ÜNİTE. CEZA HUKUKU Hakan KAŞKA İÇİNDEKİLER HEDEFLER YAPTIRIM HUKUKU II (TCK M. 45-75) Güvenlik Tedbirleri Dava ve Ceza İlişkisini Düşüren Sebepler

Benzer belgeler
Milletlerarası Ceza Hukuku (Özgenç)

HÜKÜM KURMA SANATI I. BÖLÜM MAHKEMECE VERİLEN KARARLAR

CEZA HUKUKU (FĐNAL SINAVI) 1- TCK ye göre, aşağıdakilerden hangisi davayı düşüren nedenlerden biri değildir?

MÜKERRİR HÜKÜMLÜLERİN İNFAZINDA MÜDDETNAME HESAPLAMALARI:

5549 sayılı RLERİNİN N AKLANMASININ ÖNLENMESİ HAKKINDA KANUN

IÇINDEKILER I. BÖLÜM HÜKÜM KURMA ESASLARI. f) Cezanın İnsan Onuruyla Bağdaşır Nitelikte Olması 4. da) Birim Gün Sayısının Belirlenmesi 11

İÇİNDEKİLER SUNUŞ...V ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX KISALTMALAR...XVII GİRİŞ...1

Dr. SEYİTHAN GÜNEŞ Emekli Hakim HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI

6Amaçlarımız CEZA HUKUKUNA GİRİŞ. Anahtar Kavramlar. İçindekiler

3. SUÇ POLİTİKASININ TEMEL İLKELERİ I. HUKUK DEVLETİ İLKESİ II. KUSUR İLKESİ III. HÜMANİZM İLKESİ

adli psikiyatride epilepsi

CEZANIN ERTELENMESİ VE HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI KARARLARI. Stj. Av. Müge BOSTAN ERYİĞİT HUKUK BÜROSU/ANKARA

İnfaz hukukunun zaman bakımından uygulanması, İlamların infazı, Türk Ceza Sistemi, Koşullu salıverme

ADLİ SİCİL KANUNU. Kanun Numarası : 5352 Kabul Tarihi : 25/5/2005 Yayımlandığı R.Gazete : Tarih: 1/6/2005 Sayı : 25832

TEMEL YASALAR /DÜZENLEMELER

ADLİ SİCİL KANUNU. Kanun Numarası : Kanun Kabul Tarihi : 25/05/2005. Resmi Gazete Tarihi : 01/06/2005. Resmi Gazete Sayısı : 25832

İÇİNDEKİLER BEŞİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ... VII DÖRDÜNCÜ BASKIYA ÖNSÖZ... IX ÜÇÜNCÜ BASKIYA ÖNSÖZ... XI İÇİNDEKİLER... XIII

TÜRK HUKUK DÜZENİNDE MEVCUT YAPTIRIM TÜRLERİ. Dr.Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

Açıklama Araştırmacı: Olmamıştır. Danışman: Olmamıştır. Konuşmacı: Olmamıştır.

ADLİ SİCİL KANUNU. Kanun Numarası : Kanun Kabul Tarihi : 25/05/2005. Resmi Gazete Tarihi : 01/06/2005. Resmi Gazete Sayısı : 25832

Ceza Hukukuna Giriş. Ceza Hukukuna Giriş (Özgenç)

Yasemin BABA Türk Ceza Kanunu nda Etkin Pişmanlık İSTANBUL ARŞİVİ

Türk Ceza Kanunu. Kanun No. 5237, Kabul Tarihi : Resmi Gazete: 12 Ekim 2004 SALI, Sayı : Genel Hükümler

CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN

İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesine İlişkin Tarihli Yönetmeliğin 11 ve 19. Maddeleri Anayasaya Aykırıdır

CEZA HUKUKU GENEL HÜKÜMLER

CEZA HUKUKU GENEL HÜKÜMLER

Türk Ceza Kanunu. Kanun No Kabul Tarihi: Sayı: BİRİNCİ KİTAP Genel Hükümler

CEZA HUKUKU DERS NOTLARI

TİCARÎ SIR, BANKA SIRRI VE MÜŞTERİ SIRRI HAKKINDA KANUN TASARISI

SPKn İDARİ PARA CEZALARI

Anılan rejimde ekonomik değeri olmayan atıklar ise fire olarak tanımlandığından bu atıklar dahilde işleme rejiminin konusunu oluşturmamaktadır.

Arş. Gör. F. Umay GENÇ

ADLÎ SĠCĠL KANUNU Kanun Numarası : 5352 Kabul Tarihi : 25/5/2005

Giriş Ceza hukuku yaptırımlarıyla güdülen amaç,

ADLİ TIBBİ AÇIDAN ADLİ PSİKİYATRİ

ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Adli para cezası, Mükerrirlere özgü infaz rejimi, Kuruma giriş, Hükümlülerin Gözlem ve sınıflandırılması, Hükümlülerin Gruplandırılması

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU HUKUKİ MÜZAKERE TOPLANTILARI. Denizli KASIM 2013

Karşılaştırmalı Hukuk Işığında KAMU DAVASININ AÇILMASINDA CUMHURİYET SAVCISININ TAKDİR YETKİSİ

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO

İPTAL BAŞVURUSUNA KONU OLAN YASA MEDDESİ İLE İLGİLİ AÇIKLAMA:

Kabul Tarihi :

Sayı: 32/2014. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar:

5237 TCK DEĞĠġĠKLĠK TASARISI Cinsel Suçlarla Ġlgili Bölüm. Önerilen DeğiĢiklik Cinsel saldırı (Tasarı Madde 42)

Kanun No Kabul Tarihi :

TÜRK CEZA KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN

TÜRK VATANDAŞLARI HAKKINDA YABANCI ÜLKE MAHKEMELERİNDEN VE YABANCILAR HAKKINDA TÜRK MAHKEMELERİNDEN VERİLEN CEZA MAHKUMİYETLERiNİN İNFAZINA DAİR KANUN

TÜRK CEZA KANUNU (1)

HAYATA KARŞI SUÇLAR. Madde 81- (1) Bir insanı kasten öldüren kişi, MÜEBBET HAPİS CEZASI ile cezalandırılır.

CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA KANUN DA BELİRLENEN İLKELER

İÇİNDEKİLER. Ceza Hukuku Genel Hükümler

Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun. Kanun No:5252. Resmi Gazete:13 Kasım BİRİNCİ BÖLÜM.

TÜRK CEZA KANUNU Kanun Numarası : 5237 Kabul Tarihi : 26/9/2004

Emre Can BASA MÜKELLEFLERİN ÖZEL İŞLERİNİ YAPMA SUÇU

CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN. BİRİNCİ BÖLÜM Genel Hükümler

4857 SAYILI İŞ KANUNU'NA GÖRE UYGULANACAK PARA CEZALARI

TÜRK CEZA KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN ileti5252

TÜRK CEZA KANUNU (1)

CEZA MUHAKEMESİ KANUNU

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

İDARİ PARA CEZALARINDA UYGULAMA

Kanun No Kabul Tarihi :

BİRİNCİ KISIM : TEMEL İLKELER, TANIMLAR VE UYGULAMA ALANI

denetim mali müşavirlik hizmetleri

TÜRK CEZA KANUNU (1)

MALİYE BAKANLIĞI BAŞHUKUK MÜŞAVİRLİĞİ VE MUHAKEMAT GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İÇ GENELGELER

HAPİS CEZASINAMAHKÛM OLANLARIN TİCARET ŞİRKETLERİNDEBELİRLİ BİR SÜRE YÖNETİCİ OLAMAMASI

TÜRK CEZA KANUNU Türk Ceza Kanunu Kanun No:5237 Resmi Gazete:12 Ekim BİRİNCİ KİTAP Genel Hükümler BİRİNCİ KISIM

İNFAZI ENGELLEYEN VE SONA ERDİREN NEDENLER, HÜKÜMLÜLERİN BAŞKA KURUMLARA NAKİLLERİ

BÖLÜM SAYILI TÜRK CEZA KANUNU. BİRİNCİ KİTAP Genel Hükümler. BİRİNCİ KISIM Temel İlkeler, Tanımlar ve Uygulama Alanı.

Tahsilat Genel Tebliği (Seri: A Sıra No: 1) nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri: A Sıra No: 7) Sonrasında Zamanaşımı Uygulaması

2:Ceza muhakemesinin amacı nedir? =SUÇUN İŞLENİP İŞLENMEDİĞİ KONUSUNDAKİ MADDİ GERÇEĞE ULAŞMAK

TAKDİM... VII ÖNSÖZ... IX İÇİNDEKİLER... IX KISALTMALAR... XIX GİRİŞ...1

Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Kanun No Kabul Tarihi :

Ali Kemal Yıldız Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi

: Tahsilat Genel Tebliği (Seri: A Sıra No: 1) Nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri: A Sıra No: 7) yayımlandı.

Av. Ece KAVAKLI Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Ankara Halk Sağlığı Müdürlüğü Hukuk Birimi

MEMURLAR VE DİĞER KAMU GÖREVLİLERİNİN YARGILANMASI HAKKINDA KANUN

TÜRK CEZA KANUNU Kanun No Kabul Tarihi : Yürürlük Tarihi 1 Nisan 2005; Yayımlanması tarihli, sayılı R.G.

Av. Ülkercan Özbey İlhan Ankara Barosu CMK ve Gelincik Merkezi Üyesi

TÜRK HUKUK DÜZENİNİN YÜRÜRLÜK KAYNAKLARI (2) Dr. Öğr. Üyesi Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

POLİS TARAFINDAN KULLANILAN MUHBİRİN ÖDÜLLENDİRİLMESİ YASA TASARISI. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar:

Türk Rekabet Hukukunda Tekerrür

VERBİS. Kişisel Verileri Koruma Kurumu. Veri Sorumluları Sicili. Nedir?

T.C. MALİYE BAKANLIĞI Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü. Sayı : [15189] /03/2015 Konu : Ceza Davalarının Takibi

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM GENEL OLARAK EVLİLİK BİRLİĞİNİN KORUNMASI VE EVLİLİK BİRLİĞİNDE EŞLERİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ

TÜRK YARGI SĠSTEMĠ CEZA MAHKEMELERĠ-I Öğr. Gör. Ertan Cem GÜL MYO Hukuk Bölümü Adalet Programı

T.C. SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü GENELGE NO: 2007/02....VALİLİĞİNE (Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü)

1. Ceza Hukukunun İşlevi, Kaynakları ve Temel İlkeleri. 2. Suçun Yapısal Unsurları. 3. Hukuka Aykırılık Unsuru

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (OMBUDSMANLIK) : E BAŞVURU NO : 2018/2765 KARAR TARİHİ : 13/08/2018

1- Hukuk düzeninde geçerli bir davranış kuralıdır. 2- Ceza normunun değerlendirme konusu yapıldığı noktalar;

ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARININ TÜRLERİ VE NİTELİKLERİ

MAL BİLDİRİMİNDE BULUNULMASI YASASI İÇDÜZENİ. BİRİNCİ KISIM Genel Kurallar. İKİNCİ KISIM Mal Bildirimi

TRAFİK KAZASINDAN DOĞAN TAZMİNAT TALEPLERİNDE ZAMANAŞIMI

TEBLİĞ HAKKINDA TEBLİĞ

TÜRK CEZA KANUNU İLE GETİRİLEN ÇEVRE SUÇLARI. Emekli Yargıtay Hakimi / Avukat Zafer ERGÜN Tel:

BİRİNCİ KISIM : TEMEL İLKELER, TANIMLAR VE UYGULAMA ALANI

TÜRK CEZA KANUNU İLGİLİ MADDELERİ KANUN NO: Taksir. (1) Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hallerde. cezalandırılır.

Transkript:

YAPTIRIM HUKUKU II (TCK M. 45-75) İÇİNDEKİLER Güvenlik Tedbirleri Dava ve Ceza İlişkisini Düşüren Sebepler CEZA HUKUKU Hakan KAŞKA HEDEFLER Bu üniteyi çalış>ktan sonra; Güvenlik tedbirlerini, Dava ve ceza ilişkisini düşüren sebeplerin neler olduğunu, öğrenebileceksiniz. ÜNİTE 11

GİRİŞ 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, ceza hukuku yaptırımları anlamında iki şeritli bir yaptırım sistemini benimsemiştir. Bu bağlamda, kanunun kabul etmiş olduğu ceza hukuku yaptırımları cezalar ve güvenlik tedbirleri şeklinde ikiye ayrılmaktadır. Yaptırım Teorisi I başlığını taşıyan 10 uncu ünitenin devamı olan ve Yaptırım Teorisi II başlığını taşıyan bu ünitede, TCK nın kabul etmiş olduğu diğer ceza hukuku yaptırımı olan güvenlik tedbirlerine, dava ve ceza ilişkisini düşüren sebeplere, esasen dava ve ceza ilişkisinin düşüren bir sebep olarak ön ödeme müessesesine yer verilecektir. GÜVENLİK TEDBİRLERİ Güvenlik tedbirleri, suç işleyen kişiye işlediği suçtan dolayı ve toplum için gösterdiği tehlikelilik hâli nedeniyle uygulanan ceza hukuku yaptırımlarıdır. Ceza hukuku yaptırımlarından biri olan cezalar, failin toplum için tehlikeliliğini önleme görevini tek başına sağlayamamaktadır. Bu nedenle kanun koyucu failin toplum için tehlikeliliğini önlemek adına diğer bir ceza hukuku yaptırımı olarak, emniyet/güvenlik tedbirlerini kabul etmiştir. Güvenlik tedbirleri, suç işleyen kişiye işlediği suçtan dolayı ve toplum için gösterdiği tehlikelilik hâli nedeniyle uygulanan ceza hukuku yaptırımlarıdır. Örneğin, kusur yeteneği olmayan faile (akıl hastası veya 12 yaşından küçük çocuk) kusursuz ceza olmaz prensibi nedeni ile ceza verilemez; ancak bu durumdaki bir failin topluma yönelik tehlikeliliğini engellemek için hâkim tarafından çeşitli güvenlik önlemlerinin uygulanmasına karar verilebilir. 5237 s. Türk Ceza Kanunu nun sistematiğinde güvenlik tedbirleri, suç işleyen ancak kusursuz olduğu için ceza verilemeyen kimselere uygulanan bir yaptırım olmanın yanı sıra ceza ile birlikte de uygulanabilen bir yaptırım türüdür. Güvenlik tedbirlerinin özelliklerinin şu şekilde belirtilmesi mümkündür: 1- Güvenlik tedbirleri toplum için tehlikeli olan kişiler hakkında uygulanır. 2- Bir suç işlenmedikçe güvenlik tedbirlerine hükmolunamaz; ancak suç işleyen bir fail toplum açısından tehlikeli olabilir. 3- Kanunilik ilkesi güvenlik tedbirleri açısından da geçerlidir. 4- Güvenlik tedbirlerine ancak hâkim tarafından karar verilebilir. Kanundaki düzenleniş sırasına göre 5237 s. TCK ile kabul edilen güvenlik tedbirleri şunlardır: 1- Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma (m. 53) 2- Müsadere: a)eşya müsaderesi (m. 54) b)kazanç müsaderesi (m. 55) 3- Çocuklara özgü güvenlik tedbirleri (m. 56) 4- Akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirleri (m. 57) 5- Suçta tekerrür ve özel tehlikeli suçlular (m. 58) 6- Sınır dışı edilme (m. 59) 7- Tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbirleri (m. 60): a)faaliyet izninin iptali b)müsadere Belli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakılma TCK nın 53 üncü maddesinde düzenlenen belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbiri, belli şartların varlığı hâlinde failin işlediği suç 2

nedeniyle belli hakları kullanmaktan yoksun kılınması anlamına gelmektedir. Söz konusu maddenin ilk fıkrası şu şekildedir: (1) Kişi, işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak; a) Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten, b) Seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasi hakları kullanmaktan, c) Velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan, d) Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan, e) Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten, yoksun bırakılır. Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma tedbirinin, kasıtlı ve taksirli suçlar nedeniyle hak yoksunluğu şeklinde ikiye ayrılarak incelenmesi mümkündür. a) Kasten işlenen suçlar nedeniyle hak yoksunluğu: Kasten işlenen suçlardan kaynaklanan hak yoksunluğu TCK da ya hapis cezasının infazı ile birlikte ve infaz süresince ya da TCK m. 53/5 gereğince kişinin hapis cezasının infaz edilerek tekrar toplum içerisinde yaşamaya başlamasından itibaren olmak üzere iki biçimde düzenlenmiştir. a) Hapis cezasının infazı süresince hak yoksunluğu; belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma koruma tedbiri kural olarak suçu işlediği anda 18 yaşından büyük olan kimselerin kasten işledikleri bir suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetlerinin kanuni sonucu olarak uygulanan bir güvenlik tedbiridir. Bu nedenle kasten işlenen bir suçtan dolayı hükmolunan hak yoksunluğu TCK m. 53/5 haricinde hapis cezası ile birlikte hükmolunur ve hapis cezasının infazı süresince infaz edilir. Hak yoksunluğu kasıtlı bir suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak ortaya çıkar. Bu nedenle mahkûmiyet kararı ile birlikte kendiliğinden doğar ve hapis cezasının infazı ile birlikte kendiliğinden ortadan kalkar ki dolayısıyla hak yoksunluğunun geçerliliği için mahkemenin kararda tedbiri göstermesi gerekli değildir. Kararda hak yoksunluğuna açıkça hükmedilmemiş olsa bile hak yoksunluğu karar ile birlikte kendiliğinden yürürlüğe girer. Hak yoksunluğuna sebep olan hapis cezasının süresi önemli değildir. Suçu işlediği tarihte 18 yaşından küçük olan kimselerin, işledikleri suçlardan dolayı aldıkları hapis cezası, süresi ne olursa olsun hak yoksunluğuna sebep olmaz (TCK m.53/4). Kural olarak hak yoksunlukları erteleme ve koşullu salıverme gibi hapis cezasının toplum içerisinde infaz edildiği durumlarda da geçerli olur; ancak kanun koyucu TCK m. 53/4 te kısa süreli hapis cezasına mahkûm olanların aldıkları hapis cezasının ertelenmesi hâlinde haklarında belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma tedbirinin uygulanmayacağını hükme bağlamıştır. TCK ya göre mahkûmiyetin kanuni sonucu olan hak yoksunluğunun süresi kişinin işlediği suç nedeniyle mahkûm olduğu hapis cezasının infazı ile sınırlıdır. Bu nedenle kişi hakkında infaz süresini aşacak şekilde hak yoksunluğuna karar verilemez. Kanun koyucu TCK m. 53/3 te koşullu salıverme ve erteleme hâlinde kişinin velayet, vesayet 3

Bir şeyin mülkiyetinin devlete geçmesi sonucunu doğuran bir yaptırım olan müsadere, 5237 s. TCK nın 54 üncü maddesinde eşya müsaderesi, 55 inci maddesinde ise kazanç müsaderesi şeklinde ikiye ayrılarak düzenlenmiştir. ve kayyımlık yetkilerinden mahrum bırakılamayacağını belirttiği gibi hapis cezası ertelenen hükümlü hakkında mahkemece resmî izne tabi bir meslek veya sanatı icra etmeme hak yoksunluğunun uygulanmamasına karar verilebileceğini de belirtmiştir. b) Hapis cezasının infazından sonra hak yoksunluğu; kanun koyucu belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma tedbirini kural olarak kasten işlenen ve hapis cezası ile cezalandırılan suçlar için hapis cezasının infazı süresince uygulanması kabul edilen bir güvenlik tedbiri olarak düzenlemekle birlikte kasten işlenen suçlar açısından belirlediği bu kurala TCK m. 53/5 te bir istisna getirmiştir. Buna göre fail, suçu m. 53/1 de belirtilen hak yoksunluklarından birinin sağladığı yetkiyi kötüye kullanarak işlemişse; kasten işlediği bu suçtan dolayı ister hapis cezası ister adli para cezasına mahkûm edilmiş olsun cezasının infazından sonra başlamak üzere hak yoksunluğuna tabi tutulacaktır. Örneğin, kamu görevlisine özgü suçlardan birini (irtikâp, rüşvet, görevi kötüye kullanma veya TCK m. 102/3- b vb.) işleyen fail, suçu kamu görevlisi sıfatının kendisine sağladığı yetkiyi kötüye kullanarak işlemişse hakkında bu fıkra hükümleri uygulanacaktır. b) Taksirle işlenen suçlar nedeniyle hak yoksunluğu: Kanun koyucu hak yoksunluklarını esasen kasten işlenen suçlardan dolayı uygulanan bir güvenlik tedbiri olarak düzenlemiş olsa bile TCK m. 53/6 da bu duruma bir istisna getirmiştir. Söz konusu hüküm şu şekildedir: (6) Belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkûmiyet hâlinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebilir. Yasaklama ve geri alma, hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girer ve süre, cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlar. Belirtilmelidir ki taksirli suçtan dolayı hükmolunan hak yoksunluğu mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak kendiliğinden hüküm doğurmaz. Mahkemenin asıl hükümle birlikte hak yoksunluğuna ayrıca karar vermesi gerekir. Müsadere Bir şeyin mülkiyetinin devlete geçmesi sonucunu doğuran bir yaptırım olan müsadere, 5237 s. TCK nın 54 üncü maddesinde eşya müsaderesi, 55 inci maddesinde ise kazanç müsaderesi şeklinde ikiye ayrılarak düzenlenmiştir. TCK, konuyu güvenlik tedbirleri başlığı altında düzenlemek suretiyle müsaderenin hukuki niteliğinin güvenlik tedbiri olduğunu hükme bağlamıştır. Eşya müsaderesi Eşya müsaderesi TCK nın 54 üncü maddesinde düzenlenmiştir; ancak 54 üncü maddenin birinci ve dördüncü fıkralarına göre eşya müsaderesinin iki farklı şekli söz konusu olduğu için konunun iki başlık altında incelenmesi gerekmektedir. 4

1- TCK m. 54/1 e göre eşya müsaderesi: a) Kasten işlenmiş bir suç olmalıdır: TCK m. 54/1 de düzenlenmiş olan eşya müsaderesine ancak kasten işlenmiş bir suçun varlığı hâlinde hükmedilebilir. Diğer bir deyişle taksirle işlenen suçlardan dolayı eşya veya kazanç müsaderesine karar verilemez. Örneğin, taksirle gerçekleşen bir trafik kazasına karışan araçların müsaderesine karar verilemez. b) Müsadere edilecek bir eşya olmalıdır: Eşya; ekonomik değeri olan, mülkiyete elverişli maddi varlıktır. Bu bakımdan alacak hakkı gibi maddi varlığı olmayan haklar eşya sayılmaz. c) Eşya kasten işlenen suçla irtibatlı olmalıdır: Kanun koyucu müsadereye konu olacak eşyayı, eşyanın kasten işlenen veya işlenecek suç ile irtibatına göre; suçun işlenmesinde kullanılan, suçun işlenmesine tahsis edilen, suçun işlenmesinden meydana gelen ve suçun işlenmesinde kullanılmak için hazırlanan eşya olarak dört şekilde sınıflandırmıştır. d) Eşya iyiniyetli üçüncü kişiye ait olmamalıdır: Kanun koyucu eşya müsaderesi açısından bir müsadere engeli düzenleyerek iyiniyetli üçüncü kişilere ait olan malın müsadere edilemeyeceğini belirtmiştir. Madde gerekçesinde iyiniyetli üçüncü kişi, suça iştirak etmeyen veya suçun işlenişinden haberdar olmayan kimse olarak tanımlanmıştır. e) Müsaderede orantılılık bulunmalıdır: TCK m. 54/3 e göre suçu oluşturan fiille kıyaslandığında müsadere kararı verilmesinin oldukça ağır sonuçlara yol açacağı, açıkça hakkaniyete aykırı olacağı hâllerde mahkeme müsadereye hükmetmeyebilir. Burada hâkimin takdirine bırakılmış bir müsadere engeli söz konusudur. Kısmi müsadere: TCK m. 54/5 e göre; bir eşyanın belli kısımlarının müsaderesi gerektiğinde söz konusu eşyanın tümüne zarar verilmeksizin bu kısmı ayırmak olanaklı ise sadece bu kısmın müsaderesine karar verilir. Paylı eşyanın müsaderesi: TCK m. 54/6 ya göre; suçla irtibatlı eşya birden fazla kişinin üzerinde paylı mülkiyetle malik oldukları bir eşya ise ve kasten işlenen suça eşyanın paydaşlarından sadece biri veya birkaçı iştirak etmişse, müsadere kararı verilirken söz konusu eşya üzerinde sadece suça karışanın/karışanların payının/paylarının müsaderesine karar verilecektir. Müsadere edilemeyen eşya yerine eş değer/muadil bedelinin müsaderesi: TCK m. 54/2 de, m. 54/1 hükümleri çerçevesinde müsaderesi gereken bir eşyanın müsaderesinin engellenmesi için ortadan kaldırılması, elden çıkarılması, tüketilmesi veya müsaderesinin başka bir suretle imkânsız kılınması hâlinde müsadere edilemeyen eşya yerine bu eşyanın değeri kadar paranın müsaderesine karar verileceği düzenlenmiştir. 2- TCK m. 54/4 e göre eşya müsaderesi: TCK m. 54/4 te alımı, satımı, üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması suç olan eşyanın müsadere edileceği hükme bağlanmıştır. Söz konusu hükme göre müsadereye karar verilmesinin iki koşulu bulunmaktadır: 1- Bir eşya bulunmalı ve 2- Bu eşyanın alımı, satımı, bulundurulması, kullanılması veya taşınması suç teşkil etmelidir. 5

Kanun koyucu suç işlemenin bir kazanç vasıtası olmasını, diğer bir deyişle suç işlemek yoluyla kazanç elde edilmesini önlemek amacıyla TCK nın 55 inci maddesinde kazanç müsaderesini düzenlemiştir. Anlaşılacağı üzere bu durumda bir suçun işlenmesine bağlı olarak müsadere kararı verilmesi söz konusu değildir. Bu nitelikteki eşyanın bir suçun işlenmesi ile bağlantılı olmasa da bizatihi kendisi bir suçun maddi konusu olduğu için müsaderesine karar verileceği hükme bağlanmıştır. Örneğin, ruhsatsız bir silahın adam öldürme ve yaralama suçunda kullanılması durumunda m. 54/1 e göre müsadere edilecektir; ancak bu silah bir suçta kullanılmasa bile bir güvenlik aramasında ele geçirilmesi durumunda, bulundurulması suç teşkil eden bir eşya niteliğinde olduğundan m. 54/4 e göre müsadere edilecektir. Aynı şekilde bir evde bulunan ve bireysel kullanıma yetecek miktarda olan uyuşturucu madde de m. 54/4 e göre müsadere edilecektir. TCK m. 54/4 çerçevesinde müsaderesi düzenlenen eşya; alımı, satımı, bulundurulması, kullanılması, taşınması suç teşkil eden bir eşya olduğundan, eşya sahibinin iyi niyetli olması ya da eşyanın kasten bir suçun işlenmesinde kullanılması gibi hususlar, bu fıkranın uygulanması açısından aranmaz. Söz konusu eşyanın varlığı başlı başına bir suç teşkil etmektedir ki buna malik olan kimsenin iyi niyetli olmasından da bahsedilemez. Kazanç müsaderesi Kanun koyucu suç işlemenin bir kazanç vasıtası olmasını, diğer bir deyişle suç işlemek yoluyla kazanç elde edilmesini önlemek amacıyla TCK nın 55 inci maddesinde kazanç müsaderesini düzenlemiştir. Böylece kara para aklama, uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti, dolandırıcılık, kaçakçılık, ihaleye fesat karıştırma vb. nitelikteki ekonomik çıkar elde etme amacıyla işlenen suçlara karşı caydırıcı bir yaptırım getirilmeye çalışılmıştır. Kazanç müsaderesine ilişkin olarak TCK nın 55 inci maddesinde yapılan düzenleme ile kasten işlenmiş bir suçla bağlantılı olan dört değerin müsadere edilebileceği hükme bağlanmıştır. a) Suçun işlenmesi ile elde edilen maddi menfaatler: Kasıtlı bir suçun işlenmesiyle failin veya failin kendilerine yarar sağlamak için suçu işlediği üçüncü kişilerin elde ettiği her türlü maddi menfaattir. Bu nitelikteki menfaatler doğrudan doğruya suçun işlenmesi neticesinde ortaya çıkan, dolayısıyla suç işlenmemiş olsaydı elde edilemeyecek olan maddi menfaatlerdir. Örneğin uyuşturucu satılarak elde edilen para, rüşvet alınan eşya, zimmete geçirilen mal, gasp edilen veya çalınan eşya, bilişim sistemine girilmesiyle veya kredi kartının kötüye kullanılmasıyla elde edilen maddi menfaatler bu kategoridedir. b) Suçun konusunu oluşturan maddi menfaatler: İşlenen suçun maddi konusunu oluşturan maddi menfaatler kazanç müsaderesine tabi tutulacaktır. Bu bağlamda suçun işlenmesi ile elde edilen maddi menfaatler ile suçun konusunu oluşturan maddi menfaatler büyük ölçüde aynıdır. Örneğin uyuşturucu satılarak elde edilen para suçun konusu değil, sadece suçun işlenmesi ile elde edilen maddi menfaat iken rüşvet alınan para, hırsızlık 6

suçunda çalınan menkul mal, zimmete geçirilen mal hem suçun konusunu oluşturan hem suçun işlenmesi ile elde edilen maddi menfaattir. c) Suçun işlenmesi için sağlanan maddi menfaatler: Suçun işlenmesini teşvik maksadıyla faile veya faile yardım eden kimselere sağlanan maddi menfaatler kazanç müsaderesinin bu türünün konusunu oluştururlar. Azmettirenin faile suçu işlemesi için verdiği para, failin veya azmettirenin yardım edene suçun işlenmesine (örneğin, hizmetçiye pencereyi açık bırakması veya ev sahibinin evde bulunmayacağı günü söylemesi karşılığında) yaptığı yardım karşılığı vaat ettiği para veya maddi menfaatler müsaderenin bu türünün örneğini oluşturur. d) İlk üç seçenekte belirtilen maddi menfaatlerin değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazançlar: Kişilerin işledikleri suç neticesinde elde ettikleri maddi menfaatleri sermaye olarak kullanmak suretiyle elde ettikleri ekonomik kazançlar da kazanç müsaderesinin konusunu oluştururlar. Bu bağlamda kişinin başkalarının banka hesaplarını boşaltarak elde ettiği paralarla aldığı evler, hisse senetleri veya mevduat faizleri/hazine bonoları ile bunların getirileri, organ kaçakçılığı, insan ticareti veya göçmen kaçakçılığı suçundan elde edilen gelir ile lokanta, otel açan kimsenin bu yatırımlarından elde ettiği ekonomik kazançlar bu tür kazanç müsaderesinin konusunu oluşturacaktır. Müsadere engeli: Kanun koyucu TCK m. 55 te, kazanç müsaderesine karar verilmesini maddi menfaatlerin suçun mağduruna iade edilememesi şartına bağlayarak bir müsadere engeli getirmiştir. Örneğin gasp edilen bir menkul mal, ancak mağduruna iade edilememesi durumunda kazanç müsaderesi yoluyla müsadere edilebilecek ve devlet mülkiyetine geçirilebilecektir. Aynı zamanda kanun koyucunun kazanç müsaderesine karar verilebilmesi için eşyanın iyi niyetli üçüncü kişiler tarafından iktisap edilmemiş olması şartını da aramıştır. Kaim değerin müsaderesi: TCK m. 55 e göre; müsadere konusu ekonomik değerin harcama, imha, tüketme gibi hareketlerle müsaderesinin imkânsız kılınması hâlinde, bu ekonomik değer yerine para tutarı olarak karşılığının müsaderesine karar verilecektir. Çocuklara Özgü Güvenlik Tedbirleri Çocuklar hakkında uygulanacak koruyucu ve destekleyici tedbirler; danışmanlık, barınma, eğitim, bakım ve sağlık hizmetleridir. Çocuklara ilişkin güvenlik tedbirleri TCK nın 56 ncı maddesinde düzenlenmiş; bu madde ise çocuklar hakkında uygulanabilecek güvenlik tedbirlerine ilişkin olarak Çocukları Koruma Kanunu na atıf yapmıştır. ÇKK m. 3 ün birinci ve ikinci fıkralarında; çocuk kavramı, korunmaya muhtaç çocuk ve suça sürüklenen çocuk diye ikiye ayrılarak tanımlamıştır. Buna göre; Korunmaya muhtaç çocuk: Bedensel, zihinsel, ahlaki, sosyal ve duygusal gelişimi ile kişisel güvenliği tehlikede olan, ihmal veya istismar edilen ya da suç mağduru çocuğu, Suça sürüklenen çocuk: Kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiası ile hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılan ya da işlediği fiilden dolayı hakkında güvenlik tedbirine karar verilen çocuğu ifade eder. Çocuklar hakkında uygulanacak koruma tedbirleri ise ÇKK nın 5 inci 7

maddesinde beş başlık altında sayılmıştır. Maddeye göre çocuklar hakkında uygulanacak koruyucu ve destekleyici tedbirler; danışmanlık, barınma, eğitim, bakım ve sağlık tedbirleridir. Tedbir kararının verilmesindeki usule bakıldığında, çocuğun anasının, babasının, vasisinin, bakımından ve gözetiminden sorumlu kimsenin, Çocuk Esirgeme Kurumunun ve Cumhuriyet Savcısının koruyucu ve destekleyici tedbir kararını talep etme yetkisine sahip oldukları ifade edilebilir. Ayrıca çocuk hâkimi de talep olmaksızın yani re sen tedbir kararı verebilir. Bir çocuk hakkında aynı anda birden fazla tedbire hükmedilmesi mümkündür. Çocuk hakkında hükmedilen güvenlik tedbiri uygulaması 18 yaşına kadar devam edecektir; ancak eğitim tedbirine ilgilinin rızasının bulunması şartıyla 18 yaşından sonra da devam edilebilecektir. Akıl Hastalarına Özgü Güvenlik Tedbirleri Akıl hastalarına uygulanacak sağlık güvenlik tedbirinin koşulları TCK nın 57 nci maddesinde düzenlenmiştir. Maddeye göre; a) Fiili işlediği sırada akıl hastası olan kişi hakkında, koruma ve tedavi amaçlı olarak güvenlik tedbirine hükmedilir. Hakkında güvenlik tedbirine hükmedilen akıl hastaları, yüksek güvenlikli sağlık kurumlarında koruma ve tedavi altına alınırlar (TCK 57/1). Tedbirin uygulanması ile birlikte bir yandan toplum ve kendi ailesi akıl hastasına karşı korunurken (güvenlik tedbirinin koruma amacı) bir yandan da akıl hastası kişi - topluma yeniden kazandırılma amacıyla tedaviye tabi tutulur (güvenlik tedbirinin tedavi amacı. b) Akıl hastası kişi hakkında güvenlik tedbirine hükmedilmesi için kişinin suç işlemiş olması yeterlidir. Bu suçun kast veya taksir ile işlenmiş olması veya suçun cezasının kısa veya uzun süreli olması tedbirin uygulanması açısından önemli değildir. c) Hakkında güvenlik tedbirine hükmedilmiş olan akıl hastası, yerleştirildiği kurumun sağlık kurulunca düzenlenen raporda toplum açısından tehlikeliliğinin ortadan kalktığının veya önemli ölçüde azaldığının belirtilmesi üzerine mahkeme veya hâkim kararıyla serbest bırakılabilir (TCK 57/2). Anlaşılacağı üzere TCK da, akıl hastaları hakkında uygulanacak güvenlik tedbiri belirli bir süre ile sınırlanmamış; bunun yerine tedbirin akıl hastasının toplum açısından tehlikeliliğinin ortadan kalkmasına veya büyük ölçüde azalmasına kadar süreceği belirtilmiştir. d) Sağlık kurulu raporunda, akıl hastalığının ve işlenen fiilin niteliğine göre, güvenlik bakımından kişinin tıbbî kontrol ve takibinin gerekip gerekmediği, gerekiyor ise bunun süre ve aralıkları belirtilir (TCK m. 57/3). e) Tıbbi kontrol ve takip, raporda gösterilen süre ve aralıklarla, Cumhuriyet Savcılığınca bu kişilerin teknik donanımı ve yetkili uzmanı olan sağlık kuruluşuna gönderilmeleri ile sağlanır (TCK m. 57/4). f) Tıbbi kontrol ve takipte, kişinin akıl hastalığı itibarıyla toplum açısından tehlikeliliğinin arttığı anlaşıldığında, hazırlanan rapora dayanılarak yeniden koruma ve tedavi amaçlı olarak güvenlik tedbirine hükmedilir. Bu durumda, bir ve devamı fıkralarda belirlenen işlemler tekrarlanır (TCK m. 57/5). g) İşlediği fiille ilgili olarak hastalığı yüzünden davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişi hakkında birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre yerleştirildiği yüksek güvenlikli sağlık kuruluşunda 8

düzenlenen kurul raporu üzerine, mahkûm olduğu hapis cezası, süresi aynı kalmak koşuluyla kısmen veya tamamen, mahkeme kararıyla akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanabilir (TCK m. 57/6). Suçta Tekerrür ve Özel Tehlikeli Suçlular Tekerrürün şartlarının, daha önceden işlenmiş bir suçtan dolayı kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararının bulunması, yeni bir suçun işlenmiş olması ve işlenen suçun belli bir süre içerisinde işlenmiş olması şeklinde belirtilmesi mümkündür. Tekerrür, TCK nın 58 inci maddesinde önceden işlenen suçtan dolayı verilen hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suçun işlenmesi şeklinde tanımlanmıştır. Kanun koyucu suçlunun toplum için tehlike oluşturduğu hâlleri tekerrür ile sınırlı tutmamış ve mükerrer suçlunun yanında, itiyadi suçlu, mesleki suçlu ve örgüt mensubu suçluyu da suçludaki tehlike hâlleri kapsamında değerlendirmiştir. Bu anlamda mükerrer suçlu, tekerrüre düşerek yeniden suç işleyen kişiyi; itiyadi suçlu, kasıtlı bir suçun temel şeklini ya da daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekillerini bir yıl içinde ve farklı zamanlarda ikiden fazla işleyen kişiyi; mesleki suçlu/suçu meslek edinen kimse, kısmen de olsa geçimini suçtan elde ettiği kazançla sağlamaya alışmış kişiyi; örgüt mensubu kişi, bir suç örgütünü kuran, yöneten, örgüte katılan veya örgüt adına diğerleriyle birlikte veya tek başına suç işleyen kişiyi ifade etmektedir. Kanun koyucu sergiledikleri tehlikelilik hâli nedeniyle bu suçluların hepsine tekerrüre bağlanan sonuçların uygulanmasını öngörmüştür. Bununla birlikte yalnızca örgüt mensubu kişi hakkında koşullu salıverme hâlinde 5275 s. CvGTİHK nın mükerrerlere ilişkin 108 inci maddesindeki koşullu salıverme hükümleri değil, fakat özel hüküm niteliğinde olan CvGTİHK m. 107/4 uygulanacaktır. Failin daha önce de bir suç işleyip mahkûm edilmiş olmasına karşılık yeniden suç işleyerek suç işlemede kararlılık göstermesi ve bu kararlılığın toplum açısından ortaya çıkardığı tehlike, tekerrür müessesesinin özünü oluşturmaktadır. Fail yeniden suç işleyerek, suç işlemekte ısrar ederek ilk mahkûmiyetinden aldığı cezanın kendi üzerinde ıslah edici bir etki doğurmadığını göstermektedir. Tekerrür hâli suçlunun toplum için tehlikelilik arz etmesi olarak kabul edildiği için 5237 s. TCK da tekerrür sonraki suçtan verilecek cezayı ağırlaştıran bir ceza müessesesi değil, fakat bir infaz müessesesi olarak düzenlenmiştir. Tekerrürün şartlarının, daha önceden işlenmiş bir suçtan dolayı kesinleşmiş mahkûmiyet kararının bulunması (TCK m. 58/1), yeni bir suçun işlenmiş olması (TCK m. 58/1) ve işlenen yeni suçun belli bir süre içerisinde işlenmiş olması (TCK m. 58/2) şeklinde belirtilmesi mümkündür. Tekerrürün sonuçlarının ise yaptırıma ilişkin sonuç ve infaza ilişkin sonuç şeklinde belirtilmesi mümkündür. a)yaptırıma ilişkin sonuç: Kanun koyucunun tekerrüre bağladığı ilk sonuç tekerrür hâlinde, sonraki suça ilişkin kanun maddesinde yaptırım olarak hapis cezası ile adli para cezasının seçimlik olarak öngörüldüğü hâllerde hâkimin mükerrer suçlu hakkında ceza olarak hapis cezasına hükmetmek zorunda olmasıdır. Örneğin, daha önce TCK m. 86 gereğince hakkında kasten yaralamadan hüküm kurulmuş olan bir kimse, tekerrür süresi içerisinde TCK m. 151 deki mala zarar verme suçunu işlerse artık bu kimse 9

hakkında hâkim ilgili maddedeki seçimlik ceza olan adli para cezasını uygulayamayacaktır. b)infaza ilişkin sonuçlar: Kanun koyucunun tekerrüre bağladığı ikinci sonuç, mükerrer suçlu hakkında hükmolunan ceza bir hapis cezası ise hapis cezasının mükerrerlere özgü infaz rejimine göre çektirilecek olmasıdır (TCK m. 58/6). Kanun koyucunun infaz alanında tekerrüre bağladığı diğer sonuç ise mükerrer hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasıdır. Sınır Dışı Edilme Kanun koyucu TCK m. 59 da bir yabancının sınır dışı edilmesi için iki şartın varlığını aramıştır. a) Hapis cezasına mahkûm olmuş bir yabancı bulunmalıdır: Sınır dışı edilme tedbiri ancak vatansızlar ve mülteciler de dâhil olmak üzere yabancılar hakkında uygulanabilir. Daha açık bir ifadeyle vatandaş sınır dışı edilemez. Vatandaş, TCK m. 6/1 gereğince fiilin işlendiği anda vatandaşlık sıfatına sahip olan kimsedir. Bununla birlikte fiilin işlendiği anda yabancı statüsünde olup sınır dışı etme işlemine kadar geçen sürede Türk vatandaşlığını elde etmiş kimse de sınır dışı edilemez. Yabancı, bir suç işlemiş olmalıdır. Suçun kasten veya taksirle işlenmiş olması önemli değildir. Yabancının işlediği suç nedeniyle hapis cezasına mahkûm edilmiş olması yeterlidir. Hapis cezasının süresi önemli değildir. Bu nedenle kısa süreli hapis cezalarında da sınır dışı etme tedbirine karar verilebilir. Bununla birlikte adli para cezasına mahkûm edilmiş yabancı hakkında sınır dışı etme tedbirine başvurulamaz. b) Yabancının mahkûm olduğu hapis cezası infaz edilmiş olmalıdır: Yabancı, ancak mahkûm olduğu hapis cezasının infazından sonra sınır dışı edilebilecektir. Bu bağlamda TCK ya göre erteleme ve koşullu salıverme de bir infaz yöntemi olduğundan; yabancı, erteleme ve koşullu salıvermede öngörülen denetim süresi bitmeden sınır dışı edilemeyecektir. İşlediği suç nedeniyle hapis cezasına mahkûm edilen yabancı, cezasının infazı tamamlandıktan sonra, sınır dışı işlemleriyle ilgili olarak durumunun değerlendirilmesi için derhâl İçişleri Bakanlığına bildirilir (TCK m. 59). Tüzel Kişiler Hakkında Güvenlik Tedbirleri Tüzel kişiler hakkında faaliyet izninin iptali ve müsadere güvenlik tedbirlerine hükmedilebilir. Tüzel kişiler hakkında faaliyet izninin iptali ve müsadere güvenlik tedbirlerine hükmedilebilir. Tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbirlerine hükmedilebilmesinin koşulları şunlardır: 1- Gerçek kişi tarafından bir özel hukuk tüzel kişisi yararına suç işlenmiş olmalıdır; bir kamu kurumunun verdiği izne dayalı olarak faaliyette bulunan özel hukuk tüzel kişisinin organlarının veya temsilcilerinin iştirakiyle ve bu iznin verdiği yetkinin kötüye kullanılması suretiyle tüzel kişi yararına işlenen kasıtlı suçlardan mahkûmiyet hâlinde, iznin iptaline karar verilir. Eğer gerçek kişinin işlediği suç özel hukuk tüzel kişisinin - ekonomik açıdan - yararına işlenmişse tüzel kişi hakkında - eşya ve kazanç - müsadere tedbiri uygulanır. 2- Yararına suç işlenen özel hukuk tüzel kişisi hakkında güvenlik tedbiri uygulanabileceği söz konusu suça ilişkin kanun 10

maddesinde açıkça belirtilmiş olmalıdır. 3- Güvenlik tedbirine hükmedilmesi işlenen fiile oranla daha ağır sonuçlara sebebiyet verecek durumda olmamalıdır. DAVA VE CEZA İLİŞKİSİNİ DÜŞÜREN SEBEPLER 5237 s. TCK ya göre dava ve ceza ilişkisini düşüren sebepler şunlardır: 1- Sanığın veya hükümlünün ölümü (m. 64) Af (m. 65): a) Genel af b) Özel af 2- Zaman aşımı: a) Dava zaman aşımı (m. 66) b)ceza zaman aşımı (m. 68) 5237 s. TCK ya göre dava ve ceza ilişkisini düşüren sebepler şunlardır: 1- Sanığın veya hükümlünün ölümü 2- Af: a) Genel af b) Özel af 3- Zaman aşımı: a) Dava zaman aşımı b) Ceza zaman aşımı 4- Şikâyet 5- Ön ödeme 3- Şikâyet (m. 73) 4- Ön ödeme (m. 75) Sanığın veya Hükümlünün Ölümü 5237 s. TCK da ölümün ceza hukukuna etkisi sanığın veya hükümlünün ölümü olmak üzere ikiye ayrılarak düzenlenmiştir. Kusur ilkesinin bir sonucu olan cezaların şahsiliği ilkesi gereğince bir kişinin işlediği suçtan dolayı sadece o kişi cezalandırılabilecektir. Bu durumun bir sonucu olarak suç işlenmesiyle birlikte fail ile devlet arasında doğan ceza hukuku ilişkisi failin ölümü ile birlikte sona erecek, devletin suçun işlenmesiyle birlikte doğan cezalandırma yetkisi ortadan kalkacaktır. Şüphelinin soruşturma evresinde ölümü hâlinde savcılıkça kovuşturmaya yer olmadığı kararı, sanığın yargılama evresinde ölümü hâlinde mahkemece düşme kararı verilecektir. Cezası kesinleşerek mahkûm olmuş hükümlünün ölümü hâlinde ise sadece infaz edilememiş hapis ve adli para cezalarının infaz ilişkisi ortadan kalkacaktır. Çok failli olan veya iştirak hâlinde işlenen suçlarda sanıklardan birinin ölümü diğerleri hakkındaki davayı etkilemeyecektir. Dava veya ceza ilişkisinin düşmesi için ölüm olayının resmî nüfus kayıtları ile ispatı gereklidir. TCK m. 64: (1) Sanığın ölümü hâlinde kamu davasının düşürülmesine karar verilir. Ancak niteliği itibarıyla müsadereye tabi eşya ve maddi menfaatler hakkında davaya devam olunarak bunların müsaderesine hükmolunabilir. (2) Hükümlünün ölümü, hapis ve henüz infaz edilmemiş adli para cezalarını ortadan kaldırır. Ancak müsadereye ve yargılama giderlerine ilişkin olup ölümden önce kesinleşmiş bulunan hüküm, infaz olunur. 11

Af Af, işlenmiş bir suçun ceza hukuku alanındaki sonuçlarının yetkili organlarca, kısmen veya tamamen ortadan kaldırılmasına yönelik bir kamu hukuku işlemidir. Af, hukuki sonuçları bakımından genel ve özel af olarak ikiye ayrılmaktadır. Suçun ceza hukukuna ilişkin sonuçlarının tamamen ortadan kaldırılmasına genel af, kısmen ortadan kaldırılmasına ise özel af denir. Genel ve özel affın hukuki niteliği: Genel af fiile, özel af ise mahkûmiyete daha doğrusu mahkûma ilişkindir. Dikkat edilmelidir ki genel af fiile ilişkin olmasına rağmen fiili değil fiilin suç olma vasfını (ceza hukukuna ilişkin sonuçlarını) ortadan kaldırmaktadır. Genel af hâlinde fiil ve fiilin haksızlık vasfı varlığını korumaya devam eder. Bu nedenle fiilin haksızlık içeriğinden zarar görenlerin özel hukuka ilişkin talep hakları ortadan kalkmaz. Özel af ise fiile değil faile (mahkûma) ilişkindir. Özel af, failin fiili nedeniyle ceza hukuku alanında karşılaştığı yaptırımları ya ortadan kaldırmakta ya hafifletmekte ya da daha hafif bir yaptırıma dönüştürmektedir. Belirtilmelidir ki özel affın faile ilişkin olması, tek bir kişiye yönelik olması anlamına gelmez. Özel af genellikle çok sayıda insan hakkında çıkarılır. Özel affın fiile değil, faile ilişkin olmasının bir sonucu olarak ancak bir suçtan mahkûm olmuş kimseler özel affın süjesi olabilirler. Bu nedenle haklarında henüz mahkûmiyet kararı verilmemiş kimseler, özel affın süjesi olamazlar. Oysaki genel affın faile değil, fiile ilişkin olmasının bir sonucu olarak henüz mahkûm olmamış ve hatta yargılanmasına başlanmamış kimseler bile genel aftan yararlanabilirler. Genel af: Genel af, bir suçun ceza hukuku alanında doğurduğu sonuçların yetkili organlar (TBMM) tarafından alınan bir karar ile bütünüyle ortadan kaldırılmasıdır. Bu nedenle genel af hem dava hem ceza ilişkisini düşüren bir sebeptir. Genel af kararı almaya sadece TBMM yetkilidir. Genel af kararı TBMM üye tamsayısının en az 3/5 inin (330 kişi) oyu ile alınabilir (AY m. 87). Genel af hâlinde; 1- Devam eden hazırlık soruşturmalarında dava açılmaz, devam eden kamu davaları bütün sonuçları ile birlikte ortadan kalkar. 2- Kesinleşmiş mahkûmiyet kararları bütün sonuçları ile ortadan kalkar. Bu nedenle affa uğrayan mahkûmiyet kararları adli sicilden silinir ve artık bu mahkûmiyetler tekerrüre temel teşkil etmeyeceği gibi ertelemeye de engel teşkil etmez. 3- Hapis cezalarının, adli para cezalarının ve müsadere kararlarının infaz edilmiş kısımları artık geri alınmaz. 4- Henüz tahsil edilmemiş yargılama giderleri sanıktan veya hükümlüden tahsil edilemez. 5- Suçtan zarar gören kişilerin özel hukuk alanındaki tazminat hakları ortadan kalkmaz. Özel af: Yetkili organların (TBMM Cumhurbaşkanı), aldıkları bir karar ile kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararından kaynaklanan cezayı ortadan kaldırmalarına, azaltmalarına (hapis cezasının veya para cezasının miktarının azaltılması) veya değiştirmelerine (hapis cezasının para cezasına çevrilmesi) özel af denir. Genel af hâlinde fiilin suç olma niteliğinin ceza hukuku alanındaki bütün sonuçları ortadan kalkarken, özel af hâlinde mahkûmiyet kararı değil, yalnızca ceza ilişkisi ortadan kalkar. Bu nedenle mahkûmiyet kararının, infaz dışındaki bütün sonuçları varlığını devam ettirir. Bu bağlamda müsadere olunan 12

şeyler geri ödenmez ve yargılama giderleri de failden tahsil edilir. Özel af sadece mahkûmiyete yönelik olduğundan, mahkûmun adli sicil kaydında değişikliğe sebep olmaz. Bu nedenle özel affa uğramış mahkûmiyet ertelemeye engel olabileceği gibi tekerrüre de temel olabilecektir. Özel af kararı almaya yetkili birinci organ TBMM dir. TBMM, yasama fonksiyonunun genelliği ve asliliği sebebiyle Anayasa da belirtilen sınırlamalar haricinde, özel af kararını istediği şekilde düzenleyebilir. TBMM hem bireysel hem genel nitelikte özel affa karar verebilir. TBMM özel affı 3/5 çoğunlukla çıkarabilir. Özel af kararı vermeye yetkili ikinci organ Cumhurbaşkanı dır; ancak Cumhurbaşkanı mahkûmun sürekli hastalığı, sakatlığı ve kocaması durumunda (adli tıp raporu doğrultusunda) bireysel af yetkisine sahiptir. Cumhurbaşkanı, TBMM nin aksine, genel nitelikte özel af kararı veremez. Zaman aşımı Devlet ile fail arasında ortaya çıkan dava veya ceza ilişkisini sona erdiren sebeplerden biri de zaman aşımıdır. Zaman aşımı hâlinde kanunda belirtilen belli bir sürenin geçmesi ile birlikte devlet ile fail arasındaki ya dava (dava zaman aşımı) veya ceza/infaz (ceza zaman aşımı) ilişkisi sona ermektedir. Devletin kamu davasını yürütme veya cezalandırma yetkisi bu sürelerin geçmesi ile birlikte kendiliğinden düşmektedir. Genel kabul gören görüşe göre zaman aşımı muhakeme hukukuna ait bir kavramdır. Bu kabul, özellikle maddi ceza hukukuna ait normlarda lehe kanunun geriye yürütülmesinden dolayı önem taşımaktadır. Buna göre zaman aşımına ilişkin lehe normlar da geriye yürütülebilecektir. Zaman aşımı devletin suçu kovuşturma veya cezayı infaz etme yetkisini sona erdirmesine göre dava ve ceza zaman aşımı şeklinde ikiye ayrılmaktadır. - Dava zaman aşımı: Suç işlenmesiyle birlikte devlet ile fail arasında ortaya çıkan dava ilişkisinin kanunda belirtilen belli bir sürenin geçmesiyle birlikte düşmesine dava zaman aşımı denir. Dava zaman aşımının geçmesi ile birlikte soruşturma aşamasında soruşturmaya, kovuşturma aşamasında da davanın takibine devam edilmeyecektir. Diğer bir ifadeyle devletin suçu soruşturma ve kovuşturma mecburiyeti ortadan kalkacaktır. Dava zaman aşımı fiilin suç teşkil etme niteliğini ortadan kaldırmamakta yalnızca suç teşkil eden fiilin devlet tarafından kovuşturulabilirliğini ortadan kaldırmaktadır. Kanunda açıkça aksine hüküm bulunmadığı sürece, her suç ve dava zaman aşımına tabidir. Örneğin soykırım ve insanlığa karşı suçlar dava zaman aşımına tabi değildir. - Dava zaman aşımı süreleri: Adli para cezasını gerektiren suçlar açısından kanun koyucu 8 yıllık sabit bir zaman aşımı süresi belirlemiştir. Hapis cezası açısından ise cezanın süresine göre kademeli bir sistem benimsenmiştir. Buna göre; a)ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda dava zaman aşımı 30 yıl, b)müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda dava zaman aşımı süresi 25 yıl, c)üst sınırı 20 yıl ve üzerinde hapis cezasını gerektiren suçlarda dava zaman aşımı süresi 20 yıl, d) Üst sınırı 5 yıldan fazla ve 20 yıldan az hapis cezası olan suçlarda dava zaman aşımı süresi 15 yıl, e) Üst sınırı 5 yılı aşmayan 13

hapis cezasını gerektiren suçlarda ise dava zaman aşımı süresi 8 yıldır. Dava zaman aşımı süresinin işlemeye başladığı an devlet ile fail arasındaki dava ilişkisinin (soruşturma mecburiyetinin) doğduğu an olan suçun işlendiği andır. - Dava zaman aşımını durduran sebepler: Bu sebeplerin izin, karar, bekletici mesele ve kaçaklık kararı şeklinde belirtilmesi mümkündür. Ayrıca Ceza Muhakemesi Kanunu na göre uzlaşmaya tabi suçlarda ilk uzlaşma teklifinde bulunulan tarih ile uzlaşmanın sonuçsuz kaldığı ve en geç uzlaştırma raporunun Cumhuriyet Savcısına verildiği tarihe kadar geçen süre boyunca, kamu davasının açılmasının ertelendiği hâllerde erteleme süresi boyunca ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması hâlinde denetim süresi boyunca da dava zaman aşımı durur. - Dava zaman aşımının kesilmesi: Dava zaman aşımını kesen sebepler kanun koyucu tarafından 5237 s. TCK m. 67/2 de tahdidi olarak sayılmıştır. Bu sebeplerin de şu şekilde belirtilmesi mümkündür: 1- Şüpheli veya sanıklardan birinin savcı huzurunda ifadesinin alınması veya sorguya çekilmesi 2- Şüpheli veya sanıklardan biri hakkında tutuklama kararının verilmesi 3- Suçla ilgili olarak iddianame düzenlemesi 4- Sanıklardan bir kısmı hakkında da olsa, mahkûmiyet kararı verilmesi. - Dava zaman aşımının sonucu: Dava zaman aşımı süresinin dolması hâlinde soruşturma aşamasında takipsizlik/kovuşturmaya yer olmadığı, kovuşturma aşamasında ise düşme kararı verilecektir. Dava zaman aşımının dolduğu anda sanık hakkında beraat kararı verilebilecek ise bu durumda düşme kararı yerine beraat kararı verilmesi gerekir. Soruşturma ve kovuşturma makamları zaman aşımı süresinin dolup dolmadığını re sen nazara almalıdır. - Ceza zaman aşımı: - Devletin mahkûmiyet kararı ile doğan infaz yetkisinin mahkûmiyet kararının kesinleşmesinden sonra kanunda belirtilen belli bir sürenin geçmesiyle birlikte düşmesine ceza zaman aşımı denir. Ceza zaman aşımı mahkûmiyet kararının kesinleşmesi ile başlayan ve kanunda belirtilmiş belli bir sürenin geçmesiyle birlikte devletin cezalandırma/kesinleşmiş mahkûmiyeti infaz etme yetkisinin düşmesine sebep olan bir kurumdur. - Ceza zaman aşımı süreleri: Ceza zaman aşımı kesinleşmiş mahkûmiyet kararından sonra söz konusu olmaktadır. Bu nedenle dava zaman aşımı sürelerinin hesabında kanunda o suç için belirlenmiş soyut cezadan hareket edildiği hâlde, ceza zaman aşımı sürelerinin hesabında mahkemece sanık hakkında hükmedilmiş somut cezadan hareket edilir. Ceza zaman aşımı süreleri hükmün kesinleştiği veya infazın herhangi bir sebeple kesintiye uğradığı günden itibaren işlemeye başlar. Ceza zaman aşımı sürelerinin belirlenmesinde infaz edilecek ceza miktarı esas süre olarak alınır. Buna göre; a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda ceza zaman aşımı süresi 40 yıl, b) Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda ceza zaman aşımı süresi 30 yıl, c) Üst sınırı 20 yıl ve üzerinde hapis cezası olan suçlarda dava zaman aşımı süresi 24 yıl, d) Üst sınırı 5 yıldan fazla ve 20 yıldan az hapis cezası olan suçlarda dava zaman aşımı süresi 20 yıl, e) Üst sınırı 5 yılı aşmayan hapis cezasını gerektiren suçlarda ise dava zaman aşımı süresi 10 yıldır. 14

- Ceza zaman aşımını durduran sebepler: 5237 s. TCK da ceza zaman aşımını durduran bir sebebe yer verilmemiştir. Bununla birlikte Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun da ceza zaman aşımını durduran iki sebebe yer verilmiştir: 1- Bir kişinin birden fazla suçtan mahkûm olması durumunda bu kişinin fiilen infaz kurumunda çektirilen cezası dışında kalan diğer cezalarına ilişkin ceza zaman aşımı süreleri işlemeyecektir. 2- İnfazı ertelenen veya durdurulan cezaya ilişkin ceza zaman aşımı süresi bu erteleme veya durma süresince işlemeyecektir. - Ceza zaman aşımını kesen sebepler: Ceza zaman aşımını kesen sebeplerin de şu şekilde belirtilmesi mümkündür: a) Mahkûmiyet hükmünün infazı için hükümlüye tebligat çıkarılması, b) Hükümlünün infaz amacıyla yakalanması, c) Mahkûmun yeni bir suç işlemesi. - Ceza zaman aşımının sonucu: Kanun koyucu ceza zaman aşımının kesilerek uzamasına ilişkin bir üst süre belirlememiştir. Bu nedenle ceza zaman aşımı her kesilmeden sonra yeniden işlemeye başlayacak ve bu durum sonsuza kadar tekrarlanabilecektir. Ceza zaman aşımının gerçekleşmesi ve artık cezanın infaz edilmesi imkânının ortadan kalkması durumunda, cezaya bağlı hak yoksunluklarının da infaz edilmesi imkânı ortadan kalkacaktır. Ceza zaman aşımının dolup dolmadığı, dava zaman aşımı gibi re sen nazara alınır. Bu anlamda hükümlünün zaman aşımından vazgeçme hakkı yoktur. Şikâyet TCK m. 73: (1) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikâyette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz. (2) Zaman aşımı süresini geçmemek koşuluyla bu süre, şikâyet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlar. (3) Şikâyet hakkı olan birkaç kişiden birisi altı aylık süresi geçirirse bundan dolayı diğerlerinin hakları düşmez. (4) Kovuşturma yapılabilmesi şikâyete bağlı suçlarda kanunda aksi yazılı olmadıkça suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesi davayı düşürür ve hükmün kesinleşmesinden sonraki vazgeçme cezanın infazına engel olmaz. (5) İştirak hâlinde suç işlemiş sanıklardan biri hakkındaki şikâyetten vazgeçme, diğerlerini de kapsar. (6) Kanunda aksi yazılı olmadıkça, vazgeçme onu kabul etmeyen sanığı etkilemez. (7) Kamu davasının düşmesi, suçtan zarar gören kişinin şikâyetten vazgeçmiş olmasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada şahsi haklarından da vazgeçtiğini ayrıca açıklamış ise artık hukuk mahkemesinde de dava açamaz. Ön ödeme TCK nın genel hükümlerinin 75 inci ve son maddesinde düzenlenmiş bulunan ön ödeme, adli para cezasını veya üst sınırı üç ayı aşmayan hapis cezasını gerektiren suçlarda soruşturma aşamasında savcının kovuşturma devresinde de hâkimin yaptığı tebligat üzerine belli bir miktar para ile birlikte yargılama giderlerini ödeyen fail hakkında soruşturma aşamasında 15

kovuşturmaya yer olmadığı, kovuşturma aşamasında da kamu davasının düşmesi kararı verilmesine sebep olan bir ceza hukuku kurumudur. Kanun koyucu TCK nın 75 inci maddesinde ön ödemenin uygulanmasını iki şarta bağlamıştır. Bu şartlar; failin işlediği suçun ön ödeme kapsamında olması ve failin belli bir miktar para ile yargılama giderlerini ödemesidir. 1- Failin işlediği suçun ön ödeme kapsamında olması: Kanun koyucu TCK m. 75 te ön ödeme kapsamında olan suçların tespiti bakımından iki kriter belirlemiştir. a)suç uzlaşma kapsamında olmamalıdır. Uzlaşma suçtan zarar gören ile suçun failinin failin belirli bir şeyi yapması ve/veya suçtan kaynaklanan zararı karşılaması kaydıyla anlaşması ve bu anlaşma nedeniyle fail hakkında dava açılmamasını ifade eder. Bu bakımdan şikâyete bağlı suçların hepsi uzlaşma kapsamındadır. Bir suçun hem uzlaşma kapsamında olması hem ön ödemeye tabi olması mümkün olmadığı için kanun koyucu uzlaşma kapsamındaki suçların ön ödemeye konu olamayacağını hükme bağlamıştır. b)suçun cezası, miktarı ne olursa olsun adli para cezası veya üç ayı geçmeyen hapis cezası olmalıdır. Suçun cezasına ilişkin olarak dikkat edilmesi gereken nokta kanunda seçimlik ceza öngörülmüş olan suçlarda hapis cezasının üst sınırının üç ayın üzerinde olmamasıdır. Eğer suça ilişkin seçimlik cezalardan biri hapis cezası ise ve bu cezanın üst sınırı üç ayın üzerinde ise bu suç ön ödemeye tabi tutulamayacaktır. Ön ödeme hâlinde ortada henüz bir mahkûmiyet kararı bulunmadığı için somut cezanın varlığından da söz edilemez. Ön ödeme bakımından dikkate alınacak ceza, kanunda belirtilen soyut cezadır. Bu nedenle somut cezanın hesaplanmasında dikkate alınan yaş küçüklüğü, haksız tahrik gibi sebepler suçun ön ödemeye tabi olup olmadığının belirlenmesinde dikkate alınmaz. 2- Failin belli bir miktar para ile yargılama giderlerini ödemesi: Ön ödemeye tabi bir suç işleyen fail kanunda yazılı olan suçun cezası ister para cezası ister hapis cezası olsun bunun yerine belli bir miktar para ile o ana kadar yapılmış olan yargılama giderlerini ödeyerek yargılanmaktan kurtulur. Bu anlamda failin söz konusu suç için kanunda öngörülen soyut ceza para cezası ise ve bu ceza maktu ise maktu olan miktarı, maktu değilse cezanın alt sınırını; kanunda öngörülen soyut ceza hapis cezası ise hapis cezasının alt sınırı ile 20 TL nin çarpımı ile bulunacak miktarı; kanunda öngörülen soyut ceza hapis cezası ve adli para cezası ise; adli para cezasının ve hapis cezasının alt sınırı ile 20 TL nin çarpımı ile bulunacak miktarı; kanunda adli para cezası ile hapis cezası seçimlik ceza olarak öngörülmüşse TCK m. 75/4 gereğince adli para cezasının dikkate alınmasıyla hesaplanacak miktarı ödemesi gerekecektir. Ön ödemede usul: a) Hazırlık soruşturması aşamasında ön ödeme: Kural olarak ön ödeme hazırlık soruşturması aşamasında söz konusu olur. Bu safhada yaptığı soruşturma sonucunda suçun ön ödeme kapsamında bulunduğunu anlayan Cumhuriyet Savcısı iddianame düzenlemek yerine şüpheliye ön ödeme miktarı ile birlikte soruşturma giderlerini on gün içerisinde ödemesi için tebligat yapar. Ön ödemeye ilişkin tebligatta suçun niteliği, ödenecek ceza miktarı, yargılama giderlerinin tutarı, ödeme süresi, ödeme ve ödememenin hukuki sonuçları yazılmalıdır. Bu kayıtlarda eksiklik bulunması durumunda yapılacak 16

tebligat hukuken geçersiz sayılır. Bu tebligat üzerine şüpheli belirtilen miktarı on gün içerisinde öderse savcılık tarafından iddianame hazırlanmaz bunun yerine kovuşturmaya yer olmadığı/takipsizlik kararı verilir. b) Kovuşturma aşamasında ön ödeme: Özel kanun hükümleri gereğince davanın doğrudan Mahkemeye intikal ettiği veya yargılama sırasında yargılamaya konu suçun ön ödeme kapsamında olduğunun anlaşıldığı durumlarda da sanık hakkında ön ödeme süreci işletilecektir. Kovuşturma aşamasında gerçekleştirilen ön ödeme süreci açısından yetkili kişi hâkimdir. Bu nedenle soruşturma aşamasından farklı olarak kovuşturma aşamasında tebligat işlemini savcı değil, fakat hâkim yapacaktır. Sanığın verilen süre içerisinde belirtilen miktarı ve yargılama giderlerini ödemesi durumunda dava hakkında düşme kararı verilecektir. Bir kişi ön ödeme kapsamına giren birden fazla suç işlemişse bu kişiye hem soruşturma hem kovuşturma aşamasında tebligat yapılırken ya her suç için ayrı ayrı tebligat yapılacak ya da yapılacak tebligatta her suç ve bu suçların karşılığında ödenecek miktar ayrı ayrı gösterilecektir. Ön ödemenin hukuki sonuçları: Ön ödeme sonucunda kişinin belirtilen miktarda parayı süresi içerisinde ödemesi hâlinde soruşturma aşamasında kovuşturmaya yer olmadığı, kovuşturma aşamasında ise davanın düşmesi kararı verilecektir. Dava veya Cezanın Düşmesinin Etkisi TCK m. 74: (1) Genel af, özel af veya şikâyetten vazgeçme, müsadere olunan şeylerin veya ödenen adli para cezasının geri alınmasını gerektirmez. (2) Kamu davasının düşmesi, malların geri alınması ve uğranılan zararın tazmini için açılan şahsi hak davasını etkilemez. (3) Cezanın düşmesi şahsi haklar, tazminat ve yargılama giderlerine ilişkin hükümleri etkilemez. Ancak, genel af hâlinde yargılama giderleri de istenemez. 17

Özet 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu iki şeritli bir yap>rım sistemini benimsemişsr. Bu anlamda ilk şeridi cezalar, ikinci şeridi ise güvenlik tedbirleri oluşturmaktadır. Güvenlik tedbirleri, suç işleyen kişiye işlediği suçtan dolayı toplum için gösterdiği tehlikelilik hâli nedeniyle uygulanan ceza hukuku yap>rımlarıdır. Güvenlik tedbirlerinin özelliklerinin şu şekilde belirslmesi mümkündür: 1- Güvenlik tedbirleri toplum için tehlikeli olan kişiler hakkında uygulanır. 2- Bir suç işlenmedikçe güvenlik tedbirlerine hükmolunamaz; ancak suç işleyen bir fail toplum açısından tehlikeli olabilir. 3- Kanunilik ilkesi güvenlik tedbirleri açısından da geçerlidir. 4- Güvenlik tedbirlerine ancak hâkim taratndan karar verilebilir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu nda kabul edilen güvenlik tedbirleri şunlardır: 1- Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma (m. 53) 2- Müsadere: a)eşya müsaderesi (m. 54) b)kazanç müsaderesi (m. 55) 3- Çocuklara özgü güvenlik tedbirleri (m. 56) 4- Akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirleri (m. 57) 5- Suçta tekerrür ve özel tehlikeli suçlular (m. 58) 6- Sınır dışı edilme (m. 59) 7- Tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbirleri (m. 60) a)faaliyet izninin iptali b)müsadere 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda dava ilişkisini ve suç işlenmesiyle birlikte fail ve devlet arasında oluşan ceza ilişkisini düşüren sebepler de düzenlenmişsr. Buna göre dava ve ceza ilişkisini düşüren sebepler şunlardır: Sanığın veya hükümlünün ölümü (m. 64) - Af (m. 65): a) Genel af b) Özel af - Zaman aşımı: a) Dava zaman aşımı (m. 66) b) Ceza zaman aşımı (m. 68) - Şikâyet (m. 73) - Ön ödeme (m. 75) 18

DEĞERLENDİRME SORULARI Değerlendirme sorularını sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan bölüm sonu testi bölümünde etkileşimli olarak cevaplayabilirsiniz. 1. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu m. 73/1 e göre soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olan suç hakkında yetkili kimsenin şikâyette bulunabileceği süre ne kadardır? a) 3 ay b) 6 ay c) 7 gün d) 15 gün e) 1 ay 2. Aşağıdakilerden hangisi dava ve ceza ilişkisini düşüren sebeplerden biri değildir? a) Ön ödeme b) Af c) Zaman aşımı d) Sanığın veya hükümlünün ağır yaralanması e) Şikâyet 3. Kasıtlı bir suçun temel şeklini ya da daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekillerini bir yıl içinde ve farklı zamanlarda ikiden fazla işleyen kişiye ne denir? a) Mükerrer suçlu b) Örgüt mensubu suçlu c) İtiyadi suçlu d) Suçu meslek edinen kişi e) Normal suçlu 4. Aşağıdakilerden hangisi Çocuk Koruma Kanunu na göre çocuklar hakkında uygulanacak koruyucu ve destekleyici tedbirlerden biridir? a) Danışmanlık b) Eğitim c) Bakım d) Sağlık e) Hepsi 19