JOBEPS. Journal of Business Economics and Political Science. Volume:1 Number:1 June 2012



Benzer belgeler
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO HBYS Programı. Yargı Örgütü Dersleri

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Yargı Örgütü Dersleri

T BEPS TURGUT ÖZAL. Journal o t Business Econom ics and Political Science. Volume: 1* Number:!»June 2012

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN

TÜRK YARGI SİSTEMİ DERS NOTLARI

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURU YOLU AÇILDI

CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ, KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMESİ, YÖNETMELİK ve KARARI

1-Hâkim ve Savcılar idari görevleri dolayısıyla aşağıdaki kurumlardan hangisine bağlıdır?

Kanun No Kabul Tarihi: 7/5/2010

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASININ BAZI MADDELERİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA TASLAK METİN

2-) Türkiye de tek dereceli seçim ilk kez hangi seçimlerde uygulanmıştır? A) 1942 B) 1946 C) 1950 D) 1962 E) 1966

LAW 104: TÜRK ANAYASA HUKUKU 14 HAFTALIK AYRINTILI DERS PLANI Doç. Dr. Kemal Gözler Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi

ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARININ TÜRLERİ VE NİTELİKLERİ

En İyisi İçin. I. Kanun-u Esasi gerçek anlamda anayasa bir monarşi öngörmemektedir. (x)

ANAYASASININ BAZI MADDELER

ANAYASA MAHKEMESİNDEN VERGİ USUL KANUNUYLA İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI

Yargı ÜNİTE. Amaçlar. İçindekiler

TÜRK HUKUK DÜZENİNİN YÜRÜRLÜK KAYNAKLARI (2) Dr. Öğr. Üyesi Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

KARAR 1 (672 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarılmaya dair) Davalı : Başbakanlık /ANKARA

Başkentteki Yardımcı Kuruluşlar. Türkiye nin Yönetim Yapısı Doç. Dr. Aslı Yağmurlu

DERSİMİZİN TEMEL KONUSU


KAMU YÖNETİMİ. 5.Ders. Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER

TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ GENEL KURULUNUN TOPLANTI, ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

ÖZEN ÜLGEN ANAYASA YARGISINDA İPTAL KARARLARININ ETKİLERİ

HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI

Cumhurbaşkanı. Türkiye nin Yönetim Yapısı Doç. Dr. Aslı Yağmurlu

İŞ HUKUKU TEMEL HUKUK Kanunların Özellikleri

Sirküler Rapor /70-1 ANAYASA MAHKEMESİNİN ÖZEL USULSUZLUK CEZASIYLA İLGİLİ BAŞVURUYA İLİŞKİN KARARI

10. Herhangi bir sebeple boşalan bakanlığa en geç kaç gün içinde yeni bakan atanır? A) 5 gün B) 10 gün C) 15 gün D) 20 gün E) 25 gün

TÜRK YARGI SİSTEMİ YARGITAY Öğr. Gör. Ertan Cem GÜL MYO Hukuk Bölümü Adalet Programı

CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN. BİRİNCİ BÖLÜM Genel Hükümler

DEVLET MEMURLARININ TEDAVİ YARDIMINA İLİŞKİN ANAYASA MAHKEMESİ KARARI Cuma, 03 Nisan :58 -

ANAYASA MAHKEMESİNDEN KATMA DEĞER KANUNUYLA İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI

TEST-3 ANAYASA YÜRÜTME-YARGI 7)Anayasaya göre Cumhurbaşkanı aşağıdaki kurullardan hangisine üye seçemez? A) Yargıtay

Anayasası na göre, TBMM aşağıdakilerden hangisini bir parlamento kararıyla gerçekleştirir? Anayasası na göre ara seçim ne demektir?

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN

DANIŞTAYIN SÜRESİNDE AÇILMAYAN DAVAYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI

felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİNE YAPILMIŞ BAZI BAŞVURULARIN TAZMİNAT ÖDENMEK SURETİYLE ÇÖZÜMÜNE DAİR KANUN YAYIMLANDI

Anayasa Mahkemesi Kararlarının Devam Eden Davalara Etkisi

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGI KARARLARININ UYGULANMASI

CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN

İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesine İlişkin Tarihli Yönetmeliğin 11 ve 19. Maddeleri Anayasaya Aykırıdır

Sosyal Düzen Kuralları

II. ANAYASA MAHKEMESİNİN YETKİSİNİN KAPSAMI

Bölüm 6 DEVL ET ŞEKİLL ERİ I : MONARŞİ VE CUMHURİYET

1982 ANAYASASI, ANAYASANIN HAZIRLANMASI, KABUL EDİLMESİ VE TEMEL İLKELERİ

d) Hakem Heyeti: Türkiye Bankalar Birliği Müşteri Şikayetleri Hakem Heyetini, e) Kanun: 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununu,

İdari Yargının Geleceği

İSTANBUL TAHKİM MERKEZİ KANUNU

Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü30 Mayıs 2009 CUMARTESİResmî GazeteSayı : ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

Anahtar Kelimeler : Yargılamanın yenilenmesi, kesinleşen mahkeme kararı, özel tüketim

İDARİ YARGI ADL104 KISA ÖZET

3346 SAYILI KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ İLE FONLARIN TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNCE DENETLENMESİNİN DÜZENLENMESİ HAKKINDA KANUN

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

ÖZETLE. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

KALEM MEVZUATI ADL108 KISA ÖZET

Resmi Gazete Tarihi: Resmi Gazete Sayısı: 25540

TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA. Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR

Sayı: Ankara, 24 /03/2014 ANKARA İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI NA

Sosyal Düzen Kuralları. Toplumsal Düzen Kuralları. Hukuk Kuralları Din Kuralları Ahlak Kuralları Görgü Kuralları Örf ve Adet Kuralları

İDARİ YARGI DERSİ (VİZE SINAVI)

MEMURLAR VE DİĞER KAMU GÖREVLİLERİNİN YARGILANMASI HAKKINDA KANUN

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX

İçindekiler Önsöz 5 Kısaltmalar 19 Giriş 21 Birinci Bölüm İDARÎ YARGININ GELİŞİMİ VE TÜRK YARGI TEŞKİLATININ GENEL GÖRÜNÜMÜ I. YARGISAL DENETİMİNDE

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI SONRASINDA SGK İDARİ PARA CEZALARINDA PEŞİN ÖDEME İNDİRİMİNİN UYGULANMASI

Bir ülkede yürürlükte olan yasa, tüzük, yönetmelik vb. bütünü.

1982 Anayasası nın Cumhuriyetin Nitelikleri başlıklı 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti nin bir hukuk devleti olduğu kurala bağlanmıştır.

İŞ MAHKEMELERİ KANUNU

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Yargı Örgütü Dersleri

Ba ve Bs FORMLARININ VERİLMEMESİ NEDENİYLE ADİ ORTAKLIK ADINA KESİLEN CEZAYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI YAYIMLANDI

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ ANAYASA HUKUKU DERSİ ÖĞRETİM YILI II. DÖNEM DERS PROGRAMI İÇERİĞİ DERS TARİHİ 1. DERS SAATİ 2.

İÇİNDEKİLER TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI. Madde Sayfa BAŞLANGIÇ...17 BİRİNCİ KISIM. Genel Esaslar. I. Devletin şekli

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASININ BAZI MADDELE RİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN. (Resmi Gazete ile yayımı: 16.6.

Karar N0: KARAR-

TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ DANIŞMA VE İZLEME KONSEYİ NİN OLUŞUMU, TOPLANMASI VE ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI TÜZÜĞÜ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

İYİ İDARE YASASI İÇDÜZENİ. BİRİNCİ KISIM Genel Kurallar. İKİNCİ KISIM İyi İdarenin İlkeleri

BİRİNCİ KISIM İDARE HUKUKUNUN TEMEL KAVRAMLARI

HAZİRAN 2017 TARİH BASKILI TÜRK ANAYASA HUKUKU DERS KİTABINA İLİŞKİN DÜZELTME CETVELİ

: HÜSEYİN DARTAL İl Sağlık Müdürlüğü, Merkeı/ŞANLIURF A TÜRK MİLLETİ ADINA

Anadolu Üniversitesinden:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ

12 Mart 2016 CUMARTESİ Resmî Gazete Sayı : YÖNETMELİK

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

İhale Tarihinin Zeyilname İle Ertelenmesi

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

Mahkeme, Anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır.

EMLAK VERGİSİNDEN MUAF OLAN TAŞINMAZLA İLGİLİ DÜZENLENEN ÖDEME EMRİNE İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZMA KARARI

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (OMBUDSMANLIK)

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN

TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ YETKİ TESPİTİ İLE GREV OYLAMASI HAKKINDA YÖNETMELİK. Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi/Sayısı: /28792 BİRİNCİ BÖLÜM

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGININ GÖREV ALANI

dan itibaren ücret gelirlerine farklı (düşük oranlı) gelir vergisi tarifesi uygulamasına son veren kanuni düzenlemenin,

Transkript:

JOBEPS Journal of Business Economics and Political Science Volume:1 Number:1 June 2012

Journal of Business Economics and Political Science JOBEPS Volume: 1 Number: 1 Year: June 2012 / Cilt: 1 Sayı: 1 Yıl: Haziran 2012 Owner/Sahibi Prof. Dr. Erol Oral Rector/Rektör Turgut Özal University/Turgut Özal Üniversitesi Editor/Editör Prof. Dr. Muhammet Kösecik Turgut Özal University/Turgut Özal Üniversitesi Assistant Editors/Editör Yardımcıları Assoc. Prof. Dr. Ahmet Beşkaya Assist. Prof. Dr. Lamiha Gün Assist. Prof. Dr. Engin Akçay Managing Director/Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Assist. Prof. Dr. Yavuz Kahraman Design/Tasarım Veysel Cebe Contact/İletişim Turgut Özal Üniversitesi, JOBEPS, Etlik, 06010, Ankara-TÜRKİYE E-mail: info@jobeps.org www.jobeps.org ISSN: 2146-2240 Printed by/basım Yeri Afşar Matbaacılık İvedik OSB 21. Cad. 599. Sok. No: 29 Yenimahalle/ANKARA Tel: 0312 394 39 22-23

ADVISORY BOARD/DANIŞMA KURULU Prof. Dr. Muhittin Acar Hacettepe Üniversitesi Prof. Dr. Muhammed Akdiş Gediz Üniversitesi Prof. Dr. Ahmet Aksoy Gazi Üniversitesi Prof. Dr. Muhlis Bağdigen Bülent Ecevit Üniversitesi Prof. Dr. Chris Bailey Keele University Prof. Dr. Serkan Bayraktaroğlu Sakarya Üniversitesi Prof. Dr. Veysel K. Bilgiç Polis Akademisi Prof. Dr. Yıldıray Çınar Syracuse University Prof. Dr. M. Akif Çukurçayır Selçuk Üniversitesi Prof. Dr. Pascale Ezan Université de Rouen Prof. Dr. İbrahim Güngör Akdeniz Üniversitesi Prof. Dr. Alan Hunter Coventry University Prof. Dr. Naim Kapucu University of Central Florida Prof. Dr. Muhsin Kar Necmettin Erbakan Üniversitesi Prof. Dr. Murat Karaöz Akdeniz Üniversitesi Prof. Dr. Hikmet Kavruk Gazi Üniversitesi Prof. Dr. Timera Mahamet Université de Paris Diderot Prof. Dr. Mustafa Ökmen Celal Bayar Üniversitesi Prof. Dr. Hüseyin Özgür Pamukkale Üniversitesi Prof. Dr. İsmail Özsoy Fatih Üniversitesi Prof. Dr. Hamit Palabıyık Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Prof. Dr. Bekir Parlak Uludağ Üniversitesi Prof. Dr. Vedat Pazarlıoğlu İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Prof. Dr. İsa Sağbaş Afyon Kocatepe Üniversitesi Prof. Dr. Vildan Serin Fatih Üniversitesi Prof. Dr. Eric Smith Essex University Prof. Dr. Kevin Theakstone University of Leeds Prof. Dr. Kemal Yıldırım Anadolu Üniversitesi Prof. Dr. Uğur Yıldırım Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Prof. Dr. Fatih Yüksel Ondokuz Mayıs Üniversitesi

ABOUT JOBEPS Journal of Business Economics and Political Science (JOBEPS) is a biannual and refereed journal. Each volume consists of at least two issues. Claims, opinions or ideas expressed in JOBEPS are solely those of the authors and do not imply endorsement by the editors or Turgut Ozal University. Accepted papers in the Journal appear in alphabetical order with respect to the first authors surnames. Authors should consult the Notes for Contributors at back of the journal before submitting their final drafts. Manuscripts and editorial correspondence should be sent via e-mail or via the online submission system on the journal s homepage. JOBEPS is a registered trademark of Turgut Ozal University. JOBEPS HAKKINDA JOBEPS yılda en az iki kez yayımlanan hakemli bir dergidir. Her bir cilt iki sayı içerir. JOBEPS de yer alan makalelerde ileri sürülen iddia, görüş ya da düşünceler yazarlara aittir. Editörlerin ya da Turgut Özal Üniversitesi nin resmi görüş ve düşüncelerini yansıtmaz. Yayına kabul edilen makaleler, dergide, ilk yazarın soyadına göre alfabetik sıra ile yer alır. Yazarlar makalelerini derginin son sayfasında yer alan Yayın Koşulları ve Yazım Kurallarına göre yazmalıdırlar. Makaleler e-mail ile ya da derginin internet sayfasındaki online makale sunum sistemi ile gönderilebilir. JOBEPS Turgut Özal Üniversitesi adına tescillidir.

ÖNSÖZ Eğitime hak ettiği değer ve önemi veren, en verimli yatırımın insana ve eğitime yapılan yatırım olduğunu söyleyen, Türkiye nin dışa açılmasında, çağ atlamasında ve özgürlüklerin genişletilmesinde önemli hamleler gerçekleştiren 8. Cumhurbaşkanımız rahmetli Turgut Özal ın ismini taşıyan Üniversitemiz; gelişmiş ülkelerin standartlarını her yönüyle yakalamış, bölgesinde ve dünyada sözü dinlenen güçlü bir Türkiye hedefi istikametinde var olan güzide yükseköğretim kurumlarımız arasında yeni bir sıçrama ve atılım rampası olmaya adaydır. Öğretim faaliyetlerimizde, çağın bilimsel seviyesini yakalamış ve aşmayı hedef edinmiş; analitik, önyargısız ve kuşatıcı bir perspektif ve ufuk sahibi öğrenciler yetiştirmek ve bu alanda ülkemizin en iyilerden biri olmak Üniversitemizin başlıca hedeflerindendir. Bilimsel araştırmalar, proje çalışmaları ve bilimsel organizasyonlar açısından her türlü imkanı öğretim elemanlarına sunmak, üretilecek yayınları en etkin ve verimli bir biçimde ulusal ve uluslararası akademik camia ile paylaşmak, öğretim faaliyetlerinin elde edilecek yeni bilgi ve buluşlarla, sürekli yenilenen heyecanla, bilimsel niteliğini yükseltmek Üniversitemizin öncelikleri arasında en üstte yer almaktadır. Bu hedef ve öncelikler doğrultusunda Üniversitemizin ilk akademik dergisi olarak yayın hazırlıkları bir süredir devam eden JOBEBS in ilk sayısının bilim dünyasına takdim edilmesinin heyecanını yaşıyoruz. Dergimizde, işletme, iktisat, siyaset bilimi temel alanları ile ekonometri, çalışma ekonomisi, uluslararası ilişkiler, insan kaynakları yönetimi gibi alanları içerisine giren, özgün nitelikte ve ilgili olduğu literatüre katkı sağlayan ampirik ve teorik makalelerin yayımlanması hedeflenmektedir. Dergimizin bilim dünyasında kısa sürede öne çıkan ve uluslararası indeksler tarafından taranan bir dergi olacağına gönülden inanıyorum. Dergimizi yayın hazırlıklarını titizlikle tamamlayan editörümüz, editör yardımcılarımız, sorumlu yazı işleri müdürümüz, danışma kurulumuz üyelerine teşekkür eder, dergimizin bilim dünyasına hayırlı olmasını dilerim. Prof. Dr. Erol Oral REKTÖR

CONTENTS/İÇİNDEKİLER Sacit Adalı 1-8 Şirin Atakan Duman 9-23 Lamiha Gün 25-44 Yavuz Kahraman 45-63 Uysal Kerman, Mehmet Aktel, Yakup Altan, Mustafa Lamba 65-82 Özgür Polat, Ş. Mustafa Ersungur 83-95 96-100

JOBEPS Anayasa Mahkemesi Kararlarının İnfâzı Journal of Business Economics and Political Science Vol:1, No:1, 1-8, June 2012 1 Anayasa Mahkemesi Kararlarının İnfâzı Sacit Adalı* 1 Özet Anayasa Mahkemesi, açılan iptal ve itiraz davaları üzerine dosya üzerinden kanun, kanun hükmünde kararname ve Meclis İçtüzüğü hakkında karar veren, kişi hak ve hürriyetlerinin kısıtlandığı yerleri tespit edip ortadan kaldıran, evrensel hukuk kurallarının geçerliliğini arttıran, Yüce Divan görevini de icra eden, siyasi partilerin mali denetimlerinde bulunan, üyelerinin çok çeşitli kanallardan geldiği bir yüksek mahkemedir. Gerekçeli kararları bağlayıcı ve kesin olmakla beraber bu kararların infazının yahut yerine getirilmesinin bazen geciktirilmesi, değiştirilmesi veyahut yasama organının hareketsizliği veya yavaş davranması söz konusu olabilmektedir. Kararların kasten ya da ihmal yoluyla geciktirilmesi halinde ilgililerin mali ve cezai sorumluluğu vardır. Ama ne var ki, mahkemenin verdiği kararların sonucunda, takip etme gibi bir yetkisi ve yaptırım gücü bulunmadığından bağlayıcılık ve kesinlik ilkesi her zaman işlememekte, bu da verilen kararların etkinliğini, dolayısıyla, hukuk devleti anlayışını zedelemektedir. Anahtar Kelimeler: Anayasa Mahkemesi Kararları, Kararların Kesinliği, Kararların İnfazı Execution of The Constitutional Court s Decisions Abstract The Constitutional Court is a high court of law that examines the annulment actions of laws, decrees having force of law, and the Rules of Procedure of the Turkish Grand National Assembly on the basis of documents filed in any given case; it identifies and eliminates restrictions applied in areas of individual rights and liberties; it increases the validity of universal rules of law; and it also functions as a Supreme Court, auditing the income and expenditures of political parties. The reasoned decisions of the Court have a binding force and the effect of a final judicial sentence. The execution and performance of reasoned decisions of the Court may be amended or delayed. In addition The National Assembly may also procrastinate performing these decisions. If a decision of the Court is delayed deliberately or through negligence, those involved will bear the burden of financial and criminal liability. Furthermore, the Court has no authority to follow up and enforce decisions; such legal powers would create a state of supremacy and thereby disable the due process of binding force principles. Such a state would also harm the effectiveness of decisions made and, consequently, the principle of rule of law. Keywords: Decisions of The Constitutional Court, Final Judicial Sentence Effect of The Court s Decisions, Execution of Decisions. * Prof. Dr., Turgut Özal Üniversitesi, Hukuk Fakültesi

2 Sacit Adalı Anayasa Mahkemesinin Yapısı, Görev ve Yetkilerine Kısa Bir Bakış Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi (AYM) Avrupa nın beşincisi olarak Avusturya, F. Almanya, İtalya ve eski Yugoslavya dan sonra 1962 yılında kurulmuştur. Geçen elli yıl zarfında anayasa yargısı alanında sahip olduğu geniş birikimiyle insan haklarının ve anayasal düzenin koruyucu olarak görev yapmaya çalışmaktadır. Anayasa Mahkemesi kararlarının infâzına yahut yerine getirilmesine geçmeden önce en son 07.05.2010 tarihinde Anayasa da yapılan değişiklikleri de içeren maddeler ışığında yapısına, görev ve yetkilerine göz atmak yerinde olacaktır. Yapısı Anayasa nın 146. Maddesine göre, (Değişik:07.05.2010-5982/16.md.) Anayasa Mahkemesi on yedi üyeden kurulur. Türkiye Büyük Millet Meclisi; iki üyeyi Sayıştay Genel Kurulunun kendi başkan ve üyeleri arasından, her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden, bir üyeyi ise baro başkanlarının serbest avukatlar arasından gösterecekleri üç aday içinden yapacağı gizli oylamayla seçer. Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılacak bu seçimde, her boş üyelik için ilk oylamada üye tam sayısının üçte iki ve ikinci oylamada üye tam sayısının salt çoğunluğu aranır. İkinci oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada en çok oy alan iki aday için üçüncü oylama yapılır, üçüncü oylamada en fazla oy alan aday üye seçilmiş olur. Cumhurbaşkanı; üç üyeyi Yargıtay, iki üyeyi Danıştay, bir üyeyi Askerî Yargıtay, bir üyeyi Askerî Yüksek İdare Mahkemesi genel kurullarınca kendi başkan ve üyeleri arasından her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden; en az ikisi hukukçu olmak üzere üç üyeyi Yükseköğretim Kurulunun kendi üyesi olmayan yükseköğretim kurumlarının hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarında görev yapan öğretim üyeleri arasından göstereceği üçer aday içinden; dört üyeyi üst kademe yöneticileri, serbest avukatlar, birinci sınıf hâkim ve savcılar ile en az beş yıl raportörlük yapmış Anayasa Mahkemesi raportörleri arasından seçer. Yargıtay, Danıştay, Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi ve Sayıştay genel kurulları ile Yükseköğretim Kurulundan Anayasa Mahkemesi üyeliğine aday göstermek için yapılacak seçimlerde, her boş üyelik için 12 en fazla oy alan üç kişi aday gösterilmiş sayılır. Baro başkanlarının serbest avukatlar arasından gösterecekleri üç aday için yapılacak seçimde 23 en fazla oy alan üç kişi aday gösterilmiş sayılır. Anayasa Mahkemesine üye seçilebilmek için, kırk beş yaşın doldurulmuş olması kaydıyla; yükseköğretim kurumları öğretim üyelerinin profesör veya doçent unvanını kazanmış, avukatların en az yirmi yıl fiilen avukatlık yapmış, üst kademe yöneticilerinin yükseköğrenim görmüş ve en az yirmi yıl kamu hizmetinde fiilen çalışmış, birinci sınıf hâkim ve savcıların adaylık dahil en az yirmi yıl çalışmış olması şarttır. Anayasa Mahkemesi üyeleri arasından gizli oyla ve üye tam sayısının salt çoğunluğu ile dört yıl için bir Başkan ve iki başkanvekili seçilir. Süresi bitenler yeniden seçilebilirler. 1- Bir üye ancak bir aday için oy kullanabilir ibaresi Anayasa Mahkemesi nin 7.7.2010 günlü, E: 2010/49, K: 2010/87 sayılı kararıyla iptal edilmiştir. 2- Her bir baro başkanı ancak her bir aday için oy kullanabilir ve ibaresi, Anayasa Mahkemesi nin 7/7/2010 günlü ve E.:2010/49,K.:2010/87 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir.

Anayasa Mahkemesi Kararlarının İnfâzı 3 Anayasa Mahkemesi üyeleri aslî görevleri dışında resmi veya özel hiçbir görev alamazlar. Üyelerin görev süresi ve üyeliğin sona ermesi 34 147. maddede düzenlenmektedir: (Değişik:7/5/2010/17md) Anayasa Mahkemesi üyeleri on iki yıl için seçilirler. Bir kimse iki defa Anayasa Mahkemesi üyesi seçilemez. Anayasa Mahkemesi üyeleri altmış beş yaşını doldurunca emekliye ayrılırlar. Zorunlu emeklilik yaşından önce görev süresi dolan üyelerin başka bir görevde çalışmaları ve özlük işleri kanunla düzenlenir. Anayasa Mahkemesi üyeliği, bir üyenin hâkimlik mesleğinden çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymesi halinde kendiliğinden; görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceğinin kesin olarak anlaşılması halinde de, Anayasa Mahkemesi üye tamsayısının salt çoğunluğunun kararı ile sona erer. Görev ve Yetkileri Anayasa da belirtilen bu görev ve yetkiler şunlardır. İptal Davaları Anayasa nın 151.maddesine göre kanun, kanun hükmünde kararname veya içtüzüğün Resmi Gazetede yayımlanmasından başlayarak altmış gün içinde 150. maddede belirtildiği şekilde, Anayasaya aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkemesine doğrudan doğruya iptal davası (buna soyut norm denetimi de denir) açabilme hakkı Cumhurbaşkanı, iktidar ve ana muhalefet partisi meclis grupları ile TBMM üye tam sayısının en az beşte biri tutarındaki üyelere ait olup bunların başvurusu üzerine, madde 148 e göre, Anayasa Mahkemesi, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük MilletMeclisi içtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımından uygunluğunu denetler (Ek: 7/5/2010-5982/18 md.) ve bireysel başvuruları karara bağlar. Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler. Ancak, olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz. Kanunların şekil bakımından denetlenmesi, son oylamanın, öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı; Anayasa değişikliklerinde ise, teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlıdır. Şekil bakımından denetleme, Cumhurbaşkanınca veya Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin beşte biri tarafından istenebilir. Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren on gün geçtikten sonra, şekil bozukluğuna dayalı iptal davası açılamaz; defi yoluyla da ileri sürülemez. (Ek:7/5/2010-5982/18 md.) Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır. Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz. Bireysel başvuruya ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir. 3- Bu madde başlığı, 7/5/2010 tarih ve 5982 sayılı Kanunun 17nci maddesiyle değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.

4 Sacit Adalı İtiraz Davaları Somut norm denetimi de denen bu usulde Anayasanın 152. maddesine göre, Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddî olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır. Anayasa Mahkemesi, işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar. Bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır. Ancak, Anayasa Mahkemesi nin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır. Anayasa Mahkemesinin işin esasına girerek verdiği ret kararının Resmî Gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün Anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz. Yüce Divan Yine Anayasanın 148. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanını, (Ek: 7/5/2010-5982/18 md.) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını, Bakanlar Kurulu üyelerini, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek idare Mahkemesi Başkan ve üyelerini, Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcı vekilini, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Sayıştay Başkan ve üyelerini görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılar. (Ek: 7/5/2010-5982/18 md.) Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanı ile Jandarma Genel Komutanı da görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divanda yargılanırlar. Yüce Divanda, savcılık görevini Cumhuriyet Başsavcısı veya Cumhuriyet Başsavcı vekili yapar. (Değişik: 7/5/2010-5982/18 md.) Yüce Divan kararlarına karşı yeniden inceleme başvurusu yapılabilir. Genel Kurulun yeniden inceleme sonucunda verdiği kararlar kesindir. Siyasi Partilerin Mali Denetimleri Siyasi partilerin mali denetimine ve kapatılmasına ilişkin davalar Anayasanın 69. Maddesinde 23.07.1995 de yapılan değişiklikle şu hâle getirilmiştir: (.) Siyasî partiler, ticari faaliyetlere girişemezler. Siyasî partilerin gelir ve giderlerinin amaçlarına uygun olması gereklidir. Bu kuralın uygulanması kanunla düzenlenir. Anayasa Mahkemesince siyasî partilerin mal edinimleri ile gelir ve giderlerinin kanuna uygunluğunun tespiti, bu hususun denetim yöntemleri ve aykırılık halinde uygulanacak yaptırımlar kanunda gösterilir. Anayasa Mahkemesi, bu denetim görevini yerine getirirken Sayıştay dan yardım sağlar. Anayasa Mahkemesi nin bu denetim sonunda vereceği kararlar kesindir. Siyasî partilerin kapatılması, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının açacağı dava üzerine Anayasa Mahkemesince kesin olarak karara bağlanır. Bir siyasî partinin tüzüğü ve programının 68 inci maddenin dördüncü fıkrası

Anayasa Mahkemesi Kararlarının İnfâzı 5 hükümlerine aykırı bulunması halinde temelli kapatma kararı verilir. Bir siyasî partinin 68 inci maddenin dördüncü fıkrası hükümlerde aykırı eylemlerinden ötürü temelli kapatılmasına, ancak, onun bu nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak haline geldiğinin Anayasa Mahkemesince tespit edilmesi halinde karar verilir. (Ek cümle: 03.10.2001-4709/25 md.) Bir siyasî parti, bu nitelikteki fiiller o partinin üyelerince yoğun bir şekilde işlendiği ve bu durum o partinin büyük kongre veya genel başkan veya merkez karar veya yönetim organları veya Türkiye Büyük Millet Meclisindeki grup genel kurulu veya grup yönetim kurulunca zımnen veya açıkça benimsendiği yahut bu fiiller doğrudan doğruya anılan parti organlarınca kararlılık içinde işlendiği takdirde, söz konusu fiillerin odağı haline gelmiş sayılır. (Ek fıkra: 03.10.2001-4709/25 md.) Anayasa Mahkemesi, yukarıdaki fıkralara göre temelli kapatma yerine dava konusu fiillerin ağırlığına göre ilgili siyasî partinin Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına karar verebilir. Temelli kapatılan bir parti bir başka ad altında kurulamaz. Bir siyasî partinin temelli kapatılmasına beyan veya faaliyetleriyle sebep olan kurucuları dahil üyeleri, Anayasa Mahkemesinin temelli kapatmaya ilişkin kesin kararının Resmi Gazetede gerekçeli olarak yayımlanmasından başlayarak beş yıl süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve deneticisi olamazlar. Yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan ve Türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden maddi yardım alan siyasî partiler temelli olarak kapatılır. (Değişik: 03.10.2001-4709/25 md.) Siyasî partilerin kuruluş ve çalışmaları, denetlenmeleri, kapatılmaları ya da Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmaları ile siyasî partilerin ve adayların seçim harcamaları ve usulleri yukarıdaki esaslar çerçevesinde kanunla düzenlenir. Anayasa Mahkemesi Kararlarının Nitelikleri ve İnfâzı Nitelikleri Anayasa Mahkemesi kararlarının nitelikleri Anayasa nın 153. maddesinde belirtilmiştir. Yukarıda açıklanan birbirinden farklı görevleri yerine getirmek için çeşitli usuller kullanmaktadır. Mesela norm denetimine ilişkin incelemeler kural olarak dosya üzerinden yürütülürken, Yüce Divan yargılamasında, kural olarak, ceza muhakemesi usulü uygulanmaktadır. Anayasa Mahkemesinin yaptığı yargılama faaliyetleri neticesinde verdiği kararların nitelikleri kısaca şöyledir. Bağlayıcılık kuralı: Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar. Kesin hüküm kuralı: Kararları kesindir. Bu kararlara itiraz mümkün olmadığı gibi, aleyhe herhangi bir kanun yolu da açık değildir. Kanun koyucu gibi hareket etme yasağı: Anayasa Mahkemesi bir kanunun tamamını veya bir hükmünü iptal ederken kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez. Sadece Anayasaya aykırı bulduğu normu kısmen veya tamamen iptal edebilir. Gerekçe yazma zorunluluğu: İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz.

6 Sacit Adalı İptal kararlarının yürürlüğe gireceği zaman: İptal kararlarının Resmi Gazete de yayımlandığı tarihte iptal başvurusuna konu olan hükümler yürürlükten kalkar. Ancak gereken hâllerde, Mahkeme, bir yılı geçmemek üzere iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. İptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda, Türkiye Büyük Millet Meclisi, iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğu dolduracak kanun tasarı veya teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar. İptal kararları geçmişe yürümez: Bu kuralın tek istisnası, ceza hükmü içeren yasaların iptalidir. Anayasa nın 38. maddesi uyarınca ceza kanunlarının değişmesi ve yürürlükten kaldırılması hâlinde, sanığın veya hükümlünün lehine olan kuralın uygulanması asıldır. İnfâzı Anayasa nın Mahkemelerin bağımsızlığı başlıklı 138. maddesinin son fıkrasında, genel olarak mahkeme kararlarının infazı veya yerine getirilmesi zorunluluğu düzenlenmiştir. Buna göre, yasama ve yürütme organları ile idare mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez. Evleviyetle, bir yüksek mahkeme olarak Anayasa Mahkemesi nin kararları da bütün kişi ve kuruluşları bağlar, değiştirilmeksizin ve gecikmeksizin yerine getirilmesi gerekir. Anayasa Mahkemesi kararlarının yerine getirilmesi için norm denetimine ilişkin kararların Resmi Gazete de yayımlanması, diğer karar türlerinde ise taraflara tebliği yeterlidir. Onun norm denetimine ilişkin kararları yasama ve yürütme organları tarafından, yüksek devlet görevlilerinin yargılanması sonucu verilen kararlar ile siyasi partilere ilişkin kararlar ise Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yerine getirilir. Anayasa Mahkemesi nin yarım asırlık geçmişi nazara alındığında, kararlarının pek çoğunun, muhâtaplarının hoşuna gitsin gitmesin, yerine getirildiği söylenebilir. Elbette, Mahkeme nin toplumu, yasama veya yürütmeyi şaşırtan ve derinden etkileyen kararları da olmuştur. Ancak bunlara duyulan hoşnutsuzluk veya verilen tepkiler kararların yerine getirilmemesine veya mahkeme kararlarına saygısızlığa sebep olmamıştır. Bununla birlikte Mahkeme kararlarının yerine getirilmesi hususunda hiçbir problem yaşanmadığı da söylenemez. Bu konuda Anayasa Mahkemesi nin geçmişte karşılaştığı en önemli meselelerden birisi, iptal edilen yasaların aynen veya çok küçük değişikliklerle yasama organı tarafından yeniden kabul edilmesidir. Anayasa Mahkemesi değişik tarihlerde verdiği kararlarda, bir çeşit yargısal aktivizmi sergileyerek, daha önce iptal edilen kanunların aynen veya çok küçük değişikliklerle yeniden yasalaşmasının mahkeme kararlarını değiştirmek veya etkisizleştirmek anlamına geldiği görüşünü benimseyerek yeniden yasalaştırılan kanunları iptal etmiştir 45. Buna paralel olarak, Anayasa Mahkemesi bir kararında: Anayasa nın 138. maddesinin son fıkrasında Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez denilerek genel olarak mahkeme kararlarının bağlayıcılığı ilkesine yer verilmiştir. Anayasa Mahkemesi 4- Bu konuda verilmiş kararlardan örnekler için bkz. Anayasa Mahkemesi nin 13.9.2000 tarihli ve Esas:2000/14, Karar:2000/21 sayılı kararı; 2.10.1996 tarihli ve Esas:1996/61 Karar:1996/35 sayılı kararı;19.9.1995 tarihli ve Esas:1995/39, Karar:1995/45 sayılı kararı.

Anayasa Mahkemesi Kararlarının İnfâzı 7 kararları yönünden bu genel ilke yeterli görülmemiş, özel bir düzenleme getirilerek 153. maddenin son fıkrasında Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar denilmiştir. Birçok kararda belirtildiği gibi bu kural, Anayasa Mahkemesi nin Anayasa ya aykırı bularak iptal ettiği bir konuda aynı kapsam, içerik ve nitelikte yeni bir yasa çıkarılmamasını zorunlu kılar. Yine aynı kural uyarınca, yasama organının, Anayasa Mahkemesi nin Anayasa ya aykırı görerek iptal ettiği bir kuralın aynını veya değişik ifadelerle benzerini yasalaştırmaması gerekir. Hukuk devletinde, yasama organını da kapsayacak biçimde devletin bütün organları üzerinde, hukukun ve Anayasa nın mutlak egemenliği vardır. Yasa koyucu her zaman hukukun ve Anayasa nın üstün kuralları ile bağlıdır. Anayasal denetim bu amacı gerçekleştirmektedir. Bu nedenle de Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı ilkesine yer verilmiştir. Anayasa ya aykırı bulunarak iptal edilen kuralın yeniden yasalaşmasına Anayasa nın 153. maddesinin son fıkrasındaki bağlayıcılık ilkesi engeldir. Yasama organının, iptal edilen kuralın aynını veya benzerini yasalaştırması durumunda, Anayasa Mahkemesi nin etkinliği ortadan kaldırılarak yasaların yargısal denetimi anlamını yitirir. Bir yasa kuralının, Anayasa nın 153. maddesine aykırılığından söz edilebilmesi için, iptal edilen önceki kural ile aynı ya da benzer nitelikte olması gerekir. Bunların saptanabilmesi ise öncelikle, aralarında özdeşlik, yani amaç, anlam ve kapsam yönlerinden benzerlik olup olmadığının incelenmesine bağlıdır. 56 demiştir. Bunun dışında kararların yerine getirilmesi konusunda karşılaşılan başka bir problem de, yasama organının hareketsizliğidir. Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen kanunlara ilişkin teklif ve tasarıların öncelik ve ivedilikle incelenmesi gerektiği halde, yasama organının yasa boşluğunu doldurmak için harekete geçmediği veya yavaş davrandığı gözlemlenebilmektedir. Bu durumda, yasama organını kanun yapmaya zorlamak söz konusu değildir. Ancak bu durum vatandaşların hak kaybına sebep olursa ve bunlardan birileri itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesi ne başvurursa, yasa boşluğu sebebiyle eşitsizlik veya haksızlık doğuran ve Anayasa ya aykırı hâle gelen kanunların iptali söz konusu olabilmektedir. Mahkeme kararlarının kasten veya ihmal yoluyla yerine getirilmemesi halinde, ilgililerin tazminat ödemesi ve cezai sorumluluğu da vardır. Nitekim, Anayasa Mahkemesi bir kararında, Yönetimin her türlü işlem ve eyleminin yargı denetimine bağlı tutulması, hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir. Yönetim, yargı kararlarını yerine getirmek zorundadır. Yönetimin yargı kararlarını yerine getirmekte gecikmesi ya da yerine getirmemesi yönetimin tazminata mahkûm edilmesini gerektiren bir hizmet (kusuru) olduğu gibi görevi savsaklama ya da görevi kötüye kullanma suçunu oluşturur. 67 diyerek bu sorumluluğa işaret etmiştir. Burada değinilmesi gereken bir eksiklik, Mahkeme nin verdiği kararların sonucunu takip etmesi veya, Anayasa nın açıkça vermediği bir görev olarak, edememesidir. Ne var ki, Mahkemenin kendi içinde bir birim kurmak suretiyle bunları izlemesinde, hattâ gerektiğinde ikazda bulunmasında fayda vardır. 5- Anayasa Mahkemesi nin 13.5.1998 tarihli ve Esas: 1996/51, Karar: 1998/17 sayılı kararı. 6- Anayasa Mahkemesi nin 21.10.1992 tarihli ve Esas:1992/13, Karar: 1992/50 sayılı kararı.

8 Sacit Adalı Türkiye dışından birkaç örnek vermek gerekirse, meselâ, AİHM sinin beş tip kararı bulunmaktadır. Mahkeme bir hükümetin teklifi üzerine altmış yılda bir defaya mahsus olmak üzere Danışma Kararı vermiştir. Gerisi hep yargı kararlarıdır. Mahkeme Sözleşmeden değil içtüzüğünden doğan bir hakla, ihmâl edilmesinde önemli bir zarar doğabilecekse, istisnâen (%2 civarında) Geçici Tedbir Kararı verebilir. AİHM sinde ortalama sekiz yılda biten dâvâları kısaltmak ve çözüme bir an önce kavuşmak için zarar gören vatandaşla Devleti arasında Dostane Çözüm Kararı da verebilir. En çok da bir yanlışı tespit etmek için İhlâl Kararı verebilmektedir. AİHM tesbitte bulunur, ilgili hükümet de onu düzeltir. Verilmiş karar tam açıklık arzetmiyorsa bir yıl içinde Tavzih veya Yorum Kararı verir. Bu yol şimdiye kadar iki defa kullanılmış ve ikisi de reddedilmiştir. Son bir tip kararı da Karar Düzeltmedir, bu da bugüne kadar ancak bir defa kullanılmıştır. AİHM kararlarının infâzının denetimini 46.maddeye göre 47 ülkenin Dışişleri Bakanlarından mürekkep Bakanlar Komitesi veya onların yerine görevlendirilen delegeler üstlenmektedir. Ek protokollerden 11 den 14 e kadarında bu konu işlenmektedir. 46.maddeye göre komite maddi tazminatın ödenip ödenmediğine, ihlâlin yerine getirilip getirilmediğine bakar. AİHM nin verdiği karar 3 ay sonra kesinleşir ve infazı için komiteye gelir. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesine yardımcı olmak üzere her ülkeden 40 kadar hukukçuyu da işe memur etmiştir. Bu güne kadar infâz edilmemiş bir AİHM karârı yoktur. Karârı yerine getirmeyen Devletin Bakanlar Komitesi bilgilendirici bir ara karar, kınayıcı karar ya da son kararla Mahkemeye şikâyet edebilir. 78 Yine meselâ, Almanya da kararların infâzıyla ilgili 35.maddeye göre, Anayasa Mahkemesi yetkisi olduğu hâlde farklı alternatifleri göstermek yerine infâzı alt mahkemece bırakmakta, fakat bazen karârı hangi merciin vermesi gerektiğini de belirtmektedir. Söz gelimi, infâzı İçişleri Bakanlığı yapsın derse, Mahkemeye yardımcı olarak infâzı o yapar. Lakin infâzın kontrolü zor olmaktadır. Bir parti kapatmadaki infâz merhalelerini Eyalet İçişleri Bakanlıklarına bırakırken bir kürtaj karârının iptalini kendisi yerine getirebilmektedir. Vicdani retle ilgili iptal karârını da kendisi infâz etmiş, yeni kanun çıkana kadar durumu tâkip etmiştir. Alman Anayasa Mahkemesinde protokole bağlanmış Dostane Çözüm Kararı şimdiye kadar iki defa verilmiştir. Meselâ, okullarda din dersi okutulmasıyla ilgili iptal karârı vermeden önce taraflara (Eyalet temsilcileriyle din dersi verilmesini isteyen vatandaşlar arasında) Dostane Çözüm teklifinde bulunmuştur. Neticede, dostâne çözüm protokole bağlamış ama infâzı idâre yapmıştır. Ayrıca, protokole bağlanmamış dostâne çözüm yolları da bulunmaktadır. 8 Anlaşmaktadır ki, sözü geçen Mahkemelerde karar verilmekle işten el çekilmemekte, onun yerine getirilmesi için çeşitli yaptırımlar ve yollar kullanılmakta, böylece kararların etkililiği arttırılmış olmaktadır. Hukuk devleti anlayışı da herhâlde bunu gerektirmektedir. 7- Dr. Bahadır KILINÇ: AİHM kararlarının infazı, 16.1.2012 de Ankara da Anayasa Mahkemesi nde Bireysel Başvuru üzerine tertiplenen seri toplantılarda yaptığı konuşmadan. 8- Şeyda EMEK: Alman AYM kararlarının infâzı, 16.1.2012 tarihinde AYM indeki toplantıda yaptığı konuşmadan.

JOBEPS Journal of Business Economics and Political Science Vol:1, No:1, 9-23, June 2012 9 Kurumsal Kuram Yaklaşımı ile Örgütsel Değişimi Anlamaya Yönelik Bir İnceleme Şirin Atakan Duman* Özet Bu çalışmada örgütlerin eşbiçimli hale gelirken nasıl bir örgütsel değişim geçirdikleri, örgütsel değişim ve kurumsal kuram yazınından yararlanılarak ele alınmaktadır. Bu amaçla örgütsel değişime etki eden örgüt içi ve örgüt dışı faktörler değerlendirilmekte ve kurumsal kuram çalışmalarının örgütsel değişim yazınına katkıları değerlendirilmektedir. Bu inceleme ile örgütsel değişim olgusunun çok sayıda değişken tarafından etkilendiği bu nedenle ancak çok düzeyli ve çok boyutlu incelemeler ile bütünleşik bir bakış açısı ile anlaşılabileceği sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar kelimeler: Örgütsel Değişim, Kurumsal Kuram, Eşbiçimlilik, Örgütsel Öğrenme. An Examination for the Understanding of Organizational Change from an Institutional Theory Perspective Abstract In this study, the process of organizational change that the organizations face while becoming isomorphic tried to be understood, by utilizing organizational change and institutional theory literature. In line with this purpose, the organizational and contextual factors that effect organizational change and the contribution of institutional theory studies to organizational change literature had been evaluated. This examination yield to the conclusion that the phenomenon of organizational change is affected by a lot of variables simultaneously and can only be understood by multi-level and multidimensional analysis with an integrated perspective. Keywords: Organizational Change, Institutional Theory, Isomorphism, Organizational Learning. * Yrd. Doç. Dr., Turgut Özal Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme Bölümü

10 Şirin Atakan Duman Giriş Varlıklarını devam ettirebilmek için örgütlerin, kurumsal çevrenin dayattığı beklentileri karşılamaları diğer bir ifadeyle, sosyal ve kültürel çevreye uyum sağlamaları gerekmektedir (Zucker, 1987). Kurumlar örgütleri denetim ve yerleşik kurallar aracılığıyla etkilemektedirler, bu nedenle örgütlerin yaşamlarını devam ettirebilmeleri kurumsallaşmış değer ve normlar ile uyum göstermelerine bağlı olmaktadır (Leblebici et.al., 1991). Benzer çevresel koşullar örgütleri benzer kurumsal baskılar ile karşı karşıya getirmektedir. Bu kurumsal baskılara uyum gösterme eğilimindeki örgütler de, yapılarını eşbiçimli (isomorphic) olarak düzenleme eğilimi göstermektedir (Meyer ve Rowan, 1977). Kuramda örgütlerin nasıl ve neden eşbiçimli hale geldikleri açıklanırken eşbiçimlilik mekanizmaları olarak tanımlanan öykünmeci (mimetic), normatif (normative) ve zorlayıcı (coercive) eşbiçimlilik kavramlarından faydalanılmaktadır (DiMaggio ve Powell, 1983). Bu mekanizmalar örgütlerin nasıl biçimlenmesi gerektiğine yönelik bir çerçeve çizmekte ve örgütten beklenen davranışları belirlemektedir (Scott ve Meyer, 1991). Kuramda eşbiçimlilik mekanizmalarının ele alınışı örgütlerin eşbiçimli hale gelirken bir değişim süreci geçirdiklerini ortaya koymaktadır. Ancak kurumsal kuram teorisyenleri, örgütlerin nasıl eşbiçimli hale geldiklerini diğer bir ifadeyle eşbiçimli hale gelirken meydana gelen değişim sürecini açıklamakta sınırlı kalmaktadır. Buradan yola çıkılarak bu çalışmada; örgütlerin eşbiçimli hale gelirken nasıl bir örgütsel değişim süreci geçirdikleri sorusuna cevap aranarak ortaya çıkan değişim süreci anlaşılmaya çalışılmaktadır. Öte yandan, Roberts ve Greenwood (1997) örgütlerin yeni yapıları nasıl seçtikleri ve yeni formları nasıl öğrendikleri sorularının incelenmemiş konular olduğunu ortaya koyarak, yazındaki bir boşluğa dikkat çekmişlerdir. Yazarlar aynı zamanda örgütlerin yeni yapıları nasıl seçtikleri sorusunu ele alırken, stratejik seçimin önemini vurgulamışlardır. Bu anlamda hem kurumsal çevrenin değişiminde hem de örgüt düzeyinde değişimde aktörlerin rolü ortaya çıkmaktadır. Roberts ve Greenwood (1997), kurumsallaşmanın mikro-süreçlerinin ele alınmasının büyük önem taşıdığını belirtmişlerdir. Buradan yola çıkılarak aynı zamanda bu çalışmayla; örgütsel değişim süreci kurumsal kuram bakış açısı ile ele alınarak yazındaki bu boşluk doldurulmaya çalışılmaktadır. Yazında Örgütsel Değişim Örgütsel değişim yazınında değişim kavramı farklı boyutlar dikkate alınarak incelenmekte ve sınıflandırılmaktadır. Greenwood ve Hinings (1996) değişimi radikal ve yakınsak (convergent) olmak üzere kapsam, devrimsel ve evrimsel olmak üzere meydana geliş süreci açısından sınıflandırmışlardır. Buna göre yazarlar radikal değişimi, mevcut yönelimden bir diğerine geçiş diğer bir ifadeyle örgütün dönüşmesi; yakınsak değişimi ise, küçük kapsamlı düzenlemelerin yapılması olarak açıklamışlardır (Greenwood ve Hinings, 1996). Diğer taraftan yazarlar devrimsel değişimi, bir anda gerçekleşen ve örgütün tüm boyutlarını etkileyen değişim; evrimsel değişimi ise, yavaş ve kademeli değişim olarak açıklamışlardır (Greenwood ve Hinings; 1996). Görülüyor ki, evrimsel ve devrimsel değişim arasındaki fark, değişimin ölçüsünden ve hızından kaynaklanmaktadır. Diğer taraftan, radikal ve yakınsak değişim arasındaki fark ise, değişimin kapsamı ile ilgilidir. Yakınsak değişimde örgüt mevcut şablon içerisinde değişirken, radikal değişimde örgüt kullanılan şablondan başka bir şablona geçiş yapmaktadır. Radikal değişim ile yakınsak

Kurumsal Kuram Yaklaşımı ile Örgütsel Değişimi Anlamaya Yönelik Bir İnceleme 11 değişim arasındaki farka örgütsel değişim yazında önem verildiğini ortaya koyan Newman (2000) yakınsak değişimin, firmanın iç tutarlılığını sağlamasına, sistemlerini, yapısını veya süreçlerini düzenlemesine yarayan değişim olduğunu belirtmiştir. Fox-Wolfgramm ve diğerlerine (1998) göre, bu tür değişim stratejide, temel değerlerde ve şirket kimliğinde temel bir değişimi içermemektedir. Diğer taraftan radikal değişim; dönüşümseldir ve temel değerlerin değişimi anlamına gelmektedir (Newman, 2000). Devrimsel ve evrimsel değişim ayrımına benzer bir diğer ayrımı, Weick ve Quinn (1999) örgütsel değişim çalışmalarındaki karşıtlığa vurgu yaparak ortaya koymuşlardır. Yazarlar, kesikli (episodic) değişim ile sürekli (continuous) değişim arasındaki farklılıkları vurgulamışlardır ve yazarlara göre farkı araştırmacının yaklaşımı belirlemektedir (Weick ve Quinn, 1999). Araştırmacı makro analiz düzeyinden bakıyorsa, örgütsel değişimi; devrimsel değişimleri oluşturan ve kendi içinde tekrarlayan davranışlar, rutinler ve ataletten meydana gelen kesikli bölümler olarak görmektedir. Ancak araştırmacı, daha yakından diğer bir ifadeyle mikro analiz düzeyinden bakıyorsa, örgütsel değişimi; süregelen uyum düzenlemeleri ve ayarlamaları olarak görmektedir (Weick ve Quinn, 1999). Yazındaki aşamalı ve radikal değişim ayrımı 1972 lere kadar uzanmaktadır bu nedenle ayrım teorik olarak zenginleşmiş ve daha tanımlayıcı hale gelmiştir (Weick ve Quinn, 1999). Yazında değişimin kapsamına, ölçüsüne ve yapısına bağlı olarak tanımlanmış ayrımlara ilave olarak, Grenwood ve Hinings (1996) değişimin ele alınış biçimi açısından da çevresel belirlenimcilik ve stratejik seçim arasında bir kutuplaşmanın olduğuna dikkati çekmektedir. Yazarlara göre, bu kutuplaşmanın bir ucunda çevresel belirlenimciliğe vurgu yapan ve radikal değişimi reddeden popülasyon ekolojisi teorisyenleri (Örneğin, Hannan ve Freeman, 1984) diğer ucunda ise, yönetimin eylemlerinin kritik rolünü vurgulayan stratejik seçim teorisyenleri (Örneğin, Child, 1997) yer almaktadır (Greenwood ve Hinings, 1996). Greenwood ve Hinings e (1996) göre, kurumsal çevrelerine göreli olarak daha yerleşik olan firmalar radikal değişimi daha zor gerçekleştirmektedir. Bu çeşit değişim risklidir, zordur ve çıktısı da belirsizdir (Newman, 2000). Greenwood ve Hinings (1996), kurumsal çevreye yerleşiklik arttığında ise örgütlerin - kurumsal çevrelerine sıkı bağlı (tightly-coupled) oldukları için- değişimi daha devrim niteliğinde yaşayacaklarını savunmaktadır. Diğer taraftan stratejik seçim teorisyenleri, seçim ve bağlamın etkileşimine dikkatlerin yönelmesini sağlamak suretiyle, bağlamsal baskıların örgüt aktörleri tarafından nasıl yorumlandığının ve kurgulandığının ön plana çıkmasına katkı sağlamışlardır (Greenwood ve Hinings, 1996). Yazında değişimi neyin başlattığı başka bir ifadeyle kaynağının ne olduğu sorusuna cevap arayan araştırmacılar bu süreci farklı yaklaşımlarla ele almışlardır. Yazında radikal değişimi dışsal olayların başlattığına dair örnekler bulmak mümkündür ancak, bu örneklerde dışsal olaylara verilen tepkinin örgütün karar vericileri tarafından nasıl yorumlandığına ve anlamlandırıldığına bağlı olarak farklılaştığı görülmektedir (Amis et.al., 2002). Amis ve diğerleri (2002), değişim kararının sadece performansa dayalı olarak alınmadığına, kişisel ve politik sebeplerin de etkisi olduğuna değinmişlerdir. Yazarlar ayrıca, değişimin dışsal baskılarla başlasa da, değişim sonucunda elde edilen çıktının içsel süreçlerle belirleneceğini de vurgulamışlardır. Sonuçta değişim kararı örgütteki aktörlerin kararı ile başlamaktadır. Bu görüşü destekler şekilde Fligstein (1991),

12 Şirin Atakan Duman liderleri değişimi başlatan veya engelleyen bireyler olarak tanımlamıştır ve değişimin ancak, belirli aktörlerin güç kazanması veya reçeteler halinde sunulan değişimin elitlerin değerleri ile uyumlu olması durumda mümkün olacağını belirtmiştir. Diğer bir ifadeyle, kurumsal kuramcıların ilk çalışmalarında görülen belirlenimciliğin aksine, örgüt üyelerinin stratejik tercihler yapma olanakları vardır (Oliver, 1991). Washington ve Ventresca (2004), yönetişim düzenlemeleri, anlam sistemleri ve kaynak dağılımları gibi, örgütsel değişime etki eden örgüt düzeyindeki mekanizmalara dikkati çekmiş böylece örgütün ve aktörün karşılıklı etkileşiminin varlığını ortaya koymuşlardır. Bu noktada, örgütsel değişimin gerçekleşmesinde hem kurumsal çevrenin dayattığı davranış modelleri ve meşruiyet kaynakları gibi dışsal dinamiklerin (Greenwood ve Hinings, 1996; Newman, 2000) hem de örgüt üyelerinin seçimleri ve değerleri gibi içsel dinamiklerin (Amis et.al., 2002; Johnson et.al., 2000; Oliver, 1991) etkili olduğu görülmektedir. Kurumsal Kuramın Temel Varsayımları ve Örgütsel Değişim Yazınına Katkıları Kurumsal kuram çalışmaları örgütsel değişim olgusuna çeşitli şekillerde değinmekte ve değişim yazınına katkı vermektedir. Kuram son on yılda dikkatleri üzerine çekmiş ve örgüt kuramları içerisinde en çok çalışılan kuram haline gelmiştir (Özen, 2004). Kuram, örgütlerin devamlılıklarını sağlamalarının içerisinde bulundukları kurumsal çevreye uyum göstermek suretiyle meşrulaşmaları ile mümkün olabileceğini savunmaktadır. Kurumsal kuram teorisyenlerine göre kurumsal çevre, örgütlerin meşruiyet kazanmak için uymak zorunda oldukları kuralları ve sosyal olarak inşa edilmiş gerekliliklerden meydana gelmektedir (Scott, 1991; Meyer ve Rowan, 1977). Kurama göre, kurumsallaşmış yapılar örgütler tarafından üç mekanizma ile benimsenmektedir. Bunlar; öykünmeci, normatif ve zorlayıcı mekanizmalardır (Palmer ve Biggart, 2002). Zorlayıcı eşbiçimlilik mekanizması söz konusu olduğunda örgütler yeni yapıları, güçlü aktörlerin cezalarından kaçınmak için benimsemeye yönelmektedir. Normatif mekanizma söz konusu olduğunda, onaylarını almak adına diğer aktörlerin beklentilerine uyum sağlamak amacıyla yeni yapılar adapte edilmektedir ve son olarak öykünmeci mekanizma söz konusu olduğunda da, başarılı olduğu varsayılan uygulamaların taklit edilmesi ile örgütler yeni yapıları benimsemektedir (Palmer ve Biggart, 2002). Kurumsal kuram teorisyenleri, birey veya örgüt olsun aktörün yaşayabilmek için uyum baskısını hissettiklerini vurgulamışlardır (Palmer ve Biggart, 2002). Bu açıdan bakıldığında eşbiçimli hale gelme örgütsel başarı veya başarısızlığın belirleyicisi olmaktadır (Meyer ve Rowan, 1977). Öyle ise kurumsal kuram teorisyenlerine göre örgütsel başarı kıstasının, kurumsal çevre tarafından belirlendiğini ifade etmek mümkündür. Dolayısıyla örgütler eşbiçimlilik mekanizmaları ile çevrelerine uyum sağlamaya çalışmaktadır ve uyuma yaklaştıkları oranda yaşam şansları artmakta ve başarılı kabul edilmektedir. Kurumsalcılar, örgütün dışında onun yapısını ve nasıl yönetileceğini belirleyen normlar ve örgütsel şablonların olduğunu ileri sürmektedir (Newman, 2000). Kurumsal kurama göre kurumsal çevre örgütlerin nasıl davranmaları gerektiğini belirlediğinden sınırlayıcı olmaktadır. Ayrıca, örgütün yaşama olasılığı onun kurumsal çevrenin değerlerine ne kadar uyum sağladığına bağlıdır (Meyer ve Rowan, 1977). Bu yaklaşım, performansın ve aktif aktörün (agent) rolünü azımsayarak, onların kurumsal normların değişimine olan

Kurumsal Kuram Yaklaşımı ile Örgütsel Değişimi Anlamaya Yönelik Bir İnceleme 13 katkılarına çok az vurgu yapmaktadır (Kondra ve Hinings, 1998). Örgüt dışındaki değerler ve inançlar, örgütsel normların belirlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır (Kondra ve Hinings, 1998). Kurumsal kuram teorisyenlerine göre örgütsel alan, sosyal olarak kurgulanmış uygulamaların yeniden üretilerek yayıldığı (Greenwood et.al., 2002: 58) ve örgütsel aktörlerin faaliyet göstererek etkileşim içerisine girdikleri (Erçek, 2004) bağlamı ifade etmektedir. Örgütler, örgütsel alan içerisinde sadece verimlilik kaygısı ile değil aynı zamanda kaynaklarını, yaşam kapasitelerini ve meşruiyetlerini arttırmak için de, bu kural ve gerekliliklere uymaktadır (Kondra ve Hinings, 1998). Eşbiçimlilik kavramını DiMaggio ve Powell (1983) kurumsal baskılar sebebiyle örgütlerin giderek daha benzer hale gelmeleri olarak açıklamaktadır. Örgütlerin benzer hale gelmeleri bir durumdan diğerine geçişi ifade etmekte ve içerisinde değişimi barındırmaktadır. Kurumsal kuramcılar kurumsal normların; zorlayıcı, öykünmeci ve normatif süreçlerle oluştuğunu savunmakta öte yandan, bu süreçlerin nasıl örgütsel farklılıklara yol açtığına ve örgütlerin nasıl değiştiklerine değinmemektedir (Kondra ve Hinings, 1998). Zaman içerisinde örgütlerin ve kurumsal normların değiştiğini görmek pek de zor değildir. Ancak genellikle bu değişimi başlatan faktörler ve örgütün değişimi benimseme süreci yeterince açıklanmamaktadır (Bacharack et.al., 1996). Öte taraftan, kurumsal kuram ve örgütsel analiz biriminde değişim arasındaki bağa ilişkin çalışmalar yapan araştırmacılar değişim olgusunun farklı boyutlarına değinerek yazına katkı sağlamışlardır (Örneğin, D Aunno et.al., 1991, Greenwood ve Hinings, 1996; Amis et.al., 2002). Greenwood ve Hinings (1996), kurumsal kuramın değişimin anlaşılmasında önemli bir temel sağladığına değinmektedir. Yazarlar kuramın bu katkısını iki nedene bağlamaktadırlar; birincisi radikal değişimi açıklayan ikna edici bir tanım sağlıyor olması ; ikincisi ise, bağlamsal dinamikleri ön plana çıkartarak örgütsel adaptasyon ihtiyacını gündeme getirmesidir (Greenwood ve Hinings, 1996: 1023). Diğer taraftan yazarlar, kurumsal kuramın örgütsel değişimin içsel dinamiklerine değinmediğini de vurgulamışlardır (Greenwood ve Hinings, 1996). Eşbiçimlilik mekanizmalarını harekete geçiren sınırlayıcı, normatif ve bilişsel unsurların her birinin örgütsel değişim üzerinde farklı etkileri olduğu düşünülmektedir (D Aunno et.al., 2000). Buna göre, sınırlayıcı unsurlar genellikle hükümet teşvikleri veya sınırlayıcı politikalar gibi kurumsal güçler olarak görülmektedir. Buradan yola çıkılarak sınırlayıcı unsurların, değişim üzerinde iki yönlü etkisinin söz konusu olduğu ileri sürülmektedir. Buna göre sınırlayıcı unsurlar ya ataleti teşvik ederek değişimi zorlaştırmakta ya da örgütsel formları destekleyen finansal olanakları sınırlayarak değişimi başlatabilmektedir (D Aunno et.al., 2000). Kurumsal kuramcılara göre, sık tekrarlanan davranışlar zaman içerisinde doğal karşılanmakta ve sorgulanmaz hale gelmektedir. Böylece ataleti destekleyen bir kurumsal çevre ortaya çıkmaktadır (Zucker, 1987). Bu durumda, sınırlayıcı unsurlar değişimi teşvik edebildiği gibi değişim önünde engel de oluşturabilmektedir (D Aunno et.al., 2000; Zucker, 1987). Gerçekten de, kimi zaman örgütleri kendileri değişim önünde bir engel olarak ortaya çıkabilmektedir (Romanelli ve Tushman, 1986). Bu gibi durumlarda dışsal zorlayıcılar değişimin başlamasında önemli bir faktör olarak ortaya çıkmaktadır (Kondra ve Hinings, 1998). Eşbiçimlilik mekanizmalarını harekete geçiren bilişsel unsurlar ise, örgütsel karar vericilerin taklit edebilecekleri modeller sunarak değişime zemin hazırlamakta ve

14 Şirin Atakan Duman desteklemektedir (D Aunno et.al., 2000). D Aunno ve diğerleri (2000) aynı örgütsel alan içerisindeki, benzer pazar baskılarına ve kurumsal baskılara maruz kalan örgütlerin bu alan içerisinde değişime yol açacak modeller olmadığında diğer alanlar içerisindeki örgütleri de taklit etmeye yönelebileceklerini savunmaktadır. Yazarlara göre, kurumsal çevreyi karakterize eden ve örgütsel değişim üzerinde etkisi olan en önemli normlar ve değerler, örgüt aktörlerine ve yöneticilerine değişimin kabul edilebilir olduğunu gösterenlerdir (D Aunno et.al., 2000). Örgüt aktörlerinin, değişim kararını alma ve uygulama gücünün olması bu noktada belirleyici faktör olarak ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla, örgütteki aktörler değişime istekli olduklarında ve yapılacak değişikliklere öncülük ettiklerinde değişim daha kolay gerçekleşecektir. Huy ve Mintzberg in (2003) de belirttiği gibi büyük kapsamlı bir değişimin gerçekleşmesi, değişimin liderler ve üst yönetim tarafından yönetilmesi ve yayılmasına bağlıdır. Sonuç olarak, eşbiçimlilik mekanizmalarını harekete geçiren sınırlayıcı, normatif ve bilişsel unsurlardan hangisinin baskın olduğu, değişimin örgüt tarafından benimsenip benimsenmemesi üzerinde etkiye sahiptir yargısına varmak mümkün görünmektedir. Tartışma Yazından, kurumsal kuramın çeşitli açılardan örgütsel değişim literatürüne önemli katkılar sağladığı anlaşılmaktadır. Ancak kuramın örgütlerin eşbiçimli hale gelirken geçirdikleri değişim sürecini açıklamakta yetersiz kaldığı görülmektedir. Buna ilave olarak, kuramın değişim sürecinde aktöre yeterince yer vermediği de anlaşılmaktadır. Buradan yola çıkılarak çalışmanın devamında, kurumsal kuram bakış açısı ile örgütsel değişim ele alınarak kurama yönetilen eleştiriler değerlendirilmektedir. Değişimi benimsemenin altında yatan niyetin, yeni yönetsel uygulama veya örgütsel formun ortaya çıkış döneminde mi yoksa yayılımın ileri aşamalarında mı örgüt tarafından benimsendiği ile ilişkili olduğu düşünülmektedir (Tolbert ve Zucker, 1983). Tolbert ve Zucker a göre (1983) yeni bir yönetsel uygulama veya yeni bir örgütsel formu erken dönemde benimseyenler genellikle bunu teknik rasyonaliteyi sağlamak adına adapte ederlerken; uygulama veya yeni form yaygınlaşarak meşruiyet kazandıktan sonra benimseyenler için meşruiyeti sağlama kaygısı teknik rasyonalitenin önüne geçmektedir. Benzer bir ayrıma Özen (2002) de vurgu yapmaktadır. Özen (2002) yazında uygulamaların ussal ve törensel benimsenme biçimlerinden söz edildiğini ifade etmektedir. Yazara göre, ussal benimsemede örgütler kurumsal bir baskı hissetmez ve teknik verimlilik adına uygulamayı örgüt koşullarına uyumlu hale getirirler; törensel benimseme de ise, kurumsal bağlamdan kaynaklanan zorlayıcı, normatif ve öykünmeci baskılar örgütü meşruiyet kazanmaya iter ve yeni uygulama örgüt tarafından benimsenir (Özen, 2002). Tolbert ve Zucker ın (1983) çalışmasından, örgütsel değişimin benimsenme niyetinin zaman açısından farklılaşabildiği görülmektedir. Bu durumda, teknik rasyonaliteyi sağlama niyetini taşıyan erken benimseyenler ile uygulama kurumsal bağlam tarafından meşru görülmeye başlayınca benimseyerek meşru olmak veya meşruiyetlerini pekiştirmek isteyen örgütler yani geç benimseyenler, benimseme niyetleri bakımından farklılaşmaktadır. Tolbert ve Zucker (1983) örgütsel yapıdaki değişimin ya içsel ya da kurumsal kaynaklar sebebiyle gerçekleştiğini belirtmişlerdir. Bu durumda, yeni bir