ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Benzer belgeler
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Mehmet YILDIZ N.Sezer SİNAN Sema BAŞBAĞ Tarla Bitkileri ABD Tarla Bitkileri ABD D.Ü Tarla Bitkileri ABD

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ FARKLI ZAMANLARDA EKİLEN PAMUKTA DEĞİŞİK DEFOLİYANT UYGULAMA ZAMANLARININ VERİM VE KALİTEYE ETKİSİ

Pamukta Erkencilik, Verim ve Lif Teknolojik Özelliklerin Kalıtımı

ÖZET. Yüksek Lisans Tezi. Đmge Đ. TOKBAY. Adnan Menderes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tarla Bitkileri Anabilim Dalı

İKİNCİ ÜRÜN KOŞULLARINDA EKİM SIKLIĞININ PAMUĞUN (Gossypium hirsutum L.) VERİM, VERİM UNSURLARI VE LİF ÖZELLİKLERİ ÜZERİNE ETKİSİ

FARKLI ZAMANLARDA EKİLEN PAMUKTA DEĞİŞİK DEFOLİYANT UYGULAMA ZAMANLARININ VERİM VE KALİTEYE ETKİSİ *

Farklı Azot ve Fosfor Dozlarının Pamuğun Verim, Verim Bileşenleri ve Bazı Erkencilik Kriterlerine Etkisi*

ANTALYA KOŞULLARINDA ÇUKUROVA 1518 PAMUK ÇEŞİDİNİN BİTKİ İZLEME YÖNTEMLERİ İLE BİTKİSEL GELİŞİMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

EKĐM ZAMANI VE BĐTKĐ SIKLIĞININ PAMUK VERĐMĐ ÜZERĐNE ETKĐSĐ

PAMUKTA BÖLGELERARASI FARKLILIKLAR

DİYARBAKIR EKOLOJİK KOŞULLARINDA BAZI KIŞLIK KIRMIZI MERCİMEK

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

T.C ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ

Effects of Organic and Conventional Growing Techniques on Cotton Yield and Quality Criteria in Menemen Plain, Aegean Region

Ege Bölgesinde, Menemen Ovasında Organik Ve Konvansiyonel Tarım Uygulamalarının Pamuk Verimi Ve Kalite Kriterleri Üzerine Etkileri

HR.Ü.Z.F.Dergisi, 2010,14(1): J.Agric.Fac.HR.U., 2010,14(1): Araştırma Makalesi

YERFISTIĞI (Arachis hypogaea L.) YETİŞTİRİCİLİĞİNDE FARKLI ÇEŞİTLER VE SIRA ÜZERİ MESAFELERE GÖRE TEK VE ÇİFT SIRALI EKİM YÖNTEMLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

Anahtar Kelimeler: Pamuk, Gossypium hirsutum L., Verim, Verim Unsurları, Lif Kalite Özellikleri

Pamukta Lif Kalite Özelliklerinde Melez Azmanlığı

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

BAZI PAMUK (Gossypium hirsutum L.) HAT/ÇEŞİTLERİNDE VERİM VE TEKNOLOJİK ÖZELİKLER ARASI İLİŞKİLER

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Pamuğun Üretim ve Ticaretindeki Bölgesel Farklılıklar

Kasım Külek ÖZ Özaltın Tarım İşletmeleri San. Ve Tic. A.Ş. 21. Yüzyılda Pamuk Çalıştayı Mart 2016-Kahramanmaraş

GAP Bölgesinde Yetiştirilen Bitkilerin Sulama Proğramları

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

RESEARCHES ON EFFECTS OF DEFOLIANT APPLICATIONS ON YIELD, FIBER AND SEED QUALITY IN SECOND CROP COTTON (Gossypium hirsutum L.

İkinci Ürün Koşullarında Yetiştirilen Bazı Soya Çeşitlerinin Önemli Agronomik ve Kalite Özelliklerinin Belirlenmesi

İKİNCİ ÜRÜN KOŞULLARINDA FARKLI EKİM ZAMANLARININ PAMUĞUN (Gossypium hirsutum L.) BAZI KOZA VE LİF TEKNOLOJİK ÖZELLİKLERİ ÜZERİNE ETKİSİ*

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

YÜKSEK LİSANS TEZİ. ÇUKUROVA BÖLGESİ KOŞULLARINA BAZI PAMUK (G. hirsutum L.) GENOTİPLERİNİN ADAPTASYONU VE STABİLİTESİ.

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

TARIMSAL DEĞERLERİ ÖLÇME DENEMELERİ TEKNİK TALİMATI

Sıvı Hayvan Gübresinin Pamuk (G. hirsutum L.) Tarımında Üst Gübre Olarak Kullanılmasının Vegetatif Gelişmeye ve Lif Değerlerine Etkisi

Pamukta Muhafaza Islahı

SERA TASARIMI ve İKLİMLENDİRME. Cengiz TÜRKAY Ziraat Yüksek Mühendisi. Alata Bahçe Kültürleri Araştırma İstasyonu Erdemli-Mersin 12 Ekim 2012

Bağcılıkta Yeşil (Yaz) Budaması Uygulamaları

DİYARBAKIR ŞARTLARINDA ŞAHİN-91 VE SUR-93 ARPA ÇEŞİTLERİNDE UYGUN EKİM SIKLIĞININ BELİRLENMESİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ TARLA BİTKİLERİ ANABİLİM DALI

İKİNCİ ÜRÜN PAMUKTA (Gossypium hirsutum L.) YAPRAK DÖKTÜRÜCÜ KİMYASALLARIN ÖNEMLİ MORFOLOJİK ÖZELLİKLER ÜZERİNE ETKİSİ

Bazı Ceviz (Juglans regia L.) Çeşitlerinin Çimlenme ve Çöğür (Anaçlık) Gelişme Performanslarının Belirlenmesi

Ç.Ü Fen Bilimleri Enstitüsü Yıl:2008 Cilt:17-3

YARASA VE ÇİFTLİK GÜBRESİNİN BAZI TOPRAK ÖZELLİKLERİ ve BUĞDAY BİTKİSİNİN VERİM PARAMETRELERİ ÜZERİNE ETKİSİ

Patateste Genotip x Çevre İnteraksiyonları ve Yorumlanması

KURAKLIK STRESİNE DAYANIKLI PAMUK (Gossypium hirsutum L.) ÇEŞİT ISLAHINDA KULLANILACAK PAMUK GENOTİPLERİNİN BELİRLENMESİ

PAMUK TARIMI TOHUM YATAĞI HAZIRLAMA

Diyarbakır Ekolojik Koşullarında Farklı Azot ve Fosfor Uygulamalarının Pamukta Verim ve Lif Teknolojik Özelliklere Etkisi*

Determination of Seed Rate on Winter Lentil (Lens culinaris Medik.) cv. Kafkas

EGE BÖLGESİ VE ÇEVRESİ DÖNEMİ PAMUK EKİLİ ALANLARININ VE ÜRÜN REKOLTESİNİN UZAKTAN ALGILAMA TEKNİĞİ-UYDU VERİLERİ KULLANILARAK BELİRLENMESİ

Kuru ve Sulu Koşullarda Farklı Bitki Sıklıklarının Bazı Nohut (Cicer arietinum L.) Çeşitlerinde Verim ve Verim Öğelerine Etkileri

Ege Sahil Kuşağına Uygun Kavuzsuz Yulaf Çeşidinin Geliştirilmesi Beslenme Yaklaşımı

Şanlıurfa Koşullarında Farklı Aspir Çeşitlerinin (Carthamus tinctorius L.) Uygun Ekim Zamanlarının Belirlenmesi

ANTALYA KOŞULLARINDA PATATESTE FARKLI HASAT ZAMANLARININ VE BİTKİ SIKLIKLARININ BAZI AGRONOMİK ÖZELLİKLER ÜZERİNE ETKİSİ

Kimi Yembezelyesi Çeşitlerinde (Pisum arvense L.) Sıra Arası Mesafelerinin Tohum Verimi ile Bazı Verim Özelliklerine Etkisi Üzerinde Bir Araştırma

Archived at

Yeni Geliştirilen Nohut Hatlarının Bornova Koşullarında Verim ve Bazı Tarımsal Özellikleri Üzerinde Araştırmalar

BAZI PATATES ÇEŞİTLERİNİN ANA ÜRÜN VE TURFANDA ÜRETİM KOŞULLARINDAKİ PERFORMANSLARININ KARŞILAŞTIRILMASI

FARKLI YETİŞTİRME ORTAMLARININ SERA VE İKLİM ODASI KOŞULLARINDA PATATES (Solanum tuberosum L.) MİNİ YUMRU ÜRETİMİNE ETKİLERİ

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ. Sinan ALICI

ĠKLĠM DEĞĠġĠKLĠĞĠ ve TARIM VE GIDA GÜVENCESĠ

Şeker Kamışı Sugarcane (Saccharum officinarum L.)

EGE BÖLGESİ VE ÇEVRESİ DÖNEMİ PAMUK EKİLİ ALANLARININ VE ÜRÜN REKOLTESİNİN UZAKTAN ALGILAMA TEKNİĞİ-UYDU VERİLERİ KULLANILARAK BELİRLENMESİ

S.Ü. Ziraat Fakültesi Dergisi 18 (33): (2004) 17-22

SAMSUN KOŞULLARINDA GELİŞTİRİLEN BAZI TEK MELEZ MISIR ÇEŞİTLERİ ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR

EKĐM SIKLIĞININ FASULYEDE (Phaseolus vulgaris L.) VERĐM VE VERĐMLE ĐLGĐLĐ KARAKTERLERE ETKĐSĐ. Lütfullah ÖZCAN

İkinci Ürün Mısırda Farklı Potasyum Doz ve Su Stresi Koşullarının Kaldırılan N, P, K Miktarlarına Etkileri

Okra ve Normal Yapraklı Pamuklarda (Gossypium hirsutum L.) Bazı Fizyo-Morfolojik Oluşumların Verim ile Olan İlişkileri

Flue Cured Tütün Çeşidinde Farklı Potasyum Formlarının Kaliteye Etkisi

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

ÖZET OTOMATİK KÖKLENDİRME SİSTEMİNDE ORTAM NEMİNİN SENSÖRLERLE HASSAS KONTROLÜ. Murat ÇAĞLAR

DİYARBAKIR EKOLOJİK KOŞULLARINDA BAZI ADİ FİĞ (VİCİA SATİVA L.) ÇEŞİTLERİNİN VERİM VE VERİM ÖĞELERİNİN BELİRLENMESİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA *

ANKARA KOŞULLARINDA BEZELYE'DE (Pisum sativum L.) FARKLI EKĐM ZAMANLARININ VERĐM VE VERĐM ÖĞELERĐNE ETKĐLERĐ

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

The Effects of Different Farming Techniques and Growth Regulator PIX s on Seed Cotton Yield and Earliness in Cotton

TARIMSAL DEĞERLERİ ÖLÇME DENEMELERİ TEKNİK TALİMATI

AYDIN KOŞULLARINDA FARKLI SULAMA YÖNTEMLERİ VE SULAMA PROGRAMLARININ PAMUKTA KÜTLÜ KALİTESİ ÜZERİNE ETKİSİ *

Iğdır University Journal of the Institute of Science and Technology. Iğdır Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi

Tarım Bilimleri Araştırma Dergisi 5 (2): , 2012 ISSN: , E-ISSN: X,

Tolga YENER, Hüseyin BAŞAL

Bazı Soya Fasulyesi [Glycine max (L.) Merill] Çeşitlerinin Bursa Koşullarına Adaptasyonu Konusunda Bir Çalışma

ÖZET. İlhan TURGUT * Arzu BALCI **

Bazı Bezelye (Pisum sativum L) Çeşitlerinin Tohum Verimi ve Verim Komponentlerinin Belirlenmesi

Ayten DOLANÇAY(l) Şaire R. TÜRKOĞLU(l) HacerKAYA*1 Petek TOKLU01

EGE BÖLGESİ 2017 YILI PAMUK EKİLİ ALANLARININ VE ÜRÜN REKOLTESİNİN BELİRLENMESİ PROJE RAPORU

Makinalı Hasadın Farklı Pamuk Çeşitlerinde Pamuk Lifinin Teknolojik Özelliklerine Etkisi

Selcuk Journal of Agriculture and Food Sciences Selçuk Tarım ve Gıda Bilimleri Dergisi

Macar Fiği Neden Önemlidir? Hangi Topraklarda Yetişir?

KIZILTEPE VE HARRAN ġartlarinda ġahġn-91 VE SUR-93 ARPA ÇEġĠTLERĠNDE UYGUN EKĠM SIKLIĞININ BELĠRLENMESĠ

Ethephon un Tritikale de Tane Verimi, Protein Oranı ve Protein Verimine Etkisi

TÜRK PAMUKLARINDA STANDARDİZASYONUN GELİŞİMİ VE TÜRK PAMUKLARININ DURUMU

TARIMSAL DEĞERLERİ ÖLÇME DENEMELERİ TEKNİK TALİMATI

S.Ü. Ziraat Fakültesi Dergisi 19 (37): (2005) 13-20

Diyarbakır Ekolojik Koşullarında Bazı Koca Fiğ Genotiplerinin Verim ve Verim Unsurları

Tarım Konferansı 25 Nisan 2011 Hassa_HATAY

Geliş Tarihi:

Farklı Ekim Derinliklerinin Yem Bezelyesinin Verim ve Bazı Verim Özellikleri Üzerine Etkileri

Transkript:

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ Ali KARATAŞ BİTKİ SIKLIĞI VE PİX (MEPİQUAT CHLORİDE) UYGULAMALARININ PAMUK BÜYÜMESİ, VERİMİ VE LİF KALİTESİ ÜZERİNE ETKİLERİ TARLA BİTKİLERİ ANABİLİM DALI ADANA, 2007

ÖZ YÜKSEK LİSANS TEZİ BİTKİ SIKLIĞI VE PİX (MEPİQUAT CHLORİDE) UYGULAMALARININ PAMUK BÜYÜMESİ, VERİMİ VE LİF KALİTESİ ÜZERİNE ETKİLERİ Ali KARATAŞ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ TARLA BİTKİLERİ ANABİLİM DALI Danışman: Yrd.Doç. Dr. Özgül GÖRMÜŞ Yıl: 2007, Sayfa: 126 Jüri: Yrd.Doç. Dr. Özgül GÖRMÜŞ Prof. Dr. Menşure ÖZGÜVEN Yrd. Doç. Dr. Sema BAŞBAĞ Bu çalışma bitki sıklığı ve Pix bitki büyüme düzenleyicisi uygulamalarının, pamuk bitkisinin büyümesi, verimi ve lif kalitesi üzerine etkilerini araştırmak amacıyla yürütülmüştür. Çalışmada m 2 ye 12.5, 8.30 ve 6.25 bitki sıklıklarında ekilen pamuğa, taraklanma başlangıcında 25 cc/da ve çiçeklenme başlangıcında 75 cc/da Pix uygulaması yapılmıştır. Ekimden 70 ve 100 gün sonra vejetatif kuru madde ağırlığı, generatif kuru madde ağırlığı, sap kuru madde ağırlığı, yaprak kuru madde ağırlığı, koza kuru madde ağırlığı, toplam kuru madde ağırlığı, yaprak alan indeksi (LAI), bitki boyu, odun dalı sayısı, meyve dalı sayısı, boğum sayısı, koza sayısı gibi vejetatif ve generatif büyüme özellikleri saptanmıştır. İncelenen tüm özellikler yönünden bitki sıklığı x Pix uygulamaları interaksiyonu önemsiz bulunmuştur. Bitki sıklığı uygulamalarının bitki boyu, odun dalı sayısı, meyve dalı sayısı, boğum sayısı, ilk meyve dalı boğum sayısı, lif yeknesaklığı ve lif kopma dayanıklılığı; Pix uygulamalarının ise bitki boyu, odun dalı sayısı, meyve dalı sayısı, kütlü pamuk verimi, koza ağırlığı ve lif verimi özelliklerinde farklılık oluşturduğu; bitki sıklığı ve Pix uygulamalarının koza sayısı, koza kütlü pamuk ağırlığı, çırçır randımanı, lif uzunluğu, kısa lif indeksi, lif esneme oranı, lif inceliği ve lif rengi özelliklerinde etkisinin önemli olmadığı belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler : Pamuk, Bitki Sıklığı, Mepiquat chloride, Verim I

ABSTRACT MSc THESIS INFLUENCES OF PLANT DENSITY AND PIX (MEPIQUAT CHLORIDE) APPLICATIONS ON COTTON GROWTH, YIELD and FIBER QUALITY Ali KARATAŞ DEPARTMENT OF FIELD CROPS INSTITUTE OF NATURAL AND APPLIED SCIENCES UNIVERSITY OF ÇUKUROVA Supervisor: Asst. Prof. Dr. Özgül GÖRMÜŞ Year: 2007, Pages: 126 Jury: Asst. Prof. Dr. Özgül GÖRMÜŞ Prof. Dr. Menşure ÖZGÜVEN Asst. Prof. Dr. Sema BAŞBAĞ This study was conducted to evaluate the effect of plant density and mepiquat chloride applications on cotton growth, yield and fiber quality. Pix applications (at rates of 25 cc and 75 cc da -1 at early square and first bloom, respectively) were evaluated for cotton grown at densities of 12500, 8300 ve 6250 plants da -1.. Vegetative and reproductive growth characteristics including dry weights of vegetative, reproductive, total, stem, leaf, and fruit, leaf area index (LAI) in addition to plant height, number of monopodial branches, number of sympodial branches, number of main stem nodes, number of bolls per plant were evaluated at 70 and 100 DAP (days after planting). The interaction term was found to be not significant for all traits studied. Plant density applications affected plant height, number of monopodial branches, number of sympodial branches, number of main stem nodes, number of node for first fruiting branch, fiber uniformity and fiber strength; while Pix applications had significant effect on plant height, number of monopodial branch, number of sympodial branch, seed cotton yield, boll weight and lint yield. Main effects of plant density and Pix applications on number of bolls per plant, weight of seed cotton per boll, lint percentage, fiber length, short fiber index, fiber elongation, fiber fineness (micronaire) and fiber color (reflectance and yellowness). Key Words : Cotton, Plant Density, Mepiquat Chloride, Yield II

TEŞEKKÜR Bana bu çalışma konusunu veren ve çalışmanın değişik aşamalarında gereksinim duyduğum bilgileri esirgemeden açıklayan ve kendi öneri ve deneyimleri ile beni bilgilendiren saygıdeğer hocam Yrd. Doç. Dr. Özgül GÖRMÜŞ e, bölümümüz olanaklarından yararlanmamı sağlayan Anabilim Dalı eski başkanımız Prof. Dr. İbrahim GENÇ e ve Anabilim Dalı yeni başkanımız Prof. Dr. Halis ARIOĞLU na, arazi ve laboratuar çalışmalarında yardımlarını esirgemeyen tüm bölüm arkadaşlarıma, ayrıca beni bugünlere getiren ve her türlü maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen aileme, hiçbir yardımını esirgemeyen Zir.Müh. Can GÜRSESLİ ve Zir.Yük.Müh. Umur ÇÜRÜK e yardımlarından dolayı teşekkür ederim. III

İÇİNDEKİLER SAYFA ÖZ...I ABSTRACT...II ÖNSÖZ VE TEŞEKKÜR... III İÇİNDEKİLER... IV ÇİZELGELER DİZİNİ...VII ŞEKİLLER DİZİNİ... XI 1.GİRİŞ... 1 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR... 6 3. MATERYAL VE METOD... 23 3.1. Materyal... 23 3.2. Deneme Yerinin Özellikleri... 23 3.2.1. Toprak Özellikleri... 23 3.2.2. İklim Özellikleri... 24 3.3. Metod... 26 3.3.1. Deneme Deseni ve Ekim... 26 3.3.2. Bakım, Sulama, Gübreleme ve Diğer Kültürel Uygulamalar... 26 3.3.3. İncelenen Özellikler ve Saptama Yöntemleri... 27 3.3.4. Verilerin Değerlendirilmesi... 29 4. ARAŞTIRMA BULGULARI ve TARTIŞMA... 30 4.1. Ekimden 70 Gün Sonra Saptanan Vejetatif ve Generatif Büyüme Özellikleri... 30 4.1.1. Vejetatif Kuru Madde Ağırlığı... 30 4.1.2. Generatif Kuru Madde Ağırlığı... 31 4.1.3. Sap Kuru Madde Ağırlığı... 33 4.1.4. Yaprak Kuru Madde Ağırlığı... 35 IV

4.1.5. Koza Kuru Madde Ağırlığı... 36 4.1.6. Toplam Kuru Madde Ağırlığı... 38 4.1.7. Yaprak Alan İndeksi... 40 4.1.8. Bitki Boyu... 42 4.1.9. Odun Dalı Sayısı... 43 4.1.10. Meyve Dalı Sayısı... 45 4.1.11. Ana Sap Boğum Sayısı... 47 4.1.12. Koza Sayısı... 49 4.2. Ekimden 100 Gün Sonra Saptanan Vejetatif ve Generatif Büyüme Özellikleri... 50 4.2.1. Vejetatif Kuru Madde Ağırlığı... 50 4.2.2. Generatif Kuru madde Ağırlığı... 52 4.2.3. Sap Kuru Madde Ağırlığı... 53 4.2.4. Yaprak Kuru Madde Ağırlığı... 54 4.2.5. Koza Kuru Madde Ağırlığı... 56 4.2.6. Toplam Kuru Madde Ağırlığı... 58 4.2.7. Yaprak Alan İndeksi... 60 4.2.8. Bitki Boyu... 61 4.2.9. Odun Dalı Sayısı... 63 4.2.10. Meyve Dalı Sayısı... 65 4.2.11. Ana Sap Boğum Sayısı... 67 4.2.12. Koza Sayısı... 68 4.3. Hasat Dönemi Saptanan Vejetatif ve Generatif Büyüme Özellikleri... 70 4.3.1. Bitki Boyu... 70 4.3.2. Odun Dalı Sayısı... 73 4.3.3. Meyve Dalı Sayısı... 75 4.3.4. Ana Sap Boğum Sayısı... 77 4.3.5. Koza Sayısı... 79 4.3.6. İlk Meyve Dalı Boğum Sayısı... 81 4.3.7. Kütlü Pamuk Verimi... 82 4.3.8. Koza Ağırlığı... 85 V

4.3.9. Koza Kütlü Pamuk Ağırlığı... 87 4.3.10. Çırçır Randımanı... 89 4.3.11. Lif Verimi... 91 4.4. Lif Kalite Özellikleri... 93 4.4.1. Lif uzunluğu (% 50 SL)... 93 4.4.2. Lif uzunluğu (% 2.5 SL)... 95 4.4.3. Lif Yeknesaklığı... 97 4.4.4. Kısa Lif İndeksi... 99 4.4.5. Lif Kopma Dayanıklılığı... 101 4.4.6. Lif Esneme Oranı... 103 4.4.7. Lif İnceliği... 104 4.4.8. Parlaklık... 106 4.4.9. Sarılık... 108 5. SONUÇ VE ÖNERİLER... 111 KAYNAKLAR... 115 ÖZGEÇMİŞ... 127 VI

ÇİZELGELER DİZİN SAYFA Çizelge 3.1. Deneme Alanı Toprağının Önemli Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri. 24 Çizelge 3.2. Denemenin Yürütüldüğü 2004 Yılı ve Uzun Yıllar Ortalamasına İlişkin Önemli İklim Verileri... 25 Çizelge 4.1. Vejetatif Kuru Madde Ağırlığı Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 30 Çizelge 4.2 Generatif Kuru Madde Ağırlığı Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 32 Çizelge 4.3. Sap Kuru Madde Ağırlığı Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 34 Çizelge 4.4. Sıklık Uygulamalarının Ortalama Sap Kuru Madde Ağırlığı (g m -2 ) Değerleri ve Oluşan Gruplar... 34 Çizelge 4.5. Yaprak Kuru Madde Ağırlığı Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 35 Çizelge 4.6. Pix Uygulamalarının Ortalama Yaprak Kuru Madde Ağırlığı (g m -2 ) Değerleri ve Oluşan Gruplar... 36 Çizelge 4.7. Koza Kuru Madde Ağırlığı Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 37 Çizelge 4.8. Toplam Kuru Madde Ağırlığı Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 39 Çizelge 4.9. Yaprak Alan İndeksi Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 41 Çizelge 4.10. Sıklık Uygulamalarının Ortalama Yaprak Alan İndeksi (m 2 m -2 ) Değerleri ve Oluşan Gruplar... 41 Çizelge 4.11. Bitki Boyu Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 42 Çizelge 4.12. Odun Dalı Sayısı Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 44 VII

Çizelge 4.13. Meyve Dalı Sayısı Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 46 Çizelge 4.14. Ana Sap Boğum Sayısı Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları.. 48 Çizelge 4.15. Sıklık Uygulamalarının Ortalama Ana Sap Boğum Sayısı (adet/bitki) Değerleri ve Oluşan Gruplar... 48 Çizelge 4.16. Koza Sayısı Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 49 Çizelge 4.17. Sıklık Uygulamalarının Ortalama Koza Sayısı (adet/bitki) Değerleri ve Oluşan Gruplar... 50 Çizelge 4.18. Vejetatif Kuru Madde Ağırlığı Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 50 Çizelge 4.19 Generatif Kuru Madde Ağırlığı Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 52 Çizelge 4.20. Pix Uygulamalarının Ortalama Generatif Kuru Madde Ağırlığı (g m -2 ) Değerleri ve Oluşan Gruplar... 53 Çizelge 4.21. Sap Kuru Madde Ağırlığı Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 53 Çizelge 4.22. Yaprak Kuru Madde Ağırlığı Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 55 Çizelge 4.23. Koza Kuru Madde Ağırlığı Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 57 Çizelge 4.24. Sıklık Uygulamalarının Ortalama Koza Kuru Madde Ağırlığı (g m -2 ) Değerleri ve Oluşan Gruplar... 57 Çizelge 4.25. Toplam Kuru Madde Ağırlığı Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 58 Çizelge 4.26. Yaprak Alan İndeksi Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 60 Çizelge 4.27. Pix Uygulamalarının Ortalama Yaprak Alan İndeksi (m 2 m -2 ) Değerleri ve Oluşan Gruplar... 61 Çizelge 4.28. Bitki Boyu Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 62 Çizelge 4.29. Odun Dalı Sayısı Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 64 Çizelge 4.30. Sıklık Uygulamalarının Ortalama Odun Dalı Sayısı (adet/bitki) Değerleri ve Oluşan Gruplar... 64 Çizelge 4.31. Meyve Dalı Sayısı Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 65 VIII

Çizelge 4.32. Ana Sap Boğum Sayısı Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 67 Çizelge 4.33. Koza Sayısı Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 69 Çizelge 4.34. Sıklık Uygulamalarının Ortalama Koza Sayısı (adet/bitki) Değerleri ve Oluşan Gruplar... 70 Çizelge 4.35. Bitki Boyu Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 70 Çizelge 4.36. Sıklık Uygulamalarının Ortalama Bitki Boyu (cm) Değerleri ve Oluşan Gruplar... 71 Çizelge 4.37. Pix Uygulamalarının Ortalama Bitki Boyu (cm) Değerleri ve Oluşan Gruplar... 72 Çizelge 4.38. Odun Dalı Sayısı Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 73 Çizelge 4.39. Sıklık Uygulamalarının Ortalama Odun Dalı Sayısı (adet/bitki) Değerleri ve Oluşan Gruplar... 74 Çizelge 4.40. Pix Uygulamalarının Ortalama Odun Dalı Sayısı (adet/bitki) Değerleri ve Oluşan Gruplar... 74 Çizelge 4.41. Meyve Dalı Sayısı Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 75 Çizelge 4.42. Sıklık Uygulamalarının Ortalama Meyve Dalı Sayısı (adet/bitki) Değerleri ve Oluşan Gruplar... 76 Çizelge 4.43. Pix Uygulamalarının Ortalama Meyve Dalı Sayısı (adet/bitki) Değerleri ve Oluşan Gruplar... 76 Çizelge 4.44. Boğum Sayısı Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 77 Çizelge 4.45. Sıklık Uygulamalarının Ortalama Boğum Sayısı (adet/bitki) Değerleri ve Oluşan Gruplar... 78 Çizelge 4.46. Koza Sayısı Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 79 Çizelge 4.47. İlk Meyve Dalı Boğum Sayısı Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 81 Çizelge 4.48. Sıklık Uygulamalarının Ortalama İlk Meyve Dalı Boğum Sayısı (adet/bitki) Değerleri ve Oluşan Gruplar... 82 Çizelge 4.49. Kütlü Pamuk Verimi Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 83 Çizelge 4.50. Pix Uygulamalarının Ortalama Kütlü Pamuk Verimi (kg/da) Değerleri ve Oluşan Gruplar... 84 IX

Çizelge 4.51. Koza Ağırlığı Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 85 Çizelge 4.52. Pix Uygulamalarının Ortalama Koza Ağırlığı (g) Değerleri ve Oluşan Gruplar... 86 Çizelge 4.53. Koza Kütlü Pamuk Ağırlığı Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 87 Çizelge 4.54. Çırçır Randımanı Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 89 Çizelge 4.55. Lif Verimi Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 91 Çizelge 4.56. Pix Uygulamalarının Ortalama Lif Verimi (kg/da) Değerleri ve Oluşan Gruplar... 92 Çizelge 4.57. Lif Uzunluğu Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 93 Çizelge 4.58. Lif Uzunluğu Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 96 Çizelge 4.59. Lif Yeknesaklığı Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 98 Çizelge 4.60. Sıklık Uygulamalarının Ortalama Lif Yeknesaklığı (%) Değerleri ve Oluşan Gruplar... 98 Çizelge 4.61. Kısa Lif İndeksi Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 99 Çizelge 4.62. Lif Kopma Dayanıklılığı Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 101 Çizelge 4.63. Sıklık Uygulamalarının Ortalama Lif Kopma Dayanıklılığı (g/tex) Değerleri ve Oluşan Gruplar... 102 Çizelge 4.64. Lif Esneme Oranı Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 103 Çizelge 4.65. Lif İnceliği Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 105 Çizelge 4.66. Parlaklık Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 107 Çizelge 4.67. Sarılık Verilerine İlişkin Varyans Analiz Sonuçları... 109 X

ŞEKİLLER DİZİNİ SAYFA Şekil 1. Bitki sıklık ve Pix uygulamalarının ekimden 70 gün sonra saptanan vejetatif kuru madde ağırlığına etkisi... 31 Şekil 2. Bitki sıklık ve Pix uygulamalarının ekimden 70 gün sonra saptanan generatif kuru madde ağırlığına etkisi... 33 Şekil 3. Bitki sıklık ve Pix uygulamalarının ekimden 70 gün sonra saptanan koza kuru madde ağırlığına etkisi... 38 Şekil 4. Bitki sıklık ve Pix uygulamalarının ekimden 70 gün sonra saptanan toplam kuru madde ağırlığına etkisi... 40 Şekil 5. Bitki sıklık ve Pix uygulamalarının ekimden 70 gün sonra saptanan bitki boyuna etkisi... 43 Şekil 6. Bitki sıklık ve Pix uygulamalarının ekimden 70 gün sonra saptanan odun dalı sayısına etkisi... 45 Şekil 7. Bitki sıklık ve Pix uygulamalarının ekimden 70 gün sonra saptanan meyve dalı sayısına etkisi... 47 Şekil 8. Bitki sıklık ve Pix uygulamalarının ekimden 100 gün sonra saptanan vejetatif kuru madde ağırlığına etkisi... 51 Şekil 9. Bitki sıklık ve Pix uygulamalarının ekimden 100 gün sonra saptanan sap kuru madde ağırlığına etkisi... 54 Şekil 10. Bitki sıklık ve Pix uygulamalarının ekimden 100 gün sonra saptanan yaprak kuru madde ağırlığına etkisi... 56 Şekil 11. Bitki sıklık ve Pix uygulamalarının ekimden 100 gün sonra saptanan toplam kuru madde ağırlığına etkisi... 59 Şekil 12. Bitki sıklık ve Pix uygulamalarının ekimden 100 gün sonra saptanan XI

bitki boyuna etkisi... 63 Şekil 13. Bitki sıklık ve Pix uygulamalarının ekimden 100 gün sonra saptanan meyve dalı sayısına etkisi... 66 Şekil 14. Bitki sıklık ve Pix uygulamalarının ekimden 100 gün sonra saptanan ana sap boğum sayısına etkisi... 68 Şekil 15. Bitki sıklık ve Pix uygulamalarının hasat döneminde saptanan koza sayısına etkisi... 80 Şekil 16. Bitki sıklık ve Pix uygulamalarının koza kütlü pamuk ağırlığına etkisi... 88 Şekil 17. Bitki sıklık ve Pix uygulamalarının çırçır randımanına etkisi... 90 Şekil 18. Bitki sıklık ve Pix uygulamalarının lif uzunluğuna etkisi... 95 Şekil 19. Bitki sıklık ve Pix uygulamalarının lif uzunluğuna etkisi... 97 Şekil 20. Bitki sıklık ve Pix uygulamalarının kısa lif indeksine etkisi... 100 Şekil 21. Bitki sıklık ve Pix uygulamalarının lif esneme oranına etkisi... 104 Şekil 22. Bitki sıklık ve Pix uygulamalarının lif inceliğine etkisi... 106 Şekil 23. Bitki sıklık ve Pix uygulamalarının parlaklığa etkisi... 108 Şekil 24. Bitki sıklık ve Pix uygulamalarının sarılığa etkisi... 110 XII

1. GİRİŞ Ali KARATAŞ 1. GİRİŞ Pamuk genotipik yapısınca çok yıllık bir bitki olmasına karşın, üretim ve zararlılara karşı korunma sorunlarının üstesinden gelebilmek amacıyla tek yıllık bir bitki olarak ıslah edilmiştir. Islahçıların bitkiyi daha erkenci olması yönünde ittikleri baskı bazı çeşitlerin determinate bazılarının ise indeterminate olarak sınıflandırılmasına yol açmıştır. Determinate çeşitler genellikle erkenci ya da kısa sezon, indeterminate olanlar ise geçci ya da tüm sezon çeşitleri olarak bilinmektedir. Kısa sezon pamuk sisteminin asıl amacı uzun sezon pamuğu ile karşılaştırıldığında, düşük maliyette kaliteli ve yüksek verimin oluşturulabilmesi açısından uygun yetişme döneminin en iyi biçimde kullanılabilmesini sağlamaktır.sistemin esas unsurları hızlı kozalanma, erken olgunlaşan çeşitler, dar sıra aralığı ve yüksek bitki sıklığıdır. Erken koza tutumu, erken olgunlaşma ve erken hasat bitki ıslahçılarının ve üreticilerinin asıl amacıdır. Erkencilik çeşit, hava koşulları ve amenajman sistemleri tarafından etkilenmektedir. Bitki kanopisi; verimin arttırılması, üretim etkinliği ve karlılığı yönünden çokluk sıra aralığı ve bitki sıklığı boyutlarının ayarlanması yoluyla yönlendirilmektedir. Geleneksel, dar ve çok dar sıklıklarda ekim sistemlerinin geliştirilmesi verim ve erkenciliğin arttırılmasında kullanılan yönlendirmelere bir örnektir. Yaprak alanı indeksi bitki kanopisi geliştikçe artmaktadır. Işığın tutulmasını, fotosentezi ve kuru maddenin hasat edilebilir bitki kısımlarına (verime) dağılmasını optimize eden bitki kanopisi çokluk bitki tipi, bitki sıklığı ve sıra aralığının yönlendirilmesiyle düzenlenmektedir. Birim alana verim genellikle bitki sıklığı ile artmaktadır. Bitki başına verim, bitkiler arasındaki ışık, su ve besin elementleri açısından yarışma nedeniyle artan bitki sıklıklarında azalma eğilimi göstermektedir (Silvertooth,1999). Bitki perspektifi açısından, maksimum büyüme ve verimliliğe, sözü edilen yarışmanın minimumda tutulmasıyla ulaşılmaktadır. Odunsu çok yıllık yapısı dolayısıyla pamuk yeterince zaman aralığı verildiğinde geniş bitki aralığı avantajını kullanmaktadır. Stand sıklığı arttıkça, bitki topluluğunun ışık, su ve besin elementi isteği artmaktadır. Bu girdilerin göreceli elde edilebilirliği, birbiriyle yarış 1

1. GİRİŞ Ali KARATAŞ halinde büyüyen bitkilerin bireysel tepkilerinin biçimlenmesinde yardımcı olmaktadır. Vejetatif büyüme döneminde, sık bir standta büyüyen pamuk bitkisi daha fazla güneş ışığı tutabilmek için daha fazla uzamaya eğilimli olmaktadır. Devam eden gelişmeyle bitki-bitki yarışması artmakta, bitki başına su elde edilebilirliği azalmaktadır. Bu dönemde toprak dokusu bitkinin tepkimesini biçimlendirmeye başlamaktadır. Orta dokulu, derin topraklar killi ve kumlu topraklara oranla birim toprak hacmi başına daha çok su sağlayabilmektedir. Çiçeklenme ve koza tutumu döneminde bitkinin su, ışık ve besin elementi gereksinimi hızla artmaktadır. Bu dönemde bitkinin değişik kısımları mevcut girdiler yönünden yarıştığından, daha farklı bir boyutta yarış başlamakta, başka bir deyişle vejetatif uçlar gelişmekte olan koza tutumu ile yarışa girmektedir. Bitki sıklığının pamuğun büyümesi, gelişmesi ve verimi üzerindeki etkileri konusunda önemli sayıda araştırma yürütülmüş olmakla birlikte sonuçlar farklılık göstermektdir. Bazı araştırıcılar bitki sıklığındaki değişimler nedeniyle toplam kütlü veriminde önemli farklılıklar oluşmadığını belirtirken (Jones ve Wells, 1998; Bednarz ve ark., 2000; Franklin ve ark., 2000); diğerleri aşırı ya da noksan bitki sıklıklarında verim azalmaları olduğunu belirtmişlerdir (Hawkins ve Peacocok, 1971; Smith ve ark., 1979). Hindistan, Mısır ve Çin de yapılan çalışmalar lif verimi yönünden optimum bitki sıklığının pamuk bitkisinin yetiştirildiği çevre koşullarına ve yetiştirilen çeşide bağlı olduğunu ortaya koymuştur (El-Shinnawy ve Ghaly, 111985; Jadhao ve ark., 11993; Halemaaani ve Hallikeri, 2002; Wang ve ark., 2004; Dong ve ark.,2005). Sık-çok sık ekimlerde önemli erkencilik ölçütlerinden birisi olan ilk meyve dalının oluştuğu boğum sayısı bir boğum yükselmekte, bu da bitki olgunlaşmasında 3-6 günlük bir gecikmeye neden olmaktadır. Sık standlarda meyve dalları % 25 daha kısa, yeni boğumların gelişmesi daha yavaş olmaktadır. Çok seyrek ve sık standlarda olgunlaşma gecikmekte, verim azalmakta ve lif inceliğinde düşme olmaktadır. Sık standlarda taraklanma başlangıcı gecikmekte, meyve silkmesi artmakta, boğum gelişmesi yavaşlamaktadır. Makinalı toplamada toplama etkinliği orta sık-çok sık yoğunluklarda en fazladır. Düşük sıklıklarda uzun bitki boyu ve vejetatif dallar bitki üzerinde kalan lif miktarını arttırmaktadır (Hake ve ark.,1991). 2

1. GİRİŞ Ali KARATAŞ Sıklık denemelerinden toplanan birkaç yıllık veriler, sulanan pamukta sıra üzerinde olabildiğince uniform olarak dağılmış bir metrelik sırada 8-10 bitkinin uygun olduğunu ortaya koymuştur. Buna karşın metrede 4 ya da daha az bitki sıklıklarında standın uniform olması durumunda maksimum verimin oluşabileceği, aşırı bitki sıklığının azalan koza büyüklüğü ve meyve dalı gelişmesiyle verimi azalttığı, metreye 5-10 bitkinin en iyi verim potansiyeline sahip olduğunu, tüm bitki sıklıklarında uniform olmayan stantların verimi azalttığını göstermiştir (Anonim, 2002). Verim performansındaki değişikliklerin yanı sıra pamuk morfolojisi de, bitkiler değişik bitki sıklıklarında ve konfigürasyonlarında yetiştirildiğinde, önemli değişimlere uğramaktadır. Daha önce yapılan çalışmalar belirli bir noktaya kadar sıklık arttıkça pamuk bitki boyunun arttığını, dolayısıyla bitkiler arasındaki su, boşluk, ışık ve besin elementleri yönünden yarışmanın büyük olasılıkla bitki boyunu sınırladığını ortaya koymuştur. Pamuk indeterminate büyüme habituslu çok yıllık bir bitki olup, çevre koşullarındaki değişikliklere ve amenajman sistemlerine oldukça tepkimelidir. Bu nedenle üreticiler ve araştırmacılar bitkide vejetatif ve generatif büyümenin ayarlanması ve pamuk veriminin arttırılması açısından bitki büyüme düzenleyicileri ile uzun süredir ilgilenmektedirler. Pamuk üreticileri ve araştırmacılar etkin pamuk üretimi için vejetatif ve generatif büyüme arasındaki dengenin düzenlenebilmesinde bir araç olarak bitki büyüme düzenleyicilerini ve öteki kültürel uygulamaları kullanmaktadırlar. Kimyasal bitki büyüme düzenleyicileri, bitki büyümesinin düzenlenmesi ve lif verimi ile lif kalitesinin arttırılması amacıyla pamuk üretiminde yaygın olarak kullanılmaktadır. Pamuğun yetiştirildiği çevre koşullarının (toprak, sıcaklık, zararlılar ve yağış) çok değişkenlik göstermesi nedeniyle, tüm koşullarda yüksek verim sağlayabilme yeteneğinde mükemmel olarak adapte olmuş çeşitlere sahip olmak hemen hemen olanaksızdır. Böylece bitki büyüme düzenleyicileri ve öteki stress amenajman uygulamaları yüksek verimin gerçekleştirilmesinde sıkça kullanılan uygulamalardandır. Son zamanlarda sentetik bitki büyüme düzenleyicileri pamuk büyüme ve gelişmesini değiştirebilme yetenekleri yönünden araştırılmaktadır. Son çalışmalar, bitki büyüme düzenleyicileri kullanımını spesifik ürün ve çevrelerin büyüme gereksinimlerine adapte edebilmeye 3

1. GİRİŞ Ali KARATAŞ yönelik olarak, bitki büyüme düzenleyicilerinin fizyolojik etkileri ve mekanizmaları üzerinde odaklanmıştır (Guo ve ark.,1994; Zhao ve Oosterhuis, 1997a, 1997b). Son 20 yılda pamukta çok sayıda bitki büyüme düzenleyici bileşikleri geliştirilmiş ve denenmiştir. Mepiquat chloride 1970 li yılların sonunda, yaprak alanı, dal uzunluğu, boğum sayısı ve bitki boyunu azaltarak aşırı bitki büyümesini kontrol etmek için bir bitki büyüme düzenleyicisi olarak piyasaya sunulmuştur (York, 1983; Kerby ve ark. 1982; Reddy ve ark., 1990). Mepiquat chloride uygulanan pamuk bitkileri daha kompakt (Walter ve ark., 1980), daha az boğumlu (Reddy ve ark., 1992), boğum araları daha kısa (Heilman, 1981) olup, daha az meyve dalı oluşturmaktadır. Mepiquat chloride in bitki boyunu azaltıcı (Heilman, 1981; Walter ve ark., 1980); erkenciliği arttırıcı (Briggs, 1980) etkisi olduğu belirtilmektedir. Bitki büyüme düzenleyicilerine verim tepkimesinin oldukça değişken ve tutarlı olmadığı bildirilmektedir (Oosterhuis ve Robertson,1999). Bazı araştırıcılar Mepiquat chloride uygulaması ile verim artışları (Brigg, 1980; Walter ve ark., 1980; Williford, 1992) olduğunu bulurken, diğerleri verim azalmaları olduğunu ya da etkili olmadığını saptamışlardır (Cathey ve Meredith, 1988; Crawford, 1981). Arkansas ta Pix ile yapılan çalışmalar, Pix in kontrol altına alınan bitki büyümesi etkisi yanında Pix uygulamalarının verimde ve erkencilikte önemli düzeyde artışlar sağladığını göstermiştir (Ooosterhuis ve ark.,1991). İyi bir pamuk fide standının oluşturulması yüksek verimin elde edilmesinde oldukça önemlidir. Bununla birlikte, uygun bir bitki sıklığının tanımı lokasyon, çevre koşulları, çeşit ve üretici önceliğine bağlı olarak değişebilmektedir (Silvertooth ve ark., 1999). Bitki sıklığının pamuk bitkisinin büyümesi ve verimi üzerine etkisine ilişkin literatürlerde çok sayıda çelişmeler vardır. Dolayısıyla, son yıllarda uygulanan üretim uygulamaları konusunda yapılacak çalışmaların değerlendirilmesinde, büyüme gücü ve verim potansiyeli üstün yeni çeşitler ile bitki sıklığının etkileşimini dikkate almak önem taşımaktadır. Pamuk çevre koşullarına ve bitki yönetiminde yapılan uygulamalara duyarlılığı yönünden tüm tarla bitkileri arasında eşsizdir. Bitki yönetiminde yapılan değişikliklerin (bitki sıklığı, bitki büyüme düzenleyici 4

1. GİRİŞ Ali KARATAŞ uygulamaları vb.) pamuk verim ve kalitesi üzerine etkileri olumlu ya da olumsuz olabilmektedir. Bu çalışma, Çukurova bölge koşullarında, bitki sıklığı ve Pix bitki büyüme düzenleyicisi uygulamalarının, pamuk bitkisinin büyümesi, verim, verim öğeleri ve lif kalitesi üzerine etkilerini araştırmak amacıyla yürütülmüştür. 5

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ali KARATAŞ 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR a) Sıklık ile ilgili çalışmalar Peebles ve Hartog (1956), sulu koşullarda, hektara 300.000 den fazla bitki sıklıklarında pamuk bitkisinin uzun boylu, fazla vejetatif büyümeye ve yatmaya eğilimli olduğunu bildirmişlerdir. Bridge ve ark. (1973), Mississippi deltasında (A.B.D) yapılan çalışmada, maksimum verimlerin m 2 ye 7.0-12.1 bitki arasında değişen bitki sıklıklarında elde edildiğini; hektara 200.000 bitkiyi aşan sıklıklarda bitki boyunun azaldığını belirtmişlerdir. Hawkins ve Peacock (1971), Bridge ve ark. (1973) ve Baker (1976), lif uzunluğu, lif kopma dayanıklılığı ve lif esneme oranı gibi kalite özelliklerinin bitki sıklığı ile etkilenmediğini bildirmişlerdir. Saleem ve Buxton (1976), sık bitki aralıklarında pamuk yapraklarındaki toplam yarayışlı karbohidrat düzeylerinin, düşük bitki aralıklarındaki bitkilere oranla daha düşük olduğunu bildirmişlerdir. Buxton ve ark. (1977), bitki sıklığında artışların yaprak alan indeksini arttırdığını; Pegelow ve ark. (1977), sık aralıklarda bitkilerin karşılıklı gölgeleme nedeniyle birim yaprak alanına daha düşük bir fotosentetik hız gösterdiklerini bildirmişlerdir. Fowler ve Ray (1977), Texas (A.B.D) da maksimum lif verimlerinin m 2 ye 7.9-15.5 bitki arasında değişen sıklıklarda elde edildiğini belirtmişlerdir. İncekara ve Turan (1977), sıra arası uzaklığı 100 cm, sıra üzeri uzaklıkları 50, 25 ve 12.5 cm olacak şekilde yapılan bitki sıklığı denemesinde, birim alandaki bitki sayısının artmasıyla, kütlü pamuk veriminin arttığını; buna karşın odun dalı sayısı, meyve dalı sayısı ve koza kütlü pamuk ağırlığında farklılık oluşmadığını saptamışlardır. Smith ve ark. (1979), Arkansas (A.B.D) da sulu koşullarda, düşük bitki sıklığında (hektara 33.969 bitki) erkencilikte gecikmeler olduğunu bildirmişlerdir. Wanjura (1980), 4 yıllık sulu koşullarda yürütülen tarla çalışmalarında, pamuk veriminin, bitki aralığı yeknesaklığı arttıkça artış gösterdiğini bildirmiştir. 6

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ali KARATAŞ Kittock ve ark. (1986), m 2 ye 2.0 ile 20.0 bitki arasında değişen sıklıklarda yürütülen çalışmada, optimal bitki sıklığının m 2 ye 1.1 bitki azalmasıyla son bitki boyunda 10 cm lik artış olduğunu belirlemiştir. Cosico (1987), yüksek bitki sıklıklarında bitki boyunun, düşük sıklık uygulamalarına oranla daha kısa olduğunu, aşırı seyrek bitki sıklıklarında, yüksek bitki sıklıkları ile karşılaştırıldığında, oluşan odun dalı ve meyve dalı sayısının daha fazla olduğunu, düşük bitki sıklığında koza tutumunun daha az olduğunu, yüksek sıklıklarda daha ağır kozaların oluştuğunu belirtmişlerdir. Helaloğlu (1987), Harran ovası koşullarında, 1982-85 yıllarında, pamukta 5-10-15-20 cm sıra üzeri uzaklıklarında yaptığı çalışmada, verim ve erkencilik yönünden istatistiksel olarak önemli bir farklılık oluşmadığını belirtmiştir. Hake ve ark. (1991), seyrek sıklıklarda bitkilerin, bitkiler arası boşlukları doldurmak üzere daha büyük meyve dalları geliştirmek zorunda olduğunu, vejetatif dallarda meyve tutumunun yaklaşık 2 hafta geciktiğini; sık bitki yoğunluklarında ise tarak oluşumu başlangıcında gecikme, daha fazla meyve silkmesi ve daha yavaş boğum gelişmesi olduğunu, sonuç olarak koza tutumu için daha uzun zamanın gerektiğini, buna bağlı olarak erkenciliğin azaldığını bildirmişlerdir. Düven (1992), Çukurova koşullarında, 10 ve 20 cm şeklinde oluşturulan farklı sıra üzeri uzaklıkların verim ve verim unsurlarına etkisini saptamak amacıyla yaptığı çalışmada, bitki sıklığının azalması ile odun dalı sayısı, meyve dalı sayısı, bitkideki koza sayısı, koza ağırlığı ve koza kütlü pamuk ağırlığının arttığını saptamıştır. Hake ve ark. (1992), 1989-90 yılında, 75 x 10, 75 x 20, 75 x 30 ve 75 x 40 cm bitki yoğunluklarında yetiştirilen AKH 081 pamuk çeşidinde, ekimden 150 gün sonra bitki boyunun öteki aralıklara oranla, 75 x 10 cm aralığında daha kısa olduğunu; yaprak alanının, dal ve koza sayısının ve kütlü pamuk veriminin artan aralıklarla arttığını, kütlü pamuk verimi ile lif veriminin ise 75 x 10 cm aralığında en yüksek olduğunu bildirmişlerdir. Anonim (1993), DP 50 pamuk çeşidinde, iki bitki yoğunluğunda (32.480 ve 97.440 bitki/ha) koza tutumunun test edildiği çalışmada, daha fazla yoğunlukta erken gelişen alt boğumlarda koza tutum oranının daha yüksek olduğu, koza 7

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ali KARATAŞ tutumunun daha seyrek yoğunluklara oranla 6 gün daha önce oluştuğu ve toplam koza tutumunun % 95 inin yaklaşık 2 boğumda gerçekleşebildiği belirtilmiştir. Heitholt (1994), bitkinin yakaladığı fotosentetik foton yoğunluğunu (> % 90) en üst düzeye çıkarabilmek için gerekli yaprak alan indeksinin, pamuk kanopilerince, sıra aralığı ya da bitki sıklığı önem taşımaksızın, ekimden 83 gün sonra elde edildiğini; birim yaprak alanı başına bitkinin yakaladığı fotosentetik foton yoğunluğu etkinliğinin düşük bitki sıklıklarında daha yüksek olduğunu; sık aralıklardaki bitkilerle karşılaştırıldığında, düşük sıklıklardaki bitkilerin bitki başına daha yüksek koza tutumunu sürdürebildiklerini, sık aralıklarda bitkilerde yaprak biyokütlesine fotosentat dağılımının göreceli olarak daha fazla olduğunu belirtmiştir. Palomo ve Godoy (1994), 1991-92 yılında, hektara 57.000 ile 94.000 bitki yoğunluklarında yetiştirilen iki yeni pamuk çeşidi ile eski bir çeşit olan DP 8 ile yürütülen tarla denemelerinde, stand sıklığının verim, olgunlaşma tarihi ya da verim unsurları üzerinde etkisinin önemli olmadığını, yeni çeşitler olan Cian Precoz ile Laguna 89 un yüksek sıklıklarda, en düşüktekine (1.74 t/ha) oranla yüksek verim (1.93 t/ha) vermeye eğilimli olduğunu saptamışlardır. Narkhede ve ark. (1996), 1.5m x 1.0 m sıra aralığında sırta 1 bitkiye oranla 2 bitki sıklığında ortalama kütlü verimi, lif verimi, tohum ve yağ verimlerinin önemli düzeyde daha yüksek olduğunu; 1.5 m x 2.0 m sıra aralığında sırta 4 bitkiye oranla 2 bitki sıklığında saptanan lif olgunluk katsayısının önemli düzeyde daha yüksek olduğunu; 1.5 m x 1.5 m aralığında ise sırta 2 bitkiye oranla 1 bitki sıklığında lif kopma dayanıklılığının ve lif uzunluğunun (% 2.5 SL) önemli düzeyde daha fazla olduğunu bildirmişlerdir. Jones ve Wells (1997), değişik sıklıklarda (hektara 20.000-120.000 bitki) toplam çiçek sayısında ve çiçek tutumunda önemli farklılıklar oluşmadığını; bununla birlikte, düşük sıklıklarda, odun dallarında daha fazla koza, ana gövdeye uzak daha fazla sympodial konumlar, daha çok sayıda geç dönem çiçek ile geciken olgunlaşamaya katkıda bulunan daha fazla sayıda koza tutumu oluştuğunu bildirmişlerdir. 8

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ali KARATAŞ Jones ve Wells (1998), lif inceliğinin bitki sıklığı arttıkça azalma eğilimi gösterdiğini belirtmiştir. Chen ve ark. (1998), m 2 ye 3.0 bitki sıklığının hibrid genotiplerde en yüksek lif verimini sağladığını, bu genotiplerin düşük bitki sıklıklarında ekime uyum gösterdiklerini bildirmişlerdir. Tabugader ve Menguita (1998), Filipinler de uzun lifli barbadense türünden CRDN pamuk çeşidinde optimum bitki sıklığını saptamak amacıyla yürütülen çalışmada, çıkıştan 80 gün sonra bitki sıklığının vejetatif, bitki ve hektara kuru madde verimini önemli düzeyde etkilediğini, aynı etkinin yaprak alan indeksi, hasat indeksi ve koza ağırlığında da gözlendiğini bulmuşlardır. Bednarz ve ark. (2000), düşük bitki sıklıklarının, ana gövde boğum sayısı ve odun dalı sayısı daha fazla, dolayısıyla meyve tutumu daha yoğun bitkilere yol açtığını; koza ağırlığının, bitki sıklığı ile ters ilişki gösterdiğini; birim alan başına meyve oluşumunun, bitki sıklığı arttıkça, meyve dalı ilk konumunda en fazla olduğunu; tersine bitki sıklığı azaldıkça, üçüncül konumlarda ya da odun dallarında meyve tutumunun daha fazla olduğunu; meyve dallarından akümülatif kütlü veriminin de bitki sıklığı ile arttığını; toplam koza sayısı ve kütlü veriminin bitki sıklığı ile etkilenmediğini; pamuk lif veriminin geniş bir bitki sıklığı değişiminde göreceli olarak sabit olduğunu, verim stabilitesinin koza oluşumu ve koza ağırlığının değiştirilebilmesiyle gerçekleştirildiğini bildirmişlerdir. Munk (2001), 1998-1999 yılları arasında, bitki sıklığı (m 2 ye 2.5, 5, 10 ve 15 bitki) ve ekim zamanının (15 gün arayla ve 5 farklı ekim zamanının) Pima pamuğunun gelişmesine etkisinin araştırıldığı denemede, 1998 yılında sıklıktaki her bir azalmanın erken dönemde bitki boyunu 1 ya da 2 cm azalttığını, aynı eğilimin 1999 yılında da gözlendiğini; sıklık uygulamaları arasında bitki boyundaki farklılıkların sıklık arttıkça tersine eğilim gösterdiğini; en yüksek sıklık uygulamasında, daha seyrek olana göre daha kısa bitkiler elde edildiğini; bitki sıklığının odun dalı sayısındaki etkisinin önemli olduğunu; iki çalışma yılında da düşük sıklıkta bitkilerin daha fazla meyve dalı oluşturduklarını saptamışlardır Akhtar ve ark. (2002), pamuk çeşitlerinde en yüksek verimin elde edilmesi yönünden optimum bitki sıklığının (10, 20 ve 30 cm bitki aralıkları) belirlenmesi için 9

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ali KARATAŞ yürütülen çalışmada, en yüksek ortalama kütlü veriminin 30 cm bitki aralığında oluştuğunu, bunu 20 cm bitki aralığının izlediğini, çeşit x bitki sıklığı interaksiyonunun önemli olduğunu; çeşitler dikkate alınmaksızın, en yüksek koza sayısının, koza ağırlığının 30 cm bitki aralığında oluştuğunu, bunu önemsiz farkla 20 cm bitki aralığının izlediğini belirlemişlerdir. Johnson ve Saunders (2002), 1999-2001 yıllarında, 19 cm lik sıra aralığında 71.000-320.000 bitki/acre ile 76.2 cm lik sıra aralığında 18.000-88.000 bitki/acre bitki sıklıklarında yürütülen çalışmada; 19 cm lik sıra aralıklarında, 50.000 bitki/acre sıklığında, bitki boyunda 5 cm lik azalma olduğunu, bitki sıklığındaki artış ile canlı kalan bitki oranının azaldığını, bitki sıklığı 78.400 bitki/ha rı aştığında, bitki sıklığı ile koza sayısı arasındaki ilişkinin azaldığını, tüm sıra aralıklarında bitki sıklığındaki artış ile koza oluşturmayan bitki sayısında artma olduğunu, koza ağırlığının da sıra aralığı ve bitki sıklığı ile önemli düzeyde etkilendiğini, koza ağırlığının geniş sıralarda ve düşük bitki sıklıklarında en fazla, dar sıralarda ve yüksek bitki sıklıklarında en düşük olduğunu, en yüksek verimin 19 cm'lik sıra aralığında 200.480 bitki/ha sıklığında elde edildiğini belirlemişlerdir. May ve Bednarz (2002), iki farklı lokasyonda (Plains ve Tifton, Georgia/A.B.D) bitki sıklığının (0.3 metrelik sırada 2.5, 3.5 ve 6 bitki), tohum ağırlığı ve tohum başına ortalama lif ağırlığı farklı iki pamuk çeşidi (Deltapine 458 BR ve FiberMax 966) arasındaki verim ve verim unsurlarının tanımını etkileyip etkilemediğini araştırmak amacıyla yürütülen çalışmada, çırçır randımanı yönünden Plains de çeşit x bitki sıklığı interaksiyonunun bulunduğunu, Plains de Deltapine 458BR çeşidinin çırçır randımanının, 0.3 metrelik sırada 6 bitki sıklığında en yüksek, FiberMax 966 çeşidinde ise 0.3 metrelik sırada 1 bitki sıklığında en yüksek olduğunu; Plains te lif verimi yönünden çeşit x bitki sıklığı interaksiyonunun bulunduğunu, Deltapine 458BR çeşidinin bitki sıklığı arttıkça daha yüksek verim oluşturduğunu, FiberMax 966 çeşidinin ise tüm sıklıklarda lif veriminin oldukça stabil olduğunu; Tifton da lif verimi yönünden, çeşit x bitki sıklığı ana etkilerinin önemli bulunduğunu, 0.3 metrelik sırada 1 ile 2.5 bitki arasında değişen sıklıklarda en yüksek verim artışının oluştuğunu; Plains de ağırlık yüzdesince lif uzunluğu yönünden değişim katsayısının yalnızca çeşit etkilerinin; Tifton da ise çeşit x bitki 10

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ali KARATAŞ sıklığı interaksiyonunun önemli bulunduğunu, bu lokasyonda her iki çeşidinde 0.3 metrelik sırada 1 bitki sıklığında en az değişken lif uzunluğu oluşturduklarını; kısa lif içeriğinin Plains te yalnızca çeşit ile, Tifton da ise bitki sıklığı ile etkilendiğini, en düşük kısa lif içeriğinin en düşük bitki sıklığında oluştuğunu; en düşük olgunlaşmamış lifin, Plains te, en düşük bitki sıklığında oluştuğunu; en düşük bitki sıklığında oluşan en uniform lif uzunluğunun, artan koza beslenmesi ve liflerin çoğunun geliştiği 90 günlük periyot boyunca hava koşullarının oldukça uygun olmasının kombine etkilerinden sonuçlandığını saptamışlardır. Galadima ve ark. (2003), değişik sıklıklarda yetiştirilen (hektara 15.000, 30.000, 45.000, 60.000, 75.000 ve 90.000 bitki) yeni upland pamuk çeşitlerinde, geleneksel sıra aralığı ile bitki sıklığı ilişkilerini değerlendirmek amacıyla yürüttükleri tarla denemelerinde, lif verimi ve lif kalite özellikleri yönünden çeşit ve sıklık arasında etkileşim oluşmadığını; bununla birlikte, sonuçların çeşitler arasında lif verimi ve lif kopma dayanıklılığı yönünden önemli farklılıklar gösterdiğini, daha yoğun sıklıkların lif verimi ve lif kalitesinde etkisinin önemli olmadığını ve lif inceliğini azaltıcı yönde etkisinin görülmediğini bildirmişlerdir. Bednarz ve ark. (2005), lif veriminin ve lif kalitesinin bitki sıklığı (m 2 ye 3.6, 9.0, 12.6 ve 21.5 bitki) ile nasıl yönlendirilebileceğinin belirlenmesi amacıyla yürütülen çalışmada, lif verimlerinin m 2 ye 12.6 bitki sıklığında en yüksek, 3.6 bitki sıklığında en düşük olduğunu; lif özellikleri içerisinden lif inceliğinin bitki sıklığından en çok etkilendiğini belirlemişlerdir. Boquet (2005), 1997-2000 yıllarında orta-güney A.B.D de, sulu ve sulamasız koşullarda çok dar sıra sisteminde yetiştirilen pamukta, bitki sıklığının (128.000, 256.000 ve 385.000 bitki/ha) ve azot oranlarının (90, 112, 134 ve 157 kg/ha) verim ve kaliteye etkisini belirlemek; hektara 116.000 bitki sıklığında ve 90 kg/ha azot uygulamasında, çok dar sıra (25 cm sıra aralığı) ile geniş sıra (102 cm sıra aralığı) pamuğunun performansını karşılaştırmak amacıyla yürütülen tarla denemelerinde; sulu pamukta bitki sıklığında artışın, bitkideki koza sayısını ve koza ağırlığını azalttığını, ancak m 2 ye koza sayısını etkilemediğini; sulamasız pamukta bitki sıklığının verim unsurlarını etkilemediğini; sulu ya da sulamasız pamukta artan azot dozlarının verim ya da verim unsurlarını etkilemediğini; 11

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ali KARATAŞ Norton (2005), 33.6, 56, 78.4 ve 100.8 bitki/ha sıklıklarının pamuğun lif verimine ve lif kalitesine etkilerinin araştırıldığı araştırmada, yetişme sezonu boyunca uygulamalar arasında bitki ölçümleri arasında önemli farklılıklar görülmediğini, sezon boyunca tüm sıklıklarda boy/boğum oranlarının normalin üzerinde, koza tutumunun ise optimal kaldığını, 100.8 bitki/ha sıklığının öteki üç uygulamaya oranla önemli düzeyde daha düşük lif verimi oluşturduğunu, uygulamalar arasında lif kalitesi yönünden önemli farklılıklar olmadığını belirlemiştir. Siebert ve ark. (2005), hektara 152.833 bitki ile karşılaştırıldığında, 51.000 bitki sıklığında bitki boyunda önemli bir azalma olduğunu bildirmişlerdir. Siebert (2005), 2003-2004 yıllarında değişik bitki sıklıklarında (hektara 33.975, 50.958, 76.466 ve 152.883 bitki) yürütülen çalışmada; 2003 yılında bitki boyunun, hektara 50.958 ve 33.975 bitki sıklıklarında, hektara 152.883 bitki sıklığına oranla, daha kısa olduğunu; 2004 yılında ise bitki boyunun bitki sıklığı ile etkilenmediğini; 2003 yılında toplam ana gövde boğum sayısının hektara 152.883 bitki sıklığında, öteki sıklıklardan önemli düzeyde düşük olduğunu; 152.883 bitki sıklığına oranla, 33.975 bitki sıklığında bitkideki toplam koza sayısında 2.25 kat artış olduğunu; 2 yıl ortalamasında, en yüksek lif verimlerinin 152.883 bitki sıklığında elde edildiğini, en düşük sıklıkta oluşan verimin (hektara 33.975 bitki), 152.883 bitki sıklığındakinin altında olduğunu; lif inceliği, lif uzunluğu ve lif yeknesaklığı gibi lif kalite özelliklerinin bitki sıklıkları ile etkilenmediğini saptamıştır. Bednarz ve ark. (2006), bitki sıklığı (m 2 ye 3.6, 9.0, 12.6 ve 21.5 bitki) ve meyvelenme konumu aracılığıyla pamuk lif kalitesinin nasıl yönlendirileceğini belirlemek amacıyla yürüttükleri çalışmada, azalan bitki sıklığı ile bitkinin iç kısımlarındaki meyvelenme konumlarında oluşan toplam verim yüzdesinin azalmasının, kanopinin bu bölgesinde koza dolumu sırasında kaynak-asimilat birikim yeri oranını arttırdığını, dolayısıyla lif özelliklerinde iyileşme oluşturduğunu; bitki amenajmanında değişikliklerin, koza dolum döneminde geriye kalan meyvelenme konumlarında kaynak-asimilat birikim hızını arttırabildiğini belirlemişlerdir. Dong ve ark. (2006), 2001 ve 2002 yıllarında, ekim zamanı (normal ve geç) ve bitki sıklığının (m 2 ye 3.0, 4.5 ve 6.0 ve 7.5 bitki) verim, verim unsurları ve lif 12

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ali KARATAŞ kalitesine etkisini araştırmak için yürüttükleri denemede, iki yılda da birim alana ortalama koza sayısının ekim zamanı, bitki sıklığı ve bunların interaksiyonu ile önemli düzeyde etkilendiğini; çırçır randımanının tüm uygulamalarda benzer olduğunu, koza ağırlığı yönünden de iki yılda da değişik bitki sıklıkları arasında önemli farklılıklar ortaya çıktığını, eğilimin bitki sıklığı arttıkça azalma biçiminde olduğunu; ortalama lif veriminin bitki sıklığı ya da ekim zamanı ile önemli düzeyde etkilenmediğini, buna karşın 2 yılda da lif veriminde interaksiyonların önemli bulunduğunu; m 2 ye 3.0 ya da 4.5 bitki sıklığında normal zamanda, ya da m 2 ye 7.5 bitki sıklığında geç zamanda ekilen pamuğun, diğer ekim zamanı ve sıklık interaksiyonlarına oranla daha yüksek lif verimi oluşturduğunu; 2 yılda da ekim zamanı ya da bitki sıklıklarının ya da interaksiyonlarının lif uzunluğu ve lif kopma dayanıklılığını önemli düzeyde etkilemediğini, bitki sıklıkları arasında lif inceliği yönünden önemli farklılıklar bulunmadığını belirlemişlerdir. Dong ve ark. (2006), 2001 ve 2002 yıllarında, Kuzey Çin de 3 ticari Bt pamuk çeşidinde, çeşit ve bitki sıklığı (m 2 ye 3.0, 4.5 ve 6.0 bitki ) arasındaki etkileşimi değerlendirmek amacıyla yürütülen denemede, bitki sıklığının lif verimi üzerindeki etkisinin önemli olmadığını ve tüm uygulamalar arasındaki verim farklılıklarının çeşit ile çeşit x bitki sıklığı etkileşiminden kaynaklandığını; iki deneme yılında da lif verimi yönünden çeşit ile sıklık arasında önemli etkileşim etkilerinin bulunduğunu; iki yılda da m 2 ye sırasıyla 3.0, 4.5 ve 6.0 bitki sıklıklarının SCRC15, SCRC16 ve 33B çeşitlerinde en yüksek verimi oluşturduğunu belirlemişlerdir. Siebert ve ark. (2006), 2003-2004 yıllarında hektara 33978-152833 bitki arasında değişen sıklıklarda yetiştirilen pamukta, bitki boyu, ana gövde boğum sayısı, erkencilik, lif verimi ve lif kalitesi yönünden ekim konfigürasyonu x bitki sıklığı interaksiyonunun gözlenmediğini; bitki sıklığı ile bitki boyu arasında olumlu bir ilişkinin bulunduğunu; ana gövde boğum sayısı, ekim-çiçeklenme doruğu gün sayısı ve koza tutumu gibi özellikler ile bitki sıklığı arasında ters bir ilişkinin bulunduğunu; lif veriminin 20 cm sırt aralığı başına 3 bitkinin düştüğü konfigürasyonda, hektara 152833 bitki sıklığında oluştuğunu; uygulamaların lif özelliklerini etkilemediğini belirlemişlerdir. 13

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ali KARATAŞ b) Büyüme düzenleyicileri ile ilgili çalışmalar Jones ve ark. (1990), bitki büyüme düzenleyicilerinden ethephon uygulamasının, meyvelenme yapılarında önemli silkmelere neden olduğunu, ancak verimi etkilemediğini bildirmişlerdir. Oosterhuis ve ark. (1991), Arkansas (A.B.D) da Pix çalışmalarında, kontrollü bitki büyümesine bağlı olarak önemli verim artışlarının elde edildiğini, mepiquat chloride in önemli düzeyde erkencilik sağladığını ortaya koymuştur. Boman ve Westerman (1994), farklı azot gübre dozlarında, mepiquat chloride uygulamalarının aşırı vejetatif büyüme göstermeyen, sulanan ve kısa sezon pamuğunun verimini, verimle ilgili tarımsal özellikleri ile lif özelliklerini nasıl etkilediğini belirlemek amacıyla yürüttükleri 3 yıllık tarla denemelerinde, mepiquat chloride uygulamasının lif verimini, tohum verimini ve lif/tohum oranını etkilemediğini, mepiquat chloride uygulamasının bitki boyunu önemli düzeyde azalttığını (14.5 cm), ilk hasat yüzdesini denemenin bir yılında % 5.5 oranında arttırdığını, çırçır randımanının denemenin hiçbir yılında mepiquat chloride uygulaması ile etkilenmediğini, lif kopma dayanıklılığının denemenin bir yılında mepiquat chloride uygulaması ile arttığını (% 3.8), lif esneme oranı ve lif griliğinin etkilendiğini saptamışlardır. Monks ve Patterson (1995), 1993-1994 yıllarında, taraklanma ve çiçeklenme başlangıcı dönemlerinde yapılan Pix uygulamaları ile yürütülen çalışmalarda, Pix uygulamalarının bitki boyunu kısalttığını, yüksek dozlarda ardışık uygulamaların boyun kısalmasında özellikle daha etkin olduğunu; 1993 yılında açmış koza yüzdesinin, yüksek dozlarda ardışık mepiquat chloride uygulamasının pamuk olgunlaşmasını geciktirdiğini ortaya koduğunu; 1994 yılında ise MC uygulamasının erkencilikte gecikmeye yol açmadığını; ardışık MC uygulamasının 1993 yılında lif veriminde %18-26 arasında azalmalara yol açtığını, 1994 de ise verimi azaltmadığını belirlemişlerdir. Pothiraj ve ark. (1995), Triacontanol, NAA, Atonik, Recine ve Cytozyme gibi büyüme düzenleyicilerinin kütlü pamuk verimini önemli düzeyde arttırdığını bildirmişlerdir. 14

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ali KARATAŞ Shumway (1995), Arkansas (A.B.D) da iki lokasyonda yürüttükleri tarla denemelerinde, Pix uygulamasının, her iki lokasyonda kontrollere oranla bitki büyümesini azalttığını, buna karşın PGR-IV uygulamasında bir fark görülmediğini, hektara koza sayısında iki lokasyonda da uygulamalar arasında önemli bir farklılık oluşmadığını, lokasyonlardan birisinde Pix uygulamasının kütlü pamuk verimini arttırdığını, PGR-IV uygulamaları arasında verim yönünden farklılık olmadığını, öteki lokasyonda ise verimin PGR-IV uygulamasında kontrolden yüksek olduğunu, PGR-IV ve Pix uygulamaları arasında interaksiyon gözlenmediğini bildirmişlerdir. Reddy ve ark. (1996), ilk taraklanmada (çıkıştan 25 gün sonra) pamuk bitkisine yapılan Pix uygulamaları (0, 7.65, 15.3, 30.6 ve 61.2 g etken madde/ha dozlarında) ile bitki boyunun önemli düzeyde azaldığını, kontrole oranla odun dalı ve meyve dalı toplam uzunluğunun sırasıyla, % 40 ve % 50 oranında daha az olduğunu, Pix uygulanan bitkilerde toplam yaprak alanının kontrole oranla % 16, net fotosentetik hızlarının % 25 daha az olduğunu, Pix uygulanan yapraklarda klorofil içeriğinin daha yüksek olduğunu bildirmişlerdir. Millhollon ve Waters (1997), 4 bitki büyüme düzenleyicisinin, değişik dozlarda uygulamalarının pamuk büyümesi, koza oluşumu ve verimine etkilerinin değerlendirildiği çalışmada, uygulamaların fide boyunu, fide ağırlığını ve kütlü verimini etkilemediğini, koza tutumu üzerinde önemsiz düzeyde olumlu etkisinin görüldüğünü bildirmişlerdir. Minzenmayer ve ark.(1997), farklı doz ve zamanlarda Pix uygulamalarının Deltapine NuCOTN 35 B ile Bollgard pamuk çeşitlerinin büyüme ve gelişmesine etkilerini belirlemek amacıyla yapılan çalışmada, değerlendirilen tüm özellikler içinde, uygulamasız kontrolden farklılık gösterenlerin yalnızca ortalama boğum arası uzunluk ile ortalama bitki boyu olduğunu; erken büyüme döneminde Pix uygulamasının bitki boyunu etkilediğini; üçüncü büyümüş tarak döneminde 0.454 kg Pix uygulamasının kontrole oranla bitki boyunu 15.3 cm azalttığını; taraklanma başlangıcında 0.114 kg, üçüncü büyüyen tarak döneminde 0.227 kg ve çiçeklenmede 0.227 kg Pix uygulamalarında bitki boylarının kontrolden farsız olduğunu; yeterli miktarda Pix ile erken dönemde yapılan uygulamanın bitki boyunda istenilen 15

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ali KARATAŞ düzeyde azalmayı sağlayabildiğini; üçüncü büyümüş yaprak döneminde 0.454 kg Pix uygulamasının bitki boyunu ve verimi azalttığını belirlemişlerdir. Oosterhuis ve ark. (1997), Atonik, Maxon, Early Harvest, PGR-IV, PGCA, Cytokin Crop +2, Pix gibi değişik büyüme düzenleyicileri ile yürütülen tarla denemesinde, bitkinin en üstündeki beyaz çiçek üzerindeki boğum sayısının diğer tüm uygulamalara oranla Pix uygulamasında önemli düzeyde düşük olduğunu, kontrole oranla Pix uygulanan bitkilerin fizyolojik durgunluğa yaklaşık 8 gün daha önce ulaştıklarını; Maxon uygulamasının diğer uygulamalara oranla önemli düzeyde daha fazla açmış koza sayısı oluşturduğunu; yalnızca Pix ve PGR-IV uygulamalarının kontrole oranla önemli düzeyde yüksek kütlü verimi oluşturduğunu saptamışlardır. Shumway (1997), Pix uygulamalarının kontrole oranla bitki boyunu ve ana gövde boğum sayısını önemli düzeyde azalttığını; uygulamaların koza sayısı ve kütlü veriminde önemli farklılıklara yol açmadığını bildirmişlerdir. Steger ve Oosterhuis (1997), tohum uygulaması ya da ekimde karığa uygulama biçiminde 6 bitki büyüme düzenleyicisi uygulamalarının tarımsal özelliklere etkisinin değerlendirildiği çalışmada, çimlenme ve ekimden 6 gün sonraki çıkışın tohuma yapılan uygulamalarda daha yüksek olduğunu bildirmişlerdir. Kerby (1998), 4 yıllık çalışmada, mepiquat chloride nin erken dönemde düşük doz uygulamasının, daha geç dönemlerde yüksek doz uygulamalarına oranla daha önemli olduğunu, 25 ve 51 cm sıklıklarda, mepiquat chloride uygulamalarının lif veriminde % 7 artış sağladığını belirlemiştir. Rashdi (1998), Pix ve cytokine biyodüzenleyicilerin koza sayısını, koza ağırlığını, bitkinin koza tutum gücünü ve kütlü verimini arttırdığını bildirmiştir. Munk ve ark. (1998), Pima pamuğunun Pix uygulama zamanı ve dozlarına tepkimesini değerlendirmek amacıyla yürütülen çalışmalarda, erken çiçeklenme döneminde yapılan uygulamanın ekonomik olmadığını ve bazı durumlarda verim düşüşünü sonuçlayabildiğini; geç dönem uygulamalarının, daha olumlu sonuçlar verme eğiliminde olduğunu, tüm uygulamalar içerisinde en yüksek verimlerin ortageç çiçeklenme döneminde 0.025 kg a.i/ha dozunda 14 gün aralıklarla yapılan ardıl uygulamaların oluşturduğunu saptamışlardır. 16