OBEZİTE CERRAHİSİ TİP 2 DİYABETİ TEDAVİ EDEBİLİR!

Benzer belgeler
METABOLİK CERRAHİ İLE TİP 2 DİYABET NASIL TEDAVİ EDİLİR? (VİDEO) OBEZİTE CERRAHİSİ TİP 2 DİYABETİ TEDAVİ EDEBİLİR!

OBEZİTE CERRAHİSİ, BESLENME VE SAÇ DÖKÜLMESİ

OBEZİTE CERRAHİSİNDEN SONRA YENİDEN KİLO ALMANIN TEDAVİSİ

MİDE BALONU UYGULAMASI SONUÇLARIMIZ DOÇ. DR. HALİL COŞKUN

OBEZİTE CERRAHİSİ TİP 2 DİYABETİ TEDAVİ EDEBİLİR!

OBEZİTE CERRAHİSİ, BESLENME VE SAÇ DÖKÜLMESİ

DOÇ.DR.HALİL COŞKUN SHOW TV ANA HABER / BAŞAK ŞEKERPARE DOÇ. DR. HALİL COŞKUN SHOW TV ANA HABER / VOLKAN AKYILDIZ

OBEZİTE CERRAHİSİNDEN SONRA YENİDEN KİLO ALMANIN TEDAVİSİ

GASTRİK BYPASS AMELİYATI HANGİ DURUMLARDA YAPILIR? DOÇ. DR. HALİL COŞKUN MİLLİYET GAZETESİ / KADİR ZEREY

BARİATRİK BESLENME UZMANI: UZM. DYT. NAZLI ACAR

OBEZİTE ÇOCUK SAHİBİ OLMA ORANINI AZALTIYOR! AKŞAM GAZETESİ

OBEZİTE CERRAHİSİNDEN SONRA KALSİYUM, B1 ve B2 VİTAMİNİ ALIMININ ÖNEMİ

BARİATRİK AMELİYATLARIN KİLO VERMENİN ÖTESİNDE 7 ÖNEMLİ YARARI

OBEZİTE CERRAHİSİ, BESLENME VE SAÇ DÖKÜLMESİ

OBEZİTE CERRAHİSİ, BESLENME VE SAÇ DÖKÜLMESİ

OBEZİTE CERRAHİSİ, BESLENME VE SAÇ DÖKÜLMESİ

BARİATRİK CERRAHİ GEÇİRMİŞ HASTALARDA SAÇ DÖKÜLMESİ VE NEDENLERİ

ÇOCUKLARINIZDA OBEZİTEYE DİKKAT!

OBEZİTENİN NEDENİ GELİŞİMİ VE ENERJİ DENGESİ

KİLO KAYBI AMELİYATI VE ÇAPRAZ BAĞIMLILIK: AŞIRI YEME BOZUKLUĞUNA BİR BAKIŞ

Metabolik Cerrahinin Diyabet Tedavisinde Yeri

Op Dr Aybala AKIL. ACIBADEM Bodrum Hastanesi

OBEZİTEYİ ANLAMAK! FAZLA KİLO İLE OBEZİTE ARASINDAKİ FARK NEDİR?

OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASI: KALSİYUM, B1 VE B2 VİTAMİNİ

TÜP MİDE AMELİYATI ÜZERİNE 3. DURUM BİLDİRİM RAPORU (2011)

MERVE SAYIŞ TUĞBA ÇINAR SEVİM KORKUT MERVE ALTUN

Kilo verme niyetiyle diyet tedavisinin uygulanamayacağı durumlar nelerdir? -Hamilelik. -Emziklik. -Zeka geriliği. -Ağır psikolojik bozukluklar

DİYABET CERRAHİSİ ZİRVESİ KONSENSUS KONFERANSI

Şişmanlık (obezite); sağlığı bozacak düzeyde vücutta yağ miktarının artmasıdır.

14 Kasım Dünya Diyabet Günü. Kadınlar ve Diyabet: Sağlıklı bir gelecek hakkımız

BARİATRİK CERRAHİ İLE BESLENME KOMPLİKASYONLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ

BESLENME İLKELERİ BESLEME, BESİN ÖĞESİ VE SAĞLIK

OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASI: KALSİYUM, B1 VE B2 VİTAMİNİ

DİYABET NEDİR? Özel Klinik ve Merkezler

Vitaminlerin yararları nedendir?

Sağlıklı besleniyoruz Sağlıkla büyüyoruz. Diyetisyen Serap Orak Tufan

İleri Obez Diyabetiklerde Tedavi Yaklaşım Bariatrik Cerrahinin Zamanlaması

DOÇ. DR. HALİL COŞKUN - KANALTÜRK ANA HABER - VBLOC UYGULAMASI

SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ

BESİN GRUPLARININ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ

Prof.Dr. Muhittin Tayfur Başkent Üniversitesi SBF, Beslenme ve Diyetetik Bölümü

KARACIGERINI KORU SIGORTAYI ATTIRMA!

OBEZİTE CERRAHİSİNDEN SONRA YENİDEN KİLO ALMANIN TEDAVİSİ

OBEZİTE CERRAHİSİNDEN SONRA GEBELİK VE SONUÇLARI

TİP 2 DİYABETİN TEDAVİSİNDE MİNİMAL İNVAZİV CERRAHİ

OBEZİTENİN OLUŞUMUNDA ENERJİ DENGESİ VE TEDAVİSİ

Kocaeli İlinde Obezite ve Bir Tedavi Alternatifi Olan Obezite Cerrahisi Farkındalığının Değerlendirilmesi

Obezite Nedir? Harun AKTAŞ - Trabzon

Doç. Dr. Halil Coşkun. Dr. Hüseyin Kazim Bektaşoğlu

KİLOLU ÇİZGİ KARAKTERLER ÇOCUKLARI ŞİŞMANLATIYOR!

OBEZİTE CERRAHİSİNDEN SONRA GEBELİK VE SONUÇLARI

OKUL ÇAĞINDA BESLENME

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER

SAĞLIKLI BESLENME TABAĞI

BİR PSİKOLOĞUN OBEZİTE ZAFERİ!

Yeterli ve Dengeli Beslen!

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından da obezite, sağlığı bozacak ölçüde vücutta aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanmıştır.

SAĞLIKLI OBEZLERDE FİZYOTERAPİ VE REFLEKSOLOJİ UYGULAMALARININ ZAYIFLAMAYA ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Kansız kişilerde görülebilecek belirtileri

İLK 1000 GÜNDE UYGULANAN BESLENME POLİTİKALARI VE GELECEK NESİLLERE ETKİSİ

DİYABETES MELLİTUS. Uz. Fzt. Nazmi ŞEKERC

MİDE BALONU UYGULAMASI SONUÇLARIMIZ DOÇ. DR. HALİL COŞKUN

YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ

YETERLİ VE DENGELİ BESLENME NEDİR?

Bariatrik Metabolik Cerrahi Derneği nden BASIN AÇIKLAMASI

OBEZİTE CERRAHİSİNDE SIKÇA SORULAN SORULAR (SSS)

OBEZİTENİN FARKLI ALT-TİPLERİ VE YENİ TEDAVİ YAKLAŞIMLARI

gereksinimi kadar sağlamasıdır.

HIZLI ZAYIFLAMAK MÜMKÜN MÜ?

BARİATRİK AMELİYATLARIN KİLO VERMENİN ÖTESİNDE 7 ÖNEMLİ YARARI

Can boğazdan gelir.. Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur..

OBEZİTE CERRAHİSİ GEÇİREN KİŞİLERDE KİLO VERMEK BEYNİ İŞTE BÖYLE ETKİLİYOR!

Klinik Beslenme Günleri II-Diyabet Karbonhidrat Sayımı

HIZLI ZAYIFLAMAK MÜMKÜN MÜ?

DIABETES MELLITUS NEDİR? NEDENLERİ VE SONUÇLARI. Mümkün olduğunca normal bir yaşam. Lilly Deutschland GmbH Werner-Reimers-Straße Bad Homburg

DİYABETES MELLİTUS. Dr. Aslıhan Güven Mert

SAĞLIKLI BESLENME. AVRASYA ÜNİVERSİTESİ Sağlıklı Yaşam Merkezi Dyt. Melda KANGALGİL

raşitizm okul çağı çocuk ve gençlerde diş çürükleri büyüme ve gelişme geriliği zayıflık ve şişmanlık demir yetersizliği anemisi

Dr. Hülya ÇAKMAK Gıda Mühendisliği Bölümü

DUYGUSAL BESLENME VE OBEZİTE AKŞAM GAZETESİ

Kilomdan ben mi memnun değilim çevremde ki kişiler mi?psikolojik olarak yaşam şeklimi değiştirmeye hazır mıyım?

VERİLERLE TÜRKİYE ve DÜNYADA DİYABET. YARD.DOÇ.DR. GÜLHAN COŞANSU İstanbul Üniversitesi Diyabet Hemşireliği Derneği

Cerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma. Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu

ÇOCUKLARIN BÜYÜME VE GELİŞMESİNDE YETERLİ VE DENGELİ BESLENME

ÇOCUKLARIN BÜYÜME VE GELİŞMESİNDE YETERLİ VE DENGELİ BESLENME

DİYABETTE BESLENME PRENSİPLERİ

Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar.

İnfluenza virüsünün yol açtığı hastalıkların ve ölümlerin çoğu yıllık grip aşıları ile önlenebiliyor.

OBEZİTEYİ ANLAMAK! FAZLA KİLO İLE OBEZİTE ARASINDAKİ FARK NEDİR?

OBEZİTE NEDİR? Erkeklerde %20,5 Kadınlarda ise % 41,0 Toplamda % 30,3 olarak bulunmuştur. İstanbul 33,0 Orta Anadolu 32,9

OBEZİTE ÇOCUK SAHİBİ OLMA ORANINI AZALTIYOR! AKŞAM GAZETESİ

Zeytinyağı ve Çocukluk İnsanın çocukluk döneminde incelenmesi gereken en önemli yönü, gösterdiği bedensel gelişmedir. Doğumdan sonraki altı ay ya da

Algoritmalarla Diyabette Beslenme Tedavisi

.. YILI SAĞLIKLI BESLENME KURS PLANI MODÜL SÜRESİ. sahibi olmak * Beslenme Bilimi * Beslenme Biliminin Kapsamı 16 SAAT.

ÇOCUKLARDA BESLENME. Dr.Belkıs Kütük Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Liv Hospital Ankara

TAKVİYE EDİCİ GIDALAR VE DİĞER İLGİLİ DÜZENLEMELER

Sporcu Beslenmesi Ve Makarna. Prof. Dr. Funda ELMACIOĞLU Beslenme ve Diyetetik Bölümü Bölüm Başkanı

K 2 vitamini takviyesi postmenopozal kadınlarda kalça kemik geometrisi ve kemik gücü endekslerini geliştiriyor

Diyabetes Mellitus. Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı

Transkript:

OBEZİTE CERRAHİSİ TİP 2 DİYABETİ TEDAVİ EDEBİLİR! Journal of the American Medical Association (JAMA) da Laparoskopik Ayarlanabilir Gastrik Bandlamanın (Mide Kelepçesi) (LAGB) Tip 2 Diyabet üzerindeki etkilerini inceleyen ilk randomize kontrollü çalışmanın bugün yayınlanmasından sonra dünyada haber başlıkları Obezite Cerrahisi Diyabeti Tedavi Edebilir olarak belirlendi. JAMA DA YER ALAN LAGB (Laparoskopik Ayarlanabilir Gastric Bandlama) ÇALIŞMASI İLE İLGİLİ ASMBS (American Society for Metabolic & Bariatric Surgery) BİLDİRİSİ 23 Ocak 2008 Obezite ve Metabolizma cerrahları olarak bizler bunu yıllardır biliyorduk. Ancak bugünkü çalışma, Ağustos 2007 de The New England Journal of Medicine da yayınlanan ve obezite cerrahi sonrası anlamlı sağkalım avantajı gösteren iki değerli çalışma ile birlikte, daha fazla göz ardı edilemeyecek yeni ve önemli kanıt oluşturmaktadır obezite cerrahisi hayat kurtarmaktadır ve hastalığı yok edebilir ya da dramatik olarak iyileştirebilir! Ne var ki bu kanıtlara rağmen, diğer klinik çalışmalar ve Center for Medicare & Medicaid Services (CMS) in yaptırımları nedeniyle birçok özel sağlık sigorta şirketi obezite cerrahisine ulaşımı sınırlamaktadır. Obezite, Tip 2 diyabet ve başka hastalıklardan dolayı daha fazla yaşam kaybedilmeden bu durumun değişmesi zorunludur. Aşağıda JAMA çalışmasının anahatları ve özeti verilmektedir: Çalışmanın Önemi ve Etkisi 1) Bu çalışma erken dönem Tip 2 diyabet tedavisinde obezite cerrahisinin (Laparoskopik Ayarlanabilir Mide Kelepçesi)

bilinen tıbbi tedaviye göre daha yüksek etkinlik sağladığını gösteren ilk randomize kontrollü çalışmadır. Cerrahi grubunda tam iyileşme oranının %73 olmasına karşı tıbbi yaklaşım grubunda %13 olması, literatürde Tip 2 diyabet tedavisinde kullanılan herhangi bir tedavi kombinasyonu ile ilgili randomize kontrollü çalışmalar arasında bildirilmiş en yüksek değerler arasındadır. Sonuçlar Tip 2 diyabetik ve hafif-orta obezitesi olan hastalar için obezite cerrahisinin bir tedavi seçeneği olarak değerlendirilmesi gerektiğini öne sürmektedir. 2) Bu çalışma Vücut Kitle İndeksi (VKİ) <35 kg/m 2 olan diyabetik hastalarda bilinen tıbbi tedavi ile karşılaştırıldığında obezite cerrahisinin daha etkin olduğunu gösteren ilk randomize kontrollü çalışmadır. Diğer çalışmalarda belirtilen VKİ<35 olan seçilmiş hasta grubunda obezite cerrahisinin yararlı olabileceği yönündeki kanıtları desteklemektedir. Aynı zamanda 1991 de oluşturulan NIH kılavuzunda obezite cerrahisinin uygunluğu için VKİ değerinde 35 in mutlak alt sınır olarak kabul edilmiş olmasını sorgulatmaktadır. 3) Her ne kadar çalışma diyabetin tedavisinde tıbbi ve cerrahi tedavi arasındaki komplikasyon oranlarını karşılaştırmak açısından yeterli kuvvete sahip olmasa da, tıbbi ve cerrahi tedavi için komplikasyon oranları benzerdir. İki grupta da ciddi bir istenmeyen etki görülmemiştir. Diğer çalışmalar bu hasta grubunda obezite cerrahisi için göreceli olarak düşük komplikasyon oranları bildirmekte, bu toplulukta obezite cerrahisinin kabul edilebilir yarar/zarar oranı ile uygulanabileceğini düşündürmektedir. 4) Bu çalışmada elde edilen son derece olumlu sonuçlara ek olarak SOS ve Adams (NEJM, Ağustos 2007) tarafından bildirilen sağkalım avantajı, obezite ve diyabet tedavisinde cerrahinin yerinin değerlendirilmesi açısından yeni bir multidisipliner konsensus oluşturulması gerektiği görüşünü desteklemektedir. 5) Bu çalışma incelenmesi gereken başka alanlar olduğunu

göstermektedir. Bunlar arasında remisyonun sürekliliği, cerrahinin daha ileri diyabet üzerine etkisi, diğer obezite cerrahisi işlemlerinin göreceli yarar/zarar oranları, cerrahinin körlük, böbrek yetersizliği ve kardiyovasküler olaylar gibi sekonder diyabet komplikasyonları üzerindeki etkisi gibi konular bulunmaktadır. Devlet tarafından desteklenen, spesifik olarak iyi planlanmış klinik çalışmalar arttırılmalı ve bu ve diğer çalışmaların ortaya koyduğu önemli sorular incelenmelidir. Amerika Birleşik Devletleri diyabet veya obezite için cerrahi tedavinin değerlendirilmesi amacıyla göreceli olarak az yatırım yapmıştır. 6) Bu çalışmada elde edilen son derece olumlu sonuçlarla birlikte SOS ve Adams (NEJM, Ağustos 2007) tarafından bildirilen sağkalım avantajı, Medicare, NIH ve diğer Amerikan hükümet birimleri tarafından bildirilmiş ve yaygın kabul gören kriterlere dayalı olarak obezite cerrahisi için kapsama sağlamayan üçüncül sağlık ödeyicilerine karşı etik ve hukuki bir iddia oluşturmaktadır. 7) Önleme: Her ne kadar bu çalışma Tip 2 diyabetin etkin tedavisinde obezite cerrahisinin yeri için kuvvetli kanıt sağlasa da, Amerikan hükümeti, sağlık birimleri, sivil liderler ve politika oluşturanlar, gelecek nesillerde artacak diyabet yükünü azaltmak amacıyla, diyabetin önlenmesi konusuna odaklanmalıdır. ÖZET Tip 2 Diyabet için Ayarlanabilir Gastrik Bandlama ve Konvansiyonel Tedavinin Özeti ve Önerdikleri. JAMA da Yayınlanmış Bir Randomize Kontrollü Çalışma 23 Ocak 2008 Dixon JB, Obrien PE, Playfair J, Chapman L, Schachter LM, Skinner S, Proietto J, Bailey M, Anderson M. JAMA. 2008:299 (3): 316-323 İçerik: Gözlemsel çalışmalar Tip 2 diyabette cerrahi olarak sağlanmış kilo kaybının etkin tedavi

olabileceğini öne sürmektedir. Amaç: Cerrahi olarak indüklenmiş kilo kaybının konvansiyonel kilo kaybı ve diyabet kontrolü yöntemleri ile karşılaştırıldığında daha iyi glisemik kontrol sağladığını ve daha az diyabet medikasyonu gerektirdiğini saptamak. Yöntem, Ortam ve Katılımcılar: Avusturalya da yerleşik tedavi programlarına kayıtlı genel toplumun başvurduğu Üniversite Obezite Araştırma Merkezi nde Aralık 2002 ile Aralık 2006 tarihleri arasında yapılan körlenmemiş randomize kontrollü çalışma. Katılımcılar yeni tanı konulmuş (<2 yıl) Tip 2 diyabetli 60 obez (VKİ >30 ve <40) hastadan oluşmaktadır. Girişimler: Hayat stilinin değiştirilmesi ile kilo kaybına odaklanan konvansiyonel diabet tedavisi ile laparoskopik ayarlanabilir gastrik bandlama ile birlikte uygulanan konvansiyonel diyabet bakımının karşılaştırılması. Ana Sonuç Ölçütleri: Tip 2 diyabetin remisyonu (glisemik hiçbir tedavi almaksızın açlık kan şekeri <126 mg/dl [ 7.0 mmol/l] ve glikozile hemoglobin [HbA1c] değeri <%6.2). İkincil ölçütler kilo ve metabolik sendrom bileşenleri içermektedir. Analizler amaçlanan tedavi yöntemine göre (intention to treat) yapılmıştır. Bulgular: Katılan 60 hastadan 55 i (%92) 2 yıllık takibi tamamladı. Tip 2 diyabet remisyonu cerrahi grupta 22 (%73), konvansiyonel tedavi grubunda 4 (%13) hastada sağlandı. Cerrahi grupta remisyon için göreceli risk 5.5 idi (%95 güvenilirlik aralığı, 2.2-14.0). İki yılda kilo kaybı cerrahi ve konvansiyonel tedavi grubunda sırasıyla, ortalama (SS) değer olarak, %20.7 (%8.6) ve %1.7 (%5.2) idi (P <.001). Tip 2 diyabetin remisyonu kilo kaybı (R2 = 0.46, P <.001) ve düşük bazal HbA1c (kombine R2 = 0.52, P <.001) düzeyi ile ilişkili idi. Her iki grupta da ciddi komplikasyon görülmedi. Sonuçlar: Cerrahi grubuna randomize edilen katılımcıların daha fazla kilo kaybetmeleri nedeniyle

Tip 2 diyabet remisyonu sağlanması olasılıkları daha yüksek idi. Bu sonuçların daha büyük, çeşitliliği daha fazla bir toplulukta doğrulanması ve uzun dönem etkinliğinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Doç. Dr. Halil Coşkun OBEZİTENİN OLUŞUMUNDA ENERJİ DENGESİ VE TEDAVİSİ Obezite günümüzde tüm dünyada global bir epidemi halini almıştır. Obez insanların bazen insan üstü gayretine rağmen hızla yayılmaya devam etmektedir. Bu kişilerin gayreti fizyolojik mekanizmalar tarafından engellenmektedir. Her kişiye ait genetik olarak tanımlanan ve yağ dokunun miktarını belirleyen yağ doku kontrol merkezi vardır. Bu merkez vucut yağ oranından azalma olduğunda devreye girip iştah ve enerji harcaması üzerinde değişiklikler yapar ve bu sonuçta kilo kaybını engeller. Bu merkezin insanların açlık dönemlerinde kişiyi açlığa karşı korumak için geliştiği düşünülmektedir. Bu vucut ağırlığını düzenleme sistemi, enerji dengesi nedeniyle cerrahi olmayan yöntemlerle uzun dönem kilo kaybı sağlayabilmeksi neredeyse imkansızdır. Diyet, egzersiz ve obezite ilaçlarıyla en fazla vucut ağırlığının %5-10 u arasında kilo vermek mümkündür ve bu yaklaşım bırakıldığında tekrar geri kilo alınımı nerdeyse kuraldır. Ancak önemle belirtilmesi gereken bir konu, küçük miktarlarda kilo verilmesi dahi obeziteye ait yandaş hastalıkların düzelmesinde verilen kilonun orana bağlı olmaksızın yardımcı olmaktadır.

Yinede daha fazla kilo verilmesi ve bunun uzun sürede geri alınmaması bu yandaş hastalıkların düzelmesinde daha çok yardımcı olmaktadır ve bu hastalarda uzun dönemde oluşan psikolojik baskının ortadan kalkmasını sağlamaktadır. Günümüzde uzun süreli kilo kaybı oluşturmanın en etkili yöntemi cerrahi tedavilerdir. Bu uygulamalarla vucüt ağırlığı ortalama %35-45 arasında azaltılıp, en az 10-15 yıl böyle kalmasına neden olmaktadır. Cerrahi sonrası kilo kaybı, obeziteye ait bugüne kadar belirlenmiş tüm yandaş hastalıkların azalmasına neden olur. Bunlar içinde şeker hastalığı (Tip 2 diyabet), hipertansiyon, dislipidemiler, alkole bağımlı olmayan karaciğer yağlanması, uyku apnesi, kalp hastalıkları, reflü özofajit, artrit, infertilite (kısırlık), stres inkontinans ve bacaklarda venöz staza bağlı ülserlerdir. Net sonuç; yaşam kalitesinde artma ve ölüm riskinde azalmadır. Bir gerçek var ki obezite cerrahi bir girişimdir ve beraberinde komplikasyonlar taşır, ancak bu riskler obezitenin risklerinin yanında oldukça düşük düzeydedir. Aynı zamanda son yıllarda obezite cerrahisinin çok daha güvenli bir şekilde yapıldığı bilinmektedir. Doç. Dr. Halil Coşkun OBEZİTE CERRAHİSİNDEN SONRA YENİDEN KİLO ALMANIN TEDAVİSİ Ameliyat, önemli ölçüde kilo vermek için güçlü bir araç sağlar, ancak uygun bir bakım olmazsa bu araç etkinliğini kaybederek yeniden kilo almaya yol açabilir.

Kilo Almayı Önlemenin Temelleri Yeniden kilo almayı önlemenin temeli eğitim ve düzenli takipdir. Hem ameliyattan önce, hem de ameliyattan sonra hastalara, başarılarını optimize etmek için ameliyatlarını nasıl kullanacaklarının öğretilmesi gerekir. Optimum eğitim; ameliyat sonrası diyette danışma, davranışsal değişim ve ekzersiz konularını içermelidir. Yeniden kilo alan bir hastayla görüştüğümde öncelikle, beni görmeye gelme cesaretine sahip olduğundan dolayı kendisini kutlarım. Vizit sırasında başlıca odaklandığım şey, yeniden kilo almanın; anatomik bir problemden mi (ameliyatta yanlış giden bir şeyler), medikal bir problemden mi yoksa davranışsal bir problemden mi (eski alışkanlıklara dönüş) kaynaklandığının anlaşılmasıdır. Yeniden kilo alma konusunu çözerken aşağıdaki soruları sormak oldukça yardımcı olmaktadır; 1. Günde kaç kere yemek yiyorsunuz? 2. Günde kaç kere acıkıyorsunuz? 3. Hiç doyduğunuzu hissediyor musunuz, hissediyorsanız ne kadar sürüyor? 4. Bir oturuşta ne kadar yemek yiyebilirsiniz? 5. Mide ekşimesi ya da reflü yaşıyor musunuz? 6. Herhangi bir yeni ilaca başladınız mı? 7. Enerji düzeyiniz nasıl? 8. Yaşantınızda yeni ya da devam eden stres faktörü var mı? 9. Yeniden kilo almanızın nedeni hakkında ne düşünüyorsunuz?

Eğer bir hasta aniden daha büyük öğünler tolere edebilmeye başlamışsa, artan sıklıkta açlık hissi yaşıyorsa ya da yeni veya tekrarlayan reflüsü varsa o zaman, daha çok bir anatomik problemle (ameliyatta kötü giden birşeyler) karşı karşıya olunduğundan şüphe edilmelidir. Anatomik problemlerin tanısı en iyi şekilde, üst gastrointestinal endoskopi ile konur. Aşağıda yeniden kilo almanın bazı anatomik nedenleri yer almaktadır; Anatomik Poş genişlemesi (Mide Bandı için) Mide bandı problemleri (balon kaçağı, tüpte delik, port bağlantısının kesilmesi, band ta kayma, band migrasyonu vb) Anastomotik genişleme (Gastric Bypass için) Mide hacim genişlemesi (Tüp Mide için) Yeniden kilo almaya yol açabilen bazı medikal durumlar da vardır. En yaygın olanlarını aşağıda listeledim. Bunların çoğunun tanısı, iyi bir medikal öykü ve kan testleri ile konulacaktır. Medikal Gebelik Tiroid hastalıkları Adrenal hastalıkları Yeni ilaçlar Böbrek ve/veya kalp problemleri Deneyimlerime göre kilo kaybı ameliyatından sonra yeniden kilo almanın anatomik ve medikal nedenleri oldukça nadirdir, ancak mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Hastaların büyük çoğunluğunda yeniden kilo alma hastanın eski, sağlıksız alışkanlıklarına tekrar geri dönmesinin sonucudur. İyi haber, erken müdahale ve hastayla özel konuları ele almakla, sıklıkla hastanın yeniden kilo almasının önlenebildiğidir.

Doç. Dr. Halil Coşkun OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASINDA HANGİ VİTAMİNLERE GERÇEKTEN İHTİYACIM VAR? Kilo kaybı ameliyatlarından sonra çoğu insanın benimsemek zorunda olduğu yeni alışkanlık, her gün vitamin almaktır. Gerçekte ne almam gerekir? sorusunu cevaplarken ilk ve en önemli cevap şudur: Doktorunuz ne öneriyorsa onu alın. Sürecin bir yerinde doktorunuz muhtemelen size prosedürünüze dayalı olarak ameliyattan sonra almanız gereken vitaminlerin bir listesini vermiştir. Ayrıca doktorunuz laboratuar sonuçlarınıza baktığında sadece sizin için çok özel önerilerde bulunabilir. Genel olarak söylemek gerekirse ameliyattan sonra takviye almanın üç nedeni vardır; 1- Daha az gıda alsanız bile yeterli vitamin ve mineral aldığınızdan emin olmak için 2- Prosedürünüzden dolayı daha büyük bir riski bulunan yetersizlikleri önlemeye yardımcı olmak için 3- Bazı durumlarda beslenme yetersizliğinin tedavisi için Ameliyattan sonra alınan takviyelerin en yaygın türleri multivitaminler, kalsiyum, B12 vitamini ve demirdir. Multivitaminler Bir obezite ameliyatı geçirdiğinizde, hangi prosedür uygulanmış olursa olsun kilo vermenizin temel bir nedeni daha az yemenizdir. Kişiler daha az yediklerinde, her gün gerekli olan vitamin ve minarellerin herbirini elde etmeleri güçtür gerçek şudur ki insanların çoğu, istedikleri kadar yemek yeseler bile bunu yapamazlar.

2008 yılında, 210 ameliyat geçirmiş hastayı iki yıl izleyerek yedikleri besinleri Dietary Referance Intake (DRI) (Önerilen diyet miktarı) ile karşılaştıran bir çalışma yapılmıştır. Ameliyattan sonra daha iyi yeme eğiliminde olan hastaların bile A vitamini, C vitamini, kalsiyum, demir, B1, B3, B6, folat, biotin ya da pantotenik asitin (B5) minimum miktarını bile alamadığı ortaya çıkarılmıştır. Almanız gereken multivitamin türü geçirdiğiniz ameliyat tipine göre farklılık gösterebilir ve çoğu hastadan tüm vitaminlerin günlük değerlerinin yüzde 100 ü ile ufak miktarlarda mineralleri içeren birşeyler almaları istenir. Bir multivitaminin kalsiyum, magnezyum ve potasyum gibi minerallerin günlük değerlerini içerme olasılığı çok düşüktür. Kendilerini komple olarak niteleyen ürünler, aslında tüm vitamin ve mineralleri sağlamayabilir, bu nedenle etiketleri dikkatlice okumak gerekmektedir. Kalsiyum Mayo Klinik ten doktorlar, yakın zamanlarda geçmiş 20 yılda obezite ameliyat yaptırmış olan 97 hastayı incelemişlerdir. Bu hastaların 21 inde, toplam olarak 31 adet kırık olgusu bulmuşlardır bu, genel popülasyonun kırık riskinin iki katından fazladır. Kırıkların çoğu ameliyattan sonra ortalama yedi yılda, öncelikli lokasyon olarak el ve ayaklarda oluşmuştur. Diğer kırık bölgeleri kalça, omurga ve üst koldur. Kemik kaybı tüm obezite ameliyat türlerinden sonra mevcut bir risk olup, yeterli miktarda kalsiyum almak kemik kaybının önlenmesinin önemli bir parçasıdır. American Society for Metabolic and Bariatric Surgery nin obezite ameliyatlarından sonra önerdiği kalsiyum alımı aşağıdaki gibidir: Ayarlanabilir Mide Bandı (Kelepçe): 1.500 mg kalsiyum Gastrik Bypass: 1.500 1.800 mg kalsiyum sitrat Duodenal Switch: 1.800 2.400 mg kalsiyum sitrat B12 Vitamini B12 nin emilimi için mide çok önemlidir. Bunun nedeni, mide asitinin kandan B12 salınmasına yardımcı olması ve mide tarafından üretilen bir diğer madde olan intrinsek faktörün B12 emilimi için gerekli olmasıdır. Gastric Bypass ve Tüp Mide gibi obezite cerrahi prosedürleri, B12 emilimini daha zor hale getirmektedir. Sıklıkla, bu prosedürleri yaptıran kişilerin enjeksiyon, burun spreyi ya da dil altı tablet olarak ilave B12 alması gerekmektedir.

Demir Düşük demir ya da demir yetmezliği anemisi, bir obezite cerrahisi komplikasyonu olabilir, ancak özellikle gastric bypass tan sonra yaygındır. Gastrik bypass tan sonra demir düzeylerini sürdürmek daha zordur, çünkü demirin emildiği başlıca bölge olan oniki parmak barsağı bypass edilmiştir. Pek çok doktor hastaların, yetmezlik gelişmesine karşı korunmak üzere önleyici olarak demir almalarını önermektedir. Diğer Besinler Beslenme ile ilgili laboratuar sonuçlarınıza ve programlarınızın özgün konularına bağlı olarak diğer besinleri almanız istenebilir. Bazı yaygın besinler D vitamini, Tiamin (B1) ve protein takviyelerini içerir ancak başkaları da söz konusu olabilir. Burada doktorunuzun tavsiyesi dikkate alınmalıdır. Sonuç Son bir öneri: vitaminlerinizi almazsanız işe yaramazlar. Birçok kişi ne almaları gerektiği ile aşırı ilgilenir, ancak gerekli besinleri günlük bazda almakta iyi bir iş çıkarmazlar. Ayrıca ameliyattan bir ya da iki yıl sonrasına kadar vitaminlerini almak, pek de yaygın olmayan bir şey değildir ancak, zamanla bırakabilmektedirler. Beslenme yetersizliklerinin çoğunu önlemek, tedavi etmekten daha kolaydır ve bir kez ameliyat oldunuz mu bir problem oluşma riski hiçbir zaman kaybolmaz. Temel beslenme programınıza bağlı kalmak, hem sağlığınızı hem de başarınızı sağlamaya yardımcı olacaktır. Doç. Dr. Halil Coşkun OBEZİTE CERRAHİSİ, BESLENME VE SAÇ DÖKÜLMESİ Belirli bir zamanda tipik olarak saçın yaklaşık yüzde 90 ı anagen (büyüme fazında), yüzde 10 u da telogendir (pasif ya da

durgunluk fazında). Bunun anlamı dökülen saçınız çıkan saçınızdan çok daha az olduğundan, dikkate değer bir saç kaybınız olmamasıdır. Ancak bazen bu durum değişebilir. Obezite cerrahisi hastalarının operasyondan sonraki yaygın bir korkusu ve şikayeti, saç dökülmesidir. Biz insanların çoğu için saçlarımız, öz imajımız ile vücut imajımızın önemli bir parçası olmakla birlikte vücutlarımız için bu durum çok önemli değildir. Bu nedenle beslenmenin saç sağlığı üzerinde büyük bir etkisi olabilir, çünkü vücut bir seçim yapmaya zorlandığı zaman besin gereçlerini saçlarınızdan uzağa, beyniniz ve kalbiniz gibi yaşamsal organlarınıza kaydıracaktır. Saç dökülmesinin birçok nedeni vardır. Obezite cerrahisinden sonraki en yaygın saç dökülmesi şekli tıbbi olarak telogen effluvium olarak bilinen ve hem beslenme ile ilgili hem de beslenme ile ilgili olmayan nedenleri bulunabilen dağınık dökülmedir. Saç Çıkması ve Dökülmesi. Farkında olsanız da olmasanız da yaşamınızın çoğunda her zaman için hem saç çıkması hem de saç dökülmesi süreci yaşarsınız. İnsan saç foliküllerinin iki durumu vardır: büyüme fazı olan anagen ve pasif ya da durgunluk fazı olan telogen. Saçların tümü yaşamlarına anagen fazda başlar, bir süre için büyür ve sonra da yaklaşık 100 ila 120 gün süren telogen fazına geçerler. Bunu takiben saçlar dökülür. Belirgin stres türleri saçların çok daha büyük bir yüzdesinin telogen fazına geçmesine neden olur. Bu geçişle ya da telogen effluvium ile sonuçlandığı bilinen stres etkenleri şunları içerir: 1- Yüksek ateş 2- Ağır enfeksiyon 3- Önemli bir ameliyat 4- Akut fiziksel travma 5- Zayıf düşüren kronik hastalıklar (kanser ya da son aşamadaki karaciğer hastalığı gibi) 6- Hormonal bozukluklar (hamilelik, çocuk doğurma ya da

östrojen tedavisinin kesilmesi gibi) 7- Sıkı diyet (şok diyet) 8- İştahsızlık 9- Düşük protein alımı 10- Demir ya da çinko eksikliği 11- Ağır metal zehirlenmesi 12- Bazı ilaçlar (beta blokerler, antikoagülanlar, retinoidler ve immünizasyonlar gibi) Obezite Cerrahisi ve Saç Dökülmesi: Beslenme ile ilgili nedenler bir yana obezite cerrahisi ameliyatı olanlarda zaten iki önemli risk mevcuttur, bunlar; önemli bir ameliyat ve hızlı kilo kaybıdır. Yalnız bu etkenler bile ameliyattan sonra görünen saç dökülmesinin çoğundan sorumlu olabilir. Beslenme ile ilgili bir nedenin yokluğunda saç dökülmesi, telogen faza geçen saçların tümü dökülene kadar devam edecektir. Bunları anogen faza geri döndürmenin bir yolu mevcut değildir. Diyetle ilgili bir nedenin yokluğunda saç dökülmesi, nadiren altı aydan fazla sürer. Telogen effluviumda saç folikülleri zarar görmediğinden, saçlar yeniden çıkacaktır. Bu nedenle doktorların çoğu obezite cerrahisi geçiren hastalarını zamanla, sabırla ve iyi bir besin alımı ile saçlarının yeniden çıkacağı konusunda ikna edebilmektedir. Kesintili besin yetersizliklerinin telogen effluviuma neden oldukları ve katkıda bulundukları bilinmektedir. Aşağıdaki durumlarda obezite cerrahisi sonrası saç dökülmesinde beslenme ile ilgili katkıdan daha fazla şüphelenilmelidir; * Ameliyattan sonra bir yıldan daha fazla süren saç dökülmesi * Ameliyattan altı aydan daha fazla bir süre sonra başlayan saç dökülmesi * Yemek yemede güçlük çekmiş ve/veya takviye alımına uymamış hasta * Ferritin, çinko ya da protein değerleri düşük çıkan hasta * Beklenenden daha hızlı kilo vermiş olan hasta * Diğer yetersizlik belirtilerinin bulunması Demir: Saç dökülmesi ile en çok bağlantısı bulunan tek besin öğesi demirdir. Kansızlığa bağlı olmayan demir eksikliği ile saç dökülmesi arasındaki bağlantı ilk olarak 1960 larda açıklanmışsa da son 10 yıla kadar izlem çalışması ya yapılmamış ya da çok az sayıda yapılmıştır. Yeni araştırmalar saç dökülmesinin tanısal aracı olarak ferritinin önemi

konusunda çelişkili olmakla birlikte telogen effluviumdaki önemli sayıda insanın demir tedavisine yanıt verdiği saptanmıştır. Saç sağlığı için optimum demir düzeyleri belirlenmemiş olmasına rağmen 40 ug/l nin altındaki bir ferritin düzeyinin, kadınlardaki saç dökülmesi ile ilişkili olduğuna dair bazı sağlam kanıtlar vardır. Bu değer kansızlık için düşünülen düzeyin epey üzerinde olduğundan değersiz görülmekte ve doktorların bunu bir eksiklik olarak görmesi beklenmemektedir. Çinko: Çinko eksikliği hem hayvan çalışmalarında hem de insan olgularında saç dökülmesi ile ilişkilendirilmiştir. İnsanlarda çinko eksikliğini hem telogen effluviyuma hem de immün aracılı saç dökülmesine bağlayan veriler mevcuttur. Çinko eksikliği biliopankreatik diversiyon / duodenal switch sonrası için iyi bilinen bir problem olup, gastric bypass ve mide bandı gibi diğer prosedürlerle de oluşabileceğine ilişkin bazı göstergeler bulunmaktadır. 1996 yılında bir grup araştırmacı vertikal band gastroplasti (VBG) ameliyatı geçiren hastalardaki saç kaybı ile ilgili tedavi amaçlı olarak yükzek dozda çinko ile çalışmayı seçti. Çalışmada, ameliyat sonrası saçları dökülen hastalara günde üç kez 200 mg çinko sülfat (45 mg doğal çinko) verildi. Bu, hastaların almakta olduğu multivitamin ve demir takviyelerine ilave idi. Çinko ya da diğer besin öğeleri için laboratuar tetkikleri yapılmadı. Araştırmacılar, çinko alan hastalarda altı ay sonra saç dökülmesinin yüzde yüz durduğunu saptadılar. Daha sonra çinkoyu kestiler. Beş hastada çinko kesildikten sonra saç dökülmesi yeniden başladı, takviyenin yenilenmesinden sonra ise tekrar durdu. Beslenme kökenli olmayan telogen effluviyumda saç dökülmesinin normal olarak altı ay içinde durmasının beklenebileceğinin kaydedilmesi önemlidir. Araştırmacılar labratuvar çalışması yapmadıklarından ve kontrol grubu da söz konusu olmadığından, bu noktada anlamlı olan hastalar yalnızca çinkonun kesilmesinden sonra saç dökülmesi sürenlerdir. Bu nedenle de çinkonun obezite cerrahisinden sonraki saç dökülmesini önlediğini söyleyemeyiz, bu tür bir bağlantı kurulabilmesi için kesinlikle daha fazla çalışma yapılması gerekmektedir. İlave önemli bir not: Yetişkinlerde tolere edilebilir Çinko alımı üst düzeyi 40 mg/gün olarak tayin edilmiştir. Söz konusu

çalışmada bu düzeyin üç katı fazla bir günlük doz kullanılmıştır. Bu düzeyler sindirim sistemi rahatsızlıklarına neden olmakla kalmaz, 60 mg/gün düzeyleri ile birlikte (çoğunlukla bakır eksilmesine bağlı olarak) kronik zehirlenme başlayabilir. Bu çalışmayla ilgili bilgiler yüksek dozda çinkonun kilo kaybı ameliyatı sonrasındaki saç dökülmesini önlediği mesajı ile birlikte birçok destek grubu ve sohbet odalarına, hatta doktor muayenelerine kadar taşınmıştır. Hastalara, yüksek dozlu çinko tedavisinin kanıtlanmış olmadığı ve zehirlenme risklerinden dolayı yalnızca gözetim altında yapılması gerektiği uyarısında bulunulmalıdır. Bu tür yüksek bir doz vermeden önce çinko eksikliğini kontrol etmeye yönelik olarak yapılacak bir test en iyi yöntem olacaktır. Protein: Düşük protein alımı saç dökülmesi ile ilişkilidir. Yetersiz protein alımı duodenal switch ile ve çok daha az bir derece de gastric bypass ile bildirilmiştir. Cerrahların yalnızca yaklaşık %8 i total protein, albümin ve pre-albümin laboratuar takibi yaptıklarından, görülme sıklığı ile ilgili olarak çok şey bilinmemektedir. Sınırlı çalışmalar, en çok riski bulunan hastaların, en hızlı ya da en fazla miktarda kilo kaybeden hastalar olduğunu ileri sürmektedir. Gastrik Bypass ameliyatı ile birlikte hidroklorik asit (HCl), pepsinojen ve normal mide sıvısı önemli ölçüde azaltılmış olmaktadır. Ayrıca protein sindirimine yardımcı olan pankreatik enzimler de ince barsağın alt kısmına yönlendirilmektedir. Bu nedenle de çoğu olgunun sorumlusunun yetersiz emilim değil, yetersiz sindirim olması muhtemeldir. Bazı çalışmalar da etken olarak düşük protein alımını göstermiştir. Araştırmalar aynı zamanda düşük amino asit I-Lisin düzeyinin saç dökülmesine katkıda bulunduğunu ve Lisin yokluğunun ise hem demir durumunu hem de saçların yeniden çıkmasını iyileştirebileceğini göstermektedir. Demir tedavilerine ek olarak 1.5-2 gram arasında I-Lisin ile takviye edilen saç dökülmeli anemik hastalar üzerinde yapılan bir çalışmada ferritin düzeyleri, tek başına demir terapisine kıyasla önemli ölçüde artmıştır. Pek çok kişi besin Biotini takviyesinin ya da topikal uygulamasının ya saç dökülmesini önlediğine ya da yeniden saç çıkmasını artırdığına inanmaktadır. Bugüne kadar her iki varsayımı da destekleyecek bir bilgi mevcut değildir. Biotin

eksikliği cilt iltihabına neden olabilirse de saç kaybının yalnızca aşırı derecede indüklenmiş hayvan modellerinde ya da aşırı derecede yumurta beyazından oluşan uzatılmış ekstrem diyet durumlarında oluştuğu bilinmektedir. Diğerleri: Saç sağlığı ile ilişkili diğer besin öğeleri A vitamini, İnositol, Folik asit, B-6 vitamini ve başlıca yağlı asitlerdir. Saç dökülmesi ayrıca tiroid hastalığı ve polikistik over sendromu gibi sistemik hastalıklardan da kaynaklanabilir ve genlerden etkilenir. Sonuç: Saç dökülmesi obezite cerrahisi hastaları için rahatsız edici olabilir ve bir çoğu bunu önleyip önleyemeyeceğini görmek için kendi başlarına besin öğelerini denemeye kalkışırlar. Ne yazık ki erken saç dökülmesinin önlenebilir olduğuna ilişkin bulgular azdır, çünkü büyük bir olasılıkla ameliyat ve hızlı kilo kaybından ileri gelmektedir. Bununla birlikte sonradan oluşan saç dökülmesi beslenme ile ilgili bir problemin, özellikle de demir eksikliğinin bir göstergesi ve klinik olarak yararlı bir işaret olabilir. Potansiyel saç dökülmesi ve altta yatan muhtemel nedenleri konusunda hastaları bilgilendirmek, bilinçli seçimler yapmalarına ve gerçek değeri çok az olan reklam materyallerine para harcamaktan kaçınmalarına yardımcı olabilir. Doç. Dr. Halil Coşkun ÇOCUKLUK OBEZİTESİ NEDENLERİ VE DİKKATE ALINACAK HUSUSLAR Çocukluk çağındaki obezitenin yaygınlığı giderek artmaya devam etmektedir. Şu anda çocuklarımızın %20-25 i obez olarak sınıflandırılmaktadır. Yetişkin nüfusun obezite oranlarının yatay hale gelmeye başladığı günümüzde bu durum, endişe vericidir. Ne yazık ki çocuklarda bu yatay hale geliş trendi henüz görülmemektedir. Yetişkinlerin obezite ile karşılaştıkları birçok tıbbi problemin artık genç nüfusta da

göründüğünü biliyoruz. On yıl önce diyabet, yüksek tansiyon ve osteoartrit gibi hastalıklar çocuk hastalarda hemen hiç bilinmezken şimdi bunları çocuklarda görmekteyiz. HANGİ ÇOCUKLAR OBEZ SAYILIR Genel olarak kabul edilen tanıma göre yaş yüzdeliği için %95 ten büyük bir vücut kitle indeksi olan çocuklar obezdir. YEMEK YEME TARZIMIZI DEĞİŞTİRMEK Son 30 yılda yemek yeme tarzımızda önemli ölçüde değişim görülmektedir. Çocuklar öncekinden daha fazla ve daha farklı şeyler yemekte, tüketilen daha büyük porsiyonlar ve atıştırmalık yiyeceklerle şekerli içeceklere daha fazla bağımlılık artmaktadır. Oysa geçmişte şeker tüketimi beslenmemizin nispeten küçük bir bölümünü oluştururken, artık neredeyse tüm işlenmiş gıdalar, şeker içermektedir. Daha sağlıklı ve gerekli besinlerden mahrum ederek daha çok şeker verilen bebeklerde, bu tür gıdalara karşı bir tercih geliştiğini bilmekteyiz. Oldukça yakın dönemlere kadar nadir birer ikram olan meşrubat vs şekerli içecekler, beslenmemizin temel dayanağı haline gelmiştir. Büyük porsiyonlar da ayrı bir problemdir. Daha çok yemek verilen çocuklar, aşırı yemek yemeye eğilim göstermektedir. Yine de bu durum çözümsüz değildir. Anne babalar, çocuklarının sağlıklı besin seçimleri için tercih geliştirmelerine yardımcı olarak büyük bir fark yaratabilirler. Budurum, işlenmiş ve katkı maddesi bulunan gıdaların yerine, içinde ne olduğunu bildiğimiz yemekleri seçmemiz anlamına gelmektedir. Yemekleri fazla yaparak kalanları sonrası için dondurmak da farklı bir çözüm yoludur. Anne-babalar ve toplumunun tamamı, okul yemekleri için daha sağlıklı seçimlerin yapılmasına ve otomatik makinalardan abur cubur yiyecek satışının kaldırılmasını savunmada daha fazla katılımcı olmaları gerekmektedir. Bu yiyecekler, sigara kadar bağımlılık yapabilir. İyi bir temel kural, porsiyon başına 10 gramdan fazla şeker içeren gıdalardan kaçınmaktır. Beslenme ile ilgili bir diğer müdahale de daha fazla meyve ve sebze yenmesini teşvik etmektir. Sebze dilimlerinin ve parçalarının (parmak havuç, tatlı taze bezelye, kereviz vb) buzdolabının ön tarafında ve orta yükselklikte olduğundan emin

olun. Gıda satıcıları, müşterilerinin satın almalarını istedikleri yiyecekleri göz hizasına yerleştirmeyi öğrenmişlerdir. Anne-babalar ve bakıcılar da aynı şeyi yapabilirler. Meyve kasesinin dolu olduğundan emin olun ve tatlı ya da atıştırma yerine düzenli olarak meyve verin. Sebze ve meyvelerin vitamin sağladığını, önemli anti-kanser özelliklerle uzun süre tok hissetmenizi sağlayan birçok lif içerdiklerini bilmekteyiz. Yaşam tarzımızla ilgili çocukluk obezitesine katkıda bulunan bir başka büyük farkda daha az ekzersizdir. Buna katkıda bulunan çeşitli etkenler bulunmaktadır; Video ve bilgisayar oyunlarının popülerliğiin artması Daha fazla otomasyon Artan güvenlik kaygısı Yine tüm bu etkenler için muhtemel çözümler bulunmaktadır. Yetişkinler olarak yeterince aktif değiliz. Bir aile olarak ekzersiz yapmak ve birlikte oynamak aile bağlarını güçlendirmenin yanında genel aktivite düzeyimizi artırmak için de önemli rol oynamaktadır. Çocuklarınız ile birlikte TV izlemek yerine, birlikte basketbol oynayın, yürüyüşe ya da gezmeye çıkın. Düzenli olarak hareketli fiziksel etkinliğe katılmanın, çocuklarda daha iyi beyin gelişimini ve sınavlara daha iyi konsantre olma ve performans yeteneğini desteklediği konusunda gerçekten iyi kanıtlar vardır. Güvenlik endişeleri de azalan etkinlikler için bir etken olarak göz ardı edilemez. Anne babalar, çocuklarını oynamak için dışarı göndermekten daha fazla endişe duymaktadırlar. Güvenli seçenekler mevcuttur ve çocukları araba ile okula bırakmak yerine birlikte yürüyerek ya da bisikletle gitmek, herkesin etkinlik düzeyini artırmak için iyi bir yoldur. Sosyoekonomik statü de çocukluk obezitesinde rol oynamaktadır. Ekonomik olarak zorlu bir geçmişe sahip çocukların daha yüksek obezite oranlarına sahip olduğunu biliyoruz. Bu, kısmen sınırlı bir eğitimi olanların beslenme hakkında az eğitilmiş olmalarının yanında besin seçeneklerine de daha kısıtlı erişimlerinden kaynaklanmaktadır. Ergenlikten önce müdahale ederek değişiklik yapabilirsek, çocukların yetişkinler gibi obez olma olasılıklarının azaltılabileceğini bilmekteyiz.

Başlamak için en iyi yol, size en yakın çocuk hastanesini arayarak kilolu çocukların tedavisi için mevcut imkanlarını sormaktır. Çocukluk obezitesi problemi yaygın bir hale gelmiş olduğundan, bunu ele alan programlarda da gelişme söz konusudur. Özellikle çocuklara yönelik bir programın başarılı olma olasılığı, yetişkinlere yönelik olanlardan daha fazladır. Aynı zamanda obeziteye yol açabilen ve giderilmesi gereken tıbbi durumlar da mevcuttur. SONUÇ: Ülkemizin çocukları bugün, tarihte ilk defa annebabalarından daha kısa bir ortalama ömür beklentisi ile yüzleşmektedirler. Bu durum, daha çok obezitenin sonuçlarından kaynaklanmaktadır. Obeziteyi önlemek ve tedavi etmek için yapabileceğimiz her şeyi yapmak zorundayız. Bu, hepimiz tarafından önemli bir kararlılık ve yaşam tarzı değişiklikleri gerektirmektedir. Ancak çocuklarımız için en iyisi neyse onu isteriz ve bu da bazı seçimler yapmak anlamına gelmektedir. İyi haber, değişimin yalnız çocuklarımız için değil, aynı zamanda bu çocukların yaşamlarında bulunan büyükler için de yarar sağlayacağıdır. Doç. Dr. Halil Coşkun