Türkiye de ve Almanya da Tüketicinin Korunmas ve Ürün Güvenli i fiener Muter Tüketicinin korunması ve ürün güvenliği konusunda yapılan yasal düzenlemeler üreticiler, tüketiciler ve kamu yararları açısından büyük bir önem taşıyor. Üreticilerin haksız rekabetten korunması, tüketici haklarının etkin olarak uygulanması ve bu amaca yönelik uygulamalar konusunda toplumun bilinçlendirilmesi gerekiyor. Dünyayı saran serbest piyasa ekonomisine yönelik uygulamalar, küreselleşme süreci ve teknolojideki hızlı gelişmeler iş yapma süreçlerini etkiliyor. Bu nedenle ekonomik etkinlikler, tüketim ve tüketici kavramları yeni boyutlar kazanıyor. Artık ürünler tüketicilerin bireysel seçimlerine olabildiğince uygun nitelikte ve çeşitlilikte üretiliyor. Küresel 331
T ü r k i y e d e ve A l m a n y a d a Tüketicinin Korunmas ve Ürün Güvenli i rekabet ön plana çıktıkça tüketicilerin bilgilendirilmesi, korunması ve temsil edilmesinin önemi de her geçen gün artıyor. Gittikçe artan küreselleşmeye yönelik uygulamalar ve hızlı teknolojik gelişmeler ürün ve hizmet yelpazesini de genişletiyor. Ülkemizde bu nedenle özellikle tüketicilerin korunmasına yönelik teknik mevzuatın o l u ş t u rulması, uygulanması ve sürekli yenilenmesi zoru n l u l u ğ u bulunuyor. 1. TEMEL TÜKETİCİ HAKLARI Her birey aslında bir tüketici ve bu nedenle tüketici tanımı toplum içindeki tüm bireyleri kapsıyor. Tüketicinin korunması demek bir ülkede yaşayan insanların korunması anlamına geliyor. Genel olarak benimsenen evrensel nitelikteki tüketici hakları şunları kapsıyor: Temel ihtiyaçların karşılanması hakkı, güvenlik ve güven duyma hakkı, bilgi edinme hakkı, seçme hakkı, temsil edinme hakkı, tazmin edilme hakkı, eğitilme hakkı ve sağlıklı bir çevreye sahip olma hakkı. Ülkemizde tüketicinin sağlığının, güvenliğinin ve ekonomik çıkarlarının korunması ve bu konudaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmelerin teşvik edilmesi amacıyla 4077 sayılı Tüketicinin Korunması yasası 1995 yılında yürürlüğe girdi. Bu yasayla evrensel nitelikteki söz konusu haklara ülkemizdeki tüketiciler de sahip oldu. Söz konusu yasa 2003 yılında yürürlüğe giren 4822 sayılı yasayla değiştirilerek bu alandaki 13 Avrupa Birliği (AB) yönergesinin mevzuatımıza aktarımı sağlanmış oldu. AB ye katılım müzakereleri sürecinde Türkiye, tüketiciyi koru m a mevzuatı ve AB mevzuatı arasında uyum sağlamaya özen gösteriyor. Tüketici haklarının ve tüketicinin korunmasına yönelik uygulamaların batı ülkelerinde ileri düzeyde olduğu görülüyor. AB ülkelerinde 332
fiener Muter Tüketicinin Korunması Politikası bireylerin yaşam kalitesini sürekli geliştirme hedefine yöneliyor. AB mevzuatının Türk mevzuatına aktarımı çalışmaları kapsamında konuyla ilgili olarak piyasaya sadece teknik düzenlemesine uygun güvenli ürünlerin arzı sağlanarak tüketicilerin hakları ve çıkarlarının korunması öngörülüyor. Bu kapsamda uyumlaştırmakla yükümlü olduğumuz AB teknik düzenlemelerinin ortak temel hükümler çerçevesinde uygulanabilmesini sağlamak amacıyla Çerçeve Kanun adıyla anılan 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun 11 Temmuz 2001 tarih ve 24459 sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak 11 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe girdi. AB nin ortak düzenlemeler getirmesinin iki temel amacı var. Bunlar ürün güvenliği ve ürünlerin serbest dolaşımı olarak belirtilebilir. Kanun un düzenlediği konular: Ürünlerin piyasaya sunum koşulları, Üretici ve dağıtıcıların yükümlülükleri, Piyasa gözetimi ve denetimi, Güvenli olmayan ürünlerin piyasaya sunumunun yasaklanması ve toplatılması, Uygunluk değerlendirme işlemlerinde bulunacak test, inceleme ve belgelendirme kuruluşlarının çalışma yöntemleri, Uygulanacak yaptırımlar, Uygulamalarla ilgili olarak, AB Komisyonuna, AB üyesi ülkelere 333
T ü r k i y e d e ve A l m a n y a d a Tüketicinin Korunmas ve Ürün Güvenli i ve başka AB kuruluşlarına yapılması öngörülen bildirimler. 2. ÜRÜN GÜVENLİĞİ Pazara sürülen her ürünün insan sağlığı, çevre ve tüketicinin korunması açısından asgari güvenlik koşullarını sağlaması gerekiyor. Ürün güvenliği ile ilgili önlemleri almak amacıyla Avrupa Birliği nin Genel Ürün Güvenliği ne ilişkin mevzuatı temel alınarak 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun hazırlandı. Bu kapsamda, kendi görev alanlarına giren ürünlerin mevzuatının hazırlanması ve uygulanmasından yetkili kuruluşlar sorumlu. Piyasa Gözetimi ve denetiminden sorumlu kuruluşlar tüketicilerin başvurusu üzerine gerekli işlemleri yapıyor. 4703 sayılı Kanun ile belirlenen ürünlerin piyasaya arz koşulları ilgili teknik düzenlemeye uygunluk ve güvenli olmak şeklinde özetlenebilir. 4703 sayılı kanunun en önemli amacı, piyasaya sadece güvenli ürünlerin arzını sağlamaktır. Bir başka deyişle piyasada yer alacak tüm ürünler, Kanun metninde yetkili kuruluşlar olarak tanımlanan ilgili kamu kuruluşlarınca hazırlanan düzenlemelere uygun olmak ve güvenli olmak durumundadır. Bu konu, ilk kez 4703 sayılı Kanun ile birlikte tek bir çatı altında ve ortak pre n s i p l e r çerçevesinde tüm ürünler için düzenlenmektedir. Öte yandan, üreticiler pazara güvenli ürün üretmek zorunda. Üretici ayrıca, tüketiciyi ürünle ilgili konularda bilgilendirmek, pazara sunulan ürünlerden örnekler alarak kalite ölçümleri yapmak, müşterilerin geri bildirimlerini incelemek ve risk taşıyan ürünlerin toplatılması ya da kusurların giderilmesiyle ilgili önlemler almak sorumluluğunu taşıyor. Dağıtıcı ve satıcı kuruluşların da tüketici hakları ve ürün güvenliği 334
fiener Muter konularında önemli sorumlulukları var. Yasalara göre dağıtıcı ve satıcı güvenli olmayan ürünleri pazara süremiyor. Üreticinin belirlenemediği durumlarda satıcı üretici olarak kabul ediliyor ve ürünle ilgili tüm sorumluluğu üstleniyor. Ayrıca satış sonrası hizmetler ve garanti yükümlülükleri de tüketicilerin yararlanması gereken önemli konular arasında yer alıyor. 3. TÜKETİCİ HAKLARI, ÜRÜN GÜVENLİĞİ VE TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ Ülkemizde tüketicinin korunması ve ürün güvenliği ile ilgili çalışmalara yıllarca önce başlandı. Bu konuda bir örnek olarak 1963-1967 yıllarını kapsayan Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı nın (BBYKP) temel hedefleri arasında yer alan şu maddeler gösterilebilir: sanayi ürünlerinin standardizasyonu çalışmalarına hız verilmesi, standartlara uygun olmayan satışların engellenmesi, üreticinin ürettiği ürünlerle ilgili garanti vermesi ve üretilen ürünlerde kalite kontrol işlemlerinin yapılması. [1] Bu hedeflerden standartlara uygun olmayan satışların engellenmesine yönelik bir yaptırım, 1967 tarihli ve 6/7677 sayılı Kararname ile Türk Standartlarının Uygulanması Hakkında Tüzük olarak yürürlüğe kondu. Bu tüzükle mecburi kılınan standarda aykırı olarak, malın üretimi, satışı, ihracı veya ithali yasaktır hükmüne yer verildi. Böylece, standartlarımıza uygun olmayan malların gümrüklerimizden geçmesi yasaklandı. [1] Ancak bu yasaların uygulanmasında bir eksiklik olmaması için sağlıklı bir kontrol sistemi gerekiyor. Özellikle 1970-1990 yılları arasında, dünyada kalite kavramında bütünsel bakış yaklaşımı ön plana çıktı. Bu yaklaşıma göre, kalite kavramının ürün tasarımını, planlamayı, tedarik ve üretimin her 335
T ü r k i y e d e ve A l m a n y a d a Tüketicinin Korunmas ve Ürün Güvenli i aşamasını, dağıtım kanallarını, ürün güvenliğini ve tüketici haklarını kapsayan bir bütünsellik içinde ele alması görüşü ağırlık kazandı. Bu bütünsel bakış yaklaşımı beraberinde tüketiciyi, ürünü, üre t i m i, hizmeti ve yönetimi bir arada tutan Toplam Kalite Yönetimi (TKY) sisteminin gelişmesine katkı sağladı. [1] Sanayii destekleyici nitelikte olması, daha önce başlamış olan standart çalışmalarını geliştirmeyi amaçlaması ve ürünlerin kalite kontro l işlemlerinin yapılması gibi önlemleri içermesi nedeniyle BBYKP ülkemizde tüketicinin korunması, ürün güvenliği ve kalite yönetimi açısından yararlı bir aşama olarak gösterilebilir. Kuruluşların kalite yönetim sistemlerinin değerlendirilmesi amacıyla çeşitli Kalite Sistem Standartları kullanılıyor. Kalite sistem standartları ürünlerin kalitesini belirlemiyor. Örnek olarak, ISO 9001 bir kuruluşun yönetim sisteminin tanımlanmış kalitede ürünler üretmesinin güvence altında olduğunu garanti ediyor. Benzer şekilde, ISO 14001 belgesine sahip bir kuruluşun çevreye verebileceği zararları kontrol altında tutmak ve zamanla daha da iyileştirmek için işleyen sistemlere ve mekanizmalara sahip olduğunu gösteriyor. Uygunluk Değerlendirme Kuruluşları ürünlerin ve yönetim sistemlerinin belirlenmiş uluslararası standartlara göre değerlendirilmelerini yaparak buna göre bir belge düzenleyen kuruluşlardır. Akreditasyon ise bir uygunluk değerlendirme kuruluşunun görevlerini yerine getirme yeterliliğinin ulusal ve uluslararası kabul görmüş standartlar bazında bağımsız bir yetkili kuruluş tarafından onaylanması olarak tanımlanıyor. D o ğ ru işleyen bir akreditasyon sistemi uygunluk değerlendirme faaliyetlerini disiplin ve kontrol altına alıyor. 336
fiener Muter Türk A k reditasyon Kurumu (TÜRKAK) Türkiye de akre d i t a s y o n yapma konusunda tek yetkili kuru l u ş t u r. Ulusal A k re d i t a s y o n Kuruluşumuz olan TÜRKAK, Avrupa Akreditasyon Birliği (EAA) tarafından değerlendirilerek başarılı bulunmuş ve MLA (Multi-Lateral Agreement) olarak adlandırılan karşılıklı tanınma anlaşması ile uluslararası tanınırlığa sahip olmuştur. Tüm bu gelişmeler ülkemizde tüketicinin korunması ve ürün güvenliği konularında olumlu katkılar yapmaktadır. 4. CE İŞARETİ AB nin malların serbest dolaşımı ve bu çerçevede teknik engellerin kaldırılması konusunda mevzuat uyumu çalışmalarıyla CE işaretinin ürünlere iliştirilmesi zorunlu hale geliyor. CE işareti, AB nin uyulması zorunlu olan Yeni Yaklaşım Direktifleri kapsamında yer alan ürünlere iliştirilen bir güvenlik işareti olup, mevzuat kapsamına giren üye ülkelere arz edilecek ürünlerin bu işareti taşıması gerekiyor. CE işaretinin uygulamaya geçmesiyle ülkemiz ekonomisi açısından orta ve uzun vadede; Sanayimizin kalite altyapısının yükselmesi, Ürünlerimizin rekabet gücünün artması, Piyasaya sadece teknik düzenlemesine uygun ürünlerin arzı sağlanarak tüketicilerin hakları ve çıkarlarının korunması, Ülkemizin dünya pazarları ve AB ile bütünleşmesinde önemli adımların atılması, Ürünlerin AB ye girişinde karşılaşılan teknik engellerin ortadan kaldırılması ve 337
T ü r k i y e d e ve A l m a n y a d a Tüketicinin Korunmas ve Ürün Güvenli i CE belgelendirmesindeki değişim-dönüşüm sürecinde kayıt dışılığın engellenmesi konularında olumlu katkılar sağlanabilecek. Ancak ülkemizde CE işaretine yönelik uygunluk değerlendirme hizmeti verebilecek kuruluş sayısı sınırlı bulunuyor. Bu nedenle üreticiler bu hizmeti AB ülkelerindeki kuruluşlardan alıyor. 5. KÜRESELLEŞME VE TÜKETİCİNİN KORUNMASI Serbest piyasa ekonomisine yönelik uygulamalar, ekonomik ve sosyal yaşamda küreselleşmenin yaptığı etkiler piyasa koşullarını hızlı bir şekilde değiştiriyor. Ürün ve hizmet tasarımında, üretim, satış ve pazarlama süreçlerinde, müşteri memnuniyeti ve sadakati sağlama konularında uluslararası standartlara ve kurallara uyma zorunluluğu var. Tüketicinin korunması ve ürün güvenliği konularında da yeni gelişmelerin ve tüketici beklentilerinin yakından izlenmesi gerekiyor. Yabancı ürünlerin uluslararası pazarlarda serbest dolaşımı yaygınlaştıkça ve pazara sunulan ürünlerin çeşitliliği ve tüketicilerin seçme alternatifleri arttıkça üretici kuruluşların rekabet koşulları da giderek zorlaşıyor. Bir yandan tüketicilerin haklarının korunmasına çaba harcarken, öte yandan da yerli üretici kuruluşların yabancı ürünlerle haksız rekabet içinde olmaması gerekiyor. Avrupa Komisyonu daha sağlıklı, daha güvenli ve daha kendinden emin vatandaşlara dayalı Sağlık ve Tüketicinin Korunması Stratejisi ni (2007-2013) Nisan 2005 te yürürlüğe koydu. AB ye katılım müzakerelerinde bulunan bir aday ülke olarak Türkiye, tüketiciyi koruma mevzuatı ve AB mevzuatı arasında uyum sağlama çalışmalarını s ü rd ü r ü y o r. Tüketicinin korunması amacına sadece kamu k u ruluşlarının çabalarıyla ulaşılamıyor. Tüketicilerin koru n m a s ı çabalarına sivil toplum kuruluşlarının da katılması gerekiyor. [2] 338
fiener Muter 6. SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ TEHDİT EDEN ÜRÜNLER İthal edilen ürünlerin genel sağlık ve teknik denetimleri yeterli düzeyde yapılamadığı koşullarda önemli sağlık ve güvenlik riski b u l u n u y o r. Tüketicilerin sağlığını tehdit eden ürünler arasında çoğunlukla Uzak Doğu dan ithal edilen, sağlık ve teknik açılardan yeterli denetimi yapılmadan yurda giren ve ucuz olması nedeniyle yurt içinde alıcı bulan ürünler dikkati çekiyor. [3] Türkiye de sağlığa ve güvenliğe aykırı ürünlerin ithalatının önlenmesi için, hangi ülkeden ithalat yapılıyorsa yapılsın, daha etkili önlemlerin alınması gerekiyor. Denizlere, göllere akıtılan ve kural dışı toprağa gömülen atıklar insan sağlığı için büyük bir çevre sorunu oluşturuyor. Seçiminde yanlışlık yapılan, sağlığa zararlı maddeler içeren ve gereğinden fazla ölçülerde kullanılan kimyasallar da tüketicinin ve çevrenin korunması açısından önemli olan konular arasında yer alıyor. [3] Türkiye AB ye aday bir ülke olarak gıda güvenliği politikalarını AB politikalarına uyumlu hale getirme çalışmalarını sürd ü r ü y o r. Türkiye nin gıda güvenliği ile ilgili ana hedefi, tüketicilerin sağlığını doğrudan tehdit eden ve güvenli olmayan gıda üretimi ve satışını engellemek. Ayrıca, yurt dışından Türkiye ye yılda 35.000 kişi sağlık turizmi için geliyor. Türkiye nin sağlık personelinin niteliği ve sağlık hizmetlerinin gelişimi açısından da büyük bir potansiyele sahip olan bir ülke konumunda bulunduğu görülüyor. [2] 7. SONUÇ Tüketicinin korunması ve ürün güvenliği, çağdaş dünyada çok boyutlu, yaşamsal önem taşıyan, güncel bir konu olarak karşımıza çıkıyor. 339
T ü r k i y e d e ve A l m a n y a d a Tüketicinin Korunmas ve Ürün Güvenli i Tüketicilerin bilinçli ve seçici olması, üreticilerin kendilerini geliştirmelerini sağlıyor. Tüketicilerin beklenti ve tercihleri ülkede üretilen ve satılan ürünlerin niteliklerini belirliyor. Bilinçli tüketiciler üreticilerin başarılı olmalarına katkıda bulunuyor. Tüketici eğilimlerinin iyi izlenmesi ve tüketici odaklı bir üretim ve yönetim sisteminin kurulması büyük bir önem taşıyor. [4] Piyasaya güvenli ürün üretmek üreticinin sorumluluğunda bulunuyor. Ürünün güvenli olması için uyması gereken kuralların ilgili kamu kuruluşlarınca belirlenmesi zorunluluğu her ne kadar Çerçeve Kanun ile getiriliyor olsa da, devletin kural belirlemediği ürünleri üreten üreticilerin de güvenli ürün üretme yükümlülüğü var. Tüketici hakları sadece üretici ve satıcı kuruluşların değerlendirmesine ve kararına bırakılamaz. Tüketicileri koruyan yasaların hazırlanması tek başına yeterli değil. Kolay izlenebilen ve gecikmesiz uygulanabilen yasal süreçler tüketiciye yarar sağlayabiliyor. Kamu ihalelerinde giderek daha fazla ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi şartı aranması kamunun karar mekanizmalarında uygunluk değerlendirme süreçlerinden yararlandığını gösteriyor. Aynı şekilde ülkemize ithal edilecek ürünlerde kaliteyi belgeleyen CE işareti ve diğer kalite yönetim standartlarının uygulanması zorunluluğu tüketicilerin sağlık ve güvenliğini korumada büyük bir önem taşıyor. [5] Hangi ülkeden ithalat yapılırsa yapılsın, ithal ürünlerin tüketicinin sağlığı ve güvenliği açısından denetlenmesi gerekiyor. Her bireyin bir tüketici olduğu göz önüne alınırsa ürün güvenliği ile ilgili mevzuatın ve uygulamadan kaynaklanan sorunların çok geniş bir alanı kapsadığı ortaya çıkıyor. Ürün güvenliği konusundaki yetersizlikler tüketici sağlığını ve güvenliğini olumsuz yönde etkiliyor. Ürün 340
fiener Muter güvenliği konusundaki sorunlar toplum sağlığı kadar ülke ekonomisi için de çok zararlı etkiler yapıyor. Uygunluk değerlendirme işlemleri ülkemizdeki Küçük ve Orta Ölçekli Kuruluşlara (KOBİ) büyük bir parasal yük getiriyor. Ayrıca işlemlerin tamamlanması zaman ve emek kaybına neden oluyor. Bu konuda daha yol gösterici ve teşvik edici önlemlere ihtiyaç duyuluyor. Türkiye nin Avrupa Birliği ne tam üyelik sürecinde uymak zorunda olduğu tüketici hakları ve teknik mevzuat konularına, özellikle tüketicilerin daha sağlıklı ve daha güvenli ürünler tüketebilmesi açısından, öncelik verilmesi gerekiyor. Tüketici hakları ve ürün güvenliğinden ödün verilemez. Ancak bu konuda bilinçsiz uygulamalarla sanayimizin rekabet gücünün olumsuz yönde etkilenmesine karşı da duyarlı olmak gerekiyor. Bu nedenle tüketicilerle üretici ve satıcı kuruluşlar arasında sağlıklı bir diyalog kurulmasında yarar var. KAYNAKLAR AB Komisyonu Türkiye Delegasyonu Yayını: AB Türkiye Görünüm, Kış 2007, sayı 6. Atadan A.: Akreditasyonun Tüketicilere Faydaları, Akreditasyon İletişim Kampanyası, 2007. Başaran E., TÜDER Genel Başkanı Basın Açıklaması, 23.06.2007. Muluk F. Z./Burcu E./Danacıoğlu N.: Türkiye de Kalite Olgusunun Gelişimi, KalDer, Ankara, 2000. Muter Ş.: Tüketiciyi Korumak, Yeni Asır, 18 Ekim 2004. 341