Bu anayasa değişikliği herhangi bir ekonomik sorunumuza çare olacak mı? HAYIR! 1. Bu anayasa değişikliği teklifi 80 milyonun gelirinin azalmasını vaat ediyor. Gelirimizin düşmesine, fakirleşmeye ve yokluğa HAYIR! Fiili başkanlık döneminde 80 milyon hep beraber fakirleştik. 2014 yılında 12 bin 112 dolar olan kişi başına milli gelir 2016 yılında 10 bin 807 dolara düştü. Yani fiili başkanlık döneminde her birimizin ortalama geliri 1305 dolar azaldı. Hukukun yerine keyfiyet geçtikçe, devlet kurumları yerine şahsileşmiş yönetim biçimi geçtikçe üretim duraksar, üretim duraksadıkça gelirler azalmaya başlar. Türkiye de son 2,5 yıldır yaşananlar uluslararası deneyimle de uyumlu. Tüm veriler demokrasilerde gelir düzeyinin tek adam yönetimi olan ülkelerden çok daha yüksek olduğunu gösteriyor. Demokrasilerde, 1990 2015 yılları arasında, yıllık ortalama kişi başına milli gelir 35 bin dolar. Otoriter rejimlerde ise 4700 dolar. Yani, demokrasilerde gelir otoriter rejimlerden 7,4 kat daha fazla. Bu anayasa değişikliği kabul edildiği takdirde kişi başına milli gelirimiz erimeye, 80 milyon beraber yoksullaşmaya devam edecek. 2. Bu anayasa değişikliği teklifi Türkiye ekonomisinin büyümesinin yavaşlamasını vaat ediyor. Büyüyemeyen, kalkınamayan bir ekonomik geleceğe HAYIR! Fiili başkanlık döneminde Türkiye ekonomisinin büyüme hızı yavaşladı. 2016 yılında Türkiye ekonomisi sadece yüzde 2,9 büyüyebildi. Bu oran son 7 yılın en düşük büyümesi. 1
Tek adam rejiminde kurallar değil, keyfilik egemen. Önceden tanımlanmış ve herkese eşit uygulanacağı bilinen kurallar ve güçlü kurumlar olmayınca ekonomik kararlarda da keyfilik egemen oluyor. Keyfiliğin olduğu yerde hiç kimse yarın ne olacağını öngöremiyor. Yatırımlara ve mülklere bir gece yarısı kararnamesiyle el konulmayacağının güvencesi hiç kimse için kalmıyor. Yarın ne olacağı tahmin edilemez hale gelince, yatırım olmuyor, ekonomi büyümüyor. Parlamenter demokrasilerde büyüme başkanlıkla yönetilen ülkelerden çok daha yüksek. Başkanlık rejimlerinde büyüme oranı parlamenter demokrasilere kıyasla yılda 0,6 ile 1,2 puan daha düşük. Başkanlık rejimleriyle, parlamenter rejimlerin ortalama büyüme hızlarına göre düşünüldüğünde, Türkiye ekonomisinin büyüklüğünün iki katına çıkması 15 yıl daha uzun sürecek. Yani bu Anayasa değişikliği 80 milyonun ortak geleceğinden 15 yıl çalacak. 3. Bu anayasa değişikliği teklifi işsizlik vaat ediyor. Vatandaşına işsizliği hak gören düzene HAYIR! Fiili Başkanlık döneminde işsizlik son 7 yılın zirvesine çıktı. Ağustos 2014 de yüzde 10,1 olan işsizlik Aralık 2016 da yüzde 12,7 ye yükseldi. Fiili Başkanlık döneminde işsiz sayısı 928 bin kişi arttı. Aynı dönemde işsiz kadınların sayısı 378 bin kişi artarken, genç işsiz sayısı 219 bin kişi arttı. Tek adam rejimi siyasi ve ekonomik belirsizlik yaratıyor. Belirsizlik olunca yeni yatırım olmuyor; belirsizlik çarşıyı, pazarı, piyasaları vuruyor. Piyasa duruyor, işler azalıyor, istihdam yaratan KOBİ ler zor durumda kalıyor. Birçok KOBİ ya kapanıyor, ya da işçi çıkarmak zorunda kalıyor. Sonuçta işsizlik artıyor. 2
Demokrasilerde işsizlik otoriter rejimlere oranla çok daha düşük. Demokrasilerde işsizlik yüzde 7, otoriter rejimlerde ise yıllık ortalama yüzde 10. Tek adam rejiminin getirdiği belirsizliğin çarşıda, pazarda, piyasalarda yarattığı durgunluk derinleşeceği için Türkiye yüksek işsizliğe mahkum hale gelecek. Tek adam rejimi KHK larla yönetimi normalleştireceği, sürekli OHAL i getireceği için iş güvencesi giderek daha geniş kesimler için ortadan kalkacak. Bir gecede işini kaybetme korkusu hepimiz için derinleşecek. 4. Bu anayasa değişikliği teklifi artan enflasyon vaat ediyor. Vatandaşına hayat pahalılığını hak gören düzene HAYIR! Fiili Başkanlık döneminde enflasyon son 8,5 yılın zirvesine tırmandı. Ağustos 2014 de yüzde 9,54 olan enflasyon, 2017 Mart ayında yüzde 11,29 a çıktı. Peki, neden böyle? Enflasyonun düşmesi için bağımsız bir Merkez Bankası na ihtiyaç vardır. Tek adam rejimi bütün ekonomik kurumlar gibi Merkez Bankası na da siyasi baskı kurduğu için Merkez Bankası elindeki araçları doğru kullanamaz. Merkez Bankası bağımsız olmayıp, siyasi baskıya maruz kalınca enflasyon yükselir. Tek adam rejimleri, siyasi gerekçelerle ve kendi siyasi hesapları ve beklentileri doğrultusunda harcamaları arttırır, bütçe disiplinini yok eder. Bunun sonucunda enflasyon artar, tek adam rejiminin keyfiliği hayat pahalılığı olarak hepimize yansır. Demokrasilerde enflasyon otoriter rejimlere göre çok daha düşük. Demokrasilerde 1991-2015 yılları arasında ortalama yıllık enflasyon yüzde 3, otoriter rejimlerde ise yüzde 57. Tek adam rejimi gerçekleşirse enflasyon yükselmeye devam edecek, fiyatlar pahalanacak, alım gücümüz giderek azalacak. 3
5. Bu anayasa değişikliği teklifi artan gelir eşitsizliği, ekonomik adaletsizlik vaat ediyor. Vatandaşına adil bir ekonomik düzen vaat etmeyen anayasa değişikliğine HAYIR! Fiili Başkanlık döneminde gelir eşitsizliği arttı. 2014 de en zengin yüzde 10 nun geliri en düşük yüzde 10 dan 12,7 kat daha fazlaydı. 2015 de bu fark açıldı, 13,3 kata çıktı. Demokrasi olmayınca orta ve alt gelir gruplarının, emekçilerin hak aramaları zorlaşır, siyaset halkın alın teriyle geçimini sağlayan geniş kesimlerinin taleplerine daha duyarsız hale gelir. Eşitsizlik artar, gelir dağılımında adalet daha da bozulur. Demokrasilerde gelir dağılımı daha adil. Otoriter rejimlerde gelir eşitsizliği parlamenter sisteme kıyasla yüzde 16 ile 20 puan daha yüksek. Zaten adaletsiz olan gelir dağılımı daha da az adil olacak, ekonomik eşitsizlikler artacak. 6. Bu anayasa değişikliği teklifi Türkiye nin küresel rekabet gücünü azaltacak. Küresel gücümüzü zayıflatacak anayasa değişikliğine HAYIR! Fiili başkanlıkta küresel rekabet gücümüz azaldı. Küresel rekabet gücü endeksinde 2014 de Türkiye 144 ülke arasında 45. sıradayken, 2016 da 138 ülke arasında 65. sıraya geriledi. Fiili başkanlık sebebiyle Türkiye küresel rekabet gücünde 20 ülkenin daha gerisine düştü. Tek adam rejimleri doğaları gereği dünya ile ilişkilerinde daha çatışmacı, daha içine kapanık olma eğilimi gösterir. Demokrasinin gerilemesi, ülkenin uluslararası ilişkilerde yalnızlaşmasına, bu da ülkenin firmalarının küresel pazarlarda dezavantajlı hale gelmesine neden olur. Ülkenin rekabet gücü azalır. 4
Tek adam rejimleri, demokrasilerin aksine kamu kaynaklarını en verimli kullanana değil, iktidara en yakın olana kullandırır. Bunun sonucunda verimlilik düşer, ülke küresel rekabette zayıflar. Tek adam rejimleri özgür aklı, özgür düşünceyi ve bilimi baskı altına alır. Bunun sonucunda yüksek teknoloji üretim yapma, üretimi çağın gerekleri doğrultusunda daha verimli hale getirme olanakları azalır. Ülkenin rekabet etme gücü azalır. Demokrasilerin küresel rekabet gücü otoriter rejimlere göre daha yüksek. Demokrasilerde küresel rekabet gücü ortalama 5,2 iken, otoriter rejimlerde ortalama 3,6 ile çok daha düşük. Türkiye'nin küresel rekabet gücü zayıflamaya devam edecek, dünyanın güçlü ekonomileri arasında yer alamayacak. 7. Bu anayasa değişikliği teklifi mülkiyet haklarını ve mal güvenliğini ortadan kaldıracak, yatırım ortamını zayıflatacak. Mülkiyet hakkını ve mal güvenliğini ortadan kaldıracak anayasa değişikliğine HAYIR! Fiili Başkanlık döneminde Türkiye nin yatırım ortamı zayıfladı. İş yapma kolaylığı endeksinde 18 ülkenin gerisine düştük. Fiili Başkanlık döneminde mülkiyet hakları ve mal güvenliği zedelendi. Bir gece yarısı KHK sıyla şirketlere el konuldu. Kurumlar, dernekler kapatıldı. Bakanlar Kurulu'na istediği kamu kurumuna el koyup özel bir yapı olarak kurulan Varlık Fonu'na devretme yetkisi verildi. 80 milyonun ortak kurumu olan Ziraat Bankası'na, PTT'ye, ÇAYKUR'a ve daha birçok kamu kurumuna bu yetkiyle el konuldu. Mülkiyet hakkını güvence altına alan yargının bağımsız olması, hukuk kurallarının herkese eşit uygulanması ve hükümetin gücünün vatandaşlar lehine hukuk tarafından kısıtlanmasıdır. Demokrasilerde yargı bağımsız olduğu için, ne devlet ne de başka bir kurum/kuruluş/kişi hiç kimsenin mülkiyet hakkını haksız biçimde ihlal edemez. Ancak tek adam rejimlerinde yargı iktidarı 5
denetleme gücüne sahip olmadığından, hukuk güvencesi ve dolayısıyla mülkiyet hakkı ortadan kalkar. Demokrasilerde mülkiyet hakları ve mal güvenliği vardır, otoriter rejimlerde bu haklar ve güvenceler ortadan kalkar. Uluslararası Mülkiyet Hakları Endeksi nde mülkiyet hakları en kuvvetli 20 ülkenin 15 i parlamenter demokrasi iken, en zayıf 20 ülkenin 8 i otoriter rejimlerle yönetiliyor. Yargı bağımsızlığı tamamen ortadan kalkacağı, tek adamın gücünü denetleyen hiçbir fren mekanizması kalmayacağı, kararnamelerle karar alınan OHAL rejimi sürekli hale geleceği için hiçbirimizin mülkiyet hakkı ve mal güvenliği kalmayacak. 8. Bu anayasa değişikliği teklifi ekonomide istikrarsızlığı arttırmayı vaat ediyor. Ekonomik istikrarsızlığa HAYIR! Fiili başkanlıkta TL hızla değer kaybetti. Ekonomik istikrarsızlık derinleşti. Fiili başkanlık döneminde TL 150 para birimi arasında en çok değer kaybeden 10 para birimi arasına girdi. OHAL in uzatıldığı ve kalıcı kılacak Anayasa değişikliği gündeme geldiği Ekim 2016 dan itibaren bu değer kaybı ve ekonomik istikrarsızlık daha da arttı. Ekim 2016 dan bu yana TL 150 para birimi arasında en çok değer kaybeden 4. para birimi oldu. Tek adam rejiminde kararlar tek kişi tarafından verildiği için ekonominin aktörleri ekonomiye dair alınan kararların ekonomik gerçekler doğrultusunda mı, yoksa tek adamın siyasi çıkarlarına göre mi şekilleneceğini öngöremezler. Bu belirsizlik, öngörülebilirliğin azalmasına, ekonomik aktörlerin önünü görememesine, yani istikrarsızlığa yol açar Tek adam rejimleri, tek adamın siyasi çıkarlarına göre keyfi karar alınmasını mümkün kıldığı, hukuk denetimini ve demokratik denge/denetleme mekanizmalarını ortadan kaldırdığı için siyasi belirsizliği arttırır. Siyasi belirsizlik de ekonomik istikrarsızlığa neden olur. 6
Tek adam rejimleri katılımcı olmadığı için toplumun geniş kesimlerini siyasi, ekonomik karar süreçlerinden dışlar. Toplumun geniş kesimleri kendilerini içinde bulundukları siyasi sistemin parçası hissetmezlerse toplum bölünür, toplumsal istikrarsızlık artar. Toplumsal istikrarın olmadığı, yani huzurun ve güvenin olmadığı yerde ekonomik istikrar olmaz. Büyümede, enflasyonda, döviz kurlarında dalgalanmalar demokrasilerde otoriter rejimlere kıyasla çok daha düşüktür. Yani ekonomik istikrar demokrasilerde daha sağlamdır. Bu değişiklik gerçekleşirse, bütün siyasi ve ekonomik kararları alma yetkisi tek kişide toplanacağı için hem ekonomik, hem de siyasi belirsizlik derinleşecek. Ekonomik istikrarsızlık artacak. Bu değişiklik gerçekleşirse, siyasi temsil yüzde 50 ye düşeceği için, toplumun çok geniş bir kesimi kendisinin siyasi sistemden dışlanmış hissedecek, bu da toplumsal ve dolayısıyla ekonomik istikrarsızlığın kökleşmesine neden olacak. 9. Bu anayasa değişikliği teklifi emeği yok sayıyor, iş güvenliği ve güvencesini ortadan kaldırmayı vaat ediyor. Emeği yok saymaya HAYIR! Fiili başkanlık döneminde emek haklarına yönelik kısıtlayıcı önlemler alındı. KHK lar vasıtasıyla emekçilerin yasal hakkı olan grevler ertelendi. Hükümetin verdiği açık taahhütlere rağmen taşeron işçilerine kadro verilmedi. Demokrasilerde emekçilerin örgütlenme hakkı, grev hakkı gibi temel hakları daha geniştir. Bu sayede demokratik rejimlerde, otoriter rejimlerin aksine emekçiler hak arayabilirler. Oysa otoriter rejimlerde bütün haklar gibi emeğin hakları da tek adamın iki dudağı arasına bırakılmıştır Demokrasilerde siyasi katılımın kanalları açık, siyasi partiler arası rekabet yüksek olduğundan emekçilerin talepleri siyaset tarafından daha büyük duyarlılıkla karşılanmak zorundadır. 7
Demokrasilerde ücretler otoriter rejimle yönetilen ülkelere göre çok daha yüksektir. Yapılan uluslararası çalışmalar demokratikleşmenin işçi ücretlerini yüzde 10 ila yüzde 40 arasında arttırdığını göstermektedir. Bunun yanı sıra demokrasilerde emeğin hak arama olanakları ve sendikal özgürlükler/sendikalaşma oranı otoriter rejimlere oranla çok daha yüksektir. 2016 yılı itibariyle, sendikal hakların en güvence altında olduğu 13 ülkenin 11 i parlamenter demokrasi ile yönetilmekte, sendikal hakların en az güvencede olduğu ülkeler ise daha çok başkanlık, tek parti rejimi, monarşi ve diktatörlükle yönetilmektedir. Emekçilerin en temel ve vazgeçilmez haklarından olan kıdem tazminatlarına el konulacak. Memurların iş güvencesi ortadan kaldırılacak. Taşeron işçilerin kadro beklentisi hayal olarak kalacak. 8