ÜÇ BÜYÜK CAMİDE AKUSTİK TASARIM



Benzer belgeler
SİNAN VE AKUSTİK TEKNOLOJİSİ. Ferhat ERÖZ 09/03/2014

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Mimar Sinan, Üsküdar Mihrimah Sultan Camii Akustiği Öncesi ve Sonrası

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

Şimdi olayı şöyle düşünün. Temel ile Dursun iddiaya giriyor. Temel diyor ki

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

KPSS'de çok konuşulan 'vitamin' sorusu ve çözümü

Deniz Esemenli ile Üsküdar Turu 27 Ekim 2013, Pazar

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

Yüz Nakli Doktorları Birbirine Düşürdü

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti

Sadece 2 İstekle MySQL Blind SQL Injection. Canberk BOLAT canberk.bolat[-at-]gmail[-dot-]com

THE ENGLISH SCHOOL GİRİŞ SINAVI Süre: 1 saat ve 30 dakika

AKDENİZ İN KUCAĞINDAKİ TARİH ;MAMURE Kapıdaki gişeye yaklaşıp kaleye girmek için ücret ödemek istedim. O sırada gişede oturan hanım görevlinin

SELANİK AYASOFYA CAMİSİ

SANAYİDE GÜRÜLTÜ DENETİMİ. Prof. Dr. Neşe Yüğrük Akdağ

TARSUS DA BİR GÜN...BELKİ DE İKİ... Adanalılar...Mersinliler...Gaziantep, Hatay ve Osmaniyeliler...Türkiye nin gezmeyi sever insanları...

Muhammed ERKUŞ. Sefer Ekrem ÇELİKBİLEK

İŞLETMELERDE BECERİ EĞİTİMİNE ÇIKAN ÖĞRENCİLERİN AYLIK PRİM VE HİZMET BELGESİNİ SİSTEME GÖNDERMEK

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

MĠMAR SĠNAN VE KLASĠK DÖNEM

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN

Geçen ay meslektaşım, eğitmen arkadaşım Gülgün Koç ne güzel hatırlattı Peter Drucker ın meşhur tespitini : Ölçemediğiniz hiçbir şeyi yönetemezsiniz

Tırmanılan Rotada -Genel zorluk: TD -Yükseklik : m -Hedeflenen ve Harcanan Zaman : 6 saat, 6 saat 50 dk -Kazanılan ve kaybedilen yükseklik : 400 m

Başlangıç Meridyeni ve Greenwıch - İstanbul

Temiz üretimin altı çizilmeli ve algılanması sağlanmalıdır

Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik

Blogger bunu uyguluyor!

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ

Bu resmi ne yönden yada nasıl gördüğünüz,nasıl yorumladığınız çok önemli! Çünkü medya artık hayatımızın her alanında ve her an yanı başımızda!

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

Öğrencilerin çektiği fotokopiye yasal formül şart!

ÖĞRENME ALANI: Kuvvet ve Hareket 2.ÜNİTE: Kaldırma Kuvveti ve Basınç. Kaldırma Kuvveti

KOPENHAG ZİRVESİ IŞIĞINDA TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

Higgs bozonu nedir? Hasan AVCU

Yönetici tarafından yazıldı Çarşamba, 09 Eylül :41 - Son Güncelleme Çarşamba, 09 Eylül :10

MEZUNLARIMIZIN OKULUMUZ HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİ

APPLE BİLGİSAYARI İCAT EDEN TEKNİSYEN: STEVE WOZNIAK

LİDER DEĞİŞİRKEN. Prof. Dr. Necmi Gürsakal ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ İ.İ.B.F. ÖĞRETİM ÜYESİ

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Fotoğraf Sevdalısı Bir Doktor:

Mimar Sinan'ın Camilerindeki Akustik Verilerin Değerlendirilmesi

POLONYA DA ERASMUS GDYNIA MARITIME UNIVERSITY 2018 BAHAR

Nasıl? Fark etmez! Ne kadar? Sonsuza kadar! Niçin? Çünkü böyle mutlu olabilirsin!

Yeni Göç Yasas Tecrübeleri

ĐSTANBUL KÜLLĐYELERĐ (FATĐH / SULTAN SELĐM / ŞEHZADE MEHMET) TEKNĐK GEZĐSĐ RAPORU

21. Yüzy lda Yafll l k Yeni Bir ktisadi Güç

Cami Mimarisi Üzerine Fikir Yarışması

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

CAMİ MİMARİSİ EMEVİLER EMEVİLER DEVRİ EMEVİLER DEVRİ EMEVİLER DEVRİ ENDÜLÜS EMEVİ DEVLETİ OSMANLI MİMARLIĞI

Yavuz Bayülken Tarafından Hazırlanıp Sunulan Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi İşletmeleri Başlıklı Rapor Üzerine Görüşler

Kadınların Çalışma Deneyimleri

Edirne Köprüleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

MAK 4026 SES ve GÜRÜLTÜ KONTROLÜ. 10. Hafta Şartlandırılmış Akustik Odalardaki Ölçümler

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Yaz l Bas n n Gelece i

BOSNA-HERSEK TEKİ KÜLTÜR, BİLİM VE EĞİTİM ÜZERİNDEKİ OSMANLI ETKİSİ: MEVCUT DURUM

Tarihi ve bugünü ile. Her an Harran

Uzaktangörü (Remote Viewing) Basitleştirilmiş Çizim Taslağı Düzenleme V /02/28

Çok Mikroskobik Bir Hikâye

Öğrencinin Adı Soyadı : ETKİNLİK 1 : Düz Aynada Görüntü Konulu Karikatür

Gizli Duvarlar Ali Nesin

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Bâlî Paþa Camii. Âbideler Þehri Ýstanbul

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI

Edirne Çarşıları. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Pratik Kuantum Tarifleri. Adil Usta

FETİH SONRASI OSMANLI MİMARLIĞINDA KLASİK DÖNEM

SEYYAR BALANS MAKİNESİ KULLANIM KILAVUZU

Doğa, dostlarına karşı daima cömerttir.

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

Yapıblok İle Akustik Duvar Uygulamaları: Digiturk & TV8


MİMAR SİNAN. Hazırlayan : Doç. Dr. Yavuz Unat. Mimar Sinan

Mimar Sinan'ın, eserlerinde orla\a

SOSYALLEŞEBİLEN ÖĞRENCİNİN İLETİŞİMİ DE GÜÇLÜ OLUYOR

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ OTOMOTİV MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ

THOMAS LAWRENCE HOMAS

Seyfi Teoman Kısa film çekmeyi düşünmüyorum, çünkü maliyeti çok yüksek, geri dönüşü yok.

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

EN BEĞENİLENLER 70 CAPITAL 12 / _071_072_CP_12.indd 2 11/26/16 6:44 PM

Ahmet Pura: Dijitaldeki kontrolsüz büyüme korkutuyor

Osmanlı nın ilk hastanesi:

Leonardo'nun Çizimleri Ne Kadar Gerçekçi?

Çocuklar en iyi notları getirmeseler de boğazımızdan kesip alıp verdiğimiz telefonları, en iyi şekilde ve gözü gibi korudukları bir gerçektir.

Forex Ek Kazanç Sistemi

YAPI FİZİĞİ II HACİM AKUSTİĞİ

AHIRIN İÇİNDEKİ SARAY 300 Ispartalı filmini hatırladınız mı?

BESMELE VE ALLAH LAFZ-I CELÂLİ'NİN SAYIMLARI

Kıbrıs'ta öğrenci olmak

SU DALGALARINDA GİRİŞİM

Transkript:

ÜÇ BÜYÜK CAMİDE AKUSTİK TASARIM 20.04.2011 tarihinde Üç Büyük Camide Akustik Tasarım konulu konferans metnidir. Konuşmacı: Prof. Dr. Mutbul Kayılı (Gazi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Görevlisi) Prof. Dr. Mutbul Kayılı: sanat tarihçi Jale Erzen in enteresan bir lafı var, yine bir kongrede bunu söyledi: Sinan bir simgedir. Bir uygarlığın simgesi. Sinan Osmanlı Uygarlığı nın yapı, sanat ve teknolojisinin tepe noktasını yaratan kişidir. Sinan ın mimarisi ve sanat dalı anlayışı üzerine çok detaylı araştırmalar, yayınlar yapılmıştır. Bizler için ki sizler de buna gireceksiniz, artık neredeyse her lafın başında Sinan dan bahsederiz, Sinan la yatıp kalkmaya başlarız. Ama aslında olayın bir diğer boyutu var; bu kadar çok lafı edilir de nedir yaptığı diye ciddi araştırma yoktur. Sadece şey kavgası vardır, mesela Sinan Süleymaniye yi bitirince içinde nargile içmiş, orada nargile tömbeki var mıydı yok muydu? Varsa günah. Nasıl oldu? Nargile sesi bizim anlaşılabilme testinde kullandığımız cihazın çıkardığı sese çok benzer. Enteresan bir şey işte, nasıl o kadarını düşünmedi. Yani bugün biz düğmeye basıyoruz, istediğimiz frekansları taratıp, sonuç alıp ahkâm kesebiliyoruz. Ama o gün, akustik diye bir konu ortada zaten yok. iyi anlaşılıyor mu anlaşılmıyor mu? Akustiğin içine gürültünün girmesi II. Dünya Savaşı nın sonunda, bu ayrı bir konudur. 60 lara kadar akustiğin çalışma alanında gürültü kontrolü diye bir kavram yok. Dünyada zaten gürültülü bir ortam yok. Akustik diye bir bilim yok Benim en çok üzerinde durduğum, uzmanlarının araştırmasını istediğim diğer bir konu ise İs Odası konusudur, çok ciddi bir konudur. Belki günümüzde birçok şeye ışık tutabilir. Ama bunlara giren yok. İşte hep böyle ufak tefek, sağdan soldan gelen birtakım araştırmalar ortaya çıkıyor. Şimdi şöyle bir olay oldu: Sinan Ölümünün 400. Yılı etkinliklerinde camilerin akustik durumunu incelememi istediler, daha doğrusu yapabilir misin yapamaz mısın diye teklif geldi. Yaparım deyince bayağı destek olundu, üniversitemizde cihaz yoktu, TRT den cihaz bulundu. TRT bir şoför, iki teknisyen, bir minibüs komple ve set verdi. Biz altı pilot cami seçtik. Tabii bunlarda uygulanan akustik teknoloji çok iyi. Yani biraz önce söylediğim gibi bugünkü koşullarda belli bilimsel çalışmaların üzerine kurulan bir şey değil, ortada akustik diye bir bilim yok, ona rağmen akıl almaz derecede doğru uygulamalar yapılıyor. Boşluklu rezonatörler diye bahsi geçen aslında basit küpler Kullanılanlar boşluklu rezonatörler, aslında basit küpler ve Anadolu da bunların evler de dâhil kullanıldığını, özellikle Doğu da çok miktarda kullanıldıklarını hepsini görmedim ama bir kısmını gördüm. Boşluklu rezonatörler diye burada bahsi geçen aslında basit küpler. Bu sistem olarak bir yay ucunda ağırlık var, çekiyorsunuz bıraktığınız zaman o rezonans frekansında salınım yapıyor. Boşluklu rezonatörler de aynen bu sistemde çalışır. Ağızdaki hava kütle görevi yapar. Yani o ağırlığın karşılığıdır. İçindeki hava yay görevi yapar, esner. Ağızdaki sürtünmeler ise sönüm değerini verir. Onun için de ileride Vitruvius un yazdıklarına geleceğiz. Vitruvius bronz küplerden bahseder. Bronz küpün bu görevi yapması mümkün değildir. 1

Şimdi biz altı camiyi pilot olarak seçtik: 1. Süleymaniye (İstanbul), 2. Selimiye (Edirne), bir de Şehzade. Bunlar artık üç büyük cami ama Şehzade de restorasyon vardı. O nedenle orada ölçü yapamadık. 3. Üsküdar Mihrimah Sultan (İstanbul). Edirnekapı dakiyle karıştırmayın. Üsküdar Mihrimah Sultan Camisi bir Şale Köşkü ve Orman Köşkü gibidir, uzun saçaklı, çok zarif, küçük bir camidir. 4. Rüstem Paşa (İstanbul). Tahta Kale deki Rüstem Paşa tamamen çini kaplıdır, kasnağa kadar, hatta rahmetli Dalokay ın çok enteresan şeyleri vardır bu cami üzerinde, vakit kalırsa onlara da girelim. 5. Sokullu Mehmet Paşa (Kadırga, İstanbul). Çok sade bir camidir. 6. Cenabî Ahmet Paşa (Ankara). Ankara Ulucanlar dan bir cami seçtik. Ancak uzmanlarının fikri, Sinan ın bunu görmediği ama isminin Baş Mimar olduğu için bu camide de geçtiği konusunda fikirleri var. Gürültü diye bir sorun hiç yok Söylediğim gibi gürültü diye bir sorun hiç yok. Zaten ilk literatürdeki gürültü niteliğindeki kayıt 1600 lerdedir. O da savaştaki gürültünün verdiği rahatsızlık ve problem şeklindedir. Sadece hacim akustiğiyle ilgilenir. Akustik zaten sanal akustiğinden çıkar, Antik Yunan a kadar gidiyor. Fakat Antik Yunan la ilgili de bir kanıt yok. Belki Yunanistan la bir ilişkiye geçip sormak lazım ama sorarsak ne cevap verirler o da ayrı bir konu. Hacim Akustiği konuyu ilk iki etapta ele alır: 1. Öncelikle hacimde homojen ses dağılımı sağlanamaz. Şimdi anlatacağım, bunların hepsini Selimiye de görüyoruz. 2.Optimum çınlama zamanının gerçekleşmesi. Kaynak sustuktan sonra ses enerjisinin 60 db düşmesi için geçen süreye mimari akustikte Çınlama Zamanı yahut yapı akustiğinde Çınlama Zamanı diyoruz. Bu değer anlaşılabilmeyi etkileyen temel değer. Uzadığı zaman sesler birbirini maskelemeye başlar, kısa olduğu zaman ise kulak tatmin olmaz yine anlama zorluğu çeker. Şimdi buna karşılık Sinan yahut Osmanlı mimarisinde Sinan dan önce de gördüğümüz bu karnaslar var. Köşeler, dikdörtgenler prizması hacimlerde temel yahut başlıca rezonansların oluştuğu noktalardır. Yine bunları söylerken de formülüne koyuyoruz. En fazla rezonans frekans diyagorenlerde çıkar ve köşeler çok önemlidir. Bunun için köşeler yumuşatılmıştır. 2

Selimiye deki bu karnasları görüyoruz. Bu Selimiye Camisi nde ok işaretiyle gösterilen kısımda daha önceden birçok camide bugün hala mevcut, pandantif dediğimiz, düzdür buralar, içbükey birer pandantif, yine onlar da sesi yönlendirir. Hâlbuki bu orta ve yüksek frekanslarda sesi dağıtarak yansıtır. Bu sesin dağılması için bir avantaj. Aynı şekilde Kadırga daki Sokullu Mehmet Paşa Camisi nde de, yalnız iki cami arasındaki renklendirme faktörünü dikkatle incelerseniz Süleymaniye deki zarafet birdenbire ön plana çıkar. Bir daha bakmakta bence yarar var. Bir defa iç açıcı huzur verici renkler, tabii bu restorasyondan sonraki hali. Kadırga ya döndüğümüz zaman daha gri bir renk. Şimdi aslında mimari akustik veyahut yapı akustiğinde her işlev için Çınlama Zamanı Eğrisi vardır. O zaten literatürde çok rahat rastladığımız bir şey. Bu yatayda hacim büyüklükleri vardır, düşeyde ise süre vardır. Yani 60 db ses enerjisinin düşmesi için geçen süreyi belirtir ve üzerinde de isimler vardır. Bunlardan cami için olan benim koyduğum bir değerdir. 3

Süleymaniye ve Selimiye de alçak frekans vardır Yaptığımız ölçü sonuçlarında Süleymaniye ve Selimiye nin grafiği, bu iki camide alçak frekans vardır. Kalın seslere frekansın rakamsal değeri daha aşağıda, düşük olduğu için alçak frekans diyoruz. İnce seslere ise, frekans değeri rakamsal olarak daha yukarıda olduğu için yüksek frekans diyoruz. Bu küplerin sıvanmasının getirdiği bir rahatsızlıktır. Ama diğer dört küçük camide inanılmaz bir düzgünlük var. Ben olsam Aya İrini yerine Rüstem Paşa da konser veririm. Rüstem Paşa kasnağa kadar çini kaplıdır. Orada mutlaka bir teknoloji var. Yani çini dediğim zaman hepimizin aklına gelen herhalde hamam gibi sesi yansıtmasıdır ama bu olmuyor, inanılmaz değer. Diğer küçük camilerde de bu var. Bir defa küplerle alçak frekansları özellikle kontrol ediyorlar ve herhalde caminin hacmi de fazla büyük değil. Ama Süleymaniye ve Selimiye hakikaten inanılmaz büyüklükte, 80 bin 100 bin m 3 civarında olan çok büyük hacimler. Aslında yine elimizdeki literatürlerden 400 500 kişilik literatürde Meskor olarak geçen korolar; ancak 50 bin m 3 e kadar yeterli olabiliyor, ondan sonra yetişmesi mümkün değil, seslendirme gerekiyor. Bu şeyden sonra dört küçük camiye, ben kullanıcı faktörünü, yani insanlar girdiği takdirde ilave bir ses yükümlüsü olacak, onu eklediğim zaman çınlama zamanı bu oktav bant hesaptır. Ölçü ise üçte bir oktav bant ölçüdür. Bu eğriler çok daha düzgün bir hale geldi. Bunlar literatürde çok önemli değerler. Şimdi bunu aradığımız ve incelediğimiz zaman ilk karşımıza boşluklu rezonatörler çıkıyor. Kafamızı kaldırıp kubbeye baktığımız zaman boşluklu rezonatörleri görürüz. Ok işaretiyle gösterilen yere bakın ben deliği görüyorum. Bu Kadırga daki Sokullu Mehmet Paşa Camisi nden çekilen bir fotoğraf. 4

Aynı şekilde Süleymaniye de ok işaretiyle gösterilen yerlerin ben rezeptör ağzı olduğunu düşünüyorum. Restorasyondan sonra gidip kontrol etmek lazım, restorasyon tutanaklarına bakmak lazım. Burası için onu göreceğiz. I. Süleymaniye inşaat defterlerinin birinci cildinde kayıt var. Biz Süleymaniye de ölçü yaparken TRT nin teknisyenleri Sultan Ahmet e namaz kılmaya gittiler ve heyecanla geldiler. Sultan Ahmet te iskele varmış, Kubbeye çıkacağız dediler. Kalktık, kubbeye çıktık. Çok cici bir şantiye şefi vardı. Rica ettik kendisinden ve Ne istiyorsanız yapalım dedi. İç içe üç daire üzerine toplam 75 adet ana kubbede bulundu, bütün camide mutlaka rezonatör olması lazım. En içte bulunan dairede 7 adet rezonatör var, ikinci sırada 28 adet rezonatör var, en dışta yine bir daire üzerine 40 adet rezonatör bulunmaktadır. Ancak bunlar temiz küpler değil, açtığımız zaman kazığıyla beraber bulduğumuzu görüyorsunuz. Daha sonra kazık çakılmış rezonatör ağzı bu. Maalesef daha önce söylediğim gibi Osmanlı bunları onaramamıştır. 1800 lerde, 19. yüzyılda İtalyan Fosaki ailesi gelip bunları onarmışlar. Bu kazıkları kimin yaptığını bilmiyoruz ama bunlar var. Küplerin derinliğini ve ağız çaplarını ölçtüm. Derinliği 50 cm çıktı. Fakat bu karın genişliğini ölçemedik, çok basit bir sistemle ölçebilirdik; fakat çok acele bir çalışmamız vardı. Ağız yarıçapları ise bir kısmında 1.5 cm, bir kısmı da 3 cm di. Yani çapı 6 cm ve 1.5 ve 3 cm, iki tip kullanılmıştır. Benim tahminim, ana durumda bu işle uğraşanların literatür kaydı olmadığı için, bildikleri birtakım temel kurallarla seçiminin yapıldığını düşünüyorum. Tabii arşivler ortaya çıktıktan sonra bunların kayıtları da bulunacaktır; çünkü her şey çok detaylı kayıt edilmiş durumda. Bende iki defter var, Süleymaniye iki cildi ama ilk 500 ü herhalde Bulgaristan da. Osmanlı da birtakım arşivler ve bazı evraklar Bulgaristan a kâğıt olarak satıldı. İki tren gitti, üçüncüsü geri getirildi. Ömer Lütfi Barkan ın Türkçesini çevirdiği birinci cildin 72. sayfasında aynen bu terim var. Cami içinde sadânın aksini kuvvetlendirmek için kubbenin içine ve köşelere ağzı iç tarafı açık olarak gömülerek örülmüş olan küçük kavanozlardan (sebûlardan) 255 5

adedini satın almak için (tanesi 2 şer akçeden) ödenmiş olan 510 akçenin 88 inci defterde bulunduğu tespit edilmiştir. Bu defter de şu an mevcut olduğu için ilk akustik tasarım kaydıdır. Bu kayıt var. Bunların Antik Yunan da da kullanıldığını biliyoruz. Aynı şey İtalya da da var; ancak bir kayıt bulunmadı. Bulunabilir de bulunmayabilir de ilk kullanılan belge bu. Biraz önce söylediğim üzere 83 te tamamlanan Selimiye Camisi restorasyonunda bu vakıfların baş mimarının gene bir kongrede söylediği, vakıfların dergisinde de yayınlandı. Bildirilerin arkasından yapılan tartışmalar da yayınlanıyor. Bunları da size gösterebilirim. İşte Biz çok sayıda bulduk, ağzı sıvanmış falan deniyordu. Yine Sultan Ahmet te dönelim. Sultan Ahmet in de restorasyonunu daha önce kimin yaptığı soruldu. Ben Herhalde Fosakiler dedim. Semavi Eyice Hayır, ben kubbeye kadar çıktım. Bir Ermeni ustanın adı, imzası vardı dedi. Bu, evlerde kullanılıyor dedim. Kayseri de Talas ta Palamut Konağı nda böyle bir rezonatör ağzı var. Özellikle Haki den rica ettim, Urfa da görebilecek mi, hemen fotoğrafını çek kaydını al, içine metre sokabilirsen derinliğini ölç, belki o göbek çatıyı çapraz bir şeyle ölçmek mümkün olabilir ve bir şey kayda geçirebiliriz. Enteresan bir şey de, Kayseri 1205 yılında yapılan Gevher Nesibe Sultan Darüşşifası. Burada da hastalar müzikle tedavi ediliyor. Benim dolaştığımda kanallar vardı, kanallar açıkça görülüyordu. Sonra restore edildi; fakat nasıl bir restorasyon oldu bilmiyorum, kanallar kayboluyor. Yine Anadolu da bunun çok kullanıldığını, sade Osmanlı da değil, Anadolu ya da yaygın bir genel kültür olduğu için Hermos değil de Anadolu rezonatörü diyorum. Fiziki olarak Hermos un tabii çok büyük saygısı, bilgisi var. İtiraf edeyim akustiğin dışında neyle uğraştığını bilmiyorum. Anadolu da çok yaygın. O nedenle yandaki fotoğrafı Sayın Oluşar ın arşivinden aldım. Menteşoğlu Beyliği nden kalma Peçin de üzerinde çalıştığı bir cami: Yelli Cami. Yine köşede bir rezonatör ağzı. Şimdi tabii Vitruvius çok uzun yazıyor. Kitabının üçüncü bölümde tiyatro arazilerinden, temelleri ve akustiğinden bahsediyor, dördüncü bölümde armonisi, beşinci bölümde ses katları diye veriyor, tiyatro planını vs., devam ediyor. Enteresan bir şey, ben günümüze örnek olarak bunu yaparım. Yine bölüm beşte, madde sekizde aynen bu cümleyi Türkçeye tercümesinden aldım; çünkü akustikteki bazı terimlerin Türkçesi yerine tam oturmuyor: Elimizde ayrıca, Korint teki tiyatroyu tahrip ettikten sonra tunç kapları Roma ya getirerek bunların satışından kazandığı para ile Luna Tapınağına adak sunan Lucius Mummius un kanıtı var. diye yazıyor. 6

Bu önemli bir belge, çok meşhur Aysanur diye bir akustikçi var. Büyük bir kitabı var. Orada bu Vitruvius tan bahseder ve onun tarif ettiği tunç kapların bir çizimi vardır. Bu tunç kaplar böyle bir görev yapmaz. Ben bunların efekt olarak, yani oyun anında belli sesleri çıkartmak için kullanıldığını tahmin ediyorum. Ama Vitruvius rezonatör olmayacağını net olarak söylüyor. Anadolu da Sinan ne yaptı? Anadolu da Sinan ne yaptı? Üç büyük camisini ele aldığımız zaman olay biraz farklı. Sanıyorum ilk dünyadaki büyük cami Şehzade Camisi, onu soruşturuyorum. Daha başka yerde daha büyüğünün yapıldığı ve daha önce yapıldığı hakkında bir belgeye rastlamadım. Yaklaşık hacmi 50 000 m 3, yani bir koronun limiti yaklaşık alanı 1440 m 2. Daha önce de söylediğim gibi büyük koronun sesinin yetebileceği sınır. Planına baktığımız zaman, mihrap burada, yalnız üç taraftan giriş var, müezzin mahfilide kuzeybatı fil ayağının hemen yanında. Küçük camilerdeki müezzin mahfillerinden biraz büyükçe; ancak Sokullu Mehmet Paşa ya baktığınız zaman farklı mahfiller de var. Ses kaynağı gücü yetersiz Şehzade Camisi nde ses kaynağı ise, müezzin mahfilde dua okuyan belli sayıda din adamıdır. Böyle büyük bir hacme seslerin yettiğini düşünmüyorum ve Sinan ın da bunu fark ettiğini tahmin ediyorum. Ses kaynağı gücü yetersiz. Sinan Süleymaniye yi yaparken birden bire rakamlar çok büyüyor. Yaklaşık alan 1600 m 2, yaklaşık hacim 80 bin m 3. Dolayısıyla insan sesiyle beslenmesi mümkün değil. Bugünün bilgileriyle 7

elektronik seslendirme olmaksızın insan kaynaklı ses gücünün yeterli ses gücünü elde etmek olanaksız. Planına baktığımız zaman yine ana girişimiz ok ile gösterilen taraftan. Müezzin mahfilini hemen mihrabın batı tarafındaki fil ayağına koyuyor ve Şehzade Camisi nden daha büyük. Ancak arka fil ayaklarına küçük balkonlar koyuyor ve bu arada da tekrarcı müezzinler geliyor. Tabii bugün bunu rahat konuşabiliyoruz. Bir yansımalar olayı bozuyor. İki, kaynaklar arasında fas farkı var. Dolayısıyla bir kargaşa neden olacak. Sonuç olarak ses kargaşası, gürültü, anlaşılma yetersizliği geliyor. Selimiye nin tasarımı farklı Selimiye de bunu ortadan kaldırdığını görüyoruz; çünkü Selimiye nin tasarımı farklı. Birdenbire bu mimari tasarım değişiyor. Yaklaşık alanı 1600 m 2, yaklaşık hacim 60 bin m 3. Selimiye de total bir mekân vardır ve çok ferah bir mekândır. Rahmetli Haluk Karamağaralı Gazi de bölüm başkanıydı, hep onu sorardı. Müezzin mahfili bu kadar güzel total bir mekân ortaya çıkardıktan sonra, müezzin mahfilini niye tam ortaya koydu? Total mekânı parçalıyor. Fakat burada müezzinlerin hemen üstünde kubbenin içinde rezonatörler var, toplamı 255 rezonatör. Kubbe sesi olumsuz derecede içinde dolaştırıp sonra çıkmasına müsaade eden bir formdur. Hâlbuki rezonatöre çarpan ses rezonatörün titreşimiyle, rezonatör kaynakmış gibi küresel olarak sesi yayar. Dolayısıyla düz duvardan yansıdığı zaman birim, alandaki enerji ancak duvara enerji hemen hemen aynı miktarda yansır ve dolayısıyla ekolar rezonanslar ortaya çıkabilir. Hâlbuki aynı enerji küresel yansıdığı zaman, küre büyüdükçe, kaynaktan uzaklaştıkça çok büyük yüzeye dağılacağı için birim alana düşen enerji miktarı düşüktür. Dolayısıyla bu problem ortadan kalkar. Bu da mimari tasarım ve akustik tasarımı birleştirip başarıya ulaşmasının göstergesidir. Rezonatörler genellikle alçak frekansta rezonans yapar Tabii sonuç olarak bilimin zaferi, teknolojik gelişme, kubbenin olumsuz verileri kalıyor. Kubbe kaynak gibi çalışıyor ve gelen enerjiyi tüm hacme yayıyor, alçak frekans ağırlığı artıyor, ses ilahi nitelik kazanıyor, böyle bir etkisi de var. Rezonatörler genellikle alçak frekansta rezonans yapar. Dolayısıyla kalın sesler güçlendirilmiş oluyor. Yani işte müezzinin sesi ince dahi olsa daha ilahi tanrının sesi ortaya çıkıyor. Biraz daha kalınlaşıyor sesi. 8

Sonuçta elde ettiğimiz bu şey bir harika; fakat bunları söyledikten sonra unutmamız gereken bir faktör var: İnsan faktörü, gereken önemi vermediği takdirde bütün bu teknolojik gelişme yok oluyor. Bana maalesef çoğunlukla İnka ları anlatıyor. O müthiş tapınakların içinde yarı çıplak birtakım adamlar etrafınızda dolaşıyor, bizdeki olayda bana bunu anlatıyor. Prof. Dr. Ali Günyaktı (Atılım Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı): Süleymaniye 1600 m 2 büyüklüğünde 80 bin m 3 hacminde ve bunun insan sesine yeterli olmadığını söylediniz. Peki Mimar Sinan bunu yaparken bugün gerekli olan teknolojik gelişmeleri düşünerek mi yaptı, yoksa o zaman bu iletişim nasıl sağlandı? Müezzinlerle mi? Prof. Dr. Mutbul Kayılı: Süleymaniye de ikinci müezzinlerle bunu gidermeye çalıştı. Tabii bizim bilgimizle değil. Bence o da ciddi bir düşünce, yani ileri bir düşünce; çünkü o seviyede işte şu kadar m 3 yeterli gibi bir bilgi yok ortada, buna rağmen bunu görüp kendi bilgisiyle önlem almaya çalışıyor ama başarısız; çünkü ses kargaşasına neden oluyor. Yani yetmiyor, işte fas farkı özellikle problem çıkartıyor. Prof. Dr. Ali Günyaktı: Selimiye de bu telafi ediliyor mu? Prof. Dr. Mutbul Kayılı: Selimiye de telafi ediyor; çünkü hemen kubbenin altında müezzinler birinci elden veya en kısa yoldan tüm enerjiyi alıyor ve rezonatörler küresel yaydığı için zaten köşelerde de bol miktarda rezonatör var. Tabii aslında bu kayıtları çıkartıp hepsini tek tek bulmak lazım, yani bilinçli olmak lazım. Süleymaniye inşaat defterinde de rezonatörler nerde olduğu iki cildinde de yok; fakat rezonatör koyduğunun kaydı var, o çok önemli. Bir yerden mutlaka çıkacak ve belki de kubbe planını da bulacağız. Çünkü rahmetli Şevket Sunar gene bir makalesinde bu defterleri karıştırıp parşömen kâğıdı, mum, çini mürekkebi gibi kalemleri tespit edip şunlar şunlar var diye bir bildiri vermişti, onu hatırlıyorum. Prof. Dr. Ali Günyaktı: Yani bu konuda yeterince araştırma yapılmıyor. Prof. Dr. Mutbul Kayılı: Hayır, mümkün değil. Zaten araştırma yok. Yani ilk benim yaptığım ölçüleri devam ettirmek lazım, kaynak koymak gerekiyor, ciddi bir sorun. Daha önce de söylediğim gibi Batı da ne var? Bir defa Hermos uğraştığına göre Batı da da bir şeyler var. 2000 yılında Almanya da kongreye girerken bizim ana cihaz imal eden firmadır. Birel in oğlu o da elektronik doktoru, İtalya da biz bulduk bunları diye fırladı. O çok güzel bir tartışma oldu. Hermos bulduklarını, küplere bağırdıkları zaman sesin geri geldiği gibi birtakım şeyler söyledi. Ama dediğim gibi en azından bir küçük mikrofonlar elde edip belki içine mikrofon sokup rezonanslarını tespit etmemiz lazım. Yayılan enerji miktarını hesaplamak lazım ki ne olduklarını çok iyi bilmemiz gerekiyor. Soru: Mahfili ortaya almasının yanı sıra Süleymaniye dört ayak üzerine kurulmuş, Selimiye sekiz ayak yani buradaki mimari tasarım formunun da etkisi olabilir mi? Prof. Dr. Mutbul Kayılı: Zaten form onun için, yani dikkat edin. Süleymaniye ye dönelim. Parçalanıyor önce. Birçok yerlerde kolonların, yani fil ayaklarının gölgesinde kalıyorlar. Yani sadece küp koymakla olmuyor. Mimarisini de ona göre yapıyor. Planlamayla, yani mimari akustik tasarım bu işin oradan geliyor. Rahmetli Ali 9

Karamağalı iyi bir sanat tarihçiydi. Mesela o buna takmıştı, niye güzel ve içi de çok ferahtır? Restorasyondan sonra daha hırpalanmadan biz gitmiştik. Bu müezzin mahfilinin altında bir çeşmesi vardır, Süleymaniye nin esprileri vardır. Yalnız enteresan bir şey oldu, Beyazıt Camisi nin İstanbul da restorasyonunu yaparken yanlışım yoksa ağızdan aldım bunu yani görmedim. Birdenbire bir boru patlatıyorlar ve beyaz bir şey akmaya başlıyor. Telaşlanıyor adam bir fabrikanın yoğurt deposunun borusunu kırmışlar. Soru: Tabii biz bunu şu anda Mimar Sinan ın camilerinde gördük. Eğer Anadolu ya bakarsak çoğu kubbede bu boşluklu rezonatör olarak kast ettiğimiz şeyler var. Hem Mimar Sinan hem de Anadolu da gerçekten var olan bir kültür. Bunu nereden almış olabilirler ya da burada mı ölçülmeye başladı? Prof. Dr. Mutbul Kayılı: Antik Yunan da olduğunu biliyoruz. Benim kafamdaki soruda Acaba Yunan ailelerinden mi Anadolu ya yayıldı? Şule Hanım la. Efes e gidelim falan diye konuştuk. Oradaki restorasyonlarda ne çıktı, Antik Yunan kentlerindeki konutlarda bu tip şeyler var mı? Hatta kulübü kuralım, grup olarak bir gezi yapalım, bol bol fotoğraf çekelim. Kalıntılarda ölçüm bulabiliriz de, o gözle aramamız lazım. Soru: Ayasofya da var mı? Prof. Dr. Mutbul Kayılı: Ayasofya da olduğuna dair hiçbir kayıt görmedim. Ayasofya Batı tarafından çok incelendi. Olsaydı mutlaka çıkardı. Hatta televizyonda falan da yapılışları yayınlandı, en ufak bir kayıt görmedim. Ama Antik Tiyatroları daha eski, yani o gözle tekrar bakmakta yarar var. Soru: Yunan dan, Bizans tan gelen aktarılan bir bilgi mi? Eğer öyle aktarılan bir bilgi ise Ayasofya da benzer şeylerin bulunması beklenir. Tabii Ayasofya nın kubbesi falan o resimlerin etkisi varmış, kapanmış olması da Prof. Dr. Mutbul Kayılı: Kapattı mı acaba? Soru: Ama Ayasofya bu ay ki Ayasofya değil, yıkılan bir Ayasofya var. Yanlış bilmiyorsam 600 lerin Ayasofya sı var, 1200 lerin ortalarında başka bir Ayasofya var. Prof. Dr. Mutbul Kayılı: Tabii 500 küsürlerin bir Ayasofya sı. Soru: Yani o zaten birbirini devam eden bir süreç değil. Soru: İbadet şekli de eski. Sonuçta bir yerde belki sade bir müezzinle yapılırken mimari şekli belki koroyla yapıldığı için çok gereksinim olmadı, sesi daha güçlü kaynaktan çıktı. Belki onun için böyle yaptılar. Prof. Dr. Mutbul Kayılı: Koro da olsa ses dağılımının ve sesin, enerjinin düşüşünün kontrol edilmesi lazım. Ama hiç böyle bir kaynak yok, olsa yaygara kopardı. Soru: Hocam yalnız şöyle bir şey var: Eski Yunan şeylerine baktığımız zaman açık alan. Biliyoruz ki sesin açık havadaki davranışı havanın sıcaklık ve soğukluk etkisiyle biraz daha farklı. Dolayısıyla baktığımız zaman burada bir kapalı alan var. Aslında Mimar Sinan kapalı alanda kullanan bir kişi gibi görünüyor. 10

Prof. Dr. Mutbul Kayılı: Hayır, onu şey yapmayayım. Edirne de Siddişah, Fatih in kızı için yapılan bir cami var, çok harap, kubbesi yıkık, küp duvarı da gördüm, duruyordu. Daha önceden var. Onun fotoğrafını çektik mi onu hatırlamıyorum. Türkler Anadolu ya geldiğinde Rumlar var ama daha önce de Yunanlılara ne oldu, bunların hepsi katledilmedi herhalde. Onların konutlarından halka mı geçti, halka geçmesi devlete geçmesinden bence daha kolay. O şekilde halk kültürü haline geldiğinde oradan mı camilere gitti. 11