Hukuki Bir Tartışmanın Tarihi Zemini: İstanbul Nasıl Alındı?



Benzer belgeler
İstanbul u Fethinin Dahi Stratejisi - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir?

FOSSATİ'NİN "AYASOFYA" ALBÜMÜ

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

İktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017

ESKİ GÜMÜŞHANE (SÜLEYMANİYE MAHALLESİ) VE PANAYIR ALANI

Tıbb-ı Nebevi İSLAM TIBBI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Server Dede. - Server baba şu Bektaşilerin bir sırrı varmış nedir? Diye takılır, sula sorarlardı.

Edirne Tarihi - Bizans Döneminde Edirne. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

istanbul'un fethinin türk ve dünya tarihi açısından sebepleri istanbul'un fethinin türk ve dünya tarihi açısından gelişmesi istanbul'un fethinin türk

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

SELANİK AYASOFYA CAMİSİ

щlk OSMANLILAR VE BATI ANADOLU BEYLщKLER DэNYASI Feridun M. Emecen OsmanlЩ Tarihi Dizisi 78 Emine EroПlu Adem KoГal Zeynep BerktaЧ Ravza KЩzЩltuП

KONYA DEFTERDARLIĞI İMZA VE YETKİ İÇ GENELGE

OSMANLI ARAŞTIRMALARI

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

GÜNLÜK (GÜNCE)

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 2 SASANİLER-İSPANYA EMEVİLERİ-TULUNOĞULLARI

SELANİK ESKİ CUMA CAMİSİ

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları

TARİH BOYUNCA ANADOLU

SELANİK HORTACI CAMİSİ

MANASTIR TIBBI (Monastic Medicine)

XVII. ERMCO KONGRESİ

KUBBEALTI SOHBETLERİ

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Edirne Tarihi - Osmanlı Döneminde Edirne. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

1-MERKEZ TEŞKİLATI. A- Hükümdar B- Saray

YÖNETMELİK. Marka: Ortak markalar ve garanti markaları dahil olmak üzere ticaret veya hizmet markalarını,

ANTAKYA SAMANDAĞ GEZİSİ I 25 HAZİRAN 2012 MUSA DAĞI SİMON DAĞI

: 1490/ / [ 998] 1590

OSMANLI TARİHİ II.ÜNİTE 8.KONU: REFORM

TUR 1 - ĠSTANBUL KLASĠKLERĠ

Kars Fethiye Camii önünde

TURSUN BEY TARİH-İ EBU L FETH SULTAN MEHMET HAN

Kalem İşleri 60. Ağaç İşleri 61. Hünkar Kasrı 65. Medrese (Darülhadis Medresesi) 66. Sıbyan Mektebi 67. Sultan I. Ahmet Türbesi 69.

FATİH SULTAN MEHMET İN Sarayları

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını

1891 MANASTIR SALNAMESİNDE MANASTIR VİLAYETİ

KUDÜS TE BULUNAN TARİHİ OSMANLI ESERLERİ

KURTALAN İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

Birinci İtiraz: Cevap:

ÖZGEÇMİŞ. Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl. Lisans Hukuk Marmara Üniversitesi Y. Lisans Hukuk Marmara Üniversitesi 1998

ETKİNLİKLER/KONFERSANS

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler

ARAYIŞ YILLARI (17.YÜZYIL) (DURAKLAMA DÖNEMİ ) ISLAHATLAR AYAKLANMALAR

MALİYE BAKANLIĞI BAŞHUKUK MÜŞAVİRLİĞİ VE MUHAKEMAT GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İÇ GENELGELER

Balkanlarda Arnavutlar ve Arnavut Milliyetçiliği

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ.

ĐSTANBUL KÜLLĐYELERĐ (FATĐH / SULTAN SELĐM / ŞEHZADE MEHMET) TEKNĐK GEZĐSĐ RAPORU

Yard. Doç. Dr. Ali AHMETBEYOĞLU

Ortodoks kilisesinin elinde Muhammed in resmi var mı?

Elveda Rumeli Merhaba Rumeli. İsmail Arslan, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2013, 134 Sayfa.

Edirne Köprüleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

GEÇMİŞTEN GELECEĞE İSTANBUL BALIK HALLERİ

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

SURLARI ve KAPILARIYLA İSTANBUL

Kafiristan nasıl Nuristan oldu?

HALFETİ İLÇEMİZ. Halfeti


İlk Selatin Camii: Fatih Camii

26 I MİMARİ I TEPE PENCERELİ EVLER. Tekirdağ da Rakoczi nin Evi. Günümüzde Rakoczi Müzesi olarak kullanılmaktadır.

3 Hedef 3 Görev BÜLTEN Seçimleri İçin İSTANBUL AZİZ BABUŞCU B İ L G İ. NOTU FİLİSTİN MESELESİ 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI

187 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİ GELİŞTİRME ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ, 2006

OSMANLI İSTANBULU. editörler. Prof. Dr. Feridun M. Emecen Y. Doç. Dr. Emrah Safa Gürkan

HALİÇ ZİNCİRİ DENEYSEL ARAŞTIRMA PROJESİ (HAZDAP)

GEMİADAMLARININ ULUSAL KİMLİK KARTLARINA İLİŞKİN 108 SAYILI SÖZLEŞME

Deniz Esemenli ile Üsküdar Turu 27 Ekim 2013, Pazar

DURAKLAMA DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

Dinlerin Buluşma Noktası. Antakya

AKDENİZ İN KUCAĞINDAKİ TARİH ;MAMURE Kapıdaki gişeye yaklaşıp kaleye girmek için ücret ödemek istedim. O sırada gişede oturan hanım görevlinin

SELANİK ALMANYA VE FRANSA KONSOLOSLARININ ÖLDÜRÜLMESİ 1876

Svl.Me.Alev KESKİN-Svl.Me.Betül SAYIN*

KAMU YÖNETİMİ PROGRAMI

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ YAYIN LİSTESİ

SANAT TARİHİ RAPORU II. TARİHÇE İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ETÜD VE PROJELER DAİRE BAŞKANLIĞI TARİHİ ÇEVRE KORUMA MÜDÜRLÜĞÜ ZEYREK 2419 ADA

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM GENEL TARİH VE GENEL TÜRK TARİHİ I. TARİH BİLİMİNE GİRİŞ...3

Sultanım, müsaade buyurun, ben İstanbul'un çevresini dolaşıp, mevcut suları bir inceleyeyim!.

Yrd. Doç. Dr. Sezai SEVİM YAYIN LİSTESİ

KARAMAN ERMENEK BALKUSAN KÖYÜ

SȖDȂN SEYAHȂTNȂMESİ: METİN VE İNCELEME

Fikret BABAYEV * * Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA)

İstanbul un 100 Hamamı

AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

AKADEMISYENLER OSMANLI DA ILIM VE FIKIR DÜNYASINI TARTISIYOR

1 KAFKASYA TARİHİNE GİRİŞ...

İktisat Tarihi II

Proje Adı. Projenin Türü. Projenin Amacı. Projenin Mekanı. Medeniyetimizin İsimsiz Taşları. Mimari yapı- anıt

Osmanlı Diplomasi Tarihi Kurumları ve Tatbiki

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

3. 18.yy da Grek ve Dakya projesi ile Osmanlıyı paylaşmayı planlayan Avrupalı iki devlet aşağıdakilerden hangisidir? I. Rusya. II.

İRENE KULESİ NİN YAPILDIĞI DÖNEM VE İŞLEVİNE AİT TEORİLER sevcan ercan. Gözden Kaçanlar. hazırlayan: arkeologlar derneği istanbul şubesi

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

BULUŞ BİLDİRİMİ VE DEĞERLENDİRME PROSEDÜRÜ

Transkript:

Hukuki Bir Tartışmanın Tarihi Zemini: İstanbul Nasıl Alındı? Feridun M. Emecen İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi İstanbul un fethi konusu, özellikle döneminde yazılmış Osmanlı kaynaklarının ayrıntıya girmeyen bilgileri sebebiyle karanlıkta kalmış birçok soruyu bünyesinde barındırır. Bu durum zaman zaman basın-yayın organlarıyla da gündemi işgal eden fetih sırasındaki çeşitli olaylarla ilgili tartışmalarda kendisini gösterdiği gibi fetihten az sonra yazılmış bazı Osmanlı tarihlerinden de anlaşılacağı üzere Osmanlı entelektüelleri arasında ilginç bir hukuki tartışmaya zemin hazırlamıştır. İstanbul kuşatmasını sonradan kaleme alan bazı Osmanlı tarihçileri, dönem kaynaklarının kıtlığı sebebiyle çoğu defa rivayete dayalı bilgilerle olayı anlatmaya çalışırlarken başlıca iki tartışma noktasını öne çıkarmış görünmektedirler. Bunlardan ilki çok iyi bilinen gemilerin karadan yürütülmesi hususu, diğeri de şehrin savaşla mı alındığı yoksa barış yoluyla mı teslim olduğudur. Özellikle bu ikinci mesele, ilkine nispetle tartışma açısından hem daha eski, hem de hukuki bir temele dayalı olduğu için üzerinde yeniden durulmasını gerektirecek önemi haiz bulunmaktadır. Tebliğimin konusu ana hatlarıyla bu tartışmaların ne zaman, nasıl ve hangi şartlarda ortaya çıktığı, ve nasıl izah edilmesi gerektiğidir. * F. M. Emecen, İstanbul un Fethi Olayı ve Meseleleri, İstanbul 2003; Keza daha ayrıntılı inceleme: F. M. Emecen, Fetih ve Kıyamet, İstanbul 2012. 35

OSMANLI STANBULU Konunun detayına girmeden önce bu mesele hakkında bazı araştırmaların var olduğundan bahsetmeliyim. Bu mevzu aslında 2003 yılında yayımlanan kitabımda ilk defa ele alınmıştı 1. Daha sonra bir başka çalışmada kiliselere el koyma bağlamında yeniden gündeme getirilmişti 2. Ancak İstanbul un nasıl fethedildiği konusunda geliştirilen argümanlar hâlâ sağlam bir zemine oturtulamamış görünmektedir. Burada bu meselenin neden, hangi gerekçelerle ortaya çıktığı hususu ele alınacaktır. Bilindiği üzere, İstanbul un uzun sayılabilecek kanlı bir mücadele sonrası II. Mehmed tarafından ele geçirildiği bilgisi, dönemin çağdaş Bizans, Latin ve Osmanlı kaynaklarında hiçbir şüpheye mahal vermeksizin yer alır. Durum böyle olduğu halde özellikle XVI. asırda birden bire şehrin barış mı yoksa savaşla mı alındığı yönünde tartışmalar ortaya çıkmış gözükmektedir. İstanbul un fethi konusunu, XVI. yüzyılın ikinci yarısında yazdığı genel tarihinde ele alan Cenabî, İstanbul un deniz tarafından anveten, Edirnekapısı tarafından ise sulhen fethedildiğini bildiren ilk Osmanlı tarihçisidir. Ona göre Aksaray da birleşen asker Ayasofya ya doğru yürümüştür, bu sebeple Sulumanastır tarafındaki kiliselere dokunulmamış, Aksaray dan Ayasofya ya kadar olanlar ise bilahıre camie tahvil edilmiştir 3. Onun verdiği bu bilgiler muhtemelen giderek yaygınlaşmıştır. Mesela ondan yarım asır kadar sonra Evliya Çelebi de seyahatnamesinde Bizanslıların aman dileyerek teslim olduklarını türlü hikâyelerle süsleyerek belirtmektedir 4. Evliya Çelebi nin ifadeleri, bu hususta hayli yaygın ama literatüre pek yansımamış olan bir rivayetin varlığının önemli bir delili sayılabilir. Bunun ardından 1716 tarihinde yazmış olduğu tarihinde Dimitri Kantemir, II. Mehmed ile Bizans imparatorunun şehrin teslimi konusunda mutabakat sağladıklarını, fakat bir yanlış anlaşılma sonucu çarpışmaların başladığının, ardından deniz tarafındanki surlardan 1 F. M. Emecen, İstanbul un Fethi Olayı ve Meseleleri, İstanbul 2003; Keza daha ayrıntılı inceleme: F. M. Emecen, Fetih ve Kıyamet, İstanbul 2012. 2 H. Çolak, Sulhen mi Anveten mi? İstanbul un Fethiyle İlgili Bir Hikayenin Gelişimi, İmparatorluk Başkentinden Kültür Başkentine İstanbul, ed. F. M. Emecen, İstanbul 2010, s. 205-212. 3 Cenabi Tarihi, Türkçe Muhtasar Tercüme: Nuruosmaniye Ktp. Nr. 3097, vr. 80b. 4 Seyahatname, yay. R. Dankoff-S.A. Kahraman-Y. Dağlı, İstanbul 2006, I, 48. 36

STANBUL NASIL ALINDI askerlerin şehre girmeleri üzerine kara surlarında mücadele eden Bizanslıların teslim bayrağı çektiklerini, teslim konusunda karşılıklı bir anlaşma yapıldığını, padişahın bunların haklarını garanti eden fermanı verdiğini yazar. Ona göre Aksaray-Ayasofya arasındaki bütün kiliseler fetih hakkı olarak cami olurken, Sulumanastır (Samatya) ile Edirnekapı arasındaki bazı kiliselere bu anlaşma dolayısıyla dokunulmamıştır 5. Sonraları XIX. yüzyılda yazılan bazı Osmanlı tarihlerinde de bu görüş, muhtemelen konjonktürel olarak cazib olduğundan hemen benimsendiği gibi modern dönemde de bazı araştırmacıların hevesle sarıldığı bir bilgi haline gelmekte gecikmemiştir. Mesela S. Tansel, bu hususu esas alarak: şehre deniz yönündeki surlardan girildiğini, kara surlarındaki direnişin bunun ardından kırıldığını, deniz tarafından içeri girildiğini duyan kara surlarının savunucularının da bu sebeple teslim olduklarını kaydeder 6. S. Runciman ise şehrin savaşla alındığından şüphe duymaz, onun zihnini kurcalayan husus, Haliç kıyısındaki ticaret merkezi, Tekfursarayı ve çevresi, Hipodrom etrafındaki kilise ev ve saraylar ile Akropolis kısmı geniş çapta yıkıma uğramış olmakla birlikte, pek çok kiliseye özellikle Fener, Samatya, İmrahor, Narlıkapı tarafındakilere, ilk Patrikhane ye ev sahipliği yapan Havariyun kilisesine niçin dokunulmamış olduğudur. Bunu o da bu bölümdeki kilise ve mahalle halkının kendiliklerinden anlaşma şartıyla teslim olmalarına bağlar, II. Mehmed onlara teslim olmaları karşılığı haklarını garanti eden özel bir emir vermiştir 7. İstanbul un fethi konusunu ayrıntılı anlatan iki Osmanlı kaynağından Tursun Bey ve ondan mülhem olayı aktarıp biraz daha geliştiren İbn Kemal, sulh yoluyla teslim olmuş bir gruptan hiç bahsetmezler. İçeriden olayı yazan Bizans veya Latin yazarlar kuşatma hengâmesinde muhtemelen şehirde gelişen olaylardan çok da haberdar olmadıklarından barış ile teslim olan bölgeler hakkında hiçbir şey söylemezler, aksine kent içindeki korkunç mücadeleden bahs ederler. Yalnız Tursun Bey, şehir düştükten sonra bir kulede direnen küçük bir askeri birliğin, fazla dayanamayıp kendiliğinden teslim bayrağını 5 Osmanlı İmparatorluğunun Yükseliş ve Çöküş Tarihi, trc. Ö. Çobanoğlu, İstanbul 1998, I, 153-154. 6 Fatih Sultan Mehmed in Siyasi ve Askeri Faaliyeti, Ankara 1953, s. 95-96. 7 Konstantiniye Düştü, trc. D. Türkömer, İstanbul 1972, s. 236-239. 37

OSMANLI STANBULU çektiğini yazar 8. Fakat bunu önemsiz bir olay olarak gösterir. Yani fethe şahit olan tarihçilerin hiç biri sulh yoluyla ele geçirilen bir kent parçasından söz etmezler. Bu bakımdan öncelikle İstanbul un sulh yoluyla bir parçasının ele geçirildiği fikrinin baştan doğru bir argüman olmadığı açıktır. O vakit bu mesele nereden ortaya çıkmıştır? Bu sualin cevabının Osmanlı uleması arasındaki hukuki bir tartışmaya dayandığını söylemek sanırım ilk anda hayli şaşırtıcı gelebilir. XVI. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı tarihlerinde de yer bulmaya başlayan bu meselenin menşei aslında tahribata uğramayan kilise ve manastırların varlığı ve dini ayinlerini sürdürmeleri keyfiyetidir. II. Mehmed şehrin Hıristiyan ahalisini yerinde tutarak onların dini hukuklarına riayet etmiş, kilise ve manastırlarına dokunmamış, ancak tahrip olan cemaati kalmayan yahut Müslüman çoğunluk içinde kalan kiliseler cami veya mescide çevrilmiştir. Tespitlerime göre bu sürecin başlangıç noktası bazı araştırmalarda belirtildiği gibi ne I. Selim in bütün kiliselere el koyma ve Hıristiyanları ortadan kaldırma düşüncesi, ne de Osmanlı ulemasının birden bire tutucu bir tavır sergileyerek Hıristiyan tebaayı bütünüyle şehirden çıkarma projesidir. Aslında mesele basit bir hadiseye, II. Bayezid devrindeki bir olaya dayanır. Fatih Sultan Mehmed in patriklik makamı olarak tayin ettiği Çarşamba ile Draman arasındaki Pammakaristos kilisesi bu hadisenin mihverini oluşturur. Bilindiği üzere fetihten sonra Gennadius u patriklik makamına getiren Fatih, ona önce Havariyun kilisesini makam olarak vermiş, Gennadius az sonra kadınlar manastırı olan Pammakaristos a geçmeyi arzu edince (1455), burasını boşaltmış ve bu manastır Patrikhane haline gelmiştir 9. 1490 a doğru kilisenin/manastırın Hıristiyan cemaati azalınca, etrafında gittikçe kalabalıklaşan Müslüman ahali buranın camiye tahvil edilmesi için başvuruda bulunmuştur. Ancak muhtemelen bu talep dönemin Osmanlı idarecileri tarafından kabul görmemiştir. Bunun sebebi de hiç şüphe yok ki buranın sıradan bir manastır olmaması ve patriklik makamı halinde bulunmasıdır. Zamanla mesele daha da büyüyerek I. Selim dönemine intikal etmiştir. Osmanlı-Safevi mücadelesinin sebep olduğu ve dini hassasiyetlerin hayli arttığı bu dönemde Müslüman mahallesi içinde kalan 8 Tarih-i Ebu l-feth, nşr. M. Tulum, İstanbul 1977, s. 58; İbn Kemal oradan bilgi aktarır: Tevârih-i Âl-i Osman, haz. Ş. Turan, Ankara 1957, VII. Defter, s. 68. 9 S. Eyice, Fethiye Cami, DİA, XII, 460-462. 38

STANBUL NASIL ALINDI patriklik makamıyla ilgili tartışmalar birden bire tekrar alevlenmiş olmalıdır 10. Nitekim bu hususa dikkat edilmeksizin I. Selim e atfedilen şehirdeki, hatta ülkedeki bütün Hıristiyanların katli yolundaki teşebbüs ve bunun Zembilli Ali Efendi vasıtasıyla önlendiği yolundaki yaygın bilginin varlığına da inanılmaktadır. Aslında Selim i sinirlendiren husus söz konusu patriklik makamı meselesinin ulema arasında tartışma konusu haline gelmiş bulunması idi. Nitekim 1518 e doğru Hüsam Çelebi tarafından yazılmış bir risalede, bu meselenin zikredilmesi hayli ilginçtir. Ulemanın bir bölümünün kılıç gücüyle alınmış bir şehirde nasıl olup da kiliselerin ibadete açık olduğunu veya istenildiği gibi tasarrufta bulunulmadığını sorgulamaya başladığı, bu risaledeki argümanlardan açık şekilde anlaşılır. Hüsam Çelebi, Hanefi fıkhı normları içinde kiliselerin kılıçla alınmış bir şehirde mevcut olabileceğini, zimmet hukukunun da bu durumda uygulanabileceğini ifade ediyordu. Yani ona göre bir şehir ister kılıçla isterse barış yoluyla alınsın tasarruf hakkı sultana geçmişti, bu durum da ona arzu ettiği şekilde uygulama yapmasına cevaz verebilirdi 11. II. Mehmed bu yetkiye sahip olarak kiliseyi muhafaza edecek bir fermanı vermekte beis görmemiş oluyordu ki bunda şer i açıdan bir sakınca bulunmuyordu. Bu yorum muhtemelen devlet idarecilerine Hıristiyan tebaanın hukukuna riayet bakımından daha yakın gelmiş olmalıdır. Zembilli Ali Efendi nin I. Selim i yatıştırmasının ardında da bu tip bir resmi devlet görüşü yatmaktadır 12. Ancak bu hiç şüphe yok ki sultan tarafından verilmiş bir berat veya ferman vasıtasıyla resmi olarak tescil edilebilecekti. Tartışmaların yoğunlaştığı bir sırada Patrik I. Theoleptus, patriklik makamı olan kiliseyi koruyan beratı göstererek vaktiyle Fatih tarafından tanınmış hakları ispat etmek istedi. Ancak böyle bir berat bulunamadı, Patrik bunun yanmış olabileceğini ifade ederek o sıralarda hayatta bulunan bazı askerlerin şahitliğine başvurulmasını teklif etti. Kiliseyi koruyan imtiyazları bizzat kuşatmaya katılan şahitler de beyanlarıyla tasdik edince I. Selim alınan hukuki karara uydu 13. An- 10 Bu dönem için bk. F.M. Emecen, Yavuz Sultan Selim, İstanbul 2010, s. 357-358 11 L. Öztürk, Hüsam Çelebi nin Risale Ma mule li Beyani Ahvâli l-kenaisi Şer an Adlı Eseri, İslam Araştırmaları Dergisi, sy. 5 (2001), 135-156. 12 F.M. Emecen, Yavuz Sultan Selim, s. 358-359. 13 S. Runciman, s. 304-305. Kordotas, Bizans ın Son Günleri, trc. M. Baca, İstanbul 1999, s. 76-77. 39

OSMANLI STANBULU cak bu mesele Kanuni Sultan Süleyman zamanında tekrar gündeme oturdu, ulema arasındaki tartışmalar yeniden ortaya çıktı. Bunun zamanlamasının Kanuni nin dinin koruyucusu vasfını tam olarak benimsediği ve kendisini hilafet makamının ve İslam dünyasının en önde gelen temsilcisi olarak gördüğü yıllara rastlaması dikkat çekicidir 14. Üstelik Osmanlı dini düşüncesinde giderek daha etkili olmaya başlayan selefi akımlarla da desteklenen- katılaşma, muhtemelen dikkatleri yeniden Müslüman mahallesi içindeki Pammakaristos kilisesine çevirmişti. Olay yeniden büyüme eğilimi gösterince Patrik I. Jeremias Yavuz Sultan Selim in daha önce verdiği kararı hatırlatarak, ilgili fetvayı gösterdi, müdahaleleri engelledi. Nitekim konuyla ilgili 1578 de derlenmiş olan Patrikhane Tarihi, ilginç bir hikaye takdim eder. Buna göre Patrik Jeremias ın ikinci patriklik döneminde, kılıçla alınmış bir şehirde hiçbir kilisenin ayakta duramayacağına dair fetvayla karşı karşıya kalmıştı. Bunun üzerine patriği çok seven dönemin sadrazamı ona akıl vererek, kentin sulh yoluyla imparator tarafından Fatih e teslim edildiğini bundan dolayı kilise hukukun korunduğunu söylemesini tavsiye etti. Patrik durumu yetkililere bildirdi ve bulduğu iki Müslüman şahit vasıtasıyla da kilisenin kendilerine tahsis edilmiş olduğu bilgisini doğrulattı 15. Bu hikaye kısmen doğru görünür. Keza Pammakaristos kilisesi hakkındaki bitmek bilmeyen tartışmaların hâlâ devam ettiği bir zeminde ileri sürülen bir argüman olarak da değerlendirilebilir. Gerçekte ise Kanuni döneminde böyle bir durumun ortaya çıktığı, Ebussuud Efendi nin bir fetvasından açık şekilde anlaşılır. Ebussuud Efendi nin fetvada ileri sürdüğü görüşler esas itibarıyla hayli önemli görünür. Konteksinden kopuk olarak kayıtlara geçen fetvadaki sual şudur: Merhûm Sultan Mehmed Han hazretleri mahrûse-i İstanbul u ve etrafındaki karyeleri anveten feth mi etmiştir? Bu sualin nereden kaynaklandığı hususu verilen gerekçeli cevabın içinde yer alır. Cevapta ma rûf olan anveten fetihtir, fakat eski kiliseleri mevcut haliyle bulunduğuna göre bu durum sulha delalet eder şeklinde durum izah edilir. Bunu gerekçelendirmek için de 14 Bunun için bk. F. M. Emecen, İmparatorluk Çağının Osmanlı Sultanları-I, İstanbul 2011, s. 114 vd. 15 H. Çolak, Sulhen mi Anveten mi, s. 206. 40

STANBUL NASIL ALINDI 945/1540-41 de bu konunun teftiş edildiği, 117 yaşında ve 130 yaşında iki kişinin beyanına başvurulduğu, bunların da, şehirdeki Hıristiyan ve Yahudi halkın bir kısmının gizlice el altından Fatih ile anlaştıklarını, fetih gerçekleştikten sonra hükümdarın bu grupların hukuklarına riayet ettiğini söyledikleri, bu şahitliğin makbul sayılarak eski kiliselerin varlıklarını korudukları belirtilir 16. Netice itibarıyla, ulema arasındaki tartışmayı, kadim bir Hıristiyan-Müslüman dini çatışması ve bunun sonucu Müslüman tutuculuğunun bir yansıması gibi görmek yerine, bir kiliseye geçerli gelenekler uyarınca el k onulmak istenmesi gibi pek de komplike olmayan bir zemine oturtmak daha isabetli görünüyor. Bu tartışmalar, ilgili fetvalar ve yazılan risaleler, yukarıda temas edildiği gibi Cenabî den başlamak üzere bilahire Osmanlı tarihçilerinin eserlerine de yansımaya başlamış, bu durum sonradan çok daha farklı mülahazalarla modern yazarların da hevesle sarıldığı bir konuyu oluşturmuştur 17. Şehrin barış yoluyla alındığı hususunu destekleyen modern yazarlardan bazıları, bunu Fatih in şahsiyeti ve imparatorluk algısıyla bağdaştırarak farklı bir ideolojik çerçeveyi, biraz da romantik bir yaklaşımla takdim etmek istemişlerdir. Her ne olursa olsun burada asıl olan mesele şehrin savaş yoluyla alınmış olduğunda şüphe bulunmamasıdır. Kiliselerin mevcudiyeti konusu ve Ebussuud Efendi nin önceki örneklerden hareketle ortaya koyduğu gerekçeler ise bir bakıma son derece formel ve katı düşünen kesimleri tatmin etmeye yönelik ustaca bir manevra olmalıdır. Yoksa Hüsam Çelebi nin ileri sürdüğü görüşler, durumu açıklamak bakımından Osmanlı sistemini ve anlayışını en iyi şekilde yansıtır ve makul bir çerçeve sunar. 16 E. Düzdağ, Şeyhülislam Ebussuud Efendi Fetvaları Işığında 16. Asır Türk Hayatı, İstanbul 1983, s. 104. 17 Mesela bk. Y. Kordatos, Bizans ın Son Günleri, İstanbul 1999, s. 53 vd. 41