Maden Mühendisleri Odası tarafından bu yıl on altıncısı düzenlenen Türkiye Kömür Kongresi nde, Türkiye nin enerji politikasında kömürün yeri ve TTK nın özelleştirme programına alınmasından sonraki durumu ele alındı... AKILCI BİR ENERJİ POLİTİKASI OLUŞTURULMALI Türkiye de 1978 yılından beri geleneksel olarak iki yılda bir yapılan Türkiye Kömür Kongresi nin on altıncısı, TMMOB Maden Mühendisleri Odası sekretaryalığında 26-28 Mayıs 2008 tarihleri arasında Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Konferans Salonu nda yapıldı. Kömürün aranmasından tüketimine kadar kömür madenciliğine ilişkin konuların tartışıldığı Kongreye; 35 kurumdan 504 delege katıldı. Kongrede ayrıca; sektördeki teknolojik gelişmelerin takip edilebildiği Maden Makineleri ve Donanımı başlığı altında bir sergi düzenlendi. Kömür Madenciliğinde İş Sağlığı ve Güvenliği ile Enerji Yatırımları İçinde Kömürün Yeri ve Batı Karadeniz Bölgesinin Önemi ana temalarının işlendiği kongrenin teknik ve özel oturumlarında 30 adet bilimsel, 6 adet de çağrılı bildiri sunuldu. Kongre kapsamında ayrıca, yer altı kömür ocağına ve Çatalağzı Termik Santrali ne de teknik geziler düzenlendi. Kongrenin açılış konuşmaları ise sırasıyla; Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan Kaymakçı, Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Torun, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, ICEM Uluslararası Kimya, Enerji, Maden ve Genel Hizmet Sendikaları Federasyonu Genel Sekreteri Manfred Warda, AKP Zonguldak Milletvekili Fazlı Erdoğan, KESK Şubeler Platformu Sözcüsü ve ESM Zonguldak Şube Başkanı Tahsin Kumkumoğlu, Genel Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Ramazan Denizer, Kongre Onursal Başkanı Prof. Dr. Şinasi Eskikaya, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Rektörü Bektaş Açıkgöz, CHP Zonguldak Milletvekilleri Ali İhsan Köktürk ve Ali Koçal ile Zonguldak Vali Yardımcısı Mehmet Tevfik Emre tarafından yapıldı. Kongre Danışma Kurulu Üyesi ve Makina Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu Başkanı Oğuz Türkyılmaz, Kongrenin ikinci günü Enerji Yatırımları İçinde Kömürün Yeri ve Batı Karadeniz Bölgesinin Önemi başlığı altında yapılan panelin oturum başkanlığını yürüttü. Yine aynı gün yapılan dördüncü oturumda ise Odanın Enerji Çalışma Grubu Üyelerinden H. Caner Özdemir Zonguldak Enerji Profili başlığı altında, Haluk Direskeneli Zonguldak Termik Santral Projeleri başlığı altında birer bildiri sundular. Makina Mühendisleri Odası 37
Üyesi Canip Sevinç ise Dünyada ve Türkiye de Kömür ve Kömür Açısından Türkiye nin Geleceği başlıklı bir bildiri sundu. Mehmet Torun: ÜLKE SANAYİSİNİN GELİŞEMEMESİ MADENCİLİK SEKTÖRÜNÜ DE OLUMSUZ ETKİLİYOR Kongre açılışında konuşan Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Torun, son dönemde özellikle yönetici kademelerine yapılan atamalarda bilgi, beceri ve liyakat aranmasından vazgeçildiğini işaret ederek, Artık atamalarda geçerli olan ölçüt sadece cemaatten olmak, tarikat ile ilişkisi olmak ya da kendilerinden olmaktır. Bu şekilde yetersiz kişilerin uzmanlık gerektiren makamlara getirilmesinin önü açılmış, kurumlardaki yozlaşma hızlandırılmıştır diye konuştu. Madencilik sektörünün bu çarpık yapıdan en fazla zarar gören sektörlerin başında geldiğine dikkat çeken Torun, sanayi sektörleri yerine hizmetler sektörünün genişlemesinin, sanayi sektörlerine ham madde sağlayan madencilik sektörünü de zor durumda bıraktığını kaydetti. Madencilik sektörünün ülke kalkınmasındaki kritik öneminin sadece fazla miktarlarda üretilip yurt dışına satılarak döviz elde edilmesi olmadığını; yerli sanayiye düşük maliyette, kaliteli girdi sağlaması olduğunun altını çizen Torun şöyle konuştu: Bu anlamda, madencilik ve sanayi sektörleri karşılıklı olarak birbirlerini besleyen sektörlerdir. Entegrasyonları sağlandığı ölçüde büyürler. Dolayısıyla, ülke sanayisinin gelişememesi madencilik sektörünü de olumsuz etkilemekte, bu sektöre yapılabilecek yatırımlar, hızla hizmetler sektörüne kaçmakta ve madencilik sektörünün ülke ekonomisine katkısı giderek düşmektedir. Sektörün işlevi, ülkeye döviz girdisi sağlamak üzere yurt dışına ham madde ihracı yapma düzeyine indirgenmiştir. 2007 yılında tüm maden ihracatımız 2,9 milyar dolar olmuştur. Sadece ithal kömüre 2 milyar dolar döviz ödenmesi bu yanlışlığı açıkça ortaya koymaktadır. Özelleştirme çalışmalarından bugüne kadar madencilik sektörünün gelişmesine yönelik olumlu bir sonuç alınamadığını vurgulayan Mehmet Torun, Ancak, özelleştirme söylemleriyle zaman yitirilmiş, bu arada sektörün dinamizmi açısından son derece önemli işlevler gören kamu kuruluşları da yatırım yapılmamak suretiyle küçültülmüş ve kapatılmıştır dedi. Türkiye ye yıllardan beri katma değer sağlayan, ülke kalkınmasında motor görevi gören bu kuruluşların topluma bir yük gibi yansıtıldığına dikkat çeken Torun, AKP Hükümeti nin seçildiği ilk günden beri devlet elinde ne var ne yoksa satmaya devam ettiğini belirterek şöyle konuştu: Kendi kömür kaynaklarımızı değerlendiremezken ithal kömüre dayalı santrallere izin verilmesi yanlış politikaların acı sonuçlarıdır. Bu konuda ithal kömür santrallerine verilen lisans iptali için Oda olarak dava açmış bulunmaktayız. Erdemir ve Kardemir in ihtiyacı olan demir ve kömür madenlerinin büyük bir kısmının dışarıdan alınması uygulanan yanlış politikaların sonuçlarıdır. Bugün fırlayan demir ve kömür fiyatları tercihlerimizi bir kez daha değerlendirmek durumunda olduğumuzu göstermektedir. Mehmet Soğancı: AKILCI BİR ENERJİ POLİTİKASI ZAMAN KAYBEDİLMEDEN OLUŞTURULMALI TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı, Kongre açılışında yaptığı konuşmada Kozlu dan, Armutçuk tan, Balıkesir Dursunbey den, Karaman-Ermenek ten, Gediz den bahsetmemenin mümkün olmadığını dile getirerek, Ama biz biliyoruz, tüm bu can yakıcı, can acıtıcı duruma rağmen uygarlık ateşi yandığı sürece madencinin ışığı sönmeyecektir. Madenlerde kaybettiğimiz tüm canlarımızı saygıyla anıyorum diye konuştu. Konuşmasında madencilik faaliyetlerinin kaynak kaybına yol açmadan, çevreyle barışık, akılcı ve ekonomik kurallara göre, iş güvenliği ve işçi sağlığı esasları çerçevesinde yürütülmesinin bilimsel ve teknik bilginin kullanımı ile mümkün olduğunu işaret eden Soğancı, bu durumun sektörde bilim ve teknolojinin uygulayıcısı olan mühendislerin gerekli ve yeterli istihdamını da gerekli kıldığını vurguladı. Kömür madenciliğinin, işsizlik ve yoksulluğun yüksek olduğu kırsal bölgelerde, gerek doğrudan ve gerekse madenciliğin yarattığı yan ekonomik faaliyetler sonucu binlerce kişiye istihdam olanağı sağladığını anımsattı. Soğancı, sektöre bakıldığında Türkiye demir-çelik sektörünün yıllık 5,5 milyon ton taş kömürü ihtiyacı bulunduğunu, siyasi iktidarın eğiliminin ise bu ihtiyacın tamamının ithalat yoluyla karşılanmasına yönelik olduğunu bildirerek, bir zamanlar 40 dolar olan ithal taş kömürü fiyatının 38
Temiz kömür teknolojilerinin bugün ulaştığı nokta göz önüne alındığında söz konusu kaynaklardan çevresel etkilerin de en aza indirilerek elektrik enerjisinin üretilmesinin en akılcı uygulama olacağını vurgulayan Mehmet Soğancı, Elektrik enerjisi arztalep dengesinin sorunsuz sürdürülebilmesi için, ulusal maden kaynaklarımıza öncelik veren, akılcı bir enerji politikası zaman kaybedilmeden oluşturulmalıdır diye konuştu. günümüzde 200 dolara tırmandığına dikkat çekti. Demir-çelik sektörünün bir an önce dışa bağımlılıktan kurtulması, taş kömürü ihtiyacının tamamının yerli kaynaklardan karşılanması ve bu amaca yönelik olarak Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) için gerekli olan yatırımlara başlanması gerektiğini belirten Soğancı, Siyasi iktidarın Biz TTK da bu kömürü üretemiyoruz, hazırlık yapamıyoruz, bu işleri dışarıdan satın alacağız söylemi hepimizce reddedilmelidir dedi. Ulusal Maden Kaynaklarımıza Öncelik Veren Enerji Politikası Oluşturulmalı Kömüre dayalı termik santrallerin atıl durumdaki kapasitelerinin devreye alınması ve rehabilite edilen santrallerin özelleştirilmesi uygulamasına son verilmesi gerektiğini kaydeden Mehmet Soğancı, termik santrallerde baca gazı ile de-sülfirizasyon tesisleri kurulması ve sürekli devrede tutulması gerektiğinin de altını çizdi. Türkiye de doğal gazın yok denecek kadar az bulunduğunu dile getiren Soğancı, Ancak, düşük kalorili olmakla beraber zengin linyit kömürü yataklarımız mevcuttur. Yine, yıllardır ihmal edilen aramalar ile yeni kömür yataklarının bulunup geliştirilmesi olasılığı yüksektir diye konuştu. Bir ülkede geniş kömür rezervlerinin bulunmasının, o ülke için enerji arz güvenliğinin sağlanması bakımından çok büyük bir avantaj anlamına geldiğini savunan TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı, elektrik enerjisinde arztalep dengesinin sorunsuz sürdürülebilmesi için ulusal maden kaynaklarına öncelik veren, akılcı bir enerji politikasının zaman kaybedilmeden oluşturulması gereğine işaret ederek şöyle konuştu: Temiz kömür teknolojilerinin bugün ulaştığı nokta göz önüne alındığında, söz konusu kaynaklardan çevresel etkilerin de en aza indirilerek elektrik enerjisinin üretilmesi en akılcı uygulama olacaktır. Elektrik enerjisi arz-talep dengesinin sorunsuz sürdürülebilmesi için, ulusal maden kaynaklarımıza öncelik veren, akılcı bir enerji politikası zaman kaybedilmeden oluşturulmalıdır. H. Caner Özdemir: YATIRIMLAR ÜRETİME DEĞİL, İYİLEŞTİRMEYE YÖNELİK Kongrenin ikinci günü yapılan dördüncü oturumda; Makina Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu Üyesi Makina Yüksek Mühendisi H. Caner Özdemir Zonguldak ın Enerji Profili başlığı altında bir bildiri sundu. Özdemir; 1865-2005 yılları arasındaki 140 yıllık süreçte, 405 milyon 36 bin 489 ton kömür çıkartılan Zonguldak havzasında, son dönemlerde üretimde düşüş yaşandığına dikkat çekti. Havzada 1865 ten 1935 e kadar özel işletmelerin hakim olduğu 70 yıllık dönemde kömür işletmeciliği yapan 83 firma tarafından 123 ayrı ocaktan, 35 milyon 536 bin 835 ton kömür üretildiğini bildirdi. Devletleştirmenin başlaması ile birlikte üretimin 1935 te 2 milyon 340 bin 491 tona, 1945 te 3 milyon 718 bin 772 tona, 1955 te 5 milyon 493 bin 697 tona, 1965 te 7 milyon 6 bin 998 tona, 1975 te de 8 milyon 355 bin 283 tona yükseldiğini vurgulayan Özdemir, TTK da işçi sayısının azaltılmasından sonraki üretim miktarı hakkında ise şu bilgileri verdi: 39
Türkiye Taşkömürü Kurumu nda işçi sayısının azaltılmasının ve yeni yatırım yapılmamasının ardından üretim 2004 te 1 milyon 880 bin 828 tona, 2005 te ise 1 milyon 416 bin 549 tona gerilemiş olup, 2006 da bir artış göstererek 2 milyon 297 bin 173 ton yükselmiştir. Burada ilginç olan husus, 24 Haziran 2004 tarihinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sn. Hilmi Güler tarafından, Zonguldak Bölgesindeki taş kömürü üretiminin yıllık 10 milyon tona çıkarılacağı şeklinde bir açıklamanın yapılmasıydı. Aynı açıklamada söz konusu rakamın 5 milyon tonunun Türkiye Taşkömürü Kurumu İşletmeleri (TTKİ), kalan 5 milyon tonunun ise özel sektör tarafından çıkarılacağı ifade edilmekteydi. Aradan geçen üç yıl içerisinde herhangi bir gelişmenin sağlanamadığı ve rakamlarda yukarı doğru bir artış olmadığı müşahade edilmektedir. Her ne kadar TTK bünyesinde yeni bazı yatırımlar yapılmakta ise de bunların boyutları mevcut kapasiteyi arttırmak amaçlı olmaktan ziyade iyileştirme içerikli yatırımlar olarak görülmektedir. Yapılan bütün siyasi açıklamalara rağmen, özelleştirme kapsamında tutulan TTKİ deki mevcut nitelikli personel arasında emekli olanların sayısındaki artışın ve emekli olanların yerine yeni personel istihdamında yaşanan gecikmelerin üretimdeki düşüşün temel nedenleri olarak anıldıklarını ifade eden H. Caner Özdemir, Bu arada açılan ihaleleri alarak taş kömürü üretmesi beklenen bazı özel şirketlerin, bu işten vazgeçmeleri; diğerlerinin ise henüz herhangi bir üretim gerçekleştirmeyi başaramamış olmaları üzerinde ayrıca durulması gereken bir husus olarak öne çıkmaktadır diye konuştu. Zonguldak bölgesindeki maden rezervlerinin azami düzeyde değerlendirilebilmesi için gerekli olan arama ve işletme yatırımlarının yapılmasıyla ihtiyaç duyulan ilave iş gücünün istihdamının acilen sağlanmasının büyük önem taşıdığının altını çizen Özdemir, yurt dışından ithal edilecek kömürle işletilmesi düşünülen santraller için lisans verilmesinin ülke ekonomisine hem maddi hem de dışa bağımlılık açısından negatif bir yük getireceği uyarısında bulundu. Yerli Mühendislik Birikimiyle Gerçekleştirilecek Projeler Yurt Dışına Transfer Ediliyor Son dönemde EPDK tarafından verilen üretim lisanslarının daha sonra yeterince denetlenmediğinin ve bu lisanslara sahip tüzel kişiliklerin kendi tasarrufları doğrultusunda proje değişikliklerine gittiğinin bölgedeki örnekte de açıkça görüldüğüne işaret eden Özdemir, Özellikle bölgede, son dönemde gözlemlenen yeni santral lisans başvurularındaki artış, mevcut iletim hatlarının gelecekte yetersiz kalması ve üretilecek enerjinin taşınmasında problemler yaşanabileceğini göstermektedir diye konuştu. Ülke genelinde yapılan elektrik üretim santrali inşasına yönelik faaliyetlerin, Türkiye nin şartları hakkında fazla bilgi birikimine sahip olmayan yabancı firmalarla gerçekleştirmeye çalışıldığına dikkat çeken Özdemir, mevcut yerli mühendislik ve müteahhitlik birikimiyle rahatlıkla gerçekleştirilebilecek olan bu projelerin ülke kaynaklarının yurt dışına transfer edilerek gerçekleştirilmesinin de oldukça üzücü olduğunu ifade etti. Haluk Direskeneli: TÜRKİYE KENDİ ÖZ ENERJİ TASARIMLARINA ÖNCELİK VERMELİ Aynı oturumda Zonguldak Termik Santral Projeleri başlığı altında bir sunum yapan Makina Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu Üyesi Haluk Direskeneli; kömürün dünya enerji arzı içinde yüzde 25 lik pay ile petrolün ardından ikinci sırada, yüzde 40 lık pay ile de elektrik enerjisi üretiminde ilk sırada bulunduğuna dikkat çekti. Türkiye de enerji üretimi içinde kömürün payının yüzde 43 ile ilk sırada, elektrik üretiminde ise kömürün payının yüzde 16 ile dördüncü sırada olduğunu açıklayan Direskeneli, son rapor ve senaryo çalışmalarına göre kömürün enerji sektöründe temiz kömür teknolojileri ile kullanımının önümüzdeki dönemde dünya genelinde önemli bir paya sahip olacağını vurguladı. Kömür en önemli yerli-fosil enerji kaynağımızdır diyen Direskeneli, bu nedenle sahip olunan kömürlerin ileri-temiz teknolojilerle elektrik üretiminde kullanılmasının gerekli olduğunun altını çizdi. Enerji teknolojisi pazarında, Batı Avrupa ve Kuzey Amerika üretimlerinin artık çok pahalı hale geldiğini bildiren Direskeneli, yakında Batı Avrupa ve Kuzey Amerika firmalarının kendi yurt içi piyasalarının dışına mal satamayacaklarını kaydetti. Son birkaç yıldır Çin, Hindistan ve Güney Kore nin enerji, özellikle de termik santral piyasasına çok rekabetçi fiyatlarla girdiğine dikkat çeken Haluk Di- 40
reskeneli, Türkiye nin kendi konjonktürünü oluşturması gerektiğinin savunarak konuştu: Bununla birlikte, bu ülkeler bugün için en iyi, en randımanlı, en çabuk, en hızlı sürede inşa edilebilen santralleri ve ürünleri piyasaya sunamamaktadırlar. Ancak çok yakında herhalde bunun da gerçekleşeceğini göreceğiz. Türkiye nin kendi iç piyasasını bu yeni konjonktüre göre yönlendirmesi lazımdır. Ülkemizde mühendislik açısından, imalat sanayi açısından çok büyük potansiyel ve imkânlar vardır. Kendi termik santrallerimizi, kendi kömürümüze uygun olarak kendimiz tasarlamalı, imal etmeli, yerinde monte etmeli, çalıştırmalı ve işletmeliyiz. Enerji Piyasası Sahipsiz Kalmamalı Makina Mühendisleri Odası olarak Türkiye de yerel mühendislik kapasitesiyle çok şeylerin yapılabileceğine inandıklarını vurgulayan Haluk Direskeneli, Çünkü dünyada herkes, her mühendislik fakültesi/ her termodinamik dersi öğrencisi, aynı termodinamik/ ısı transferi derslerini alıyor, aynı yazılım/ donanımları kullanıyor, enthalpi, entropi, ekserji kavramları her yerde aynıdır. Genç mühendislerimize daha çok destek vermek gerektiğine inanıyoruz diye konuştu. Öğrencilere daha çok fon, yazılım, donanım, araştırma desteği verilmesini isteyen Direskeneli; master, doktora, doktora sonrası araştırmalara da daha fazla para ayrılması gerektiğini ifade ederek, bunu bir politika olarak görmenin gereğine inandıklarını belirtti. Türkiye nin ancak bu şekilde kendi termik santral teknolojisine sahip olabileceğini söyleyen Direskeneli şöyle konuştu: Bu şekilde Türkiye yıllardır işlettiği; ama hâlâ kendi tasarımını, teknolojisini geliştiremediği termik santral teknolojisine sahip olabilir. Aynı şekilde rüzgâr türbinlerini, hidrolik türbinleri, azami yerli kapsamda kendimiz üretebilmeliyiz. Kendi termik santrallerimizi, kendi kömürlerimize uygun olarak kendimiz tasarlamalıyız, kendimiz imal etmeliyiz. Bizim kendi mühendislerimiz, kendi kömür kaynaklarımıza uygun termik santral tasarımı ve hatta gerektiğinde kombine çevrim santralinin tasarımını komple yapabilecek bilgi birikimi ve kabiliyetlere sahiptir. Ancak bunun için gerekli ortamın yaratılması şarttır. Türkiye, kendi enerji piyasasına kendi yatırımcısı, imalatçısı, akademisyeni, mühendislik ve müteahhitlik hizmetleriyle sahip çıkmalıdır. Yatırımcı en iyi malı ve ekipmanı, en ucuza almak ister. Bu çok doğaldır. Öte yandan son yıllarda müteahhitlik hizmetleri bile yabancılara; Çinlilere, Hintlilere, Korelilere gitmeye başlamıştır. Bu çok endişe verici bir durumdur. Enerji piyasası sahipsiz kalmamalıdır. Türk müteahhit ve mühendisinin bu konuda desteklenmesi şarttır. Kongrenin ikinci günü Enerji Yatırımları İçinde Kömürün Yeri ve Batı Karadeniz Bölgesinin Önemi başlığı altında bir panel düzenlendi. Makina Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu Başkanı ve Kongre Danışma Kurulu Üyesi Oğuz Türkyılmaz ın yönettiği panele; CHP Zonguldak Milletvekili Ali Koçal, Türkiye Enerji, Su ve Gaz İşçileri Sendikası (TES-İŞ) Temsilcisi Bayram Eren, Maden Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Torun, Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi (DEK TMK) Yönetim Kurulu Üyesi Necdet Pamir, Elektrik Üreticileri Derneği Yöneticisi Ahmet Kavas ve Yerli Kömür Üreticileri adına Yusuf Aydın panelist olarak katılarak, sektörün içinde bulunduğu sorunları masaya yatırdılar. Oğuz Türkyılmaz, konuşmasının başında 2008 yılında enerji ithalat faturasının 40 milyar doları aşacağını, buna karşılık Aralık 2007 sonu itibarıyla 4789.91 MW ithal, 2859 yerli kömüre dayalı santrale lisans verildiğini, 113-53.64 MW ithal kömür santrali başvurusunun inceleme, 956 MW nin ise başvuru aşamasında olduğunu kaydetti. Zonguldak ta 1365 MW ithal kömür santraline izin verildiğini, 1067 MW lik başvurunun ise değerlendirme aşamasında olduğunu ifade etti. Türkyılmaz ayrıca; ülke genelinde 9242 MW kapasitelerde doğal gaz santrali yatırımının gündemde olduğuna dikkat çekerek, ithal yakıtlara yönelik bu kadar çok santral başvurusuna karşın, yerli kömür kaynaklarının değerlendirmeyi beklediğini vurguladı. Panelde, özel sektörün madencilik alanına yatırım yapmadığı, kamunun ise izlenen ekonomi politikaları nedeniyle bu alandan çekildiği ve enerji yatırımlarının ithal kaynaklara göre planlandığı panelistlerce vurgulanan ortak konuyu oluşturdu. 41