OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASI KONTROL/VİTAMİN MİNERAL TAKVİYELERİ https://www.youtube.com/watch?v=aljdjjqrpgw TÜP MİDE AMELİYATI SONRASI MİDE BÜYÜMESİNİN YETERSİZ KİLO KAYBI VE GERİ KİLO ALIMIYLA İLİŞKİSİ VAR MIDIR? Dünyada obezite ameliyat teknikleri içerisinde, etkili kilo kaybı sonuçlarıyla Tüp Mide (Sleeve Gastrektomi) ameliyatı en çok tercih edilen ameliyat tekniğidir. Bu ameliyatta, mide içerisine yerleştirilen buji yardımıyla midenin yaklaşık %80-85 i çıkarılmakta ve kalan mide hacmi yaklaşık 100-200 ml arasında olmaktadır. Mide kapasitesinin küçülmesi, gıda alımının azalması ve iştah düzenleyen hormonlardaki değişim, tüp mide ameliyatı sonrası kilo kaybının en önemli mekanizmaları olarak kabul edilmektedir. Yapılan araştırmalarda ameliyatı takip eden 2 yıllık süre içerisinde obez hastalar fazla kilolarının yaklaşık %60 65 ni kaybetmektedir. Ameliyatta midenin yetersiz küçültülmesi ve ameliyat sonrası beslenme alışkanlıklarının değiştirilmemesi gibi faktörlerle ve ameliyat sonrası fizyolojik sürece bağlı olarak mide de genişleme olabileceği belirtilmekte olup, bu
konu halen tartışmalıdır! Tekrar geri kilo alımı konusunda bazı hastalar ve bazı hekimler tarafından mide büyümesinin tek sebep olarak gösterilmesinin gerçekliğiyle ilgili son dönemde yapılmış en akademik çalışmaların sonuçlarını aşağıda sizlerle paylaşarak bu konuya daha net bir açıklık getirmeye çalışacağım. Tıbbi literatürde 2016 yılında Disse E ve ark. (Disse E, et al. Dilatation of Sleeve Gastrectomy: Myth or Reality? Obes Surg 2016 Jun 22) yayımladıkları çalışmada; 37 F buji kullanılarak tüp mide ameliyatı yapılan 54 hastaya ameliyat sonrası 3. ve 12. aylarda kalan mide hacimlerini gösteren en doğru teknik (CO 2 Genleşme ile 3DMide Tomografisi) uygulanarak midelerinde genişleme olup olmadığı, bunun yetersiz kilo kaybı ve kilo alımı üzerine olan etkilerini araştırmışlardır. Yapılan bu çalışmada 12. ayda hesaplanan mide hacminin 3. ayda hesaplanan mide hacminden %25 oranında artmış olması mide genişlemesi olarak kabul edilmiştir. Bu süreç içerisinde 3, 6, 12, ve 18. aylarda hastaların aldıkları kaloriler ve yeme alışkanlıkları yeterli tecrübeye sahip 5 Bariatrik Beslenme Uzm. tarafından takip edilerek belirlenmiştir. Bu çalışmadan elde edilen sonuçlar aşağıdaki şekilde özetlenmiştir; 1- Tüp mide ameliyatı sonrası midede meydana gelen genişleme 3/2 hastada tespit edilmektedir ancak her hastada görülmemektedir. 2- Midesi genişleyen ve genişlemeyen gruplar ayrı ayrı incelendiğinde alınan kalori miktarlarında farklılık olmadığı tespit edilmiştir. Bir başka deyişle midesi büyüyenler, büyümeyenlerden daha fazla kalori alımı sergilememektedir. 3- Tüp mide ameliyatı sonrası genişleme gösteren midelerin başlangıç aşamasında çok dar tutularak yapılan mideler olduğu gözlenmiştir. Bu durum tüpün çok dar olduğu zaman, artan mide
içi basınç etkisiyle meydana gelen bir adaptasyon işlemi olarak değerlendirilmiştir. 4- Bariatrik cerrahi sonrası kalan mide hacmi besin alımı kontrolünde major bir faktör değildir. Mide hareketlerindeki değişim ve hormonal mekanizmaların gıda alımı kontrolünde ve enerji dengesi üzerindeki etkilerinin kilo kaybı üzerine daha çok etkisi olduğu düşünülmektedir. 5- Birçok çalışma, tüp mide ameliyatı sonrası erken dönemde yetersiz kilo kaybının kalan mide hacminin genişlemesiyle ilgisi olmadığını göstermektedir. Mide hacmindeki büyümenin yetersiz kilo kaybı veya tekrar geri kilo alımıyla ilişkili olmadığını gösteren çalışmalar aşağıda özetlenmiştir; Gras-Miralles B ve ark. (Gras-Miralles B, et al. Caloric intake capacity as measured by a standard nutrient drink test helps to predict weight loss after bariatric surgery. Obes Surg. 2014;24(12):2138 44) Gastrik Bypass ve Tüp Mide ameliyatı geçiren kişiler üzerinde yapmış oldukları çalışmada, Gastrik Bypass ameliyatı geçiren kişilerde çok daha küçük bir mide hacmi (25-30 ml) bırakılmasına karşın 1. yılın sonunda tüp mide ameliyatlı geçirenlerle eşit düzeyde kalorilerin alındığını ortaya koyan çalışmaları mevcuttur. Barbiero G ve ark. (Barbiero G, et al. Relationship between gastric pouch and weight loss after laparoscopic sleeve gastrectomy. Surg Endosc. 2015) yakın geçmişte, ameliyattan 1 yıl sonra üst gastrointestinal sistem çalışmalarıyla değerlendirilen midenin üst bölümündeki sakküler genişlemenin kilo kaybını etkilemediğini bildirilmiştir. Braghetto I ve ark. (Braghetto I, et al. Evaluation of the radiological gastric capacity and evolution of the BMI 2 3 years after sleeve gastrectomy. Obes Surg. 2009;19(9): 1262 9) üst gastrointestinal sistem ve CT taramasıyla yapılan değerlendirmede 2. yılda büyüyen mide kapasitesinin tekrar
kilo alma ile arasından bir ilişki bulamamıştır. Birçok güncel bilimsel çalışmada obezite ameliyatları sonrası kilo kaybı mekanizmasının çok daha karmaşık olduğu düşünülmektedir. Gıda alımının kontrolü ve enerji dengesi kapsamındaki mide hareketlerindeki değişiklik ve nöro-humoral mekanizmalar gıda alımını ve kilo kaybının mekanizmasını daha iyi açıklayabileceği düşünülmektedir. Yukarıdaki çalışmaların bir çok hastamıza bu konuda ışık tutacağına inanıyorum. Şehir efsaneleri şeklinde sadece mide kapasitesinin küçültülmesi ile kilo kaybedildiğinin düşünülmesi son derece yanlış bir bilgidir. Sonuç olarak; Tüp Mide ameliyatı sonrası ilk 18 aylık süre içindeki günlük kalori alımı artışı ve yetersiz kilo kaybının mide genişlemesi ile ilişkili olmadığı düşünülmektedir. Peki neden herkese belli standartlarda ameliyat yapılmasına karşın herkesin kilo kaybı farklı oluyor? Bu konuyla ilgili bilimsel detayları bir başka makalemde kaleme alarak açıklamaya çalışacağım. Prof. Dr. Halil Coşkun TÜP MİDE AMELİYATI NEDİR? NASIL KİLO KAYBEDİLİR? http://www.youtube.com/watch?v=jznjuh5qw5w
OBEZİTE CERRAHİSİNDE AMAÇ SADECE ZAYIFLAMAK DEĞİL! AKŞAM GAZETESİ Herkesin zayıflamak uğruna hiç çekinmeden yaptırdığı mide küçültme ameliyatına karşı uzmanlar uyarıyor: Bıçak altına yatmak için en önemli kriter en az 3 yıl boyunca obezite şikayetinin olmasıdır. Obezite, tüm dünyada ve ülkemizde hızla artış göstermekle birlikte toplum sağlığını da ciddi anlamda tehdit ediyor. Günümüzde güncel tedavi yöntemlerimizden diyet, egzersiz ve medikal tedavi ile başarıya ulaşamamış büyük bir hasta grubu bulunuyor. Obezite cerrahisinin bu grupta şu an için en etkili tedavi yöntemi olduğunu vurgulayan Medical Corner Obezite ve Diyabet Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Halil Coşkun; cerrahi tedavi ile hem elde edilen kilo kaybı daha yüksek oranda bulunmakta hem de kaybedilen kiloların uzun dönemde korunması daha başarılı olmaktadır dedi. Obezite cerrahisinde temel amaç sadece kilo kaybetmek olmuyor. Aynı zamanda obeziteye bağlı olarak ortaya çıkan yandaş hastalıklarda (Tip2 diyabet, hipertansiyon, uyku apnesi, karaciğer yağlanması) kilo kaybıyla ortaya çıkan düzelmeler sağlanıyor. TOKLUK HİSSİ SAĞLIYOR Mide küçültme (tüp mide) ameliyatında midenin yaklaşık %80-85 i dikey olarak çıkartılarak 150-200 ml arasındaki hacime sahip bir mide tüpü oluşturuluyor. Uygulamada kilo kaybını sağlayan iki etken bulunduğunu dile getiren Dr.
Coşkun; İlki mide hacminin küçültülmesi ikincisi ise çıkartılan mide bölümünden salgılanan hormon seviyesinde düşme sağlanarak tokluk hissi oluşumudur dedi. KAPALI YÖNTEM Tüp mide ameliyatı günümüzde laparoskopik (kapalı) yöntem kullanılarak uygulanıyor. Bu yöntemde karın içerisine CO2 gazı verilerek şişiriliyor ve sonrasında 4-5 ayrı noktadan 1cm lik küçük kesiler yapılıp özel aletler ile giriş yapılarak ameliyat gerçekleştiriliyor. Kimlere uygulanıyor? - Cerrahi tedavideki en önemli hasta adayı kriterlerinden biri, öncelikle üç yıldır devam eden obezite şikayetinin bulunması. - Vücut Kitle İndeksi (VKİ) 40 kg/m2 nin üzerinde olması veya 35-40 kg/m2 arasında olup eşlik eden hastaların bulunması, alkol ve ilaç bağımlılığının bulunmaması kişinin kabul edilebilir ameliyat riski sınırları içinde sayılabiliyor. - Yaş sınırı 18-65 olarak kabul edilse de bazen -18, +65 oluyor. - Hastaların, 1-2 yıllık dönemde fazla kilolarının %65-75 ni kaybetmeleri mümkün oluyor. 19/07/2015 AKŞAM Gazetesi Makalesidir. AMELİYAT DEĞİL İNSANIN KENDİSİ BİR MUCİZE RADİKAL
GAZETESİ Doç. Dr. Halil Coşkun, obezite ameliyatları yapan bir genel cerrah. Tüp mide ameliyatı olarak bilinen obezite cerrahisi nin bir mucize olmadığını söyleyen Coşkun, işin ameliyat olmakla bitmediğini belirtiyor. Coşkun Ameliyatla hastalarımıza 0 kilometre araç veriyoruz, doğru yolu gösteriyoruz. Ama o doğru yoldan gitmek kişinin elinde diyor. Tüp mide ameliyatı nedir? Midemizin yaklaşık kapasitesi 1 buçuk-2 litre. Bu ameliyatla yemek borusu, mide, 12 parmak bağırsağı ve ince bağırsağa müdahale ediliyor. Midenin aşağı bölgesinden başlayıp, yemek borusunun kenarına gelecek şekilde, midenin içine kalibrasyon tüpü koyuyoruz ki herkeste eşit hacim olsun. Sonra da kesip dikerek dış parçayı çıkartıyoruz. Midenin görüntüsü tüpe benzediği için, ismi tüp mide ameliyatı olarak biliniyor. Yoksa ortada bir tüp yok. Yani 1500-2000 ml büyüklüğündeki bir alan 150-200 e iniyor. Evet, ciddi anlamda azalıyor. Bununla birlikte yemek yiyiş ve vücuda giren kalori de azalıyor. Ameliyatın önemli bir etkisi daha var. Mideden çıkarılan parça, açlık hissini veren hormonun salgılanmasını sağlıyor. Midenin yüzde 80-85 i devre dışı kalınca, hormon seviyesinde ciddi bir azalma meydana geliyor ve ameliyattan sonra hastamız kendini tok hissediyor. Eskiden çok acıkma, sürekli yemek yeme hissi varken, şimdi az acıkma hissi var. Bu yüzden hacimsel küçültmenin haricinde, hormonlar üzerinde de değişiklik oluyor. Bu da diyabet gibi yandaş hastalıkların azalmasını sağlıyor. Mide küçültme operasyonları nasıl hayatımıza girdi? Genel adıyla Obezite cerrahisi nden 5 yıl önce de kelepçe vardı ve aslında hepsi bir bütün. Mide küçültme, kelepçe ve
adını son zamanlarda pek anmasak da fazlaca yapılmış olan gastrik by pass, yani mideyi küçültüp bir de ince bağırsağı yukarı çekmekle oluşan bir sistem. 5-6 farklı ameliyat var. Ama şu an en fazla bilineni mide küçültme. Sadece bizim ülkemizde değil, dünyada en fazla yapılan ameliyat bu. Yapılan ameliyatların yüzde 60 ı tüp mide ameliyatı. Bu ameliyatlar niye bu kadar görünür oldu? Eskiden de çok yapılırdı. Ben 10 yıl önce Amerika da çalışırken pek çok kişiye ameliyat yapılıyordu. Amerika ile Türkiye arasında çok fark yok. Herkes Amerikan tarzı yaşıyor. Fast food zincirleri, AVM ler, hareketsizlik Geçen sene Dünyada yaklaşık 400 bin ameliyat yapıldı. Türkiye de bu sayı 5-6 binde. Hangi tipteki hastalar ameliyat edilebilir? Eğer hasta morbit obezse ve en az 3 yıldır obezitesi varsa, hastanın kronik bağımlılığı yoksa, anestezi açısından da bir sorun yoksa, ameliyat edilebilir. Aynı zamanda vücut kitle indeksi 35 in üzerinde olan hastalara da bu ameliyatları öneriyoruz. Vücut kitle endeksi 40 ın üzerindeyse direkt ameliyat Ama obezitenin 1. aşaması olan 30-35 aralığında vücut kitle endeksine sahip kişilerde diyabetin durumuna bakmak gerekiyor. Kaç yıldır diyabeti var, şekeri son üç aydır ne düzeyde gibi sorular soruyoruz. Bununla ilgili çalışmalar devam ediyor, ama ben kendi hastalarımda da 35 in altındakilerde ameliyat önermiyorum. YANDAŞ HASTALIKLARI ENGELLİYOR! Türkiye de obezite tehlikeli bir noktada mı? Çok! Birçok Avrupa ülkesinden daha obez bir ülkeyiz. Toplumumuzun 3 te 2 si fazla kilolu, 3 te 1 i normal. Fazla kilolular normal, normaller zayıf, obezitenin başındakiler fazla kilolu ama bir şey olmaz şeklinde algılanıyor. Ama tıp diyor ki, fazla kiloluysan yandaş hastalığın artıyor. Obez
isen ciddi problemler seni bekliyor. Zayıflama sektörü bize obezite cerrahisini dayatıyor diyebilir miyiz? Diyelim ki yılda 10 bin ameliyat yapıyoruz. Türkiye nin 3 te 1 i obez, 3 te 1 i de fazla kilolu Ülke 70 milyon dersek, sektörde 40 milyon gibi bir alan var. Dünya ortalamasına bakıldığında, ameliyat edilebilecek kişilerin yaklaşık yüzde 1-yüzde 2 sini ameliyat edebiliyoruz. Türkiye de ise bu oran çok düşük O kadar kötü durumda olan hastalar var ki Bu hastalar bize daha güzel olmak için gelmiyorlar. Uyku apnesinden, hiper tansiyondan, diyabete kadar pek çok sağlık problemleri olduğu için geliyorlar. Bir de işi magazinleştiren ve suistimal eden bir grup var ama, bu zaten hayatın her alanında var. 5 YIL SONRA ÖLÜM VAKASI KALMAYACAK Bu ameliyatlarda ölüm riski var mı? Her ameliyatta olduğu gibi, bunlarda da var. Türkiye deki ölüm oranları dünyadakilere oranla bir parça daha yüksek gözükebilir. Bazı hekimlerin başarı oranları yüksek olabilir ama, yeni başlayan hekimler var. Adını duymadığınız x hastanesinde de bu ameliyat yapılıyor ve doktorun bir pratik kazanması lazım. Yani bu bir süreç. Eminim ki bundan 5 yıl sonra ölüm vakalarını duymazsınız. Ameliyatlar pahalı mı? Evet. Eskiden obezite ameliyatları devlet hastanelerinde ücretsiz yapılabiliyordu. Ameliyat yaptıranların sayısı artınca, Sağlık Bakanlığı ve SGK Ocak ayında bu ameliyatları zorunlu sağlık hizmetinden çıkardı ve hastanelerin ameliyatlardan 3 kata kadar ücret alabilmesi kuralını getirdi. Şimdi ameliyat fiyatları 10 bin liradan 50 bin liraya kadar değişiyor. Bu biraz hangi hastanede ve hangi doktorda ameliyat olduğunuza da bağlı.
Türkiye de sağlık problemleri olmayan insanlar da ameliyat ediliyor mu? Olabilir, ama bu sayı çok düşüktür. Bu ameliyatla ilgili haberleri ya insanlar çok kilo verirse, ya da ölürse okuyoruz. Mesela safra kesesinden, bademcik ameliyatından ölenleri hiç görmüyoruz. Bu daha çok görsel bir sektör olduğu için bunların haberleri yapılıyor. MİDE ESKİ HALİNE DÖNEMEZ! Küçültülmüş midenin eski haline gelme şansı var mı? Tüp mide ameliyatı için mümkün değil. Ameliyattan bir süre sonra mide biraz büyüyebilir ama hiçbir zaman eski büyüklüğüne gelmez. Kilo alınabilir mi peki? Evet, belli olanlarda kilo alımı oluyor. Hastaları, özellikle ameliyatın 2. yılında dikkat etmeleri ve kilo almamaları için uyarıyoruz. O yüzden beslenme uzmanının temel görevi ona yeni beslenme düzenini öğretmektir. Hastaların ameliyattan önce eğitim alması gerekiyor. Biz de ameliyattan sonraki ilk 1 ayda hastalarımızı sık sık kontrol ediyoruz ve gerekirse psikiyatristimize gösteriyoruz. PSİKİYATRİK SORUNLARA YOL AÇABİLİR Ameliyat olduktan sonra rahata eriyor mu insan? By pass ameliyatı olunca her şey bitmiyor. Alkol tüketmeyeceksin, sigara içmeyeceksin, yağlı yemeyeceksin. Hayatta her şeye sahip olamıyoruz. Hem çok zayıf olacağız, hem çok yemek yiyeceğiz, hem mutlu olacağız, hem de istediğimizi giyeceğiz Böyle bir dünya yok. Obez konumuna gelmiş hasta artık tedavi görmek zorundadır. Kilo almaya başlayan bir insanı eski haline getirmek de bir koruma yöntemidir. Sağlık Bakanlığı nın aslında bugün yapmaya
çalıştığı korumadır. Bakanlık yürünmesi için tavsiyede bulunuyor. Obezseniz yürüyerek kilo veremezsiniz, ama yeni doğan nesli kilo almamak için koruyabilirsiniz. Morbit obez olan insanın tabii ki diyet yapması lazım. Ama doktora gözüküp, altta yatan hastalıklara bakıp, doktorunun kontrolünde bir program ile diyet yapılmalı. Ameliyat olduktan sonra o yemek yeme isteğini giderememesi, ileride hastada psikiyatrik sorunlara yol açabilir mi? Ameliyat olan kişide yemek yeme bağımlılığı varsa, ameliyattan sonra bunun yerine başka bağımlılıklar gelebilir. Bunun oranı yüzde 30-40. Ben ameliyatla kilo kaybettirebilirim ama kişinin aile ya da iş hayatına karışamam. Eğer siz daha önce stresten yemek yemişseniz, bu yine olabilir. Örneğin alkol almayan ya da az alan kişinin alkol düzeyi, ameliyat sonrasında artabilir. Ya da alışveriş bağımlılığı artabilir. Yüksek kilolu insanlar yandaş hastalıklarından kurtulup sağlıklı yaşasın diye ameliyat ediyoruz. Ameliyat olan hastaların yaşam süresi, ameliyattan sonra uzuyor. Bu yüzden herkese ameliyat yapmıyorum. AMELİYAT DEĞİL İNSANIN KENDİSİ BİR MUCİZE Mide küçültme ameliyatları bu yıl bir anda popüler oldu sanki Bir akademisyen olarak artık obez cerrahisinin azalmasının mümkün olmadığını düşünüyorum. Belki bir düzenleme yapılabilir, ya da başka bir ameliyat yapılmaya başlanacaktır. Ama şunu biliyoruz ki biz diyet, egzersiz ve ilaç tedavileriyle elde edilen başarı düşük. Obezite cerrahisiyle sağlanan başarı yüzde 100 değil ama, daha etkili kilo kaybettirip, daha etkili koruma sağlıyor. Hasta yakınları çoğu zaman bu ameliyata karşı. Ama hastalar öyle bir noktadalar ki, artık hızlıca kilo vermek istiyorlar. İnsanoğlu hep bir medet umuyor ve beklentiye giriyor. Halbuki mucize diyetisyende değil, aslında insanın kendisinde. Bu
ameliyat da bir sihirli değnek değil, bir araç. Biz bu ameliyatla hastalarımıza 0 kilometre araç veriyoruz, doğru yolu gösteriyoruz. Ama o doğru yoldan gitmek kişinin elinde. OBEZİTENİN ÇARESİ: FAST FOOD U YASAKLAYIN, AVM LERİ YAPMAYIN! Ünlülerin tüp mide ameliyatı olması Türkiye de talebi arttırdı mı? Medyada bilinirliği arttırıyor ama genelde başarılı vakaları görenler geliyor ameliyat yaptırmaya. Ameliyat sayısıyla beraber başarı da yükseldi. Herhalde 5 yıl içinde ameliyat yaptıranların sayısı yılda 10 bin-15 bin olabilir. Bu yine de çok yüksek bir sayı değil. Obezitenin artma sebebi ne? Geçen gün bir makale okudum; İngiltere obezite konusunda 1980 lere geri dönmek istiyormuş. Bunun sağlanabilmesi, Sağlık Bakanlığı nın değil siyasi otoritenin ciddi anlamda kararlar almasıyla olur. Fast food zincirlerini yasaklayın, AVM leri yapmayın. AVM ile şişmanlık arasındaki ilişki nedir? Çünkü her işimizi AVM lerde görüyoruz ve yeterince yürümüyoruz. Artık çok az yerde Pazar kuruluyor. AVM ler eskiden daha lüks semtlerdeydi. Şimdi her yerde Televizyonda bazı insanlar diyetle ilgili konuşmalar yapıyorlar, ancak diyetisyen değiller. Bunlara Sağlık Bakanlığı nın bir şey demesi gerekmiyor mu? Bence demesi gerekiyor. O kişiler yaşam koçluğunu danışmanlık olarak ele alıyorlar. Bu iş birileri şikâyet etmeden olmuyor. Kilo vermenin matematiksel bir işlemi var. Aldığınız kaloriden, harcadığınız kaloriyi çıkarırsınız, sonuç negatifse kilo verirsiniz. Diyetisyen burada onları uygulatmaya çalışıyor, organize ediyor. Ama danışman adı altında ortalığa çıkan insanların hiçbir işlevi yok.
AMELİYATTAN ÖNCE TAHLİLLER GEREKİYOR! Tüp mide ameliyatı yaptırmak isteyen hastalar hangi aşamalardan geçiyor? İndeksiniz 40 ın üzerindeyse, ameliyata tamam diyorum. Kan ve vitamin tahlillerinizi istiyoruz. Çünkü ameliyat sonrası midenin büyük kısmı alındığı için ya da emilimle ilgili sıkıntılar yaşandığı için, bazı vitamin emilimleri azalıyor. Ameliyat sonrası bazı vitaminleri takviyeleri etmek gerekiyor. O yüzden önceden bilmek gerek. Bunların dışında karaciğer enzimleriniz, kolesterolünüze, kan şekerinize bakıyoruz. Mutlaka endoskopi yaptırıyoruz. Çünkü midenin içini görmemiz lazım. Karaciğerinizin yağlanmasına ve safra kesenize bakıyoruz. Sigara kullanıyorsanız solunum fonksiyon testi yapıyoruz. Apneniz varsa, gece nefesiniz kesiliyor veya makine kullanma durumunuz varsa uyku testi yaptırıyoruz. Apnesi olan hastalar gece oksijen alamıyor. Sabahları yorgun kalkıyor, işe gittiğinde yorgun oluyor, gündüz uyukluyor O yüzden önce bu hastanın oksijenlenmesi lazım. Gerekli olan hastalarda kardiyoloji istiyoruz. Mutlaka göğüs hastalıklarına gösteriyoruz. Bunlar artık çok hızlı yapılabiliyor. En fazla 1 buçuk haftada tüm sonuçlar hazır olabilir. Tüm bu tahlillerden sonra ameliyata alabiliyoruz. Ama hastayı gördükten sonraki hazırlık sürecim 3-4 haftayı buluyor. 14/04/2015 Radikal Gazetesi, Armağan Çağlayan röportajıdır. MİDE KÜÇÜLTME KİMLERE YAPILMALI? AKŞAM GAZETESİ Her tedavide olması gerektiği gibi, obezitenin cerrahi
tedavisinde de hastalarımızda bir kısım ön şart ve kriterler aranmaktadır. Cerrahi seçenek obezite tedavisinde en son seçenektir, dolayısıyla muhakkak diyet, egzersiz, diğer tıbbi yaklaşımlar denendikten ve başarılı olunmadığı kesin olarak belli olduktan sonra düşünülmelidir. Cerrahi tedavideki en önemli aday hasta kriterleri öncelikle kişinin en az üç yıldır devam eden obezite şikayetinin bulunması, Vücut Kitle İndeksi (VKİ) 40 kg/m2 nin üzerinde olması veya 35-40 kg/m2 arasında olup eşlik eden hastalıkarın bulunması (hipertansiyon, tip2 diyabet, uyku apne send., artrit, vd.), kronik alkol ve ilaç bağımlılığının bulunmaması ve kişinin kabul edilebilir ameliyat riski sınırları içinde olması sayılabilir. Cerrahi tedavi için genel yaş sınırı 18-65 olarak kabul edilse de bazı seçilmiş vakalarda bu yaş sınırı 18 yaş altı ve 65 yaş üstü olarak da alınabilir. Bu noktada en önemli kriterlerden biri kabul edilebilir anestezi riski ve ameliyat sonrası hasta uyumunun gösterilebilecek durumda olmasıdır. Mide küçültme (tüp mide) ameliyatında midenin yaklaşık %80-85 i dikey olarak çıkartılarak 150-200 ml arasındaki hacime sahip bir mide tüpü oluşturulur. Uygulamada kilo kaybını sağlayan iki etken bulunmaktadır: Birincisi mide hacminin küçültülmesine bağlı kilo kaybıdır. İkincisi ise endokrin etki olarak tanımladığımız; çıkartılan mide bölümünden salgılanan ve açlık hormonu olarak tanımlanan GHRELİN hormon seviyesinde düşme sonucu tokluk hissi oluşumudur. Tüp mide (mide küçültme) ameliyatı günümüzde laparoskopik ve robotik yöntemler kullanılarak uygulanmaktadır. Bu yöntemde karın içerisine CO2 gazı verilerek şişirilmekte ve sonrasında 4-5 ayrı noktadan 1cm lik küçük kesilerden özel aletler ile giriş yapılarak ameliyat gerçekleştirilmektedir. Bu yöntem ile
vücutta kesi izi oldukça küçük, ameliyat sonrası ağrı çok az ve hastaların iyileşme süreleri daha hızlı olmaktadır. Dolayısıyla hastalarımız işlerine ve günlük hayat rutinlerine çok kısa sürede dönebilmektedirler. Tüp mide uygulanan hastaların, 1-2 yıllık dönemde fazla kilolarının %65-75 ni kaybetmeleri mümkündür. Uyumlu hastalarda bu kilo kaybı oranı daha da yükselebilmektedir. İyileşmek için yıllarca beklemeniz gerekmez. İyileşme süreciniz, kararlılığınız ve yardıma ihtiyacınız olduğunun farkında olmanızla başlar. Doç. Dr. Halil Coşkun Obezite ve Metabolik Cerrahi Uzmanı twitter.com/drhalilcoskun 29/01/2015 AKŞAM Gazetesi Makalesidir. http://www.aksam.com.tr/saglik/mide-kucultme-kimlere-yapilmali /haber-376932