Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Toprak Yapısı Üretim ve Ticaret Flash Anlatım Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Toprak Yapısı Üretim ve Ticaret Ders Notu OSMANLI KÜLTÜR VE MEDENİYETİ (1300-1453) 4. OSMANLI EKONOMİSİ a. İnsan b. Toprak Osmanlı ekonomisinin en temel kaynağı topraktı. Osmanlılarda ekilebilen toprakların çoğu devletin malıydı. Bu toprakları kullanma hakkı ise reayanındı. Devlet malı olan topraklara mirîarazi denirdi. Devlet, topraklarının işlenmesini reayaya bırakarak ekonomik hayatı düzenlerken köylerde yaşayanların ailesinin geçimini sağlayacak toprağa sahip olmasına dikkat etmişti. Tımar sistemi içinde köylülere dağıtılan bu topraklara çift denirdi. Toprak mülkiyeti devlete ait olup kullanma hakkı reayanındır. Reaya toprağın kullanma hakkını çocuklarına miras olarak bırakabilirdi. Ayrıca toprağın sahibinin devlet olması nedeniyle ortaya büyük hanedanların çıkması engelleniyordu. 1 / 10
Bu uygulama Avrupa'daki feodalite denen sistemin Osmanlı'da görülmesini engellemiş, bu nedenle de Osmanlı Devleti içinde köle çiftçi sınıfı meydana gelmemiştir. c. Üretim Tarım Ekonomisi büyük ölçüde toprağa dayanan Osmanlı Devleti'nin en önemli gelir kaynağını tarım oluşturuyordu. Devlet tarafından ekilip biçilmesi için toprak verilen köylü, kullanım hakkına sahip olduğu bu toprakları ekip biçerek kendi geçimini sağlar, öldüğünde ise toprakları çocuklarına geçerdi. Köylü toprağı satamaz, vakfedemez ve devredemezdi. Bu durumdaki köylünün devlete karşı sorumlulukları vardı. Bunlar: Toprağı habersiz terk etmemek, sebepsiz olarak üç yıl üst üste ekmeden bırakmamak, ürettiği ürünün vergisini sipahiye ödemektir. Tımar sahibi sipahinin ise köylünün güvenliğinin ve düzeninin sağlanmasında, üretim araçlarının temininde, ihtiyaçlarının karşılanmasında yardım etmek gibi yükümlülükleri vardı. Tımar sistemi sayesinde toprağı işleyen halk, devletin denetimi ve koruması altında oluyordu. Devletin bu topraklar üzerindeki görevi ise halkın huzur ve güvenini sağlamaktı. Devlet, sağladığı imkânlar karşılığında tımarlı sipahiden asker yetiştirmesini, köylüden de üretim yapmasını beklerdi. Hayvancılık Osmanlı Devleti'nde ekonominin en önemli unsurlarından biri de hayvancılıktı. Hayvancılıktan ulaşım ve taşımacılığın yanında; et, süt ve yün gibi insanların temel ihtiyaçlarının karşılanmasında da yararlanılmaktadır. Ayrıca dokuma sanayisininde de önemli bir yere sahiptir. Bunun yanında balıkçılık ve arıcılık da gelişmiştir 2 / 10
Osmanlı Devleti'nde, hayvancılıkla uğraşan en önemli halk grubu, konargöçerlerdi. Konargöçerler (yörük) özellikle küçükbaş hayvancılık ile uğraşırlardı. Devlet hayvancılıkla uğraşanlardan âdetiağnam adlı vergi alırdı. Bu dönemde hayvancılık faaliyetleri en fazla, Balıkesir, Manisa, Aydın ve Bursa çevresinde yapılmaktaydı. Konargöçerlerin dışında köylülerde hayvan besliyordu. Osmanlılarda hayvancılık, devlet tarafından her dönemde desteklenmişti. Hayvancılığın önem kazanması sonucu Bursa'da ipek, Selanik'te çuha, Bulgaristan'da aba, Ankara'da tiftik üretim merkezleri olarak ün kazandı. Ticaret İç Ticaret Osmanlı Devleti'nin kurulduğu topraklar, doğudan ve batıdan gelen ticaret yollarının birleştiği yerdi. Bu nedenle Osmanlılar, kuruluş yıllarından itibaren, ticaretin gelişmesine önem verdiler. Ticaret, devlet tarafından teşvik edildi. Bu amaçla, ticaret eşyasından alınan vergiler, son derece düşük tutuldu. Osmanlı Devleti içinde, Osmanlı vatandaşlarının yanı sıra, yabancı ülkelerin tüccarları da ticaret yapabiliyordu. Ticaret yolları üzerindeki menziller arasında at, katır ve deve kervanlarının sefer yapmaları için gerekli imkân hazırlanmıştı. Menziller arasındaki uzaklık, atın ortalama hızına göre belirlenmişti. Ana yollar ve geçitler derbentçi denilen görevlilerin gözetimi altındaydı. Şehirlere gelen mallar, bedesten, çarşı ve kapan hanlarında toplanır ve satışa sunulurdu. İlk bedesten, Orhan Bey zamanında Bursa'da, ikincisi ise Mehmet Çelebi zamanında yine Bursa'da İpek Hanı adıyla yapıldı. Kapan hanları, her biri tek cins ticaret maddesinin toptan satışı ya da dağıtımının yapıldığı kapalı pazar yerleridir. Kapan hanları, toplayıp dağıtma işini yaptıkları malın adını alırdı. Örneğin, satılan mal un ise, un kapanı, yağ ise yağ kapanı gibi... Bedestenler, çarşı ve kapan hanlarında hem ürettiği malı satan hem de ticarete aracılık eden esnaflar, Ahiliğin birer kolu olan lonca teşkilatlarına bağlıydılar. Hirfet adı verilen kunduracı, demirci, duvarcı, marangoz gibi pek çok meslek grubuna ayrılan esnaflar ayrı ayrı loncaya kayıtlı olur, loncasının koruması ve denetimi altında bulunurdu. 0sman j Devletrnde birer es naf örgütü Dükkan açma hakkına gedik 3 / 10
denirdi Gediğe sahip? Q an onca arın g ünü müzeki benzerleri olmak için çıraklık, kalfalık yapıp ustalık belgesini ne er olabilir? almak gerekirdi. Kapalı pazar yerlerinin dışında, büyük şehirlerde, açık pazarlarda vardı. Yılın, ayın, haftanın belirli günlerinde kurulan bu açık pazarlar, bütün malların alıcı ve satıcılarını bir araya toplayan daha çok, geniş yer kaplayan maddelerin ve hayvanların satıldığı yerlerdi. Bu pazar yerleri de satılan ticari malın adıyla anılırdı. Örneğin; saman pazarı, odun pazarı, at pazarı, balık pazarı gibi... Çarşı ve pazar yerleri, muhtesip ve eminlerin denetimi altındaydı. Muhtesip ve eminler çarşı ve pazarda satılan malların kalitesini vefiyatını kontrol ederlerdi. Dış Ticaret Osmanlı Devleti'nin, Anadolu'da egemenlik alanını genişletmesi, egemen olduğu topraklarda güvenliği sağlaması ve liman şehirlerini ele geçirmesi, XIV. yüzyılın sonlarından itibaren dış ticaretin gelişmesini sağladı. Yıldırım Bayezit zamanında Erzincan'a kadar olan toprakların alınması sonucu, İran ipek kervanları, Trabzon yolu yerine Bursa yolunu tercih ettiler. Bu dönemde, Hint ve Arap mallarının Anadolu'ya giriş limanları olan Antalya ve Alanya alındı. Böylece, tüccarların güven içinde Bursa'ya ulaşmaları sağlandı. Devlet tarafından ticaretin geliştirilmesi ve ticaretle uğraşanların güvenliğinin ve ihtiyaçlarının sağlanmasına çalışıldı. Bu amaçla ticaret yolları üzerine kervansaraylar yaptırıldı. 4 / 10
ARAZİ (Devlet Araasî) Osmanlı topraklarının büyük çoğunluğunu oluşturuyordu. Bu toprağın sahibi devletti. Mülkiyeti devlete ait olan bu topraklar, ekilip biçilmesi ve işlenmesi amacıyla reayaya bırakılmıştı. ARAZİ Kişilerin elinde bulunan ve tamamen kişilere ait olan topraklardır. Fetihler öncesinde halka ait olan bu topraklar fetihler sonrasında yine o yöre halkına bırakılırdı. r T i...., 5 / 10
ÖŞRÎ TOPRAK Mülkiyeti Müslümanlara ait olan topraklardır. Mülkiyeti Müslüman olmayanlara ait olan topraklardır. T 6 / 10
DİRLİK PAŞMAKLIK OCAKLIK VAKIF MU KATA A. Gelirleri yararlılığı görülen kişilere verilen topraklardır. Gelirleri padişah l kızlarına, annelerine ve eşlerine 7 / 10
ayrılan topraklardır. Gelirleri kale muhafızları na ve tersane giderlerine ayrılan topraklardır. Üstün hizmetlerine karşılık, bazı devlet görevlilerine verilen topraklardır. Gelirleri sınır boylarındaki askerlere verilen 8 / 10
topraklardır. Bu şekilde sınırların güvenliği sağlanıyordu Devlet Gelirleri hazinesine doğrudan 8$US d â7, a mülk arazi devlet gelirlerinin hazinesine sosyal gitmek üzere kuruml ıçın ayırdığı r topraklardır. 9 / 10
I HAS ZEAMET TIMAR 10 / 10