SEMPOZYUMU TÜRKİSTAN HALK KÜLTÜRÜ. (25-27 Ekim 2000, Marmaris - Muğla) ULUSLARARAsı. Yayma Hazırlayan Yrd.Doç.Dr. Ali Abbas ÇINAR

Benzer belgeler
T.C. HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARINDA YÖNTEM VE TEKNİKLER SEMİNERİ

Kültür Nedir? Dil - Kültür İlişkisi

Siirt'te Örf ve Adetler

AİLE YAPILARI. Psikolog Psikoterapist Aile Danışmanı Sibel CESUR AKYUNAK

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos :42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos :20

TÜRKİYEDE OTURAN YABANCILARIN NÜFUS KAYITLARININ TUTULMASI HAKKINDA YÖNETMELİK. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

HEM KOCASI HEM BABASI BAĞ-KUR LU OLAN DUL KADINLAR DAVA AÇARAK SGK DAN ÇİFT AYLIK ALABİLİRLER

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

Bu durum, Kula için de söz konusu olup, ile defa sosyal sınıflaşmanın

İLK TÜRK DEVLETLERİNDE HUKUK

SEVGİ USTA VELAYET HUKUKU

İÇİNDEKİLER BÖLÜM I GİRİŞ

Benimle Evlenir misin?

Iğdır Sevdası. yıp olarak acı bir gerçeklik halinde karşımıza dikilmiştir.

TOPLUMSAL KURUMLAR VE AİLE ÇIKMIŞ SINAV SORULARI MURAT YILMAZ EGE ANADOLU LİSESİ

DİASPORA - 13 Mayıs

Günümüzdeki ilke ve kuralları belirlenmiş evlilik temeline dayanan aile kurumu yaklaşık 4000 yıllık bir geçmişe sahiptir. (Özgüven, 2009, s.25).

ORTA DOĞU VE KAFKASYA UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

Benimle Evlenir misin?

hamilelik ayrılma Aile arabuluculuk evlilik boşanma yasal birlikte yaşam eş çocukların karşılanması doğum

Sevgili Beyoğlulular,

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

AJANDA. I. Fikir ve Sanat Eserleri II. Creative Commons III. Sorunlar IV. Öneriler

CHP İLÇE BAŞKANI RECAİ SEYMEN TEKRAR ADAY

ÖLÜM SİGORTASINDAN SAĞLANAN YARDIMLARDA ZAMANAŞIMI

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı

NAFAKA. Nafakasının yiyecek sınıfları ekmek veya un, tuz, yağ, sabun, odun ve her ihtiyaçta kullanılmak üzere laz

ARAŞTIRMANIN KAPSAMI. Saha Tarihi: 9 10 Nisan il ilçe mahalle/ köy

TÜRKİYE VE KKTC ÇİFTE VATANDAŞI OLANLAR NASIL VERGİLENDİRİLİR?

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ

İHRACAT BEDELLERİNİN YURDA GETİRİLME MECBURİYETİ KALDIRILMIŞTIR

UYGUR TÜREYİŞ EFSANESİ NDEN HAREKETLE KIZ KUMU EFSANESİNDE MİT-RİTÜEL İLİŞKİSİ *

2 Aile yapısı ve yaşam şekli, yaşam evresi merasimleri ve dini bayramlar. 5 Çocuk hakları ve aile rolü. 8 Demokrasi ve değerler

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı Adalet Meslek Etiği Dersleri

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

DAVACILARIN VARLIKLI OLMALARI DESTEK TAZMİNATI İSTEMELERİNE ENGEL DEĞİLDİR.

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ

Akhisarlı Hakkı Baba, 1934 yılında Akhisar da doğdu. Ailesi Aslen Makedonya nın PİRLEPE şehrinden gelmiş Arnavut kökenli bir ailedir.

Dilin Tanımı DİLİN TANIMI, ÖZELLİKLERİ / DİL-MİLLET İLİŞKİSİ

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK HALKBİLİMİ ANABİLİM DALI

T.C. SİNOP ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLGİLER ENSTİTÜSÜ TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

ÖLÜM SİGORTASINDAN YAPILAN YARDIMLAR

Bodrum-Kos arasındaki turizm ve ticaret işbirliği

EVLENDİRME İŞLEMLERİ

İlgili Kanun / Madde 506 S. SSK. /68

1.Ünite: SOSYOLOJİYE GİRİŞ A) Sosyolojinin Özellikleri ve Diğer Bilimlerle İlişkisi

ANLAŞMALI BOŞANMA ÜZERİNE TEORİK VE PRATİK ÇALIŞMALAR. Stj. Av. Mehmet ÖCAL

1 İSMAİL GASPIRALI HER YIL BİR BÜYÜK TÜRK BİLGİ ŞÖLENLERİ. Mehmet Saray

İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIĞI SONUCU ÖLEN SİGORTALININ HAK SAHİPLERİNE BAĞLANACAK AYLIK VE GELİRLERİN BİRLEŞMESİ

ANTROPOLOG TANIM A- GÖREVLER

ESKİ İRAN DA DİN VE TOPLUM (MS ) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK

TOPLUMSAL CİNSİYET, KÜLTÜR

Ö z e t B ü l t e n Tarih : Sayı : 2018/96

ARAŞTIRMANIN KAPSAMI. Saha Tarihi: 9-10 Nisan ilçe. 35 il. 200 mahalle/ köy görüşme

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

TBMM (S. Sayısı: 674)

Doç. Dr. Selçuk ÖZDAĞ

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- (M.S )

Türk Vatandaşı Nasıl Olunur

ASGARİ GEÇİM İNDİRİMİ HESAPLANMASINA ESAS ALINACAK ORANLAR

3) Aşağıda verilen ifadelerden hangisi mayoz bölünmenin sebep olduğu faydalardan değildir?

T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı Kültür ve Sanat Hizmetleri Şube Müdürlüğü FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE

T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Mühendislik Fakültesi Dekanlığı Öğrenci İşleri Birimi ELEKTRİK ELEKTRONİK MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜM BAŞKANLIĞINA

Panayır, önce büyük bir insan kalabalığı demektir Kasabanın sakin hayatı bir anda birkaç günlüğüne hareketlenir, nüfusu 5 e 10 a katlanır

HADİM NÜFUS MÜDÜRLÜĞÜ NÜFUS HİZMETLERİNE AİT STANDARTLARI TABLOSU

Ders Adı : YÜZYIL ASYA TÜRK TARİHİ I Ders No : Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 5. Ders Bilgileri.

9.Sınıf Sağlık Hizmetlerinde İletişim. 3.Ünite Toplumsal İletişim GELENEK-GÖRENEKLER / DİNİ ve AHLAKİ KURALLAR 20. Hafta ( / 02 / 2014 )

MÜSİAD Başarılı Öğrenciler Ödül Töreni KARADENİZ EREĞLİ 7 HAZİRAN 2018 Sayın Kaymakamım, Sayın Milletvekilim, Sn Rektörüm, Belediye Başkanlarım,

MEDENİ HUKUKUN ALT DALLARI-TİCARET HUKUKU-ULUSLARARASI ÖZEL HUKUK. Dr. Öğr. Üyesi Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

ZORUNLU GÖÇLER, SÜRGÜNLER VE YOL HİKAYELERİ: ULUPAMİR KIRGIZLARI ÖRNEĞİ ZORUNLU GÖÇLER, SÜRGÜNLER VE YOL HİKAYELERİ: ULUPAMİR KIRGIZLARI ÖRNEĞİ

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM GENEL OLARAK EVLİLİK BİRLİĞİNİN KORUNMASI VE EVLİLİK BİRLİĞİNDE EŞLERİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ

Ahlak Gelişimi. Prof. Dr. İbrahim YILDIRIM

129 KADINI TEMSİLEN 129 KADIN MHP YE ÜYE OLDU

İslâm Hukukunda Kadının Boşa(n)ma Hakkı

KISMEN PRİME TABİ TUTULACAK KAZANÇLAR NEDİR VE KURUMA BİLDİRİMİ NASIL YAPILIR?

DAVACI : Nesrin Orhan Şahin vekilleri Av.Serap Yerlikaya ve Av.İlter Yılmaz

ASLI ÇALIŞKAN İŞ HUKUKUNDA ANALIK VE EBEVEYN İZİNLERİ

Seher AHRAZ (505)

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

SOSYOLOJİ DERSİ 2.ÜNİTE TOPLUMSAL YAPI

SINAİ MÜLKİYET HAKLARI Hacı Dede Hakan KARAGÖZ

İsimleri ilk önce Berre idi, Zatı saadetleri ile evlendikten sonra ismini değiştirip Meymune koydular.

COĞRAFYA BÖLÜMÜ NDEN EDREMİT KÖRFEZİ KUZEY KIYILARINA ARAZİ ÇALIŞMASI

Kültürlerarası Hemşirelik ile İlgili Deneyimlerimizi Paylaştık

T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı Kültür ve Sanat Hizmetleri Şube Müdürlüğü İLETİŞİM FAKÜLTESİ DEKANLIĞINA

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır.

SEVGİ. Doğduğumuz gün içgüdüsel olarak annemize babamıza sarılır onların yanında olmak

Elektronik Tebliğe Hazır mısınız? Yazar Ahmet OĞUZ Cuma, 19 Ağustos :03

Bodrum, aydınlanma savaşçısı Bahriye Üçok u unutmadı.

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı Kültür ve Sanat Hizmetleri Şube Müdürlüğü EDEBİYAT FAKÜLTESİ DEKANLIĞINA

Hürriyet Mah. Taşocağı Cad. No: 72/3 Kağıthane İstanbul GSM:

GÜNEY EĞİTİM VAKFI YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞINA ADANA

T.C. YARGITAY 2. Hukuk Dairesi. Karar Tarihi:

Aile ve Birincil İlişkiler

Türk mutfağı dünya mutfakları arasındaki en eski mutfaklar arasında yer almaktadır. Türk mutfağının dünyanın en eski mutfaklar arasında yer almasının

Transkript:

MUG LA ÜNİVERSİTESİ YAYINLARI:23. Rektörlük Yayınları:14 f.. ULUSLARARAsı TÜRKİSTAN HALK KÜLTÜRÜ SEMPOZYUMU (25-27 Ekim 2000, Marmaris - Muğla) Yayma Hazırlayan Yrd.Doç.Dr. Ali Abbas ÇINAR MUGLA 2001

147 KAZAKLAR'IN "BESİK", "BEL-KARıN - KURSAK", "KARŞI KUDA", "BOSAGA MAVLAV", EMENGERLİK", "KELİN KÖRİMDİK (KÖRİMDİK)" ve "KUYRIK-BAVIR CEV" ADLIADET, İNANÇ VE PRA TİKLERİ HAKKINDA Doç. Dr. Nerin KÖSE' (TÜRKİYE) Bir milletin kültürü onun tarihi, coğrafyası, dili, yaşam tarzı, inanç ve pratikleri, gelenek ve görenekleri, siyasi durumu v.b. demektir. Herhangi bir sebeple milletler tarih sahnesinden çekiiseler bile kültürü yok olmaz; aynı ya da farklı şekil ve adlarla, eski ya da yeni bir coğrafyada yaşamaya devam eder (Kafesoğlu, ss:23-24; Turan ss:24-25). İnsanların geçmişten bugüne devam eden hayatları boyunca çeşitli veya aynı coğrafyada gördükleri, bildikleri, tecrübeleri, alışkanlıkları ve inançları doğrultusunda süregelen uygulamaları ise, kültürü canlı bir organizma (Kafesoğlu, s:3 ı ) haline getiren; onun daha sonraki kuşaklara taşıyan en önemli faktör olup gelenek, görenek, inanç ve bunlara bağlı pratiklerimiz, bu faktörün en önemli unsurunu teşkil ederler. Birçoğu eski inançlarımızın,törelerimizin, sosyal ve idari düzenimizin hatta devlet teşkilatımızın izlerini taşıyan gelenek ve göreneklerimiz ise dertlerimiz, sevinçlerimiz, umut ve beklentilerimizin yanısıra "kendi kimliğini kaybetmeme" gibi düşünce ve çabalarımızın da katkılarıyla canlılığını korur. Milletlerin çeşitli sebeplerle farklı coğrafyalarda bulundukları halde gelenek, görenek ve inançlarının yaşamaya devam etmesinin sebeplerinden biri de, budur. Daha önce aynı coğrafyanın çeşitli bölgelerinde, hatta sözkonusu bölgenin farklı kesimlerinde bile ayrılıklar gösterebilen bu hususun yeni bir coğrafyada bazen uygulamada, bazen uygulama zamanı ve yerinde, bazen de anıldığı isimde de değişikliklerin olması ise, kaçınılmazdır. coğrafyada, Türkler için de bu, böyle olagelmiştir. Uzun yıllar ortak bir ortak bir hayat paylaşan Türk Boyları bugün Dünyanın dört bir tarafına dağılmışlar, Orta Asya ve Avrupa'nın çeşitli kesimlerinde ayrı ayrı devletler kurmuşlar; bir kısmı ise başka milletlerle bir arada yaşamaktadırlar. Ancak özellikle ı 990 sonrası ortaya çıkan siyasi gelişme ve değişmeler sonucu kurulan yeni ilişkiler ve yapılan bazı tesbitler de göstermiştir ki günümüzde çeşitli Türk Cumhuriyetleri vetopluluklarında pek çok inanç, pratik, gelenek ve görenekler hala yaşamaktadır. Benim daha çok boylar Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi

148 halinde ortak bir hayat yaşamış ve bu hayata alışmış olmanın yanısıra uzun yıl1ar kimlik savaşı vermelerine ve kabul ettikleri yeni dinlerinde de eski inançlarına benzer özel1ikler bulmalarına bağladığım bu hususun bildirimize aksi ise, Kazak ve Anadolu Türkleri'nin gelenek, görenek, inanç ve pratiklerindeki büyük benzerliktir. Kazak gelenek ve görenekleri üzerinde yaptığı çalışmalarla tanınan ve bu işe gönül veren Seyit Kenceahmetağlı'rıın "Kazaktın Sait Dastürleri Men Adet Gruptan" adını taşıyan ve Türkiye Türkçesi'ne "Kazaklar'ın Gelenek ve Görenekleri ile İnanç ve Pratikleri" adıyla aktardığımız ve yayına hazırladığımız kitapta karşımıza çıkan çeşitli konular ve, bunlarla ilgili uygulamalar bin tesbit ettiğimiz birkaç hususun Türki~e Türkleri'ndeki karşılıkları, benzer ve farklı tarafları üzerinde adeta çalışmak zorunda bırakmıştır. *Tesbit ettiğimiz adetlerden bir tanesi "BESİK KUDA", BEL KURSAK KUDA", KARŞI KUDA"dır. Sosyologların "toplumun en küçük birimi" olarak tanımladıkları "aile"nin (Sayın, ss: 3-4) Türkler için önemi, büyüktür. Bu sebeple onu korumak ve yaşatılmasını sağlamak için gerek kurulmasında, gerekse devamında pekçok kural, kanun konmuş; gereksiz bozulması halinde ağır şartlar getirilmiştir. Bilindiği üzere Türkler'de evlenme "excgami" yani "dıştan evlerıme" kuralına tabi olup (İnan I, s:34 1) ancak yedinci ya da dokuzuncu göbeğin dışında kalan soydan kız alınabilmekteydi (Gökalp, ss:289-290). "İl içinden ve kişinin kendi boyu dışındaki bir boydan evlenmesi" demek olan "exogami" (Gökalp, ss: 165-166) bel1i bir boya kız verme yani "karşılıklı kız değiştirme" adetiyle de sıkı sıkıya bağlı (inan I, s:341) olup kaynağı daha önceki dönemlerde gördüğümüz "kız kaçırma" yoluyla kurulan evlenmelerden doğacak "öç alma"yı ve "tazminatı peşin olarak ödeme"yi engel1emek amacıyla başvurulan ve bir çeşit değiş-tokuş sayılan "evleneceği kızın ailesinden birine kendi kız kardeşini yahut da akrabalarından birini verme (Gökalp, s:305) adeti de "exogami"nin icaplarından biriydi. Geçmişle Hunlar'da, günümüzde ise hemen bütün Türk Boyları'nda gördüğümüz bu evlenme şekli (İnan I, s:34) aile reisi olan kayınpederin güçlü otoritesinin veya hakimiyetinin gelin üzerinde kötüye kullanılmasını engel1emek; takı, kalın (başlık) v.b. düğün giderlerinin taraflara vereceği ekonomik sıkıntıyı gidermek için gerçekleştirilmesi (Gökalp, ss:290-291) sebebiyle tercih li evlilikler grubunda yer alır (Sayın, ss:82-87). Bugün Anadolu'da "Berder", "Kepir", "değişik yapma" vb. adlarla anılan (Balaban, s:41) bu evlenme adeti (Köse I, s:24; Köse II, s5:99-11o) Kazaklar'da "karşı kuda" şeklinde bilinmekte (Kenceahmetoğlu, s:71) olup uygulanış şekli bakımından Anadolu Türkleri'yle aralarında hiçbir fark yoktur ve dünden bugüne değişmeden yaşatılan geleneklerimizden biri olagelmiştir.

149 Kazaklar'da kudalık (dünürlük)ın bir başka çeşidi de vardır. Dede Korkut'ta Kam Püre'nun Oğlı Bamsı Beyrek Boyu'nda "Pay Piçen Biğ. aydur: Bigler, Allah Ta'ala mana bir kız virecek olur ise, siz tanık olun, menim kızım Pay Püre Biğ oğlına yavuklu olsun" (Ergin, s: 117 şeklinde gördüğümüz ve Kazaklar'rn.obel kuda", "kursak kuda", "karın kuda" adını verdikleri "iki ailenin henüz doğmamış çocuklarına dünür olmaları" meselesiyle Kazaklar'da "besik kuda" (Kenceahmetoğlu, s:71) ya da "bala atastıruv" (Köse I, s:39) adıyla bilinen "beşikteki çocuklarını birbirleriyle nişanlamaları" adeti günümüzde Türkiye Türkleri'nde de vardır. Bizde "Beşik kertme" olarak bilinen dünürlük veya eş edinme şekli, her iki ailenin dostluklarını pekiştirme, mallarını birleştirme amacını taşımakta (Köse I, s: 19) olup özellikle Doğu, Güneydoğu Anadolu başta olmak üzere hemen bütün Türk boyları ve topluluklarında hala yaşamakta olan bu adetin özellikle büyük şehirlere ve turizm merkezlerine göç edenlerde yok almaya başlamasını ise, gelişen ve değişen zamana bağlıyoruz. Bosağa maylav, Kazak Türkleri'yle Türkiye Türkleri'nin folklorlarındaki bir başka benzerlik olarak karşımıza çıkmaktadır. Gelin, koca evine veya yeni evine geldiğinde (Kenceahmetoğlu, s:15; Balaman, s: 146) oğlan tarafından birinin (genellikle yengenin) yardımıyla veya söz konusu kişinin elindeki tabakta bulunan yağa batırdığı parmağını evin bosağa (eşik)sına sürmesi, ondan sonra sağ ayağını atarak ve eşiğe basmadan eve girmesi şeklindeki bu adet Kazaklar'da "bosağa maylav" (eşiğe yağ sürme) adıyla bilinmektedir. "Evin bereketli, uğurlu; içindekilerin ve özellikle de gelinin çevresine yağ gibi sıcak, canayakın olması" anlamına gelen bu adet, bizde de uygulanmaktadır. Bir farkla ki bizde evin eşiğine "yağ"ın yanısıra "bal" da kullanılması ve Kazaklar'da ise bu adetin sadece düğün sırasında değil, evli çiftlerin yeni bir evalıp ilk defa girecekleri, oturacakları zamanda da uygulanıyor olmasıdır (Kenceahmetoğlu, s: 15). "Emefigerlik" adeti de bu konudaki benzerliklerden bir başkasını teşkil etmektedir. Kaynağı Türkler'in eski hayatlarındaki "exogami" esası (Gökalp ss:165-166; Kafesoğlu, s:216, İnan, s:341)na geri giden bu duruma göre eski Türkler'de bir genç kız evlenmekle kocasının soyuna karışır; kocası öldükten sonra da bir daha kendi ailesine dönemezdi (Spular, s:426). Bu takdirde de kocası ölen yani dul kalan kadın da ölen eşinin erkek kardeşi veya üveyoğlu ile evlenirdi (Gökalp, s:216; İnan, s:341). Hunlar'da ve Moğollar' da da gördüğümüz bu adetin yine töre ile belirlenmiş hükümleri vardı. Buna göre kocasının ailesi, dul kalan gelinlerini aile fertlerinden başka bir erkekle de evlendirebilirlerdi. Hatta bu evlendirme görevini, dul kalan kadının üveyoğlu bile üstlenebilirdi (Spular, ss:425-426). Sosyologların "Karsı kuda" gibi tercihli evlilikler grubuna dahil ettiği (Sayın, ss:82-85) ve dünyada ve "leviratus" adıyla yaygın olan bu adet in temelinde "annenin amca ile evlendiği takdirde çocukların babasızlık çekmeyeceği (zira amca,

150 baba yarısı olarak kabul edilir), dul kalan gelinin hissesine düşen malların dağılmayacağı, aile sırrının dışarı çıkmayacağı ve kayınpederinin aile üzerindeki otoritesinin devam edeceği" esası yatmaktadır (Balaban, s:12) (Köse I, 5:21; Köse III, ss:81-87). Kazaklar'da "erden ketse de elden ketpek çok" atasözünde açık bir şekilde gördüğümüz "dul kalan kadının eski kocasının veya yakınlarının kardeşlerinden biriyle evlenmesi" adeti Türkiye Türkleri'nde de görülmektedir. Günümüzde uygulamanın hala canlılığını koruyan ve Kazaklar'ın "ameügerlik" adını verdikleri bu evlilik şekli (Kenceahmetoğlu, sii)nde dikkatimizi çeken asıl nokta ise gerek Kazakistan, gerek Türkiye Türkleri'nde günümüzde biraz yumuşamış olması ve kofası ölen kadının eşinin tarafında kalmakla birlikte yeni ve uygun biriyle evlenmeye zorlanmadığı (Köse I, 85) ve özellikle tahsil yapan, büyük şehirlerde oturan gençlerce fazla hatta hiç ilgi görmediğidir. *Gelelim Kazaklar'da "Kelin Körimdik" veya sadece "körimdik" adıyla bilinen bu adet, gelinin yüzünün cavlıkla örtülü. olarak yeni evine gelmesiyle "betaşar" eşiğinde açılmasını ve bu esnada verilen hediyeyi ifade eder. Hem geline, hem de onu "koltuklayan" yengelere "güveyin babası tarafından verilen hediyeler" demek olan "kelin körimdik" yüzük, bilezik, elbiselik kumaş, para v.b. kıymetli şeylerdir. Türkiye Türkleri'nde ise yüzgörümü, gelinle damat gerdek odasında yalnız kaldıklarında damadın, gelinin duvağını açarak ona taktığı altın veya değerli taşlardan yapılmış bilezik, kolye, saat, küpe, beşibirlik vb takılara verilen adı ve bu adeti ifade eder (Köse I, s:22). Dikkat edilecek olursa Kazak Türkleri'yle Türkiye Türkleri'nde "yüzgörümü" hem hediyeyi veren, hem de verildiği yer ve zaman bakımından farklılıklar göstermektedir. Günümüz Türkiye'sinde yüzgörümünün ev, araba, arsa v.b. hediyelere dönüşmesi ve bazen gerdekten önce verilmesiyle her iki Türk boyundaki farklı tarafları da, söz konusu boyların farklı coğrafyalarda olmasına ve değişik kültürlerle temas etmelerine bağlamayı uygun buluyoruz. *Petr Makovestkiya'nın da belirttiği üzere kız alıp vererek iki aile arasında dünürlük vasıtasıyla kurulan akrabalığın en önemli işareti olan "Kuyrık-bavır cev" adeti de (Köse I, s:40) Türk Boyu'nun düğün gelenekleri hususunda bir başka boyutu ifade etmektedir. Nitekim Kazaklar'da "kalını", kesilen ve "uki"si takılan kızın verilmesiyle kurulan dünürlük müessesesinin en anlamlı kısmı ve "kuda tüser toyı"nın en son aşaması olan bu adetin bir kanun hükmünde olup, taraflardan birinin anlaşmayı bozması halinde bazı cezai kuralları da beraberinde getirmesinin sebebi, budur. İşte bu adet uzun yıllar birbirleriyle bağlantısı olmadan yaşayan ancak eski ve ortak hayatlarındaki pek çok uygulamayı yeni yurtlarında da yaşatmaya çalışan Batı Anadolu Türkleri arasında hala varlığını sürdürmektedir. Nitekim sadece Muğla ve ilçeleriyle Afyon'da gördüğümüz,

151 gerek düğün öncesi nişandan sonra gerekse ve özellikle düğün sonrasında başta ailesi olmak üzere kızın yakın akrabalarının "davet" adını verdikleri yemekte ikram edilmesi gereken "surha", "sura" veya "süra" adı verilen bir yiyecek hazırlanır. Bizim de bizzat şahit olduğumuz üzere eskiden o gün (davet günü) için özelolarak kesilen yahut kasaptan alınan hayvanın sağ kaburgasının tamamı, içi ciğer kavrulmuş iç pilav ile doldurulduktan sonra üzeri tereyağ ve salça ile kapatılarak fırına verilir. Surhayı yeme sırasında "kemiklerdeki etin tamamen sıyrılması gerektiği, aksi halde yeni evlilerin mutlu olamayacakları" inancı bize, bu yemeğin kaynağını Kazak düğün adetleri sırasında kendine haklı bir yer edinmiş olan "Kuyruk-ciğer yeme"de aramamız gerektiğini, düşündürmektedir. Kazaklar da "kudalığın kurulduğu ve kalının nasıl ödeneceğinin halledildiği" anlamını taşıyan "kuyruk"un "surha" yemeğinde görülmeyişini ise zaman içinde altı-göçebe bir hayattan yerleşik düzene ve bu güne gelişimize, bir başka ifadeyle akıncı bir toplumdan ekinci ve nihayet endüstriyel bir topluma geçmesine (Köse I, s:28-29); bu durumun Türkiye Türkleri'nde Kazaklar'ın "Törkindev" adını verdikleri kızın, evlendikten sonra annesi-babasıyla akrabalarının oturdukları memlekete yani "nağaşı curt"una ilk gelişi (Kenceahmetoğlu, s:48) demek" olan davet günü"nde karşımıza çıkmasını da aynı şekilde açıklamamın doğru olduğunu düşünüyoruz. Görüleceği üzere üzerinde kısaca durmaya çalıştığımız adet, inanç ve pratiklerin hepsi de evlilik kurumu ile ilgili hususlardır. Bizim bu konuyu özellikle seçmemizin sebebi hem toplumun en küçük birimi olan "aile"ye özellikle Türk Dünyası'nın iki kesiminin verdiği değeri ve önemi, bir kere daha gözler önüne sermek, hem de ailenin topludaki yerini ve önemini vurgulamaktır. Bunda Türkler'in eskiden beri çok fazla önem verdikleri aile müessesesinin kurulmasında gösterdikleri titizlik ve Ruslar'ın 1927 de başlattıkları evlenmenin ve boşanmanın kolaylaştırılması, çocukların yetiştirme kurumlarına gönderilip oralarda büyütülüp eğitilmesi gibi toplumdaki "aile" kavramını yıkma, aile fertlerini "kolhoz"larda barındırmaya yönelik uygulamaların uzun zaman geçerliliğini korumasına rağmen "1944'den itibaren yanlışlığı anlaşılan ve ailenin devamlılığını sağlamak için boşanmada taraflara ağır yükümlülükler getirilmesi gibi bir takım önlemler"in yanısıra (Sayın, ss:24-25) dillerini, dinlerini, vatanıarını kaybetme tehlikesi altında 75 yıl inleyen Kazak Halkının kimliklerini korumadagösterdikleri büyük başarının, sabrın, metanetin önemi.: elbette göz ardı edilemez.

152 KAYNAKÇA: KAFESOGLU, İbrahim, Türk Milli Kültürü. 1991. İstanbul: Yayınları. TURAN, Şerafettin, Boğaziçi Türk Kültür Tarihi, Türk Kültüründen Türkiye Kültürüne ve EvrenselIiğe. 1990. Ankara: Bilgi Yayınları/ Özel Dizi:24. KENCEAHMETOGLU,Seyit. Kazaktın Salt-Dastürleri Men Adet Gruptarı. 1994. Almat.Ana Tili SAYIN, Önal, Aile Sosyolojisi Ailenin Toplumdaki Yeri, 1990: İzmir: Ege Ün. Edebiyat Fak. Yayınları No:57. İNAN, Abdülkadir. Makaleler ve İncelemeler 1968. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınlarından VII. Dizi 5 51 TTK Basımevi. GÖKALP, Ziya. Türk Medeniyeti Tarihi, İslamiyetten Evvel Türk Medeniyeti "Türk Ailesi" Il.Cilt 4.Kitap (Haz.Fikret Şahoğlu) 1974 İstanbul: Türk Kültür Yayını:5 BALAMAN,Ali Rıza. Gelenekler, Töre ve Törenler 1983. İzmir: Betim Yayınları, Halkbilirni-Folklor Dizisi: 1 KÖSE, Nevin I, Kazak Düğünü 2000 Ankara, Milli Folklor Yayınları:13, Folklor Dizisi:3 KÖSE, Nevin II, Araştırmalar i (Karşı Dünür Olma Adeti ve Halk Hikayeleri) 1996. Ankara: Milli Folklor Yayınları: 8, Halk Edebiyatı Dizisi:4, ss: ERGİN, Muharrem. Dede Korkut Kitabı L 1994. Ankara: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Dil Kurumu Yayınları, 169. KÖSE, Nevin (III) Eski Bir Evlenme Adeti ve Buna Bağlı Olarak Teşekkül Etmiş Halk Hikayeleri 1993. İzmir: Eğitim Bilimleri Dergisi. Buca Eğitim Fak. Yayını. S:3, ss:81-87. SPULER, Berthald, İran Moğolları, Siyaset, İdare ve Kültür, İlkanlılar Devri (1220-1350) 1987 (Çev.Cemal Köprülü) Ankara: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Kurumu, Türk Tarih Kurumu Yayınları IV. Dizi S.a.