ĐKĐNCĐ DAĐRE KARAR Başvuru No: 19628/05 Gülbahar GÜNDÜZ v. Türkiye
Gülbahar GÜNDÜZ v. Türkiye 2 10 Temmuz 2012 tarihinde, Başkan Françoise Tulkens, Yargıçlar Danute Jociene, Isabelle Berro-Lefevre, Andras Sajo, Işıl Karakaş, Paulo Pinto de Albuquerque Hellen Keller, ve Daire Yazı Đşleri Müdür Yardımcısı Françoise Elens-Passos un katılımıyla oluşturulan Avrupa Đnsan Hakları Mahkemesi (Đkinci Dairesi), yukarıda belirtilen 18 Mayıs 2005 tarihli başvuruyu, Davalı Hükümetin görüşlerini ve bu görüşler doğrultusunda başvuranın verdiği cevapları dikkate alarak, yapılan müzakereler sonrasında aşağıdaki kararı vermiştir: OLAY VE OLGULAR 1. Başvuran, Bayan Gülbahar Gündüz, bir Türk vatandaşı olup, 1972 doğumludur ve Đstanbul da ikamet etmektedir. Avrupa Đnsan Hakları Mahkemesi ( AĐHM veya Mahkeme ) önünde, Đstanbul da görev yapan avukatlar Bayan E. Keskin ve Bayan F. Karakaş Doğan tarafından temsil edilmiştir. 2. Türk Hükümeti ( Hükümet ) kendi görevlileri tarafından temsil edilmiştir. Davanın Koşulları 3. Davayla ilişkili olarak taraflarca beyan edilen ve sunulan belgelerde belirtilen olay ve olgular aşağıdaki şekilde özetlenebilir. 4. Başvuran, kapatılan Demokratik Halk Partisi (DEHAP) üyesidir. 5. 15 Haziran 2003 tarihinde saat 03.30 da, başvuran Đstanbul daki Gazi Polis Karakolu na gitmiş ve orada bulunan polis memurlarına, 14 Haziran 2003 tarihinde saat 09.00 sularında polis olduklarını iddia eden dört erkek tarafından kaçırıldığını, bir odada tutulduğunu ve söz konusu kişiler tarafından kötü muamele gördüğünü
Gülbahar GÜNDÜZ v. Türkiye 3 belirtmiştir. Aynı gün saat 22.00 de serbest bırakıldığını ifade etmiştir. Başvuran, polis memurlarına, salıverildikten sonra bir hastaneye gittiğini ve orada sağlık durumu hakkında bir rapor düzenlendiğini belirtmiştir. Polis memurlarına verdiği doktor raporuna göre, başvuranın vücudunda ve kafasında çok sayıda çürük, morluk, kesik, sıyrık ve sigara yanığı tespit edilmiştir. 6. Aynı gün Gazi Polis Karakolu amiri, başvuranı, başka bir sağlık tetkiki yapılması için Adli Tıp Kurumu na sevk etmiştir. Adli Tıp Kurumu nda başvuran, doktorlara, kendisini kaçıranlardan biri tarafından oral sekse zorlandığını ifade etmiştir. Ayrıca, bu süreç boyunca çoğu zaman bilinci yerinde olmadığından, kendisini kaçıranların tecavüzüne uğrayıp uğramadığını bilmediğini belirtmiştir. Doktorlar başvurandan doku örneği almışlar ve tecavüze uğrayıp uğramadığının tespit edilebilmesi için başvuranı, Adli Tıp Kurumu nun başka bir uzmanlık birimine sevk edilmiştir. 7. 17 Haziran 2003 tarihinde Gazi Polis Karakolu amiri, olayı Gazi Savcılığı na (bundan sonra Savcı olarak anılacaktır) bildirmiş ve olaya ilişkin soruşturmalarının devam ettiğini belirtmiştir. Polis amiri yazısında ayrıca başvuranla irtibata geçmeye çalıştıklarını, ancak başvuranın vermiş olduğu telefon numarasının başka birine ait olduğunu, bu nedenle kendisiyle irtibata geçemediklerini ifade etmiştir. 8. Aynı gün savcı, iddialarına ilişkin olarak başvurandan daha ayrıntılı bir ifade almak amacıyla kendisini makamına çağırmıştır. Ancak 23 Haziran 2003 tarihinde polis memurları savcıya başvuranın savcılığa gitmeyi reddettiği bilgisini vermiştir. Aynı gün başvuranı temsil eden bir avukat tarafından da müvekkilinin sahip olduğu bütün bilgilerin zaten savcılığa bildirilmiş olduğu ve başvuranın olay hakkında daha fazla sorgulanmasının onu gereksiz bir strese sokacağı beyanında bulunulmuştur. 9. 18 Haziran 2003 tarihinde, başvuranın yasal temsilcileri savcılığa şikayet dilekçesi vermişlerdir. Başvuran dilekçesinde olayı anlatmış ve savcıya kendisini kaçıranların yüzlerini göremediğini belirtmiştir. Kaçırıldığı sırada cep telefonuyla konuşmakta olduğunu, iki erkeğin beklemekte olan bir araca kendisini zorla bindirdiklerini ve araçta iki erkeğin daha olduğunu ve aracın plakasını göremediğini ifade etmiştir. Aracın açık renkli olduğunu belirtmek dışında bir tanımlama yapamamıştır. Araçta bayıldığını ve kendine geldiğinde, kendisini karanlık bir odada bulduğunu belirtmiştir. Savcıya odayı ve içindeki eşyaları tanımlamış, kendisini kaçıranların onu zorla o odada tuttuklarını, kötü muamelede ve cinsel istismarda bulunduklarını ifade etmiştir. Kendisini kaçıranların ona DEHAP taki faaliyetleri hakkında da sorular sorduklarını belirtmiştir. Kendisine yapılan işkence sonrasında gözlerinin bağlandığını, bir araca
Gülbahar GÜNDÜZ v. Türkiye 4 konularak bir otoyol kavşağına götürülüp aynı gün saat 22.00 de orada bırakıldığını ifade etmiştir. 10. 19 Haziran 2003 tarihinde başvuranın olay günü üzerinde olan giysiler Adli Tıp Kurumu na gönderilmiştir. Kurum dan giysilerin bazılarının üzerindeki lekeleri incelemesi istenmiştir. 11. Ertesi gün savcı, başvuranın, geçirdiği psikolojik travmanın değerlendirilip belgelenmesi amacıyla Adli Tıp Kurumu psikiyatristlerinden biri tarafından muayene edilmesini istemiştir. 12. Farklı tarihlerde polis, savcıya faillerin aranmasına devam edildiği bilgisini vermiştir. 13. 4 Temmuz 2003 tarihinde savcı, başvuranın avukatlarından, başvuranın savcılığa gelmesi ve daha detaylı muayene amacıyla Adli Tıp Kurumu na gitmesi için başvuranı ikna etmelerini talep etmiştir. 14. 7 Temmuz 2003 tarihli Adli Tıp Kurumu raporuna göre, 16 Haziran 2003 tarihinde başvurandan alınmış olan örneklerde sperme rastlanmamıştır. Bu rapor, başvuranın tecavüze uğramış olma olasılığını tamamen ortadan kaldırmıştır. Aynı raporda, giysilerin üzerindeki lekelerin kan olduğu da belirtilmiştir. Daha önceki doktor raporlarında tespit edilmiş olan ağız içindeki yaranın, başvuranın kendisini kaçıranlardan birinin kendisine zorla oral seks yaptırdığı yönündeki iddiasıyla (bkz Madde 6) uyumlu olduğu ifade edilmiştir. 15. 8 Temmuz 2003 tarihinde savcı, başvuran ile konuşma çabasının başarısız olduğunu belirten bir rapor hazırlamıştır. 16. 14 Temmuz 2003 te savcı, başvuranın kaçırılmasına ilişkin bir görgü tanığı aranmasına devam edilmesi için polise talimat vermiştir. 17. 15 Temmuz 2003 te savcı, başvuranı sorguya çekmiş ve kendisine yapılan işkenceli sorgulama hakkında ayrıntılı bilgi almıştır. Savcı polise ayrıca kaçıranların aranması için bir uzman ekip görevlendirmesi yönünde talimat vermiştir.
Gülbahar GÜNDÜZ v. Türkiye 5 18. 14 Kasım 2003 tarihli Adli Tıp Kurumu raporuna göre, başvuranın görmüş olduğu işkenceli sorgulama nedeniyle, 16 Haziran 2003 tarihinde başvurana akut stres bozukluğu teşhisi konulduğu tespit edilmiştir. 19. Olayı soruşturan polis memurları, farklı tarihlerde savcıyı, kaçırılma olayına yönelik bir görgü tanığı bulma yönündeki arayışlarının başarısız olduğu, ancak aramaya devam edecekleri yönünde bilgilendirmişlerdir. 20. Soruşturma süresince savcı, Đstanbul ilindeki tüm başsavcılara kendi yetki bölgeleri dahilinde başvuranın tanımladığı şekilde bir gözaltı yeri olup olmadığını sormuştur. Aldığı cevaplara göre, bu tür bir gözaltı yeri bulunmamaktadır. 21. Kaçıran kişilerin bulunması için yürütülen soruşturma 14 Haziran 2011 de zaman aşım süresi doluncaya kadar devam etmiştir. ŞĐKAYETLER 22. Başvuran Sözleşme nin 3. Maddesi uyarınca, Devlet görevlileri ya da Devlet adına hareket eden kişiler tarafından işkenceye varan kötü muamele görmüş olduğu yönünde şikayette bulunmuştur. 23. Başvuran, Sözleşme nin 5. Maddesinin 1. paragrafı uyarınca, hukuka aykırı bir şekilde özgürlüğünden mahrum bırakıldığını ve 5. Maddenin 2. ve 4. Paragrafında belirtilen güvencelerden hiçbirinin gözetilmediğini belirtmiştir. 24. Başvuran, Sözleşme nin 6 ve 13. Maddeleri uyarınca, kötü muameleyle ilgili iddialarının yetkili makamlarca soruşturulma şekli hakkında da şikayette bulunmuştur. HUKUKĐ DEĞERLENDĐRME 25. Başvuran iddialarını sürdürmüş ve kaçıranların bulunması için etkili bir soruşturma yürütülmediğini iddia etmiştir.
Gülbahar GÜNDÜZ v. Türkiye 6 26. Hükümet ise, başvuranın Devlet görevlilerince kaçırıldığını ya da alıkonulduğunu gösteren hiçbir kanıt olmadığını beyan etmiş, başvuranın iddialarının yetkili makamlarca etkili bir şekilde soruşturulduğunu belirtmiştir. 27. Hükümet 16 Haziran 2009 tarihinde AĐHM ye bildirmiş olduğu görüşlerinde, başvuranın ülke içinde başvuru hakkını sonuna kadar kullanmadığı ifade etmiştir. Bu bağlamda, başvuranın iddialarıyla ilgili cezai soruşturmanın halen devam etmekte olduğu beyan etmiştir. Ayrıca, başvuranın özel ve idari hukuk yollarını da tüketmediğini ifade etmiştir. 28. Hükümetin görüşlerini bildirdiği tarihte yürütüldüğü ifade edilen ceza soruşturmasına ilişkin olarak, Hükümet tarafından AĐHM ye ibraz edilen belgelere göre, 14 Haziran 2011 tarihindeki zaman aşımı tarihine kadar soruşturma devam etmiştir (bkz. Madde 21). 29. Ayrıca AĐHM, aşağıdaki gerekçelerden ötürü başvuranın şikayetlerinin her koşulda açıkça dayanaktan yoksun olmasından ve kabul edilemez olarak nitelendirilmesi gerektiğinden dolayı, başvuranın iç hukuk yollarını tüketme yükümlülüğünü incelemeyi gereksiz bulmaktadır. 30. AĐHM ilk başta başvuranın kaçırıldığı ve kötü muamele ve cinsel istismara maruz bırakıldığı yolundaki iddialarının doğruluğuna ulusal düzeyde itiraz edilmediğini dikkate almaktadır. Aslında, başvuranın yaşadıklarıyla ilgili kendi ülkesinde ve AĐHM ye sunmuş olduğu dilekçesinde anlattıkları ile yaralanmalarını gösteren sağlık raporunda belirtilenler arasındaki tutarlılık dikkate alındığında AĐHM başvuranın kendisini polis memuru olarak tanıtan adamlar tarafından gerçekten kaçırılmış ve işkenceli sorgulamaya maruz bırakılmış olduğuna dair hiçbir şüphe görmemektedir. 31. AĐHM ayrıca başvuranın sağlık raporlarında detaylı olarak açıklanan yaralanmalarının Sözleşme nin 3. maddesinde belirtilen anlamda kötü muamele olarak nitelendirilecek kadar ciddi olduğu kanaatindedir. 32. Yukarıda belirtilenlerin ışığında, AĐHM başvuranın iddialarını tartışmaya açık bulmakta (bkz. Assenov ve Diğerleri v. Bulgaristan, 28 Ekim 1998, 102, Yargı ve Karar Raporu 1998-VIII) ve bu nedenden ötürü sorumlu şahısların teşhis edilip cezalandırılmalarını sağlama yetkisine sahip görevlilerden etkin bir soruşturma
Gülbahar GÜNDÜZ v. Türkiye 7 yürütmelerini istemektedir. Bu bağlamda, AĐHM söz konusu kötü muamele özel şahıslar tarafından gerçekleştirilmiş olsa dahi bu yükümlülüğün geçerli olduğu kanaatindedir (bkz. Özellikle, Ay v. Türkiye, no. 30951/96, 59-60, 22 Mart 2005). 33. Söz konusu olayın faillerinin bulunması ve yukarıda açıklanan tedbirlerin alınması amacıyla yerel yetkililer tarafından bir soruşturma yürütülmüştür. AĐHM, alınmış olan tedbirleri Sözleşme nin 3. maddesi uyarınca etkin bir soruşturma için yapılması gerekenler bakımından incelemiş (bkz. Batı ve Diğerleri v. Türkiye, no. 33097/96 ve 57834/00, 133-137, ECHR 2004-IV (özetler)) ve herhangi bir eksiklik bulmamıştır. 34. AĐHM, özellikle, yetkililerin soruşturmayı derhal, hatta 18 Haziran 2003 tarihinde başvuran tarafından kendilerine başvuru dilekçesi iletilmeden önce (bkz. Madde 9) başlatmış olduğu görüşündedir. Olayın soruşturmasını yürüten polis amiri, ilgili savcıya olayla ilgili bilgi vermiş ve soruşturmayı savcılık devralmıştır. Ardından savcı uzman bir polis ekibinin görevlendirilmesini sağlamış (bkz. Madde 17) ve Đstanbul daki tüm muhataplarından yardım istemiştir (bkz. Madde 20). 35. Başvuran kendisini gereksiz bir stres altına sokmaktan korktuğundan, neredeyse bir aylık süre boyunca savcılığa giderek ayrıntılı ifade vermeyi reddetmiştir (bkz. Madde 17). Savcı, başvuranın ciddi bir kötü muamele olayının mağduru olarak hassas bir durumda olduğunu dikkate almış ve kendisinin olay hakkında konuşma isteksizliğinin soruşturmayı olumsuz yönde etkilemesine izin vermemiştir (bkz. gerekli değişikliklerle, Aksoy v. Türkiye, 18 Aralık 1996, 97-98, Raporlar 1996-VI). Savcı elindeki ipuçlarını takip etmeye devam ederek başvuranın avukatlarını, başvuranın tekrar muayene edilmesi için Adli Tıp Kurumu na götürmeye teşvik etmiştir (bkz. Madde 11 ve 13). 36. Hem başvuranın talebi, hem de savcının isteğiyle Adli Tıp Kurumu nda bir dizi muayene yapılmıştır. Başvuran tıbbi olarak muayene edilmiş ve yaraların nedenine ilişkin bir bilirkişi görüşü ile birlikte yaraları sağlık raporlarında ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Başvurandan alınan doku örnekleri ve kaçırıldığı sırada üzerinde olan giysilerden alınan örnekler ipucu elde etmek amacıyla incelenmiştir (bkz. Madde 5-6, 10, 14 ve 18)
Gülbahar GÜNDÜZ v. Türkiye 8 37. Soruşturmayı yürüten yetkililer, bu çabaları sonuçsuz kalmış olsa da kaçırılma olayıyla ilgili görgü tanığı ve başvuranın ifadelerine göre alıkonulduğunu tarif ettiği yeri bulmaya çalışmıştır (bkz. madde 12, 19 ve 20). 38. Özetle, AĐHM yetkililere sunulmuş olan tüm bilgilerin dikkatli, bağımsız ve tarafsız bir şekilde soruşturulmuş olduğu kanaatindedir. Ulusal yetkililer kaçırma eylemini gerçekleştirmiş olan şahısların bulunması açısından kendilerinden beklenebilecek her türlü girişimde bulunmuştur. Ayrıca, soruşturma sürecine etkin bir şekilde katılma imkanları olan başvuran ve avukatları da soruşturmada eksik gördükleri herhangi bir unsura değinmemişlerdir. 39. Bu nedenlerden ötürü, AĐHM iddiaların ulusal yetkililer tarafından etkin bir şekilde soruşturulmuş olduğuna ve soruşturmada herhangi bir sonuç elde edilememiş olmasının yetkililerin suçlanabileceği anlamına gelmediğine kanaat getirmektedir. Bu bağlamda, AĐHM etkin bir soruşturma yürütme yükümlülüğünün sonuç esaslı değil, süreç esaslı bir yükümlülük olduğuna dikkat çekerek her soruşturmadan başarılı bir sonuç çıkmayabileceğine hükmetmektedir (Mikheyev v. Rusya, no. 77617/01, 107, 26 Ocak 2006 ve burada belirtilen davalar). 40. Yukarıda değinildiği üzere, AĐHM tarafından başvuranın kendilerini polis olarak tanıtan erkek şahıslarca kaçırılmış, alıkonulmuş, kötü muameleye maruz bırakılmış ve cinsel tacizde bulunulmuş olduğu kabul edilse de (bkz Madde 30), bu dosyadaki delillere dayanarak söz konusu erkek şahısların polis olup olmadıklarını tespit etmek mümkün olmamaktadır. Mahkeme bu durumun soruşturmadaki herhangi bir kusur ya da sonuçsuzluktan kaynaklanmadığını vurgulamakta fayda görmektedir (bkz. aksi ile kanıt, Osmanoğlu v. Türkiye, no. 48804/99, 53, 24 Ocak 2008 ve Khashiyev ve Akayeva v. Rusya, no. 57942/00 ve 57945/00, 178, 24 Ocak 2005). 41. Yukarıda bahsedilenlerin ışığında, AĐHM başvuranın Devlet görevlileri ya da Devleti temsilen hareket eden şahıslarca kaçırılmış, iradesi dışında alıkonulmuş ve kötü muamele ve cinsel tacize maruz bırakılmış olduğu yolundaki iddialarını fiili temelden yoksun bulmaktadır. 42. Başvuranın iddialarının etkin bir şekilde soruşturulmuş olduğu görüşünde olan AĐHM, başvuranın Sözleşme nin 3, 5, 6 ve 13. maddeleri kapsamındaki şikayetlerinin açıkça
Gülbahar GÜNDÜZ v. Türkiye 9 dayanaktan yoksun olduğuna ve Sözleşme nin 35. maddesinin 3. paragrafı gereğince reddedilmesi gerektiğine kanaat getirmektedir. Bu gerekçelerle, Mahkeme oybirliğiyle Başvurunun kabul edilebilir olmadığını beyan eder. Françoise Elens-Passos Yazı Đşleri Müdür Yardımcısı Françoise Tulkens Başkan