı

KANSER VE CİNSEL YAŞAM

HODGKIN DIŞI LENFOMA

T.C. ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMLARI DERS İÇERİKLERİ I. YARIYIL ZORUNLU DERSLER

KANSER TANIMA VE KORUNMA

LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR!

AFET PSİKOLOJİSİ. GEA Acil Durum Yönetimi Eğitimleri

Meslekte Ruh Sağlığı. A.Tamer Aker İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Ruh Sağlığı AD

Vücutta dolaşan akkan sistemidir. Bağışıklığımızı sağlayan hücreler bu sistemle vücuda dağılır.

Kan Kanserleri (Lösemiler)

Zorlu Yaşantılar Sonrası Stres Belirtileri (Travma Sonrası Stres Bozukluğu)

PALYATİF BAKIMIN EVDE BAKIMA ENTEGRASYONU

1.ÇAĞDAŞ EĞİTİM SİSTEMİNDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİ VE REHBERLİK. Abdullah ATLİ

İş Yerinde Ruh Sağlığı

Sağlık Psikolojisi-Ders 8 Stres

Hastane. Hastane Grupları 19/11/2015. Sağlık Kurumları Yönetiminde Temel Kavramlar

Kadına Yönelik Şiddet mi? Aile İçi Şiddet mi? Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet

Dr. A.Y. Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Jinekoloji Kliniği Uzman Hemşire Sakine Yılmaz

KANSER İSTATİSTİKLERİ

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ KLİNİK ODAKLI SOSYAL HİZMET DOKTORA PROGRAMI

TRAVMA. Doç Dr. Onur POLAT Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı

KANSER NEDIR? TARAMA YÖNTEMLERI NELERDIR? BURSA HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ KANSER ŞUBE DR.AYŞE AKAN

SOSYAL HİZMET UZMANLIĞI Tıptaki Yeri ve İşlevi

Türk Tıbbi Onkoloji Derneği nin

İyi Ölüm Haziran 2016, Kanserde Destek Tedavileri Sempozyumu, Adana

Kayıp, Ölüm ve Yas Süreci. Prof. Dr. Sibel ERKAL İLHAN

TRSM de Rehabilitasyonun

Doç. Dr. Fatih Öncü. Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi

YAŞLILIKTA PSİKO-SOSYAL YAŞAM

DEHB GÜNLÜK YAŞAM KAOS HALİNE GELDİĞİNDE

Yaşlanma her canlıda görülen, tüm işlevlerde azalmaya neden olan, süregen ve evrensel bir süreç olarak tanımlanabilir. Organizmanın molekül, hücre,

Sorular biyolojik ve psikolojik etmenler

HALK SAĞLIĞINDA KULLANILAN KAVRAMLAR. Prof.Dr. Ayfer TEZEL

Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) Dr. Çağlayan Üçpınar Nisan 2005

AKCİĞER KANSERİ Hastalar İçin Temel Bilgiler

Kanserli hasta ile iletişim. Kötü haber verme. Prof. Dr. Şeref Kömürcü.

GİRİŞİMSEL İŞLEMLER HAKKINDA DERNEK GÖRÜŞLERİMİZ & SAĞLIK BAKANLIĞI NA VE SOSYAL GÜVENLİK KURUMUNA YAZDIĞIMIZ YAZILAR

ÇOCUK VE AİLENİN SERVİSE KABULU

Yaşlılarda düzenli fiziksel aktivite

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

Vaka Çalışması Prostat Kanseri. Kılavuzu

DEHB GÜNLÜK YAŞAM KAOS HALİNE GELDİĞİNDE

Tedaviye Başvuran İnfertil Çiftlerde Kaygı, Öfke, Başa Çıkma, Yeti Yitimi Ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi

KRONOLOJİK YAŞ NEDİR?

HEPATİTLER (SARILIK HASTALIĞI) VE KRONİK BÖBREK HASTALIKLARI VE

İSTATİSTİK, ANALİZ VE RAPORLAMA DAİRE BAŞKANLIĞI

KANSER VE AİLE. Dr. Hayriye Elbi Ege üniversitesi Psikiyatri A. D. Konsültasyon Liyezon Bilim Dalı

OLAĞANDIŞI KOŞULLARDA PSİKOSOSYAL YAKLAŞIMLAR ve TERAPİ İLKELERİ. 21. TPD Yıllık Toplantısı ve Klinik Eğitim Sempozyumu Antalya, 2017

yukarıda olduğu psikolojik bir durumdur.

ÇOCUKLARDA VE ERGENLERDE İNTİHAR GİRİŞİMİ

Annenin Psikolojisi İle İlgili Distosi

Eğitim Tarihleri: 5-6/ 11 /2016 ve / 11 /2016 (2 hafta Cumartesi ve Pazar toplam: 32 saat) Eğitim Ücreti: 400 TL + KDV (Öğrencilere %25 indirim

Fark edilir bir kilo kaybı. Gün geçtikçe içe kapanma eğilimi. Aşırı derecede spor yapmak. Kilo almaktan şiddetle korkmak

DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU. Dahili Servisler

Rehabilitasyon Hizmetleri

Palyatif Bakım Dr. Ezgi ŞİMŞEK UTKU Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Kanser Daire Başkanlığı

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ ANABİLİM DALI TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS

ERGENİM BEN!!! Nereden Çıktı Bu Sınav?

Beyin Omurilik ve Sinir Tümörlerinin Cerrahisi. (Nöro-Onkolojik Cerrahi)


Güncel Liderlik Yaklaşımları: Hizmetkar ve Vizyoner Liderlik. Spor Bilimleri Anabilim Dalı

Herkes için Kaliteli, Koruyucu, Eşit Sağlık Hizmeti

KEMOTERAPİ NASIL İŞLEV GÖRÜR?

Çevremizdeki Sağlık Kuruluşları VE Sağlık Hizmetleri

BİYOİSTATİSTİK Sağlık Alanına Özel İstatistiksel Yöntemler Dr. Öğr. Üyesi Aslı SUNER KARAKÜLAH

VERİLERLE TÜRKİYE ve DÜNYADA DİYABET. YARD.DOÇ.DR. GÜLHAN COŞANSU İstanbul Üniversitesi Diyabet Hemşireliği Derneği

ERGENLERDE İNTERNET BAĞIMLILIĞI

Kelime anlamı olarak kanser, bir organ veya dokudaki hücrelerin düzensiz bir şekilde bölünüp çoğalmasıyla ortaya çıkan kötü urlara denir.

T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK LİSANS PROGRAMI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS İÇERİKLERİ

T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK LİSANS PROGRAMI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS İÇERİKLERİ

Herkes için Ruh Sağlığı Derneği

Melek ŞAHİNOĞLU, Ümmühan AKTÜRK, Lezan KESKİN. SUNAN: Melek ŞAHİNOĞLU. Malatya Devlet Hastanesi Uzman Diyabet Eğitim Hemşiresi

Beraberliğimizin ne kadar süreceğini bilmediğimizin farkına vararak, birbirimizin değerini bilelim. - Joshua Loth Liebman

HEMŞİRELİK YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

Bilgilendirme Toplantısı Boşanma ve Çocuk

Zeka Gerilikleri Zeka Geriliği nedir? Sıklık Nedenleri

UZ. DR. GÖNÜL ERDAL DAĞISTANLI

SOSYAL FOBİ. Sosyal fobide karşılaşılan belirtiler şu şekilde sıralanabilir.

Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS Fizyoloji

POSTER BİLDİRİ PROGRAM AKIŞI

JİNEKOLOJİK KANSERİ OLAN KADINLARIN BİLGİ GEREKSİNİMLERİ: LİTERATÜR İNCELEMESİ

ÖLÜM VE ÖLÜMCÜL HASTANIN BAKIMI

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I

Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Çalışan Sağlığı ve Bilimsel Kapasitenin Güçlendirilmesi Projesi

Çalışma Hayatında Psikolojik Sorunlar. Doç. Dr. Ersin KAVİ

SINAV KAYGISI KİTAPÇIĞI

Dr. Bekir KESKİNKILIÇ

AKCİĞER KANSERİ AKCİĞER KANSERİNE NEDEN OLAN FAKTÖRLER

Transkript:

HEDEFLER İÇİNDEKİLER Onkolojik Sosyal Hizmet Kanserin Tanımı, Oluşumu, Teşhis ve Tedavi Yolları Dünya'da ve Türkiye'de Kanser Hastalığı (İstatistikler) Kanserin Psikososyal Boyutu Onkolojik Sosyal Hizmetin Tanımı ve Kapsamı Onkoloji Alanında Çalışan Sosyal Hizmet Uzmanlarının Rol ve Görevleri TIBBİ SOSYAL HİZMET Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Kanserin tanımı, nedenleri ve sonuçları hakkında bilgi sahibi olabilecek, Kanserin birey ve ailenin psikososyal durumlarını nasıl etkilediğini öğrenebilecek, Onkoloji alanında çalışan sosyal hizmet uzmanının ne tür rol ve sorumluluklara sahip olduğunu öğrenebileceksiniz. ÜNİTE 8

Tedavi ettiğiniz hastalıksa ya kazanır ya da kaybedersiniz. Eğer tedavi ettiğiniz insansa her zaman kazanırsınız. Patch Adams GİRİŞ Kanser, her aşamasında sıkıntılar yaşanan ve tedavisinde psikososyal faktörlerin etkili olduğu bir hastalıktır. Mide bulantıları, kilo kaybı, saç dökülmesi, duygudurum sorunları, davranış değişiklikleri, iş yaşantısı ve sosyal ilişkilerde meydana gelen değişiklikler, aile üyelerinin tutumu ve rollerin değişmesi, hastalıkla beraber kişinin bedensel ve psikososyal işlevselliğini tehdit edebilmektedir. Bu nedenle bireyin tedavisinde etkili olan sağlık bakım ekibi içerisinde onkolojik sosyal hizmet uzmanına önemli rol ve sorumluluklar düşmektedir. Sosyal hizmet uzmanının; sorun çözme, kayıt tutma, hastanın psikososyal değerlendirmesini yapma ve kanıta dayalı müdahalelerde bulunma gibi görevleri bulunmaktadır. Kanser, kronik bir hastalıktır. Bireyin fiziksel, psikolojik, sosyal ve ekonomik sorunlar yaşamasına neden olmaktadır. Ayrıca; bireyin fiziksel, duygusal ve sosyal fonksiyonlarını kısıtlamakta ve yaşamdan doyum almasını engellemektedir. Hastalığın neden olduğu sorunlar, sadece bireysel düzeyde hasta ile sınırlı olmayıp hasta yakınlarını da etkilemektedir. Hasta ve yakınlarının hastalıkla ilgili geliştirdikleri duygusal tepkiler ve yaşadıkları sosyal ve ekonomik güçlükler, hastalığın tedavisini etkileyerek tedavinin tam olarak gerçekleştirilmesini güçleştirebilmektedir. Hastalar kanser tedavisinin masrafından dolayı sadece ailelerine yük olduklarını düşünmezler, aynı zamanda kendileri için çaba sarf edip derin keder duygusu içerisinde olan ailelerinin etkisiyle sorun çözme kapasitelerini de kaybedebilirler. Böylesine ölümle soluk soluğa gelinen durumlarda hasta ve ailesi bıçağın iki yüzünü oluşturur. Bu sebepten dolayı hasta, ailesi ve sağlık personeli onkolojik sosyal hizmet alanınındaki müdahalenin ana öğeleridir. Kanser hastasının güçlenmesinde aile ve çevresinin rolü yadsınamaz. Bu yüzden aile desteklenmelidir. Bir hastalık toplumda ne kadar sık görülüyorsa, ne kadar çok ölüme, iş ve güç kaybına yol açıyorsa, toplumsal açıdan o ölçüde önemli bir sağlık sorunu olarak tanımlanır. Bu açıdan bakıldığında kanser, son dönemlerde ülkemizde önemli bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Onkoloji alanındaki ilerlemeler, yaşam süresinin uzamasını sağlarken aynı zamanda kanser hastalarının psikososyal açıdan desteklenmesini ve sahip oldukları yaşam kalitesinin artırılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu bölümde, tıbbi sosyal hizmet alanında önemli bir uygulama alanı olarak yer bulan onkolojik sosyal hizmetin daha iyi anlaşılması için dünyada olduğu gibi ülkemizde de hızla artan kanserin tanımını, oluşumunu, teşhis ve tedavi yollarını, dünya da ve Türkiye deki bazı kanser istatistiklerini, kanserin psikososyal Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2

boyutunu, kansere karşı verilen tepkileri, kanserin aile içinde yarattığı değişiklikleri, onkolojik sosyal hizmeti, bu alanda çalışan sosyal hizmet uzmanının rol ve görevlerini öğrenecesiniz. Kanserin Tanımı, Oluşumu, Teşhis ve Tedavi Yolları Kanser tedavisinde genel olarak kullanılan üç yöntem vardır: İlaç tedavisini içeren kemoterapi, doku içine nüfuz eden yüksek enerjili dalgalar demetini veya iyonlaştırıcı radyasyon enerjisinin kullanıldığı radyoterapi ve cerrahi müdahale (ameliyat). Kanser, organizmada meydana gelen ve hücreleri kontrolsüz büyüyen kötü huylu tümörlere verilen genel addır. Kanser, genellikle kontrolden çıkan hücrelerin sürekli çoğalmasıdır. Kanserler; malign (kötü huylu) tümörlerdir, yani benign (iyi huylu) tümörlerin aksine başka dokulara sızma ve yayılma (metastaz) özelliği göstermektedirler. Kanserlerin yaklaşık %80-90 ı çevresel ve/veya davranış faktörleri tarafından meydana gelir ve önlenebilme potansiyeli vardır. Kalıtım yoluyla kanserin meydana gelme olasılığı, çevresel faktörlere oranla çok daha azdır. X-ışınları, uv (ultraviyole-morötesi) ışınları gibi fiziksel faktörler, bazı ilaçlar ve kimyasal faktörlerin yanı sıra virüsler de biyolojik olarak normal karaktere sahip bir hücre kültürünü dönüştürerek kanser oluşturabilirler. Kimyasal karsinojenler, tümörü ya uygulandığı yerde (örn; cilt) veya absorbe edildiği yerde (örn; bağırsak) ya da metabolizmanın durumuna göre karaciğer, böbrek gibi organlarda, bazen de direkt olarak alakası olmayan bir yerde ortaya çıkabilir. Fakat, karsinojene maruz kalma kanser oluşturmak için tek başına bir sebep değildir. Karsinojenler, ancak uygun yer ve zamanda kanser oluşturabilirler. Kanserin en iyi teşhisi, erken yapılan teşhistir. Kanser ne kadar erken belirlenirse, vücutta diğer organ veya dokulara yayılmadan önce tedavi edilebilme şansı da o kadar yüksek olur. Günümüzde var olan kanser tarama metotları ile artık birçok kanser türü, tedavi için hastaya yeterli şansı verecek şekilde erken teşhis edilebilmektedir. Kanser teşhisinde amaç, kanserin çeşidini ve yerleştiği yeri belirlemektir. Her kanser çeşidinin kendine özgü büyüme oranı, yayılma eğilimi ve yayılma eğilimi gösteren hedef niteliğinde özel doku veya organ grupları vardır. Kanserin çeşidinin belirlenmesi ile hekim, bunun nasıl gelişeceğini bilimsel veriler ile tahmin ederek uygun tedavi işlemlerini planlayabilecek duruma gelir. Kanserin şimdiki durumda ne kadar yayılmış olduğunu (evreleme) belirlemek de teşhis aşamasının içinde yer alan bir süreçtir. Evreleme; kötü huylu tümörleri, tedaviye yön verme amacıyla klinik belirtileri ve yayılma derecelerine göre evrelere ayırmadır. Sonuçta hekimin kanserleşme eğiliminin ne yönde olacağını veya sağlığın nasıl etkileneceğini değerlendirmesi gerekmektedir. Bu türden belirlemeler, kanser çeşidine uygun tedavi biçiminin belirlenmesi açısından hekime yol göstermektedir. Kesin bir teşhis; genellikle laboratuarda bir doku numunesinin incelenmesini (biyopsi), röntgen ve diğer laboratuar işlemlerini gerekmektedir. Kanser tedavisinde yaygın olarak kullanılan üç yöntem vardır: İlaç tedavisini içeren kemoterapi, doku içine nüfuz eden yüksek enerjili dalgalar demetini veya iyonlaştırıcı radyasyon enerjisinin kullanıldığı radyoterapi ve cerrahi Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3

müdahale (ameliyat). Bu üç yöntemin hepsi birden aynı hastaya uygulanacağı gibi bu yöntemler hastaya tek olarak da kullanılabilmektedir. Kemoterapi, kanser hücrelerini yok etmek için anti-kanser (sitotoksik) ilaçların kullanılmasıdır. Kemoterapi, kimyasal madde (ilaç) ve tedavi kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur. Kemoterapi, kanser tipine ve kullanılan ilaçlara göre çeşitli yollarla verilebilir. En yaygın yolları, damara enjekte etmek ve ağız yoluyla vermektir. Hangi yolla verilirse verilsin ilaçlar kana karışarak vücudun her tarafına ve kanser hücrelerine de ulaşmaktadır. Radyoterapi (Radyasyon tedavisi), Co-60 ya da Lineer Akseleratör gibi cihazlar aracılığıyla vücudun dışından (eksternal radyoterapi) veya vücut boşlukları ya da doku içine radyoaktif maddelerin yerleştirilmesi yoluyla içerden (internal radyoterapi) gerçekleştirilmektedir. Tedavilerin şekli; hastanın yaşı, genel sağlık durumu, teşhis edilen kanserin türü, evresi, yerleşim yeri gibi birçok önemli faktöre bağlıdır. Dünya Sağlık Örgütü ve Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı nın verilerine göre 2008 yılında dünya genelinde 12 milyon kişiye kanser teşhisi konulurken, bu rakamın 2030 yılında 26 milyonu aşacağı tahmin edilmektedir. Cerrahi müdahale, uzun zamandan beri kanser tedavisinin temelini oluşturmuştur. Cerrahi müdahale; kanserin ölümcül olup olmadığının belirlenmesi, kanserli bir kitlenin vücuttan alınması veya kötü huylu (ölümcül) hücrelerin vücudun diğer taraflarına yayılıp yayılmadığının öğrenilmesi için yapılabilir. Cerrahi müdahale bazen kanserli tümöral kitlenin hepsinin alınması mümkün değilse, hekimin kemoterapi veya radyoterapi uygulamasını daha etkili hâle getirmek için bu kitlenin mümkün olduğunca fazla bölümünü alması şeklinde de uygulanmaktadır. Dünya da ve Türkiye de Kanser Hastalığı (İstatistikler) Son yıllarda kanser, tüm dünyada artış göstermektedir. Dünya Sağlık Örgütü ve Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı nın verilerine göre, 2008 yılında dünya genelinde 12 milyon kişiye kanser teşhisi konulurken bu rakamın 2030 yılında 26 milyonu aşacağı tahmin edilmektedir. Önümüzdeki yıllarda karşılaşacağımız bu artışın önemli bir bölümü ne yazık ki gelişmekte olan ülkelerde görülecektir. Gelişmekte olan ülkelerde sadece kanser sıklığı değil, aynı zamanda kansere bağlı ölümler daha fazla artış gösterecektir. Hastalık yükü ve insan gücü kayıpları ile beraber ortaya çıkacak ekonomik kayıplar da düşünüldüğünde önümüzdeki yıllar içerisinde gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler arasındaki farkın daha da belirginleşeceği tahmin edilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü ne göre, kanserde görülen bu artışın temel üç sebebi; yaşlı nüfusta meydana gelen artış, tütün kullanımı ve obezite salgınıdır. 21. Yüzyıl içerisinde kanserle mücadelede ülkelerin bu faktörleri yerinde değerlendirip akılcı kanser mücadele politikaları geliştirmesi gerekmektedir. Kanser sadece pahalı ilaç vb. tedaviler ile kontrol altına alınabilecek bir hastalık değildir. Bu nedenle ülkelerin, finansal kaynaklarına uygun şekilde esas yatırımlarını kanseri önleme ve Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4

erken teşhise yönlendirmeleri gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki kanser önlenebilir bir hastalıktır. Kanser sıklığı, dünya genelindeki hemen her ülkede yıllık %1-2 oranında bir artış göstermektedir. Çok az sayıdaki gelişmiş ülkede bu artış kontrol altına alınabilmiş ve hatta negatif bir eğilim görülmeye başlanmıştır. Kanser kontrolünde başarılı olan bu ülke örnekleri incelendiğinde kanserle mücadelenin uzun süreçte başarı göstereceği, özellikle tütün, obezite ve beslenme gibi faktörler üzerinde önleyici tedbirler alınması gerekliliği, meme, rahim ağzı ve bağırsak kanserlerinde de toplum tabanlı tarama programlarının ülke genelinde uygulanması gerekliliği açıktır. Tüm bu faaliyetler neticesinde kanser artışının önüne geçilmesi hiç şüphesiz en az 15-20 yıl gibi sürede olmaktadır. Bu nedenle kanser politikalarındaki başarının önemli bir unsuru da politik süregenlik olup kısa süreli yatırımlar yerine uzun soluklu planlamaların yapılabilmesine bağlıdır. Her yıl yeni teşhis edilen 150.000 kanser olgusunun en az 100.000 i direkt olarak sigara kullanımı ile ilişkilidir. Bu nedenle Türkiye için en önemli kanser kontrol yöntemi, tütünle mücadeledir. Sadece tütün kontrolü ile ülkemizde görülen kanserlerin üçte ikisinin önlenmesi mümkündür. Son yıllardaki veriler değerlendirildiğinde ülkemizde de kanserin tüm dünyadaki görülen benzer oranlarda arttığı görülmektedir. Bununla beraber toplam kanser yükü değerlendirildiğinde yine de pek çok ülkenin gerisinden gelmekteyiz. Örneğin; meme, kolorektal ve rahim ağzı kanseri gibi pek çok kanser yükünün diğer ülkeler ile kıyaslandığında çok az olduğu görülmektedir. Diğer ülkeler ile kıyaslandığında ülkemiz için esas sorun tütüne bağlı kanserlerdir. Her yıl yeni teşhis edilen 150.000 kanser olgusunun en az 100.000 i direkt olarak sigara kullanımı ile ilişkilidir. Bu nedenle Türkiye için en önemli kanser kontrol yöntemi, tütünle mücadeledir. Sadece tütün kontrolü ile ülkemizde görülen kanserlerin üçte ikisinin önlenmesi mümkündür. Türkiye kanser haritası incelendiğinde her yıl yaklaşık 150.000 yeni kanser olgusu teşhis edilmektedir. Erkeklerde en sık akciğer kanseri, kadınlarda ise meme kanseri görülmektedir. Bölge ve şehirlerarasında kanser sıklığı arasında belirgin bir fark söz konusu değildir. Türkiye de insidans değerleri (görülme sıklığı) ışığında yıllık 170 bin yeni vakanın beklendiği söylenebilir. Ülkemizde kaba prevalans (yaygınlık) tahmini yapıldığında kanser teşhisi almış ve yaşamını sürdüren toplam 350-400 bin kişi olduğu düşünülmektedir. Erkek ve kadınlarda görülen kanser türlerinin dağılımı farklılık göstermektedir. Aşağıdaki grafikler her iki cinsiyet için Türkiye de en sık görülen kanser türlerini göstermektedir. Dünya da erkelerde en sık görülen kanser prostat iken bunu akciğer kanseri izlemektedir. Ülkemizde ise erkeklerde en sık görülen kanser türü, akciğer kanseridir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5

Grafik 1: Erkeklerde En Sık Görülen Kanser Türleri Meme kanseri, ülkemizde ve dünyada kadınlarda en sık görülen kanser türüdür. Dünya da erkeklerdeki ilk üç sıra kanser türü; prostat, akciğer ve kolon iken Türkiye de bu sıralama akciğer, prostat ve mesane şeklinde olmaktadır. Erkeklerde akciğer kanseri insidansı Türkiye de yüz binde yaklaşık 69 larda olup dünya ortalaması ise yüz binde 30-35 lerde, Avrupa Birliği ortalaması ise 100.000 de 48 dir. Grafik 2:Kadınlarda En Sık Görülen Kanser Türleri Türkiye de toplam ölümlerin içinde kanserden kaynaklanan ölümlerin oranı 2000 yılı için hastalık yükü çalışmasında % 13,1 oranında hesaplanmıştır. 2002 yılı TÜİK verilerine göre de kansere bağlı ölüm % 12-16 arasındadır. TÜİK 2009 yılı verileri incelendiğinde kansere bağlı ölümlerin %20 lere çıktığı görülmektedir. Tablo 1: Türkiye 2009 Yılı Ölüm Nedenlerinin Cinsiyete Göre Dağılımı Erkek Kadın Toplam 1. Kalp ve Damar Hastalıkları 36,2 44,4 39,9 2. Kanser 24,4 16,0 20,7 3. Solunum Yolu Hastalıkları 10,1 7,4 8,9 4. Metabolik Hastalıklar 4,8 8,3 6,4 5. Zehirlenme ve Travma 4,9 2,8 4,0 6. Diğer 19,6 21,0 20,2 Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6

2009 verilerine göre; ülkemizde ölüm nedenleri sırasında 2. sırada yer alan kanser hastalığının, hem dünyada hem de ülkemizde 2015 yılından itibaren 1. sıradaki ölüm nedeni olacağı düşünülmektedir. Kanserin Psikososyal Boyutu Kanser istatistikleri dikkate alındığında hem dünyada hem de ülkemizde gelecekte kanser hastalığından muzdarip olacak birey sayısının artacağı söylenebilir. Bu artışta çevresel faktörlerin, bireylerin yaşam tarzının, sağlıksız yaşam koşullarının ve stresin önemli rol oynayacağı öngörülebilir. Daha önce değinildiği gibi kanser kronik bir hastalıktır. Kronik hastalıkları diğer hastalıklardan ayıran belli başlı bazı özellikler bulunmaktadır. Bu özellikler şunlardır: Süreklidirler. Geride özür bırakabilirler. Geri dönüşün olmayabileceği patalojik değişiklikler oluşabilir. Uzun bir gözlem, denetim veya bakım süresi gerekebilir. Benlik saygısının kişinin kendisini nasıl değerlendirdiğine, gördüğüne, algıladığına ve anladığına ilişkin duygularını içerdiği, göreceli bir süreklilik ile değişime duyarlı olduğu göz önünde bulundurulduğunda uzuv kaybetme riski ve yeni duruma uyum sağlayabilme kapasitesi, kanser olgularında benlik saygısı kavramını tehdit altında bırakır. Kronik ya da ölümcül bir hastalık tanısı; bireyin o güne kadar getirdiği yaşamı sürdürmekte kullandığı tüm başa çıkma mekanizmalarının, gelecek beklentilerinin, planlarının sarsılması, yaşam dengesinin bozulması gibi bir tehdit oluşturur. Okyayuz (1999); Bu tehdit; bireyin olağan yaşamından belki sadece belli bir miktar ekonomik gücü, işi yitirmek gibi bir durum olabileceği gibi herhangi bir organını ya da işlevini tümüyle yitirmek, yani ölmekle yüz yüze gelmek anlamına da gelir. biçiminde açıklamıştır. Hastalık durumu ister geçici ve hafif ister süregen ve ağır olsun insanlar, hastalığı genellikle bir kayıp olarak yaşar ve yas tepkileri ortaya çıkar. Bu nedenle hastalıklar, aile ve hasta için sürekli uyum sağlamayı gerektirmektedir. Hastalık durumu fizyolojik ya da ruhsal yapıyı, işlevleri ve organizmanın süre giden yaşam dengesini değiştiren, engelleyen ve çeşitli belirtilerle kendini gösteren bir bozukluktur. Hastalık durumu iyi oluş hâlinin geçici bozulmasından, yeti yitimine, beden bütünlüğünün ve işlevselliğinin bozulmasına neden olabilecek, hatta yaşamını yitirmesi ile sonuçlanabilecek düzey ve derecelerde olabilmektedir. Birey açısından yaşamsal tehdit yaratan, uzun süreli gözlem ve koruma gerektiren, fiziksel görünümde ve fizyolojik yapıda patolojik değişimlere yol açan diyabet, HIV / AIDS ve kanser türü hastalıklar, kronik hastalık tanımlaması içindedir. Kronik hastalıklar; bireyin hayatının temel işlevlerini derinden etkilemekte, önceden kestirilemeyen doğası nedeniyle psikolojik, fiziksel, cinsel, sosyal ve ekonomik yönlerden şiddetli bir baskı yaratmaktadır. Hastalığın etkisiyle fiziksel ve işlevsel kayıplarla yüzleşen bireyler, yaşamlarını yeni bir perspektif üzerinden değerlendirmeye başlamaktadırlar. Kanser gibi kronik bir hastalıkla yüz yüze olan Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7

bir birey için yalnızca kemoterapi, radyoterapi, cerrahi operasyon vb. tıbbı tedavi yöntemleri yeterli olmaz. İyileşmenin tam anlamıyla sağlanabilmesi için hastaya sunulan sosyal desteğin doyurucu olması, onkolojik tedavi ekibi tarafından da hastanın güçlü yönlerine yapılan vurgunun tatmin edici olması gerekir. Çünkü birey, hem hastalıkla tanışmasında hem de tedavi süreci boyunca sosyal hayatında önemli rollerin değiştiğine tanıklık eder. Bu roller bireyin hayatındaki sorumluluklarından yaşama bakış açısına, sosyalizasyonundan aile ve iş ilişkilerine, yaşam kalitesine kadar çeşitlilik arz eder. Sağlık çalışanlarının hasta ile iletişim kurma ya da hastayı bilgilendirme amacıyla kullandıkları dilin uygun olmayışı sonucunda zaman zaman hasta hastalığını yanlış anlayabilmekte, hastanın hastalığın seyrini değerlendirmesi güçleşebilmektedir. Onkoloji sosyal hizmetini ilgilendiren bu konuda hasta, ailesi ile birlikte kanser hakkında bilgilendirilmelidir. Hastalıkla ilgili bilinç düzeyinin düşüklüğü hastaları güçsüzleştiren bir etkendir. Kanser tanısının hasta ve hasta yakınlarına mutlaka kendi hekimi tarafından söylenmesi gerekir. Ölümcül hastalık denildiğinde ilk akla gelen durumlardan biri olan kanser ile ilgili olumsuz tutumların ve kanser hakkında yapılan yanlış yorumların hastalığı anlamlandırmada payı büyüktür. Kanser olan her kişi mutlaka ölecektir. diye toplumda yer eden anlayış, profesyonel müdahale sürecini ve müdahale ekibini etkileyebileceği gibi hastadaki benlik saygısını azaltabilir. Örneğin; 60 meme kanserli hasta üzerinde yapılan bir çalışmada, meme kanserli kadınların büyük bir kısmının aile ve yakın çevrelerinden sosyal destek almalarına rağmen benlik saygılarının beklendiği kadar yüksek olmadığı görülmüştür. Bir yıl sonra 90 kanserli hasta üzerinde yapılan bir başka çalışmada aile ve yakın çevresinden sosyal destek alan kanserli hastaların benlik saygılarının yüksek olacağı beklenirken bunun tam tersi sonuçlar elde edilmiştir. Benlik saygısının kişinin kendisini nasıl değerlendirdiğine, gördüğüne, algıladığına ve anladığına ilişkin duygularını içerdiği, göreceli bir süreklilik ile değişime duyarlı olduğu göz önünde bulundurulduğunda uzuv kaybetme riski ve yeni duruma uyum sağlayabilme kapasitesi, kanser olgularında benlik saygısı kavramını tehdit altında bırakır. Hastalanmak; yalnızca biyolojik bir süreç olmayıp aynı zamanda psikolojik, sosyal ve kültürel bir olgudur. İnsanların hastalığı algılamaları farklı olduğu gibi sağlığın bozulması karşısında yaşanan duygularda da farklılık söz konusu olabilmektedir. Kanser gibi kronik hastalıklarda da bireyler, benzer süreçlerden geçerek durumları ve sahip oldukları temellere dayalı olarak bir davranış örüntüsü sergilemektedir. Kanser gibi bir hastalıkta standart, şaşmaz, herkeste kendini aynı şekilde gösteren bir duygusal seyir haritası yoktur. Her hastanın hangi evrede ne kadar süre kalacağı da bilinmez. Bunu kişinin karakter yapısı kadar geçmiş deneyimleri de belirlemektedir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8

Bireyin kanser hastalığına ilişkin olarak tepkilerini belirleyen başlıca etkenler; geçmiş deneyimler, yaş, kültür düzeyi ve sosyoekonomik durum, cinsiyet, kişilik, kanserin yeri ve hekimin rolü şeklinde sıralanabilir. Kanser hastasının yaşadığı evrensel korkular vardır. Aynı zamanda 6 D olarak da tanımlanabilen bu evrensel korkular aşağıdaki gibi sıralanabilir: 1. Ölüm (Death) 2. Aile, eş ve hekime bağımlı olma (Dependency) 3. Vücut görünümünde kötüleşme (Disfigurement) 4. İş, okul ve sosyal yaşamda özürlülük (Disability) 5. Sosyal ilişkilerde bozulma (Disruption) 6. Rahatsızlık ve ağrı (Discomfot) Kanser, hâlen yüzyılımızın en tehlikeli hastalığı olma özelliğini devam ettirmektedir. Tıp alanında elde edilen ilerlemeler ve tedavi yöntemlerinde sağlanan gelişmeler doğrultusunda hastaların beklenen yaşam sürelerinde bir artış elde edilmiştir. Bu durum; beklenen yaşam süresinde sayısal bir iyileşmeyi değil, aynı zamanda yaşam kalitesinde de bir artış sağlamaktadır. Bu durum, kanser hastalığına kronik bir hastalık kimliği kazandırmıştır. Kanser, günümüzde iyileşme ve şiddetlenme dönemleriyle kronik bir hastalık olarak düşünülmektedir. Kanser; yaşam dengelerini, psikolojik, sosyal, ekonomik vb. her türlü alanda alt üst edebilen bir hastalıktır. Kanser tanısı alan bireyin yaşadığı duygular travmatik niteliğe sahiptir. Bu hastalık; birey için bugüne kadar kullanmış olduğu uyum mekanizmalarının tümünün sarsılması, geleceğe yönelik beklentilerinin ve planlarının bozulması ve sahip olma gücünün yitirilmesi anlamını taşımaktadır. Akut hastalığın tedavisi olumlu ya da olumsuz yönden belirgin bir sonuç ortaya çıkarırken kanser gibi kronik bir hastalığın tedavisinde ise sonuç çoğu zaman daha az belirgindir. Kansere Karşı Verilen Tepkiler Hayatı tehdit eden bir hastalık olarak kanserde kişinin bireysel, fiziksel ve sosyal sorunlarla karşılaşması kaçınılmazdır. Çoğu kişi için kanser; çaresizlik, belirsizlik, suçluluk, terk edilme, fiziksel acı, ölüm gibi duygu ve düşünceleri akla getirmektedir. Kanser hastası yoğun korku içindedir, geleceği hakkında kaygılıdır. Bu nedenle kanser hastası, korku ve çelişkilerini yenmek için duygusal onarıma; psikososyal adaptasyon için psikososyal desteğe çok fazla gereksinim duymaktadır. Tanı ve sağaltım süreciyle beraber kanserli hastalar ve aileleri iyi olmak için bu yıkıcı hastalıkla ve onun etkileriyle baş etmek zorundadırlar. Birçok hasta ve aileleri için kanser deneyimine doğru geçiş, karanlık ve puslu bir dehlize doğru yolculuğa Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9

KANSER HASTALARININ GÖSTERDİĞİ TEPKİLER Şok, inkâr Öfke ve düşmanlık Pazarlık Depresyon Kabullenme C.G. Kişisel Bir Hikaye: Hekimler bana göğüs kanseri teşhisi koymuştu. Tüm kalbimle ve büyük bir inançla çoktan iyileştiğime inanıyordum. Her gün İyileştiğim için teşekkür ederim diyordum. Bunu tekrar tekrar söylüyordum: İyileştiğim için teşekkür ederim. Tüm kalbimle iyileştiğime inanıyordum. Kendimi, kanser vücuduma hiç girmemiş gibi görüyordum. Kendimi iyileştirmek için yaptığım şeylerden biri de çok komedi filmleri izlemekti. Tek yaptığımız buydu,gülmek, gülmek ve gülmek. Hayatıma stresi sokamazdım çünkü ;iyileşmeye çalışırken stres yaşamak, yapabileceğim en kötü şeylerden biri olurdu. Teşhis konduktan iyileşene kadar geçen zaman yaklaşık üç aydı. Radyoterapi ya da kemoterapi görmedim bile,(byrne, 2012: 128; Akt. Tuncay, 2009). benzemektedir. Bu geçişi kolaylaştırmaya yardım etmek, psikososyal bakım sağlayıcılarının görevi olmaktadır. Ölümcül bir hastalıkla karşılaşan kişide gelişen ruhsal tepkiler, uyum sağlama ve baş etme amaçlıdır. Bu uyum aşamaları değişik şekillerde açıklanmaktadır. Kanser hastalarında gözlenen kaygı ve psikolojik sorunlar üzerinde yapılan bilimsel araştırmaların ortaya koyduğu teorik çalışmaların ilki, Elisabeth Kübler-Ross'un kanserli hastalar ve yakınları üzerinde yaptığı inceleme kabul edilmekte ve birçok kaynakta hasta ve yakınlarının hastalık karşısında gösterdikleri psikolojik tepkiler olarak ele alınmaktadır. Kübler-Ross (1997) un yaptığı tanımlamada ana konu, kanser olan hastada görülen tepkilerin birbirini izleyen duygusal davranışlardan oluştuğu ve farklı evreler hâlinde gelişen baş etme yolları olduğudur. Bu evreler; 1. Şok-İnkâr: Bu ilk evre, kanser tanısı alması ile yaşadığı şok durumu karşısında hastanın kendini toplamak ve baş etme mekanizmalarını harekete geçirmek için zamana ihtiyaç duyduğu evredir. Hasta tanıya inanmadığı gibi yanlışlık olduğunu ümit ettiğinden dolayı başka hekimlere gider. Bu tepki, geçici olup kısa bir süre sonra yerini kısmi kabullenmeye bırakır. Hastanın bu mekanizmayı yararlı olduğu sürece kullanmasına izin verilmelidir. 2. Öfke ve Düşmanlık: Dikkatsiz bir gözlemcinin gözünden kaçmakla birlikte, bu tepkiler genellikle vardır. Bu dönemde hasta sürekli neden ben sorusunu sorar. Tanının doğru olduğunu bilmekle birlikte içinde bulunduğu durumdan hoşlanmaz. Daha yapacağı çok şey varken ölebilecek olması düşüncesini haksızlık olarak görür. Sağlıklı bireylere karşı öfke duyar. Daha önce insanlarla iyi ilişkileri olan hasta; geçimsiz, depresif ya da öfkeli biri hâline gelebilir. Bazen mantıksız olarak öfke, hasta veya ailesi tarafından sağlık personeline yöneltir. Bunun üzerinde durulmamalı, öfkenin arkasındaki huzursuzluğu sezmeli ve en önemlisi hastaya karşı kızgın bir tutum sergilenmemelidir. 3. Pazarlık: Bu evrede hasta kaçınılmaz olacak olayı ertelemeye çalışmak için bir tür anlaşma yapmaya çalışır. Biraz daha zaman için sağaltıma uyum gösterir ve gerekenleri yaparak iş birliğine girer. Hasta fiziksel durumundaki bozulmaya karşın ulaşmak istediği hedefler; saptayıp kendisiyle, çevresiyle, inançlarıyla anlaşmalar yapar. Bunlar, çok önemsiz olsa bile varlıkları hasta için bir uyarı ve doyum kaynağıdır. Kısa süre için de olsa hastaya yardımcı olur. 4. Depresyon: Pazarlık evresinde hasta bir sonuç alamayınca depresyona girer. Bu depresyon, iki şekilde görülür. İlki; bedensel yeteneklerin kaybına, sağaltıma karşın iyileşmenin olmamasına, aileden kopmaya, mali endişelere karşı sık olarak görülen bir tepkidir. Diğer bir Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10

deyişle beden imajı değişiklikleri, hastalığın ortaya çıkan özellikleri, sağaltımın sonuç vermemesi, üretkenliğin azalması, stres ve kaygının artması sonucunda tepkisel bir depresyon gelişir. İkincisi ise hazırlayıcı depresyondur. Varoluş sorgulamasında hasta geçmişte yitirdiklerinin, yaptıklarının ve yapılamayacak olanların yasını tutmaya başlar. İleri derecede yalnızlık duygusu yaşayan hasta; aynı zamanda çevresine karşı ilgisini kaybeder, içine kapanır, kimse ile görüşmek istemez. Hasta artık durumunun farkına varmıştır ve sağlığına yeniden kavuşma umudunu kaybetmiştir. Eğer kaygılarını çözebilirse kabullenme evresine hazır hâle gelir. 5. Kabullenme: Duyguların azaldığı, mücadelenin sona erdiği evredir. Yukarıdaki bir veya birkaç tür tepkiden sonra bazı hastalar teslimiyet, boyun eğiş ve dinlenme isteği ile ölmek üzere olduklarını kabul ederler. Bu son aşamada hasta artık durumunu kabullendiği için daha gerçekçi davranmaya, yarım kalmış olan işlerini tamamlamaya çalışır. Ayrıca yaşamını son dönem sınırlılıklarına göre düzenlemeye ve yakınlarına kendi ölümünden sonra yapacaklarını anlatmaya başlar. Yine de kabullenme aşaması sorunsuz bir evre olarak düşünülmemelidir. Bazen de dinî inançlarda artma görülür. Hasta, Ölmeye hazırım. gibi konuşmalar yapmaya başlar. İlgi alanlarını daraltır. Çevreyle ilgilerini ve konuşma ilişkilerini azaltır. Ağrı olmaması koşulu ile sessiz ve sakin ölürler. Kanser hastası için en büyük sıkıntı ve stres yaratan zamanlar; tanı anı, yeni bir tedavi uygulama öncesi, tedavi sonrası bekleme süresi ve tedavinin başarısız kaldığı dönemlerdir. Genellikle beklenen duygusal tepki başlangıçta bir şok ve tanıya inanmama, takiben iştahsızlık, konsantrasyon azlığı gibi semptomlarla kendini gösteren anksiyete ve depresyondur. Bu stres ve semptomlar genellikle 7-10 gün içerisinde çözülür. Kanser hastasında, hastalığın özelliği ve yaşamda meydana getirdiği değişikliğe bağlı olarak üzüntü ve yas duygularının yaşanması normaldir. Ancak bu duyguların hastalığı kabullenilmesine ve tedaviye uyuma engel olacak düzeylerde olmamasına dikkat edilmelidir. Normal olarak kabul edilebilen üzüntü ve yas duygularının yanı sıra kanserle yüzleşen bireylerde, hastalıkla bağlantılı olarak birtakım psikiyatrik problemler de ortaya çıkabilmektedir. Kanser hastalarının %47 sinin teşhis edilebilir psikiyatrik bir bozukluğu olduğu tespit edilmiştir. Ortaya çıkan psikiyatrik bozukluklarla ilgili olarak birey ve ailesinin gerekli yardımı almasının sağlanması, var olan problemlerin içinden çıkılmaz boyutlara gelmeden çözülmesi açısından önemlidir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11

Kanserin Aile İçinde Yarattığı Değişiklikler Kanser tanısının öğrenildiği zaman; hastanın yakınlarıyla iletişime en çok gereksinim duyduğu, paylaşımın en fazla olduğu bir süreçtir. Hasta kadar ailelerde hastalık öğrenildiğinde benzer duygusal tepkiler gösterebilirler. Ancak hasta yakınlarının kendi kızgınlıklarını ve duygularını kontrol altına almaları zorunluluğu vardır. Kanserin yarattığı kriz durumu, birey ve ailelerin sahip olduğu gücün kullanılmasına engel olmaktadır. Kanser hastası ve ailesi ile çalışan sosyal hizmet uzmanı için genelci uygulamada güçlendirme ilkesi oldukça önemlidir. Kriz durumuna yönelik sosyal hizmet müdahalesinde ikinci aşamayı oluşturan ve genelci uygulamada yer alan güçlendirme yaklaşımını aşağıdaki maddeler ile tanımlayabilir. Her birey, grup, aile ve topluluğun kendi gücü vardır. Travma, istismar, hastalıkla mücadele, fırsatları ve kaynakları riske eder. Birey, grup ve toplulukların özellikleri ve kapasiteleriyle gelişim sınırları hakkında dahi en üst sınırın bilinemeyeceğini varsayar. Sosyal hizmet uzmanı müracaatçılarına onların iş birliğini sağlayarak hizmet eder ve Bütün çevre kaynaklar ile doludur. Kanser hastalığının teşhis ve tedavisinin bir tür aileyi ilgilendiren bir durum olduğu ve hastalığın sadece onunla mücadele den bireyi değil, onunla birlikte ailesini de etkilediği kesinlik kazanmıştır. Kanser hastası, tedavi sırasında gerekli bakım ve yardımı almak için ailelerine yönelmektedirler. Kanser hastalığının aile içinde yaptığı etkiler şu şekilde belirginleşmektedir: Hastanın hastalığıyla tanıştığı ilk andan tedavi süresini de içermekle birlikte taburcu olmasına değin ve hatta sonrasında da psikososyal destek mekanizmalarına ihtiyacı vardır. Bu destek mekanizmaları tedavi boyunca hastanın hem kendisine olan güvenini geliştirecek hem de hastalıkla başetme stratejilerine yardımcı olacaktır. 1.Hasta ve yakınlarının teşhisi öğrenmesiyle birlikte birbirlerinden tanıyı saklama çabaları, güvensizlik olarak algılanıp aile içi iletişimin bozulmasına ve kişilerin kendilerini kötü hissetmesine neden olmaktadır. 2. Hasta yakınlarının hastayla ilişkilerinde, davranış ve tutumlarında birtakım değişiklikler ortaya çıkmaktadır. Bu alanda yapılan çalışmalarda hasta yakınlarının, hastaya çelişkili davrandıklarını ortaya koymuştur. Sergilenen bu davranışlar; hastalık kapma endişesi ile hastadan uzaklaşma, eskiye kıyasla aşırı ilgi ve yakınlık göstererek hastayı rahatsız etme ve hastaya bakmayı pazarlık konusu yapma veya onu terk etmekle tehdit etme gibi durumlar. 3. Hasta ve ailesinin yaşamlarında yer alan ilişki sorunları tekrar görülebilmektedir. Kronik hastalık durumunda, hasta ve ailesinin yaşamlarında yer alan ilişki sorunlarının tekrarladığı yapılan araştırmalar ile Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12

ortaya koyulmuştur. Böylece eski problemler sağlık sorunu ile birleşerek ciddi boyutlara ulaşmakta, hasta ve ailesi için yaşamı katlanması zor bir noktaya getirmektedir. Bazen çok yoğun olan kızma, suçlama, suçluluk ve pişmanlık duyma biçimindeki tepkiler; ailenin hastalığa, yerine göre hastanın ölümüne uyum sağlamasını azaltabilir. Buna rağmen birçok hasta, hastalığın muhtemel kötü sonucuyla karşı karşıyken bile ailevi ve kişisel ilişkilerini sürdürmek için ihtiyaç duyulan değişiklikleri yapabilmeyi başarabilmiştir. 4. Aile üyelerinde görülen endişenin temelinde; hastaya karşı görevini yerine getirememe, kendi geleceğinden emin olamama ve hastanın gerçeği bilmemesi yatmaktadır. 5. Ölüm olayı; ailenin maddi manevi kaynaklarını yıprattığı, aile üyelerinin rollerini değiştirdiği ve her bir aile üyesi tarafından farklı algılanıp yorumlandığı için var olan ya da ailenin alışageldiği problem çözme yöntemleri ile üstesinden gelebileceği bir durum değildir. Bu nedenle çoğunlukla bir bunalıma yol açar ve kriz durumunu ortaya çıkartır. Kanser hastası ve ailesinin yaşadığı bu sorunlar, henüz ortaya çıkmadan ya da ortaya çıktıktan sonra sosyal hizmet mesleğinin yerine getireceği birçok rol ve sorumluluk bulunmaktadır. Onkolojik sosyal hizmetin müdahalesi; hastanın hastalığı kabul etmesi, böylece tedaviden en üst düzeyde yararlanmasının sağlanması ve uyum sürecinde desteklenebileceği her türlü psikolojik, sosyal ve ekonomik konular üzerinde odaklanır. Onkolojik Sosyal Hizmet Kanser ile yüzleşen birey ve ailesi bir çeşit kriz ile karşı karşıyadır. Çünkü ömrünü tehdit eden bir hastalıkla mücadele ediyor olmak; insanların doğal olarak kaygı, öfke, umutsuzluk, depresyon, korku, çaresizlik, huzursuzluk gibi psikolojik ve duygusal tepkiler içeren bir kriz sürecine girmesine neden olur. Bazen kriz durumu; psikolojik sorunlar yaşayanlar, mevcut durumunun üstesinden gelemediğini düşünenler, etkili başetme stratejileri geliştiremeyenler için değişim ve fırsat sağlar. Kendisini ölüm tehdidi altında hisseden bir hastanın, duygusal ve psikolojik süreçlerini, ekonomik ve aileye ait endişelerini anlamak düşünüldüğü kadar kolay değildir. Genç onkoloji uzmanları, kendilerini bu sahada daha iyi eğitmeli ve yine eğitim görmüş onkoloji hemşiresi ve sosyal hizmet uzmanı ile beraber çalışmayı, hastaya yardım edebilmek için öğrenmelidirler. Hasta; hekimin kendisi ile ilgili olacaklardan endişe duyup duymayacağını, hekim tarafından gösterilen ilginin yoğunluğuna göre özümseyebilir. Kanserli hasta, ruhsal açıdan hekimine ve diğer sağlık bakım ekibi üyelerine güven duymak ve onların kendisini sevdiğini hissetmek ister. Bu durum, hekimin kendisine olan güveniyle de ilgilidir. Hasta hekimine ne Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13

kadar inanırsa, onkoloji ekibi tarafından verilecek olan psikososyal destek de dâhil olmak üzere bütün hizmetleri kabullenme süreci o kadar hızlı olacaktır. Ross (1997) un da vurguladığı gibi; kendisine, ailesine, topluma hatta tıbba yararlı olabilme düşüncesinin, en çaresiz durumlarda bile hastanın yaşam mücadelesini arttırıcı etken olduğu bilinmektedir. Hastanın hastalığıyla tanıştığı ilk andan tedavi süresini de içermekle birlikte taburcu olmasına değin ve hatta sonrasında da psikososyal destek mekanizmalarına ihtiyacı vardır. Bu destek mekanizmaları tedavi boyunca hastanın hem kendisine olan güvenini geliştirecek hem de hastalıkla baş etme stratejilerine yardımcı olacaktır. Etkin destek mekanizması oluşturabilmek içinse; hastaya yönelik kapsamlı psikososyal değerlendirmelerin yapılması, görüşme formlarının hazırlanması, ölçeklerin kullanılması, önceki uygulamaların kayıtlarının tutulması vb işlemler, onkolojide sosyal hizmetin etkili olması adına yardımcı olacaktır. Onkoloji hastanelerinde görev yapan sosyal hizmet uzmanları, hasta ve ailesine yönelik verilen tedaviden ve tedaviyi sunan ekipten müracaatçılarının ne düzeyde yararlandıklarını, ekibin üyesi olarak kendi uygulamalarından müracaatçılarının ne kadar memnun olduklarını sorgulamalıdırlar. Onkoloji hastasına yapılan tedaviler, bir ekip işidir ve bu ekip içinde sosyal hizmet uzmanları önemli mesleki işlevler üstlenirler. Onkolojik sosyal hizmetin üzerinde durmadan önce tıbbi sosyal hizmet ve tıbbi sosyal hizmet uzmanı kavramları üzerinden hareket etmekte yarar vardır. Duyan (1996) a göre tıbbi sosyal hizmetin tanımlanmasında çeşitli görüş ve düşünceler görülmekle birlikte temel odak, hasta bakım etkinlikleri ile ilgilidir. Tıbbi sosyal hizmet, hastalığı ve tedavisi sırasında hastayı etkileyen sosyal ve duygusal sorunların çözümü ile uğraşmak amacı ile bireyle çalışma ve grup çalışması yöntemi kullanılan sosyal hizmet mesleğinin bir uygulama alanıdır. Hastaneye yatan her hastanın uygulanan tedaviden en etkili şekilde yararlanması amacıyla tıbbi sosyal hizmet uzmanı tarafından verilecek ekonomik, sosyal, eğitsel ve destekleyici hizmetler yanında, hastanın ailesi ve çevresi ile ilişkilerinin düzenlenmesi, hastaneden çıktıktan sonra kişisel ve aile sorunlarının çözümlenmesi gibi hususların tümü, tıbbi sosyal hizmet olarak adlandırılır. Tıbbi sosyal hizmet uzmanları; halk sağlığı, sağlık eğitimi, krize müdahale, destekleyici danışmanlık ve vaka yönetimi de dâhil çok geniş hizmetlerin sağlandığı akut ve kronik sağlık bakımı ortamlarında çalışırlar. Tanımlardan hareketle Onkolojik Sosyal Hizmet, tıbbi sosyal hizmet uygulamalarının onkoloji hastaları odağında ele alınması şeklinde anlaşılabilir. Ayrıca, tıbbi sosyal hizmetin kuramsal kısmı içerisinde de kendisine yer bulması kaçınılmazdır. Onkoloji Alanında Çalışan Sosyal Hizmet Uzmanlarının Rol ve Görevleri Kanser hastalığına ilişkin toplumsal bilgi ve bilinç düzeyi ile bireye yaklaşım biçimi, kanser hastalarının toplumsal ilişki ağlarındaki varlığının ya da bu ağlardan kendilerini izole etmelerinin temel belirleyicisi olmaktadır. Bireylerin psikososyal işlevselliğinin kanserle birlikte sekteye uğraması, fiziksel sağlığın bozulmasının Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14

yanında ruhsal ve sosyal sağlığında bozulmasına yol açar. Bu noktada sosyal hizmet uzmanlarına aşağıda sıraladığımız görevler düşmektedir: a) Hastaneye yatmasına karar verilen hasta ve ailesi ile görüşülerek inceleme ve tedavi yöntemleri hakkında kendilerine bilgi vermek b) Tedavi masraflarını karşılamaya ilişkin sorunlara, hasta, ailesi hastane ve varsa toplum olanakları ile çözüm yolu aramak c) Tedavi sonrasında hasta ve ailede gelişen dirençleri gidermek üzere tıbbi müdahalelerin amacını, yararlarını ve muhtemel sonuçlarını açıklamak d) Sıkıntı ve şikayetlerin geçici olduğunu ve sağlığa kavuşmanın önemini belirtmek e) Hasta ve ailede gözlenen tepkileri anlayışla karşılayarak dinleme yolu ile duygusal boşalım sağlamak f) Moral artırıcı konuşmalarla hastayı rahatlatmak g) Varsa ailede hastanın tepkileri ile ilgili yanlış yorumları düzelterek destekleyici ilişkilerin gelişmesini sağlamak h) Hasta ve ailesinin yerine getirilmesi mümkün isteklerinin gerçekleşmesine çalışmak i) Ameliyat sonucunda bazı yetenek ve işlevlerini kaybeden hastaların rehabilitasyon programlarına katılması ve gerekli ise yeni bir işe yerleştirilmeleri konularında yardımcı olmak j) Hastalığın tetkik ve tedavisinde hasta ve ailesinin uyumlarını kolaylaştırmak k) Hasta ve ailesinin psikososyal olarak eski durumlarına dönmelerini ve rehabilitasyonlarını sağlamak, psikososyal bakım planı geliştirmek ve psikososyal desteğe ihtiyacı bulunan hasta ve aileleriyle çalışmalarda bulunmak l) Sağlık bakım olanakları ve kaynaklarının kullanımını kolaylaştırmak, fiziksel ve psikolojik fonksiyonların değerlendirilmesinin ve işe yarar destekleyici kaynakların, olanakların temelini kurmak m) Ulaşım ya da finansal yardım gibi hizmetlerde hasta ve ailesinin önüne çıkan engelleri aşmalarına yardımcı olmak n) Hastalara hastalıkları, tedavinin planı, ağrılarının üstesinden gelebilmek için seçenekler sunmada danışman olmak o) Sağlık ekibinin, hastanın hastalığıyla, tedavisiyle, iyileşmesiyle ilgili sosyal, ekonomik ve duygusal faktörlerin önemini anlamalarına yardımcı olmak Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15

ö) Hastaların hastaneye yatışlarının yarattığı olumsuz havayı yumuşatmak ve geçici olsa bile serbest zamanlarını değerlendirmek üzere faaliyetler düzenlemek, moral gücünü arttırmak Konuya toplumsal açıdan yaklaşıldığında sosyal hizmet uzmanları; kansere yol açan nedenler ve korunma yolları ile ilgili aydınlatıcı, tanıtıcı faaliyetlerde görev alıp bu önemli sağlık sorunu ile ilgili resmî ve gönüllü kuruluşlarla iş birliği yaparak: a) Seminer, konferans, sergi, eğitim vb., etkinlikler düzenlemek suretiyle uzun dönemde hastalık hakkında toplumsal bilinç yaratılmasında etkin rol oynamalıdırlar. b) Kanserli hastaların tedavisi ve kanser kuruluşları için maddi olanak sağlama amacıyla yapılacak faaliyetlerde sosyal hizmet uzmanları görevlendirilmelidir. c) Bu alanda gönüllü çalışmaları özendirmek ve organize etmek; gönüllü kuruluşlar arasında bütünlük sağlamak; başka bir deyişle söz konusu çabaları güçlü biçimde aynı amaca yönlendirmek de bir sosyal hizmet fonksiyonu olarak düşünülmelidir. d) Kanser hastaları üzerinden yapılacak psikososyal içerikli araştırmaların yürütülmesi ve değerlendirilmesinde sosyal hizmet uzmanları görev almalıdır. Onkoloji hastanelerinde görev yapan sosyal hizmet uzmanları; hasta ve ailesine yönelik verilen tedaviden ve tedaviyi sunan ekipten müracaatçılarının ne düzeyde yararlandıklarını, ekibin üyesi olarak kendi uygulamalarından müracaatçılarının ne kadar memnun olduklarını sorgulamalıdırlar. Literatürde vurgulanan bu görevlere ek olarak kanser hastalarına duygusal destek sağlamak ve kanser destek grupları gibi psikososyal müdahalelerin hastaların yaşadıkları sürece adaptasyonlarını kolaylaştıracağı göz ardı edilmemelidir. Onkoloji sosyal hizmet uzmanının müracaatçılarına yardımcı olabilmesi için öncelikle kanser hakkında sonrasında da kanserin tanısı, tedavisi ve psikososyal boyutu konularında yeterli bilgiye sahip olması bir zorunluluktur. Ayrıca; sürecin baş aktörü, kanseri deneyim edinen hasta olduğu için sosyal hizmet uzmanı kolaylaştırıcı bir tavır takınmalıdır. Kolaylaştırıcı rolünü kullanırken uzman bireye karşı eşitlikçi olmalı, onun destek mekanizmalarına katılımını sağlamalı ve verdiği kararlara saygı duymalıdır. Onkoloji sosyal hizmet alanında bir diğer önemli nokta ise, onkolojik uygulamalarda etik ve meslektaşların görevlerinde ne kadar bilinçli oldukları konularıdır. Eğer sosyal hizmet uzmanı onkolojideki görevlerini iyi bilmezse, meslek etiğine uygun davranamaz ve müracaatçısına faydalı olması söz konusu olamaz. Onkoloji alanında çalışan sosyal hizmet uzmanlarının, hastanın self determinasyonu (hastanın kendi kararını kendisinin vermesi), bilgilendirilmiş onam ve yaşam kalitesi gibi sorunlarla gündelik uygulamalarında çok karşılaştıkları ve bu konunun da etik kurallarla açıklanabileceği ifade edilmektedir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16

Kanserli hastalarla çalışan sosyal hizmet uzmanı, hastalığın oluşumuna neden olan psikososyal faktörler ile hastalığın neden olduğu psikososyal faktörlerle ilgilenir. Genelci sosyal hizmet uygulaması ışığında sosyal hizmet uzmanının rol ve görevleri temel olarak aşağıdaki şekilde sıralanabilir: 1. Danışmanlık Rolü 7. Kolaylaştırıcılık Rolü 2. Eğiticilik Rolü 8. Davranış Değiştirici Rolü 3. Aracılık Rolü 9. Bakım Sağlayıcı Rolü 4. Vaka Yöneticisi Rolü 10. Uzlaştırıcılık Rolü 5. Harekete geçiricilik Rolü 11.Vaka Yöneticisi 6. Savunuculuk Rolü 12.Toplum Planlayıcısı Çağdaş sosyal hizmet uygulamalarında bireye ve üyesi olduğu aile sistemine yaklaşımda değişiklik ve farklı bir bakış açısı meydana gelmiştir. Bu noktada sosyal hizmet, aile sistemini içinde bulunduğu koşullar altında yaşamın doğal akışını dikkate alarak ve ailenin doğal sürecini anlayarak hastalık sürecini yaşayan aileye ve bireye yardımcı olmayı hedefleyen bir disiplindir. Sosyal hizmet uzmanlarının sahip oldukları mesleki rol ve fonksiyonlarına bağlı olarak kanserli hasta ve ailesine yönelik olarak bireylere; ailelere ve gruplara; toplum ve organizasyonlara yönelik hizmetleri artarak devam edecektir. Özellikle terminal dönemde bulunan hastalara yönelik palyatif bakım, ölüm yeri tercihi ve hospis gibi yeni yaklaşımların gelecekte onkoloji hastalarına yönelik hazırlanacak politikalarda önemli yer tutacağı düşünülmektedir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17

Özet Onkolojik Sosyal Hizmet Kanser, her aşamasında sıkıntılar yaşanan ve tedavisinde psikososyal faktörlerin etkili olduğu bir hastalıktır. Mide bulantıları, kilo kaybı, saç dökülmesi, duygudurum sorunları, davranış değişiklikleri, iş yaşantısı ve sosyal ilişkilerde meydana gelen değişiklikler, aile üyelerinin tutumu ve rollerin değişmesi, hastalıkla beraber kişinin bedensel ve psikososyal işlevselliğini tehdit edebilmektedir. Kanser tedavisinde genel yaygınlıkla kullanılan üç yol vardır.ilaç tedavisini içeren kemoterapi, doku içine nüfuz eden yüksek enerjili dalgalar demetini veya iyonlaştırıcı radyasyon enerjisinin kullanıldığı radyoterapi ve cerrahi müdahale (ameliyat). Bu üç yöntemin hepsi birden aynı hastaya uygulanacağı gibi bu yöntemler hastaya tek olarak da kullanılabilmektedir. Kanser hastalarının gösterdiği tepkiler; şok-inkar, öfke ve düşmanlık, pazarlık, depresyon ve kabullenme şeklinde ortaya çıkmaktadır. Genelci sosyal hizmet uygulaması ışığında kanser alanında çalışan sosyal hizmet uzmanının; danışmanlık rolü, kolaylaştırıcılık rolü, eğiticilik rolü, davranış değiştirici rolü, aracılık rolü, bakım sağlayıcı rolü, ulaştırıcılık rolü, harekete geçiricilik rolü, vaka yöneticisi, savunuculuk rolü ve toplum planlayıcısı rollerini yerine getirmesin beklenir. Çağdaş sosyal hizmet uygulamalarında bireye ve üyesi olduğu aile sistemine yaklaşımda değişiklik ve farklı bir bakış açısı meydana gelmiştir. Bu noktada sosyal hizmet, aile sistemini içinde bulunduğu koşullar altında yaşamın doğal akışını dikkate alarak ve ailenin doğal sürecini anlayarak hastalık sürecini yaşayan aileye ve bireye yardımcı olmayı hedefleyen bir disiplindir. Sosyal hizmet mesleğinin uygulayıcılarının sahip oldukları mesleki rol ve fonksiyonlarına bağlı olarak kanserli hasta ve ailesine yönelik olarak bireylere; ailelere ve gruplara; toplum ve organizasyonlara çeşitli hizmetler sunulmaktadır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18

Ödev Onkolojik Sosyal Hizmet Ödev gönderimi Onkoloji alanında çalışan sosyal hizmet uzmanlarının gelecek yıllardaki uygulamalarında ve mesleki müdahalelerinde önemli değişikliklerin yaşanması beklenmektedir. Bu değişikliklerin neler olabileceğini düşününüz. Ödevinizi 200 kelimeyi aşmayacak şekilde örnekler vererek yazınız ve hazırladığınız belgeyi göndermek için yandaki ödev gönderme linkini kullanınız. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19

DEĞERLENDİRME SORULARI Değerlendirme sorularını sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan bölüm sonu testi bölümünde etkileşimli olarak cevaplayabilirsiniz. 1. Türkiye de 2009 yılı ölüm nedenlerinin cinsiyete göre dağılımıda kanser kaçıncı ölüm nedeni arasındadır? a) 1. b) 2. c) 3. d) 4. e) 5. 2. Aşağıdakilerden hangisi kronik hastalıkları diğer hastalıklardan ayıran belli başlı bazı özellikler arasında yer almaz? a) Süreklidirler. b) Geride özür bırakabilirler. c) Geri dönüşün olmayabileceği patalojik değişiklikler oluşabilir. d) Uzun bir gözlem, denetim veya bakım süresi gerekebilir. e) Geçicidirler. 3. Kanser hastası hangi aşamada belirgin olarak sağlıklı bireylere karşı öfke duymaya başlar? a) Öfke ve Düşmanlık Aşaması b) Depresyon Aşaması c) Şok- İnkar Aşaması d) Kabullenme Aşaması e) Reddetme Aşaması 4. Aşağıdakilerden hangisi genelci sosyal hizmet uygulaması ışığında sosyal hizmet uzmanının; kanserin tanımı, nedenleri ve sonuçları hakkında toplum merkezlerinde müracaatçı gruplarına sunum yapması onun hangi rolünü ifade etmektedir? a) Danışmanlık Rolü b) Eğiticilik Rolü c) Davranış Değiştirici Rolü d) Aracılık Rolü e) Vaka Yöneticisi Rolü Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20

5.Aşağıdakilerden hangisi kanser hastalarının yaşadığı evrensel korkular arasında yer almaz? a) Sosyal ilişkilerde bozulma b) Sosyal bütünleşme c) Vücut görünümünde kötüleşme d) Aile, eş ve hekime bağımlı olma e) İş, okul ve sosyal yaşamda özürlülük 6.Hastanın ileri derecede yalnızlık duygusu yaşaması, çevresine karşı ilgisini kaybetmesi, içine kapanması ve kimse ile görüşmek istemememesi gibi bulgular, hastanın hangi duygusal davranış ya da tepki içinde olduğunu göstermektedir? a) Öfke ve Düşmanlık b) Depresyon c) Pazarlık d) Kabullenme e) Şok-İnkâr 7. Aşağıdakilerden hangisi onkoloji alanında çalışan sosyal hizmet uzmanlarının görevleri arasında yer almaz? a) Hasta ve ailede gözlenen tepkileri anlayışla karşılayarak dinleme yolu ile duygusal boşalım sağlamak b) Tedavi masraflarını karşılamaya ilişkin sorunlara, hasta, ailesi hastane ve varsa toplum olanakları ile çözüm yolu aramak c) Hastaneye yatmasına karar verilen hasta ve ailesi ile görüşerek hastane masraflarını ödemeleri için pazarlık yapmak d) Tedavi sonrasında hasta ve ailede gelişen dirençleri gidermek üzere tıbbi müdahalelerin amacını, yararlarını ve muhtemel sonuçlarını açıklamak e) Hastalığın tetkik ve tedavisinde hasta ve ailesinin uyumlarını kolaylaştırmak Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21

8. Kanser tanısı hasta ve hasta yakınlarına hangi sağlık personeli tarafından söylenmesi gerekir? a) Hemşire b) Hekim c) Psikolog d) Sosyal hizmet uzmanı e) Radyolog 9. Aşağıdakilerden hangisi Dünya Sağlık Örgütüne göre dünyada kanserde görülen artışın nedenleri arasında yer almaz? a) Obezite b) Yaşlı nüfustaki artış c) Genç nüfustaki artış d) Tütün kullanımı e) Çevresel faktörler 10.Aşağıdakilerden hangisi ülkemizdeki kanser politikalarının belirlenmesinde yer alan konular arasında değildir? a) Hospis bakımı b) Alternatif tedaviler c) İnsan gücü planlaması d) Yaşam kalitesi e) Kanserde erken teşhis çalışmaları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22

YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK KAYNAKLAR Aktaş, M.A. (2004). Aile Terapisinde Sosyal Hizmet. Aile ve Toplum Dergisi. Nisan- Haziran, 2: 7; 34-42. Aktaş, M.A. (2005). Sosyal Hizmet Kuram Dersi Yayınlanmamış Ders Notları. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksek Okulu. Ankara Atlı, H., (1997). Sosyal Çalışma Açısından Kanserin Aile İçinde Yarattığı Sorun Alanlarının Belirlenmesi ve Sosyal Desteğin Gerçekleşmesinde Etkili Olan Unsurlar. İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Psikososyal Onkoloji Bilim Dalı Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. İstanbul. Beyzadeoğlu, M. (1996). Kanser Tedavisi Esnasında Yaşam Kalitesi. Türk Onkoloji Dergisi, 11,4: 39-42. Duyan, V. (1996). Sağlıkta Psiko-Sosyal Boyut (Tıbbi Sosyal Hizmet). Ankara: 72 TDFO Yayıncılık: 1-123. Ekinci, G. (2013). Kanser Nedir?, www. genetikbilimi. com/ genbilimi/ kanser nedir. htm, Erişim 21 Nisan 2013. Erözenci, A. (2003). Bir Türk Filmi Olarak Kanser. Yeni Yaz Yayınları. Birinci Basım. İstanbul. Güni, Ö., Özşenol, F., Oysul, L., Beyzadeoğlu, M. (2005). Kanser Tedavisinde Radyoterapi Uygulanan Hastaların Psikosoyal Durumu ile Etkilenen Sistemler Arasındaki İlişkinin Değerlendirilmesi. Türk Onkoloji Dergisi, Cilt 20, Sayı: 1: 30-36. Güni, Ö.Ö. Oysul K., Beyzadeoğlu, M. (2003). Radyoterapi Hakkında Bilmek İstedikleriniz El Kitabı. GATA Basımevi, Ankara. http://www.saglik.gov.tr/tr/belge/1-15486/dunya-ve-turkiyede-kanser.html; Erişim: 21 Nisan 2013. Işıkhan, V. (2001). Kanser ve Yaşam Kalitesi. Nihal Turan a Armağan: Sosyal Hizmetlerde Yeni Yaklaşımlar ve Sorun Alanları. (Editör: Veli Duyan, Aliye Mavili Aktaş). s: 171-178. Ankara. Işıkhan, V., (2004). Kanser ve Sosyal Hizmet Dersi Yayınlanmamış Ders Notları, H.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Hizmetler Ana Bilim Dalı, Ankara. Işıkhan, V., Kömürcü, Ş., Özet, A., Arpacı, F., Öztürk, B. ve Yalçın, A. (1997). Meme Kanserli Hastaların Sosyal Destek Sistemleri ve Benlik Saygıları, GATA Bülteni, 39, s. 364 368. Işıkhan, V., Kömürcü, Ş., Özet, A., Arpacı, F., Öztürk, B., Tufan, B. ve Yalçın, A. (1998). Meme Kanserli Hastaların Sosyal Destek Sistemleri, Benlik Saygıları ve Bazı Ruhsal Belirtileri, Türk Hematoloji Onkoloji Dergisi, 8 (4), s. 215 221. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23