PSİKOLOJİ ÖĞRENCİLERİ MESLEK YASASI PLATORMU (PÖMYAP) TOPLUMSAL RUH SAĞLIĞI MERKEZLERİ PROJESİ Ülkemiz gerçekleri bakımından genel değerlendirmelere ve istatistiki sonuçlara kısa bir göz atmak, bireysel ve toplumsal bağlamda huzurlu, güvenli bir yaşam için gereken yol haritasını belirlemek bakımından yararlı olacaktır. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre; Güvenlik birimlerine 2013 yılında gelen veya getirilen 273.571 çocuğun %44,5 i suç mağduru olduğu, Suça sürüklenen çocuk sayısının 2009-2013 yılları arasında %68,9 oranında arttığı, Suça sürüklenen çocukların %41,9 unun bağımlılık yapan madde kullandığı, çocukların %5,9 oranında çalıştığı, çalışan çocukların %50,2 oranında okula devam etmediği, Türkiye deki 5 ölümden 1 i kanserden dolayı olduğu, Türkiye deki yaşlı nüfusun %16 oranında yalnız yaşadığı, yoksulluk oranının 65 ve üstü yaş grubunda %17,9 oranında gerçekleştiği, Kişi başına düşen sosyal koruma harcamalarında Avrupa Birliği ortalamasının altında kalındığı, Kırsal kesimde yoksulluk oranının daha fazla olduğu, yoksulluğun kalabalık hane halkına sahip ailelerde daha yüksek oranda olduğu, Çocuklarımızın az okuduğu, çok televizyon izlediği, internet ve cep telefonu kullanımının 9-10 yaş arasında başladığı, Bireylerin hastalanma halinde %50,2 oranında Devlet Hastanelerine başvurduğu, Türkiye de her gün yaklaşık 9 kişinin intihar ettiği, İntihar eden kişilerin ancak yarısının intihar nedeni bilinmekle,. 2012 yılında intihar nedeni bilinenlerin %17,3 ü hastalık, %7,8 i 1
aile geçimsizliği, %7,6 sı geçim zorluğu, %4 ü hissi ilişki ve istediği ile evlenememe, %2,1 i ticari başarısızlık ve %0,6 sı ise öğrenim başarısızlığı nedeniyle olduğu, Kayıtlı olan özürlü bireylerin % 85,7 si sosyal yardım ve desteklerin artırılmasını istediği, 77 sinin sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesini, % 40,4 ü bakım hizmetlerinin iyileştirilmesi ve yaygınlaştırılmasını istediği, Anlaşılmaktadır. Yine, ülkemizde her üç kadından 1 i evde eş ya da sevgilisinin fiziksel şiddetine maruz kalmakta olup, resmi rakamlara göre 2006 yılında 72 bin 643 kadın şiddete uğramış, 842 si saldırılar sonucunda yaşamını yitirmiş ve son 10 yılda 7 bin kadın hayatını, şiddet ve tecavüz olayları nedeni ile kaybetmiştir. Yakın zamanlarda, toplumsal belleğimizde yer alan; Münevver Karabulut cinayeti ve en son 11.02.2015 tarihinde Çağ Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğrencisi Özgecan ASLAN ın, Tarsus ta ikisi baba oğul olmak üzere üç kişi tarafından kaçırılarak öldürüldüğü, yakıldığı ve ardından dereye atıldığı halen hafızalarımızda taze acılardır. Kaldı ki, kadınların yanı sıra çocuklar, eşcinseller ve toplumun her bir ferdi vahşice ve acımasızca türlü işkencelere maruz bırakılarak, katledilme riskine sahiptir. Anayasamızın 5 nci maddesi, Devletin temel amaç ve görevlerini; Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır. Olarak tanımlamıştır. Bu halde kişilerin ve toplumun huzur ve mutluluğunu sağlamak, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları sağlamak Devletin temel görevleri arasındadır. Anayasamızın; 41 inci maddesine göre, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması için gerekli tedbirleri almak, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları korumak; 49 uncu maddesine göre, işsizlerin korunması ve çalışma barışının sağlanması; 50 nci maddesine göre, ruhi yetersizliği olanların çalışma şartları bakımından özel olarak korunması; 56 ncı maddesine göre, herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak, 58 nci maddesine göre gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri alışkanlıklardan korumak, 61 nci maddesine göre, sakatları korumak ve toplum hayatına intibaklarını sağlayacak tedbirler almak, korunmaya muhtaç çocukların topluma kazandırılması için tedbirler almak, 62 nci maddesine göre, yabancı ülkelerde çalışan Türk 2
vatandaşlarının kültürel ihtiyaçlarını sağlamak, anavatanla bağlarının korunması ve yurda dönüşlerinde yardımcı olunması için gereken tedbirleri almak Devletin temel görevleri arasındadır. (Özbıcakçı, 2014). Devletin bu alandaki görevlerinin yerine getirilmesinde, yukarıda kısaca rapor örnek özetleri aktarılan ve keza bir çok akademik araştırmaya konu edilen sosyal sorunların temelinde bireyin belki doğum öncesi ve doğum sonrası, yetişme ve aile ortamı gibi pek çok etkenin bileşiminden ortaya çıkan sorunlu yapısının olduğu ifade edilebilecektir. İnsan ve hayvan davranışlarıyla ve bilişsel süreçleriyle ilgilenen psikoloji biliminin 125 yıllık bir tarihi vardır. Bir meslek olarak ise psikoloji, psikoloji bilgilerinin insan sorunlarını çözmek için kullanılmasıdır Psikologlar iki önemli ilişki üzerinde çalışırlar: ilki beyin ve davranış, ikincisi; çevre ve davranış ilişkisidir. Toplumdaki sorunların çoğunluğunun insan davranışıyla ilişkili olduğu düşünülürse, psikolojinin çok fazla çalışma alanı olduğunu görmek şaşırtıcı olmayacaktır. Örneğin; uyuşturucu kullanımı, kişisel ilişkilerdeki güçlükler, sokakta ve evde şiddet, kendi sağlığımıza ve çevremize zarar veren davranışlarımız gibi bireysel ve toplumsal sorunlar, psikologların ilgilendiği sorunlar arasındadır. Psikologlar, bilimsel yöntemle bilgi toplama, bilgiyi analiz etme, önleme ve müdahale stratejileri geliştirme gibi yollarla sorunların çözümüne katkıda bulunurlar (Dr.Erturan-2010) Hali hazırda ülkemizde, Sağlık Bakanlığı nın 16.02.2011 tarih ve 7364 sayılı Makam Onayı ile yürürlük kazanan Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri Hakkına Yönerge ile kurulan merkezler, yukarıda bahse konu Devletin Temel Görevleri bağlamında yeterli oluşumlar olarak değerlendirilememektedir. Söz konusu Yönerge nin 1 inci maddesi ile ağır ruhsal bozukluğu olan hastalara ibaresi ile sınırlanan kuruluş amacı nedeni ile bu merkezlerin hizmet alanı dar tutulmuştur. Bu esasen, psikoloji biliminin psikiyatri hegemonyası altında bırakılması ve bağımsız bir bilim alanı olarak varlığının inkarı ile bu bilimin hizmetlerinden yararlanılmasında ihmalkar bir tutumun göstergesi olarak da değerlendirilebilmektedir. Yine Sağlık Bakanlığı nın 16.02.2011 tarih ve 7465 sayılı Makam Onayı ile yürürlük kazanan Tıbbi Sosyal Hizmet Uygulama Yönergesi de, aynı yaklaşımla dar bir görev alanı tanımlaması ile yetinerek, bu alandaki hizmetlerin de sosyal hizmet çalışanları ile verilmesi esasını getirmiş, bu şekilde yine psikoloji bilimi ve psikologlar yok sayılmıştır. 3
06.04.2011 tarih ve 633 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı nın Teşkilat ve Görevleri hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile, birey ve toplum sorunlarının giderilmesine ilişkin stratejiler geliştirmek, uygulamak, uygulanmasını denetlemek gibi görevler Bakanlık görev alanında sayılmış, Bakanlığın hizmet birimleri belirlenmiştir. Bakanlık tarafından görev alanı dahilinde olmak üzere, çeşitli merkezler kurulması öngörülmüş ve bu kapsamda yönetmelikler yayımlanmıştır. Bu anlamda olmak üzere 09.02.2013 tarih ve 28554 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan Sosyal Hizmet Merkezleri Yönetmeliği, amaç ve görevler bakımından açıklanan gerekleri karşılamak üzere kurulmuş ise de yapılanma ve istihdam şekli dikkate alındığında, genel bir bakış açısıyla; spesifik olarak hizmetlere özgülenmediği, bunun yerine toptancı bir anlayışla tüm fonksiyonların bu merkezlerde toplandığı, bürokratik gereklere boğulmuş, hantal bir yapılanma içerdiği ifade edilebilecektir. 08.03.2012 tarih ve 6284 sayılı Kanun ise, 1 inci maddesi hükmü olan, Bu Kanunun amacı; şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. Düzenlemesi çerçevesinde, toplumsal sorunların bir boyutunu yasal düzenleme kapsamına almış ve bu kanun çerçevesinde yürütülecek hizmetlerde dar bir alanla yetinilmiştir. Kanun un 14 üncü maddesi ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı nezdinde, Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri kurulmuş, bu hizmetlerin yürütülmesi için ihdas edilen kadrolar arasında psikolog unvanı ile kadrosuna da yer verilmiştir. Ancak ülke genelinde yapılanması öngörülen bu merkezlerde istihdamı öngörülen personel sayısının hizmete yeterli olup olmayacağı tartışmalıdır. Kaldı ki isimlendirme dahi ana fonksiyonun sosyal hizmet olduğunun bir göstergesi olup, sosyal hizmet uzmanlarının hizmet alanlarına ağırlık verildiği görülmektedir. Kısaca aktarılan idari yapılanma, toplumsal sorunların giderilmesi, mutlu ve sağlıklı bireylerden mutlu ve sağlıklı bir topluma ulaşılmasında, esas olarak psikoloji biliminden yararlanılması ve bu gereklerin yerine getirilmesi için de yeni bir yapılanma modeli ile Toplumsal Ruh Sağlığı Merkezlerinin kurulması gerektiği ifade edilebilmektedir. Bu Merkezlerin, Sağlık Bakanlığı bünyesindeki yapılanmasının sadece klinik vakıalara dönük olması gözetilerek, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde yeniden yapılandırılması, kamuoyunda isim benzerliğinin sıkıntılara yol açmaması için anılan Bakanlıklar nezdinde görüşmeler ve çalışmalar sürdürülerek fonksiyon itibari ile Sağlık 4
Bakanlığı nezdindeki yapılanmanın adının faaliyeti gözetilerek değiştirilmesi ve amaçlanan foknsiyonu tam olarak ihtiva etmesi nedeni ile yeni oluşumda bu adın kullanılmasının yerinde olacağı düşünülmektedir. Yine amaçlanması öngörülen hizmet nitelikleri itibari ile önerilen Toplumsal Ruh Sağlığı Merkezlerinde, idari ve uzmanlık alanlarında görev yapacak personel bakımından psikolog unvanına ağırlık verilmesi, örgütlenme, amaç ve görevler bakımından ise üniversitelerin Psikoloji Bölümlerinden, konu ile ilgili faal sivil toplum örgütlerinden görüş ve destek alınmasının da yararlı olacağı değerlendirilmektedir. Bu gereklilik, psikologların lisans eğitimleri ile kazandıkları, yansıtmalı ve/veya nesnel ölçüm araçlarını kullanma yetisine bağlı olarak koruyucu ruh sağlığı, psikoterapi, psiko eğitim, sosyal destek, değerlendirme, özel eğitim ve psikolojik hizmetlerin verilmesinde hizmet gereklerinin mevzuatta karşılığını bulabilmesi bakımından değerlendirilmektedir. Psikologlar, çocukluktan ergenliğe, ergenlikten yetişkinliğe, yetişkinlikten yaşlılığa, yaşamın her evresinde bireylerin rahatlıkla başvurabileceği ve takip altında tutulabileceği ruh sağlığı merkezlerinde çalışarak topluma ve bireylere gerekli hizmeti sağlayabilecektir. Yine psikologlar tarafından genetik bozukluk temelli psikolojik rahatsızlıklar da tespit edilerek, dürtü kontrol bozuklukları saptanarak ve toplumsal tehlikeye neden olma potansiyeli olan bireyler kontrol altına alınarak toplumdaki suç oranların düşürülmesinde esas ve önemli bir başarı elde edilmesi olasıdır. Psikologlar aldıkları lisans eğitimlerinde bu hizmeti sağlayacak yeterli donanıma sahip ruh sağlığı çalışanlarıdır. Ruh sağlığı merkezlerinde görev alacak psikologlar, bireylere test, gözlem ve görüşme teknikleri uygulayarak verileri dosyalar, periyodik olarak bireyleri kontrol eder, psikoterapi teknikleri kullanarak tedavi hizmetleri yürütür. Bu yol ile, potansiyel sorunlar taşıyan bireylerin küçük yaştan itibaren tanınması ve kontrol altında tutulması sağlanır, bu şekilde de hem bireyin sağlıklı gelişimi sağlanır hem de toplumsal tehlike arz etmeleri engellenir. Ek olarak suç işlemiş bireylerin, ceza sonrası suç eğilimlerinin devam edip etmediği de tespit edilerek gerekli önlemler alınmış olacaktır. Böylece toplumda giderek yaygınlaşan şiddet, cinayet ve vahşet unsurları aşamalı olarak kontrol altına alınmış olacaktır. Önerilen yapıda kurulacak; Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri aynı zamanda toplumsal düzenin, toplumsal ruh sağlığının da güvencesi olacaktır. Kişiliği, aile içinde ve sosyal yaşantısı çerçevesinde şekillenen bireylerin işlediği suçların temelinde yine aile ve sosyal çevrenin önemli bir etken olduğu bilinmektedir. Sosyal çevrenin ve aile kurumun bu merkezler aracılığı ile aşamalı olarak düzenlenmesi, kontrol edilmesi daha sağlıklı bireylerin topluma kazandırılması anlamına gelmektedir. Bu ve bunun gibi temel gerekçeler nedeniyle 5
devletin ödev ve görevi olan bireyi ve toplumu koruma hususu derhal sağlanmalı, bunun için toplumsal ruh sağlığı merkezleri uygulaması hayata geçirilip, merkezlerde çalışması için gerekli sayıda psikolog alımı yapılarak, bireyin korunması ve hayatını devam ettirmesi hakkı teminat altına alınmalıdır. TÜRK PSİKOLOGLAR DERNEĞİ ( TPD) PSİKOLOJİ ÖĞRENCİLERİ MESLEK YASASI PLATFORMU ( PÖMYAP) 6
7
8