Merhaba, ESKÝÞEHÝR: Ýstiklal Mahallesi Dilekli Sokak No:4/17 Kat:2 ÝZMÝR: 853. Sokak No: 27 Bilen Ýþhaný Kat 6/606 Konak 0 232 445 79 52



Benzer belgeler
ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ

Merhaba, GENÇ YOLDAÞ IN 4. SAYISI ÇIKTI


KÜRESEL ÝÇ SAVAÞ GÜÇLERÝNÝN DURUMU

Sunu, MÜCADELE BÝRLÝÐÝ DAÐITIMCILARINA SÝLAHLI SALDIRI! BASINA VE KAMUOYUNA

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

YARINA BAKMAK. C. Daðlý

Tarihsel olan toplumsaldýr. Toplumsal

Yeni bir dönem açılıyor: Mali çöküş, depresyon, sınıf mücadelesi

KAPÝTALÝZM SORUNLARINI ÇÖZEMEZ

SINIF SAVAÞIMI SÝSTEMÝ HER NOKTASINDA SARSIYOR

BU KEZ GERÇEKTEN FARKLI

ULUSAL SORUNA LENİNİST BAKIŞ


ünite1 Sosyal Bilgiler

Fiskomar. Baþarý Hikayesi

Konular 5. Eðitimde Kullanýlacak Araçlar 23. Örnek Çalýþtay Gündemi 29. Genel Bakýþ 7 Proje Yöneticilerinin Eðitimi 10

Merhaba, ESKÝÞEHÝR: Ýstiklal Mahallesi Dilekli Sokak No:4/17 Kat:2 ÝZMÝR: 853. Sokak No: 27 Bilen Ýþhaný Kat 6/606 Konak

KAPÝTALÝZM ÇAÐININ SONU

07 TEMMUZ 2010 ÇARŞAMBA 2010 İLK ÇEYREK BÜYÜME ORANI SAYI 10

Kanguru Matematik Türkiye 2015


Burjuvazi, devrimci iþçi sýnýfý hareketinin olduðu bir


Merhaba, 8 MART A ÇAÐRI LENÝNÝSTLERÝN ÖZGÜRLÜÐÜ BURJUVAZÝYÝ KORKUTUYOR

Her þey gibi, iþçi sýnýfý da duraðan deðil, sürekli deðiþim

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz... nisan 2005/sayý 83

Merhaba, YAZI ÝÞLERÝ MÜDÜRÜMÜZ ÖZGEN ÝÞ TUTUKLANDI. DÜZELTME ve ÖZÜR BASKILAR BÝZÝ YILDIRAMAZ! DEVRÝMCÝ SOSYALÝST BASIN SUSTURULAMAZ!

DEVRÝM ÝÇÝN SAVAÞMAYANA SOSYALÝST DENMEZ!

ÝÇ SAVAÞ VE TOPLUMUN SAFLAÞMASI

EMEÐÝN YENÝDEN ÖRGÜTLENMESÝ


TEKELLER TÜM YERYÜZÜNÜ ÝSTÝYOR

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::.

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

SINIF ÝLÝÞKÝLERÝNÝ DOÐRU KAVRAMAK

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

ALPER YILMAZ KIZILCAÞAR MAHALLESÝ MUHTAR ADAYI

Merhaba, 1 MAYIS TA 1 MAYIS ALANINA TAKSÝM E. Taksim Meydaný. artýk yalnýzca devrimci 1 Mayýs ta ýsrar etmenin deðil, devrimde ýsrar etmenin

2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor

7. ÝTHÝB KUMAÞ TASARIM YARIÞMASI 2012


KAMU MALÝYESÝ. Konsolide bütçenin uygulama sonuçlarýna iliþkin bilgiler aþaðýdaki bölümlerde yer almýþtýr. KONSOLÝDE BÜTÇE ÝLE ÝLGÝLÝ ORANLAR (Yüzde)

BURJUVAZÝ DEVRÝMÝ HIZLANDIRIYOR!

Merhaba, GENÇ YOLDAÞ IN 3. SAYISI ÇIKTI

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez?

MERHABA GENÇ YOLDAÞLAR;

TOPLUMSAL SAÐLIK DÜZEYÝNÝN DURUMU: Türkiye Bunu Hak Etmiyor

Dünya iþçi sýnýfý hareketi için

2-27 Kasýmdan Bugüne... 3 Bin bir zorluk ve olanaksýzlýkla boðuþarak Girerken... 9

Devrimci teori olmaksızın devrimci bir hareket olamaz. V. İ. Lenin, Ne Yapmalı?

MERHABA GENÇ YOLDAÞLAR;

Sınıf mücadelesi karşısında ilan edilmemiş ittifak: Esad- Merkel-Chavez Cephesi

Kapitalist toplum iþçi sýnýfýnýn emeðine dayanýyor

DONALD JOHNSTON OECD GENEL SEKRETERÝ INTERVIEW DONALD JOHNSTON OECD GENERAL SECRETARY

Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý

SINIF MÜCADELESÝ KAÇINILMAZ SONUCUNA DOÐRU ÝLERLÝYOR

H alk kitleleri üzerinde, burjuvazinin

Merhaba Genç Yoldaþlar

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Marks-Engels KOMÜNÝST PARTÝ MAN- ÝFESTOSU

OTOMATÝK KAPI SÝSTEMLERÝ

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3

KAZANMAK ÝSTEYEN ÝÞÇÝ SINIFININ YAPACAKLARI

TEST. 8 Ünite Sonu Testi m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 K 25 6 L 30 5 M 20 7

BÝMY 16 - TBD Kamu-BÝB XI Bütünleþik Etkinliði

17 ÞUBAT kontrol

PARTÝYLE, HEP BÝRLÝKTE DEVRÝME!

Sunuþ. Türk Tabipleri Birliði Merkez Konseyi

sosyalist isci Bunu unutmadýk Sayfa: 3 Siyonizm nedir? Sayfa: 6 Ýþgalci Bush u istemiyoruz Sayfa: 8-9 Bütün dünya gelme Bush diyor Sayfa: 2

KOÞULLARI DEÐÝÞTÝRMEK

Burjuvazi kendi çýkarýna olaný;

Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler. Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung. Freie Hansestadt Bremen.

Genel Yetenek Testi Örnek Soru Çözümleri

T.C YARGITAY 9. HUKUK DAÝRESÝ Esas No : 2005 / Karar No : 2006 / 3456 Tarihi : KARAR ÖZETÝ : ALT ÝÞVEREN - ÇALIÞTIRACAK ÝÞÇÝ SAYISI

17. Devlet ve devrim. Marksist Devlet Teorisi'nin yenilenmesi

ÝLKER AKMAN MEVCUT DURUM VE DEVRÝMCÝ TAKTÝÐÝMÝZ ERÝÞ YAYINLARI

THKP-C/HDÖ OLÝGARÞÝ NEDÝR? ERÝÞ YAYINLARI THKP-C/HDÖ. Oligarþi Nedir?

Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek

Kanguru Matematik Türkiye 2018

Yükseköðretimin Finansmaný ve Finansman Yöntemlerinin Algýlanan Adalet Düzeyi: Sakarya Üniversitesi Paydaþ Görüþleri..64 Doç.Dr.

Platformdan Yeni ve Ýleri Bir Adým: Saðlýk ve Sosyal Güvence için Bir Bildirge

MAO ÇE-TUNG ASKERÝ YAZILAR ERÝÞ YAYINLARI. Mao Çe-tung Askeri Yazýlar

3. Çarpýmlarý 24 olan iki sayýnýn toplamý 10 ise, oranlarý kaçtýr? AA BÖLÜM

BURJUVAZÝ NASIL AYAKTA KALABÝLDÝ

KOMÜNÝST PARTÝSÝNÝN PROLETER KARAKTERÝ

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

* Okuyalım: * Akıl Oyunları: * Matematik: * El Becerisi: * Alıștırma-Bulmaca: * Bilim ve Teknoloji: * Gezelim-Görelim:

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn

30 SORULUK DENEME TESTÝ Gönderen : abana - 10/11/ :26


Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Laboratuvar Akreditasyon Baþkanlýðý Týbbi Laboratuvarlar

mmo bülteni mart 2005/sayý

Tarihte, Günümüzde ve Devrimci Mücadelede Kadýnlar

ünite 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr? Vatan ve ulus sevgisinin yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden

Transkript:

Merhaba, Dergimizin 4. sayýsý yine dolu bir gündemle çýkýyor. Ýstanbul da 5 gün arayla meydana gelen patlamalar gündemin birinci sýrasýna yükseldi. Patlamalarýn ardýnda kimlerin olduðu ve bununla neyin amaçlandýðý þu anda en çok merak edilen konu. Bu saldýrýlarý kim gerçekleþtirmiþ olursa olsun sonuçlarýnýn ABD ve Ýsrail in Ortadoðu politikalarýna hizmet edeceðine kuþku yok. Ýktidardaki savaþ hükümeti ise bundan sonra bu politikalara tüm ruhuyla hizmet edeceðini açýkladý. TC devleti bundan sonra Ortadoðu ya ABD ve Ýsrail in isteði doðrultusunda ve onlarýn çizeceði çerçevede bir koçbaþý olarak daha çok müdahalede bulunacaktýr. Geliþmeler emperyalizmin ve iþbirlikçilerin hedeflerini gerçekleþtirmek için her türlü yönteme, yüzlerce, binlerce insanýn ölümü pahasýna da olsa baþvurabileceðini bir kez daha gösterdi. Ýþçi sýnýfý ve emekçilerin mücadelesini terörle katliamla bastýrmaya, komünistlere devrimcilere karþý sürek avý baþlatmaya hazýrlanan emperyalist-kapitalist sistemin güç merkezlerinde yaptýklarý hesaplarý bozacak olan, proletaryanýn yeni bir toplum kurmak için mücadelesi olacaktýr. Sindirilmeye, baskýyla terörle korkutulmaya çalýþýlan proletarya artýk öyle bir düzeye eriþmiþtir ki, hiçbir güç onun emperyalist-kapitalist sistemi yýkmasýna engel olamayacaktýr. Yüzlerce yýlýn sýnýf mücadelesi deneyimine sahip olan proletarya, kendisini her düzeyde geliþtirerek yeni bir toplumun kuruluþuna önderlik edecek niteliðe ulaþmýþtýr. Bu sayýdaki baþyazýmýzý bu konuya ayýrdýk. Üzerine yaþadýðýmýz topraklarda iþçi ve emekçilerin eylemlerinde önemli bir yoðunlaþma yaþanýyor. Þimdi sermaye sýnýfý ve onun devleti son dönemdeki bombalý saldýrýlarý bahane ederek iþçi sýnýfý ve emekçilere daha çok saldýracaktýr. Bu, sýnýflar mücadelesinde büyük kapýþmalarýn yaþanacaðýný gösteriyor. Artýk geri adým atmasý mümkün olmayan iþçi sýnýfý ve emekçiler, böyle bir kapýþmayý göze almadan yaþamda kalma mücadelesi dahi veremezler. Ýktidarý ele geçirip sömürüden kurtulmalarý ise her zamankinden daha çok mümkündür. Yeni sayýmýzda buluþmak dileðiyle... Dergimizin Eskiþehir ve Ýzmir Temsilcilikleri Açýldý! ESKÝÞEHÝR: Ýstiklal Mahallesi Dilekli Sokak No:4/17 Kat:2 ÝZMÝR: 853. Sokak No: 27 Bilen Ýþhaný Kat 6/606 Konak 0 232 445 79 52 Yeni Evrede MÜCADELE BÝRLÝÐÝ Dergisi / Onbeþ Günlük Sosyalist Dergi / Yýl: 1 Sayý: 4/ 26 Kasým-10 Aralýk 2003 / Sahibi : Yeni Dönem Yayýncýlýk Basýn Daðýtým Eðitim Hizmetleri Tanýtým Org. Tic. Ltd. Þti. Adýna : Özgen Ýþ / Adres : Sofular Mah. Sofular Cad. No: 52/3 Fatih-ÝSTANBUL / Tel-Fax: 0 (212) 531 44 83 / Sor. Yazý Ýþl. Müdürü: Özgen Ýþ / Genel Daðýtým: DOÐAN PAZ. / Baský Yeri: Özdemir Matbaacýlýk / Avrupa Temsilciliði: Selahattin KARATAÞ / Post Lager 3000 Bern 1 Ann ÝSVÝÇRE / Tel: 0041 319 917 795 / Almanya Temsilciliði: Ahmet AKYÜZ/ Robert Mayer Str. 3 72760 Reutlingen ALMANYA / E-mail Adresi: mucadelebirligi@hotmail.com / Web Adresi: mbirligi.com

DÜNYA PROLETARYASININ NÝTELÝK YÜKSELÝÞÝ Maddi koþullarýn olgunlaþmadýðý dönemlerde insanlar, gelecek toplumu tasarým yoluyla ortaya koyabiliyorlardý. Ütopik sosyalizm gelecek toplumun tasarýmýdýr. Görüþler, maddi temeli olmadýðýndan, bilimsel olamýyordu. Ne zaman ki yeni toplumun maddi önkoþullarý kapitalizmin baðrýnda oluþtu ve olgunlaþtý, gelecek toplumu artýk tasarlamaya gerek kalmadý. Kapitalist toplumun maddi iliþkileri çözümlenerek, onun yerini alacak daha yüksek toplumun bir zorunluluk olduðu bilimsel olarak ortaya kondu. Marx ve Engels tarafýndan geliþtirilen Bilimsel Sosyalizm, bunun teorik ifadesidir. Artýk, amacý tasarým yoluyla belirlemeye gerek yoktur; proletarya varlýk koþullarý nedeniyle sýnýflý toplumu kaldýrmaya zorlanýyor. Proletarya kendi kendini kurtarabilir. Kendisini kurtarmak için, öncelikle tüm ezilen kitleleri kapitalizmin baskýsýndan kurtarmasý gerekiyor. Tarihsel görevi dünyayý kurtarmak olan proletarya bu geliþmiþliði yansýtmalýdýr. Þartlar her zaman proletaryanýn kendisini kurtarmaya uygun olmadý. Proletaryanýn kurtuluþu tarihsel bir iþtir; yani bunun tarihsel koþullarýnýn oluþmasý zorunluluðu vardýr. Zamanla bunun maddi þartlarý da oluþtu. Proletarya artýk tarihsel görevini yerine getirebilir. Proletarya varlýk koþullarý nedeniyle, tarihsel rolünü yerine getirmeye zorlanýrken, bu görevi yerine getirebilmesi i- çin henüz pratiðin çelikleþtirici okulundan geçmemiþti. Daha kendisini kurtaracak olgunluða ulaþmamýþtý. Bu yüzden, 1848 de kendi kendini kurtarabileceði beklentileri boþ çýktý. Ama, bu yolda büyük adýmlar attý. Daha sonra Atlantik in her iki yakasýnda sýnýflar mücadelesi fýrtýnasý estiðinde, savaþýmýn çetin ve çelikleþtirici pratiðinden yetkinleþmiþ olarak çýktý. Artýk tarihsel görevini gerçekleþtirecek olgunluða eriþiyordu. Proletarya ilk önceleri, burjuvazi tarafýndan ayaklanmaya itildi. Ýlk baþkaldýrýlara bu þekilde girdi. Burjuvaziyi yenmek için tam bir bilinç açýklýðý olmalý. Bu savaþý kazanmak için yalnýzca buna zorlanmak yeterli deðil. Sýnýf mücadelesi; teorik, politik, ekonomik (pratik) bir bütünlük gösterir. Proletarya bu bütünselliðe Komünistler Birliði ve I.Enternasyonal döneminde ulaþýr. Marksizmle birlikte tarihsel görevi ve amacý hakkýnda tam bir bilinç berraklýðýna kavuþur. Bu tarihten sonra proletarya, dünyayý deðiþtirme devrimci eylemine açýk bilinçle giriþti. Sýnýflar savaþýnýn daha sonraki dönemlerinde teorik ve pratik bakýmýndan iyice yetkinleþti; bu süreçte engin deneyimler kazandý. Kendisini sýnýflar savaþýnýn her koþuluna ve her biçimine hazýrladý. Zaten böylesi çok yönlü hazýrlanmadan sýnýflar savaþýný kazanamaz. Proletarya bu olgunluða sýnýf savaþý sürecinin çeþitli aþamalarýndan geçerek ulaþtý. Komün de zor yoluyla eski sistemi yýkarak proletarya diktatörlüðünün ilk örneðini yaratýrken, sýnýf mücadelesinin göreceli olarak daha barýþçý sürdüðü II.Enternasyonal döneminde genel oy kullanýmýnda baðýmsýz sýnýf tavrý göstererek olgunluðunu göstermiþtir. Sýnýf mücadelesinin göreceliði barýþçý döneminin ardýndan, þiddetli mücadele dönemine girildiðinde, mücadelenin geliþimine denk yeni taktikler geliþtirdi. Proletarya, sýnýf savaþýnýn bu en sert ve þiddetli sürecinde proletarya devriminin teorisi ve taktiði olan leninizmle donanýr. Lenin, yalnýzca proletarya devriminin teori ve taktiklerini deðil, proletaryayý devrime götürecek örgüt sorununu da çözümler. Proletaryayý devrime götürecek yetenekte olan Leninist Parti anlayýþý ve modeli tüm bir yüzyýla baþtan sona damgasýný vurur. Dünya proletaryasý Leninizm ve Leninist Parti ile olgunluðunun üst basamaklarýna týrmanýr. Proleter devrimler çaðýný baþlatýr. Proleter devrimler çaðýný baþlatan devrimci bir sýnýfýn bu büyük tarihsel eylemi, bu sýnýfýn, insanlýðý düþtüðü yerden kurtarmaya nasýl hazýr olduðunu ve kurtaracaðýný gösterir. Bu sýnýf, proletarya, bir sýnýfýn varacaðý en ileri olgunluk düzeyine ulaþtýðýný, insanlýðýn kurtuluþu demek olan sosyalizmi kurarak gösterdiði gibi; insanlýðý I. ve II. Emperyalist savaþlarýn yýkýmýndan kurtararak ve dünyanýn faþist despotluðun egemenliðine girmesini engelleyerek de ortaya koymuþtur. Proletarya, burjuvaziye üstünlüðünü yaþamýn her alanýnda tanýtlar. Edebiyat ve sanat alanýnda, gerçekçilikte ne kadar iddialý olduðunu düþmanlarý da kabul ediyor. Proletaryaya dünyayý kurtarma misyonu biçilmesi boþ bir laftan ibaret deðildir. Gösterdiði tam geliþme bunun en çarpýcý ifadesidir. Yalnýzca proletarya, varlýk koþullarý ve gösterdiði tam bir bilinç berraklýðý nedeniyle insanlarý kurtarabilir. Fizikçiler, yerçekiminin yükseliþinden sözediyor. Bunu proletaryanýn gösterdiði teorik-pratik geliþmeye uygularsak, proletarya hareketinin bir nitelik yükseliþinden söz edebiliriz. Proletaryanýn niteliðindeki bu yükseliþ, insanlýðýn gerçekten, yeni bir geliþme evresine girdiðinin en çarpýcý iþaretidir. Ancak böylesine nitelikli devrimci bir sýnýf, insanlýðýn ilk defa özgürlük çaðýný baþlatacak yetkinliðe sahip olabilir. C.DAÐLI 3

Ortalama Solun Dinci Hareket Sevdasý Türkiye de, sosyal-reformistlerin ve oportünistlerin burjuva dinci harekete duyduðu yakýnlýðý, artýk onlarýn her adýmýnda görmek mümkün. Bu yakýnlýk, Türkiye deki dincilerle sýnýrlý deðil. Burjuvaziyle uzlaþma, burjuvazinin bir kesiminden medet umma anlayýþýnýn ürünü olan bu yakýnlýðý, þimdi evrensel düzeye taþýmýþ bulunuyorlar. Dünyanýn neresinde bir dinci hareket varsa, ona olan sempatilerini ifade etmek için adeta birbirleriyle yarýþýyorlar. Kimisi Hamasa Selam gönderiyor, kimisi Hizbullah ý övüyor, kimisi de Ýran ý güzellemekle meþgul. Ama, hepsinin ortak noktasý þu ki, burjuva dinci hareketlerin emperyalizmle, Ýsrail siyonizmiyle, Arap gericiliðiyle baðlarýný; anti-komünist karakterlerini, komünizmin yayýlmasýný önlemekte üstlendikleri rolü emekçi sýnýflara unutturmak için ellerinden geleni yapýyorlar. Bunun son örneklerinden birini Evrensel gazetesi verdi. Bu gazete yazarlarýndan Aydýn Çubukçu, Doðu Konferansý dedikleri bir grupla gittiði Ýran da edindiði izlenimleri Evrensel de yayýmladý. Gazetecilik tekniði hakkýnda az da olsa fikir sahibi olanlar þunu bilirler: Bir gazeteci, gezip gördüðü ülkenin, toplumun vb. öne çýkaracaðý özelliklerini ideolojik-politik tercihlerine göre saptar. Baþka bir ifadeyle, gazetenin ya da gazetecinin ele aldýðý ülkenin öne çýkardýðý özellikleri, o gazetecinin ya da gazetenin ideolojik-politik tercihlerini ele verir. Objektiflik adýna, bunun aksinin gerçekleþmesine hiç bir gazetenin yönetimi ya da yazýiþleri izin vermez. Evrensel Gazetesi ve yazarý Aydýn Çubukçu, bu gerçeðe uygun hareket etmiþtir. Sosyal-reformistlerin burjuva dinci harekete iliþkin yaklaþýmlarýnýn bütün yönlerini Aydýn Çubukçu nun, daha doðrusu Evrensel gazetesinin bu yazý dizisinde görebiliyoruz. Aydýn Çubukçu, 3 Ekim de baþlayan yazý dizisinin tümünde, Ýran devletinin ve yönetiminin gerici burjuva diktatörlüðü olan özünü gizlemek için elinden geleni yapmýþ. Bunu nasýl yapmaya çalýþtýðýný göreceðiz. Ama, þunun altýný bir kez daha çizmekte yarar var: Özellikle son yýllarda burjuva dinci hareketle ittifak arayýþý içine giren sosyal-reformist ve o- portünist hareketler, dinci hareketin gerçek sýnýf karakterlerini, varlýk nedenlerini, iþbirlikçi yönlerini, ulusal ve uluslararasý düzeyde iliþkilerini ve dayanaklarýný gizlemek için büyük bir çaba harcýyorlar. Bu baðlamda, burjuva dinci hareket sözkonusu olduðunda sosyal-reformistlerin ve oportünistlerin ne söylediklerine deðil, neyi söylemediklerine; yani neyi gizlemeye çalýþtýklarýna bakmak gerekir. Bizi, gerçeðe ulaþtýracak olan yöntem budur. Evrensel in Ýran ý anlatan yazý dizisinde hemen göze çarpan yan, yönetim dahil herkesin anti-amerikancý olduðudur. Muhalefet, anti-amerikancý dýr, yönetim, antiamerikancý dýr vs. Öyle ki, anti-amerikancýlýk ta herkes birbiriyle yarýþýyor. Böyle yapmakla Evrensel yazarý, burjuva dinci harekete yaklaþýmýný haklý çýkaracak þekilde, bir taþla birkaç kuþ vurmaya çalýþýyor. Öncelikle, Ýran, anti-amerikancý konuma sokularak þeriatçý devletin bütün zulmü unutturuluyor. Zaten, birkaç gün süren yazý dizisi boyunca Ýran devletinin, þeriat düzeninin, dinci burjuvalarýn zulmüne iliþkin diþe dokunur bir tek sözcük bulmak mümkün deðil. Ýran ýn lafta kalan, soyut anti-emperyalizmi ile içerde iþçi sýnýfýna, diðer e- mekçi sýnýflara ve ezilen halklara yönelik zulmü gözlerden saklanýyor. Oysa, Ýran, Humeyni iktidarýyla birlikte komünistlere, ilericilere, demokratlara, Kürt halkýna tarihin tanýk olduðu en büyük zulümlerinden birini uygulamýþ bir devlettir. Komünistlerin beþer, onar kiþilik gruplar halinde vinçlere çekilerek idam edilmeleri, emekçi sýnýflarýn belleðinden silinmiþ deðil. Ýdamlar, devrimden sonra uygulanan korkunç zulmün bir aynasýdýr. Sadece idamlara bakarak, þimdiki Ýran ýn, devrimden sonra en vahþi katliamlarý yaptýðýný söylemek mümkün. Komünistleri en vahþi katliamlardan geçiren Ýran, Kürt halkýný da unutmamýþtýr. Evrensel in unutturmaya çalýþtýðý zulüm, Kürt halký ü- zerinde, Þah rejiminden devralýnan biçimiyle devam ettirilmiþtir. Ýran ýn tarihi, doðasý, kültürü, anti-amerikancýlýðý vb. üzerine edilen bir yýðýn laf arasýnda unutturulmaya, gözlerden saklanmaya çalýþýlan gerçek budur. Bunlar anlatýlmadan, Ýran anlatýlamaz. Ya da þöyle diyebiliriz: Bunlarý anlatmadan Ýran ý anlatmaya çalýþan kiþi, Ý- ran daki burjuva diktatörlüðünün demagojilerine yardým etmiþ olur. Çünkü, bugün de devam eden bu zulüm, bu vahþet Ýran gerçeðinin en özlü yanýný oluþturur. 4

Ýran ýn Anti-Emperyalizmi! Sosyal-reformistler ve oportünistler, burjuva dinci hareketle ittifak anlayýþýný gerekçelendirirlerken, en çok onlarýn anti-emperyalizminden dem vururlar. Bizdeki burjuva dinci hareketin anti-emperyalizmle ilgisinin olmadýðýný biliyoruz. Peki, Ýran anti-emperyalist konumda bulunuyor mu? Yakýn tarihi bilenler, tereddüt etmeden bu soruya olumsuz yanýt verirler. Sosyal-reformistler ve oportünistler, yakýn tarihi bilmediklerinden deðil, burjuvazinin bir kesimiyle ittifak arayýþý böyle gerektirdiði için bu soruya olumlu yanýt veriyorlar. Gerçekte Ýran, öz olarak ne anti-emperyalisttir ne de antiamerikancýdýr. Görünüþteki anti-amerikancýlýðýnýn nedeni, ABD nin önceki iliþkilerini Þah rejimiyle sürdürmüþ olmasýdýr. Bir baþka nedeni de içeride devrimi kendilerinin temsil ettiðini iddia etme ihtiyacýdýr. Çünkü, anti-amerikan konumunda görünmeden devrimi temsil etme iddiasý sonuçsuz kalmaya mahkumdur. Oysa Ýran ýn anti-emperyalizmi kadar anti-amerikancýlýðý da sahtedir. Ýran, 1979 devriminden sonra her dönem Avrupalý emperyalistlerle iliþkilerini sürdürmüþtür. Bu iliþkiler, zaman içinde güçlenerek bugüne kadar gelmiþtir. Ýran ýn AB emperyalistleriyle iliþkileri, günümüzde o kadar aleni ve o derece yoðun ki, üzerinde söz söylemeye bile gerek yoktur. Ýran, ABD ile de çeþitli biçimlerde iliþkilere devam etmiþtir. Anti-amerikancý söylemin en yoðun olduðu dönemde Ýran-Gate olayýyla açýða çýkan silah alýþveriþi, Ýran ýn ABD emperyalizmiyle iliþkilerini gözler önüne sermiþtir. Ayný þekilde anti-siyonist söylemde baþ sýrayý kimseye býrakmayan Ýran, Irak la savaþ sýrasýnda Ýsrail ile silah alýþveriþinde yakalanmýþtýr. Görüldüðü gibi, anti-emperyalist, anti-siyonist söylemini yoðunlaþtýrýrken emperyalistlerle, Ýsrail le silahlý alýþveriþi yapmak, gizli iliþkiler kurmak Ýran burjuva diktatörlüðünün bir karakter çizgisi haline gelmiþ. Þimdi, bütün sosyal-reformistler ve oportünistler gibi, Evrensel de bunlarýn geçmiþe ait olduðunu ileri sürebilirler. Ama durum, burjuva dinci hareketle ittifak için, bu hareketi aklayacak gerekçe arayýþýndaki sosyal-reformistleri ve oportünistleri rahatlatacak cinsten deðil. Ýþte iki örnek: Bu arada Ýranlý yöneticilere, Birleþik Devletler ile pazarlýk þansý verecek bir diðer fýrsat daha ortaya çýkmýþtý: Bu, I- rak a karþý yapýlacak bir savaþtý. Düþmanlýklar bir kenara býrakýlarak, Cenevre de Amerikalý ve Ýranlý yetkililer arasýnda haftalar boyunca doðrudan görüþmeler yapýldý. Görüþmelerden çýkan sonuç, Ýran ýn Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesinden yana olduðu ve Amerikan birlikleri tarafýndan Irak topraklarýnýn iþgalinin uzun süreli olmayacaðý yönündeydi. (Le Monde Diplomadique, Sayý 16, Sf.12) Ayný dergide Ýran ýn ABD ye nasýl yardýmcý olmaya çalýþtýðý þu cümlelerle anlatýlýyor: Ýran hükümeti, Hazar bölgesinde bulunan Þii nüfus üzerindeki kuvvetli nüfuzunu, ayrýca Tacik ve Özbek gruplarý ile kurduðu karmaþýk ama sýnýrlý baðlantýlarýný harekete geçirerek, Amerikan operasyonuna yardýmcý olmaya karar verdi. (agy.) Burjuva dinci hareketle ittifak arayýþýndaki her sosyal-reformist ve oportünist gibi, Evrensel in de deðinmekten hoþlanmadýðý Ýran a ait gerçekler iþte bunlardýr. Peki açlýk, sefalet, iþsizlik, yoksulluk Ýran gerçeðinin bir baþka yönü deðil mi? Yoksa Ýran, kapitalist toplumsal sistemine raðmen cennet mekan bir ülke mi? Ýran ýn komünistlere, yoksul sýnýflara, Kürt halkýna karþý uyguladýðý zulümden, vahþi katliamlardan; emperyalizmle iliþkilerinden söz etmekten özenle kaçýnan Evrensel yazarý Aydýn Çubukçu, bu gerçeklerden de tek sözcükle olsun bahsetmiþ deðil. Bu bir politik duruþ meselesidir; yani bu gerçeklerin gizlenmesi ne unutkanlýktandýr, ne de bir tesadüf sonucudur. Tümüyle burjuvazinin bir kesimiyle ittifak arayýþýnýn bir sonucu, dinci harekete mesaj gönderme çabalarýnýn bir ifadesidir. Evrensel yazarý, Türkiye deki dinci harekete baþka biçimlerde de mesaj gönderiyor. Þöyle: Kerbela topraðýndan yapýlmýþ bir namaz taþým var. Hem de Humeyni nin evinden çýkma. Anlaþýlýyor, Evrensel yazarý, komünistlere en vahþi katliamlarý uygulamýþ bir rejimin kurucusunun ve katliamlarýn baþ sorumlusunun evinden çýkmýþ bir namaz taþýna sahip olmanýn dayanýlmaz mutluluðu içinde. Olabilir. Zaten biz de, gelecekte sosyal-reformist ve oportünist hareketler içinden daha çok sayýda post-modern molla çýktýðýný gördüðümüzde þaþýrmayacaðýz. Komünistleri beþer onar kiþilik gruplar halinde vinçlerle i- dam eden Ýran ýn vahþi yüzünden tek cümleyle söz etmeyen Evrensel yazarý, fark ettirmeden, okura Ýran ýn çok özgür olduðunu empoze etmeye çalýþýyor. Ýki örnek, bu çabalarý ortaya çýkarmaya yetecektir. Ýlki þöyle: Evrensel yazarý, Ermenistan a gitmiþ, sonra Ýran a geri dönmüþ bir gençle sohbet ediyor ve Ermeni gencin aðzýndan durup dururken þu cümleler dökülüyor: Ýran da çok mutluyum, çok özgürüm. Evrensel yazarý bu sözler karþýsýnda hayýflanýyor ve kendi ülkesinde bir kez bile, bu iki kelimeyi bu kadar içten söyleyememiþ olmasýna acýnýyor. Ýkinci örneðimiz, kadýnlarýn özgürlüðüne iliþkindir. Evrensel yazarý, bu konuda da Ýran rejimine karþý pek cömert davranmýþ. Yazarýmýza göre, Ýran da kadýnlarýn özgürlüðüne iliþkin pek sorun yok. Çünkü, ona göre kadýnlarýn durumu aþaðýdaki gibidir: Kadýnlar ne durumda? Baþ örtüsü olmayan sopayý kafasýna yiyormuþ, doðru mu? Veli-Asr Caddesi nde biraz aþaðý yukarý yürümek, bu soruya görüntü düzeyinde küçük bir yanýt veriyor. Gecenin geç saatlerine kadar cadde canlýlýðýný ve kalabalýk halini koruyor. Kaldýrýmlarý dolduranlarýn, vitrinlere bakýnarak gezinenlerin çok büyük bir çoðunluðunu kadýnlar ve genç kýzlar oluþturuyor. Türkiye nin hiçbir kentinde gecenin o saatinde hiçbir caddede o kadar kadýn ve genç kýz göremezsiniz... Büyük bir çoðunluk yalnýz veya hemcinsleriyle geziyor. Gülüyor, þakalaþýyor ve göz süzüyor... Hepsi pek güzel... Baþlarýna alel usül bir eþarp atmýþlar... Genellikle pantolon üstü tunik giyiyorlar... Belli... Evrensel yazarý Ýran da kadýnlarýn özgürlüðünü ölçmek için gecenin geç saatlerinde caddeye çýkmýþ ve gülüp þakalaþan, birbirinden güzel, göz süzen kadýnlarla göz göze 5

gelince pek etkilenmiþ. Peki; evlilik dýþý çocuk yaptý ya da zina yaparken yakalandý diye kadýnlarýn taþlanarak vahþice öldürüldüðü, yani recm edildiði ülkelerden biri Ýran deðil mi? Bu sorun kadýn özgürlüðü alanýna girmez mi? Ve kadýnlar ü- zerine bunca laf eden Evrensel yazarý, neden bundan tek sözcükle olsun bahsetmez? Yoksa Ýran da çok sayýda kadýnla ayný zamanda evlilik yasaklandý da bizim mi haberimiz yok? vb. vb... Þimdi, sosyal-reformist bir çevrenin sesi olarak Evrensel gazetesinin bu yayýn çizgisini daha iyi kavrayabilmek için bir karþýlaþtýrma yapmanýn zamaný. Sosyal-Reformistler Küba yý Nasýl Severler? Sorunumuz ne Aydýn Çubukçu dur, ne de bir baþka Evrensel yazarý. Çabamýz, burjuva dinci hareketle ittifak politikasýnýn yayýn çizgisine nasýl yansýdýðýný gösterebilmek ve gizlenmeye çalýþýlan gerçekleri okurun gözleri önüne sermekten ibarettir. Bir iki naif eleþtiri dýþýnda Ýran ýn güzelliklerini anlata anlata bitiremeyen Evrensel yazarlarý, sýra Küba ya gelince tam tersi bir politika izliyorlar. Önce Direnen Küba baþlýðýný atarak, okurda Küba ya iliþkin olumlu bir politikanýn izleneceði duygusunu uyandýrýyorlar ama sonra, yazý dizisi boyunca Küba nýn nasýl yoksul, harap, yýkýntý içinde, yozlaþma ve çürüme sürecinde olduðu, fuhuþun ne kadar yaygýn olduðu üzerine bol bol ahkam kesiliyor. Emperyalistlerin, yýkýlmanýn ve kapitalizme geçiþin eþiðindeki Küba propagandasýný aratmayacak bir yazý dizisi... Ýran ýn güzelliðine hayran olan Evrensel yazarýnýn aksine, Küba yý gezen Evrensel yazarýnýn gözüne ilk çarpan þey ulaþým güçlüðüdür. Bu izlenimi kanýtlamak için, çok önemliymiþ gibi, eski model otomobillerin resmini en baþa yerleþtirmiþ Evrensel. Çanta hýrsýzlarýna karþý çok dikkatli olan Evrensel yazarý Ercan Koç, (Aydýn Çubukçu, Ýran da hýrsýzlýk, fuhuþ vb. þeylerden tek kelimeyle olsun söz etmemiþ) þehri dolaþmaya baþlar baþlamaz, Bütün þehrin yakýn bir süre sonra çökeceði duygusu na kapýlývermiþ. Ama Ercan Koç, kapýldýðý bu duyguya raðmen þehri terk etmeyip dolaþmaya karar vermiþ. Dolaþýrken bir de neyle karþýlaþsýn istersiniz! Ýþte Evrensel yazarýnýn ilk karþýlaþtýðý manzara: Turistik otel ve restoran çevresinde dolaþan genç kadýnlarýn fuhuþ yaparak hayatlarýný kazandýklarý, Fidel Castro dahil olmak üzere herkes tarafýndan kabul ediliyor. Havana da defalarca genç kadýnlar tarafýndan seks yapma teklifi aldýk. (Aydýn Çubukçu nun izlenimlerine göre Ý- ran da özgür kadýnlar sadece göz süzüyorlar). Malecan da deniz kenarýnda otururken sayýsýz genç bizden para istediði gibi, uyuþturucuya ihtiyacýmýzýn olup olmadýðýný sordular. Kendileri ile konuþtuðumda, paraya ve iyi yaþamaya ihtiyaçlarýnýn olduðunu vurguluyorlardý. Ülkeye gelen turistlerin tüketim gösterileri bu gençleri yabancý ülkelere daha çok özendirirken, devletin üzerindeki etkisinin de giderek zayýfladýðý görülüyor.(...) 6 Uyuþturucu ve fuhuþa karþý polisiye tedbirlerini artýran hükümet, þehrin neredeyse her köþesine polis yerleþtirerek ya da motorlu polis devriye sayýsýný artýrarak engel olmaya çalýþýyor. Ama, Küba hükümetinin bu çabasý nafile... Evrensel yazarý izlemiþ ve izlenimlerini aktarmaya devam ediyor: Jineferas adý verilen fuhuþ yapan kadýnlara verilen ceza, en az 2 yýl olmasýna raðmen, bunun caydýrýcý olmadýðýný kampta konuþtuðumuz, sosyal danýþman olarak çalýþan parti üyesi Kübalý bir kadýndan öðreniyoruz. Emperyalist propagandayý aratmayan, mide bulandýrýcý bu satýrlarý daha fazla aktarmaya gerek yok. Dileyen okur, Evrensel in Küba yý nasýl tanýttýðýný görmek için 13 ve 14 Ekim tarihli nüshalara bakabilir. Evrensel yazarý, Direnen Küba yý iþte böyle aktarýyor bize. Herhalde Küba ya karþý beslediði dostluk duygularýný ifade etmek için Direnen Küba baþlýðýný kullanmýþ. Ama ne demeli, tanrý Küba yý böyle dostlardan korusun, Küba, düþmanlarýndan kendini korur. Bütün bu karalama, aþaðýlama çabalarýndan sonra, okur, Evrensel in kendini kime yakýn hissettiðini; Ýran a mý Küba ya mý yakýn durduðunu daha iyi görmüþ olmalý. Küba ya dost kýlýðýndaki Evrensel, Küba hakkýnda böyle yazýlar yayýnlarken, bir parça tarafsýz bakmaya çalýþan bir burjuvanýn Küba hakkýndaki þu sözleri çok öðretici olmalý: Ambargo hem direkt, hem de dolaylý yoldan ülkeyi sýkýntýya soktu, buna karþýn, saðlýk ve eðitim hizmetlerinin kalitesi çok yüksek. Hizmetler büyük ölçüde devlet tarafýndan karþýlanýyor. Barýnak problemi yok. (Evrensel yazarýna göre ise bütün evler harabe, yýkýldý yýkýlacak durumda) Devlet her Küba vatandaþýna þu ya da bu ölçekte bir ev temin ediyor. Bunun dýþýnda verilen aylýk erzak paketleri var. Týp alanýnda dünya ölçeðinde ileri giden ülkelerden biri. Elektrik, su, havagazý, telefon vs. gibi belediye imkanlarý çok ucuz. Küba, dünyanýn çeþitli bölgelerindeki insanlarýn gönlünü kazanmýþ ve kazanmaya devam etmekte olan bir ülke. Küba nýn eðitim ve saðlýk hizmetlerini bu bölgelere taþýmasýnýn bunda büyük etkisi var. 4 bini aþkýn Kübalý doktor, Afrika, Güney Amerika ve Orta Amerika ülkelerinde faaliyet gösteriyor. 11 milyon nüfuslu bir ülkenin 4 bin doktorunu diðer ülkelere gönderebilmesi, karþýlýðýnda sýfýr ödeme almasý takdir edilecek bir uygulama. Ýdrak ve takdir etmek gerekir. (Türkiye nin Küba Büyükelçisi Vefahan Ocak, Cumhuriyet Gazetesi, 5 Ekim 2003) Evet, takdir etmek gerekir, ama bunu yapabilmek için önce idrak etmek gerekir. Küba topraklarýna ayak basar basmaz çanta hýrsýzlarýna karþý önlem alan Evrensel yazarý, bir burjuvanýn sahip olduðu idrakten dahi yoksundur. Burada baþka söze gerek yoktur. Peki Küba hakkýnda emperyalistleri geride býrakacak bir karalama yazýsý yayýnlayan Evrensel, Ýran ýn en vahþi katliamlarýný, yönetimin burjuva diktatörlüðü karakterini, yozlaþma ve çürüme örneklerini neden gizleme ihtiyacý duyuyor? Bunun tek açýklamasý, sosyal-reformistlerin burjuva dinci harekete duyduðu yakýnlýk ve sempati olabilir. Ama, gerçekler inatçýdýr ve ne post-modern mollalar ne de emperyalist propagandanýn hizmetinde olanlar bu gerçekleri gizleme gücündedirler.

Bütün Ülkelerin Ýþçileri ve Ezilen Halklar Birleþin! A BD emperyalizmi, yeni bir dünya savaþýnýn baþlangýcý için start verdi. Bu savaþ, ABD emperyalizminin ve genel olarak emperyalist-kapitalist sistemin çöküþünü durdurabilir mi? ABD, kendi hegemonyasýný kurabilir mi? Bu sorularýn cevabý, emperyalizmin yüz yýllýk geliþiminin ulaþtýðý Yeni Evre nin anlaþýlmasýyla verilebilir ancak. Bu yüz yýllýk tarihi, birkaç temel çizgiyle özetlersek; iki kez dünyanýn yeniden paylaþýmý için emperyalistlerin birbirlerini boðazlamasý, dünyayý kana bulamasýnýn yaný sýra, bir de 50 yýl kadar süren uzun bir soðuk savaþ ve dünyanýn her yerinde irili ufaklý onlarca savaþýn yaþandýðý bir tarihtir. Bu süreçte, I. Paylaþým Savaþý ndan Sovyetler Birliði deneyimi, II. Paylaþým Savaþý ndan ise dünyanýn üçte birinde egemen olan sosyalizm deneyimi çýktý; bunun yaný sýra Asya, Afrika ve Latin Amerika da ulusal kurtuluþ savaþlarý yaþandý; eski sömürgecilik sistemi tamamen çöktü; emperyalizmin yeni sömürgecilikle dünyaya egemen olmasý gerçekleþti. Çöküþü Durdurmanýn Savaþý Bu defa ABD nin tek yanlý dayattýðý 3.Dünya Savaþý nýn daha öncekilerden temelde farklý bir yönü var. Önceki savaþlarýn ortak özelliði, emperyalistler açýsýndan hep yeni pazarlara açýlmak ve her emperyalist grubun, diðerleri aleyhine dünyayý yeniden paylaþma giriþiminin yaný sýra, henüz kapitalist sisteme entegre olmayan bölgeleri de bu dünya pazarýna katmaktý. Þimdi i- se, emperyalist-kapitalist sistemin içine girdiði sýçramalý çöküþü durdurmak amacýyla harekete geçen bir ABD emperyalizmi var. Sermayenin üretici güçleri elinden kaçýrdýðý bu yeni evrede, hem emperyalist-kapitalist sistemin çöküþünü durdurmak hem de kendi hegemonyasýný bütün dünyaya kabul ettirmek üzere harekete geçen ABD nin bunu baþarabilmesi mümkün deðil. Çünkü bu çöküþü hazýrlayan asýl neden, bizzat kapitalist üretimin kendi iþleyiþidir, kapitalizmin iþleyiþ yasalardýr. Bütün dünyada olduðu gibi, ABD de de ekonomik bir yýkým var. Daha önce çeþitli defalar yazýlarýmýzda özel olarak ABD, genel olarak da emperyalizmin krizleri üzerinde durduk. Bu nedenle konuyu uzatmadan son bir itiraf örneði vereceðiz. Geçen hafta Türkiye ye gelen ABD li ekonomi profesörü Paul Krugman ýn aðzýndan bu itiraf þöyle döküldü: Daha az eþit bir toplum olduk. Politika bunu besliyor. ( ) Biz babalarýmýzýn deðil, büyükbabalarýmýzýn bildiði bir durgunluk dönemine girdik. Merkez bankalarýnýn faizlerle oynayarak talebi (yani pazarý- b.n.) canlandýrdýðý dönem bitti. Þimdi büyüme olsa bile iþsizlik sorununa çözüm bulunamýyor. (24 Ekim 2003 Cumhuriyet) Sadece iþsizlik sorununa deðil, sermayeye dayalý üretim sisteminin yýkýmýna çözüm bulunamýyor. ABD, bu noktada yýkýmý durdurabilmek için savaþ yoluna baþvuruyor. Ama savaþ yoluyla bu yýkýmý durdurmanýn olanaðý yoktur. Tam tersine savaþ, yýkýmý daha da derinleþtiriyor, kapitalizmin çöküþünü hýzlandýrýyor. ABD emperyalizminin üretici güçleri ve dünya egemenliðini elinden kaçýrdýðý, kaçýrmaya baþladýðý bugün, onun yerini alabilecek baþka bir emperyalist güç de yok. Her ne kadar son yýllarda AB emperyalizmi bu egemenliði ele geçirmeye çalýþsa da sistemin dünya ölçeðindeki krizi nedeniyle bu da mümkün deðil. Zira, AB nin asýl gücünü oluþturan Almanya, Fransa ve Ýngiltere nin de bu krizden ne kadar derin etkilendiði ortada. Hem ABD hem AB, emperyalist-kapitalist dünyanýn varlýðýný devam ettirebilmelerinin, ancak dünya proletaryasý ve emekçi halklarýnýn e- zilmesiyle mümkün olabileceðini biliyorlar. Dünya Ölçeðinde Bir Ýç-Savaþ Emperyalist-kapitalist sistem, 20. yüzyýlýn sonuna doðru büyük bir ekonomik kriz dalgasýyla temellerinden sarsýlmaya baþladý. Bu büyük dünya krizi, dünyanýn her yerinde devrim güçlerini harekete geçirdiði, dünya ölçeðinde sýnýf çatýþmalarýný keskinleþtirdiði gibi, burjuva dünyanýn kendi iç çatýþmalarýný ve kamplaþmalarýný da keskinleþtirdi. ABD yi ve AB yi vuran, derinden sarsan ekonomik-politik dünya krizinin üzerinde yükselen emperyalizmin hegemonyasýnýn çöküþ sürecine girmesi, dünyanýn bütün kapitalist ülkelerinde ve dünya ölçeðinde bir iç savaþa, proleter iç savaþa evrildi. Sýnýflar mücadelesi bugün mali sermayenin dünya diktatörlüðü ile dünya proletaryasý ve ezilen halklarý arasýndaki iç savaþ boyutunda sürüyor. Dünyanýn ezilenleri, 20. yüzyýlýn son günlerinde Ayaklanmalar Yüzyýlý na, dünya ölçeðindeki ayaklanmalarýn fitilini ateþleyerek güçlü bir karþýlama yapmaya giriþtiler. Bu ayaklanmalar emperyalist merkezlerden çeperlere, çeperlerden emperyalist merkezlere kadar hem birbirlerini etkileyip hem de besleyerek hýzla dünyanýn her yerine yayýldý. Bu geliþmeler karþýsýnda, kendi egemenliðini korumak ve elinden kaçan dünyayý yeniden ele geçirmek amacýyla, ABD harekete geçti. ABD tekellerinin planlayýp gerçekleþtirdiði 11 Eylül olayý ile ABD emperyalizmi, 3. Dünya hegemonya savaþýnýn startýný verdi. Afganistan ve Irak a saldýrýp iþgal etmesiyle birlikte, dünya ölçeðindeki iç savaþ da þiddetlenmeye baþladý. Her yerde komünistler, devrimciler, sosyal-reformistler de dahil savaþ karþýtlarý, yani dünyanýn bütün sýnýf ve katmanlarý kendi cephelerinden ve kendi talepleriyle harekete geçti; dünyanýn her yerinde ayaklanmalar yaygýnlaþtý: milyonlarca kitle savaþ öncesinde ve sonrasýnda eylem halinde. Son örneði Bolivya da yaþanan bu ayaklanmalar, özünde bütün dünyada ortaya çýkan eðilimin kendini ifade ediþinden, belirginleþmesinden baþka bir þey deðil. Bir yerdeki ayaklanma durulur gibi olduðunda, bir baþka yerde ve daha güçlü bir ayaklanma emperyalist-kapitalist sistemi sarsarak yoluna devam ediyor. Yoðun Tarih 20. yüzyýlýn son çeyreðinde, özellikle Sovyetler Birliði nin daðýlmasýndan sonraki süreçte daha da hýzlanan sermaye birikimi ve buna paralel olarak sermayenin hýzla merkezileþip yoðunlaþmasý, bir yanda dünyanýn yaðmalanmasýný hýzlandýrýrken; karþý kutupta, emekçilerin kutbunda yoksulluk ve sefaletin yaný sýra, dünyanýn altýný üstüne getirecek patlayýcýlarýn nicelik birikimini de alabildiðine arttýrdý. Bu kadar köklü nedenlere dayanan bu nicelik birikimi, yeni bir yüzyýla girerken bir nitelik sýçramasý yaþadý ve yüzyýlýmýzýn daha baþlangýcýnda ona adýný koydu: Ayaklanmalar Yüzyýlý. Özellikle 20. yüzyýlýn son birkaç yýlý ile 21. yüzyýlýný bugüne kadarki sürecinde yaþananlara bir isim koymak gerekirse, bu, yoðun tarih olur. Zira onlarca yýlda yaþananlar, þimdi bir yýlda, bazen birkaç ayda çok yoðun biçimde yaþanýyor. Bu yoðun tarih boyunca, yeni bir aþamada, ayaklanmalar yüzyýlýnda yaþanan nicelik birikimi, daha önceki onlarca yýlýn birikimiyle beraber, artýk dünya proletaryasý için de bir nitelik deðiþimini zorlamaya baþlamýþtýr. 7

Sermaye bütün gözeneklerinden kan ve irin akarak geldi dünyaya. Egemenliðini ilan ettiði her yerde bu iðrenç yüzünü apaçýk ortaya serdi. Her zaman farklý ulusal üniformalarla, farklý bayraklar altýnda çýktý sahneye. En güçlü olduðu ülkelerin dilinden konuþtu. Onlar eliyle insanlýða karþý acýmasýz suçlar iþledi. Özellikle son yarým yüzyýl boyunca, ABD eliyle tüm dünyayý defalarca kana bulamaktan çekinmedi. Sürekli büyümek, egemen olmak ve tüm yeryüzünü avuçlarý içine almak için elli üç yýldýzlý elbisesiyle her kýtada at koþturdu. Siyonist partnerinin vaat edilmiþ topraklar söylemiyle saða sola saldýrmasý gibi, ABD de, tanrýnýn bahþettiði kutsal görevler adýna kýlýç zoruyla, ateþ ve barutla kendi istediði düzeni dünyaya dayatma hakkýný kendinde gördü. Pervasýz vahþi saldýrýlarýyla dünya halklarýnýn haklý nefretini kazandý. Bütün bunlarýn üzerine bir de çöküþ dinamiðinin tarihsel özellikleri gelince, ABD ye, kendi Ýkiz Kuleleri ni yerle bir etmiþ olmak bile bir sempati yaratmak için yetmiyor. ABD þahsýnda emperyalist kapitalizme duyulan öfke, yüzmilyonlarý alanlara döküyor. Sermaye egemenliðine baþkaldýrý ve onu 8 ÇÖKÜÞÜ MUHTEÞEM OLACAK! aþma eðilimi, günümüzün temel ve güncel özelliðidir. Irak: Bir Dönüm Noktasý Belirli tarihsel koþullarda kimi olaylar dönüm noktasý haline gelir. Bu, sýçrama a- nýdýr; çeliþkilerin çözüm yeridir. Bugün I- rak, kendi istek ve iradesi dýþýnda çeliþkilerin odak noktasý haline geldi. Oradaki zafer veya yenilgi, tüm bir bölge ve dünya ölçeðinde sarsýcý sonuçlar doðuracak. Olaylarýn geliþimi daha þimdiden bu olguyu berrak bir þekilde gözler önüne seriyor. Emperyalistler arasý çeliþkilerin ve emek-sermaye çeliþkisinin bir görünümü olarak halklarla emperyalistler arasýndaki çeliþkinin odaðýna oturan Irak direniþi serpilip geliþtikçe, bu gerçek daha belirgin hale geliyor. Kýsa sürede kolay bir zafer düþüyle kýzgýn Arap çöllerine dalan ABD, kýzgýn Arap halkýnýn sert ve büyüyen direniþiyle karþýlaþtý. Zorlu çarpýþmalarýn ardýndan, satýn aldýðý generallerin ihaneti sayesinde Baðdat caddelerinde zafer turu attýðýnda, tüm dünyaya bu iþ bitti mesajý gönderiyordu. Üç-beþ çapulcunun kameralar önündeki gösterileri, yaratýlmak istenen kurtarýcý illüzyonunu tamamlýyordu. Uygarlýðýn beþiðine efendi olarak giren yeni dünyanýn küstah yaðmacýlarý, çok geçmeden nasýl bir bataða düþmüþ olduklarýný anlamaya baþladýlar. Irak halký tamamen kendiliðinden, daðýnýk ve örgütsüz olarak iþgalcilere karþý savaþmaya baþladý. Askeri anlamda daðýnýk ve örgütsüz bir direniþ, o- lumsuzdur. Yenilgiyi içinde barýndýrýr. Ama öte yandan bu daðýnýklýk ve örgütsüzlük, direniþin yaygýnlýðýný, onun halk i- çinde kök saldýðýný, saðlam bir temelden beslendiðini gösterir. Ki bu, zaferin teminatýdýr. Direniþin daha örgütlü bir yapýya bürünmesi halinde düþmanýn defedileceðinin kanýtýdýr. Direniþ Örgütlü Hale Geliyor Daðýnýk direniþ, bir diðer açýdan da ABD nin baþarýsýzlýðýna yol açtý. ABD, nereye saldýrýrsa saldýrsýn, kimi tutuklarsa tutuklasýn ve öldürürse öldürsün, direniþin beynine ulaþamadý. Zira, direniþin beyni, halkýn yüreðindeki öfkenin ta kendisiydi. Böylece ABD, onbinlerce Iraklý yý tutuklamasýna, 50 bini aþkýn Iraklý yý öldürmesine raðmen, býrakýn direniþi ezmeyi, büyümesine engel olamadý. Hafif silahlarla, el bombalarýyla, molotof kokteylleriyle baþlayan direniþ, adým adým daha aðýr silahlara yöneldi. Kökü derinlerde, halkýn baðrýnda olduðu için sürekli güçlendi. Hafif silahlara SA-7B, RPG-7, RPG-22, ve Katyuþa gibi roketler; C4, anti-tank mayýnlar, uzaktan kumandalý patlayýcýlar gi-

bi daha komplike a- raçlar katýldý. Kullanýlan silahlardaki bu geliþim, direniþin her geçen gün daha örgütlü hale geldiðinin ifadesiydi. Çok çeþitli silah ve araçlar kullanýlmasý, ayný zamanda direniþin yaygýnlýðýnýn ve büyümesinin göstergesidir. Olaylarýn geliþimi, direniþin büyüme eðiliminin gerçekliðe dönüþtüðünü kanýtladý. 40 civarýndaki direniþçi gruplar -ki bunlar arasýnda IKP merkezinin ABD ile iþbirliðine girmesini haklý olarak ihanet diye niteleyip savaþ saflarýna geçen Iraklý komünistler de (KADRE) var, ortak bir direniþ cephesi kurma yönünde adým attýlar. Güçlerini birleþtirdiler. Bunun ilk sonucu ABD helikopterlerinin ard arda düþürülmesi oldu. Baðdat a gelen Paul Wolfowitz in kaldýðý otel, roket yaðmuruna tutuldu... Ýtalyan birliklerine düzenlenen saldýrýlarda 14 asker öldürüldü. Ýki ABD helikopteri alevler arasýnda yeri öpmek zorunda kaldý. Bir yandan çeþitli yerlerde düzenlenen saldýrýlarda iþgalci askerler birer ikiþer ölürken, diðer yandan güçlü saldýrýlar sonucu onar-yirmiþer ölüyorlar. Direniþ, askeri alanda bir nitel sýçrama yaþýyor. ABD kayýplarý hýzla artýyor. Direniþ döneminde verilen kayýp, savaþýn resmen devam ettiði dönemi çoktan aþtý. Yaralýlar ve kaçaklar da hesaba katýlýrsa, Irak taki ABD birliklerinin %15 i savaþ dýþý kalmýþ durumda. Burada þu noktaya dikkat çekelim. Direniþin ilk dönemlerinde iþgalcilere verdirilen zayiat daha azdý. Bu, zamanla yükselmeye baþladý. Ve direniþ daha örgütlü hale geldikçe, ABD zayiatlarý katlanarak artacaktýr. Zira Yankeeler, artýk övünç kaynaklarý Abramslar içinde bile güvende deðiller. RPG-22 ler, bu tanklarý tek atýþla safdýþý etmeye yetiyor. Ýþgal kuvvetleri nasýl bir bataða saplandýðýnýn çok iyi farkýnda. Yeniden havadan bombardýmana baþlamasý boþuna deðil. 50 bin direniþçinin bulunduðu tahmin edilen bir ülkede iþgal kuvveti olarak bulunmak, her tür vahþeti, çýlgýnlýðý yapmayý getiriyor. Ama ne yapýlýrsa yapýlsýn, direniþin büyümesinin önü alýnamýyor. Sabotajlar, saldýrýlar onlara rahat-huzur vermiyor. Özellikle petrol boru hatlarýna düzenlenen sürekli saldýrýlar, emperyalistlerin yaðma ve tatlý kar hayallerinin karþýsýna dikilen bir karabasan oluverdi. Vietnam dan Sonra... ABD askeri tarihi, yenilgilerle dolu. Ýþgal ettiði her yeri yerle bir eden; nükleer, kimyasal ve biyolojik silah kullanmaktan geri durmayan bir devlet. Buna raðmen girdiði her yerden apar topar kaçmak zorunda kalan bir devlet. Bu durum, iki temel sebepten kaynaklanýyor. Ýlki, evrensel bir özellik: iþgalcilere hiçbir halk uzun süre tepkisiz kalamaz. Er ya da geç, onu defetmek için savaþa atýlýr, ayaklanýr. Ýkincisi ise, çaðýmýzýn özelliðinden geliyor. Çaðýmýz, kapitalizmden komünizme geçiþ çaðý, kapitalizmin aþýlmasý çaðý. Dünya halklarýnýn emperyalist-kapitalizme baþkaldýrý çaðý. Geçmiþte Ýngiltere nin, Fransa nýn (ve bir ölçüde Almanya nýn) baþýna gelenler, II: Emperyalist Savaþ sonrasý ABD nin baþýna geliyor. Halklar, emperyalist baský ve sömürüye, emperyalist iþgale karþý ayaða kalkýyor. Tüm dünyada kapitalizmi aþma yönündeki hareket, ABD yi baþtan baþarýsýzlýða mahkum ediyor. Bugün Irak ta yaþananlarý bu pencereden ele almak gerekiyor. Mevcut durum, Washington yönetimini öylesine zorluyor ki, Vietnam Savaþý ndan beri ilk defa zorunlu askerlik uygulamasýný tartýþýyorlar. Direniþin þiddeti, bizzat ABD toplumunda yükselen muhalefet, verilen kayýplar... tüm bunlar Vietnam ý hatýrlattýðý gibi, Beyaz Saray ýn tepkileri de Vietnam ý hatýrlatýyor. ABD nin yenilgiler tarihine Vietnam dan sonra Irak adý yazýlmaya baþlanýyor. Ya Kürdistan? Þu anda savaþ bölgesinde iþgalcilerin tek güvenli görebildikleri yer, Güney Kürdistan. Talabani-Barzani burjuva önderliði, Kürt halkýný çok olumsuz bir yere sürükledi. Gerici burjuva önderlik, onursuz iþbirlikçilik tutumuyla Kürt halkýný Arap halklarýnýn karþýsýna itiyor. Halklar arasýna kin ve düþmanlýk tohumlarý ekiliyor. Yarýn ABD bölgeden kaçmak zorunda kaldýðýnda Güney Kürtleri büyük bir öfke dalgasýyla karþý karþýya kalacaktýr. Kendi egemenlerinin onursuz tutumunun faturasý onlara kesilecek ve yeni Halepçelerin zemini hazýrlanmýþ olacak. Yakýn gelecekte Kürt halký için böylesi bir gerçek tehlike bulunuyor. Buna karþý tek çözüm, halklarýn gerçek kardeþliðini saðlayacak olan devrimdir, sosyalizmdir. Irak ta savaþým, ancak ve ancak proleter devrimle taçlanýrsa halklarýn kardeþçe birliði ve gerçek kurtuluþ gerçekleþecektir. Irak direniþi, çok yönlü geliþmeleri içinde barýndýrarak yoluna devam ediyor. ABD iþgalin trajik sonu, yeni Vietnamlarýn baþlangýcý olacak, sosyalizmin zafer bayraðý bölgemizde dalgalanacaktýr. 9

KÜRDÝSTAN PROLETARYASININ LENÝNÝST PARTÝSÝ Türkiye ve K.Kürdistan daki son geliþmeler bir kez daha Kürdistan proletaryasýnýn Leninist Partisi ni gündeme getirmiþtir. Bu koþullarda proletaryanýn baðýmsýz sýnýf çizgisinin tüm sürece damgasýný vurmasýnýn zorunluluðu açýkça görülüyor. Önce proletaryanýn görevleri diyen Leninistler, tarihsel bir sorumlulukla karþý karþýya. Kürt halkýnýn Kendi Kaderini Tayin Hakký, güncel pratik politika sorunu olarak aðýrlýðýný hissettirmeye devam ediyor. Geçici Devrim Hükümeti programýnýn da ana maddelerinden birini oluþturan Kürt halkýnýn ayrýlma hakký, özellikle bu dönemde üzerinde önemle durmayý gerektiriyor. Ulusal sorunun Leninist çözümü konusunda ýsrarlý olunmasý ve bunun unutulmasýnýn Kürt halkýna nelere malolabileceðinin tekrar tekrar hatýrlatýlmasý gerekiyor. Kürt halký yýllarca verdiði mücadele i- le bu çözüme çok yaklaþmýþtý. Ve þimdi bundan vazgeçmesi i- çin hiçbir neden yoktur. Türkiye ve K.Kürdistan da nesnel devrim sürdükçe tüm yollar yine bu noktaya çýkacaktýr. Ancak bu konuda Türkiye deki devrimci ve komünistlere büyük bir sorumluluk düþüyor; çünkü Kürt halký, yalnýz býrakýlmayacaðýna dair tam bir güvence istiyor. Geçtiðimiz iki on yýl boyunca devrim dinamiklerinin Türkiye ye göre oldukça öne geçmiþ olmasý, onlarda ister istemez bir yalnýzlýk hissi u- yandýrdý. Üstelik kimi sol çevrelerde geliþen sosyal þovenizm eðilimi, ayrýlma hakký konusunda baþýndan sonuna kadar tutarlý bir tavýr gösterilmemesi, ittifaklar konusunda Kürt halkýnýn güvenini yeniden kazanmayý zorunlu kýldý. Bugün ortak düþmana karþý ortak bir mücadelenin yükseltilmesinin koþullarý daha da olgunlaþmýþ durumdayken, bu konunun halledilmeden kalmýþ olmasý, sýnýflar mücadelesinin geliþimi önünde önemi engellerden biri olarak duruyor. Uluslar arasýnda etkin bir biçimde düzenlenmiþ demokratik iliþkiler olmadýkça, bunun sonucu o- larak ayrýlma özgürlüðü tanýnmadýkça diyor Lenin, genel olarak bütün olarak iþçilerin ve emekçi halklarýn burjuvaziye karþý iç savaþ vermesi olanaksýzdýr. Bugün, burjuva iç savaþýn 10 bütün þiddetiyle sürdüðü koþullarda, devrimci iç savaþýn bunu tam anlamýyla karþýlayan bir düzeyde olmamasýnýn nedenlerinden biri de budur. Kürt halký, kendi kaderini istediði gibi tayin etme hakkýna sahip olmak, bu konuda kafasýnda hiçbir soru iþaretinin býrakýlmadýðýna emin olmak istiyor. Birleþik Örgütlenmenin Önemi Her Zamankinden Çok Artmýþtýr Türkiye ve K.Kürdistan da devrimin geliþimi, kimi zaman biri diðerinin önüne geçse de birleþik bir karakter arz ediyor. Birinde yaþanan bir geliþme, kýsa sürede diðerini de etkisine a- lýyor ve genelleþiyor. Bunun elbette ekonomik, sosyal, siyasal, tarihsel ve kültürel nedenleri var. Bütün bu konularda yaþanan iç içe geçmiþlik, üzerinde yaþadýðýmýz topraklarda birleþik bir devrimi zorunlu kýlýyor. Birleþik devrimin baþarýya ulaþmasý i- çin de Kürt ve Türk proletaryasýnýn en sýký birliði olan birleþik örgütlenmesi... Açýktýr ki, Kürt ve Türk halklarýnýn karþýsýnda birleþik bir karþý-devrim cephesi var. Üstelik bu karþý-devrim cephesi sadece Türkiye ve K.Kürdistan topraklarýyla da sýnýrlý deðil. Türkiye ve K.Kürdistan devriminin karþýsýnda emperyalist ittifaklar yer alýyor. Ayaklanmalar Yüzyýlý olarak adlandýrýlan yüzyýlýmýzda, devrim fýrtýnalarýnýn en güçlü estiði üzerinde yaþadýðýmýz topraklarda bir devrim tehlikesi, emperyalistleri fazlasýyla korkutmaktadýr. Bu nedenle küresel iç savaþýn en büyük çatýþmalarý bu coðrafyada sürüyor. Bu savaþtan kesin olarak galip çýkacak olan proletarya ve emekçi halklarýmýz olacaktýr. Bu durumda önce proletaryanýn görevleri demek ve bunda ýsrarcý olmak gerekiyor; çünkü günümüzde proletaryanýn önderlik etmediði hiçbir ulusal kurtuluþ mücadelesinin baþarýya ulaþma þansý yoktur. Proletaryanýn ulusal-sýnýfsal kurtuluþ mücadelesine önderlik edebilmesi ise, Lenin in sözleriyle bütün ulusal topluluklardan gelme iþçilerin bütün iþçi, sendika, kooperatif ve tüketim örgütlerinde mutlak birliði ve

kaynaþmasý ile mümkün olacaktýr. Bu kaynaþmanýn en güçlü gerçekleþtiði yer ise her ulustan proleterlerin çýkarlarýnýn temsilcisi o- larak komünist partisidir. Artýk günümüzde ulusal sorunun devrimci çözümü, proletaryanýn omuzlarýndadýr. Burjuvazinin tamamýyla gericileþtiði ve devrimlerin karþýsýna geçtiði son bir yüzyýl boyunca proletarya, bu görevi büyük bir baþarýyla yerine getirmiþtir. Ekim Devrimi yle baþlayan süreç, bütün dünyaya ulusal kurtuluþun, toplumsal kurtuluþla birlikte düþünülmesi gerektiðini göstermiþtir. Ulusal Soruna Somut Yaklaþým Ulusal sorunun bütün yönleriyle çözümünün komünist toplumda olacaðýný söyledik; ancak bu, sorunun çözümünü komünist topluma havale etmek anlamýna gelmiyor. Bugün u- lusal soruna somut yaklaþým, proletaryanýn önderliðinde kurulacak olan Demokratik Halk Ýktidarý için Kürt ve Türk iþçi ve emekçilerinin birlikte mücadele etmesi gerektiðini gösteriyor. Demokratik Halk Devrimi sonrasý Kürt halkýnýn ayrýlma hakkýný nasýl kullanacaðý, tamamýyla o günün koþullarýna göre belirlenecektir. Bugünden yapýlmasý gereken, bu süreci örgütleyecek olan Kürdistan proletaryasýnýn Leninist Partisi nin örgütlenmesidir. Burada bir þeye dikkat etmek gerekiyor: Lenin, ulusal sorun konusunda en tehlikeli yaklaþýmýn bilimsel ve ilkeli bakýþýn, yerini pragmatizme býrakmasý olduðunu söylüyor. Türkiye ve K.Kürdistan da da kimi zaman pragmatizme düþüldüðü biliniyor. Ulusal harekete yakýnlýk ile komünist hareketin kendi ilke ve görevlerini ulusal harekete havale etmesi ayný þey deðildir. Denilebilir ki, bu yanlýþa düþmeyen, ulusal sorun konusunda ilkeli ve bilimsel yaklaþýmýný sürekli koruyan bir tek Leninist Parti olmuþtur. Bir çok siyasi yapý ya sorunun leninist çözümü üzerinden atlayarak proletaryanýn sýnýf çýkarlarýný küçük burjuvazinin sýnýf çýkarlarýna feda etmiþlerdir ya da ulusal kurtuluþ hareketinin nesnel olarak ulusal bir zeminde mücadele etmesinin zorunluluðunu anlayamamýþlar ve sosyal-þoven bir konuma düþmüþlerdir. Türkiye ve K.Kürdistan devrim süreçlerinin iç içe geçtiðinin, bunun bir sonucu olarak K.Kürdistan devriminin kendi baþýna ele alýnamayacaðýnýn görülememesi, kimilerini ellerini taþýn altýna sokmaktan alýkoydu. Pratik, günlük çýkarlar uðruna, sorunun leninist çözümünü hasýraltý etmekte bir sakýnca görmediler. Bu yaklaþýmýn diðer ucundakiler ise ulusal kurtuluþ hareketi i- le nasýl mücadele birliði yapýlabileceðine kafa yormak yerine, yine pragmatist yaklaþýmýn sonucu olarak onlarý karþýlarýna alarak insan kazanacaklarýný düþündüler. Türkiye ve K.Kürdistan ýn tek bir ülke olarak düþünülmesinin sonucu olarak ulusal sorunda somut deðil ama toptancý, genel bir yaklaþým geliþtirdiler. Türkiye ve K.Kürdistan da devrim dinamikleri iç içe geçmiþtir ama Kürdistan ayrý bir ülkedir. Tüm uluslardan proletaryanýn birleþik örgütlenme içinde yer almasý Kürdistan proletaryasýnýn kendi partisini kurmayý da içerir. Leninist Parti nin tarihi, Kürdistan proletaryasýnýn kendi partisinin içinde yer aldýðý birleþik örgütlenme deneyimiyle oldukça zengindir. Leninist Parti, bu konuda tarihi deneyime sahip tek partidir. Kürdistan da mücadelenin yaygýnlýðý ve þiddeti, orada proletaryanýn bir parti düzeyinde hareket etmesini gerektiriyor. Bu parti, ulusa göre deðil, sýnýfa göre örgütlenecek, K.Kürdistan da bulunan tüm komünistlerin Leninist Partisi olacaktýr. Kürdistan proletaryasýnýn Leninist Partisi, devrimden önceki tüm çalýþmalarýný kendi özgül koþullarý içinde birleþik örgütlenmenin inisiyatifli bir parçasý olarak yürütecektir. Devrimden sonra ise, tüm düzenlemelerde inisiyatif sahibi olacak, Kürdistan proletaryasýna ve emekçilerine önderlik edecektir. K.Kürdistan iþçi ve emekçileri, ayrýlma hakkýnýn nasýl kullanýlacaðýna kendi parlamentolarýnda karar vereceklerdir. Þimdi þunun özellikle vurgulanmasý gerekiyor: ancak komünist partinin önderliðindeki bir halk ulusal önyargýlarýndan uzak karar verebilir. Bugün Kürt halký, devletin tüm baskýlarý, katliamlarý ve terörü karþýsýnda tam bir savaþ partisi gibi davranmaya devam ediyor. Kendisine barýþ ortamýnýn bozulmamasý yönünde yapýlan telkinlere aldýrmadan devrimci eyleme yöneliyor. Barýþçýl gösteriler dahi, kýsa sürede taþlý ayaklanmaya dönüþüyor. Kürt halkýnýn devrimci özelliklerini öyle kolay yitirmeyeceði biliniyordu. Onca yýl karþýsýnda mücadele ettiði güce karþý i- çinde büyük bir öfke ve kin biriktirmiþ olan Kürt halký, devrimi sürdürme konusunda ikircikli deðildir. O, özgürlüðünü nasýl kazanacaðýný deneyimlerinden öðrendi. Kürdistan proletaryasýnýn leninist tipte örgütlenmesi, bu tarihsel birikimi hýzlandýracak ve zafere taþýyacaktýr. 11

KÜRESEL ÝÇ-SAVAÞTA BURJUVA DEHÞETÝ 12 15 Kasým günü Ýstanbul da iki yerde birden patlayan bombalar, onlarca insanýn ölmesine üç yüzden fazla kiþinin yaralanmasýna yol açtý. Saldýrý eylemi daha çok Yahudi topluluðunun tören için bir araya geldiði sinagoglarý hedef alýyor görünse de, bu görüntü bizi aldatmamalýdýr. Olayýn çapý, toplumu sarsýcý etkisi, yarattýðý tartýþmalar, her sýnýfý ve politik temsilcilerini bu olay üzerinde tavýr belirlemeye doðru itiyor. Bu nedenle olay bütün yönleriyle, neden ve sonuçlarýyla birlikte ele alýnmalýdýr. Bu büyük saldýrýnýn hemen ardýndan, olayýn failleri olarak El-Kaide örgütü suçlandý. Artýk El-Kaide nin, ABD ve en yakýn müttefikleri nerede savaþ politikalarýný hayata geçirmek istiyorsa, orada ortaya çýktýðýný bilmeyen yok. Sermaye dünyasý bu büyük yalaný kimseye yutturamýyor. Nitekim saldýrýya iliþkin polis açýklamalarýný inandýrýcý bulmayan kimi burjuva çevreler bile kuþkularýný dile getirmeye baþladý. Patlamanýn olduðu yerde etrafa daðýlan ceset parçalarýný toplamakta zorlanan polisin, olayýn failleri olarak açýklanan kiþilere ait olduðu öne sürülen pasaportlarý nasýl bulabildikleri ya da böyle bir eyleme kalkýþanlarýn yanlarýna pasaportlarýný niçin aldýklarý herkesin aklýna takýlan sorular oldu. Týpký Ýkiz kulelere bir küçük nükleer bomba gücüyle çarpan uçaklarda sapasaðlam pasaportlar bulan ABD polisi gibi. Ýstanbul da bombalar hafta içinde de patlamaya devam etti. 20 Kasým günü bu kez, Ýngiltere emperyalizminin mali dayanaklarýndan olan HSCB Bankasý binasýyla Ýngiliz Konsolosluðu na yapýlan saldýrýlarda onlarca insan hayatýný kaybetti, yüzlercesi yaralandý. Arka arkaya yaþanan bu o- laylar, toplumda bir dehþet etkisi yarattý. Bu yazý kaleme alýndýðý sýrada, henüz bu son olayýn arkasýndaki pis kokular ortaya çýkmamýþtý. Ancak, burjuva sýnýfýn gösterdiði ilk tepkiler, týpký sinagog saldýrýlarýnda olduðu gibi, bu son olaydan da emekçiler üzerinde büyük baskýlar kurmak yönünde yararlanýlacaðýnýn iþaretini veriyordu. Burjuvazi ne yaparsa yapsýn, eline yüzüne bulaþtýrýyor. Ne demagojileri, ne yalan ve hileleri etkili oluyor. 15-20 Kasým saldýrýlarýnýn ardýnda yatan gerçekleri de gizleyemeyecekler. Daha þimdiden olayýn ardýndaki amaç ve hedefler açýða çýkmýþ durumda. Burjuvalarýn saklamakta bu denli aciz kaldýklarý gerçekler neydi? Halklara Karþý Savaþýn Yeni Karakteri Saldýrýnýn korunmasýz insanlara büyük zarar vermesinin ardýndan, bütün sermaye dünyasý, aðýz birliði etmiþçesine, terörizme karþý birlik yaygaralarý koparmaya, hem komþu ülkeleri hem de kendi e- mekçi sýnýflarýný bu saldýrý bahanesiyle tehdit etmeye giriþtiler. Biz böyle bir yaygarayý, 11 Eylül sonrasýnda ABD yöneticilerinden duymaya alýþmýþtýk. Nitekim kimi burjuva çevreler, 15-20 Kasým olaylarý i- çin, Bu da bizim 11 Eylülümüz olsun nitelendirmesini yaptýlar. Hatýrlanacaðý gibi ABD, 11 Eylül 2001 de kendi tezgahladýðý apaçýk belli olan bir saldýrý ile binlerce insanýn ölümüne neden olmuþ, yýkýlýp giden ikiz kulelerin tozu dumaný arasýnda, kendi yönünden 3. Dünya Savaþý ný baþlatmýþtý. ABD nin kendi politika ve çýkarlarýný kabul ettirebilmek için bu denli kanlý bir iþe giriþmesi, onun ne denli sýkýþtýðýna, kendi meþruluk zeminini ne denli kaybettiðine dair en güçlü kanýttý. Böylesi bir baþlangýç vuruþuyla yola çýkan savaþ kervanýnýn, yine ayný yöntemlerle yol almasý hiç de þaþýrtýcý olmayacaktý. ABD yi ve diðer emperyalist-kapitalist ülkeleri bu tarz saldýrý ve katliamlar aracýlýðýyla yýðýnlara kendi politikalarýný kabul ettirme yoluna sokan esas neden, üzerinde egemenlik sürdürmeye çalýþtýklarý dünyanýn yeni karakteridir.bu yeni karakter, en baþta iþçi sýnýfýnýn ve ezilen diðer kesimlerin tümünde birden ortaya çýkan büyük devrimci birikim ve dinamizm tarafýndan belirleniyor. Sermaye sýnýfý ile sürdürdüðü yüzyýllýk savaþta emekçiler bu büyük birikimi elde ettiler. Esas olarak, üretimin toplumsal karakteriyle, mülkiyetin burjuva niteliði arasýndaki derin çeliþki, emekçilerin burjuva sýnýfa karþý güvensizlik ve öfke duygularýný besliyor. Bu durumda egemenliðini sürdürebilmek için emekçileri ikna edemeyen burjuvaziye kalan tek yol, kitle katliamlarýnýn yarattýðý dehþet ortamýndan yararlanmaktýr. Dehþete Dayalý Politik Çevirme Geçen yüzyýlýn baþýndan itibaren burjuvazi, kitleleri yönetebilmek için, kitle katliamlarý da dahil, her türlü yöntemi denemiþ ve kendi çýkarlarý için baþlattýðý savaþlarda emekçileri ateþ hattýna sürebilmiþti. Irkçýlýk, þovenizm, halklar arasýnda yaratýlan düþmanlýklar sayesinde, onmilyonlarca emekçi savaþ cephelerinde can vermiþti. Paylaþým savaþlarý, sýnýr boylarýnda, iþgal edilmiþ topraklarda, farklý u- luslar arasýnda geçiyordu. Üçüncü Dünya Savaþý ise, salt bir paylaþým savaþý deðil. O, ayný zamanda ve e- sas olarak burjuva dünyanýn emek dünyasýna karþý savaþý. Yeni baþlayan ve giderek hýzlanan bu savaþ, iç savaþlarý da kapsayan uzun dönemli bir süreç olacaktýr. Burjuvazi kendi iç savaþýný sadece demagoji ve yalan üzerine kurabilir. Burjuva iç savaþýn temel karakteri budur. Geçmiþte ýrkçýlýk, þovenizm gibi politik örtülerle gizlenen burjuva savaþlarýn gerçek amaçlarý, günümüz dünyasýnda artýk bu dar örtülerin altýna sýðmýyor. Burjuvazinin yeni örtüsü, herkesi hedef alan kör terör dür. 11 Eylül ve bunu izleyen benzeri olaylarýn e- sas amacý tüm dünya emekçilerine terörizm korkusu salmaktýr. Bu, dehþet salmaya dayalý, bunu temel

alan bir politik çevirme harekatýdýr. Bu harekatta burjuvazi, hem kendi karþý-devrimci cephesinin arkasýna yýðýnlarý toplamak amacýný güdüyor, hem de dünya tarihinin sosyalizme doðru gidiþini önlemek istiyor. Bu sonuncusu, medeni batý ya saldýran fanatik dinciler demagojisi altýnda yürütülüyor. Saldýrýlar Kimler Tarafýndan Yapýldý? Herkesin kafasýndaki bu sorunun cevabý basittir. Saldýrýlardan kimin karlý çýktýðýna bakmak, soruyu cevaplamak için yeterlidir. Kimileri, bu saldýrýlarý üstlenen El-Kaide ve buna benzer dinci-gerici çevrelerin emperyalizme karþý savaþtýðýný düþünüyor. Bu, baþlayan 3. Dünya Savaþý karþýsýnda düþülebilecek en büyük yanýlgýdýr. Dinci-gerici çevrelerin anti-emperyalistliði her zaman biçimsel söylem düzeyinde kalmýþtýr. Onlar, söylemleriyle deðil, gerçek politik nitelikleriyle, dolaylý ve dolaysýz kurulan iliþkileriyle emperyalizmin uþaðý pozisyonundalar. Hamas ýn MOS- SAD la iliþkileri, El-Kaide nin CIA ile i- liþkileri, Türkiye de Hizbullah ve benzerlerinin devletle iç içeliði, ancak en budalalarýn reddedebileceði gerçeklerdir. 15-20 Kasým da gerçekleþen saldýrýlarýn, yine bu tür dinci-gericiler tarafýndan üstlenildiði biliniyor. Bu denli kapsamlý saldýrýlarý onlarýn yapýp yapmadýklarý ö- nemli deðil. Eðer onlar yapmýþlarsa, emperyalist-kapitalist sistemin çýkarlarýna uygun bir hareket yapmýþ oldular. Çünkü, en fazla Ýngiltere, TC ve Ýsrail in tam da böylesi dehþet görüntülerine, tam da bu dönemde ihtiyacý vardý. Saldýrýlar Kimin Ýþine Yaradý? Ýngiliz Büyükelçiliði ne ve HSCB Bankasý na yapýlan saldýrýlar, Türkiye kadar Ýngiltere kamuoyunun da gündemine girdi. Ayný gün Bush, Blair ile dünyayý kana boðacak yeni anlaþmalar için el sýkýþmaya hazýrlanýyordu. Oysa, görüþtükleri Westminister sarayýnýn hemen dýþýnda, yüz bin gösterici bu alçakça anlaþmaya karþý öfkelerini kusuyordu. Bu denli büyük bir kitlenin yarattýðý baskýnýn gölgesinde, ne Bush, ne de Blair, dünya halklarýna küstahça meydan okuyamazdý. Ýstanbul daki saldýrýlarýn haberi, bu eli kanlý ahbap çavuþlarý rahatlattý. Bir kez daha en aþaðýlýk amaçlarýný, dünya televizyonlarý önünde en küstah tavýrlarýyla açýkladýlar. Sinagoglara yapýlan saldýrýlar ise Ýsrail rahatlatýyordu. Saldýrýdan yalnýzca birkaç gün önce, Avrupa halklarý arasýnda yapýlan bir ankette, Ýsrail dünya güvenliði i- çin en tehlikeli ülke olarak ABD ye bile fark atmýþtý. Bu durum, tüm dünyada siyonizme karþý patlayan öfkenin açýk bir ifadesiydi. Avrupa nýn emperyalistleri, bu durum karþýsýnda telaþlandýlar ve hepsi Ýsrail baþbakaný Þaron a, durumu tersine çevirmek için ellerinden geleni yapacaklarý nýn teminatýný verdiler. Ýsrail ile TC nin iliþkileri, Güney Kürdistan da petrol sahalarýnda büyük araziler satýn alan Ýsrail nedeniyle son dönemlerde soðuktu. Türkiye yi ziyaret etmek isteyen Þaron a ret cevabý verilmiþti. Sinagog saldýrýlarý ile Ýsrail, TC ye, Ortadoðu da daha önemli hedeflerimiz var; bu hedefleri kendi dar çýkarlarýna heba etme mesajýný vermiþ oldu. Bir baþka açýdan Ýsrail, sinagog saldýrýlarýyla, siyonizmi yeniden ayaða kaldýrmak fýrsatýný buldu. Filistin Devrimi nin büyük baskýsý nedeniyle, tarihinde ilk kez Ýsrail, dýþarýya göç veriyordu. Dünyanýn dört bir yanýna yayýlmýþ Yahudi topluluklarý, artýk vaat edilmiþ topraklar a gitmiyor. Bu, siyonizmin çöküþü ve çözülüþüdür. Ýstanbul saldýrýlarýndan sonra Þaron, tüm dünya Yahudilerini bir kez daha Ýsrail e çaðýrdý. Mesaj açýktýr. Ya gelirsiniz Ýsrail de Siyonizm için savaþýrsýnýz, ya da rahat sinagoglarýnýzda bombalar sizi bulur. Onlarca insanýn ölümüne yol açan saldýrýlardan TC de yararlanýyor. TC, ABD nin etrafýnda toplanan Ýngiltere-Ýsrail sýký iþbirliðine dahil olup, 3. Dünya Savaþý nda safýný belirlemiþ oldu. Ancak, bir de bu durumu halka kabul ettirebilmek gerekiyordu. Böyle bir ittifak içinde olmak, Ortadoðu nun tümüne yayýlacak olan savaþa doðrudan katýlmak, içeride ise terör demagojisiyle, tüm devrimci ve demokratik hareketleri þiddetle bastýrmak anlamýna geliyordu. TC, saldýrýlardan bu yönde yararlanmayý amaçlýyor. Geri Çekilmek Yok! Ýþçi sýnýfý ve emekçiler, terör demagojileri altýnda boyun bükmeyecektir. 30 yýlýn yoðun sýnýf mücadeleleri içinde yetiþen proletarya, burjuvazinin uzattýðý bu zokayý yutmayacaktýr. Bundan böyle sýnýf savaþýmýnýn genel karakteri; kanlý, þiddetli karmaþýk olacaktýr. Kimileri daha þimdiden her türlü teröre karþýyýz çýðlýklarý atmaya baþladý bile. Proletarya, kendi savaþýný, þiddet araçlarý ve yöntemleriyle sürdürmekten çekinmemelidir. 15-20 Kasým saldýrýlarý, burjuvazinin küresel iç savaþýnýn önemli bir adýmýdýr. Bundan böyle, burjuvazinin benzer saldýrýlarýyla karþýlaþacaðýz. Küresel iç savaþýn burjuva yönü, þiddet ve demagojiyle el ele yürüyecektir. Proletarya, tarihsel eylem ve hedeflerine yalnýzca zor yoluyla ulaþabilir. Bu nedenle, geri çekilmek yok! Herkesin kafasýndaki bu sorunun cevabý basittir. Saldýrýlardan kimin karlý çýktýðýna bakmak, soruyu cevaplamak için yeterlidir. Kimileri, bu saldýrýlarý üstlenen El-Kaide ve buna benzer dinci-gerici çevrelerin emperyalizme karþý savaþtýðýný düþünüyor. Bu, baþlayan 3. Dünya Savaþý karþýsýnda düþülebilecek en büyük yanýlgýdýr. Dinci-gerici çevrelerin anti-emperyalistliði her zaman biçimsel söylem düzeyinde kalmýþtýr. Onlar, söylemleriyle deðil, gerçek politik nitelikleriyle, dolaylý ve dolaysýz kurulan iliþkileriyle emperyalizmin uþaðý pozisyonundalar. Hamas ýn MOSSAD la iliþkileri, El-Kaide nin CIA ile iliþkileri, Türkiye de Hizbullah ve benzerlerinin devletle iç içeliði, ancak en budalalarýn reddedebileceði gerçeklerdir. 13

HER ÖLÜM Günler haftalarý, aylarý, yýllarý kovalýyor. Ölüm Orucu sürüyor. Çünkü saflarý daðýtmanýn deðil, sýklaþtýrmanýn her geçen gün daha bir hayati olduðu devrimci bir dönemden geçiliyor. Faþizmin karþý-devrimci saldýrýlarý artarak sürüyor. Devletin hapisanelere saldýrýsý stratejik bir plandý. Þimdi herkes böyle söylüyor. Fakat herkesin faþizmin bu stratejik planýndan ne anladýðýný ortaya sermesi gerekiyor. Bu strateji devrimci tehlikeyi, halkýn ayaklanma sürecini bastýrma, karþý-devrim üzerine kuruludur. 19 Aralýk ta bu amacýna ulaþmak istedi. Ancak 4 gün süren savaþtan sonra tutsaklar F tiplerine nakledilmeye baþlanabildi. Ecevit in artýk bu örgütler devletle baþa çýkamayacaklarýný anlamýþ olmalýlar sözleri de, bu operasyonlar üzerinden aslýnda emekçi halka verilmiþ gözdaðýydý: Devletle uðraþýlmaz! Uðraþaný mahvederiz! Ancak 19 Aralýk ta ölümüne bir direniþle teslim olmayan tutsaklar, F tiplerinde Ölüm Orucuna baþlayarak, bu zafer çýðlýklarýnýn sadece bir yaygara olduðunu tüm dünyaya gösterdi. Bizi korkutmaya çalýþtýklarý ölümü düþmana çevrilen bir silaha dönüþtürdük. Öyle ki, artýk bizi katledenler, bu eylemi kýrmak için zorla müdahale iþkencesiyle, bilinçlice hafýza kaybý hasarý yaratarak yaþatmaya çalýþýr oldu. Her ö- lüm bir mesaj, bir tokattý, her ölüm bir zaferdi... Ölümüne yolundan dönmeyen bir yiðitlikle, nerede hangi koþullarda olursa olsun teslim olmayan, savaþan, yol açan, moral, coþku ve inanç veren, eðiten oldu. 14 BÝR ZAFER Sürmekte olan bu yiðitliðin amacý budur. Ölümlerimizle yükselttiðimiz devrim bilincini, yaþayanlarýn beyinlerine ve yüreklerine taþýmak... Böyle bir etkinin yanýnda pratik kazançlarýn önemi daha geridedir. 19 Aralýk la birlikte zindan cephesinde mücadele eden tüm devrimci güçler, temelde iki farklý anlayýþ etrafýnda kümelenmiþti. Leninist Parti dýþýndaki tüm devrimci güçlerin ayný düzlemde bulunduðu anlayýþ, F tiplerinin kabulünü, ancak bazý reformlarla kabulüne dayanýyordu. Baþta tecridin kaldýrýlmasý ve insani bir yaþam standardýna kavuþturulmasý talep edildi. Leninist Parti ise, F tiplerini kesin reddederek F tiplerinin kapatýlmasýný talep ediyor ve bu büyük zindan sorununun çözümünü devrime baðlayan þiarlarla eylemine herkesten ayrý baþladý ve sürdürüyor. Ölüm Orucu eylemi, zindan koþullarýnda, özellikle F tipi koþullarýnda en a- ðýr bedelli eylem biçimlerinin baþýnda gelir. Bu eylem ancak büyük bir politik þiar ve taleplerle birlikte büyük etki yaratýr. Ancak devrimci bir eyleme, biçimi ne olursa olsun yol gösteren devrimci bir amaç yoksa, eylem ne kadar devrimci o- lursa olsun amacýna ulaþamaz. Zindanlarda çetin geçen savaþ henüz durulmadý. Düþman yeni saldýrý hazýrlýklarýný elden býrakmadý. Zaten böyle bir þeyi baþtan beri görmemizin sonucu olarak eylem sürdürülüyor. Bugün yeni saldýrýlarýn gündeme getirilmesiyle görülmüþtür ki, bu kavga ölüm kalým kavgasýdýr. Ülkelerimizin içinden geçtiði devrimci durum ateþi harlandýkça, egemen rejim daha sert saldýrýlara giriþerek, sonuna kadar bizi teslim almaya, bastýrmaya ya da imha etmeye yönelecektir. Hiçbir statü kalýcý deðildir. Þimdi yeni bir saldýrý dalgasý ile karþý karþýyayýz. F tiplerinde þiddetini kýrdýðýmýz tecrit ve zulmü yeniden, F tiplerinden de edindiði deneyimlerle mimarisine yansýtacaðý koyulaþtýrýlmýþ zulüm ve tecrit için, D tipleri, tek tip elbise, tutsaklarý köleleþtirmek ve sömürü ve patronca aþaðýlama altýna almak için zorunlu çalýþtýrmayý getiren ve her türlü devrimci politik kimliðimizi ifade ettiðimiz faaliyet ve eylem biçimlerini yasaklayan yasalarla saldýrýya hazýrlanýyorlar. Bu saldýrý hazýrlýklarýnýn gösterdiði bir olgu da, 19 Aralýk tan sonra F tiplerinde 3 Kapý 3 Kilit ve buna baðlý istenen bir çok kýrýntý, hak mücadelesinin boþ ve oyalanma olduðudur. Devletin saldýrýsýnýn stratejik olduðunu kabul edenler, buna karþý stratejik devrimci politik bir mücadele koymamýþtýr. Devletin stratejik karþý-devrim saldýrýsýna karþý, devrimci anlayýþ, amaç ve eylem olarak stratejik bir duruþu Leninistler dýþýnda koyan olmamýþtýr. Görevimiz, devrimin moral gücünü korumak ve devrimci aðýr sorumluluðu olan eyleme uygun olan Bütün Ýktidar Emeðin Olacak, Uluslara Kendi Kaderini Tayin Hakký, Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük ve talep olarak tecrit i- çin yapýlan tüm zindanlarýn kapatýlmasý sesini yükseltmektir. Kitleler, ne için yatýyorlar, diye sorduðunda; emekçi halkýn kurtuluþu için, cevabýný bulacaklarý bu þiarlarý yükseltmektir. Araç ve amaç uyumu yakalandýðýnda, bu uyumlu müziði ustaca seslendirdiðimizde bu harika ezgiye kulaðýný týkayacak tek emekçi yoktur. Çünkü bu müzik, onlarýn müziði, kurtuluþ ezgisidir. Daha gün o gün deðil Derlenip dürülmesin bayraklar Uzaktan duyduðunuz Çakallarýn ulumasýdýr Saflarý sýklaþtýrýn Saflarý sýklaþtýrýn çocuklar Bu kavga faþizme karþý Bu kavga hürriyet kavgasý... Tutsak Bir Leninist

Rusya nýn en zengin þahsiyeti Hodordovsky ki dünyanýn en zengin 26. kiþisidir- demir parmaklýklar ardýnda. O- lay önce þaþkýnlýk yarattý. Ardýndan Beyaz Saray ve onun basýndaki sözcüleri (neo-muhafazakarlar) baþta olmak üzere Anglo-Sakson dünyadan öfkeli homurdanmalar, hatta tehditler yükseldi. Londra, Rusya nýn talebiyle tutukladýðý Çeçen Zakayev i iade etmeyerek tepkisini dolaylý yoldan gösterdi. Beyaz Saray sözcüsü ise Rusya G-8 den atýlmalý diyecek kadar diplomatik nezaketten uzaktý, öfkeden gözleri dönmüþtü. Artýk hepimizin aþina olduðu mucizevi hayýrsever spekülatör Soros a gelince Bir yandan veryansýn ediyor, Rusya nýn devlet kapitalizmi aþamasýnda olduðundan dem vuruyor; öte yandan tutuklama olayýnýn borsalara vereceði zarara dikkatleri çekiyordu. Þu burjuvalarýn serbest piyasa boþ inaný çok eðlenceli doðrusu. Sanki dünyada piyasalara en fazla müdahale eden devlet ABD deðilmiþ gibi, sanki politik alandan soyutlanmýþ saf ekonomi olabilirmiþ gibi, sanki tekelci aþamasýnda devlet-tekel bütünleþmesi (tekelci devlet kapitalizmi) kapitalizmin temel eðilimi deðilmiþ gibi piyasalarýn serbestliði ü- zerine gevezelik edip duruyorlar. Oysa burjuva iktisadýn duayenlerinden, borçlanma tuzaðýný tekerleðin icadýndan sonraki en büyük buluþ olarak niteleyen fanatik Thomas Friedman, McDonald s, ABD Hava Kuvvetleri nin F-15 ini yapan McDonnal Douglas olmadan büyüyemez dememiþ miydi!! Öyleyse Anglo-Sakson kardeþlerin bu tepkisi niye? Bolþevik Rüzgarlar Kremlin Duvarýný Dövüyor Rusya da Komünizm Hayaleti ABD-Ýngiltere ikilisinin tepkisinin ilk nedeni elbette bu deðil. Ýngiliz BP ve Amerikan ExxonMobil, Sidanco ve Hodorkovsky nin Yukos u aracýlýðýyla karlý petrol alanýna dalmak üzereydi. Hatta ExxonMobil, Yukos un %40-50 sini satýn alma yolunda epey ilerlemiþti. Hodorkovsky nin içeri týkýlmasý tüm planlarý altüst etti. (Söz arasýnda belirtelim. Soros da ayný þekilde tatlý karlarýndan oldu.) Ýþin bir yönü bu. ABD ve Ýngiltere yi rahatsýz eden geliþmelerin ilk ayaðýný bu petrol savaþý oluþturuyor. Diðer yöne gelince bu, sadece Yukos þirketleri ve Hodorkovsky le sýnýrlý deðil. Rusya da özellikle ABD ile yakýnlaþan yeni-ruslar (yani zengin Ruslar), ya hapse düþüyor ya da týpký Berezovsky gibi yurtdýþýna kaçmak zorunda kalýyor. Örneðin Menatep þirketinde aðýrlýklý hisseleri olan efsanevi general ve vali Lebedev, yine ABD ile iliþkileri sýkýlaþtýrdýðýnda, soluðu cezaevinde aldý. Bu isimlerin bir diðer ortak yönü, siyasi arenaya da el atmýþ olmalarý. Bu görünüme bakarak, o- laylarý salt Kremlin hesaplaþmasý þeklinde görmek, büyük yanýlgý olur. Burjuva basýnýn yaptýðý tam da bu. Gerçekte ise tüm bu isimlerin ortak özelliði, belirli bir büyüklüðe ulaþan servetlerini daha da büyütmek ve bunlarý güvenceye almak i- çin emperyalist tekellerle iþbirliðine yönelmesidir. Kendilerini Rusya da güvende hissedemediklerinden, emperyalistlerin gücünü arkalarýna almaya çalýþmaktadýrlar. Ve bu yöndeki adýmlarý her defasýnda devlet gücüyle kesilmektedir. Yeni Ruslar Nasýl Zengin Oldu? Bugün her biri dolar milyarderi olan bir avuç zengin Rus a verilen addýr yeni Rus. Büyük çoðunluðu 40 yaþýn altýnda. Sovyetler döneminde birer ikbal avcýsý olarak girdikleri Komünist Partisi nde ve yer aldýklarý devlet görevlerinde kurduklarý baðlantýlar, 1991 karþý devriminden sonra onlara büyük imkanlar saðladý. Ayyaþ Ayý nýn þurekasý olarak bir dizi iþletmeyi deðerinin binde birine, hatta bedavaya ele geçirdiler. Tamamen yasadýþý konumda iþ yaptýlar. Bizzat emperyalist basýnýn söylediði gibi, 90 lý yýllarda bütün iþadamlarý kanunlarý çiðnedi. Bu yolla servet edindiler. Zenginleþtiler. Kremlin yönetiminin elinde, bu zatlarý dilediði zaman içeri týkacak denli bol materyal, dosyalar halinde dizilidir. Öte yandan Sovyet yurttaþlarý yeni Ruslara karþý daima hasmane duygular besledi. Onlardan nefret etti. Kremlin de oturmak isteyen bir yönetim, iktidarda kalmaya devam etmek istiyorsa, halkýn bu duygularýný asla gözardý edemezdi. Etmemeliydi. Eski KGB ajaný Putin bunu pekala biliyordu. Hepsi bu deðil. Özellikle ordu saflarýnda emperyalist dünyaya yoðun bir karþýtlýk var. Gerek halk içerisinde, gerekse orduda bu anti-emperyalist duygu ve yönelim çok güçlü. Ve bu elbette Kremlin üzerinde önemli bir baský unsurudur. Hodorkovsky gibiler kurtarýcýlarý olarak emperyalistlere yönelirken her defasýnda bu engele takýlýyorlar. Ve son olarak, halkýn sosyalizme duyduðu özlem ve isteði hesaba katmak gerekiyor. Son yapýlan anket, halkýn %42 sinin Ekim Devrimi ni savunduðunu, yeni bir Bolþevik Devrimi istediðini ortaya koyuyor. Sosyalizm, çok güçlü bir istek ve yönelim olarak Rus halký a- rasýnda boy veriyor. Bu eðilimin gazabý, ister istemez yeni Ruslarý vuruyor ve vuracaktýr. Rusya da komünizm hayaleti gün geçtikçe güçleniyor. Kremlin, bu duygularýn baskýsýyla kimi adýmlar atarak basýncý düþürme derdinde. Ama ayný yönelimin Kremlin deki taçsýz Çar heveslilerini de tahtýndan indireceði günler yakýn. Hodorkovsky ler, Lebedev ler u- zun süre yalnýz kalmayacak. Yanlarýna Putinlerin gönderileceði günler o kadar da uzak deðil. 15

16 Paþabahçe Ýþçisi Eskiþehir i Fethetti YÜREKSÝZ BURJUVALAR 7 Nisan 2003 tarihinde Çaðlayan da bulunan Çaycýlar Secret adlý firmada iþe baþladým ve 12 Kasým tarihinde, 3 gün izin aldýðým için, gerekçe gösterilmeden iþime son verildi. Benim 3 yaþýnda Hasret adýnda bir kýzým var. Ayaðýný incitti ve dört gün yürüyemedi. Bu olay üzerine 2 gün iþe gidemedim ve 3. gün iþyerinden ustanýn açtýðý telefonla iþimden oldum. Patronun gösterdiði gerekçe ise, bayram arasý iþini aksattýðým için iþlerin azalmasý. Çalýþtýðým yedi ay zarfýnda haftanýn bir günü bile izin almýþ deðilim ve gece 9 a kadar mesaisi olan bir insaným. Ama benim zoruma giden, patronun bayram haftasý vereceði ek ücretin hesabýný yapmýþ olmasýydý. Ve bu çýkarý için benim bu zamana kadar vermiþ olduðum emeði hiçe saymasý ve anlayýþsýz olmasýydý. Ama ben, patrondan daha yürekli gördüm kendimi, çünkü iþyerine gidip neden çýkartýldýðýmý soracak kadar cesaretliydim. Ama patron, karþýma çýkamayacak kadar yüreksizdi. DÝRENÝÞ Bu benim hayatýn acýlarýna direniþim Bu bir haksýzlýða direniþ Sadece haksýzlýða deðil, umutsuzluða, yolsuzluða direniþ Haklý kim, haksýz kim, iþçi kim, patron kim Ezen ve ezilen kim, bunlarý öðrenmek için direniþim Hakkýmý savunabilirsem bu benim yeniden diriliþim. Paþabahçe iþçisi, sesini daha çok duyurabilmek, diðer emekçi insanlarý bu konuda duyarlý olmaya çaðýrmak için, 15 Kasým 2003 tarihinde, Eskiþehir Vardar Ýþ Merkezi önünde bir basýn açýklamasý ile yaþadýklarýný, mücadelelerini ve yapacaklarýný dile getirdiler. Yüzlerce iþçi, aileleri ve kendilerine destek veren öðrencilerle birlikte þehir merkezinden fabrika önüne doðru bir yürüyüþ baþlattýlar. Yürüyüþ boyunca geçilen caddelerde iþçi-emekçi insanlarýn kendilerine karþý yoðun ilgisi vardý. Eskiþehir merkezinde bu tür eylemler pek yaþanmadýðý için insanlarýn ilgisi had safhadaydý, dolayýsýyla Paþabahçe iþçileri de onlardan destek beklediklerini dile getirdiler. Bu durumu iþçiler iyi deðerlendirip, sermayeye karþý ezilen, sömürülen insanlarýn mücadelesinin bir olduðunu gösteren eylemliliklere giriþmeli, diðer insanlarýn duyarlýlýklarýný yükseltmelidir. Bunun için komiteler kurulup çalýþmalara giriþilmeli, onlarýn da içlerinde yer aldýðý mücadele komiteleri o- luþturulmalýdýr. Mücadelenin geliþimine iliþkin bu tavsiyeden sonra eyleme geri dönebiliriz. Paþabahçe iþçisinin sokaklarý inleten sloganlarý ve insanlarýn destekleri karþýsýnda burjuva devletin zor aygýtlarýndan birisi olan polis, yürüyüþe taa þehir dýþýna çýkýlýp Ankara yoluna yaklaþana deðin eþlik etmekle yetindi. Emniyet Müdürü, aðzýndan dökülen salyalarla, iþçilerin yürüyüþüne daha fazla müsaade etmeyeceðini, eðer yürüyüþe devam ederlerse teker teker alýnacaklarýný, coplanacaklarýný söyledi. 30-40 tane çevik polis karþýsýnda 300-400 iþçiyi temsil eden sendika yönetimi, Ankara ya gidecek kitlenin burada beklemesini, geri kalan iþçilerin daðýlmalarýný istedi. Polisin üzerine bir kaç iþçi yürüdü ama geri çaðrýldýlar. Böylece bir saati aþkýn bir süre yürüyen iþçiler geri dönmek zorunda kaldý. 30 kiþilik bir kitle, Türk-Ýþ Baþkanlar Kurulu toplantýsýnda Türk-Ýþ Ýþçine Sahip Çýk demek için burjuvazinin baþka bir zor aygýtý olan jandarmalarýn eþliðinde otobüslerle Ankara ya doðru yola çýktýlar. Ýþçiler bu yaþadýklarýndan, bir eylem kararý alýrken eylem sýrasýnda yaþanabilecek her þeyi eylem öncesinde konuþmayý kararlaþtýrdýlar; sonunda ölüm de olsa hedeflerine varmanýn ayýrdýna vardýlar. Bunun için oluþturulacak eylem komiteleri, yaþanabilecek tüm geliþmeleri deðerlendirmeli, iþçi arkadaþlarýnýn talepleri doðrultusunda hareket etmeli, iþi oluruna býrakmamalýdýr. Ezenlerle ezilenlerin çýkarlarý zýt olduðundan burjuvazi ve onlarýn temsilcilerinin isteklerini gerçekleþtirmek, kendi isteklerimizden vazgeçmek anlamýna gelir. Böyle bir durumda elini kaptýran kolunu da kaptýrabilir. Burjuvanýn iþçilerin halkla bütünleþmesinden nasýl korktuðunu ve onlara metalarý satýn alacak bir müþteri gözüyle baktýðýnýn en güzel örneðini onlar kendi aðýzlarýndan veriyorlar. Dolayýsýyla, bir insanýn onlarýn metasýný alabileceði parasý yoksa o insaný nasýl aþaðýlýk bir yaratýk olarak göreceklerinin çarpýcý bir örneði, bir iþçiye yürüyüþ sonrasýnda gönderilen iþten çýkarýldýðýna dair tebligatta þu yazýlanlar olsa gerek: Müþterimi rahatsýz ettiðiniz, onlarýn huzurunu bozduðunuz i- çin iþinize son verilmiþtir. Yani demek istedikleri benim kârým dýþýnda hiçbir þey beni ilgilendirmez. Sizler benim müþterimsiniz ve diðer müþterilerimi rahatsýz etmeye, benim müþterimin üretilen üründen uzaklaþmasýna neden olamazsýnýz. Aslolan benim kârýmdýr ve siz diðer çalýþanlar da ayaðýnýzý denk alýn. Ýþte bize a- sýl demek istedikleri bu ve onlarýn gözünde bir insan sahip olduðu para ölçüsünde deðerlidir.ýþte arkadaþlar, böylesine insani deðerlerin yerine alým-satým iliþkilerini oturtan, insanlarý birbirlerinden u- zaklaþtýran burjuvalarýn kokuþmuþ düzenlerinin daha fazla insanlarý yozlaþtýrmasýna, insanlýða aðýr açlýk, iþsizlik, sefalet koþullarýný reva görmesine izin vermemeliyiz; onlarýn yaðma, talan, iþgal savaþlarýna karþý ezilenlerin haklý savaþlarýyla karþýlýk verelim, ezilenlerin kurtuluþu olan sosyalizm yolunun açýlmasý için devrim ve ayaklanma için örgütlenelim, örgütleyelim.

12 Kasým da 2. Avrupa Sosyal Forumu Fransa da yapýldý. 3 gün süren toplantýlara, etkinliklere, gösterilere 100 bine yakýn insan katýldý. Aralarýnda Türkiye den ÝHD, THÝV, KESK, SES gibi demokratik kitle örgütleri, Avrupa nýn bir çok ülkesinden sendikalar, dernekler, gençler katýldý. Genel olarak ortaya konulanlar, sosyal bir Avrupa yönündeydi. Ayrýca emperyalist savaþa, ABD ye, DTÖ ye olan öfke pankartlara yansýmýþtý. Forum, neye karþý olunduðu noktasýnda antikapitalist, anti-emperyalist tutum sergilerken, neyin savunulduðu konusu, daha yaþanýlýr bir kapitalizm i aþamýyordu. Bu da 3 günlük uzun tartýþmalar, konferanslar sonucunda hiçbir somut adýmýn atýlmamasýný getirdi. Organizasyonun daha çok küçük burjuvazi ve reformisler tarafýndan örgütlenmesi ve yönetilmesi; proletaryanýn yani yeni topluma sosyalist topluma geçmenin öncü gücünün bu harekete yön vermemesi ve katýlýmýnýn az olmasý hareketin yönelimini iktidar ve sosyalizmin dýþýna, kapitalizmin iyileþtirilmesine ya da ütopik düþüncelere götürdü. Her þeye raðmen sermaye ve piyasanýn müdahale etmediði bir sosyal Avrupa için, birlikte tartýþmak ve güçlerimizi buluþturmak için birlikteyiz. Sözleri bu organizasyonda etkin olan kiþilerden çýkmýþtýr. Çiftçiler, kent-küçük burjuva sýnýflar, çevreciler, entellektüller ne kadar anti-kapitalist istemler ileri sürerlerse sürsünler kapitalizmi aþan bir perspektif ortaya koyamýyorlar. Böyle olunca geriye koþullarýn iyileþtirilmesi istemi kalýyor. Koþullarýn iyileþtirilmesi ise, kapitalizm altýnda bir BAÞKA BÝR AVRUPA Nasýl Gerçekleþecek? seraptýr. Üstelik kapitalizmin ulaþtýðý düzey iç çeliþkileri, çeliþkilerin keskinleþmesi, üretici güçlerin karþý karþýya bulunduðu sorunlar, bütün bunlar yalnýzca devrim yoluyla yeni topluma geçiþi iþaret ediyor. Ýktidara ve yeni toplumu kurmaya yönelmeyen bir hareket yýkýlmaya mahkumdur. Proletaryanýn yeni toplumu kurma mücadelesine baðlanmayan bütün bu hareketler yozlaþmaktan ve burjuvazinin birer aleti olmaktan kurtulamazlar. Proletarya ise, kendi dýþýnda bulunan bütün ezilenleri kurtarmadan kendisini kurtaramaz. (Yeni Evre, sayfa 46-47) Ancak küçük burjuvalarý Avrupa nýn birçok ülkesinden Fransa ya getiren sebepler, tekelciliðin sonuçlarýna, yýkýmlarýna verilen geniþ tepkidir. Emperyalist ülkelerde, anti-kapitalist ayaklanmalara, sokak savaþlarýna, proletarya dýþýnda küçük-burjuvazinin de katýlmasý doðaldýr. Tekelcilik, proletaryanýn yanýnda çiftçinin ve küçük burjuvazinin de sömürülmesi ve baský altýna alýnmasýdýr. (Yeni Evre, sayfa 45) Sonucu en iyi anlatan, toplantýya Avusturya dan gelen bir katýlýmcýnýn sözleri ifade ediyordu; Artýk yönümüzü belirlemenin zamaný gelmiþtir; Kapitalizmin iyileþtirilmesi mi? Yoksa sosyal bir devrim mi? Ben devrim diyorum POLÝTEKNÝK TE KATLEDÝLEN 36 ÖÐRENCÝ SOKAKLARDA SELAMLANDI Yunanistan ý 1967-1974 yýllarý arasýnda yöneten Albaylar Cuntasý na karþý 17 Kasým 1973 de ayaklanan Politeknik Üniversitesi öðrencileri (Atina Teknik Üniversitesi), Albaylar Cuntasý nýn yýkýlmasýnýn baþlangýcýný oluþturmuþtu. 1973 te öðrenciler Politeknik i iþgal etmiþ, okul içinde radyo istasyonu kurarak, halký, cuntaya karþý mücadele etmeye çaðýrmýþtý. Gençliðin bu çaðrýsýna Yunan iþçi ve emekçileri sokaklara çýkarak sahip çýkmýþ ve birçok insanýn ölümüne raðmen a- yaklanma durdurulamamýþtý. Faþist Cunta, öðrencilere teslim olmalarý çaðrýsý yapmýþ, ancak öðrencilerin teslim olmamasý üzerine 17 Kasým 1973 günü, tanklar Politeknik in kapýsýný ve duvarlarýný yýkarak içeri girmiþ ve 36 öðrenci katledilmiþti. Kanlý operasyonun 30. yýldönümünde öðrenciler, Atina Teknik Üniversitesi önünde toplandýktan sonra, ABD Atina Büyükelçiliði ne yürüyüþe geçti. 7 bin polisin öðrencilere göz yaþartýcý gazla saldýrmasýyla öðrenciler, 30 yýl önceki militan ruhlarýyla karþýlýk verdiler. Polislere molotof, taþ ve sopalarla yanýt verdiler. Tüm dünyada olduðu gibi Yunanistan da da iþçiler, emekçiler ve öðrenciler kapitalist-emperyalist sisteme karþý mücadele içindeler. Yunanistan gençliði kapitalizme karþý mücadeleyle hem geleceðini kurmaya hem de geçmiþte yaþanan katliamlarý unutturmamaya çalýþýyor 17

18 KAPÝTALÝSTLERÝN DEV MAÐAZALARINDA KÖLELÝK Merhaba Mücadele Birliði okurlarý; Ben 28 yaþýnda bir iþçiyim Carrefour-Sa da çalýþýyorum. Buraya gireli yaklaþýk iki ay oldu. Burada gördüklerim, yaþadýklarým beni çok sinirlendirdi ve dehþete düþürdü. Burada gördüklerimi yaþadýklarýmý sizlerle paylaþmak istiyorum. Carrefour-Sa ya baþladýðýmda düþünmüþtüm ki, burasý birçok fabrikadan ve atölyelerden daha sosyal, daha az yorucudur. Ben de bir çok insan gibi yanýldým. Çünkü burasý tam bir cezaevi. Her þey gözetim ve denetim altýnda. Maðazada yaklaþýk 350 kiþi çalýþýyor. Bunlarýn 150 si promosyon görevlisi yani taþeron iþçi, geriye kalan 200 kiþi maðazanýn kendi elemaný. Burada Carrefour iþçileri 250 ile 300 milyon alýrken taþeron iþçiler 150 ile 200 milyon arasý ücret alýyorlar ve bu ücret karþýlýðýnda insanlar yaklaþýk 10-12 saat çalýþýyorlar, hem de hiç oturmadan, ayakta. Çok yorulmuþsan, ayakta duracak halin kalmamýþsa ancak ayaðýnýn birini kaldýrýp dinlendiriyor daha sonra diðer ayaðýný. Yoksa oturmak yasak, her yerde kamera sistemi var, oturduðunu gördükleri zaman ikaz e- diyorlar ve üç defa üst üste olduðu zaman iþine son veriyorlar. Burada öðle yemeklerini taþeron bir firma veriyor. Carrefour un iþçileri, yemek çeki karþýlýðýnda yemek yiyebiliyorlar. Promosyon görevlileri de ancak paralarýyla alýp yiyebiliyorlar. Parasý olmayan promosyoncu ya evinden getiriyor ya da aç kalýyor. Carrefour-Sa iþçiye verdiði bir tabak yemeðin hesabýný yaparken, deposunda onlarca, binlerce yiyecek-içecek çöplere atýlýyor ve bu yiyecekler kesinlikle çürümüþ ve küflenmiþ þeyler deðil. Çok fazla mal alýmý yapýlýyor ve aldýklarýný satamýyorlar. Aldýklarý firmalar da iade kabul etmedikleri için kalan ürünleri o- rada çalýþan iþçilere verip a- lýþtýrmaktansa, çöpe atarýz daha iyi diyorlar. Her gün yüzlerce yiyecek-içeceði çöplere atýyorlar. Tabi ki o- rada çalýþan iþçiler bu manzarayý gördükçe isyan ediyor. Yani bir düþünün, açsýnýz ve onca yiyecek elinizin altýnda, ama yiyemiyorsunuz, çünkü yasak. Kim için yasak? Tabi ki iþçiler için! Carrefour-Sa binlerce ürünün bir arada satýldýðý dev bir maðaza. Ekmekten otomobile kadar, göz kamaþtýrýcý bir ortamda satýþ yapan dev bir maðaza. Binlerce ürünün satýldýðý göz kamaþtýrýcý bu ortamda çalýþan insanlar, modern köleler gibi çalýþtýrýlýyor adeta. Tonlarca gýda deðiþik nedenlerle, örneðin ezilmiþ vs..diye çöpe atýlýrken çalýþanlarýn tek bir yiyeceðe tek bir üzüm tanesine dokunmasý yasak. Carrefour-Sa çalýþanlarýn hiçbir sosyal haklarý yok, iþ güvenceleri yoktur. Carrefour-Sa müþterileri belli bir sosyal standarda sahip insanlardan oluþuyor. Genellikle ve esas olarak küçük ve orta burjuva sýnýfýn alýþveriþ ettiði bir maðaza. Yani, ekonomik düzeyi yüksek olanlarýn daha ucuza alýþveriþ yaptýðý bir maðaza. Bu durum, alýþveriþ yapan insanlarýn, giyiminden alýþveriþ oranýna kadar gözle görülebilen bir durumdur. Zenginler daha ucuza daha çok tüketirken, yoksul insanlar daha az ama daha pahalýya tüketmek zorunda kalýyorlar. Çünkü veresiye alýþveriþ yapan insanlar, ancak bakkallardan alýþveriþ yapabilir. Oysa bakkallar da Carrefour-Sa dan alýþveriþ ediyorlar. Carrefour-Sa dan alýþveriþ yapabilmek ve bundan karlý çýkabilmek için belli bir ücret düzeyine sahip olmak gerekiyor. Örneðin fiziki koþullar, alýþveriþ sonrasýnda onlarý taþýyabilmek için bir otomobili zorunlu kýlýyor. Kýsacasý Carrefour-Sa da çalýþmak, tüm zenginliklerin arasýnda bulunup da yoksulluktan ölmek gibi bir þey. Carrefour-Sa da çalýþmak, çaðdaþ, modern bir görünüm altýnda kölece çalýþmaktýr. Ýstanbul dan Bir Ýþçi EMEÐE SAYGININ GEREÐÝ Merhaba Mücadele Birliði okurlarý Ben bir reklam þirketinde çalýþýyordum. Sürekli mesaiye kalýyordum. Açýkçasý bundan bireysel olarak þikayetçi olsam da, paraya ihtiyacým olduðu için bu duruma katlanmak zorunda kalýyordum. Zaten sizin de bildiðiniz gibi, iþçilerin kendine ayýracak pek vakti olmuyor. Sistemin koþullarý nedeniyle yaþamak için sürekli çalýþmak zorunda býrakýlýyoruz. Ama bir süre sonra iþten ayrýlmak zorunda kaldým. Aslýnda bu bir zorunluluk deðildi. Eðer bir insanýn kendi emeðine az da olsa bir saygýsý varsa, benim karþýlaþtýðým duruma kayýtsýz kalamazdý. Ayrýlmamýn sebebine gelince; iþe girerken, 250 milyon gibi açlýk sýnýrýnýn da altýnda olan bir ücrette anlaþmama raðmen, defalarca geç saatlere kadar, hatta kimi zaman sabaha kadar çalýþýp eve gitmez, ertesi gün de iþe devam ederdim. Bu durum sadece benim için deðil, bütün iþçiler için böyleydi. Ýþte, bütün bunlara raðmen ücretimi gününde ödememesi, benim için, yapýlan en büyük saygýsýzlýklardan biriydi. Biliyorum, bu duruma çok þaþýrmadýnýz, çünkü birçoðunuz böyle durumlarla sýk sýk karþýlaþýyorsunuz, öyleyse ne yapmak gerekiyor? Ben çözüm olarak þunu görüyorum ve herkese öneriyorum. O bizi sabahlara dek çalýþtýrýp, iliklerimize kadar sömüren bir avuç asalak sýnýfa, yani burjuvaziye verilecek en güzel cevap yeri eylem a- lanlarýdýr. Ýþte o alanlarý doldurursak, birlikte hareket edersek, ancak ve ancak o zaman arzuladýðýmýz yaþam bizleri bulacaktýr. Tekrar sesleniyorum: Ey sömürülenler, emeðin dünyasýný kurmak için hep birlikte tek kurutuluþ yolumuz olan devrimci mücadele saflarýnda yerimizi alalým, bekliyorum, ben orada olacaðým. YAÞASIN ÝÞÇÝLERÝN MÜCADELE BÝRLÝÐÝ Ýstanbul dan Mücadele Birliði Okuru Bir Ýþçi

ÝZMÝR DE AJANLIK DAYATMASI Kamu emekçilerinin eylemlerine karþý saldýrýya geçen egemen sýnýf, geliþen hareketi durdurmak için eski yöntemlerine sarýlýyor. 19 Kasým 2003 tarihinde Dr. Hayri Üstündað Kadýn Hastalýklarý ve Doðum Hastanesi nde SES Ýþyeri Temsilcisi Barýþ Bulut, saat 16.00 da Baþhekimlik Sekreteri, Baþhekim Yardýmcýsý Dr. Bülent Dutsað ýn çaðrýsý üzerine odasýna gitmiþ ve odada bulunan iki kiþinin kendisiyle görüþmek istediðini söyleyip oradan ayrýlmýþtýr. Kendilerinin istihbarattan olduklarýný ve dost olmak istediklerini söyleyen kiþiler tarafýndan Demokratik kitle örgütlerindeki faaliyetlerine son vermezsen bakanlýða yazý yazýp sürdürürüz tehdidinde bulunulduðunu belirten Barýþ Bulut, 21 Kasým günü SES Ýzmir Þubesi nin yaptýðý basýn açýklamasýyla, önümüzdeki günlerde baþýna gelecek herhangi bir idari veya fiili olumsuzluktan hastane yönetimi ve Ýzmir Emniyet Müdürü nün sorumlu olacaðýný, ayrýca konuyla ilgili Cumhuriyet Baþsavcýlýðý na suç duyurusunda bulunacaðýný ve Ýzmir Emniyet Müdürlüðü ne dilekçe vereceðini belirtti. Yine Dokuz Eylül Üniversitesi Fizik Bölümü öðrencisi Hasan Ýlingi, 20 Kasým 2003 günü Ýzmir ÝHD de yaptýðý basýn a- çýklamasýyla, kendisine ajanlýk dayatýlmasýnda bulunulduðunu duyurdu. 9 Ekim günü Buca da okul giriþinde plakasýný alamadýðý beyaz bir Hyundai marka arabayla, daha önceden tanýmadýðý insanlar tarafýndan zorla kaçýrýldýðýný ve Kaynaklar Köyü yolunda aðaçlýk bir yere getirildiðini belirten Hasan Ýlingi, yaþadýðý endiþe nedeniyle bunu bir süre kimseye açýklayamadýðýný söyledi. Ý- lingi, kendisini kaçýranlarýn, hakkýnda detaylý bilgi sahibi olduklarýný ve para yardýmý karþýsýnda okulda devrimci ve demokratik çalýþma yürütenleri ihbar etmesi teklifini kabul etmediðini; bunun üzerine bir saat boyunca psikolojik baský yaptýklarýný söyledi. Bunu takip eden günlerde D.E.Ü Fen-Edebiyat Fakültesi çalýþanlarý Faruk Ali tarafýndan da kendisine ayný ajanlýk dayatmasýnda bulunulduðunu ve bunun polis ve okul iþbirliðini ortaya koyduðunu belirten Hasan Ýlingi, baþýna geleceklerden Ýzmir Terörle Mücadele Þubesi ve D.E.Ü Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanlýðý ný sorumlu tutacaðýný ve savcýlýða ayrýca suç duyurusunda bulunacaðýný söyledi. SAVAÞ KARÞITI PLATFORMDAN BASIN AÇIKLAMASI Ýzmir Savaþ Karþýtý Platformu nun 15 Kasým 2003 tarihinde Alsancak taki Ýngiliz Konsolosluðu önündeki basýn açýklamasý için Alsancak Tren Garý önünde toplanan yaklaþýk 100 kiþi, polis engeliyle karþýlaþtý. Saat 14.00 te Ýþgale Deðil Direniþe Destek, ABD Askeri, Sermayenin Kölesi Olmayacaðýz, Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði sloganlarýyla 10 dakika oturma eylemi yapan kitle, basýn açýklamasýndan sonra Faþizme Karþý Omuz Omuza, Biji Bratiye Gelan, Eþitlik, Kardeþlik Kürt Ulusuna Özgürlük, Zindanlar Boþalsýn Tutsaklara Özgürlük sloganlarýný atarak daðýldý. Mertül ve Çaðdaþ Tekstil de Ýþçi Cehennemi Trakya dan Merhaba, Çorlu-Tekirdað arasýnda bulunan ve daha önce haberlerini gönderdiðimiz Mertül de de saldýrýlar durmak bilmiyor. Bu saldýrýlar sonucu 1 kiþinin yarý sakat kaldýðýný, 1 kiþinin de belden aþaðýsýnýn da felç olduðunu, daha önce anlatmýþtým. Mertül de daha sonra neler oldu? Mertül, yeni yerini açtý ve yeni üretime baþladý. Yeni üretimle beraber patronlar, yeni saldýrýlarýný da artýrmaya ve daha yoðun iþkenceye baþlamýþ durumda. Daha önce sizlere kriz nedeniyle ikramiyeleri yarýya indirdiklerini anlatmýþtým. Bu krizde patronlar kar etmeye devam ettiler; ama iþçilerin ikramiyelerinin yükselmesine gelince kriz hala devam ediyor. Bu kadarla da kalmýyor, insanlarýn iþten çýkartýlmasý için baskýlar da devam etti. Bu baskýlar çok çeþitli yöntemlerle uygulanýyor. Ýlk baský boyahanede baþladý. Burada daha önce iþe aldýklarý iþçilere, üretime geçildiðinde ücretlerine %20-%30 civarýnda zam sözü veren müdür (boyahane müdürü), verdiði sözü yerine getirmediði gibi, insanlara ana avrat küfüre varana dek saldýrýya baþladý. Bu yolla eski iþçilerin hepsini iþten kovmuþtu. Kalanlar ise boyun eðip çalýþmaya devam ettiler. Sonra kesimhanede önce üç vardiya, sonra tekrar iki vardiya ve daha sonra ise zorunlu mesai mecburi koþuldu. Bu yolla orada da eleme oldu. Bunlarýn yapýlmasýnýn nedeni ise oradaki iþçilerin kendilerinin iþi býrakmasýný saðlamaktý. Çünkü tazminat ödenmeyecekti. Mertül den þimdilik bu kadar. Þimdi, ismiyle uzaktan yakýndan alakasý olmayan Çaðdaþ Tekstil i biraz anlatalým. Öncelikle þunu belirtmek isterim. Çaðdaþ sözcüðü, ilerici, geliþmeye hazýr ve topluma açýk anlamýna gelir. Özel mülkiyetin olduðu hiçbir yerde, ismi ne olursa olsun, hiçbir fabrika topluma hizmet edemez. Özellikle biz iþçi ve e- mekçi halklara asla hizmet edemez. Onun tek hizmet edeceði sýnýf, kapitalist toplumun burjuva sýnýfýdýr. Daha önce, tekstil ve diðer fabrikalarýn 8 saatten 12 saate geçtiðini aktarmýþtýk. Bu fabrikalardan biri de Çaðdaþ Tekstil. Bu fabrikada çalýþma saati 8 saat, sigorta yok, yemekhanenin küçüklüðü nedeniyle ilk girenler dýþýnda diðer iþçiler, deyim yerindeyse çöplükte yemek yiyorlar. Ýþçiler aydýn gözükse de yine de sistemin politik saldýrýlarýndan onlar da nasibini almýþ ve diðer bir konu ise bu fabrikada da iþbirlikçiler epey fazla. Ýþbaþý saati hiç þaþmaz ama çýkýþ, özellikle akþam çýkýþý 20.30 u buluyor. Bu aksama iþçilerden deðil, büro elemaný olan insanlardan kaynaklý. Ýþ saatinin fazla olmasýna karþýn ücretler yetersiz. 300 milyon ile 350 milyon arasýnda iþçilerin ücretleri deðiþirken, 500-700 milyon arasýnda üretimde bulunan yöneticilerin ve ustalarýn ücretleri Üst yönetimin ki ise 1,5-2 milyar arasýnda deðiþiyor. Bunlara karþýn iþ elbiselerini temin etmek herkesin kendine ait ve hiç mola yok desek doðrudur. Eðer mola denirse, yemek yiyene kadar bir ara ve 8 dakika da sigara molasý veriliyor. Bakým elemanlarýnýn bayram dahil hiç tatilleri olmazken, iþçilerin de hiç Pazar tatili yok. Ýþe gelmeyen ise iþten atýlmakla tehdit ediliyor. Çaðdaþ Tekstil in bu tür baský uygulamasý, iþçilerin burada geçici olarak çalýþmasýný ve belirli bir süre sonra da ayrýlmasýný (bu iþten atmanýn baþka bir yolu oluyor) saðlýyor. Dolayýsýyla Çaðdaþ Tekstil ne iþçilere tazminat ödüyor, ne de iþçi bir hak talep edebiliyor. Buradaki iþçilerin durumlarý diðerlerinden çok kötü sayýlmaz. Bu durumu bir çok fabrikada bulabiliriz. Evet, iþimiz i- yice zor, umudumuz ise imkansýz olmamasýdýr. Bize de zoru baþarmak, buralarý devrime hazýrlamak düþer. Ve bu zaferi iþçilerin savaþýyla kazanacaðýz. YAÞASIN ÝÞÇÝLERÝN MÜCADELE BÝRLÝÐÝ Trakya dan Bir Ýþçi 19

Diþe Diþ Kavgada PTT Ýþçileri 17 Ekim 2003 tarihinde kendilerine dayatýlan kölelik koþullarýný reddederek eyleme baþlayan Bahçelievler PTT taþeron iþçileri, eylemlerinin 28. günü olan 13 Kasým tarihinde aileleriyle birlikte Sirkeci Postanesi önünde bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdiler. Açýklamada: Bildiðiniz üzere Bahçelievler Posta ve Daðýtým Merkezlerinde Köle Deðil Ýþçiyiz, Birleþince Güçlüyüz! þiarý ile baþlattýðýmýz haklý mücadelemiz birinci ayýný doldurmak üzere. Sizlere evlerimizde yanmayan sobalardan, su ve kuru ekmekle açtýðýmýz iftardan, iþverence kanunsuz þekilde verilmeyen vizite kaðýtlarý nedeni ile tedavileri yarým kalan çocuklarýmýzdan bahsetmeyeceðiz. Ýçerde taþeron iþçisinin alýnterinin kimin cebine hortumlanacaðýna karar verilmesi için ihalenin yapýldýðý bu önemli günde, tüm olumsuz koþullara ve zorluklara karþýn haklarýmýzý almadan ve takým sözleþmesi imzalamadan çýktýðýmýz bu yoldan dönmeyeceðimizi anlatacaðýz. Bunu sizlere anlatacaðýz ki, siz de, biz taþeron iþçilerini insandan bile saymayan zihniyetin sahiplerine yanýldýklarýný ve yenilmelerinin kesin olduðunu anlatabilin. dediler. PTT iþçilerinin eylemine Devrimci Ýþçi Komiteleri (DÝK) nden iþçiler de Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði Devrimci Ýþçi Komiteleri pankartýyla, Üniversite Öðrencileri PTT Ýþçisi Yalnýz Deðildir, Pýrelli Ekolas iþçileri Taþeron Köleliðine Karþý Ortak Örgütlenmeye pankartlarýyla katýldý. Karyer iþçileri, KESK ve bir çok grup da PTT iþçilerini yalnýz býrakmadý. Eylemde iþçiler sýk sýk Köle Deðil Ýþçiyiz Birleþince Güçlüyüz, Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði, Eþit Ýþe Eþit Ücret, Ýþçilerin Birliði Sermayeyi Yenecek, Zafer Direnen E- mekçinin Olacak, Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak, Eþitlik Özgürlük Ýþçilerle Gelecek, Taþeron Gidecek Zulüm Bitecek, Üreten Biziz Yöneten de Biz Olacaðýz, Kahrolsun Ücretli Kölelik Düzeni, Örgütlü Ýþçi Asla Yenilmez sloganlarýný attýlar. Basýn açýklamasýnýn ardýndan iþçiler postaneden toplu olarak kart atma eylemi gerçekleþtirdiler. Yaþamý Zindana Çeviren Kapitalizme Karþý Ýþçilerin Mücadele Birliði Ben, 20 yaþýnda bir iþçiyim. 10 yaþýndan beri çalýþýyorum, Bingöllüyüm ve 6 kardeþiz. Babam; ben ve bir kardeþim daha çalýþýyoruz ve 8 kiþilik nüfusa bakýyoruz. Sizinle þu gerçeði paylaþmak istiyorum; bizim ailede hiçbirimiz ne sinemaya, ne tiyatroya, ne konsere gitmiþ deðiliz. Gidemeyiz deðil, gideriz ama terazinin bir tarafý gibi, aile ekonomisi de düþüþ gösterir ve bunu dengelememiz 3-4 ayý bulur. Bizim yaþamýmýz bir terazi gibi çok hassas, sürekli dengede tutmamýz gerekiyor. Ben, günde 8.00-19.00 arasý olmak üzere 11 saat zorunlu çalýþýyorum. Ayrýca saat 19.00 dan sonra mesailer de oluyor. Ben eve geldiðimde saat 22.00 yi buluyor. Yemem, içmem, yatmam derken, tv deki haberlere dahi bakacak vaktim kalmýyor. Zaten o yorgunlukla bir þey düþünecek zaman kalmýyor. Ayrýca Pazar günleri de mesai var derlerse, (ki bu sýklýkla oluyor, en az ayda 2 Pazar) mecburen 8.00-16.00 arasý Pazar günü de çalýþýyoruz. Zaten Pazar günü de çalýþýnca yaþamanýn bir anlamý kalmýyor. 20 Bu iþyerinde 2 senedir çalýþýyorum. Sigortam yok. Telefon yasak, sigara yasak, tuvalete gittiðimiz zaman mesaimizden kesiyorlar. Müzik yasak. Kolye, künye, saat vb. yasak. Çay molasýnda, çaylarý kendi paramýzla alýyoruz. Yazýn klimalarý açmýyorlar. Diyelim rahatsýzlandýnýz, iyi deðilsiniz veya annen baban hasta vb. asla izin vermezler. Bu izin mevzusuyla ilgili yaþadýðýmýz bir olayý sizlerle paylaþmak istiyorum. Geçtiðimiz hafta Cumartesi günü, paydosa yarým saat kala mesai var diye söylendi. (her zaman yarým saat veya on beþ dakika kala söylüyorlar itiraz yok diyorlar. Bu kýsa süre içinde kimse birbiriyle konuþup gelmeyelim etmeyelim diyemiyor, düþünmeye fýrsat kalmadan daðýlýyoruz ). Birçok arkadaþ Pazar günü için izin istedi -ki en doðal hakkýmýzdýr- Hiç kimseye izin verilmedi. Ý- zin almak isteyip de alamayanlar arasýnda en yakýn iþçi arkadaþým da vardý. Onun da annesi çok hasta olduðundan gelemeyeceðini söylemiþti. Pazar günü arkadaþýmla birlikte, izin a- lamayan 15 kiþi gelmedi. Pazartesi sabah daha iþe baþlayalý 1 saat olmuþtu ki arkadaþýmý çaðýrarak, bu akþam hesabýný kes, çýk iþten demiþler. Ancak diðer 14 kiþiyi çaðýrmadýlar. Bu 14 kiþi makinacýydý ve iþte verimliydiler, onlarý çýkartmak iþlerine gelmedi. Çünkü iyi bir makinacý bulmak kolay deðildi. Ancak benim arkadaþým ortacýydý ve bir ortacý gider, bir ortacý gelir anlayýþýyla ona haksýzlýk yapýlmýþtý. Akþam arkadaþýmýn çýkýþýnýn verileceðinin haberini alýr almaz 3-4 arkadaþ karar verdik, onu haksýz yere çýkarýyorsunuz biz de çalýþmýyoruz dedik ve 2-3 saat çalýþmadýk. Yani makinanýn baþýndaydýk ama iþ yapmýyorduk. Bizim gibi arkadaþý haksýz yere çýkardýnýz. Madem öbürlerini de çýkarýn diye, sürekli küçük küçük gruplar þefe yüklendik, en sonunda bizim bölümdeki 47 kiþi de iþ konusunda sorun çýkarýnca mecburen arkadaþýmýzý saat 16:00 sularýnda geri aldýklarýný açýkladýlar. Yani zafer bizim olmuþtu. Eskiden de Newrozlara falan katýlýrdým, ama iþçi olduktan sonra sorunun daha da farklýlaþtýðýný gördüm ve bu konuda da gerekli mücadeleyi vereceðim. Tüm iþçi arkadaþlarýmýz birdir. Ben de Marx a katýlýyorum iþçilerin birleþmesi gerekir Ýstanbul dan Bir Ýþçi