NON-TÜBERKÜLOZ MİKOBAKTERİ İNFEKSİYONLARINDA. LABORATUVAR TANI ve DUYARLILIK TESTLERİ

Benzer belgeler
TÜBERKÜLOZ DIŞI MİKOBAKTERİLER (TDM)

Tüberküloz dışı mikobakterilerin (TDM) tür tayini, klinik önemi ve ilaç duyarlık (İDT) testleri Prof. Dr. Ahmet Yılmaz Çoban

OLGU 3 (39 yaşında erkek)

TÜBERKÜLOZ DIŞI MİKOBAKTERİLERİN TANIMLANMASINDA PCR-RFLP VE DNA SEKANS ANALİZİ SONUÇLARININ KARŞILAŞTIRILMASI

Mikobakterilerin İdentifikasyonu M. tuberculosis ve tüberküloz dışı mikobakteri infeksiyonlarında i artış nedeni ile; bakterilerin adlandırılması gere

TÜBERKÜLOZ DIŞI MİKOBAKTERİ ENFEKSİYONLARI. Tanı ve Sorunlar. Süheyla SÜRÜCÜOĞLU. Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji AD Manisa

GİRİŞ. Kan dolaşımı enfeksiyonları (KDE) önemli morbidite ve mortalite sebebi. ABD de yılda KDE, mortalite % 35-60

Mycobacterium. Mycobacterium hücre duvarının lipid içeriği oldukça fazladır ve mikolik asit içerir

TÜBERKÜLOZUN MOLEKÜLER TANISINDA GÜNCEL DURUM

Mersin Univ Saglık Bilim Derg, 1(3);2008

Cengiz ÇAVUŞOĞLU*, Ajda TURHAN*, Yusuf Engin YAYGIN* Yeşer KARACA DERİCİ*, Altınay BİLGİÇ*

TÜBERKÜLOZ TANISINDA TÜBERKÜLOZ LABORATUVARININ ROLÜ : TANI VE İLAÇ DUYARLILIK TESTLERİNDE RUTİN LABORATUVAR YÖNTEMLERİNİN DEĞERİ

Propolisin Mikobakterilere Karşı in-vitro Etkinliğinin Araştırılması

ANTİ-TÜBERKÜLOZ İLAÇ DUYARLILIK TESTLERİ ve TÜRKİYE VERİLERİ. Dr. Ali ALBAY Gülhane Askeri Tıp Akademisi Tıbbi Mikrobiyoloji. AD.

Enzimlerinin Saptanmasında

Klinik Örneklerden İzole Edilen E.coli Suşlarının Kümülatif Antibiyotik Duyarlılıklarının Belirlenmesi

TÜBERKÜLOZ LABORATUVARI TEST REHBERİ

Antimikobakteriyel Direnç Mekanizmaları ve Duyarlılık Testleri

Tüberkülozun Mikrobiyolojik Tanısı. Süheyla SÜRÜCÜOĞLU

Tüberkülozun Laboratuvar Tanısında Yenilikler: İdentifikasyonda Yeni Yöntemler

STREPTOMİSİNE DİRENÇLİ MYCOBACTERIUM TUBERCULOSIS KOMPLEKS İZOLATLARINDA rpsl VE rrs GEN BÖLGESİ MUTASYONLARININ ARAŞTIRILMASI*

Mycobacterium fortuitum ile Oluşan Bir Protez Enfeksiyonu Olgusu

ETKEN BELİRLEMEDE KLASİK YÖNTEMLER, MOLEKÜLER YÖNTEMLER. Doç. Dr. Gönül ŞENGÖZ 9 Mayıs 2014

Zamanında verilen doğru sonuç hayat kurtarır. İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Tıbbi Mikrobiyoloji AD

Mikrobiyolojide Moleküler Tanı Yöntemleri. Dr.Tuncer ÖZEKİNCİ Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji A.D

ELAZIĞ YÖRESİNDE TÜBERKÜLOZLU HASTALARIN BALGAM ÖRNEKLERİNDE MİKOBAKTERİ TÜR DAĞILIMININ PCR-RFLP YÖNTEMİ İLE BELİRLENMESİ

Komplike deri ve yumuşak doku enfeksiyonu etkeni çoklu dirençli patojenlerin bakteriyofaj duyarlılıklarının araştırılması

SALGIN ARAŞTIRMASINDA KULLANILAN TİPLENDİRME YÖNTEMLERİ

Minimum Bakterisidal. Prof.Dr.Ayşe Willke Topcu Mart 2010, Aydın

Gereç ve yöntem. Şişli Hamidiye Etfal EAH- 700-yataklı. Yenidoğan yoğun bakım ünitesi -29 yataklı Bir izolasyon odası Üç farklı bölüm

MOLEKÜLER BİYOLOJİ LABORATUVARI

İmmun sistemi baskılanmış hasta popülasyonunun artması Tanı yöntemlerinin gelişmesi 1990 lı yıllardan sonra yayın sayısında artış Son beş yılda pik

MYCOBACTERIUM TUBERCULOSIS KOMPLEKS KLİNİK İZOLATLARINDA İZONİAZİD DİRENCİNE NEDEN OLAN DIŞA ATIM POMPALARININ SAPTANMASI

POLİMERAZ ZİNCİR REAKSİYONU (PZR-PCR) VE RESTRİKSİYON PARÇA UZUNLUĞU POLİMORFİZMİ (RFLP)

PİGMENT OLUŞTURAN İKİ YENİ MİKOBAKTERİ İZOLATININ TANIMLANMASI CHARACTERIZATION OF TWO NEW PIGMENTED MYCOBACTERIA ISOLATES

SALUBRIS Gateway to Health Worldwide Dünya Çapında Sağlığa Açılan Kapı

Tüberkülozda Yeni Tanı Metodları (Quantiferon)

KLİNİK ÖRNEKLERDEN İZOLE EDİLEN ATİPİK MİKOBAKTERİLERİN LINE PROBE ASSAY (LIPA) YÖNTEMİYLE TANIMLANMASI

İlaç direnci saptanmasında yeni yöntemler. Prof. Dr. Cengiz ÇAVUŞOĞLU Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji AD, Bornova, İZMİR

Çocuk ve Yetişkin Üriner Escherichia coli İzolatlarında Plazmidik Kinolon Direnç Genlerinin Araştırılması

MANTARLARIN EPİDEMİYOLOJİK TİPLENDİRİLMESİ. Dr. Ayşe Kalkancı Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Ankara

MİKOBAKTERİYEL DNA İZOLASYONUNDA ÜÇ FARKLI YÖNTEMİNİN KARŞILAŞTIRILMASI* COMPARISON OF THREE DIFFERENT MYCOBACTERIAL DNA ISOLATION METHODS

KISITLI ANTİBİYOTİK BİLDİRİMİ

Agaroz jel elektroforezi

MYCOBACTERIUM TUBERCULOSIS İZOLATLARININ PRİMER ANTİTÜBERKÜLOZ İLAÇLARA DUYARLILIKLARININ ÇİKOLATALI AGARDA SAPTANMASI: BİR ÖN ÇALIŞMA

Emrah Salman, Zeynep Ceren Karahan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi. Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı

NONTÜBERKÜLOZ MİKOBAKTERİ İNFEKSİYONLARININ TEDAVİSİ

Mikobakteriyoloji Laboratuvarı Sorular - Sorunlar

321 Tüberküloz ve Toraks Dergisi 2001; 49(3): A. Emin ERBAYCU*, M. Şevket DERELİ*, Aydan ÇAKAN*, Ayşe ÖZSÖZ*, Oya ERBAYCU**, Zühre BADAK**

Emine Zuhal Kalaycı Çekin 1, Gülşah Malkoçoğlu 3, Nicolas Fortineau 2, Banu Bayraktar 1, Thierry Naas 2, Elif Aktaş 1

ULUSAL ENTERİK PATOJENLER LABORATUVAR SÜRVEYANS AĞI (UEPLA) XXXVII. TÜRK MİKROBİYOLOJİ KONGRESİ KASIM 2016 ANTALYA

TÜBERKÜLOZ. Verem; TB; TBC; Tüberküloz nasıl yayılır? Tüberküloz şikayetleri nelerdir?

Mikobakteriyolojide yeni nesil dizileme ile analiz

BAKTERİLERİN GENETİK KARAKTERLERİ

III. TÜBERKÜLOZ SEMPOZYUMU VE III. TÜBERKÜLOZ LABORATUVAR TANI YÖNTEMLERİ UYGULAMALI KURSU Kasım 2004

KONVANSİYONEL VE MOLEKÜLER YÖNTEMLER İLE İDRAR ÖRNEKLERİNDEN MYCOBACTERIUM TUBERCULOSIS İZOLASYONU VE TANIMLANMASI

OXA-48 in Saptanmasına Yönelik İzotermal Rekombinaz Polimeraz Amplifikasyon Yöntemine Dayalı Bir Hızlı Moleküler Test Formatının Geliştirilmesi

ANTİBİYOTİK DUYARLILIK TEST SİSTEMLERİNİN VERİFİKASYONU

AURAM NE RHODAM NE FLORESAN BOYAMA

Prof.Dr. Meltem Yalınay Çırak Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji A.D. SALGINLARIN İZLENMESİ VE MOLEKÜLER

Makrolid dirençli Staphylococcus aureus ile kolonize kistik fibrozis hastalarında MLS B direnç genlerinde yıllar içerisinde değişim var mı?

Dirençli Bakteri Yayılımının Önlenmesinde Laboratuvarın Rolü

Dilara YILDIRAN. Candida İzolatlarının Tür Düzeyinde. ve MALDI-TOF MS Sistemlerinin Karşılaştırılması. Mikr. Uzm.

Doğrudan klinik örnekte hızlı tanı. Prof. Dr. Cengiz ÇAVUŞOĞLU Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji AD, Bornova, İZMİR

Enterobacteriaceae Ġzolatlarında Karbapenemazların Saptanmasında Modifiye Hodge Testi ve Carba NP Testlerinin Karşılaştırılması

NOCARDIA Türlerinin Laboratuvar Tanısı. Uzm. Dr. Ayten Coşkuner İzmir Eğitim ve Araştırma Hastanesi

ANTİ-TÜBERKÜLOZ İLAÇLARA KARŞI DİRENÇ MEKANİZMALARI. Prof. Dr. Yasemin BULUT Fırat Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Tıbbi Mikrobiyoloji AD.

REKOMBİNANT DNA TEKNOLOJİSİ. Araş. Gör. Dr. Öğünç MERAL

ULUSAL TÜBERKÜLOZ TANI LABORATUVARLARI AĞI ÇALIŞMA USUL VE ESASLARINA DAİR TEBLİĞ

KISITLI ANTİBİYOTİK DUYARLILIK TESTİ PROSEDÜRÜ

T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu

Riskli Ünitelerde Yatan Hastalarda Karbapenemaz Üreten Enterobacteriaceae taranması

TÜBERKÜLOZ TEDAVİSİ İÇİN YENİ İLAÇ HEDEFLERİ

Hafta VIII Rekombinant DNA Teknolojileri

VİRAL TANI KİTLERİ (GFJ-480)

KLASİK ANTİBİYOTİK DUYARLILIK TEST YÖNTEMLERİ

21. YÜZYILDA TÜBERKÜLOZ SEMPOZYUMU Haziran Ondokuz Mayıs Üniversitesi Kongre Kültür Merkezi

Karbapenem dirençli Klebsiella pneumoniae suşlarında OXA-48 direnç geninin araştırılması

TÜBERKÜLOZ DIŞI MİKOBAKTERİ İNFEKSİYONLARINDA TEDAVİ ve SORUNLAR

YOTİK K DUYARLILIK TEST YÖNTEMLERY NTEMLERİ. Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji AD

KİSTİK FİBROZİSTE ATİPİK MİKOBAKTERİLER. Zeynep Seda Uyan Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı

Yoğun Bakımlarda İnfeksiyon Kontrolü: Haricen Klorheksidin Uygulanmalı mı?

Olgularla Antimikrobiyal Duyarlılık Testleri (Gram Negatif Bakteriler)

Dr. Emel UZUNOĞLU, Giresun Ömer Hekim Tıp Fakültesi

POYRAZ TIBBİ CİHAZLAR EDVOTEK

J Popul Ther Clin Pharmacol 8:e257-e260;2011

STANDARDİZASYON KURUMLARI VE TÜRKİYE

Gelişen teknoloji Tanı ve tedavide kullanım Uygulanan teknikler çok gelişmiş bile olsalar kendine özgü komplikasyon riskleri taşımaktadırlar

TÜBİTAK BİDEB LİSE ÖĞRETMENLERİ FİZİK, KİMYA, BİYOLOJİ, MATEMATİK- PROJE DANIŞMANLIĞI EĞİTİMİ ÇALIŞTAYI LİSE3 (Çalıştay 2013) BİYOLOJİ GRUP TUHAF

İSTANBUL MEDENİYET ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ MİKROBİYOLOJİ ANABİLİM DALI MEZUNİYET SONRASI (UZMANLIK) EĞİTİMİ DERS MÜFREDATI

Nilgün Çerikçioğlu Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı

ANTİTÜBERKÜLOZ İLAÇLARA DİRENÇ MEKANİZMALARI ve YENİ İLAÇLAR

M. Kerem ÇALGIN 1, Fikret ŞAHİN 1, Melike ATASEVER 2, Deniz KÖKSAL 2, Djursun KARASARTOVA 1, Mehmet KIYAN 1. AÜTF Tıbbi Mikrobiyoloji ABD 2

TOKSOPLAZMA İNFEKSİYONUNUN LABORATUVAR TANISI UZM.DR.CENGİZ UZUN ALMAN HASTANESİ

VİRUS HASTALIKLARINDA TANI YÖNTEMLERİ

Acil Serviste Akılcı Antibiyotik Kullanımının Temel İlkeleri Dr. A. Çağrı Büke

TÜBERKÜLOZ TANI VE TAKİBİNDE MİKROBİYOLOJİ LABORATUARLARININ YERİ,SORUMLULUĞU, BİRLİKTE NELER YAPILABİLİR. Uzm Dr.Banu BAYRAKTAR

Genişlemiş Spektrumlu Beta-Laktamaz Üreten Gram Negatif Kan İzolatları: Karbapenemlere Duyarlılık ve Fenotipik/Genotipik Direnç Mekanizmaları

Mycobacterium tuberculosis te Dışa Atım Pompaları

1-Tanım: Mikrop dünyası ve mikroorganizmaların sınıflandırılmasının öğretilmesi.

Transkript:

21. Yüzyılda Tüberküloz Sempozyumu ve II. Tüberküloz Laboratuvar Tanı Yöntemleri Kursu, Samsun NON-TÜBERKÜLOZ MİKOBAKTERİ İNFEKSİYONLARINDA LABORATUVAR TANI ve DUYARLILIK TESTLERİ Y. Doç. Dr. Alpaslan Alp Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Ankara Non-Tüberküloz Mikobakteri İnfeksiyonlarında Laboratuvar Tanısı Tüberküloz tanısında ilk basamak, aside dirençli boyama yöntemlerinin uygulanmasıdır. Mikroskobik incelemede aside dirençli basil görülmesinden sonra, klinik ve radyolojik bulgular da tüberküloz tanısını desteklemekteyse, genellikle tüberküloz tedavisine hemen başlanmaktadır. Daha sonraki süreçte elde edilen kültür ve duyarlılık test sonuçları, verilen tedavinin daha etkin kılınmasını sağlamaktadır. Ancak Mycobacterium tuberculosis dışındaki mikobakterilerin (NTM: Non-tuberculous mycobacteria; NTM: Mycobacteria other than M. tuberculosis; atipik mikobakteriler) mikroskobik inceleme ile ayırtedilmesi mümkün olmadığından, NTM ile infekte hastalarda tedavi etkisiz kalabilmektedir. NTM türlerinin büyük çoğunluğu klasik antitüberküloz ilaçlara karşı dirençlidir. Bu durumda hem hastaya yararı olmayan bir ilacın gereksiz yere kullanılması, hem de hastanede kalış süresinin uzaması önemli ekonomik kayıplara yol açmaktadır. Bu nedenle tedaviye başlanmadan önce mikobakteri türlerinin hızlı bir şekilde belirlenmesi büyük önem taşımaktadır. NTM infeksiyonlarının laboratuvar tanısı, kültür yöntemleri ile mikobakteri izolasyonu sonrasında, ek yöntemlerin kullanılmasını gerektirmektedir. Hasta örneğinden kültür yöntemleriyle mikobakteri izolasyonu sonrasında takip edilen yol öncelikle, M. tuberculosis kompleksi ile NTM türlerinin ayrımının yapılmasıdır. Bu aşama NTM tanısı ile sonuçlanırsa bundan sonraki basamak, elde edilmiş olan NTM türünün idantifikasyonudur. Bu nedenle NTM infeksiyonlarının laboratuvar tanısı genel olarak, mikobakterilerin tür düzeyinde idantifikasyonuna dayanmaktadır. NTM lerin tür düzeyinde idantifikasyonu, bu suşlarla infekte hastalara gereksiz tedavinin verilmesini önlemekte, doğru tedavi yaklaşımları sayesinde ekonomik kayıplara engel olunabilmektedir. Mikobakterilerin tür düzeyinde idantifikasyonu epidemiyolojik açıdan da büyük önem taşımaktadır. Bu sayede son yıllara kadar sadece atipik mikobakteriyel infeksiyon olarak tanımlanan

Non-Tüberküloz Mikobakteri İnfeksiyonlarında Laboratuvar Tanı ve Duyarlılık Testleri infeksiyonların gerçek infeksiyöz etkenleri tür düzeyinde isimlendirilebilmektedir. Mikroorganizmaların idantifikasyonu yapılırken hem fenotipik, hem de genotipik özelliklerden yararlanılmaktadır. Mikobakterilerin idantifikasyonunda kaydedilen gelişmelere bakıldığında, 1980 li yıllara kadar fenotipik özelliklerin incelendiği testlerin yaygın olarak kullanıldığı görülmektedir. 1980 lerden günümüze kadar olan süreçte ise moleküler yöntemlerdeki ilerlemenin etkisiyle genotipik çalışmalar yoğunluk kazanmıştır. Genotipik özelliklerin araştırıldığı moleküler yöntemler, iki önemli kavram esas alınarak geliştirilmektedirler. Bunlardan birincisi, her mikroorganizmanın genomunda çok iyi korunmuş, sadece o mikroorganizmaya özgü dizilerin bulunması; ikincisi ise bu iyi korunmuş diziler içinde türden türe farklılık gösteren daha küçük dizilerin veya nükleotidlerin bulunmasıdır. Böylece tek bir nükleotidin delesyonu veya yer değiştirmesiyle oluşmuş farklı türler birbirlerinden ayırtedilebilmektedir. Mikroorganizmaların moleküler yöntemlerle idantifikasyonunda en yaygın olarak seçilen hedef bölge, 16S rrna yı kodlayan gendir. Bu gen yaklaşık olarak 1500 nükleotidden oluşur. Her mikroorganizma için belirli bir gen dizisi bulunmakla birlikte, bu dizi içindeki 10-15 nükleotiddeki farklılık tür ayrımının yapılabilmesini sağlamaktadır. Ancak mikobakteri türleri diğer mikroorganizmalarla kıyaslandığında, genetik olarak birbirlerine çok daha yakındırlar. Bu nedenle değişik mikobakteri türleri arasındaki nükleotid farklılığı çok daha azdır. Mikobakteri türleri birbirleriyle karşılaştırıldığında, 16S rrna geninde sadece birkaç nükleotidin farklı olduğu görülmektedir. Mikobakteriyel 16S rrna gen dizileri içinde en fazla farklılık gösteren tür, 7 farklı nükleotid içeren M. avium kompleksidir. AIDS olgularının artmasıyla birlikte, M. tuberculosis dışındaki mikobakterilerle oluşturulan infeksiyonlarda da belirgin artışlar görülmeye başlanmıştır. Normal şartlarda insan için patojen olmayan bazı mikobakteri türleri, immün sistemin zayıfladığı AIDS gibi durumlarda, hayatı tehdit edecek önemli infeksiyonlara neden olabilmektedirler. Tüberküloz olgu sayısında görülen son yıllardaki artışın en önemli nedeni, başta M. avium-intracellulare olmak üzere, NTM türleri ile oluşturulan infeksiyonların çoğalmasıdır. NTM türlerinin birçoğu toprakta, suda, toz taneciklerinde, evcil veya vahşi hayvanlarda, sütte ve diğer besin maddelerinde bulunurlar. İnsanlara çevreden bulaşabilirler veya vücut yüzeyi ve sekresyonlarında kolonize olabilirler. Doğada yaygın olarak bulunmalarına karşın, insan için potansiyel patojen olabilen NTM türleri, belirli coğrafi bölgelerde daha sık görülme eğilimindedirler. Değişik çalışmalardan elde edilmiş verilere göre, NTM türleri tarafından oluşturulan infeksiyonlar, tüm mikobakteriyel infeksiyonların %1-35 ini oluşturmaktadır. Bu aralığın bu kadar geniş olması, bugüne kadar NTM infeksiyonlarına çoğu zaman tanı konamamasına bağlanmaktadır. NTM İnfeksiyonlarının Laboratuvar Tanısında Biyokimyasal Testler NTM enfeksiyonlarında, özgül klinik bulgular yoktur. Kesin tanının mikrobiyolojik inceleme sonucunda konması gereklidir. NTM türlerinin tanımlanması amacıyla kullanılan 389

Alpaslan Alp çeşitli klasik biyokimyasal yöntemler mevcuttur. Bu biyokimyasal yöntemlerde genel olarak, kültür yöntemleriyle bakteri üretildikten sonra, NTM türlerinin fenotipik özellikleri araştırılmaktadır. Ancak fenotipik özellikler sadece sınırlı sayıda türün birbirinden ayırtedilebilmesini sağlayabilmektedir. Bunlardan katalaz testi, M. tuberculosis, M. gastri ve M. kansasii yi diğer mikobakterilerden ayırtedebilmek amacıyla kullanılır. Tüm mikobakteriler katalaz deneyi ile olumlu sonuç verirken, bu üç mikobakteri türü olumsuz sonuç verirler. MacConkey agarda üreme testi, M. fortuitum ile M. chelonae nin diğer mikobakterilerden ayrılmasını sağlar. Sadece bu iki mikobakteri türü MacConkey agarda üreme gösterirler. Niasin testi, M. tuberculosis in tanımlanmasını sağlar. M. tuberculosis in üreme esnasında besiyeri ortamına saldığı niasin, siyanojen bromür veya anilin eriyiği gibi ayıraçlarla saptanarak M. tuberculosis varlığı doğrulanır. Diğer mikobakteriler niasin salgılamazlar. Pirazinamidaz testi, bazı mikobakterilerin pirazinamidi pirazinoik aside parçalaması esasına dayanır. Bu test ile M. tuberculosis, M. avium-intracellulare ve M. marinum pozitif sonuç verirken, M. bovis ile M. kansasii negatif sonuç verirler. Thiophene-2 karboksilik asit hidrazid testi, M. tuberculosis ile M. bovis i birbirinden ayırmak amacıyla kullanılır. M. tuberculosis, içinde thiophene-2 karboksilik asit hidrazid bulunan Middlebrook besiyerinde ürerken, M. bovis bu besiyerinde üremez. Görüldüğü gibi biyokimyasal testler, ancak belli mikobakteri türlerinin birbirlerinden ayırtedilmesini sağlayabilmektedir. Ayrıca kesin tanımlama yapılabilmesi için bu testlerin hepsinin uygulanması gerektiğinden ve bunun için uzun bir sure gerektiğinden, günümüzde biyokimyasal testler rutin kullanımda çok fazla kabul görmemektedirler. NTM İnfeksiyonlarının Laboratuvar Tanısında Kültür Yöntemleri NTM infeksiyonlarının laboratuvar tanısında en yaygın olarak kullanılan kültür yöntemi, BACTEC 460 TB sistemidir (Becton Dickinson). BACTEC 460 TB sisteminde NAP (p-nitro-α-acetylamino-β-hydroxypropiophenone) testi ile, M. tuberculosis kompleksi ve NTM ayrımı yapılabilmektedir. Ülkemizde NTM infeksiyonlarının tanısında halen en yaygın olarak kullanılmakta olan yöntem NAP testidir. Ancak testin sonuçlanması bir haftayı bulmakta ve NTM türlerinin tür düzeyinde isimlendirilebilmesi mümkün olmamaktadır. NTM İnfeksiyonlarının Laboratuvar Tanısında Moleküler Yöntemler Günümüzde klinik örneklerde saptanan mikobakterilerin tür düzeyinde idantifikasyonu amacıyla biyokimyasal testler yerine moleküler yöntemler tercih edilmektedir. Mikobakterilerin moleküler yöntemlerle idantifikasyonunda, hedef olarak seçilmiş olan en önemli gen bölgeleri, 16S rrna, hsp65, reca ve rpob genleridir. 16S rrna geni, bakterilerin moleküler idantifikasyonunda altın standart olarak kabul edilen bir hedef bölgedir. Çünkü hem her bakteriye özgü çok iyi saklanmış diziler 390

Non-Tüberküloz Mikobakteri İnfeksiyonlarında Laboratuvar Tanı ve Duyarlılık Testleri içerir, hem de her türe göre değişen dizilere sahiptir. Bu değişken dizilerin PCR ile çoğaltılması sayesinde tür tayini mümkün olabilmektedir. 16S rrna geninin dizi analizi tüm mikobakteri türlerinin tanımlanmasını sağlayabilmektedir. Ancak dizi analizi yöntemlerinde, elde edilen bakteri dizilerinin bilgisayar ortamında karşılaştırılması gereken standart dizilere ihtiyaç vardır. Değişik kaynaklardan elde edilmiş standart dizilerde de zaman zaman farklılıklar ortaya çıkabilmekte ve yanlış sonuçlara neden olabilmektedir. Bir standardizasyon sağlamak ve dizi analizi sonuçlarının güvenilirliğini arttırmak amacıyla kurulmuş standart dizi analizi servisleri mevcuttur. Bu servislerden biri olan RIDOM (Ribosomal Differentiation of Medical Microorganisms), web tabanı üzerinde dizi analizi yanısıra fenotipik ve genotipik özellikleri de sunmaktadır. Ayrıca dizi analizi amacıyla üretilmiş olan ticari kitler de mevcuttur. Bunlardan MicroSeq 500 16S rdna bakteriyel dizi analizi kiti (Applied Biosystems), mikobakteriyel 16S rrna 5 ucundan 500 baz çiftlik bir bölgenin amplifikasyonunu ve sonrasında dizi analizini sağlayarak tür düzeyinde idantifikasyon gerçekleştirmektedir. 16S rrna dizilerinin karşılaştırılması mikobakterilerin idantifikasyonunda güvenilir bir yöntem olmakla birlikte, M. gastri ve M. kansasii gibi bazı türlerin ayırtedilmesinde yetersiz kalabilmektedir. Bu gibi türlerin idantifkasyonu amacıyla, reca gen dizilerinin karşılaştırılmasından da yararlanılmaktadır. reca geni tüm bakterilerde bulunan, DNA hasar onarımı, DNA sentezi ve hücre bölünmesinde rolü olan bir gendir. Bu gen bölgesinin kullanılmasıyla, özellikle 16S rrna gen dizileri çok benzer çıkan türlerin ayırtedilebildiği gösterilmiştir. Single-stranded conformation polymorphism analysis (SSCP) yöntemi, mikobakterilerin idantifikasyonunda dizi analizine alternatif olan bir yöntemdir. Bu yöntemde hedef genin PCR ile çoğaltılmış küçük dizileri kullanılır. Bu diziler ısı ile denatüre edilerek, tek zincirler elde edilir. Tek zincirlerin renatürasyonu sonrasında, farklı dizilerdeki parçalar farklı tersiyer konformasyonlar oluştururlar. Bu parçalar elektroforez ile ayrıştırıldığında, her parça farklı bir hızla hareket eder. Bu yöntem temel olarak genomik DNA daki nokta mutasyonlarının belirlenmesinde kullanılır. Bunun yanısıra son yıllarda, 16S rrna geninin PCR ile çoğaltılmış parçalarının SSCP analizi, bakteri türlerinin idantifikasyonunda kullanılmaktadır. Mikobakteri türlerinin idantifikasyonuna yönelik olarak geliştirilmiş olan SSCP yönteminde, mikobakteriyel 16S rrna geninin değişken bölgelerine özgül dört ayrı çift iplikçikli parça, dört çift fluoresan primer ile çoğaltılmakta ve elde edilen ürünlerin SSCP analizi yapılmaktadır. Bu yöntemle PCR sonrasında SSCP analizi sonucu 30 dakika içinde alınabilmekte, kapiller elektroforez sistemi sayesinde aynı anda 16 örnek test edilebilmektedir. Hızlı ve spesifik bir yöntemdir. PCR-restriksiyon enzim analizi yöntemi, mikobakterilerin idantifikasyonunda kullanılan pratik ve ekonomik bir yöntemdir. Restriksiyon enzim analizi için çeşitli çalışmalarda 16S rrna, hsp65 heat shock protein geni ve rpob geni hedef olarak seçilmiştir. Yapılan çalışmalarda, RNA polimeraz enzimini kodlayan rpob geninin dört restriksiyon enzimi ile (HaeIII, HindII, MvaI ve 391

Alpaslan Alp AccII) kesilmesi ile elde edilen bant paternleri, standart bant paternleri ile karşılaştırılarak mikobakteri türlerinin idantifikasyonu sağlanmıştır. PCR-restriksiyon enzim analizi yönteminde son yıllarda seçilmiş hedef bölgelerden biri de ITS (Internal Transcribed Spacer) bölgesidir. Bu bölge, 16S ve 23S rrna ları kodlayan genler arasında bulunan bir diziden oluşmaktadır. Bu dizide de, her türe özgü faklı nükleotidler bulunması nedeniyle, yapılan çalışmalarda mikobakterilerin idantifikasyonu sağlanabilmiştir. Ancak bu bölgedeki polimorfizm oranının çok yüksek olması nedeniyle, sonuçların değerlendirilmesinde bazı zorluklar yaşandığı görülmüştür. 65 kda ağırlığındaki hsp65 genini hedef alarak yapılan PCR-restriksiyon enzim analizi, yaygın olarak kullanılmakta olan mikobakteri idantifikasyon yöntemlerinden biridir. hsp65 geni, hem çok iyi korunmuş diziler içermekte, hem de türden türe farklılık gösteren diziler bulundurmaktadır. Bu genin 441 baz çiftlik bir dizisi PCR-restriksiyon enzim analizinde çoğaltılarak kullanılmaktdır. İki özgül primer kullanılarak çoğaltılan ürünler, BstII ve HaeIII restriksiyon enzimleri ile kesilmektedir. Böylece elde edilen restriksiyon parçaları poliakrilamid jelde yürütülerek ayrıştırılmaktadır. Poliakrilamid jel elektroforezi sonrasında görülen bantın molekül ağırlığının tam olarak anlaşılabilmesi için molekül ağırlık standartı ile karşılaştırılması gereklidir. İki restriksiyon enzimi ile kesim sonucunda, 80 e yakın mikobakteri türünün herbiri kendine özgü bantlar oluşturduğundan, oluşan bantların molekül ağırlığının belirlenmesi mikobakterilerin idantifikasyonunu sağlamaktadır. Bunun için tek yapılması gereken, örneklerde oluşmuş bantların moleküler ağırlık standartı ile karşılaştırılarak ağırlıklarının saptanması ve hangi türün bantları ile uyuştuğuna bakılmasıdır. Böylece her örnekte iki restriksiyon enzimi ile oluşturulan parçalardaki bantlar saptanarak NTM türünün ismi belirlenebilmektedir. Ancak bazen klasik moleküler ağırlık standartları ile yapılan karşılaştırmalarda, birbirine çok yakın bantların değerlendirilmesinde güçlükler yaşanabilmektedir. Bu güçlüğü aşabilmek amacıyla geliştirilmiş olan bir NTM idantifikasyon kitinde, bilinen mikobakteri türlerinin hem Bst II restriksiyon enzimi ile, hem de Hae III restriksiyon enzimi ile kesildiğinde oluşturacağı olası bant şekillerini içeren iki değişik moleküler ağırlık standartı bulunmaktadır (Diomed). Bu iki moleküler ağırlık standartı ile karşılaştırma yapılırken, elde edilmiş olan bantların tamamının bir karşılığı olduğundan, değerlendirme sırasında hata payı önemli ölçüde azalmaktadır. Son yıllarda NTM infeksiyonlarının tanısında mikolik asit analizi de kullanılmaya başlanmıştır. Mikolik asitler mikobakteri hücre duvarının önemli bir kısmını oluşturan uzun zincirli β-hidroksi yağ asitleridir. Her mikobakteri türünde farklı fonksiyonel gruplar ve farklı karbon sayılı mikolik asitler bulunur. Mikolik asitlerdeki karbon atomu sayısı genellikle 60 ile 90 arasında değişir. Bu türe özgü farklılıklar nedeniyle mikolik asit analizi gerçekleştirilerek mikobakterilerin idantifikasyonu yapılabilmektedir. Bu amaçla kullanılan yöntemler thin-layer chromatography (TLC), high-performance liquid chromatography (HPLC) ve gas-liquid chromatography (GLC) 392

Non-Tüberküloz Mikobakteri İnfeksiyonlarında Laboratuvar Tanı ve Duyarlılık Testleri yöntemleridir. TLC yöntemi uygulanarak, mikolik asitler taşıdıkları ester gruplarına gore 7 grup altında toplanmaktadırlar. Bundan sonraki aşamada, mikobakteri hücresinden metil esterifikasyonu ile saflaştırılan mikolik asitler silikon jel üzerinde yürütülmekte ve oluşan paternler standart suşlarla karşılaştırılarak idantifikasyon sağlanabilmektedir. HPLC analizinde, mikolik asitler polarite ve karbon sayılarına göre ayırtedilebilmektedir. Daha polar olan ve kısa karbon zincirli mikolik asitler, daha kısa elüsyon zamanlarına sahip olmaktadırlar. Bu aşamadan sonra elde edilen grafikler (kromatogram), standart suşların grafikleriyle karşılaştırılarak idantifikasyon sağlanmakatadır. GLC yönteminde ise sadece mikolik asitler değil, mikobakteri hücre duvarının bütün yağ içeriği analiz edilerek idantifikasyon yapılmaktadır. Bu üç mikolik asit analiz yöntemi içinde en güvenilir sonuçlar elde edilen yöntem HPLC yöntemidir. TLC ve GLC yöntemleriyle bazı mikobakteri türleri aynı paternleri verdiği için, her türün idantifikasyonu mümkün olmamaktadır. Sonuç olarak, NTM infeksiyonlarının laboratuvar tanısında biyokimyasal testler, pratik olmamaları, uzun zaman gerektirmeleri ve tüm türlerin tanımlanmasını sağlayamadıklarından, rutin kullanım için uygun değildirler. Moleküler yöntemler, mikobakteri türleri arasında farklılık gösteren gen bölgelerinin çoğaltılması esasına dayanmaktadır. Hedef olarak seçilen başlıca gen bölgeleri 16S rrna, hsp65, reca ve rpob genleridir. Bu gen bölgelerinin dizi analizi sonucunda saptanarak, standart suşlarla karşılaştırılması ile güvenilir bir şekilde tür tayini yapılabilmektedir. Ancak dizi analizi sadece büyük referans laboratuvarlarında yapılabilen pahalı bir yöntemdir. SSCP ve HPLC yöntemleri, dizi analizine alternatif olarak kullanılabilecek hızlı ve özgül yöntemlerdir. PCR-restriksiyon enzim analizi yöntemi de, yaygın olarak kullanılmaya başlanmış olan bir diğer alternatif yöntemdir. Restriksiyon enzim analizi için çeşitli çalışmalarda 16S rrna, hsp65 geni ve rpob geni hedef olarak seçilmiştir. Elde edilen sonuçlar, PCRrestriksiyon enzim analizi yönteminin rutin laboratuvar kullanımına uygun, ekonomik, pratik ve hızlı bir yöntem olduğunu göstermektedir. Non-Tüberküloz Mikobakteri İnfeksiyonlarında Duyarlılık Testleri Günümüzde NTM infeksiyonlarının laboratuvar tanısında önemli gelişmeler kaydedilmiştir. NTM infeksiyonu tanısı konduktan sonra, uygun tedaviye karar verilebilmesi için antibiyotik duyarlılık testlerinin yapılması gerekmektedir. NTM türlerinin duyarlılık testlerinde de, M. tuberculosis kompleksi için kullanılan yöntemler uygulanmaktadır. Ancak test edilen antimikobakteriyel ajanlar birinci sıra ilaçlarla sınırlı tutulmamakta, bunlara ek olarak NTM infeksiyonlarında kullanılabilen çeşitli ilaçlar da eklenmektedir. Günümüzde halen bütün NTM türlerinin duyarlılık testlerine yönelik bir standardizasyon sağlanamamış, bu yönde yapılmış olan çalışmalar belli türlerle sınırlı kalmıştır. National Committy for Clinical Laboratory Standards (NCCLS) tarafından 2000 yılında M24-T2 kodu ile tüberküloz dışı mikobakterilerilerin duyarlılık testlerini de 393

Alpaslan Alp içeren standartlar belirlenmiştir. M24-T2 rehberine göre, mikobakterilerin duyarlılık test protokolleri M. tuberculosis kompleksi, yavaş üreyen non-tüberküloz mikobakteriler ve hızlı üreyen mikobakteriler olmak üzere üç ana gurupta toplanmıştır. NCCLS tarafından, American Thoracic Society nin NTM infeksiyonlarının tedavisinde önerdiği ilaçlar doğrultusunda, standart duyarlılık test protokolleri oluşturulmuştur. NCCLS, agar proportion metodunu pirazinamid dışındaki antitüberküloz ilaçlarda standart metod olarak kabul etmektedir. Standart metod olarak kabul edilen agar proportion metodu yaklaşık üç haftada sonuçlanmaktadır. Daha çabuk duyarlılık test sonucuna ulaşabilmek için Food and Drug Administration (FDA), sıvı besiyerinin kullanıldığı radyometrik BACTEC 460 TB sistemini önermiş olup, bu sistem bugün yaygın olarak kullanılmaktadır. Pirazinamid duyarlılık testi için ise, düşük ph değerinde radyometrik BACTEC 460 TB şişeleri üretilmiştir. Yavaş üreyen NTM türleri insanlarda hastalık oluşturabildiği gibi kolonizasyon nedeni ile de kültürde üreyebilirler. Bu nedenle bu tür mikroorganizmaların kesin olarak hastalık etkeni olduğunun saptanması durumunda duyarlılık testi yapılmalıdır. Yavaş üreyen NTM lerden M.avium kompleksi (MAC), M. kansasi ve M.marinum için standart protokol geliştirilmiştir. MAC tedavisinde 1-2 aylık monoterapi uygulaması sonrasında makrolidlere çok kısa sürede direnç geliştiği gözlenmiştir. Makrolidlere direnç gösteren MAC izolatlarının %95 inden fazlasında 23S RNA geninin V bölgesinde nokta mutasyonu saptanmıştır. Üç ay verilen tedaviye rağmen kültür pozitifliği devam eder (KOAH lılarda 6 ay), bu sürede klinik düzelme olmaz veya hastalık dissemine şekle dönerse duyarlılık testi yapılmalı, daha önce yapılmış ise tekrarlanmalıdır. MAC ın duyarlılık sonuçlarının klinikle korelasyon çalışmaları sadece makrolid grubunda yapılmıştır. Bu nedenle MAC duyarlılık testinde azitromisin ve klaritromisin duyarlılığı araştırılabilir. Azitromisinin düşük çözünürlüğü nedeniyle, klaritromisin duyarlılık testi tercih edilmektedir. MAC duyarlılık testi, sıvı besiyerleri kullanılarak yapılmaktadır. Makrodilüsyon için radyometrik BACTEC sistemi, mikrodilüsyon için ise mikrokuyucuklar önerilmektedir. Makrolidlerin hafif alkali ph da (7.3-7.4), asidik ph ya (6.8) göre daha aktif oldukları bilinmektedir. Bu nedenle NCCLS makrolidler için farklı ph da iki ilaç kritik konsantrasyonu önermektedir. M.kansasi infeksiyonlarında rutin olarak kullanılan antitüberküloz ajanlar rifampisin, etambutol ve isoniaziddir. Ancak, bazen tedavi yetersizliği gözlenebilir ve bundan genellikle rifampisin sorumludur. Bu nedenle başlangıç tedavisine yetersiz cevap veren olgulara antibiyotik duyarlılık testi yapılmalıdır. NCCLS tedavi almamış hastalardan izole edilen tüm M.kansasi suşlarına rifampisin direnç testinin yapılmasını önermektedir. Rifampisine duyarlı suşlar aynı zamanda rifabutine de duyarlı olduğu için, rifabutin duyarlılık testine gerek yoktur. Ancak rifampisin dirençli olgularda rifabutin, ethambutol, 394

Non-Tüberküloz Mikobakteri İnfeksiyonlarında Laboratuvar Tanı ve Duyarlılık Testleri streptomisin, isoniazid, klaritromisin, amikasin, siprofloksasin ve trimetoprim sülfametoksazol (TMP-SMZ) veya sülfometoksazol duyarlılık testleri yapılmalıdır. M.marinum un duyarlılık testinin yapılması iki nedenden dolayı önerilmemektedir. Birincisi, M.marinum antimikrobiyal ajan olarak kullanılan rifampisin, ethambutol, doksisiklin, minosiklin, TMP-SMZ ve klaritromisine her zaman duyarlı bulunmaktadır. İkincisi, mutasyona bağımlı direnç gelişim riski son derece küçüktür. Bununla birlikte M.marinum un duyarlılık testi birkaç aylık tedaviye rağmen klinik olarak cevap alınamayan veya kültür pozitifliği devam eden olgularda önerilmektedir. M.marinum duyarlılık testinde rifampisin, ethambutol, klaritromisin, amikasin ve sulfametoksazol veya TMP-SMZ test edilir. NCCLS, hızlı üreyen mikobakterilerden M.fortuitum grubu mikobakteriler (M.fortuitum, M. peregrinum, M. fortuitum II: variyant kompleksi), M.chelonea ve M.abcessus için standart mikrodilüsyon yöntemini önermektedir. Aynı zamanda M.mucogenicum, M.smegmatis grubu (M.smegmatis, M.goodi, M.wolinskyi) için de mikrodilüsyon yönteminin uygulanabileceği bildirilmiştir. Bu tür bakteriler için duyarlılık testinin ancak steril boşluklardan izolasyon sözkonusu olduğunda yapılması önerilmektedir. Hızlı üreyen mikobakteriler hastalık etkeni olabilecekleri gibi, solunum yollarında da geçici olarak kolonize olabilirler. Bu nedenle balgam kültürlerinin birinde birkaç koloninin üremesi büyük bir olasılıkla kolonizasyonu gösterir ve duyarlılık testine gerek yoktur. Ayrıca 6 aylık tedaviye rağmen kültür pozitifliği devam ediyorsa, duyarlılık testi tekrarlanmalıdır. Hızlı üreyen mikobakterilerin duyarlılık testinde amikasin, sefoksitin, siprofloksasin, klaritromisin, doksisiklin, imipenem, sülfametoksazol veya TMP-SMZ kullanılır. M.chelonae ve M. abcessus suşları TMP- SMZ e dirençli olmakla birlikte, M.fortuitum duyarlıdır. Ayrıca M.chelonae için tobramisin de test edilmelidir. KAYNAKLAR 1. Blackwood KS, He C, Gunton J, Turenne CY, Wolfe J, Kabani AM. Evaluation of reca sequences for identification of Mycobacterium species. J Clin Microbiol 2000 ; 38:2846-2852. 2. Brunello F, Ligozzi M, Cristelli E, Bonora S, Tortoli E, Fontana R. Identification of 54 mycobacterial species by PCR-restriction fragment length polymorphism analysis of the hsp65 gene. J Clin Microbiol 2001; 39:2799-2806. 3. Cloud JL, Neal H, Rosenberry R, Turenne CY, Jama M, Hillyard DR, Carroll KC. Identification of Mycobacterium spp. by using a commercial 16S ribosomal DNA sequencing kit and additional sequencing libraries. J Clin Microbiol 2002 ; 40:400-406. 4. Ghozzi R, Morand P, Ferroni A, Beretti JL, Bingen E, Segonds C, Husson MO, Izard D, Berche P, Gaillard JL. Capillary electrophoresis-single-strand conformation polymorphism analysis for rapid identification of Pseudomonas aeruginosa and other gramnegative nonfermenting bacilli recovered from 395

Alpaslan Alp patients with cystic fibrosis. J Clin Microbiol 1999; 37:3374-3379. 5. Gillman LM, Gunton J, Turenne CY, Wolfe J, Kabani AM. Identification of Mycobacterium species by multiple-fluorescence PCR-singlestrand conformation polymorphism analysis of the 16S rrna gene. J Clin Microbiol 2001; 39:3085-3091. 6. Kim BJ, Lee KH, Park BN, Kim SJ, Bai GH, Kim SJ, Kook YH. Differentiation of mycobacterial species by PCR-restriction analysis of DNA (342 base pairs) of the RNA polymerase gene (rpob). J Clin Microbiol 2001; 39:2102-2109. 7. Koneman EW, Allen SD, Janda WM et al. Color Atlas and Textbook of Diagnostic Microbiology, 5 th ed. Lippincott-Raven Publishers, Philadelphia. 1997: 893. 8. Nolte FS, Metchock B. Manual of Clinical Microbiology, 6 th ed. American Society for Microbiology, Washington DC. 1995: 400. 9. Park H, Jang H, Kim C, Chung B, Chang CL, Park SK, Song S. Detection and idantification of mycobacteria by amplification of the internal transcribed spacer regions with genus and species-specific PCR primers. J Clin Microbiol 2000; 38: 4080-4085. 10. Saniç A. Mikobakterilerde antibiyotik duyarlılık testleri. XXX. Türk Mikrobiyoloji Kongresi Kongre Kitabı 2002: 141-143 11. Siddiqi SH. BACTEC TB System Product and Procedure Mannual, Becton Dickinson, Maryland. 1989. 12. Somoskovi A, Mester J, Hale YM, Parsons LM, Salfinger M. Laboratory diagnosis of nontuberculous mycobacteria. Clin Chest Med 2002; 23: 585-597. 13. Springer B, Stockman L, Teschner K, Roberts GD, Böttger EC. Two-laboratory collaborative study on identification of mycobacteria: Molecular versus phenotypic methods. J Clin Microbiol 1996 ; 34:296-303. 14. Telenti A, Marchesi F, Balz M, Bally F, Böttger EC, Bodmer T. Rapid identification of mycobacteria to the species level by polymerase chain reaction and restriction enzyme analysis. J Clin Microbiol 1993; 31:175-178. 15. Tortoli E. Impact of genotypic studies on mycobacterial taxonomy : the new mycobacteria of the 1990s. Clin Microbiol Rev 2003; 16: 319-354. 16. Turenne CY, Tschetter L, Wolfe J, Kabani A. Necessity of quality-controlled 16S rrna gene sequence databases : Identifying nontuberculous Mycobacterium species. J Clin Microbiol 2001 ; 39:3637-3648. 17. Turenne CY, Witwicki E, Hoban DJ, Karlowsky JA, Kabani A. Rapid identification of bacteria from positive blood cultures by fluorescencebased PCR-single stranded conformation polymorphism analysis of the 16S rrna gene. J Clin Microbiol 2000; 38:513-520. 396