Yirminci yüzyılda yüzey sıcaklıklarında görülen artış



Benzer belgeler
Bu nedenle çevre ve kalkınma konuları birlikte, dengeli ve sürdürülebilir bir şekilde ele alınmalıdır.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdürlüğü

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ, AB SÜRECİ VE ÇEVRE

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

Karar -/CP.15. Taraflar Konferansı, 18 Aralık 2009 tarihli Kopenhag Mutabakatını not alır.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE ÇİMENTO SEKTÖRÜ

TÜRKİYE VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ MÜZAKERELERİ

2001 yılında Marakeş te gerçekleştirilen 7.Taraflar Konferansında (COP.7),

Sürdürülebilir Kalkınma - Yeşil Büyüme. 30 Mayıs 2012

İklim Hareketine Geçmenin Yan Faydaları: Türkiye İklim Taahhüdünün Değerlendirmesi 20 Ekim 2016, Ankara

BMİDÇS -COP16 SONRASI DEĞERLENDİRMELER

SERA GAZLARININ İZLENMESİ ve EMİSYON TİCARETİ

Türkiye Cumhuriyeti Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı. Yalın Altı Sigma Konferansı-5 / 7-8 Kasım 2014

ÇEVRE ve ORMAN BAKANLIĞI SON GELİŞMELER VE ÜLKEMİZİN DURUMU

Temiz Üretim Süreçlerine Geçişte Hibe Programlarının KOBİ lere Katkısı. Ertuğrul Ayrancı Doğu Marmara Kalkınma Ajansı

ANKARA KALKINMA AJANSI.

ISSAI UYGULAMA GİRİŞİMİ 3i Programı

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SÖZLEŞMESİ 12. TARAFLAR KONFERANSI (COP12) EKİM 2015 TARİHLERİNDE ANKARA DA YAPILACAKTIR.

Kyoto Protokolü nün Onanması (Taraf Olunması) ve Uluslararası İklim Rejiminin Geleceği ile İlgili Bazı Politik ve Diplomatik Noktalar

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ POLİTİKALARI ve ENERJİ

Türkiye ve Dünya, Marakeş te (COP22) Beklediğini Bulamadı!

Türkiye ve Dünya, Marakeş te (COP22) Beklediğini Bulamadı!

SERA GAZI SALIMLARININ DEĞERLEND

TÜRKİYE ÇEVRE POLİTİKASINA ÖNEMLİ BİR DESTEK: AVRUPA BİRLİĞİ DESTEKLİ PROJELER

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI. Türkiye de Karbon Piyasası

İKV DEĞERLENDİRME NOTU

KÜRESEL ISINMA HAKKINDA ULUSLARARASI DÜZENLEMELER

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

TEMİZ ÜRETİM (EKO-VERİMLİLİK) ALANINDA YÜRÜTÜLEN ÇALIŞMALAR & ENDÜSTRİYEL SİMBİYOZ KONUSUNDA ÜSTLENİLEBİLECEK ROLLER

İKLİM DOSTU ŞİRKET MÜMKÜN MÜ?

Doç. Dr. Mehmet Azmi AKTACİR HARRAN ÜNİVERSİTESİ GAP-YENEV MERKEZİ OSMANBEY KAMPÜSÜ ŞANLIURFA. Yenilenebilir Enerji Kaynakları

ULUSAL PROGRAMLARA UYGUN AZALTIM FAALİYETLERİ NAMA. Tuğba İçmeli Uzman 17 Şubat

Proje Faaliyetleri ve Beklenen Çıktılar

ĞİŞİKLİĞİ. Prof.Dr.Hasan Z. SARIKAYA Müsteşar. 08 Mart 2010, İSTANBUL LİTİ

SANAYİ SEKTÖRÜ. Mevcut Durum Değerlendirme

Türkiye de Ulusal Politikalar ve Endüstriyel Simbiyoz

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE KİREÇ SEKTÖRÜ

AB, 2030 İKLİM VE ENERJİ PAKETİ ÜZERİNDE ANLAŞMAYA VARDI

TEB KOBİ AKADEMİ İLLER GELECEKLERİNİŞEKİLLENDİRİYOR: ADANA GELECEK STRATEJİSİ KONFERANSI 5 ARALIK 2007

ENERJİ GÜVENLİĞİ ÇALIŞTAYI Türkiye Nükleer Güç Programı 2030

TTGV Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği Destekleri

ULUSLARARASI KARBON PİYASALARI ARENASI İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN AYAKİZİ DÜŞÜK KARBON EKONOMİSİNE GEÇİŞTE TÜRKİYE NİN ROTASI

Yenilenebilir olmayan enerji kaynakları (Birincil yahut Fosil) :

Program Koordinatörü Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı

Güneydoğu Anadolu Bölgesi nde Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Kullanımı ve Enerji Verimliliğinin Arttırılması Projesi

Piyasaya Hazırlık Ortaklık Girişimi

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI SERA GAZI EMİSYON AZALTIM PROJELERİ SİCİL İŞLEMLERİ

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE KARŞI MÜCADELE ADIMLARI

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

KAMU POLİTİKASI BELGELERİ

KAMU-ÜNİVERSİTE-SANAYİ İŞBİRLİĞİ (KÜSİ) FAALİYETLERİ

Dünyada Enerji Görünümü

TÜRKİYE CUMHURİYETİ NİYET EDİLEN ULUSAL OLARAK BELİRLENMİŞ KATKI

Sürdürülebilir kent yönetimi, Yeşil İstihdam, Teknoloji yenileme, Emisyon kontrolü, İklim dostu teknoloji üretimi, Temiz ürün tasarımı ve Düşük

Karbon Piyasasına Hazırlık Teklifi Market Readiness Proposal (MRP)

İmalat Sanayinde Döngüsel Ekonomi ve İklim Değişikliğine Yönelik Çalışmalarımız

SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ VE İHRACAT STRATEJİK PLANI

İklim Değişikliği ve Enerji İlişkisi

ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ ENERJİ TÜKETİMİ

BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Kyoto Protokolü. ENOFİS 05 Şubat 2009

2013/101 (Y) BTYK nın 25. Toplantısı. Üstün Yetenekli Bireyler Stratejisi nin İzlenmesi [2013/101] KARAR

Türk İş Dünyası Liderlerinin İklim Değişikliğine Yanıtı Rifat Ünal Sayman, Direktör - REC Türkiye 5 Aralık 2016, Sabancı Center, İstanbul

İklim Değişikliği ve Hava Yönetimi Koordinasyon Kurulu Çalışma Grupları

TTGV Çevre Projeleri Grubu 13 Aralık k 2006, Ankara

Düşük Karbonlu Kalkınma İçin Çözümsel Tabanlı Strateji ve Eylem Geliştirilmesi Teknik Yardım Projesi

Marakeş in Kazandırdıkları Rifat Ünal Sayman, Direktör - REC Türkiye 6 Aralık 2016, Mövenpick Otel, Ankara

Biliyor musunuz? Enerji. İklim Değişikliği İle. Mücadelede. En Kritik Alan

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SÖZLEŞMESİ 12. TARAFLAR KONFERANSI (COP12)

Türkiye de Stratejik Çevresel Değerlendirme: İhtiyaçlar, Zorluklar ve Fırsatlar

RIO+20 ışığında KOBİ ler için yenilikçi alternatifler. Tolga YAKAR UNDP Turkey

Türkiye nin Sanayi Devrimi «Dijital Türkiye» Yol Haritası

ĠKLĠM DEĞĠġĠKLĠĞĠ, BĠRLEġMĠġ MĠLLETLER ĠKLĠM DEĞĠġĠKLĠĞĠ ÇERÇEVE SÖZLEġMESĠ, KYOTO PROTOKOLÜ VE TÜRKĠYE

Kopenhag Birleşmiş Milletler Đklim Değişikliği Konferansı (COP15) Genel Değerlendirmesi ve Türkiye ye Yansımaları

Sera Gazlarının İzlenmesi ve Emisyon Ticareti. Politika ve Strateji Geliştirme. Ozon Tabakasının Korunması. İklim Değişikliği Uyum

ÇEVRE DENETİMİNDE KÜRESEL GÜNDEM VE EUROSAI İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN DENETİMİ SEMİNERİ

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARIMIZ VE ELEKTRİK ÜRETİMİ. Prof. Dr. Zafer DEMİR --

TÜRKİYE - ARJANTİN YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

Kadıköy Belediyesi Bütüncül ve Katılımcı İklim Eylemi Projesi İKLİM ELÇİLERİ DANIŞMA 1. TOPLANTISI

Enerji ve İklim Haritası

Türkiye nin Enerji Geleceği İklim bileşenini arıyoruz

SERA GAZI EMİSYONU HAKAN KARAGÖZ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ TÜRKİYE KİMYA SANAYİ MECLİSİ 2015 YILI FAALİYET RAPORU

Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrol Direktifinin Türkiye de Uygulanmasının Desteklenmesi Projesi

KIRSAL KALKINMA. Ülkemizin Ulusal Kırsal Kalkınma Politikalarının belirlendiği strateji belgeleri;

YEŞİL ENDÜSTRİ PLATFORMU İlk Danışma Kurulu Toplantısı 3 Nisan 2013 Paris, Fransa

FİNANS VE TEKNOLOJİ BÖLÜMÜ

ULUSLARARASI ÇEVRE MEVZUATI

UNIDO Eko-Verimlilik (Temiz Üretim) Programı

SAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası

SANAYİDE VE KOBİ LERDE ENERJİ VERİMLİLİĞİNİN ARTIRILMASI PROJESİ HAZIRLIK ÇALIŞTAYI. Dr. Mehmet DUYAR

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ: FAO NUN BAKIŞ AÇISI. Dr. Ayşegül Akın Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü Türkiye Temsilci Yardımcısı 15 Ekim 2016

TTGV ÇEVRE PROJE FAALİYETLERİ VE İŞBİRLİĞİ AĞLARI OLUŞTURULMASI PROJESİ

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNDE ÖNCÜLERİN EĞİTİMİ -II

BÖLGESEL YENİLİK ve KALKINMA AJANSI DESTEKLERİ

Düzce Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi ve ilgili mekanizmaların vizyonu, Bölgesel, ulusal ve

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI

YATIRIM ORTAMINI İYİLEŞTİRME KOORDİNASYON KURULU (YOİKK) ÇALIŞMALARI. 11 Mayıs 2012

TÜRKIYE NİN MEVCUT ENERJİ DURUMU

Transkript:

T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ NÜN AYLIK YAYIN ORGANIDIR HAZİRAN 2013 YIL: 25 SAYI: 294 Bu dergi 6.500 adet basılmaktadır. ISSN: 1300-2414 Yayın Türü: Yerel Süreli Türkçe - İngilizce SAHİBİ T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ADINA GENEL MÜDÜR Anıl YILMAZ GENEL KOORDİNATÖR Dilek BİRBİL SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Cangül TOSUN İNGİLİZCE SAYFA SORUMLUSU Gülçin MANZAK AYDIN - Şirin Müge KAVUNCU WEB SİTESİ SORUMLUSU Bahadır AVŞAR FOTOĞRAFLAR Hakan CANBAKIŞ Cüneyt OLGAÇ ABONE Mehtap EMRE (312) 467 55 90 / 331 mehtap.emre@sanayi.gov.tr Anahtar Dergisi nin PDF dosyalarının her ay düzenli olarak e-posta hesabınıza gönderilmesini istiyorsanız, konu alanına Anahtar yazıp abone@sanayi.gov.tr adresine boş bir e-posta atabilirsiniz. Dergide yayımlanan yazılardaki görüşler yazarlarına aittir. YÖNETİM YERİ T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Gelibolu Sokak No: 5 Kavaklıdere 06690 ANKARA Tel: (312) 467 55 90 (10 Hat) Faks: (312) 427 30 22 Faks (Dergi): (312) 467 47 79 e-posta: vgm@sanayi.gov.tr internet: http://vgm.sanayi.gov.tr http://anahtar.sanayi.gov.tr GRAFİK TASARIM ve UYGULAMA BASKI KORZA YAYINCILIK BASIM SAN. ve TİC. LTD. ŞTİ. Büyük Sanayi 1. Cad. 95 / 1 İskitler - Ankara Tel: (312) 342 22 08 Faks: (312) 341 14 27 BASILDIĞI TARİH: Anahtar Dergisi nin Haziran 2013 sayısı 23.05.2013 tarihinde basılmıştır. Yirminci yüzyılda yüzey sıcaklıklarında görülen artış ve beraberinde getirdiği iklim değişikliklerinin büyük bölümünün insan kaynaklı sera gazı emisyonu sonucu oluştuğu bilinmektedir. İklim değişikliğine bağlı ortaya çıkan etkilerin küresel ölçekte hissedilebilir boyutlara ulaşması nedeniyle, iklim değişikliğiyle mücadele etme ve etkilerini en aza indirme amaçlı politikalar uluslararası platformlarda uzunca bir süredir gündemi işgal etmektedir. Küresel iklim değişikliği, ülkemiz açısından da tedbir alınması gereken öncelikli konular arasında yer almakta olup 2011-2023 yıllarını kapsayan ve sera gazı emisyonlarını sınırlandırmayı amaçlayan Ulusal İklim Değişikliği Eylem Planı hazırlanmıştır. Planda diğer sektörlerin yanı sıra sanayi sektörüne yönelik olarak enerji verimliliğinin artırılması, CO 2 emisyonunun azaltılması ve sektörün kapasitesinin geliştirilmesi hedeflerine yer verilmiştir. Türkiye Sanayi Strateji Belgesi nde de Çevre ve Enerji başlığı altında iklim değişikliği, atıklar ve yoğun enerji kullanımı konularına ilişkin mevcut ve orta vadede etkin olacak düzenlemelere ve tedbirlere yer verilmiştir. Bakanlığımız, Sanayi Strateji Belgesi kapsamındaki tedbirler ve iklim değişikliği ile ilgili görevleri doğrultusunda, çevre ve iklim değişikliği konularındaki gelişmeleri takip ederek, sanayi politikası oluşturma çalışmalarında değerlendirmekte ve gerekli tedbirlerin alınmasına yardımcı olmaktadır. Ülke sanayisinin çevreye duyarlı üretim prensipleri çerçevesinde kaynakları ve enerjiyi verimli kullanması, temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmesi ve temiz teknolojilere geçiş yapması iklim değişikliğine neden olan emisyonlarını azaltılması yanında giderek zorlaşan rekabet koşullarına uyum sağlaması açısından önemlidir. Sanayi ve İklim Değişikliği temasıyla yayımlanan Anahtar Dergisi nin bu sayısının içeriği Sanayi Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanmış; konunun teknik boyutuna ilişkin makalelere ve Bakanlığımızın konuya ilişkin faaliyetlerine yer verilmiştir. Bu vesileyle, değerlendirmeleriyle katkı veren Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Nihat ERGÜN e şükranlarımızı sunar, konuyu tüm boyutlarıyla ayrıntılı olarak ortaya koyan Sanayi Genel Müdürü Sayın Süfyan EMİROĞLU başta olmak üzere, bu sayının hazırlanmasında katkılarını esirgemeyen tüm yönetici ve uzmanlarımız ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İklim Değişikliği Şube Müdürü Gürcan SEÇGEL e ve TÜBİTAK Marmara Araştırma ve Çevre Enstitüsü nden Dr. Bilgin HİLMİOĞLU na teşekkür ederiz. Anıl YILMAZ Genel Müdür

Kalkınma Bakanlığı Bölgesel Gelişme ve Yapısal Uyum Genel Müdürü Nahit BİNGÖL ün Değerlendirmesi Başkentin Potansiyeli Harekete Geçiyor Bilgi Odaklı Sanayi ile Sürdürülebilir Kalkınma İçindekiler Kalkınma Ajansı Desteklerinin KOBİ lere Etkisi, OCAK 2013 YIL: 25 SAYI: 289 4 Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Ersan ASLAN ın Değerlendirmesi Sanayi Ürünleri Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürü Muhsin DERE ile Röportaj Piyasa Gözetimi ve Denetiminde Yeni Yaklaşımlar Artık Verimlilik de Güvenlik Kadar Önemli! NİSAN 2013 YIL: 25 SAYI: 292 AÇIK 49 Ürün Güvenliği Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat ERGÜN ün Değerlendirmesi Sürdürülebilir Üretim Sempozyumu Ankara da Gerçekleştirildi Sanayi Genel Müdürü Süfyan EMİROĞLU ile Röportaj Sempozyumun, ülkemizin hedeflerine ulaşmasında bir kilometre taşı olmasını diliyorum Sanayi, İklim Değişikliği ve Teknoloji Sürdürülebilir bir yaşam yolu bulmalıyız MAYIS 2013 YIL: 25 SAYI: 293 Temiz üretimi önemli bir fırsat ve açılım alanı olarak gördük Sürdürülebilir Üretim Şirket Çevreciliği HAZİRAN 2013 YIL: 25 SAYI: 294 Sanayi ve İklim Değişikliği 4 Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat ERGÜN'ün Değerlendirmesi 6 Sanayi Genel Müdürü Süfyan EMİROĞLU ile Röportaj 9 İklim Değişikliği Müzakereleri 13 Sanayi, İklim Değişikliği ve Teknoloji 18 Sürdürülebilir Sanayi Abdullah Buğrahan KARAVELİ 23 Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli 24 Şirket Çevreciliği / Tuğba DİNÇBAŞ 29 Düşük Karbonlu Kalkınma / Damla SAĞLAM ŞATIR 34 İklim Değişikliği Politikaları ve Türkiye Gürcan SEÇGEL

Sayı 294 HAZİRAN 2013 29 37 Sera Gazı Azaltımı: Sanayi İçin Tehdit mi, Fırsat mı? Dr. Bilgin HİLMİOĞLU 38 Ulusal Geri Dönüşüm Stratejisi ve Eylem Planı (2013-2016) / Emre EKEN 40 3. Atık Yönetimi Sempozyumu Antalya da Gerçekleştirildi 41 Sanayi Stratejisine İlişkin İdari Kapasitenin Güçlendirilmesi Projesi Açılış Toplantısı Ankara da Gerçekleştirildi 42 Bilgi Güvenliğinde Tanımlar, Yaklaşımlar ve Teknolojiler - 3 / Dr. Mustafa Kemal AKGÜL 46 "Avrupa İş Sağlığı ve Güvenliği Ajansı nın Sağlıklı İşyerleri Kampanyası" Konulu EANPC Semineri ile HESAPRO Projesi'nin 5. Toplantısı Slovakya da Gerçekleştirildi 49 Uluslararası İstanbul Akıllı Şebekeler Kongre ve Sergisi 50 Tersine Beyin Göçü 51 TEMİZ ÜRETİM: 5 Haziran 2013 Dünya Çevre Günü 52 Industry and Climate Change 54 Sanayi Göstergeleri / Industrial Indicators 55 Bilim ve Teknoloji Göstergeleri Science and Technology Indicators 56 Ulusal ve Uluslararası Verimlilik İstatistikleri National and International Productivity Statistics Ulusal Verimlilik İstatistikleri National Productivity Statistics HAZİRAN 2013 3

Sanayi ve İklim Değişikliği Nihat ERGÜN Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Türkiye, 2023 yılında dünyanın 10 büyük ekonomisinden biri olma ve dünyada her alanda lider bir ülke olma gibi büyük ve iddialı hedefler ortaya koymuştur. Bu hedeflere ulaşmak için, daha fazla mal ve hizmet üretmeliyiz, aynı zamanda da daha nitelikli, yüksek katma değerli, ileri teknolojiye dayanan bir üretim yapısına geçiş yapmalıyız. Türkiye, rekabet gücünü ucuz hammadde, ucuz işgücü veya ucuz enerji gibi alanlarda bulamaz. Bizim rekabeti, Ar-Ge, teknoloji, markalaşma, tasarım gibi alanlarda aramamız, bulmamız gerekiyor. Türkiye, 2023 yılına dair ekonomik ve sosyal hedeflerine özel sektör eliyle ulaşacak. Ama nasıl bir özel sektörle? İşte bu soru çok önemli. Hükümet olarak bugüne kadar Türkiye de ekonomide makro istikrarı sağlama noktasında büyük bir başarı gösterdik. Ekonomideki güven ve istikrar ortamı, reel sektörün rekabet gücünü artırmak için büyük bir avantajdır ve çok önemli bir zemindir. Dolayısıyla Bakanlığımızın yapacağı çalışmalar, ülkemizin bir üst lige çıkmasında çok kritik bir rol oynayacak çalışmalardır. Biz bu sorumluluğun bilincindeyiz ve çalışmalarımızı böyle bir anlayışla sürdürüyoruz. 1980 lerden bugüne geldiğimiz noktayla ilgili genel bir değerlendirme yapacak olursak, şu hususu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, bu süreçte Türkiye nin küresel ekonomiyle bağını kuran öncü sektörün sanayi sektörü olduğu görülecektir. Yine aynı dönemlerden bugüne kadar, ülkemizin üretim ve dış ticaret yapısında da önemli bir dönüşüm yaşanmıştır. Türkiye nin toplam ihracatı içinde imalat sanayi ürünlerinin payı, 1980 deki yüzde 37 düzeyinden, 2012 de yüzde 94 düzeyine ulaşmıştır. Türkiye özetle, bu dönemde sürdürülebilir kalkınma açısından önem arz eden birçok yapısal ve yönlendirici değişim programı uygulamıştır. Bu programlar sayesinde Türkiye, sürdürülebilir kalkınma kıstaslarını da içeren İnsani Gelişmişlik Endeksi nde kayda değer bir ilerleme sağlamıştır. Böylece, kalkınmanın sadece ekonomik büyüme grafiklerine ve göstergelerine yansımaktan ziyade sokağa ve çevreye yansıdığını da söylemek mümkündür. Sanayi Devrimi'nin başlattığı yolda, 19 uncu ve 20 nci yüzyıllarda ortaya çıkan yaşam biçiminin; gelişmişlik, büyüme, maliyet gibi bileşenlerine 21 inci yüzyılda bilim ve teknolojinin eklemlendiğini görmekteyiz. Dünya artık 'her ne pahasına olursa olsun büyümeliyim' bakış açısının uzun vadede sürdürülebilir olmadığının farkına varmıştır. Bu bağlamda sürdürülebilir kalkınma kavramı, sanayileşmek için illa ki gelişmiş ülkeleri takip etmenin gerekmediğini, bilakis büyümenin çevre üzerinde yarattığı etkiyi tanımlamak için kullanılan bir kavram olan çevresel ayak izi nin küçültülerek, daha sağlıklı ve istikrarlı bir büyümenin başarılabileceğini ifade etmektedir. İklim değişikliği tehdidiyle dünyanın ortalama sıcaklığı artmakta, yağış rejimi olumsuz yönde değişmekte, aşırı çevre olayları sıklaşmakta ve insanoğlunun yaşam alanı daralmaktadır. Oluşumu nedeniyle insan kaynaklı bir tehdit olarak 4 HAZİRAN 2013

karşımıza çıkan iklim değişikliği ile mücadele küresel anlamda başarılamadığı takdirde, mevcut sanayi sektörü; su ve enerji başta olmak üzere kaynak kıtlığı ve pahalılığı, ürünlere olan talebin azalması/değişmesi ve küresel ısınmanın yaşanılabilir sınırların içerisinde kalmasının sağlanması amacıyla sektöre uygulanacak olan vergi, ceza, kota gibi yaptırımlar ile yüz yüze gelecektir. Diğer yandan, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak ve iklim değişikliğine uyumu sağlamak adına uygun teknolojiler ve üretim süreçleri ile oluşturulacak enerji ve kaynak etkin yeni sınai yapı ya geçiş ile çevresel tehditler nedeniyle yeniden şekillenecek ekonomik yapının meydana getireceği fırsatlar en iyi şekilde kullanılabilecektir. Bu doğrultuda, çevresel tehditlerden en çok etkilenecek sektörlerden biri olan sanayi, bir yandan uygun teknolojik donanımlar ve temiz üretim uygulamaları ile zorlukları fırsatlara çevirirken ve rekabet gücünü geliştirirken diğer yandan da çevresel tehditleri önleme yolunda sürdürülebilir kalkınmaya en çok hizmet edecek sektör olarak göze çarpmaktadır. Ülkemizde son 20 yılda kişi başı birincil enerji arzı ve elektrik tüketimi gibi parametreler artmış olmasına rağmen ekonominin enerji yoğunluğu azalmıştır. Paralel olarak toplam sera gazı salımı artmış fakat ekonomimizin karbon yoğunluğu azalmıştır. Ülkemizin kullandığı her birim enerjinin yalnızca çeyreğinin yerli üretimden sağlandığını düşündüğümüzde, yenilenebilir enerji öncelikli olmak üzere yerli enerji üretimini teşvik eden ülkemizin sanayisinin daha düşük enerji yoğun üretim yapması ve karbonsuzlaştırılması yönündeki çalışmalar artarak devam etmektedir. Ayrıca sanayinin kaynak ve enerji verimliliğini başarmasında kilit noktada bulunan bilim ve teknolojiye farklı boyutlarda ve kapsamda destekler sunulmaktadır. İyi örnekleri ülkemize uyarlayarak sanayimizi yeşillendirmek ve yeşil işler oluşturmak, sanayicimizi küresel tehditlerden koruyacak ve proaktif politikalarla yeni düzenin meydana getireceği fırsatlardan en iyi şekilde yararlanarak küresel pazarda önemli bir aktör olarak rol almasını sağlayacaktır. Bu bağlamda, sanayide kaynak, enerji ve su verimliliğine ulaşılması, verimli, yerli ve çevre dostu enerji üretimine ve tüketimine geçilmesi yeşil bir büyüme yolunda önemli adımlar olarak görülmektedir. Özellikle iklim değişikliği bağlamında, Kuzeyin gelişmiş ülkelerinin diğer ülkelere yaptığı ekomerkezciliğe geçiş davetini değerlendirirken ve iyi örnekleri uyarlarken, ülkenin kalkınma ve büyüme önceliklerini ve çevreyi bütünleştirerek eş zamanlı koruyan yaklaşımlar ön planda tutulmalıdır. Bu yolla, iklim değişikliği ile mücadelede bir nevi sembol sözlerinden biri olan Küresel düşün, yerel uygula ya göre davranma gereği doğmuştur. İklim değişikliğinden en çok etkilenecek Akdeniz Havzasında yer alan Türkiye, mevcut durumda iklim değişikliği ve sanayinin yeşillenmesinin baş aktörleri olan Birleşmiş Milletler, OECD, G20 üyesi olmasının yanı sıra iklim değişikliği politikalarının lider ülkeler üstü oluşumu Avrupa Birliği ne üyelik sürecini de yönetmektedir. Küresel tehditlerin en başında gelen iklim değişikliğine sebebiyet veren sera gazlarının önemli bir kısmından; hem enerji tüketimi hem de endüstriyel üretim süreçleri bağlamında sorumlu olan sanayi sektörü, artan enerji fiyatları ve tükenen doğal kaynaklar nedeniyle zorluk yaşamaktadır. Zorluklar ve fırsatlara karşı Bakanlığımızca, Sanayi Strateji Belgesi ve Eylem Planı, KOBİ Stratejisi ve Eylem Planı ve Bilim, Teknoloji ve Yenilik Stratejisi ile iklim değişikliği bağlamında Türk sanayisinin karbon yönetimi geliştirilmekte ve bilimin ışığında teknolojilerin geliştirilmesi sağlanmaktadır. Bakanlığımız sanayinin bu sürece en iyi şekilde uyum sağlaması adına; sanayinin iklim değişikliğine olumsuz etkisini en aza indirecek ve iklim değişikliğine uyumda oluşacak piyasa dönüşümünün meydana getireceği fırsatlardan en iyi şekilde faydalanmasını sağlayacak çevreye duyarlı yöntemlere maliyet etkin yaklaşımlarla geçişi konusunda sanayiye yol göstermekte, konuyla ilgili çeşitli projeler yürütmekte, sektörlerin bilinçlendirilmesi ve rekabet güçlerinin korunması için çalışmalar yapmakta, Ar-Ge projelerini desteklemekte ve uluslararası iklim değişikliği platformlarında en etkin şekilde yer almaktadır. HAZİRAN 2013 5

İklim dostu sanayi için çalışıyoruz Süfyan EMİROĞLU Sanayi Genel Müdürü Sayın Süfyan Emiroğlu, öncelikle Sanayi Genel Müdürlüğü nün çalışmaları hakkında bilgi verir misiniz? Bakanlığımızın ana icracı birimlerinden biri olan Genel Müdürlüğümüz tarafından sektörel strateji belgeleri oluşturma, uygulanmasını sağlama ve değerlendirme, sektörel analizler gerçekleştirme, sanayi sektörlerine ilişkin sorunları tespit etme ve çözüm önerileri geliştirme, sektörel komiteler aracılığıyla çalışmalar gerçekleştirme, istihdam politikalarının belirlenmesine yardımcı olma gibi görevlerinin yanında ilgili kuruluşlarla işbirliği yaparak savunma sanayi alanındaki yatırımları takip ederek gerekli envanter çalışmaları hayata geçirilmektedir. Ayrıca, sanayi ürünlerinin rekabet edebilirliğini artırma amacıyla gerekli tedbirleri alma, teknik düzenlemeleri, mevzuatları uyumlaştırma ve uygulamaya koyma, teknik düzenlemesi ve standardı bulunmayan sanayi ürünlerinin denetimine esas olacak özelliklerin tespiti ile ilgili görevleri yürütmekteyiz. Otomotiv sektörü ile ilgili olarak ise araçların karayolu yapısına ve trafik güvenliğine uygun üretilmesi için gerekli teknik düzenlemeleri hazırlamak, uygulamak, araçların teknik düzenlemelere uygunluğunu belgelendirmek gibi görevlerimiz bulunmaktadır. 6 HAZİRAN 2013

Ayrıca kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilerden işletmelere ait çeşitli ekonomik faaliyet bilgi ve verileri içeren bilgi sistemi çalışmalarımız da devam etmektedir. Genel Müdürlüğünüzün iklim değişikliği konusundaki çalışmalarından da bahseder misiniz? 635 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre Genel Müdürlüğümüz görevleri arasında; çevre ve iklim değişikliği konularındaki gelişmeleri takip etmek, sanayi politikası oluşturma çalışmalarında değerlendirmek ve gerekli tedbirlerin alınmasına yardımcı olmak görevi yer almaktadır. Belirlenen görevlerin yerine getirilmesi Genel Müdürlüğümüz Çevre, Enerji ve İstihdam Dairesi Başkanlığı tarafından gerçekleştirilmektedir. Dairenin konuyla ilgili temel sorumlulukları çevre, sürdürülebilir kalkınma ve iklim değişikliği ile ilgili konulardaki gelişmeleri takip etmek olarak belirlenmiştir. Bu bağlamda gerçekleştirilen çalışmalar kapsamında sanayi politikası oluşturma çalışmalarına katkı sağlanmakta ve gerekli tedbirlerin alınmasına yardımcı olunmaktadır. Ayrıca Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) müzakerelerinde ülke adına Teknoloji Transferi konusu takip edilmekte ve Bakanlığımız birimleri ve ilgili, bağlı kurum ve kuruluşlardan oluşan Bakanlık İklim Değişikliği Çalışma Grubunun koordinasyonu sağlanmaktadır. Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi kapsamında ise iklim değişikliği ile ilgili eylemleri içeren Çevre Girişiminin koordinasyonu görevi yerine getirilmektedir. Temel olarak iklim değişikliğine yönelik, ulusal ve uluslararası tüm süreçleri ve gelişmeleri yakından takip etmeye büyük özen ve çaba gösteriyoruz. Öncelikle, iklim değişikliği kapsamında sanayi sektörlerinde emisyon azaltım potansiyelinin ve maliyetinin ortaya çıkarılması amacıyla bir Teknoloji İhtiyaç Değerlendirme projesini hayata geçirmiş bulunuyoruz. 2012 yılının Mart ayında başlayan ve iki yıl sürmesi öngörülen proje, imzaladığımız bir protokol kapsamında TÜBİTAK-MAM ile işbirliği içerisinde yürütülmektedir. Projenin çıktıları açısından bakıldığında, ülkemiz sanayi üretiminde ilk sıralarda yer alan sektörler için, emisyon azaltımı ile teknoloji geliştirme ve transferi konularında yol gösterici nitelikte olan dokümanlar/rehberler oluşturulması; farkındalığı ve bilinci artıracak ve dolayısıyla ulusal ve uluslararası alandaki rekabet gücünü geliştirecektir. Ayrıca proje çıktıları, proje kapsamında ele alınmayan diğer sanayi sektörleri için referans olacak ve sektörlere çalışmalarında önemli bir girdi sağlayacaktır. Bir diğer çalışmamız ise Küresel Çevre Fonu tarafından desteklenecek olan KOBİ ler için Temiz Teknoloji Programı adlı projedir. Proje paydaşları arasında TÜBİTAK, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, KOSGEB ve TTGV yer almaktadır. Bu çalışmaların yanında; Ulusal Geri Dönüşüm Stratejisi ve Eylem Planı hazırlıklarının da sonuna gelmiş bulunuyoruz. Strateji ve Eylem Planında temel olarak hammadde bakımından dışa bağımlılığı yüksek olan sektörlerde geri dönüşüm faaliyetlerine ivme kazandırarak ekonomik ve çevresel faydalar sağlanması amaçlanmıştır. Belge 2013-2016 yıllarını kapsamakta olup ülkemizin geri dönüşüm alanındaki durumunu ortaya koymakta ve önümüzdeki dönemde yapılması gerekenlere ışık tutmaktadır. Ayrıca, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı koordinasyonunda hazırlanan ve hazırlık çalışmalarına ciddi katkı sağladığımız İklim Değişikliği Eylem Planı nda özellikle sanayi sektörüne yönelik birçok eylemin gerçekleştirilmesinden ve takibinden sorumluyuz. Bununla birlikte, eylem planının Sanayi Bölümünün değerlendirilerek yıllık sektörel izleme ve değerlendirme raporlarının hazırlanması yine Bakanlığımızın görevleri arasındadır. Yukarıda özetlenen faaliyetlerimize ek olarak Dairemiz tarafından Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporlarına görüş verilmekte ve Gayri Sıhhi Müessese (GSM) sınıf tespiti konusunda faaliyetler yürütülmektedir. HAZİRAN 2013 7

8 Çevre ve iklim değişikliğinin, sanayideki yeri ve önemi konusunda neler düşünüyorsunuz? Sanayileşme ile insan faaliyetleri doğa üzerinde etkili olmaya başlamıştır. Sanayide çevrenin de dikkate alınmasına giden süreçte çevre düzenlemeleri, rekabet gücünü artırma veya koruma isteği, ihracat kriterleri ve tüketici bilinci zorunlu itici etkenler olmuştur. İşletmeler asıl hedefleri olan kârlılıklarını artırabilmek için çevreyi göz önüne almaya başlamış, çevre ile ilgili sektörlere kaymış, teknolojilere ve Ar-Ge ye yatırım yapmış ve çeşitli sosyal sorumluluk projeleri altında toplumsal imajlarını geliştirmişlerdir. Yaşamak ve gelişmek isteyen işletmeler, toplumun istek ve ihtiyaçlarına duyarlı olmak ve çevreyi korumak zorundalar. Zaten dünyadaki gelişmelere bakıldığında gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin çevre ile ilgili konuları fırsata dönüştürme çabası ve stratejileri dikkat çekiyor. İnsanın çevre ile ilişkisi çerçevesinde, iklim değişikliği gibi bir küresel sorununun en önemli sebeplerinden biri sanayide fosil yakıtların kullanımıdır. Sanayi sektöründe iklim değişikliği çalışmaları iki başlık altında yürütülmektedir. Bunlar temel olarak; sanayi proseslerinde enerji verimliliği çalışmaları ve yüksek sera gazı emisyonuna neden olan teknolojilerden çevre teknolojilerine geçiş çalışmaları olarak tanımlanabilir. Özellikle sanayi söz konusu olduğunda, emisyonların azaltılmasına yönelik politikalar HAZİRAN 2013 teknolojik değişim ve gelişimin hızını ve tarzını belirlemektedir. Bu değişimler alternatif enerji kaynakları ve üretim proseslerinde gerçekleşmektedir. Teknolojik gelişim sanayinin yeniden yapılanmasında önemli bir rol oynamaktadır. Yeni teknoloji üretmek, transfer etmek ve kullanmak gelişmiş ülke ekonomilerinde öncelikli alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Krizden fırsat yaratmaya çalışan ülkeler çevre teknolojilerine yatırım yaparak ve yeşil ekonominin temellerini atarak küresel ekonomik kriz ile mücadelede ekonominin canlandırılması için uğraş vermektedir. Bu kapsamda örneğin, yeşil teknolojilere ayrılan bütçe Almanya ve Avusturya da 5,7 milyar Avro, Kanada da ise 2,8 milyar Avro dur. İklim değişikliği ile ilgili genel resme baktığımızda sanayi açısından yeni teknolojilerin ve mümkün olduğunca daha az karbon yoğun üretimin sağlanmasının önemi dikkat çekmektedir. Tabii tüm bu gelişmeler çerçevesinde sanayinin rekabet gücünün korunması ve geliştirilmesi de sağlanmalıdır. Bu bağlamda sayılan bu temel kavramlar, Sanayi Genel Müdürlüğü olarak iklim değişikliği ile ilgili çalışmalarımızın çıkış noktasını oluşturmaktadır. Sayın Emiroğlu, son olarak Genel Müdürlüğünüzün önümüzdeki döneme ilişkin hedef ve planları hakkında da bilgi verir misiniz? Öncelikle büyük bir önem verdiğimiz Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) kapsamındaki teknoloji müzakerelerinde Teknoloji İcra Kurulu ve İklim Teknolojileri Merkezi ve Ağı çalışmalarını etkili bir biçimde takip etmeye, ilgili kurum ve kuruluşları koordine etmeye devam edeceğiz. Projelere gelirsek; Teknoloji İhtiyaç Değerlendirme projemizin ana faaliyetlerinin bu yıl içinde tamamlanmasını öngörüyoruz. Temel iş paketleri gerçekleştirildikten sonra sonbaharda sektörlere özel çalıştaylar planlanmaktadır. Diğer bir projemiz olan KOBİ ler için Temiz Teknoloji Programı ise büyük bir olasılıkla yılın ikinci dönemi başlatılacaktır. Bu kapsamdaki çalışmalar devam etmektedir. Türkiye Sanayi Stratejisi ve İklim Değişikliği Eylem Planı kapsamındaki sorumluluklarımızı yerine getirmek için ise hem kendi birimlerimiz hem de ilgili diğer birimler ve kamu ve kuruluşlarla ortak çalışmalarımız devam edecektir. Bu arada, birçok projeye/çalışmaya katkı ve katılım sağlayarak, çeşitli platformlarda iklim değişikliğinin sanayi ile olan ilişkisini anlatarak sektörlere destek olmaya, yol göstermeye çalışacağız. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak, sanayimizin rekabet gücünü koruması, daha rekabetçi olması, büyümesi, büyürken de çevreyi göz ardı etmemesi ve uluslararası tüm gelişmeler karşısında hazırlıklı olabilmesi için üzerimize düşen görevleri gerçekleştirmeye devam edeceğiz.

İklim Değişikliği Müzakereleri İklim Değişikliği ve Enerji Verimliliği Şubesi (Sanayi Genel Müdürlüğü) İklim, belirli bir zamanda belirli bir yerin hava durumu ortalaması olarak tanımlanmakta olup bu zaman dilimi bilimsel olarak 30 yıl olarak belirlenmiştir. Dünya yaşam süresi boyunca volkanik faaliyetler, galaktik ve orbital varyasyonlar, güneş lekeleri, uzun süreli bulutlanma, orojeni, albedo, atmosferik bozunma, okyanus akıntıları ve fırtınalar gibi etkenler ile iklim değişkenliği ve değişikliğine maruz kalmıştır. Geçmiş iklimlerin anlaşılması, temel olarak buz içinde hapsolan hava kabarcıklarının gelişmiş analizine dayanır. Bu analiz, havanın atom bileşenlerinin belirlenmesi bazındadır. Yaklaşık 800 bin yıl öncesine kadar güvenilir sonuçlar veren buz karotu, göl çamuru, tortular gibi araştırma yöntemleri, yakındaki yüzyıllar için ise kesin sonuçlar vermektedir. Bu analiz yöntemleri doğrultusunda dünyanın belirli periyotlarla (40.000-100.000 yıl gibi) buz devrine girdiği, iklimde değişiklikler arz ettiği anlaşılmaktadır. Bu değişimler son antroposen döneme kadar yukarıda bahsi geçen doğal değişimler kaynaklıdır. Mevcut iklim değişikliği tehdidi ise insan faaliyetlerinden kaynaklı sera gazları ve bunların geri dönüşüm mekanizmaları nedeniyle oluşmaktadır. Sorumlu sera gazları; karbondioksit (CO 2 ), metan (CH4), azot oksit (N 2 O), hidroflorokarbonlar (HFCs), perflorokarbonlar (PFCs) ve sulfürheksafloriddir (SF6). Mezkûr sera gazlarının üretiminden sorumlu temel sektörler ise; enerji, sanayi, ulaştırma, binalar, tarım ve atık olup bu sektörler tarafından sera gazlarının büyük kısmı CO 2 formunda üretilmektedir. İklim bilimcilerin sanayi devriminin başlangıcı olarak kabul ettikleri 1750 yılında 280 milyonda parçacık (ppm) olan atmosferdeki karbondioksit birikimi bugün 390 ppm den fazladır. Bu değer 650 bin yıldır görülmemiş bir rakam olarak göze çarpmaktadır. Diğer bir sera gazı olan metanın oranı ise 1772 milyarda parçacık (ppb) rakamıyla son 420 bin yılın en yüksek rakamı olarak görülmektedir. Azot oksit (N 2 O) değeri ise 317 ppb ile son 1000 yılın en yüksek oranı olarak gözlemlenmiştir. İnsan kaynaklı emisyonlar yıldan yıla artmaya devam etmekte olup bu emisyonların sonucu olarak 1906 dan beri dünya atmosferinin ortalama sıcaklığı 0,74 ± 0,18 o C yükselmiştir. Ortalama sıcaklığının artacağı aşikâr olan atmosferin sıcaklık artış miktarının öngörülen en mümkün seviye olan 2 o C de yani atmosferik sera gazı konsantrasyonunun 445-490 ppm seviyesinde tutulması iklim değişikliği müzakere sürecinin de en önemli hedefidir. Küresel konjonktürde başarılması zor olarak görülmesinin yanı sıra 2 o C değişimde bile Türkiye nin de içinde yer alan orta kuşakta kullanılabilir suyun azalması, kuraklığın artması, su stresinin artması, biyoçeşitliliğin azalması, tarımsal verimin azalarak gıda güvenliği ve miktarının azalması, sıtma, dengue vb. hastalıklar taşıyan sineklerin artan sıcaklık ile daha önce görülmeyen yerlerde ortaya çıkması ile hastalığın artması gibi sonuçlar görülebilecektir. Geçmişten günümüze, gündüz ile gece arasındaki sıcaklık farkı artmış, kıtalar okyanuslardan daha fazla ısınmıştır. Dünyada her geçen yıl; en sıcak, en soğuk veya nadir olaylar açısından en zengin yıl sıralamasında bir önceki yılı geride bırakmaktadır. Bu negatif gelişmelerin en önemli sebebi olmasına rağmen insanın kendini yok etmeye eğilimli bir tür olmadığı düşünülmektedir. Bu doğrultuda faaliyetlerinin sebep HAZİRAN 2013 9

olduğu bu felaketi giderebilmek adına insanlık, 1979 yılında Dünya İklim Konferansı nın düzenlenmesi ile uluslararası iklim değişikliği müzakere sürecini başlatmıştır. 1988 yılında kurulan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli nin 1990 yılında yayınladığı değerlendirme raporu ışığında, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 1992 yılında Rio Zirvesi nde imzalanmış ve 1994 yılında yürürlüğe girmiştir. Sözleşmenin yürütücülüğünü deruhte eden Kyoto Protokolü 1997 yılında imzalanmış ve 2005 yılında yürürlüğe girmiştir. Kyoto Protokolü nün taahhüt döneminin sonu olan 2012 sonrası rejimi belirlemek üzere 2007 yılında yeni bir süreç başlatılmış olup 2012 sonrası Kyoto İkinci Taahhüt Dönemine başlanması, 2015 itibariyle yeni bir anlaşmanın gerçekleştirilmiş olması ve bu anlaşmanın 2020 de yürürlüğe girmesi kararları alınmış ve bu bağlamda çalışmalara devam edilmektedir. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 1992 Rio Dünya Zirvesi'nde imzalanarak 21 Mart 1994 tarihinde yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi günümüzde 195 üyesi (194 ülke + Avrupa Birliği) ile evrensel bir sözleşme olmuştur. Sözleşme ile iklim değişikliğinin bir sorun olduğu kabul edilmiş, 1 Piyasa Ekonomisine Geçiş Ülkeleri Liste Taraf Sorumluluk Ek-1 OECD + AB + PEGSÜ 1 Emisyon Azaltımı Ek-2 OECD (Türkiye hariç) + AB 15 Ek-1 Dışı Diğer (Çin, Brezilya, Meksika, Hindistan, Pakistan vb.) gelişmiş ülkelere süreci yönetmek için sorumluluk verilmiş, gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliği faaliyetlerinin desteklenmesinin önü açılmıştır. İklim değişikliği müzakereleri bağlamında faaliyette olan sözleşme organları; Taraflar Konferansı, Kyoto Protokolü Taraflar Toplantısı olarak hizmet veren Taraflar Konferansı, Bilimsel ve Teknolojik Danışma Yardımcı Organı, Uygulama Yardımcı Organı ve Durban Güçlendirilmiş Eylem Platformu Geçici Çalışma Grubudur. Sözleşmenin bütün taraflarının temsil edildiği Taraflar Konferansı, Sözleşmenin en üst düzey karar verme organıdır. Sözleşme altında gerçekleştirilen iklim müzakerelerinin önder grupları ise G-77 ve Çin; Küçük Ada Devletleri İttifakı; En az Gelişmiş Ülkeler; Avrupa Birliği; Avustralya, Kanada, İzlanda, Japonya, Yeni Zelanda, Tablo1: BMİDÇS Tarafları ve Sorumlulukları Teknoloji transferi ve finansal destek sağlama - Rusya Federasyonu, Ukrayna ve ABD yi içeren Şemsiye Grup; Meksika, Güney Kore ve İsviçre yi içeren Çevresel Bütünlük Grubu; Petrol İhraç Eden Ülkeler Kuruluşu (OPEC); Merkez Asya, Kafkas ülkeleri, Arnavutluk ve Moldova dan oluşan CACAM ve Arap Ligi'dir. Kyoto Protokolü 1997 yılında Japonya nın Kyoto kentinde gerçekleştirilen 3 üncü Taraflar Konferansı nda imzalanan Protokol 1990 küresel emisyonunun % 55 ine sahip 55 ülkenin imzası şartının 2005 yılında Rusya Federasyonu nun Protokolü imzalaması ile sağlanmasına binaen 16 Şubat 2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Sözleşmenin uygulayıcısı niteliğindeki Protokol, gelişmiş ülkelere sorumluluklarını ortak fakat farklılaşmış sorumluluklar ilkesine binaen vermiştir. Tablo2: Kyoto Protokolü Ek-B Listesi ve 1'inci Taahhüt Dönemi Sorumlulukları Liste Ülke Sorumluluk Ek B Ek 1 Ülkeleri (Türkiye ve Beyaz Rusya dışında) 1990 seviyesine göre 2008-2012 taahhüt döneminde % 5,2 azaltım 10 HAZİRAN 2013

Protokol ayrıca, emisyon ticareti, temiz kalkınma mekanizması ve ortak uygulama olmak üzere esnek piyasa bazlı mekanizmalarını ve uyum mekanizmasını tanımlamıştır. Emisyon Ticareti Kyoto Protokolü altında Ek B listesinde yer alan gelişmiş ülkelerden oluşan Sözleşme Tarafları emisyonlarını azaltma veya sınırlandırma hedeflerine sahiptirler. Bu hedefler 2008-2012 taahhüt dönemi için izin verilen emisyonlar veya tahsislendirilmiş miktar seviyesinde tanımlanmışlardır. Protokolün 17 nci Maddesi ile oluşturulan Emisyon ticareti kendilerine izin verilen emisyon miktarını aşmayan ülkelerin aşmadıkları kısmı emisyon sınırını aşan ülkelere satma hakkı tanımaktadır. Dünya Bankası rakamları ile 2011 yılında 10 milyar 218 milyon ton CO 2 eşdeğeri hacmi sahip olan küresel karbon pazarı 176 milyar Dolar değere sahiptir. Pazarın hacminin % 76 sını ve değerinin % 84 ünü Avrupa Birliği Emisyon Ticareti Sistemi oluşturmuştur. Temiz Kalkınma Mekanizması Protokolün 12 nci Maddesinde tanımlanan Temiz Kalkınma Mekanizması Protokolün Ek B listesinde yer alan taraflara emisyon azaltım projelerini gelişmekte olan ülkelerde uygulanmasına izin vermektedir. Bu projelerle, her biri 1 ton CO 2 eşiti olan ve Kyoto hedeflerini karşılamada sayılabilecek olan satılabilir sertifikalandırılmış emisyon azaltım kredileri sağlanmaktadır. Kırsal kesimde güneş panelleri ile elektrik üretimi ve enerji verimli buhar kazanı kurulumu gibi çalışmalar Temiz Kalkınma Mekanizması projelerine örnek olarak verilebilir. Temiz Kalkınma Mekanizmasına kayıtlı 6755 proje bulunmaktadır. Ortak Uygulama Protokolün 6 ncı Maddesinde tanımlanan Ortak Uygulama Mekanizması Protokolün Ek B listesinde yer alan Taraflara diğer Ek B Tarafında emisyon azaltımı projesi uygulama hakkı tanımaktadır. Bu projeler sonucunda her biri 1 ton CO 2 eşiti olan ve Kyoto hedeflerini karşılamada sayılabilecek emisyon azaltım birimleri kazanılır. 2012-Sonrası Rejim 2012 sonrası rejimi belirlemek adına Bali Yol Haritası, 2007 yılında düzenlenen 13 üncü Taraflar Konferansında hazırlanmıştır. Yol Haritası ile 2012 sonrası yürürlükte olacak bir anlaşmanın 2009 yılında imzalanması planlanmıştır. Yeni yol haritasında sürecin ortak vizyon, azaltım, uyum, teknoloji ve finans olmak üzere 5 yapı taşının altında ilerlemesi kararlaştırılmıştır. Daha sonra 6 ıncı yapı taşı olarak kapasite inşası eklenmiştir. 2009 yılında Kopenhag da gerçekleştirilen 15 inci Taraflar Konferansında, evrensel bir oy birliği sağlanamayarak 2012-sonrası rejimi belirleyecek anlaşma imzalanamasa da Kopenhag Mutabakatı ile iklim değişikliği politikaları en üst politik seviyeye çıkarılmıştır. Artan ortalama küresel sıcaklığın 20C nin altında tutulması; 2020 sonrası için Ek-1 ülkelerinin sera gazı emisyonu azaltım hedeflerini, Ek-1 Dışı ülkelerin ise ulusal programlarına uygun azaltım faaliyetlerini (NAMA) bildirmesi; Afrika, Az Gelişmiş Ülkeler ve Küçük Ada Devletlerinin uyum faaliyetlerinin finansmanına öncelik verilmesi; gelişmekte olan ülkelerin uyum ve azaltım faaliyetlerinin finansmanı için 2010-2012 periyodunda 30 milyar Dolar, 2012-2020 arasında yıllık 100 milyar Dolar kaynak sağlaması; Kopenhag Yeşil Çevre Fonu nun oluşturulması ve 2015 yılında bu mutabakatın uygulanmasına yönelik değerlendirme yapılması kararları alınmıştır. 2010 yılında Kankun da gerçekleştirilen 16 ıncı Taraflar Konferansı sonucunda Kankun Anlaşması olarak adlandırılan kararlar ile Teknoloji Mekanizması, Yeşil İklim Fonu başta olmak üzere Kopenhag da kurulan çerçeve kapsamında ilerleme kaydedilmiştir. 2020-Sonrası Rejim Kyoto Protokolü nün ikinci taahhüt dönemine geçilmesi ve Kyoto sonrası için 2020 yılında yürürlüğe girecek yeni anlaşmanın 2015 yılına kadar imzalanması, 2011 tarihinde Durban da gerçekleştirilen 17 inci Taraflar Konferansı ile kararlaştırılmıştır. Bu bağlamda, yeni protokolü hazırlamak üzere Gelişmiş Eylem için Durban Platformu Geçici Çalışma Grubu kurulmuştur. HAZİRAN 2013 11

18 inci Taraflar Konferansı Doha da gerçekleştirilmiştir. Doha da Durban kararı pekiştirilmiş olup Kyoto Protokolü altında yer alan esneklik mekanizmalarının da devamı hususunda mutabık kalınmış ve yeni anlaşma için taslak müzakere notunun 2014 yılı sonuna kadar bitirilmesine, 2013 yılı içerisinde birçok üst düzey katılımlı toplantılar yapılmasına karar verilmiştir. BMİDÇS Mekanizmalarında gelinen son noktaya baktığımızda, Temiz Kalkınma Mekanizması özelinde; mekanizmanın devam etmesi kararının yanı sıra 1 Ocak 2013 itibariyla Protokolün ikinci taahhüt döneminde azaltım taahhüdü bulunmayan ülkelerin Mekanizmadan yararlanamaması ve Protokolün birinci taahhüt döneminden sertifikalandırılmış emisyon azaltım birimlerinin yalnızca % 2,5 inin ikinci döneme aktarılması kararlaştırılmıştır. Kyoto Protokolü nün ilk taahhüt döneminde Protokolü imzalamasına rağmen Parlamentosundan onay alamayıp Protokol dışında kalan ABD, ikinci taahhüt döneminde de yer almayacaktır. ABD nin yanı sıra Rusya, Kanada, Japonya ve Yeni Zelanda da Kyoto Protokolünün ikinci taahhüt döneminde yükümlülük almamışlardır. Ulusal Programlara Uygun Azaltım Faaliyetleri (NAMA) Sicili şümulünde baktığımızda; gelişmekte olan ülkelerin NAMA projelerini sicile işlemesi, NAMA lar için gelişmiş ülkelerin ve Küresel Çevre Fonu, Yeşil İklim Fonu, iki taraflı ve çok taraflı kurumların teknik ve finansal destek sağlaması kararlaştırılmıştır. Doha itibari ile sicile kayıtlı 8 NAMA projesi ile 13.5 milyon Dolar destek talep edilmekte olup İngiltere ve Almanya tarafından gelişmekte olan ülkelere NAMA geliştirmeleri için 70 milyon Euro destek ilan edilmiştir. Teknoloji Mekanizması Özelinde; Bali Yol Haritası nın yapıtaşlarından biri olan Teknolojilerin Geliştirilmesi ve Transferi kapsamında bir Teknoloji Mekanizmasının kurulması kararı 2009 tarihli 15 inci Taraflar Konferansında alınmıştır. Planlanan Mekanizma, Kankun da gerçekleştirilen 2010 tarihli 16 ıncı Taraflar Konferansı da kurulmuştur. 1/CP.16 sayılı Taraflar Konferansı kararı ile kurulmuş olan Teknoloji Mekanizması, Teknoloji İcra Komitesi (Technology Executive Committee - TEC) ve İklim Teknoloji Merkezi ve Ağı (Climate Technology Centre and Network - CTCN) olmak üzere iki organdan oluşturulmuştur. İklim Değişikliği Müzakereleri ve Türkiye Türkiye; BMİDÇS ye 2004 yılında ve Kyoto Protokolü ne 2009 yılında taraf olmuş, ancak, Kyoto Protokolü nün ilk uygulama döneminin bittiği 2012 tarihine kadar sayısal bir emisyon azaltım ve sınırlama hedefi almamıştır. Türkiye paralel olarak önümüzdeki dönemde de herhangi azaltım taahhüdünde bulunmayacaktır. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Müzakere Süreci kapsamında 2001 yılında Marakeş de gerçekleştirilen 7 nci Taraflar Konferansında alınan 26/CP.7, 2010 yılında Kankun da gerçekleştirilen 16 ncı Taraflar Konferansında alınan 1/CP.16, 2011 yılında Durban da gerçekleştirilen 17 nci Taraflar Konferansında alınan 2/CP.17 ve 2012 yılında Doha da gerçekleştirilen 18 inci Taraflar Konferansında alınan 1/ CP.18 sayılı kararlar doğrultusunda Türkiye nin; Sözleşmenin Ek-1 ülkelerinden farklı bir konumda olduğunu kesinleştirilmiş, iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında yapacağı çalışmaların finansman, teknoloji transferi, kapasite geliştirme ihtiyacına yönelik Sekretarya nın çalışma yapmasının önünü açmıştır. Kyoto Protokolü esneklik mekanizmaları olan Emisyon Ticareti, Temiz Kalkınma Mekanizması ve Ortak Uygulama dan faydalanamayan Türkiye 16.329.814 ton CO 2 eşleniği yıllık sera gazı azaltım potansiyeline sahip 218 proje ile gönüllü karbon piyasasında faaliyet göstermektedir. 12 HAZİRAN 2013

Sanayi, İklim Değişikliği ve Teknoloji İklim Değişikliği ve Enerji Verimliliği Şubesi (Sanayi Genel Müdürlüğü) İklim değişikliği kapsamında uluslararası temel müzakere konuları ortak vizyon, azaltım, uyum, teknoloji transferi ve finansman başlıklarında yürütülmektedir. Teknoloji transferi yeni bir teknoloji transferi mekanizmasının oluşturulması ve bu mekanizmadan sağlanan desteği azaltım ve teknolojiyi kullanma potansiyellerine göre kullanılması olarak tanımlanmaktadır. İklim değişikliği siyasi boyutları göz önünde bulundurarak teknolojik önlemlerin dikkate alınmasını gerektirmektedir. Bu noktada teknoloji üreten ülkeler ile teknoloji açısından dışa bağımlı olan ülkeler arasındaki çelişkiler ortaya çıkmaktadır. Kyoto Protokolü nde emisyon azaltımı hedeflendiğinden beri özellikle ve yoğun olarak gelişmiş ülkeler üzerinde emisyon azaltım baskısı oluşmuştur. Bu hedeflere ulaşmak için daha az sera gazı oluşturan teknolojilerin geliştirilmesine ve dünya çapında yaygınlaştırılmasına ihtiyaç duyulmuştur. Bu bağlamda Protokol iklim değişikliği teknolojilerinin gelişimini 1998-2003 yılları arasında hızlandırmıştır. Bu yıllarda söz konusu alandaki büyüme yaklaşık % 9 olmuştur. Tüm bu gelişmelere karşın Protokol uluslararası bağlamda teknoloji akışına bir etki göstermemiştir. Teknoloji transferleri daha çok gelişmiş ülkeler arasında olmuştur. Gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere transfer % 18 oranı ile düşük kalmıştır fakat bu alanda artış işaretleri görülmektedir. Gelişmekte olan ülkeler arasında transfer ise gerçekleşmemiştir. Türk sanayisi için sürdürülebilir kalkınma ilkeleri çerçevesinde çevre politikalarının uygulanması sanayi stratejisinin önemli bir parçası olup bu sürecin doğru geçiş stratejileri ile yönlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Türkiye de üretilen ürünlerin rekabet gücünün çevreye duyarlı üretim süreçlerinin kullanılmasına bağlı hale gelmesi yakın bir gelecekte kaçınılmaz olacaktır. Ayrıca Türk sanayisi, hızlı büyüme süreci ile birlikte enerjinin verimli kullanılmasını da sağlamak durumundadır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından gerçekleştirilen 2011 yılı envanter sonuçlarına göre 2011 yılında toplam seragazı emisyonu CO 2 eşdeğeri olarak 422,4 milyon ton (Mt) olarak tahmin edilmiştir. 2011 yılı emisyonlarında CO 2 eşdeğeri olarak en büyük payı % 71 ile enerji kaynaklı emisyonlar alırken, bunu sırasıyla %13 ile endüstriyel işlemler, % 9 ile atık ve % 7 ile tarımsal faaliyetler takip etmiştir. Sanayi kaynaklı emisyonların değeri ise 56, 21 milyon ton CO 2 eşdeğeri olarak hesaplanmıştır. Ayrıca yine endüstriyel faaliyetlerden kaynaklanan fakat enerji kullanımı nedeniyle ortaya çıkan emisyonlar ise 57,53 milyon ton CO 2 eşdeğeri olarak hesaplanmıştır (TÜİK, 2013). Yakıt tüketimi ve proses kaynaklı olmak üzere toplamda sanayiden kaynaklanan emisyonlar 113,74 milyon ton CO 2 eşdeğeri olup toplam CO 2 emisyonları içinde % 26,93 gibi bir oran teşkil etmektedir. Tablo: Sanayi Sektöründen Kaynaklanan Emisyonlar Endüstriyel İşlemler Oran Milyon ton CO 2 eşdeğeri Proses kaynaklı % 13 56,21 Enerji Kaynaklı % 13,93 57,53 Toplam % 26,93 113,74 HAZİRAN 2013 13

Bakanlığımız çalışmaları dâhilinde çevre ve iklim değişikliği konularındaki gelişmeleri takip etmek, sanayi politikası oluşturma çalışmalarında değerlendirmek ve gerekli tedbirlerin alınmasına yardımcı olmak hususlarında Sanayi Genel Müdürlüğümüz sorumlu birim olarak görevine devam etmektedir. Bu bağlamda gerçekleştirilen faaliyetlerden bazıları aşağıdaki başlıklar bazında sunulmaktadır. BMİDÇS kapsamında Teknoloji ile İlgili Gelişmeler Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) kapsamında yürütülen müzakerelerin genel koordinasyonu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından sağlanmakta olup Teknolojilerin Geliştirilmesi ve Transferi başlığı altında gerçekleştirilen çalışmalar Bakanlığımız tarafınca yürütülmekte ve gerekli görüldüğü durumlarda ülke içi koordinasyon sağlanmaktadır. Sera gazı eğilimlerin değiştirilmesi için ortaya konacak bütün çözümlerde teknolojinin kilit bir görev üstlendiği, ancak yalnız teknoloji geliştirmenin ve transferinin de yeterli olmadığı bir gerçektir. İleri teknolojilerin transfer edilmesinde, transfer edilen teknolojinin doğru seçimi son derece önemlidir. Teknoloji transferi ile başlayan süreç teknoloji geliştirme yeteneği kazanmaya evrilmelidir. Bu bağlamda Ar-Ge ye ayrılan finansın artırılması ve uzun dönemli Ar-Ge yeteneği kazanılması gerekmektedir. Teknoloji açısından diğer önemli bir konu ise teknolojilerin yayılımıdır. Dünyada emisyon azaltımı sağlayan birçok teknoloji vardır fakat kullanımları sınırlıdır ve yeterince yaygınlaşmamışlardır. Bu konu da önemle üzerinde durulması gereken bir alandır. Teknolojilerin Geliştirilmesi ve Transferi başlığı altındaki uluslararası çalışmaların sonucunda bir Teknoloji Mekanizması kurulması kararı alınmıştır. Söz konusu Teknoloji Mekanizması, iklim değişikliği ile ilgili emisyon azaltım ve uyum faaliyetlerini desteklemek amacıyla teknoloji geliştirme ve transferi konularındaki eylemlerin uygulanmasını kolaylaştıracağı düşünülen bir araçtır. Bu mekanizma; 1. Teknoloji İcra Komitesi (Technology Executive Committe) ve 2. İklim Teknoloji Merkezi ve Ağı olmak üzere iki önemli bileşenden oluşmaktadır. Teknoloji İcra Komitesi Teknoloji Mekanizmasının lokomotifi olarak düşünülen Teknoloji İcra Komitesi nin işlevleri arasında: Teknolojilerin geliştirilmesi ve transferini kolaylaştıracak eylem, politika ve program tavsiyelerinde bulunmak, Kamu, özel sektör, kâr amacı gütmeyen kuruluşlar ile akademi ve araştırma topluluğu arasında işbirliğini geliştirmek, Teknolojinin geliştirilmesi ve transferinin önündeki engellere ilişkin tavsiyelerde bulunmak, İlgili uluslararası paydaş ve girişimlerle işbirliği yaparak teknoloji faaliyetleri arasında tutarlılığı sağlamak, Ulusal, bölgesel ve uluslararası seviyede teknoloji yol haritalarının ve eylem planlarının geliştirilmesini ve kullanılmasını teşvik etmek yer almaktadır. Söz konusu komite toplantılarına ve çalışmalarına 2012 yılından itibaren Sanayi Genel Müdürü Süfyan Emiroğlu üye olarak katılım sağlamaktadır. Komite çalışmaları kapsamında özellikle iklim değişikliğine uyum ile ilişkili konulara ağırlık verilmekte olup iklim teknolojilerine ilişkin engeller ve geliştirilmesini sağlayan faktörlere yönelik çalıştaylar gerçekleştirilmesi, teknik dokümanlar hazırlanması, paydaş kuruluşlarla işbirliği ortamının geliştirilmesi amacıyla tematik diyalog oturumları gerçekleştirilmesi gibi faaliyetler hayata geçirilmektedir. Bunlarla birlikte, teknoloji yol haritalarına ilişkin bir envanterin çıkarılması ve bu konudaki eksikliklerin belirlenmesi amacıyla bir görev gücü oluşturulmuş; söz konusu görev gücü çalışmalarında ülkemiz adına Süfyan Emiroğlu da yer almıştır. Komite çalışmaları 2013 yılında da devam etmektedir. 14 HAZİRAN 2013

İklim Teknoloji Merkezi ve Ağı Teknoloji Mekanizmasının bir diğer bileşeni olan İklim Teknoloji Merkezi ve Ağı gelişmekte olan ülkelerin teknoloji geliştirilmesi ve transferi ile ilgili faaliyetlerini desteklemek için ürün, hizmet ve ortaklık geliştirmek amacıyla kurulmuş olan bir yapıdır. İklim Teknoloji Merkezi ne ev sahipliği yapacak kuruluşun seçim süreci Teknoloji İcra Komitesi üyeleri tarafından oluşturulan bir değerlendirme paneli, BMİDÇS Yürütme Yardımcı Organı ve Sekretaryasının destekleri ile tamamlanmıştır. Birleşmiş Milletler Çevre Programı (United Nations Environment Programme - UNEP) başkanlığında 13 kuruluşun oluşturduğu konsorsiyumun İklim Teknoloji Merkezine ev sahipliği yapmasına karar verilmiştir. Görevleri arasında; Teknoloji döngüsü kapsamındaki taleplerin ve bu taleplere verilecek cevapların yönetimi, Teknoloji transferini hızlandıran işbirliğinin teşviki, Teknolojilerin geliştirilmesi ve transferi için ağların ve ortaklıkların güçlendirmesi ve Kapasite geliştirme eylemlerinin hayata geçirilmesi gibi faaliyetler yer almaktadır. Ulusal Yetkilendirilmiş Kuruluş (National Designated Entity) aracılığıyla Sözleşmeye taraf olan ülkelerin söz konusu merkez ile bağlantısı sağlanacaktır. Ulusal Yetkilendirilmiş Kuruluş un görevleri arasında: Ülkedeki İklim Teknoloji Merkezi ve Ağı çalışmalarında odak noktası olarak hareket etmesi, Merkeze yapılacak olan ulusal başvuruları yönetmesi ve talepleri önceliklendirmesi, Ulusal kalkınma ve iklim stratejileri ile uyumlu olarak iklim teknolojileri kapsamında öncelikli ihtiyaçların tanımlanması, bulunmaktadır. Bir merkez ve ağdan oluşan İklim Teknoloji Merkezi ve Ağı; Ulusal Yetkilendirilmiş Kuruluşlardan gelecek talep doğrultusunda UNEP ve UNIDO nun yer aldığı Çekirdek Merkez ve diğer konsorsiyum ortaklarının yer aldığı Teknik Kaynak Havuzu gibi bileşenleri içermektedir. Ağ ise gelişmekte olan ülkelerin teknolojilerin geliştirilmesi ve transferi ile ilgili taleplerine cevap verebilecek ulusal teknoloji merkezleri ve enstitüleri; bölgesel iklim teknoloji merkezleri ve ağları; hükümetler arası, uluslararası, bölgesel ve sektörel kuruluşları; teknolojilerin geliştirilmesi ve transferine katkıda bulunabilecek ortaklıkları ve teşebbüsleri ve araştırma, akademik, finansal, hükümet dışı, özel sektör ve kamu sektörü kuruluşları, ortaklıkları ve teşebbüslerini içeren ilgili enstitüleri kapsayacaktır. Ayrıca İklim Teknoloji Merkezi ve Ağı kapsamındaki çalışmalara stratejik yönlendirme sağlayacak olan bir Danışma Kurulu oluşturulmuş olup; Kurul BMİDÇS ye taraf Ek-1 ve Ek-1 dışı ülkelerden eşit dağılımda olacak şekilde 16 taraf ülke, TEC Başkanı ve Yardımcısı, Yeşil İklim Fonu Kurulu Başkan Yardımcısı veya görevlendirdiği bir üye, Adaptasyon Komitesinden Başkan veya Yardımcısı, Daimi Komite Başkan Yardımcısı veya görevlendirdiği bir üye, İklim Teknoloji Merkezi ve Ağı Direktörü ve sivil toplum kuruluşları BMİDÇS Gözlemci kuruluşlarından üç üye olmak üzere toplam 25 üyeden oluşacaktır. Danışma Kurulu Sekretaryası İklim Teknoloji Merkezi Direktörü tarafından gerçekleştirilecektir. Konuyla ilgili gelişmeler Sanayi Genel Müdürlüğü tarafından takip edilmekte olup Ulusal Yetkilendirilmiş Kuruluş adaylık süreci devam etmektedir. İklim Değişikliği Kapsamında Sanayide Teknoloji İhtiyaç Değerlendirmesi ve Sera Gazı Azaltım Potansiyelinin Belirlenmesi Projesi BMİDÇS 7. Taraflar Konferansı ndan itibaren gelişmekte olan ülkeler iklim değişikliği alanındaki teknolojik ihtiyaçları üzerinde durmakta ve Sözleşmenin 4.1. Maddesi gereğince tüm taraflar sera gazı emisyonlarını azaltmak ve önlemek adına tüm sektörlerde (enerji, ulaştırma, sanayi, tarım, ormancılık ve atık yönetimi) teknoloji transferine, geliştirilmesi, uygulanması ve yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalarda bulunmalı ve işbirliği yapmalıdır. BMİDÇS kapsamında Teknoloji Geliştirilmesi ve Transferi konusunda temel husus taraf HAZİRAN 2013 15

ülkelerce iklim değişikliğine yönelik olarak gerçekleştirilen Teknoloji İhtiyaç Değerlendirmesi çalışmaları olup iklim değişikliği kapsamında azaltım ve uyuma yönelik ulusal teknolojik önceliklerin belirlenmesi olarak tanımlanmaktadır. Sera gazı emisyonlarının azaltılmasını sağlayan teknoloji ve uygulamaların geliştirilmesi; politikaların belirlenmesi, araştırma geliştirme çalışmaları ve programların uygulanmasına bağlıdır. Halen gerek ülkemizde gerekse diğer ülkelerde farklı sektörler için farklı teknolojik uygulamalar bulunmasına rağmen bu uygulamalar; hammadde özellikleri, enerji ihtiyacı (türleri ve miktarları), teknoloji düzeyleri, üretim alışkanlıkları, yetişmiş insan gücü ihtiyacı, ürün kalitesi, yan ürünler, atıklar ve maliyet gibi pek çok faktörün etkisi ile farklılıklar göstermektedir. Teknoloji seçimi yapılırken tüm bu faktörlerin bir arada değerlendirilmesi ve gerektiğinde ülkemiz koşullarına uygun teknolojik değişikliklerin yapılması gerekmektedir. Ayrıca aynı sınai üretimi sağlayacak değişik pek çok üretim prosesi bulunmaktadır. Bunların her birinin diğerlerine kıyasla üstün ve zayıf yönleri bulunmaktadır. En uygun teknolojilerin seçiminde tüm bu üstün ve zayıf yönler ile ülkemiz koşullarının birlikte değerlendirilmesi ve en uygun teknolojilerin belirlenmesi gerekmektedir. Bu sayede emisyon azaltımı için teknoloji seçimi yapılırken, en uygun teknolojilerin seçilmesi sonucu, uygun olmayan teknolojinin seçilmesinin getireceği 16 HAZİRAN 2013 ekonomik kayıpların da önüne geçilmiş olacaktır. Ülkemizde sanayi sektörüne yönelik teknoloji ihtiyaç değerlendirmesi çalışmaları Sanayi Genel Müdürlüğünce hayata geçirilmektedir. Bu kapsamda, İklim Değişikliği Kapsamında Sanayide Teknoloji İhtiyaç Değerlendirmesi ve Sera Gazı Azaltım Potansiyelinin Belirlenmesi projesi hazırlanmış ve Yatırım Programına sunulmuştur. 2012 Yatırım Programına alınan ve TÜBİTAK-MAM işbirliği ile gerçekleştirilen proje 16 Mart 2012 tarihinde başlatılmıştır. Projenin süresi 24 aydır. Projede temel olarak; Ulusal ve uluslararası iklim değişikliği faaliyetleri ve gelişmeleri bağlamında sanayimizden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının teknolojiye bağlı olarak ne oranda, nasıl ve hangi maliyetle azaltılabileceğinin ortaya konulması, Bu kapsamda tüm sanayi sektörlerinde uygulanabilecek uygun bir metodolojinin geliştirilmesi hedeflenmektedir. Projede aynı zamanda, Değişen pazar ve üretim şartlarına bağlı olarak sanayimizin rekabet gücünün korunmasına/geliştirilmesine, Teknolojik değişimin sağlanmasına, İklim dostu üretime geçilmesine ve bu konuda sanayi sektöründe farkındalık artırılmasına destek olunması da amaçlanmaktadır. Proje iki bileşenden oluşmaktadır. Bunlar, 1. Seçilmiş sektörlerden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının teknolojik değişime bağlı olarak ne oranda, nasıl ve hangi maliyetle azaltılabileceğinin ortaya konulması ve 2. Tüm sanayi sektörlerine uygulanabilecek, emisyon azaltımı için çevre dostu teknolojiler odaklı uygun bir metodolojinin geliştirilmesi ve sektörlerin iklim değişikliği ve iklim dostu teknoloji konularında farkındalıklarının artırılmasıdır. Proje çıktıları, sektörlere çalışmalarında önemli bir girdi sağlayacaktır. Proje sonunda seçilen sektörlere yönelik mevcut durum raporu, mevcut en iyi teknolojiler raporu, emisyon azaltım potansiyeli raporu ve ortaya çıkan teknoloji ihtiyacının yerli imkânlarla geliştirilmesine dair araştırma raporu çıkarılacaktır. Üç sanayi tesisine ait fizibilite raporları hazırlanacaktır. Bunlarla birlikte, tüm sanayinin (büyük ölçekli işletmeler, KOBİ ler) yararlanacağı iklim değişikliğiyle mücadele konusunda kılavuz bir kitap/rehber ve sektörel kitap/rehberler yayınlanacaktır. Tüm sanayi sektörlerine uygulanabilecek, emisyon azaltımı için çevre dostu teknolojiler odaklı ve proje kapsamında ele alınmayan diğer sanayi sektörleri için referans olacak uygun bir metodolojinin geliştirilmesi de projenin önemli çıktılarından biri olarak görülmektedir.

Proje kapsamında demir-çelik, çimento, petrokimya, cam, şeker, kireç ve seramik sektörleri ele alınmış olup bu zamana kadar yaklaşık 300 tesise ziyaret veya anket yoluyla ulaşılmıştır. Ayrıca sektörlere yönelik olarak sonbaharda yapılması planlanan çalıştaylarda, elde edilen teknoloji değerlendirme sonuçlarının paylaşılması ve tartışılması planlanmaktadır. Sanayicilerin iklim değişikliği ve proje çıktıları konusunda bilgilendirileceği seminerlerin ise Aralık 2013-Şubat 2014 döneminde yapılması öngörülmektedir. Proje sonucunda sanayi sektörümüzün emisyon azaltım potansiyelinin ve maliyetinin ortaya çıkarılması ile uluslararası düzeyde ülkemizin belirleyeceği pozisyon ve alabileceği yükümlülüklerin belirlenmesi hususlarına önemli katkı sağlanması öngörülmektedir. Ayrıca ülkemiz sanayi üretiminde ilk sıralarda yer alan sektörler için, emisyon azaltımı ile teknoloji geliştirme ve transferi konularında yol gösterici nitelikte olan dokümanlar/ rehberler oluşturulmasının bu sanayi kollarının konuyla ilgili farkındalıklarının ve altyapılarının gelişmesine katkı sağlaması beklenmektedir. Temiz Enerji Teknoloji Yarışması Küresel Çevre Fonu (GEF) tarafından desteklenecek olan ve Temiz Enerji Teknoloji İnovasyon Yarışması ve Hızlandırma Programı kapsamında KOBİ ler için Temiz Teknoloji Programı isimli proje hazırlanmıştır. Temiz teknoloji yenilik yarışması düzenleme ve KOBİ ler için temiz teknoloji başlangıçlarını hızlandırma programlarını uygulama çerçevesinde Türkiye ye destek olması amaçlanan bir proje olarak hayata geçirilmesi planlanmaktadır. Bakanlığımız ve TÜBİTAK başta olmak üzere Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, KOSGEB ve TTGV proje ortakları arasında yer almaktadır. Proje Yönlendirme Kurulu Başkanlığı ise Bakanlığımız tarafından gerçekleştirilecektir. Proje kapsamında, temel olarak Temiz Teknoloji Yarışması ve Hızlandırma Programları ile temiz enerji teknolojileri mucitleri belirlenecek, eğitilecek ve desteklenecektir. Bunlarla birlikte Yarışma ve programın uygulanmasını sağlamak amacıyla gerekli stratejiler ve düzenlemeler gerçekleştirilerek yol haritaları geliştirilecektir. Ayrıca, proje dahilinde ve haricinde, Temiz Teknoloji Yarışmaları ve Hızlandırma Programlarının düzenlenmesi ile ilgili ulusal idari kapasitenin arttırılmasına yönelik faaliyetler gerçekleştirilecektir. Hazırlanan proje dokümanı paydaşlar ile paylaşılarak görüşler alınmış ve başvuru süreci tamamlanmıştır. İlk değerlendirme aşamasını geçen projenin 2013 yılının ikinci döneminde başlaması planlanmaktadır. Üç yıl sürmesi öngörülen projenin toplam bütçesi 3.000.000 ABD Doları'dır. Konu ile ilgili olarak: Sanayi Genel Müdürlüğü Çevre, Enerji ve İstihdam Daire Başkanı (V) Mithat KAYA-0312 201 54 42 İklim Değişikliği ve Enerji Verimliliği Şube Müdürü (T) Tuğba DİNÇBAŞ-0312 201 56 10 Avrupa Birliği Uzmanı Abdullah Buğrahan KARAVELİ-0312 201 55 42 Sanayi ve Teknoloji Uzman Yardımcısı Damla SAĞLAM ŞATIR-0312 201 56 36 Sanayi ve Teknoloji Uzman Yardımcısı Emre EKEN-0312 201 56 39 HAZİRAN 2013 17

Makale SÜRDÜRÜLEBİLİR SANAYİ SÜRDÜRÜLEBİLİR SANAYİ Abdullah Buğrahan KARAVELİ / AB Uzmanı (Sanayi Genel Müdürlüğü) 10 uncu yüzyılın en bilgili Müslüman âlimlerinden ve müelliflerinden biri olan el-biruni; İnsan doymak bilmez arzuları uğruna diğer alemleri istismar etme hakkına sahip değildir ve onları ancak Allah ın yasasına ve tarzına uygun olarak kullanabilir derken kendisinden binyıl sonra Mahatma Gandhi; Dünyada insanlığın ihtiyaçlarını karşılayabilecek kadar kaynak var fakat açgözlülüğü doyuracak kadar yok diyerek aslen bütün sorunların sebebini adres göstermişlerdir. Oluşumu itibari ile kendi asimilasyon kapasitesini aşmadan döngüsünü sürdüren dünya, özellikle Sanayi Devrimi nin başlangıcı ile insan kaynaklı bozulmanın yaşandığı Antroposen dönemine girmiştir. Dünya, antroposen ile iklim değişikliği önderliğinde 9 ana çevresel tehdite maruz kalmıştır. Bu tehditlerden biyoçeşitlilik kaybı sınırı hayli aşmış, azot döngüsü sorunları müsamaha sınırını aşmış olup iklim değişikliği geri dönüşü olmayan eşik değere yaklaşmaktadır. Dünya tarihi günümüzü içeren son döneme kadar 5 ekolojik yok oluş (ordovician, devonian, permian, triassic, cretaceous) yaşamış olup ani iklim değişikliğinin de sebeplerinde biri olduğu günümüzü içeren altıncı ekolojik yok oluş ise antroposen olarak adlandırılmaktadır. Sanayi Devrimi'nin etkilerinin başlangıcı kabul edilen 1850 de 1,2 milyar nüfusa sahip olan Dünya 0,5 GTEP/yıl enerji talebine sahip iken 20 nci yüzyıl sonundan itibaren 10 GTEP/yıl enerji talebine ve 2011 itibari ile 7 milyardan fazla nüfusa sahip olmuştur. Değişim incelendiğinde son 150 yılda 7 kat nüfus artışına paralel olarak 20 kat enerji talebi artışı gerçekleşmiştir. Malthus un tespiti ile kaynakları aritmetik ve nüfusu geometrik artan dünyanın nüfusu yüzyıl sonunda 10 milyara ulaşacaktır. Karşı karşıya olduğumuz en büyük küresel tehdit olan iklim değişikliği özelinde bakacak olursak; Dünya'nın ortalama sıcaklığı son 100 yılda 0.74 0C artmış, 1978 den beri Arktik Buzları her on yılda % 2.7 küçülmüş, en az 420 fiziksel süreç, biyolojik tür ve toplulukta değişim yaşanmış, deniz seviyesi 20 nci yüzyılda 10-20 cm yükselmiş, aşırı olaylar sıklaşmış, alg, plankton ve balık mevsimlerinde kaymalar yaşanmış, yağış rejimleri hatırı sayılır şekilde değişmiştir. Antroposenin efsunlu sözcüğü büyüme, daha fazla insana hizmet etmesi ve daha çok paranın el değiştirmesi ile ekonominin boyutunu genişletmiştir. Sabit olmayan bilakis yalnızca büyüme, küçülme ve krizlere sahip olan mevcut piyasa ekonomisinin en önemli kaynakları enerji ve doğal kaynaklardır. Hidrokarbon temelli günümüz enerji üretimin en önemli üç aktöründen biri olan petrol, çıkarımı ve işlenmesi gün geçtikçe daha maliyetli olan ve çevresel riskleri daha da artan bir enerji kaynağı durumuna gelmiş olmasını sabık Suudi Petrol Bakanı; Nasıl taş devri taş bittiği için bitmediyse petrol devri de petrolün bitmesinden çok daha erken bitecek diyerek izhar etmiştir. Günümüzde ekonomik olarak petrolün modası geçmekte ve petrol yenilenebilir enerji tarafından ikame edilmekte olsa da kaya gazı olarak da bilinen şeyl gazının popülerleşmesi ile Uluslararası Enerji Ajansının Dünya Enerji Görünümünün doğalgazın altın çağı iddiası gerçekleşebilecektir. Enerjinin yanında piyasa ekonomisinin en önemli diğer girdisi olan doğal kaynaklar açısından da durum benzerdir. Yüksek teknolojili elektronik sanayi, tükenmekte olan ve bazılarının ekonomik olarak kaygı edilecek derecede kıtlık seviyesinde olduğu nadir metalik ve ametalik minerallere bağlıdır. Metaller, modern medeniyetin vazgeçilmezleri olan enerji, fabrika proses aksamları, ulaşım araçları imalatı, tarımsal makine üretimi, otoyol altyapısının inşası, boru hatları üretiminde en önemli yeri almaktadırlar. Londra 18 HAZİRAN 2013