12 Eylül'ün üzerinden çeyrek yüzyýl geçmiþ bile. Gençliðimizin en güzel yýllarý heba



Benzer belgeler
Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ

Konular 5. Eðitimde Kullanýlacak Araçlar 23. Örnek Çalýþtay Gündemi 29. Genel Bakýþ 7 Proje Yöneticilerinin Eðitimi 10

2 - Konuþmayý Yazýya Dökme


Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

ünite1 Sosyal Bilgiler

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn.

2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor

2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden. A. kuraklýk B. þiddetli yaðýþlar C. soðuklarýn baþlamasý

çýkan, Aydýn'dan Kemal Gündüzalp; yine Aydýn'dan, Güzel Sanatlar Lisesi'nde edebiyat olarak bizden de dergide yayýmlayacaðý bir


T.C YARGITAY 9. HUKUK DAÝRESÝ Esas No : 2005 / Karar No : 2006 / 3456 Tarihi : KARAR ÖZETÝ : ALT ÝÞVEREN - ÇALIÞTIRACAK ÝÞÇÝ SAYISI

8. SINIF I. DÖNEM. TÜRKÇE - MATEMATİK - DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSLERİ ORTAK SINAVI Adı Soyadı :... Sınıfı :... Okulu :...

düþürücü kullanmamak c-duruma uygun ilaç kullanmamak Ateþ Durumunda Mutlaka Hekime Götürülmesi Gereken Haller:


ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez?

ÝÇÝNDEKÝLER TEMA 1. Anlam Bilgisi. Yazým Bilgisi

* Okuyalım: * Akıl Oyunları: * Matematik: * El Becerisi: * Alıștırma-Bulmaca: * Bilim ve Teknoloji: * Gezelim-Görelim:

/2006 TR(TR) Kullanýcý için. Kullanma talimatý. ModuLink 250 RF - Modülasyonlu kalorifer Kablosuz Oda Kumandasý C 5. am pm 10:41.

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

yeterince bilinmemesi gibi birçok neden ileri sürülebilir.

O gün televizyonda ve radyoda, Antalya da fýrtýna çýkacaðý her saat baþý duyurulmuþtu. Ben, sonuçlarýný düþünmeden sevinçle karþýladým bu haberi.

Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler. Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung. Freie Hansestadt Bremen.

Eisenhower'dan Reagan'a Jules Feiffer'ýn Amerikasý

Fiskomar. Baþarý Hikayesi

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ.

Mantýk Kümeler I. MANTIK. rnek rnek rnek rnek rnek... 5 A. TANIM B. ÖNERME. 9. Sýnýf / Sayý.. 01

17a EK 17-A ÖYKÜ KONTROL LÝSTESÝ. ² Rahim Ýçi Araçlar - Ek 17-A²

BÖLÜM 1: BÖLÜM 2: BÖLÜM 3: BÖLÜM 4: BÖLÜM 5: BÖLÜM 6: BÖLÜM 7: BÖLÜM 8: BÖLÜM 9: BÖLÜM 10: BÖLÜM 11:

BASIN AÇIKLAMALARI TMMOB EMO ADANA ÞUBESÝ 12. DÖNEM ÇALIÞMA RAPORU BASIN AÇIKLAMALARI

* Okuyalım: * Akıl Oyunları: * Matematik: * Yemek Yapalım: * Alıștırma-Bulmaca: * Bilim ve Teknoloji: * Gezelim-Görelim:

LYS TÜRKÇE. Sözcük Anlamý Deyimler ve Atasözleri Cümle Anlamý ve Yorum Kavramlar Paragraf Anlatým Teknikleri

Melike Koçak-Sezer Ateþ Ayvaz-Leyla Ruhan Okyay

A b d ü l k a d i r A y h a n

Yükseköðretimin Finansmaný ve Finansman Yöntemlerinin Algýlanan Adalet Düzeyi: Sakarya Üniversitesi Paydaþ Görüþleri..64 Doç.Dr.

ÝÇÝNDEKÝLER 1. TEMA OKUL HEYECANIM Kazaným Testi Fiziksel Özelliklerim Duygularým Haftanýn Testi...

COPYRIGHT EBD YAYINCILIK LTD. ŞTİ.

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

1. ÝTHÝB TEKNÝK TEKSTÝL PROJE YARIÞMASI

17 ÞUBAT kontrol

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz... nisan 2005/sayý 83

Sertab Erener. Acýt Canýmý. Söz: Sertab Erener. Müzik: Demir Demirkan, Sertab Erener. En gizli bahçelerim. Islandý yaðmurunla. Açýldý her damlada

DONALD JOHNSTON OECD GENEL SEKRETERÝ INTERVIEW DONALD JOHNSTON OECD GENERAL SECRETARY

Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek

ÇOK DÝLLÝ ÇOCUÐUN KONUÞMASI VE DÝLÝNÝN GELÝÞMESÝ NASIL DESTEKLENMELÝ

Kullaným kýlavuzu. Oda kumandasý RC. Genel. Oda sýcaklýðýnýn (manuel olarak) ayarlanmasý. Otomatik düþük gece ayarýnýn baþlatýlmasý

FELSEFE NEDÝR? BÝLGÝ TÜRLERÝ BÝLGÝ NEDÝR?... 36

Larson'un 1960'larda veciz olarak belirttiði gibi,

1.TEMA : BÝREY VE TOPLUM 2.TEMA : ATATÜRK 3.TEMA : ÜRETÝM, TÜKETÝM VE VERÝMLÝLÝK


Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Kanguru Matematik Türkiye 2017

d es ý KÝTAGAMÝ Nasýl Yapýlýr

SÖZLÜKTEN NASIL YARARLANIRIZ?

D Ý K K A T Ç O K Ö N E M L Ý N O T :

Kanguru Matematik Türkiye 2017

1. Merkezi ve çevresel sinir sistemini oluþturan sinir hücrelerine ne ad verilir?

SSK Affý. Ýstanbul, 21 Temmuz 2008 Sirküler Numarasý : Elit /75. Sirküler

Simge Özer Pýnarbaþý

Ne-Ka. Grouptechnic ... /... / Sayýn Makina Üreticisi,


ÝLK MEZAR KASAPLAR'DA BULUNMUÞTU

Kümeler II. KÜMELER. Çözüm A. TANIM. rnek Çözüm B. KÜMELERÝN GÖSTERÝLMESÝ. rnek rnek rnek Sýnýf / Sayý..

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Bilimsel Yayýn Etiði


ÝÇÝNDEKÝLER. 1. TEMA Her Ýnsan Deðerlidir. 2. TEMA Demokrasi Kültürü BÖLÜM 1 : BEN ÝNSANIM... 9 BÖLÜM 2 : HER BÝREY ÖZELDÝR... 11

Kanguru Matematik Türkiye 2017

m3/saat AISI

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

Ozan Doðulu. Sen Çaðýr Yeter. Söz: Kenan Doðulu. Müzik: Ozan Doðulu. Alýþmak çok zor inan. Sebebim düþün bir an. Yakýþmaz bize haram


þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

TOPLUMSAL SAÐLIK DÜZEYÝNÝN DURUMU: Türkiye Bunu Hak Etmiyor

Sanýrým 1968 yýlý ve Sakarya Bulvar Taksi 45.yýl yazýlý pankratlarla cumhuriyet tören geçiþinde;

Ücretlerin Bankalardan Ödenmesi Zorunlu Hale Getirilmiþtir

THKP-C/HDÖ BDS : BÝR PRAGMATÝK SAPMA ERÝÞ YAYINLARI THKP-C/HDÖ. BDS : Bir Pragmatik Sapma

Yaratýcýlýk kavramý/sorunu postmodernizmle birlikte sorgulanmaya baþlandý. Metnin gerçeklikle iliþkisini hedef alan postmodern

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Üzülme Tuna, annem yakýnda gelecek, biliyorum ben. Nereden biliyorsun? Mektup mu geldi? Hayýr, ama biliyorum iþte. Postacýya telefon edip not

Kanguru Matematik Türkiye 2015

============================================================================

BİZ VE DEĞERLERİMİZ. 3. Ayþe yeni okulunda okuyacaðý için hangi duyguyu yaþýyormuş? A) B)

TEST. 8 Ünite Sonu Testi m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 K 25 6 L 30 5 M 20 7

Örgütsel Davranýþýn Tanýmý, Tarihsel Geliþimi ve Kapsamý

Dövize Endeksli Kredilerde KKDF

ÖRNEK RESTORASYONLAR SERGÝSÝ

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn

5. 2x 2 4x + 16 ifadesinde kaç terim vardýr? 6. 4y 3 16y + 18 ifadesinin terimlerin katsayýlarý

Ayakkabýlarýný çýkardýktan sonra sevindirici bir yüz anlatýmýyla bir elindeki pakete baktý, bir içeriye. Sonra oðluna seslendi: Murat, Murat!..

LYS FELSEFE. Felsefeyle Tanýþma Bilgi Felsefesi Varlýk Felsefesi Ahlak Felsefesi

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi'nden Haberler *1 Þubat 2016 tarihinde faaliyetlerine baþlayan Suruç Mülteci Danýþma Merkezi; mülteci, sýðýnmacý ve

Salim Þengil ile Seçilmiþ Hikâyeler

Transkript:

Yenilgide (Bile) Direnebilmek! K e m a l G ü n d ü z a l p 12 Eylül'ün üzerinden çeyrek yüzyýl geçmiþ bile. Gençliðimizin en güzel yýllarý heba edilmiþ. Hayatýmýzýn En Güzel Yýllarý diye bir Amerikan filmi vardý, adý doðru kaldýysa aklýmda. Savaþ dönemine (Ýkinci Paylaþým Savaþý) iliþkin olmalý, net anýmsayamýyorum. Çok güzel bir filmdi sanki. Ne garip, yanýlmýyorsam 12 Eylül'den üç yýl sonra gösterilmiþti, o zamanýn tek kanalý olan TRT televizyonunda. Bazý zorunluluklardan (asker miydim yoksa?) izleyemediðime üzülmüþtüm. Sonradan izleyebildim mi, onu da zor anýmsýyorum þimdi. Ama adý hep etkilemiþtir beni. 12 Eylül denince de aklýma hep hayatýmýzýn en güzel yýllarý nýn çalýndýðý, çok yumuþak oldu bu galiba, gasp edildiði yýllar gelir. Hiç ayrýmsamadan onca yýlýn ardýndan yazdýðým bir þiire, birdenbire þöyle bir dizeyle baþladýktan aylar sonra, Gülten Akýn'ýn þiirini yeniden anýmsamýþtým: Sonra Birden Yaþlandým Ötelerde. 1 Bu yüzden o þiiri Gülten Akýn'a sundum. Baþka türlü de olmazdý zaten. Evet, o günün gençleri birden bire yaþlandýklarýný duyumsadýlar. Hani þu yitik kuþak dedikleri gibi bir þey. Bir çað yitti sanki, bir dönem hiç yaþanmadan, yaþatýlmadan geçti. Þimdi aradan þunca yýl geçtikten sonra, insanlarýn bellek yitimine uðramýþçasýna geçmiþi yadsýdýklarý, neredeyse unuttuklarý bir zamandan, yazýnýn yükselen türü olan öyküde 12 Eylül'e bakmak garip duygular yaþatýyor insana. Doðru düþünen bir gençlik yok edildi, yeni yetiþen kuþaklar düþünemez hale getirildi; araþtýrmalarla saptandýðý gibi sevgi nin öncelikli olduðu bir insan tipinden para nýn öne geçtiði bir garip yeni insan tipi ne geçildi. Tutunacak bir þey bulamadýðý için uyutulmuþ gibi yeni kuþaklar. Bu, yalnýzca eleþtirel bir suçlama deðil, dilsizleþtirme nin sonucudur. Tam da öykünün bu boyutuyla da tartýþýldýðý zamanlarda yeniden o dönemin öykülerine bakarken acý duymamak elde deðil. Deneyeceðim, içim burkulsa da. 156 ÝMGE ÖYKÜLER YIL 1, SAYI 5, EKÝM-KASIM 2005

YENÝLGÝDE (BÝLE) DÝRENEBÝLMEK! Öncelikle belirtmeliyim: Çeyrek yüzyýla varan bir süreçte yazýlan tüm öykü kitaplarýný okuma gibi bir þansým zaten olamazdý. Çeþitli nedenlerle fazlaca seçici davrandýðýmý da söyleyebilirim. Örneðin kara karanlýk anlatýmlarý, umutsuzluðu, ýþýksýzlýðý dile getiren öykülere, metinler e meyletmedim. Bana göre de özel durumlar dýþýnda, Doðan Hýzlan'ýn demesiyle bir yazýnsal nesne olarak kötü nün eleþtirilmesinde çok büyük anlamlar yoktur. 2 O yüzden bu konuda bir genellemeye varmak, bir dönem öyküsü deðerlendirmesine ulaþmak çok güç benim için. Dönemin siyasal anlamda bir maðduru olmasam da yaþamýn bir karabasan olduðu yýllarý ben de herkes gibi yaþadým. Bu nedenle yazýnsal alandan çekilip kendimi bir ara sürdüðümü de belirtmeliyim. O zor dönemde taþra koþullarýnda iyi bir yazýn izleyicisi olamadým ne yazýk ki. Taþranýn deðiþtiðini sanmýþtým; ama her þey aynýymýþ, iþ çevresel koþullarda deðil, zihniyet te çünkü. Ancak son birkaç yýldýr hýzla -önceleri uzaktan izlesem de sýký bir okuru olamadýðýmý itiraf etmeliyim- açýk kapatmaya çalýþýyorum. Bu gerekçeden olarak, okuduklarým arasýnda bende iz býrakan 12 Eylül Öyküleri'nden söz etmek mümkün. Bunun içinde kitap dýþýnda dergilerde okuduklarým da vardýr. Ancak yazýyý sýnýrlamak bakýmýndan þimdilik onlara deðinmeyeceðim. Þunu gördüm: Dönem içinde yazdýklarý öykülerde doðrudan ya da fon, hadi iyimser deyiþle tarihsel arka plan olarak 12 Eylül'ü hiç yaþamamýþ ya da bu ülkede 12 Eylül felaketi hiç olmamýþ gibi davranan, bunu kiþisel seçimleri içinde hiç gündeme taþýmayan, yokmuþ gibi yazan, zamansýz ve belleksiz bireysel yaþantýlarý kendi gerçeklik anlayýþlarý içinde, fantastik biçimlerle ele alan yýðýnla yazar olduðunu söylemek haksýz bir abartý olmaz. Tarih bilinci yalnýzca uzak geçmiþ için deðil, yakýn geçmiþ için de son derece gerekli bir tutamaktýr ve hiçbir zaman nostaljiyle karýþtýrýlmamalýdýr! Belli düzeyde nostaljik takýlanlar da olmuþtur elbette. Ama eleþtirel olup o günkü devrimci yanlýþlýklarý yanýlsama düzeyinde yazmaya çabalayan, hayatýn içinde doludizgin yaþamaya direnen o günkü gençleri sözde eleþtirel düzeyde yargýlamayý seçen yazarlar da vardýr. Yine de en çok yaþanan þeyin yenilgi olduðu bir gerçektir. Direniþ ikincildir genellikle. Benim için asýl olan tam da burasýdýr: Yenilgide (bile) direnebilmek. Ötekilerle bir derdim yok, karþý durmak dýþýnda. Belki baþka zaman, baþka bir boyutta onlara da ( kötüler e de) sýra gelir. Bende kalan yazýnsal, ama en çok da yaþamsal düzeyde anlamý olan bu tür öykülerdir. Bu yazýmda örtük de olsa, anýlan türden bazý öykülere çok kýsa deðinerek, ardýndan iki öyküyü ele alacaðým. Feyza Hepçilingirler'in bu anlamda bende iz býrakan bir öyküsü Daryerlerin Karanlýðý dýr. 3 Ýçeriden yeni çýkmýþ bir kadýn anlatýlýr o öyküde. Kadýnýn iç dünyasý anlatýlýrken yoðun bir anlatým yeðlenmiþtir. Tinsel olarak acýlar yaþasa da: Ýçeride ne yaptýlar bana? sorusunu sormasý anlamlýdýr. Kendisiyle hesaplaþýrken hesap da sorar. Bu direnme bilincini önemsiyorum her zaman. Ancak, her þeye raðmen umut öne çýkar belirgin olarak. Özcan ÝMGE ÖYKÜLER YIL 1, SAYI 5, EKÝM-KASIM 2005 157

KEMAL GÜNDÜZALP Karabulut'un özellikle ilk iki kitabýnda 12 Eylül'ün ciddi boyutlarda deþildiði görülür. 4 Onun öykülerinde kitaplarýn ve bazý öykülerin adýna yansýyan bir hüzün vardýr hiç kuþkusuz; ancak daha önce de yazmýþtým, bu hüzne umut eþlik eder, yenilenlerin yaþadýðý hüzün umutsuzluða ve karamsarlýða yol açmaz bana kalýrsa. Yine inceleme þansý bulduðum Bekir Yýldýz'ýn son dönem öykülerinden birinde, 12 Eylül'de yurtdýþýna çýkmýþ, ancak ülkesine dönemeyen birinin gözleriyle oradan buraya bir bakýþ ve umutlu bir öykü vardýr iki sevgili baðlamýnda. 5 Dolayýsýyla benim için, 12 Eylül'deki aðýr yenilgiye karþýn, ki bu çok da büyük bir yenilgidir, üstelik henüz atlatýldýðý da söylenemez, umudun ve kendini yeni koþullara göre yenilemiþ devrimci bir bakýþ açýsýyla iyimserliðin, direncin öncelenmesi asýldýr ütopyalar ýný yitirmemiþ olanlar için. Savrulanlar, düþlerini geride býrakanlar, olasý bir gerçekleþebilirlik peþinde olmayanlar da olmuþtur. 12 Eylül hiç kuþkusuz bir süreç olarak ancak son dönemlerde ve daha çok Avrupa Birliði baðlamýnda hâlâ yaþanan uygulama sýkýntýlarýna karþýn bazý demokratikleþme yasalarýnýn çýkarýlmasýyla henüz bitmedi; çünkü koca bir anayasasý var yürürlükte. Ýþte bu bitmeyen süreç içinde zamanýnda beslenmeyip asýlanlar dýþýnda, son yýllardaki açlýk ve ölüm oruçlarý da bu kapsam içinde deðerlendirilmelidir. Ayrýca unutulmaya yüz tutmuþ bu sürecin de yeni ölümlerle hâlâ sürdüðü anýmsanmalýdýr. Bu yeni dönemi anlatan bazý öyküler yayýmlandý ve sanýrým daha da iþlenecek bu konu. Örneðin bu anlamda Ahmet Yýldýz'ýn o nefis, ama insaný ezen Köpek öyküsü hiç de atlanacak bir öykü deðildir. 6 Ýnsanlýk adýna yeniden ve yeniden okunmalýdýr. Kimilerinin dümdüz dediði, dönüþtürümsüz dili ve anlatým biçimine karþýn! Benzer bir durum ayný sürecin içinde yapýlan ev baskýnlarý ve yargýsýz infazlar için de geçerlidir. Zafer Doruk'un Ay Iþýðýnýn Bilirkiþiliði adlý öyküsü buna anlamlý bir örnek oluþturur. 7 Orada: Gül, usul usul kan arken, unutulmamasý gereken bir doruk öykü boyutuna yükselir anlatým bu kýsa öyküde. Kuþkusuz daha göremediðim/okuyamadýðým ne öyküler vardýr, ancak bunlarýn tümünü bir yazýda ele almak da olasý deðil ne yazýk ki. Bu yüzden bir anýmsatma niyetine, bu baðlam içinde yeniden iki öykü okumayý ve paylaþmayý yeðledim. Gerisi de baþka zaman belki, kim bilir Genç öykü baðlamýnda yazdýðým bir deðerlendirme yazýsýnda, biçimsel sorunlarýn, dil oyunlarýnýn, kurgu kaygýlarýnýn çok önemsendiði bir ortamda Nalan Barbarosoðlu için þöyle demiþtim: Bu anlamda Nalan Barbarosoðlu'nun daha güzel, insansal sýcaklýðý olan öyküler yazdýðýný izlemek okuyucu olarak beni sevindiriyor. 8 Bu nedenden olsa gerek, iki öyküyü de Nalan Barbarosoðlu'ndan seçtim. Birincisi, Sessiz Aðýt (ss. 52-59) adlý öykü. 9 Baþlangýç cümlesi bir sonu anlatýr gibidir: Hücre kapýsý, yýldýzsýz bir gece gibi kapandý üstüme. Sessiz bir yaþam da. (s. 52). Ýþkenceli bir sorgulama sonunda anlatýcýnýn yaþadýklarýný okuruz. Anlatý- 158 ÝMGE ÖYKÜLER YIL 1, SAYI 5, EKÝM-KASIM 2005

YENÝLGÝDE (BÝLE) DÝRENEBÝLMEK! cý; yataða bileklerimden kelepçelenmiþ yatarken der, üstelik artýk sesleri de duymamaktadýr. Ýþkenceden sonra saðlýk denetimi nden geçirilmektedir sanki. Baþýnda bir yüzbaþý ve doktor vardýr. Hemen kendine telkine baþlar anlatýcý ve bence doðru yerden eyler: Bildiðim hiçbir ezgiyi unutmamalýydým. Tek düþündüðüm buydu. Unutmamak. Ezgileri, hiç olmazsa onlarý unutmamak. (s. 54). Bu durum, öykü kiþisi ve geleceði ile yaþamsal gerçekliðin ulaþacaðý nokta açýsýndan son kerte önemli bir vurgudur. Çünkü bellek önemlidir. Unutmamak bu baðlam içinde ve o koþullarda tutunulacak en saðlam þeydir. Bu durumda bile düþünür, örneðin iþkence ederken manken terörist ler üzerinde prova yapýlmýþ olabileceði olasýlýðýyla iþkencenin sýradan bir baský aracý olmadýðý, tersine öðrenilmiþ ve sistemli bir uygulama olduðu sonucuna ulaþýlabilir. Aslýnda öykünün sonraki geliþiminde de 12 Eylül'e iliþkin bir gönderme yoktur. Burada 12 Mart'ta anarþist genellemesi terörist le yer deðiþtirmiþtir. Bu, önemli bir ipucudur. Komik bir þey düþünmek ve gülmek (s. 56) diye düþünür tutuklu. Ama þu da ilginçtir yaþananlarýn boyutu bakýmýndan: Tanrým sesimi bilmiyorum artýk. (s. 56). Anlatýcý, kendi sesini bile duymadýðý bu insanlýk dýþý koþullarda ýsrarla: Ezgileri anýmsamalýyým. (s. 56) derken, kendince ciddi bir çýkýþ yakalamak istemektedir. Oradan öykünün öncesine döneriz. Katmanlardan biri aralanýr. Annesi bir aðýtçýdýr. Bu konu anlatýlýrken aðýtlar ve kullaným biçimleri üzerine doðru bilgiler aktarýlýr. Örneðin: Tekrarý olmaz aslýnda. (s. 57) diye düþünür aðýtlarýn yakýlýþ anýndan sonra. Babasýnýn gidip de dönmeyenlerden olduðunu anlýyoruz. Annesinin ölümünde ise aðýt yakacak kimse yoktur: Kimse aðýt yakamadý arkasýndan. Bir aðýtçý için en trajik durumlardan birisi de bu olsa gerek. Belki çok simgesel, ama bunun Almanya'da faþizmin iktidara geliþindeki durumu anýmsattýðýný söylemek bana abartý gibi gelmiyor. Hani þu sýrayla önce Yahudiler'in, sonra komünistlerin, ardýndan demokratlarýn ve ötekilerin götürülmesi ve sonra sesini çýkaracak hiç kimsenin kalmamasý gibi Sonra ablasý bir yangýnda dul kalýp sýðýnýyor onlara. Bu anýmsamalarla anlatýcýnýn geçmiþi belirginlik kazanýr: Bozkýrlardan, daðlardan, koðuþlardan geçtim. Hayallerden, sevdalardan, umutlardan, aðýtlardan. (s. 58). Elbette en yalýn durumuyla þiirseldir bu söyleyiþ. Ýþte þu anda içinde bulunduðu durumdan; Bu acýlarla nasýl baþ edilir? (s. 59) sorusundan kalkarak köyüne ulaþmayý düþler. Asýl olan içindeki dipdiri umuttur: Ben geldim iþte, derim Dipdiriyim. (s. 59). Bu da yetmez, bu çýkýþtan, köye ulaþmaktan sonra aðýtlarýn bitmesi önemlidir: Kocaman halka olur, bir halay çekeriz, bir halay çekeriz (s. 59). Burada imlenenleri ben, Edip Cansever'in þiirinde olduðu gibi elden ele dolaþan karanfili anýmsayarak okuyorum kuþkusuz. Çok yalýn, ama toplumsal gerçekliðin nasýl ve biçimsel olarak da hangi dille yazýlacaðýna ilginç bir örnek olarak algýlýyorum. Bitmedi, anlatýcý kendi sesini iþitemiyordu, bu kurtuluþ tan sonra, simgeselliðe karþýn yazarýn vurgusu öne çýkýyor bence: Ben sesleri duymasam da olur o zaman, sesim çýkmasa da olur. (s. 59). Neden ve ne zaman? Ama o zaman. Aðýtý bittiðinde kadýnlarýn. (s. 59). Gerisi okurun yeniden yaratmasýna baðlý- ÝMGE ÖYKÜLER YIL 1, SAYI 5, EKÝM-KASIM 2005 159

KEMAL GÜNDÜZALP dýr artýk. Bence Sessiz Aðýt, bu anlamda dili ve kurgusuyla, iþlevsel ve çarpýcý bir 12 Eylül öyküsü niteliði kazanmaktadýr. Ýki açýdan; bir, halkýn birikimine yaslanma gereði duyuyor, aðýt imgesiyle ve çoðalmayý dillendiriyor, bireysel olmaktan çýkarýyor coþkuyu. Ýki, yenilgiden direnme bilinciyle çýkýyor, en azýndan umuyor öyküde; çünkü henüz orada, ama yaralý gövdesi oradayken de bilinci ve tinselliðiyle dýþarýda. Umutlu ve iyimser. Çaðdaþ anlamda gerçekçilik ve toplumculuk da bu olsa gerek. Yazara raðmen de öne çýkabilir bu yönseme; kendiliðinden ve doðallýkla. Yazarlardaki bu tavrý çok önemsiyorum. Nalan Barbarosoðlu'nun seçtiðim ikinci öyküsü ise Gözaltý (ss. 115-122) adýný taþýyor. 10 Adýndan da anlaþýlabileceði üzere bir gözaltý öyküsüdür bu. Yine iþkence vardýr; bu, tipik 12 Eylül gerçekliðidir aslýnda. Ancak burada sanki iþkence anlatýlmýyor da duyumsatýlýyor. Bu yoðunluk derecesi böyle algýlanýyor bence. Ýnsan (okur) iliklerinde duyumsar tazyikli suyu ve üþür. Buz keser. Burada özdeþleþme belki mümkün deðil, ancak empati kurmak daha kolay gibi. Öykünün ilk cümlesi böyle bir çaðrýþýmla yüklüdür zaten: Hep üþümüþüm gibi geliyor þimdi bana. (s. 115). Sanki hiç sýcakta yaþamamýþtýr. Yaþamýnda hiç sýcak yokmuþ duygusuna kapýlýr bir an. Ýnsanýn iþkence ve baský altýnda geçmiþinden koparýlmasý, acý altýnda yoðunlaþmadýr bu. Çünkü egemen erk için bellek yitimi asýldýr. Onu saðladýðýnda ereðine ulaþmýþ sayýlýr. Anlatým giderek boyutlanýr, beden öne çýkar ilkin: Bir bacaklarým yok oluyordu sularla duvar arasýnda, bir baþým, bir gövdem. (s. 115). Dil bir ürperti ye dönüþür burada, üþütür insaný. Canýný acýtýr. Buna karþýn henüz bilinç egemendir anlatýcýda; hortum tabancasý ný tutanlarla ilgili olarak, onlarý hiç göremediði halde þöyle düþünür müthiþ bir hoþgörü ve iyi niyet içinde: Görmediðim gibi, þimdiye kadar gördüðüm hiçbir eli de yakýþtýramýyordum o tabancaya. (s. 116). Ýnsanýn evrimleþmesi sürecinde, dahasý insanýn insanileþmesinde el'in tarihsel iþlevi onca önemliyken, ne yazýk ki sýnýflý toplumlarda bu noktaya dek ulaþýlmýþtýr! Önemli bir vurgudur bu, ötedir. Bir iþkence gören in gözüyle insana yakýþtýrýlamayan bu ayrýmsama (farkýndalýk) sýradan bir rastlantýyý aþar, yalnýzca kin ve öfke biriktirilmemiþtir çünkü. Ancak insan ýn eline yabancýlaþtýðý da gözden kaçmamalýdýr! Bugünkü sürüleþmenin, ardýndan belki de yeni türden bir barbarlýðýn kökeninde bu da vardýr. Ardýndan sorgulama sürmektedir, baskýn anýna gider anlatýcý. Ýþkencecilerin, polislerin diyaloglarý, kaba ve küfürlü oluþu dikkat çekici boyuttadýr. Doðrusu son derece sahici ve bir o kadar da gerçekçidir burada Nalan Barbarosoðlu. Sýradan bir gözlemi aþar, yaþanmýþlýk devreye girer sanki. Bunu derken kuþkusuz anlatýcýnýn yaþantýsýdýr asýl olan, yazarýn deðil. Ama sonuçta dili belirleyen yazardýr hiç kuþkusuz. Çocuk annesinin isteði üzerine dayýsýna haber vermeye gidip de döndüðünde olan olmuþtur: Baba ölmüþtür, annesinin kucaðýnda yatmaktadýr boylu boyunca. Þu cümle son derece yalýn, ama çok da derin anlamlýdýr: Kilimin ceylan desenleri kýpkýzýl içmiþ kaný. (s. 119). Bu 160 ÝMGE ÖYKÜLER YIL 1, SAYI 5, EKÝM-KASIM 2005

YENÝLGÝDE (BÝLE) DÝRENEBÝLMEK! kadar Baba yok, ölmüþ! Sonra yeniden sorgu. Bu kez iþkence görenin durumu konuþulmaktadýr polislerce. Diyaloglar yine alabildiðine sert, kaba ve küfürlüdür. Argo girmiþtir iþin iþine. Bu ilginin nedeni ise iþkence sonucu düþen kiþinin arkalý olup olmamasý, ölüp ölmeyeceði gibi konulardýr. Zaten o genç (sorgulayanlarýn demesiyle göt lalesi yani) iki karýþ boyuyla gýk dememiþtir, alýnan tiyonun (þimdilerde duyum mu deniliyor resmi aðýzlarda?) yanlýþlýðý bile düþünülür. Hani ölürse falan, neler olabilir sorularý takýlýyor bir an akýllarýna. Ne olabilir ki? Diyaloglarda þöyle geçiyor: ( ) Baþýmýza bela olmasalar. --- Olsa ne olur? Bir-iki soruþturma en fazla O kadar. (s. 120). Ýþte bu kadar: Bunun ötesinde bir þey olacaðý yoktur. Bilmeyenlere denebilir: Kara 12 Eylül felaketi budur iþte! O günlere, yýllara kara karanlýk denmesinin nedenleri arasýnda bugünlere uzanan bu tür yapýlmýþ, ancak çoðu sonuçlandýrýlmamýþ ya da yapýlamamýþ soruþturmalar da vardýr. O kadar. En fazla budur olacak olan. Dileyenler Metin Göktepe ve Manisalý çocuklar davasýný anýmsayabilirler, daha yeni ve taze dirler diye! Bir de ötekine, iþkencedekine bakalým. Bu olanlar karþýsýnda neler geçiyor aklýndan: Gerçekdýþý bir dünyada olmalýyým. (s. 121). Ama bu kadar deðil. Bugün bile gerçekçilik olur mu, nasýl bir gerçekçilik derken gözden kaçýrýlan, gerçeðin gerçekdýþýna ya da bir üst gerçekçiliðe, karabasana nasýl dönüþtüðü gözden kaçýrýlmaktadýr. Ayrýca her zaman önemli olan þu nasýl anlatmanýn dýþýnda asýl neyin nasýl anlatýldýðýnýn da es geçilmesidir. Anlatýlanýn nasýlýndan çok kendiliðinden neyin öne çýktýðý zamanlar, gerçekliðin insan beyninde gerçekdýþýlýða vardýðý anla orantýlýdýr. Yine anlatýcý için þu çok önemlidir. Buna ister hesaplaþma, ister eleþtiri, ister özeleþtiri densin, ama yargýlarýn yaþanmýþ somut durumu açýklamasý da bir o kadar gerçektir: Oysa hep bir þeyler fark etsin istedim. Olmadý. Neden olmadý, anlamadým. Ben deðiþtikçe benim dýþýmdakiler de deðiþiyor sandým. Ýstediklerimi, baþkalarýnýn da istediðini sandým. Deðilmiþ meðerse. Herkesin keyfi yerindeymiþ. Deðiþmesini istedikleri bir þey yokmuþ; þöyle ta içlerinden istedikleri bir þey. Benim gibi birkaçý dýþýnda. Biz de savrulup gittik iþte. (s. 121). Aslýnda anlatýcýnýn bu sözlerinden sonra söylenecek çok fazla þey kalmýyor. Ancak bugüne gelen uzantýlarý da vardýr bunun. Ciddi ölçüde bir savrulma söz konusudur. Bu da bir gerçekliktir. Acý sonuçlarý da asýl þimdilerde; parçalanmýþ, daðýlmýþ, erimiþ, muhalefet bile olamamýþ bir sol'da yaþanmaktadýr. Ýþte onca yýl sonra (yirmi beþ yýl geçmiþ!), sol un bugünkü hal-i pür melali yeniden gündeme geliyorsa, kalýntýsý 12 Eylül'den gelmektedir. Bu yitik kuþaðýn acýsý hâlâ dinmemiþtir, hayatlarýnýn en güzel yýllarý heba olsa da, onlar boþuna geçmemiþtir (geçmemeliydi) o badirelerden: Bu koyu, aðdalý karanlýkta savrulurken, çok uzakta da olsa, göremeyecek bile olsam gelecekteki bir ýþýða tutunmak istiyorum bu titremenin ge- ÝMGE ÖYKÜLER YIL 1, SAYI 5, EKÝM-KASIM 2005 161

KEMAL GÜNDÜZALP çebilmesi için. Gün gelecek, diyorum kendi kendime, baþka maniler yazýlacak, zarflanacak, mühürlenecek, elden ele, evden eve gezecek. Ve o gün ben ýsýnacaðým gürül gürül yanan bir ocaðýn karþýsýnda. Ölmüþ bile olsam. (s. 122). Buradaki vurgular çok önemli. Bir, her þeye karþýn umut yitirilmemiþ, yenilginin içinde, iþkencede, üþüyerek titrerken bile. Bugünkü yazýnsallýkta, öykü dilinde yitirilen bu umut ve ýþýktýr. Dil sahteleþirken kimilerinde de nedense bir masal özlemi gibi fantastik boyutlara sürüklenmiþtir. Bu özellikler öne çýkarýlýrken de yalnýzca toplumcu gerçekçilik deðil, neredeyse her türlü gerçekçilik küçümsenmektedir. Önemli olan bunun hangi gerçekçilik olduðu deðildir oysa, yaþanan, hayatýn ta kendisidir. Yansýtýlanýn, yeniden kurulanýn, kurgulananýn devrimci bir bakýþla yapýlmasýdýr. Ýkinci vurgu ise, sosyalizmin günübirlik, insan ömrüyle sýnýrlý bir düþ, gelecek tasarýmý ya da kýsýr (gerçekleþemeyecek) bir ütopya olmadýðýdýr, her þeye raðmen olasý bir gerçekleþebilirliktir. Tersine bu uðurda yaþamlarýný verenler, elbette yaþamayý isterlerdi, ancak görememe olasýlýðý da hesaba katýlmýþtýr. Yine bu düþ, bireysel deðil toplumsaldýr ve bir tek birey kalsa bile savunulmaya deðerdir, hiç kuþkusuz tümüyle yeniden deðiþtirilip dönüþtürülen bir birikimle. Bu anlamda aþaðýda bazý ipuçlarýný vereceðim biçimde Nalan Barbarosoðlu da bunun bilincinde ve bana göre birikime yaslanarak öykülerinde toplumcu bir tavýr içinde olmuþtur. Ýnsandan, gelecekten yana olmasýnýn arka planýnda bu içtenliði yatmaktadýr. Tersi durumda öykü sahiciliðini, dolayýsýyla bir yazýnsal türün olmazsa olmazý olan inandýrýcýlýðýný ve içtenliðini yitirirdi. Öykünün sonuna da göz atmakta yarar vardýr: Aylar sonra ansýzýn dýþarýda bulur kendisini anlatýcý. Annesi ona, hani habersizce bir yerlere gitmiþ de aylar sonra ortaya çýkmýþ haylaz oðluna; nerede olduðunu sormakta, meraktan öldüðünü söylemektedir. Hiç uyumadýðýný, yüzünün uzadýðýný, göz altlarýnýn morardýðýný görmüþtür yine de. Umut diye bir þey vardýr iþte; yenilgide, iþkencede ve sonrasýnda diri kalabilmek, direnmekle baþarýlan budur: Gülümsüyorum ona, bunu becerdiðimi sanýyorum. (s. 122) diye düþünürken, en son kanlar içinde annesinin dizinde uyur gibi yatarken gördüðü babasýný da kucakladýðýný varsayar annesine sarýlýrken. Burada anlatýlan, unutturulmaya çalýþýlan bir dönemde yaþayan insanlarýn hikâyesi dir. Umutlu, dirençli ve düþleri için savaþan bir kuþaðýn öyküsü. Hâlâ geçmeyense, o kara karanlýk çað dýr. Bu yangýndan artakalanlarýn acýsý, bu çeyrek yüzyýlý unutmaya çalýþanlarýn vicdanlarýný sýzlatmaya yeter de artar umarým. Nalan Barbarosoðlu'nun iki öyküde neyi anlattýðýný göstermeye çalýþtým, elbette nasýl anlattýðý da önemlidir. Üstelik çoðu kez bunun önceliði bile ikincil olabilir. Ama bana göre, ne olmadan nasýl anlatmanýn da pek önemi yoktur. Ýþte yazýn'ýn (öykünün) salt metne yenildiði nokta da orasýdýr. Dolayýsýyla karþýlýklýlýk ilkesine karþýn, kim ne derse desin, tarihsel-toplumsal bireyin aðlatýsal (trajik) durumu anlatýlýrken içeriðin biçimi belirleyen olma özelliði kendi- 162 ÝMGE ÖYKÜLER YIL 1, SAYI 5, EKÝM-KASIM 2005

YENÝLGÝDE (BÝLE) DÝRENEBÝLMEK! liðinden öne çýkmaktadýr. Bu biçimsel anlatým içinde iletilenin yerelden (Türkiye'deki zindanlardan, iþkence ve sorgulama odalarýndan) kim bilir yeryüzünün hangi yerine (belki Güney Amerika'daki bir ülkeye ya da burnumuzun dibindeki Filistin'e) ulaþýrken evrensel olmasý önemlidir. Çýkýþta yerel, ama artýk ulus-ötesi ve o anlamda da evrensel. Bu baðlamda Nalan Barbarosoðlu'nun kendi ülke gerçeðinden (yerelden) eylemle öykülerinde yeryüzü insanýný anlatmasý ciddi bir baþarýdýr. Nalan Barbarosoðlu'nun her iki öyküsü de bana kalýrsa kýsa öykü kapsamý içinde ele alýnabilir. Ýkisi de bir rastlantý belki, yediþer sayfalýk. Öyküleri kýsaca deðerlendirmeye çabalarken açýkçasý biçimsel yönleri beni birincil olarak pek ilgilendirmedi. Ancak yazarýn dili ve anlatma becerisi konusunda zaten söylenecek fazla bir þey de yok. Kesintisiz akan bir su gibi anlatýmý. Sözcük seçimi öykü kiþisinin tinsel durumuna uygun bir anlatým her þeyden önce. O nedenle dilinde aksayan bir yan görülmüyor. Ancak her iki öyküde de bazý vurgularýn özellikle yapýldýðýný imlemeli. Sessiz Aðýt taki katran gibi bir karanlýk iki kez yinelenirken yine karanlýðý anýmsatan, pencereleri demirli çið beyaz oda yla duyumsatýlýr. Gözaltý öyküsünde de bu karanlýk vurgusu dikkat çeker; bu kez koyu bir karanlýk ve koyu, aðdalý karanlýk biçiminde geçer. Bu söyleyiþin rastlantýsal olmadýðýný, tersine öykünün içindeki kiþinin tinselliðini ve dönemi öne çýkardýðýný söylemek gerekiyor. Her iki öyküde ses yitirme ya da sesini yitirme biçiminde dile gelen þeyin de yaþananlarýn önemini belirgin kýldýðýna inanýyorum. Ýki açýdan; birincisi baský ortamýnda kiþi sesini yitirirken, ikinci olarak da geride kalanlarýn sessizliði sürdürdüðü anlamýnda ele alýnabilir. Bu baðlamda daha çok bedene vurgu yapýldýðý, iþkencenin bedeni yok etmeye uðraþýrken, orada yoðunlaþmasýna karþýn, kiþinin tinselliðiyle direnebildiði de önemsenmelidir. Bedene yabancýlaþýr neredeyse her iki öyküde de karakterler, bir baþkasýnýn bedeni olarak algýlanýr. Nalan Barbarosoðlu, iki öyküde de ben-anlatým biçimini yeðlemiþ, diyaloglara çok fazla yer vermemiþtir. Bir andan kalkarak öyküyü kurgulamýþtýr. Baðlantýlar inandýrýcýdýr. Birinci öyküde hemen hemen hiç diyaloða yer verilmezken, Gözaltý nda üç yerde, metnin dýþýndaymýþ gibi üç kez karþýlýklý konuþmalara yer verilir: Sorgulama sýrasýnda iþkencecilerin kendi aralarýnda konuþmalarý ve bir de annenin aslýnda kendi kendine konuþmasý gibidir. Buradaki dil öykünün, anlatýcýnýn diline göre çok kaba ve argoya yakýndýr. Daha çok da küfürlüdür; göbeði bozuk piç, bok surat, bok soyu gibi dýþýnda benim incelik olsun diye buraya almadýðým sözler, aþaðýlamalarla sürer. Ayrýca; lubunik, lavukoðlu gibi argo sözler de kullanýlmýþtýr. Dilin akýcýlýðýnýn yaný sýra: Kulaklarýmda rüzgâr gürlüyor gibi þiirimsi cümlelere de rastlanýyor. Yukarýda da belirttiðim gibi öykülerde anlatýcýlarýn halk kökenli oluþu, onlarýn dayandýðý kültürü de taþýr. Burada özellikle kaval gibi bir çalgý, aðýt, bozlak gibi söyleme biçimleri coð- ÝMGE ÖYKÜLER YIL 1, SAYI 5, EKÝM-KASIM 2005 163

KEMAL GÜNDÜZALP rafyaya da gönderir okuru. Ancak annenin ölümü üzerine aðýt ve aðýt yakma ritüeli ciddi biçimde anlatýlýr. Bir tür bilgi verildiði de söylenebilir, ki bence her zaman da olumsuz deðildir bu tür bir anlatým. Ayrýca bu tür kültürel yaslanmalarýn bir birikimi içerdiði de söylenebilir. Aðýtýn seçilmiþ olmasý da anlatýlan dönem baðlamýnda yanlýþ deðildir. Kuþkusuz aðýt dýþýnda türkü, mani ve özellikle coþku ve sevinci anlatan halay vurgusu sanýrým yazarýn bilerek yaptýðý bir seçmedir. Buradan dayanýlan kültürün niteliði bakýmýndan sonuçlar çýkarmak olasý, ancak zorlama da olabilir. Sonuç olarak öne çýkan ana izlek þu olmuþtur: Ýki 12 Eylül öyküsünde yenilgiye karþýn direnebilmek! Ýnsanýn kitle kültürü baðlamýnda yeniden sürüleþmeye doðru giderken yitirdiði önemli tutamaklardýr bunlar. Hiç de azýmsanacak bir çaba deðildir bu. Bile direnmek yazara raðmen de ortaya çýkabilmelidir. Gerçeklik bazen dayatýr, direnir. Ben de gerçeðin yazarýn seçimi ya da kendiliðinden ve doðallýkla dayattýðý, direndiði öyküleri seviyorum. Anlatýmý ve izleðiyle karanlýk öyküleri (metin-yazýlar'ý) sevemiyorum. O yüzden adlarýný anarak geçtiðim öykülerin dýþýnda Nalan Barbarosoðlu'nun bu öykülerini yeryüzü sanatýna katký baðlamýnda birer yalýn direniþ öyküsü olarak okura anýmsatmak istedim. Alýntý ve Dipnotlar: 1. Kemal Gündüzalp, Sonra Birden Yaþlandým Ötelerde, Kum, Kasým-Aralýk 2003. 2. Zeki Coþkun, Doðan Hýzlan'la Söyleþi: Kötüleri Anlatmam, Radikal Kitap, 16 Ocak 2004. Doðan Hýzlan'ýn kötü yapýtýn eleþtiri malzemesi yapýlma(ma)sý baðlamýndaki þu sözleri ilginçtir: Kim ne derse, ne yaparsa yapsýn, kötü bir yazar edebiyat tarihinin hýþmýna uðruyor. O nedenle de kötüleri anlatmanýn zaman kaybý olduðuna inanýrým. Ben de belli düzeylerde katýldýðým bu görüþe uyarak, kötüler i ele almak istemedim. Onlarý tarihe býraktým bu kez. Kendimce iyiler i seçtim 3. Feyza Hepçilingirler, Eski Bir Balerin, ss. 25-32, Cem Yayýnevi, Ýstanbul, 1985. 4. Özcan Karabulut, Hüzünle Bazý Günler (Karþý Öyküler'le birlikte), Can Yayýnlarý, Ýstanbul, 2000. 5. Bekir Yýldýz, Mahþerin Ýnsanlarý, Yazko Yayýnlarý, Ýstanbul, 1982. 6. Ahmet Yýldýz, Genç Kyros'un Yazgýsý, ss. 1-5, Everest Yayýnlarý, Ýstanbul, Temmuz 2002. 7. Zafer Doruk, Çal Dedim Klarnetçi Çocuða, ss. 151-156, Bilgi Yayýnevi, Ankara, Nisan 2002. 8. Kemal Gündüzalp, Genç Öyküye Kýsa Bir Bakýþ, Beþparmak, Eylül-Ekim 2004. 9. Nalan Barbarosoðlu, Ayçiçekleri, ss. 52-59, Can Yayýnlarý, Ýstanbul, 2002. 10. Nalan Barbarosoðlu, agy, ss. 115-122. 164 ÝMGE ÖYKÜLER YIL 1, SAYI 5, EKÝM-KASIM 2005